06:22’de Grisha aslında gerçekten de Zeke’yi görüp dokunabiliyor. Bütün bu olaylar Yollar denen boyut sayesinde gerçekleşiyor. Fiziksel olarak temas edebildikleri için olayı zaman yolculuğuna benzeten bir kesim var fakat bu doğru değil. Bu üçlü o an Yollar’da bulundukları için birbirlerine temas edebiliyorlar. Olayı zaman yolculuğundan ayıran şey de bu. Yollar’da bulunanları sadece Yollar’da bulunanlar gördükleri ve dokunabildikleri için dışarıdan birisi Grisha’yı görse gerçekten de havaya sarıldığını görürdü fakat dediğim gibi, Grisha Zeke’yi fiziksel olarak hissedebiliyor. Bu yüzden fiziksel temas olduğunu belirten ses efektleri var. MANGA SPOİLER (?) Final bölümünde Eren Armin’i yollar denen yere alıp konuştuğunda da Armin’in aslında anıları arasında dolaşıyordu ve yeni anılar yaratıyordu fakat olay Yollar’da yaşandığı ve bu ikisi yollar’da bulundukları için fiziksel olarak temas ettiklerini görebiliyorduk. Aynı şey Eren’in Mikasa ile yaşadığı dağ evi anıları için de geçerli. Hepsi yollar ile mümkün kılındı.
@Roalinn benim düşüncemde bu üçü bodrumda iken fiziksel olarak aynı mekanda değillerdi ama grisha kurucuyu çaldıktan sonra zeke'ye dokunabildi yani grishanın kurucu devi olduğu için yollara erişimi oldu böylece fiziksel olarak dokunabildi diye düşünüyorum.
@Roalinn Doğrudur yazmadan önce bunu da düşündüm ama dediğim ihtimal hariç bir şeyi kabul edersek zaman yolculuğunun doğruluğunu kabul etmiş oluruz veya direkt olarak anime hata yaptı diyebiliriz ki detaya önem veren bir seride böyle büyük bir hata yapabileceklerini sanmıyorum. Çünkü anılara ilk girdikleri andaki ses efektleri ile bu sahnedekiler çok farklı. Sen de kendince haklısın pek uzatmaya niyetim yok çünkü açık bir cevap yok. Alternatif bir açıklama olarak Zeke’nin Grisha’ya sarılabilmesinin ve fiziksel temasa geçebilmesinin nedeni basitçe Zeke’nin şu an Yollar boyutunda Kurucu Titan’ı aktifleştirmiş oluşu ve kraliyet kanına sahip oluşu da olabilir. Eren ile Grisha’nın böyle bir etkileşime geçmesine imkan yok fakat Zeke’nin bu tarz özellikleri olduğundan Yollar denen bağlar onların temas etmesini sağlamış olabilir. Yine dediğim şeye geliyor aslında. Bu üçlü o an birbirleriyle herhangi bir şekilde etkileşime geçerek Yollar sayesinde bağlanmış oluyorlar. Yollar da bu tarz iletişimlere olanak sağlıyor. Ne de olsa Yollar’da sadece zaman kavramı değil, mekan kavramı da yok. Hepsi Yollar’a çıkıyor. İsayama serideki plot hole’ları doldurmak için Yollar’ı yaratmış resmen.
@@lingwloke1521 Yani tabi bu da olabilir ama Kurucu Titan olmasa da saldırgan kullanıcısı olduğu için yollar’a bağlı oluyor. Yine cevap yollar’a çıkıyor 😳
Yani Grisha da mı o Yollar'da bulunmuş oluyor? Ama o öldü. Eğer geçmişteki zamanda kurucuya sahip olduğu için o Yollar'a gidebildiyse orada Zeke ve Eren olmazdı. Benim kafam çok yanı yaw
@@keremtuncel9801 Öldükten sonra bile kullanıcılar yollarda bulunabiliyorlar 137’de bunu gördük ama bu olay ile bir alakası yok. Yollar’da bulunmalarından kastım Grisha Zeke ve Eren arasında geçen dolaylı iletişimin yollar sayesinde var olması, o anda yollar ile bağları bulunması ve bu sayede birbirleriyle herhangi bir şekilde temasa ve iletişime geçebilmeleriydi. Bir de olay sırası pek fark etmiyor 845’te belirli bir yerde bulunmuş bulunmamış bir önemi yok, yollar’da zaman diye bir şey yok. 845’te orada olup olmamasının da dediğimi çürütür veya kanıtlar bir yanı da yok. Umarım anlatabilmişimdir.
attack on titan'ı kaç kere okusamda kaç kere izlesemde her zaman daha çok şok oluyorum, böyle videolar çok yardımcı oluyor teşekkürler! Isayama gerçek bir dahi bence çok iyide foreshadowing yaptı. sezon 1'deki şeyleri şimdi sezon 4'te gördük/göreceğiz. çok heyecanlı!
2013 yılından kalma Crunchy roll sitesinde röportaj bulmuştum o zamandan neredeyse belliymiş final. Hatta ilk düşündüğü finalı okuyuculara acıyıp başka şekilde bitiriceğini söylemişti o röportajda.
isayama bu hikayeyi yazarken nasıl kafası karışmadı anlayamıyorum.Eren christanın elini öptüğünde geçmişe gitti sandık çünkü geleceğe gitme gücü olduğunu bilmiyorduk ondan sonra eren geleceği görme gücünü öğrendi ve taaa zeke ile buluşana kadar bunu sır olarak tuttu.Daha da tutmayı planlıyordu ancak grisha söyledi.Ondan sonra eren grishayı manipule etti ama aslında grisha erenin anılarını görüyordu ve erenin nerde olduğunu anlamıştı.Yuh isayama yani yuh titanlar yutsun seni bu ne be kardeşim.
Isayamanın bu anılar içerisinde gezinmeyi ve değiştirilemeyen bir gelecek paradoksu birçok insanı derin bir düşünceye sürüklediğinden dolayı gerçekten çok güzel iş çıkarmış
Benim düşüncem 4.bölümdeki olayları Erenin hafızandan Saldırı Titanının kullanıcılarının birbirine bağlı olması sayesinde görebildik ve orda Grisha Zeke ya gerçekten sarılabildi çünkü Zeke ve Eren gerçekler sadece etrafındakiler sahte çünkü onlar Erenin sayesinde görebildiğimiz Grisha nın anıları. Zaman yolculuğu değil de anılar arasında bir gezinti Saldırı Titanının kullanıcılarının birbirine bağlı olması sayesinde olan bir gezintiydi bu bölümde olanlar.
05:22 burada o bolumu izlediyseniz babasi orayi onceden buluyo ve yapamiyor sonra bu aniyi gorup o yuzden cesaretini toplayip yillar sonra gidiyor bence mantikli.
Seride böyle bir kader paradoksu olacağını kimse beklemezdi eminim ki.... Predestination filminin konu işlediği kadar iyi işlemiş zaman içinde kadere yapılan müdahaleyi 😲
Çok aydınlatıcı bir video olmuş yanlış bildiğim çoğu kısmı anlamış oldum ama Grisha'nın Eren'i o an gerçekten duyuyormuş gibi tepkiler verişi ve Zeke'i görüyormuşçasına sarılışı bu açıdan düşününce biraz zorlama geliyor. Tamam Eren'in gelecekteki anılarını görmüş ama bence Grisha bu anıların bir kısmını öncesinden bilmiyor, o an deneyimliyor. Eren Kruger Armin ve Mikasa'dan bahsederken uyanıktı, Grisha'nın bu cümleyi Eren'e söylediğini tam o an duyup bunu tekrar etmiş olabilir. Demek istediğim Saldırı devinin taşıyıcısı bazı anlarda gelecekteki kullanıcının sesini duyup gördüklerini görüyor olabilir, böylece ona göre davranabilirler
@@omersemihozgul 5:21 Bu kısımda Grisha'nın Eren'in dediklerini duymadığından, daha öncesinden bu anıyı gördüğünden bahsediliyor ama bana göre tam o an duyuyor çünkü öyle tepki veriyor. Saldırı devinin taşıyıcısı bazı anlarda gelecekteki kullanıcının anılarının sesini duyup gördüklerini görüyor olabilir. Eren Kruger sahnesi böyle düşündüğümde daha mantıklı geliyor. (Eren Kruger o sahnede Grisha'nın Eren'i deve dönüştürürken kurduğu Mikasa ve Armin ile devam eden cümleyi o an duyup tekrar ediyor sanki, kendisi bile niye böyle bir cümle kurduğunu anlamıyor)
@@Estel_98 Ben de öyle düşünüyordum ama öyle değil sanırım. Eren'i duyması saldırı devinin gücünden kaynaklanıyor. Grisha kurucu devi aldıktan sonra Zeke'e sarılabiliyor olabilir yani hiç emin değilim ben de
peki, bu videodaki gibi söylediğin gibi düşünürsek, anıları aslında aynı anda 2 kere yaşıyordu, ve erenin gözlerinden gördüğünde aslında erenin ona söylediği cümleler (grisha'yı savaşa teşvik etmek) erenin hissettikleriydi, onun gözünden bakarken erenin kardeşini hatırlatması ve yola ne için çıktığını hatırlatması da babasınıda geçen bir kullanıcı ve lider yapıyor. sonuçta -grishada , eren kreager da erene hizmet ettiler. geçmişteki siyasi soykırımlara maruz kalmak ta onlar için cabası oldu.- Erenin gözlerinden görürken beyni ona sarılabildiğini hayal ettirmiş olabilir. derin konu zamanı çok güzel anlatmışlar, döneminin ve bir sürelik olan geleceğin değerli yapımlarından. reinhard von lohengramm değil tabi, ama bana çağrışım yaptı. teşekkürler güzel anlatımın için dostum 🍻
Isayamanin zeka seviyesi bambaska boyutta ufak bir ayrintiyi kacirinca bile olayi anlayamiyorum nasil bu senaryoyu yillar once yazmis olabilie inanamiyorum bu arada video cok anlasilir olmus tesekkur ederizz
Abi senin teorinin bana mantıklı geldi ama bi sorun var eğer saldırı devinin gözünden görüyorsa görüyorsa başta uyanırken bi kabustan uyanır gibi uyandı ben ilk buna geleceği gördü demiştim ama onda daha devin gücü yoktu ama mikasayı kurtardığında da gücü yoktu ama mikasaya ben senden hep nefret ettim dediğinde geleceği görmüş gibiydi
zaman ve anılara odaklı bir video olduğu için merak ettiğim bir kısım var. acaba eren saldırı devine ismini verdirtten kişi olabilir mi sonuç olarak yüzeysel bakarsak saldırı devinin yeteneği ismi ile tamamen bağımsız. erenin dünyaya olan nefreti ve arkadaşlarını koruma güdüsüyle dünayaya "saldırıda" bulunması zamana olan hakimiyeti ve saldırı devinin yeteneğiyle bu ilk kullancılara kadar ulaşmış ve devin böyle anılmasına sebeb olmuş mudur?
@@omersemihozgul son bölümde olanları dikkatli izlemedin mi.. zaten zaman yolculuğu yok, anılar üzerinden manipüle edebilir tıpkı Eren'in Grisha ya yaptığı gibi.
@@omersemihozgul Geçmişteki kullanıcı, gelecekteki kullanıcının anılarından sahip olduğu devin ismini öğrenmiş olabilir. Yine aynı şekilde gelecekteki kullanıcı, geçmişteki kullanıcının anılarından da öğrenmiş olabilir. Veya en başında bi kişi alakasız dursa da bu ismi vermiş olabilir. Bunlar sadece teori zaten olabilir olmayadabilir
Bence grishanin devi erene vermesinin asıl sebebi şu: grisha zaten geleceği bildiğinden devin sahibinin eren olacağını biliyordu ve bilinçli olarak " ben kaçayım devi erene vermeyeyim" demek tamamen mantıksızdı, evet belki de zaten böyle düşündüğü için dev erene geçiyordu (gerçi o zaman paradoksa girer ama bu durumu yok sayalım) ama dediğim gibi bilinçli olarak "devi erene vermeyeyim" demek saçmaydı, kesindi ki; dev ne şekilde olursa olsun bir şekilde erene geçecekti çünkü gelecek değişemezdi. O da akışına bırakarak yaptı işte. Birde aot evreninde gelecek değişmez dedikten sonra grisha "geleceği değiştirmenin sonuçlarını tahmin edemeyip çekindiğinden devi erene verdi" diye anlattın çelişkili anlatmışsınız gibi geliyor, yoksa grisha yanlışta olsa bu şekilde düşündü mü demek istedin?
