Bilge Karasu | Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 15 жов 2024
  • ‪@MahirKavun‬ #booktok #book #bookanalysis #kitapanalizi #kitap
    Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı.
    Bilge Karasu'dan okuduğum 3. kitap.
    Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, 153 sayfalık bir öykü kitabıdır.
    Kitapta; Ada, Tepe ve Dutlar olmak üzere toplam 3 uzun sayılabilecek 5 öykü yer almaktadır. Aynı zamanda felsefeci olan Karasu, birbiriyle ilinti 3 öykü kaleme almıştır. Öykülerde kilise yaşamı, inanç sorgulaması,, inzivaya çekilme gibi konuları işleyen yazarın arka planda felsefeden sıklıkla yararlandığı görülmektedir.
    Bilge Karasu, 1971 yılında (Bekir Yıldız'ın Kaçakçı Şahan adlı kitabıyla) 17. Sait Faik Hikâye Armağanını kazanan iki kişiden biri olmuştur.
    Kitaptan bazı alıntılar:
    📌 ... sular sabahın dinginliği içinde sandalın iki yanında yırtılıyor, yamanıyor (11).
    📌 Sabah oluyor şimdi, dün de bir günlük geride (12).
    📌 Oysa kendini aldatmak boş bundan böyle (13).
    📌 Ölçü, herhangi bir nedenden ötürü, insanın içinde şaştığı zaman, yapılacak bir şey yoktur (20).
    📌 Çam, bir tek ağaç değil, bir doğa (21).
    📌 İnsanı, insana oyuncak olsun diye yaratmamış Tanrı (22).
    📌 Herkes temeli bırakıp çatının kiremidinden söz açıyordu (25).
    📌 Konuşurken içinden mi konuştuğunu, sesli mi konuştuğunu, insan her zaman bilmeli (27).
    📌 Birkaç yıl sustuğu söylenebilirdi (29).
    📌 Yıllarca yalan söylemiş, yalan yaşamış olacağım (42).
    📌 İnancı uğruna zindana atılmağı bile göze alamayan adamın inandığı söylenebilir mi (43)?
    📌 Kendini küçüksemeğe hakkı var, hiç değilse bunu yapabilir (44).
    📌 Serüven seven adam, tek başına yaşayabilir, tek başına yaşamak için yaratılmıştır (50-51).
    📌 Yalnızlık zorunlu bir durum olmadığı zaman daha çok hoşlanıyor (51).
    📌 İnsan nasıl olsa öleceğine göre bir şeyler yapmak daha iyi olur (52).
    📌 Ölçü şaşmıyor insanın içinde (53).
    📌 İnsanın gerçekleşmesini istediği bir işe önce kendi benliğini koşması, işe önce kendinden başlaması gerekir (55).
    📌 Yanacak şeylerin bitmesinden başka yolu yoktur yangınları durdurmanın (59).
    📌 Herkes, her şeyden habersiz görünüyordu (61).
    📌 İnsan yorulunca küçüklüğünü daha iyi, daha çok duyduğu için mi kendini büyütmeğe, büyüklük düşünceleriyle kendini bile aldatmağa kalkıyor (62)?
    📌 Neleri nasıl yapacağını bile düşünmedi daha. Bu da yarının işi olsun (62).
    📌 Sevginin, kurmanın, yapmanın, sözü değil, kendi gerek; yaşanması gerek bunların (63).
    📌 O yaklaşmanın uzaklaştırıcılığını daha da acı, daha da keskin, duymayacak mı yüreğinde (66).
    📌 Bu da öyle, tüketmek için başlamak gerekir (72).
    📌 İnsan bütün suçlarının, günahlarının yükünü taşır da taşır (80).
    📌 Saatlerden değil, yıllardan beri yürüyor denebilir (81).
    📌 Ama nasıl birtakım topraklar üzüm, birtakım sular lüfer yaşatıyor, birtakım kentler, birtakım insan toplulukları da kahraman yaratıyordu (82).
    📌 Yinelene yinelene anlamını yitirdiği sanılan birtakım sözlerin, deyimlerin, ansızın hiç değilse bir zamanlar, gerçekten bir anlamla yüklü olduğu anlaşıldığı gibi (83).
    📌 Sözlerden ördüğü tükenmez bir ipi boğazına dolaya dolaya tükenmişti (93).
    📌 Sonra, bir sabah, bütün yaptıklarının boşluğunu kavrayıvermişti (99).
    📌 ... konuşması yasaklanmış bir insan nasıl sorabilirdi (100)?
    📌 Hayat duracak mıydı sanki? İnsanlar bunu kolaylıkla unutuyorlar galiba. Hayatın durmadığını, değiştiğini, değişeceğini. Çocukların, büyüdükleri zaman, dünyayı başka türlü tanıyacaklarını, babalarının bildiği dünyadan başka bir dünyada yaşayacaklarını (106).
    📌 Birçok zamanlar, çeşit çeşit yerlerde, çeşit çeşit durumlarda, canına kıymağı düşündüğüne gülüyor (107).
    📌 Tuhaf değil mi, kurtarmak istediği şeyi kurtarmak için ne gerekiyorsa yaptığını sanan kişinin, ömrünün sonunda o şeyi boğmakta en büyük payı kendi eliyle getirmiş olduğunu anlaması (110).
    📌 Çok anahtarlı kilit mi olur?
    Tanrım, insan gülünç olmaktan hiç mi kurtulamıyor (110)?
    📌 ... ölmeği kabul etmekliğim daha akıllıca olur, oyunu oynamağa karar verdik, ama uzatmamız için sebep yok değil mi (113)?
    📌 Açlığın insanı öldürmesi o kadar kolay değildir (113).
    📌 Oysa, bunların ikisi de yalan. Doğru yalanlar, yalan doğrular (114).
    📌 Sabah bir türlü gelmeyecek sanki bu gece. Oysa sabah gelir, gelmemesi görülmemiş bir şey (127).
    📌 Hangi düşünce, yalnız bizimdir? Bir şeyi bir başkası bizden önce söylediği zaman, onun başka birinden yararlanmadığı söylenebilir mi? Nasıl söylenebilir? Nasıl düşünülebilir öyle bir şey (127)?
    📌 Yoksa bu adamları, anaları dövülsün diye mi doğurmuştu, bu çocuklar, ölçmek için kurşunlanmak için mi gelmişlerdi dünyaya (152)?
    Mutlaka okumalısınız. 😊

КОМЕНТАРІ •