Selamun aleyküm. Hayırlı olsun. Gayet güzel olmuş. Devamını bekliyoruz. Hikayeleri 3. Seviye arapça hikayeler grubuna ekliyorum. Allah razı olsun, ve gayretinizi artırsın. Allaha emanet olun.
Emeğinize sağlık 2 sene olmuş yayınlayalım ve lev kısmını bile olarak çevirmesiniz lev şart edati dışında bide bile anlamımi bu sekildede kullanilabilirmi ayrıca enne dığinde dıginda anlami dışında ki olarak da kullanilabilirmi
Teşekkür ederim! Lev edatının bile anlamıda var evet, adlında cümlenin akışına göre bunu terceme eden kişi rahatça anlayabilir, enne edatı ki olarak kullanılır böyle çevrilmesi daha kolay oluyor ardından cümleyi toparlarken ğında manası verilirse daha güzel olur
Tilki Ve Karga Tilki, gagasında bir parça peynirle yukarı doğru kanat çırpan bir karga (gagasında bir parça peynir olan bir karganın yukarı doğru uçtuğunu) gördü. Sonra (karga) bir ağaç (dalına) dalı üzerine iner (alçalır). Sonra tilki (efendi) kendi kendine, "(Eğer) bu peyniri alamazsam bana da tilki demesinler (ben de tilki değilim)" dedi. Ve ağacın dibine (altına / alt tarafına) doğru (oraya ulaşana / ulaşıncaya kadar) yürüdü (gitti). Ve şöyle söyleyerek seslendi (bağırdı): "Günaydın (Hayırlı Sabahlar) Bay Karga (Karga Bey). Bugün ne (kadar) güzelsin! Ve tüylerinin parıltısı ve gözlerinin parlaklığı (ışıltısı) ne kadar güzel! Sesinin, (senin dışındaki) kuşların sesinden daha tatlı (hoş) olması gerektiğinden eminim. Tıpkı senin görüntünün (resminin) onların görüntülerinden (resimlerinden) daha güzel olması (olduğu) gibi. Senden tek bir şarkı bile olsa bana dinlet de seni kuşların kralı olarak selamlayayım. Burada karga sesini yükseltti. Ve var gücüyle (elinden geldiği kadar / elinden geldiğince) şiddetli gaklamaya başladı. Ancak (ama / fakat / ne var ki), ağzını açtığı an(da) peynir parçası yere düştü. Ve tilki onu (peynir parçasını) hemen yakaladı (kaptı) ve onu şöyle diyerek yuttu (silip süpürdü): "İstediğim (istemiş olduğum şey) buydu. (Ben de bunu istiyordum.) . (Bundan) (daha) fazlası değil. Peynirine karşılık (peynirin karşılığında) önümüzdeki (gelecek) günlerde işine yarayacak (nasihatte) tavsiyelerde bulunacağım (vereceğim): Her iltifata (dalkavuğa / yalakaya) güvenme. الثَّعْلَبُ وَالْغُرَابُ رَأَى الثَّعْلَبُ غُرَابًا يُرَفْرِفُ مُصَعِّدًا وَفِي مِنْقَارِهِ قِطْعَةٌ مِنَ الْجُبْنِ، ثُمَّ يَحُطُّ عَلَى غُصْنِ شَجَرَةٍ، فَحَدَّثَ السَّيِّدُ ثَعْلَبٌ نَفْسَهُ قَائِلًا: «لَسْتُ ثَعْلَبًا إِنْ لَمْ أَظْفَرْ بِهَذَا الْجُبْنِ.» وَمَشَى حَتَّى بَلَغَ أَسْفَلَ الشَّجَرَةِ، وَنَادَى قَائِلًا: «صَبَاحَ الْخَيْرِ يَا سَيِّدُ غُرَابُ، مَا أَجْمَلَكَ الْيَوْمَ! وَمَا أَجْمَلَ رَفِيفَ رِيشِكَ وَبَرِيقَ عَيْنِكَ! إِنَّ كُلِّي ثِقَةٌ أَنَّ صَوْتَكَ لَا بُدَّ أَنْ يَكُونَ أَحْلَى مِنْ صَوْتِ سِوَاكَ مِنَ الطُّيُورِ، تَمَامًا مِثْلَمَا أَنَّ صُورَتَكَ أَجْمَلُ مِنْ صُوَرِهَا. أَسْمِعْنِي وَلَوْ أُغْنِيَةً وَاحِدَةً مِنْكَ؛ حَتَّى أُحَيِّيَكَ كَمَلِكٍ لِلطُّيُورِ.» هُنَا رَفَعَ الْغُرَابُ عَقِيرَتَهُ وَبَدَأَ يَنْعَقُ جُهْدَ اسْتِطَاعَتِهِ. غَيْرَ أَنَّهُ فِي اللَّحْظَةِ الَّتِي فَتَحَ فِيهَا فَمَهُ هَوَتْ قِطْعَةُ الْجُبْنِ إِلَى الْأَرْضِ، فَتَلَقَّفَهَا الثَّعْلَبُ مِنْ فَوْرِهِ وَازْدَرَدَهَا قَائِلًا: «ذَلِكَ مَا كُنْتُ أَبْغِي، وَلَا أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ، وَفِي مُقَابِلِ جُبْنَتِكَ سَأُسْدِي إِلَيْكَ نَصِيحَةً تَنْفَعُكَ فِي مُقْبِلِ الْأَيَّامِ: «لَا تُولِ الثِّقَةَ بِكُلِّ مُتَمَلِّقٍ مُدَاهِنٍ».»
