HZ. Muhammed'in Gelini Zeynep İle Evlenme Olayı
Вставка
- Опубліковано 7 вер 2024
- Nitekim Hz. Muhammed de Zeyd’i bu şekilde evlat edinmiş ve “Ey Arap kavmi! Bundan sonra Zeyd’i Muhammed’in oğlu diye çağırın.” diyerek Zeyd Bin Harise’yi Zeyd Bin Muhammed olarak kabullenmişti.
Küçük katkılarınız kanalın geleceği için büyük bir kar topuna dönüşebilir. Bu sizin sayenizde olacak. ; / kutuphanegorevlisi
Kanalıma Abone Olmak İçin; goo.gl/q13gUj
Kitap Oynatma Listeleri
Sil Baştan - Ken Grimwood Kitap Dinle; goo.gl/7Hv3Lc
Denemeler - Montaigne Kitap Dinle; goo.gl/GgDbJN
Babam Turan Dursun Kitap Dinle; goo.gl/zcp9nm
GILGAMIŞ | Muazzez İlmiye ÇIĞ | Kitap Dinle; goo.gl/wj3IRo
Semavi Dinlerin Sümer'deki Kökenleri; goo.gl/o4CNBr
Game of Thrones Taht Oyunları; goo.gl/TTtNsa
Sadist | Stephen King; goo.gl/rBXUHc
Antik Mısır Gizemleri; goo.gl/1yb2V5
Bizim millete bu ayeti camide arapça okusan ağlamaktan bi hal olurlar.
ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
@@Gazi_UNLU Sapiklik, tamamen sapiklik.
@@Gazi_UNLU Uyduruk Arap geleigi sapiklik sacmalik, islamda tamame uyduruk ve yalandir yasaklanmasi gerekir bütü zamalar icin.
@@Gazi_UNLU Irz düsmanligi denir böyle sapikliga.
@@Gazi_UNLU meariç.29.onlar ırzlarını herkesden korurlardı.ama cariyeleri ve eşleri hariç.diyanet meali.hani cariyelik yoktu.kuranda kölelikde cariyelikde vardır ve meşru olarakda savunulmuştur.hür hürle köle köleyle evlensin diyen ayet dahi vardır.
Bizim Apartmanda geliniyle evlenen birisi oylasaydı linç edilirdi .
Dellenmişem ule nolacak ben agayım, aga ya beleş
😂😂@@Fenerovic
Anneniz muhterem bir hanımefendidir.
İftira tarafına iade edilmistir.
Bu ayet sorgulayan ve aklı çalışan bir kişi için işaret fişeğidir ve en çekinilen ayetlerdendir. Sorgulamaktan ve gerçeğin peşinde olmaktan korkmayın.
artık insanlarda helede bu konuda çok büyük bir araştırma ve uyanış var.bu işin artık dönüşüde yok.
Biz de araştırıyoruz fakat dinden çıkmadık daha
Sorguluyoruz daha dinden çıkmadım çok şükür bilim de okudum kozmoloji de okudum psikoloji de sosyoloji de
@@Gazi_UNLU Yahu zeyd ondan sadece hayır gördüm diyor.Iyi okuyun kendi aklınıza göre tahminler uretmeyin.Gercekler acıtır tabi sizde haklısınız.Kabul etmesi zor geliyor çünkü...😊😉
@@behzatlaa5316 😊😊😉😉
"Cehalet Yenilmesi Gereken En Büyük Düşmandır" M.Kemal.Atatürk🇦🇿🇹🇷❤
Dogru soylemis rahmetli iyi bir ingiliz piyonuydu😂
@@mamo866 ingiliz piyonu senin osmanlın idi
600 yıl dedelerinizi kesti diyemi. Piyondu. ? Sen iyi arastir tarihi yalanlarla avunmayı bıakın artık uyanin.
@@elmarasdrma2121 ahahahahhaha Osmanlı İngiliz hoplatıyordu.
@@mamo866 SENDE GİZLİ BİR FETÖ ARTIĞI VEDE ERMENİ ENİĞİSİN DEDEN YORGO GİBİ.
Dünyada yazılmış tüm kitaplar insan eseridir
@@muhammetkasikci7299 gerçekler acıdır
@@AaBb-hc1hh ua-cam.com/video/sPLOSD9cutk/v-deo.html
@@muhammetkasikci7299 hakaret etmeden öyle degilse sebeplerini söyle kitap ehli kitaplara inanmayana küfür ediyor kitaplara inanmayan sabirla adabini bozmuyor.demekki din tek basina işe yaramiyor ahlaklı olmakta gerekiyor!
@@tayfunali bu dinin suçu değil tek din islamdir sizin bu yalanlariniza kanacak kadar ahmak, susacak kadarda cesaretsiz değiliz zirvaliktan başka birşey yaptığınız yok islama olan kininiz niye . Bir Hz Zeynep peygamber efendimizin halasının kızı ve öz oğlu olmayan Hz Zeyd in eşi idi . Sonra peygamber efendimize Allah daha önceden Hz Zeynep ile evleneceğini bildirdiği için peygamber efendimiz de Hz Zeyd e eşini boşama diyor çekindiği için bu tür olaylardan ama Allah hiç birşeyden cekinmedigi için ayeti indiriyor ve Hz Zeynep ile evlenmesini emredip nikahını kiyiyor. Yeni o zaman ki evlatlık kavramını kaldırıyor . Ve Hz zeynebi Hz Zeyd ile evlenmesi için peygamber efendimiz ikna ediyor Hz Zeynep istememesine rağmen ama Allah bu olayların gelişmesi için böyle emrediyor . Peygamber efendimiz istese kendinde eş yapabilirdi ilk başta ama bunların gerçekleşmesi gerekiyordu Allah'ın emri olduğu için evlatlık müessesesinin kalkması icin senden ricam ahzah süresinin 30 ila 40 . Ayetleri arasını bı oku bir şey kaybetmezsin tesekkurler
Bir insanin daha teknoloji olmadan evrendeki seyleri bilmesi de imkansiz
memlekette bi erkek Muhammed varmış heralde önüne gelen kadına nikâh kiymis güya erkekler kötü gözle bakmasınlar diye 😂😂😂😂
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez
nasil konusuyosun lan sen benim peygamberimle agzini topla
Kes la süslümal@@nazmkursun1290
“Kesin bilgi ancak çok az bildiğimiz zaman mümkündür. Bilgi miktarımız arttığında şüphemiz de artar.”
Goethe
Wolfgang von Goethe-nin sözüdür?
@Bulyarest İnsta hesabı versem bunu bana atarmısınız?
@Bulyarest .
Kuran'da Cin ayetleri en açık şekilde vardır. Cinler gercek olduğuna göre, bütün ayetlerin açıklaması vardır
( Cinlerin, Allah'ın ayetleri sayesinde nasıl perişan olduğunu 2 dk da yok olduklarını yada rehin alındıklarını görmek isteyen, Salih memişoğlunu Ahmet bekiroglu Serkan kiremiti izlesin, afedersiniz ama götünüz yiyorsa bir telefon uzağınızdalar. Arayın, diyin ki ben inanmıyorum beni müslüman yapın Allah için diyin para almazlar.)
O yüzden sünnet diye bir sey var tek araplara inmedi bu kural.
Madem çok eşi var neden 7 cocugu vardi? Coguda öldü erkenden.
Burda amaç diger Kuran-ın kurallarına göre yaşamak değilmi?
Kuran-ı baştan aşağıya yaşayan tek kişidir. Cahiller ve körler asla bunu anlayamayacaklar.
Bakara 171. Ayet
"İnkârcılara seslenenin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen hayvana haykıran çobanın durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler; çünkü onlar düşünmezler."
@@birhaberimvar922 malesef yazdiklarini bir-birinde alakasiz buldum tam olarak ne demek isdediğini anlayamadım
"Cehalet Yenilmesi Gereken En Büyük Düşmandır" M.Kemal.Atatürk❤
Kesinlikle katiliyorum..umarim 90 yillik cehaletten bir an önce uyaniriz ülke olarak..
@@Geciyodum.Ugradim 1400 senelik bir cehaletten uyanmanı diliyorum
@@censoredname3195 1400 yil sürmüsse cehalet degildir. Bunun disinda kalmak Ahmakliktir..
@@Geciyodum.Ugradim hristiyanlik daha eski senin mantığına göre hristiyanliğin doğru olması gerekir
@@censoredname3195 Hristiyanligin yanlis oldugundan söz eden kim dostum. Nihayetinde bütün dinler ayni yaraticidan gelmistir ki tekrar edecek olursam döneminin dini hristiyanlikti.
bu videodan sonra kafamda bir sürü soru oluştu..
okulda araplarda tek tanrıya inanıyordu , onun için arabın dinine geçtik diye bize anlatırlardı.
yani şimdi merak ettim, onlar bizim dine niye geçmedide ,biz arap milli dinine geçtik ?
arap milli dininin bizimkinden ne üstünlüğü veya ne fazlası vardı ? bilen varmı ?
turkiye.net/kultur-sanat/turkler-nasil-ve-neden-musluman-oldu/?fbclid=IwAR3YXc9_wsmMqcly9KJZZNEBU1nyOHBXjfOheVdHxeqqBWwejA-59Vcr8mE
Gözünüz o kadar körki video daki mantık hatalarını göremiyorsunuz yada görmek istemiyosunuz
Türklerin Müslüman olması aniden olan bir şey değil bazı Türkler ticaretle edebiyatla müslüman oldu,onlar diğer Türkleri müslüman yaptılar
Zorla müslüman olduk . Çinliler bizi yıkmaya asimile etmeye çalıştığı gibi , yenilen yeneni dinine girer . Türklerin düşünmesiyle müslüman olmadık .
Türkler 700-750 yıllarında Iran’ın kuzeyi Hazar denizinin Doğusunda küçük şehir devletleri halinde yaşarken Arapların İran’ını ele geçirmesinden sonra sıra kendilerine gelmiştir
ve 80 küsür yıl Araplar ile savasmışlardır
Öldürülen ve katledilen Türklerin haddi hesabı yoktur; bknz; Cürcan katliamı; bknz: esir edilen ve Arap şehirlerinde köle olarak satılan Kıpçak Türkleri öyle ki Araplar esir ettikleri Türklerden Memlük ayni esir ordusu kurmuşlardır. Türkler kılıç zoru ile baskı ile müslüman yapılmışlardır aynen İranlılar gibi.
Turan Dursun bunları anlattı ve öldürüldü.
turan dursun bosuna ölmedi. biz onun aydinlik yolundan ilerliyoruz.
serkan bey ne anlattı.kaynak veririmisiniz .Okumak isterim
teşekkürler
@@seheryildiz9979 Din Bu 1-2-3
ArapputuAllah CC kendi savunduğunuz şeyi aydınlık görmeniz hiç mi bitmeyecek be kardeşim :))
Arap muhonun cükünün etrafinda dönen cok ayet var...😂
Suriyelilerin memlekete gelmesiyle normal gelmeye basladi.dogu kulturu kadini hicbir zaman birey olarak gormedi ne yazikki..
Siz ne yapiyorsunjz .bir adam 40kadindan geciyor .barlarda sahillerde.araba reklaminda cirilciplak kadin oynuyir.her sey de kadin .siz kadinlara deger vermiyorsunuz.aksine onlari sokaga dokmek ve rahatca ulasmak istiyorsunuz.olayin aslini arastirmadan peygambere iftira atamassiniz .latife hanimin gunluklerini okuturum sana kemalist kafa .
@MGTOW - TÜRKİYE kes lan
@@kibarsevgili9446 Senin derdin ne ? Ağrıların için ilaç mı arıyorsun? Sana Büyük Bir ilaç verebilirim. Bağırsak yolların açılır...
Kültürleri insanlar meydana getirirler. Dogu, bati diye ayirarak ikinci sinif muamelesi yaptigin cografya dünyada ilim, sanat alaninda bir cok Alim ve üstad cikarmistir! Batinin porno sektöründeki basarisina bakacak olursak kadinlar cok degerli sanirim..
Ayrıca İslamda Başka evlere izinle girilir.
"Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, sahiplerinden izin aldıkça ve onlara selam vermedikçe girmeyiniz. Eğer iyice düşünürseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Eğer o evde kimseyi bulamazsanız size izin verinceye kadar girmeyin. Eğer size geri dönün denilirse dönüp geri dönün. Bu sizin için daha temiz (bir davranış)tır. Allah yaptıklarınızı bilendir" (en-Nûr, 24, 27, 28).
diyanetten arastirdim. ahzab suresini okuyup da dinden peygamberden sogumayacak kisi yoktur.
gotogo gof
keşke okumasaydım, bilmeseydim, ne güzel gidiyordum, lanet olsun.
Funi Kur'an Allah kelamıdır.İlahi bir Nazımdır. Kureyş lisanıdır. Türkçeye veya başka bir dile tercüme edilemez. Tercüme edilirse tercüme edildiği dilde farklı mana ortaya çıkar. Necip Fazılın bir mısraını başka bir dile tercüme edersek kimse bir şey anlayabilirmi: VE UÇTU TEPEMDEN BİRDENBİRE DAM, GÖK DEVRİLDİ KÜNDE ÜSTÜNE KÜNDE. Tercüme et bakalım. Kelime kelime tercüme edersen ortaya bir garabet çıkar. Bu muazzam manalı mısralar saçma bir hal alır.Bir şiir bile tercüme edilemezken, İlahi bir nazım kelime kelime tercüme edilerse aynı durum olur. Kur'an ancak açıklanabilir. Yani tefsir edilebilir. Kur'anı anlamak için Tefsirini okumak gerekir. İslam 1400 küsür senedir var. Milyonla Alim gelmiş. Hiç biri Kur'an Tercümesi yazmamış. Kur'an Tercümeleri son 30-40 yılda ortaya çıktı. İlk tercümeyi yapan Tekin Alp takma isimli bir Yahudidir.
sadık ak
haha, şu kıvırmaya bakarmısın ya.
herkes yahudi, Atatürk yahudi, Adnan Oktar yahudi, herşey islamı karalamak için.
adamların başka işi yokta, biz ile mi uğraşıyorlar yani.
neden her şeyi bilen Allah, herkesin anlayacağı bir şekilde yazmıyor?
senin dediğine göre, yine başkalarını dinleyelim, kendimiz okumayalım.
yine şırk, yine şırk, hala anlamadınız.
@@funiyamann Yazdıklarımdan bunları mı anladın. Tefsir okumak lazım dedim. Her kafadan başka ses, herkesten başka yorum. İslamı 1400 senedir yıkamayanların istedikleri tam da bu. İstediğini oku. Kardeş. Kimse elinden almaz.
sadık ak
ya bırak arkadaş.
tefsiri yapanın ne amelleri olduğunau nasıl bilebilirim?
benim demek istediğim, ben ve biraz olsa okumuş insanlar bile sana göre anlamıyorsak, okumamış cahil çoban nasıl anlasın?
o hocanın dediğine inanmaya mecbur.
şimdi gerizekalı, hadisleri, rivayetleri kuran sözü gibi gagalayacak adama.
şimdiye kadar yapılanda zaten aynen bu.
harman çorman bir oldu işte.kuranda olmayanları, insanlara dayadılar.
mesela geçen çok komik bir tartışma oldu.
arkadaşın hanımı çocuklarına akika kurbanı kestirecekmiş.dinimizde çok mühimmiş be çocukların saçları, zihni falan dah iyi gelişiyormuş o zaman.
ben desim, kesinlikle kuranda böyle birşey yok, olsa olsa boktan bir hadistir dedim.
sonra internette aradılar ve tabi haklı çıktım.
yani böyle uydurma şeylerle insanların kafalarını karıştırıyorlar.
halbisam kuranda açık ve net diyor, biz size kuranı eksiksiz gönderdik.
bunlar yinede ekliyorlarda ekliyorlar, sanki bir yetkileri varmış gibi.
yuh size be.
muhammede bak önüne gelen kadin icin ayet geldi deyip hoop eşi yapiyor.. hic bir barda klüpte goremeyecegin bir yontem.. "allah oyle istedi" diye tavla yontemi mi olur la.. hic bi kadin buna karsi cikamaz supermis denerim ben bunu😂
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez ,
Zeyd Zeynep için hayirdan başka bir şey görmedim diyor ...
Yahu peygamber in bu kadar çok kadınla ne işi var arkadaş ?
Köleliği kaldırmayan Allah böyle şeylerle mı uğraşıyor
Cinselliği azmış.
Avrupalular bu yuzden pedofil der cocuklara meyil salan arap iwde manyak
Efendimiz 53 yaşına kadar Hz haticeden başka birisiyle evlilik yapmadı.Omrunun tamamlanmasina 10 yıl kala yaptığı evlilikler ise tamamen semavi emirlerden dolayı olmuştur.Cogu evlendiği kadın da savaşta şehit olmuş sahabilerin eslerindendir.O devirde kadınlar çalışmadığı için birinin himayesinde olması gerekiyordu.Zaten kadınlarda bunu bu şekilde istiyorlardı.O yüzden efendimizin o yaştan sonraki evliliklerini cinsellikle bagdasirmak haysiyetsizlikten başka birşey değildir.
Mümin müminin kardeşidir . Köleligi yasaklayan da Allah'tır.Ne yiyip ne içiyorsunuz.Biraz okuyun ne kadar cahilsiniz keşke ölseniz
Karı kız para ganimet olmayacaksa neden yapsın ki peygamberlik işini. Anahtar kelime MUKAFAT. Yoksa peygamberlik çekilecek iş değil
Ben bilhassa buldum bu ayeti okudum şok oldum gerçekten gelinini karı etmiş kendine beynimden vuruldum 😪😪😪😪tuhhhhh
Gelini degil bir bitmediniz
Kardesim bu vidyo yalandir bilmiyosun
@@tebrizbabayev7866 Tabiyki Yalan Harici Nasiblerin Oydurüğü
Üvey evlatla öz evlat bir değildir. Örneğin ben erkek evlat edindim yanında tesettüre dikkat etmek gerektir.adem as dönemde insanlar çoğalması için kardeşi ile evlenmek zorunda kalmıştır. Sonra bazı şeyler yasaklanmıştır.
O kadar yalan konuştu ki bu videoda vebalini nasıl öduycek merak ediyorum
İyi ben evlatlık alayim büyüteyim yaşım gelsin sonra evlatligimin karısını alıp evleneyim gelinimle evleneyim böyle sapıklik varmı
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez
Sapıksan sorun yoktur.
Müslümanlık evlatlık müessesini kaldırmıştır.
islamı çocuklarınıza öğretirken, apaçık herşeyi öğretin.. sizlerin nasıl bir dine inandıklarını bilsinler, hiçbir şey saklamayın... bu hikayeyide anlatın.. unutmayın bu hikaye kuranda vardır. ahzab süresi 37..
Çocuğa islam öğretmek mi?
Evet vardır ama anlatıldığı gibi değil siz sapkınlar nasıl hesap vereceksiniz Allaha, olayı şimdi burda uzun uzun yazarım ama sizinle muhabbet etmek bile yanlıştır çıplak falan gördü beğendi çok yazık size
Ahzab 37de bir şey yok ama bu videodaki yalanla birleşince siz ateistlerin malzemesi oluyor işte
@@mehmettas4967 bana anlatır mısın?
Ben oldukten sonra namazim kilinmasin.
Onu ailene söyle
Feridun aynı vasiyeti bende verdim. Ama nafile bu ülkede 🙄
@@AllahsizAdam ua-cam.com/video/2d617W5NvN8/v-deo.html
@@AllahsizAdam Sen ne diyorsun arkadaş ,İslamda evlatlık yok,eski gelin diyorsun ,sen babanın evlatlığımısın ki eski gelin diyorsun,sen karıştırın.Hala anlamadınız.İslam bu şekilde evlatlığı ortadan kaldırıyor,senin baban bir evlatlık alsa mirasının yarısını o evlatlık alsa sen ne dersin,ey baba ben varken evlatlığa miras bıraktın demezmisin,ne kadar yanlış düşünüyorsunuz,ayıp ya.
@@AllahsizAdam Sen ne diyorsun,İslamın kadına verdiği değeri hiç bir sistem vermemiştir.Batıda daha 200-300 yıl evvel kadınlar insanmıdır,şeytan mıdır derken,İslam onlara,miras,ticaret yapma,eşini seçme özgürlüğü vermiştir,sen nerden okuyorsun bu konuları.Bilmeden araştırmadan İslam düşmanlarının kitaplarını okuduğun kadar bir de onlara cevap verenlerin kitaplarını oku.Sen bu konularda çok cahilsin.
Korkutarak inandırmaya çalışmak haksızların işidir.
Yav kardeşim nedir islamla alıp veremediğiniz inanmıyorsan inanma bize ne ay siz inanmarinız diye İslam birşey mi kaybetti
Ya da nolur inanın mı diyoruz.
Git Buzdizmi eleştir gir sihizmi eleştir işini gücünüz İslam
Gercekleri duymak ne kadar zor
hiç de zor değil. Zeyd, Muhammed a.s.'ın oğlu değildi. ve çocukların evlat edinilmesi Kuran'da yasaklanmıştır.
Bunlar gerçek değil yalan ve iftira tamamen karalama gerçek olan hakiki tarihizmizn nasıl caprildigi İngiliz valisi Atatürk kalkipfa kağıttan kaplan yapıp kurtardi hikayesini yutturmalaridir
Öyle demi gerçek İslam o değil bu değil bi tane atayiz daha çıkıyor bu da mı amk diyor
Peygamberin eşleri müminlerin anneleridir ve onlarla evlenmek yasak. Şimdi Zeyd eski eşi Zeynebe "ana" mı diyecek?
Kesinlikle yanlış bu bir iftira katılmıyorum.hz.zeynep zaten Hz Muhammed in halasının kızıydı.onu tanıyordu.bizzat peygamber efendimiz onları evlendirdi.İnsanlara yanlış bilgi vermeyin
@@nerzaf1069 Zeyd boşandıktan sonra Zeynep'e nasıl hitap etmesi gerekiyor Kuran'a göre?
