Nişabur'da On Dört Sabah-Hüsameddin Bayraklı (Alperen Alparslan Gözen)
Вставка
- Опубліковано 13 вер 2024
- Her zaman olduğu gibi bugün de hikayesi olan bir şiirle buradayım. Alperen'in hikayesi olmadan yazdığı tek bir kelimesi yok zaten. Bu sefer hep birlikte bizi gecenin karanlığından Nişabur'un sabahlarına çağırıyor. Gelmek isteyen olursa, tek bir şartım var; kimse bu yolda yalnız yürüyemez. Yalnız yürümek isteyenlerin aramızda yeri yok.
Siz de kendi yazdığınız şiirlerin seslendirilmesini istiyorsanız bana info@husameddinbayrakli.com.tr adresinden iletebilirsiniz.
Fon Müzik: Oğuzhan Öz
Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
www.youtube.co...
İlginizi Çekebilecek Diğer İçerikler
Türkü Hikayeleri: bit.ly/3lBAKzA
Şiir Hikayeleri: bit.ly/3lyhbbt
Ustalarda Şiirler: bit.ly/391tEzi
Şiir İncelemeleri: bit.ly/310hhyT
SOSYAL MEDYA ADRESLERİM:
►Instagram: www.kisa.link/...
►Twitter: www.kisa.link/...
►Facebook: goo.gl/dua24v
►Website: goo.gl/SXibPG
Etkinlik ve Organizasyon ve Tanıtım İçin:
►Mail: info@husameddinbayrakli.com.tr
Herkese merhaba. Ben Hüsameddin Bayraklı. Bu kanalda şiirler söylüyor ve hikayeler anlatıyorum. Bazen yaşanmış, bazen kurgu hikayeler. Kurgu hikayelerde muhakkak açıklamalarda hikayenin kurgu olduğunu yahut kaynağının bilinmediğini belirtirim. O yüzden açıklamalara göz atmayı sakın unutmayın.
#AlperenGözen #NişaburdaOnDörtSabah #SizdenGelenler
Her kelimesi bir dert, her kelimesi bir hikaye. Dinlerken bu kadar acı çektiriyorsa, yazarken nasıl dayanır insan...
Ne yazmış yazan böyle. Ne kadar güzel bir dert bu böyle. Ne güzel çekilen, sırtlanılan, taşınılmaya çalışılan bir dert böyle. Tebrik ederim, yüreğine kuvvet her kim yazdıysa.
Koşmaktan göğsüm çatlayacak gibi oldukça kaçıp sığındığım, soluklandığım, kalbimi bin parçaya bölen sonra birleştiren o şiir, Nişabur...
Yalancı baharın küçük oyunlarına armağan ettigi parça .Gerçekten müthiş .
Derin bir yolculuğa çıkmış gibiydi.. Şiir ihtiyacı olanınmış, aldım yüreğime..
Muazzam şiir .
Bir sır ki yüzünden taşanlardan kaçtım...
Yüreğinize sağlık.. 🙏🏽🫧
Siz de kendi yazdığınız şiirlerin seslendirilmesi için benimle info@husameddinbayrakli.com.tr adresinden iletişime geçebilirsiniz.
Şiirin Sözleri:
Nişanur’da On Dört Sabah / Senin Bir Adın Yok
yüzün ay yüzüm balık
değmedi ışığın dikenli bir çiçek sanıp
-----
Yüzün aya dönüktü,
yüzün en sevdiğin şiirlere,
yüzün hilale dönüktü,
yüzün biner savaşçı kadın taşırdı şairlere
Üzerime ağır gelince çöl
Köşelerde yüzüne bakmayı öğrendim
Köşelerden yüzüne bakmayı öğrendim
zulmün bu kadarı az
bir zulüm ki duvarlardan duvarlara çarpmalı
Aklımın meydanında atı bıraktım
gölgesinden seni izlerken
yenilmek nedir hiç düşünmedim
Henüz ellerimde silahlar yoktu,
bir kere döndüm ve gördüm
boynum beş yerinden kırıldı
Bilmemek hakkının sahibi sensin
Sahip sensin, avuçlarında köleler var
Üzerime kanarken kabuklar,
her bir parmağında birer nar tanesi var
Saçların hangi rüzgarda konuşur bilmiyorum
Bilmiyorum Neye gülüyorsun, kuşlarda neler görüyorsun
Dilinde bir şiir büyürken
bir durak seni kaç dakika bekletir bilmiyorum
bir sır ki nişabur sabahları kadar berraktı
bir sır ki yüzünden taşanlardan kaçtım
Ben bilge,
sen beni hiç bilmedin, sesimi çok az duydun
geçmişe bakarken kör oldum,
beni vursan da yüzüme gül attı derim
Senin adın yok, yıldızlarla yüzünü zikrederim
Ayaklarıma tonlarca söz bağladım Laleli’den aşağı iniyorum
Kış rüzgarları esiyor ve ben savaştan dönüyorum
bir beyaz mendil sallasan yüzüme doğru, Bir zeytindalı
dört günüm bir ay ediyor, kendimi durduramıyorum
Senin saçlarında güneş var, senin yüzünde aydınlık
Milyon tane daha adım olsa beni bilir miydi diye karanlıklara soruyorum
Neye cesaretim yoksa, neyi unuttuysam
Hatırlamak için koştum geldim şehrine
