Gerçekten soluksuz dinledim, Allah razı olsun. Şaban Ali Düzgün hocam muazzam bakış açıları sunuyor. Aklı-Dini-Ahlakı... Âl-i İmrân Suresi 139. Ayet Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer, gerçekten inanmışsanız, üstün olan sizsiniz.
Daha kaç kere dinleyeceğim bilemiyorum fakat çok farklı ifadeler olduğunu düşünüyorum. 👍 Din fakir insanları uyuşturan bir afyon mudur, Kur'an özgür insan mı ister, köle miyiz, özgür müyüz, dünya bizim şekillendireceğimiz bir alan mıdır, orta yolu tutmak kimliksiz kişiliksiz bir insan olmak mı demektir, hümanizm ve natüralizm yerine Allah, insan ve evren🤯🤯🤯
Şöyle ki din ;bilgi yönünden fakir ve taklidi imana tabi insanlara Afyon gibidir. Mesela cemaate mensup ve oradaki emir ve yasaklara körükörüne araştırıp sorgulamadan bağlanan yada selefi bir düşünceyle ne söylenirse manayı kavrayamayız diyip olduğu gibi kabul etmek gibi örnek verebiliriz. Kuran özgür akıllı ,araştırmacı ve insanlara faydalı olmak şeklinde bir insan modeli ister. Dünya insanın hizmetine sunulmuştur. İnsan o mekanı yani dünyayı doğanın dengesini bozmadan kendi yararına katkı sağlayacak şekilde şekillendirebilir. Kuranda birçok kez özellikle müminlerin vasıflarından bahseder bu aslında bir kimlik sahibi olmayı destekler.
DİN BİR BÜTÜNDÜR! ’’Onlara: “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) tabi olun” denildiği zaman onlar: “Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (dine-yola) uyarız.” dediler. Ya ataları bir şey(’in İslam’a uyup uymadığın)’ı düşünemeyen ve doğru yolu bulamayan (batıl yolun yolcusu) kimseler olsalar da mı (onlara uyacaklardı)?!’’ (Bakara Suresi; 170) İnsanoğlunun yaratılışının, canlı-cansız bütün nimetlerin emrine ve hizmetine verilişinin tek bir gayesi vardır. O da insanın Rabb’isine kul olması, ibadet ve ubudiyette bulunmasıdır. (Zâriyât Suresi; 56) İbadet ve ubudiyette bulunmanın ölçüsü de dindir. İlâhî kanundan ibaret olan din, itikad, ibadet, muamelât, (günlük işler, ferdî, içtimaî, ailevî, siyasî ve bütün beşerî münasebetleri tanzim eden İslam hukuku, devlet ve devletler hukuku…) ve ukûbât (ceza hukuku)’ndan ibarettir. Üzüntü ile kaydedelim ki: Başta Türkiye olmak üzere laik ve demokratik ülkelerde bu dinin dört bölümünün yarıdan fazlası tatbikattan kaldırılmıştır. Ailelerde, mekteplerde, üniversitelerde, basında ve yayında, mecliste ve devlette Kur’an yoktur. Yani söz sahibi dğildir. Hep küfrün ve kâfirin kanunları hâkimdir. Halbuki ’’İslam; hem din hem devlettir, hem ibadet hem siyasettir!’’ Devlet, dinin bölünmez bir parçasıdır. Beşeriyetin bütün söz, fiil ve hareketleri hakkında hüküm koyan, müeyyideler getiren İslam dini, böyle olmasına rağmen, memleketimizde ikiye bölünmüş; cami içindekiler Allah’a bırakılmış, cami dışındakiler de Kemalizme verilmiştir. Yani cami dışındaki işlerde Allah’ın sözü geçmez, adına ’’devrim’’ dedikleri ilke ve inkilaplar geçerlidir. Hatta, cami içi işlerden (ibadetlerden) bir kısmı da yine laik sisteme ayrılmıştır. İmam-müezzin tayini, kürsü ve minberlerdeki konuşmaların sınırı, merasimlerde yapılacak dualar, Ramazan ve bayram hilalinin tesbiti gibi… Böyle taksimin bir benzerini cahiliyet devri putçuları da yapmıştı. Kur’an bunu şöyle anlatır: ’’ Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah’a pay ayırdılar. Kendi akıllarınca; bu Allah’a bu da putlarımıza dediler. Putlar için ayrılan Allah’a ulaşmaz (verilmez ama), (gerektiğinde) Allah’a ayrılan putlara ulaşır (verilebilir, yani tercih gerektiğinde Türkiye’de Kemalistlerin yaptığı gibi, onlar da tercihi putları lehine yaparlardı..). Ne kötü hüküm veriyorlar!‘‘ (En’am Suresi; 136) Muhterem Müslümanlar! İşte laiklikle idare edilen ülkelerdeki günümüz Müslümanının çoğu bunun farkında değildir. O, İslamiyeti camide olup bitenlerden ibaret sanıyor. Çünkü ona bu babda ne mektep bir şey verdi ne de cami. Her yerde Müslüman mahrum bırakıldı. Bilenlerin ağızlarına da 100 küsür senedir kilit vuruldu. Bu kilidin açılması da, İslam’ı bir bütün olarak tebliğ etmekle olur. Zira tebliğ hareketi kaynağını Kur’an’dan, örneğini de Peygamber (s.a.v.)’den almaktadır. alıntı
Allah CC razı olsun. Ufuk açan sohbet oldu. Selam ve Dua ile.
💚💚💚💚
Gerçekten soluksuz dinledim, Allah razı olsun. Şaban Ali Düzgün hocam muazzam bakış açıları sunuyor.
Aklı-Dini-Ahlakı...
Âl-i İmrân Suresi 139. Ayet
Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer, gerçekten inanmışsanız, üstün olan sizsiniz.
RABBİMİZ TEVHİD ÜZERİNE KUR-AN YOLUNDA YOLLARIMIZI APAÇIK GÖSTER İNDİRDİĞİN KUR-AN'IN HİKMETİNİ HİDAYET İNİ NASİP İLM-İ MİZİ ARTIR YAAA RABBİİ
RABBİM Yar ve yardımcınız olsun.selamlaaaaar.
Ufkum açıldı, teşekkürler.
Daha kaç kere dinleyeceğim bilemiyorum fakat çok farklı ifadeler olduğunu düşünüyorum. 👍 Din fakir insanları uyuşturan bir afyon mudur, Kur'an özgür insan mı ister, köle miyiz, özgür müyüz, dünya bizim şekillendireceğimiz bir alan mıdır, orta yolu tutmak kimliksiz kişiliksiz bir insan olmak mı demektir, hümanizm ve natüralizm yerine Allah, insan ve evren🤯🤯🤯
Şöyle ki din ;bilgi yönünden fakir ve taklidi imana tabi insanlara Afyon gibidir. Mesela cemaate mensup ve oradaki emir ve yasaklara körükörüne araştırıp sorgulamadan bağlanan yada selefi bir düşünceyle ne söylenirse manayı kavrayamayız diyip olduğu gibi kabul etmek gibi örnek verebiliriz. Kuran özgür akıllı ,araştırmacı ve insanlara faydalı olmak şeklinde bir insan modeli ister.
Dünya insanın hizmetine sunulmuştur. İnsan o mekanı yani dünyayı doğanın dengesini bozmadan kendi yararına katkı sağlayacak şekilde şekillendirebilir.
Kuranda birçok kez özellikle müminlerin vasıflarından bahseder bu aslında bir kimlik sahibi olmayı destekler.
Teşekkürler...
Allahın VUCUD sıfatının hakikatini ve yaratmasını ortaya koyamazsınız insanları mutmain edemezsiniz....
Hayırlı olsun…
Ortada alem ve mahlukat var. Ve tanrı adına konuşan birileri. İnsanlar tatmin olmuyor...
