FİRAVUN'UN CESEDİ MÜZEDE SERGİLENİYOR MU?

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 25 сер 2024

КОМЕНТАРІ • 4

  • @𝕄ℝ.ℕ𝕆𝔹𝕆𝔻𝕐.𝕄𝕌Ğ𝕃Â𝕂

    Allah razı olsun hocam ağzınıza sağlık

  •  18 годин тому +1

    Hocam önemli tespitiniz için çok teşekkürler. Sizin de vurguladığınız gibi, Kur’ân’ın mucizeliğini sadece bilimsel yönden ele almak, bilimsel bulguların değişkenliği nedeniyle mahsurları olabilen sınırlı bir çalışma sahasıdır. Kur’ân’ın kâinat ve içinde bulunduğumuz dünya ve insanın yaratılışıyla ilgili beyanlarının gerçekten çok çarpıcı ve etkileyici olduğunu da belirtmemiz gerekir. Kaldı ki, sizin de dediğiniz gibi Firavun meselesinde sadece bir iddia söz konusudur. Bunu dediğiniz gibi bir mucize ve ibret olarak ve kesinliği olan bir hadise olarak sunmak zaten sağlıksız ve uygunsuz olan. Kaldı ki burası imtihan dünyası. Aklı mecbur edecek şeyler imtihan sırrına ters olur. Ama ılımlı bir şekilde bir bulgu bildirimi yapılabilir, yani delil ve mucize olmasa da belki bir karine, gösterge vs. olabilir. Bunları binlerce delil ve göstergeden ya da binlerce halat ve ipten sadece bir ip olarak görmek ve göstermekte de çok mahsur olmasa gerek. O binlerce ip birleşir, halat olur manası gibi. Bunlara ihtiyaç var mı, şart mı derseniz elbette değil ama delil veya delilleri takviye eden bulgu ve karineler iman davasına kuvvet verip dellilleri kuvvetleştirdiğinden faydasız da denilemez. Sunum ve takdim tarzı önemli tabi. Ayetin muhtemel bir manası ve günümüze bakan bir tevili gibi tabirler meseleyi daha makul takdim etme şekli olarak kabul edilebilir bir üsluptur. Bu üslupla olursa inşallah bahsettiğiniz zararı da vermez diye kanaatim var.
    Mesela güzel bir örnek: Yılda 1 ile 5 cm. civarında olduğu hesaplanmış olan kıtaların hareketine verilen isim “Kıtasal Sürüklenme”dir. Kur’ân’da ise aynı tabirin kullanıldığı ayet şöyledir: “Sen dağları görürsün de onları sabit sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler.” (Neml Suresi, 88.)
    Buna birisi şöyle itiraz etmiş, demiş ki: "Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık.” (Enbiya Suresi, 31.) ayeti sabit dağlar konusunda aynı şeyi söylemiyor sanki. anlatırmısınız ?
    Bizim cevabımız şöyle oldu: Kardeşim, yüzeysel bakışta bir tezad görünüyorsa da, bahsettiğiniz iki ayrı ayette ayrı durumlar için ve ayrı manaların ifadesi için iki ayrı maksad olduğu da çok açık görünüyor. Ben uzman veya müfessir değilim. Sadece anladığımı söyleyebilirim. Şimdi, dağlara dünyadan yani bulunduğumuz yerden bakıldığında sarsıntıyı absorbe etmesi için "sabit"tirler; bununla birlikte uzaydan bakıldığında dünya ve bulutlarla birlikte hareket halinde bir akışta olduklarından "sabit" değillerdir, ayetin muhtemel bir manası da "kıtasal sürüklenme" olarak düşünülebilir.

    • @ismailmutluyazar
      @ismailmutluyazar  17 годин тому +1

      Teşekkür ediyorum
      Benim bilimsel tefsir konusunda Kur'an Teknolojiden Bahsediyor mu isimli bir kitabım var.