'ᴘᴀʀᴀɴᴏʏᴀᴋ ʜᴀᴄᴋᴇʀ' Bilgisayarımdan fark ettiğim kod hatalarını tekrar tekrar düzeltiyordum artık bu beni şüphelendirmeye başlamıştı. Bilgisayarımdaki verileri farklı bir yere aktarmalıydım yoksa içim rahat etmeyecekti. Devamlı kod hatalarından dolayı güvenlik sistemindeki açıklıklar verileri çalınma riskine karşı korumasız bırakıyordu. ... Elimdeki dosyaları incelerken gelen mail ile aceleyle odama çıkıp hazırlandım, kot pantolonumun üstüne beyaz tişört giyip çıktım aracımdaki deri çeketimi sırtıma geçirip bagajımdaki hazır bulundurduğum çantamı kontrol edip binmiş ve navigasyonu etkinleştimiştim. Kulaklığımı takıp etkinleştirdim; 'R2, R1 konuşuyor sesim geliyor mu?' Bir süre sonra; 'Evet, gideceğin adres konumla işaretli görevini biliyorsun her dakika merkeze bilgi geçmeyi unutma kolay gelsin R1' ... 2 saatlik bir trafikten sonra işaretli adrese 1 km kalmıştı aracımı ağaçların arasına Park edip çantamı aldım silahımı belime yerleştirip orman yolundan ilerlemeye başladım, yarım saat sonra karşıma çıkan bir buçuk katlı ahşap bir ev çıktı adres burasıydı. Ev fazlasıyla eski görünüyordu. Evi çevreleyen duvarlar döküntü içerisindeydi evin çevresini kontrol edip şüpheli bir şey göremeyince kontrollü bir şekilde ilerledim ve bahçeye girdim. Pencerelerden evin içini görebileceğimi düşünmüştüm ancak pencereler dışarıyı yansıtan bir filmle kaplanmıştı; 'Çok akıllıca' Elimdeki silahın emniyetini açıp elimi kulağıma götürdüm; 'İçeriyi göremiyorum mecburen kontrollü giriş yapacağım.' 'Anlaşıldı' Evin ön tarafına ilerleyip kapının önünde durdum, Kapının altında Aralık olsaydı keşke diye geçirdim içimden o zaman içeriye kamera uzatabilirdim. Kapıyı tıklatıp kenara çekildim, 'Bakalım açan olacak mı?' Açan olmamıştı, düşündüğüm gibi... Çantamdan çıkardığım küçük çaplı patlayıcıyı aktifleştirip kapının kilidine yerleştirip geri çekildim yüzümü duvara yaslayıp kolumla siper yaptım Kapının patlama etkisiyle geriye çarpmasıyla kapıya yönelip duman arasından içeriye silah uzattım ancak şüpheli bir şey görünmüyordu. Temkinli bir şekilde içeriye adım atıp etrafa dikkatlice göz gezdirdim. Bazı kanepeler özentisiz yerleştirilmiş ve beyaz çarşafla örtülmüştü, ortada kalın odundan yapılmış sehpa vardı yerler toz içindeydi sanki terk edilmiş bir yere gelmiştim. Yerlerde fark ettiğim ayak izlerine odaklanıp takip etmeye başladım ayak izleri bir duvarın yanında bitiyordu, nasıl olur? Başka ayak izi var mı diye etrafa bakındım ancak yoktu karşımdaki duvara dönüp dokundum bu ayak izlerinin burada bitmesi normal değildi ya ışınlanıp bir anda kayboldu ya da duvarda bir geçit vardı. Duvarı incelemeden önce sağ tarafımda kalan kapısı ahşap olan odaya bakmam gerektiğini düşünüp oraya yöneldim nedenini bilmiyorum ama gerilmiştim. Kapıyı ayağımla ittirip gıcırtısını duydum yavaşça açılan kapı sonunda bana ardındaki şeyi göstermişti; Bir çalışma masası, bir sandalye ve kahverengi tonlarında tek kişilik yatak. Derince nefes verip arkamı döndüm ve şüphelendiğim duvara ilerledim, silahımı belime yerleştirip ellerimle ittim ancak duvarda kıpırdama bile yoktu ardından tek tek farklı yerlere sanki bir düğmeye basıyormuşcasına basıp denedim olmadı. Geri çekilip duvarı dikkatlice inceledim illaki bir şey olmalıydı derken merdivenlerden gelen gıcırtıyla tüylerim dikleşmişti hemen arkamı dönüp kafamı yukarıya kaldırdım belimdeki silahı çıkarıp merdivenlere yöneldim yukarısı karanlıktı basamakları dikkatle çıkıp boş bir Koridorda durdum görünen bir şey yoktu anlık aklıma geçen hafta izlediğim korku filmi geldi 'aşhhh hatırlayacak vakit mi bu?' 👇
Koridorda ilerleyip küçük bir kiler buldum, eğilim kapısını açmaya çalıştım ancak başarılı olamadım ayağa kalkıp geri çekildim silahımla kilide ateş ettim iki kere, ayağımla ittirip kilerin kapısını açtım içerisi karanlıktı sırtımdaki çantamdan feneri çıkarıp açtım, içeride üst üste dizilmiş kitaplar, defterler, dergiler bir kaç tanede kopmuş sayfalar vardı hepsini bir bir çıkarıp koridorun ortasına serdim hepsini incelemem gerekiyordu. Kitapların bazıları dikkatimi çekmişti bu nedenle ilk onlardan başlamıştım ancak elimdeki bir romandı bu romanın tamamını burada inceleyemem diyip çantama yerleştirdim, gözüme çarpan arasından fotoğraflar saçılmış defteri andıran kitaba uzanıp kendime çektim sayfalarını yavaşça açıp incelemeye başladım ilk sayfada büyük harflerle yazılmış yazı dikkatimi çekmişti; '𝐁𝐄𝐍𝐃𝐄𝐍 𝐂𝐎𝐂𝐔𝐊𝐋𝐔𝐆𝐔𝐌𝐔 𝐂𝐀𝐋𝐀𝐍 𝐊𝐈𝐒𝐈𝐋𝐄𝐑𝐃𝐄𝐍 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐓𝐋𝐀𝐑𝐈𝐍𝐈 𝐂𝐀𝐋𝐌𝐀𝐊 𝐈𝐂𝐈𝐍 𝐘𝐀𝐒𝐈𝐘𝐎𝐑𝐔𝐌' Ne demekti bu? Bu yazıyı gördükten sonra doğru adreste olduğumu anlamıştım bu aradığım kişi olmalıydı. Kulağımdaki kulaklığa dokunup merkeze bilgi geçtim ardından tekrar elimdeki deftere odaklandım. Sayfayı çevirince beni karşılayan mutlu bir aile tablosu oldu bir çift üç çocuk iki kız bir erkek fitoğrafı elime alıp arkasını çevirdim ve bir yazıyla daha karşılaştım; '𝟎𝟗𝟐𝟎𝟎𝟓 𝐆𝐄𝐂𝐌𝐈𝐒𝐓𝐄𝐍 𝐍𝐄𝐅𝐑𝐄𝐓 𝐄𝐃𝐈𝐘𝐎𝐑𝐔𝐌' Bu bilmeceli yazılar beni sinirlendirmişti, sayfayı her çevirdiğimde farklı fotoğraflar beni karşılıyordu defteri kapatıp çantama yerleştirdim ve diğer kitaplara yöneldim. ... O kadar odaklanmışım ki aşağıdan gelen ayak seslerini sonradan fark etmiştim kenara bıraktığım silahı alıp emniyetini tekrar açtım ayağa kalkıp Duvarın kenarına yaslandım hafif kafamı çıkararak aşağıyı