Oğlum bune bizim gerçek anamız Havva ALLAHIM BENİ NEDEN YARATTIN YAR***GİBİ HAYAT
@@nerzaf1069 sen ayeti inkarmı ediyosun evlenmiş işte
@@nerzaf1069 ne fark ediyor evlatloginin eşiyle evlenmis
seni tanimdan sevdik ya ReZillulah ama taniyinca fikrimiz degisti
😆😅😆😅 Rezilullah güzeldi güldüm
Bu sözler çölün ortasında yoksul bir halde etrafındaki farklı zihniyetleri yaşayan kimseler tarafından emin olarak bilinen , hakkı yalnız başına hiç kimseden hiçbir tehdit , hiçbir saldırı, hiçbir namussuzca kahpece kalleşçe atılan iftiralardan çekinmeden korkmadan dava eden , bu davasından onu cebir ve şiddetle döndüremeyen daha sonra onun (SAV) asıl amacının makam, mülk, ve zevk olduğunu düşünerek; Ebu Talib ile "ey Muhammed(SAV) seni başımıza lider yapalım , sana mülkün (bağların ,bahçelerin ,ticaretin ,paranın) malikliğini verelim, sana civarın en güzel kadınlarını verelim, yeter ki şu anlattıklarından öğrettiklerinden vazgeç " haberini gönderdiklerinde ; "BİR ELİME AYI VERSELER BİR ELİME GÜNEŞİ VERSELER BEN YİNE DE DAVAMDAN DÖNMEM" diyerek cevap veren ruhunda zerrece dünya zevklerinin tatlarının hiç birine yer bulunmayan buna da hem kendi asrında yüzlerce dost-düşman, hem sonraki asırlarda binlerce erdemli , yüce ruhlu, keskin akıllı, namuslu, şerefli ve haysiyetli, hakkaniyetli insanlar şahit olduğu halde , üstün ahlakı güneş gibi kati ve kesin olan bir zata hitaben mi söyleniyor? Bu nasıl bir akıldır , bu nasıl bir namussuzluktur , nasıl bir kahpelikliktir , ahlak adına yapılan nasıl bir ahlaksızlıktır , düşünce ve fikir hürriyeti adına yapılan nasıl kancık ve aciz bir iftiradır böyle ...
Anadolu'da senin gibileri konu alan hayatın içinden bir söz vardır ;KİŞİ KENDİNDEN BİLİR İŞİ.
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez
Bunları çıkıp söylemek omurga, olduğu gibi kabullenip sindirmek mide ister
@@teslannmuridi5183
Ateizm cinnettir.
Tedavi ol.
HZ MUHAMMEDE İFTİRA ATIYORLAR.
Hz Muhammed, Zeyneple evliliği hiçbir zaman istememişti. Hatta Zeynebin kendisine ilgi duyup evlenmek istemesine karşın, Hz Muhammed onunla evlenmek istememiş, onu köle iken özgürleştirdiği ve çok sevdiği Zeyde istemişti.
Zeyd, Zeynebi boşayınca
Hz Muhammed, Zeynep ile İlahi emir olduğu için evlenmek zorunda kallmıştır. Çünkü Hz Muhammed, Zeyneple evlenirse, münafıkların ve düşmanlarının kendisine itiraz edeceğini ve ona eleştiriler yönelteceklerini biliyordu.
Eğer Hz Muhammed, haşa Zeynebe göz koymuş olsaydı ne diye bir ayet yazdırıp, bu evliliği dünyaya duyurmuş olsun ki? Bu durum kendisine fayda değil zarar verirdi. Zaten Hz Muhammedin düşmanları, Hz Muhammedin en ufak bir açığını arıyorken, böyle bir ayet yazdırmak düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten farksızdı.
Ahzap 37. Ayetine dikkatlice bakarsanız, Hz Muhammedin kendi isteği ile değil, Allahın emriyle Zeyneple evlenmek zorunda kaldığını ve Hz Muhammedin bu evlilik meselesini istemeyip insanlardan gizlediğini ve Allahın ise bu bilgiyi açığa çıkardığını görürsünüz.
Yani Allah, Hz Muhammedin bu evlilikten çekindiğini ve bu yüzden bu evliliği istemediğini, insanlara duyurmuştur.
Hz Muhammedin bu evlilikten kaçmasının nedeni, Zeynep ile evlenmek mecburiyetinde kalırsa insanların ona laf söyleyeceğini bilmesindendir. İşte bu yüzden Hz Muhammed bu evliliği istemiyordu .
Ama Allah, bu evliliği istemişti ve Hz Muhammed istemediği halde Zeynep ile evlenmek mecburiyetinde kalmıştır.
Ahzap 37. Ayetine baktığımızda, Hz Muhammedin Zeyde eşini boşama , eşini sıkı tut , Allahtan kork dediğini görüyoruz . Eğer Hz Muhammedin gönlü haşa Zeynepte olsaydı , Zeyde eşini sakın boşama, onu bırakma Allahtan kork der miydi? Tam tersi, Zeydin Zeynebi boşaması için elinden geleni yapar ve Zeydin onu boşaması için Zeyde sürekli boşanması yönünde öğütler verirdi. Oysa Hz Muhammed, tam tersi Zeydten boşanmamasını istemiş ve Zeydi boşanmaktan engellemeye çalışmıştır. Hz Muhammed Zeydin Zeynebi boşamaması için elinden geleni yapmış onu Allahtan korkması yönünde uyarmıştır. Kısacası
Hz Muhammedin Zeynepte gönlü vardı diyenler, HzMuhammede çok büyük bir iftira atmaktadır. Çünkü Kuzeni olan Zeynebi zaten kendisi Zeyd ile evlendirmiştir.
Hz Muhammedin Zeynepte haşa gönlü olsaydı, Zeynep ile zeydi evlendirmeden önce Zeynebi kendisine isterdi.
Ama o bunu yapmadı. Onu kendisine istemedi, onu Zeyde istedi ve Zeyd ile evlendirdi.
Bu evlilikten bile Hz Muhammedin Zeynebe ilgi duymadığını ve onda gözü olmadığını anlayabiliriz.
Dolayısıyla Hz Muhammedin Zeyneple evlenmek için ayet yazdırdığı iddiası, Hz Muhammedin rakiplerinin ve düşmanlarının uydurmasından başka bir şey değildir.
@@teslannmuridi5183 Allah c.c. dunyada muminlere sikinti verdiginde gunahlarini bagisliyor
@@teslannmuridi5183 Bu dunyayi yoktan vareden Allahtir insanlarin iylik yapanlari mukafat kotuluk yapanlari azap gorur
@@karadenizligokdeniz7129 Adam bal gibi istemiş kadini ve insanlardan utandigi icin bu ellah tan diye ayet yazmis.
Şimdiki, tayyip için kocamı boşarım, olayına benziyor..
m.ua-cam.com/video/ckgXsa3-P1M/v-deo.html
Hz Zeyd kendisi onu boşadı ilk başta boşamak icin hz muhammed( S.A.V.)'e gitti Hz Muhammed (S.A.V.) basta zevceni tut boşanma Allah'tan kork dedi Kendisini de ona zevc olacak fıtratta mânen küfüv bulmadığı için boşadı.( Hz Zeyd Hz zeynebin yüksek bir ahlakta yaratıldığını ve ve bu manada kendisinin ona layık olmadığını düşündü )bu konuda vahiy gelir Zeyd o hanımla alâkasını kesince Biz onu sana nikâhladık tâ ki evlâtlıklarının boşadığı hanımlarla evlenmenin mü'minler için günah olmayacağı anlaşılsın. Allah'ın emri işte böylece yerine getirilmiştir eğer onunla evlenmek istese hiç zevceni elinde tut boşanma Allah'tan korkma der mi Allah evlatlığın boşanan eşiyle evliliğin günah olmadığını insanlara bu vesileyle idrak ettirdi
@@kibarsevgili9446 o çöpleri toplamak için başkaları ne taklalar atti,ne yalanlar,ne hileler ,sen iyi biliyorsun yemiş?
Eeee Hz.yusuf neden o kadar eziyeti çekti?
@@inanozdas5940 sen bu aşk üçgeni içerisinde ne yapıyordun
Ahzap süreleri 36, 37, 40 ve 60 OKUYUN ! Gerçekleri görün
@@onurturkoz420 dünyaya kaç milyar insan geldi geçti şu an kaç milyar insan var sorgula ey cahil ar damarınız çatlamış el kaide taliban işid boka haram ne yaptıysa araplar onu yaptı herkesin anlayacağı bir dil herkese aynı anda bildirilmesi lazım
@@onurturkoz420 altına yatmadığınız ülke ve terör örgütü kalmadı ecnebi çöl bedevisi şunuda söyleyeyim Atatürkün soyu Türkmen Yörük vatan haini atalarınız ayaklandılar idam edildiler vatan haini atalarınız gibi yok olup gitceksiniz akpkkfeto vatan haini hırsızlar ergeç hesap verceksiniz para nerdeyse kıbleniz orası sizin
@@onurturkoz420 senide öbür tarafta sübyancı ganimetci hırsız gaspçı katil bedevi soyun ve nuriler bekliyor hazırlan çöl bedevisi şeytan sizsiniz zaten
@@onurturkoz420 şeytan sizsiniz zaten sübyancı ganimetci hırsız gaspçı katil bedevi soyu öbür tarafta nuriler bekliyor sizi hazırlanın cihad yap arap kitabı emrediyor
@@Yazar67 din nefreti saçıyorsun resmen
QURANIN MƏHƏMMƏDİN SÖZLƏRİ OLDUĞUNUN SÜBUTU!!!
Hadi lan oradan azeri
Doğru!!!!!
Millet uzayda cirit atıyor biz nelerle uğraşıyoruz
Coni ırak da hırsızlıkta cirit atıyor.
Juneeight Gözünle gordunmu kendin gittinmi uzaya nasıl inaniyorsun buna :)
Sende cehhhennemde cirit atarsın hesap günü yakın.
@KARA О kufur ettigin Allah hepimizi bi damla sudan yaratti.Allah insanlari sadece kendine ibadet edelim diye yaratti islamiyet bilime karsi deyil eyer arastirirsan bir cok seyi islam alimleri bulmustur.
Uzayda ne var gözüm
benim anlamadığım şey beğenmeyen arkadaşların neyi beğenmediği, birinin geliniyle evlenmesi mi?yoksa bi insanın bunu kanıtlarla açıklaması mı hoşunuza gitmedi?
Dosdum yukarıdaki yorumu okumanızı tavsiye ederim ayrıca alttaki Prof. Mehmet Okuyan hocanın açıklamasını seyretmenizi sonrasında aynı soruyu bende size soracağım, ne beğendin, neden beğendin, bir araştırma yaptınızmı!?
1500 yıl deve çobanının uckurunu din diye yedirdiler.
Kısa bir zaman sonra kimin ne yediğini göreceksin. Zakkum yerken bu yazdığın yorumun aklına gelmesini Temenni ediyorum uçkur dediğin şey 52 yaşına kadar tek bir eş ile yaşamış dul ve 3 çocuğu olan kadınla evlenip saygın bir aileden gelen sözü geçen istese daha çok evlilik yapabilen fakat peygamberlik geldikten sonra dinini bayanlara anlatmasını çoğaltmak amacıyla çok evlilik yapmış ve farklı yöreler ile akraba olup dini genişletmek amaçlı evlenen kişiden bahsediyorsun değil mi? hepsi helal dairesi içinde olmuştur. Günümüzde bir evlilik hakkın var boşanmadan evlenemezsin ama gel gör ki kimin eli kimin götünde belli değil o onun karısıyla bu bunun kocasıyla kızlık zarının zerre önemi bile kalmamış bu çağa medeniyet mi diyorsunuz Allah insanın nefsini biliyor ve 4 eş seçenek veriyor ki zina yapıp başkalarının eşlerinde gözü olmasın buna rağmen zina yapıyorsa ateş elbette ki hakkından gelecektir. Az düşünce ama özgür düşünce tarafsız..
@@batuhancekic3763 eşhedü....
@@batuhancekic3763 hehe anlat bana hayır sever kardeşim hayır için 11 karı onlarca cariyesi olan birini daha anlat ki ben yanmayım doğrusunu AZHAP süresi 51 den başla ulan hangi Tanrı peygamber gönderip onun kutsal kitabinada ayet yazıp karılarıyla sıralı yatış sallar sen bu ayetlere inanıyorsun bana yanacaksın diyorsun ben değil kuran diyor ilk emri oku bende okudum gerçekler acıdır
Ahzap suresi tam bir islam özeti..
Evet o bir peygamberdi dkkdksksksjj😂😂 Turan Dursunun öğrencileriyiz biz yemeyiz
Çok doğru dostum ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
@@bozqurd1673 ikile ikile sen semavi masallarını başkalarına anlat mesela çocuklara anlta onları inandırda büyüyünce ülkede sırf döl israfı diye gezsinler kafası boş bedeni olan insanlar sizler gibi mesela
@@bozqurd1673 çok cesaretli olmalısınki vatanımız için değilde canını cennet için veren bir aptalsında aynı zamanda hadi gitsene doğuya gitsene idlipe şehit ol kısa yoldan git cennete o yürek varmı bu kadar çok eminsen Hatay uzak değil gitsene
Eşhedü enla ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve resûlühu.
zevke düşkünlük, zulme sebep olmuş asırlarca.
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez ,
Adam halasının kızına yürümüş
Sen müslüman mısın?
Keşke sadece halasının kızı olsa bizzat gelinine yürümüş
Nxndjsjsjsi
@@arazeren926 öz evlatla karıştırdın ahmak. Hâlâ evlat edindiğimizde bir çok şeyler günah. Öz evlatla hiç bir olurmu.
@@asiyegocmez5178 sence bir insan evliyken gidip ona ben seni istiyorum demek doğru bişey mi günahı sevabı geçtim kendin düşün sen evlisin başkası geliyor seni eşinden istiyor bu doğru bişey mi ne kadar mantıklı nasıl bir olay yani bana açıklar mısın?
sümerlerin uydurdu ve daha sonra Tevrat yazıldı ve diğer kitapların hepsi tevrat'a göre yazıldığını zaten aklı başında olan bir insan anlar Çünkü Tanrı gerçekten böyle bir kitap göndermiş olsaydı içinde bir virgül hatası bile bulamazdın kesinlikle hiç kimse tartışmaya bile gerek duymazdı
Ayrıca Ümmü Gülsüm hadisesinide anlatırsınız sevinirim.
Kendi gelinini düzebilmek için ayet uyduran adamı peygamber kabul ediyorlar.
Arap çöl bedevisi muho, kendi sülalesini düzebilmek içinde şu ayeti uyduruyor:
Kuran - ahzap 50.ayet: ey peygamber! Biz sana ....... seninle beraber hicret eden, amcalarının kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını helal kıldık.
Bir insanın kendi gelinini nikahlaması ahlaksızlık, edepsizlik, hayasızlıktır. Mide bulandırıcıdır. NOKTA... Muhonun yaptığını bugün biri yapsa adamı linç ederler ama muho yapınca sıkıntı yok hadi be ordan gerici, arapçı, dinci, cahil yobazlar.
Uçukura göre ayet😄
Bunu sonuna kadar dinle ne büyük bir hata yaptığını gör.
ua-cam.com/video/2d617W5NvN8/v-deo.html
uçkur dediğin şey 52 yaşına kadar tek bir eş ile yaşamış dul ve 3 çocuğu olan kadınla evlenip saygın bir aileden gelen sözü geçen istese daha çok evlilik yapabilen fakat peygamberlik geldikten sonra dinini bayanlara anlatmasını çoğaltmak amacıyla çok evlilik yapmış ve farklı yöreler ile akraba olup dini genişletmek amaçlı evlenen kişiden bahsediyorsun değil mi? hepsi helal dairesi içinde olmuştur. Günümüzde bir evlilik hakkın var boşanmadan evlenemezsin ama gel gör ki kimin eli kimin götünde belli değil o onun karısıyla bu bunun kocasıyla kızlık zarının zerre önemi bile kalmamış bu çağa medeniyet mi diyorsunuz Allah insanın nefsini biliyor ve 4 eş seçenek veriyor ki zina yapıp başkalarının eşlerinde gözü olmasın buna rağmen zina yapıyorsa ateş elbette ki hakkından gelecektir. Az düşünce ama özgür düşünce tarafsız..
Bu gerçek mi la zaten Müslim değilim de bu olaydan sonra dönmem imkansız 🙅
Kendini aklamak için ahzab 40 ayetini uydurur Muhammed.
Muhammed ile birlikte savaşanlar elde edilen ganimetten pay isterler.
Enfal 1 tüm ganimetler Allah'ın ve resulünündur der.
İsyanlar artınca enfal 41 gelir ve Allah 1/5 e razı olur.
Fikir değiştiren Allah he he he he.
Ama asıl soru şu. Allah ganimeti ne yapsın?
Insan Gelini ile evlenecegine onu evladi kabul etseydi... Onaylamiyorum
Cahiliyet zamanında bir kimse kendi üvey annesiyle bile evlendiği halde azatlısı olan bir kölesinin vefatından veya boşamasından sonra eşiyle evlenemezdi. Bunu caiz görmüyorlardı. İşte bu cahlliyyet âdeti de bu ilâhi emir ile ortadan kaldırılmış bulundu, (ve Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu) Zeynep Radıyallâhu Anha'nın nikahı hakkındaki ilâhî takdir yerine gelmiş oldu. Evvela: Zeyd ile evlendirilmesi, sonra da Resûlullah'ın eşlerinden olmak şerefine nail bulunması: bütün ilâhi takdirlerin birer tecellisinden başka değildir. "Zeyd Bin Haris'e Radiallâhu Anh, Zeynep Radiallâhu Anh'a ile evlenmişti. Fakat Hz. Zeyneb'in yüksek bir aileye mensup ve kendisine karşı büyüklük gösterir bir vaziyette bulunduğunu takdir ederek onu daha sonra boşamıştı. Resûl-i Ekrem'in Zeynep Hazretlerine kalben bir meyil göstermiş olduğu iddia edilemez. Resûl-i Ekrem'in ahlakı, yüce yaratılışı buna mânidir. Öyle bir meyli bulunsa idi, onu daha evvel nikahı altına alabilirdi. Ancak o mübarek annemiz, vaktiyle Resûl-i Ekrem'in emrine itaat etmiş, sonra boşanarak üzüntülü kalmış ve Hz. Peygamber'in halası kızı bulunmuş olduğu için Yüce Peygamber Efendimiz onun hakkında bir iltifat ve bir teselli olmak üzere onu da mübarek eşleri arasında katmıştır. Hz. Aişe buyurmuştur ki: Diyanetçe Zeyneb'ten hayırlı kadın yoktur. Takva sahibi ve doğru sözlü idi. Sılai rahme riayetkar ve sadakası çok idi.
Şöyle bir soru akla gelebilir: Ayette geçen “kendi nefsinde saklı tutuyordun” ifadesi, Hz. Muhammed’in bildiği şeyi içinde sakladığı anlamına gelmiyor mu? Yani zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağını bilerek yinede içinde saklıyordu ve Allah’ın kesin hükmü bu iken Hz. Muhammed yine de neden boşanmamaları için öğüt veriyor?
Bu konuyu kısa birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:
a. Hz. Muhammed(a.s.m)’in içinde sakladığı neydi? Ayetin sibak ve siyakından öyle anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed(a.s.m); “Allah tarafından zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağı”bilgisine sahipti ve bunu içinde saklıyordu.
b. Hz. Peygamberin(a.s.m)’in bu bilgiyi içinde saklaması, Allah’ın emrine aykırı mıydı? Elbette aykırı değildi. Çünkü, Allah “kendisine mutlaka onunla evleneceksin” diye bir vahiy indirmemiştir. Bu bilgi, bir ilham, bir rüya sonucu da olabilir. Hatta bizzat Cebrail tarafından bu bilgi verilmiş olsa bile, Hz. Peygamber(a.s.m)’in bu bilgiyi bir müddet içinde saklamasının dinî, aklî, ahlakî hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü, alınan bilgide Zeynep”le bir gün evleneceği söz konusu ise de, bu evliliğin zamanı belirtilmemiş ve “derhal evleneceksin!” gibi bir emir de söz konusu olmamıştır. Çünkü, böyle bir emrin olduğunu düşünmek, her şeyden önce Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Henüz başkasının nikahlı karısı olan bir kadınla peygamberini evlendirmekle zorlaması anlamına gelen böyle bir emir ve hükmün varlığını düşünmek, ne dine, ne de imana sığar bir tarafı vardır.
c. Allah’ın halis bir kulu olan “Zeyd’in hanımını boşamasına yardımcı/ön ayak ol!” diye peygamberine talimat verdiğini düşünmek de o kadar yanlıştır.
“Sahi onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa, imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar?”(Nur, 24/50) mealindeki ayetten -Zeyd olayında olduğu gibi- herhangi bir insana karşı böyle bir tuzağın kurulduğunu düşünmenin imanla bağdaşmayacağını anlamak zor değildir.
d. Hz. Peygamber (a.s.m)’in - ileride Zeynep’le evleneceğini bildiği halde- Zeyd’e "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" demesi, çok ahlakî bir davranıştır. Çünkü, Zeyd, hanımını boşama konusunda kendisiyle istişare etmek üzere gelmiştir. Böyle kritik bir konuda “Eşini hemen boşa!” mı demeliydi? Hiçbir suçu olamayan -sırf hanımının geçimsiz tavrından rahatsız olduğu için boşamaya kalkan bir kimsenin istişare ettiği böyle bir konuda, işin düzelmesi lehine konuşmalar yapmaktan daha ahlakî bir tavır düşünülebilir mi? Böyle bir tavır sergilemek, istişarenin hakkını vermenin de bir gereğidir.
Nice istişarelerde sözümüzün tutulmayacağını bildiğimiz halde, yine de istişarenin hakkını verme adına olumlu sözler söylemişizdir. Hz. Peygamber (a.s.m)’in tutumu da bundan farklı değildir.
e. Burada önemli bir incelik daha vardır. O da şudur: Allah’ın bir şekilde bildirmesiyle elde edilen -kaderle ilgili gaybî bir bilgiye sahip olmak, sebepler dairesindeki hikmetli bilgi yollarını terk etmeyi gerektirmez. Özellikle, detayı verilmeyen, zamanı belirlenmeyen, kaza-yı muallak gibi gerçekleşmesi bazı şartlara bağlı olma ihtimali bulunan çok özet haldeki mücmel bir bilgiye dayanarak hareket etme zorunluluğu yoktur. Hz. Musa’nın Hz. Hızır’ın yaptıklarına itiraz etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir.
f. İşte burada, Hz. Peygamber(a.s.m), ileride Hz. Zeynep’le evlendirileceğine dair özet bir bilgiye sahip olabilir. Bu izdivacın gerçekleşmesi için her şeyden önce onun eski kocasından boşanmış olmasının gerekli olduğunu da elbette biliyordu. Bu şartı tehir etmekle işin biraz daha ertelenmesine çalışması son derece normal bir davranıştır. Çünkü, bir insan olarak o dönemin adetlerine göre, evlat edindiği Zeyd’den boşanmış bir kadınla evlenmek istememesi son derece doğaldır. Hatta böyle bir olay, düşmanları elinde bir koz olabilir ve imanı zayıf bazı kimseler şüpheye bile düşebilirlerdi. Demek ki, Hz. Peygamber(a.s.m)’in korkusu, yalnız şahsına karşı yapılan itirazlardan değil, aynı zamanda tebliğ etmekle yükümlü bulunduğu İslam dinine ve bazı Müslümanlara da zarar verme ihtimalinden kaynaklanıyordu. Bundan ötürü, “bulaşıcı bir hastalığın bulunduğu bir yere girmemekle, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınmak” söz konusu olduğu gibi, O da(a.s.m), Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınıyordu. Yani Zeynep’le evlenme kaderinden kaçıyor, boşanma şartının kaderine sığınıyordu. Çünkü, boşanma olmazsa evlilik de olmazdı.
g. “‘Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın’ diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı” mealindeki ifadeden hareketle tefsircilerin önemli bir kısmı bunun Hz. Peygameber(a.s.m)’e bir itap/azarlama olduğu görüşündedir. Diğer bir kısmı ise, ayetin siyak ve sibakında böyle bir itap unsuru bulunmadığına vurgu yapmışladır ki, bunun daha doğru olduğunu düşünüyoruz.