Grisha'nın zaten zamanı doluyordu ve Eren dışında da devi verebileceği biri yok. Hani biraz kaba olacak ancak sike sike Eren'e vermek zorunda zaten. Dediğinde de haklısın, path olarak bu çoktan yaşandı. AoT evreninde gelecek geçmiş ve şimdi aynı anda varlar. Bu yüzden Grisha bunu daha önce yaptı gibi düşünebiliriz, kendini tekrarlayan bir kapalı zaman döngüsü var. Hiç bir karakterin bunu değiştirme ve bundan kaçma şansı yok.
@@turgutjk one piece, naruto, demon slayer hikaye olarak bunlar daha kaliteli (bana göre) renkler ve zevkler tartşilmaz tabi senin için iyi olabilr aot.
Videoda doğru bilgiler de, yanlış bilgiler de var. Örneğin gelecek değiştirilebilir hatta bunu Grisha da biliyordu, ama o hiçbir zaman bundan vazgeçmediği için o anıları gördü. Yani eğer Erene vermemeyi kabul etseydi ve intihar etseydi bu anılar yerine başka anılar görecekti, Eren hiç olmayacaktı. Son sahnede dışarı çıktıktan sonra "Tek yol bu mu Eren" diye sorma sebebi de buydu. Çünkü başka yol görmemişti.
o uyuduğu oda konusunda haklı olabilirsin ama diğerinde hayir . orada bir diyalog vardi ne yani eren konuştuğunda geisha part part mi anı gördü cok sacma . hem paths sayesinde dokunduğunu hissedebiliyormuş belki sesinide sadece o duyuyordur
Şimdi zaman tüneli teorisine göre daha mantıklı geliyor olaylar aslında eren geleceği görmüyor önceki denemelerindeki başarısızlıklarından tecrübe edinip yeni şeyler deniyor
Benim anlamadığım şey de şu. Olaylar 850'li yıllarda geçiyor. Ancak 4. Sezonda zeplinleri, ateşli silahları falan görüyoruz. Halbuki zeplin 1800'lü yıllarda yapılmıştı. Ateşli silahlar da öylesine. O yüzden mantıksızlık aramayın. İzleyin geçin.
wow admin, bunca zamandır kruger’in devi nasıl kayıp olabilir diyordum :) babasının devi yine de niye verdiğine kafa yormak yerine keşke videoyu daha erken izleseymişim. ufak tefek ayrıntılarda bile çok güzel bilgiler veriyorsun^^
Merhaba yine ben :) Sana cevap vermek istiyorum çünkü yazdıkların benim birkaç ay önceki düşüncelerime aşırı benziyor ve aklımdakileri toparlamak için birine anlatmaya ihtiyacım var :) Yazım uzun olucak şimdiden özür dilerim ve okuduktan sonra ne düşündüğünü gerçekten bilmek isterim :) Ben de Eren'in dünyayla asla barış olmayacağını anladığı için rumbling başlattığını düşünüyordum ama durum gerçekten böyle değil. Eren değişik düşünce tarzıyla dünyayı yıkıma sürükleyecek kadar tehlikeli birisi ve seri boyunca buna defalarca vurgu yapılıyor. Bunlardan en öne çıkanı Mikasa'yı kaçıran adamları öldürdüğü sahne. Bu sahnede gerçekleşenlerle finalde gerçekleşenler arasında hemen hemen hiç fark yok o yüzden bu sahneden örnek vereceğim. (Bu arada tabi ki bu adamları öldürdü diye Eren'i suçlamayacağım veya ona canavar muamelesi yapmayacağım.) -Bu sahne Eren'in Mikasa'yı bir an önce kurtarmak için, "birisi elimden özgürlüğümü almaya çalışırsa ben onlarınkini gözümü bile kırpmadan alırım" düşüncesiyle elini kana buladığı ilk sahne. Eren'in bunu yapması sayesinde Mikasa kendisini köle diye satacak adamlardan kurtulup özgür oldu. Ben Eren'in Mikasa'ya sardığı atkının seride neyi temsil ettiğini çok düşündüm, bence o atkı özgürlüğü temsil ediyordu. Son ending'te atkı Eren'in boynundan uçup kuşa dönüşüyordu, kuş Eren'in etrafındaki kafesi kaldırıyor ve adaya özgürlüğü getiriyordu ama bu sefer de Eren orayı terk ediyordu, tıpkı finale olduğu gibi. -Eren Mikasa'yı kurtarmak için ilk defa (yaptığı şey çok tehlikeli olsa bile hiç korkmadan) kendi doğasına göre hareket etti ve o andan itibaren kendi doğasının kölesi oldu yani artık hiçbir şekilde özgür olamazdı ve bu yüzden atkısını çıkarıp Mikasa'ya verdi. -Bu olayda da 3. kişiyi öldüren ve asıl sonucu belirleyen kişi Mikasa'ydı, tıpkı finalde olduğu gibi. -Dış dünyada yaşayan insanların tamamı (öldürdüğü o iki adam gibi) Eren'in özgürlünü kısıtlayan insanlar. Eren senelerce dünyayı boş bir yer sanıp dünyayı dolaşmanın asıl özgürlük olduğunu düşünmüş bu yüzden bırak düşman olup olmamalarını, bu insanların varlığı bile onun özgür olmasına çok büyük engel teşkil ediyor ve biz yine Eren'in "birisi elimden özgürlüğümü almaya çalışırsa ben onlarınkini gözümü bile kırpmadan alırım" dediği yere geliyoruz. -Eren o boş manzarayı görüp özgür olma arzusundan vazgeçemediği için rumbling yapmaya karar veriyor. Rumbling başlattığında da geleceği görüyor ve durduralacağını biliyor ama hem geleceği değiştiremeyeceğinden hem de asıl kararı Mikasa'nın vereceğini bildiğinden bu sefer de onun karar verdiği sona ulaşmak için devam ediyor. (Eren Armin'le bile savaştı ama Mikasa bir karar verdiğinde Eren ona karşı çıkmaz veya kendisine engel oluyor diye onu asla öldürmez yani Mikasa için onun en güzel ama en zayıf yönü diyebiliriz.) Devam ettiği için o çok istediği manzarayı da görmüş oluyor (küçük Eren'in kollarını açıp "özgürlük" dediği sahne) ama elde avuçta öldürdüğü insanlardan başka hiçbir şey yok. Durdurulacağını bilmeseydi de aynı şeyi yapardı çünkü rumbling onun gerçekten arzuladığı bir şey. -Eren rumbling yaparken dünyada (paradis adası hariç) özgür olan tek bir insan yok çünkü Eren dünyadaki herkesin yaşama özgürlüğünü elinden alabilecek çok büyük bir tehdit. O yaşadığı sürece Mikasa'nın atkısını çıkarmış olması ve onu öldürmeye karar verdiğinde yani dünyayı özgür bir yer haline getirmeye çalıştığında atkıyı tekrar takması çok ama çok anlamlı. (Bir de Mikasa'ya boş bir karakter derler, şu kızın temsil ettiği değerler başka hiçbir karakterde yok) -Eren'in Armin'e ölmek istemiyorum deyip ağladığı sahnede Armin başka bir yol arayalım diyor ve Eren "onlar da ölmek istemezdi" diyerek yaptıklarıyla yüzleşmek için ölmüş oluyor yani arkadaşları kahraman olsun diye değil. Gerçekten arkadaşları için ölmüş olsaydı siz kahraman olun diye ölmek zorundayım gibisinden bir şey der, buna vurgu yapılırdı. Savaş bittiğinde dev güçlerini kullanamayan yani dış dünyanın ortasında savunmasız kalacak olan arkadaşlarını korumak için de bir yol düşünmüş tabi, o da başlangıçta yaptığı rumbling konuşması. Bu konuşma sayesinde dünyaya apaçık bir düşman olduğunu söyledi ve Eren ne için ölmüş olursa olsun, ölümü onu durduran arkadaşlarını korumuş olacaktı. -Tüm bu olayların sonunda Mikasa Eren'in arkasında bıraktığı duvarların olmadığı bir dünyada özgürce yaşadı, tıpkı o adamların elinden kurtulduğu zamanda olduğu gibi. -Son çıkan opening'te Eren'in devlerle insanları ezdiği sahne ucundan gösteriliyor ve hemen ardından Eren'in boş manzaraya gülerek baktığını görüyoruz. Sonra Eren birden çocuk haline dönüşüyor ve arka planda o adamı öldürdüğü sahnede havaya kaldırdığı bıçak görünüyor. Bu iki olay arasında fark olmadığını bana düşündüren şeylerden biri de bu. Eren'in bu davranışlarının sana robotik geldiğini söylediğini anladım, Eren sanki programlanmış gibi davranıyor değil mi asfagsjdjksjej ben de başta böyle düşündüm ama gerçekten insanların böyle bir tarafı yok mu? Konu kişiden kişiye değişir tabi ama bazen gerçeği kabullenmekte ve istediklerimizden vazgeçmekte çok zorlanıyoruz. Böyle zamanlarda istediğimiz şey başka insanları da etkiliyorsa çoğunluğun iyiliğini düşünüp vazgeçmemiz ve orta yolu bulmamız gerekir. Armin'in Eren'le dünyayı dolaşma hayalinden, Kenny'nin şırıngayı kullanmaktan, Connie'nin annesini insana dönüştürmekten vazgeçmesi gibi. Serinin vermek istediği en önemli mesajlardan bir bu. Eren'in diğer karakterlerden en büyük farkı da bu işte, dünyayı yok etme pahasına da olsa kendine engel olamıyor, bu yüzden kendi arzularının kölesi olmuş, bu yüzden asla özgür olamayacak deniyor onun için. Erwin'e benziyor diyorsun ya ben de tıpkı senin gibi düşünüyorum. Bu ikili kişilik olarak benziyorlar ama ulaştıkları sonlar arasında bir fark var. Erwin de bodrum katını görme arzusundan bir türlü vazgeçemiyordu bu yüzden savaşı yarıda bırakıp oraya gitmek istedi ama insanlığın zaferi uğruna feda ettiği askerler yüzünden vicdan azabı çekiyordu. Planını yaptığı intih@r saldırısıyla o askerlerden biri olup canavar devi indirebilirdi ama bodrum katını görme arzusu bu planı uygulamasına bir türlü izin vermiyordu. Erwin içinde olduğu ikileme dayanamadı ve bunu Levi'a söyledi, Levi da onu bu durumdan kurtarmak için "Seçimi ben yapacağım. Hayallerinden vazgeç ve öl." dedi yani Erwin ile ilgili bu kararı Levi vermiş oldu, Erwin'e kalsa bu kararı veremezdi ve insanlığın zaferi uğruna ölemezdi belki. Eren'in Erwin'den farkı gerçek hislerini kimseye söylememesi, kimsenin onu içinde bulunduğu durumdan kurtaramaması ve istediği şeyi kısmen de olsa başarmış olması. Böylece Erwin insanlığın zaferi için ölmüş olurken Eren doğasının onu getirdiği son noktaya ulaşmış olduğu için öldü.