izledim kapüşonlu, 1,80 boylarında ince uzun birisi vardı yüzünü göremiyordum aşağı inip yakalamalı mıyım? Olmaz ya tuzaksa? Kırık kapıdan benim içeride olduğumu anlamıştır neden bu kadar rahat girdi ki içeriye? Onu izliyordum hala sadece beyaz çarşafla örtülmüş kanepede oturuyordu amacı neydi? Önüme gelen saçlarımı arkaya iterken aşağıdan bana seslenmesiyle duraksadım; Jk, 'Beni izlemeyi daha ne kadar sürdüreceksin?' Yutkunmuştum, merkeze bilgi geçmeyide unutmuştum içimden kendime lanet okumuştum. Jk, 'Burada olduğunu biliyorum, çık oradan ve yanıma gel beni bulmaya çalışmıyor muydun zaten? HELİN!' İsmim... Beni nereden biliyor? Kalp atışlarım hızlanmıştı, daha fazla saklanmanın bir manası yoktu. Sırtımdaki çantayı kontrol edip omzuma sabitledim merdivenden yavaşça aşağıya inip silahı arkasından ona doğrulttum; ' Kimsin? ' Burnundan gülmüş,'Tanımak istemeyeceğin birisiyim' 'Ne demek bu?' derin bir nefes alıp ayağa kalkmıştı arkasını dönmeden; 'Eğer yüzümü görürsen... Yüzümü en son gören kişi şuanda dışarıda' Ne dediğini anlamamıştım kapıdan dışarıya bakmıştım ama bakış açım dardı sadece bahçe görünüyordu, Pencereyi eliyle işaret edip; 'O taraftan bakarsan görürsün' Silahı çekmeden yavaşça pencereye ilerleyip sırtımı duvara verdim tuzakta olabilirdi. İyide bahçede bir şey yok ki? Aynı her şey. Sinirle ; 'Sen benimle dalga mı geçiyorsun?' Yine histerik bir gülüş atmış; 'İşimi o kadar iyi yapıyorum ki bir ajan bile anlayamıyor.' Boğazını temizleyip; 'Göremezsin tabi çünkü yok yani yok ettim (kahkaha atıp) ağacın kenarındaki küllere bak.' 👇
Kafamı çevirip büyük çınar ağacı olduğunu düşündüğüm agacın dibine baktım, küller vardı gerçekten. 'Yok artık sadece yüzünü gördüğü için bir insanı yaktın mı?' Ellerini cebine sokmuştu silahımı tekrar kaldırıp; 'Çıkar ellerini cebinden!' 'Ne o korkuyor musun?' 'Hemen ellerini kaldır ve arkanı dön!' 'Yüzümü görmek en son isteyeceğin şey olmalı.' 'Tamam ben yaparım o zaman.' Diyip onun yüzünü görmek için ilerledim o ise yerinde sabitli bir şekilde kıpırdamıyordu. Karşısına geçip silahı ona sabitli tuttum; 'Hemen şapkanı indir!' 'Ben yüzümü görenlere musallat olan birisiyim Helin!' 'Belki banada olmanı istiyorum!' Gülmüş; 'Öyleyse son nefes alışverişlerin' 'Bu kadar emin olma!' Kısa bir sessizliğin ardından şapkasını yavaşça indirmiş gözlerini bana dikmişti. Aniden kulaklığımdan gelen sesi dinlemiştim; 'R1 o evden hemen çıkmanı istiyorum aradığımız adam o evde görünüyor! Sakın o adamla iletişime geçme!' (telsiz sesi) 'R1, R2 beni duyuyor musun? Adam çok tehlikeli sakın iletişime geçme!' Karşımdaki adam gülümsemişti; 'Sanırım seni uyarıyorlar Helin bence onları dikkate almalıydın' dudağını ısırıp 'Ama çok geç ben sana son uyarılarımı yapmıştım' Hiçbir şey yapmadan karşımdaki adamı izliyordum; Pürüzsüz yüzü ancak sağ yanağındaki bir çizik, yuvarlak gözleri... beni etkisi altına almıştı. 'Beni nereden tanıyorsun?' Kanepeye geri oturmuş dirseklerini kanepeye yaslamıştı, 'Seni uzun zamandır tanıyorum' Elimdeki silaha bakarak; 'İndir istersen pek işine yaramayacak zaten' Onu tepkisizce izliyordum. 'Bugün buraya geleceğini biliyordum.' Kahkaha atmaya başlamıştı; 'Ya siz istihbaratçı mısınız gerçekten? Sizden bilgi sızdırdım, verilerinize girdim, kodlarınızı sildim, sisteminizi çökerttim o kadar şey yaptım ki say say bitmiyor ve siz benim ağ bağlantımdan benim adresimi bulduğunuzu zannettiniz (gülmüş) ben böyle salaklık görmedim.' 'Nasıl çok zekiyim değil mi?' 'şimdi ekipler gelecek ve beni yakalayacaksın öyle mi?' 'Buraya bir dünya ordu bile gelse beni ben istedikçe yakalayamazsınız.' Elimdeki silahı cesurca ona doğrultup; 'Şimdi kafana sıksam ne yapabilirsin ki?' Cebindeki elini çıkarıp; 'Çok şey' Bana doğru adım atmıştı; 'Kafama sıkarsan ölür müyüm?' Tek kaşımı kaldırıp; 'Deneyelim o zaman' diyip tetiğe işaret parmağımı yerleştirmiştim. Tetiğe basmak istemiştim ancak parmağımı oynatamadığımı fark ettim. 'Küçük bir melofin işimi gördü' elindeki spreyi gösterip; 'Kısmi felç geçiriyorsun şuan' Dediği gibiydi şuan sadece ona bakıyordum ne kadar endişeli olsamda nabzım normal atıyordu hissizlik yavaş yavaş ellerimden aşağı iniyordu. Yere düşmemek adına yere çömelmiştim elimdeki silah tam yere düşerken havada yakalayıp kemerine yerleştirdi ve bana yaklaştı. 'artık benim esirimsin' Beni tutup sırtımı duvara yasladı ve merdivenlerden yukarı çıktı görüş mesafemden çıktığı için onu göremiyordum artık sadece sesleri geliyordu. Göz kapaklarımı bile kontrol edemiyordum refleks olarak kapanıp açılıyorlardı. Kulağımdaki kulaklıktan yine ses gelmişti; 'R1 Merkeze bilgi geçmelisin!' 'R1 konumun hala sabit görünüyor neler oluyor?' 'R1 Daha fazla orada kalamazsın, bu şekilde sessiz kalmaya devam edeceksen ekip göndereceğiz!' (telsiz sesi)... Merdivenden gelen seslerle dikkatimi oraya verdim aşağı iniyor basamakları ikişer ikişer atlıyordu. Benim şüphelendiğim Duvarın karşısına geçip; '092005' rakamlarını söyledi bir süre sonra duvar geri geri kaymaya başlamıştı ben onu izlerken o bana doğru gelip beni kucağına aldı; 'Gidiyoruz artık varla yok arasında birisin' Duvardaki kapıdan geçip karanlık bir geçitten ilerledik içerisi zifiri karanlık olmasına rağmen durmadan cesur adımlar atıyordu. Korkuyordum ama ilacın etkisiyle bu korkuyu sadece zihnen yaşıyordum. 👇
