AbdulHalik Gücdüvani Hazretleri Altın Silsile

ABDULHÂLIK GÜCDÜVANİ HAZRETLERİ
Anlatıcı--- Altın silsilenin 10. Halkası olan Abdülhâlık Gücdüvani, hicri 495 yılında Buhara yakınlarındaki Gücdüvan köyünde doğdu. Büyük İslam âlimi İmam-ı Mâlik’in neslinden olan Gücdüvani’nin babası Büyük Selçuklular döneminde Malatya’dan göçüp bu köye yerleşmiştir.
Babası İmam Abdülcemil, Hızırla sohbetlerde bulunan derin bir âlimdi. Bir gün Hızır (A.S) Abdülcemil’e bir oğlunun doğacağını müjdesini verir ve bu çocuğa Abdülhalık isminin verilmesini söyler.
Dini ilimleri küçük yaştan itibaren Buhara’da okuyan Gücdüvani, devrin ünlü âlimi Allâme Sadreddin’den de ders görür. Bir gün hocası Allâme Sadreddin ile tefsir okurken konu ‘’ Rabbınıza için için yalvararak gizlice dua edin’’ anlamındaki ayet-i kerimeye gelir.
*----------------------------------*
Anlatıcı---Genç Abdulhâlık, işte bu ateşle yanıp tutuşurken bir gün karşısına Hızır Aleyhisselam çıkıverir. Doğmadan önce, Abdulhâlık’ın babasıyla görüşen, ona Abulhâlık isminin verilmesini salık veren Hızır Aleyhiselam, bu kez Abdulhâlık ile beraberdir. Hızır, genç Abulhâlık’ı manevi evlatlığa kabul eder ve ona şeytanın dahi hissedemeyeceği gizli zikri, vukuf-i adedî ile birlikte öğretir.
Hızır Aleyhisselâm, Abulhâlık Gücdüvanin yanından ayrılırken ona Yusuf Hemedâni ile tanışmasını ve ona intisap etmesini emreder. Genç Abdulhâlık 22 yaşını henüz sürdüğü günlerde Buhara’ya gider ve Yusuf Hemedâni Hazretlerini bulur.
Şeyhi Hemedâni ile birlikte Buhara’da yıllarca kalan Abdulhâlık Gücdüvani, Onun hizmetleri kendisine bırakıp Buhara’dan ayrılmasıyla birlikte yeni bir döneme adım atar.
*----------------------------------*
Anlatıcı--- Şeyhi Yusuf Hemedâni’nin menkıbelerini içeren ‘Makamatûl Hemedâni’ ve ‘Risatetül Vasiyye fi âdâbi tarikat’ isimli eserlerin de sahibi olan Gücdüvani, sadece bir döneme damgasını vurmakla kalmaz. Kendi dönemine kadar Bistamiyye adıyla anılan tarikat, Gücdüvani’den Muhammed Bahaeddin Nakşibendiyyeye kadar ‘’Tarik-ı Hâcegan’’ adıyla anılır.
*----------------------------------*
Anlatıcı---Abulhâlık Gücdüvani, Şah-ı Nakşibend’in üveysi mürşidi olduğundan, Nakşibendilikte çok önemli bir yeri vardır. Onun geliştirdiği on bir esas, tarikatın temel kaideleri olarak uygulamada ve âdâb kitaplarında yer alır.
Bu esaslar şunlardır:
• Her an ve her hâlin muhasebesini yapmak anlamına gelen Vukuf-u zamâni,
• Zikir sırasında sayıya riayet etmek anlamına gelen Vukuf-u adedi,
Kalpte Allah’dan başka hiçbir şey bulundurmama anlamına gelen Vukuf-u Kalbi
• Alınan hiçbir nefeste Allah’tan gafil olmamak anlamına gelen Hûş der-dem,
• Yürürken sağa sola bakmayıp ayak ucuna bakmak anlamına gelen Nazar ber kadem,
• Halktan Hakk’a sefer anlamına gelen Sefer der Vatan,
• Kalabalık içinde yalnız kalp Hak ile birlikte olmak anlamına gelen Halvet der encümen,
• Dilin kalple birlikte zikretmesi anlamına gelen Yâd-kerd,
• Zikir esnasında hatıra gelen iyi ve kötü şeylerden kurtulmak anlamına gelen Baz-ı geşt,
• Kalbe uygunsuz hatıraların girmesini önlemek anlamına gelen Nigah-dâşt,
Zikirde huzur haline ererek şühüd makamına ermek anlamına gelen Yâd- daşt,
Anlatıcı---Hecegan yolunun öncüsü Abdülhâlık Gücdüvâni, yaklaşık 80 yaşında, doğduğu yer olan Gücdüvanda vefat eder. Onun vefat etmeden önce oğlu Evliya-yı Kebir’e yaptığı vasiyeti de meşhur olup Nakşi geleneğinde hikmet ve marifet bakımından önemli bir yer tutar.
*----------------------------------*
A.H. Gücdüvâni---(yorgun bir sesle) Oğlum şöyle yardım et de doğrulayım. Arkama şu yastığı koyuver.
Herhangi bir makama sakın göz dikme! Padişah ve devlet adamlarıyla düşüp kalkma. Az ye, az konuş, az uyu ve kalabalıktan aslandan kaçar gibi kaç. Helal lokmayı mutlaka ara ve bul.
Herkese şefkat nazarıyla bak. Çok gülme, hele kahkaha ile gülmekten sakın, yoksa gönlünü öldürürsün. Halkla çekişme, dışını içini süsleme, hiç kimseden bir şey isteme.
Şeyhlere malın, canın ve gücünle hizmet et. Dünyaya ve dünyacılara meyletme! Daima elbisen sade, yoldaşın derviş, mayan ilim, evin mescid, dostun Allah Teâlâ Hazretleri olsun.
*----------------------------------*