@@tsukinousagi3229 çok teşekkür ederim öncelikle. Atkı meselesini hiç fark etmemiştim :’) çok güzel bir nokta. Yorumun birçok yerine katılıyorum tabi ki. Ben Eren’in insanları öldürmek için değil kendi yaşamak istediği için bunları yaptığını düşünmek istiyorum sanırım ve evet ilki çok robotik geliyor. Hem ölecek, hem çok büyük kötülük yapmış olacak, hem de arkadaşları da umrunda değil bu bana gerçekten çok boş bir karakteri çağrıştırıyor ve sevdiğim Eren karakterine bunu yakıştıramıyorum ya. “All I ever wanted to do was save your life/ I never wanted to grab a knife” dediği zaman daha anlamlı bir karakter oluyor gözümde :) benim romantikliğim de olabilir. Sonunu Erwin gibi, yaptıkları sonrasında kendinden vazgeçmesi gerekmiş, şeklinde görmek istiyorum ki sevebileyim. Jean’ın dediği gibi “bizi dünyanın geri kalanına tercih etti” şeklinde görmek daha hoşuma gidiyor, yani böyle görmek istediğimi de itiraf etmeliyim. Ama bu şekilde bakmaya da çok fazla açık kapı var gibi geliyor seride. İsayama bunu kesinkes böyle görmememizi istese sonda Annie karakterine bile (bir türlü sevemiyorum şu kızı, Eren’den daha kötü benim için :( ) “senden böyle bir şey isteyen mi oldu ki” dedirtmezdi diye düşünüyorum. Eren onun bile yaşamasını istemiş gibi gösteriyor. Tartışmalı bir konu olsun mu istemiş acaba. Bir de, Rumbling’i yapacağını gördükten sonraki davranışlarının arkadaşları için olmaması şansı yok gibi, çünkü kurucuyu kullanmaya başlayınca Eren için zaman ortadan kalkmıyor mu? Yani Rumbling’i başlattığı ilk noktayla öldüğü nokta arasında bir fark yok kendisi için. Bu da yine biraz daha affetmeme (ya da nefret etmememe desek daha doğru) neden oluyor Eren’i :’) Eren’in özgürlük takıntısının beraberinde arkadaşlarına sevgisi de çok eskiden beri işleniyor. Sasha’yı ölüme sürükledi mesela ama o savaşta da ilk amacında hepsinin yaşamasını istediğini düşünüyorum.. Eren savaş açmasa da Sasha ölecekti, ada halkına yaşam hakkı sunulmayacaktı diye düşünerek hareket ediyor. Bundan eskisi gibi emin değilim, ama öyle anlamıştım ilk başta. Kendine savaş diye telkin etmesini vs. Yine özgürlük takıntısının yanında, ve öfke ile özdeşleşmiş bir karakter olmasına rağmen, Annie’nin dişi dev olduğunu öğrenince bile öfke göstermekten önce “ama onla nasıl savaşacaksınız?” diyen bir çocuk. Historia’ya bütün kayıplarının ismini sayıp lütfen beni öldür diyen birisi. Bu sahneleri tekrar izlediğimde Eren’in sonuna çok üzülüyorum. “Özgürlüğümü alanın özgürlüğünü almaktan tereddüt etmem” cümlesine gelince. Ben Eren’in psikopat yönünü reddetmiyorum. Eren’in bu gibi cümlelerini de dünyaya karşı savaş açmasıyla eşleştiriyorum. Zaten normal insanlar adasıyla barış olmayacağını anladığı için de tüm dünyayı öldürmeye başlayamaz. (Ama Eren başlar.) Ya da insanları öldürmek üzerine bir özgürlüğü reddederler İttifak’ın Paradisli üyeleri gibi. Annie Yeageristler’e karşı savaşacaklarında Mikasa ve Armin’e “siz savaşmayın, siz bizim yerimizde olsaydınız o gün duvarı da yıkmazdınız” diyor. Benim için çok iyi bir sahneydi bu hatta rahatlamıştım :) Reiner orda “ikimiz aynıyız” cümlesini hatırlıyor. Bence Eren de Reiner kadar kötü, daha fazla olduğunu düşünmek istemiyorum. Dünyanın iyiliği için maskesi altında kendi için insanları öldürüyor o gün Reiner, Eren de sevdikleriyle özgürce yaşamak istediği için savaşı başlatıyor ama “yaşamak istediği” için, herkesi öldürmekten keyif alacağı için değil, lütfen olmasın çünkü :( Başka bir hikayede Eren’in sıkılan bir karakter olması (lise evreninde vasıfsız vs) bende “işte psikopat” fikrinden ziyade acıma uyandırıyor. Öfkesiz Eren umutsuz Armin gibi bir şey :) Ama ne zalim ne kahraman, normal insan olacak birisiyken savaşın onu döndürdüğü şey. Cioran’ın sevdiğim bir sözü var “en büyük zalimler kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar” diye. AOT 1. Sezon afişi ve 4. Sezon afişi bunu anlatıyor benim için :’) Rumbling sonrası için de dediğim gibi düşünüyorum, o noktada çok ayrılmıyoruz sanırım, ölmeyi kabul etmesi hakkındaki farklı düşüncemiz de baştaki farklılıktan geliyor :) Bu arada Mikasa’ya nefret ettiğini söyleme sebebi ne bu durumda, onları kendinden korumak istemesi mi? Hiçbir zaman desteklemedik diyebilsinler vs.
@@sn.9057 Rica ederim ve ben de teşekkür ederim, farklı görüşleri okumak çok keyifli oluyor gerçekten :) Dediklerinin bir kısmına katılıyorum ama birkaç bir şey eklemek isterim. Yine uzunca bir yazı olacak özür dilerim 🙏 Bence de Eren arkadaşlarını seviyor ve onları umursuyor,çocuk Armin için bir devin ağzına girdi daha ne olsun :') Zeke'e Mikasa'dan bahsettiği bir sahne var hani, Eren konuşmanın sonunda "uzun bir hayat sürmelerini istiyorum" diyor. Bu da Eren'in en dürüst olduğu anlardan biri, kurucu devin gücüne ulaşmak için Historia'yı feda etmesi gerektiğini farkettiğinde susması da burdan geliyor. Rumbling başlatmak istemesinin sebebi ne olursa olsun dış dünyadaki herkes öldüğünde arkadaşlarını da korumuş olacaktı yani onlardan hiçbir zaman vazgeçmedi, sadece onların o zamana kadar yaşayıp yaşamayacağından emin değildi. Senin dediğin gibi Sasha'nın ölümüne de çok üzüldü hatta en çok Eren'in üzüldüğüne eminim çünkü o da içten içe kendini suçlamıştır. Bizimkiler adaya döndükten bir süre sonra Pieck de casus olarak sızıyor ve Eren'in bundan haberi var, aynı şeyler bir daha yaşanmasın diye önce Mikasa ve Armin ile konuşuyor, onları ve diğer arkadaşlarını yer altındaki hapse attıktan yani savaşmayacaklarından ve hayatta kalacaklarından emin olduktan sonra Gabi'ye yalandan bir yardım çağrısı yaptırarak savaşın başlamasını istiyor. (buna gerek kalmıyor gerçi Pieck ve Porco'nun başka bir planı vardı zaten) Sonuç olarak evet arkadaşları önemli ama onları korumanın çok yolu var. Yalnızca Armin'in planladığı gibi hareket etse bile arkadaşları uzun birer hayat sürebilirdi çünkü paradis adasının eline savaştan cayma yemini bozulmuş (Zeke paths'te senelerce uğraşıp bu yemini bozduğunu söyledi ve o bunu söylediğinde Eren'in elleri zincirliydi yani daha rumblinge başlamamıştı) ve tüm gücünü kullanabilen bir kurucu dev geçmişti. Dış dünyaya yenilmelerine imkan yoktu, bu demek oluyor ki Eren onları korumak için rumbling yapmıyor. Eren bunları yaşamak için de yapmıyor çünkü rumbling başlatmadan (kurucunun gücünü alıp geleceği görmeden önce) dev güçlerinin dünyadan silineceğini bilmiyordu yani ona göre 4 seneden daha az bir süresi kalmıştı, az bir süresi kaldığı için Mikasa'nın hislerine karşılık vermekten bile vazgeçen Eren'in 4 sene daha yaşamak için dünyayı yok etmek isteyeceğini sanmıyorum gerçekten. Geriye ne kalıyor peki? "Oradaki tüm düşmanlarımızı öldürürsek özgür olur muyuz?" sorusuna cevap bulmak. Bu cevabı aramak için yola çıktı. Ymir'i "bu dünyaya bir son vereceğim bana gücünü ver!" dediği için yani asıl amacı bu olduğu için ikna edebildi zaten yoksa orda Eren yerine başka biri olsaydı Ymir o kişiyi dinlemez, Zeke'in ötenazi emrini yerine getirirdi. Eren'in öncelikli amacı buydu, arkadaşlarını korumak da bir taşla iki kuş vurmaya giriyor biraz. Rumblingin ilk noktasıyla son noktası arasında fark yok dedin ve çok haklısın ama bu paths için geçerli, dünya için değil. Evet Eren geçmişi, bugünü ve geleceği aynı anda yaşayabildiği için aradığı özgürlüğü tek bir saniyede de deneyimleyebilirdi ama bunu deneyimleyebilmesi için dünyada da aynı durumun yaşanmış olması gerekli yani zaman kavramı dünyada önemli. Tümm bunların haricinde Eren bunları tamamen isteyerek, yaptıklarını keyif alarak mı yaptı, kesinlikle hayır. Duvarların dışında hayat sürdüğünde ordaki herkesin düşman olmadığını anladı, ağlayıp Remzi'den af diledi hatta arkadaşlarıyla yollarını ayırdıktan sonra suçluluk duygusuna dayanamayıp ağır bir içk.c. oldu (bunu İsayama söylemiş) ama bunlar bile onu boş manzarayı görme isteğinden vazgeçiremedi. Ben Eren kadar trajik bir karakter görmedim, çocuk kendi kendine işkence etmek için dünyaya gelmiş sanki :''' Eren'in şapelde ağladığı sahneden de bahsetmene de çok sevindim. O sahnede ağlamasının sebebi şu: Eren o zamana kadar dev gücüyle doğduğunu ve özel biri olduğunu zannediyordu. O zamana kadar Eren defalarca kaçırılmış, keşif birliği onu geri almak için birsürü askerini feda etmişti. Zaman zaman suçluluk duygusu hissediyordu ama sonrasında özel biri olduğu için korunduğunu, bunun doğal olduğunu düşünüyordu. Rod Reiss Grisha'nın dev gücünü Frieda'dan çaldığını söylediğinde Eren özel biri olmadığını düşündü, ona göre babası bu gücü çalıp kendisine veren bir hırsızdı. Eren çok büyük hayal kırıklığına uğradı ve bütün bu insanlar boşuna ölmüş gibi hissetti. O sahnede savaştan cayma yemininden de habersizdi ve babası kurucu devi çalıp kendisine vermeseydi saydığı insanlar ölmezdi diye düşündü. Bu yüzden insanları saymaya kendi annesinden falan değil, babası ona devi verdikten sonra ölen Armin'in büyükbabasından başladı. Hiç doğmasaydı daha iyi olacağını düşündü ama Historia'nın ablasının duvarların içindeki halkı kaderlerine terk ettiğini öğrendiğinde Eren babasına hak verip eski haline geri döndü. Annie'nin cümlesine gelecek olursak, bence Eren'in ona ve Reiner'a söyledikleri yalan. Şöyle düşünelim, Eren kurucunun gücünü aldığında geleceği gördü. Ona senelerdir destek olan Hange'nin öleceğini de gördü ama Hange gibi birini gözden çıkarıp; duvarları yıkan, onu kaçıran, onun arkadaşlarını öldüren Annie ve Reiner'ın mı kahraman olmasını istedi yani? Mikasa'yla bu meseleleri hiç konuşmadı zaten, bu ikili "başka bir evrende en güzel halinle" temasıyla 4 sene pathste yaşadı. İyi ki de böyle oldu yoksa Mikasa'nın ondan son duyduğu şey senden nefret ettim sözleri olacaktı. Bırak Mikasa'yı ben bile bu sonu kaldırmazdım cidden :') Bu arada Eren'in bunu söylemesinin sebebi senin de dediğin gibi onu bu meselenin dışında tutmak. Mikasa Eren'in Zeke tarafından kandırıldığını ve bu yüzden değiştiğini sanıyordu. Eren de en başından beri ondan nefret ettiğini söyleyip Mikasa bir yalanı yaşadığını sansın ve kendisini korumayı kessin istedi sanırım. Sonuç olarak son chapterda Eren'in dürüstçe konuştuğu tek kişi Armin. En başta Armin'e kötü adamı oynayıp onları kahraman yapmayı amaçladığını söylüyor ama serinin ilk sezonundaki bir sahnede İsayama bu duruma çok net bir atıfta bulunuyor. Dediğim sahnede Eren Pixis'le yaptığı bir konuşmada 'dünyada tek bir düşmanın olması insanları birleştirir' düşüncesini saçma bulduğunu söyledi. 15 yaşında böyle düşünen biri neden 19 yaşında bu düşünceye dayanan bir plan yapar ki? Kötü adamı oynayıp arkadaşlarını kahraman olarak göstererek barış ortamı oluşturmaya çalışmak Eren'in chapter'ın başında söylediği bir yalan. Zaten sonrasında dürüst oluyor ve bunu yapmak istediğini, onu durduracaklarını bilmese bile yapacağını söylüyor. "Teşekkürler, bizim iyiliğimiz için katil oldun." gibisinden bir şey söyleyen Armin bile o an herşeyin farkına vardı bence. Kısa bir süre sonra ölecek olan Eren'in vicdanını biraz da olsa rahatlatmak ve ona "ne için yapmış olursan ol, ben (biz) seni böyle hatırlayacağım(z)" demek için bu sözleri söyledi, gerçekten böyle düşündüğü için değil. Bu sahne Yelena'nın Zeke'in planını anlattığında Armin'in rol yapıp ağladığı sahneye çok benziyor aslında. Eren ve Armin'in son konuşması gerçekten çok önemli, animasyona dönüştürüldüğünde sahneyi izlemeyi iple çekiyorum eğer gerçekten dediğim gibiyse seslendirmenler vurgu ve tonlamalarla bunu iyi yansıtır diye düşünüyorum. Son olarak ben de İsayama'ya "elinin körünü diyorum" asjckodken yani İsayama abicim bir şeyi anlatıcaksan açık açık anlatsana o kadar kafa patlatıyoz burda akdnclfndk
@@sn.9057 Verdiğim yanıt görünmüyor değil mi o kadar uzun ki youtube kabul etmedi sanırım :') Bu arada ben de teşekkür ederim farklı görüşleri okumak gerçekten keyifli oluyor :)
Adminn yine god mode açmışsın. Mükemmel anlatmışsın. Manga okuyucusu olsam bile anlamadığım yerler varmış. (Grisha'nın sarıldığı Zeke'yi diğerlerinin görmediğini biliyordum ama sadece anı olduğunu bilmiyordum.)
