26 yaşında bir ziraat mühendisiyim.Paylaştığınız yayını izleyince içimdeki sesin adeta dışa vurumu oldu.Ülkenin şartları+işsizliğin artması ve buna bağlı özel sektörün işe alımlarda birçok şeyi sizden talep etmesi(zaten bunları karşılamak çok zor.)Bu taleplerin karşısında size verilen ücretin düşüklüğü(yani asgari ücret).İnsanı başka arayışların içerisine sokuyor.Bu durumdada siz bir ekonomik sosyolojik bunalıma giriyorsunuz ve bu da en önemlisi sizin zamanınızdan çalıyor.
Bu yayınınız için çok teşekkürler hocam, neden bilmiyorum ama bu tarz problemlerimi anlattığım zaman etrafımdaki insanlar yadırgıyor ve yardımcı olmuyorlar. Emeğiniz için teşekkür ederim
29:54-31:10 ve 51:49-52:22 kısımları özellikle üniversite hayatının erken aşamalarındaki arkadaşlar için muazzam öneriler ve hayatlarına adapte etmeyi düşünmeliler derim UA-cam yorumlarındaki naçizane rastgele bir insan olarak. Hatta bu içeriğin olmasa da bu felsefenin hayatın her aşamasında uygulanabilir olduğu kanaatindeyim. Aslında bir insanın hayatında muazzam miktarda değerlendirmediği boş zamanı oluyor ve bu zamanı verimli kullanabileceğini spesifik olarak fark etmediği noktada bu zaman korkunç miktarlarda boşa gidiyor. Bu zaman ise gelecek aşamalara dair bilgi edinmek, bu bilgi doğrultusunda daha sağlıklı karar vermek ve verilmiş kararlar üzerine çalışmalarda bulunmak için çok rahat bir şekilde kullanılabilir. Lise hayatında azılı bir bilgisayar bağımlısı olan bir kişi olarak on ikinci sınıfta kendime "sıfır bilgisayar" politikası uygulamaya başladığımda o senemin hem en sıkı çalıştığım, en başarılı olduğum hem de en sosyal geçirdiğim, en keyif aldığım yıllarından biri olduğunu görmemle şanslıyım ki bu durumun idrakine görece erken varmıştım. Elbette ki hayatımızı sonsuz bir optimallik arayışında olmadan, keyif alarak yaşamak lazım. Nihayetinde hayatımızın her günü "yarın"ı düşünebilir ve kendimizi sayısız "bugün"de paralayabiliriz. Başarı, mutluluğa giden yoldaki pek çok gereksinimden yalnızca biri ki o da zorunlu olmayan, opsiyonel bir gereksinim. Yeri gelir tamamında boş atılan sayısız gün harcarız, yeri gelir hayatımızın farklı bağlamlardan yoğun ve zorlu aşamaları olur ama başarıyı bir gereksinim olarak gören arkadaşlar yaz tatillerini dahil bile etmeden, sadece en azından mümkün olan okul haftalarında haftanın sadece iki üç gününden birer ikişer saat tırtıklasa bile aslında kendilerini muazzam miktarlarda ileri taşıyabilirler.
Benim açımdan "Ne istediğini nasıl bilirsin?" sorusunun cevabı şu olabilir; Ya kalbinin sesini dinlersin yada mantığının. Kalbin sesini dinlemekten kastım çok sevdiğin bir uğraşını ömür boyu yapmayı seçmek. Mantığının sesini dinlemek ise örneğin çok para kazanacak yada seni zengin yapacak seçeneği seçmek. Peki her ikisi birlikte olurmu? şanslı biriysen neden olmasın :) Hangi seçeneği seçerseniz seçin size düşen kendi seçiminizle mutlu olmaya çalışmak olmalı. Hocam siz zaten en genel çerçevede çok iyi bir şekilde özetlemişsiniz olayı. Ağzınıza sağlık.