İster bir itap olsun, ister olmasın, burada önemli olan nokta, Hz. Peygamber (a.s.m)’in bir süre açıklamaktan çekindiği bir meseleyi, Kur’an’la vahiy edildikten sonra, bir saniye bile tereddüt etmeden onu -istemediği halde- insanlarla paylaşmış olmasıdır. Bu durum, bize Onun önceki bilgisi ile, vahiy olarak tespit edilen son bilgisi arasında -biz bilmezsek bile- çok büyük fark vardır. Bundan birinci konumdaki bilgiyi paylaşma zorunluluğu olmadığını da öğrenmiş oluyoruz. Ve bu husus, tek başına Hz. Muhammed (a.s.m)’in peygamberliğini onaylayan bir hakikattir. Nitekim, Hz. Aişe bu çarpıcı tabloya dikkat çekerek“Eğer Hz. Peygamber (a.s.m) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” demiştir.(bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Öz oğlu değil ayrıca olayda böyle değil bir kaç kitap okusanız kitaplarda yazıyor
Köle pazarında çocuk ve kadın alıp satmak yasak değil, ama bir yetimi, öksüzü evlat edinmek yasak. 😭
Bugün buna adaletli ve hakkaniyetli bir kural diyen varmı ? Kuran-i kerimde kölelik konusu halen ilk günkü gibi yasal
ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
Abi gunaydin.
Yalancı
@@Gazi_UNLU Allah senden razı olsun kardeşim işin gücün rast gelsin iki cihanda Rabbim güldürsün inşallah
@@nilgul8770 yalanladığınız bu mu ?
Nisâ Suresi - ﴾25﴿
İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Resmen Sapıtmış... peşinden de ayetler geliyor, bak bak bak! Allah işe karışıyor.
Sizin gibi insanlar bunun söylediklerine mi inanıyor? Yazıklar olsun
Zaten doğru zamanda hiç çıkmaz.
Mustafa Öztürkü dinleyin,bu konularda dobra dobradır,birçok sorunuzun da cevabını bulursunuz,diğerleri beni tatmin etmemişti zira.
Allah zaten isini herkesten önce bilendir.
@@kibarsevgili9446 bu haberin linki varmı? Bizdeki ateistlere göstermek lazım.
Peygamberin haremi vardi, cariyeleri, kadin koleleri, esleri....buda yetmesi gelinini duduklemis 😂
Bir insan nasıl gelinine niyetlenir yahu
Sonra Peygamber efendimizin ahlakı diye anlatıp duruyorlar. Demek ki ahlakı buymuş...
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez
Erkeği erkeğe nikahlayan sapıklara ateist denir.
İftira tarafınıza iade edilmiştir.
Uvey evlat olsa bıle karısı gelını sayılırdı.....cok sasırdım
daha bu neki kurani turkce mealini oku daha cok şaşiracaksin
@anadolu kartalı aynen bi sen akillisin geri kalan 4.000.000.000 milyar insan gerizekalı musluman degil
@@berkribas1618 4 milyar musluman yok dunyada. 2 milyar var mi? bilmiyorum
@@berkribas1618 1. 5 milyar müslümanın 150.000 tanesi kuranı kendi ana dilinde okuyup anladıysa neyim
Ilayda uydurma hepsi kanma yazanlarin cogu yabanci isimli ataistler yani bozguncular kur-an arapçada oku türkçede ben okudum bariz kotu ayiplanacak hic birsey yok
İlk söz.. Son söz
Şu iftira dolu hikaye olmasa o ayetleri okuduğunuzda ne düşüneceksiniz yada ne anlayacaksınız
Evlatlıkların Allah katında evlat sayılmadığı haram durumunun bir yabancıdaki gibi geçerli olduğunu.. Kendi çocuklarınızın eşleri ve torunlarının haram olduğu ama evlatlıklarının eşlerinin ve çocuklarının helal olduğunu..
Çok güzel kurgulamışsın ve yorumlara baktım araştırmadan bi haber olan bir cümle zatta hemen bak bak modunda saydırmış.. Ben işin aslını tarafsız anlatayım belki gerçekten gerçeği arayan okur da küçük bir faydam dokunur.
Zeynep Hz.Muhammede zaten aşık idi ve kardeşleri tarafından Hz.Muhammede zevce olarak önerilmişti lakin Hz.Muhammet var olan eşinin dahi başka bir eş al ısrarlarına rağmen başka biriyle evlenmemişti.. Zeynep te kimseyle evlenmedi taki Hz.Muhammed seni evlatlığıma istiyorum deyinceye kadar ki o dönem varlıklı bir kız varlıksız biriyle evlenmiyor evlenemiyor idi tamda bu olay üstüne Hz.Muhammed zengin olan Zeynebi geçmişte köle olan ve kendisinin azad ettiği ve evlatlığı ilan ettiği Zeyde istemiştir Zeynep babasına tüm kalbimle hayır diyorum ama Allah resulu ısrar ediyorsa gönlüm yok desede tamam demiştir.. Hz.Muhammet hem eşinin kölesini azad edip evlatlık olarak alarak müminler kölelerinizi azad edin hatta evladınız olarak görün algısını benimseyin istemiş hemde zengin fakirle evlenmez algısını bu nikahla yıkmak istemiştir.. Lakin Zeyneple evliliği sorunlu hep bir anlaşamamazlıklarla geçmiştir ve boşanmasında uydurdurğunuz gibi ki bunu ilk uyduran yahudilerdir öyle bir olar söz konusu bile değildir hele hele kapıdaki örtü olayı çok komiktir zira mekke medine evleri hep kapılıdır camları bile açık değildir zira dışarsı yakıcı güneştir kapalı olduğunda içerisi serin olur =) neyse devam edeyim.
Zeyd eşiyle olan sorunlar yüzünden Hz.Muhammede gidip boşanmak istediğini söyler Hz.Muhammedde Allahtan kork Kadınını yanında tut der.. Bunun üzerine Zeynep Hz.Muhammede serzenişte bulunur bu evliliği istemediğini geçinemediğini onun isteğiyle evlendiğini bu evliliği hiç istemediğini evinin huzursuz gönlünün mutsuz olduğunu tüm bunlarında sorumlusu olduğunu huzuru ve yanında olmak istediğini boşanıp kendisiniz zevcesi olmak istediğini bununla mesul olduğunu söyler ve Zeyd ile boşanırlar..
(Sizin demeniz gibi yada mekke yahudilerinin uydurduğu gibi evliyken iç geçirme yada Allah boşan dedi ve seni bana nikahladı gibi bir şey söz konusu değil hele hele Ayeti kerimenin inmesi boşandıktan sonra vuku bulmuştur)
Bunu duyunca Hz.Muhammedin içi ürperir zira Zeynep Hz.Muhammedi sorumlu tutmuş bunun üzerine Hz.Muhammet üzülür mağdur ettiği bir kadın vardır mağduriyetini gidermesini istemektedir ama bunu yapmayada utanır ve kafirler bunu istismar eder kullanır diye korkar onun üzerine ayet gelir.. Yaradandan değilde kulundanmı korkar utanır sakınırsın.. Ayette açıkca söylüyor. Allah sana bir şeyi emrettiyse korkup utanacağın sakınacağın tek varlık Allahtır. Seni onunla nikahladık. Doğrudan Allahın Hz.Muhammede emridir.. Ve bu ayetler sizin dediğiniz gibi halkı değil Peygamberi tenkit eder..
Evlatlıklar gerçek evlat olmadığından gerçek oğlunu kızını sevmendeki helallik olmaz. Adabı beşerlik olmaz yine Kuranıkerim de evlatlığa mirastan hak düşmez zira Allah katında evlat olarak kabul edilmez ancak hayatta iken istediği kadar verebi,lir tıpkı bir yabancıya vermek istediğindeki gibi.
Peygambere emredilen bu olayı süslü bir hikaye uydurup iftiralarla bezeyip topluma sunmak mekke yahudilerinin başlattığı ve günümüz İslam düşmanlarının devam ettirdiği iftira dogmalardır..
Kanmayın Kuran tektir açıp okuyun okuyunca anlaşılır bir dille yazılmıştır.. Başka bir kitaba gerek yoktur başka bir hocaya yada zata.. Açıp okuyun türkçesi ile okuyun kafanızı ve dikkatinizi vererek okuyun.. Masallara iftiralara kanmayın..
Şu iftira dolu hikaye olmasa o ayetleri okuduğunuzda ne düşüneceksiniz yada ne anlayacaksınız
Evlatlıkların Allah katında evlat sayılmadığı haram durumunun bir yabancıdaki gibi geçerli olduğunu.. Kendi çocuklarınızın eşleri ve torunlarının haram olduğu ama evlatlıklarının eşlerinin ve çocuklarının helal olduğunu..
Ben bunu ilk duyunca çok ağladım çünkü bukadar saçmalık olmaz hamd olsun ki rabbim bana dogruyu anlayacak insanlar çıkardı 🙏
Arayan mevlasını da bulur belasını da...! diye boşa söylenmemiş.
Bir konuyu gerçekten araştırmak ve öğrenmek isteyen sonuna kadar araştırır.
İşine gelen yerde araştırmayı sorgulamayı bırakmaz.
Bunlar aslen kendilerinde bulunan küfre kılıf arayanlardır. Yoksa olay bu şekilde olmuş da ondan dolayı kafir olmuş değiller.
Hem ayette geçen "Allah'tan kork! eşini yanında tut." dediğini okuyup söylüyorlar hem de bu zırva "aşık oldu" iddiasına inanıyorlar. Allah akıl fikir versin.
Bir insaf sahibi de çıkıp demiyor ki yahu olay madem böyle oldu; neden Zeyd (r.a.) isyan etmedi? İslam dairesinden çıkıp bunlar gibi fesat peşinde koşmadı da iman ettiği din uğrunda şehit oluncaya kadar mücadelesine devam etti???
(Kimse; "Dışlanmaktan korktu" falan gibi zırva bahaneler uydurmasın aynı toplum içerisinde Peygamberin eşine zina isnat eden Übey ibni Selül gibiler bile yer buluyordu.
@@ferhatotgen bende kime sorduysam anlatamadılar çünkü tam detaylı bilmiyorlar ama Allah Resulü yanlış yapmaz diye bende tam cevabı aramaya başladım hiç kimseden bukadar detaylı öğrenemedim şimdi biliyorum hamdolsun Inna lilahi ve Inna ileyhi raciun🙏
@@bozkurtasena6012 Toplumun büyük kısmı taklidi bir imana sahip olduğu için değil böyle istisnai konular, temel konularda dahi sorularına doğru ve net cevaplar alman ne yazık ki mümkün değil kardeşim.
Hangi konuda olursa olsun doğru cevapları; doğru kaynaklardan okuyarak ve araştırarak kendin bulmaya çalışmalısın.
@@ferhatotgen haklısın kardeşim
Karıya atlamak için yaptığı şeye bak .
ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
Perdeyi rüzgarmı açmışmış...:)
😀😀😀
Hikayede ki mantiksizligi görmiycek kadar gözünüz kör yazık
@@OmerFaruk-vz5iw sen git namaz kıl
@@serbest4986 3 iq beyniyle sadece ötüyo cevap bile veremiyo
@@serbest4986 ben elhamdülillah namaz kılıyorum zaten merak etme
Bu hikayeyi nerden buldun sen . kaynak neresi gôtün mü acaba
Çıplak görmüş falan hangi kitapta yazyo
@Eren Çakmak
Hangi ayet kaynak getir
Kuran diyip sallama kardeş
Atatürk söyledi diyip anana sövsem
Olur mu
Kaynaksız konusmayın
@Eren Çakmak
Getir inanıcam hangi cilt hangi sayfa ve satır
Gôtünden sallıyıp durma yemezler
Yok taberide de yok
Kuran diyodun ãmk
efendimiz bir hatunu begenmiye dursun gecesinde 10 larca vahi iner
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez ,
Ben böyle bir şeyi nasıl ilk defa duyabilirim, araştırdım olay gerçekmiş. Böyle bir şey nasıl olur
Din insanları insanlara sadece düzene uygun olanları anlatıyor çoğu gerçek çıkarılıyor. Çünkü düşünsene olduğu gibi anlatsa sana kendi mesleği tehlikeye girer ve din üzerinden para kazanamazlar. Benim düşüncem ilahiyatçıların çoğu ateist ama meslekleri o.
A. Inanma videodada dedigi gibi zeyd biliyordu zeynebin peygamberi sevdigini ayrildi emirle peygamber evlendi doger peygamberlere emir gelince normal oluyor kimse yalan demiyor muhammede gelince herseyde vahiy geliyor deniyor
@@yaseminak4656 Donder dur olmus ya, Ayip ya, Olacak birsey degil ya ne kadar donderirsen donder. Yanlis yanlistir.
ua-cam.com/video/G-tckjn9uYI/v-deo.html
ua-cam.com/video/7eA7vpwUpw0/v-deo.html
ua-cam.com/video/JGoIqj-AMnE/v-deo.html
ua-cam.com/video/JK2FWPQHfT4/v-deo.html
Yengesini kuzenini zina yolu ile birlikde olmak isteyenler, Gelmiş burda helal yol ile evlenmiş her hareketi Kuran yolu ile olan Hz.Muhammede laf atıyor.
Muho Zeynebin kestaneyi görünce dayanamamış anlaşılan müslüme vermiş nasihatı kendi kaymış mancığı.
Turhan kaptanyan
Manukyan çocuğu musun ?
@@kibarsevgili9446 🖒👏👏👏👏👏
50 yasinda islami. Terketdim
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez
Hayatta en hakiki mürsid ilimdir.m.k.a.
He he mka sende öyle zannet.
Bunları duyduktan sonra inancım çok sarsıldı açıkçası
Peygamber i karalamaktan vazgeçin... Yine diyorum insanların en üstünü hz. Muhammed dir. ALLAH dilerse peygamber isterse dünya ve ahirette çok sayıda hanım verir. Kesinlikle normal insanla bir değildir. Örneğin çok ışık veren bir lambayı düşünün. O lamba ışıktan gözükmüyor. Peygamber o lambadan bin kat daha fazla nurlu ve mübarektir. Normal insanla bir değildir. Müslümanlar lütfen dinden uzaklaşmayın. Peygamberimle sonsuz sayıda gurur duyuyorum.
Abla şaka yapıyosun dimi lütfen şaka de
Madem diğer insanlarla bir değil,o zaman diğer insanlar da peygamberi örnek almamalıdır.Çünkü peygamber diğer insanlarla bir değildir
Ulan Allahtan korkun. Allah rasulune nasıl iftira atarsınız.
Adamım İslam tarihini bi zahmet okuyuver,ilginç olan ne biliyor musun?İslam tarihini yazanlar dışarıdan yabancılar değil,öz be öz kendi içlerinden,iyice bi derinlemesine oku.
@@muratazdamur7204 Kardeşim tamam diyelim ki sen doğruyu biliyorusun. Ulan 1400 yıl önce Sirius yıldızlarından ve onların nasıl haraket ettiklerinden cahil ve çoban insanların nasıl haberi olurdu.
@@NuranAsad Ne var bunda,hiç peygamber gelmemiş maya medeniyetindeki arkadaşlar,1 yılın 365 gün olduğunu nasıl ölçmüşler,peygamber falan da gelmemiş?
@@muratazdamur7204 Mevsimlerden dolayı ölçmüşler. Hem bu dünyada olan bir şey. Kardeşim Mendeleyevin gizli belgelerinde Elementlerin dizilişini Kurandan öyrendiyini söylemiş.
@@muratazdamur7204 Ben sana binlerce işık yılı uzaklıkdakı Yıldızdan bahsediyorum. Dünyadan diyil.
*NEYMİŞ LAAA BU MEMO ?!*
*GEÇMİŞİN ADNAN OKTARI!*
Bu kanal Ateist kanalı.
Ne kadar ayıp ya insan geliniyle evlenir mi? Küçük çocuklarla evlenilir mi? Midem kötü oldu
@Altuğ Serenli ataturk muslumandir diyen chp zihniyeti ama ataturk resmi koyup islama peygambere hakaret kufur ifitra atan yine chp zihniyeti bu nasil ahmaklik neyse yarin birgun öldugunuz zaman o cesedinizi sakin camiye getirip cenaze namazinizi kilditmayin hm islama hakaret edin hmde cenaze namazinizi kildirin Allah sizin gibileri islah eylesin
@Altuğ Serenli ilk yorumunu neden sildin peki ozaman? Hadi diyelim demedin binlerce serefsz insan var ataturk muslumam diyorlar ama ataturk resmi koyup sonrada islama peygbere kufur iftira atiyorlar ve ne gariptirki bu serefszler geberdikleri zaman les olmus cesedlerini camiye getirip cenaze namazlari kilinsin diye yalvaryolar.nekadar salakca birsey deyilmi madem ataniniz muslumandir ozaman neden islama peygbere hakaret ediyorsinuz bunasil celiski daha dun hangi yemeği yedigini bilmeyen hatirlamayan serefsz zihniyeti bozuk insanlar 1400 yil once sanki peygberin yanndaymislar gibi iftira atiyorlar la bunasil bir sapiklik salaklik islama hakaret edenlerin csedlerini camiye getiren olursa serefszdr ama Allah oylw buyuk ki ateistler Allahi inkar ettikleri halde yine cenazeleri camiye gelip namazi kilinyo iste yine Allaha muhtac olyolar Allah kahri perisan etsin boyle zhniyeti
@Altuğ Serenli peki tam diyelim sen demedin ozur dilerim ama bu dediklerimi yapan binlerce aciz dinsiz insanlar var peki bunlar hakkinda nediyorsun.yorumlara bakinca gorursun zaten adamlar okadar aciz serefszki sanki peygamber zamaninda peygamberinde yaninda yasamislar gibi gormusler gibi peygbere kufur hakaret ediyorlar.bunlara nediyorsun simdi ..tabiki heekes inanmayabilir ama inanan insanlara saygi duyulmiyorsa ozaman herturlu karsiligi gorurler
@Altuğ Serenli neye dayanarak diyon bunu simdi sen diycenki kaynak var peki ozaman bizde kaynak gosterdigimiz zaman neden inanmiyorsunuz neyani sizin kaynaklariniz dogru olyoda bizim kaynaklarmi yalan oluo kendi kendinizi bu dunyada Allah yerine koymaya devam ediniz neyse inandiginiz seyler sizi korur umarim 😎arti rica ediym öldugunuz zaman cenazenizi sakin cami avlusuna getirip namazinizi kildirmiyin.hep diyom islama inanmayip islama peygbere hakaret iftira atan dinsiz insanlarin cenaze namazlari kilinmasin insaAlah by👌
@Altuğ Serenli neyi kabul ediyorlar hz Aise evlenince 18 yasinda biridir onceden biri ile nisanlanmis nisani atilmis sonra peygambere zevce olmustur ama din dusmani islam kiligina girmis munafiklar yada dinszler hz Aise 9 yasinda evlenmis diyorlar bunun neresi kabul edilir boyle iftira atilirmi simdi diycenki kaynak var bizimde kaynağimiz var ozaman hz Aise 18 yasinda evlenmistir.Allah iftira atanlari iki cihandada kahri perisan etsin tekrar diyom musluman olmayan islama hakaret eden acizler lutfen cesedlerini sakin camiye getirip namazi kilinmasin sende sana diyom sende ölunce cenazeni sakin camiye getirmesinler diye vasiyet ver dostum tamm.eyer serefiniz varsa bunu yaparsiniz
Mide bulandırıcıların en kötüsü bu olay.
Cahiliyet zamanında bir kimse kendi üvey annesiyle bile evlendiği halde azatlısı olan bir kölesinin vefatından veya boşamasından sonra eşiyle evlenemezdi. Bunu caiz görmüyorlardı. İşte bu cahlliyyet âdeti de bu ilâhi emir ile ortadan kaldırılmış bulundu, (ve Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu) Zeynep Radıyallâhu Anha'nın nikahı hakkındaki ilâhî takdir yerine gelmiş oldu. Evvela: Zeyd ile evlendirilmesi, sonra da Resûlullah'ın eşlerinden olmak şerefine nail bulunması: bütün ilâhi takdirlerin birer tecellisinden başka değildir. "Zeyd Bin Haris'e Radiallâhu Anh, Zeynep Radiallâhu Anh'a ile evlenmişti. Fakat Hz. Zeyneb'in yüksek bir aileye mensup ve kendisine karşı büyüklük gösterir bir vaziyette bulunduğunu takdir ederek onu daha sonra boşamıştı. Resûl-i Ekrem'in Zeynep Hazretlerine kalben bir meyil göstermiş olduğu iddia edilemez. Resûl-i Ekrem'in ahlakı, yüce yaratılışı buna mânidir. Öyle bir meyli bulunsa idi, onu daha evvel nikahı altına alabilirdi. Ancak o mübarek annemiz, vaktiyle Resûl-i Ekrem'in emrine itaat etmiş, sonra boşanarak üzüntülü kalmış ve Hz. Peygamber'in halası kızı bulunmuş olduğu için Yüce Peygamber Efendimiz onun hakkında bir iltifat ve bir teselli olmak üzere onu da mübarek eşleri arasında katmıştır. Hz. Aişe buyurmuştur ki: Diyanetçe Zeyneb'ten hayırlı kadın yoktur. Takva sahibi ve doğru sözlü idi. Sılai rahme riayetkar ve sadakası çok idi.
Şöyle bir soru akla gelebilir: Ayette geçen “kendi nefsinde saklı tutuyordun” ifadesi, Hz. Muhammed’in bildiği şeyi içinde sakladığı anlamına gelmiyor mu? Yani zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağını bilerek yinede içinde saklıyordu ve Allah’ın kesin hükmü bu iken Hz. Muhammed yine de neden boşanmamaları için öğüt veriyor?