Beni yere bırakıp cebinden çakmak çıkarmıştı yakıp yüzüme tuttu; 'Sen hiç yaşayan bir ceset gördün mü?' Konuşamadığımı bilmesine rağmen bana soru sorması benimle dalga geçiyor anlamına geliyordu. 'Görmek istiyorsan aynaya ve bana bakman yeterli (eliyle kendini işaret ederek) jungkook'a.' Ne yapmaya çalışıyor beni korkutmaya mı? Demek ismi jungkookmuş ama bu isim... Bana gülümseyip geri çekilmişti. Işığı yakınca gözlerim kamaşmıştı, refleksen kapatmıştım gözlerimi, geri açtığımdaysa karşımdaki duvar dikkatimi oldukça çekmişti; çerçeveler, iplere asılmış resimler, üstüne çarpı atılmış bazı resimler... Duvarda yazan yazı ise; '𝐼𝑁𝑇𝐼𝐾𝐴𝑀 𝐵𝐸𝑁𝐼𝑀 𝐴𝐶𝐿𝐼𝐺𝐼𝑀𝐼 𝑌𝐴𝑇𝐼𝑆𝑇𝐼𝑅𝐼𝑌𝑂𝑅' Sanki bir kabusun içindeydim. Bana dönüp; 'Benim hayatımı biliyorsun öyle değil mi?' Ne demeye çalıştığını bilmiyordum ben daha ismini bilmiyorum. 'Şimdi sana ipucu vereceğim.' Kenarda bulunan duvara yaslı duran çerçeveyi kaldırıp bana gösterdi; 'buradaki en küçük çocuğa bak ne kadar mutlu görünüyor değil mi? (çerçeveyi indirip) birde bana bak nasıl görünüyorum?' Gülmüştü, 'Eline gelen iki yıl önceki dosyayı hatırla bizim seninle olan bağımız o dosyayla başladı o zamandan beri seni takip ediyorum' duvardaki asılı ilerden bir fotoğraf kopardı bana gösterip; 'Bak bu sensin o gün sana çicek hediye eden çocuğu hatırladın mı? İşte o çicekle konumunu buldum sonra telefonunu sonra elektronik her şeyini şu iki yılda seni senden daha iyi tanıdım.' Fotoğrafı bana atıp ; 'Şimdi gelelim o dosyaya nasıl bir dosyaydı? Aile katliamı... Bir çift ve iki kız çocuğu evlerinde ölü bulundular neden ölü bulundular? Bilinmiyor. Siz o dört kişinin nasıl öldürüldüğünü merak ettiniz ama ailenin bir ferdi daha olan kayıp erkek çocuğunu merak etmediniz değil mi? Nasılsa ölmemiş öldürülünce onuda merak edersiniz artık böyleydi değil mi? O gün intikam için yemin ettim hem ailemi öldürenlerden intikam alacaktım hemde bu olayı önemsemeyenlerden... Seni tam iki yıl önce evinde öldürecektim, 23 Temmuz Cumartesi akşamı saat 21.05 ölüm saatin olacaktı ancak son anda dosyayı tekrar araştırmaya sokman beni durdu aslında artık bir manası kalmamıştı dosyanın aktif olup olmamasının ancak içimden bir his biraz daha beklememi söylüyordu. Bunca yıl neler çektiğimi bir ben bilirim, sırf hükümetin önemsemediği bir olay yüzünden sokaklarda yaşadım çöp kenarlarında kedilerle, köpeklerle uyudum o zaman neredeydiniz? Tabi sen bilmezsin sen sonradan teşkilata girdin ben çocukken sende çocuktun ama bugün olsa yine aynı şeyleri yaşardım.' Susmuştu, neden bilmiyorum ama ona hak vermiştim. 'Seni öldürmek istemiyorum' Bu söyledikleriyle azda olsa rahatlamıştım ama... 'Ben ailemi öldürenlerden intikamımı aldım, hükümetin verilerinide sızdırdım artık başka bir işim kalmadı şuan kimliğimi bilen tek kişi sensin seni öldürmem gerek ama istemiyorum.' 'Yeniden bir hayat kurmak istiyorum kendime ama yapamıyorum geçmişim peşimi bırakmıyor hergün acı çekiyorum bu acıyı geçirmek için her şeyi denedim adam öldürdüm, yazılım korksancılığı yaptım bir türlü dindiremedim içimde yanan alevi...' 'Şimdi sana bir soru soracağım sen nasıl dindirdin içindeki yanan alevi? Öldürülen annenin arkasını hiç mi aramadın? Anneni öldürenin hükmet olduğunu biliyor musun? Ya da söyle söyleyeyim sırf bir mafyaya deşifre olduğu için ölüme terk edilen anneni? Ve sen bunu yapan kişilere çalışıyorsun seni bugün serbest bıraksam onlar bu tünelde senin fotoğraflarını görseler ya da ben konuşsam sana tekrar güvenecekler mi? Hmm pek sanmam yine seninde sonun annen gibi olacak, yazık!' Yerdeki çantadan çıkardığı laptobu açıp; 'Bak bu fotoğraf senin annene ait' Dışarıdan gelen polis sesleri duyuluyordu, kahkaha atıp; 'Bakalım seni bulabilecekler mi?' 'her neyse biz kaldığımız yerden devam edelim onlar bizi arasınlar' 👇
Laptopu kendine çevirip bir şeyler yaptı ve tekrar bana çevirdi; 'Buda annenin ölüm belgesi neden ölmüş? Kanserden hıh ne kanseri senin annen fazlasıyla sağlıklıydı Helin senin anneni ölüme terk ettiler.' 'elimde bir kanıt daha var' diyip Laptopu tekrar kendine çevirdi bir süre sonra yanıma gelip monitörü gösterdi; 'Bu videoyu iyi izle duvardaki ambleme bak, içerideki adamda asker annene ilaç veriyor burada ve bir süre sonra annen titremeye başlıyor nefessiz kalıyor ve öldü.' Gözlerimden yaşlar dökülüyordu ama bedenen hiçbir tepki veremiyordum. 'Helin, ikimizde aynı durumdayız aramızdaki tek fark sen bunlardan habersizdin şimdi onlara çalışmaya devam mı edeceksin?' Bir süre sessiz kalmıştı. 'Hadi gidelim buradan burayı imha edecekler.' diyip ayağa kalktı Kenardaki benzin bidonunu duvarlara ve yerlere boşaltıp beni kucağına aldı. Cebindeki çakmağı yakıp fırlattı ve koşmaya başladı arkamızda kalan tek şey ateş ve dumanlardı her şey yanarak kül oluyordu. Merdivenlerden çıkıp tavandaki demir kapağı sırtıyla ittirip açtı. Zorlansada ikimizide çıkarmıştı tünelden bir ormanlığın içindeydik. Durmadan ilerliyordu yeterince uzaklaştığımızı düşünmüştüm neden hala acele ediyordu anlam vermemiştim bir anda bir ağacın arkasına geçip beni yere yatırmış kendiside üstüme uzanmıştı. Anlık oluyordu her şey bir anda gelen hava akımıyla büyük bir basınç altında kalmıştık akciğerlerim patlayacak gibi hissetmiştim hemen basıncın ardından büyük ve gürültülü bir ses... ... Gözlerimi açtığımda bir arabanın içinde olduğumu