@keremnar3947 aptal diyerek İslami ilimlerden ne derece uzak olduğunusu ifşa etmiş oluyorsunuz. Azıcık peygamber mücadelesini okuyun aptal kim anlayacaksın
Hocam Allah sizi hayırla mükafatlandırsın. Bu meseleyi en açık ve sade bir dille bizlere açıkladığınız için çok teşekkür ederim eksiğim vardı bu konuda bu bilgiyle de tamamlanmış oldu elhamdülillah
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki: "Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹ ★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir: "Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı: "Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."² --------------------------------------------- ¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57) ² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
YALAN KONUŞUYORSUN. IMAM KENDISI HUTBE HAZIRLAYABILIR SADECE MUFTULUGE BILGI VERIR. ŞU KONUDA HUTBEMI KENDIM HAZIRLAYACAGIM DIYE! HAZIRLAYAMAZ DIYE BIR ŞEY YOK. MUFTULUGUN HAZIRLAMASI IMAMLARIN KOLAYINA GELIYOR. AYRICA TEK MERKEZDEN OLMASI BOLGENIN AYNI KONUDA BILGI SAHIBI OLMASINI SAGLAR. AYRICA BU VATANDAŞ MARTAVAL OKUYOR. ULAN MEMLEKET 28 YIL DIKTATORLUGUN ICINDEN GELIYOR ŞAPKA IÇIN ADAMLAR ASILMIŞ EZANIN ASLINI OKIDUGU IÇIN ALIMLER ASILMIS BU DONEMLERDEN BU GUMLERE GELINMIS VATANDAŞ MABADINI YIRTIYOR HASTIR KENDINO DEV AYNASINDA GOREM BEYNI CUCE IMAMI SAFI AZ BIR ZAMAN ISLAM IDARESINDE KALAN BÖLGEDE CUMA NAMAZI KILINIR DIYOR. YANI BU FETVAYA GÖRE YUNANISTANDA BULGARISTANDA SIRBISTANDA CUMA KILINIIR. BU GEREKSIZ E GÖRE TURKIYEDE KILINMAZ. HADI IMAMI SAFII INKAR ET KABUL ETME SIKIYSA! HOCALAR GELMIYORMUS SANA TENEZZÜL EDIP GELMEZLER DOGRUSUDA BU! SEN IKINCI YAŞAR NURI ZEKERIYA BEYAZ VAKASIN
Sapla saman bu olsa gerek hem darül harpte cuma kılınmayacak hem cumayı halife kıldıracak hemde kendileri mescidlerinde cuma namazı kıldıracak suphanallah bu nasıl bir kafa ya Rabbi, Necati Koçkesen abi neden Ömer Nasuhi Bilmen'i dinde hüccet olarak kabul ediyorsun bu dinin en hayırlısı benim zamanım ondan sonrakiler ve ondan sonrakilerdir diyor Allahrasulu s.a.v bakara suresinde sizde onların inandığı gibi inanmadıkça gerçek anlamda iman etmiş olmazsınız diyor sahabe, tabiin ve tebei tabiin nasıl inandı nasıl yaptı cumayı nasıl eda ettiler, Benden sonra halifelik 30 yıl sürecek hadisi ne olacak yada halifeler kureyştendir hadisi ne olacak fıkıh adı altında dinmi anlatıyorsunuz yoksa dinimi imha ediyorsunuz Allah'tan korkun sizden öncekilerin yoluna dönün sizden öncekiler ne ile ıslah oldularsa sonrakilerin ıslahıda onunla olur.
Rabbim ilminizi artirsın hocam ....malesef bu ulkede cumanin şartları nı oluşmadığından cuma namazınin farziyeti yok ancak insanlar cumayi kacırmayıp bir vakit farz namazı kılmadan ömrününü tamamlayıp ölüp gidenler var ..
Hocam Mükemmel Anlatin ben Daima Halis Bayuncuk Hocamizin Sohbetlerini Dinleyen biri olarak bu sohbet mükemmel olmus Halis Bayuncuk Hocamizdan daha derine giderek daha net bir sekilde anlatiniz hocam Allah cc sizden Razi olsun
Bu Millet M.kemal'ın getirdiği kanunlarından korktuğu kadar ,Tövbe Haşşa ALLAH dan o kadar korkmuyor ,Düşünun Hatip Ku-ran 'nın bir mealini okuyor,Okudugu Mealin Ucu M.kemal dokunuyor diye , hepsi Hatibe hücüm ediyor
@@sebahaddinbaydar5142 Atatürk sayesinde ibadetini özgürce yapıyorsun namazını kılıyorsun bunlar laiklik sayesinde.atatürkün en büyük mücadelelerinden biride uyduruk dinle mücadeleydi.insanlar cahil olduğu için kandırmak çok basit şimdiki dincilerin yaptığı.
Selamünaleyküm ve Rahmetullahi ve berakethu hocan Allah senden razı olsun Türkiye deki cuma namazı ni en güzel şekilde ve en net şekilde anlatın anlayan anlar anlayan anlamaz
Selamün aleyküm, bu videoyu izleyip de farz olan cuma namazına gitmeyi bırakan kişiler tanıyorum, milletin ALLAHın evine gitmelerine engel olmayın. Bir konuyu anlatırken lütfen bütün büyük alimlerin görüşlerini araştırıp öyle video yapmanızı tavsiye ederim. Dinimiz sadece Ebu-Hanife mezhebinden ibaret değildir. Öyle olsa bile camilerdeki imamlar diyanet bakanlığından veya müftülükten atandığı için onlardan izinli olarak geliyorlar (cuma namazını kıldırma izni var anlamında) Büyük İslam alimlerin çoğu yani Şafii Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre cuma namazının kabul olması için 4 şart var bunlar yerine getirilirse namazımız sahih oluyor; 1) vaktin girmesi 2) sayının tamamlanması 3) yerleşmiş bir şehir ya da köyde kılınması: köyün evleri kamıştan ya da çadırdan olsa bile o köydeki insanlar mukim olarak yani yaz kış o köyde yapıyorlarsa orada cuma namazı kılınmalı Ama mesela sürekli yer değiştiren göçebeler için cuma namazı farz değildir çünkü onlar sabit bir konum değiller sene boyunca sürekli intikal halindeler aynı durum yolculuk yapan biri için de geçerli. 4) namazdan önce iki hutbenin okunması. * cuma namazından önce okunan 2 hutbenin sahih olması için 5 şart var; 1) vaktin girmesi 2) imamın hutbeden önce hutbe okuyacağına niyet etmesi 3) mukim bir yerde olması (yani insanları sürekli olarak yaşadığı bir yerde olması) 4) sayının tamamlanması 5) cuma namazını kıldırabilen imamın olması ( mesela erkek olmalı, buluğa ermiş olmalı, akli dengesi yerinde olmalı, yolcu olmamalı......gibi ) Bu saydığım şartların hepsi de şuanki camilerde var. Ayrıca imam hazır hutbe okusun veya kendi yazsın okusun hutbenin doğruluğunu hiçbir şekilde etkilemez isterseniz hutbenin içermesi gereken hususlara bakın hiçbir engel bulamayacaksınız. Yorumum çok uzadı ondan ben yazmıyorum. ALLAH hepimizi doğru yola hidayet etsin. Saygılarımla,
Aleyküm selam, videoyu anlamamışsınız. Ben ise hoca değilim bu kadar açık olan bir videoyu daha nasıl açabiliriz bilmiyorum. Cuma ille de kılınacak diye, bir durum yok. Şartları varsa kılınır yoksa kılınmaz. Şeriatla yönetilmeyen bir ülke ise müslümanlara cuma kıldırmak için görevli tayin edemez. Yani cuma'nın şartları oluşmuyor. Zaten yöneticilerin de şeriat gibi bir dertleri de yok. Son olarak, " Demokrasi" sistemini öven hutbeler okutulamaz, bundan bahseden imamların arkasında durulamaz. O yüzden videoyu izleyip cumaya gitmeyen insanlar varsa bir üzüntü duymayız. Allah hepimizin ayaklarını hak yolda sabit kılsın. Sizi ve derdinizi çok iyi anladım. İnşaallah siz de bizi anlarsınız.
@@davetul_islam Hoca değilim diyorsunuz bu kadar önemli bir hususta paylaşım yapıyorsunuz demek istediğim dini bir paylaşım yapılacaksa bütün büyük alimlerin yorumunu araştırıp öyle yapılmalı. İlle de cuma kılınacak diye bir şey yok mu???? Bu videonun başında okuduğunuz ayeti unuttunuz mu?? Çağrıyı duyduğumuzda gitmek zorunda değiliz mi diyorsunuz? Hayır cuma namazına gitmek zorundayız hutbede elimizde olmayan bazı şeyler söylense bile ondan biz hesaba çekilmeyiz niyetimiz ALLAHın emrini yerine getirip ALLAHın rızasını almak. Efendimizin S.A.V. Bir hadisin başında der ki; Ameller niyetlere göredir...... Camiye gitmemek çözüm değil. Bu müslümanların ayrılmasına neden olur. Hayır, Cumanın şartları oluşuyor ve görevli tayin etmek şart değil bunu büyük alimlerin çoğu söylüyor Şafii Maliki ve Hanbeli. Dolayısıyla çoğunluk ne diyorsa o yapılmalı dinimiz sadece Ebu-Hanife mezhebinden ibaret değildir. Sahabeler zamanında mezhepleşme yoktu zaten sonradan çıkan birşey. Arkadaşlar dinimiz kolaylık dinidir yüsür dinidir, zorlaştırmayalım sıkmayalım. Camilere giderek ALLAH evini inşa edelim lütfen ALLAHın evlerini boş bırakmayalım. Ve LÜTFEN dini anladığımız gibi yorumlamayalım büyük alimlerimiz nasıl yorumlamış onu araştıralım çünkü biz hiçbir şey bilmiyoruz. Saygılarımla,
Diyorki eğer müslümansan camide kılma imam müslüman değil yok demokrat laik sen cumhuriyetci isen kıl çünkü onlarda sizden Diyanet kurumu laik demokrat ve cumhuriyetçi
ALLAH RAZI OLSUN hocam putperestlik algımı yerle bir ettin içim çok rahat cuma namazına bakış açımı genişlettin ben cuma namazını eksik görüyordum yada bi değişikli var bi eksikli var gibi görüyordum doğru düşünüyormuşum usullere uygun kılınmıyormuş ALLAH sizin gibi hocalarımızı başımızdan eksik etmesin
Allah razı olsun hocam şuan bulunduğum yerde tevhid ehli ve tağudu reddeden bir topluluk yok.. bu durumda öğle namazı kılıyoruz bu şekilde uygundur inşaallah
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki: "Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹ ★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir: "Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı: "Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."² --------------------------------------------- ¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57) ² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Bugün haktan 1 cm uzaklaşırsan ilerde o km olur! Hz Ömer'in bir sözünü hatırlatmak isterim dinini zi öğrenin yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz ne yani hoca gerçekleri konuşmasınmı nasıl din yaşayalım Allahın ve Rasûlü'nün emrettiği gibi olmasınmı gerçekleri öğrendikten sonra camiden ayağını kesip dinide yaşamıyorsa ona göremi şekle sokalım dini
Ve aleykümselam al oku bak kılınır mı? BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki: "Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹ ★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir: "Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı: "Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."² --------------------------------------------- ¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57) ² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Doğru diyorsun hocam, çünkü kitaba göre konuşuyorsunuz müslümanım diyen, dine uygun yaşar, her işini o na uygun yapar, gerçekleri anlatan hocalarımızdan Allah'ım razı olsun amin. 🤲🏻
Niyet ettim ALLAH'ım senin rızan için cuma namazını kılmaya. ALLAH' U EKBER. (estağfirullah el azim el kerim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etûbu ileyh. Anlamı : Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim.) Rabbimin rızasını kazanmak için devam İNŞAALLAH.
BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
allah hırsızın elini kesin diyor,kessene hadi.zina edeni recm edin diyor etsene göreyim.bunlar allahın emri değil mi.bazı işler devlet ile ilgilidir islam devleti yapar zaten konu da bu.
Kadını geri plana atan cahili devrinden kalan emevilerdir yada meshepciler savaşı yuzundendir.ey iman edenler deyince kadinida kapsıyor .kadının koleligi kalkmamış oluyor.heralde .
Al oku belki anlamak istersin! BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Kılınmaz! Cevabı okuyunuz BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
61escodopru söylüyorsunuz! BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Ya arkadaş şu herife bi sormak lazım dünyanın hangi bir köşesine bir halife yetiştirelim. Bu bir ikincisi cumayı her şehir ve her camide her köyde kılınan namazlar tüm ulemanın görüşüne göre sahihdir doğrudur sen ne bu milletin kalbine şüphe sokmaya çalışıyosum yani bu konuda icmai ümmet vardır. Rabbim cumalarımızı kabul eylesin
Kardeş sen hangi dine inanıyorsun bilmiyorum ama imanın geçersizdir cuma namazı şeriat namazı devlet namazı güç gösterisidir sen kıldığın imamın akidesini biliyormusun tevhidine şahit oldunmu?
Peki? Müşriklerin arkasında namaz kılınır mı? BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Hocam askerlik durumu ile ilgili derslerinizi bulamadim varsa bilen kardesler askerlik durumu icin hocanin dedigini link atabilirmi askerlik durumu hakkinda görüşleri nelerdir
Abicim nahl Sûresi 36. Ayetinde Allah şöyle buyuruyor, Andolsun ki biz her ümmete Allah'a ibadet edin tağuttan kaçının diye bir Resul gönderdik diyor. Tağut Kanun yapan Allah'ın kanunlarını hiçe sayan kişilere tağut denir. Araf suresi 54. Ayetinde yönetmek emretmek Allah'a aittir diyor. Komutan sana emir veremez. Karşısında esas duruşu yapıyorsun. Kesinlikle askerlik yapmaman gerekiyor.
@@Thecaptain6 nasıl mı bir kafa? Kur'an'ı Kerim'e inancın varsa Nisa Sûresi 76. Ayet İnananlar Allah yolunda savaşırlar. İnanmayanlar tağut yolunda savaşırlar. Kuran'a inancı olan bunun ne demek olduğunu anlar.!