Bu konuyu kısa birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:
a. Hz. Muhammed(a.s.m)’in içinde sakladığı neydi? Ayetin sibak ve siyakından öyle anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed(a.s.m); “Allah tarafından zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağı”bilgisine sahipti ve bunu içinde saklıyordu.
b. Hz. Peygamberin(a.s.m)’in bu bilgiyi içinde saklaması, Allah’ın emrine aykırı mıydı? Elbette aykırı değildi. Çünkü, Allah “kendisine mutlaka onunla evleneceksin” diye bir vahiy indirmemiştir. Bu bilgi, bir ilham, bir rüya sonucu da olabilir. Hatta bizzat Cebrail tarafından bu bilgi verilmiş olsa bile, Hz. Peygamber(a.s.m)’in bu bilgiyi bir müddet içinde saklamasının dinî, aklî, ahlakî hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü, alınan bilgide Zeynep”le bir gün evleneceği söz konusu ise de, bu evliliğin zamanı belirtilmemiş ve “derhal evleneceksin!” gibi bir emir de söz konusu olmamıştır. Çünkü, böyle bir emrin olduğunu düşünmek, her şeyden önce Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Henüz başkasının nikahlı karısı olan bir kadınla peygamberini evlendirmekle zorlaması anlamına gelen böyle bir emir ve hükmün varlığını düşünmek, ne dine, ne de imana sığar bir tarafı vardır.
c. Allah’ın halis bir kulu olan “Zeyd’in hanımını boşamasına yardımcı/ön ayak ol!” diye peygamberine talimat verdiğini düşünmek de o kadar yanlıştır.
“Sahi onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa, imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar?”(Nur, 24/50) mealindeki ayetten -Zeyd olayında olduğu gibi- herhangi bir insana karşı böyle bir tuzağın kurulduğunu düşünmenin imanla bağdaşmayacağını anlamak zor değildir.
d. Hz. Peygamber (a.s.m)’in - ileride Zeynep’le evleneceğini bildiği halde- Zeyd’e "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" demesi, çok ahlakî bir davranıştır. Çünkü, Zeyd, hanımını boşama konusunda kendisiyle istişare etmek üzere gelmiştir. Böyle kritik bir konuda “Eşini hemen boşa!” mı demeliydi? Hiçbir suçu olamayan -sırf hanımının geçimsiz tavrından rahatsız olduğu için boşamaya kalkan bir kimsenin istişare ettiği böyle bir konuda, işin düzelmesi lehine konuşmalar yapmaktan daha ahlakî bir tavır düşünülebilir mi? Böyle bir tavır sergilemek, istişarenin hakkını vermenin de bir gereğidir.
Nice istişarelerde sözümüzün tutulmayacağını bildiğimiz halde, yine de istişarenin hakkını verme adına olumlu sözler söylemişizdir. Hz. Peygamber (a.s.m)’in tutumu da bundan farklı değildir.
e. Burada önemli bir incelik daha vardır. O da şudur: Allah’ın bir şekilde bildirmesiyle elde edilen -kaderle ilgili gaybî bir bilgiye sahip olmak, sebepler dairesindeki hikmetli bilgi yollarını terk etmeyi gerektirmez. Özellikle, detayı verilmeyen, zamanı belirlenmeyen, kaza-yı muallak gibi gerçekleşmesi bazı şartlara bağlı olma ihtimali bulunan çok özet haldeki mücmel bir bilgiye dayanarak hareket etme zorunluluğu yoktur. Hz. Musa’nın Hz. Hızır’ın yaptıklarına itiraz etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir.
f. İşte burada, Hz. Peygamber(a.s.m), ileride Hz. Zeynep’le evlendirileceğine dair özet bir bilgiye sahip olabilir. Bu izdivacın gerçekleşmesi için her şeyden önce onun eski kocasından boşanmış olmasının gerekli olduğunu da elbette biliyordu. Bu şartı tehir etmekle işin biraz daha ertelenmesine çalışması son derece normal bir davranıştır. Çünkü, bir insan olarak o dönemin adetlerine göre, evlat edindiği Zeyd’den boşanmış bir kadınla evlenmek istememesi son derece doğaldır. Hatta böyle bir olay, düşmanları elinde bir koz olabilir ve imanı zayıf bazı kimseler şüpheye bile düşebilirlerdi. Demek ki, Hz. Peygamber(a.s.m)’in korkusu, yalnız şahsına karşı yapılan itirazlardan değil, aynı zamanda tebliğ etmekle yükümlü bulunduğu İslam dinine ve bazı Müslümanlara da zarar verme ihtimalinden kaynaklanıyordu. Bundan ötürü, “bulaşıcı bir hastalığın bulunduğu bir yere girmemekle, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınmak” söz konusu olduğu gibi, O da(a.s.m), Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınıyordu. Yani Zeynep’le evlenme kaderinden kaçıyor, boşanma şartının kaderine sığınıyordu. Çünkü, boşanma olmazsa evlilik de olmazdı.
g. “‘Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın’ diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı” mealindeki ifadeden hareketle tefsircilerin önemli bir kısmı bunun Hz. Peygameber(a.s.m)’e bir itap/azarlama olduğu görüşündedir. Diğer bir kısmı ise, ayetin siyak ve sibakında böyle bir itap unsuru bulunmadığına vurgu yapmışladır ki, bunun daha doğru olduğunu düşünüyoruz.
İster bir itap olsun, ister olmasın, burada önemli olan nokta, Hz. Peygamber (a.s.m)’in bir süre açıklamaktan çekindiği bir meseleyi, Kur’an’la vahiy edildikten sonra, bir saniye bile tereddüt etmeden onu -istemediği halde- insanlarla paylaşmış olmasıdır. Bu durum, bize Onun önceki bilgisi ile, vahiy olarak tespit edilen son bilgisi arasında -biz bilmezsek bile- çok büyük fark vardır. Bundan birinci konumdaki bilgiyi paylaşma zorunluluğu olmadığını da öğrenmiş oluyoruz. Ve bu husus, tek başına Hz. Muhammed (a.s.m)’in peygamberliğini onaylayan bir hakikattir. Nitekim, Hz. Aişe bu çarpıcı tabloya dikkat çekerek“Eğer Hz. Peygamber (a.s.m) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” demiştir.(bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Koray yazini okudum. Yazinizin bilimsel, sosyolojik ve psikolojik hicbir yanini göremedim. Tabiki inanç hususunda ki tercihleriniz sizi bağlar. Yalniz sizlerden istirhamimiz Muhammedin kendi calismasi olan kurani bir kez daha dikkatli okumanizi sizlerden bekleriz. Tahminim kitapların yaratici ilah tarafından gönderildiğine inandiginiz için vaziyeti kurtarmaya calismissiniz. Kullanilan ifadelerde çelişkiler var. Bu nedenle inanç istismarı yapilmadigi surece istediğinize inanabilirsiniz, bu bireylerin tercih etmek ve etmemek üzere bireysel seçenekleridir, saygi duyulur. Gerçek olan bir durum da varki asirlarca insanların hayatlarini direk etkileyen ve yaraticidandir diye insanliga yutturulan kitaplar ve peygamberlik müessesesi yaraticiya ait değil, samiri irklarina aittir. Bunun en buyuk delili kuranin ve diğer kitapların kendisidir. Saygilar.
@@ozen3038 Adem bey yazınızı okudum.Şunuda söylemeliyim ki bazı şeyleri okumakdan ziyade anlamakta çok mühimdir.Kendi aklınıza göre tahminler ve yorumlamalar yapmışsınız.Bilime göre aklımızın çok çok az kısmını kullanabilmemize rağmen her şeyi aklınızla idrak edebileceğinizi sanıyorsunuz.Sizin durumunuz psikolojik.Yoksa sizde bilirsiniz ki inanç akıldan üstündür.Aklınızın idrak edemeyeceği çoğu şeyide inancınızla bilirsiniz.Saygılı yorumunuz için teşekkür ederim.Umarım ölmeden önce ölümü anlayanlardan olursunuz.
@UC1euo4uUxgYPGEqGhRhXkrA Koray kardeşim, yorumunuzu okudum. şunu sormayı isterim. inancı akıldan üstün kılan bilimsel yaklaşım nedir. inancı akılla izah edememek mi lazım, inanmamız gereken her ne ise ona inanmak için akılla izahı mümkün olmamasımı lazım. böyle ise yaratıcı güç olan ilahımız bize aklı niye vermistir. Yapmış olduğumuz gözlemler bize şunu öğretmiştir. ilah olan güç hiç bir işi akla aykırı yapmamıştır. Akla aykırı olsa, ilah kendisini izah edemez. Ve yaratıcı güç, kendisini ifade etmek için birilerini de elçi olarak seçmez. Anlamsız ve gereksizdir. Velevki elçi seçmiş olsa onuda sadece samiri ırklarından seçmez. Yaratıcımız, kendisini zaten ortaya koyduğu güçlü bilimsel yaratmasıyla ifade etmektedir. Bunu anlamamız içinde insana; akıl, vicdan ile bilimsel öngörü dediğimiz iradeyi vermiştir. insan için bunlar yeterlidir. Yeryüzünde sıkıntılar samiri ırkı olan yahudilerin ortaya attığı dinlerle başlar. Koray kardeşim bana fil suresini, ahzap49, 50, 51,52,53,54 ü , maide 33, Tahrim suresini, daha bir sürü anlamsız sureler olmakla beraber Zariyat ta, şuara da, Hakka surelerinde de konuşanın yaratıcı ilah değil, muhammedin olduğunu, hatta diyanet İşleri, vaziyeti kurtarmak için, orjinal arapçada yaratıcımız konusmadığı halde, yaratıcı muhamede sesleniyormuş gibi kendileri cümle ilave etmişlerdir. işte Koray kardeşim bu sureleri incele ve bana düşüncelerini belirtebilirsiniz. Bu konularla ilgili youtub ta Doruktaki Beyin, Din ve mitoloji çalışması yapan kişileri takip edip onlarla ilgili fikrinizi paylaşabilirsiniz. Birde benim psikolojik yaklaştığım kanısına nasıl vardınız. Koray kardeşim, bugun dinlerin hakim olduğu coğrafyaları ve içlerinde bulundukları rezaleti, ahlaksızlıkları, yozlukları, yobazlıkları, hukuksuzlukları, bilinçsizlikleri ve cehaleti, köleleşmeyi gözden kaçırmayınız diyor saygı ve teşekkürlerimi belirtiyorum.
@@ozen3038 Adem bey bir sinek kanadını dahi yoktan var edemeyen bilime bu kadar takılmayın çünkü her geçen
gün bulunan bulgularda yanlışlıklar buluyor ve bulamadıkları ve bulamıyacaklarının bahsi dahi edilmiyor.
Her şeyi idrak yeteneğimiz olsaydı yaradılan mı olurduk yaratan mı? Gözlermleriniz beşeridir yanılmaya
mahkumdurlar.Aklın idrak edemeyeceği nice durumlar vardır.Ruh gibi akıl,düşünce gibi inancımızla bunları biliriz.
Allah göze görme yetisi vermiştir.Ya uyurken gördüğümüz nedir? Demek göz olmadanda isterse gördürür.
Allahın bize verdiği idrak kadar gelişmeleri anlayabiliriz.Yoksa aciz yaradılanlarız.
Tekrardan kendi yorumunuz olan Allah elçi seçmez diyorsunuz Allah vesilelerle
Peygamber efendimize meleklerle biz kullarına peygamberleriyle hitap etmiştir.
Bu düşünceyle tam tersi olsaydı o zamanda neden Peygamber yollamadı dicektiniz.
Kendi iç dünyanızda olan psikolojik travmalarla çelişkilere boğulmuşsunuz.
Arapça ve Türkçe arasındaki farklardan sebep Türkçe karşılığına tabiki eklemeler
olucak arapçada o kelimenin iç manası zaten ona karşılık geliyor.
Misal şam bölgesinde olucak savaşdan bahseden arapçada siz bunu suriyedeki şam zannederken arapçada
şam bir bölgenin ismi olması gibi.
Dinlerin olduğu bölgelerdeki sadece olumsuzlukları yazıyorsunuz bunun dinle ne ilgisi var?
Allah çalmayın diyor cezası el kesmeye kadar varıyor.Ama insan ayete uymadığı gibi
Yasada elini kesmeyip beşeri kanunlarla hüküm ettiği için kötülük daha çok yaylıyor
ne için? Allahın kanunlarına uyulmadığından.Bozulmuş dinlerin durumunu bahis dahi yapmıyorum.
Bende size risale-i Nur medreselerine gidip sohetlerine katılmanızı tavsiye ediyorum.
Adem bey tekrardan saygılı yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Doğru bilinen bircok yanlış var, onun icin yanlış anlaşılıyor. Sağlıklı bilgi şart:
-Zeynep peygamberimizin yakını yani akrabalar, bu bir.
-Zeyd peygamberimizden sadece 9 yaş küçük, yani peygamberimiz ona babalık değil abilik yaptı, bu iki.
-Kuran evlatliğa yabancı statüsü veriyor, bu üç.
-Zeynep peygamberimizin gelini değil çünkü Zeyd Peygamberimizin öz çocuğu değil. Zeydin öz babası Zeynep'e gelinim der, buda dört.
Maalesef bazı inatçı kafalar tıpkı o dönemin müşrikleri gibi tekrarlayıp duruyor. Onların derdi gerçeği öğrenmek değil, cehalet satmak.
Ya hu ben arkadaşımın kız arkadaşı ile konuşurken gözünün içine bakmıyorum ayetin mesajına bak o senin evlatlığın değil istediğin gibi evlenebilirsin ne hikmetli ne evrensel güzel bir mesaj !!!
yanlis biliyormusum aydinlattin bütün sihir bozuldu
@@yunusemrecetinkaya2247 H.z İsa yı baba olmaksızın yaratan Allah'a nasıl iftira atıp baba , ana , kutsal ruh dediler . Sizde Allah'a iftira atın . Sizler fizik dersinde döl am göt dediğinde hoca salak salak sırıtan . Ancak Allah ayette huriden bahsedince sapık diyen tiplersiniz . Akıl yok olsa daha diyaloğa giricem ama .
Abi sen bizimle taşakmi geçiyon
Ulan ne masallara inanıyorsunuz yemin ederim. allahin işine bak sen Muhammed ile Zeynep'i nikahlıyor puhahahahah
Çok duygusal nerdeyse ağliyacam güzel bir erotik filme konu olur
Kuranı türkçe okuma diyorlar ısrarla nedeni ortada
Kurani tevcidli oku anlami guzellessin turkcede okuki ne yazdigini anla kim diyor turkce okuma diye
türkçesi var oku ama anlama kıtlığı oldumu insanda okusana
Yanliş mi anladım peygamber ne zaman sıkışsa bir ayet geliyor
@Rese Türkiye kardesim sen diyosun simdi bu olay dogrumu????
MGTOW - TÜRKİYE BİLGİSİZ CAHİL ÖNCEKİ SİTELERDE DEDİĞİM GİBİ ARAŞTIR ARAŞTIR TEFSİR DENİLEN BİTŞEY VAR AYETİ OKU ANLIYARAK OKU
MGTOW - TÜRKİYE BİLGİSİZ CAHİLLİK BUNA DENİR HARBİDEN ÇOK CAHİL BİR İNSANSIN YAZDIĞIN YORUMUN ZATEN CEVABINI VERDİM NE KADAR ANLAMAZ BİR CAHİLSİN TEKRARDAN YAZIYIM ANLAMAK İSTEMEYEN BİLGİSİZ CAHİL
AHZÂB SURESİ 37 AYET TEFSİRİ
Bazı tefsir kitaplarında Hz. Peygamber’in Zeyneb’le evlenmesi konusunda birçok akla hayale gelmez rivayetler nakledilmiştir. Bunlara göre güya Peygamber aleyhisselâm bir gün, açık kapıdan Zeyneb’i görmüş, onun güzelliğine vurulmuş ve “Ey gönülleri evirip çeviren rabbim! Sen her noksandan uzaksın!” demiş, Zeyneb bu sözü duyup kocasına haber vermiş, kocası Zeyd bu sözden, onun Zeyneb’i beğendiği ve kendisiyle evlenmek istediği sonucunu çıkarmış, kendisine gelerek Zeyneb’i boşamak istediğini söylemiş, Hz. Peygamber bunu kabul etmemiş, fakat Zeyd onu dinlemeyip karısını boşadıktan sonra onunla evlenmiş... (Zemahşerî, III, 427). İbn Kesîr ve İbnü’l-Arabî bu rivayetleri hatırlattıktan sonra çok önemli tenkitler yapmışlar, sened ve metin yönlerinden bu rivayetlerin sahih olmasının mümkün olmadığını belirtmişler, günümüz ilim yolcuları için de geçerli bulunan uyarılarda bulunmuşlardır (İbn Kesîr, VI, 420; İbnü’l-Arabî, III, 1542 vd.). Kur’an metnine, sahih rivayetlere ve genel ilkelere göre tesbit edildiğinde olayın gerçek öyküsü şöyledir: Zeyneb Hz. Peygamber’le evlenmeyi arzu ediyordu, mehir bile istemeksizin onun eşi olmayı teklif etmişti. Yakın akraba oldukları için örtünme emri gelmeden önce Peygamberimiz Zeyneb’i sık sık görüyor ve onu her yönüyle tanıyordu, çekici bir kadın olmasına rağmen bu teklifi kabul etmedi. Aradan zaman geçmiş, yukarıda sözü edilen sosyal değişimin perçinlenmesine sıra gelmişti. Bu uygulama için uygun bir örnek olarak Zeyneb, pek de istekli olmamakla beraber, Resûlullah’ın tebliğ ettiği emre uydu, köle olarak Hz. Peygamber’e verildiği halde onun ve Allah’ın müstesna lutuflarına mazhar olan Zeyd ile evlendi. Bu evlilik bir yıldan biraz fazla sürdü. Sosyal değerler ve örfe dayalı duygular kısa zamanda değişmediği için Zeyneb kocasını küçük görüyor, ona karşı sert ve kırıcı davranıyordu. Zeyd’in de aklından onu boşamak geçiyor, fakat kendilerini Peygamber evlendirdiği için bunu yapamıyordu. Bu esnada Allah Teâlâ peygamberine, Zeyneb’in boşanacağını ve kendisinin eşi olacağını bildirmişti. Çok geçmeden Zeyd, boşama niyetini açmak üzere Hz. Peygamber’e geldi, Zeyneb’den şikâyette bulundu, boşamak istediğini açıkladı. Hz. Peygamber, özel bilgisine göre değil, genel, objektif hukuk ve ahlâk kurallarına göre davranarak, bu arada halkın, özellikle münafıkların, “evlâtlığın boşadığı eş ile evlenme” konusunu kötüye kullanıp dedikodu yapmalarından da çekinerek Zeyd’e, eşini boşamamasını tavsiye etti. Buna rağmen Zeyd eşini boşadı. Dul kalan Zeyneb, önemli bir inkılâbın yerleşmesinde fedakârca rol aldığı için ödüllendirilmeyi hak etmişti. Allah ona dünyada bu ödülü, peygamber eşi olma şerefine nâil kılarak vermeyi murat etti. Muradını Peygamber’ine bildirdi, o da emri yerine getirdi.
Meâlinde geçen “saklama” ve “çekinme”nin mâkul açıklamaları vardır. İleride Zeyneb’in boşanacağı ve Hz. Peygamber’in eşi olacağı bilgisi, Allah’ın ona verdiği bir sırdı, nasıl olsa zamanı gelince açıklanacaktı. Bu sırrı önceden açıklamasının birçok sakıncası da vardı. Bu sebeple “Allah’ın ileride açıklayacağı bir şeyi gizliyordun” cümlesi bir kınama değil vâkıanın ifadesidir. “Kendisinden çekinme hususunda Allah’ın önceliği bulunduğu halde sen halktan çekiniyordun” cümlesi de iki mânaya gelebilir: 1. “Sen Allah’tan çok halktan çekiniyorsun”; 2. “Kendisinden çekinilecek olan Allah’tır; O evlenmeni emrettiğine göre halk istediğini söylesin, onlardan çekinmene gerek yoktur.” Birinci mâna Hz. Peygamber için söz konusu olamaz; çünkü o bütün yapıp ettikleriyle yalnız Allah’tan korktuğunu ve O’na itaat ettiğini ispat etmiştir. İslâm’a inansın inanmasın hiçbir kimse onun, halkı memnun etmek için Hakk’ın emrine aykırı davrandığını söyleyemez. Geriye muteber ve tutarlı mâna olarak ikincisi kalmaktadır. Zaten sûrenin başında, hem Hz. Peygamber hem de müminler, münafıkların yapacakları dedikodular ve çevirecekleri dolaplar karşısında uyarılmışlar, bunlara hazırlanmışlardı. Yukarıdaki cümle de aynı mahiyette bir uyarı hatta teselliden ibarettir.
MGTOW - TÜRKİYE BİLGİSİZ CAHİL DAH UOBAZIN NE OLDUĞUNU BİLMİYORSUN CAHİL DOĞRULARI ANLATMAK YOBAZLIKMI OLUYOR BİLGİSİZ CAHİL KÜFÜRE GELİNCE SENİN SEVİYENE DÜŞMEM KÜFÜR YASAK BİZE SİZ İSLAM DİNİNDEN SAPANLAR CEVAP VEREMEDİĞİNİZ ZAMAN SADECE KÜFÜR ATIYORSUNUZ BİLGİSİZ CAHİL OLDUĞUNUZ BURDAN BELLİ
Tefsirin anlamı yorumlamaktır. Bakın yorumlamak diyorum yani ayet olduğu iddia edilen kelimeleri insanlar uyanmasın diye eğip bükmektir kurtarmaya çalışmaktır. Dolayısıyla subjektiftir, taraflı bir bakış açısına sahiptir kesinliği yoktur. Bir ayetin doğru olduğunu tefsirle ispat edemezsiniz yani.
Günümüzde kimse böyle bir nasanla arkadaşlık yapmaz bu kişi peygamber !!!
Çok agladim zeyd ne kadar ezilmiş ne kadar gururini aýaga alinmiş bu nasil olur ?buni öncede duymuşdum üzülmüşdim
Bu agamdir ne yapsa yeridir diyen marabalarin devrinde olur, tamamen kolecilik anlayışıni empoze ediyor.
@Hakan Yılmaz fkkdksmd tamam
Gözünüz o kadar körki video daki mantık hatalarını göremiyorsunuz yada görmek istemiyosunuz
@@omermahmutoglu4935 Toplanın bu olayın aslını anlatayım size: Bu olay Kur'an-ı Kerim'de evlatlıklar ile ilgili ayetten sonra örnek teşkil etmesi adına inmiştir. Kitabımıza göre bir kişinin senin evladın olması için 2 yol vardır. Ya kan bağı ya da süt bağı olacak. Bu durumda Hz. Zeyd bin Harise aslında peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)'in evladı olmuyor. Bu açıklamadan yola çıkarakta gelini diyemeyiz. Yani aslında Hz.Zeynep gelini değildir. Kur'an-ı Kerime göre her yoldan geçeni veya her kalbin ısındığı kişiyi evladın ilan edemesin. Evlat edinemezsek yetime ve garibana kim sahip çıkacak derseniz eğer; Bu durumda çocuk buluğ çağına gelene kadar evinde hem hayata alışması hem de aile sevgisi görmesi için bakabilirsin. Buluğ çağından sonra ancak dışarıdan destek olabilirsin. Umarım güzel bir biçimde açıklamışımdır. Birde bu uygulamanın en büyük faydalarından birisi aile kavramın belirginleştirmek ve miras kavgalarını önlemek. Eğer oturup biraz düşünürseniz bütün taşların yerli yerine oturduğunu anlarsınız. Misal bu gün evlatığın dil ile değilde kan veya süt yolu gibi net bağlar ile oluşması evliliklerde ailelerimizin gelinlerini veya damatlarını diğer aile üyeleri ile aynı sevmesini sağlar. Yoksa farz-ı misal Annen, geline kızım diye sevince sen gelini ile kardeş olup nikah düşmüyor. Miras konusunu zaten açıklamaya gerek yok.
