DAVA ADAMI OLMAK ya da BİR KIZIN ELİNİ TUTMAK
Вставка
- Опубліковано 7 січ 2025
- 60'lı, 70'li yıllarda ben yoktu, biz vardı, dolayısıyla bu denli siyasallaşmanın da bir bedeli vardı. Yalnızca kendine benzeyenlerle birarada yaşamak, aynı hayallerin peşinden koşmak, aynı şekilde giyinmek, aynı şekilde davranmak, aynı şekilde saç uzatmak veya kestirmek, aynı şekilde bıyık bırakmak, vs.
Hani şu, "grup psikolojisi" dedikleri şey. Dayanışma ve yardımlaşmanın hazzı. Toplumsallaşma duygusu. Sorumluluk bilinci. Fedakarlığın her türü. Kendinden vazgeçmek. Ben dememek, diyememek. Tüm arzuları gizlemek ve o gizli, hatta sinsi arzuları sözümona ortak yararın örtüsü altında yerine getirmeye çalışmak! Doğu Türkistan veya Gazze için gözyaşı dökerken, tüm hırslarını gözyaşı perdesinin altında saklamak.
Kısacası, o neslin önünde şu iki seçenekten biri vardı: ya TANRI DAĞI KADAR TÜRK, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMAN olmak için tüm kişisel amaçlarından vazgeçmek, ya da keyfince bireysel arzularının peşinden sürüklenmek!
Bizim neslin öyküsünü, sanırım şu sözden başkası daha iyi özetleyemez: "Çaresi aşkın ya tahammül ya sefer!" (Dikkat ediniz lütfen, iki seçenek de yıkımdan başka bir anlama gelmez.)
Not: Söyleşileri sürdürebilmek için desteklerinizi bekliyoruz, lütfen kanalımıza "abone" ve "üye" olmayı unutmayınız!
Katıl butonu için:
/ @ducanecundiogluresmik...
Düzenli dersler için:
felsefedersler...