Kafka'nın içinde bulunduğu bunalımla baş edebilmek için yazdığı eserler aslında insan zihninin savunma mekanizmalarının ne kadar yaratıcı olduğunu gösteriyor bana. Bazen insan yaşadığı bunalımı, duygudurumunu tanımlayamaz. Ama bu duygudurumu, içerideki çatışmayı çözmek için tam anlamıyla yüzleşmek gerekiyor. Dönüşüm eserinde böcek metaforuyla kendini anlatarak çok güzel yüzleşmiş ve bu bunalımla çok iyi baş edebildiğini düşünüyorum. Tabii ki bu yalnızca bir düşünce, ben kafkanın okul arkadaşı ya da komşusu değilim. Ama Babaya Mektup da keza çok güzel bir katarsis. İnsan evladı dediğiniz gibi tek bir şeyden tek bir duygudurumundan ibaret değil. Yalnızca yaşadıklarımızla baş edebildiğimiz, yüzleşebildiğimiz ölçüde gerçekten kendi yaşantımızın farkında olabiliriz. O yüzden Kafka'yı okumak, okurken kendi çatışmalarımı fark edip beni yüzleştirmesi hoşuma gidiyor ve okurken o bunalımı dərindən hissetsəm de kitabı bitirdiğimde derin bir nefes alıp farkındalıkla başımı kitaptan kaldırmak bana benliğimi hissettiriyor. Bu güzel video için teşekkürler, ağzınıza sağlık.
Kafka'yı Dönüşüm'ü ile lisede okuduğumda neredeyse hiçbir şey anlamamıştım. Ta ki elime bir şekilde çok kapsamlı bir biyografisi geçince kendisine olan saygım ve hayranlığım göklere ulaştı. Tekrar okudum kitaplarını. Kitaplarının arkasındaki içsel sıkıntılar ve karamsarlıktan daha ziyade hep Franz'ın o çağın kendisinden istediği gibi makine insan olmaya çalışırken verdiği mücadeleyi hissettim. Kendisinin Babaya Mektuplar kitabının henüz ilk sayfasında ise ağlamıştım ne yalan söyleyeyim. Kendisi 1800'lerde doğmuş olsa da bence 2000'ler insanının hasassasiyet ve ruhunu taşıyor. Kendisini anlamayan insanların beğenmemesi de çok normal. Kafka sizin de dediğiniz gibi insanın bazı dönemlerde okuması gereken bir yazar. 23 yaşında, mezun, işsiz, parasız ve milyonlarca insanın içinde bir o kadar da değersiz hissettiğim bu dönemde kendimi Gregor Samsa'nın eklemli kollarına sıkıca sarılırken buluyorum. Herkesin "o" yazarı vardır. Kafka benim için o yazar. Kitapları, iğrenç dünyanın gündelik sorunlarına hassas kalpli bir insan için bir katalog olmuştur. Kendisini depresiflikle suçlayabilecekler için ise şunu söylemek isterim, kitaplarındaki acılık bizzat dünyanın filtresiz ancak metaforlaştırılmış acılığıdır. Depresiflikle suçlananın da Bay K değil, bizzat dünya olmasını dilerdim. Dolayısıyla sıkıcı olan Kafka değil, kalemin ucudaki dünya :) Neyse lafı da çok uzattım. Kendisine kanalınızda yer verdiğinizi görmek beni çok mutlu etti. Discord'da haberini gördüğümden beri bekliyordum videoyu. Elinize sağlık, dürüst ve akıcı bir inceleme olmuş. Teşekkürler:)
Yorumlarınıza çoğunlukla katılıyorum, açıkcası okuduğunuz kapsamlı biyografinin hangi yayınevi veya hangi kitap olduğunu söylerseniz çok mutlu olurum. Artık güzel bir biyografi bulmak oldukça zor benim için genellikle biyografilerde bol bol eleştiri veya önyargılı bir tutum seziyorum
Davayı okurken o kadar garip duygular yaşamıştım ki nasıl tarif etsem... Sanki bataklığa adım atmışsınız ve siz çıkmak için çırpınarak sayfaları çevirdikçe daha da batıyorsunuz gibi bi histi. Belki bir şeyler doğru gider diye bekleyip umut ederken - ki gerçekten kitaptaki o umudu hissettim- her şey daha da karamsar daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Kitabı bitirdiğimde duvara 😳 bu yüz ifadesiyle baktığımı ve ne hissedeceğimi veya düşüneceğimi bilemeden kalakaldığımı da hatırlıyorum. Ama sonra üstünden zaman geçtikçe karamsarlık daha kabul edilebilir bir hal almaya başladı benim için. Belki de üstüne daha birçok kurgu tüketmiş ve genel olarak birkaç yıl daha yaşam deneyimi kazanmış olduğum içindir. Ama asla davayı okumadan önceki benle aynı kişi değilim. Kitabı her düşündüğümde o bataklık hissini hala içimde hissedebiliyorum. Dolayısıyla dava benim için okuduğum en etkileyici kitaplardan birisiydi, canım Kafka .
Kafka anlatamadığım içimde var olan hatta farketmediğim yanlarımı hissettiriyor, dışlanmanın, küçümsenmenin, onaylanmamanın, ait hissedememenin, bunalımda olmanın, tükenmişliğin nasıl bir duygu olduğunu derinden anlatıyor.
Kafka tarifi zor duygular hissettiren bir yazar. O kadar yoğun ve karmaşık ki, anlatmanın böyle bir yolunu bulmuş olması şaşırtıyor. Hem kendi içine döndüren hem de empatiyi en derinden hissettiren bir roman Dönüşüm. Kendi zor duygularımı anlamaya teşvik eden bir yönü var, bunlarla yüzleşmek de iyileştirici yönünü kendi içimizde sağlayabilirsek Kafka'yı çok önemli bir yere koyuyor.
Sürekli olarak karamsar romanlar, yazarlar okumak görüşünüze, bir dönem mola vermeden Kafka, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Hakan Günday, Sadık Hidayet gibi yazarları okumuş biri olarak katılmaktayım. Kitaplar hislerimize, fikirlerimize, düşüncelerimize sandığımızdan çok daha fazla etki etmekte. Dengeli okuma yapmak kişisel olarak sağlıklı olacaktır. Bu arada bu video içeriği geçen gün Kafkadan başka bir yazarla ilgili düşündüğüm bir konuydu, denk gelmesi hoş bir tesadüf.
Kafka bana göre, yabancılaşmanı, insanın içinde taşıdığı suçluluk duygusunu, ruhumuzun karanlık tarafını iyi anlatabilen bir yazar. Kahramanlarını alışmış hayatlarından kopararak yeni bir çevre, yeni bir düzen içerisinde yabancılaşmanın sınırlarına getirir. Farklı bir bakış açısı için teşekkürler✨
Kafka ile ilgili video bekliyordum.Benim için Dostoyevski ve Kafka bambaşka yazarlardır.Sürekli Kafka okuduğum bir dönemim olmuştu ama bunalıma girmedim.Aksine bazı şeylerin daha çok farkına vardım.Kendimi arınmış hissettim diyebilirim.Onun o tarzını, kasvetini nedense çok seviyorum.Değeri bilinmeyen, anlaşılamayan bir yazardır bana göre.Söyleyemediğim sözcükler, atamadığım çığlıklar olarak tanımlarım onu hep.Kesinlikle sakin kafayla okunması gerekir.Özellikle Dönüşüm ve Dava kesinkes okunmalı.Video için teşekkürler ✨
Franz kafka benim confor yazarlarımdan biri. Tuhaf ve karamsarlığı düşündürücü ve ilgi çekici. Dediğiniz gibi dengeli bir okuma her zaman en iyisidir. Her telden her insandan bakış açısına sahip olmak daha geniş dünya görüşünü getirir.🙌🏻
İlk olarak şunu söyleyebilirim ki Şato onun en büyük eseri. Yani demek istediğim şatodaki anlaşılmaz örgü , insan zihninin ne denli berraklaşmaktan uzak kalabileceğini gösterdiği için o eserin ayrıca övülmesi gerekir. Yine de Kafka demişken Dickens’a da değinmeden geçemeyiz. Örnek vermek gerekirse, Oliver Twist’teki Charlie Bates karakterinin tutarsız davranışları ve Fagin karakterinin kötü işler çevirmeye giderken akşamın ıslak ve karanlığındaki gizemli yürüyüşlerinin benzerlerini Kafka’nın birçok eserinde önümüze çıkar. Demek istediğim bana kalırsa Kafka özellikle karanlık ve karmaşık olmak istemedi sadece yazdı ve esinlendiği yazarlar sayesinde dili bu şekilde gelişti.