@@omermahmutoglu4935 Dostum her duyduğun şeye mantık hatası damgası yapıştırmak kolay. Sıkıysa birde ileriyi ve geriyi araştırıpta bunu söyle.
@@omermahmutoglu4935 Evlatlık için 2 Şart var; Kan veya Süt. Diyelim ki evlatlık sözlede geçicek olsaydı senin anan baban gelinlerini kızım diye sevince o kişi artık senin eşin değil kardeşin olacaktı.
ağzına sağlık
Dostum birde bu vidieoya bak ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
@@bozqurd1673 ONU SEYRETTİM 2018 YILINDA
Bu bilgiler doğru değildir. Nitekim, İbn Kesir, bazı tefsir ve hadis kaynaklarında yer alan bu bilgilerin doğru olmadığını belirterek bunlara yer vermemiştir. (bk. İbn Kesir, Ahzab, 33/36-37. ayetlerin tefsir)
İbn Aşur’un da belirttiği gibi, Hz. Zeyneb Hz. Peygamberin halasının kızıdır. Kendisi istemediği halde, Hz. Peygamberin tavsiyesi üzerine Hz. Zeyd ile evlenmeyi kabul etmiştir.
bana inanırmısın bilmiyorum ama bunlara başta bende inanmadım ilk başta ebu cafer teberiyi araştırdım müslümanlıktaki en büyük tefsir yazarı olarak kabul ediliyor diye teberi tarihini alıp okudum türkçesini sonra oturup arapçasını buldum ve o arapçayı bir suriyeliye okutturdum bu yazanlar gerçek k.b anlattığı gibi adamın teberi tarihi 4 cildi var hangi cildinde hatırlamıyorum ama arapçasını bulup okursan doğruyu görürsün sende
kanala video yüklüyorum izle.
Bazı tefsir kitaplarında Hz. Peygamber’in Zeyneb’le evlenmesi konusunda birçok akla hayale gelmez rivayetler nakledilmiştir. Bunlara göre güya Peygamber aleyhisselâm bir gün, açık kapıdan Zeyneb’i görmüş, onun güzelliğine vurulmuş ve “Ey gönülleri evirip çeviren rabbim! Sen her noksandan uzaksın!” demiş, Zeyneb bu sözü duyup kocasına haber vermiş, kocası Zeyd bu sözden, onun Zeyneb’i beğendiği ve kendisiyle evlenmek istediği sonucunu çıkarmış, kendisine gelerek Zeyneb’i boşamak istediğini söylemiş, Hz. Peygamber bunu kabul etmemiş, fakat Zeyd onu dinlemeyip karısını boşadıktan sonra onunla evlenmiş... (Zemahşerî, III, 427). İbn Kesîr ve İbnü’l-Arabî bu rivayetleri hatırlattıktan sonra çok önemli tenkitler yapmışlar, sened ve metin yönlerinden bu rivayetlerin sahih olmasının mümkün olmadığını belirtmişler, günümüz ilim yolcuları için de geçerli bulunan uyarılarda bulunmuşlardır (İbn Kesîr, VI, 420; İbnü’l-Arabî, III, 1542 vd.). Kur’an metnine, sahih rivayetlere ve genel ilkelere göre tesbit edildiğinde olayın gerçek öyküsü şöyledir: Zeyneb Hz. Peygamber’le evlenmeyi arzu ediyordu, mehir bile istemeksizin onun eşi olmayı teklif etmişti. Yakın akraba oldukları için örtünme emri gelmeden önce Peygamberimiz Zeyneb’i sık sık görüyor ve onu her yönüyle tanıyordu, çekici bir kadın olmasına rağmen bu teklifi kabul etmedi. Aradan zaman geçmiş, yukarıda sözü edilen sosyal değişimin perçinlenmesine sıra gelmişti. Bu uygulama için uygun bir örnek olarak Zeyneb, pek de istekli olmamakla beraber, Resûlullah’ın tebliğ ettiği emre uydu, köle olarak Hz. Peygamber’e verildiği halde onun ve Allah’ın müstesna lutuflarına mazhar olan Zeyd ile evlendi. Bu evlilik bir yıldan biraz fazla sürdü. Sosyal değerler ve örfe dayalı duygular kısa zamanda değişmediği için Zeyneb kocasını küçük görüyor, ona karşı sert ve kırıcı davranıyordu. Zeyd’in de aklından onu boşamak geçiyor, fakat kendilerini Peygamber evlendirdiği için bunu yapamıyordu. Bu esnada Allah Teâlâ peygamberine, Zeyneb’in boşanacağını ve kendisinin eşi olacağını bildirmişti. Çok geçmeden Zeyd, boşama niyetini açmak üzere Hz. Peygamber’e geldi, Zeyneb’den şikâyette bulundu, boşamak istediğini açıkladı. Hz. Peygamber, özel bilgisine göre değil, genel, objektif hukuk ve ahlâk kurallarına göre davranarak, bu arada halkın, özellikle münafıkların, “evlâtlığın boşadığı eş ile evlenme” konusunu kötüye kullanıp dedikodu yapmalarından da çekinerek Zeyd’e, eşini boşamamasını tavsiye etti. Buna rağmen Zeyd eşini boşadı. Dul kalan Zeyneb, önemli bir inkılâbın yerleşmesinde fedakârca rol aldığı için ödüllendirilmeyi hak etmişti. Allah ona dünyada bu ödülü, peygamber eşi olma şerefine nâil kılarak vermeyi murat etti. Muradını Peygamber’ine bildirdi, o da emri yerine getirdi.
Meâlinde geçen “saklama” ve “çekinme”nin mâkul açıklamaları vardır. İleride Zeyneb’in boşanacağı ve Hz. Peygamber’in eşi olacağı bilgisi, Allah’ın ona verdiği bir sırdı, nasıl olsa zamanı gelince açıklanacaktı. Bu sırrı önceden açıklamasının birçok sakıncası da vardı. Bu sebeple “Allah’ın ileride açıklayacağı bir şeyi gizliyordun” cümlesi bir kınama değil vâkıanın ifadesidir. “Kendisinden çekinme hususunda Allah’ın önceliği bulunduğu halde sen halktan çekiniyordun” cümlesi de iki mânaya gelebilir: 1. “Sen Allah’tan çok halktan çekiniyorsun”; 2. “Kendisinden çekinilecek olan Allah’tır; O evlenmeni emrettiğine göre halk istediğini söylesin, onlardan çekinmene gerek yoktur.” Birinci mâna Hz. Peygamber için söz konusu olamaz; çünkü o bütün yapıp ettikleriyle yalnız Allah’tan korktuğunu ve O’na itaat ettiğini ispat etmiştir. İslâm’a inansın inanmasın hiçbir kimse onun, halkı memnun etmek için Hakk’ın emrine aykırı davrandığını söyleyemez. Geriye muteber ve tutarlı mâna olarak ikincisi kalmaktadır. Zaten sûrenin başında, hem Hz. Peygamber hem de müminler, münafıkların yapacakları dedikodular ve çevirecekleri dolaplar karşısında uyarılmışlar, bunlara hazırlanmışlardı. Yukarıdaki cümle de aynı mahiyette bir uyarı hatta teselliden ibarettir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 386-388
Ya sen neyden bahsediyon bilader?Evlenmişler mi evlenmişler neyi anlatiyon daha sen? Şu ayet incilde tevratta yazsa her gün televizyonlar anlatip ayağa kaldirirsiniz ama kuranda yazinca saçma sapan şeylerle bu uygunsuz olayi savunmaya calisiyosunuz
Hz. Peygamberin, bir gün Zeyneb’in güzelliğinin farkına varması neticesinde Zeyd’in onu boşadığı zannını uyandıran ve nakil yönünden de sahih olmayan rivayetin, muhtevası da makul değildir. Zira halası kızı olarak öteden beri tanıyıp evlenmelerinde de tam bir aracılık yapan Hz. Peygamber’in onu yeni fark ettiği iddiasını doğru bulmak mümkün değildir.
Bazı kimseler Hz. Peygamber'in Zeyneb'le evlenmesi konusunda birçok akla hayale gelmez sözler söylemişlerdir. Bunlara göre güya Peygamber aleyhisselâm bir gün, açık kapıdan Zeyneb'i görmüş, onun güzelliğine vurulmuş ve "Ey gönüller elinde olan, onları evirip çeviren Rabbim! Sen her noksandan uzaksın!" demiş, Zeyneb bu sözü duyup kocasına haber vermiş, kocası Zeyd bu sözden, onun Zeyneb'i beğendiği ve kendisiyle evlenmek istediği sonucunu çıkarmış, kendisine gelerek Zeyneb'i boşamak istediğini söylemiş, Hz. Peygamber bunu kabul etmemiş, fakat Zeyd onu dinlemeyip karısını boşadıktan sonra onunla evlenmiş.
İbn Kesîr ve İbnü'l-Arabî bu rivayetleri hatırlattıktan sonra çok önemli tenkitler yapmışlar ve bu rivayetlerin sahih olmasının mümkün olmadığını belirtmişler, günümüz ilim yolcuları için de geçerli bulunan uyarılarda bulunmuşlardır.( İbn Kesîr, VI, 420; İbnü'l-Arabî, III, 1542 vd.; Krş. Zemahşerî, III, 427)
Kur'an metnine, sahih rivayetlere ve genel ilkelere göre tespit edildiğinde olayın gerçek öyküsü şöyledir: Hz. Zeyneb Hz. Peygamber'le evlenmeyi arzu ediyordu, mehir bile istemeksizin onun eşi olmayı teklif etmişti. Yakın akraba oldukları için örtünme emri gelmeden önce Peygamberimiz Zeyneb'i sık sık görüyor ve her yönüyle tanıyordu, çekici bir kadın olmasına rağmen bu teklifi kabul etmedi. Aradan zaman geçmiş, yukarıda sözü edilen sosyal değişimin perçinlenmesine sıra gelmişti. Bu uygulama için uygun bir örnek olarak Zeyneb, pek de istekli olmamakla beraber, Resûlullah'ın tebliğ ettiği emre uydu, köle olarak Hz. Peygamber'e verildiği halde onun ve Allah'ın müstesna lütuflarına mazhar olan Hz. Zeyd ile evlendi. Bu evlilik bir yıldan biraz fazla sürdü. Sosyal değerler ve örfe dayalı duygular kısa zamanda değişmediği için Hz. Zeyneb kocasını küçük görüyor, ona karşı sert ve kırıcı davranıyordu. Zeyd'in de kafasından onu boşamak geçiyor, fakat kendilerini Peygamber evlendirdiği için bunu yapamıyordu. Bu esnada Allah Teâlâ Peygamberi'ne, Hz. Zeyneb'in boşanacağını ve kendisinin eşi olacağını bildirmişti. Çok geçmeden Zeyd, boşama niyetini açmak üzere Hz. Peygamber'e geldi, Zeyneb'den şikâyette bulundu, boşamak istediğini açıkladı. Hz. Peygamber, özel bilgisine göre değil, genel, objektif hukuk ve ahlâk kurallarına göre davranarak, bu arada halkın, özellikle münafıkların, "evlâtlığın boşadığı eş ile evlenme" konusunu kötüye kullanıp dedikodu yapmalarından da çekinerek Hz. Zeyd'e, eşini boşamamasını tavsiye etti. Buna rağmen Hz. Zeyd esini boşadı. Dul kalan Hz. Zeyneb önemli bir inkılâbın yerleşmesinde fedakârca rol aldığı için ödüllendirilmeyi hak etmişti. Allah ona dünyada bu ödülü, Peygamber eşi olma şerefine nâil kılarak vermeyi murad etti. Muradını Peygamber'ine bildirdi, o da emri yerine getirdi.
Ayette geçen "saklama" ve "çekinme"nin mâkul açıklamaları vardır. İleride Hz. Zeyneb'in boşanacağı ve Hz. Peygamber'in eşi olacağı bilgisi, Allah'ın ona verdiği bir sırdı, nasıl olsa zamanı gelince açıklanacaktı. Bunun önceden açıklamasının birçok sakıncası da vardı. Bu sebeple "Allah'ın ileride açıklayacağı bir şeyi gizliyordun" cümlesi bir kınama değil vakıanın ifadesidir.
"Kendisinden çekinme hususunda Allah'ın önceliği bulunduğu halde sen halktan çekiniyordun" cümlesi de iki mânaya gelebilir:
1. "Sen Allah'tan çok halktan çekiniyorsun";
2. "Kendisinden çekinilecek olan Allah'tır; O evlenmeni emrettiğine göre halk istediğini söylesin, onlardan çekinmene gerek yoktur."
Birinci mâna Hz. Peygamber için söz konusu olamaz; çünkü o bütün yapıp ettikleriyle yalnız Allah'tan korktuğunu ve O'na itaat ettiğini ispat etmiştir. İslâm'a inansın inanmasın hiçbir kimse onun, halkı memnun etmek için Hakk'ın emrine aykırı davrandığını söyleyemez. Geriye muteber ve tutarlı mâna olarak ikincisi kalmaktadır. Zaten sûrenin başında, hem Hz. Peygamber hem de müminler, münafıkların yapacakları dedikodular ve çevirecekleri dolaplar karşısında uyarılmışlar, bunlara hazırlanmışlardı, Yukarıdaki cümle de aynı mahiyette bir uyarı hatta teselliden ibarettir.(Kur'an Yolu, Diyanet, İlgili ayetin tefsiri)
Cahiliyet zamanında bir kimse kendi üvey annesiyle bile evlendiği halde azatlısı olan bir kölesinin vefatından veya boşamasından sonra eşiyle evlenemezdi. Bunu caiz görmüyorlardı. İşte bu cahlliyyet âdeti de bu ilâhi emir ile ortadan kaldırılmış bulundu, (ve Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu) Zeynep Radıyallâhu Anha'nın nikahı hakkındaki ilâhî takdir yerine gelmiş oldu. Evvela: Zeyd ile evlendirilmesi, sonra da Resûlullah'ın eşlerinden olmak şerefine nail bulunması: bütün ilâhi takdirlerin birer tecellisinden başka değildir. "Zeyd Bin Haris'e Radiallâhu Anh, Zeynep Radiallâhu Anh'a ile evlenmişti. Fakat Hz. Zeyneb'in yüksek bir aileye mensup ve kendisine karşı büyüklük gösterir bir vaziyette bulunduğunu takdir ederek onu daha sonra boşamıştı. Resûl-i Ekrem'in Zeynep Hazretlerine kalben bir meyil göstermiş olduğu iddia edilemez. Resûl-i Ekrem'in ahlakı, yüce yaratılışı buna mânidir. Öyle bir meyli bulunsa idi, onu daha evvel nikahı altına alabilirdi. Ancak o mübarek annemiz, vaktiyle Resûl-i Ekrem'in emrine itaat etmiş, sonra boşanarak üzüntülü kalmış ve Hz. Peygamber'in halası kızı bulunmuş olduğu için Yüce Peygamber Efendimiz onun hakkında bir iltifat ve bir teselli olmak üzere onu da mübarek eşleri arasında katmıştır. Hz. Aişe buyurmuştur ki: Diyanetçe Zeyneb'ten hayırlı kadın yoktur. Takva sahibi ve doğru sözlü idi. Sılai rahme riayetkar ve sadakası çok idi.
Şöyle bir soru akla gelebilir: Ayette geçen “kendi nefsinde saklı tutuyordun” ifadesi, Hz. Muhammed’in bildiği şeyi içinde sakladığı anlamına gelmiyor mu? Yani zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağını bilerek yinede içinde saklıyordu ve Allah’ın kesin hükmü bu iken Hz. Muhammed yine de neden boşanmamaları için öğüt veriyor?
Bu konuyu kısa birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:
a. Hz. Muhammed(a.s.m)’in içinde sakladığı neydi? Ayetin sibak ve siyakından öyle anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed(a.s.m); “Allah tarafından zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağı” bilgisine sahipti ve bunu içinde saklıyordu.
b. Hz. Peygamberin(a.s.m)’in bu bilgiyi içinde saklaması, Allah’ın emrine aykırı mıydı? Elbette aykırı değildi. Çünkü, Allah “kendisine mutlaka onunla evleneceksin” diye bir vahiy indirmemiştir. Bu bilgi, bir ilham, bir rüya sonucu da olabilir. Hatta bizzat Cebrail tarafından bu bilgi verilmiş olsa bile, Hz. Peygamber(a.s.m)’in bu bilgiyi bir müddet içinde saklamasının dinî, aklî, ahlakî hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü, alınan bilgide Zeynep”le bir gün evleneceği söz konusu ise de, bu evliliğin zamanı belirtilmemiş ve “derhal evleneceksin!” gibi bir emir de söz konusu olmamıştır. Çünkü, böyle bir emrin olduğunu düşünmek, her şeyden önce Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Henüz başkasının nikahlı karısı olan bir kadınla peygamberini evlendirmekle zorlaması anlamına gelen böyle bir emir ve hükmün varlığını düşünmek, ne dine, ne de imana sığar bir tarafı vardır.
c. Allah’ın halis bir kulu olan “Zeyd’in hanımını boşamasına yardımcı/ön ayak ol!” diye peygamberine talimat verdiğini düşünmek de o kadar yanlıştır.
“Sahi onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa, imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar?”(Nur, 24/50) mealindeki ayetten -Zeyd olayında olduğu gibi- herhangi bir insana karşı böyle bir tuzağın kurulduğunu düşünmenin imanla bağdaşmayacağını anlamak zor değildir.
d. Hz. Peygamber (a.s.m)’in - ileride Zeynep’le evleneceğini bildiği halde- Zeyd’e "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" demesi, çok ahlakî bir davranıştır. Çünkü, Zeyd, hanımını boşama konusunda kendisiyle istişare etmek üzere gelmiştir. Böyle kritik bir konuda “Eşini hemen boşa!” mı demeliydi? Hiçbir suçu olamayan -sırf hanımının geçimsiz tavrından rahatsız olduğu için boşamaya kalkan bir kimsenin istişare ettiği böyle bir konuda, işin düzelmesi lehine konuşmalar yapmaktan daha ahlakî bir tavır düşünülebilir mi? Böyle bir tavır sergilemek, istişarenin hakkını vermenin de bir gereğidir.
Nice istişarelerde sözümüzün tutulmayacağını bildiğimiz halde, yine de istişarenin hakkını verme adına olumlu sözler söylemişizdir. Hz. Peygamber (a.s.m)’in tutumu da bundan farklı değildir.
e. Burada önemli bir incelik daha vardır. O da şudur: Allah’ın bir şekilde bildirmesiyle elde edilen -kaderle ilgili gaybî bir bilgiye sahip olmak, sebepler dairesindeki hikmetli bilgi yollarını terk etmeyi gerektirmez. Özellikle, detayı verilmeyen, zamanı belirlenmeyen, kaza-yı muallak gibi gerçekleşmesi bazı şartlara bağlı olma ihtimali bulunan çok özet haldeki mücmel bir bilgiye dayanarak hareket etme zorunluluğu yoktur. Hz. Musa’nın Hz. Hızır’ın yaptıklarına itiraz etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir.
Allah C.C.nnsenden sonsuz razi olsun kardesim.benim anlatamadiklarimi sen doktun. Cok sinirlendiydim verilen yanlis bilgilere.selametlr
ALLAH sorularlaislamiyetten razı olsun, bu kaynak onlara aittir.
Bizim milletimiz alışmış kulaktan dolma bilgilere
Biri dünya düz der biride olabilir bence diyerek destekler
Halbu ki araştırmak akıllarına gelmez veya işlerine gelmez.
Kişiye özel ayet diyorsun, ancak yolu geçerken sola bakıp sağa bakmıyorsun bence her iki tarafada bak, sağda duranlar ne için sağda durmuş hangi gerekçeyle durma gereği duymuş bunları araştır.
"Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir." (Bakara, 2/256)
Tefsiri:
Fakat dinde zorlama yoktur. Allah onu zorla kimseye vermez. Dini, kişinin kendi tercihi ile dilemesi gerekir. Dinde zorlama kanunu yoktur. Bunu böyle anlamalıdır. Çünkü "fi'd-dîn" (dinde) ifadesi, "ikrah"a müteallik değil (zorlama ile ilgili değil) haberdir. Mânânın aslı "zorlama, dinde yoktur" demek olur. Yani sadece dinde değil, her neye olursa olsun, zorlama cinsinden hiçbir şey, hak din olan İslâm dininde yoktur.
Din çerçevesinde zorlama kaldırılmıştır. Dinin konusu, zorunlu fiiller, davranışlar değil; isteğe bağlı fiiller ve davranışlardır. Bunun için isteğe bağlı hareketlerden birisi olan zorlama dinde yasaklanmıştır. Kısaca kaldırılan veya yasaklanan zorlama, yalnız dinde zorlama değil; herhangi bir şeye olursa olsun, zorlama türünün hepsidir. Yoksa dinde dine zorlama yoktur, ama dünyaya zorlama olabilir demek değildir. Belki dünyada zorlama bulunabilir; ama dinde, dinin hükmünde, dinin dairesinde olmaz veya olmamalıdır. Dinin özelliği, zorlamak değil, bilakis zorlamadan korumaktır. Bundan dolayı İslâm dininin gerçekten hakim olduğu yerde zorlama bulunmaz veya bulunmamalıdır.
İslâm dini her şeyden önce köleliği yalnız savaş esirlerine münhasır kılmış, diğer kaynaklara izin vermemiştir. Bunun yanında Allah rızâsına kavuşmak isteyen müslümanların samimiyetle benimsedikleri gönüllü köle âzat etme alışkanlığını yerleştirmek, ayrıca bazı günahların kefâreti olarak köle âzadını şart koşmak suretiyle köleler için hürriyete kavuşma yollarını çoğaltmıştır. (Mâide, 5/89; Mücâdele, 58/3)
Yalnız İslâm hukukunda görülen bir uygulama olarak da devlet, gelirlerinin belirli bir bölümünü köle âzadına tahsis etmiştir.(Tevbe, 9/60)
Bu arada İslâmiyet kölelere birçok noktada hürlere yakın bir hukukî statü vermiş ve bunu sosyal hayatta uygulamaya koyarak onlara hürriyetlerine kavuşuncaya kadar insanca yaşama imkânı sağlamıştır. Köle ve câriyelerle evlenmenin teşvik edilmesi (Bakara 2/221; Nisâ 4/25), kölelere karşı kötü muamelenin yasaklanıp onlara iyi davranmanın dinî ve hukukî bir sorumluluk haline getirilmesi (Nisâ 4/36; Müsned, I, 78; IV, 35-36; Buhârî, “Îmân”, 22; Müslim, “Eymân”, 29-42) bunun örnekleridir.