@@selmankotluk9363o zaman az gururlu ol da devletine düşman olduğun ülkede yasama, terket. Askerler tağut icin değil, zorunluluk olduğu icin askere gidiyor. Size gore askere gidilmez okula gidilmez turk bayragı benimsenmez. Askere gitmiyek de hapse mi girek? Ülkemizin bayrağını red mi edek? Çocuklarimizi okula gondermezsek ülkeyi dusmanlardan ve suçlulardan koruyacak olan asker, polis nasıl yetisecek? Anan hastalansa ananı tedavi edecek doktor nasıl yetisecek? Mahkemeye başvurmazsan birisi sana saldirdiğinda cezasini kim verecek? Görüyorum ki iman etmenin ilk şartı aklını yitirmek.
Ve aleykümselam güzel kardeşim BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. Müşriklerin arkasında namaz olmaz!
ben önceleri bir yorum yaptım sonra siz o yoruma beni yanlış anlayarak hak etmediğim bir muamele ile bana cevap verdiniz. sonra ben yanlış anlaşıldığımı size izah edip sizden ümmetin gençleri için çözümler istedim. ama bir türlü size yanıt oluşturduğumda yanıtım kaydolmadı. beni engellediniz mi anlamadım.
Delil okuyun BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.kesin delil
Allah razı olsun hocam Eee hocam ozaman Türkiye de cuma kılan herkes diyanetin imamının arkasında hepimiz dinsiz imansız nikahsız olduk ne olacak şimdi veyahutta neyapmamız gerekiyor 😢
@ beki kardeşim diyanetin imamı neyin üzerine yemin ediyor ettiği yemin şirk e geliyorsa Allahın iman esasına zıt oluyorsa islam hukukuna göre imanı gitmiyormu nikahı bozulmuyormu birde biz yıllarca bu imamların arkasında namazlar kıldık ona istinaden söyledim selametle birde kardeşim hocanın konuşmasında dakika 13,58-14,53 birdaha dinle selametle
Maalesef 😢 BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Delil oku BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.😮😢😮
@@Kevserenismüşrik imamların arkasında mı? Kılacaksınız! BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.😢😮😢
@@Ismail-ve1gecuma namazin sartlarinda biri de seriat ile idare edilen kanunlarin kur an oldugu bir yer olmasi lazim ama boyle bir ortam yok diye cuma namazi terk edilmez musluman cema at kendi icinden bir imam secer ve yine cuma namazi ni kilar
@@oguzhan4840İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki: "Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹ ★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir: "Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı: "Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."² --------------------------------------------- ¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57) ² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Kılınmaz! Delil BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Kaza namazı, bilerek kılınmayan farz ve vacip namazlar kaza edilir mi? Namaz, dinimizin ifâsını emrettiği ibadetlerin en önemlisidir. Kelime-i şehâdetten sonra, İslâm binasının üzerine kurulduğu beş esastan birincisidir. Akıllı ve erginlik çağına ulaşan her Müslümana, istisnasız farzdır. Farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Terkedilmesi ve -geciktirmeyi câiz kılan meşru bir mazeret bulunmaksızın- vaktinde edâ edilmeyip, kazaya bırakılması, en büyük günahlardan biridir. Bu itibarla, her Müslümanın beş vakit namazını vakti içinde edâ etmesi; geciktirmeyi caiz kılan meşru bir mazeret olmadıkça, hiçbir vaktin namazını kazaya bırakmaması gerekir. Bilindiği üzere, beş vakit namaz ve Ramazan orucu gibi, edâsı belirli vakitlere bağlanmış olan ibadetlerde, hem ibadetin ifası, hem de emrin belirlenen zaman içinde yerine getirilmesi olmak üzere iki ayrı mükellefiyet söz konusudur. Bu tür ibadetleri, dinimizin tayin ettiği vakti içinde eda edenler, her iki mükellefiyeti birden yerine getirmiş olurlar. Vaktinde edâ etmeyip, daha sonra kaza edenler ise, bu iki sorumluluktan sadece birini yerine getirmiş olurlar. İslâmî hükümlere göre, hiç kimse gücünün yetmediği bir şeyi ifâ ile mükellef olmaz ve bundan dolayı sorumlu tutulmaz. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de (Bakara Sûresi, âyet : 286): "Allah kişiyi ancak gücünün yettiğinden sorumlu tutar..." buyrulmuştur. Bu itibarla, bir ibadeti meşru bir mazeret sebebiyle vakti içinde edâ edemeyip, daha sonra kaza eden kişi dinen sorumlu olmaz. Fakat meşru bir mazeret olmadığı halde namazlarını vaktinde edâ etmeyenler, daha sonra bunları kaza etmekle emri, vakti içinde yerine getirmeme sorumluluğundan kurtulmuş olmazlar. Bu gibilerin ayrıca tevbe ve istiğfarda (günahlannın affı için niyazda) bulunmaları ve bu sorumluluğu telâfi edecek iyi işler ve nâfile ibadetler yapmaları gerekir. (Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvi, Hâşiye ala Merâlcı'1-felah, sh. 358. İst., 1985; Alaüddin el-Haskefi; ed-Dürrii'1-münteka, 1/144, İst., 1328; a. mlf., ed-Dürrü 1 muhtâr, 1/485 (Reddü'1-muhtar kenarında). Bulak, 1272; İbn Abidin, Reddü 1-Muhtar, 1/485, Bulak, 1272; H. Zihni Efendi, Nimet-i İslâm (Kitabü s-salat), sh. 453, İst., 1326; Haseneyn M. Mahlûf, Fetavayı Şer'iyye, 1/242-243, Kahire, 1391/1971.) Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "İyilikler kötülükleri (günahları) giderir." (Hûd, 11/114) Namazın terki için, dinimizde hiçbir mazeret yoktur. Geciktirilmesi (kazaya bırakılabilmesi) için dinin meşru saydığı mazeret ise, unutma ve uyku gibi şuur dışı haller ile, o anda (vakti içinde) edâ edebilme imkanının bulunmayışından ibarettir. Söz gelimi, Ramazan'da seferde veya savaşta olan bir kimse, -oruç tutma imkanı olsa bile- orucunu kazaya bırakabilir; bundan dolayı günahkâr olmaz. Fakat edâ imkânı varsa fiilî savaş hali bile, namazı kazaya bırakmayı meşru kılan bir mazeret değildir. Çünkü namaz, kişiye daima ilahî mürakabe altında bulunduğunu hatırlatarak, onu her türlü kötü davranıştan koruduğu gibi; her durumda kolayca edâ edilebilen bir ibadettir. Abdest alamayanın teyemmümle, ayakta duramayan veya oturamayanın yattığı yerde, sadece başı ile ima ederek namazını edâ etmesi müınkündür. O halde, aklı başında ve edâ imkanı olan bir Müslümana namazı kazaya bırakmak için meşru bir mazeret, söz konusu değildir. Bu itibarla, bir namazı kaza etmekle borç ödenmiş olursa da, mazeretsiz vaktinde edâ etmemenin sorumluluğu kalkmış olmaz. Şimdi, konu ile ilgili bu girişten sonra, soruda belirtilen hususların açıklanmasına geçebiliriz. 1. Bir Müslüman namazını, ya uyku, unutma, dalgınlık... gibi dinen meşru sayılan bir mazeretle; veya mazeretsiz olarak geçirmiş olabilir. İster mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olarak, her ne şekilde olursa olsun, namazını vaktinde edâ etmemiş olan bir kimsenin, onu kaza ederek, borcunu ödemesi gerekir. Ancak, meşru bir mazeretle vaktinde kılınmamış bir namaz, ilk fırsatta kaza edildiği takdirde, her hangi bir sorumluluk söz konusu olmaz. Nitekim Rasûlüllah (asm) şöyle buyurmuştur:
"Her kim bir namazı unutur veya ondan gaflet edip uyuyakalırsa, onu hatırladığında hemen kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur..." (Buhari, es-Sahih, 1/148 (Mevâkit; 37) İst., 1315; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/26-27, Kahire, 1380/1961; Mansur Ali Nâsıf, et-Tâcü'l-câmi, 1/147, Kahire, 1381/1961; Tecrid Tercemesi, 2/537 (Hadis No: 354), Ankara, 1975) Şüphesiz mazeret sayılan uyku, namaza kalkmamak üzere yatıp uyumak değildir. Namazı geçirmeme azmi ile gerekli tedbir alındğı halde uyanamamak veya uyuyup kalmaktır. Nitekim Rasûlüllah (asm) Efendimiz, bir gece seferinde son derece yorulmuş olan ashabına, ancak içlerinden birini kendilerini namaza uyandırmak üzere görevlendirdikten sonra istirahat için izin vermiş, fakat herkes uykuya dalınca, görevli de uyuyuvermiştir. Konu ile ilgili rivayetlerden, bir kaç defa tekerürü muhtemel bulunan bu olayda, Rasûlullah (asm) sabah namazını güneş doğup yükseldikten sonra, yine cemaatle kıldırmıştır. (Buhari, a.g.e., 1/148 (Mevakıt, 35); Şevkânî, a.g.e., 2/29; M. Ali Nâsıf, a.g.e., 1/147, Tecrid Tercemesi, 2/252-260 (Hadis No: 226) ve 2/532 (Hadis No: 352).) Hendek savaşında da zor bir gün Rasûlüllah (asm) ve ashabı, öğle, ikindi ve akşam namazlarını vaktinde kılma imkanı bulamamışlar; bu üç vakti, yatsı namazından önce tertip üzere, cemaatle kaza etmişlerdir. (Buhari, a.g.e. 1/148 (Mevâkıt, 38) ve 3/233 (Cihâd, 98) ve 5/48 (Meğâzî, 29); İbn Hümam, Fethu'l-Kadir, 1/349, Bulak 1315; Zeyleî, Nasbü'r-râye, 2/164, Beyrut, 1393/1973) Görüldüğü üzere, meşru mazeretlerle vaktinde edâ edilemeyen namazlann daha sonra kaza edilmesi Rasûlüllah (asm)'in kavlî ve fiilî sünnetiyle sabittir. Mazeretsiz terkedilmiş namazların kaza edilip edilemeyeceğine gelince: 2. Kasden namazı terketme günahının, kaza ile telâfisinin mümkün olmayacağı, esâsen Rasûlüllah (asm)'in bu konudaki söz ve uygulamalarının hep mazeret sebebiyle vakti geçirilmiş namazlarla ilgili olduğu düşüncesinden hareketle, sahabeden Hz. Ömer, oğlu Abdullah, Sa'd b. Ebî Vakkas, İbn Mes'ud, Selman Fârisî ve tâbiundan el-Kasım b. Muhammed, Muhammed b. Sîrin, Mütarraf b. Abdillah, Ömer b. Abdilaziz, Büdeyl b. Meysere ve Sâlim b. Ebi'l-Ca'd ile Dâvud ez-Zâhîri, İbn Hazm ve İbn Rüşd gibi Zâhiri mezhebi müctehit ve fakihleri, kasden terkedilmiş olan namazların kaza edilemeyeceği görüşünde iseler de (Aynî, Umdetü'l-kari, 2/602, İst., 1308; ibn Hazm, el-Muhallâ, 1/238, Beyrut, 1352; Şevkânî, es-Seylü'l-cerrâr, 1/289, Beyrut, 1405/1985; Tecrid Tercemesi, 2/538-539) başta dört mezheb müctehid ve fakihleri olmak üzere İslâm âlimlerinin cumhuruna (çoğunluğuna) göre, edâsı farz olan namazların, mazeretsiz (kasden) terkedilmiş de olsa, kazası da farzdır. (Aynî a.g.e., 2/206; Abdurrahman el-Cezîrî, el-Mezâhibu'l-erbea, 1/488, Kahire ts., Tecrid Tercemesi, 2/538-539)
Cumhur bu hükme mesnet olmak üzere: a. Hadis-i şeriflerde unutma, uyku gaflet... gibi, şuur dışı haller sebebiyle vakti geçirilen namazların kazası emredildiğine göre, mazeretsiz terkedilen namazların kazasının evleviyetle gerekeceği, (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27; Mansur Ali Nâsıf, a.g.e., 1/147; Tecrid Tercemesi, 2/539) b. Hadis-i şeriflerde yer alan "nisyan" (unutma) kavramının, kasden terketmeyi de ifade ettiği; çünkü bu kelimenin, ister zuhûlen, ister kasden olsun, (Tevbe Sûresi, âyet: 67 ve Haşr Sûresi, âyet: 19 da olduğu gibi) mutlak "terk" anlamında da kullanıldığı, (Aynî, a.g.e., 2/608; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27) c. Yine unutma veya uyku gibi şuur dışı haller sebebiyle geçirilen namazlann kazası ile ilgili hadis-i şeriflerde yer alan "Onun bundan başka keffareti yoktur." ifadesinin, mazeretsiz olarak namaz vaktini geçirenlere de delâlet ettiği; çünkü mazeretle vakti geçirmiş olanlar için günah olmadığından, keffaretin de söz konusu olamayacağı; (9 Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27) d. Namazı kasden terkedenlerin de, Cenab-ı Hakk'ın emrine muhatap olmaları dolayısıyla, onlar üzerine de namazın borç olduğu; borcun ise ancak ödenmekle zimmetten düşeceği; (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27-28; es-Seylül-cerrâr, 1/289) nitekim Rasûlüllah (asm)'in de: "Allah'a olan borç, ödenmeye en lâyık olandır." buyurduğu; (Buhari, a.g.e., 2/240 (sıyam, 42); Müslim, es-Sahih, 2/804 (Sıyâm, 154-155 No: 1147) Kahire, 1374/1955) e. Namazın edâsı ile ilgili emrin, edâ edilmediği takdirde kaza için de emir sayılacağı, çünkü emirle vacip olan şey, edâ edilmedikçe emrin hükmünün devam ettiği... gibi delillere dayanmışlardır. (Aynî, a.g.e., 2/608; Şeyhzâde Abdurrahman b. Muhammed, Mecmeu'l-enhur, 1/144, İst., 1328; Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, Haşiye ala Merâki'l-felâh, sh. 357-358) Görüldüğü üzere, meşru mazeretlerle terkedilen namazlar gibi, mazeretsiz olarak vaktinde edâ edilmemiş olan farz ve vacip namazların da kaza edilmesi gerektiği görüşü, delil yönünden daha kuvvetlidir. Ancak İslâm müctehid ve fakihlerinin, ittifaka yakın derecede büyük çoğunluğuna göre, hangi sebeple olursa olsun vaktinde edâ edilmemiş olan farz ve vacip namazların kazası fevridir; geciktirilmemesi gerekir. Bu sebeple günlük iş ve ibadet saatleri ile yemek, uyku, dinlenme... gibi hayatî ihtiyaçların karşılanması için geçen zamanlar dışında kalan bütün boş vakitlerde devamlı olarak kaza namazı kılınarak, borcun bir an önce bitirilmesi gerekir. (Aynî, a.g.e., 2/602; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/28; Abdurrahman el Cezîri, a.g.e., 1/491) 3. Kaza namazlarının gecikmesi açısından, kaza namazı borcu olan kimselerin nâfıle ve sünnet namazlara vakit ayırıp ayıramayacağı konusu, mezhepler arasında ihtilaflıdır. a. Şâfiî mezhebinde, kaza borcu olan kimselerin günlük farz namazlar dışında, ister beş vaktin farzı ile birlikte kılınan sünnetler, ister terâvih, teheccüd... gibi diğer sünnet ve mutlak nâfileler olsun, kaza borcunu tamamlamadıkça, sünnet ve nafile kılarak kaza namazlarını geciktirmeleri haramdır. Ancak bu hükmün anlamı, diğer boş zamanları değerlendirmeyip, sadece sünnet yerine kaza kılarak borçların tamamlanması değil; kaza borcu olan kimselerin, sünnet kılacak kadar zaman bile kaza borçlarını geciktirmelerinin câiz olmadığıdır. b. Mâlikîlere göre de, günlük farz namazlar ile sabah namazının sünneti, vitir, bayram ve tahiyyetü'l-mescid dışında sünnet veya nafile ile meşgul olarak kaza namazını geciktirenler, günah işlemiş olurlar. c. Hanbelilere göre ise, bu durumda olan kimselerin, gerek beş vakitte farzla beraber kılınan sünnetleri, gerek bunlar dışındaki diğer sünnetleri kılmaları câiz ise de, borcu çok olanların, sabah namazının sünneti müstesna; bunların yerine de kaza namazı kılmaları efdaldir. Sünnet olmayan mutlak nafile ile meşgul olmaları ise haramdır. (Abdurrahman el Cezîrî, a.g.e., 1/491-492)