tek istediğim uzaktan çalışmak istanbulda veya ankarada olmak istemiyorum açıkçası ama şuanda özellikle junior geliştiriciyi şirketler daha zor seçiyor ve korona dönemindeki gibi remote konusunda yeterli talep yok bu da her dala atlayıp her şeyi bilmeye çalışmak yorucu ve saçma yetersizliğe sebep oluyor.Rönesans insanları her dalda bilgiliydi ibni sina gibi karakterlerde bu şekildeydi ama günümüzde bilgide derinlik çok açık bir seviye buna bağlı olarak istesekte öğrenemiyoruz ve yıpranıyoruz
Bir-çok işi yapmaya çalıştığında yapsan bile yarım yamalak yapıyorsun, bir-çok iş yapıyorsun ama top yerlerde sergileyemiyorsun. Is ile yüksek lisans olur ama eğer sadece dersleri geçmek istiyorsan olur. Araştırma yapayım diyorsan zor. Ben ozyegin yapay zeka müh yüksek lisans yapıyorum ve otonom araç firmasında çalışıyorum, sosyal hayatım sıfıra yakın olmasına rağmen zorlaniyorum
Mülakat hakkındaki genel sorun, vergi veren vatandaşların kamu imkanlarının faydlanma hakkında mülakat yolu ile haksızlığıa yol açmasıdır. Siz, vakıf üniversitesi olarak, tercihlerinizi kullanmada biraz daha rahatsınız. Bundan dolayı daha az eleştirilirsiniz. Kötü öğrenci / personel alırsanız, bu sizin performansınıza ve uzun dönemde tercih edilmenize olumsuz olarak yansır ve bunu siz de uzun dönemde tercih etmezsiniz.
başlık şaka gibi tam ne istediğimi bilememekten her şeyi yapabilecek kafadayken çıkması.Bir gün diyorum bırakayım bu bölümü elektrik elektronik mühendisliği okuyayım, bir gün eczacılık mı okusam en azındann kendi işimi kurarım.Bölümüm de Yönetim Bilişim Sistemleri.Elektirik elektronik isteme sebebim hem yazılım hemde makinalarla temas edebilmek yani kodların somut bir çıktısını almak istiyorum.
@@gladiatorrrrelbette çekiyorum, Düzce üniversitesi.Bence eğitim anlamında çok boş bir üniversite ama ilk yazdığımda etrafımda ve bende öyle bir bilinç, kendimi az da olsa tanıma fırsatım yoktu.Neden mesela EA 'Dan sınava hazırlandım? Lisede matematikten hep 02,08 gibi bomboş notlar almak olabilir. Ama sınava hazırlanırken veya üniye geldiğimde matematik derslerinin bana daha çok hitap ettiğini farkettim.Çok araftayım. Sınava hazırlansam yine ortalama bir üniversite kazanacaksam girmemin bir anlamı yok diye düşünüyorum. 30-40b aralığına girmem içinde 2 senemi vermem gerek.
Hocam okumak isteyebileceğim iki bölüm vardı biri mekatronik diğeri yazılımdı. Mekatronik kazandım 1.sınıftayım ama şimdi de yazılım mı yazsaydım diye düşünüyorum. Yazılım yazsaydım da mekatronik aklımda kalacaktı…
@@eray3993 yani çoğunlukla tıp ve mühendislik arasında kalınıyor ama onlarda yakın alan değil önemli olan yakın veya uzak olması değil bölüme duyduğun ilgi
@@wedonthavethis yani işte onu diyorum. Aynı anda hem tıp hem mühendisliğe ilgili duyulmaz çok farklı alanlar. O yüzden arada kalınması bile saçma. İnsan ilgisi olan bölümü seçmeli. He okurum işsiz kalırım vs gibi bir fikir varsa o bir kaybeden düşüncesi. İşinde çok iyi kimse işsiz kalmaz. Ben orta şeker takılırım çok da çalışmam etmem diyorsa biri günümüzde zaten ekmek yok.
26 yaşında bir ziraat mühendisiyim.Paylaştığınız yayını izleyince içimdeki sesin adeta dışa vurumu oldu.Ülkenin şartları+işsizliğin artması ve buna bağlı özel sektörün işe alımlarda birçok şeyi sizden talep etmesi(zaten bunları karşılamak çok zor.)Bu taleplerin karşısında size verilen ücretin düşüklüğü(yani asgari ücret).İnsanı başka arayışların içerisine sokuyor.Bu durumdada siz bir ekonomik sosyolojik bunalıma giriyorsunuz ve bu da en önemlisi sizin zamanınızdan çalıyor.
