Bu konuşmadan sonra "politika" ve "toplum felsefesi" kelimelerinin beynimde çok ayrı yerlere düştüğünü farkettim. Politika kelimesinin anlamı zihnimde zibilyon defa erozyona uğradığından, benim için ucubeliği laçkalığı ve retoriki de içeren belli belirsiz imaları olan bir kelime haline geldi. Toplum felsefesi ise, toplumun üstüne inşaa edilen dinamikler üstüne düşünmek demek. Politika konuşulmasının beni rahatsız etmesinin sebebi de bu derin anlam uçurumuymuş meğerse. Dolayısıyla toplum felsefesi anlamında politika yapıldığını gördüğüm nadir içeriklerdendi. Teşekkürler nebuch.
ne eksik, ne fazla ağzına yüreğine sağlık. Alakan ve açık yürekliliğin ve kendini bu kadar güzel ifade ettiğin için ve sözcü olacak nitelikte bir konuşma yaptın. Etkilendim, üzüldüm. Acı gerçekleri tekrar yüzümüze vurdun. İznin olursa son olarak şunu eklemek isterim. Muhalefet veya iktidar kazanmadı, halk kaybetti, ülke kaybetti. Bu ülkede vatanseverlik askere gitmekle, ayrıştırmak için söylemiyorum ama adanalı veya Polat Alemdar karakterinin bir insan gibi raconu gibi kafa tutup şiddete başvurmak. Bu ülke, sanayisi, endüstrisi ve üretimi olmayan taşeron bir ülke ve sadece bu ülkeyi, vatanı kurtarmak için canını feda eden askerler gibi kesesini feda eden insanlar sayesinde olur ki böyle bir şey mümkün değil. 6 KEZ develüasyon yaşanmış bir ülkede ekonomi yok, din yok, haysiyet yok, onur yok, gurur yok. Yanlış anlaşılmasın bu ülke değil, bu dünya kendi pisliğinde boğulacak. Umut mu :) 30'uma kadar vardı artık kendim dışında hiçbir şey için hiçbir umudum yok. Türk, öğün, çalış, güven"SENE"
Seçim fikrini başarılı buldum. Rng faktörünü azaltmak adına fikirin aynen işlemekle birlikte seçerken bir aday yerine belirli sayıda ki adaylar arasında sıralama yaparak seçmek daha uygun olur diye düşünüyorum. 10 neden sorununun çözümü akıldaki bu nedenlerin ağırlıklarını ölçüp ona göre kıyaslama üzerinden bir oy vermek olabilir. Gene rastgele bir zamanda halihazrdaki aday sıralaman sisteme kaydedilir. Ve ancak sıralamanı değiştirebilecek bir kırılma olduğunda gider oyunu değiştirirsin. Bir adayı seçmektense adaylar arasında sıralama yapmanın kişiliği harekete geçirecek olay sayısını da arttıracağını düşünüyorum. Misal ilk adayın belki dört yıllık süreçde hiç değişmeyebilir ancak yaşanan bir takım olaylar sonucunda üçüncü ile ikinciyi de değiştirmek için oyunu gözden geçirebilirsin. Bu sayede seçimler nihayete erdiğinde ne kadar rng şeklinde toplansalar da kıyaslamanın yarattığı ağırlıklı bir ortalama bunu dengelemiş olur.
Böyle bir seçim sisteminin ekonomi üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Piyasalar önünü görmek ister ve anket leri okumak eskisinden daha zor olacaktır. Aynı zamanda böyle bir sistemin çalışması için e devlet entegreli siber bir seçim olması gerekir ki insanlar oylarına istediği zaman müdahale etsin. Burada da oyların korunması zorlaşır. Ancak gelişen blok zinciri teknolojileri ile bu sorun da aşılabilir.
3 adet sıralamalı bir sistemde ikinci ve üçüncüyü seçmenin zorunlu olması gerektiği kanaatindeyim. Yoksa çoğu kişi gene bir heyecan oyu atıp tek istediği adaya yoğunlaşacaktır. Bu zorlamanın aynı zamanda çok yönlü düşünmeye teşvik etmesi ve diğer seçeneklerden birinin iktidarla sonuçlanması halinde de bütünüyle bir memnuniyetsizik halinden seçmeni koruyacağını düşünüyorum.
Bu sistemin açıklarından biri de iki ve üçü rastgele belirleyen seçmenlerdir. Bu sorunun önüne geçilmesi için seçim barajı kaldırılmalıdır. Bu sayede mecliste yer edinemeyeceği düşünüldüğünden bazı partilerde biriken oylar bu partilerin az da olsa meclisde yer edinmesiyle sonuçlanıp çok sesliliği kazara besler. Daha sonrasında rastgele atan seçmen bu partilerin göz önüne çıkmasını fark edip diğer sıralamaları da düşünerek kaçınma ya da destekleme şeklinde değiştirebilir.
