وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۖ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ د۪ينَهُمُ الَّذِي ارْتَضٰى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْنًاۜ يَعْبُدُونَن۪ي لَا يُشْرِكُونَ ب۪ي شَيْـًٔاۜ وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ 55 55 . Allah, içinizden iman edip salih amel işleyenlere vadetti: Onlardan öncekileri yeryüzünün halifeleri kıldığı gibi onları da yeryüzünün halifeleri kılacak, razı olduğu dinlerinde kendilerine iktidar/güç verecek ve korkularından sonra onları emniyete kavuşturacaktır. (Bu vaatte bulunduklarım) bana ibadet eder, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra kâfir olursa işte bunlar, fasıkların ta kendileridir! (24/Nûr, 55) İslam’ın yeryüzüne hakim olması ve Allah’ın (cc) müminlere vadettiği zaferin/iktidarın gerçekleşmesi dört şarta bağlıdır: a. İman. (bk. 1/Fâtiha, 5) b. Salih amel. (bk. 18/Kehf, 110) c. Yalnızca Allah’a ibadet. (bk. 6/En’âm, 162-163) d. Hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak. (bk. 4/Nisâ, 48) Bu dört şarta karşılık üç vaatte bulunulmuştur: Hilafet, dinde güç ve iktidar, emniyet. Ayet-i kerime zımnen başka bir hakikate işaret eder: Bu şartlardan biri veya tümü ihlal edildiğinde başkaları tarafından yönetilme, mustazaf duruma düşme ve korku içinde yaşama kaçınılmaz sondur.
Amin Allah razı olsun hocam
Allah sızden de razı olsun
HZ MUHAMMED SAV İN DUASI KADIN İÇİN ÇOK GÜZEL OLDU.
Allah bizi peygamberimizin şefaatine nail eylesin
Ağzınıza sağlık hocam
Allah sızden razı olsun
ALLAH BABAN DAN DA RAZI OLSUN
Allah sızden de razı olsun kiymetli seydam
Xwedê ji te razî be Xwedê xêra te mezinke siheta te xweş be Seydayê hêja
Xwuda jıwe ji Razibe Seydaye heja u bı kıymet
وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۖ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ د۪ينَهُمُ الَّذِي ارْتَضٰى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْنًاۜ يَعْبُدُونَن۪ي لَا يُشْرِكُونَ ب۪ي شَيْـًٔاۜ وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ 55
55 . Allah, içinizden iman edip salih amel işleyenlere vadetti: Onlardan öncekileri yeryüzünün halifeleri kıldığı gibi onları da yeryüzünün halifeleri kılacak, razı olduğu dinlerinde kendilerine iktidar/güç verecek ve korkularından sonra onları emniyete kavuşturacaktır. (Bu vaatte bulunduklarım) bana ibadet eder, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra kâfir olursa işte bunlar, fasıkların ta kendileridir! (24/Nûr, 55)
İslam’ın yeryüzüne hakim olması ve Allah’ın (cc) müminlere vadettiği zaferin/iktidarın gerçekleşmesi dört şarta bağlıdır:
a. İman. (bk. 1/Fâtiha, 5)
b. Salih amel. (bk. 18/Kehf, 110)
c. Yalnızca Allah’a ibadet. (bk. 6/En’âm, 162-163)
d. Hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak. (bk. 4/Nisâ, 48)
Bu dört şarta karşılık üç vaatte bulunulmuştur: Hilafet, dinde güç ve iktidar, emniyet.
Ayet-i kerime zımnen başka bir hakikate işaret eder: Bu şartlardan biri veya tümü ihlal edildiğinde başkaları tarafından yönetilme, mustazaf duruma düşme ve korku içinde yaşama kaçınılmaz sondur.
جزاك الله خيرا كثيرا
تخريج حديث: أَعَاذَكَ اللَّهُ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ
وَعَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَابِطٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ رضي الله عتهما، أَنّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ لِكَعْبِ بْنِ عُجْرَةَ: «أَعَاذَكَ اللَّهُ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ»، قَالَ: وَمَا إِمَارَةُ السُّفَهَاءِ؟ قَالَ: «أُمَرَاءُ يَكُونُونَ بَعْدِي، لَا يَقْتَدُونَ بِهَدْيِي، وَلَا يَسْتَنُّونَ بِسُنَّتِي، فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ، فَأُولَئِكَ لَيْسُوا مِنِّي، وَلَسْتُ مِنْهُمْ، وَلَا يَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي. وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ، فَأُولَئِكَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُمْ، وَسَيَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي. يَا كَعْبَ بْنَ عُجْرَةَ، الصَّوْمُ جُنَّةٌ، وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ، وَالصَّلَاةُ قُرْبَانٌ - أَوْ قَالَ: بُرْهَانٌ - يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ، إِنَّهُ لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ لَحْمٌ نَبَتَ مِنْ سُحْتٍ، النَّارُ أَوْلَى بِهِ. يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ، النَّاسُ غَادِيَانِ فَمُبْتَاعٌ نَفْسَهُ فَمُعْتِقُهَا وَبَائِعٌ نَفْسَهُ فَمُوبِقُهَا».
تخريج الحديث:
إسناده حسن إن شاء الله، وله شاهد سيأتي:
أخرجه أحمد (3/ 321، 399)، وعبد الرزاق (20719)، والدارمي (2776)، وابن زنجوية في «الأموال» (1316)، وعبد بن حميد (1138)، والبزار (1609 - كشف»، وأبو يعلى (1999)، والطحاوي في «شرح المشكل» (1345)، وابن حبان (1723، 4514)، والحاكم (3/ 479، 480)، (4/ 422)، وأبو نعيم في «الحلية» (8/ 247)، والخطابي في «العزلة» (ص106)، والبيهقي في «الآداب» (404)، وفي «دلائل النبوة» (6/ 522)، وفي «الشعب» (5761، 9399)، والخطيب في «تلخيص المتشابه» (2/ 825)، والبغوي في «شرح السنة» (2029)، والأصبهاني في «الترغيب والترهيب» (2106)، وأبو القاسم البغوي في «الصحابة» (2033)، وابن حجر في «الأمالي المطلقة» (ص213، 214)، وغيرهم. من طريق عبد الله بن عثمان بن خثيم عن عبد الرحمن بن سابط به.
جزاك الله خيرا كثيرا