Bu yayınınız için çok teşekkürler hocam, neden bilmiyorum ama bu tarz problemlerimi anlattığım zaman etrafımdaki insanlar yadırgıyor ve yardımcı olmuyorlar. Emeğiniz için teşekkür ederim
29:54-31:10 ve 51:49-52:22 kısımları özellikle üniversite hayatının erken aşamalarındaki arkadaşlar için muazzam öneriler ve hayatlarına adapte etmeyi düşünmeliler derim UA-cam yorumlarındaki naçizane rastgele bir insan olarak. Hatta bu içeriğin olmasa da bu felsefenin hayatın her aşamasında uygulanabilir olduğu kanaatindeyim. Aslında bir insanın hayatında muazzam miktarda değerlendirmediği boş zamanı oluyor ve bu zamanı verimli kullanabileceğini spesifik olarak fark etmediği noktada bu zaman korkunç miktarlarda boşa gidiyor. Bu zaman ise gelecek aşamalara dair bilgi edinmek, bu bilgi doğrultusunda daha sağlıklı karar vermek ve verilmiş kararlar üzerine çalışmalarda bulunmak için çok rahat bir şekilde kullanılabilir.
Lise hayatında azılı bir bilgisayar bağımlısı olan bir kişi olarak on ikinci sınıfta kendime "sıfır bilgisayar" politikası uygulamaya başladığımda o senemin hem en sıkı çalıştığım, en başarılı olduğum hem de en sosyal geçirdiğim, en keyif aldığım yıllarından biri olduğunu görmemle şanslıyım ki bu durumun idrakine görece erken varmıştım.
Elbette ki hayatımızı sonsuz bir optimallik arayışında olmadan, keyif alarak yaşamak lazım. Nihayetinde hayatımızın her günü "yarın"ı düşünebilir ve kendimizi sayısız "bugün"de paralayabiliriz. Başarı, mutluluğa giden yoldaki pek çok gereksinimden yalnızca biri ki o da zorunlu olmayan, opsiyonel bir gereksinim. Yeri gelir tamamında boş atılan sayısız gün harcarız, yeri gelir hayatımızın farklı bağlamlardan yoğun ve zorlu aşamaları olur ama başarıyı bir gereksinim olarak gören arkadaşlar yaz tatillerini dahil bile etmeden, sadece en azından mümkün olan okul haftalarında haftanın sadece iki üç gününden birer ikişer saat tırtıklasa bile aslında kendilerini muazzam miktarlarda ileri taşıyabilirler.
Benim açımdan "Ne istediğini nasıl bilirsin?" sorusunun cevabı şu olabilir; Ya kalbinin sesini dinlersin yada mantığının. Kalbin sesini dinlemekten kastım çok sevdiğin bir uğraşını ömür boyu yapmayı seçmek. Mantığının sesini dinlemek ise örneğin çok para kazanacak yada seni zengin yapacak seçeneği seçmek. Peki her ikisi birlikte olurmu? şanslı biriysen neden olmasın :) Hangi seçeneği seçerseniz seçin size düşen kendi seçiminizle mutlu olmaya çalışmak olmalı.
Hocam siz zaten en genel çerçevede çok iyi bir şekilde özetlemişsiniz olayı. Ağzınıza sağlık.
tek istediğim uzaktan çalışmak istanbulda veya ankarada olmak istemiyorum açıkçası ama şuanda özellikle junior geliştiriciyi şirketler daha zor seçiyor ve korona dönemindeki gibi remote konusunda yeterli talep yok bu da her dala atlayıp her şeyi bilmeye çalışmak yorucu ve saçma yetersizliğe sebep oluyor.Rönesans insanları her dalda bilgiliydi ibni sina gibi karakterlerde bu şekildeydi ama günümüzde bilgide derinlik çok açık bir seviye buna bağlı olarak istesekte öğrenemiyoruz ve yıpranıyoruz
Bir-çok işi yapmaya çalıştığında yapsan bile yarım yamalak yapıyorsun, bir-çok iş yapıyorsun ama top yerlerde sergileyemiyorsun. Is ile yüksek lisans olur ama eğer sadece dersleri geçmek istiyorsan olur. Araştırma yapayım diyorsan zor. Ben ozyegin yapay zeka müh yüksek lisans yapıyorum ve otonom araç firmasında çalışıyorum, sosyal hayatım sıfıra yakın olmasına rağmen zorlaniyorum
Mülakat hakkındaki genel sorun, vergi veren vatandaşların kamu imkanlarının faydlanma hakkında mülakat yolu ile haksızlığıa yol açmasıdır.