anladım, bayılmışım. Hareket edebildiğimi fark edince hemen doğruldum, 'Neler oluyor?' Bana dönüp 'Ne hakkında neler oluyor? Eğer patlamayı soruyorsan ben planladım oradaki herkes benim sayemde bedavaya bir uzay yolculuğuna çıktılar, ve sende artık benimle beraber istihbarat birimleri tarafından aranıyorsun çünkü en son o evde benimle birlikteydin ikimizinde konumunu biliyorlardı (göz kırpıp) sende artık benim suç ortağımsın. Ha birde şunu söyleyeyim seni kaçırıyorum pek bırakmaya niyetli değilim uzun zamandır yalnız yaşıyorum zaten artık bir hayat arkadaşı şart oldu sanada sormadım kusura bakma (gülüp) iki bilet aldım akşam Tayland'a gidiyoruz artık orada devam edeceğiz suç işlemeye... ' Dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım; ' Şaka yapıyorsun! Ben burada kalacağım! İndir beni! ' Aracı kenara çekip; 'Hadi in, inde seni yakalayıp göndersinler tahtalı köye' Söylediklerinde haklıydı istihbarat bu konuda çok katıydı. 'Sana o kadar şey anlattım beyninde mi felçliydi o sırada' Derin nefes alıp verdi; 'İneceksen in uçağı kaçırmak istemiyorum çünkü' Kaderimi kabullenip koltuğuma geri yaslandım dudağımı büzüp; 'Tayland'a gidince ne olacak sanki bir şey mi değişecek.' Ehliyet kemerini çözüp bana doğru eğildi çenemi tutup kaldırdı; 'Taylandda yeni bir hayat kurabiliriz' Ona bakıp 'Nasıl?' gözlerimin içine bakıp; 'işte böyle' Diyip küçük bir buse kondurdu. Ona şaşkınca bakıyordum, dudaklarımda baş parmağını gezidirip tekrar gözlerime bakmıştı; 'izniniz olursa size prensesim diyebilir miyim?' 'Tamam sen düşün (gülmüş) bu arada iki gündür uyuyorsun biliyor musun dün gece ormanda bir rahat bırakmadın beni uykunda da mı dövüşüyorsun ne?' 👇
Kahkaha atıp yola devam etmişti şok üstüne şok yaşıyordum neye nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Bir günde hayatım tamamen değişmişti, beni iki yıldır tanıyan birisi, beni kaçırıyordu şuan ya da hayatımı mı kurtarıyor demeliyim? 𝑌𝑎𝑧𝑎𝑟'𝑑𝑎𝑛 Helin'nin jungkook'a güvenmekten başka bir çaresi yoktu pişmanda olmayacaktı. Jungkooksa iki yıldır içinde yaşattığı aşkını artık itiraf edecekti, acemiydi bu konularda utanıyordu sevgi nedir nasıl gösterilir bilmiyordu ama bunu yaşayarak öğrenecekti birbirlerinin ilacı olacaklardı. Hükümet onları artık öldü biliyordu. Herkes... Gittikleri yerde yeni kimlikleriyle mutlu ve masum bir yaşam süreceklerdi ikiside geçmişin kafesinden kurtulacaktı. THE END* 🙄BU HİKAYEYİ YAZMIŞTIM SONRA YANLIŞLIKLA SİLDİM TUGAF TUHAF İŞLER HEP BENİM BAŞIMA GELİR ZATEN İLK YAZDIĞIM DAHA GÜZELDİ BU PEK İÇİME YATMADI AMA OKUYUN BAKEM BELKİ OLMUŞTUR. 🍷🤧
woww baya güzeldi helin icin cok zordur aileni olduren bir insanlarla calisiyosun ve bunuda hic bilmedigin birisi tarafindan ogreniyosun karmaşık ve kime guvenicegini bilmiyosun
" hadi in inde göndersinler seni tahtalı köye" 😂😂 ay çok güldüm ya eline sağlık bunun part ikisini yapabilirmisin ilerde kitap yazarsan bütün serisi ile alıp imzanı da alicam eyer yazar olursan inşallah olursun Darling>🐇
İki farklı hayat tek bir şeyin kurbanları sonunda birleşince gelen o güç ve kararlılık hissi... Böyle hikayelere bitiyorum ben ☺️ Gerçekten Helin gibi hissederek okudum.O üzüntü,öfke,uğramış olduğu ihanet ve olay örgülerinde hissetiği korku... Jungkook'a hikayede ayrı bir düştüm desem yalan olmaz.Sakinliği,kendine olan özgüveni,kini ve öfkesini kontrol etme şekli muazzam olmuş. Kısacası film etkisi olan hikayeler gibi beni benden aldı böyle sürükledi 😁 Emeğine sağlık güzelim~💜 Gerçekten emeğinin hakkını veriypsun Bugün hikaye atacağını hissettim biliyor musun 😌🦋
'ᴘᴀʀᴀɴᴏʏᴀᴋ ʜᴀᴄᴋᴇʀ'
Bilgisayarımdan fark ettiğim kod hatalarını tekrar tekrar düzeltiyordum artık bu beni şüphelendirmeye başlamıştı.
Bilgisayarımdaki verileri farklı bir yere aktarmalıydım yoksa içim rahat etmeyecekti.
Devamlı kod hatalarından dolayı güvenlik sistemindeki açıklıklar verileri çalınma riskine karşı korumasız bırakıyordu.
...
Elimdeki dosyaları incelerken gelen mail ile aceleyle odama çıkıp hazırlandım, kot pantolonumun üstüne beyaz tişört giyip çıktım aracımdaki deri çeketimi sırtıma geçirip bagajımdaki hazır bulundurduğum çantamı kontrol edip binmiş ve navigasyonu etkinleştimiştim.
Kulaklığımı takıp etkinleştirdim;
'R2, R1 konuşuyor sesim geliyor mu?'
Bir süre sonra;
'Evet, gideceğin adres konumla işaretli görevini biliyorsun her dakika merkeze bilgi geçmeyi unutma kolay gelsin R1'
...
2 saatlik bir trafikten sonra işaretli adrese 1 km kalmıştı aracımı ağaçların arasına Park edip çantamı aldım silahımı belime yerleştirip orman yolundan ilerlemeye başladım, yarım saat sonra karşıma çıkan bir buçuk katlı ahşap bir ev çıktı adres burasıydı.
Ev fazlasıyla eski görünüyordu.
Evi çevreleyen duvarlar döküntü içerisindeydi evin çevresini kontrol edip şüpheli bir şey göremeyince kontrollü bir şekilde ilerledim ve bahçeye girdim.
Pencerelerden evin içini görebileceğimi düşünmüştüm ancak pencereler dışarıyı yansıtan bir filmle kaplanmıştı;
'Çok akıllıca'
Elimdeki silahın emniyetini açıp elimi kulağıma götürdüm;
'İçeriyi göremiyorum mecburen kontrollü giriş yapacağım.'
'Anlaşıldı'
Evin ön tarafına ilerleyip kapının önünde durdum,
Kapının altında Aralık olsaydı keşke diye geçirdim içimden o zaman içeriye kamera uzatabilirdim.
Kapıyı tıklatıp kenara çekildim,
'Bakalım açan olacak mı?'
Açan olmamıştı, düşündüğüm gibi...