Size hiç sıkıcı olmadığını söyleyebilirim. En azından bana göre. Kafka'yı okumaya o kadar istekliyim ki, kesinlikle okumayanlara bir şans vermelerini tavsiye ederim 🖤.
Dönüşüm kitabı hissettiği şeyleri en doğru şekilde yansıttığı ve doğru metaforu kullandığı kitabıdır. Kendini içten içe bir böcek kadar değersiz ve işe yaramaz görür. Annesi ve babası bu durumu gayet doğal karşılarlar. Çünkü kitapta da böyle davranıyorlardı. Kendisinin böceğe dönüşmesinden endişe edeceğini düşündüğümüz yerde işe geç kalacağından ve patronundan azar işitmekten korkuyordu.
Okuduğum kafka eserleri tokat etkisi yapıyo bana.Üzülüyorum,davada olayların elimde olamaması,dönüşümdeki gibi eyer bir gün hiç bir iş yapamaz hale gelsem ailemin bana olan yaklaşımının ne olacağından.Ne kadar absürt olsada kitaplar bir hakikat barındırıyor.O yüzden kafka okumayı seviyorum.Yinede bu hayata kötü bakmamı sağlamıyor.Dengeli okumak önemli.
Önce Milenaya mektuplar sonra babaya mektuplarını okudum . Çıldırmak üzereyken hayatımı güzelleştirmeye karar verdim. Yaşam kalitemi arttırmayı çalıştım . Resmen tokat gibi yüzüme indi bazı şeyler insanların bilinç altında gezindim . Çok kötü etkiledi beni dönüşümü okumaya gerek kalmadı bile çünkü onu yaşadığımı hissettim. Bence aile tramvalarınız varsa hele elinize almamanız gereken bir şahıs.
Evet! Denge konusuna dikkat çektiğinizi düşünüyorum, aynı şey biz okurlar içinde geçerli, edebiyat ve felsefe kitaplarını eşit şekilde okumak gibi. Eren beyin tabiriyle biri aklımıza, biri ruhumuza dokunuyor...
Kafka benim için çok değerli ve önem arz eden bir yazar yazardan daha ötesi hatta ilk Kafka okumaya başladığımda 14 yaşımdayım dönüşüm sonra dava ve babaya mektup ama bunları okurken zweig ile tanıştım ve neredeyse bütün eserlerini okudum ardından Goethe girdi hayatıma başlarda çok iyiydi ama dostoyevski falan derken bir yığın kitaplar ile başbaşa kaldım bu sırada Friedrich Wilhelm Nietzsche ile kafayı kurcalamaktan deliye dönmüştüm resmen putların alacakaranlığı, böyle buyurdu Zerdüşt derken Nietzsche ile ilgili baştan sona defter defter hayatını yazdım nihilizm felsefesi, amor fati, bengi dönüş, üst insan vs vs. Nihilizm de kafayı yememek için üst insan gibi olmaya çalıştım ama Nietzsche bile ağlarken bu durum uzun sürmedi tabii ki hep daha fazlasını merak ettim düşünürleri anlamaya çalışırken kendim olamadım siyasi partilerin kollarına katıldım bu dünyayı anlamak için aylarca hatta yıllarca her gün parti için koşturup durdum ama ben bunu yapmak istemiyordum ben 8 yıllık bağlama kursu almış biri olarak halen de alıyorum onlarca konser verdim alkışlanmayı sevmiştim ama daha öncesinde denemediğim lisans imin bulunmadığı bir spor dalı kalmadı satranç takımına katıldım koroya girdim güzel sanatlar lisesinin yetenek sınavını kazandım fakat Anadolu lisesine girdim psikoloji okumak her zaman daha ön plandaydi benim için hayatta denemediğim hiç bir şey kalmadı diyebilirim voleyboldan tenise basketbola Taekwondo yüzme halk oyunları semah kursları daha ve dahası çok aktif bir gençlik yaşamama rağmen lise 1 den itibaren xanax, atarax, selectra ,prozac ,abilify, risperdal, serex, vs ilaçları anksiyete bozukluğu üzerine tedavi için kullandım bunun yanında 12 senedir düzenli olarak dehb için ilaç tedavisi alıyorum conserta kullanıyorum halen de kullanıyorum kaç kere suicid adı altında yoğun bakımlar kaldırıldim çok pes etmeye çalıştım zor zamanlarimda oldu iyi zamanlarimda altından kalkamadim belki bazı zamanlar ama hiç bir zaman pes etmedim bugün doğum günüm saat gece 03.12 16.01.23 bunları neden ne amaçla yazdım bilmiyorum içimden sersem bir zihinle karmaşık bir anlatım bozuklukları ile dolu yazımın sonuna geldim yazmayı bırakmak istemiyorum ama herneyse
Kafka kimilerine göre sıkıcı bir kalem, kimilerine göre ise en mutlu anında belki en mutsuz anında sığınılacak bir kalem. Kafka'yı anlamak için her satırındaki kelimeleri iyi bir şekilde tahlil etmek ve onu anlamaya çalışmak gerekir. Bence kendisi 22.yy yazarlarının birçoğundan daha iyi bir kalemdir. Kısaca kendisi paha bilecemeyecek bir cevherdir. Önemli olan o cevheri kesfedebilmektir.
Dönüşüm kitabını okumaya başladığımda bu ne saçma kitap yazar dalga mı geçiyor diye düşünmüştüm. Ama kitabı bitirince ne kadar anlam barındırdığını anlamıştım.
Bende bu hataya düşmüştüm ilk Dönüşümü okuyarak ama Babaya Mektubu okuyunca kafakanın bulunduğu koşulları, ruhunu, daha iyi anladım. İnsanlar bir yazarın kitabını okumadan önce yazarın biyografisini okumalı bence, Ondan sonra kitapları daha anlamlı oluyor.
