En severek dinlediğim podcast serisi. O kadar özlemişiz ki birbirine bağırmadan, nazik, saygılı konuşma dinlemeyi. Ayrıca tam bir bilgi hazinesi. Sizi seviyoruz Nilay hanım ve Sinan bey❤ Sağ olun, var olun ❤
Nilay hanim guzel anilariniz var ama birazcik konuklara ve sinan beyin anlatmalarinada musade etseniz🪷🌸diger podcastlerinizde de benzer durum var,sizin anilariniz konusmalarinizda cok hos ama konuklarin ve sinan beyin anlatacaklarinida cok merak ediyorum😀guzel sohbetleriniz daim olsun🎉
Ooo meyhane kapıları nihayet açıldı! Daha bunun lavirentos’u tan morgül’ü var, lakerdası, osmanlısı, bekri mustafası derken sonsuza kadar keyifle uzar gider! sevgili levon bağış lizbon’da katıldığı bir şarap etkinliğinde gittiği bir mekanı anlatmıştı. Mekandan içeri girdiğinizde önünüze güzel bir ekmek, şarap geliyor, çeşit çeşit balık ve deniz ürünü konservelerinden beğendiklerinizi seçip afiyetle yiyorsunuz. Hayalimdeki meyhane! Hapishane mutfağından konuştuğunuzda aklıma ayşe arman’ın aslı erdoğan ile yaptığı röportaj geldi. İlgili bölümü şuracığa iliştirivereyim: “İçeride yemek yapılabiliyor sanıyordum... - Hayır, yasak! Ama tabii mahkûmlar çok yaratıcı. Gelen yemekten, ne bileyim buğday çorbasındaki buğdayı bile ayıklayıp, ayrı bir yemek yapabiliyorlar. Yemeği nerede yapıyorlar? Eski, bozuk bir semaverin içinde. Ocak yok. Gerçekten yaratıcılar, yani ne pastalar yapıldı o koğuşta. O kantinden gelen ya da idarenin verdiği çoko kremlerden ne mozaik pastalar çıktı...” Sevgiler…
En severek dinlediğim podcast serisi. O kadar özlemişiz ki birbirine bağırmadan, nazik, saygılı konuşma dinlemeyi. Ayrıca tam bir bilgi hazinesi. Sizi seviyoruz Nilay hanım ve Sinan bey❤ Sağ olun, var olun ❤
Nilay hanim guzel anilariniz var ama birazcik konuklara ve sinan beyin anlatmalarinada musade etseniz🪷🌸diger podcastlerinizde de benzer durum var,sizin anilariniz konusmalarinizda cok hos ama konuklarin ve sinan beyin anlatacaklarinida cok merak ediyorum😀guzel sohbetleriniz daim olsun🎉
Ooo meyhane kapıları nihayet açıldı! Daha bunun lavirentos’u tan morgül’ü var, lakerdası, osmanlısı, bekri mustafası derken sonsuza kadar keyifle uzar gider! sevgili levon bağış lizbon’da katıldığı bir şarap etkinliğinde gittiği bir mekanı anlatmıştı. Mekandan içeri girdiğinizde önünüze güzel bir ekmek, şarap geliyor, çeşit çeşit balık ve deniz ürünü konservelerinden beğendiklerinizi seçip afiyetle yiyorsunuz. Hayalimdeki meyhane!
Hapishane mutfağından konuştuğunuzda aklıma ayşe arman’ın aslı erdoğan ile yaptığı röportaj geldi. İlgili bölümü şuracığa iliştirivereyim:
“İçeride yemek yapılabiliyor sanıyordum...
- Hayır, yasak! Ama tabii mahkûmlar çok yaratıcı. Gelen yemekten, ne bileyim buğday çorbasındaki buğdayı bile ayıklayıp, ayrı bir yemek yapabiliyorlar. Yemeği nerede yapıyorlar? Eski, bozuk bir semaverin içinde. Ocak yok. Gerçekten yaratıcılar, yani ne pastalar yapıldı o koğuşta. O kantinden gelen ya da idarenin verdiği çoko kremlerden ne mozaik pastalar çıktı...”
Sevgiler…