Çantamdan çıkardığım küçük çaplı patlayıcıyı aktifleştirip kapının kilidine yerleştirip geri çekildim yüzümü duvara yaslayıp kolumla siper yaptım
Kapının patlama etkisiyle geriye çarpmasıyla kapıya yönelip duman arasından içeriye silah uzattım ancak şüpheli bir şey görünmüyordu.
Temkinli bir şekilde içeriye adım atıp etrafa dikkatlice göz gezdirdim.
Bazı kanepeler özentisiz yerleştirilmiş ve beyaz çarşafla örtülmüştü, ortada kalın odundan yapılmış sehpa vardı yerler toz içindeydi sanki terk edilmiş bir yere gelmiştim.
Yerlerde fark ettiğim ayak izlerine odaklanıp takip etmeye başladım ayak izleri bir duvarın yanında bitiyordu, nasıl olur? Başka ayak izi var mı diye etrafa bakındım ancak yoktu karşımdaki duvara dönüp dokundum bu ayak izlerinin burada bitmesi normal değildi ya ışınlanıp bir anda kayboldu ya da duvarda bir geçit vardı.
Duvarı incelemeden önce sağ tarafımda kalan kapısı ahşap olan odaya bakmam gerektiğini düşünüp oraya yöneldim nedenini bilmiyorum ama gerilmiştim.
Kapıyı ayağımla ittirip gıcırtısını duydum yavaşça açılan kapı sonunda bana ardındaki şeyi göstermişti;
Bir çalışma masası, bir sandalye ve kahverengi tonlarında tek kişilik yatak.
Derince nefes verip arkamı döndüm ve şüphelendiğim duvara ilerledim, silahımı belime yerleştirip ellerimle ittim ancak duvarda kıpırdama bile yoktu ardından tek tek farklı yerlere sanki bir düğmeye basıyormuşcasına basıp denedim olmadı.
Geri çekilip duvarı dikkatlice inceledim illaki bir şey olmalıydı derken merdivenlerden gelen gıcırtıyla tüylerim dikleşmişti hemen arkamı dönüp kafamı yukarıya kaldırdım belimdeki silahı çıkarıp merdivenlere yöneldim yukarısı karanlıktı basamakları dikkatle çıkıp boş bir Koridorda durdum görünen bir şey yoktu anlık aklıma geçen hafta izlediğim korku filmi geldi 'aşhhh hatırlayacak vakit mi bu?'
👇
Koridorda ilerleyip küçük bir kiler buldum, eğilim kapısını açmaya çalıştım ancak başarılı olamadım ayağa kalkıp geri çekildim silahımla kilide ateş ettim iki kere, ayağımla ittirip kilerin kapısını açtım içerisi karanlıktı sırtımdaki çantamdan feneri çıkarıp açtım, içeride üst üste dizilmiş kitaplar, defterler, dergiler bir kaç tanede kopmuş sayfalar vardı hepsini bir bir çıkarıp koridorun ortasına serdim hepsini incelemem gerekiyordu.
Kitapların bazıları dikkatimi çekmişti bu nedenle ilk onlardan başlamıştım ancak elimdeki bir romandı bu romanın tamamını burada inceleyemem diyip çantama yerleştirdim, gözüme çarpan arasından fotoğraflar saçılmış defteri andıran kitaba uzanıp kendime çektim sayfalarını yavaşça açıp incelemeye başladım ilk sayfada büyük harflerle yazılmış yazı dikkatimi çekmişti;
'𝐁𝐄𝐍𝐃𝐄𝐍 𝐂𝐎𝐂𝐔𝐊𝐋𝐔𝐆𝐔𝐌𝐔 𝐂𝐀𝐋𝐀𝐍 𝐊𝐈𝐒𝐈𝐋𝐄𝐑𝐃𝐄𝐍 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐓𝐋𝐀𝐑𝐈𝐍𝐈 𝐂𝐀𝐋𝐌𝐀𝐊 𝐈𝐂𝐈𝐍 𝐘𝐀𝐒𝐈𝐘𝐎𝐑𝐔𝐌'
Ne demekti bu? Bu yazıyı gördükten sonra doğru adreste olduğumu anlamıştım bu aradığım kişi olmalıydı.
Kulağımdaki kulaklığa dokunup merkeze bilgi geçtim ardından tekrar elimdeki deftere odaklandım.
Sayfayı çevirince beni karşılayan mutlu bir aile tablosu oldu bir çift üç çocuk iki kız bir erkek fitoğrafı elime alıp arkasını çevirdim ve bir yazıyla daha karşılaştım;
'𝟎𝟗𝟐𝟎𝟎𝟓 𝐆𝐄𝐂𝐌𝐈𝐒𝐓𝐄𝐍 𝐍𝐄𝐅𝐑𝐄𝐓 𝐄𝐃𝐈𝐘𝐎𝐑𝐔𝐌'
Bu bilmeceli yazılar beni sinirlendirmişti, sayfayı her çevirdiğimde farklı fotoğraflar beni karşılıyordu defteri kapatıp çantama yerleştirdim ve diğer kitaplara yöneldim.
...
O kadar odaklanmışım ki aşağıdan gelen ayak seslerini sonradan fark etmiştim kenara bıraktığım silahı alıp emniyetini tekrar açtım ayağa kalkıp Duvarın kenarına yaslandım hafif kafamı çıkararak aşağıyı izledim kapüşonlu, 1,80 boylarında ince uzun birisi vardı yüzünü göremiyordum aşağı inip yakalamalı mıyım? Olmaz ya tuzaksa? Kırık kapıdan benim içeride olduğumu anlamıştır neden bu kadar rahat girdi ki içeriye?
Onu izliyordum hala sadece beyaz çarşafla örtülmüş kanepede oturuyordu amacı neydi?
Önüme gelen saçlarımı arkaya iterken aşağıdan bana seslenmesiyle duraksadım;
Jk, 'Beni izlemeyi daha ne kadar sürdüreceksin?'
Yutkunmuştum, merkeze bilgi geçmeyide unutmuştum içimden kendime lanet okumuştum.
Jk, 'Burada olduğunu biliyorum, çık oradan ve yanıma gel beni bulmaya çalışmıyor muydun zaten? HELİN!'
İsmim... Beni nereden biliyor? Kalp atışlarım hızlanmıştı, daha fazla saklanmanın bir manası yoktu.
Sırtımdaki çantayı kontrol edip omzuma sabitledim merdivenden yavaşça aşağıya inip silahı arkasından ona doğrulttum;
' Kimsin? '
Burnundan gülmüş,'Tanımak istemeyeceğin birisiyim'
'Ne demek bu?' derin bir nefes alıp ayağa kalkmıştı arkasını dönmeden; 'Eğer yüzümü görürsen... Yüzümü en son gören kişi şuanda dışarıda'
Ne dediğini anlamamıştım kapıdan dışarıya bakmıştım ama bakış açım dardı sadece bahçe görünüyordu,
Pencereyi eliyle işaret edip; 'O taraftan bakarsan görürsün'
Silahı çekmeden yavaşça pencereye ilerleyip sırtımı duvara verdim tuzakta olabilirdi.
İyide bahçede bir şey yok ki? Aynı her şey. Sinirle ;
'Sen benimle dalga mı geçiyorsun?'
Yine histerik bir gülüş atmış; 'İşimi o kadar iyi yapıyorum ki bir ajan bile anlayamıyor.'
Boğazını temizleyip; 'Göremezsin tabi çünkü yok yani yok ettim (kahkaha atıp) ağacın kenarındaki küllere bak.'