Yaklaşık bir düşüncem olduğu için paylaşmak istedim. Herhangi bir anda o sırada oyumuzun hangi partide olduğunu baz alan zarflama sistemi yerine (umarım yanlış anlamamışımdır), tüm seçmenlerin her ay bir oy verme hakkı ve görevi olsa, ve dört yıllık iktidar sürecinde en fazla puanı toplayan parti sıradaki iktidar olsa, dahası bu sistemin içine en azından rasyonel olduğuna karar verdiğimiz bazı metriklerin işlediği bir algoritma yerleştirsek. Ve algoritmanın puanlar üzerindeki etkisini minimum %40'larda tutsak neredeyse otonom bir halk gücüne ulaşabiliriz diye düşünmek istiyorum. Örnekse enflasyonun 12 ay içerisinde %10'dan daha fazla artmasını sistem otomatikmen %10 puan kaybı olarak değerlendirse ve böylece iktidar partisinin çoğunluk avantajını da cezalandırabilsek. En azından çevrecilik, sağlık, eğitim, ekonomi (özellikle yüksek öğrenim), insan hakları, şehirciliik vs. gibi konularda rasyonel metrikler belirlenebilir gibi. Emin de değilim.
Senin önerdiğinle birlikte yorumlarda da pekçok seçim önerisi gördüm. Ben de bunları eleştirmek isterim. Seçim sisteminin tekdüze ve korkunç basit olmasının iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Matrisler, rastgelelik, seçim algoritmaları vs. önerileri ne kadar güzel gözükse de insan müdahalesine açık ve çoğunluk tarafından kavranamayacak karmaşıklıkta sistemler. Bir düzenek O(1)'den daha karmaşıksa toplum buna tepki veremiyor veya anlayamıyor kanımca. Bunu ben en net Snowden sızıntılarında gördüm. Bu sebeple de rastgelelik içermeyecek, seçenek sayısını az tutacak bir sistem hem daha güvenli hem de müdahalenin saptanması daha kolay olur. Trump-Biden seçimlerinin bu kadar şaibeli olmasında normal düzeneğin dışında verilen oylar vardı. Hala toplumun her kesimi için açıkça kanıtlanmış değil ve şüpheli görülen bir düzenek, güven zedeleyen ve kafa karıştıran bir yapı.
"Bilgi" diye oynatma listem mevcut. Genelde izlediğim farklı konulardaki videoyu hep bu dosyama kayıt ederim. Fizik olsun, bilim olsun ve din olsun. Hepsini. Ama senin için 1 tane ayrı bir dosya açmam gerekti. 👍
seçime kala son 5 ayın önemini destekleyen bir çok deney vardı. hatırladığım kadarıyla daniel kahneman deneklerinsol elini 14 derecelik suya 60 saniye sokuyo sağ elini 90 saniye sokuyo ancak son 30 saniye suyun derecesini 1 arttırıyor. derneklerin %70i uzun testi seçiyor. bi tane daha vardı hatta buna doruk son ismi takılmıştı. kolonoskopide 5dk süren ama sürekli 8-6 derece acı çekilen muayene 7 acı puanı alırken, 25dk süren pik noktasında 8 acı hissedilen ama son dakikalarının neredeyse acısız olduğu muayene 5 acı puanı vermişler. 20 senedir seçimden 5 ay önce kayganlastiriciyla ziktiler millet de manipüle oldu.
selam abi. ışık seni yutacak gibi davranmış. her birey kendi öz bilgisinden 'bu benim kendi savaşım' niteliğini ortaya çıkarabilsin isterdim. benim ülke hakkında fikirlerim yok. ben sadece ülke' denilince nasıl hissedildiğini biliyorum. ülkenin nasıl olması gerektiği konusunda da bunun etrafında şekilleniyor her şey dolayısıyla. ben de oy verirken kendi enerjimin, daha açıkçası o sırada bulunduğum ruh halinin kabine yansımasına dikkat etmiştim. fazlasıyla enerjik ve dinamik bir şekilde oy vermiştim. kime verdiğim önemsizdi sadece harflerden ibaretti oy pusulası. düşüncelerden değil. şunun için, bunun için oy veriyorum diyebilirsiniz dedin. ben, her evin bir ülke olabilmesi için oy veriyorum artık. bu dediğimin zamanı var bence ama hayal edince gerçekten güzel. isteklerden arınmış bir zihin, aynı zamanda tertemiz bir kişiliğe sahip oluyor. birilerinin itip kakmasıyla büyüdüm ancak bu böyle devam etmesin diye önlemler almış olmasam bile, şans faktörünü hariç bırakarak ilerledim. bir evin içinde dahi yapılabileceklerin listesi bu kadar uzunken neden her ev bir ülke olmasın? neden evin içinde yaşayanlar birbirine çok aşkın saygı duymasın? sevgi çoğuldan oluşur, önce saygı.
Fikir çok sağlıklı göründü. Tek sorunu, özellikle bizim toplumumuz bu konuda uzlaşma sağlayamaz. Başka toplumlarda çalışır ama bizim insanlarımız ya bunu manipüle ederler ya da hiç kabul etmezler. Çünkü bir kesim, seçimde ülke yönetimi veya kendi refahı için değil, o partiden bir menfaat sağlama niyetinde. Bugüne kadar birileri yedi, sıra bende kafasında.
“Bizim insanımız” ile başlayan yakınmaların iddia ediyorum hiç biri tutarlı değil. Türkiye topraklarında yaşayan halklar ve başka topraklarda yaşayan halkların her birinin kültürel birikimi birbirinden bambaşka olması spesifik bir topluluğun geçmişi nedeniyle, ırka dayandırmayacaksak tek sebep bu olabilir, diğerlerinden çok farklı olabileceğini düşünmek tamamen bi illüzyon. Benzer şekilde evriliyoruz. Her şey bizim toplumumuzda da olur. Onlarda olmaz dediğin onlarda da olur. Halklar hiçbir bu kadar progresif bir şekilde birbirinden ayrılmamışlardır.
