4- Marriage; Sayings of Islamic elders (Rules and Wisdom on Marriage) - Imam Ghazali

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 3 лип 2024
  • Hz. Omar (radiyallahu anh) said: "The only thing that prevents a person from being married is not being able to marry and committing the sin of adultery." Hz. With this statement, Ömer stated that only these two bad traits, not religion, prevent marriage.
    Ibn Abbas (radiyallahu anh) said, "A person's worship is perfected only by getting married." At first glance, with this statement, Ibn Abbas seems to have considered marriage as a form of worship or accepted it as a characteristic that makes worship perfect. However, its main purpose is to express that worship will be accepted with peace of heart, but when lust prevails, peace of the heart will only be possible with marriage. Therefore, Ikrima, who had reached puberty, called Kureyb and her other slaves and said, "If you wish, I will marry you; "Because when a servant commits adultery, faith leaves his heart," he said.
    Ibn Masud (radiyallahu anh) used to say: "If I knew that I had only ten days to live and that I would die at the end of ten days, I would want to get married so that I would not appear before the Almighty Allah as a single person.
    Muâz b. Two of Jebel's (radiyallahu anh) wives died of plague and he was also sick with plague. Despite this, he said, "Marry me, because I do not want to appear before God Almighty as a single person."
    These examples show that these two people wanted to marry not to avoid the danger of lust, but simply because they believed that there was virtue in marrying.
    Hz. Omar (radiyallahu anh) would marry a lot and say, "I'm getting married to raise children." One of the Companions of the Prophet devoted himself to the service of the Prophet Muhammad Mustafa (peace be upon him). He would always see honorary service and spend nights there. The Holy Prophet (Prophet Muhammad Mustafa) said to him,
    "Wouldn't it be better if you got married?" he asked. Companion,
    He said, "O Messenger of Allah, I am a poor man who has nothing and I have devoted myself to serving you!" The Messenger of Allah (Prophet Muhammad Mustafa) (sallallahu alayhi wasallam) remained silent for a while and for the second time,
    "Wouldn't it be better if you got married?" he repeated. The companion repeated the same answer he had given first. After this answer, the companion thought to himself and said,
    ''I swear! The Messenger of Allah (Prophet Muhammad Mustafa) (sallallahu alayhi wa sallam) knows much better what is most suitable for my life in this world and the hereafter and what will bring me closer to the consent of Allah Almighty. "If he asks me to marry for the third time, I will definitely do what he says this time," he said. A little later, when the Messenger of Allah (Prophet Muhammad Mustafa) said for the third time, "Wouldn't it be better if you got married?", the companion said,
    'O Messenger of Allah! "Marry me!" he said. Thereupon Hz. Prophet (Prophet Muhammad Mustafa) (peace be upon him),
    "Go to such and such a tribe and tell them, 'The Messenger of Allah wants you to marry one of your daughters,'" he said. Companion,
    "O Messenger of Allah, I have nothing," he said. Our Prophet said to his companions,
    "Collect a few grains worth of gold for your brother," he said. The Companions collected the gold. That companion also went to the said people; They also married him off. The Messenger of Allah (Prophet Muhammad Mustafa) (sallallahu aleyhi veselem) said to the person who gets married,
    "Aren't you going to host a wedding dinner?" he asked. Companion,
    'O Messenger of Allah! "I have nothing," he said. Our Prophet (Prophet Muhammad Mustafa) (sallallahu alayhi wasallam) again said to the Companions,
    "Collect a sheep money for your brother's wedding dinner!" he said. As he said, the sheep money was collected. (Ahmed b, Hanbel, el-Musned, 4/58; Tayâlisi, el-Musned, nr, 1173.) (Food was prepared and the wedding feast was held).
    This insistence of the Messenger of Allah (Prophet Muhammad Mustafa) (sallallahu aleyhi wasallam) will be evidence of the virtue of marriage itself; It may also be because this person sees that he needs to get married.
    According to what is said; A person from the past nations devoted himself to Allah Almighty and surpassed all people living in his time in terms of worship. These characteristics of the monument were explained to the prophet of his time, and the Prophet praised the monument with beautiful words and then said:
    "If he had not abandoned a sunnah, he would have come to him and asked what the sunnah he had abandoned was, and the worshiper would have been very sad. Then the prophet of the time would have become a beautiful person!” When these words reached the ear of the worshiper, the Prophet said to him,
    "The circumcision you abandoned is marriage," he said. Abid
    "I didn't abandon marriage because I saw it as inconvenient. The reason I abandoned marriage was poverty. I am someone who gets by on what people give me," he said. Thereupon the prophet said,