👇
Kafamı çevirip büyük çınar ağacı olduğunu düşündüğüm agacın dibine baktım, küller vardı gerçekten.
'Yok artık sadece yüzünü gördüğü için bir insanı yaktın mı?'
Ellerini cebine sokmuştu silahımı tekrar kaldırıp;
'Çıkar ellerini cebinden!'
'Ne o korkuyor musun?'
'Hemen ellerini kaldır ve arkanı dön!'
'Yüzümü görmek en son isteyeceğin şey olmalı.'
'Tamam ben yaparım o zaman.'
Diyip onun yüzünü görmek için ilerledim o ise yerinde sabitli bir şekilde kıpırdamıyordu.
Karşısına geçip silahı ona sabitli tuttum;
'Hemen şapkanı indir!'
'Ben yüzümü görenlere musallat olan birisiyim Helin!'
'Belki banada olmanı istiyorum!'
Gülmüş; 'Öyleyse son nefes alışverişlerin'
'Bu kadar emin olma!'
Kısa bir sessizliğin ardından şapkasını yavaşça indirmiş gözlerini bana dikmişti.
Aniden kulaklığımdan gelen sesi dinlemiştim;
'R1 o evden hemen çıkmanı istiyorum aradığımız adam o evde görünüyor! Sakın o adamla iletişime geçme!' (telsiz sesi) 'R1, R2 beni duyuyor musun? Adam çok tehlikeli sakın iletişime geçme!'
Karşımdaki adam gülümsemişti;
'Sanırım seni uyarıyorlar Helin bence onları dikkate almalıydın' dudağını ısırıp 'Ama çok geç ben sana son uyarılarımı yapmıştım'
Hiçbir şey yapmadan karşımdaki adamı izliyordum;
Pürüzsüz yüzü ancak sağ yanağındaki bir çizik, yuvarlak gözleri... beni etkisi altına almıştı.
'Beni nereden tanıyorsun?'
Kanepeye geri oturmuş dirseklerini kanepeye yaslamıştı,
'Seni uzun zamandır tanıyorum'
Elimdeki silaha bakarak; 'İndir istersen pek işine yaramayacak zaten'
Onu tepkisizce izliyordum.
'Bugün buraya geleceğini biliyordum.'
Kahkaha atmaya başlamıştı;
'Ya siz istihbaratçı mısınız gerçekten? Sizden bilgi sızdırdım, verilerinize girdim, kodlarınızı sildim, sisteminizi çökerttim o kadar şey yaptım ki say say bitmiyor ve siz benim ağ bağlantımdan benim adresimi bulduğunuzu zannettiniz (gülmüş) ben böyle salaklık görmedim.'
'Nasıl çok zekiyim değil mi?'
'şimdi ekipler gelecek ve beni yakalayacaksın öyle mi?'
'Buraya bir dünya ordu bile gelse beni ben istedikçe yakalayamazsınız.'
Elimdeki silahı cesurca ona doğrultup;
'Şimdi kafana sıksam ne yapabilirsin ki?'
Cebindeki elini çıkarıp;
'Çok şey'
Bana doğru adım atmıştı;
'Kafama sıkarsan ölür müyüm?'
Tek kaşımı kaldırıp;
'Deneyelim o zaman' diyip tetiğe işaret parmağımı yerleştirmiştim.
Tetiğe basmak istemiştim ancak parmağımı oynatamadığımı fark ettim.
'Küçük bir melofin işimi gördü' elindeki spreyi gösterip; 'Kısmi felç geçiriyorsun şuan'
Dediği gibiydi şuan sadece ona bakıyordum ne kadar endişeli olsamda nabzım normal atıyordu hissizlik yavaş yavaş ellerimden aşağı iniyordu.
Yere düşmemek adına yere çömelmiştim elimdeki silah tam yere düşerken havada yakalayıp kemerine yerleştirdi ve bana yaklaştı.
'artık benim esirimsin'
Beni tutup sırtımı duvara yasladı ve merdivenlerden yukarı çıktı görüş mesafemden çıktığı için onu göremiyordum artık sadece sesleri geliyordu.
Göz kapaklarımı bile kontrol edemiyordum refleks olarak kapanıp açılıyorlardı.
Kulağımdaki kulaklıktan yine ses gelmişti;
'R1 Merkeze bilgi geçmelisin!'
'R1 konumun hala sabit görünüyor neler oluyor?'
'R1 Daha fazla orada kalamazsın, bu şekilde sessiz kalmaya devam edeceksen ekip göndereceğiz!'
(telsiz sesi)...
Merdivenden gelen seslerle dikkatimi oraya verdim aşağı iniyor basamakları ikişer ikişer atlıyordu.
Benim şüphelendiğim Duvarın karşısına geçip;
'092005' rakamlarını söyledi bir süre sonra duvar geri geri kaymaya başlamıştı ben onu izlerken o bana doğru gelip beni kucağına aldı; 'Gidiyoruz artık varla yok arasında birisin'
Duvardaki kapıdan geçip karanlık bir geçitten ilerledik içerisi zifiri karanlık olmasına rağmen durmadan cesur adımlar atıyordu.
Korkuyordum ama ilacın etkisiyle bu korkuyu sadece zihnen yaşıyordum.
👇
Beni yere bırakıp cebinden çakmak çıkarmıştı yakıp yüzüme tuttu;
'Sen hiç yaşayan bir ceset gördün mü?'
Konuşamadığımı bilmesine rağmen bana soru sorması benimle dalga geçiyor anlamına geliyordu.
'Görmek istiyorsan aynaya ve bana bakman yeterli (eliyle kendini işaret ederek) jungkook'a.'
Ne yapmaya çalışıyor beni korkutmaya mı? Demek ismi jungkookmuş ama bu isim...
Bana gülümseyip geri çekilmişti.
Işığı yakınca gözlerim kamaşmıştı, refleksen kapatmıştım gözlerimi, geri açtığımdaysa karşımdaki duvar dikkatimi oldukça çekmişti; çerçeveler, iplere asılmış resimler, üstüne çarpı atılmış bazı resimler...
Duvarda yazan yazı ise;
'𝐼𝑁𝑇𝐼𝐾𝐴𝑀 𝐵𝐸𝑁𝐼𝑀 𝐴𝐶𝐿𝐼𝐺𝐼𝑀𝐼 𝑌𝐴𝑇𝐼𝑆𝑇𝐼𝑅𝐼𝑌𝑂𝑅'
Sanki bir kabusun içindeydim.
Bana dönüp;
'Benim hayatımı biliyorsun öyle değil mi?'
Ne demeye çalıştığını bilmiyordum ben daha ismini bilmiyorum.
'Şimdi sana ipucu vereceğim.'
Kenarda bulunan duvara yaslı duran çerçeveyi kaldırıp bana gösterdi;
'buradaki en küçük çocuğa bak ne kadar mutlu görünüyor değil mi? (çerçeveyi indirip) birde bana bak nasıl görünüyorum?'
Gülmüştü, 'Eline gelen iki yıl önceki dosyayı hatırla bizim seninle olan bağımız o dosyayla başladı o zamandan beri seni takip ediyorum' duvardaki asılı ilerden bir fotoğraf kopardı bana gösterip; 'Bak bu sensin o gün sana çicek hediye eden çocuğu hatırladın mı? İşte o çicekle konumunu buldum sonra telefonunu sonra elektronik her şeyini şu iki yılda seni senden daha iyi tanıdım.'