Seçmeni (yani insalı-halkı) ne kadar fazla seçim odaklı itelersen o kadar istenç dışı oy verir çünkü yetki iç güdüsel olarak (maalesef) her zaman zorbalamaya kullanılır. Çünkü bireysel yetki çok özneldir bunu daha da özelleştirirsen şu an bulunduğumuz durumdan bir farkı kalmaz
Eleştirilerin yerli ama alternatif seçiminin çok fazla şey değiştireceğini düşünmüyorum, en azından Türkiye için ve şu dönemler dahilinde. Mevcut iktidarı destekleyen insanların düşüncelerinin anlık olaylarla değişmeyeceği açık. Keza muhalefetinde A ve B seçeneği arasında git gel yapmayacağını düşünüyorum. Senin, benim ve bu yorumu okuyan genel olarak senin videolarını izleyen birinin kendi karakteriyle çelişmeyen değişimlere açık olduğunu ve bundan dolayı da seçimlerde daha esnek bir tercih yapabilmesi eğlenceli olabilir. Gördüğümüz bir tweet yüzünden "ulan sana oy verenin kafasını" deyip, oyumuzu değiştirebiliriz. Sürenin belirsizliği sebebiyle propagandanın ve seçim vahşetinin azalacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Artık seçimin vahşeti ve yoğun propaganda süresi son bir kaç aya değil seçimlerin gerçekleşeceği tüm süreç boyunca olacak. Yani senin istediğin şeyin tam tersi olacak bir seçim sistemi istemiş oluyorsun aslında. Not: Video sonunda söylediğin gibi eleştiriye kapalı tutumun yerine geri bildirim talep etmen çok daha hoş olmuş. Ayrıca seni izleyenleri genel olarak gereksiz yere yıprattığını düşünüyorum. Senin ve benim gibi kendine has bir karakter yaratan kişiler, avam kesim tarafından sürekli gereksiz ve haksız eleştiriye maruz kaldıığımız için karşımızda olan grupları hakir görmemize sebep oluyor. Lakin bence felsefe ile ilgilenen ve kendin benzersizliğini az da oluşturmuş olan bir kesime hitap ettiğin için hitap ettiğin kitlenin diğer insanlara göre çok iyi olduğunu düşünüyorum. Eskiden yaptığın gibi (bu yayını izleyenlerin %99.99'u şöyle kötü, böyle kötü) demek yerine daha kucaklayıcı ve iletişime açık bir Doğan görmek hoşuma gitti. İyi çalışmalar..
ağzına sağlık abi senin seçim sisteminde de kişi kabinde olduğu gibi kendi kendiyle yalnız kalamıyor. seçimleri şimdiki sistemin rekabetinden ve aniliğinden (ve hedef seçilebilirliğinden) arındırmış oluyorsun ama "mührün basılacağı" anın nasıl kurulacağına dair bir cevabın yok sanırım. biraz maddi bir mesele bu ama işte .d vereceğimiz oyun yüz yüze geldiğimiz insanlarla etkilenebilir olmasından endişeleniyorum aslında. (senin ima ettiğin/bahsettiğin telefon seçeneği zayıf gözüküyor, çünkü ekranı göz önünde. eğer uygulamayı telefondan açıp bir seçeneğe dokunmaktan daha fantastik alışılmadık bir sistem kurmuyorsak). _umumi oy verme/değiştirme odaları belki kişiye biraz daha hareket alanı sağlayabilir_ bir de seçim gününün 4 yıldan 4 yıla küçücük bir alan kaplaması, dolayısıyla çoğu zaman "uzakta" olması da o gün seçim kabinindeki anımızı biraz daha özgürleştiriyor gibi.
her şeyden öte de bunun üzerine düşünmek "bundan daha iyisini yapabiliriz ya" dedirtti bana. daha çok nasıl insana ihtiyacımız var diye düşünüyorum, karnı tok iyi ailede yetişmiş meraklı aktif olmaları lazım (deme be)
Önerdiğiniz seçim sistemi kulağa hoş gelmekle beraber çok tartışma getirebilecek ve insanların kendi kararlarını özgürce, kişiliğini kullanarak almasını tıpkı diğer sistemler gibi engelleyebilecek bir sistem. Bence türkiye’de dönen politik mücadelenin büyüklüğünü hep bir küçümseme durumu var. Bu mücadeleden doğan kutuplaşma sizin sisteminizi de rahatlıkla boğabilir.
