Okumak,okuduğunu anlamak,anladığını zannettiğin konunun sağlamasını ve analizini yapmak/yapabilmek ve konu ile ilgili bir ana fikri özet haline getirip,karşı tarafa anlayabileceği şekilde aktarabilmek.Tüm bu eğitimler,aileden başlayıp,okulda iyi yetişmiş öğretmenler tarafından öğrenmek isteyen herkese aktarılır.Ayrıca,bakmak ve bakarken görmesini bilmek (bakar kör olmamak) daha da önem arz etmekte.Tabii,neredeyse 99%'u bu donanıma sahip olmayan ve 1960'ların başında "misafir işçi" olarak Almanya'ya giden,ilk defa köyünden,kasabasından ayrılıp bir de neredeyse kendilerine 100% farklı bir sosyal yaşama sahip ülkeye "misafir" olarak gidip para kazanmaya çalışan kesimin,yok alevi-sünni,yok sağcı-solcu,yok dinli-dinsiz gibi farklı değer ölçülerine sahip düşünce ve olaylar arasında gidip gelmeleri kadar doğal bir davranış şekli olamaz.Olsa,zaten hepimiz şaşırırdık.Her şey tesadüf ; 1972 yılında "vizeye gerek duymadığımız lacivert renkli T.C pasaportlarımız" ile 2 lise arkadaşı (yaş 16:)))) sırt çantalarımız ve ailelerimizin de desteği ile yaz tatili süresince Avrupa turuna çıkmıştık.Kıta Avrupası bitti oradan İngiltere'ye geçtik ve bir ara eğer "paramız yetip zamanımız da olsaydı" gene "vizeye gerek olmadan Kanada'ya da" turist olarak gidecektik:))))T.C ve pasaportunun değerinin nereden nerelere yavaş yavaş savrulduğu ile ilgili bende ki hikaye bu.Deneyim,tesadüfler ve yaşanmışlıkla ilgili bu videoyu emek harcayıp bizlere sunduğunuz için hem size hem de misafirinize teşekkür etmek isterim Yalçın bey.Sağlık ve neşeyle kalın.
İşte bu yazdıklarınızı gelinen noktayı hatta ülkede gelinen bütün noktaları görebilene ne mutlu. Ya da bunları görebilmek ne büyük bir ızdırap. Bir karikatürü hatırlıyorum, karikatürdeki adam yanındakine "Cehalet ne güzel lan, her şeyi biliyon!" diyordu sırıtarak. Burada da "ignorance is a bless" diyorlar. Asıl ben teşekkür ederim Ferit bey .
Ben en cok su cumleye takildim. Kalbimiz turkiyede aklimiz burada dedikten sonra ; esimiz dostumuz turkiyede dediniz. 40+ senedir nasil hala insan esi dostu orada biraktik duygusu yasiyor gercekten anlayamiyorum. Belliki hayatinizin neredeyse ucte ikisi Kanada da gecmis. Turklerin baska ulkede yasiyorum duygusu ne zaman sonlaniyor, ne zaman yasadiklari ulkeye ait olmaya basliyorlar merak ediyorum. Bunu sizi yargilamak icin yazmiyorum. Bu bence resmen doktora tezi konusu.
Bu durum sadece Türklere özgü bir şey değil Ceyda hanım. Birinci kuşak göçmenler hep böyledir. Göçmen arafta yaşar adlı bir video da (#122) bunu anlatmaya çalışmıştım. Göçmen olmayanın empati yapması çok zor olan bir durum bence. Ben de 25 senedir ülkemden ayrı yaşıyorum en yakın arkadaşlarım hâlâ Türkiye'de. Ama bu demek değildir ki bu ülkeye ait değilmişim gibi hissediyorum. Ben her iki ülkeye de aitim. İkisi de benim ülkem. İki çocuklu bir anne veya babanın çocukjlarına karşı duyduğu his gibi düşünülebilir mi acaba? Bilemiyorum. Birinci ikinci ve üçüncü kuşak göçmenlerle ilgili pek çok akademik çalışma var aslında. Selamlar
Bende 15 senedir Kanada da yaşıyorum. Ama kendimi göçmen yada arafta kalmış gibi hissetmiyorum. Oyle hisseden cok kisiyle tanistim ve hicbirisinin de mutluyum dedigini duymadim. Hep bir burukluk hali. Belki bu Turklere özgü degil ama kesinlikle bireysel olamayan ulkelerle yakin baglantisi var.
Çok güzel bir söyleşi olmuş Yalçın abi , keyifle izliyoruz. Demir Bey'e de çok teşekkürler ve selamlar.
Eşimin telefonundan ,birlikte sizi keyifle izliyoruz.
Faydalı bir söyleşi izlettiğiniz için teşekkürler.