Bunların ne ölçüde ileri ve insanî bir anlayışı yansıttığını anlamak için İslâm toplumundaki kölelerle diğer toplumlarda -özellikle yakın zamana kadar Amerikan toplumunda- yer alan kölelerin yaşayışlarının karşılaştırılması yeterli olacaktır.
Bu kısa girişten sonra soruların cevaplarını vermeye çalışalım:
Cevap 1:
Köle ve cariye hür bir insanın malı olan, kendilerine ait hakları yok denecek kadar kısıtlı bulunan kadın (cariye) ve erkek (abd) insanlardır.. Kölelik ve cariyelik İslam'dan çok önceki devirlerden beri vardır. İnsanların köle ve cariyelere bakışı, onlara tanıdıkları haklar ve muamele biçimleri de değişik olmuştur. İslam geldiğinde dünyada ve Arabistan'da kölelik çok yaygın bulunuyordu. Köleliğin birden kaldırılması sosyal ve ekonomik birçok probleme yol açacaktı; çünkü köle sahiplerinin ekonomik ve sosyal hayatları kölelerin varlığı üzerine kurulmuştu. Hayatlarında hürriyeti tanımamış ve tatmamış olan köleler de birden serbest bırakıldıklarında ne yapacaklarını şaşıracak, belki eski efendilerine başvurarak köle olmayı isteyeceklerdi. Bu yüzden İslam, köleliği birden kaldırmak yerine önce kölelerin durumunu ıslah etmeyi, onlara -kendi iradeleriyle çalışıp bedellerini ödeyerek hür olmak dahil- bir takım haklar tanımayı tercih etti. Zaman içinde köleliğin tamamen ortadan kalkması için de tedbirler aldı, kurallar koydu.
Kölelerin durumlarını ıslah için alınan tedbirlere bazı örnekler vermek gerekirse:
Kölelere hakaret ve işkence etmek yasaklanmış, sahipleri ne yiyor ve giyiyorlarsa onlara da onların yedirilip giydirilmesi istenmiş, güçlerinin yetmediği veya zorlanacak işlere koşulmamaları, koşulurlarsa sahiplerinin onlara yardım etmeleri emredilmiştir. Bu haklar o kadar geniş tutulmuştur ki Cevdet Paşa bu yüzden şu vecize cümleyi ifade etmek durumunda kalmıştır: "İslam'da köle almak, köle olmak demektir."
Zaman içinde köleliğin tamamen ortadan kalkmasına yönelik tedbirler içinden şu kadarını hatırlatalım:
a) Bir köle bedelini ödeyerek hür olmak isterse -kölenin durumu müsait olduğu takdirde- sahibi bu teklifi kabul edecek ve ona bazı günler bu maksatla çalışması için izin verecektir.
b) Kölelerin bedelleri ödenerek azat edilmeleri için zekat bütçesine ödenek konmuştur.
c) Sahibi, -şer'î akit gereği- kadın köle ile karı koca hayatı yaşar da cariye çocuk doğurursa bu çocuk hür olduğu gibi anasının da statüsü değişmekte, "ümmü'l-veled" adını alan cariye artık alınıp satılır olmaktan çıkmakta, kocası ölünce de tam manasıyla hür olmaktadır.
d) Devamlı köleleştirmenin kaynakları ortadan kaldırılmış, geçici olarak ve daha ziyade misilleme zorunluluğu yüzünden savaş esirlerinin köle olarak gazilere dağıtılması uygun görülmüştür. Bunun dışında hür bir insanı köleleştirmek şiddetle yasaklanmış, Hz. Peygamber (asm) "Bunu yapanlar kıyamette karşılarında dâvacı olarak beni bulacaklar." buyurmuştur. Harp esirlerine yapılacak muamele hakkında karar vermek devletin yöneticilerine bırakıldığı için yöneticilerin "karşılıksız salma, bedel ile serbest bırakma, Müslüman esirler ile değişme" gibi bir karar vermeleri halinde köleliğin hiçbir meşru kaynağı kalmamış olacaktır.
e) Yemin edip vazgeçme, Ramazan orucu tutarken cinsel temas yaparak oruç bozma, kaza yoluyla adam öldürme gibi birçok durumda kölesi olana köle azat etme mecburiyeti getirilmiştir. Böyle bir mecburiyet olmadığı halde köle azat edenlere büyük mükâfatlar vadedilmiştir....
Bütün bunlara rağmen İslam tarihinde köleliğin devam etmesi ve bu insanlık ayıbını başka milletlerin, oldukça geç de olsa Müslümanlardan önce kaldırmaya teşebbüs etmeleri bazı Müslümanların kendi kusurudur; dinlerini iyi anlamamaları, Allah ve Resulü'nün maksadını gerçekleştirme konusunda titiz davranmamaları, dünya menfaatini ahiretinkine tercih etmeleri yüzünden bu böyle olmuştur. (Hayrettin Karaman, Kölelik Meselesi)
İslâmiyet neden köleliği birden bire ortadan kaldırmadı?
Neden İslâm hukuku, bu tür müesseselerle köleliği tedricen kaldırmayı gaye edindiği halde, birden bire köleliği lağvetmedi? sorusuna Hz. Peygamber (asm), sosyo-ekonomik açıdan çok önem arz eden bir cevap vermektedir: Bilindiği gibi âyette mükâtebe akdi "Eğer onlar hakkında hayırlı olduğunu biliyorsanız" şartına bağlanmıştır. Bu hayırlı olmayı, Hz. Peygamber (asm) şu ifadeleri ile açıklamaktadır:
"Yani bir san'at sahibi olup da kendi geçimlerini temin edecek durumda iseler ve hayatı tek başına yürütebilecek güç kendilerinde var ise akid yapınız. Aksi takdirde onları insanların üzerine yırtıcı köpekler gibi salıvermeyiniz."
Yani ister mükâtebe akdiyle veya isterse başka yollarla köleleri hürriyetlerine kavuşturarak âzâd etmek de her zaman hayırlı değildir. Düşünün ki, cemiyeti teşkil eden fertlerin yüzde ellisi köledir. Bir anda bunları hürriyetlerine kavuşturup sokaklara başıboş salıverdiğinizi tasavvur ediniz. Cemiyet hayatı felç olacaktır. Yıllarca belki asırlarca başkalarının yanında çalışmaya alışmış ve müstakil hayatı hiç denememiş insanları birden sokağa salıverirseniz, hem sosyal açıdan ve hem de ekonomik açıdan bu insanları felâkete sürüklemek manası taşıyacaktır. Köleliğin tedricî olarak kaldırılmasının en önemli hikmetlerinden birisi de budur.(1)
İslamiyet, köleliği yasaklayarak neden tamamen ortadan kaldırmadı?
İslâmiyet köleliği, eski medeniyetlerde ve çağdaşı güçlü devletlerde yerleşmiş ve tabii kabul edilmiş bir konumda bulduğundan, onu tek taraflı ve kesin bir kararla kaldırma yönüne gitmeyip zaman içinde ortadan kalkmasına imkân verecek bir zemin oluşturma yolunu seçti. Bunun başlıca üç sebebi olduğu söylenebilir:
1. Köleliğin en önemli ve devamlı kaynağını savaş esirleri teşkil eder. Savaş esirlerinin tasfiyesi konusunda takip edilen belli başlı yolların birincisi onların öldürülmesidir. Her devirde çok sık başvurulan ve günümüzde de uygulanmasından vazgeçilmeyen bu yol, vicdanları daima rahatsız ettiği gibi galiplere intikam hislerinin tatmininden başka bir fayda da sağlamamıştır. İkincisi, savaş esirlerinin kurtuluş akçesi (fidye-i necât) veya esir mübâdelesi yoluyla serbest bırakılmasıdır.
Fakat mağlûbun kurtuluş akçesi veremediği yahut mübâdele edecek esire sahip olmadığı veya galibin, mağlûp tarafı askerî bakımdan kuvvetlendirme sonucunu doğuracak olan böyle bir yola yanaşmadığı durumlarda bu çözüm şekli de tıkanmaktadır. Savaş esirlerinin karşılıksız olarak serbest bırakılması ise son derece insanî bir hareket olmakla birlikte özellikle geçmiş dönemlerde çok az uygulanmıştır.
Esirleri tasfiye etmenin üçüncü yolu onları hür insanlardan ayrı bir statüyle muhafaza etmek, yani köle olarak kullanmaktır.
Şu halde savaş esirlerinin karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılması mümkün olmadığı zaman geriye iki yoldan biri kalmaktadır: Öldürülmek veya köle olarak yaşamak.
Buna göre kölelik ölümün alternatifi olarak ortaya çıkar. Nitekim köleliğin yasaklanmış olduğu günümüzde savaş esirlerinin serbest bırakılmadığı durumlarda onları bekleyen âkıbet, çok defa tek tek veya toplama kamplarında topluca öldürülmekten ibaret olmuştur. Savaş esirlerine yapılacak muameleyle ilgili bugün uluslararası hukukta geliştirilen esaslar (bk. ESİR) uygulamaya her zaman aynı ölçüde yansımamaktadır. İslâmiyet bundan dolayı köleliği tamamen kaldırmamış, uygulamada genellikle ölümün alternatifi olduğu için onun kapısını aralık bırakmıştır. Bununla birlikte İslâm hukukunda savaş esirlerinin mutlaka köle statüsüne geçirilmesine dair bir kural yoktur; şartlara göre karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılabilirler. İslâm dinine göre insan için aslolan esaret değil hürriyettir.(2)
2. Ele geçirilecek savaş esirlerinden köle olarak faydalanılacağını bilmek savaş esnasında gereksiz kan dökme işini belirli ölçüde önlemekte, ayrıca bu durum savaşın sona ermesinden sonraki esir katliamına da mani olmaktadır. Çünkü galip askerin bu sırada esir öldürmesi hissesine düşecek ganimet payını azaltmaktan başka bir sonuç doğurmaz.
3. Köleliği tek taraflı bir kararla kaldırmanın o dönemde müslüman toplumun aleyhine bir durum ortaya çıkaracağı açıktır. Zira gayri müslim devletler köleliği uygulayıp ele geçirdikleri müslüman esirleri devamlı köleleştirirken İslâm devletinin elindeki esirleri serbest bırakması onun zayıflaması neticesini doğuracaktır.
İslâmiyet bu sebeplerle köleliği ortadan kaldırmamış, ancak getirmiş olduğu çeşitli tedbirlerle kaynaklarını en aza indirme, mevcut köleleri tedrîcî bir surette azaltma, köle oldukları süre içinde insanca muamele edilmesini sağlama ve sonunda onları hür olarak yeniden insanlığa kazandırma yolunda başarılı adımlar atmıştır.
İslâmiyet kölelikle ilgili yeni olarak ne getirmiştir? Diğer sistemlerden farklı olan yönleri nelerdir?
İslâmiyet, daha önceki hukuk sistemlerinde bulunan kölelik müessessini iki açıdan medenî bir kalıba sokmuştur:
Birincisi: Köleliğin sebeplerini hafifleştirmiştir. Daha önce ve Özellikle Roma ve benzeri hukuk sistemlerinden dokuz ona çıkan kölelik sebeplerini ikiye indirmiştir. Ayrıca insanlığın fıtratına ters olan bu müesseseyi ortadan kaldırmak için çeşitli tedbirler almıştır. Köle âzâd etmenin manen teşvik edilmesi; kölelere imkân tanınarak bedelini ödemek şartıyla âzâd olabilme imkânının verilmesi (mükâtebe); kölelerin bu durumdan kurtarılması için onlara zekât verilmesinin tavsiye edilmesi ve zıhâr, yemin bozma ve benzeri bazı suçlardan dolayı dinî bir müeyyide olarak konulan keffâretlerin birinci alternatifi olarak köle âzâd etmeyi şart koşması bunlara misâl olarak verilebilir.
İkincisi: Köleliğin medeni hale sokulmaya çalışılmasının ikinci yolu da mevcu kölelelere meşru dairede iyi mu'âmele edilmesini ısrarla tavsiye etmesidir. Bugün bile bir kısım Müslümanlar sırf Müslüman oldukları için medeniyim diyen insanlar tarafından öldürülürken ve onlara temel hak ve hürriyetleri dahi çok görülürken; İslâmiyet, köleri, bulundukları ailenin fertleri gibi kabul etmiş ve korumuştur. Hatta Osmanlı arşivlerinde bulunan mahkeme kararlarında Hıristiyan kölelerin yemin ederken dinî inançlarına uygun tarzda yemin etmesi ve mesela "İncil'i Hz. İsa'ya indiren Allah'a yemin ederim ki ..." demesi, bu zikrettiklerimize en müşahhas delilidir.
O halde İslâm hukukundaki kölelik müessesesini, esirlik ve kölelikten hürriyete geçiş safhası olarak vasıflandırabiliriz. Bunun nasıl yürüdüğünü biraz sonra tafsilatıyla nlatacağız. İslâm Dini geldiğinde, kölelik, bütün dehşetiyle devam eden sosyal ve bir vakıaydı. İslâm Hukuku, yukarıda izah ettiğimiz şekilde tedbirler alarak, köleliği istisna bir müessese haline getirdi.
Toplumun yarıya yakınının köle olduğu bir durumda, kölelik müessesesini birden ilga etmek, hem köle sahipleri ve hem de daima bir efendi'nin yanına sığınmış olan köleler için, sosyal ve ekonomik açıdan mümkün değildi. Hedefi insanları küfürden kurtarmak olan bir Peygamber'in, senelerce toplum fertlerinin ülfet ettiği, ahlaken ve hayat itibariyle imtizaç ettikleri bu müesseseyi, birden bire ilga etmesi irşadın ruhuna da aykırıdır. İşte bu sebeple İslâmiyet kölelik müessesesini hemen ilga etmemiştir. Fakat olduğu gibi de bırakmamıştır. Tedricen ortadan kaldırmak için, önce köleliğin menbaını kurutmaya, izlerini azaltmaya ve o günlerde câri olan hükümlere aykırı olarak kölelere de normal insan gibi nazar etmeye insanları teşvik etmiştir. Burada Gustav Lebon'un şu tesbitlerini aktarmak yerinde olur kanaatindeyim:
"Rık yani kölelik kelimesi, otuz sene önce kaleme alınan Amerikan romanlarını okumaya alışan bir Avrupalının önünde telaffuz olunursa, derhal hatırına, ayaklarına ağır zincirler, ellerine demir kelepçeler takılan, sopalarla dövülerek hayvan sürüleri gibi bir yerden bir yere sevk edilen, bedbaht ve yeterli ekmeğe bile kavuşamayan, karanlık bir taşdan başka evi ve barınağı olmayan o Amerikan köleleri gelir. Ben burada bu durumu isbât etmek üzere ayrıntılara girecek değilim. Fakat gerçek şudur ki, İslâmiyet'teki kölelik Hristiyanların anladığı manadaki kölelik müessesesine tamamen aykırıdır."
Yani bu ikinci nokta ile söylemek istediğimiz şudur: İslâmiyetteki kölelik ve cariyelik müessesesi, Hristiyan âleminde bilinen köleliğe benzememektedir ve İslâmı bilmeyen insanların anlattıkları gibi değildir.(3)
Cevap 2:
Her şeyi kendi döneminde değerlendirmek gerekir. Çok şey vardır ki, daha önce iyi olarak karşılanırken, daha sonra kötü olarak değerlendirilmiştir. Bunun tersi de olabilir. Bu sebeple, İslam’dan binler sene öncesinden gelen kölelik kurumu, İslam’da asla bir insanlık suçu olarak algılanmıyordu. Bir hizmetçi, bir ücretli gibi algılanıyordu. Ancak, İslam öncesi devirlerde bu kurum vicdansız insanlarca çok aşağılanmış, adeta insanlık dışı bir tavırla insanlığın dışına itilmiştir.
İslam, bu kuruma insanca davranmış, onu insanlık ailesi içerisinde, insanca yaşayabilecek bir konuma kavuşturmuştur.
O güne kadar hiç görülmemiş bu yeni statüye göre;
- Hiçbir efendi Allah katında -fazilet ve takvanın dışında- kölesinden daha değerli değildir. Bilakis, Allah katında, daha takvalı, daha faziletli olan köle, efendisinden daha değerlidir.
- Hz. Peygamber (a.s.m)’in azatlı kölesi Hz. Zeyd’i ve onun oğlu Hz. Üsame’yi sahabelerinin başına komutan tayin etmesi, bu kurumun -İslam sayesinde- nerden nereye geldiğinin göstergesidir.
- Her fırsatta köle azat etmeyi teşvik eden, yapılan yanlışlıkların kefareti olarak onları hürriyetlerine kavuşturmayı ön gören İslam dininin bu pozitif uygulaması gerçekten alkışlanmaya değerdir.
- Hz. Muhammed (a.s.m)’in tavsiyeleri doğrultusunda, Müslüman efendilerin, köleleriyle beraber yemek yemeleri, giydiklerinden onlara giydirmeleri, yiyip içtiklerinden onlara da yedirip içirmeleri, güçlerinin üstünde onlardan bir hizmet beklememeleri, beşer tarihinde görülmemiş yeniliklerdir.
- Eğer bugün, patronların -çok az bir ücretle- işçi çalıştırmaları, bir memurun kendi âmirinin emrinin dışına çıkamaması, bir insanlık suçu ise, o gün de ona insanlık suçu diyebiliriz. Yanlış anlamayın, bunları kölelerle aynı kefeye koymuyoruz. Maksadımız, aradan bu kadar yıllar geçmesine rağmen, hala ona yakın bir statünün algılanmaya bağlı olarak öyle değerlendirilebilir olduğuna dikkat çekmektir. Şimdi sendikalar yeni yeni meydana çıkmıştır. Şimdiye kadar -fert veya kurum olan- patronlar istedikleri gibi kıt kanaat bir geçim için bir şeyler veriyorlardı ve işçi-memurun hiçbir itiraz hakkı da yoktu. Ama buna kimse insanlık suçu demiyordu. O da öyle...
AZHAB 50 ne diyor ?
Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.)
Vay be... Lucky guy :))
AZHAB 53 ne diyor ?
Allah’ın Resûl’üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O’nun zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu, Allah’ın katında çok büyük (günahtır).
Türkçe tefsiri:
Peygamber her beğendiği kadını alabilir ama siz sakın onun karılarına sarkmayın.
(valla iyi dümen bulmuş)
araplar kerizdir falan ama her zaman değil şimdi anladın mı kerbelayı adamı ***ikerler böyle.....cambazlıkta bir yere kadar
Allahtan korkun ölüm var bunun hesabini nasil verirsiniz.. Dikkatinizi cekerim kitabizda bir cok ayet degistiriliyor.. Yanlis yansitiliyor.. Ben hicbir zaman inanmam boyle sacmaliklara.. Ve sunuda soylim.. Herkesin dusuncesi kendine.. Ne diyor kitabimiz senin sizin diniz size benimki bana.. Neden o kadar guzel sey yazarken.. O guzel seyleri görmüyorsunuz da ... Hep boyle sacman saban seylere takiliyorsunuz... Yazik peygamberimiz sizin gibi bir umett icin ugrasmis yazik size... Bunu tur vidolari ve buna bezer seyleri yapanlar elbet hesabini verecek.. O zaman da ahzap sursindeki ayeti soyler siniz.. Allah sizlere hidayet versin
@@hiranurfigan4442 ayetler bunlar .bu ayetler muhammedin şahsi mefati icin uydurdgu ayetler az kfanı calstr.milyonlarca galaxiyi yratan yratcı böyle saçmalklara kfa yorarmi
Şuanki insanlar anam babam sana feda olsun resullah diyor.bunlari onlara gelinde anlatin.bu lafta bile sirk soz konusudur iyi dusunun musluman kardeslerim bu laflari soylerken
ua-cam.com/video/9kkhVvlkyjk/v-deo.html
Âlem onun hurmetine yaratıldı. Konuşma ben kimim sen kimsin?
@@ceydakalburcuoglu1882 he he bi siktir git.
Ne yani bu kaynağı bile olmayan videoya mı inanıyorsun? Evet Zeynep ile evlendi ama Zeyd öz oğlu değil,Zeynep'i sevmiyor,Zeynep boşanıp gitse peygamber oğlundan ayrılan kötü kadın diye adı çıkacak.Tek çare ne peygamberin diğer siyasi evlilikleri gibi Zeynep'i de aileye dahil etmesi.Ayrıca peygamber eşi olmak da büyük bir ayrıcalık o dönem
@@bagelbutcher bu rezilliği böylemi savunuyorsun.peygamber neden insanları toplayıp demedi ki bu kız bundan sonra benim öz kızımdır..öyle deseydide insanlar ona kötü gözle yine bakmazdı.ama o ne yaptı aldı onu karısı yaptı...sapık bi adamın arkasından gitmeyi bırakın artık...
Toplanın bu olayın aslını anlatayım size: Bu olay Kur'an-ı Kerim'de evlatlıklar ile ilgili ayetten sonra örnek teşkil etmesi adına inmiştir. Kitabımıza göre bir kişinin senin evladın olması için 2 yol vardır. Ya kan bağı ya da süt bağı olacak. Bu durumda Hz. Zeyd bin Harise aslında peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)'in evladı olmuyor. Bu açıklamadan yola çıkarakta gelini diyemeyiz. Yani aslında Hz.Zeynep gelini değildir. Kur'an-ı Kerime göre her yoldan geçeni veya her kalbin ısındığı kişiyi evladın ilan edemesin. Evlat edinemezsek yetime ve garibana kim sahip çıkacak derseniz eğer; Bu durumda çocuk buluğ çağına gelene kadar evinde hem hayata alışması hem de aile sevgisi görmesi için bakabilirsin. Buluğ çağından sonra ancak dışarıdan destek olabilirsin. Umarım güzel bir biçimde açıklamışımdır. Birde bu uygulamanın en büyük faydalarından birisi aile kavramın belirginleştirmek ve miras kavgalarını önlemek. Eğer oturup biraz düşünürseniz bütün taşların yerli yerine oturduğunu anlarsınız. Misal bu gün evlatığın dil ile değilde kan veya süt yolu gibi net bağlar ile oluşması evliliklerde ailelerimizin gelinlerini veya damatlarını diğer aile üyeleri ile aynı sevmesini sağlar. Yoksa farz-ı misal Annen, geline kızım diye sevince sen gelini ile kardeş olup nikah düşmüyor. Miras konusunu zaten açıklamaya gerek yok.
@Yasin Özer zaten himayesine almak için evlendi sorun baştan yanlış 18 yaşına kadar da bırsey yaşamamıştır bakmıştır sadece
Birgün sende bu palavralara inanmayacaksin!!!iste ancak o gun Özgür olacaksin!!!