Stresimle geldim. Senin o seçim aralığından rastgele bir günü, bir oyu seçen random algoritma, aslında senin seçiminle ilgili ilgilenmemektedir. O program-algoritma (içinde rastgelelik içerdiği için her çalıştığında farklı sonuç vereceği ve algoritma olmadığı söylenebilinir fakat ben bir input alıp bir dizi işlem yapan şeye algoritma dedim burada), aslında senin seçimini değil, ilk başladığı random seed'e göre çıktı üretir. Yani aslında seçilen şey yine toplumsal-bireysel karar değil, algoritmanın ilk durumudur. algoritma hangi seed'le başladıysa, ona göre karar almaktadır. Bir kümenin içerisinden anlık set alınıp sonuçlarına bakılmasının daha toplumsal-bireysel olduğunu iddia etsen de, aslında o setin kontrolü ve setten elde edeceğimiz veri, sadece algoritmanın "keyfine", ilk durumuna bağlıdır. Alınan seçim kararı, o aralıktaki dağılımların tamamen rastgele seçilmesidir. Bu dağılımların hangisinin baskın geleceğini, nihai sonucunu ise bu keyfine göre hareket eden algoritmaya bırakıyoruz. Kimin, hangi partiye-adaya yakın olmasına göre değil. Ben seed'i değiştirdiğimde, süreçteki kararım ve tutumum değişmemesine rağmen sanki seçimim değişmiş gibi bir çıktı üretmektedir. Fiziksel bir örnek vererek netleştireyim. Bu algoritma, İstanbuldaki bir tepedeki rüzgar hızını baz alarak rastgele seed üretiyor olsun. E ülkenin kaderi, oradaki lodosa göre belirleniyor artık akjsdfhasdf. Elimizdeki set, seçim yatkınlığımız aynı olsa bile sadece o tepedeki nemlilik yüzünden başka birini seçmemiz gerektiğini söylüyoruz bu sistemde. İklim krizi ve Türkiyedeki seçimler hakkında nedensel bir korelasyon çizilebilinir, ve bu gerçekten de nedenseldir çünkü temeli o tepenin iklim kriziyle değişen rüzgar hızıdır ve bu iklim krizinden etkilenmektedir klajshdfadfs. dall-e resimleri çok hoştu, çadırlar bir an Çin kadar kalabalık bir ülkede yapılacak seçimi hatırlattı.
Ekleme yapayım, burada düzenli ve sağlıklı bir propagandanın da kimseye faydası olmayabilir. Çünkü nihai sonuç yine o propagandadan fayda bulacak halk tarafından değil tepemize bağlıdır, literally. Ülkeyi tepe yürütüyor artık. Konuş tepe, anlat ne yapalım. Setin içerisindeki adayın oylarını yoğunlaştırdığı için propagandanın şansı arttırdığı söylenebilinir. Ekstrem uçlara götürerek nasıl kırıldığını göstermek istedim.
propaganda oyları ile ilgili şöyle bir şey var, seçim sonuçları analog bir şekilde olmasına rağmen (%40 a partisi, %30 b partisi...) seçim sonuçlarından alınan karar dijital. en çok oyu alan 1 oluyor diğer herkes 0 oluyor, yani verdiğin oy en çok oy alan kişiye veya onun en büyük rakibine değilse oyun bi anlamı kalmıyor.
Kişisel veriler belli bir bedel karşılığı satılıp telefon veya bilgisayarla hiç değiştirilemeyecek şekilde oy verme işlemi yapılabilir güç odakları tarafından. Bu yüzden dediğiniz sistemin çalışması daha başlamadan bitmiş olur. Dediğiniz sistem finlandiyada çalışabilir ama ortadoğuda güneş doğudan doğmaz her zaman…
Eğitim, adalet, ekonomi, "mülteciler", özgürlüklerin kısıtlanması, tarikatlar, tek adam rejimi, nepotizm, yolsuzluk, dış politika, ergenekon-balyoz, anti laiklik, çözüm süreci. 13, Hepsi majör problem. Ama ortalama insan 7-8e yaklaşamaz . Ailesinin etkisi olur. Adayın tipi, görünüşü, boyu önemlidir. 1-2 olayda biter Videodaki değişiklikler ancak felaket getirir. siyasiler 3 ila 5 yıl arasındaki geniş aralıkta çok daha fazla seçim harcaması yaparlar. Sürece yayılmış olur sadece. Ve hayır 3-5 yılda bir seçim oluyorken bu seçmen kitlesiyle uzun vadeli plan yapılıp ülkeler kalkınamaz. Tek çare seçmen kitlesinin daralmasıdır.
3. yıl ile 5. yıl arasında attığımız tüm oyların hesaba katılarak sonucun elde edilmesi de olabilir. 2 yıl boyunca A partisini 220 kez seçmişim, B partisini 150 kez, C partisini bilmem ne... Tabii her gün oynatılmasından bahsetmiyorum, bir partiyi kaç gün boyunca seçili bırakmışım gibi düşünelim. Sanki böylece rastgeleliğin rahatsızlığından da kurtulabiliriz.
Ama en son seçili bıraktığın C partisinde gerçekten kararlısın fakat seçtikten 1 gün sonra senin zarfın 100 gün A seçili kaldı 35 gün B seçili kaldı 1 gün C seçili kaldı gibi olur. Ancak bunlara yüzdesel olarak bakılıp en sonunda A partisine şu derece yakınsın B partisine şu kadar bu kadar C ye bu kadar denilipte toplanırsa, sonuç senin istediğin gibi olmaz. Zaten sende seçim yaparken partinin aldığı kararlara adımlara göre değişiklik yapıyorsun ondan dolayı sık sık değişebilirsin. Üstelik senin seçim günün geldiği ve bittiği günden sonra kararın partinin değişmesi ile değişirse sen yine memnun kalmazsın değil mi?