Şimdi Dönüşüm’ü bitirdim ve bu videoyu izledim. Lisedeyken dönüşümden kasıtı bir insanın fantastik bir biçimde böceğe dönüşmesi ve hayata bir böcek gözünden bakması olarak algılamıştım şimdi ise durum tamamen farklı. Kitap ince olmasına karşın makineleşmiş bir insanın ‘’kocaman’’ ömrünü çok da becerikli bir şekilde yansıtıyor. Gregor kadar vefasız ailelere sahip olmasak da hatta çevremiz gayet sağlıklı olsa dahi ben dönüşümde bir sistem eleştirisi sezdim. Eleştirinin politik değil daha varoluşsal perspektifle yapılması insanın algılarına ve duygularına etkisini arttıran bir diğer unsur. Doğum ve ölüm arasında geçen yaşam denilen bu zaman diliminde kendimizi keşfetmeden, düşünmeden, gerçekten hissetmeden suni bir telaşla ve yüzeysel yaşadığımızı fark ettim. Gregor Samsa böceğe dönüştüğü an neden böceğe dönüştüğünü sorgulayıp korkmak yerine ‘’ bu halde işe nasıl giderim?’’ Diye endişeleniyor ya işte bahsettiğim varoluşa hizmet etmeyen yüzeysel yaşamın en çarpıcı kanıtını bir metaforla böyle göstermiş bulunuyor Kafka.
İlk Milena'ya Mektuplar'ı okumuştum, Dönüşüm'ün de sesli kitabını dinlemiştim. İkisi de hoşuma gitmemişti. Belki çeviri kalitesi belki de Franz Kafka bana hitap etmeyen bir yazar. Sevenlerine saygım sonsuz bu arada.
Mileneya mektuplar bir eser amacı falan taşımadığı için insanı sıkıyor. Şu günlerimizde bizim klasik mesajlaşmalar gibi. Benim benzetmem bu. Ama babama mektup kitabı güzel. Sanki kendi ebeveynlerimle sorunun ne olduğunu anlamış gibiydim.
Önsözleri okumuyorum, bir kitabı okumadan önce kitap incelemelerini de okumuyorum, yazar hakkında bilgi de edinmiyorum, kitap yorumlarını da genelde okuduktan sonra "benim gibi düşünen var mı" diye merakla bakıyorum, Dönüşüm kitabını hızlı bir şekilde okudum çünkü sürükleyiciydi ve bazı sahneleri unutamıyorsun, benzersiz olmasından dolayı. kurgu güzeldi.
Hiç kimse satırlarındaki kadar mutsuz değildir. Bir ömrün her saniyesi mutsuzlukla geçemez. Bazen bazı kitapları okuyup kitabın yazarının sefalet içinde yaşadığını düşünürüz. İnsan değişken ve yapmacıktır. Bugün, yıkıklığı kullanarak eserlerine yansıtan ve ünlenen, para kazanan yazarlar mevcut. İnsan tamamıyla kendini yansıtıyor olsaydı nasıl göründüğünü umursamadan ve özenmeden dışarı çıkardı. İnstagram'da sadece en iyi göründüğü fotoğrafları yer almazdı. Bir yazar içinde bu böyledir. Dostoyevski'nin de hayatını aptalca kararlar vererek geçirdiğini sanmıyorum. Biz yapmacığız, kabul edelim. Neredeyse tüm davranışlarımız çevreye göre şekilleniyor. Sonuç olarak; insan yazmak istediğini yazar, çekmek istediğini çeker, görünmek istediği şekilde görünür ama davranışları bütünüyle kendisini yansıtmaz. Putların Alacakaranlığı çok ağır, yoğun bir kitap ve hazırbulunuşluluk gerektiriyor. Ancak putlaştırılan her yazar, filozof, müzisyen, bilim insanı ve sanatçıyı eleştiriyor. Tavsiye ederim.
Sanatın herhangi bir ürününün eleştirilmesi bana doğru hissettirmiyor. Öyle hissediyorum ki sanat; yalnız ve yalın olarak tecrübe edilmeli, irdelenmemeli, bölünmemeli, incelenmemeli.
Ben dönüşüm eserini okudum. 2 kere. Evet gerçekten çok sıkıcı ve karamsar konulardan bahsediyor ama edebiyatın kendiside bir çok kişi tarafından sıkıcı olmasıyla suçlanır ben bunu doğru bulmuyorum ve şunu da ekliyim bence Kafka sadece belli bir kesime hitap eden bir yazar olmamalıdır bundan daha fazlasıdır Kafka yani kişinin kendine yabancılaşması,kapitalizm eleştirisi bunlar büyük sorunlar neden belli bir zümre bundan yakınıyor veya bu durumu değiştirmeye çalışıyorki herkes okumalı kesinlikle
Kafkanın anlatıṣ usulü gerçektende, bende özel duygular canlandırdı ! Gerçektende insana biṣeyler yüklüyo, o hissi uyandıran bir yazar olmayı isterdim ! Bu hissi az sayılı yazarlardan baṣkaları üretemiyor ! Yazılarının konusundan öte anlatıṣ ṣekli büyüleyici ❣️ Kendimi o atmosferin içinde hissettiriyor ! Bir ilâhi kitaptan umduğum derinliği ve hisleri Kafka da buldum ! 🤔 Buna hâlâ mânâ veremiyorum!
Kafkayla tanışmam sonradan öğrendiğim ortak bir yaramız sayesinde oldu Babaya Mektup.Okuduktan sonra duygularını nasıl böyle incelikle tasvir ettiğine şaşıp kalmıştım.O günden beri benim için öyle özeldir ki, el yazısını görmek için banada çok yakın bir şehir olan Prag’a kadar gitmiştim.Ama bu popüler olmasından kaynaklı değil çünkü çok beğendiğim kitaplarının yanında beğenmediklerimde oldu.Çok fazla dramatize edildiği konusunda size katılıyorum, tamamiyle karamsar bir adam değildi askında farkedilmekte istiyordu.Çok güzel seviyordu mesela, ve defalarca aynı şekilde sevebiliyordu.Umutsuz bir insanın bu kadar sevebileceğine inanmamıştım hiç.Bence Dönüşümün bu kadar sevilmesinin sebebide aslında herkezin hayatının bir döneminde böcek gibi hissetmesi.Kafka en sevdiğim yazarlardan ama kesinlikle benimle bit bütün değil.Benzer şeyler yaşamış olabiliriz belli bir ölçüde ama hayat seçtiğimiz yollardan ibaret.Ve yürüdüğüm yollar sevdiğim bahçelere çıkardı beni.Birçok yazarla gönül dostluğu kurdum, hepsinin yeri ayrı bende.Ben bazen Kafkayım bazen Dickens bazen Edgar Allan Poe.
Kafka'yı ilk defa 12 yaşımda okumuştum, Dönüşüm ile tanımıştım onu. Hayatımda zorbalık gördüğüm dönemde Kafka ve eserleri, toplumdaki ve arkadaş çevremdeki silikliğimi fark etmemi ve incelememi sağlamıştı. Belki de şu anda psikoloji bölümünü yazmama da sebep olmuştur, kim bilir? Şimdi ise uzun bir aradan sonra tekrardan Kafka okumak istiyordum, mektuplarını almıştım kitap fuarından. Sanırsam bu beklenmedik video da başlamam gerektiğinin bir işareti, çok teşekkürler.
Ben Kafka hakkında değil, video hakkında birkaç şey söylemek istiyorum: Videonun girişi çok güzeldi. Ama kadrajın sağından gelen dağınık ışık hoş durmuyordu. Işığı sarı-turuncu tonlarında kullanabilirseniz harika olur bence.