КОМЕНТАРІ • 3

  • @AbdullahCANCAN
    @AbdullahCANCAN  11 днів тому

    İmam Gazali, MÜKÂŞEFETÜ'L - KULÛB KİTABI: ua-cam.com/play/PLsKrX3tYke0LhxvVJFtUwJwhIcaJ8jpd4.html
    İmam Gazali, NAMAZIN SIRLARI / HÜCCETÜ'L-İSLÂM KİTABI: ua-cam.com/play/PLsKrX3tYke0JTIVv6n5eAupI50C48umPB.html
    İmam Gazali, EVLİLİĞİN HÜKÜM VE HİKMETLERİ: ua-cam.com/play/PLsKrX3tYke0JECWPMln_m82OnaYCWzSeM.html
    4- BU KONUDA İSLAM BÜYÜKLERİNİN SÖZLERİ (Evliliğin Hüküm ve Hikmetleri) - İmam Gazali (K.s.)
    Hz. Ömer (radiyallahu anh) demiştir ki: ''insani evcilikten ancak evliliğe güç yetirememek ve zina günahına dalmak alıkoyar.'' Hz. Ömer bu sözü ile dinin değil, ancak bu iki kötü hasletin evlenmeye mani olduğunu bildirmiştir.
    İbn Abbas (radiyallahu anh), ''Kişinin ibadeti ancak evlenmekle kemal bulur'' demiştir. ibn Abbas, ilk bakışta bu sözü ile evlenmeyi ibadetten sa.ymış veya onu ibadeti kamil yapan bir haslet gibi kabul etmiş görünüyor. Ancak asıl maksadı, ibadetin kalp huzuru ile kabul olacağını fakat şehvet galip geldiğinde kalbin huzurunun ancak evlenmekle mümkün olacağını ifade etmektir. Bundan dolayı kendisi buluğ çağına gelen ikrime, Küreyb ve diğer kölelerini çağırarak ''Arzu ediyorsanız sizi evlendireyim; çünkü kul zina ettiği vakit iman kalbinden çıkar'' demiştir.
    İbn Mesud (radiyallahu anh) söyle derdi: ''Eğer sadece on gün ömrüm kaldığını ve on günün sonunda öleceğimi bilseydim, yüce Allan'ın huzuruna bekar olarak çıkmamak için evlenmeyi isterdim.
    Muâz b. Cebel'in (radiyallahu anh) iki hanımı veba hastalığından vefat etti ve kendi de veba hastasıydı. Buna rağmen, ''Beni evlendirin, çünkü ben, yüce Allah'ın huzuruna bekâr olarak çıkmak istemiyorum'' demiştir.
    Bu misaller bu iki zatın şehvetin tehlikesinden sakınmak için değil, sırf evlenmekte fazilet olduğuna inandıkları için evlenmek istediklerini göstermektedir.