Ben de aynısını düşündüm. Partilerin ne kadar uzun süre seçili kaldığına göre yüzdeler oluşturup o yüzdelik dilimlerden partilere oy gitse daha iyi gibi geldi. Ama yine de seçim zamanı diye bir şey hala oluyor. Seçim zamanı = propaganda zamanı. O yüzden de her zaman seçim değiştirebilsek ve ne zaman bir parti en çok seçilen parti olduysa o zaman iktidara geçse daha iyi gibi duruyor. 3 günde bir iktidar değişemeyeceği için belli bir süre boyunca en yüksek oyu alan parti iktidara geçsin de diyebiliriz. Bir yandan da biz hala güvenli olsun diye seçimlerde kağıt kullanıyoruz. O yüzden bu fikirlerin eğlenceli olmanın ötesine gideceğini sanmıyorum.
bir şekilde kararı etkileyen bütün olayların ve o 2-3 senelik yaşamın akümülüsyonu konumunda olmalı bence oyumuz. belki tek oy yerine matematiksel açıdan daha pürüzsüz bir uygulama olabilir, ama önerdiğin biraz oyun ciddiyetini bozuyor.
Zaten bir ölçüde rastgele olması gerektiği inancıyla bu sistemi düşünmüş. Senin kurduğun mantıkta propaganda oldukça manipüle edebilir gibi duruyor. Bir partiyi bolca seçmenin de toplumsal olarak ödüllendireleceğini de düşünebiliriz.
Bu konuşmadan sonra "politika" ve "toplum felsefesi" kelimelerinin beynimde çok ayrı yerlere düştüğünü farkettim. Politika kelimesinin anlamı zihnimde zibilyon defa erozyona uğradığından, benim için ucubeliği laçkalığı ve retoriki de içeren belli belirsiz imaları olan bir kelime haline geldi. Toplum felsefesi ise, toplumun üstüne inşaa edilen dinamikler üstüne düşünmek demek. Politika konuşulmasının beni rahatsız etmesinin sebebi de bu derin anlam uçurumuymuş meğerse. Dolayısıyla toplum felsefesi anlamında politika yapıldığını gördüğüm nadir içeriklerdendi. Teşekkürler nebuch.
Fanusta bu konuya alttan üstten 50 defa değinmişizdir. Bu videoyla beraber hepsi toparlanmış oldu, güzel oldu.
ne eksik, ne fazla ağzına yüreğine sağlık. Alakan ve açık yürekliliğin ve kendini bu kadar güzel ifade ettiğin için ve sözcü olacak nitelikte bir konuşma yaptın. Etkilendim, üzüldüm. Acı gerçekleri tekrar yüzümüze vurdun. İznin olursa son olarak şunu eklemek isterim. Muhalefet veya iktidar kazanmadı, halk kaybetti, ülke kaybetti. Bu ülkede vatanseverlik askere gitmekle, ayrıştırmak için söylemiyorum ama adanalı veya Polat Alemdar karakterinin bir insan gibi raconu gibi kafa tutup şiddete başvurmak. Bu ülke, sanayisi, endüstrisi ve üretimi olmayan taşeron bir ülke ve sadece bu ülkeyi, vatanı kurtarmak için canını feda eden askerler gibi kesesini feda eden insanlar sayesinde olur ki böyle bir şey mümkün değil. 6 KEZ develüasyon yaşanmış bir ülkede ekonomi yok, din yok, haysiyet yok, onur yok, gurur yok. Yanlış anlaşılmasın bu ülke değil, bu dünya kendi pisliğinde boğulacak. Umut mu :) 30'uma kadar vardı artık kendim dışında hiçbir şey için hiçbir umudum yok. Türk, öğün, çalış, güven"SENE"
Seçim fikrini başarılı buldum. Rng faktörünü azaltmak adına fikirin aynen işlemekle birlikte seçerken bir aday yerine belirli sayıda ki adaylar arasında sıralama yaparak seçmek daha uygun olur diye düşünüyorum. 10 neden sorununun çözümü akıldaki bu nedenlerin ağırlıklarını ölçüp ona göre kıyaslama üzerinden bir oy vermek olabilir. Gene rastgele bir zamanda halihazrdaki aday sıralaman sisteme kaydedilir. Ve ancak sıralamanı değiştirebilecek bir kırılma olduğunda gider oyunu değiştirirsin. Bir adayı seçmektense adaylar arasında sıralama yapmanın kişiliği harekete geçirecek olay sayısını da arttıracağını düşünüyorum. Misal ilk adayın belki dört yıllık süreçde hiç değişmeyebilir ancak yaşanan bir takım olaylar sonucunda üçüncü ile ikinciyi de değiştirmek için oyunu gözden geçirebilirsin. Bu sayede seçimler nihayete erdiğinde ne kadar rng şeklinde toplansalar da kıyaslamanın yarattığı ağırlıklı bir ortalama bunu dengelemiş olur.
Böyle bir seçim sisteminin ekonomi üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Piyasalar önünü görmek ister ve anket leri okumak eskisinden daha zor olacaktır. Aynı zamanda böyle bir sistemin çalışması için e devlet entegreli siber bir seçim olması gerekir ki insanlar oylarına istediği zaman müdahale etsin. Burada da oyların korunması zorlaşır. Ancak gelişen blok zinciri teknolojileri ile bu sorun da aşılabilir.