Ayyy saçlarınız cok hoş dokunmak isterdim ayrıca Kafka hakkında şunu soyleyebilirim nasıl ki kalabalık içinde yalnızlık çekiliyorsa en melankolik ruhlar da neşeli bireylerde mevcut oluyor
Bana göre Kafka kafası gayet iyi çalışan, gözlem, espiri ve kalem yeteneği gayet iyi seviyede olan bir birey. Sizin de anlattığınız gibi yaşamındaki mizahi tarafı ve yazdığı eserlerindeki o depresif Yapı bize bunu net bir şekilde gösteriyor. Fazla mı abartılıyor ya da değerinden az mı ilgi görüyor bunu bilemiyorum, herhangi bir konuda bunu söylemenin de doğru olduğunu düşünmüyorum. Kanımca sanat şöyle ki, bir insan bir şey anlatmak ister bunu sanatın bir dalı ile somutlaştırır ve kimi insanların hoşuna gider, kimi insanlar o eserden anlamlar çıkartır. Herhangi bir sanatçıyı tırnak içinde gerçek sanatçılardan bahsediyorum, başka bir sanatçı ile kıyaslamak bana doğru gelmiyor. Saygılarımla
Kafka'nın pragda yahudi mahallesinde dünyaya geldiğinin göz ardı edilmesi bana göre yanlış hatta bir manüplasyon da olabilir. O dönemde avusturya macaristan impratorluğuna bağlı bohemya krallığında çek miiliyetçiliği egemendi. Avusturyalılar çeklerden nefret ediyordu. Yahudilerden herkes nefret ediyordu. Kafkayı babası çek kimliğinde yazdırdı ve aslında babasının bunu oğlunun iyiliğini için yaptığından bahsedilmemesiyle de bence babasının baskıcı tutumu senaryosu zayıflaıp kafkayı trajik gösterme sevdası bozulmuş oldu. Kafkanın yarattığı karakterlerin çeşitli ve gülünç şekillerde ölmesi öznefreti olarak yorumlanıyor ama sanki kafka bunları korkunç ve trajik bir tasvirle değil de absürt ve komik bir tasvirle anlatıyor. Ve bence kesinlikle bu öznefreti babasının ondan nefret etmesinden değil, kendisini hiçbir kimliğe ait hissetmemesinden ve o coğrafyada ve o dönemde nefret edilen yahudi kimliğinden geliyor (Bkz. KAFKA - David Zane Mairowitz, Robert Crumb).
Kız arkadaşımla bu yüzden tartıştık. Ben daha önce hiç kafka okumamıştım. Babaya mektup kitabını okuyordu. Dedim, ben de okuyayım bari… Kitabı okurken çok sıkıcı buldum. Babasıyla yaşadığı şeyler çok olan olmasına rağmen çok abarttığını düşündüm. Hatta içimden “herhalde şiddet falan gördü diyorum” ama o da yok. Bakış açısı bir erkeğe göre saçma geldi. Sonra şunu fark ettim. Kafka muhtemelen eşcinseldi. hatta bunu kendine dahi itiraf edemiyordu. Hiçbir zaman babası gibi olmak istemiyordu ama onun gibi olması gerektiğini düşünüyordu. Babasıyla olan iletişimi 100 sene önce erkek figürünün ne kadar güçlü olduğunu düşünürsek muhtemelen her erkeğin babasıyla yaşadıkları şeylerdi. Babası çok iyi bir insan değil tamam ama yaşadığı şeyler de abartılacak boyutta değildi. Bu kitabı okuyan herkes aaa evet ben de böyle şeyler yaşadım diye düşünebilir. Hatta hala ortalama türk alesi böyledir. Bence her şey kafkanın eşcinsel olduğu. Bunu kendine bile itiraf edemediği, bu yüzden ailesel çatışmalar yaşadığı, kendinden kaçtığı, başarısız ilişkilerini, hatta milena ile olan olan mektup aşkını ( bu da bi kaçış), aile kurup kendini babasına ispat etme çabalarını açıklıyor. Bence adam sadece ailesiyle değil kendisiyle çatışan biri. Biraz da baktım böyle eşcinsel, hatta çok değişik eğilimleri varmış.
6:59 Edebiyat okuma deneyimi keyfidir ve özneldir, elbette keyif aldığız yazarları okumalısınız ancak Kafka’nın metinlerinden ilk anlamıyla keyif alma beklentisi içine girmek bence beyhude bir beklentidir, metinlerinin edebiyat metni olup olmadıkları dahi Derrida gibi yazarlar tarafından tartışılmıştır çünkü kendisine kadar uzanan edebi geleneği yıkmaya çalışır birçok açıdan, haliyle alışılagelmiş keyfi baltalamaya çalışarak size tatmin edici hazır anlam kapsülleri sunmaz, metnin kapısında metnin ne söylemek istediğini düşünen bir okur bırakır, tıpkı yasaları anlayamayan sıradan cahil bir insanın bakakalışı gibi… bir kurgu şemsiyesi vardır evet ama bu kurgu şemsiyesi ardında ne yaptığını çok iyi bilen bir yazar vardır. Bildiğimiz anlamda bir boşvermişlikle değil hesaplı bir soğukkanlılıkla yazmıştır.
Geri dönüp tekrar tekrar okuduğum bir yorum oldu. Bu kadar kısa bir paragrafta çok öz ve yerinde tespitler..."metnin kapısında metnin ne demek istediğini düşünen bir okur bırakır" ifadesi 12 ye atılan bir ok benim için.
Duyqusal fikirlere gerek yok bence. Franz Kafkanın eserleri söz toplusudur sadece. Hiç bir şeye yaramaz. Hiç bir manası da yok. Ben onu yazar saymıyorum. Zaten ne gibi önemli fikirleri var ki?
Kafka'nın içinde bulunduğu bunalımla baş edebilmek için yazdığı eserler aslında insan zihninin savunma mekanizmalarının ne kadar yaratıcı olduğunu gösteriyor bana. Bazen insan yaşadığı bunalımı, duygudurumunu tanımlayamaz. Ama bu duygudurumu, içerideki çatışmayı çözmek için tam anlamıyla yüzleşmek gerekiyor. Dönüşüm eserinde böcek metaforuyla kendini anlatarak çok güzel yüzleşmiş ve bu bunalımla çok iyi baş edebildiğini düşünüyorum. Tabii ki bu yalnızca bir düşünce, ben kafkanın okul arkadaşı ya da komşusu değilim. Ama Babaya Mektup da keza çok güzel bir katarsis. İnsan evladı dediğiniz gibi tek bir şeyden tek bir duygudurumundan ibaret değil. Yalnızca yaşadıklarımızla baş edebildiğimiz, yüzleşebildiğimiz ölçüde gerçekten kendi yaşantımızın farkında olabiliriz. O yüzden Kafka'yı okumak, okurken kendi çatışmalarımı fark edip beni yüzleştirmesi hoşuma gidiyor ve okurken o bunalımı dərindən hissetsəm de kitabı bitirdiğimde derin bir nefes alıp farkındalıkla başımı kitaptan kaldırmak bana benliğimi hissettiriyor. Bu güzel video için teşekkürler, ağzınıza sağlık.
nice
Babaya Mektup kitabını kesinlikle annelerin ve babaların okuması gerek. Çocuklarına karşı empati duygusunu geliştirir.