d. Hanefilere gelince: Üzerinde ister az, ister çok, kaza borcu olan kimselerin, gerek farz namazlarla birlikte kılınan revâtib sünnetlerini, gerek Peygamber (asm) Efendimizin kılınmasını tavsiye buyurduğu terâvih, teheccüd, tesbih, duhâ, tahiyyetü'l-mescid, evvâbîn... gibi diğer sünnetleri kılmaları, -bu yüzden kaza borçlarının ödenmesi gecikmiş olsa bile-, efdal görülmektedir. Sünnet olmayan mutlak nâfile namaz kılmak da haram veya mekruh olmayıp; câiz ise de bunların yerine kaza kılmak efdaldir. (Ahmıed b. Muhammed et-Tahtâvî, a.g.e., sh. 363; ibn Abidin, Reddu'l-Muhtar, 1/493, Bulak, 1272; el-Fetâvâl-hindiye, 1/125, Bulak, 1310; Abdurrahman el-Cezîrî, a.g.e., 1/491-492; Osmanlica Tahtâvî Tercemesi, 2/143; İst. 1285; Zühdü Paşa, el-Mecmûatü'z-Zühdiye, 1/131-132, İst., 1311; Hacı Zihni Efendi a.g.e., sh. 467; Hacı Muhammed Nehif Ef., İlaveli Enisü'l-abidin, sh. 67, İst., 1327; Ahmed Davudoğlu, İbn-i Abidin Tercemesi, 3/152, Ist., 1982; Ö.N. Bilmen, Büyük İslâm İImihali, sh. 183, İst.,) Hanefî mezhebinde muteber kaynak niteliği taşıyan ve bir kısmı isim, cilt ve sahife numaraları 15'inci dipnotta gösterilen fıkıh kitaplarında bu husus bu şekilde beyan olunmaktadır. Bu itibarla, kaza borcu olan kimselerin sünnet kılmalarının ahmaklık olduğu; bunların Allah katında makbul olmayıp boşa gideceği... gibi sözler, Hanefî fukahasının kaynak olarak kabul ettiği muteber eserlerde yer almayan mesnetsiz iddialardan ibarettir. Esasen, -yukarıda görüldüğü üzere- Şafiîler dışında diğer üç mezhebe göre de, kaza borcu olan kimselerin sünnet kılmaları câiz; Hanefîlere göre ise efdaldir. 4. Üzerinde "fâite" yani meşru bir mazeret sebebiyle vaktinde edâ edemediği namaz borcu olan kimselerin sünnetleri kılabileceği; üzerinde meşru mazeret olmadan terkedilen namaz borcu olanların ise, sünnet ve nafile kılamayacağı, çünkü fâite ile mazeretsiz terkedilmiş namazların kazasının aynı olmadığı... hususuna gelince: Sözlük anlamında "fevt", bir şeyi yapamadan vakti geçmek; "terk" ise, bir şeyi bırakmak, bir işten vazgeçip, onu kasden yapmamak demektir. Ancak, sözlük anlamları farklı olan bu iki kelime fıkıhta, namazla ilgili terim olarak, arada fark gözetilmeksizin, aynı anlamda, birbiri yerine kullanılmaktadır. Hemen bütün fıkıh kitaplarında "fâite" kelimesi, ister mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olsun, "vaktinde edâ edilmemiş olan namaz" anlamında kullanıldığı gibi, mesela Alaüddin es Semerkandî'nin "Tuhfetü'l-fukaha" adlı eserinde; (kaza namazlarında tertibin sukutu ile ilgili olarak) "Kim bir namazı terkeder, sonra bu fâiteyi hatırlar olduğu halde beş vakit kılarsa..." ve "Kim bir vakit namazı terkeder, sonra bu fâite hatırında olarak bir ay namaz kılarsa..." (Alaüddin es-Semerkandi, Tuhfetü'l-fukaha, 2/231-232, Beyrut, 1405/ 1984) gibi ifadelerinde, bu iki kelime arasında hiçbir mana ve hüküm ayrılığı gözetilmemiş; terkedilen namaza "fâite" denilmiştir. Bâbertî'nin "el-İnâye" adlı "Hidâye" şerhinde "... men fâtethü salâtün ev fevvetehâ amden..." (kim bir namazı kaçırır veya kasden geçirirse...) ibaresinde de, fevt kelimesi hem mazeret sebebiyle, hem de kasden vakti geçen namaz için kullanılmıştır. Esasen, vaktinde edâ edilmemiş olan namazlara "metrûke" (terkedilmiş) yerine "fâite" (vakti geçmiş) denilmesinin, -başka bir maksatla değil, sadece; Müslümanın namazını ancak bir özürle geçirmiş olabileceğine dair hüsnüzan sebebiyle olduğu, fıkıh kitaplarında beyan edilmektedir. (Alaüddin Haskefı, ed-Dürrii-1-münteka, 1/144 (Mecmeu'l-enhur kenarında) İst., 1328; ed-Dürrü'l-Muhtar 1/475 (Reddü'l-Muhtar kenarında); Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, a.g.e., 1/485; Hacı Zihni Ef., a.g.e., sh. 452)
5. Hem bir kaza namazına, hem de vaktin sünnetine olmak üzere bir namazın iki ayrı niyyetle kılınması ise, kaynak niteliği taşımayan (Necâtü'l-mü'minin ve benzeri) bazı ilmihal tipi kitaplar ile, bu kitaplardan nakiller yapan kişiler dışında, Hanefî müctehid ve fakihlerince câiz görülmemektedir. Bilindiği üzere, sünnet ve nafile namazların sıhhati için, mutlak namaz niyyeti yeterli ise de, farz ve vacip namazların sıhhati için, (söz gelimi, "bu günkü öğle namazının farzı..." veya "dünkü ikindinin kazası..." gibi) niyyette kılınacak namazın hem aslını, hem isim ve vasfını tayin şarttır. (İbn Hümam, a.g.e., 1/186-187; Ahmed Tahtâvî, a.g.e., sh. 179; Haskefi, ed-Dürrü’l-Muhtâr, 1/279-280; İbn Abidin, a.g.e., 1/279-280; Hacı Zihni Ef., a.g.e., sh. 84) Bu itibarla, sünnet veya nafile bir namazda, söz gelimi hem tahiyyetü'l-mescid, hem duha (kuşluk) gibi, iki ayrı niyyet câiz görülmekte ise de, -ister edâ, ister kaza olsun- bir farz namazda iki ayrı niyyet câiz değildir. Bu takdirde niyyet, bunlardan kuvvetli olana masruf olur. Mesela; aynı namaz için: a.Biri farz-ı ayn, diğeri farz-ı kifâye iki ayrı farz namaza niyyet, farz-ı ayn olan namaz için; b. Biri vakti girmiş, diğeri henüz vakti girmemiş iki ayrı namaza niyyet, vakti girmiş olan namaz için; c. Biri edâ, diğeri kaza iki ayrı farz namaza niyyet, -vakit müsait ise; kaza için; vakit dar ise, vaktin farzının edâsı için; d. İki ayrı vaktin kazasına niyyet, -kişi sahib-i tertib ise; ilk kazaya kalan için; (aksi halde bu niyyetin hükmü yoktur.) e. Hem bir nafileye, hem cenaze namazına niyyet, -nafile rükû ve secdeli kâmil namaz olması itibariyle; nafile için; f. Hem farz (mesela bir kaza namazı), hem de sünnet veya nafile bir namaza niyet, -İmam Ebû Yusufa göre; sadece farz namaz için geçerli olur. İmam Muhammed'e göre ise, sonuncusunda her ikisi içinde geçerli olmaz. (İbn Hümam, ' a.g.e., 1/187; İbrahim el-Halebî, Günyetü'l-mütemelli (Halebî Kebir), sh. 249-251, İst., 1325; Halebî Sağîr, sh. 121-122, Ist., 1309; İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-nezâir, sh. 39-43, Dımaşk, 1403/ 1983; el-Bahru'r-râik, 1/296-297, Beyrut, ts.; el-Fetâva'l-Hindiye, 1/65; Ahmet et-Tahtâvî, a.g.e., sh. 174; İbn Abidin, a.g.e., 295-296; Zihni Efendi, a.g.e., 84-86; Ö.N. Bilmen, a.g.e., sh. 118-119) Görüldüğü üzere bir kısmı dipnotta gösterilen en muteber kaynakların beyanına göre, "hem geçmiş bir namazın kazası, hem de vaktin sünneti" niyyetiyle kılınan bir namaz, İmam Muhammed'e göre, ne farz, ne sünnet, ne de nafile olarak sahih olur. İmam Ebû Yusuf a göre ise sadece farz olarak câiz olur; aynca sünnet veya nafile sevabı söz konusu olmaz. İki tane müctehidin bu konudaki ictihatları, böyle olunca, fakih bile sayılmayan "filan kişinin kitabında şöyle buyruldu" demenin, hiç bir anlamı yoktur. Şüphesiz, sünnet yerine kaza namazına niyyet ederek, sünnet namazlan terkeden Müslümanlar, günahkar olmazlar. Kıldıklan namazlar kaza olarak sahihtir. Ancak, sünnetlerin sevabından mahrum kalacakları gibi, -müekked sünnetlerin mazeretsiz terkinden dolayı- isâet (ihmal ile zarar vermek) etmiş olurlar. Ayrıca Hz. Peygamber (asm) in itâb (azarlama, darılma) ve tekdirine maruz kalırlar. (Bâbertî a.g.e., 1/13; Ebû Gudde, Takdimetu Fethi bâbi'l-inâye bi şerhi kitabi'n-Nükaye, 1/14-15, Haleb, 1387/1967) 6. Soruda söz konusu edilen hadis-i şerif, kısmen değişik senet ve lafızlarla, Buhari ve Müslim dışında bütün Kütüb-i Sitte' de, ayrıca Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Dârimî'nin Sünen'i ve Hâkim'in Müstedrek'inde rivâyet edilmektedir ki anlamı şöyledir: "Kıyamet günü, Müslüman kulun ilk hesaba çekileceği şey, farz namazdır. Eğer bunu tam kılmışsa, mesele yok. Aksi takdirde meleklere, 'Bakınız onun nafile namazları var mı?' denilir. Eğer nafilesi varsa, farz namazları nafilelerinden ikmal edilir. Sonra diğer farz ameller için de bunun gibi yapılır." (Ebû Davud, es-Sünen, 1/200 (Salat, 145, No: 8(i4), Kahire, 1371/1952; Tirmizi el-Camiu's-sahih, 2/270 (Salat, 188, No: 413), Kahire, 1356/ 1937; Nesâî, es-Sünen, 1/232 (Salat, 9) Kahire 1312; İbn Mâce, es- Sünen, 1/458 (İkame, 202, No: 1425), Kahire, 1372/1952; Darimî, es- Sünen, 1/313, (Salat, 91) Mısır, 1349; Hâkim, el-Müstedrek, 1/394 (No:966), Beyrut, 1411/1990) Görüldüğü üzere hadis-i şerifte, farz namazlardaki eksikliklerin, nafilelerden ikmal edileceği beyan olunmaktadır. Hadis şarihleri, ikmal keyfiyetinin hadis-i şerifin zahiri manasına da uygun olarak, "kılınmamış farz namazların nafilelerle tamamlanacağı" şeklinde olmasını da "edâ edilmiş olan farz namazlardaki âdâb, sünnet, huşu, dua ve zikirlerle ilgili noksanlarının ikmâli" şeklinde olmasını da ihtimal olarak zikrediyorlar. Ebû Bekr İbnü'l-Arabî, "Arîzatü'l-ahvezî" adlı Tirmizi şerhinde, "Bana göre, edâ edilmeyen farzların nafilelerle tamamlanması ihtimali, daha açıktır; çünkü hadisin devamında diğer farz ameller için de, bunun gibi yapılır, ifadesi bunu göstermektedir..." demektedir. (Azimabâdî, Avnü'l-mâbûd, 2/116, Delhi, 1322; Seharenfûri, Bezlül-mechûd, 5/136; Mahmud Muhammed es-Sübkî, el-Menhelü'l-azbi'l-mevrûd, 5/311, Mısır, 1394; Süyûtî, Zehru'r-ruba ale'l-Mücteba, 1/233 (Sünen-i Nesâî ile birlikte); Haşiyetü's-Sindi ala Şerhi'n-Nesâî Lis's-Suyûtû, 1/232-233 (Sûnen-i Nesaî ile birlikte); Beğavî, Şerhu's-Sünne, 4/159, Dimaşk 1390-1400/1970-1980; Haydar Hatiboğlu, Sünen-i İbn Mâce Tercemesi ve Şerhi, 4/248. İst., 1983) 7. İddialara mesnet gösterilen kitapların kaynak niteliğinde olup olmadığı ve bunlardan yapılan nakillerin ne derece doğru olduğu hususuna gelince; bu yazıdan, sanırım bu konuda bir kanaate varmak mümkündür. Bir örnek vermek gerekirse, Kudüs Kadısı Sakızlı Muhammed Sadık Efendi'nin "en-Nevadiru'l-fıkhıyye fi mezhebi'l-eimmeti'l-Hanefiyye" adlı gayr-ı matbu eserinden, İbn Nüceym'in: "Üzerinde kaza namazı olan bir kimsenin; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsının sünnetlerini, bu namazların kazalarına niyyet ederek kılarsa, sünnetleri terketmiş olur mu?” şeklindeki bir soruya cevaben "Hayır olmaz; çünkü sünnet kılmaktan maksat, şeytanın burnu sürtülmesi için, vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır..." dediği nakledilmektedir. Oysa, yukarıda (ve 20 numaralı dipnotta cilt ve sahife numaralan ile) gösterildiği üzere İbn Nüceym, "el-Eşbâh ve'n Nazâir" ve "el-Bahrü'r-râik" adlı kendisine ait kıymetli eserlerin her ikisinde de, en-Nevâdiru'l-fıkhiyye'de kendisine isnat edilen sözlerin tam aksini nakletmekte; bu anlamda hiçbir ifadeye yer vermemektedir. O halde bu sözler, yeterli araştırma yapmadan, mezkür kitaba dercedilmiş, asılsız bir isnattan başka bir şey değildir. Kaldı ki, ibn Nüceym büyük ve muhakkık bir fakih olmakla birlikte -fukaha arasındaki derecesi itibariyle- "tahric ve tercih ashabı"ndan bile sayılmamaktadır. Hükmü beyan edilmiş olan bir konuda, tahric ve tercih ehlinden olan fakihlerin bile müctehide muhalefeti söz konusu olamayacağına göre, farz-ı muhal, isnat edilen bu sözlerin kendisine ait olduğu sabit bile olsa, -yukarıda İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed gibi müctehidlerden nakledilmiş olan hükümler karşısında- ictihad yetkisini haiz olmayan bir fakihin sözlerine itibar edilemeyeceği aşikardır. (İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, 1/52-53; Ukûdu resmi'l-müftî (Mecmûatti'r-resâil içinde), sh. 11-12, İstanbul, 1325
Elhamdülillah gelenek hâline getirilen kurtuluş dini olan İslam'ın hakikatini tevhid eşliğinde uyanıyor insanlarımız. şahsiyetlerin, cemaatlerin, sufilerin, bakışı değilde Kur'an ve tevhidle öğrenmek lazım.