3 adet sıralamalı bir sistemde ikinci ve üçüncüyü seçmenin zorunlu olması gerektiği kanaatindeyim. Yoksa çoğu kişi gene bir heyecan oyu atıp tek istediği adaya yoğunlaşacaktır. Bu zorlamanın aynı zamanda çok yönlü düşünmeye teşvik etmesi ve diğer seçeneklerden birinin iktidarla sonuçlanması halinde de bütünüyle bir memnuniyetsizik halinden seçmeni koruyacağını düşünüyorum.
Bu sistemin açıklarından biri de iki ve üçü rastgele belirleyen seçmenlerdir. Bu sorunun önüne geçilmesi için seçim barajı kaldırılmalıdır. Bu sayede mecliste yer edinemeyeceği düşünüldüğünden bazı partilerde biriken oylar bu partilerin az da olsa meclisde yer edinmesiyle sonuçlanıp çok sesliliği kazara besler. Daha sonrasında rastgele atan seçmen bu partilerin göz önüne çıkmasını fark edip diğer sıralamaları da düşünerek kaçınma ya da destekleme şeklinde değiştirebilir.
Yaklaşık bir düşüncem olduğu için paylaşmak istedim.
Herhangi bir anda o sırada oyumuzun hangi partide olduğunu baz alan zarflama sistemi yerine (umarım yanlış anlamamışımdır), tüm seçmenlerin her ay bir oy verme hakkı ve görevi olsa, ve dört yıllık iktidar sürecinde en fazla puanı toplayan parti sıradaki iktidar olsa, dahası bu sistemin içine en azından rasyonel olduğuna karar verdiğimiz bazı metriklerin işlediği bir algoritma yerleştirsek. Ve algoritmanın puanlar üzerindeki etkisini minimum %40'larda tutsak neredeyse otonom bir halk gücüne ulaşabiliriz diye düşünmek istiyorum.
Örnekse enflasyonun 12 ay içerisinde %10'dan daha fazla artmasını sistem otomatikmen %10 puan kaybı olarak değerlendirse ve böylece iktidar partisinin çoğunluk avantajını da cezalandırabilsek.
En azından çevrecilik, sağlık, eğitim, ekonomi (özellikle yüksek öğrenim), insan hakları, şehirciliik vs. gibi konularda rasyonel metrikler belirlenebilir gibi. Emin de değilim.
Senin önerdiğinle birlikte yorumlarda da pekçok seçim önerisi gördüm. Ben de bunları eleştirmek isterim. Seçim sisteminin tekdüze ve korkunç basit olmasının iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Matrisler, rastgelelik, seçim algoritmaları vs. önerileri ne kadar güzel gözükse de insan müdahalesine açık ve çoğunluk tarafından kavranamayacak karmaşıklıkta sistemler. Bir düzenek O(1)'den daha karmaşıksa toplum buna tepki veremiyor veya anlayamıyor kanımca. Bunu ben en net Snowden sızıntılarında gördüm. Bu sebeple de rastgelelik içermeyecek, seçenek sayısını az tutacak bir sistem hem daha güvenli hem de müdahalenin saptanması daha kolay olur. Trump-Biden seçimlerinin bu kadar şaibeli olmasında normal düzeneğin dışında verilen oylar vardı. Hala toplumun her kesimi için açıkça kanıtlanmış değil ve şüpheli görülen bir düzenek, güven zedeleyen ve kafa karıştıran bir yapı.
yapı olarak değil de sistem olarak ele alırsak daha anlaşılır geliyor.
Yapı-sistem-düzenek kelimelerini kesin anlamlarını düşünmeden yazdım. Hepsini "seçim süreci" şeklinde düşündüm.
"Bilgi" diye oynatma listem mevcut. Genelde izlediğim farklı konulardaki videoyu hep bu dosyama kayıt ederim. Fizik olsun, bilim olsun ve din olsun. Hepsini. Ama senin için 1 tane ayrı bir dosya açmam gerekti. 👍
Zarfın rastgele alınması sistem için güvensizlik yaratabilir, bunun yerine ağırlıklı ortalama gün sayısına göre hesaplanması, daha güvenli olabilir.
seçime kala son 5 ayın önemini destekleyen bir çok deney vardı. hatırladığım kadarıyla daniel kahneman deneklerinsol elini 14 derecelik suya 60 saniye sokuyo sağ elini 90 saniye sokuyo ancak son 30 saniye suyun derecesini 1 arttırıyor. derneklerin %70i uzun testi seçiyor. bi tane daha vardı hatta buna doruk son ismi takılmıştı. kolonoskopide 5dk süren ama sürekli 8-6 derece acı çekilen muayene 7 acı puanı alırken, 25dk süren pik noktasında 8 acı hissedilen ama son dakikalarının neredeyse acısız olduğu muayene 5 acı puanı vermişler. 20 senedir seçimden 5 ay önce kayganlastiriciyla ziktiler millet de manipüle oldu.