Selamünaleyküm hocam. Allah muvaffak eylesin. Hikayenin başında يرفرف kelimesi ve sonradan gelen رفيف kelimeri aynı köktenmi geliyormu? Bide hikayesinin sonunda مداهن kelimesinim kökü دهن (yağ) ona yağcılık manası verebilirmiyiz :/
Selamun aleyküm.
Hayırlı olsun. Gayet güzel olmuş. Devamını bekliyoruz. Hikayeleri 3. Seviye arapça hikayeler grubuna ekliyorum. Allah razı olsun, ve gayretinizi artırsın. Allaha emanet olun.
Teşekkür ederim sizdende razı olsun
بارك الله بكم أستاذي الكريم
الله يبارك فيك
الله يحفظكم ويرضى عنكم استاذي الكريم
❤❤❤❤❤❤
güzel anlatım için teşekkürler..
Teşekkür ederim
Emeğinize sağlık 2 sene olmuş yayınlayalım ve lev kısmını bile olarak çevirmesiniz lev şart edati dışında bide bile anlamımi bu sekildede kullanilabilirmi ayrıca enne dığinde dıginda anlami dışında ki olarak da kullanilabilirmi
Teşekkür ederim! Lev edatının bile anlamıda var evet, adlında cümlenin akışına göre bunu terceme eden kişi rahatça anlayabilir, enne edatı ki olarak kullanılır böyle çevrilmesi daha kolay oluyor ardından cümleyi toparlarken ğında manası verilirse daha güzel olur
Teşekkürler
العفو
Teşekkürler 👍👍👍
Teşekkürler
Tilki Ve Karga
Tilki, gagasında bir parça peynirle yukarı doğru kanat çırpan bir karga (gagasında bir parça peynir olan bir karganın yukarı doğru uçtuğunu) gördü. Sonra (karga) bir ağaç (dalına) dalı üzerine iner (alçalır). Sonra tilki (efendi) kendi kendine, "(Eğer) bu peyniri alamazsam bana da tilki demesinler (ben de tilki değilim)" dedi. Ve ağacın dibine (altına / alt tarafına) doğru (oraya ulaşana / ulaşıncaya kadar) yürüdü (gitti). Ve şöyle söyleyerek seslendi (bağırdı): "Günaydın (Hayırlı Sabahlar) Bay Karga (Karga Bey). Bugün ne (kadar) güzelsin! Ve tüylerinin parıltısı ve gözlerinin parlaklığı (ışıltısı) ne kadar güzel! Sesinin, (senin dışındaki) kuşların sesinden daha tatlı (hoş) olması gerektiğinden eminim. Tıpkı senin görüntünün (resminin) onların görüntülerinden (resimlerinden) daha güzel olması (olduğu) gibi. Senden tek bir şarkı bile olsa bana dinlet de seni kuşların kralı olarak selamlayayım. Burada karga sesini yükseltti. Ve var gücüyle (elinden geldiği kadar / elinden geldiğince) şiddetli gaklamaya başladı. Ancak (ama / fakat / ne var ki), ağzını açtığı an(da) peynir parçası yere düştü. Ve tilki onu (peynir parçasını) hemen yakaladı (kaptı) ve onu şöyle diyerek yuttu (silip süpürdü): "İstediğim (istemiş olduğum şey) buydu. (Ben de bunu istiyordum.) . (Bundan) (daha) fazlası değil. Peynirine karşılık (peynirin karşılığında) önümüzdeki (gelecek) günlerde işine yarayacak (nasihatte) tavsiyelerde bulunacağım (vereceğim): Her iltifata (dalkavuğa / yalakaya) güvenme.