Bende diyorum 4.sezonda zırhlı dev kemikli dev taşıyıcı dev ve marley ordusuna karşı neden böyle bir savaşa giriyor meğer geleceği gördüğü ve kazanacağını bildiği içinmiş
bence titan gücünü veren kurtcuk gecmisteki kullanicilarin anilarini saklayabiliyor , ve kisinin istek ve arzusuna göre aniyi manüpüle edebiliyor. Yani gecmise gitmek diye birsey yok bence.
Aslında olay tam anlattığın gibi değil. Eren bu olayı bir kaç cümleyle final bölümünde Armin'e anlatmıştı. Gerçi bu video yapıldığında aot final vermemişti yine de güzel video olmuş emeğine sağlık.
Eren babasının anılarında gezip babasını manipüle ediyor ve Kurucu Titan'ı almasını sağlıyor. Peki gelecekteki Eren bunu neden yapıyor? Zaten Kurucu Titan'a sahipse ve Saldırı Titanı'nın sayesinde anılarda gezebiliyorsa neden babasını anılarda manipüle ediyor? Belirlenmiş gelecekte Eren bu güce zaten sahipse, (ki Grisha bunu gelecek anılar olarak zaten görüyor) babası orada Kurucu Titan'ı almasa bile gelecekteki Eren'in gelip onun anılarında gezip manipüle edebilmesi için gelecekteki Eren'in önceden bu olayın tekrarını zaten yaşamış olması gerekir ki gelecekteki Eren o an bu güce sahip olabilsin. Bu şekilde değil de başka şekilde sahip olsaydı da bu sefer neden gelecekte geçmişteki babasının anılarında gezip onun bunu yapmasına sebep olsun? Zaten elindeki bir güç. Buna paradoks diyenler ve paradoks diye bir şeyin olmadığını yalnızca aot'un determinist bir evren olmasından dolayı olduğunu söyleyenler var. Cevap ne? Bu ikisinden birinden kaynaklanması mı yoksa başka bir şey mi?
Zeke ile sarılma sahnesinde erenin babasının gözlerine bakın kurucu devinin gücünü kullanıyor ve zeke ile aynı anda kullandığı için görebiliyor sarılma sesi çıkıyor bence böyle ama kıraliyet soyundan olmadığı için kullanması saçma olurdu ama kurucuyu yeni alıyor ve kıraliyet soyundan birini yiyorya ( hatta tüm aileyi )onun kanı sayesinde yoksa o sarılma sesi çıkmazdı
Son bölümlerde gerçekten beynim yandı hiç bi şey anlamadım diye en baştan başladım animeye anca oturdu her şey son bölüm hele felaketti heyecandan gebericem
Geleceğin değişemez olduğu konusunda şunu söylemek istiyorum. Saldırı devinin gelecekteki kullanıcısının anılarını görmesinin sebebi buna kendi karar vermiş olması değil midir? Şöyle Açıklamam gerekirse; Eren Kruger, Saldırı Devi'ni Grisha'ya vermeye karar verdiği an tüm bu geleceği görüp "Mikasa, Armin ve diğer herkesi kurtarmak için..." Demiş olabilir. Mesela orada farklı bir eldialıya gücü vermeyi düşünseydi bu sefer bu senaryoda olacakları görebilirdi. Hatta Grisha'nın çocukluğundan tanıması yanısıra bu da devini verirken onu etkileyen seçimlerden biri olmuş olabilir. Son dediğim biraz düşük ihtimal ama daha iyi anlatabilmek için söyledim. Daha da iyi açıklamam gerekirse Rick And Morty 4. Sezon 1. Bölümden bahsedebilirim. Morty o bölümde nasıl öleceğini görüyordu, ama yaptığı seçimlere göre sürekli senaryo değişiyordu. Ve belli bir durumda sabit kaldığı zaman olacaklar değişmiyordu. Kısaca bence gelecek değiştirilebilir. Eren Kruger, Grisha'ya devini vermeyi karar verdiği anda olacakları görmüş olup gönül rahatlığıyla vermiş olabilir. Aynı şekilde Grisha da bunca zamandır devini Eren'e vermeyi düşündüğü için onun taa koordinatta kendi anılarında gezinirkenki halini bile görebildi. Ve Grisha'nın başka seçeneği yoktu, Saldırı Devini oğlundan başka kimseye vermeyi hiç düşünmemişti ve böylece gerçekleşecek olan mutlak senaryonun değişemeyeceğini düşündü. Bu da tabi onda cinnete sebep oldu. Umarım söylemek istediklerimi anlatabilmişimdir.
@Roalinn 13 yıl olayını Grisha da biliyordu ve çok az zamanı kalmıştı, Eren'i doğduğu andan itibaren zaten mirasçısı olarak görüyordu. Tabi dediğim yine bir teori ama Eren'i zaten hep bu şekilde gördüğü için, Devi başka birine vermeyi düşünmediği için geleceği değiştirilemez olarak sanmış olabilir. Bu konuyu bu kadar uzatmamın sebebi, siz ister inanın ister inanmayın ben geleceğin değiştirilemez olduğuna inanmak istemiyorum
@@reigoanimation1362 işte ölüm zamanının gizli olması ve geleceği Allahtan başka kimsenin bilememesi bu yüzden.Eğer ki ölüm zamanımızı bilseydik dünyada yaşadığımız anlar zulüm olurdu.Çünkü biz hiç ölmiyecek gibi yaşayan ebedi yaşamak isteyen canlılarız.Ayrıca geleceği görebilseydik cüzi irade yani özgür seçim şansı ortadan kalkacağı için köle olurduk.
06:22’de Grisha aslında gerçekten de Zeke’yi görüp dokunabiliyor.
Bütün bu olaylar Yollar denen boyut sayesinde gerçekleşiyor. Fiziksel olarak temas edebildikleri için olayı zaman yolculuğuna benzeten bir kesim var fakat bu doğru değil. Bu üçlü o an Yollar’da bulundukları için birbirlerine temas edebiliyorlar. Olayı zaman yolculuğundan ayıran şey de bu. Yollar’da bulunanları sadece Yollar’da bulunanlar gördükleri ve dokunabildikleri için dışarıdan birisi Grisha’yı görse gerçekten de havaya sarıldığını görürdü fakat dediğim gibi, Grisha Zeke’yi fiziksel olarak hissedebiliyor. Bu yüzden fiziksel temas olduğunu belirten ses efektleri var.
MANGA SPOİLER (?)
Final bölümünde Eren Armin’i yollar denen yere alıp konuştuğunda da Armin’in aslında anıları arasında dolaşıyordu ve yeni anılar yaratıyordu fakat olay Yollar’da yaşandığı ve bu ikisi yollar’da bulundukları için fiziksel olarak temas ettiklerini görebiliyorduk. Aynı şey Eren’in Mikasa ile yaşadığı dağ evi anıları için de geçerli. Hepsi yollar ile mümkün kılındı.
@Roalinn benim düşüncemde bu üçü bodrumda iken fiziksel olarak aynı mekanda değillerdi ama grisha kurucuyu çaldıktan sonra zeke'ye dokunabildi yani grishanın kurucu devi olduğu için yollara erişimi oldu böylece fiziksel olarak dokunabildi diye düşünüyorum.
@Roalinn Doğrudur yazmadan önce bunu da düşündüm ama dediğim ihtimal hariç bir şeyi kabul edersek zaman yolculuğunun doğruluğunu kabul etmiş oluruz veya direkt olarak anime hata yaptı diyebiliriz ki detaya önem veren bir seride böyle büyük bir hata yapabileceklerini sanmıyorum. Çünkü anılara ilk girdikleri andaki ses efektleri ile bu sahnedekiler çok farklı.
Sen de kendince haklısın pek uzatmaya niyetim yok çünkü açık bir cevap yok. Alternatif bir açıklama olarak Zeke’nin Grisha’ya sarılabilmesinin ve fiziksel temasa geçebilmesinin nedeni basitçe Zeke’nin şu an Yollar boyutunda Kurucu Titan’ı aktifleştirmiş oluşu ve kraliyet kanına sahip oluşu da olabilir. Eren ile Grisha’nın böyle bir etkileşime geçmesine imkan yok fakat Zeke’nin bu tarz özellikleri olduğundan Yollar denen bağlar onların temas etmesini sağlamış olabilir. Yine dediğim şeye geliyor aslında. Bu üçlü o an birbirleriyle herhangi bir şekilde etkileşime geçerek Yollar sayesinde bağlanmış oluyorlar. Yollar da bu tarz iletişimlere olanak sağlıyor. Ne de olsa Yollar’da sadece zaman kavramı değil, mekan kavramı da yok. Hepsi Yollar’a çıkıyor.
İsayama serideki plot hole’ları doldurmak için Yollar’ı yaratmış resmen.
@@lingwloke1521 Yani tabi bu da olabilir ama Kurucu Titan olmasa da saldırgan kullanıcısı olduğu için yollar’a bağlı oluyor. Yine cevap yollar’a çıkıyor 😳
Yani Grisha da mı o Yollar'da bulunmuş oluyor? Ama o öldü. Eğer geçmişteki zamanda kurucuya sahip olduğu için o Yollar'a gidebildiyse orada Zeke ve Eren olmazdı. Benim kafam çok yanı yaw
@@keremtuncel9801 Öldükten sonra bile kullanıcılar yollarda bulunabiliyorlar 137’de bunu gördük ama bu olay ile bir alakası yok. Yollar’da bulunmalarından kastım Grisha Zeke ve Eren arasında geçen dolaylı iletişimin yollar sayesinde var olması, o anda yollar ile bağları bulunması ve bu sayede birbirleriyle herhangi bir şekilde temasa ve iletişime geçebilmeleriydi. Bir de olay sırası pek fark etmiyor 845’te belirli bir yerde bulunmuş bulunmamış bir önemi yok, yollar’da zaman diye bir şey yok. 845’te orada olup olmamasının da dediğimi çürütür veya kanıtlar bir yanı da yok. Umarım anlatabilmişimdir.