Kafka'yı Dönüşüm'ü ile lisede okuduğumda neredeyse hiçbir şey anlamamıştım. Ta ki elime bir şekilde çok kapsamlı bir biyografisi geçince kendisine olan saygım ve hayranlığım göklere ulaştı. Tekrar okudum kitaplarını. Kitaplarının arkasındaki içsel sıkıntılar ve karamsarlıktan daha ziyade hep Franz'ın o çağın kendisinden istediği gibi makine insan olmaya çalışırken verdiği mücadeleyi hissettim. Kendisinin Babaya Mektuplar kitabının henüz ilk sayfasında ise ağlamıştım ne yalan söyleyeyim. Kendisi 1800'lerde doğmuş olsa da bence 2000'ler insanının hasassasiyet ve ruhunu taşıyor. Kendisini anlamayan insanların beğenmemesi de çok normal. Kafka sizin de dediğiniz gibi insanın bazı dönemlerde okuması gereken bir yazar. 23 yaşında, mezun, işsiz, parasız ve milyonlarca insanın içinde bir o kadar da değersiz hissettiğim bu dönemde kendimi Gregor Samsa'nın eklemli kollarına sıkıca sarılırken buluyorum. Herkesin "o" yazarı vardır. Kafka benim için o yazar. Kitapları, iğrenç dünyanın gündelik sorunlarına hassas kalpli bir insan için bir katalog olmuştur. Kendisini depresiflikle suçlayabilecekler için ise şunu söylemek isterim, kitaplarındaki acılık bizzat dünyanın filtresiz ancak metaforlaştırılmış acılığıdır. Depresiflikle suçlananın da Bay K değil, bizzat dünya olmasını dilerdim. Dolayısıyla sıkıcı olan Kafka değil, kalemin ucudaki dünya :)
Neyse lafı da çok uzattım. Kendisine kanalınızda yer verdiğinizi görmek beni çok mutlu etti. Discord'da haberini gördüğümden beri bekliyordum videoyu. Elinize sağlık, dürüst ve akıcı bir inceleme olmuş. Teşekkürler:)
Yorumlarınıza çoğunlukla katılıyorum, açıkcası okuduğunuz kapsamlı biyografinin hangi yayınevi veya hangi kitap olduğunu söylerseniz çok mutlu olurum. Artık güzel bir biyografi bulmak oldukça zor benim için genellikle biyografilerde bol bol eleştiri veya önyargılı bir tutum seziyorum
Kültürlü insan kendini belli ediyor. Depresif kelimesinin vücut bulmuş bu kardeşinden sana selamlar...
Franz kafka dönüşüm en sevdiğim kitaptır bir deneyin ve anlayarak okuyun size çok şey kazandıracaktır
Davayı okurken o kadar garip duygular yaşamıştım ki nasıl tarif etsem... Sanki bataklığa adım atmışsınız ve siz çıkmak için çırpınarak sayfaları çevirdikçe daha da batıyorsunuz gibi bi histi. Belki bir şeyler doğru gider diye bekleyip umut ederken - ki gerçekten kitaptaki o umudu hissettim- her şey daha da karamsar daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Kitabı bitirdiğimde duvara 😳 bu yüz ifadesiyle baktığımı ve ne hissedeceğimi veya düşüneceğimi bilemeden kalakaldığımı da hatırlıyorum. Ama sonra üstünden zaman geçtikçe karamsarlık daha kabul edilebilir bir hal almaya başladı benim için. Belki de üstüne daha birçok kurgu tüketmiş ve genel olarak birkaç yıl daha yaşam deneyimi kazanmış olduğum içindir. Ama asla davayı okumadan önceki benle aynı kişi değilim. Kitabı her düşündüğümde o bataklık hissini hala içimde hissedebiliyorum. Dolayısıyla dava benim için okuduğum en etkileyici kitaplardan birisiydi, canım Kafka .
Kafka anlatamadığım içimde var olan hatta farketmediğim yanlarımı hissettiriyor, dışlanmanın, küçümsenmenin, onaylanmamanın, ait hissedememenin, bunalımda olmanın, tükenmişliğin nasıl bir duygu olduğunu derinden anlatıyor.
Kafka tarifi zor duygular hissettiren bir yazar. O kadar yoğun ve karmaşık ki, anlatmanın böyle bir yolunu bulmuş olması şaşırtıyor. Hem kendi içine döndüren hem de empatiyi en derinden hissettiren bir roman Dönüşüm. Kendi zor duygularımı anlamaya teşvik eden bir yönü var, bunlarla yüzleşmek de iyileştirici yönünü kendi içimizde sağlayabilirsek Kafka'yı çok önemli bir yere koyuyor.
Sürekli olarak karamsar romanlar, yazarlar okumak görüşünüze, bir dönem mola vermeden Kafka, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Hakan Günday, Sadık Hidayet gibi yazarları okumuş biri olarak katılmaktayım. Kitaplar hislerimize, fikirlerimize, düşüncelerimize sandığımızdan çok daha fazla etki etmekte. Dengeli okuma yapmak kişisel olarak sağlıklı olacaktır. Bu arada bu video içeriği geçen gün Kafkadan başka bir yazarla ilgili düşündüğüm bir konuydu, denk gelmesi hoş bir tesadüf.
Kafka bana göre, yabancılaşmanı, insanın içinde taşıdığı suçluluk duygusunu, ruhumuzun karanlık tarafını iyi anlatabilen bir yazar. Kahramanlarını alışmış hayatlarından kopararak yeni bir çevre, yeni bir düzen içerisinde yabancılaşmanın sınırlarına getirir. Farklı bir bakış açısı için teşekkürler✨
Kafka ile ilgili video bekliyordum.Benim için Dostoyevski ve Kafka bambaşka yazarlardır.Sürekli Kafka okuduğum bir dönemim olmuştu ama bunalıma girmedim.Aksine bazı şeylerin daha çok farkına vardım.Kendimi arınmış hissettim diyebilirim.Onun o tarzını, kasvetini nedense çok seviyorum.Değeri bilinmeyen, anlaşılamayan bir yazardır bana göre.Söyleyemediğim sözcükler, atamadığım çığlıklar olarak tanımlarım onu hep.Kesinlikle sakin kafayla okunması gerekir.Özellikle Dönüşüm ve Dava kesinkes okunmalı.Video için teşekkürler ✨
Franz kafka benim confor yazarlarımdan biri. Tuhaf ve karamsarlığı düşündürücü ve ilgi çekici. Dediğiniz gibi dengeli bir okuma her zaman en iyisidir. Her telden her insandan bakış açısına sahip olmak daha geniş dünya görüşünü getirir.🙌🏻
İlk olarak şunu söyleyebilirim ki Şato onun en büyük eseri. Yani demek istediğim şatodaki anlaşılmaz örgü , insan zihninin ne denli berraklaşmaktan uzak kalabileceğini gösterdiği için o eserin ayrıca övülmesi gerekir. Yine de Kafka demişken Dickens’a da değinmeden geçemeyiz. Örnek vermek gerekirse, Oliver Twist’teki Charlie Bates karakterinin tutarsız davranışları ve Fagin karakterinin kötü işler çevirmeye giderken akşamın ıslak ve karanlığındaki gizemli yürüyüşlerinin benzerlerini Kafka’nın birçok eserinde önümüze çıkar. Demek istediğim bana kalırsa Kafka özellikle karanlık ve karmaşık olmak istemedi sadece yazdı ve esinlendiği yazarlar sayesinde dili bu şekilde gelişti.
Kafka okuyorum . AZƏRBAYCADAN SALAM , ASOSYALİGİMA EN YAXİN İNSAN KAFKADI
Size hiç sıkıcı olmadığını söyleyebilirim. En azından bana göre. Kafka'yı okumaya o kadar istekliyim ki, kesinlikle okumayanlara bir şans vermelerini tavsiye ederim 🖤.
kafka bana sıkıcı gelmiyor aksine derinlikli ve kendine has bir üslubu var onu anlamak için empati kurmak gerekiyor
Video başlığını görünce kapak fotoğrafındaki gibi bir bakış atarak videoyu izliyorum dkldkdjdldkdkdm
Dönüşüm kitabı hissettiği şeyleri en doğru şekilde yansıttığı ve doğru metaforu kullandığı kitabıdır. Kendini içten içe bir böcek kadar değersiz ve işe yaramaz görür. Annesi ve babası bu durumu gayet doğal karşılarlar. Çünkü kitapta da böyle davranıyorlardı. Kendisinin böceğe dönüşmesinden endişe edeceğini düşündüğümüz yerde işe geç kalacağından ve patronundan azar işitmekten korkuyordu.