DİN BİR BÜTÜNDÜR!
’’Onlara: “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) tabi olun” denildiği zaman onlar: “Hayır! Biz,
atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (dine-yola) uyarız.” dediler. Ya ataları bir şey(’in
İslam’a uyup uymadığın)’ı düşünemeyen ve doğru yolu bulamayan (batıl yolun yolcusu)
kimseler olsalar da mı (onlara uyacaklardı)?!’’ (Bakara Suresi; 170)
İnsanoğlunun yaratılışının, canlı-cansız bütün nimetlerin emrine ve hizmetine verilişinin
tek bir gayesi vardır. O da insanın Rabb’isine kul olması, ibadet ve ubudiyette
bulunmasıdır. (Zâriyât Suresi; 56)
İbadet ve ubudiyette bulunmanın ölçüsü de dindir. İlâhî kanundan ibaret olan din, itikad,
ibadet, muamelât, (günlük işler, ferdî, içtimaî, ailevî, siyasî ve bütün beşerî münasebetleri
tanzim eden
İslam hukuku, devlet ve devletler hukuku…) ve ukûbât (ceza hukuku)’ndan
ibarettir.
Üzüntü ile kaydedelim ki: Başta Türkiye olmak üzere laik ve demokratik ülkelerde bu dinin
dört bölümünün yarıdan fazlası tatbikattan kaldırılmıştır. Ailelerde, mekteplerde,
üniversitelerde, basında ve yayında, mecliste ve devlette
Kur’an yoktur. Yani söz sahibi
dğildir. Hep küfrün ve kâfirin kanunları hâkimdir. Halbuki ’’İslam; hem din hem devlettir,
hem ibadet hem siyasettir!’’ Devlet, dinin bölünmez bir parçasıdır.
Beşeriyetin bütün söz, fiil ve hareketleri hakkında hüküm koyan, müeyyideler getiren
İslam dini, böyle olmasına rağmen, memleketimizde ikiye bölünmüş; cami içindekiler
Allah’a bırakılmış, cami dışındakiler de Kemalizme verilmiştir. Yani cami dışındaki işlerde
Allah’ın sözü geçmez, adına ’’devrim’’ dedikleri ilke ve inkilaplar geçerlidir. Hatta, cami içi
işlerden (ibadetlerden) bir kısmı da yine laik sisteme ayrılmıştır. İmam-müezzin tayini,
kürsü ve minberlerdeki konuşmaların sınırı, merasimlerde yapılacak dualar, Ramazan ve
bayram hilalinin tesbiti gibi…
Böyle taksimin bir benzerini cahiliyet devri putçuları da yapmıştı.
Kur’an bunu şöyle anlatır:
’’
Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah’a pay ayırdılar. Kendi akıllarınca;
bu
Allah’a bu da putlarımıza dediler. Putlar için ayrılan Allah’a ulaşmaz (verilmez ama),
(gerektiğinde) Allah’a ayrılan putlara ulaşır (verilebilir, yani tercih gerektiğinde Türkiye’de
Kemalistlerin yaptığı gibi, onlar da tercihi putları lehine yaparlardı..). Ne kötü hüküm
veriyorlar!‘‘ (En’am Suresi; 136)
Muhterem Müslümanlar!
İşte laiklikle idare edilen ülkelerdeki günümüz Müslümanının çoğu bunun farkında
değildir. O, İslamiyeti camide olup bitenlerden ibaret sanıyor. Çünkü ona bu babda ne
mektep bir şey verdi ne de cami. Her yerde Müslüman mahrum bırakıldı. Bilenlerin
ağızlarına da 100 küsür senedir kilit vuruldu.
Bu kilidin açılması da, İslam’ı bir bütün olarak tebliğ etmekle olur.
Zira tebliğ hareketi kaynağını Kur’an’dan, örneğini de Peygamber (s.a.v.)’den almaktadır.
alıntı