11 yıl bizim bahçemizde yaşayan kedimiz Pamuk, geçen yıl fip hastalığına yakalanınca öldü. Ölmeden önce benimle vedalaşmasını hatırladıkça ağlamadan yapamıyorum. Şimdi köpeğim Toprak 12 yaşında. O da bahçede. O kada alıştık ki birbirimize onu kaybettiğimide ne yaparım bilmiyorum.Hayvan sevgisi bambaşka...
Yapılan çalışmalara göre sevdiğimiz bir köpeğe veya kediye sarıldığımızda, dokunduğumuzda, sevdiğimizde aynı sevdiğimiz bir insana sarılmışız gibi bağışıklık sistemimizi güçlendiren, bize kendimizi iyi hissettiren dopamin, serotonin, oksitosin, endorfin vb. gibi hormonlar salgılanıyormuş.
Baktım konu tamamen hayatın içinden ( bize zorlatılan bir gündem değil) hemen dinleyim dedim. “Dinlemek” dedim malum anne olduğum için oturup “izleyemiyorum” Benimde 3 kedim kaldı, biri ne yazıkki öldü. Hocam aynı dediğiniz gibi ben bir Türk kafası, alışmadığım ve maddi durumumdan dolayı istemedim ev hayvanı. Avrupalı eşim hep istedi durdu. Çocuklarım büyüyüp isteyince ve maddi durumum yükselince kedi aldım. Fakat Avrupada ( Hollanda’da diyeyim) durum tam tersi maddi durumu en düşük olan evlerde çok ev hayvanı var. Çok garip ama sosyal hayat düzeninide ortaya koyan bir durum. Biz belki “kendimi zor idare ediyorum hayvan ne alaka” diye düşünürken Avrupa fakirleri, zaten somber olan hayatımı zevkli hale getiren ve bana karşılıksız arkadaşlık yapan işe yaradığımı hissettiren, ve şükran duyan varlıkların evinde olmasını önemsiyor galiba… teşekkürler konuşmanız için zevkliydi dinlemek 😊
Evcil hayvanlar; çevremizde masumiyetini hiç kaybetmeyen, ilk tanıdığımız hali hiç değişmeyen, bize olan sevgisinden hiç şüphe duymadığımız yegâne varlıklardır. Kızsa da, üzülse de, sevinse de mutlaka belirgin bir sebebi vardır. Halbuki insanlar çok belirsizdir. Bu açıdan hayvanlar insana müthiş bir güven veriyor...
Bakış açımı genişlettiğiniz için teşekkür ederim değerli hocalarım. Daha önce estetik ameliyatlara evrimsel ve kültürel bakış açısıyla sabunlardan ve eski çağların ideal kadın portrelerinden bahsederek bakmıştık. Yine aynı kategoriye girse de lazer epilasyona aynı yargıları yakıştıramıyorum. Örneğin doğada kıllarını/tüylerini alan bir canlı türü ya da buna yönelik bir cinsel seçilimden haberim yok. Tam aksine kılsızlık/tüysüzlük yalnızca yeni doğan veya yaşlı canlılarda görünüyor. Hangi aşamada bu uzantılarımıza bakışımız bu denli değişti? Bu yeni normun biyolojik zarar ya da faydaları neler olabilir?
Merhaba. Muhabbet kuşlarının ticaretinin ve üretilmesinin yasaklanması ve sınırlandırılması gerekmez mi?Bu kafes kuşları birçok ticarethanede ömürleri kafes içinde geçiyor.geçende bir hırdavat dükkaninda kafeste kanarya kuşu vardı.dükkancıya sordum bu kuş hep kafeste kuşa günah değil mi diye. dükkancı yemini suyunu veriyorum aç bırakmıyorum neden günah olsun dedi. o dükkana giren onca insanlar hiç mi bu kuşun kafes hapsinden rahatsız olmadı. Ayrıca pet shop daki kuşlar da kötü koşullarda. Evlere alınan kuşların çoğu da tek ve ev ,kafes hapsindeler. Bu kuşlar mutsuz .Doğal yaşam alanları yoksa neden bu kadar çok üretiliyor, ticareti yapılıyor? Allahın severek yarattığı, cennete yakışan bu güzel kuşlara bu ülkede verilen değere bakın. sözde müslüman toplum, ama çoğunluğu münafık.
11 yıl bizim bahçemizde yaşayan kedimiz Pamuk, geçen yıl fip hastalığına yakalanınca öldü. Ölmeden önce benimle vedalaşmasını hatırladıkça ağlamadan yapamıyorum. Şimdi köpeğim Toprak 12 yaşında. O da bahçede. O kada alıştık ki birbirimize onu kaybettiğimide ne yaparım bilmiyorum.Hayvan sevgisi bambaşka...