Onu bunu bilmiyorum da, diğerlerinden farklı oalrak halen şu öfkelendiği yerdeyim. İnsan üstü bi nefret var bu çocukta
Harbiden ya
Kesinlikle ya o yüz ifadeleri mükemmeldi
@@yigitkaragoz2269 yelena nın yüz ifadesi bence en iyi yüz ifadesi üstüne gelmez gibi 😂
O da benim gibi
@@baris-icin-savas mInD rIpPEr
attack on titan'ı kaç kere okusamda kaç kere izlesemde her zaman daha çok şok oluyorum, böyle videolar çok yardımcı oluyor teşekkürler! Isayama gerçek bir dahi bence çok iyide foreshadowing yaptı. sezon 1'deki şeyleri şimdi sezon 4'te gördük/göreceğiz. çok heyecanlı!
Abi mala anlatır gibi anlatmışsın çok sağol anladım artık
Valla
Ben normalde anladığımında yanlış olduğunu anladım ve kafam daha çok karıştı xndmslös
Isayama 2013 yılında bile bunları düşünmüş olmalı ki tüm bu olaylar silsilesini birbirine kolayca bağlaybildi.
2013 yılından kalma Crunchy roll sitesinde röportaj bulmuştum o zamandan neredeyse belliymiş final. Hatta ilk düşündüğü finalı okuyuculara acıyıp başka şekilde bitiriceğini söylemişti o röportajda.
2009
@@alisssa vay be
@@TheStruggler0hayir 2013
@@tugce1534MANGA NE ZAMAN ÇIKTI TUĞÇECİĞİM BENİM ANİMEYLE Mİ BAŞLADI OLAYLAR NİSENNENMAE BÖLÜMÜ İSMİNE BAK TUĞÇECİĞİM CANIMIN İÇİ BENİM
isayama bu hikayeyi yazarken nasıl kafası karışmadı anlayamıyorum.Eren christanın elini öptüğünde geçmişe gitti sandık çünkü geleceğe gitme gücü olduğunu bilmiyorduk ondan sonra eren geleceği görme gücünü öğrendi ve taaa zeke ile buluşana kadar bunu sır olarak tuttu.Daha da tutmayı planlıyordu ancak grisha söyledi.Ondan sonra eren grishayı manipule etti ama aslında grisha erenin anılarını görüyordu ve erenin nerde olduğunu anlamıştı.Yuh isayama yani yuh titanlar yutsun seni bu ne be kardeşim.
harbi
Admin de bu kadar iyi anlayıp anlatabildiğine göre god mode açmış.
historia değil mi o?
@@MaskeliBufalo evet yanlış yazmış
@@MaskeliBufalo Krista Lenz Historianın çakma adı o kalmış galiba aklında yanlış değil yani.
Isayamanın bu anılar içerisinde gezinmeyi ve değiştirilemeyen bir gelecek paradoksu birçok insanı derin bir düşünceye sürüklediğinden dolayı gerçekten çok güzel iş çıkarmış
Paradoks yok ortada
Aot evreni determinist bir evrendir eren ne yaparsa yapsın sonuç değişmez dolayısıyla paradoks falan yok dostum
Evet, Eren’in kötü bir karakter ol/a/maması da bu yüzden benim için
Gerçekten mükemmel açıkladıniz , bütün sorulara mantıklı cevaplar bulabildim nihayet
09:19 daki sahne mükemmeldi iyi atıftı abi
9:24 hocam aman diyim ödüm koptu
Benim düşüncem 4.bölümdeki olayları Erenin hafızandan Saldırı Titanının kullanıcılarının birbirine bağlı olması sayesinde görebildik ve orda Grisha Zeke ya gerçekten sarılabildi çünkü Zeke ve Eren gerçekler sadece etrafındakiler sahte çünkü onlar Erenin sayesinde görebildiğimiz Grisha nın anıları. Zaman yolculuğu değil de anılar arasında bir gezinti Saldırı Titanının kullanıcılarının birbirine bağlı olması sayesinde olan bir gezintiydi bu bölümde olanlar.
Gerçekten böyle bir video ya ihtiyacım vardı çok teşekkürleer
Eren'den sorna saldırı devini joatmon almış 9:19
GERÇEKTEN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM SONUNDA TAM OLARAK ANLADIM
Çok güzel bir video olmuş efsane açıklamışsın 2 kere izlememe rağmen kaçırmışım bunları
6:51 de eren in gözünden bakıldığı için ses çıkıyor grishadan bakılsaydı çıkmazdı
İsayama,saldırı devinin gücünü göstermeyi hep buralara sakladı.Akıllıca.
Ben : mantıklı
İç sesim : ne diyo lan bu oglum onlar zamanda geçmise gitmiyormormuydu
dostum ağzına sağlık harika bir anlatım alttaki yorumu okuyamadım korkudan sabitlediğini manga spoiler filan diyo
05:22 burada o bolumu izlediyseniz babasi orayi onceden buluyo ve yapamiyor sonra bu aniyi gorup o yuzden cesaretini toplayip yillar sonra gidiyor bence mantikli.
4:20 ilk bölümde anahtar gösterildiği sahnede grishanin yüzü gösterilmemisti buda bir ayrıntı
10/10 video olmuş eline emeğine sağlık böyle videolar çekmeye umarım hep devam edersin seviliyorsun kral
Emeğine sağlık, cidden çok güzel video olmuş tebrik ederim.
Çok teşekkür ederim. Sürekli sorduğum sorulara cevap vermişsin.
Seride böyle bir kader paradoksu olacağını kimse beklemezdi eminim ki....
Predestination filminin konu işlediği kadar iyi işlemiş zaman içinde kadere yapılan müdahaleyi 😲
Yarın yeni bölüm gelicek mutluyum:D
Vay be çok iyi anlatmışsın şimdi baya iyi oturdu, muhteşem
yorumun çok doğru fiziksel temas yok anılarda görüyor
Teşekkürler. Çok açıklayıcı bir video olmuş.
abi bu kadar iyi özetleyen birini görmedim helal olsun
Çok aydınlatıcı bir video olmuş yanlış bildiğim çoğu kısmı anlamış oldum ama Grisha'nın Eren'i o an gerçekten duyuyormuş gibi tepkiler verişi ve Zeke'i görüyormuşçasına sarılışı bu açıdan düşününce biraz zorlama geliyor. Tamam Eren'in gelecekteki anılarını görmüş ama bence Grisha bu anıların bir kısmını öncesinden bilmiyor, o an deneyimliyor. Eren Kruger Armin ve Mikasa'dan bahsederken uyanıktı, Grisha'nın bu cümleyi Eren'e söylediğini tam o an duyup bunu tekrar etmiş olabilir. Demek istediğim Saldırı devinin taşıyıcısı bazı anlarda gelecekteki kullanıcının sesini duyup gördüklerini görüyor olabilir, böylece ona göre davranabilirler
ben de, yanlış bildiğim çoğu kısmı anladım.
Erenin gelecekteki anılarını o an görüyor o an deneyimliyordiyoruz zaten, videoda da aynen böyle diyor
@@omersemihozgul 5:21 Bu kısımda Grisha'nın Eren'in dediklerini duymadığından, daha öncesinden bu anıyı gördüğünden bahsediliyor ama bana göre tam o an duyuyor çünkü öyle tepki veriyor. Saldırı devinin taşıyıcısı bazı anlarda gelecekteki kullanıcının anılarının sesini duyup gördüklerini görüyor olabilir. Eren Kruger sahnesi böyle düşündüğümde daha mantıklı geliyor. (Eren Kruger o sahnede Grisha'nın Eren'i deve dönüştürürken kurduğu Mikasa ve Armin ile devam eden cümleyi o an duyup tekrar ediyor sanki, kendisi bile niye böyle bir cümle kurduğunu anlamıyor)
bence gayet geçmişe gittiler ve değiştirdiler baska açıklaması olamaz . ulan adam zeke ve erenle konuştu diyaloğa girdi sarıldı falan
@@Estel_98 Ben de öyle düşünüyordum ama öyle değil sanırım. Eren'i duyması saldırı devinin gücünden kaynaklanıyor. Grisha kurucu devi aldıktan sonra Zeke'e sarılabiliyor olabilir yani hiç emin değilim ben de
7:12 aslında grisha kendi iradesiyle bu gücü erene vermedi ama mecbur kalınca ve fazla zamanı olmadığı için erene verdi bence.
peki, bu videodaki gibi söylediğin gibi düşünürsek, anıları aslında aynı anda 2 kere yaşıyordu, ve erenin gözlerinden gördüğünde aslında erenin ona söylediği cümleler (grisha'yı savaşa teşvik etmek) erenin hissettikleriydi, onun gözünden bakarken erenin kardeşini hatırlatması ve yola ne için çıktığını hatırlatması da babasınıda geçen bir kullanıcı ve lider yapıyor. sonuçta -grishada , eren kreager da erene hizmet ettiler. geçmişteki siyasi soykırımlara maruz kalmak ta onlar için cabası oldu.- Erenin gözlerinden görürken beyni ona sarılabildiğini hayal ettirmiş olabilir. derin konu zamanı çok güzel anlatmışlar,
döneminin ve bir sürelik olan geleceğin değerli yapımlarından. reinhard von lohengramm değil tabi, ama bana çağrışım yaptı. teşekkürler güzel anlatımın için dostum
🍻
Isayamanin zeka seviyesi bambaska boyutta ufak bir ayrintiyi kacirinca bile olayi anlayamiyorum nasil bu senaryoyu yillar once yazmis olabilie inanamiyorum bu arada video cok anlasilir olmus tesekkur ederizz
Abi senin teorinin bana mantıklı geldi ama bi sorun var eğer saldırı devinin gözünden görüyorsa görüyorsa başta uyanırken bi kabustan uyanır gibi uyandı ben ilk buna geleceği gördü demiştim ama onda daha devin gücü yoktu ama mikasayı kurtardığında da gücü yoktu ama mikasaya ben senden hep nefret ettim dediğinde geleceği görmüş gibiydi
9:19 beni benden aldı, mükemmel
Hiçbirşey anlamamıştım şimdi herşeyi sen anlatınca anladım teşekkürler.
zaman ve anılara odaklı bir video olduğu için merak ettiğim bir kısım var.
acaba eren saldırı devine ismini verdirtten kişi olabilir mi sonuç olarak yüzeysel bakarsak saldırı devinin yeteneği ismi ile tamamen bağımsız.
erenin dünyaya olan nefreti ve arkadaşlarını koruma güdüsüyle dünayaya "saldırıda" bulunması zamana olan hakimiyeti ve saldırı devinin yeteneğiyle bu ilk kullancılara kadar ulaşmış ve devin böyle anılmasına sebeb olmuş mudur?
Sonuç olarak Attack on Titan evreninde böyle bir şey olabilir, güzel teori..
Olabilir ama olmayadabilir
Saldırı devini yeteneği ile geçmiş kullanıcılara ulaşıp onlara etki edemezsin
@@omersemihozgul son bölümde olanları dikkatli izlemedin mi.. zaten zaman yolculuğu yok, anılar üzerinden manipüle edebilir tıpkı Eren'in Grisha ya yaptığı gibi.
@@omersemihozgul Geçmişteki kullanıcı, gelecekteki kullanıcının anılarından sahip olduğu devin ismini öğrenmiş olabilir. Yine aynı şekilde gelecekteki kullanıcı, geçmişteki kullanıcının anılarından da öğrenmiş olabilir. Veya en başında bi kişi alakasız dursa da bu ismi vermiş olabilir. Bunlar sadece teori zaten olabilir olmayadabilir
Video son saniyesinde: Flaş TV oyunculuğu!
Bence grishanin devi erene vermesinin asıl sebebi şu: grisha zaten geleceği bildiğinden devin sahibinin eren olacağını biliyordu ve bilinçli olarak " ben kaçayım devi erene vermeyeyim" demek tamamen mantıksızdı, evet belki de zaten böyle düşündüğü için dev erene geçiyordu (gerçi o zaman paradoksa girer ama bu durumu yok sayalım) ama dediğim gibi bilinçli olarak "devi erene vermeyeyim" demek saçmaydı, kesindi ki; dev ne şekilde olursa olsun bir şekilde erene geçecekti çünkü gelecek değişemezdi. O da akışına bırakarak yaptı işte.