Okuduğum kafka eserleri tokat etkisi yapıyo bana.Üzülüyorum,davada olayların elimde olamaması,dönüşümdeki gibi eyer bir gün hiç bir iş yapamaz hale gelsem ailemin bana olan yaklaşımının ne olacağından.Ne kadar absürt olsada kitaplar bir hakikat barındırıyor.O yüzden kafka okumayı seviyorum.Yinede bu hayata kötü bakmamı sağlamıyor.Dengeli okumak önemli.
Önce Milenaya mektuplar sonra babaya mektuplarını okudum . Çıldırmak üzereyken hayatımı güzelleştirmeye karar verdim. Yaşam kalitemi arttırmayı çalıştım . Resmen tokat gibi yüzüme indi bazı şeyler insanların bilinç altında gezindim . Çok kötü etkiledi beni dönüşümü okumaya gerek kalmadı bile çünkü onu yaşadığımı hissettim. Bence aile tramvalarınız varsa hele elinize almamanız gereken bir şahıs.
Evet! Denge konusuna dikkat çektiğinizi düşünüyorum, aynı şey biz okurlar içinde geçerli, edebiyat ve felsefe kitaplarını eşit şekilde okumak gibi. Eren beyin tabiriyle biri aklımıza, biri ruhumuza dokunuyor...
Kafka benim için çok değerli ve önem arz eden bir yazar yazardan daha ötesi hatta ilk Kafka okumaya başladığımda 14 yaşımdayım dönüşüm sonra dava ve babaya mektup ama bunları okurken zweig ile tanıştım ve neredeyse bütün eserlerini okudum ardından Goethe girdi hayatıma başlarda çok iyiydi ama dostoyevski falan derken bir yığın kitaplar ile başbaşa kaldım bu sırada Friedrich Wilhelm Nietzsche ile kafayı kurcalamaktan deliye dönmüştüm resmen putların alacakaranlığı, böyle buyurdu Zerdüşt derken Nietzsche ile ilgili baştan sona defter defter hayatını yazdım nihilizm felsefesi, amor fati, bengi dönüş, üst insan vs vs. Nihilizm de kafayı yememek için üst insan gibi olmaya çalıştım ama Nietzsche bile ağlarken bu durum uzun sürmedi tabii ki hep daha fazlasını merak ettim düşünürleri anlamaya çalışırken kendim olamadım siyasi partilerin kollarına katıldım bu dünyayı anlamak için aylarca hatta yıllarca her gün parti için koşturup durdum ama ben bunu yapmak istemiyordum ben 8 yıllık bağlama kursu almış biri olarak halen de alıyorum onlarca konser verdim alkışlanmayı sevmiştim ama daha öncesinde denemediğim lisans imin bulunmadığı bir spor dalı kalmadı satranç takımına katıldım koroya girdim güzel sanatlar lisesinin yetenek sınavını kazandım fakat Anadolu lisesine girdim psikoloji okumak her zaman daha ön plandaydi benim için hayatta denemediğim hiç bir şey kalmadı diyebilirim voleyboldan tenise basketbola Taekwondo yüzme halk oyunları semah kursları daha ve dahası çok aktif bir gençlik yaşamama rağmen lise 1 den itibaren xanax, atarax, selectra ,prozac ,abilify, risperdal, serex, vs ilaçları anksiyete bozukluğu üzerine tedavi için kullandım bunun yanında 12 senedir düzenli olarak dehb için ilaç tedavisi alıyorum conserta kullanıyorum halen de kullanıyorum kaç kere suicid adı altında yoğun bakımlar kaldırıldim çok pes etmeye çalıştım zor zamanlarimda oldu iyi zamanlarimda altından kalkamadim belki bazı zamanlar ama hiç bir zaman pes etmedim bugün doğum günüm saat gece 03.12 16.01.23 bunları neden ne amaçla yazdım bilmiyorum içimden sersem bir zihinle karmaşık bir anlatım bozuklukları ile dolu yazımın sonuna geldim yazmayı bırakmak istemiyorum ama herneyse
Psikolog oldun mu? Olduysan mutlu musun?
yasıyo musunuz
@@Userr23613 evet yaşıyorum 🙏🏻
@@erenyalman4969 oha reis yasıyo, oldun mu psikolog
Kafka kimilerine göre sıkıcı bir kalem, kimilerine göre ise en mutlu anında belki en mutsuz anında sığınılacak bir kalem. Kafka'yı anlamak için her satırındaki kelimeleri iyi bir şekilde tahlil etmek ve onu anlamaya çalışmak gerekir. Bence kendisi 22.yy yazarlarının birçoğundan daha iyi bir kalemdir. Kısaca kendisi paha bilecemeyecek bir cevherdir. Önemli olan o cevheri kesfedebilmektir.
Dönüşüm kitabını okumaya başladığımda bu ne saçma kitap yazar dalga mı geçiyor diye düşünmüştüm. Ama kitabı bitirince ne kadar anlam barındırdığını anlamıştım.
Bende bu hataya düşmüştüm ilk Dönüşümü okuyarak ama Babaya Mektubu okuyunca kafakanın bulunduğu koşulları, ruhunu, daha iyi anladım. İnsanlar bir yazarın kitabını okumadan önce yazarın biyografisini okumalı bence, Ondan sonra kitapları daha anlamlı oluyor.
Şimdi Dönüşüm’ü bitirdim ve bu videoyu izledim. Lisedeyken dönüşümden kasıtı bir insanın fantastik bir biçimde böceğe dönüşmesi ve hayata bir böcek gözünden bakması olarak algılamıştım şimdi ise durum tamamen farklı. Kitap ince olmasına karşın makineleşmiş bir insanın ‘’kocaman’’ ömrünü çok da becerikli bir şekilde yansıtıyor. Gregor kadar vefasız ailelere sahip olmasak da hatta çevremiz gayet sağlıklı olsa dahi ben dönüşümde bir sistem eleştirisi sezdim. Eleştirinin politik değil daha varoluşsal perspektifle yapılması insanın algılarına ve duygularına etkisini arttıran bir diğer unsur. Doğum ve ölüm arasında geçen yaşam denilen bu zaman diliminde kendimizi keşfetmeden, düşünmeden, gerçekten hissetmeden suni bir telaşla ve yüzeysel yaşadığımızı fark ettim. Gregor Samsa böceğe dönüştüğü an neden böceğe dönüştüğünü sorgulayıp korkmak yerine ‘’ bu halde işe nasıl giderim?’’ Diye endişeleniyor ya işte bahsettiğim varoluşa hizmet etmeyen yüzeysel yaşamın en çarpıcı kanıtını bir metaforla böyle göstermiş bulunuyor Kafka.
İlk Milena'ya Mektuplar'ı okumuştum, Dönüşüm'ün de sesli kitabını dinlemiştim. İkisi de hoşuma gitmemişti. Belki çeviri kalitesi belki de Franz Kafka bana hitap etmeyen bir yazar. Sevenlerine saygım sonsuz bu arada.
Mileneya mektuplar bir eser amacı falan taşımadığı için insanı sıkıyor. Şu günlerimizde bizim klasik mesajlaşmalar gibi. Benim benzetmem bu. Ama babama mektup kitabı güzel. Sanki kendi ebeveynlerimle sorunun ne olduğunu anlamış gibiydim.