    Hz. Ömer (radiyallahu anh) çok evlenir ve ''Çocuk yetiştirmek için evleniyorum'' derdi. Sahâbe-i kirâmdan bir zat kendisini Resûl-i Ekrem'in (Peygamber Muhammed Mustafa) sallallahu aleyhi vesellem hizmetine adamıştı. Sürekli onur hizmetini görür ve orada gecelerdi. Resûl-i Ekrem (Peygamber Muhammed Mustafa) ona,
    ''Evlensen iyi olmaz mi?'' diye sordu. Sahabi,
    ''Ey Allah'ın resulü, ben hiçbir şeyi bulunmayan yoksul biriyim ve kendimi size hizmet etmeye adadım!'' dedi. Resûlullah (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi vesellem) bir müddet sustu ve ikinci defa,
    ''Evlensen iyi olmaz mi?'' diye tekrarladı. Sahabi de ilk verdiği cevabı aynen tekrarladı. Bu cevaptan sonra sahabe kendi kendine şöyle düşündü ve,
    ''Vallahi! Benim dünya ve ahiretim için en uygun olanı ve beni Allah Teâlâ'nın rızasına yaklaştıracak olanı, Resûlullah (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi ve sellem) çok daha iyi bilir. Eğer üçüncü defa evlenmemi isterse bu sefer söylediğini mutlaka yerine getireceğim'' dedi. Biraz sonra Resûlullah (Peygamber Muhammed Mustafa) üçüncü defa, ''Evlensen iyi olmaz mı?'' deyince, sahabi,
    ''Ey Allah'ın resûlü! Beni evlendir!'' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi vesellem),
    ''Falan aşirete git ve onlara, 'Resûlullah kızlarınızdan biri ile beni evlendirmenizi istiyor' de'' buyurdu. Sahabi,
    ''Ey Allah'ın resûlü, benim hiçbir şeyim yok ki'' dedi. Efendimiz de ashabına,
    ''Kardeşiniz için birkaç çekirdek ağırlığında altın toplayın'' buyurdular. Sahâbe-i kirâm altını topladı. O sahabi de söylenilen kavme gitti; onlar da kendisini evlendirdiler. Resûlullah (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi veselem) evlenen kişiye,
    ''Düğün yemeği vermeyecek misin?'' diye sordu. Sahabi,
    ''Ey Allah'ın resûlü! Benim hiçbir şeyim yok'' dedi. Efendimiz (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi vesellem) yine sahâbe-i kirâma,
    ''Kardeşinizin düğün yemeği için bir koyun parası top/ayın!'' buyurdular. Söylediği gibi koyun parası toplandı. (Ahmed b, Hanbel, el-Müsned, 4/58; Tayâlisi, el-Müsned, nr, 1173.) (Yemekler hazırlandı ve düğün ziyafeti verildi).

    Resulüllah'ın (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi vesellem) bu ısrarı, bizzat nikâhın faziletine delil olacağı gibi; bu zatın evlenmeye ihtiyacının olduğunu görmesinden de olabilir.
    Anlatıldığına göre; geçmiş ümmetlerden bir zat kendisini yüce Allah'a adamış ve ibadet yönünden bulunduğu devirde yaşayan bütün insanların üstüne çıkmıştı. Âbidin bu özellikleri devrinin peygamberine de anlatıldı, Peygamber de âbidi güzel sözlerle övdü ve sonra dedi ki:
    ''Bir sünneti de terk etmemiş olsaydı, gerçekten ne yanına geldi ve terk ettiği sünnetin ne olduğunu sordu, âbid çok kederlendi. Sonra zamanın peygamberinin güzel insan olurdu!'' Bu söz âbidin kulağına ulaşınca Peygamber ona,
    ''Terk ettiğin sünnet evliliktir'' dedi. Âbid
    ''Ben evliliği sakıncalı gördüğüm için terk etmedim evlenmeyi terk etmemin sebebi fakirliktir, ben insanların verdiği şeylerle geçinen biriyim'' dedi. Bunun üzerine peygamber,
    ''Seni kızımla evlendiriyorum'' dedi ve onu kızıyla evlendirdi.

    Bişr b. Hâris (rahmetullahi aleyh), Ahmed b. Hanbel (rahmetullahi aleyh) hakkında şöyle der:
    ''O bana şu üç yönden üstünlük sağladı. Birincisi, kendisi ve başkaları için helâl rızık kazandı, bense sadece kendim için kazanabiliyorum. İkincisi, o evlenme konusunda geniş davrandı, ben bu konuda kendimi çok sıktım. Üçüncüsü, o bütün insanlara imam oldu, bense kendim için yalnızlığı istiyorum.
    Anlatıldığına göre Ahmed b. Hanbel (rahmetullahi aleyh), oğlu Abdullah'ın annesinin vefatından bir gün sonra tek- evlenmiş ve, "Bekâr olarak gecelemekten hoşlanmam'' demiştir.
    Ancak Bişr b. Hâris (rahmetullahi aleyh) evlenmeyişini bazı gerekçelere dayandırmaktaydı. Kendisine ''İnsanlar senin hakkında ileri geri konuşuyorlar'' denildiğinde,
    "Hakkımda ne diyorlar?" diye sordu. Ona, ''Evliliği terk ettiğin için sünneti de terk ettiğini söylüyorlar'' dediler. Bunun üzerine Bişr b. Hâris, onlara,
    ''O, farzla meşgul olduğu için sünneti yerine getirememiş deyin!'' dedi.