Birde aot evreninde gelecek değişmez dedikten sonra grisha "geleceği değiştirmenin sonuçlarını tahmin edemeyip çekindiğinden devi erene verdi" diye anlattın çelişkili anlatmışsınız gibi geliyor, yoksa grisha yanlışta olsa bu şekilde düşündü mü demek istedin?
Grisha'nın zaten zamanı doluyordu ve Eren dışında da devi verebileceği biri yok. Hani biraz kaba olacak ancak sike sike Eren'e vermek zorunda zaten. Dediğinde de haklısın, path olarak bu çoktan yaşandı. AoT evreninde gelecek geçmiş ve şimdi aynı anda varlar. Bu yüzden Grisha bunu daha önce yaptı gibi düşünebiliriz, kendini tekrarlayan bir kapalı zaman döngüsü var. Hiç bir karakterin bunu değiştirme ve bundan kaçma şansı yok.
seriye ilk başladığımda hikayenin japonyada geçmemesine şaşırmıştım İWŞGŞELHŞELVKEF olanlara bak peak fiction dedikleri şey
Çok güzel bir şekilde açıklamışsın teşekkür ederimm
+1
Benim bir animede gördüğüm en güzel zaman işleyişi ZETSUEN NO TEMPEST animesinde
güzel video oldu bro. hayatımda izlediğim en iyi dizi tartışmasız.
çok fazla bisi izlememişsin beli
@@kinginthenorth2863 boş konuşma mesela daha iyisi hangisi yaz o zaman.
@@turgutjk one piece, naruto, demon slayer hikaye olarak bunlar daha kaliteli (bana göre) renkler ve zevkler tartşilmaz tabi senin için iyi olabilr aot.
Çok iyi anlatıyorsun attack on titanı izlemiştim ama hiçbir şey anlamadım sayende artık daha iyi anlıyorum
Videoda doğru bilgiler de, yanlış bilgiler de var. Örneğin gelecek değiştirilebilir hatta bunu Grisha da biliyordu, ama o hiçbir zaman bundan vazgeçmediği için o anıları gördü. Yani eğer Erene vermemeyi kabul etseydi ve intihar etseydi bu anılar yerine başka anılar görecekti, Eren hiç olmayacaktı. Son sahnede dışarı çıktıktan sonra "Tek yol bu mu Eren" diye sorma sebebi de buydu. Çünkü başka yol görmemişti.
Kendim de böyle karmaşık roman yazdığım için anlaması kolay
o kapıdaki sahnede ne kadar ürkütücü olduğunu fark ettirmesen kapılıp gitmiştim... şimdi izleniyor gibi hissediyorum usrhegbr :'
güzel video eline sağlık keke
abi cidden mangayı okumuştum ama bunları bilmiyodum çok teşekkr ederim bilgilendirme içn seviliyosunn
o uyuduğu oda konusunda haklı olabilirsin ama diğerinde hayir . orada bir diyalog vardi ne yani eren konuştuğunda geisha part part mi anı gördü cok sacma . hem paths sayesinde dokunduğunu hissedebiliyormuş belki sesinide sadece o duyuyordur
Oha sonda ödüm koptu- Iyi ki ışık açıktı
Şimdi zaman tüneli teorisine göre daha mantıklı geliyor olaylar aslında eren geleceği görmüyor önceki denemelerindeki başarısızlıklarından tecrübe edinip yeni şeyler deniyor
Bu video' dan sonra 1. bölümü izlemeye gidenler?
Aydinlandim simdi cok tesekkur ederim :)
ya video sonuna o resmi koymak zorunda mıydın yaa korktum. (nasıl uyuyacam ben şimdi)
9:24 kim demiş sadece çocuklar altına yapar
Hepsini zaten kendim çözmuştüm ama senden dinlemekte iyi oldu
endinge bayildim ya koptum resmen safhysdbghsdghsdfrh
Benim anlamadığım şey de şu. Olaylar 850'li yıllarda geçiyor. Ancak 4. Sezonda zeplinleri, ateşli silahları falan görüyoruz. Halbuki zeplin 1800'lü yıllarda yapılmıştı. Ateşli silahlar da öylesine. O yüzden mantıksızlık aramayın. İzleyin geçin.
Çok açıklayıcı bir video olmuş eline sağlık ~
wow admin, bunca zamandır kruger’in devi nasıl kayıp olabilir diyordum :) babasının devi yine de niye verdiğine kafa yormak yerine keşke videoyu daha erken izleseymişim. ufak tefek ayrıntılarda bile çok güzel bilgiler veriyorsun^^
Merhaba yine ben :) Sana cevap vermek istiyorum çünkü yazdıkların benim birkaç ay önceki düşüncelerime aşırı benziyor ve aklımdakileri toparlamak için birine anlatmaya ihtiyacım var :) Yazım uzun olucak şimdiden özür dilerim ve okuduktan sonra ne düşündüğünü gerçekten bilmek isterim :)
Ben de Eren'in dünyayla asla barış olmayacağını anladığı için rumbling başlattığını düşünüyordum ama durum gerçekten böyle değil. Eren değişik düşünce tarzıyla dünyayı yıkıma sürükleyecek kadar tehlikeli birisi ve seri boyunca buna defalarca vurgu yapılıyor. Bunlardan en öne çıkanı Mikasa'yı kaçıran adamları öldürdüğü sahne. Bu sahnede gerçekleşenlerle finalde gerçekleşenler arasında hemen hemen hiç fark yok o yüzden bu sahneden örnek vereceğim. (Bu arada tabi ki bu adamları öldürdü diye Eren'i suçlamayacağım veya ona canavar muamelesi yapmayacağım.)
-Bu sahne Eren'in Mikasa'yı bir an önce kurtarmak için, "birisi elimden özgürlüğümü almaya çalışırsa ben onlarınkini gözümü bile kırpmadan alırım" düşüncesiyle elini kana buladığı ilk sahne. Eren'in bunu yapması sayesinde Mikasa kendisini köle diye satacak adamlardan kurtulup özgür oldu. Ben Eren'in Mikasa'ya sardığı atkının seride neyi temsil ettiğini çok düşündüm, bence o atkı özgürlüğü temsil ediyordu. Son ending'te atkı Eren'in boynundan uçup kuşa dönüşüyordu, kuş Eren'in etrafındaki kafesi kaldırıyor ve adaya özgürlüğü getiriyordu ama bu sefer de Eren orayı terk ediyordu, tıpkı finale olduğu gibi.
-Eren Mikasa'yı kurtarmak için ilk defa (yaptığı şey çok tehlikeli olsa bile hiç korkmadan) kendi doğasına göre hareket etti ve o andan itibaren kendi doğasının kölesi oldu yani artık hiçbir şekilde özgür olamazdı ve bu yüzden atkısını çıkarıp Mikasa'ya verdi.
-Bu olayda da 3. kişiyi öldüren ve asıl sonucu belirleyen kişi Mikasa'ydı, tıpkı finalde olduğu gibi.
-Dış dünyada yaşayan insanların tamamı (öldürdüğü o iki adam gibi) Eren'in özgürlünü kısıtlayan insanlar. Eren senelerce dünyayı boş bir yer sanıp dünyayı dolaşmanın asıl özgürlük olduğunu düşünmüş bu yüzden bırak düşman olup olmamalarını, bu insanların varlığı bile onun özgür olmasına çok büyük engel teşkil ediyor ve biz yine Eren'in "birisi elimden özgürlüğümü almaya çalışırsa ben onlarınkini gözümü bile kırpmadan alırım" dediği yere geliyoruz.
-Eren o boş manzarayı görüp özgür olma arzusundan vazgeçemediği için rumbling yapmaya karar veriyor. Rumbling başlattığında da geleceği görüyor ve durduralacağını biliyor ama hem geleceği değiştiremeyeceğinden hem de asıl kararı Mikasa'nın vereceğini bildiğinden bu sefer de onun karar verdiği sona ulaşmak için devam ediyor. (Eren Armin'le bile savaştı ama Mikasa bir karar verdiğinde Eren ona karşı çıkmaz veya kendisine engel oluyor diye onu asla öldürmez yani Mikasa için onun en güzel ama en zayıf yönü diyebiliriz.) Devam ettiği için o çok istediği manzarayı da görmüş oluyor (küçük Eren'in kollarını açıp "özgürlük" dediği sahne) ama elde avuçta öldürdüğü insanlardan başka hiçbir şey yok. Durdurulacağını bilmeseydi de aynı şeyi yapardı çünkü rumbling onun gerçekten arzuladığı bir şey.
-Eren rumbling yaparken dünyada (paradis adası hariç) özgür olan tek bir insan yok çünkü Eren dünyadaki herkesin yaşama özgürlüğünü elinden alabilecek çok büyük bir tehdit. O yaşadığı sürece Mikasa'nın atkısını çıkarmış olması ve onu öldürmeye karar verdiğinde yani dünyayı özgür bir yer haline getirmeye çalıştığında atkıyı tekrar takması çok ama çok anlamlı. (Bir de Mikasa'ya boş bir karakter derler, şu kızın temsil ettiği değerler başka hiçbir karakterde yok)
-Eren'in Armin'e ölmek istemiyorum deyip ağladığı sahnede Armin başka bir yol arayalım diyor ve Eren "onlar da ölmek istemezdi" diyerek yaptıklarıyla yüzleşmek için ölmüş oluyor yani arkadaşları kahraman olsun diye değil. Gerçekten arkadaşları için ölmüş olsaydı siz kahraman olun diye ölmek zorundayım gibisinden bir şey der, buna vurgu yapılırdı. Savaş bittiğinde dev güçlerini kullanamayan yani dış dünyanın ortasında savunmasız kalacak olan arkadaşlarını korumak için de bir yol düşünmüş tabi, o da başlangıçta yaptığı rumbling konuşması. Bu konuşma sayesinde dünyaya apaçık bir düşman olduğunu söyledi ve Eren ne için ölmüş olursa olsun, ölümü onu durduran arkadaşlarını korumuş olacaktı.
-Tüm bu olayların sonunda Mikasa Eren'in arkasında bıraktığı duvarların olmadığı bir dünyada özgürce yaşadı, tıpkı o adamların elinden kurtulduğu zamanda olduğu gibi.
-Son çıkan opening'te Eren'in devlerle insanları ezdiği sahne ucundan gösteriliyor ve hemen ardından Eren'in boş manzaraya gülerek baktığını görüyoruz. Sonra Eren birden çocuk haline dönüşüyor ve arka planda o adamı öldürdüğü sahnede havaya kaldırdığı bıçak görünüyor. Bu iki olay arasında fark olmadığını bana düşündüren şeylerden biri de bu.
Eren'in bu davranışlarının sana robotik geldiğini söylediğini anladım, Eren sanki programlanmış gibi davranıyor değil mi asfagsjdjksjej ben de başta böyle düşündüm ama gerçekten insanların böyle bir tarafı yok mu? Konu kişiden kişiye değişir tabi ama bazen gerçeği kabullenmekte ve istediklerimizden vazgeçmekte çok zorlanıyoruz. Böyle zamanlarda istediğimiz şey başka insanları da etkiliyorsa çoğunluğun iyiliğini düşünüp vazgeçmemiz ve orta yolu bulmamız gerekir. Armin'in Eren'le dünyayı dolaşma hayalinden, Kenny'nin şırıngayı kullanmaktan, Connie'nin annesini insana dönüştürmekten vazgeçmesi gibi. Serinin vermek istediği en önemli mesajlardan bir bu. Eren'in diğer karakterlerden en büyük farkı da bu işte, dünyayı yok etme pahasına da olsa kendine engel olamıyor, bu yüzden kendi arzularının kölesi olmuş, bu yüzden asla özgür olamayacak deniyor onun için. Erwin'e benziyor diyorsun ya ben de tıpkı senin gibi düşünüyorum. Bu ikili kişilik olarak benziyorlar ama ulaştıkları sonlar arasında bir fark var. Erwin de bodrum katını görme arzusundan bir türlü vazgeçemiyordu bu yüzden savaşı yarıda bırakıp oraya gitmek istedi ama insanlığın zaferi uğruna feda ettiği askerler yüzünden vicdan azabı çekiyordu. Planını yaptığı intih@r saldırısıyla o askerlerden biri olup canavar devi indirebilirdi ama bodrum katını görme arzusu bu planı uygulamasına bir türlü izin vermiyordu. Erwin içinde olduğu ikileme dayanamadı ve bunu Levi'a söyledi, Levi da onu bu durumdan kurtarmak için "Seçimi ben yapacağım. Hayallerinden vazgeç ve öl." dedi yani Erwin ile ilgili bu kararı Levi vermiş oldu, Erwin'e kalsa bu kararı veremezdi ve insanlığın zaferi uğruna ölemezdi belki. Eren'in Erwin'den farkı gerçek hislerini kimseye söylememesi, kimsenin onu içinde bulunduğu durumdan kurtaramaması ve istediği şeyi kısmen de olsa başarmış olması. Böylece Erwin insanlığın zaferi için ölmüş olurken Eren doğasının onu getirdiği son noktaya ulaşmış olduğu için öldü.