Yapılan çalışmalara göre sevdiğimiz bir köpeğe veya kediye sarıldığımızda, dokunduğumuzda, sevdiğimizde aynı sevdiğimiz bir insana sarılmışız gibi bağışıklık sistemimizi güçlendiren, bize kendimizi iyi hissettiren dopamin, serotonin, oksitosin, endorfin vb. gibi hormonlar salgılanıyormuş.
Baktım konu tamamen hayatın içinden ( bize zorlatılan bir gündem değil) hemen dinleyim dedim. “Dinlemek” dedim malum anne olduğum için oturup “izleyemiyorum”
Benimde 3 kedim kaldı, biri ne yazıkki öldü.
Hocam aynı dediğiniz gibi ben bir Türk kafası, alışmadığım ve maddi durumumdan dolayı istemedim ev hayvanı. Avrupalı eşim hep istedi durdu. Çocuklarım büyüyüp isteyince ve maddi durumum yükselince kedi aldım.
Fakat Avrupada ( Hollanda’da diyeyim) durum tam tersi maddi durumu en düşük olan evlerde çok ev hayvanı var. Çok garip ama sosyal hayat düzeninide ortaya koyan bir durum. Biz belki “kendimi zor idare ediyorum hayvan ne alaka” diye düşünürken Avrupa fakirleri, zaten somber olan hayatımı zevkli hale getiren ve bana karşılıksız arkadaşlık yapan işe yaradığımı hissettiren, ve şükran duyan varlıkların evinde olmasını önemsiyor galiba… teşekkürler konuşmanız için zevkliydi dinlemek 😊
Enteresan bir bakış gibi geldi fakat , çok da mantıklı. Teşekkürler...
Evcil hayvanlar; çevremizde masumiyetini hiç kaybetmeyen, ilk tanıdığımız hali hiç değişmeyen, bize olan sevgisinden hiç şüphe duymadığımız yegâne varlıklardır.
Kızsa da, üzülse de, sevinse de mutlaka belirgin bir sebebi vardır. Halbuki insanlar çok belirsizdir. Bu açıdan hayvanlar insana müthiş bir güven veriyor...
Teşekkürler
Kedimle birlikte izledik teşekkürler❤
Evcil hayvanlarla ilgili yapılan en yararlı program bu bence
Bakış açımı genişlettiğiniz için teşekkür ederim değerli hocalarım. Daha önce estetik ameliyatlara evrimsel ve kültürel bakış açısıyla sabunlardan ve eski çağların ideal kadın portrelerinden bahsederek bakmıştık. Yine aynı kategoriye girse de lazer epilasyona aynı yargıları yakıştıramıyorum. Örneğin doğada kıllarını/tüylerini alan bir canlı türü ya da buna yönelik bir cinsel seçilimden haberim yok. Tam aksine kılsızlık/tüysüzlük yalnızca yeni doğan veya yaşlı canlılarda görünüyor. Hangi aşamada bu uzantılarımıza bakışımız bu denli değişti? Bu yeni normun biyolojik zarar ya da faydaları neler olabilir?
18. dakikada bahsedilen şekliyle , Sinan Hoca'm ile aynı anda aynı farkındalığı yaşadım. "Hiç böyle düşünmemiştim"...
Emeğinize sağlık.
Yani insanda olsa, hayvan hayvandır😂
Elaaa❤😊
Hocam kediler ve köpeklerde insan davranışlarını benimseyip drama üçgeninde bir role sahip olabiliyor mu
Sinanım cananım çoşalım
Günydınlar Altınoluk' tan...
keşke gündemle ilgili konuşmalar yapsanız.
Bir önceki videoya bakmanı tavsiye ederim.
Merhaba. Muhabbet kuşlarının ticaretinin ve üretilmesinin yasaklanması ve sınırlandırılması gerekmez mi?Bu kafes kuşları birçok ticarethanede ömürleri kafes içinde geçiyor.geçende bir hırdavat dükkaninda kafeste kanarya kuşu vardı.dükkancıya sordum bu kuş hep kafeste kuşa günah değil mi diye. dükkancı yemini suyunu veriyorum aç bırakmıyorum neden günah olsun dedi. o dükkana giren onca insanlar hiç mi bu kuşun kafes hapsinden rahatsız olmadı. Ayrıca pet shop daki kuşlar da kötü koşullarda. Evlere alınan kuşların çoğu da tek ve ev ,kafes hapsindeler. Bu kuşlar mutsuz .Doğal yaşam alanları yoksa neden bu kadar çok üretiliyor, ticareti yapılıyor? Allahın severek yarattığı, cennete yakışan bu güzel kuşlara bu ülkede verilen değere bakın. sözde müslüman toplum, ama çoğunluğu münafık.
7:25 ıyyyy nefret ediyorum sübyancı dayılardan