الثَّعْلَبُ وَالْغُرَابُ
رَأَى الثَّعْلَبُ غُرَابًا يُرَفْرِفُ مُصَعِّدًا وَفِي مِنْقَارِهِ قِطْعَةٌ مِنَ الْجُبْنِ، ثُمَّ يَحُطُّ عَلَى غُصْنِ شَجَرَةٍ، فَحَدَّثَ السَّيِّدُ ثَعْلَبٌ نَفْسَهُ قَائِلًا: «لَسْتُ ثَعْلَبًا إِنْ لَمْ أَظْفَرْ بِهَذَا الْجُبْنِ.» وَمَشَى حَتَّى بَلَغَ أَسْفَلَ الشَّجَرَةِ، وَنَادَى قَائِلًا: «صَبَاحَ الْخَيْرِ يَا سَيِّدُ غُرَابُ، مَا أَجْمَلَكَ الْيَوْمَ! وَمَا أَجْمَلَ رَفِيفَ رِيشِكَ وَبَرِيقَ عَيْنِكَ! إِنَّ كُلِّي ثِقَةٌ أَنَّ صَوْتَكَ لَا بُدَّ أَنْ يَكُونَ أَحْلَى مِنْ صَوْتِ سِوَاكَ مِنَ الطُّيُورِ، تَمَامًا مِثْلَمَا أَنَّ صُورَتَكَ أَجْمَلُ مِنْ صُوَرِهَا. أَسْمِعْنِي وَلَوْ أُغْنِيَةً وَاحِدَةً مِنْكَ؛ حَتَّى أُحَيِّيَكَ كَمَلِكٍ لِلطُّيُورِ.» هُنَا رَفَعَ الْغُرَابُ عَقِيرَتَهُ وَبَدَأَ يَنْعَقُ جُهْدَ اسْتِطَاعَتِهِ. غَيْرَ أَنَّهُ فِي اللَّحْظَةِ الَّتِي فَتَحَ فِيهَا فَمَهُ هَوَتْ قِطْعَةُ الْجُبْنِ إِلَى الْأَرْضِ، فَتَلَقَّفَهَا الثَّعْلَبُ مِنْ فَوْرِهِ وَازْدَرَدَهَا قَائِلًا: «ذَلِكَ مَا كُنْتُ أَبْغِي، وَلَا أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ، وَفِي مُقَابِلِ جُبْنَتِكَ سَأُسْدِي إِلَيْكَ نَصِيحَةً تَنْفَعُكَ فِي مُقْبِلِ الْأَيَّامِ: «لَا تُولِ الثِّقَةَ بِكُلِّ مُتَمَلِّقٍ مُدَاهِنٍ».»
شكرا كثيرا
Selamünaleyküm hocam. Allah muvaffak eylesin. Hikayenin başında يرفرف kelimesi ve sonradan gelen رفيف kelimeri aynı köktenmi geliyormu? Bide hikayesinin sonunda مداهن kelimesinim kökü دهن (yağ) ona yağcılık manası verebilirmiyiz :/
Aleykümselam
Teşekkür ederim
يرفرف (رفرف) fiilinin müdafi halı
رفيف (رف) fiiline aiitir
مداهن evet yağcı yalaka anlamı vardır
@@arapcahikayeler teşekkür ediyorum
Teşekkür ederim
Hocam güzel olmuş . PDF sini indiremiyor muyuz?
Pdf mevcut değil hocam ancak ekran resmi çekebilirsiniz okumak amacıyla
Hocam bunun 1. Hikaye linkini verebilir misiniz listede göremedim 😊
Bu birinci hikaye üstadım zamanında yüklerken yanlış yazmışım 150 den fazla hikaye mevcuttur
@@arapcahikayeler tamam hocam sagolun
Teşekkürler