@@tsukinousagi3229 çok teşekkür ederim öncelikle. Atkı meselesini hiç fark etmemiştim :’) çok güzel bir nokta. Yorumun birçok yerine katılıyorum tabi ki.
Ben Eren’in insanları öldürmek için değil kendi yaşamak istediği için bunları yaptığını düşünmek istiyorum sanırım ve evet ilki çok robotik geliyor. Hem ölecek, hem çok büyük kötülük yapmış olacak, hem de arkadaşları da umrunda değil bu bana gerçekten çok boş bir karakteri çağrıştırıyor ve sevdiğim Eren karakterine bunu yakıştıramıyorum ya. “All I ever wanted to do was save your life/ I never wanted to grab a knife” dediği zaman daha anlamlı bir karakter oluyor gözümde :) benim romantikliğim de olabilir. Sonunu Erwin gibi, yaptıkları sonrasında kendinden vazgeçmesi gerekmiş, şeklinde görmek istiyorum ki sevebileyim. Jean’ın dediği gibi “bizi dünyanın geri kalanına tercih etti” şeklinde görmek daha hoşuma gidiyor, yani böyle görmek istediğimi de itiraf etmeliyim. Ama bu şekilde bakmaya da çok fazla açık kapı var gibi geliyor seride. İsayama bunu kesinkes böyle görmememizi istese sonda Annie karakterine bile (bir türlü sevemiyorum şu kızı, Eren’den daha kötü benim için :( ) “senden böyle bir şey isteyen mi oldu ki” dedirtmezdi diye düşünüyorum. Eren onun bile yaşamasını istemiş gibi gösteriyor. Tartışmalı bir konu olsun mu istemiş acaba.
Bir de, Rumbling’i yapacağını gördükten sonraki davranışlarının arkadaşları için olmaması şansı yok gibi, çünkü kurucuyu kullanmaya başlayınca Eren için zaman ortadan kalkmıyor mu? Yani Rumbling’i başlattığı ilk noktayla öldüğü nokta arasında bir fark yok kendisi için. Bu da yine biraz daha affetmeme (ya da nefret etmememe desek daha doğru) neden oluyor Eren’i :’)
Eren’in özgürlük takıntısının beraberinde arkadaşlarına sevgisi de çok eskiden beri işleniyor. Sasha’yı ölüme sürükledi mesela ama o savaşta da ilk amacında hepsinin yaşamasını istediğini düşünüyorum.. Eren savaş açmasa da Sasha ölecekti, ada halkına yaşam hakkı sunulmayacaktı diye düşünerek hareket ediyor. Bundan eskisi gibi emin değilim, ama öyle anlamıştım ilk başta. Kendine savaş diye telkin etmesini vs.
Yine özgürlük takıntısının yanında, ve öfke ile özdeşleşmiş bir karakter olmasına rağmen, Annie’nin dişi dev olduğunu öğrenince bile öfke göstermekten önce “ama onla nasıl savaşacaksınız?” diyen bir çocuk. Historia’ya bütün kayıplarının ismini sayıp lütfen beni öldür diyen birisi. Bu sahneleri tekrar izlediğimde Eren’in sonuna çok üzülüyorum.
“Özgürlüğümü alanın özgürlüğünü almaktan tereddüt etmem” cümlesine gelince. Ben Eren’in psikopat yönünü reddetmiyorum. Eren’in bu gibi cümlelerini de dünyaya karşı savaş açmasıyla eşleştiriyorum. Zaten normal insanlar adasıyla barış olmayacağını anladığı için de tüm dünyayı öldürmeye başlayamaz. (Ama Eren başlar.) Ya da insanları öldürmek üzerine bir özgürlüğü reddederler İttifak’ın Paradisli üyeleri gibi.
Annie Yeageristler’e karşı savaşacaklarında Mikasa ve Armin’e “siz savaşmayın, siz bizim yerimizde olsaydınız o gün duvarı da yıkmazdınız” diyor. Benim için çok iyi bir sahneydi bu hatta rahatlamıştım :) Reiner orda “ikimiz aynıyız” cümlesini hatırlıyor. Bence Eren de Reiner kadar kötü, daha fazla olduğunu düşünmek istemiyorum. Dünyanın iyiliği için maskesi altında kendi için insanları öldürüyor o gün Reiner, Eren de sevdikleriyle özgürce yaşamak istediği için savaşı başlatıyor ama “yaşamak istediği” için, herkesi öldürmekten keyif alacağı için değil, lütfen olmasın çünkü :(
Başka bir hikayede Eren’in sıkılan bir karakter olması (lise evreninde vasıfsız vs) bende “işte psikopat” fikrinden ziyade acıma uyandırıyor. Öfkesiz Eren umutsuz Armin gibi bir şey :) Ama ne zalim ne kahraman, normal insan olacak birisiyken savaşın onu döndürdüğü şey. Cioran’ın sevdiğim bir sözü var “en büyük zalimler kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar” diye. AOT 1. Sezon afişi ve 4. Sezon afişi bunu anlatıyor benim için :’)
Rumbling sonrası için de dediğim gibi düşünüyorum, o noktada çok ayrılmıyoruz sanırım, ölmeyi kabul etmesi hakkındaki farklı düşüncemiz de baştaki farklılıktan geliyor :)
Bu arada Mikasa’ya nefret ettiğini söyleme sebebi ne bu durumda, onları kendinden korumak istemesi mi? Hiçbir zaman desteklemedik diyebilsinler vs.
@@sn.9057 Rica ederim ve ben de teşekkür ederim, farklı görüşleri okumak çok keyifli oluyor gerçekten :) Dediklerinin bir kısmına katılıyorum ama birkaç bir şey eklemek isterim. Yine uzunca bir yazı olacak özür dilerim 🙏
Bence de Eren arkadaşlarını seviyor ve onları umursuyor,çocuk Armin için bir devin ağzına girdi daha ne olsun :') Zeke'e Mikasa'dan bahsettiği bir sahne var hani, Eren konuşmanın sonunda "uzun bir hayat sürmelerini istiyorum" diyor. Bu da Eren'in en dürüst olduğu anlardan biri, kurucu devin gücüne ulaşmak için Historia'yı feda etmesi gerektiğini farkettiğinde susması da burdan geliyor. Rumbling başlatmak istemesinin sebebi ne olursa olsun dış dünyadaki herkes öldüğünde arkadaşlarını da korumuş olacaktı yani onlardan hiçbir zaman vazgeçmedi, sadece onların o zamana kadar yaşayıp yaşamayacağından emin değildi. Senin dediğin gibi Sasha'nın ölümüne de çok üzüldü hatta en çok Eren'in üzüldüğüne eminim çünkü o da içten içe kendini suçlamıştır. Bizimkiler adaya döndükten bir süre sonra Pieck de casus olarak sızıyor ve Eren'in bundan haberi var, aynı şeyler bir daha yaşanmasın diye önce Mikasa ve Armin ile konuşuyor, onları ve diğer arkadaşlarını yer altındaki hapse attıktan yani savaşmayacaklarından ve hayatta kalacaklarından emin olduktan sonra Gabi'ye yalandan bir yardım çağrısı yaptırarak savaşın başlamasını istiyor. (buna gerek kalmıyor gerçi Pieck ve Porco'nun başka bir planı vardı zaten) Sonuç olarak evet arkadaşları önemli ama onları korumanın çok yolu var. Yalnızca Armin'in planladığı gibi hareket etse bile arkadaşları uzun birer hayat sürebilirdi çünkü paradis adasının eline savaştan cayma yemini bozulmuş (Zeke paths'te senelerce uğraşıp bu yemini bozduğunu söyledi ve o bunu söylediğinde Eren'in elleri zincirliydi yani daha rumblinge başlamamıştı) ve tüm gücünü kullanabilen bir kurucu dev geçmişti. Dış dünyaya yenilmelerine imkan yoktu, bu demek oluyor ki Eren onları korumak için rumbling yapmıyor.
Eren bunları yaşamak için de yapmıyor çünkü rumbling başlatmadan (kurucunun gücünü alıp geleceği görmeden önce) dev güçlerinin dünyadan silineceğini bilmiyordu yani ona göre 4 seneden daha az bir süresi kalmıştı, az bir süresi kaldığı için Mikasa'nın hislerine karşılık vermekten bile vazgeçen Eren'in 4 sene daha yaşamak için dünyayı yok etmek isteyeceğini sanmıyorum gerçekten.
Geriye ne kalıyor peki? "Oradaki tüm düşmanlarımızı öldürürsek özgür olur muyuz?" sorusuna cevap bulmak. Bu cevabı aramak için yola çıktı. Ymir'i "bu dünyaya bir son vereceğim bana gücünü ver!" dediği için yani asıl amacı bu olduğu için ikna edebildi zaten yoksa orda Eren yerine başka biri olsaydı Ymir o kişiyi dinlemez, Zeke'in ötenazi emrini yerine getirirdi. Eren'in öncelikli amacı buydu, arkadaşlarını korumak da bir taşla iki kuş vurmaya giriyor biraz. Rumblingin ilk noktasıyla son noktası arasında fark yok dedin ve çok haklısın ama bu paths için geçerli, dünya için değil. Evet Eren geçmişi, bugünü ve geleceği aynı anda yaşayabildiği için aradığı özgürlüğü tek bir saniyede de deneyimleyebilirdi ama bunu deneyimleyebilmesi için dünyada da aynı durumun yaşanmış olması gerekli yani zaman kavramı dünyada önemli.
Tümm bunların haricinde Eren bunları tamamen isteyerek, yaptıklarını keyif alarak mı yaptı, kesinlikle hayır. Duvarların dışında hayat sürdüğünde ordaki herkesin düşman olmadığını anladı, ağlayıp Remzi'den af diledi hatta arkadaşlarıyla yollarını ayırdıktan sonra suçluluk duygusuna dayanamayıp ağır bir içk.c. oldu (bunu İsayama söylemiş) ama bunlar bile onu boş manzarayı görme isteğinden vazgeçiremedi. Ben Eren kadar trajik bir karakter görmedim, çocuk kendi kendine işkence etmek için dünyaya gelmiş sanki :'''
Eren'in şapelde ağladığı sahneden de bahsetmene de çok sevindim. O sahnede ağlamasının sebebi şu: Eren o zamana kadar dev gücüyle doğduğunu ve özel biri olduğunu zannediyordu. O zamana kadar Eren defalarca kaçırılmış, keşif birliği onu geri almak için birsürü askerini feda etmişti. Zaman zaman suçluluk duygusu hissediyordu ama sonrasında özel biri olduğu için korunduğunu, bunun doğal olduğunu düşünüyordu. Rod Reiss Grisha'nın dev gücünü Frieda'dan çaldığını söylediğinde Eren özel biri olmadığını düşündü, ona göre babası bu gücü çalıp kendisine veren bir hırsızdı. Eren çok büyük hayal kırıklığına uğradı ve bütün bu insanlar boşuna ölmüş gibi hissetti. O sahnede savaştan cayma yemininden de habersizdi ve babası kurucu devi çalıp kendisine vermeseydi saydığı insanlar ölmezdi diye düşündü. Bu yüzden insanları saymaya kendi annesinden falan değil, babası ona devi verdikten sonra ölen Armin'in büyükbabasından başladı. Hiç doğmasaydı daha iyi olacağını düşündü ama Historia'nın ablasının duvarların içindeki halkı kaderlerine terk ettiğini öğrendiğinde Eren babasına hak verip eski haline geri döndü.