Bu nasil anlayis cemaat ve sufi bakisi nedemek tevhit kur an bakisi ne demek iki si bir birinden farklimiki. İslamin emri bakis acisi deyildir.Cemaat derken her türlü cemaat var ben ibadetini musluman olarak yapmak icin toplanan dinin Allah wmrine uymak icin ogrenmek icin bir araya toplanan lar icin soyluyorum bu insanlar kuran tevhit icin bakmiyormu fark koyan bizden deyildir. Kurani rasulullahin ogerettigibi yasadigi gibi anladigi gibi yasamiyorsa zaten sofideyildir. Zaten müslüman camaatide deyildir.
Hoca cuma sadece sehirlerde kilinir derken nufus olarak gibi anlatti ama baska hocalar sehirden kasit nufus degil islam devletinin nufuzu yani ser i kanunlari uygulaniyorsa koyde de kilinir diyor nufuz su iki kisi arasinda cikan bir ihtilafi koy muhtari ve koy imami birlikte cozmesi lazim deniyor
Hocam şöyle bı görüş var “Bir yerleşim biriminde, sadece dört kişi bulunsa bile, cuma namazı kılmak farzdır.” (Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 3/255) buyurmuştur. Buna göre, farzı eda edecek sayıda cemaatin bulunduğu köy, belde, şehir gibi büyük veya küçük tüm yerleşim birimlerinde kılınan cuma namazı sahihtir.Bu konuda daha kılınır veya kılınmaz diyen baya farklı görüşler var hangisine inanicaz dinden cikmiyormuyuz cuma namazı kılınmaz diyince çünkü farz olarak görünen bir ibadet . Ki bizim yaşadığımız şehirde şuan çok cemaat yok şehir merkezinde olmamıza rağmen halife fln da olmadığı için bu durum ne olacak zuhri ahir namazi zorunlu değil dien hocalar da var . Bizim dinimiz tek bir din değilmi ? Din tamamlanmış kuran tamamlanmıştır. Neden herkes aynı görüşte değil ? Her hoca her konuda farklı hüküm veriyor diyanetinde hocaların da birbirine uyumlu bir hüküm belirtmiyor hangisine inanicaz kafam karıştı iyice yanlış bir söz soylediysem affola . Cuma namazında peygamber efendimiz (sav) şeriat olmiyan yerlerde de kıldırdı dien bı hoca var . Bide biz imamı secmiyoruz devlet seçiyor hepsi de yemin ediyor bu konu ne olacak ?
Bu açıklamalardan sonra Cuma namazı şüpheli diyerek gitmeyen kişinin vebali kimin boynuna olacak. Bu tür açıklamalar sadece İslam ve Müslümanlara zarar vermektedir. Bu video bana hiç bir şey kazandırmadı. Elhamdülillah kaybımda olmadı. Cuma'ya nerede olursa olsun gideceğim, nerede olursa olsun Zührü ahiri kılacağım inşallah.
Müşriklerin ardında namaz olmaz! BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
ALLAH yâr ve yardımcımiz olsun dahili ve harici düşmanlarınıza fırsat vermesin Hâk Yolda zaferler nasip eylesin inşallah müflis 1 toplum olduk kimsenin umurunda değil sistem bizi curutu amaci buydu zate islam osmanli ruhunu imha etmek
Hoçam Müslümanların olmadıgı bir yerde ne yapmalıyız yani iş yerinde tagutu red eden tek kişi benm cumaya gidebilecegim bir yer yok ögle namazınımı kılacagız yoksa ne yapmalıyız
Selamünaleyküm Hocam.Hanifi mezhebine göre köy ve kasabalarda Cum'a farz değildir kılınmaz demistiniz.Ama hanife mezhebine göre en az üç kişiyle Cum'a namazı kılınabileceği söyleniliyor eğer bu doğruysa birbiriyle celişmiyor mu?
İmamlar müşrikler arkalarında namaz olmaz! BÖLÜM: 2 Ödevler ve Sorumluluklar Sadakat: Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.) Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki: "Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹ ★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir: "Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı: "Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."² --------------------------------------------- ¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57) ² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Cuma Namazı konusunda Şu ana kadar gördüğüm en cesur açıklama.Rabbim sayınızı arttırsın inşallah 👏👏👏
@@YunusEmre-db4pm en cesur en aptal yorum
@keremnar3947 aptal diyerek İslami ilimlerden ne derece uzak olduğunusu ifşa etmiş oluyorsunuz. Azıcık peygamber mücadelesini okuyun aptal kim anlayacaksın
@@keremnar3947 aptalca olan nedir ?
Utanmaz edebsizsin sen cahil sikisa sen daha iyisini söylesene. Annan baban seni senden zamaninda waz gecmis bence.
ALLAH razı olsun sizin gibi ehil hocaların sayısını artırsın
Hamd olsun Allah'a gerçeği tevhidi haykıran birini daha bulduğum 9:28 9:29 için çok şükür beni hidayete erdirdiği için Allah'a hamdolsun 😢
Ben de öyle yım
Gerçekten mi?
Allah senden razi olsun
Allah razı olsun hocam,
hakkı gizlemeyen sizin gibi hocaların Allah sayılarını arttırsın inşallah
Əmin
Allahu akbar❤ Tevhid tekrar gelsin
Rabbim sizin gibi hocaların sayılarını artırsın inşaallah Rabbim Teala din ve din ehline zarar verenlere fırsat vermesin amin.
Cuma kılmayın dediği için mi Allah razı olacak
Hocam Allah sizi hayırla mükafatlandırsın. Bu meseleyi en açık ve sade bir dille bizlere açıkladığınız için çok teşekkür ederim eksiğim vardı bu konuda bu bilgiyle de tamamlanmış oldu elhamdülillah
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki:
"Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹
★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir:
"Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı:
"Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."²
---------------------------------------------
¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57)
² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Bende eksik bilgimi tamamladım Teşekkür ederim hocam a
Hocam DUÂ'LARINA ÂMÎN'ler olsun teşekkür ederim c.ÂLLÂH razı olsun!🌹☝🤲
Tevhid ehli çoĝalıyor. Allaha hamd olsun
Tevhid ehli değil araplaşma çoğalıyor
Elhamdülillah
☝️
YALAN KONUŞUYORSUN.
IMAM KENDISI HUTBE HAZIRLAYABILIR SADECE MUFTULUGE BILGI VERIR. ŞU KONUDA HUTBEMI KENDIM HAZIRLAYACAGIM DIYE! HAZIRLAYAMAZ DIYE BIR ŞEY YOK. MUFTULUGUN HAZIRLAMASI IMAMLARIN KOLAYINA GELIYOR. AYRICA TEK MERKEZDEN OLMASI BOLGENIN AYNI KONUDA BILGI SAHIBI OLMASINI SAGLAR.
AYRICA
BU VATANDAŞ MARTAVAL OKUYOR. ULAN MEMLEKET 28 YIL DIKTATORLUGUN ICINDEN GELIYOR ŞAPKA IÇIN ADAMLAR ASILMIŞ EZANIN ASLINI OKIDUGU IÇIN ALIMLER ASILMIS BU DONEMLERDEN BU GUMLERE GELINMIS VATANDAŞ MABADINI YIRTIYOR
HASTIR KENDINO DEV AYNASINDA GOREM BEYNI CUCE IMAMI SAFI AZ BIR ZAMAN ISLAM IDARESINDE KALAN BÖLGEDE CUMA NAMAZI KILINIR DIYOR. YANI BU FETVAYA GÖRE YUNANISTANDA BULGARISTANDA SIRBISTANDA CUMA KILINIIR. BU GEREKSIZ E GÖRE TURKIYEDE KILINMAZ. HADI IMAMI SAFII INKAR ET KABUL ETME SIKIYSA! HOCALAR GELMIYORMUS SANA TENEZZÜL EDIP GELMEZLER DOGRUSUDA BU! SEN IKINCI YAŞAR NURI ZEKERIYA BEYAZ VAKASIN
Sapla saman bu olsa gerek hem darül harpte cuma kılınmayacak hem cumayı halife kıldıracak hemde kendileri mescidlerinde cuma namazı kıldıracak suphanallah bu nasıl bir kafa ya Rabbi, Necati Koçkesen abi neden Ömer Nasuhi Bilmen'i dinde hüccet olarak kabul ediyorsun bu dinin en hayırlısı benim zamanım ondan sonrakiler ve ondan sonrakilerdir diyor Allahrasulu s.a.v bakara suresinde sizde onların inandığı gibi inanmadıkça gerçek anlamda iman etmiş olmazsınız diyor sahabe, tabiin ve tebei tabiin nasıl inandı nasıl yaptı cumayı nasıl eda ettiler, Benden sonra halifelik 30 yıl sürecek hadisi ne olacak yada halifeler kureyştendir hadisi ne olacak fıkıh adı altında dinmi anlatıyorsunuz yoksa dinimi imha ediyorsunuz Allah'tan korkun sizden öncekilerin yoluna dönün sizden öncekiler ne ile ıslah oldularsa sonrakilerin ıslahıda onunla olur.
Rabbim ilminizi artirsın hocam ....malesef bu ulkede cumanin şartları nı oluşmadığından cuma namazınin farziyeti yok ancak insanlar cumayi kacırmayıp bir vakit farz namazı kılmadan ömrününü tamamlayıp ölüp gidenler var ..
Hocam Mükemmel Anlatin ben Daima Halis Bayuncuk Hocamizin Sohbetlerini Dinleyen biri olarak bu sohbet mükemmel olmus Halis Bayuncuk Hocamizdan daha derine giderek daha net bir sekilde anlatiniz hocam Allah cc sizden Razi olsun
O adami dinleme!
@@aerox58 sen kimi dinliyorsun söylede bende onu dinliyeyim.Bakaĺım hangisi gerçeği söylüyor.
Bu Millet M.kemal'ın getirdiği kanunlarından korktuğu kadar ,Tövbe Haşşa ALLAH dan o kadar korkmuyor ,Düşünun Hatip Ku-ran 'nın bir mealini okuyor,Okudugu Mealin Ucu M.kemal dokunuyor diye , hepsi Hatibe hücüm ediyor
Allaha inanmak ve onun kanunlarini kabul etmemek musrikliktir
Mesela bu millet M.Kemalin getirdigi hangi kanundan korkuluyor?
O senin kendi kuruntun iftira atmanın günah olduğunu da bilmiyorsundur.
@@IsmailCavdar-g4w ,Hangisi iftira söylesene
@@sebahaddinbaydar5142 Atatürk sayesinde ibadetini özgürce yapıyorsun namazını kılıyorsun bunlar laiklik sayesinde.atatürkün en büyük mücadelelerinden biride uyduruk dinle mücadeleydi.insanlar cahil olduğu için kandırmak çok basit şimdiki dincilerin yaptığı.
Allah razı olsun hocam rabbim sizin gibi hocaların sayılarını artırsın
😅
Selamünaleyküm ve Rahmetullahi ve berakethu hocan Allah senden razı olsun Türkiye deki cuma namazı ni en güzel şekilde ve en net şekilde anlatın anlayan anlar anlayan anlamaz
Harika bir insan nerede var böyle anlatan ben şimdi anlıyorum yıllar önce duymuştum ama önem vermedim işte bu gerçeği açıklıyor
Ve aleykümselam
Millete günaydın olsun biz kılmayınca bu kadar kişi bilmiyo sen biliyorsun diyorlardı...