Sonunu beklemiyordum :D
kendi seçim fikrin gerçekten çok çok çok iyiymiş
selam abi. ışık seni yutacak gibi davranmış. her birey kendi öz bilgisinden 'bu benim kendi savaşım' niteliğini ortaya çıkarabilsin isterdim. benim ülke hakkında fikirlerim yok. ben sadece ülke' denilince nasıl hissedildiğini biliyorum. ülkenin nasıl olması gerektiği konusunda da bunun etrafında şekilleniyor her şey dolayısıyla. ben de oy verirken kendi enerjimin, daha açıkçası o sırada bulunduğum ruh halinin kabine yansımasına dikkat etmiştim. fazlasıyla enerjik ve dinamik bir şekilde oy vermiştim. kime verdiğim önemsizdi sadece harflerden ibaretti oy pusulası. düşüncelerden değil. şunun için, bunun için oy veriyorum diyebilirsiniz dedin. ben, her evin bir ülke olabilmesi için oy veriyorum artık. bu dediğimin zamanı var bence ama hayal edince gerçekten güzel. isteklerden arınmış bir zihin, aynı zamanda tertemiz bir kişiliğe sahip oluyor. birilerinin itip kakmasıyla büyüdüm ancak bu böyle devam etmesin diye önlemler almış olmasam bile, şans faktörünü hariç bırakarak ilerledim. bir evin içinde dahi yapılabileceklerin listesi bu kadar uzunken neden her ev bir ülke olmasın? neden evin içinde yaşayanlar birbirine çok aşkın saygı duymasın? sevgi çoğuldan oluşur, önce saygı.
Coban'in oyu meselesi ne olacak?
Fikir çok sağlıklı göründü. Tek sorunu, özellikle bizim toplumumuz bu konuda uzlaşma sağlayamaz. Başka toplumlarda çalışır ama bizim insanlarımız ya bunu manipüle ederler ya da hiç kabul etmezler. Çünkü bir kesim, seçimde ülke yönetimi veya kendi refahı için değil, o partiden bir menfaat sağlama niyetinde. Bugüne kadar birileri yedi, sıra bende kafasında.
“Bizim insanımız” ile başlayan yakınmaların iddia ediyorum hiç biri tutarlı değil. Türkiye topraklarında yaşayan halklar ve başka topraklarda yaşayan halkların her birinin kültürel birikimi birbirinden bambaşka olması spesifik bir topluluğun geçmişi nedeniyle, ırka dayandırmayacaksak tek sebep bu olabilir, diğerlerinden çok farklı olabileceğini düşünmek tamamen bi illüzyon. Benzer şekilde evriliyoruz. Her şey bizim toplumumuzda da olur. Onlarda olmaz dediğin onlarda da olur. Halklar hiçbir bu kadar progresif bir şekilde birbirinden ayrılmamışlardır.
Güzel video
Seçmeni (yani insalı-halkı) ne kadar fazla seçim odaklı itelersen o kadar istenç dışı oy verir çünkü yetki iç güdüsel olarak (maalesef) her zaman zorbalamaya kullanılır. Çünkü bireysel yetki çok özneldir bunu daha da özelleştirirsen şu an bulunduğumuz durumdan bir farkı kalmaz
Eleştirilerin yerli ama alternatif seçiminin çok fazla şey değiştireceğini düşünmüyorum, en azından Türkiye için ve şu dönemler dahilinde. Mevcut iktidarı destekleyen insanların düşüncelerinin anlık olaylarla değişmeyeceği açık. Keza muhalefetinde A ve B seçeneği arasında git gel yapmayacağını düşünüyorum. Senin, benim ve bu yorumu okuyan genel olarak senin videolarını izleyen birinin kendi karakteriyle çelişmeyen değişimlere açık olduğunu ve bundan dolayı da seçimlerde daha esnek bir tercih yapabilmesi eğlenceli olabilir. Gördüğümüz bir tweet yüzünden "ulan sana oy verenin kafasını" deyip, oyumuzu değiştirebiliriz. Sürenin belirsizliği sebebiyle propagandanın ve seçim vahşetinin azalacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Artık seçimin vahşeti ve yoğun propaganda süresi son bir kaç aya değil seçimlerin gerçekleşeceği tüm süreç boyunca olacak. Yani senin istediğin şeyin tam tersi olacak bir seçim sistemi istemiş oluyorsun aslında.
Not: Video sonunda söylediğin gibi eleştiriye kapalı tutumun yerine geri bildirim talep etmen çok daha hoş olmuş. Ayrıca seni izleyenleri genel olarak gereksiz yere yıprattığını düşünüyorum. Senin ve benim gibi kendine has bir karakter yaratan kişiler, avam kesim tarafından sürekli gereksiz ve haksız eleştiriye maruz kaldıığımız için karşımızda olan grupları hakir görmemize sebep oluyor. Lakin bence felsefe ile ilgilenen ve kendin benzersizliğini az da oluşturmuş olan bir kesime hitap ettiğin için hitap ettiğin kitlenin diğer insanlara göre çok iyi olduğunu düşünüyorum. Eskiden yaptığın gibi (bu yayını izleyenlerin %99.99'u şöyle kötü, böyle kötü) demek yerine daha kucaklayıcı ve iletişime açık bir Doğan görmek hoşuma gitti. İyi çalışmalar..
ağzına sağlık abi
senin seçim sisteminde de kişi kabinde olduğu gibi kendi kendiyle yalnız kalamıyor. seçimleri şimdiki sistemin rekabetinden ve aniliğinden (ve hedef seçilebilirliğinden) arındırmış oluyorsun ama "mührün basılacağı" anın nasıl kurulacağına dair bir cevabın yok sanırım.
biraz maddi bir mesele bu ama işte .d
vereceğimiz oyun yüz yüze geldiğimiz insanlarla etkilenebilir olmasından endişeleniyorum aslında. (senin ima ettiğin/bahsettiğin telefon seçeneği zayıf gözüküyor, çünkü ekranı göz önünde. eğer uygulamayı telefondan açıp bir seçeneğe dokunmaktan daha fantastik alışılmadık bir sistem kurmuyorsak).