Yazık bu kadar da olmaz yani benim kayışlar koptu bu olayı öğrenince Yuhh yani.
Dostum birde bu vidioya bak ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
Ulan islam sadece kurandan ibarettir başka hiç birşey kaynak değildir desek inanmazsınız ama böyle palavralar işin içine girdiğinde düşman olmaktan kaçınmıyorsunuz
Dinini bilmesen böyle inanirsin işte
Yazık!
@@atkomur Bu geliniyle evlenme olayi zaten Kuran ayetinde var. Millet laf edince Allah ne hikmetse ayet indiryor. Once sen oku kitabini arap sevici Musliman
Zeynep Onun kuzeni oluyor. Yıllardır görüyor. Hoşuna gidiyorsa, neden onu Zeyd ile evlendirdi?
Çünkü hoşuna falan gitmedi yani bu ayeti o yazmadı. Bence bu ayeti onun yazmadiginin en net delili bu olabilir. İnsan yıllardır tanıdığı bir insanı sevip sevmediğini nasıl anlayamaz? Mümkün değil bu
@@mizgin---enisdokoizleyin sana katılıyorum 👍. İddia edilen durum Mantığa ters!
Peygamber burda nefsine hakim olamamis gunaha girmis insan kendi evlatliginn esiyle evlenir mi ya bide uzerine ayet cikarmis ki kimse bisey diyemesin .. bunu allah istedi diye ...
Çok doğru dostum. İslam ahlakını anlatan gözel video ua-cam.com/video/rFMNmuao7no/v-deo.html
Gelini degil yahu
Cahiliyet zamanında bir kimse kendi üvey annesiyle bile evlendiği halde azatlısı olan bir kölesinin vefatından veya boşamasından sonra eşiyle evlenemezdi. Bunu caiz görmüyorlardı. İşte bu cahlliyyet âdeti de bu ilâhi emir ile ortadan kaldırılmış bulundu, (ve Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu) Zeynep Radıyallâhu Anha'nın nikahı hakkındaki ilâhî takdir yerine gelmiş oldu. Evvela: Zeyd ile evlendirilmesi, sonra da Resûlullah'ın eşlerinden olmak şerefine nail bulunması: bütün ilâhi takdirlerin birer tecellisinden başka değildir. "Zeyd Bin Haris'e Radiallâhu Anh, Zeynep Radiallâhu Anh'a ile evlenmişti. Fakat Hz. Zeyneb'in yüksek bir aileye mensup ve kendisine karşı büyüklük gösterir bir vaziyette bulunduğunu takdir ederek onu daha sonra boşamıştı. Resûl-i Ekrem'in Zeynep Hazretlerine kalben bir meyil göstermiş olduğu iddia edilemez. Resûl-i Ekrem'in ahlakı, yüce yaratılışı buna mânidir. Öyle bir meyli bulunsa idi, onu daha evvel nikahı altına alabilirdi. Ancak o mübarek annemiz, vaktiyle Resûl-i Ekrem'in emrine itaat etmiş, sonra boşanarak üzüntülü kalmış ve Hz. Peygamber'in halası kızı bulunmuş olduğu için Yüce Peygamber Efendimiz onun hakkında bir iltifat ve bir teselli olmak üzere onu da mübarek eşleri arasında katmıştır. Hz. Aişe buyurmuştur ki: Diyanetçe Zeyneb'ten hayırlı kadın yoktur. Takva sahibi ve doğru sözlü idi. Sılai rahme riayetkar ve sadakası çok idi.
Şöyle bir soru akla gelebilir: Ayette geçen “kendi nefsinde saklı tutuyordun” ifadesi, Hz. Muhammed’in bildiği şeyi içinde sakladığı anlamına gelmiyor mu? Yani zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağını bilerek yinede içinde saklıyordu ve Allah’ın kesin hükmü bu iken Hz. Muhammed yine de neden boşanmamaları için öğüt veriyor?
Bu konuyu kısa birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:
a. Hz. Muhammed(a.s.m)’in içinde sakladığı neydi? Ayetin sibak ve siyakından öyle anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed(a.s.m); “Allah tarafından zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağı”bilgisine sahipti ve bunu içinde saklıyordu.
b. Hz. Peygamberin(a.s.m)’in bu bilgiyi içinde saklaması, Allah’ın emrine aykırı mıydı? Elbette aykırı değildi. Çünkü, Allah “kendisine mutlaka onunla evleneceksin” diye bir vahiy indirmemiştir. Bu bilgi, bir ilham, bir rüya sonucu da olabilir. Hatta bizzat Cebrail tarafından bu bilgi verilmiş olsa bile, Hz. Peygamber(a.s.m)’in bu bilgiyi bir müddet içinde saklamasının dinî, aklî, ahlakî hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü, alınan bilgide Zeynep”le bir gün evleneceği söz konusu ise de, bu evliliğin zamanı belirtilmemiş ve “derhal evleneceksin!” gibi bir emir de söz konusu olmamıştır. Çünkü, böyle bir emrin olduğunu düşünmek, her şeyden önce Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Henüz başkasının nikahlı karısı olan bir kadınla peygamberini evlendirmekle zorlaması anlamına gelen böyle bir emir ve hükmün varlığını düşünmek, ne dine, ne de imana sığar bir tarafı vardır.
c. Allah’ın halis bir kulu olan “Zeyd’in hanımını boşamasına yardımcı/ön ayak ol!” diye peygamberine talimat verdiğini düşünmek de o kadar yanlıştır.
“Sahi onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa, imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar?”(Nur, 24/50) mealindeki ayetten -Zeyd olayında olduğu gibi- herhangi bir insana karşı böyle bir tuzağın kurulduğunu düşünmenin imanla bağdaşmayacağını anlamak zor değildir.
d. Hz. Peygamber (a.s.m)’in - ileride Zeynep’le evleneceğini bildiği halde- Zeyd’e "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" demesi, çok ahlakî bir davranıştır. Çünkü, Zeyd, hanımını boşama konusunda kendisiyle istişare etmek üzere gelmiştir. Böyle kritik bir konuda “Eşini hemen boşa!” mı demeliydi? Hiçbir suçu olamayan -sırf hanımının geçimsiz tavrından rahatsız olduğu için boşamaya kalkan bir kimsenin istişare ettiği böyle bir konuda, işin düzelmesi lehine konuşmalar yapmaktan daha ahlakî bir tavır düşünülebilir mi? Böyle bir tavır sergilemek, istişarenin hakkını vermenin de bir gereğidir.
Nice istişarelerde sözümüzün tutulmayacağını bildiğimiz halde, yine de istişarenin hakkını verme adına olumlu sözler söylemişizdir. Hz. Peygamber (a.s.m)’in tutumu da bundan farklı değildir.
e. Burada önemli bir incelik daha vardır. O da şudur: Allah’ın bir şekilde bildirmesiyle elde edilen -kaderle ilgili gaybî bir bilgiye sahip olmak, sebepler dairesindeki hikmetli bilgi yollarını terk etmeyi gerektirmez. Özellikle, detayı verilmeyen, zamanı belirlenmeyen, kaza-yı muallak gibi gerçekleşmesi bazı şartlara bağlı olma ihtimali bulunan çok özet haldeki mücmel bir bilgiye dayanarak hareket etme zorunluluğu yoktur. Hz. Musa’nın Hz. Hızır’ın yaptıklarına itiraz etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir.
f. İşte burada, Hz. Peygamber(a.s.m), ileride Hz. Zeynep’le evlendirileceğine dair özet bir bilgiye sahip olabilir. Bu izdivacın gerçekleşmesi için her şeyden önce onun eski kocasından boşanmış olmasının gerekli olduğunu da elbette biliyordu. Bu şartı tehir etmekle işin biraz daha ertelenmesine çalışması son derece normal bir davranıştır. Çünkü, bir insan olarak o dönemin adetlerine göre, evlat edindiği Zeyd’den boşanmış bir kadınla evlenmek istememesi son derece doğaldır. Hatta böyle bir olay, düşmanları elinde bir koz olabilir ve imanı zayıf bazı kimseler şüpheye bile düşebilirlerdi. Demek ki, Hz. Peygamber(a.s.m)’in korkusu, yalnız şahsına karşı yapılan itirazlardan değil, aynı zamanda tebliğ etmekle yükümlü bulunduğu İslam dinine ve bazı Müslümanlara da zarar verme ihtimalinden kaynaklanıyordu. Bundan ötürü, “bulaşıcı bir hastalığın bulunduğu bir yere girmemekle, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınmak” söz konusu olduğu gibi, O da(a.s.m), Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınıyordu. Yani Zeynep’le evlenme kaderinden kaçıyor, boşanma şartının kaderine sığınıyordu. Çünkü, boşanma olmazsa evlilik de olmazdı.
g. “‘Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın’ diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı” mealindeki ifadeden hareketle tefsircilerin önemli bir kısmı bunun Hz. Peygameber(a.s.m)’e bir itap/azarlama olduğu görüşündedir. Diğer bir kısmı ise, ayetin siyak ve sibakında böyle bir itap unsuru bulunmadığına vurgu yapmışladır ki, bunun daha doğru olduğunu düşünüyoruz.
İster bir itap olsun, ister olmasın, burada önemli olan nokta, Hz. Peygamber (a.s.m)’in bir süre açıklamaktan çekindiği bir meseleyi, Kur’an’la vahiy edildikten sonra, bir saniye bile tereddüt etmeden onu -istemediği halde- insanlarla paylaşmış olmasıdır. Bu durum, bize Onun önceki bilgisi ile, vahiy olarak tespit edilen son bilgisi arasında -biz bilmezsek bile- çok büyük fark vardır. Bundan birinci konumdaki bilgiyi paylaşma zorunluluğu olmadığını da öğrenmiş oluyoruz. Ve bu husus, tek başına Hz. Muhammed (a.s.m)’in peygamberliğini onaylayan bir hakikattir. Nitekim, Hz. Aişe bu çarpıcı tabloya dikkat çekerek“Eğer Hz. Peygamber (a.s.m) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” demiştir.(bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
@@koray405 Muhammed bunu kendi yazmis ki onla evlenebilsin ve kimse karsi cikamasin Yoksa Allah niye oyle bisey versin ki zaten bir suru esi var Allah ona evlatliginin esinimi veriyo sende buna inandin iyi arastir kardes
@@muratcapat6816 Cahiliyet zamanında bir kimse kendi üvey annesiyle bile evlendiği halde azatlısı olan bir kölesinin vefatından veya boşamasından sonra eşiyle evlenemezdi. Bunu caiz görmüyorlardı. İşte bu cahlliyyet âdeti de bu ilâhi emir ile ortadan kaldırılmış bulundu, (ve Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu) Zeynep Radıyallâhu Anha'nın nikahı hakkındaki ilâhî takdir yerine gelmiş oldu. Evvela: Zeyd ile evlendirilmesi, sonra da Resûlullah'ın eşlerinden olmak şerefine nail bulunması: bütün ilâhi takdirlerin birer tecellisinden başka değildir. "Zeyd Bin Haris'e Radiallâhu Anh, Zeynep Radiallâhu Anh'a ile evlenmişti. Fakat Hz. Zeyneb'in yüksek bir aileye mensup ve kendisine karşı büyüklük gösterir bir vaziyette bulunduğunu takdir ederek onu daha sonra boşamıştı. Resûl-i Ekrem'in Zeynep Hazretlerine kalben bir meyil göstermiş olduğu iddia edilemez. Resûl-i Ekrem'in ahlakı, yüce yaratılışı buna mânidir. Öyle bir meyli bulunsa idi, onu daha evvel nikahı altına alabilirdi. Ancak o mübarek annemiz, vaktiyle Resûl-i Ekrem'in emrine itaat etmiş, sonra boşanarak üzüntülü kalmış ve Hz. Peygamber'in halası kızı bulunmuş olduğu için Yüce Peygamber Efendimiz onun hakkında bir iltifat ve bir teselli olmak üzere onu da mübarek eşleri arasında katmıştır. Hz. Aişe buyurmuştur ki: Diyanetçe Zeyneb'ten hayırlı kadın yoktur. Takva sahibi ve doğru sözlü idi. Sılai rahme riayetkar ve sadakası çok idi.
Şöyle bir soru akla gelebilir: Ayette geçen “kendi nefsinde saklı tutuyordun” ifadesi, Hz. Muhammed’in bildiği şeyi içinde sakladığı anlamına gelmiyor mu? Yani zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağını bilerek yinede içinde saklıyordu ve Allah’ın kesin hükmü bu iken Hz. Muhammed yine de neden boşanmamaları için öğüt veriyor?
Bu konuyu kısa birkaç madde halinde açıklamaya çalışacağız:
a. Hz. Muhammed(a.s.m)’in içinde sakladığı neydi? Ayetin sibak ve siyakından öyle anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed(a.s.m); “Allah tarafından zeynep’in kendisiyle nikahlandırılacağı”bilgisine sahipti ve bunu içinde saklıyordu.
b. Hz. Peygamberin(a.s.m)’in bu bilgiyi içinde saklaması, Allah’ın emrine aykırı mıydı? Elbette aykırı değildi. Çünkü, Allah “kendisine mutlaka onunla evleneceksin” diye bir vahiy indirmemiştir. Bu bilgi, bir ilham, bir rüya sonucu da olabilir. Hatta bizzat Cebrail tarafından bu bilgi verilmiş olsa bile, Hz. Peygamber(a.s.m)’in bu bilgiyi bir müddet içinde saklamasının dinî, aklî, ahlakî hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü, alınan bilgide Zeynep”le bir gün evleneceği söz konusu ise de, bu evliliğin zamanı belirtilmemiş ve “derhal evleneceksin!” gibi bir emir de söz konusu olmamıştır. Çünkü, böyle bir emrin olduğunu düşünmek, her şeyden önce Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Henüz başkasının nikahlı karısı olan bir kadınla peygamberini evlendirmekle zorlaması anlamına gelen böyle bir emir ve hükmün varlığını düşünmek, ne dine, ne de imana sığar bir tarafı vardır.
c. Allah’ın halis bir kulu olan “Zeyd’in hanımını boşamasına yardımcı/ön ayak ol!” diye peygamberine talimat verdiğini düşünmek de o kadar yanlıştır.
“Sahi onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa, imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar?”(Nur, 24/50) mealindeki ayetten -Zeyd olayında olduğu gibi- herhangi bir insana karşı böyle bir tuzağın kurulduğunu düşünmenin imanla bağdaşmayacağını anlamak zor değildir.
d. Hz. Peygamber (a.s.m)’in - ileride Zeynep’le evleneceğini bildiği halde- Zeyd’e "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" demesi, çok ahlakî bir davranıştır. Çünkü, Zeyd, hanımını boşama konusunda kendisiyle istişare etmek üzere gelmiştir. Böyle kritik bir konuda “Eşini hemen boşa!” mı demeliydi? Hiçbir suçu olamayan -sırf hanımının geçimsiz tavrından rahatsız olduğu için boşamaya kalkan bir kimsenin istişare ettiği böyle bir konuda, işin düzelmesi lehine konuşmalar yapmaktan daha ahlakî bir tavır düşünülebilir mi? Böyle bir tavır sergilemek, istişarenin hakkını vermenin de bir gereğidir.
Nice istişarelerde sözümüzün tutulmayacağını bildiğimiz halde, yine de istişarenin hakkını verme adına olumlu sözler söylemişizdir. Hz. Peygamber (a.s.m)’in tutumu da bundan farklı değildir.
e. Burada önemli bir incelik daha vardır. O da şudur: Allah’ın bir şekilde bildirmesiyle elde edilen -kaderle ilgili gaybî bir bilgiye sahip olmak, sebepler dairesindeki hikmetli bilgi yollarını terk etmeyi gerektirmez. Özellikle, detayı verilmeyen, zamanı belirlenmeyen, kaza-yı muallak gibi gerçekleşmesi bazı şartlara bağlı olma ihtimali bulunan çok özet haldeki mücmel bir bilgiye dayanarak hareket etme zorunluluğu yoktur. Hz. Musa’nın Hz. Hızır’ın yaptıklarına itiraz etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir.
f. İşte burada, Hz. Peygamber(a.s.m), ileride Hz. Zeynep’le evlendirileceğine dair özet bir bilgiye sahip olabilir. Bu izdivacın gerçekleşmesi için her şeyden önce onun eski kocasından boşanmış olmasının gerekli olduğunu da elbette biliyordu. Bu şartı tehir etmekle işin biraz daha ertelenmesine çalışması son derece normal bir davranıştır. Çünkü, bir insan olarak o dönemin adetlerine göre, evlat edindiği Zeyd’den boşanmış bir kadınla evlenmek istememesi son derece doğaldır. Hatta böyle bir olay, düşmanları elinde bir koz olabilir ve imanı zayıf bazı kimseler şüpheye bile düşebilirlerdi. Demek ki, Hz. Peygamber(a.s.m)’in korkusu, yalnız şahsına karşı yapılan itirazlardan değil, aynı zamanda tebliğ etmekle yükümlü bulunduğu İslam dinine ve bazı Müslümanlara da zarar verme ihtimalinden kaynaklanıyordu. Bundan ötürü, “bulaşıcı bir hastalığın bulunduğu bir yere girmemekle, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınmak” söz konusu olduğu gibi, O da(a.s.m), Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınıyordu. Yani Zeynep’le evlenme kaderinden kaçıyor, boşanma şartının kaderine sığınıyordu. Çünkü, boşanma olmazsa evlilik de olmazdı.
g. “‘Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın’ diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı” mealindeki ifadeden hareketle tefsircilerin önemli bir kısmı bunun Hz. Peygameber(a.s.m)’e bir itap/azarlama olduğu görüşündedir. Diğer bir kısmı ise, ayetin siyak ve sibakında böyle bir itap unsuru bulunmadığına vurgu yapmışladır ki, bunun daha doğru olduğunu düşünüyoruz.
İster bir itap olsun, ister olmasın, burada önemli olan nokta, Hz. Peygamber (a.s.m)’in bir süre açıklamaktan çekindiği bir meseleyi, Kur’an’la vahiy edildikten sonra, bir saniye bile tereddüt etmeden onu -istemediği halde- insanlarla paylaşmış olmasıdır. Bu durum, bize Onun önceki bilgisi ile, vahiy olarak tespit edilen son bilgisi arasında -biz bilmezsek bile- çok büyük fark vardır. Bundan birinci konumdaki bilgiyi paylaşma zorunluluğu olmadığını da öğrenmiş oluyoruz. Ve bu husus, tek başına Hz. Muhammed (a.s.m)’in peygamberliğini onaylayan bir hakikattir. Nitekim, Hz. Aişe bu çarpıcı tabloya dikkat çekerek“Eğer Hz. Peygamber (a.s.m) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” demiştir.(bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Artik Müslüman degilim ve kuran a inanmiyorum bu olay dan sonra Karektrim müsade vermiyor simdi Türklerin Tanrisina inaniyorum 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷 bir Türk olmak ne güzel Beyle olay Rezalet olmaz bizde
Okuduğun ayeti bile anlamamışsın senin türklüğünü skkkim p bayrak İslam simgesi. S! ktiğim cahili
Ben tūrkūm arap mūsūlmanı deyilim
Irk başka din başka.
Öğren de yaz.
@@kibarsevgili9446 ne yorumu senin yorumunu ben nasıl sileyim
@@kibarsevgili9446 onu kanal sahibi yapabilir ben yapamam kardeş
@@kibarsevgili9446 türklerin öz dini gök tanrıdır araplar kılıç zoruyla müslüman yapılmıstır araştırırsan göreceksin ismimi değiştirmeyi düşünüyorum bide küfür etmene gerek yoktu
@@kibarsevgili9446 osmanlida 2.mahmuta kadar kadınin kimliği yoktu insan sayılmıyordu padişahlar kardeşlerini öldürüyordu atatürk kadına değer verdi şeriat kadınları eve kitler dışarı çıkması için kocasından izin aldıttırır 50 derece sıcakta kadına zorla çuval giydirir iran şeriat istiyordu şimdi kadınlar pişman avrupaya kaçıyorlar ne kadar müslüman ülkesi varsa hepsi bataklıkta ama japonyanın 100.85 ateist bilim icat hepsi onlarda mesela isveç ateist ülke dünyada yolsuzlukta son sırda
37. Hani hem Allah'ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: "Eşini yanında tut Allah'tan kork!" demiştin. Allah'ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah'tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri her zaman gerçekleşir. [4,23]
Allah'ın ve Peygamberimizin ihsanlarına nail olan şahıs, Zeyd ibn Harise (r.a)'dır. Çocuk iken esir düşüp köle olarak satılan Zeyd'i Hz. Hatice (r.a) almış, daha sonra Hz. Peygamber (a.s.) ile evlendiği zaman ona hediye etmişti. Bilahere ailesi fidye vererek geri almak istedi. Peygamberimiz, isterse fidyesiz olarak ailesine gitmesi hususunda onu muhayyer bıraktı. O ayrılmak istemeyince Hz. Muhammed (a.s.m.) onu evlat olarak ilan etti. Hz. Peygamber, Zeyd'in, halası Ümeyme'nin kızı Zeyneb ile evlenmesine vesile oldu. Fakat Zeyneb, köle asıllı olan Zeyd'i kendisine denk saymadığından, işin başından beri onunla uyum sağlayamadı. Sonunda Zeyd Hz. Peygambere gelip evliliğe son vermek istediğini söyledi. Durumu izleyen Hz. Peygamber (a.s.m) bu neticeyi yerinde bulmakla beraber Zeyd'in yüzüne karşı söylemek de istemedi. "Eşini yanında tut!" diye asıl temennisini dile getirdi. Zeyd boşayıp iddetini doldurunca Zeyneb serbest kaldı. Peygamberimiz çekinmesine rağmen, Allah onunla evlenmesini emretti. Böylece evlatlık kurumunu ilga işinde Hz. Peygamber, kendi nefsinden örnek vermek imtihanı ile karşı karşıya kaldı. Hz. Peygamberin, bir gün Zeyneb'in güzelliğinin farkına varması neticesinde Zeyd'in onu boşadığı zannını uyandıran ve nakil yönünden de sahih olmayan rivayetin, muhtevası da makul değildir. Zira halası kızı olarak öteden beri tanıyıp evlenmelerinde de tam bir aracılık yapan Hz. Peygamber'in onu yeni fark ettiği iddiasını doğru bulmak mümkün değildir.