Rabb'im sizden razı olsun hakkı söylediğiniz için
Selamün aleyküm, bu videoyu izleyip de farz olan cuma namazına gitmeyi bırakan kişiler tanıyorum, milletin ALLAHın evine gitmelerine engel olmayın. Bir konuyu anlatırken lütfen bütün büyük alimlerin görüşlerini araştırıp öyle video yapmanızı tavsiye ederim. Dinimiz sadece Ebu-Hanife mezhebinden ibaret değildir. Öyle olsa bile camilerdeki imamlar diyanet bakanlığından veya müftülükten atandığı için onlardan izinli olarak geliyorlar (cuma namazını kıldırma izni var anlamında)
Büyük İslam alimlerin çoğu yani Şafii Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre cuma namazının kabul olması için 4 şart var bunlar yerine getirilirse namazımız sahih oluyor; 1) vaktin girmesi 2) sayının tamamlanması 3) yerleşmiş bir şehir ya da köyde kılınması: köyün evleri kamıştan ya da çadırdan olsa bile o köydeki insanlar mukim olarak yani yaz kış o köyde yapıyorlarsa orada cuma namazı kılınmalı Ama mesela sürekli yer değiştiren göçebeler için cuma namazı farz değildir çünkü onlar sabit bir konum değiller sene boyunca sürekli intikal halindeler aynı durum yolculuk yapan biri için de geçerli.
4) namazdan önce iki hutbenin okunması.
* cuma namazından önce okunan 2 hutbenin sahih olması için 5 şart var; 1) vaktin girmesi 2) imamın hutbeden önce hutbe okuyacağına niyet etmesi 3) mukim bir yerde olması (yani insanları sürekli olarak yaşadığı bir yerde olması) 4) sayının tamamlanması 5) cuma namazını kıldırabilen imamın olması ( mesela erkek olmalı, buluğa ermiş olmalı, akli dengesi yerinde olmalı, yolcu olmamalı......gibi )
Bu saydığım şartların hepsi de şuanki camilerde var.
Ayrıca imam hazır hutbe okusun veya kendi yazsın okusun hutbenin doğruluğunu hiçbir şekilde etkilemez isterseniz hutbenin içermesi gereken hususlara bakın hiçbir engel bulamayacaksınız. Yorumum çok uzadı ondan ben yazmıyorum.
ALLAH hepimizi doğru yola hidayet etsin.
Saygılarımla,
Aleyküm selam, videoyu anlamamışsınız. Ben ise hoca değilim bu kadar açık olan bir videoyu daha nasıl açabiliriz bilmiyorum.
Cuma ille de kılınacak diye, bir durum yok. Şartları varsa kılınır yoksa kılınmaz.
Şeriatla yönetilmeyen bir ülke ise müslümanlara cuma kıldırmak için görevli tayin edemez. Yani cuma'nın şartları oluşmuyor.
Zaten yöneticilerin de şeriat gibi bir dertleri de yok.
Son olarak, " Demokrasi" sistemini öven hutbeler okutulamaz, bundan bahseden imamların arkasında durulamaz.
O yüzden videoyu izleyip cumaya gitmeyen insanlar varsa bir üzüntü duymayız.
Allah hepimizin ayaklarını hak yolda sabit kılsın.
Sizi ve derdinizi çok iyi anladım. İnşaallah siz de bizi anlarsınız.
@@davetul_islam
Hoca değilim diyorsunuz bu kadar önemli bir hususta paylaşım yapıyorsunuz demek istediğim dini bir paylaşım yapılacaksa bütün büyük alimlerin yorumunu araştırıp öyle yapılmalı.
İlle de cuma kılınacak diye bir şey yok mu???? Bu videonun başında okuduğunuz ayeti unuttunuz mu?? Çağrıyı duyduğumuzda gitmek zorunda değiliz mi diyorsunuz?
Hayır cuma namazına gitmek zorundayız hutbede elimizde olmayan bazı şeyler söylense bile ondan biz hesaba çekilmeyiz niyetimiz ALLAHın emrini yerine getirip ALLAHın rızasını almak. Efendimizin S.A.V. Bir hadisin başında der ki; Ameller niyetlere göredir......
Camiye gitmemek çözüm değil. Bu müslümanların ayrılmasına neden olur.
Hayır, Cumanın şartları oluşuyor ve görevli tayin etmek şart değil bunu büyük alimlerin çoğu söylüyor Şafii Maliki ve Hanbeli. Dolayısıyla çoğunluk ne diyorsa o yapılmalı dinimiz sadece Ebu-Hanife mezhebinden ibaret değildir. Sahabeler zamanında mezhepleşme yoktu zaten sonradan çıkan birşey.
Arkadaşlar dinimiz kolaylık dinidir yüsür dinidir, zorlaştırmayalım sıkmayalım. Camilere giderek ALLAH evini inşa edelim lütfen ALLAHın evlerini boş bırakmayalım.
Ve LÜTFEN dini anladığımız gibi yorumlamayalım büyük alimlerimiz nasıl yorumlamış onu araştıralım çünkü biz hiçbir şey bilmiyoruz.
Saygılarımla,
Hoca değilim derken, yorumları Necati Hoca yazmıyor anlamında söyledim.
Evet, cuma namazının şartları oluşmamışsa kılınmaz.
Diyorki eğer müslümansan camide kılma imam müslüman değil yok demokrat laik sen cumhuriyetci isen kıl çünkü onlarda sizden Diyanet kurumu laik demokrat ve cumhuriyetçi
@@necmettinali5380 ağzınıza sağlık hocam bunlar derdi başka
Allah sızden razi olsun
Allah s.t hocamızın elminə bərəkət versin.
Duasına da Əmin !
Rabbim böyle hocalarimizi arttırsın masallah
Allahuteala sen ve senin gibi doğruyu söyleyenlerden razı olsun
❤
Hocam gerçekten doğrulari süyliyorsun Allah razi olsun ne yaziki kütü yünetiliyoruz Allah uyanmayi nasip etsin
ALLAH RAZI OLSUN hocam putperestlik algımı yerle bir ettin içim çok rahat cuma namazına bakış açımı genişlettin ben cuma namazını eksik görüyordum yada bi değişikli var bi eksikli var gibi görüyordum doğru düşünüyormuşum usullere uygun kılınmıyormuş ALLAH sizin gibi hocalarımızı başımızdan eksik etmesin
Rabbimiz olan Allah sizi haqq yolda sabit etsin və bərəkətləndirsin əmin
İlk defa doğru bir hocaya rastladım Allah razı olsun
Doğru olduğunu nerden biliyorsun?
Böyle hocalarımız çoğalsın gerçeği konuşan allahın sınırlarını bize hatırlatanlardan Allah razı olsun.
ahir zaman bizi bitirdi kemalizim yıkılır umarımda rahat rahat gidelim Cumamıza
Allah razı olsun hocam şuan bulunduğum yerde tevhid ehli ve tağudu reddeden bir topluluk yok.. bu durumda öğle namazı kılıyoruz bu şekilde uygundur inşaallah
Böyle hocalar lazım ❤
Allah svt razı olsun hocam 🤲🤲🤲🤲😢😢😢😢😢😢
Helal sizin gibi imanlı cesur hocalara canım feda
Allah razı olsun hocam böyle delillerle açıklamanız ne güzel insanların hakkı duymaya çok ihtiyacı var
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki:
"Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹
★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir:
"Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı:
"Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."²
---------------------------------------------
¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57)
² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
ALLAH razı olsun hocam güzel bir açıklama yaptın
Selamu aleykum guzel acikliyorsunuz fakat cuma namazinda aranan sartlar gerceklesmiyor diye hic bir cemate katilmayan camiye cuma icin giden bazi genclerinde ayagini camiden kesmiş oldunuz bilhassa şahit oldugum cuma sartları gercekleşmedi diye cuma saati yatanlar camiye gitseler dahamı zararlı
İnsanlar uyanacak gerçek dini öğrenecekler diye korktun mu tröl
Müslüman .ALLAHA en sevimli amel olan zamanında namaz kılmayı bırakıp yatmayı tercih ediyorsa , takva ne durumdadır tahmin edemiyorum
Selamun aleykum iletişim nosu alabilirmiyim
Bugün haktan 1 cm uzaklaşırsan ilerde o km olur! Hz Ömer'in bir sözünü hatırlatmak isterim dinini zi öğrenin yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz ne yani hoca gerçekleri konuşmasınmı nasıl din yaşayalım Allahın ve Rasûlü'nün emrettiği gibi olmasınmı gerçekleri öğrendikten sonra camiden ayağını kesip dinide yaşamıyorsa ona göremi şekle sokalım dini
Ve aleykümselam al oku bak kılınır mı? BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Hocam Allah senden razı olsun Yüce RABBİM ilmini artırsın.
Gerçeği korkususuzca anlattığın için teşekürler ederim hocam.
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki:
"Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹
★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir:
"Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı:
"Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."²
---------------------------------------------
¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57)
² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Deyirsiz ki özümüz yigisib seçib wila bilersiz niye siz yığılıb qilmirsiz
EGEMENLIK HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ YANLIZCA VE YANLIZCA ALLAH SUBHANA VE TEALA YA AİTTIR
Doğru diyorsun hocam, çünkü kitaba göre konuşuyorsunuz müslümanım diyen, dine uygun yaşar, her işini o na uygun yapar, gerçekleri anlatan hocalarımızdan Allah'ım razı olsun amin. 🤲🏻
Niyet ettim ALLAH'ım senin rızan için cuma namazını kılmaya. ALLAH' U EKBER. (estağfirullah el azim el kerim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etûbu ileyh. Anlamı : Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim.)
Rabbimin rızasını kazanmak için devam İNŞAALLAH.
BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Hoca haklı, Allah in dedigini direk cesurca söylemek lazim
Allah razı olsun kitabın tam ortasından doğruyu söylemişsin
Tevhid ehli olanlar şu soruya da cevap versin Allah'ın emrettiği bir ibadeti hangi müctehid iptal ederek geçersiz ya da gereksiz kılar.
allah hırsızın elini kesin diyor,kessene hadi.zina edeni recm edin diyor etsene göreyim.bunlar allahın emri değil mi.bazı işler devlet ile ilgilidir islam devleti yapar zaten konu da bu.
@@cankaplan2152 sapla samanı karıştırma. Namazı devlet kılmaz topluma açık bir mekanda 3 müslüman varsa çoğuldur, namazı kılacaksın.
Kadını geri plana atan cahili devrinden kalan emevilerdir yada meshepciler savaşı yuzundendir.ey iman edenler deyince kadinida kapsıyor .kadının koleligi kalkmamış oluyor.heralde .
Hazreti Yusuf putperest mısırda maliye bakanı ise ne diycez @@cankaplan2152
Al oku belki anlamak istersin! BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Sağolsın Hocam ALLAH razı olsun. Birde Vakit Namazının Camide kılılınıp kılınmadığını söylesen memnun oluruz.
Yoo onuda bahçede kıl camilere gerek yokki zaten
Kılınmaz! Cevabı okuyunuz BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
61escodopru söylüyorsunuz! BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Ya arkadaş şu herife bi sormak lazım dünyanın hangi bir köşesine bir halife yetiştirelim. Bu bir
ikincisi cumayı her şehir ve her camide her köyde kılınan namazlar tüm ulemanın görüşüne göre sahihdir doğrudur sen ne bu milletin kalbine şüphe sokmaya çalışıyosum yani bu konuda icmai ümmet vardır.
Rabbim cumalarımızı kabul eylesin
Kardeş sen hangi dine inanıyorsun bilmiyorum ama imanın geçersizdir cuma namazı şeriat namazı devlet namazı güç gösterisidir sen kıldığın imamın akidesini biliyormusun tevhidine şahit oldunmu?
@@muhammetali2757 beyefendi anlaşılan senin usuliddin bilgisine ihtiyacın var vesselam
Peki? Müşriklerin arkasında namaz kılınır mı? BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Ağzına yüreğine sağlık hocam bizi aydınlattığın için
❤ Allah u Ekber. 14:58
Allahu Ekber işte tevhid ehlinin farkı allah razı olsun hocam
Bizim köyde her mahallede camii var en az üçünde cuma kılınıyor kılmayıp ilçeye mi gidelim gitmesek bize farz olmuyormu
Hocam askerlik durumu ile ilgili derslerinizi bulamadim varsa bilen kardesler askerlik durumu icin hocanin dedigini link atabilirmi askerlik durumu hakkinda görüşleri nelerdir
Abicim nahl Sûresi 36. Ayetinde Allah şöyle buyuruyor, Andolsun ki biz her ümmete Allah'a ibadet edin tağuttan kaçının diye bir Resul gönderdik diyor. Tağut Kanun yapan Allah'ın kanunlarını hiçe sayan kişilere tağut denir. Araf suresi 54. Ayetinde yönetmek emretmek Allah'a aittir diyor. Komutan sana emir veremez. Karşısında esas duruşu yapıyorsun. Kesinlikle askerlik yapmaman gerekiyor.
@@selmankotluk9363 bu nasıl kafa
@@Thecaptain6 nasıl mı bir kafa? Kur'an'ı Kerim'e inancın varsa Nisa Sûresi 76. Ayet
İnananlar Allah yolunda savaşırlar.
İnanmayanlar tağut yolunda savaşırlar. Kuran'a inancı olan bunun ne demek olduğunu anlar.!
@@selmankotluk9363o zaman az gururlu ol da devletine düşman olduğun ülkede yasama, terket. Askerler tağut icin değil, zorunluluk olduğu icin askere gidiyor. Size gore askere gidilmez okula gidilmez turk bayragı benimsenmez. Askere gitmiyek de hapse mi girek? Ülkemizin bayrağını red mi edek? Çocuklarimizi okula gondermezsek ülkeyi dusmanlardan ve suçlulardan koruyacak olan asker, polis nasıl yetisecek? Anan hastalansa ananı tedavi edecek doktor nasıl yetisecek? Mahkemeye başvurmazsan birisi sana saldirdiğinda cezasini kim verecek?
Görüyorum ki iman etmenin ilk şartı aklını yitirmek.
Allah razı olsun
Hocam Allah ömrünûze bereket versin inşallah 🤲
Selamun aleykum hocam ben Kırklareli lüleburgaz da yaşıyorum. Cuma namazini mecburen memur imamlarin arkasinda kilacam. Oyuzden nasil kilman gerekiyor.
Mecburluk durumu yoktur. Cuma'nın şartları yerine gelmezse vakit namazını kılarsınız.
@@davetul_islam yani cuma yi kildiktan sonra zuhri ağır ve vaktin sünnetini mi kilayim. Öyle yapiyorum.
Zühri ahır kılmalıyız.
Ve aleykümselam güzel kardeşim BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. Müşriklerin arkasında namaz olmaz!
ben önceleri bir yorum yaptım sonra siz o yoruma beni yanlış anlayarak hak etmediğim bir muamele ile bana cevap verdiniz. sonra ben yanlış anlaşıldığımı size izah edip sizden ümmetin gençleri için çözümler istedim. ama bir türlü size yanıt oluşturduğumda yanıtım kaydolmadı. beni engellediniz mi anlamadım.