Önsözleri okumuyorum, bir kitabı okumadan önce kitap incelemelerini de okumuyorum, yazar hakkında bilgi de edinmiyorum, kitap yorumlarını da genelde okuduktan sonra "benim gibi düşünen var mı" diye merakla bakıyorum, Dönüşüm kitabını hızlı bir şekilde okudum çünkü sürükleyiciydi ve bazı sahneleri unutamıyorsun, benzersiz olmasından dolayı. kurgu güzeldi.
İlk defa bir videoyu ilk yayınlandığında izleyeceğim çok heyecanlıyım. Şahanesiniz☺☺☺
yazmak ve okumak terapidir. karamsar bir sey okursan karamsarlasirsin, yazarsansa tam tersi.
Yaşarsan da ölürsün
@@alonegirl9824 yasadiginin farkina varinca bir anlamda ölürsün. asil heyat yasam ve ölumun kendisi.
Hiç kimse satırlarındaki kadar mutsuz değildir. Bir ömrün her saniyesi mutsuzlukla geçemez. Bazen bazı kitapları okuyup kitabın yazarının sefalet içinde yaşadığını düşünürüz. İnsan değişken ve yapmacıktır. Bugün, yıkıklığı kullanarak eserlerine yansıtan ve ünlenen, para kazanan yazarlar mevcut. İnsan tamamıyla kendini yansıtıyor olsaydı nasıl göründüğünü umursamadan ve özenmeden dışarı çıkardı. İnstagram'da sadece en iyi göründüğü fotoğrafları yer almazdı. Bir yazar içinde bu böyledir. Dostoyevski'nin de hayatını aptalca kararlar vererek geçirdiğini sanmıyorum. Biz yapmacığız, kabul edelim. Neredeyse tüm davranışlarımız çevreye göre şekilleniyor. Sonuç olarak; insan yazmak istediğini yazar, çekmek istediğini çeker, görünmek istediği şekilde görünür ama davranışları bütünüyle kendisini yansıtmaz.
Putların Alacakaranlığı çok ağır, yoğun bir kitap ve hazırbulunuşluluk gerektiriyor. Ancak putlaştırılan her yazar, filozof, müzisyen, bilim insanı ve sanatçıyı eleştiriyor. Tavsiye ederim.
Sanatın herhangi bir ürününün eleştirilmesi bana doğru hissettirmiyor. Öyle hissediyorum ki sanat; yalnız ve yalın olarak tecrübe edilmeli, irdelenmemeli, bölünmemeli, incelenmemeli.
Konuyla ilgisi yok ama yakın zamanda şiir dinletisi gelse ne güzel olurdu ! bu arada sevgiler 🌸😊
Çok kaliteli bir içerik tebrik ederim 🙏💫
Anında geldim💙💙 Sadece iyi ki varsınız demek için 🤍iyi ki varsınız aydın insanlar
Ben dönüşüm eserini okudum. 2 kere. Evet gerçekten çok sıkıcı ve karamsar konulardan bahsediyor ama edebiyatın kendiside bir çok kişi tarafından sıkıcı olmasıyla suçlanır ben bunu doğru bulmuyorum ve şunu da ekliyim bence Kafka sadece belli bir kesime hitap eden bir yazar olmamalıdır bundan daha fazlasıdır Kafka yani kişinin kendine yabancılaşması,kapitalizm eleştirisi bunlar büyük sorunlar neden belli bir zümre bundan yakınıyor veya bu durumu değiştirmeye çalışıyorki herkes okumalı kesinlikle
Kafkanın anlatıṣ usulü gerçektende, bende özel duygular canlandırdı !
Gerçektende insana biṣeyler yüklüyo, o hissi uyandıran bir yazar olmayı isterdim !
Bu hissi az sayılı yazarlardan baṣkaları üretemiyor !
Yazılarının konusundan öte anlatıṣ ṣekli büyüleyici ❣️
Kendimi o atmosferin içinde hissettiriyor !
Bir ilâhi kitaptan umduğum derinliği ve hisleri Kafka da buldum ! 🤔
Buna hâlâ mânâ veremiyorum!
Kafkayla tanışmam sonradan öğrendiğim ortak bir yaramız sayesinde oldu Babaya Mektup.Okuduktan sonra duygularını nasıl böyle incelikle tasvir ettiğine şaşıp kalmıştım.O günden beri benim için öyle özeldir ki, el yazısını görmek için banada çok yakın bir şehir olan Prag’a kadar gitmiştim.Ama bu popüler olmasından kaynaklı değil çünkü çok beğendiğim kitaplarının yanında beğenmediklerimde oldu.Çok fazla dramatize edildiği konusunda size katılıyorum, tamamiyle karamsar bir adam değildi askında farkedilmekte istiyordu.Çok güzel seviyordu mesela, ve defalarca aynı şekilde sevebiliyordu.Umutsuz bir insanın bu kadar sevebileceğine inanmamıştım hiç.Bence Dönüşümün bu kadar sevilmesinin sebebide aslında herkezin hayatının bir döneminde böcek gibi hissetmesi.Kafka en sevdiğim yazarlardan ama kesinlikle benimle bit bütün değil.Benzer şeyler yaşamış olabiliriz belli bir ölçüde ama hayat seçtiğimiz yollardan ibaret.Ve yürüdüğüm yollar sevdiğim bahçelere çıkardı beni.Birçok yazarla gönül dostluğu kurdum, hepsinin yeri ayrı bende.Ben bazen Kafkayım bazen Dickens bazen Edgar Allan Poe.
Kafka'yı ilk defa 12 yaşımda okumuştum, Dönüşüm ile tanımıştım onu. Hayatımda zorbalık gördüğüm dönemde Kafka ve eserleri, toplumdaki ve arkadaş çevremdeki silikliğimi fark etmemi ve incelememi sağlamıştı. Belki de şu anda psikoloji bölümünü yazmama da sebep olmuştur, kim bilir? Şimdi ise uzun bir aradan sonra tekrardan Kafka okumak istiyordum, mektuplarını almıştım kitap fuarından. Sanırsam bu beklenmedik video da başlamam gerektiğinin bir işareti, çok teşekkürler.
Tezer Özlü + Kafka + Oğuz Atay = Hayatını sona erdirme isteği
+osamu dazai
@@beriesas en karamsar o olabilir
Ben Kafka hakkında değil, video hakkında birkaç şey söylemek istiyorum: Videonun girişi çok güzeldi. Ama kadrajın sağından gelen dağınık ışık hoş durmuyordu. Işığı sarı-turuncu tonlarında kullanabilirseniz harika olur bence.
Ayyy saçlarınız cok hoş dokunmak isterdim ayrıca Kafka hakkında şunu soyleyebilirim nasıl ki kalabalık içinde yalnızlık çekiliyorsa en melankolik ruhlar da neşeli bireylerde mevcut oluyor
Kafka enterasan yollarla insanlara diğer insanlara nasıl davranman gerektiğini anlatan birisi
Dava yı yeni bitirdim, aslında o da beni bitirdi🙄
Kafka anlamak için emek isteyen yazarlardan. Sıkıcı demek için emek vererek anlamaya çalışmak gerek önce.
Ben sıkıcı bulmuyorum, ama evet karamsar, hem de oldukça. Neredeyse çoğu kitabını okudum.