Siz, vakıf üniversitesi olarak, tercihlerinizi kullanmada biraz daha rahatsınız. Bundan dolayı daha az eleştirilirsiniz. Kötü öğrenci / personel alırsanız, bu sizin performansınıza ve uzun dönemde tercih edilmenize olumsuz olarak yansır ve bunu siz de uzun dönemde tercih etmezsiniz.
Yayın için teşekkürler hocam.
İzlemeden beğeniyorum istemsizce
ben bu adamı seviyorum yav
her daldayım malesef sanırım bu sebeple işsizim
Teşekkürler hocam.
Hocam zamaninda platon neye elini atsa ilki söylüyor hem biyolojik hem jeoloji hem fizik hem bir sürü şey , ilme olac açlığımizdan oluyor bunlar
Emeğinize sağlık
Hocam ben çilek yiyip muz tadı almak istiyorum
başlık şaka gibi tam ne istediğimi bilememekten her şeyi yapabilecek kafadayken çıkması.Bir gün diyorum bırakayım bu bölümü elektrik elektronik mühendisliği okuyayım, bir gün eczacılık mı okusam en azındann kendi işimi kurarım.Bölümüm de Yönetim Bilişim Sistemleri.Elektirik elektronik isteme sebebim hem yazılım hemde makinalarla temas edebilmek yani kodların somut bir çıktısını almak istiyorum.
Şuan hangi bölümdesin
@@gladiatorrrr Yönetim Bilişim Sistemleri
@@umitrencber belirsizlik mi hissediyorsun geleceğin için-hangi üni
@@gladiatorrrrelbette çekiyorum, Düzce üniversitesi.Bence eğitim anlamında çok boş bir üniversite ama ilk yazdığımda etrafımda ve bende öyle bir bilinç, kendimi az da olsa tanıma fırsatım yoktu.Neden mesela EA 'Dan sınava hazırlandım? Lisede matematikten hep 02,08 gibi bomboş notlar almak olabilir. Ama sınava hazırlanırken veya üniye geldiğimde matematik derslerinin bana daha çok hitap ettiğini farkettim.Çok araftayım. Sınava hazırlansam yine ortalama bir üniversite kazanacaksam girmemin bir anlamı yok diye düşünüyorum. 30-40b aralığına girmem içinde 2 senemi vermem gerek.
@@umitrencber ben de 2000'e girdim,risk alamadım tıp yazdım belki çok severim belki de aptallık ettim bilmiyorum. Bilg. istiyordum
yüzleşsem mi yüzleşmesem mi emin olamadım hocam
> Her tercih bir vazgeçiştir
> Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez
280.
26:30
Hocam okumak isteyebileceğim iki bölüm vardı biri mekatronik diğeri yazılımdı. Mekatronik kazandım 1.sınıftayım ama şimdi de yazılım mı yazsaydım diye düşünüyorum. Yazılım yazsaydım da mekatronik aklımda kalacaktı…
o kadar da yakın alanlar değil ki neye dayanarak kararsız kaldın?
@@eray3993 yani çoğunlukla tıp ve mühendislik arasında kalınıyor ama onlarda yakın alan değil önemli olan yakın veya uzak olması değil bölüme duyduğun ilgi
@@wedonthavethis yani işte onu diyorum. Aynı anda hem tıp hem mühendisliğe ilgili duyulmaz çok farklı alanlar. O yüzden arada kalınması bile saçma. İnsan ilgisi olan bölümü seçmeli. He okurum işsiz kalırım vs gibi bir fikir varsa o bir kaybeden düşüncesi. İşinde çok iyi kimse işsiz kalmaz. Ben orta şeker takılırım çok da çalışmam etmem diyorsa biri günümüzde zaten ekmek yok.
Fomo
aslında fobo. fear of better options
Gaziantep Üniversitesi Elektrik elektronik mühendisliği hakkında yorumunuz nedir ( sınava tekrar girilimeli mi ) 1. Sınıfım
buna kendin karar verirsin bölümü sevdiysen derslerine önem ver beğenmezsen ister gano ile ister yks ile üniversiteni değiştirirsin