Hayır, biz kimseyi kolay kolay engellemiyoruz.
Hakkınızı helal edin, yorumlar çok olunca gözden kaçıyor.
Delil okuyun BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.kesin delil
SAYIMIZI ANCAK ALLAH BİLİR ALLAH SAYIMIZI ARTIRSIN TEVHİDDEN AYIRMASIN ALLAH HUTAALA AYAĞIMIZI HERZAMAN SABİT KILSIN AMİN ECMAİN İNŞALLAH
Allah razı olsun hocam Eee hocam ozaman Türkiye de cuma kılan herkes diyanetin imamının arkasında hepimiz dinsiz imansız nikahsız olduk ne olacak şimdi veyahutta neyapmamız gerekiyor 😢
Biz cuma kılan dinden çıkar mı dedik kardeşim?
@ beki kardeşim diyanetin imamı neyin üzerine yemin ediyor ettiği yemin şirk e geliyorsa Allahın iman esasına zıt oluyorsa islam hukukuna göre imanı gitmiyormu nikahı bozulmuyormu birde biz yıllarca bu imamların arkasında namazlar kıldık ona istinaden söyledim selametle birde kardeşim hocanın konuşmasında dakika 13,58-14,53 birdaha dinle selametle
Maalesef 😢 BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
La ğalibe illallah
Esselamu aleyküm hocam camide diyanetin gönderdiği imama uyup vakit namazı kılınırmı
Allah'ım sizin gibileri başımızdan eksik etmesin Rabbim bizlere de anlayıp ve yaşamayı nasip etsin
Rabbim sizden razı olsun Hocam
ALLAH Müselmanlara bereket ehsan etsin ALLAHUME AMİN ☝️🤲
Amin inşallah
Ağzınıza sağlık hocam güzel bir sohbet olmuş.
Vatandaş olarak ne yapalım?? 5 vakiti elimden geldigimce kılmaya çalışıyorum. Cuma namazı konusunda ne yapalım. Hayırlı günler
kılma kardeşim farz değil 3 5 arkadaşın varsa cemaat yapin sistemin camilerin gitmeyin
Bu kişiyi dinleme kardeşim
Delil oku BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.😮😢😮
@@Kevserenismüşrik imamların arkasında mı? Kılacaksınız! BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.😢😮😢
Hocam doğru söylüyor Allah CC razı olsun
HANGİ ŞEHİR DE YAŞIYORSUN UZ hocam Ankara da cuma namazi kıldıran warmi allah rızası için kıldıran
Niğde ilinde yaşıyoruz kardeşim, illaki vardır ama biz bilmiyoruz, araştırıp bulun inşallah.
@@davetul_islam diyanete baglı olmayan bir imam var sofi bu imam bunun Arkasında namaz kılmak caiz mi hocam
@@musticam-hs1ifsakın ha sofilerfen uzak dur
Allah razı olsun hocam Rabbim sizin gibilerin sayısını artırsın inşAllah
Kalbleri yönlendiren AllAH IM ,Kumtaneleriden Fazlaasiyla Salatü Selam osun Having HZ,Muhammede
Allah razı olsun ❤
Selamün aleyküm hocam tehecüt namazı nasıl kılınır birde sizden bir ilmihal kitabı
almak istiyorum
ua-cam.com/video/FixanCkO4m0/v-deo.htmlfeature=shared
İlk cuma namazı kılındığında islam devleti varmıydı? Devlet nerdeydi o zaman
İlk medinede kılındı peygamberimiz güçlendi cemaat oldu öyle kıldı mekke de kılmadı
Cuma namazı devlet namazıdır hilafetin şeriatın olmadığı yerde cuma kılınmaz bugünki kılınan namaz Atatürk namazıdır laik devlet namazıdır
@@Ismail-ve1geCuma namazı ile ilgili ek ilave daha kapsamlı isteyene deliler verebilirim inşallah ama çok uzun
@@Ismail-ve1geSen kılma birader. Kılanların da vebaline girme.
@@Ismail-ve1gecuma namazin sartlarinda biri de seriat ile idare edilen kanunlarin kur an oldugu bir yer olmasi lazim ama boyle bir ortam yok diye cuma namazi terk edilmez musluman cema at kendi icinden bir imam secer ve yine cuma namazi ni kilar
Hocam Almanyada nerede cuma namazı kılalım hep diyanette bağlı yada Arabların camını var, ne yapalım
Hocam Rabbim geçmiş lerinize rahmet etsin. Sindende razı olsun. Sağlıklı nice uzun ömürler nasip etsin inşallah.
Necati hocamızı tanımak isterim tahsili görevi vb
Hayizli kadınlar namaz kılar oruç tutabilir diyen prof hocalar var örnek mehmet okuyan
Fitne,inanmayin,lutfen
Şu başımızdaki lider için düşünceniz nedir açıklarsanız memnun olurum
Oy kullanmak vacip mi videomuzu izleyebilirsiniz.
Kâfirdir
Helal olsun hocam bugüne kadar ben bukonuyu hep anlatıyordum ama bana gülüp geçiyorlardı kalbimde olanı dostogru sen amlatin tesekur ederim
Kuranda sen ayetten bahsederken gulup gecenlerden bahseder.bal onlar kim
@@oguzhan4840İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki:
"Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹
★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir:
"Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı:
"Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."²
---------------------------------------------
¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57)
² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Kılmamak için bahsne mi buldunız
Soruma cevap verirseniz çok sevinirim, diyanet imamı arkasında cuma namazı kılınır mı?
Videoda açıkça anlattık.
Kılınmaz! Delil BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Allah razı olsun hocam güzel açıklamış sin
Namazın kazası yoktur. Vakitli ibadettir. Vakti dışında kılınan namaz , nafile namazdır.
Kaza namazı, bilerek kılınmayan farz ve vacip namazlar kaza edilir mi?
Namaz, dinimizin ifâsını emrettiği ibadetlerin en önemlisidir. Kelime-i şehâdetten sonra, İslâm binasının üzerine kurulduğu beş esastan birincisidir. Akıllı ve erginlik çağına ulaşan her Müslümana, istisnasız farzdır. Farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Terkedilmesi ve -geciktirmeyi câiz kılan meşru bir mazeret bulunmaksızın- vaktinde edâ edilmeyip, kazaya bırakılması, en büyük günahlardan biridir. Bu itibarla, her Müslümanın beş vakit namazını vakti içinde edâ etmesi; geciktirmeyi caiz kılan meşru bir mazeret olmadıkça, hiçbir vaktin namazını kazaya bırakmaması gerekir.
Bilindiği üzere, beş vakit namaz ve Ramazan orucu gibi, edâsı belirli vakitlere bağlanmış olan ibadetlerde, hem ibadetin ifası, hem de emrin belirlenen zaman içinde yerine getirilmesi olmak üzere iki ayrı mükellefiyet söz konusudur. Bu tür ibadetleri, dinimizin tayin ettiği vakti içinde eda edenler, her iki mükellefiyeti birden yerine getirmiş olurlar. Vaktinde edâ etmeyip, daha sonra kaza edenler ise, bu iki sorumluluktan sadece birini yerine getirmiş olurlar.
İslâmî hükümlere göre, hiç kimse gücünün yetmediği bir şeyi ifâ ile mükellef olmaz ve bundan dolayı sorumlu tutulmaz. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de (Bakara Sûresi, âyet : 286): "Allah kişiyi ancak gücünün yettiğinden sorumlu tutar..." buyrulmuştur. Bu itibarla, bir ibadeti meşru bir mazeret sebebiyle vakti içinde edâ edemeyip, daha sonra kaza eden kişi dinen sorumlu olmaz. Fakat meşru bir mazeret olmadığı halde namazlarını vaktinde edâ etmeyenler, daha sonra bunları kaza etmekle emri, vakti içinde yerine getirmeme sorumluluğundan kurtulmuş olmazlar. Bu gibilerin ayrıca tevbe ve istiğfarda (günahlannın affı için niyazda) bulunmaları ve bu sorumluluğu telâfi edecek iyi işler ve nâfile ibadetler yapmaları gerekir. (Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvi, Hâşiye ala Merâlcı'1-felah, sh. 358. İst., 1985; Alaüddin el-Haskefi; ed-Dürrii'1-münteka, 1/144, İst., 1328; a. mlf., ed-Dürrü 1 muhtâr, 1/485 (Reddü'1-muhtar kenarında). Bulak, 1272; İbn Abidin, Reddü 1-Muhtar, 1/485, Bulak, 1272; H. Zihni Efendi, Nimet-i İslâm (Kitabü s-salat), sh. 453, İst., 1326; Haseneyn M. Mahlûf, Fetavayı Şer'iyye, 1/242-243, Kahire, 1391/1971.)
Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur:
"İyilikler kötülükleri (günahları) giderir." (Hûd, 11/114)
Namazın terki için, dinimizde hiçbir mazeret yoktur. Geciktirilmesi (kazaya bırakılabilmesi) için dinin meşru saydığı mazeret ise, unutma ve uyku gibi şuur dışı haller ile, o anda (vakti içinde) edâ edebilme imkanının bulunmayışından ibarettir. Söz gelimi, Ramazan'da seferde veya savaşta olan bir kimse, -oruç tutma imkanı olsa bile- orucunu kazaya bırakabilir; bundan dolayı günahkâr olmaz. Fakat edâ imkânı varsa fiilî savaş hali bile, namazı kazaya bırakmayı meşru kılan bir mazeret değildir. Çünkü namaz, kişiye daima ilahî mürakabe altında bulunduğunu hatırlatarak, onu her türlü kötü davranıştan koruduğu gibi; her durumda kolayca edâ edilebilen bir ibadettir. Abdest alamayanın teyemmümle, ayakta duramayan veya oturamayanın yattığı yerde, sadece başı ile ima ederek namazını edâ etmesi müınkündür. O halde, aklı başında ve edâ imkanı olan bir Müslümana namazı kazaya bırakmak için meşru bir mazeret, söz konusu değildir. Bu itibarla, bir namazı kaza etmekle borç ödenmiş olursa da, mazeretsiz vaktinde edâ etmemenin sorumluluğu kalkmış olmaz.
Şimdi, konu ile ilgili bu girişten sonra, soruda belirtilen hususların açıklanmasına geçebiliriz.
1.
Bir Müslüman namazını, ya uyku, unutma, dalgınlık... gibi dinen meşru sayılan bir mazeretle; veya mazeretsiz olarak geçirmiş olabilir. İster mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olarak, her ne şekilde olursa olsun, namazını vaktinde edâ etmemiş olan bir kimsenin, onu kaza ederek, borcunu ödemesi gerekir. Ancak, meşru bir mazeretle vaktinde kılınmamış bir namaz, ilk fırsatta kaza edildiği takdirde, her hangi bir sorumluluk söz konusu olmaz. Nitekim Rasûlüllah (asm) şöyle buyurmuştur:
"Her kim bir namazı unutur veya ondan gaflet edip uyuyakalırsa, onu hatırladığında hemen kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur..." (Buhari, es-Sahih, 1/148 (Mevâkit; 37) İst., 1315; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/26-27, Kahire, 1380/1961; Mansur Ali Nâsıf, et-Tâcü'l-câmi, 1/147, Kahire, 1381/1961; Tecrid Tercemesi, 2/537 (Hadis No: 354), Ankara, 1975)
Şüphesiz mazeret sayılan uyku, namaza kalkmamak üzere yatıp uyumak değildir. Namazı geçirmeme azmi ile gerekli tedbir alındğı halde uyanamamak veya uyuyup kalmaktır. Nitekim Rasûlüllah (asm) Efendimiz, bir gece seferinde son derece yorulmuş olan ashabına, ancak içlerinden birini kendilerini namaza uyandırmak üzere görevlendirdikten sonra istirahat için izin vermiş, fakat herkes uykuya dalınca, görevli de uyuyuvermiştir. Konu ile ilgili rivayetlerden, bir kaç defa tekerürü muhtemel bulunan bu olayda, Rasûlullah (asm) sabah namazını güneş doğup yükseldikten sonra, yine cemaatle kıldırmıştır. (Buhari, a.g.e., 1/148 (Mevakıt, 35); Şevkânî, a.g.e., 2/29; M. Ali Nâsıf, a.g.e., 1/147, Tecrid Tercemesi, 2/252-260 (Hadis No: 226) ve 2/532 (Hadis No: 352).)
Hendek savaşında da zor bir gün Rasûlüllah (asm) ve ashabı, öğle, ikindi ve akşam namazlarını vaktinde kılma imkanı bulamamışlar; bu üç vakti, yatsı namazından önce tertip üzere, cemaatle kaza etmişlerdir. (Buhari, a.g.e. 1/148 (Mevâkıt, 38) ve 3/233 (Cihâd, 98) ve 5/48 (Meğâzî, 29); İbn Hümam, Fethu'l-Kadir, 1/349, Bulak 1315; Zeyleî, Nasbü'r-râye, 2/164, Beyrut, 1393/1973)
Görüldüğü üzere, meşru mazeretlerle vaktinde edâ edilemeyen namazlann daha sonra kaza edilmesi Rasûlüllah (asm)'in kavlî ve fiilî sünnetiyle sabittir. Mazeretsiz terkedilmiş namazların kaza edilip edilemeyeceğine gelince:
2.