Havada yakaladım videoyu
Bana göre Kafka kafası gayet iyi çalışan, gözlem, espiri ve kalem yeteneği gayet iyi seviyede olan bir birey. Sizin de anlattığınız gibi yaşamındaki mizahi tarafı ve yazdığı eserlerindeki o depresif Yapı bize bunu net bir şekilde gösteriyor. Fazla mı abartılıyor ya da değerinden az mı ilgi görüyor bunu bilemiyorum, herhangi bir konuda bunu söylemenin de doğru olduğunu düşünmüyorum. Kanımca sanat şöyle ki, bir insan bir şey anlatmak ister bunu sanatın bir dalı ile somutlaştırır ve kimi insanların hoşuna gider, kimi insanlar o eserden anlamlar çıkartır. Herhangi bir sanatçıyı tırnak içinde gerçek sanatçılardan bahsediyorum, başka bir sanatçı ile kıyaslamak bana doğru gelmiyor.
Saygılarımla
Franz Kafka heyt beee
Dönüşüm,Aforizma ve Dava yı okufum Şato’yu kesin okuyacağım zaten .Ben seviyorum Kafka’yı okumayı
Ahmet Haşim de öyledir ama çok değerli bir şairdir 😊
Oha resmen aydınlandım. Teşekkürler.
Kafka'nın pragda yahudi mahallesinde dünyaya geldiğinin göz ardı edilmesi bana göre yanlış hatta bir manüplasyon da olabilir. O dönemde avusturya macaristan impratorluğuna bağlı bohemya krallığında çek miiliyetçiliği egemendi. Avusturyalılar çeklerden nefret ediyordu. Yahudilerden herkes nefret ediyordu. Kafkayı babası çek kimliğinde yazdırdı ve aslında babasının bunu oğlunun iyiliğini için yaptığından bahsedilmemesiyle de bence babasının baskıcı tutumu senaryosu zayıflaıp kafkayı trajik gösterme sevdası bozulmuş oldu. Kafkanın yarattığı karakterlerin çeşitli ve gülünç şekillerde ölmesi öznefreti olarak yorumlanıyor ama sanki kafka bunları korkunç ve trajik bir tasvirle değil de absürt ve komik bir tasvirle anlatıyor. Ve bence kesinlikle bu öznefreti babasının ondan nefret etmesinden değil, kendisini hiçbir kimliğe ait hissetmemesinden ve o coğrafyada ve o dönemde nefret edilen yahudi kimliğinden geliyor (Bkz. KAFKA - David Zane Mairowitz, Robert Crumb).
Kafka bocek/15/16yasima damga vuran Roman....sonra Milenaya mektuplar...04:04...
Hocam kafkayla baya benziyorsunuz yalnız :)
Kafayı okuynca insan bir tetirkinlik ve iyi ki benimi başıma gelmiş. Dediriyor insan ama isdemeden olsa bi okum isdegi veriyor
Korku kitabını okurken nedense irenenin kocası eren abi gibi hayal ediyorum
usta gözüm gömleğe takıldı markasını paylaşabilirsen sevinirim :D
Kız arkadaşımla bu yüzden tartıştık. Ben daha önce hiç kafka okumamıştım. Babaya mektup kitabını okuyordu. Dedim, ben de okuyayım bari…
Kitabı okurken çok sıkıcı buldum. Babasıyla yaşadığı şeyler çok olan olmasına rağmen çok abarttığını düşündüm. Hatta içimden “herhalde şiddet falan gördü diyorum” ama o da yok. Bakış açısı bir erkeğe göre saçma geldi. Sonra şunu fark ettim. Kafka muhtemelen eşcinseldi. hatta bunu kendine dahi itiraf edemiyordu. Hiçbir zaman babası gibi olmak istemiyordu ama onun gibi olması gerektiğini düşünüyordu. Babasıyla olan iletişimi 100 sene önce erkek figürünün ne kadar güçlü olduğunu düşünürsek muhtemelen her erkeğin babasıyla yaşadıkları şeylerdi. Babası çok iyi bir insan değil tamam ama yaşadığı şeyler de abartılacak boyutta değildi. Bu kitabı okuyan herkes aaa evet ben de böyle şeyler yaşadım diye düşünebilir. Hatta hala ortalama türk alesi böyledir. Bence her şey kafkanın eşcinsel olduğu. Bunu kendine bile itiraf edemediği, bu yüzden ailesel çatışmalar yaşadığı, kendinden kaçtığı, başarısız ilişkilerini, hatta milena ile olan olan mektup aşkını ( bu da bi kaçış), aile kurup kendini babasına ispat etme çabalarını açıklıyor. Bence adam sadece ailesiyle değil kendisiyle çatışan biri. Biraz da baktım böyle eşcinsel, hatta çok değişik eğilimleri varmış.
Bence modern sekuler insanın çıkmaz sokak olan ruh ve günlük dünyasını pek güzel anlatmış. Dava yi okuyorum.
Ben Kafka yı çok severim çünkü o çok derin bir yazar 🎉iyiki var
çok akıcı çok güzel
Çizimler nereden alınma?
elinize sağlık.
Tekrar izledim elinize sağlık.
6:59 Edebiyat okuma deneyimi keyfidir ve özneldir, elbette keyif aldığız yazarları okumalısınız ancak Kafka’nın metinlerinden ilk anlamıyla keyif alma beklentisi içine girmek bence beyhude bir beklentidir, metinlerinin edebiyat metni olup olmadıkları dahi Derrida gibi yazarlar tarafından tartışılmıştır çünkü kendisine kadar uzanan edebi geleneği yıkmaya çalışır birçok açıdan, haliyle alışılagelmiş keyfi baltalamaya çalışarak size tatmin edici hazır anlam kapsülleri sunmaz, metnin kapısında metnin ne söylemek istediğini düşünen bir okur bırakır, tıpkı yasaları anlayamayan sıradan cahil bir insanın bakakalışı gibi… bir kurgu şemsiyesi vardır evet ama bu kurgu şemsiyesi ardında ne yaptığını çok iyi bilen bir yazar vardır. Bildiğimiz anlamda bir boşvermişlikle değil hesaplı bir soğukkanlılıkla yazmıştır.
Geri dönüp tekrar tekrar okuduğum bir yorum oldu. Bu kadar kısa bir paragrafta çok öz ve yerinde tespitler..."metnin kapısında metnin ne demek istediğini düşünen bir okur bırakır" ifadesi 12 ye atılan bir ok benim için.
Gregor samsa ailesi ıcın bedel ödedi hastalandı vefat etti ve ailesi ondan kurtuldu ,kafka sağol bu dünya çıkar üzerinedir
Belkide karamsarlığı seviyordu
Kitabı sesli mi sessiz mi okumalıyız lütfen cevaplarsanız sevinirim ❤
Ara ara sesli okuyabilirsiniz. Özellikle odaklanma sorununuz varsa. Olağan şartlarda sessiz okumak daha verimli olabilir.
@@karavandakiadam dikkatiniz için teşekkür ederim 🙏 evet bir az odaklanma problemim var vaktinizi aldım çok sağolun.
abi video sık sık paylaş
Kafkaesk denen stil, dünyanın stilidir.
Franz Kafka ❤️
Yalan dünya da konuk oyuncu oldun mu? Bi bölümde oyuncu, pastacı bi çocuk vardı ona çok benziyorsun
Gömleğin linki 👇🏻😄
En sıkıcı yazar mı ?
Kafka güzeldir
HAHAHA...
😂😂😂
🥰
sıkıcı mı..?
Duyqusal fikirlere gerek yok bence. Franz Kafkanın eserleri söz toplusudur sadece. Hiç bir şeye yaramaz. Hiç bir manası da yok. Ben onu yazar saymıyorum. Zaten ne gibi önemli fikirleri var ki?
Hiç yazmayı denediniz mi? Yazsanız da okusak bari.
sensin sıkıcı😡