Anadolu’dan Masallar: Köy Hayatının Sevgi ve Emekle Dokunan Hikayeleri | Masal Dinle, Sesli Kitap

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 10 гру 2024

КОМЕНТАРІ • 6

  • @GecePerisiMasalları
    @GecePerisiMasalları  3 дні тому +1

    Sevgili masal severler, video düzenlenirken bir aksaklık yaşandı ve maalesef 1. masalın son kısmı silinmiş. Hikayenin devamını buradan okuyabilirsiniz. Yaşanan bu durum için çok üzgünüm, anlayışınız için teşekkür ederim 🙏
    Masalın devamı;
    Sabahın ilk ışıklarıyla, Ali ve padişahın en cesur askerleri kara ormana doğru yola çıktılar. Ormanın derinliklerine girdikçe, etrafı yoğun bir sis kapladı. Ağaçlar daha sık, gökyüzü daha karanlık görünüyordu. Kuş sesleri bile bu karanlık yerde susmuştu. Ali, elindeki kavalı sımsıkı tutarken Prenses Nazlı’nın sözleri yankılandı:
    “Ali, burası büyücünün kulübesine giden yol. Ancak dikkatli ol. Büyücü sizi fark eder etmez tuzaklar kuracaktır.”
    Ali, bu uyarıyla daha da tetikte ilerlemeye başladı. Ormanın ürkütücü sessizliği, askerlerin bile huzursuzlanmasına neden olmuştu. Komutan, grubun moralini yüksek tutmak için emretti:
    “Kimse panik yapmasın! Biz padişahın askerleriyiz, korku bize yakışmaz!”
    Ormanın içine iyice girdiklerinde, ağaç dalları birden hareket etmeye başladı. Sanki canlı gibi, askerlerin yollarını kesiyordu. Birkaç asker kılıçlarını çekerek dalları kesmeye çalıştı, ancak dallar hemen yerine geliyordu. Ali, bu tuzakların büyücünün işi olduğunu anladı ve kavalı üfleyerek Prenses Nazlı’dan yardım istedi.
    “Prenses, bu tuzaklardan nasıl kurtulabiliriz?” diye sordu.
    Prenses’in sesi hemen yankılandı:
    “Ali, kavalı yere üfle. Bu dalları etkisiz hale getirecek bir melodi çalacaktır.”
    Ali, kavalı yere doğru üfledi. Altın kavalın içinden çıkan melodiler, dalların hareketlerini yavaşlattı ve sonunda tamamen durdurdu. Grup, bu engeli aşıp büyücünün kulübesine daha da yaklaştı. Ancak herkes, büyücünün daha büyük tuzaklarla onları beklediğini biliyordu.
    Saatler süren yürüyüşün ardından, sonunda büyücünün kara kulübesi göründü. Kulübe, devasa siyah ağaçların arasında saklanmış, yer yer sarmaşıklarla kaplıydı. Üzerinden dumanlar yükseliyor, etrafa kötü bir koku yayılıyordu. Ali’nin yüreği hızla çarpmaya başladı. Padişahın askerleri kulübenin çevresini sardı, ancak büyücü onları çoktan fark etmişti.
    Kulübenin kapısı gıcırdayarak açıldı ve içeriden uzun, siyah cüppeli bir adam çıktı. Gözleri parlayan büyücü, alaycı bir gülümsemeyle konuştu:
    “Demek beni durdurmaya geldiniz? Zavallılar! Hiçbiriniz buradan sağ çıkamayacaksınız.”
    Büyücü, asasını havaya kaldırdı ve etrafı kara dumanlarla kapladı. Askerler, bu dumanın içinde yönlerini kaybetti. Ancak Ali, torbasındaki kavalı sıkıca kavrayarak bağırdı:
    “Büyücü! Prenses Nazlı’yı bu kavalın içine hapsetmekle yetinmedin, şimdi de ülkeye kötülük planlıyorsun. Seni durdurmaya geldim!”
    Büyücü, Ali’ye dönerek sert bir kahkaha attı.