Kasden namazı terketme günahının, kaza ile telâfisinin mümkün olmayacağı, esâsen Rasûlüllah (asm)'in bu konudaki söz ve uygulamalarının hep mazeret sebebiyle vakti geçirilmiş namazlarla ilgili olduğu düşüncesinden hareketle, sahabeden Hz. Ömer, oğlu Abdullah, Sa'd b. Ebî Vakkas, İbn Mes'ud, Selman Fârisî ve tâbiundan el-Kasım b. Muhammed, Muhammed b. Sîrin, Mütarraf b. Abdillah, Ömer b. Abdilaziz, Büdeyl b. Meysere ve Sâlim b. Ebi'l-Ca'd ile Dâvud ez-Zâhîri, İbn Hazm ve İbn Rüşd gibi Zâhiri mezhebi müctehit ve fakihleri, kasden terkedilmiş olan namazların kaza edilemeyeceği görüşünde iseler de (Aynî, Umdetü'l-kari, 2/602, İst., 1308; ibn Hazm, el-Muhallâ, 1/238, Beyrut, 1352; Şevkânî, es-Seylü'l-cerrâr, 1/289, Beyrut, 1405/1985; Tecrid Tercemesi, 2/538-539) başta dört mezheb müctehid ve fakihleri olmak üzere İslâm âlimlerinin cumhuruna (çoğunluğuna) göre, edâsı farz olan namazların, mazeretsiz (kasden) terkedilmiş de olsa, kazası da farzdır. (Aynî a.g.e., 2/206; Abdurrahman el-Cezîrî, el-Mezâhibu'l-erbea, 1/488, Kahire ts., Tecrid Tercemesi, 2/538-539)
Cumhur bu hükme mesnet olmak üzere:
a. Hadis-i şeriflerde unutma, uyku gaflet... gibi, şuur dışı haller sebebiyle vakti geçirilen namazların kazası emredildiğine göre, mazeretsiz terkedilen namazların kazasının evleviyetle gerekeceği, (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27; Mansur Ali Nâsıf, a.g.e., 1/147; Tecrid Tercemesi, 2/539)
b. Hadis-i şeriflerde yer alan "nisyan" (unutma) kavramının, kasden terketmeyi de ifade ettiği; çünkü bu kelimenin, ister zuhûlen, ister kasden olsun, (Tevbe Sûresi, âyet: 67 ve Haşr Sûresi, âyet: 19 da olduğu gibi) mutlak "terk" anlamında da kullanıldığı, (Aynî, a.g.e., 2/608; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27)
c. Yine unutma veya uyku gibi şuur dışı haller sebebiyle geçirilen namazlann kazası ile ilgili hadis-i şeriflerde yer alan "Onun bundan başka keffareti yoktur." ifadesinin, mazeretsiz olarak namaz vaktini geçirenlere de delâlet ettiği; çünkü mazeretle vakti geçirmiş olanlar için günah olmadığından, keffaretin de söz konusu olamayacağı; (9 Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27)
d. Namazı kasden terkedenlerin de, Cenab-ı Hakk'ın emrine muhatap olmaları dolayısıyla, onlar üzerine de namazın borç olduğu; borcun ise ancak ödenmekle zimmetten düşeceği; (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27-28; es-Seylül-cerrâr, 1/289) nitekim Rasûlüllah (asm)'in de: "Allah'a olan borç, ödenmeye en lâyık olandır." buyurduğu; (Buhari, a.g.e., 2/240 (sıyam, 42); Müslim, es-Sahih, 2/804 (Sıyâm, 154-155 No: 1147) Kahire, 1374/1955)
e. Namazın edâsı ile ilgili emrin, edâ edilmediği takdirde kaza için de emir sayılacağı, çünkü emirle vacip olan şey, edâ edilmedikçe emrin hükmünün devam ettiği... gibi delillere dayanmışlardır. (Aynî, a.g.e., 2/608; Şeyhzâde Abdurrahman b. Muhammed, Mecmeu'l-enhur, 1/144, İst., 1328; Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, Haşiye ala Merâki'l-felâh, sh. 357-358)
Görüldüğü üzere, meşru mazeretlerle terkedilen namazlar gibi, mazeretsiz olarak vaktinde edâ edilmemiş olan farz ve vacip namazların da kaza edilmesi gerektiği görüşü, delil yönünden daha kuvvetlidir. Ancak İslâm müctehid ve fakihlerinin, ittifaka yakın derecede büyük çoğunluğuna göre, hangi sebeple olursa olsun vaktinde edâ edilmemiş olan farz ve vacip namazların kazası fevridir; geciktirilmemesi gerekir. Bu sebeple günlük iş ve ibadet saatleri ile yemek, uyku, dinlenme... gibi hayatî ihtiyaçların karşılanması için geçen zamanlar dışında kalan bütün boş vakitlerde devamlı olarak kaza namazı kılınarak, borcun bir an önce bitirilmesi gerekir. (Aynî, a.g.e., 2/602; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/28; Abdurrahman el Cezîri, a.g.e., 1/491)
3.
Kaza namazlarının gecikmesi açısından, kaza namazı borcu olan kimselerin nâfıle ve sünnet namazlara vakit ayırıp ayıramayacağı konusu, mezhepler arasında ihtilaflıdır.
a. Şâfiî mezhebinde, kaza borcu olan kimselerin günlük farz namazlar dışında, ister beş vaktin farzı ile birlikte kılınan sünnetler, ister terâvih, teheccüd... gibi diğer sünnet ve mutlak nâfileler olsun, kaza borcunu tamamlamadıkça, sünnet ve nafile kılarak kaza namazlarını geciktirmeleri haramdır.
Ancak bu hükmün anlamı, diğer boş zamanları değerlendirmeyip, sadece sünnet yerine kaza kılarak borçların tamamlanması değil; kaza borcu olan kimselerin, sünnet kılacak kadar zaman bile kaza borçlarını geciktirmelerinin câiz olmadığıdır.
b. Mâlikîlere göre de, günlük farz namazlar ile sabah namazının sünneti, vitir, bayram ve tahiyyetü'l-mescid dışında sünnet veya nafile ile meşgul olarak kaza namazını geciktirenler, günah işlemiş olurlar.
c. Hanbelilere göre ise, bu durumda olan kimselerin, gerek beş vakitte farzla beraber kılınan sünnetleri, gerek bunlar dışındaki diğer sünnetleri kılmaları câiz ise de, borcu çok olanların, sabah namazının sünneti müstesna; bunların yerine de kaza namazı kılmaları efdaldir. Sünnet olmayan mutlak nafile ile meşgul olmaları ise haramdır. (Abdurrahman el Cezîrî, a.g.e., 1/491-492)
d. Hanefilere gelince: Üzerinde ister az, ister çok, kaza borcu olan kimselerin, gerek farz namazlarla birlikte kılınan revâtib sünnetlerini, gerek Peygamber (asm) Efendimizin kılınmasını tavsiye buyurduğu terâvih, teheccüd, tesbih, duhâ, tahiyyetü'l-mescid, evvâbîn... gibi diğer sünnetleri kılmaları, -bu yüzden kaza borçlarının ödenmesi gecikmiş olsa bile-, efdal görülmektedir. Sünnet olmayan mutlak nâfile namaz kılmak da haram veya mekruh olmayıp; câiz ise de bunların yerine kaza kılmak efdaldir. (Ahmıed b. Muhammed et-Tahtâvî, a.g.e., sh. 363; ibn Abidin, Reddu'l-Muhtar, 1/493, Bulak, 1272; el-Fetâvâl-hindiye, 1/125, Bulak, 1310; Abdurrahman el-Cezîrî, a.g.e., 1/491-492; Osmanlica Tahtâvî Tercemesi, 2/143; İst. 1285; Zühdü Paşa, el-Mecmûatü'z-Zühdiye, 1/131-132, İst., 1311; Hacı Zihni Efendi a.g.e., sh. 467; Hacı Muhammed Nehif Ef., İlaveli Enisü'l-abidin, sh. 67, İst., 1327; Ahmed Davudoğlu, İbn-i Abidin Tercemesi, 3/152, Ist., 1982; Ö.N. Bilmen, Büyük İslâm İImihali, sh. 183, İst.,)
Hanefî mezhebinde muteber kaynak niteliği taşıyan ve bir kısmı isim, cilt ve sahife numaraları 15'inci dipnotta gösterilen fıkıh kitaplarında bu husus bu şekilde beyan olunmaktadır. Bu itibarla, kaza borcu olan kimselerin sünnet kılmalarının ahmaklık olduğu; bunların Allah katında makbul olmayıp boşa gideceği... gibi sözler, Hanefî fukahasının kaynak olarak kabul ettiği muteber eserlerde yer almayan mesnetsiz iddialardan ibarettir. Esasen, -yukarıda görüldüğü üzere- Şafiîler dışında diğer üç mezhebe göre de, kaza borcu olan kimselerin sünnet kılmaları câiz; Hanefîlere göre ise efdaldir.
4.
Üzerinde "fâite" yani meşru bir mazeret sebebiyle vaktinde edâ edemediği namaz borcu olan kimselerin sünnetleri kılabileceği; üzerinde meşru mazeret olmadan terkedilen namaz borcu olanların ise, sünnet ve nafile kılamayacağı, çünkü fâite ile mazeretsiz terkedilmiş namazların kazasının aynı olmadığı... hususuna gelince:
Sözlük anlamında "fevt", bir şeyi yapamadan vakti geçmek; "terk" ise, bir şeyi bırakmak, bir işten vazgeçip, onu kasden yapmamak demektir. Ancak, sözlük anlamları farklı olan bu iki kelime fıkıhta, namazla ilgili terim olarak, arada fark gözetilmeksizin, aynı anlamda, birbiri yerine kullanılmaktadır. Hemen bütün fıkıh kitaplarında "fâite" kelimesi, ister mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olsun, "vaktinde edâ edilmemiş olan namaz" anlamında kullanıldığı gibi, mesela Alaüddin es Semerkandî'nin "Tuhfetü'l-fukaha" adlı eserinde; (kaza namazlarında tertibin sukutu ile ilgili olarak)
"Kim bir namazı terkeder, sonra bu fâiteyi hatırlar olduğu halde beş vakit kılarsa..." ve "Kim bir vakit namazı terkeder, sonra bu fâite hatırında olarak bir ay namaz kılarsa..." (Alaüddin es-Semerkandi, Tuhfetü'l-fukaha, 2/231-232, Beyrut, 1405/ 1984)
gibi ifadelerinde, bu iki kelime arasında hiçbir mana ve hüküm ayrılığı gözetilmemiş; terkedilen namaza "fâite" denilmiştir. Bâbertî'nin "el-İnâye" adlı "Hidâye" şerhinde "... men fâtethü salâtün ev fevvetehâ amden..." (kim bir namazı kaçırır veya kasden geçirirse...) ibaresinde de, fevt kelimesi hem mazeret sebebiyle, hem de kasden vakti geçen namaz için kullanılmıştır.
Esasen, vaktinde edâ edilmemiş olan namazlara "metrûke" (terkedilmiş) yerine "fâite" (vakti geçmiş) denilmesinin, -başka bir maksatla değil, sadece; Müslümanın namazını ancak bir özürle geçirmiş olabileceğine dair hüsnüzan sebebiyle olduğu, fıkıh kitaplarında beyan edilmektedir. (Alaüddin Haskefı, ed-Dürrii-1-münteka, 1/144 (Mecmeu'l-enhur kenarında) İst., 1328; ed-Dürrü'l-Muhtar 1/475 (Reddü'l-Muhtar kenarında); Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, a.g.e., 1/485; Hacı Zihni Ef., a.g.e., sh. 452)
5.
Hem bir kaza namazına, hem de vaktin sünnetine olmak üzere bir namazın iki ayrı niyyetle kılınması ise, kaynak niteliği taşımayan (Necâtü'l-mü'minin ve benzeri) bazı ilmihal tipi kitaplar ile, bu kitaplardan nakiller yapan kişiler dışında, Hanefî müctehid ve fakihlerince câiz görülmemektedir.
Bilindiği üzere, sünnet ve nafile namazların sıhhati için, mutlak namaz niyyeti yeterli ise de, farz ve vacip namazların sıhhati için, (söz gelimi, "bu günkü öğle namazının farzı..." veya "dünkü ikindinin kazası..." gibi) niyyette kılınacak namazın hem aslını, hem isim ve vasfını tayin şarttır. (İbn Hümam, a.g.e., 1/186-187; Ahmed Tahtâvî, a.g.e., sh. 179; Haskefi, ed-Dürrü’l-Muhtâr, 1/279-280; İbn Abidin, a.g.e., 1/279-280; Hacı Zihni Ef., a.g.e., sh. 84) Bu itibarla, sünnet veya nafile bir namazda, söz gelimi hem tahiyyetü'l-mescid, hem duha (kuşluk) gibi, iki ayrı niyyet câiz görülmekte ise de, -ister edâ, ister kaza olsun- bir farz namazda iki ayrı niyyet câiz değildir. Bu takdirde niyyet, bunlardan kuvvetli olana masruf olur.
Mesela; aynı namaz için:
a.Biri farz-ı ayn, diğeri farz-ı kifâye iki ayrı farz namaza niyyet, farz-ı ayn olan namaz için;
b. Biri vakti girmiş, diğeri henüz vakti girmemiş iki ayrı namaza niyyet, vakti girmiş olan namaz için;
c. Biri edâ, diğeri kaza iki ayrı farz namaza niyyet, -vakit müsait ise; kaza için; vakit dar ise, vaktin farzının edâsı için;
d. İki ayrı vaktin kazasına niyyet, -kişi sahib-i tertib ise; ilk kazaya kalan için; (aksi halde bu niyyetin hükmü yoktur.)
e. Hem bir nafileye, hem cenaze namazına niyyet, -nafile rükû ve secdeli kâmil namaz olması itibariyle; nafile için;
f. Hem farz (mesela bir kaza namazı), hem de sünnet veya nafile bir namaza niyet, -İmam Ebû Yusufa göre; sadece farz namaz için geçerli olur.
İmam Muhammed'e göre ise, sonuncusunda her ikisi içinde geçerli olmaz. (İbn Hümam, ' a.g.e., 1/187; İbrahim el-Halebî, Günyetü'l-mütemelli (Halebî Kebir), sh. 249-251, İst., 1325; Halebî Sağîr, sh. 121-122, Ist., 1309; İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-nezâir, sh. 39-43, Dımaşk, 1403/ 1983; el-Bahru'r-râik, 1/296-297, Beyrut, ts.; el-Fetâva'l-Hindiye, 1/65; Ahmet et-Tahtâvî, a.g.e., sh. 174; İbn Abidin, a.g.e., 295-296; Zihni Efendi, a.g.e., 84-86; Ö.N. Bilmen, a.g.e., sh. 118-119)
Görüldüğü üzere bir kısmı dipnotta gösterilen en muteber kaynakların beyanına göre, "hem geçmiş bir namazın kazası, hem de vaktin sünneti" niyyetiyle kılınan bir namaz, İmam Muhammed'e göre, ne farz, ne sünnet, ne de nafile olarak sahih olur. İmam Ebû Yusuf a göre ise sadece farz olarak câiz olur; aynca sünnet veya nafile sevabı söz konusu olmaz. İki tane müctehidin bu konudaki ictihatları, böyle olunca, fakih bile sayılmayan "filan kişinin kitabında şöyle buyruldu" demenin, hiç bir anlamı yoktur.