Bilmiyorum güzeller güzeli Anna’nın seni görünce kaç kere dili tutulur
Bilmiyorum bir at vurulursa ardından kaç kere dua edersin
Bilmiyorum esaslı bir yenilgi görünce yanına neden sokulmazsın
bir sır ki nişabur sabahları kadar berraktı
bir sır ki yüzünden taşanlardan kaçtım
Binlerce kez her şeyi ve kendimi yazdım,
binlerce kez her şeyi ve kendimi sildim
Binlerce kez hiç olmadığın yerlerde seni seyrettim,
14 gün bir ömre sığdı oturup seni seyrettim
Oturup kendi ellerime susa susa konuştum
Dilimle kalbimi örttüğüm zamana koştum, çatladım tam üç kere
Ama Allah şahit kantarları vurdum,
cesurum, tartmadım vurdum
Sana ölmemek garantisi veremem, benim yüzümde bu var
Gerçeğe dönüşmenin ilk adımı bunu fark etmek oldu
Sırrı susa susa sözcüsü oldum birkaç avarenin
Bir sürü isim var, ben seninkini, kendiminkini bilmiyorum
Sır bulaştıkça sarı nar kabukları da dillendi
Kalbim geldi gitti aklımdan artık daha dilenci
Sakladığım son kurşun beni vuracaktı
Salladığım son kılıç beni kesecekti
Neticede eski meydan harbisin sen,
Elbette Yazdığım son şiir seni söyleyecekti
Bilmiyorum benim şefkatim sende midir
Bilmiyorum merhemi taşıdığın ellerin ne kadar cömert
Bilmiyorum yüzünü güldüren benim gözlerimden mi çıkar
bir sır ki nişabur sabahları kadar berraktı
bir sır ki yüzünden taşanlardan kaçtım
Kalbim bana gelecek, beni kahraman yapacak sanıyordum
Artık içimdeki bir banka oturup bir insan ne kadar sevilemez tartıyorum
Bir iç çekiyorum,
kıblede gibi titriyor fotoğrafına bakarken saçlarım
İlahi mi söylersin bilmiyorum, sustukça türkü müsün
Irkımdansın diyorum, ırkımsın desem yüzüm yok
Öldü diyecekler belki ölmeyeceğim,
unuttu dediklerinde hala hatırlayacağım yüzünü
Ben oku atayım obam sana diz çöksün
Ben nefes alayım senin ciğerlerine dolsun
Ayakların taşa takılmasın ben düşeyim
Atı ben koşturayım tüm zaferlere sen var
Bu şehrin nüfusu birdi sırla,
senden sonra kimsesi kalmadı
Allah razı diyorum, öyle güzelsin işte
Bilmiyorum yüzünü dayadığın ellerin bir surdan kuvvetli midir
Bilmiyorum çay bardakları kabe diye sana mı çatlar
Bilmiyorum gözlerinde bir çocuk nasıl bakar
bir sır ki nişabur sabahları kadar berraktı
bir sır ki yüzünden taşanlardan kaçtım
Döndüm durdum, bir Allah’a vardım, bir kapına
Bir kapalı pencerene vuruldum bir de adına
Yüzümdeki sırra bak bil istiyordum
Bu kalbim göğsünde atsın istiyordum
Kollarını aç ama uzak dur istiyordum
Sırrını bulaştırdın ahraz duvarlara
Buğusunu çözmek için nefes alıp vermedim
Konuşmak çetrefilini birlikte vuramadık
Bilmiyorum bir gölgeye çöksen üşür müsün
Bilmiyorum tuttuğun yolda ayakların yorgun mu
Ben beş bilmiyorum bir biliyorum
Bilmiyorum ben bu yüzümü saran sarmaşığı
Bilmiyorum vakti kullanmayı
Kendimi de bilmiyorum
bir sır ki nişabur sabahları kadar berraktı
bir sır ki yüzünden taşanlardan kaçtım
Alperen Alparslan Gözen
🌼🌼
🚬🚬🚬
Bir sır ki ..
Ben Bilge,
Sen beni hiç bilmedin, sesimi çok az duydun
Geçmişe bakarken kör oldum
Bilmiyorum sesin sensizlik derken sessizleşmeden nasıl konusur
Alperen Alparslan Gözen'in başka bir şiirini de seslendirmiştiniz. Şiirin ismini hatırlamıyorum lakin bir cümlesi aklımda "Senin mahallende üç el ateş edilecek ben beş kez öleceğim söz." diyordu şair. O şiiri tekrar paylaşır mısınız ?
O şiiri şairinin isteği üzerine kaldırdım maalesef.
@ Peki, teşekkür ederim
Merhaba, önceki kanalınızda bir video vardı ismini hatırlayamadığım, Uluğbey ve Nizamiye medresesi ile alakalı bir hikaye anlatılıyordu, dans eden bir kadın ve fonda çukur dizisine ait bir müzik bulunuyordu. Umarım anlatabilmişimdir, videoyu tekrar yayınlamanızı rica etsem, bir ihtimal dahilinde olur mu?
Merhaba, bahsettiğiniz videoyu anladım ama maalesef telif yüzünden yayınlayamıyorum tekrar
Üzüldüm, teşekkür ederim yine de