    “Sen mi? Sıradan bir çoban! Beni mi durduracaksın? Gülünç!” dedi. Ancak büyücünün Ali’ye olan bu küçümseyici tavrı, onun cesaretini daha da artırdı.
    Ali, Prenses’in öğrettiği gibi kavalı güçlü bir şekilde üfledi. Kavalın melodisi, büyücünün dumanlarını dağıttı ve onu savunmasız bıraktı. Büyücü, şaşkınlıkla geri çekilirken askerler bu fırsatı değerlendirdi ve üzerine atıldı. Kısa ama şiddetli bir çatışma sonunda büyücü etkisiz hale getirildi. Komutan, büyücüyü öldürmek için kılıcını kaldırdı ve Ali’ye döndü:
    “Bu son hamleyi sen yapmalısın. Onca sıkıntıya katlanan ve Prenses Nazlı’yı kurtarmaya ant içen sendin.”
    Ali, bir an duraksadı, ancak Prenses’in sesi yeniden yankılandı:
    “Ali, beni ve ülkeyi kurtarmak için bunu yapmalısın. Cesur ol.”
    Ali, kılıcı eline aldı ve büyücüyü etkisiz hale getirdi. O anda, kara dumanlar tamamen yok oldu, orman aydınlandı ve büyücünün tüm kötülükleri sona erdi.
    Büyücünün ölmesiyle, kavalın içindeki büyü bozuldu. Ali, kavalı dikkatlice eline aldı ve içinden bir ışık huzmesi çıktı. Prenses Nazlı, ışığın içinden yavaşça belirdi. Genç ve zarif haliyle, kavalın içindeki esaretinden kurtulmuştu.
    Askerler ve Ali, hayranlıkla Prenses’e bakarken Prenses, Ali’nin elini tutarak,
    “Sana minnettarım, Ali. Cesaretin olmasaydı, bu kurtuluş asla mümkün olmazdı,” dedi.
    Ali, gözleri dolu bir şekilde cevap verdi:
    “Ben sadece üzerime düşeni yaptım, Prenses. Asıl cesaret, sizin sabrınızdı.”
    Prenses ve Ali, askerlerle birlikte saraya döndüler. Padişah, kızını sağ salim gördüğünde gözyaşlarını tutamadı. Kızına sıkıca sarılarak,
    “Seni tekrar görmek bir mucize,” dedi.
    Prenses, babasına her şeyi anlattı ve Ali’nin kahramanlığını överek,
    “Ali, sadece beni değil, bu ülkeyi de kurtardı. Onun için minnettarlığımızı göstermeliyiz,” dedi.
    Padişah, Ali’ye sarayın en değerli kıyafetlerini giydirip ona ödül olarak vezirlik teklif etti. Ali, sarayda kalmayı kabul etti ve yıllar içinde kendini geliştirerek, Prenses Nazlı’nın en güvendiği kişi oldu. Padişahın vefatından sonra, Prenses Nazlı kraliçe olduğunda Ali de ülkenin en bilge ve cesur veziri olarak tarihe geçti.
    Köyün küçük çobanı Ali, cesareti ve kararlılığıyla sadece Prenses’i değil, bir halkın kaderini değiştirmişti. Ve o günden sonra halk, onu sadece bir vezir değil, bir kahraman olarak anmaya başladı.

  • @dodoali1104
    @dodoali1104 3 дні тому

    ❤❤❤

  • @haki-n6k
    @haki-n6k 3 дні тому

    Ali prensesi kurtardımi neden yarim kaldi masal

    • @GecePerisiMasalları
      @GecePerisiMasalları  3 дні тому

      Evet, siz söyleyince fark ettim, maalesef video düzenlerken masalın son kısmı silinmiş. Bu durum için gerçekten üzgünüm. Hikayenin son kısmını metin olarak burada paylaşıyorum, oradan okuyabilirsiniz. Teşekkür ederim anlayışınız için 🙏

    • @haki-n6k
      @haki-n6k 2 дні тому

      @GecePerisiMasalları önemli degil yinede güzeldi