Şüphesiz, sünnet yerine kaza namazına niyyet ederek, sünnet namazlan terkeden Müslümanlar, günahkar olmazlar. Kıldıklan namazlar kaza olarak sahihtir. Ancak, sünnetlerin sevabından mahrum kalacakları gibi, -müekked sünnetlerin mazeretsiz terkinden dolayı- isâet (ihmal ile zarar vermek) etmiş olurlar. Ayrıca Hz. Peygamber (asm) in itâb (azarlama, darılma) ve tekdirine maruz kalırlar. (Bâbertî a.g.e., 1/13; Ebû Gudde, Takdimetu Fethi bâbi'l-inâye bi şerhi kitabi'n-Nükaye, 1/14-15, Haleb, 1387/1967)
6.
Soruda söz konusu edilen hadis-i şerif, kısmen değişik senet ve lafızlarla, Buhari ve Müslim dışında bütün Kütüb-i Sitte' de, ayrıca Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Dârimî'nin Sünen'i ve Hâkim'in Müstedrek'inde rivâyet edilmektedir ki anlamı şöyledir:
"Kıyamet günü, Müslüman kulun ilk hesaba çekileceği şey, farz namazdır. Eğer bunu tam kılmışsa, mesele yok. Aksi takdirde meleklere, 'Bakınız onun nafile namazları var mı?' denilir. Eğer nafilesi varsa, farz namazları nafilelerinden ikmal edilir. Sonra diğer farz ameller için de bunun gibi yapılır." (Ebû Davud, es-Sünen, 1/200 (Salat, 145, No: 8(i4), Kahire, 1371/1952; Tirmizi el-Camiu's-sahih, 2/270 (Salat, 188, No: 413), Kahire, 1356/ 1937; Nesâî, es-Sünen, 1/232 (Salat, 9) Kahire 1312; İbn Mâce, es- Sünen, 1/458 (İkame, 202, No: 1425), Kahire, 1372/1952; Darimî, es- Sünen, 1/313, (Salat, 91) Mısır, 1349; Hâkim, el-Müstedrek, 1/394 (No:966), Beyrut, 1411/1990)
Görüldüğü üzere hadis-i şerifte, farz namazlardaki eksikliklerin, nafilelerden ikmal edileceği beyan olunmaktadır. Hadis şarihleri, ikmal keyfiyetinin hadis-i şerifin zahiri manasına da uygun olarak, "kılınmamış farz namazların nafilelerle tamamlanacağı" şeklinde olmasını da "edâ edilmiş olan farz namazlardaki âdâb, sünnet, huşu, dua ve zikirlerle ilgili noksanlarının ikmâli" şeklinde olmasını da ihtimal olarak zikrediyorlar. Ebû Bekr İbnü'l-Arabî, "Arîzatü'l-ahvezî" adlı Tirmizi şerhinde, "Bana göre, edâ edilmeyen farzların nafilelerle tamamlanması ihtimali, daha açıktır; çünkü hadisin devamında diğer farz ameller için de, bunun gibi yapılır, ifadesi bunu göstermektedir..." demektedir. (Azimabâdî, Avnü'l-mâbûd, 2/116, Delhi, 1322; Seharenfûri, Bezlül-mechûd, 5/136; Mahmud Muhammed es-Sübkî, el-Menhelü'l-azbi'l-mevrûd, 5/311, Mısır, 1394; Süyûtî, Zehru'r-ruba ale'l-Mücteba, 1/233 (Sünen-i Nesâî ile birlikte); Haşiyetü's-Sindi ala Şerhi'n-Nesâî Lis's-Suyûtû, 1/232-233 (Sûnen-i Nesaî ile birlikte); Beğavî, Şerhu's-Sünne, 4/159, Dimaşk 1390-1400/1970-1980; Haydar Hatiboğlu, Sünen-i İbn Mâce Tercemesi ve Şerhi, 4/248. İst., 1983)
7.
İddialara mesnet gösterilen kitapların kaynak niteliğinde olup olmadığı ve bunlardan yapılan nakillerin ne derece doğru olduğu hususuna gelince; bu yazıdan, sanırım bu konuda bir kanaate varmak mümkündür. Bir örnek vermek gerekirse, Kudüs Kadısı Sakızlı Muhammed Sadık Efendi'nin "en-Nevadiru'l-fıkhıyye fi mezhebi'l-eimmeti'l-Hanefiyye" adlı gayr-ı matbu eserinden, İbn Nüceym'in: "Üzerinde kaza namazı olan bir kimsenin; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsının sünnetlerini, bu namazların kazalarına niyyet ederek kılarsa, sünnetleri terketmiş olur mu?” şeklindeki bir soruya cevaben "Hayır olmaz; çünkü sünnet kılmaktan maksat, şeytanın burnu sürtülmesi için, vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır..." dediği nakledilmektedir.
Oysa, yukarıda (ve 20 numaralı dipnotta cilt ve sahife numaralan ile) gösterildiği üzere İbn Nüceym, "el-Eşbâh ve'n Nazâir" ve "el-Bahrü'r-râik" adlı kendisine ait kıymetli eserlerin her ikisinde de, en-Nevâdiru'l-fıkhiyye'de kendisine isnat edilen sözlerin tam aksini nakletmekte; bu anlamda hiçbir ifadeye yer vermemektedir. O halde bu sözler, yeterli araştırma yapmadan, mezkür kitaba dercedilmiş, asılsız bir isnattan başka bir şey değildir.
Kaldı ki, ibn Nüceym büyük ve muhakkık bir fakih olmakla birlikte -fukaha arasındaki derecesi itibariyle- "tahric ve tercih ashabı"ndan bile sayılmamaktadır. Hükmü beyan edilmiş olan bir konuda, tahric ve tercih ehlinden olan fakihlerin bile müctehide muhalefeti söz konusu olamayacağına göre, farz-ı muhal, isnat edilen bu sözlerin kendisine ait olduğu sabit bile olsa, -yukarıda İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed gibi müctehidlerden nakledilmiş olan hükümler karşısında- ictihad yetkisini haiz olmayan bir fakihin sözlerine itibar edilemeyeceği aşikardır. (İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, 1/52-53; Ukûdu resmi'l-müftî (Mecmûatti'r-resâil içinde), sh. 11-12, İstanbul, 1325
Elhamdülillah gelenek hâline getirilen kurtuluş dini olan İslam'ın hakikatini tevhid eşliğinde uyanıyor insanlarımız. şahsiyetlerin, cemaatlerin, sufilerin, bakışı değilde Kur'an ve tevhidle öğrenmek lazım.
Bu nasil anlayis cemaat ve sufi bakisi nedemek tevhit kur an bakisi ne demek iki si bir birinden farklimiki. İslamin emri bakis acisi deyildir.Cemaat derken her türlü cemaat var ben ibadetini musluman olarak yapmak icin toplanan dinin Allah wmrine uymak icin ogrenmek icin bir araya toplanan lar icin soyluyorum bu insanlar kuran tevhit icin bakmiyormu fark koyan bizden deyildir. Kurani rasulullahin ogerettigibi yasadigi gibi anladigi gibi yasamiyorsa zaten sofideyildir. Zaten müslüman camaatide deyildir.
Allah razı olsun çok güzel tespitleriniz Allah şeriat catısı altında cuma namazı kılmayı nasip etsin tüm ümmeti Muhammed’i
Maşallah Allahım sizden razı olsun hocam.
Hocam şehirden çok uzaklarda olan köy ve kasabalarda merkeze gelemeyen insanlar o zaman cuma namazı kılmayacakmı.
Hoca cuma sadece sehirlerde kilinir derken nufus olarak gibi anlatti ama baska hocalar sehirden kasit nufus degil islam devletinin nufuzu yani ser i kanunlari uygulaniyorsa koyde de kilinir diyor nufuz su iki kisi arasinda cikan bir ihtilafi koy muhtari ve koy imami birlikte cozmesi lazim deniyor
Hocam şöyle bı görüş var “Bir yerleşim biriminde, sadece dört kişi bulunsa bile, cuma namazı kılmak farzdır.” (Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 3/255) buyurmuştur. Buna göre, farzı eda edecek sayıda cemaatin bulunduğu köy, belde, şehir gibi büyük veya küçük tüm yerleşim birimlerinde kılınan cuma namazı sahihtir.Bu konuda daha kılınır veya kılınmaz diyen baya farklı görüşler var hangisine inanicaz dinden cikmiyormuyuz cuma namazı kılınmaz diyince çünkü farz olarak görünen bir ibadet . Ki bizim yaşadığımız şehirde şuan çok cemaat yok şehir merkezinde olmamıza rağmen halife fln da olmadığı için bu durum ne olacak zuhri ahir namazi zorunlu değil dien hocalar da var . Bizim dinimiz tek bir din değilmi ? Din tamamlanmış kuran tamamlanmıştır. Neden herkes aynı görüşte değil ? Her hoca her konuda farklı hüküm veriyor diyanetinde hocaların da birbirine uyumlu bir hüküm belirtmiyor hangisine inanicaz kafam karıştı iyice yanlış bir söz soylediysem affola . Cuma namazında peygamber efendimiz (sav) şeriat olmiyan yerlerde de kıldırdı dien bı hoca var . Bide biz imamı secmiyoruz devlet seçiyor hepsi de yemin ediyor bu konu ne olacak ?
Aynen katiliyorum Tebrikler
Bu açıklamalardan sonra Cuma namazı şüpheli diyerek gitmeyen kişinin vebali kimin boynuna olacak. Bu tür açıklamalar sadece İslam ve Müslümanlara zarar vermektedir. Bu video bana hiç bir şey kazandırmadı. Elhamdülillah kaybımda olmadı. Cuma'ya nerede olursa olsun gideceğim, nerede olursa olsun Zührü ahiri kılacağım inşallah.
Sen cumanı kıl. Şuan halife yok devletin atadığı imamlar var sorun yok.Ben kılıyorum.
Müşriklerin ardında namaz olmaz! BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Hocam sizin söylediğine göre bulunduğumuz yerde şartlara uygun bir yer yok o halde biz cuma namazı kılmayacakmıyız ne yapmalıyız öyleyse.
Öğle namazını kılarsınız
@@davetul_islamassalamaykum.camidemi evdemi?
@@oguzhan4840 Evde.
@@davetul_islam 🤲Allah razi olsun ilgilendiginiz icin. yolunuz acik olsun in sa ALLAH1
BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Anlattıkların musluman veya işin ehli değilse ne olacak hoca
Yav ne biçim Kafa yapınız var arkadaş
Cuma namazı müslümanlara farz. Gayri müslimlere deyil
Allahuekber
Doğruları Gerçekleri söyleyen İSLAM ALİMLERİ ALLAH C.C Razı olsun sizlerden
☝️ Allahu Ekber
ALLAH yâr ve yardımcımiz olsun dahili ve harici düşmanlarınıza fırsat vermesin Hâk Yolda zaferler nasip eylesin inşallah müflis 1 toplum olduk kimsenin umurunda değil sistem bizi curutu amaci buydu zate islam osmanli ruhunu imha etmek
Azərbaycandan sizə salam olsun güzel amcam
Ele bilirdim azerbaycandan tek men qulax asiram hocaya😊❤
@@ragifabdulkarimov3434yox
Hocam zekat ile alakalı bir video çekermisin ticarette nasl zekat vermeliyiz
Allah razı olsun hocam senden inşallah ❤
Hoçam Müslümanların olmadıgı bir yerde ne yapmalıyız yani iş yerinde tagutu red eden tek kişi benm cumaya gidebilecegim bir yer yok ögle namazınımı kılacagız yoksa ne yapmalıyız
Öğlen namazını kılarsınız.
Cuma namazı ile ilgili ek ilave daha kapsamlı isteyene deliler verebilirim inşallah ama çok uzun
@@davetul_islam diyanete baglı olmayan bir imam var sofi bu imam bunun Arkasında namaz kılmak caiz mi hocam
Rabbim sayilarini artirsin ve gözümüz acilsin artik
Selamünaleyküm Hocam.Hanifi mezhebine göre köy ve kasabalarda Cum'a farz değildir kılınmaz demistiniz.Ama hanife mezhebine göre en az üç kişiyle Cum'a namazı kılınabileceği söyleniliyor eğer bu doğruysa birbiriyle celişmiyor mu?
Aleykum selam kardeşim. Hanefi mezhebindeki olay bir şehirdekine göredir. Bir şehirde en az 3 kişi olmak zorundadır. Köy, şehir hükmünde değildir.
@davetul_islam Teşekkür ederim ALLAH C.C Razı olsun.
İçinizde iyiliği emreden kötülüğü men eden bir topluluk azda olsun
Ben bişey anlamadım bazı tevhid ehli hocalar kılınmaz dıyor bazıları kılınır diyor mesela ali küçük ve Timurtaş hoca
İmamlar müşrikler arkalarında namaz olmaz! BÖLÜM: 2
Ödevler ve Sorumluluklar
Sadakat:
Madde 6 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/1 md.)
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi" ni imzalayarak göreve başlarlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Allah yardımcınız olsun
Vallahi ben de bugün bu konuyu konuştum bir arkadaşımla ve tesadüfen bu video da karşıma çıktı Allah razı olsun hocam
Allah sizden de razı olsun kardeşim, tesadüf demeyelim de Allah'ın takdiri, tefavuk diyelim inşaallah.
İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî şöyle demiştir: "Ahmed b. Hanbel'e dedim ki:
"Rey ashabı şöyle diyorlar: "Cuma namazı had cezalarının uygulandığı yerde kılınır" Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: "Medine'de hangi had cezasi uygulanıyordu? Mus'ab b. Umeyr Medine'ye geldiğinde onlar bir evde gizleniyorlar, onlara Cuma namazı kıldırıyordu. O zaman onlar kırk kişi idiler." Ahmed'e: "Köy halkı Cuma kılarlar mı?" diye soruldu. Dedi ki: "Evet. emirleri varsa kılarlar." Ahmed'in "Cuma şehir camisinde kılınır" sözüyle camiyi mi kastettiğini sordum. Dedi ki: "Cemaat oluyorlarsa Cuma kılarlar."¹
★ İmâm Ebû Hurayra'dan (رضي الله عنه) şöyle rivâyet edilmiştir:
"Ömer (b. el-Hattâb)'a (رضي الله عنه) Cuma namazı hakkında soru yazdılar. O da cevap olarak şöyle yazdı:
"Nerede olursanız olun, Cuma namazını kılın."²
---------------------------------------------
¹ İmâm Ebû Dâvud es-Sicistânî, Mesailu Ahmed (s.56-57)
² Buhârî, es-Sahîh (902) Müslim, es-Sahîh (847)
Hoca seni çok seviyorum yaşasın tevhid kahrolsun tağutlar 15:25