Fotoğrafı bana atıp ;
'Şimdi gelelim o dosyaya nasıl bir dosyaydı? Aile katliamı...
Bir çift ve iki kız çocuğu evlerinde ölü bulundular neden ölü bulundular? Bilinmiyor.
Siz o dört kişinin nasıl öldürüldüğünü merak ettiniz ama ailenin bir ferdi daha olan kayıp erkek çocuğunu merak etmediniz değil mi? Nasılsa ölmemiş öldürülünce onuda merak edersiniz artık böyleydi değil mi? O gün intikam için yemin ettim hem ailemi öldürenlerden intikam alacaktım hemde bu olayı önemsemeyenlerden...
Seni tam iki yıl önce evinde öldürecektim, 23 Temmuz Cumartesi akşamı saat 21.05 ölüm saatin olacaktı ancak son anda dosyayı tekrar araştırmaya sokman beni durdu aslında artık bir manası kalmamıştı dosyanın aktif olup olmamasının ancak içimden bir his biraz daha beklememi söylüyordu.
Bunca yıl neler çektiğimi bir ben bilirim, sırf hükümetin önemsemediği bir olay yüzünden sokaklarda yaşadım çöp kenarlarında kedilerle, köpeklerle uyudum o zaman neredeydiniz? Tabi sen bilmezsin sen sonradan teşkilata girdin ben çocukken sende çocuktun ama bugün olsa yine aynı şeyleri yaşardım.'
Susmuştu, neden bilmiyorum ama ona hak vermiştim.
'Seni öldürmek istemiyorum'
Bu söyledikleriyle azda olsa rahatlamıştım ama...
'Ben ailemi öldürenlerden intikamımı aldım, hükümetin verilerinide sızdırdım artık başka bir işim kalmadı şuan kimliğimi bilen tek kişi sensin seni öldürmem gerek ama istemiyorum.'
'Yeniden bir hayat kurmak istiyorum kendime ama yapamıyorum geçmişim peşimi bırakmıyor hergün acı çekiyorum bu acıyı geçirmek için her şeyi denedim adam öldürdüm, yazılım korksancılığı yaptım bir türlü dindiremedim içimde yanan alevi...'
'Şimdi sana bir soru soracağım sen nasıl dindirdin içindeki yanan alevi? Öldürülen annenin arkasını hiç mi aramadın? Anneni öldürenin hükmet olduğunu biliyor musun? Ya da söyle söyleyeyim sırf bir mafyaya deşifre olduğu için ölüme terk edilen anneni? Ve sen bunu yapan kişilere çalışıyorsun seni bugün serbest bıraksam onlar bu tünelde senin fotoğraflarını görseler ya da ben konuşsam sana tekrar güvenecekler mi? Hmm pek sanmam yine seninde sonun annen gibi olacak, yazık!'
Yerdeki çantadan çıkardığı laptobu açıp;
'Bak bu fotoğraf senin annene ait'
Dışarıdan gelen polis sesleri duyuluyordu, kahkaha atıp; 'Bakalım seni bulabilecekler mi?'
'her neyse biz kaldığımız yerden devam edelim onlar bizi arasınlar'
👇
Laptopu kendine çevirip bir şeyler yaptı ve tekrar bana çevirdi; 'Buda annenin ölüm belgesi neden ölmüş? Kanserden hıh ne kanseri senin annen fazlasıyla sağlıklıydı Helin senin anneni ölüme terk ettiler.'
'elimde bir kanıt daha var' diyip Laptopu tekrar kendine çevirdi bir süre sonra yanıma gelip monitörü gösterdi; 'Bu videoyu iyi izle duvardaki ambleme bak, içerideki adamda asker annene ilaç veriyor burada ve bir süre sonra annen titremeye başlıyor nefessiz kalıyor ve öldü.'
Gözlerimden yaşlar dökülüyordu ama bedenen hiçbir tepki veremiyordum.
'Helin, ikimizde aynı durumdayız aramızdaki tek fark sen bunlardan habersizdin şimdi onlara çalışmaya devam mı edeceksin?'
Bir süre sessiz kalmıştı.
'Hadi gidelim buradan burayı imha edecekler.' diyip ayağa kalktı Kenardaki benzin bidonunu duvarlara ve yerlere boşaltıp beni kucağına aldı.
Cebindeki çakmağı yakıp fırlattı ve koşmaya başladı arkamızda kalan tek şey ateş ve dumanlardı her şey yanarak kül oluyordu.
Merdivenlerden çıkıp tavandaki demir kapağı sırtıyla ittirip açtı.
Zorlansada ikimizide çıkarmıştı tünelden bir ormanlığın içindeydik.
Durmadan ilerliyordu yeterince uzaklaştığımızı düşünmüştüm neden hala acele ediyordu anlam vermemiştim bir anda bir ağacın arkasına geçip beni yere yatırmış kendiside üstüme uzanmıştı.
Anlık oluyordu her şey bir anda gelen hava akımıyla büyük bir basınç altında kalmıştık akciğerlerim patlayacak gibi hissetmiştim hemen basıncın ardından büyük ve gürültülü bir ses...
...
Gözlerimi açtığımda bir arabanın içinde olduğumu anladım, bayılmışım.
Hareket edebildiğimi fark edince hemen doğruldum,
'Neler oluyor?'
Bana dönüp 'Ne hakkında neler oluyor? Eğer patlamayı soruyorsan ben planladım oradaki herkes benim sayemde bedavaya bir uzay yolculuğuna çıktılar, ve sende artık benimle beraber istihbarat birimleri tarafından aranıyorsun çünkü en son o evde benimle birlikteydin ikimizinde konumunu biliyorlardı (göz kırpıp) sende artık benim suç ortağımsın.
Ha birde şunu söyleyeyim seni kaçırıyorum pek bırakmaya niyetli değilim uzun zamandır yalnız yaşıyorum zaten artık bir hayat arkadaşı şart oldu sanada sormadım kusura bakma (gülüp) iki bilet aldım akşam Tayland'a gidiyoruz artık orada devam edeceğiz suç işlemeye... '
Dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım;
' Şaka yapıyorsun! Ben burada kalacağım! İndir beni! '
Aracı kenara çekip;
'Hadi in, inde seni yakalayıp göndersinler tahtalı köye'
Söylediklerinde haklıydı istihbarat bu konuda çok katıydı.
'Sana o kadar şey anlattım beyninde mi felçliydi o sırada'
Derin nefes alıp verdi; 'İneceksen in uçağı kaçırmak istemiyorum çünkü'
Kaderimi kabullenip koltuğuma geri yaslandım dudağımı büzüp; 'Tayland'a gidince ne olacak sanki bir şey mi değişecek.'
Ehliyet kemerini çözüp bana doğru eğildi çenemi tutup kaldırdı; 'Taylandda yeni bir hayat kurabiliriz'
Ona bakıp 'Nasıl?' gözlerimin içine bakıp; 'işte böyle'
Diyip küçük bir buse kondurdu.
Ona şaşkınca bakıyordum, dudaklarımda baş parmağını gezidirip tekrar gözlerime bakmıştı; 'izniniz olursa size prensesim diyebilir miyim?'
'Tamam sen düşün (gülmüş) bu arada iki gündür uyuyorsun biliyor musun dün gece ormanda bir rahat bırakmadın beni uykunda da mı dövüşüyorsun ne?'