    Başka bir defasında da kendisini evlenmediği için kınayanlara şöyle cevap vermişti: ''Beni bu evlenme işinden alıkoyan sadece Allah'ın kitabındaki şu âyet-i kerimedir:
    ''Kadınların kocalarına karşı görevleri olduğu gibi, kocalarının üzerinde de onların hakkı vardır'' (Kuran/Bakara 2/228).

    Ahmed b. Hanbel'e, Bişr b. Hâris'in (rahmetullahi aleyhima) bu söyledikleri hatırlatılınca şöyle demiştir: ''Nerede bir tarağın dişleri gibi her tarafı dümdüz duran Bişr gibileri!''
    Bişr b. Hâris böyle bir şahıs olmasına rağmen, kendisini vefatından sonra rüyada görürler ve ''Allah Teâlâ sana ne muamele yaptı?'' diye sorarlar; o da şöyle cevap verir: ''Cennette yüksek mertebelere ulaştım. Peygamberlerin makamına yaklaştım, ancak evlilerin derecelerine erişemedim.''
    Yine rüya âleminde şöyle söylediği rivayet edilir: ''Rabbim bana hitap ederek buyurdu ki: ''Ey Bişr! Huzuruma bekâr olarak gelmenden hoşlanmadım.''
    Kendisine Ebû Nasr et-Temmâr'in (rahmetullahi aleyh) durumunu soranlara şöyle demiştir: ''Benden yetmiş derece yukarı yükseltildi.'' Kendisine, ''Hangi ameli ile yükseltildi, halbuki biz seni ondan üstün görüyorduk'' diye sorulunca, ''Ailesine ve kız çocuklarına karşı gösterdiği sabrı sayesinde!'' dedi.
    Süfyân b. Uyeyne (rahmetullahi aleyh) demiştir ki: "Bir adamın ailesinin çokluğu mutlaka dünyaya râm oldu- ğunu göstermez. Çünkü Resûl-i Ekrem'in (Peygamber Muhammed Mustafa) (sallallahu aleyhi vesellem) ashabı arasında en zahitlerinden olan Hz. Ali'nin (radiyallahu anh) dört hanımı ve on yedi cariyesi vardı. Nikâh, önceden beri devam eden bir sünnet ve peygamberlerin ahlâkındandır.''
    Adamın biri İbrahim b. Edhem'e (rahmetullahi aleyh, ''Ne mutlu sana! Bekârlığı tercih etmekle kendini tamamen ibadete vermiş oldun'' deyince, ibrahim b. Edhem, ''Ailen sebebiyle çekmiş olduğun bir sıkıntı benim yaptıklarımın tamamından üstündür'' dedi. Adam, ''O halde niçin bekârlığı tercih ettin?'' diye sorunca İbrahim b. Edhem ''Benim kadına ihtiyacım yok! Nefsim için de bir kadını sıkıntıya sokmak istemem cevabını verdi.
    Denilmiştir ki: ''Evlenen kimsenin bekâr kalana üstünlüğü, cihada katılan kişinin cihada katılmayan kişiye karşı üstünlüğü gibidir. Evli olarak kılınan iki rekât namaz, bekâr olarak kılınan yetmiş rekâttan daha faziletlidir.''

  • @celebimehmedaslan
    @celebimehmedaslan 10 днів тому

    MÜKÂŞEFE: Gizli şeyleri birbirine açıp keşf ve izhar etmek açığa çıkarmak * Bir hususu keşif yolu ile anlamak, bilmek * Cenâb-ı Hakkın Zât ve sıfatlarına ve sair İlâhî sırlarına vukufiyyet. Meydana çıkarmak.