Annie'nin cümlesine gelecek olursak, bence Eren'in ona ve Reiner'a söyledikleri yalan. Şöyle düşünelim, Eren kurucunun gücünü aldığında geleceği gördü. Ona senelerdir destek olan Hange'nin öleceğini de gördü ama Hange gibi birini gözden çıkarıp; duvarları yıkan, onu kaçıran, onun arkadaşlarını öldüren Annie ve Reiner'ın mı kahraman olmasını istedi yani?
Mikasa'yla bu meseleleri hiç konuşmadı zaten, bu ikili "başka bir evrende en güzel halinle" temasıyla 4 sene pathste yaşadı. İyi ki de böyle oldu yoksa Mikasa'nın ondan son duyduğu şey senden nefret ettim sözleri olacaktı. Bırak Mikasa'yı ben bile bu sonu kaldırmazdım cidden :') Bu arada Eren'in bunu söylemesinin sebebi senin de dediğin gibi onu bu meselenin dışında tutmak. Mikasa Eren'in Zeke tarafından kandırıldığını ve bu yüzden değiştiğini sanıyordu. Eren de en başından beri ondan nefret ettiğini söyleyip Mikasa bir yalanı yaşadığını sansın ve kendisini korumayı kessin istedi sanırım.
Sonuç olarak son chapterda Eren'in dürüstçe konuştuğu tek kişi Armin. En başta Armin'e kötü adamı oynayıp onları kahraman yapmayı amaçladığını söylüyor ama serinin ilk sezonundaki bir sahnede İsayama bu duruma çok net bir atıfta bulunuyor. Dediğim sahnede Eren Pixis'le yaptığı bir konuşmada 'dünyada tek bir düşmanın olması insanları birleştirir' düşüncesini saçma bulduğunu söyledi. 15 yaşında böyle düşünen biri neden 19 yaşında bu düşünceye dayanan bir plan yapar ki? Kötü adamı oynayıp arkadaşlarını kahraman olarak göstererek barış ortamı oluşturmaya çalışmak Eren'in chapter'ın başında söylediği bir yalan. Zaten sonrasında dürüst oluyor ve bunu yapmak istediğini, onu durduracaklarını bilmese bile yapacağını söylüyor. "Teşekkürler, bizim iyiliğimiz için katil oldun." gibisinden bir şey söyleyen Armin bile o an herşeyin farkına vardı bence. Kısa bir süre sonra ölecek olan Eren'in vicdanını biraz da olsa rahatlatmak ve ona "ne için yapmış olursan ol, ben (biz) seni böyle hatırlayacağım(z)" demek için bu sözleri söyledi, gerçekten böyle düşündüğü için değil. Bu sahne Yelena'nın Zeke'in planını anlattığında Armin'in rol yapıp ağladığı sahneye çok benziyor aslında. Eren ve Armin'in son konuşması gerçekten çok önemli, animasyona dönüştürüldüğünde sahneyi izlemeyi iple çekiyorum eğer gerçekten dediğim gibiyse seslendirmenler vurgu ve tonlamalarla bunu iyi yansıtır diye düşünüyorum.
Son olarak ben de İsayama'ya "elinin körünü diyorum" asjckodken yani İsayama abicim bir şeyi anlatıcaksan açık açık anlatsana o kadar kafa patlatıyoz burda akdnclfndk
@@sn.9057 Verdiğim yanıt görünmüyor değil mi o kadar uzun ki youtube kabul etmedi sanırım :') Bu arada ben de teşekkür ederim farklı görüşleri okumak gerçekten keyifli oluyor :)
Ben de nefessiz yazmışım yorumu, ufak tefek güncellemeler yaptım :)
Bildiğim şeyleri unuttum bu video sayesinde TŞK
Video nu 2 kez izledim . Gerçekten çok iyi anlatmışsın eline ağzına sağlık
Geleceği görmek diye bir şeyin mantıksızlığını ve olanaksızlığını bu video sayesinde çok daha iyi kavradım.
usta sen yapıyosun bu işi
Abi son kısımda gülme + korku değişik duygular yaşadım
8:34 kurucuyu alamayacaktı ama saldırı titan yine grişada olacaktı (nasıl yazıldığını unuttum)
Eline Sağlık
Adminn yine god mode açmışsın. Mükemmel anlatmışsın. Manga okuyucusu olsam bile anlamadığım yerler varmış. (Grisha'nın sarıldığı Zeke'yi diğerlerinin görmediğini biliyordum ama sadece anı olduğunu bilmiyordum.)
bu doğruluğu kanıtlanmış bir şey değil . bence yanlış.
Inception filan hikaye AOT u anlamak daha zor
valla çok güzel açıklamışsın hll olsun
Bende diyorum 4.sezonda zırhlı dev kemikli dev taşıyıcı dev ve marley ordusuna karşı neden böyle bir savaşa giriyor meğer geleceği gördüğü ve kazanacağını bildiği içinmiş
Abi demon slayer'la ilgili bir video yaparmısın ?
Eren : Ben geleceği görüyom
Gabi: bu mermiyi niye görmedin norosbu çç
Eren: yani şey
aga saka kesin ama eren onu bile biliyodu yani
paradox yaratmış hajime isayama 2:03
bence titan gücünü veren kurtcuk gecmisteki kullanicilarin anilarini saklayabiliyor , ve kisinin istek ve arzusuna göre aniyi manüpüle edebiliyor. Yani gecmise gitmek diye birsey yok bence.
Çok kafa karıştırıcı geliyo ama bir yandanda çok güzel geliyo
Vallah yani Isoyama harika is cikarmis bu anime muazzam.Harika konu islenmis.
Evde tek başıma kulaklıkla bu videoyu Sonuna kadar izledim ve ereni görünce korkup gözümü kapadım
2:23 grisha daha attack titanının gücüne sahip değilken nasıl erenin gelecekde bu anıları göre bileceğini biliyor?
Grisha burda attack titan a sahip zaten o sahnede paradis deki evinin bodrum katında yani Kruger dan ayırılıp paradise yerleşmiş
Aslında olay tam anlattığın gibi değil. Eren bu olayı bir kaç cümleyle final bölümünde Armin'e anlatmıştı. Gerçi bu video yapıldığında aot final vermemişti yine de güzel video olmuş emeğine sağlık.
Abi çok iyi ya cidden mala anlatır gibi anlatmışsın sayende anladım :)
Grisha anıları görüp intihar etse grlecek değişmicekmiydi yani
Eline sağlık harika olmuş.
Lan Sonda korktum bir anda böyle istediğin oldumu dediğinde
muhteşem bi video ama tek aklıma takılan şey rod reissı neden öldürmedigi
erenin anılarında onun yaşadığını görüyor çünkü. ve eğer öldürseydi belki historia da ortaya çıkmazdı
Eren babasının anılarında gezip babasını manipüle ediyor ve Kurucu Titan'ı almasını sağlıyor. Peki gelecekteki Eren bunu neden yapıyor? Zaten Kurucu Titan'a sahipse ve Saldırı Titanı'nın sayesinde anılarda gezebiliyorsa neden babasını anılarda manipüle ediyor? Belirlenmiş gelecekte Eren bu güce zaten sahipse, (ki Grisha bunu gelecek anılar olarak zaten görüyor) babası orada Kurucu Titan'ı almasa bile gelecekteki Eren'in gelip onun anılarında gezip manipüle edebilmesi için gelecekteki Eren'in önceden bu olayın tekrarını zaten yaşamış olması gerekir ki gelecekteki Eren o an bu güce sahip olabilsin. Bu şekilde değil de başka şekilde sahip olsaydı da bu sefer neden gelecekte geçmişteki babasının anılarında gezip onun bunu yapmasına sebep olsun? Zaten elindeki bir güç. Buna paradoks diyenler ve paradoks diye bir şeyin olmadığını yalnızca aot'un determinist bir evren olmasından dolayı olduğunu söyleyenler var. Cevap ne? Bu ikisinden birinden kaynaklanması mı yoksa başka bir şey mi?
Zeke ile sarılma sahnesinde erenin babasının gözlerine bakın kurucu devinin gücünü kullanıyor ve zeke ile aynı anda kullandığı için görebiliyor sarılma sesi çıkıyor bence böyle ama kıraliyet soyundan olmadığı için kullanması saçma olurdu ama kurucuyu yeni alıyor ve kıraliyet soyundan birini yiyorya ( hatta tüm aileyi )onun kanı sayesinde yoksa o sarılma sesi çıkmazdı
Ali ata bak, ata bak ali, bak ali ata. :d videonun özeti
Videoyu izlememiş olsaydım halaaa anlamadan aot izlemeye devam etcekmisjm resmen ya
Son bölümlerde gerçekten beynim yandı hiç bi şey anlamadım diye en baştan başladım animeye anca oturdu her şey son bölüm hele felaketti heyecandan gebericem
Çok yararlı bir videoyu teşekkürker
Sen nasıl bir qralsın video için teşekkürler 🙋🏻♂️
Sonu harika aksklskdkdjjs
Mükemmel bir anlatım olmuş gayet net oturdu kafamda yani Eren öyle olmasını istiyor sksbsksb
Güzel anlatım teşekürler
Geleceğin değişemez olduğu konusunda şunu söylemek istiyorum. Saldırı devinin gelecekteki kullanıcısının anılarını görmesinin sebebi buna kendi karar vermiş olması değil midir?
Şöyle Açıklamam gerekirse; Eren Kruger, Saldırı Devi'ni Grisha'ya vermeye karar verdiği an tüm bu geleceği görüp "Mikasa, Armin ve diğer herkesi kurtarmak için..." Demiş olabilir. Mesela orada farklı bir eldialıya gücü vermeyi düşünseydi bu sefer bu senaryoda olacakları görebilirdi. Hatta Grisha'nın çocukluğundan tanıması yanısıra bu da devini verirken onu etkileyen seçimlerden biri olmuş olabilir. Son dediğim biraz düşük ihtimal ama daha iyi anlatabilmek için söyledim.
Daha da iyi açıklamam gerekirse Rick And Morty 4. Sezon 1. Bölümden bahsedebilirim. Morty o bölümde nasıl öleceğini görüyordu, ama yaptığı seçimlere göre sürekli senaryo değişiyordu. Ve belli bir durumda sabit kaldığı zaman olacaklar değişmiyordu.
Kısaca bence gelecek değiştirilebilir. Eren Kruger, Grisha'ya devini vermeyi karar verdiği anda olacakları görmüş olup gönül rahatlığıyla vermiş olabilir. Aynı şekilde Grisha da bunca zamandır devini Eren'e vermeyi düşündüğü için onun taa koordinatta kendi anılarında gezinirkenki halini bile görebildi. Ve Grisha'nın başka seçeneği yoktu, Saldırı Devini oğlundan başka kimseye vermeyi hiç düşünmemişti ve böylece gerçekleşecek olan mutlak senaryonun değişemeyeceğini düşündü. Bu da tabi onda cinnete sebep oldu. Umarım söylemek istediklerimi anlatabilmişimdir.
@Roalinn 13 yıl olayını Grisha da biliyordu ve çok az zamanı kalmıştı, Eren'i doğduğu andan itibaren zaten mirasçısı olarak görüyordu. Tabi dediğim yine bir teori ama Eren'i zaten hep bu şekilde gördüğü için, Devi başka birine vermeyi düşünmediği için geleceği değiştirilemez olarak sanmış olabilir. Bu konuyu bu kadar uzatmamın sebebi, siz ister inanın ister inanmayın ben geleceğin değiştirilemez olduğuna inanmak istemiyorum
@@reigoanimation1362 işte ölüm zamanının gizli olması ve geleceği Allahtan başka kimsenin bilememesi bu yüzden.Eğer ki ölüm zamanımızı bilseydik dünyada yaşadığımız anlar zulüm olurdu.Çünkü biz hiç ölmiyecek gibi yaşayan ebedi yaşamak isteyen canlılarız.Ayrıca geleceği görebilseydik cüzi irade yani özgür seçim şansı ortadan kalkacağı için köle olurduk.
Güzel olmuş kral eline sağlık
Bazen it just works diyerek gecmeliyiz :)