👇
Kahkaha atıp yola devam etmişti şok üstüne şok yaşıyordum neye nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.
Bir günde hayatım tamamen değişmişti, beni iki yıldır tanıyan birisi, beni kaçırıyordu şuan ya da hayatımı mı kurtarıyor demeliyim?
𝑌𝑎𝑧𝑎𝑟'𝑑𝑎𝑛
Helin'nin jungkook'a güvenmekten başka bir çaresi yoktu pişmanda olmayacaktı.
Jungkooksa iki yıldır içinde yaşattığı aşkını artık itiraf edecekti, acemiydi bu konularda utanıyordu sevgi nedir nasıl gösterilir bilmiyordu ama bunu yaşayarak öğrenecekti birbirlerinin ilacı olacaklardı.
Hükümet onları artık öldü biliyordu.
Herkes...
Gittikleri yerde yeni kimlikleriyle mutlu ve masum bir yaşam süreceklerdi ikiside geçmişin kafesinden kurtulacaktı.
THE END*
🙄BU HİKAYEYİ YAZMIŞTIM SONRA YANLIŞLIKLA SİLDİM TUGAF TUHAF İŞLER HEP BENİM BAŞIMA GELİR ZATEN İLK YAZDIĞIM DAHA GÜZELDİ BU PEK İÇİME YATMADI AMA OKUYUN BAKEM BELKİ OLMUŞTUR. 🍷🤧
MÜKEMMEL olmuş.Ellerine ve emeğine sağlık 💜
Öldüm, bittim. Böyle bir şey olamaz.! Çok güzeeeel
Çokkk teşekkür ederim canım ❤️🐰
Yaw allahim ben hayatimda yemin ederim bu kadar mütiişşoo birşey görmedim part 2 gelsin plss
Her zamanki gibi harika🤩🤍
MUKEMMELDI MUKEMMEL AGAGAG
çok güzell bayıldımmğ
Waoooooouuuuuaaaaah 💜💜💏
Hikayedeki jungkook'a evlilik teklifi🤤💍
Vnjghrjfbdmcndm acayip iyi
Aşko konu ve hikaye tek kelimeyle muhteşem❤❤❤❤❤❤
Harikaaa olmuşşşşş
Of abi çok iyiydi ya. Yanlız kurgu müq abi. Senden gelen bildirimleri özlemişim ha💜
Yaa teşekkür ederimmmmm🍷🕊️
Çok güzeldii
Ask oldum lannn
woww baya güzeldi helin icin cok zordur aileni olduren bir insanlarla calisiyosun ve bunuda hic bilmedigin birisi tarafindan ogreniyosun karmaşık ve kime guvenicegini bilmiyosun
❤️❤️🕊️
Gördüğüm en iyi yazarsın hikâyeyi yaşadım resmen birde içime sinmedi diyorsun✨ komikğ şey seni yağ✨
Çok güzel olmuş eline sağlık
Muppp💖
Ohaaaaaa. Aşşırı iyi 😍❣️
Tatlım yorumdan sonraki ikinci ve dördüncü gün yorum yokk bende😭
Hala gelmiyorsa atayım tekrar
Dostum sen yeteneklisin ;)
Neden bu kadar az izlenme?
Çoook güzel olmuş
Emege karşilik beğenin
🥺 Gerçekten çok az.
Teşekkür ederim canım
SONUNDAAAAAAAAA SONUNDA VİDEO ATTINNNNNN !!!!!! HEYHOOO!!😘😘😘😘😘😍😍😍😍😍😍😚😚😚😚😚😝😝
❤️❤️❤️❤️
Vay vay vay mükemmeldi.
galp galp
Fazlasıyla mükemmel. Ellerine sağlık güzel yazar. Bu arada araba işi ne oldu merak ettim👀
arabanın durumu iyi bende iyiym dnövncvnkv
Bu hikaye içine sinmedi mi? Ben her halde hiç hikaye okumadım o zaman.
Bu mükemmel!💜
yaa gerçekten mi?😊😊😊❤️
@@ımissmyselff Tabii ki😘💜
💜💜💜💜
Videoooooooo attttttt artıkkkkkkk !!!!!!!! Hasret kaldımmmm!!!!!!!😫😫😫😫😫😫😫😫😫😫😫
Ben bir film izledim sanki. Ama mükemmel bir film.
🤗🤗teşekkür ederimmm
🤗🤗teşekkür ederimmm
Ellerine sağlık canım
Çok çok mükemmel olmuş ellerine sağlık 🤍✨
🦋🕊️
Bize nir hikaye ver artık beklemekden bixtix
Hiç zamanım olmadığı için okuyamamıştım,hep aklımdaydı ve yine çok güzel bir hikaye yaratmışsın.Sana hayranım🤧✨
teşekkür ederim tatlımm
Bu hikayeye de kötü demezsin bee
Çok başarılı Bravo:)
🤍🕊️
Hikaye çoooook güzel olmuş kendine haksızlık etme gayet de güzel olmuş 💜
Tehlikeli sular , Drakula bunlara ne zaman devam edeceksin🥺?
Bi tavsiye cidden aşırı güzel yazıyorsun hayal et değil de başka kişilerde bu fikirleri kullanarak kitap yazsan çok ünlü olursun bence
Ya teşekkür ederim benimde öyle bir hayalim var inşaallah bir gün
Mukemmel binlerce okuyasim geliyor benzer konularla atar misin
🦋🕊️ Teşekkür ederimmm
" hadi in inde göndersinler seni tahtalı köye" 😂😂 ay çok güldüm ya eline sağlık bunun part ikisini yapabilirmisin ilerde kitap yazarsan bütün serisi ile alıp imzanı da alicam eyer
yazar olursan inşallah olursun
Darling>🐇
Yaa çok teşekkür ederim 🦋🦋
@@ımissmyselff yeminle alicam tabi kitap yazarsan 🥰
İki farklı hayat tek bir şeyin kurbanları sonunda birleşince gelen o güç ve kararlılık hissi...
Böyle hikayelere bitiyorum ben ☺️
Gerçekten Helin gibi hissederek okudum.O üzüntü,öfke,uğramış olduğu ihanet ve olay örgülerinde hissetiği korku...
Jungkook'a hikayede ayrı bir düştüm desem yalan olmaz.Sakinliği,kendine olan özgüveni,kini ve öfkesini kontrol etme şekli muazzam olmuş.
Kısacası film etkisi olan hikayeler gibi beni benden aldı böyle sürükledi 😁
Emeğine sağlık güzelim~💜
Gerçekten emeğinin hakkını veriypsun
Bugün hikaye atacağını hissettim biliyor musun 😌🦋
ya teşekkür ederim tatlımm 💖takipçilerimle ayrı bir bağım var ondandır 🤭🤭
@@ımissmyselff büyü yaptıysan söyle bilelim sşdmdpdmdld 😏
Hikayelerini beğeniyorum fakat tek bir problemim var. Paragraflar arasında biraz boşluk koysan? 6, 7 satır birleşik olunca okumakta zorlanıyorum da..
Tehlikeli sular hikayesinin pt4'du ne zaman gelicek?
Özledik seni beğ ne zaman hikaye atacaksın tatlişkom
atacağım kuzum inşaallah bu aralar çok şıkısığım
@@ımissmyselff sıkıntı yok bitanem
Drakula 2?
Hıkaye gelınce haber verın
Geldi
Ben haber veriyim bari🙃🙃
@@benlavi2505 tsk ederım