Tamam da kardeşim o arada belki de zeyneple evlenmesini engelleyen bir şeyler vardi,belki de gücü tam elde edememisti yandaş sayisi azdı,ve daha sonra iyice güçlenip insanlari peşinden sürükleyince begendigi zeyneple evlendi.biraz geniş çapli düşün
@@kingragnar4667 tam da bir şeytansın ha
Ümit # profilindeki resime bakmak bile yetiyor konuşma salonunda Müslüman kadını kovan adamın hayranı sonuçta
@@leyuase8748 yav kes sesini ismini taşiyan Peygamberin eşi Ayşenin peygamberle 9 yasindayken evlendigini arastir sen 😅😅
Ümit # gayet net biliyorum sen tam araştıramamışsın galiba böyle nefret dolusun o zamanın durumlarını bilmiyosun belliki böyle konuşuyorsun Allah hidayet etsin
Zeytin kalbi kırılmadım gururu incilmedimi
Zeyd köle canım hayatının duygularının ne kıymeti var 😔
Boşanmayı isteyen Zeydin kendisidir.Hz Zeynep asil ve güzel bir kadındı.Zeyd ise görünüş itibariyle kendini ona yakistirmayan birisiydi.Hz Zeynep'ten boşanmak isteyen kendisidir.Videoyu anlatan sapkinin carpitmalarina inanmayın.Tarihi doğru kaynaklardan okuyun
Alt üstü kadin bir tane daha alır nolacak.zeyd köle ama kadında ayrı bir köle.bu ortacag anlayışı Türkiye de var ama etkin değil.bunun sebebi hakkını koruyamayan Türk kadını değil kadını lazım olmaktan çıkarıp layık hale getiren Atatürk tür.
Aşağıdaki görüşler batılı oryantalistlerin görüşleridir.Hz muhammed ,gençlik yillari boyunca erkek cinselliğinin zirvede olmasına rağmen,yalnızca bir kadınla evlendi,çoğul evliliğin genel kural oldugu ve boşanmanın çok kolay olduğu bir toplumda yaşamasına rağmen, kendisinden buyuk olmasına rağmen sadece bir kadınla evlendi,yirmi beş yıldır ona sadık bir kocaydı ve ölümünden sonra başka bir kadınla evlenmedi,o sırada elli yaşındaydı, bundan sonra her karısıyla sosyal ve politik bir amac için evlendi,öyleki salih kadınlara hürmet etmek veya islamiyetin aralarında yayılması için bazı kabilelerin sadakatini istiyordu,üstelik buyuk bir maddi kaynağa sahip olmadan geniş ailesinin mali sorumluklarini üstlendi,hepsine karşı adaletli ve adildi ve aralarında hiç bir ayırım yapmadı.eger bir tek eşi olsaydı hz muhammedin özel ibadetlerin ve aile hayatını aktarmak onun uzerine cok buyuk bir sorumluluk olurdu ve insanlar bu uygulamaların inandırıcılığını yok etmek için onu itibarsizlastirmaya çalışırlardı, bununla birlikte ,birden fazla eşle, bilgi için çok daha fazla kaynak var di ve bu da onu itibarsizlastirmayi zorlaştırıyordu, hz hatice ,ey muhammed ben yaşlandım artik başka hanımla evlen deyince ,böyle söyleme beni üzüyorsun demiştir hz peygamber o zamanlar en sıradan bir yol olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez
Zeyd ne yapsin ablam kelesi gidecek bir halifa diydiklerin karsisina nasil çikar düşün bir arap şeýhi karini alsa ýa bir şeý diysen ölersiñ ýa susarsin añladiñmi ablam gerçek budur
Bir hadis-i Şerifte de "sizden biriniz (başkasının evine girmek isterken) üç defa izin istesin, kendisine izin verilmezse geri dönsün" denilmektedir. Buhârî, İsti'zan, 13; Müslim, Âdâb, 32, 34, 35, 37; Ebû Dâvud, 127, 130; Tirmizî, İstî'zan, 3; İbn Mâce, Edep, 17).
Ee buharide 6 yawinda niwanlanib 9 yawinda evlendi der peyganberin
@@sekretnik746hadisi şerifler kriterlerini biliyormusun
@@msdkhrmn569 delimisin sen? 15ci manasina gore asilinda 9 yawinda diyilde 29yawinda aldimi deyeceksin?
ARKADAŞLAR ARAŞTIRMALARIMA GÖRE ;
Ayetin meali şöyledir:
"Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: “Eşini yanında tut Allah’tan kork!” demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir." (Ahzab Suresi, 33/37)
BURADA YAZANLAR OKUMAK VE ARAŞTIRMAKTAN YOKSUN İSLAM KARŞITLARINA SESLENİYORUM; ÖNCELİKLE BEN BURADAKİ HERKESİN İNANCINA SAYGI DUYUYORUM. İSLAM DIŞINDAKİ ÇARPIKLIK VE SAPIKLIKLARI KINIYORUM BUĞZEDİYORUM ALLAH' HAVALE EDİYORUM. BURADA VİDEO SESLENDİRMESİ YAPAN ŞAHIS ALLAH'DAN HAŞA (TANRI) DİYE SESLENİYOR ALLAH'IN 99 ADI VARDIR. BUNUN DIŞINDA TANRI DİYE BİR İSMİ YOKTUR. PEYGAMBER EFENDİMİZE KÜFÜR VE HAKARET EDENLERİ ALLAHA HAVALE EDİYORUM.YAZIKLAR OLSUN BU İNSANLARA. AKILLI İNSAN ŞÖYLE DÜŞÜNÜR BİR PEYGAMBER BU EMRİ YERİNE GETİRİRKEN, ZEYNEP ANNEMİZ GELİNİ DEĞİLDİ, EVLATLIĞI İLE TAMAMEN ALAKASI KALMAMIŞTI, O ZAMANKİ BİR TOPLUMDA EFENDİMİZ SAPIK BİR İLİŞKİDE BULUNMUŞ OLSAYDI BUNU İNSANLARA VAHİY GELDİĞİNDE SÖYLEMEZDİ. BUGÜN VE DAHA ÖNCE ve HER ZAMAN EFENDİMİZ HZ. Muhammed' den daha ahlaklı ve temiz bir kimse yoktur.
Allah’ın ve Peygamberimizin ihsanlarına nail olan şahıs, Zeyd ibn Harise (r.a)’dır. Çocuk iken esir düşüp köle olarak satılan Zeyd’i Hz. Hatice (r.a) validemiz almış, daha sonra Hz. Peygamber (a.s.) ile evlendiği zaman ona hediye etmişti. Bilahere ailesi fidye vererek geri almak istedi. Peygamberimiz, isterse fidyesiz olarak ailesine gitmesi hususunda onu serbest bıraktı. O ayrılmak istemeyince Hz. Muhammed (a.s.m.) onu evlatlığı olarak ilan etti. Hz. Peygamber, Zeyd’in, halası Ümeyme’nin kızı Zeyneb ile evlenmesine vesile oldu. Fakat Zeyneb, köle asıllı olan Zeyd’i kendisine denk saymadığından, işin başından beri onunla uyum sağlayamadı. Sonunda Zeyd Hz. Peygambere gelip evliliğe son vermek istediğini söyledi. Durumu izleyen Hz. Peygamber (a.s.m) bu neticeyi yerinde bulmakla beraber Zeyd’in yüzüne karşı söylemek de istemedi. “Eşini yanında tut!” diye asıl temennisini dile getirdi. Zeyd boşayıp iddetini doldurunca Zeyneb serbest kaldı. Peygamberimiz çekinmesine rağmen, Allah onunla evlenmesini emretti. Böylece, Cahiliye adeti olan, bir kimsenin evlatlığının boşadığı kadınla evlenme yasağının kaldırılması işinde, Hz. Peygamber, kendi nefsinden örnek vermek imtihanı ile karşı karşıya kaldı. Demek ki, böyle köklü bir adet, Hz. Peygamberin bizzat kendi uygulaması ile kaldırılacaktı. İşte ayette geçen konu budur.
Hz. Peygamberin, bir gün Zeyneb’in güzelliğinin farkına varması neticesinde Zeyd’in onu boşadığı zannını uyandıran ve nakil yönünden de sahih olmayan rivayetin, muhtevası da makul değildir. Zira halası kızı olarak öteden beri tanıyıp evlenmelerinde de tam bir aracılık yapan Hz. Peygamber’in onu yeni fark ettiği iddiasını doğru bulmak mümkün değildir.
Bazı kimseler Hz. Peygamber'in Zeyneb'le evlenmesi konusunda birçok akla hayale gelmez sözler söylemişlerdir. Bunlara göre güya Peygamber aleyhisselâm bir gün, açık kapıdan Zeyneb'i görmüş, onun güzelliğine vurulmuş ve "Ey gönüller elinde olan, onları evirip çeviren Rabbim! Sen her noksandan uzaksın!" demiş, Zeyneb bu sözü duyup kocasına haber vermiş, kocası Zeyd bu sözden, onun Zeyneb'i beğendiği ve kendisiyle evlenmek istediği sonucunu çıkarmış, kendisine gelerek Zeyneb'i boşamak istediğini söylemiş, Hz. Peygamber bunu kabul etmemiş, fakat Zeyd onu dinlemeyip karısını boşadıktan sonra onunla evlenmiş.
Kur'an metnine, sahih rivayetlere ve genel ilkelere göre tespit edildiğinde olayın gerçek öyküsü şöyledir: Hz. Zeyneb Hz. Peygamber'le evlenmeyi arzu ediyordu, mehir bile istemeksizin onun eşi olmayı teklif etmişti. Yakın akraba oldukları için örtünme emri gelmeden önce Peygamberimiz Zeyneb'i sık sık görüyor ve her yönüyle tanıyordu, çekici bir kadın olmasına rağmen bu teklifi kabul etmedi. Aradan zaman geçmiş, yukarıda sözü edilen sosyal değişimin perçinlenmesine sıra gelmişti. Bu uygulama için uygun bir örnek olarak Zeyneb, pek de istekli olmamakla beraber, Resûlullah'ın tebliğ ettiği emre uydu, köle olarak Hz. Peygamber'e verildiği halde onun ve Allah'ın müstesna lütuflarına mazhar olan Hz. Zeyd ile evlendi. Bu evlilik bir yıldan biraz fazla sürdü. Sosyal değerler ve örfe dayalı duygular kısa zamanda değişmediği için Hz. Zeyneb kocasını küçük görüyor, ona karşı sert ve kırıcı davranıyordu. Zeyd'in de kafasından onu boşamak geçiyor, fakat kendilerini Peygamber evlendirdiği için bunu yapamıyordu. Bu esnada Allah Teâlâ Peygamberi'ne, Hz. Zeyneb'in boşanacağını ve kendisinin eşi olacağını bildirmişti. Çok geçmeden Zeyd, boşama niyetini açmak üzere Hz. Peygamber'e geldi, Zeyneb'den şikâyette bulundu, boşamak istediğini açıkladı. Hz. Peygamber, özel bilgisine göre değil, genel, objektif hukuk ve ahlâk kurallarına göre davranarak, bu arada halkın, özellikle münafıkların, "evlâtlığın boşadığı eş ile evlenme" konusunu kötüye kullanıp dedikodu yapmalarından da çekinerek Hz. Zeyd'e, eşini boşamamasını tavsiye etti. Buna rağmen Hz. Zeyd esini boşadı. Dul kalan Hz. Zeyneb önemli bir inkılâbın yerleşmesinde fedakârca rol aldığı için ödüllendirilmeyi hak etmişti. Allah ona dünyada bu ödülü, Peygamber eşi olma şerefine nâil kılarak vermeyi murad etti. Muradını Peygamber'ine bildirdi, o da emri yerine getirdi.
Ayette geçen "saklama" ve "çekinme"nin mâkul açıklamaları vardır. İleride Hz. Zeyneb'in boşanacağı ve Hz. Peygamber'in eşi olacağı bilgisi, Allah'ın ona verdiği bir sırdı, nasıl olsa zamanı gelince açıklanacaktı. Bunun önceden açıklamasının birçok sakıncası da vardı. Bu sebeple "Allah'ın ileride açıklayacağı bir şeyi gizliyordun" cümlesi bir kınama değil vakıanın ifadesidir.
"Kendisinden çekinme hususunda Allah'ın önceliği bulunduğu halde sen halktan çekiniyordun" cümlesi de iki mânaya gelebilir:
1. "Sen Allah'tan çok halktan çekiniyorsun";
2. "Kendisinden çekinilecek olan Allah'tır; O evlenmeni emrettiğine göre halk istediğini söylesin, onlardan çekinmene gerek yoktur."
“Eğer Hz. Peygamber (a.s.m) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” SAYGILARIMLA....
Nasılda kıvırmışsın
Sana cok basit bir cevap. Diyelim ikiside bosanmak istiyordu neden peygamber baskasi ile evlendirmemis zeynebi veya babasi ilede kalabilirdi. Evlatlik olarak alabilirdi. Ya koca allah kainati 6 gunde yaratmis bir suru gezegen var niye bunlarla ugrassin. Ulan simulasyon oyunlarinda bile daha buyuk islerle ugrasiyor insan niye koca Allah muhammedi halasinin kiziyla evlendirmek istesin. O donemde persler ve rumlar dunyayi yinetiyordu bunlarla mesgul edecegine dunyayi islama kabul ettirebilirdi. Bi peyganberin heleki dunya kendisi icin yaratiliyor neden beseri ihtiyaclari olsun onuda anlamiyorum. Tamam olsun peki niye karilarinin baskasiyla evlenmesini yasaklamis onlar normal insan.
Sadece diğer dul ve kimsesiz kalan kadınların kimsesiz kalmasın diye evlendi Hz. PEYGAMBER, Çünkü sahabeler her haliyle peygamberi örnek alırlar, yalnız burda anlatılan çarpıtılmış, Anlatan kişi Allah'a hala Hala Tanrı diye hitap ediyor, gerisini siz düşünün artık
Niye gizlesin çünkü millet üzerine geliyor ve ayetle onları korkutuyor işte
@@mehmetenesyurekli7118 yaradana Türkler TANRI, Gök-TANRI diyor. Yerli devşirme Arapları ilgilendiren bir durum yok. TANRI Türkleri ilgilendiriyor yerli-Arabileri değil. İşinize bakın.
Allah peygamberi isa ya hiç kadın vermez dünya güzeli yusufa bir kadın verir ama muhammed e Arapların bütün kadınları feda
Kervan soyguncusu muhoya el-ilah TORPİL geçiYYYEEEAAAHHH...
@Hanifi Tokgözoğlu bu saçmalıklarla daha çok yeyin beyninizi
Bu saçmaliklarla yeyin beyninizi 👍
Hz Muhammed iftiracıların iddia ettiği gibi çıkar elde etmek için ayet yazmış değildir. İslamdan önceki arap toplumunda çok eşlilik gayet normal görülüyordu. Kiminin onlarca eşi vardı . Peygamberimiz çok evlilik yapmak için daha ne diye boşuna ayet yazsın ki. O dönemde çok eşlilik yapmak için ayet yazmasına gerektirecek şartlar yoktu ki ayet yazmış olsun. Arap toplumunda isteyen istediği kadar kadınla zaten evlenebiliyordu Yani Hz Muhammedin çok eşlilik için ayet yazdığı iddiası tutarsız ve gerçek dışıdır. Ayrıca Ahzab suresi 52. Ayet, Hz Muhammede evlilik sınırlaması getirmektedir. Çıkar için veya cinsellik için kitap yazan biri kendine sınır koyar mı?
@@aliveligo4768 Bilmeden konuşma.
Allah ismini Sözde el ilah adlı bir putla ikişkilendirmek cehaletten başka birşey değildir. Çünkü
Araplarda El ilah adlı bir ay tanrısı yer almamaktadır. Arapların ay Tanrısı Hubeldir. Hubel, Arapların baş tanrısıydı. Savaşçı kişiliğiyle de bilinir.
Kitabul esnam yani Putlar kitabına bakarsan Araplarda el ilah adlı bir ay tanrısı olmadığını görürsün.
Kısacası Allah isminin El ilah adlı ay tanrısından geldiğini iddia etmek sahtekarlıktan başka bir şey değildir.
Hilalı Allah ile ilişkilendirmek tarih bilmemektir
Çünkü İslam’ın ilk zamanlarında, yani Hz. Muhammed ve halifeler devrinde Hilal sembolü islamda yer almamaktadır . Hz Muhammed ve Halifelerin döneminde Müslümanların bayraklarında hilal yer almazdı. Minareler ve Kubbelerdeki hilal sembolü Hz Muhammed'ten çok sonra Türklerin İslama girmesinden sonra yapılmıştır .
Bu kanal ateist kanalı.
İftira atmayın bu olaylar bu şekilde olmadı hz.peygambere iftira atmayın .
@@Kevork_Daftyan efendimizi kötüleyen bir Yahudi isimli birine ne anlatayım
Evlatligi imis ,öz evladi degil sonucta. Evlatliginin bosandigi esi imis
diğer eşleri bu işe tepki gösteriyor ayet onları da tehdit ediyor "sizi boşar haaaa"
Prof Mustafa öztürkü dinle,ne cübbeliye ne taslamana benzer dobradır,cevaplarını bulursun.
Hz Muhammed iftiracıların iddia ettiği gibi çıkar elde etmek için ayet yazmış değildir. İslamdan önceki arap toplumunda çok eşlilik gayet normal görülüyordu. Kiminin onlarca eşi vardı . Peygamberimiz çok evlilik yapmak için daha ne diye boşuna ayet yazsın ki. O dönemde çok eşlilik yapmak için ayet yazmasına gerektirecek şartlar yoktu ki ayet yazmış olsun. Arap toplumunda isteyen istediği kadar kadınla zaten evlenebiliyordu Yani Hz Muhammedin çok eşlilik için ayet yazdığı iddiası tutarsız ve gerçek dışıdır. Ayrıca Ahzab suresi 52. Ayet, Hz Muhammede evlilik sınırlaması getirmektedir. Çıkar için veya cinsellik için kitap yazan biri kendine sınır koyar mı?
@@ESITAGIRLIKIlk Kuranı ayet ayet okumuş biriyim. Ayetin ne dediğini iyi biliyorum.
Ayetlerde asla bir sorun yok.
Kardeşim, Erkekler 30 yaşına kadar cinsel arzularını zirvede yaşarlarken, 40-50 yaş arası duraklama ve daha sonra da hızlı bir gerileme yaşarlar. (kaynak:goaskalice.columbia.edu/answered-questions/mens-sex-drive-and-age)
Hz Muhammed ikinci eşini yaklaşık 50 yaşından sonra yapmıştır. Hz Muhammedin cinselliğe düşkün olduğu iddiası palavradan başka bir şey değildir .
@@karadenizligokdeniz7129 ikinci eş örneğin Hatice yaşadığı için di Hatice konum ve para sahibi idi o sağken hiç evlenmiyor öldükten sonra da yaşlı olan sevde göz boyaması diğerleri hep konum sahibi kişiler bu açıdan bak bir de Müslüman kardeşim tahrim 1den 5 e kadar oku hepsi cariye maria ve Hafsa olayı için yazılmış Muhammed tarafından
Bu ne abi ya uçkur düşkünü , Zeynebi çıplak ğörür ve kalbine yatar Allah aşkına bu bir peygambere yakışır mı
@@gokhankerimoglu8171 😂
@@kibarsevgili9446 küfür niye ediyon ki eline ne geçti şimdi?
Adamın biri video da bunu dedi diye inandiysan dicek sözüm yok size yazık gerçekten çok yazık.
KARGO ŞAİİRİN ELİNDE
Aşkın anahtarı şairin elinde
Suçun anahtarı şairin elinde...
Sözün anahtarı şairin elinde
Günün anahtarı şairin elinde...
Yakın olmak için, uzak dur benden
Bir çocuk kadar masum uzandım yanına
Kokunu duymak için girdim koynuna
Yaşam diye birşey yok, unutmak diye birşey yok
Beni bu masum gözlerle yalnız bırak
Yakın olmak için, uzak dur benden
Aşkın anahtarı şairin elinde
Suçun anahtarı şairin elinde...
Seksin anahtarı şairin elinde
Kanın anahtarı şairin elinde...
Yakın olmak için, uzak dur benden
İlhan abi süpersin
Bu ne la
Allahın işi gücü yok ta bu ayeti indiriyor...
*Üzüntülüyüm* Bende bir zamanlar Müslümanlara dini duyguları sarsılsın diye bu olayı anlatıp duruyordum. Daha sonrasında kendim araştırırken İslami öğrendim. Bakın Kuran Ayetleri her biri bir Olaya Emsalen inmiştir. Bu olay olmasa bugun karisikliklar doğardı. Bu olay o ayetin inmesine vesiledir. Ben İslamı 17 yaşımda keşfettim Elhamdülillah Müslümanım ☝🏻
Elhamdülillah 🌹
@@mersinlisalih6517 katolik kilisesinde vaftiz edildim fakat ateisttim gerek ailem gerek ortamımda İslamla ilgili bir bağlantı yoktu ama şuan Ailem dahil çevrem Müslüman buda İslamın bilimselliği sayesinde
@@mersinlisalih6517 ailem maalesef Türk değil. İslamıda dinleri araştırır ve sorgularken tanıdım 2 yıl sürdü bu süreç ve 1 tane yanlış bir şey görmedim. annem biyologtur ona anlatırken de oda çok şaşırmıştı çünkü KURANDA geçen yaratılış olguları ders kitaplarıda da vardı öyle yani bence siz Müslüman bir aileniz varsa kıymetini bilin inan her şey göründüğü ve yazıldığı gibi durmuyor.
Emre islamiyet insanlıga ne vermiştir araştırdınmı hiç ?
Kardeşlerim bu kanal Ateist kanalı dikkat edin.
Adam yolunu bulmuş
adam kafasına göre ayet kafasına göre harem kurmuş
Ohhh. Dünya ona güzelmiş 😅
Evlat edinmis hayri dokunmus gitmis adamin esini kendine es yapmis
Bu vidyo yalandir inanma
@@tebrizbabayev7866 yuh Allah' in ayetini mi inkar ediyorsun.
Anlamadigim hz ayseyi neden Hz Muhammed cocugu gibi almadida evlilik yapti kucuk bir kizla
Sübyanci çünkü.
ALLAH YOKTUR
Abla neden her dini videonun altında sen varsın?
@@emreww217 islam la mücadele ettiğim için. Yer yüzünden silinene kadar islam la mücadele edeceğim
@@gunaywerner2677 yaşa be abla bu hastalığı tam silmek lazım
@@emreww217 nedenmı? Kadın duşkunu mehemmedın özü nekı allahı ne ola
@@gunaywerner2677 peki senin dinin nedir atestmisn
Kendimi Zeydin yerine koydum.Olamaz dedim..altından arabayı alır gibi Zeynebi almış..hemde 5.karısı olarak..?
İki sorum var
1-) Peygamberin zeynebi görme hadisini nasıl nakletmis olabilirler. Zira ilgili hadisi nakleden kişi de bunun zayıf bir hadis old. ama yine de aldığını belirtiyor. Bu hadisin döneminde kureysliler tarafından alay konusu edilmemesi beni şaşırttı. Zira Muhammedin ayıbını kolluyorlar.
2- peygamberin gidipde yıllardır tadigi zeyneble en başta evlenmeyip onu zeyde nisanlayip sonra bosaninca evlenmek nasıl bir mantık. Ayetlerde zaten zeyd kendi bosuyor yazıyor.
Elhamdülillah Allah birdir tekdir ☝️