Bu hikayenin benzeri yine aynı coğrafyada Sahara (Şavşat-Ardahan arasında 2600 m rakımlı) geçidinde yaşanmış. Cilavuz Köy Enstiküsünde okuyan Şavşat-Yavuzköy'lü 3 genç Şubat tatili olunca karlı bir kış günü yürüyerek yola çıkarlar. Sahara geçidine gelince amansız bir fırtına başlar. Gençler donmadan için oldukları yerde hareket ederek fırtınanın geçmesini beklerler... Saatler geçer, hava kararır... Gençlerin takati tükenir. İkisi oracıkta donarak can verir. Bir tanesi ayağına takılan bir taşı arkadan elleriyle belinde kavramış olarak yürümeye devam eder. O kadar kar yağmıştırki fırtınanın etkisiyle üzeri karla kaplanmıştır. İşte bu o gencin donmasını engellemiştir... Ertesi gün ise tüm o karanlığın fırtınanın aksine pırıl pırıl güneşli bir gün başlamıştır.Tabi gençlerin gelmeleri gerektiğini, geciktiktlerinden dolayı Yavuzköylüler ellerinde fenerlerle yanıp sönen çıralarla çoktan yollara düşmüşler. Ama o fırtınada Sahara'ya çıkmak ne mümkün. Hava aydınlanınca karlardaki kabartıdan genci farkederler üstündeki karları temizleyince onu uyur halde bulurlar. Diğer iki gencimize bir türlü ulaşamazlar; ta ki bahar gelip karlar erdikten sonra cesetleri parça parça saçılmış olarak çobanlar tarafından bulunabilirmiştir...
Türkü denince aklıma gelen her insan türkü söyler iyi kötü ama türkü gibi yaşayamaz ne dile ne yürekte kalır 🤗🤗❤️🌹
Bu hikayenin benzeri yine aynı coğrafyada Sahara (Şavşat-Ardahan arasında 2600 m rakımlı) geçidinde yaşanmış. Cilavuz Köy Enstiküsünde okuyan Şavşat-Yavuzköy'lü 3 genç Şubat tatili olunca karlı bir kış günü yürüyerek yola çıkarlar. Sahara geçidine gelince amansız bir fırtına başlar. Gençler donmadan için oldukları yerde hareket ederek fırtınanın geçmesini beklerler... Saatler geçer, hava kararır... Gençlerin takati tükenir. İkisi oracıkta donarak can verir. Bir tanesi ayağına takılan bir taşı arkadan elleriyle belinde kavramış olarak yürümeye devam eder. O kadar kar yağmıştırki fırtınanın etkisiyle üzeri karla kaplanmıştır. İşte bu o gencin donmasını engellemiştir... Ertesi gün ise tüm o karanlığın fırtınanın aksine pırıl pırıl güneşli bir gün başlamıştır.Tabi gençlerin gelmeleri gerektiğini, geciktiktlerinden dolayı Yavuzköylüler ellerinde fenerlerle yanıp sönen çıralarla çoktan yollara düşmüşler. Ama o fırtınada Sahara'ya çıkmak ne mümkün. Hava aydınlanınca karlardaki kabartıdan genci farkederler üstündeki karları temizleyince onu uyur halde bulurlar. Diğer iki gencimize bir türlü ulaşamazlar; ta ki bahar gelip karlar erdikten sonra cesetleri parça parça saçılmış olarak çobanlar tarafından bulunabilirmiştir...