Okumak,okuduğunu anlamak,anladığını zannettiğin konunun sağlamasını ve analizini yapmak/yapabilmek ve konu ile ilgili bir ana fikri özet haline getirip,karşı tarafa anlayabileceği şekilde aktarabilmek.Tüm bu eğitimler,aileden başlayıp,okulda iyi yetişmiş öğretmenler tarafından öğrenmek isteyen herkese aktarılır.Ayrıca,bakmak ve bakarken görmesini bilmek (bakar kör olmamak) daha da önem arz etmekte.Tabii,neredeyse 99%'u bu donanıma sahip olmayan ve 1960'ların başında "misafir işçi" olarak Almanya'ya giden,ilk defa köyünden,kasabasından ayrılıp bir de neredeyse kendilerine 100% farklı bir sosyal yaşama sahip ülkeye "misafir" olarak gidip para kazanmaya çalışan kesimin,yok alevi-sünni,yok sağcı-solcu,yok dinli-dinsiz gibi farklı değer ölçülerine sahip düşünce ve olaylar arasında gidip gelmeleri kadar doğal bir davranış şekli olamaz.Olsa,zaten hepimiz şaşırırdık.Her şey tesadüf ; 1972 yılında "vizeye gerek duymadığımız lacivert renkli T.C pasaportlarımız" ile 2 lise arkadaşı (yaş 16:)))) sırt çantalarımız ve ailelerimizin de desteği ile yaz tatili süresince Avrupa turuna çıkmıştık.Kıta Avrupası bitti oradan İngiltere'ye geçtik ve bir ara eğer "paramız yetip zamanımız da olsaydı" gene "vizeye gerek olmadan Kanada'ya da" turist olarak gidecektik:))))T.C ve pasaportunun değerinin nereden nerelere yavaş yavaş savrulduğu ile ilgili bende ki hikaye bu.Deneyim,tesadüfler ve yaşanmışlıkla ilgili bu videoyu emek harcayıp bizlere sunduğunuz için hem size hem de misafirinize teşekkür etmek isterim Yalçın bey.Sağlık ve neşeyle kalın.
İşte bu yazdıklarınızı gelinen noktayı hatta ülkede gelinen bütün noktaları görebilene ne mutlu. Ya da bunları görebilmek ne büyük bir ızdırap.
Bir karikatürü hatırlıyorum, karikatürdeki adam yanındakine "Cehalet ne güzel lan, her şeyi biliyon!" diyordu sırıtarak. Burada da "ignorance is a bless" diyorlar.
Asıl ben teşekkür ederim Ferit bey .
Hakikaten kader...:)
Ben en cok su cumleye takildim. Kalbimiz turkiyede aklimiz burada dedikten sonra ; esimiz dostumuz turkiyede dediniz. 40+ senedir nasil hala insan esi dostu orada biraktik duygusu yasiyor gercekten anlayamiyorum. Belliki hayatinizin neredeyse ucte ikisi Kanada da gecmis. Turklerin baska ulkede yasiyorum duygusu ne zaman sonlaniyor, ne zaman yasadiklari ulkeye ait olmaya basliyorlar merak ediyorum. Bunu sizi yargilamak icin yazmiyorum. Bu bence resmen doktora tezi konusu.
Bu durum sadece Türklere özgü bir şey değil Ceyda hanım. Birinci kuşak göçmenler hep böyledir. Göçmen arafta yaşar adlı bir video da (#122) bunu anlatmaya çalışmıştım.
Göçmen olmayanın empati yapması çok zor olan bir durum bence. Ben de 25 senedir ülkemden ayrı yaşıyorum en yakın arkadaşlarım hâlâ Türkiye'de.
Ama bu demek değildir ki bu ülkeye ait değilmişim gibi hissediyorum. Ben her iki ülkeye de aitim. İkisi de benim ülkem. İki çocuklu bir anne veya babanın çocukjlarına karşı duyduğu his gibi düşünülebilir mi acaba? Bilemiyorum.
Birinci ikinci ve üçüncü kuşak göçmenlerle ilgili pek çok akademik çalışma var aslında.
Selamlar
Bende 15 senedir Kanada da yaşıyorum. Ama kendimi göçmen yada arafta kalmış gibi hissetmiyorum. Oyle hisseden cok kisiyle tanistim ve hicbirisinin de mutluyum dedigini duymadim. Hep bir burukluk hali. Belki bu Turklere özgü degil ama kesinlikle bireysel olamayan ulkelerle yakin baglantisi var.
@@ceydaerenkol8176 Bende 45 yildir Los Angeles deyim ama sonuna kadar Türküm ve o toprak her zaman benim vatanim olacak.
@@zodiacone2461 Good for you!😂