_umumi oy verme/değiştirme odaları belki kişiye biraz daha hareket alanı sağlayabilir_
bir de seçim gününün 4 yıldan 4 yıla küçücük bir alan kaplaması, dolayısıyla çoğu zaman "uzakta" olması da o gün seçim kabinindeki anımızı biraz daha özgürleştiriyor gibi.
her şeyden öte de bunun üzerine düşünmek "bundan daha iyisini yapabiliriz ya" dedirtti bana. daha çok nasıl insana ihtiyacımız var diye düşünüyorum, karnı tok iyi ailede yetişmiş meraklı aktif olmaları lazım (deme be)
Önerdiğiniz seçim sistemi kulağa hoş gelmekle beraber çok tartışma getirebilecek ve insanların kendi kararlarını özgürce, kişiliğini kullanarak almasını tıpkı diğer sistemler gibi engelleyebilecek bir sistem. Bence türkiye’de dönen politik mücadelenin büyüklüğünü hep bir küçümseme durumu var. Bu mücadeleden doğan kutuplaşma sizin sisteminizi de rahatlıkla boğabilir.
Güzel bir konu daha...
Stresimle geldim. Senin o seçim aralığından rastgele bir günü, bir oyu seçen random algoritma, aslında senin seçiminle ilgili ilgilenmemektedir. O program-algoritma (içinde rastgelelik içerdiği için her çalıştığında farklı sonuç vereceği ve algoritma olmadığı söylenebilinir fakat ben bir input alıp bir dizi işlem yapan şeye algoritma dedim burada), aslında senin seçimini değil, ilk başladığı random seed'e göre çıktı üretir. Yani aslında seçilen şey yine toplumsal-bireysel karar değil, algoritmanın ilk durumudur. algoritma hangi seed'le başladıysa, ona göre karar almaktadır.
Bir kümenin içerisinden anlık set alınıp sonuçlarına bakılmasının daha toplumsal-bireysel olduğunu iddia etsen de, aslında o setin kontrolü ve setten elde edeceğimiz veri, sadece algoritmanın "keyfine", ilk durumuna bağlıdır. Alınan seçim kararı, o aralıktaki dağılımların tamamen rastgele seçilmesidir. Bu dağılımların hangisinin baskın geleceğini, nihai sonucunu ise bu keyfine göre hareket eden algoritmaya bırakıyoruz. Kimin, hangi partiye-adaya yakın olmasına göre değil. Ben seed'i değiştirdiğimde, süreçteki kararım ve tutumum değişmemesine rağmen sanki seçimim değişmiş gibi bir çıktı üretmektedir. Fiziksel bir örnek vererek netleştireyim.
Bu algoritma, İstanbuldaki bir tepedeki rüzgar hızını baz alarak rastgele seed üretiyor olsun. E ülkenin kaderi, oradaki lodosa göre belirleniyor artık akjsdfhasdf. Elimizdeki set, seçim yatkınlığımız aynı olsa bile sadece o tepedeki nemlilik yüzünden başka birini seçmemiz gerektiğini söylüyoruz bu sistemde.
İklim krizi ve Türkiyedeki seçimler hakkında nedensel bir korelasyon çizilebilinir, ve bu gerçekten de nedenseldir çünkü temeli o tepenin iklim kriziyle değişen rüzgar hızıdır ve bu iklim krizinden etkilenmektedir klajshdfadfs.
dall-e resimleri çok hoştu, çadırlar bir an Çin kadar kalabalık bir ülkede yapılacak seçimi hatırlattı.
Ekleme yapayım, burada düzenli ve sağlıklı bir propagandanın da kimseye faydası olmayabilir. Çünkü nihai sonuç yine o propagandadan fayda bulacak halk tarafından değil tepemize bağlıdır, literally.
Ülkeyi tepe yürütüyor artık. Konuş tepe, anlat ne yapalım.
Setin içerisindeki adayın oylarını yoğunlaştırdığı için propagandanın şansı arttırdığı söylenebilinir. Ekstrem uçlara götürerek nasıl kırıldığını göstermek istedim.
En eğlenceli nebuch videosu
vaatler yerine getiriliyor olsaydı bir siyasi odak bunu rekabete dönüştürebilir miydi? Bence en çarpıcı nokta burasıydı
On neden düşünebilme durumunu ilk kez duydum. Bana on neden oldukça fazla geldi, bence insanların çoğu sadece sonuç.
propaganda oyları ile ilgili şöyle bir şey var, seçim sonuçları analog bir şekilde olmasına rağmen (%40 a partisi, %30 b partisi...) seçim sonuçlarından alınan karar dijital. en çok oyu alan 1 oluyor diğer herkes 0 oluyor, yani verdiğin oy en çok oy alan kişiye veya onun en büyük rakibine değilse oyun bi anlamı kalmıyor.
Bence tırnak boyası kesinlikle olmalı ;)
13:00 bir siyasetçi geliyor gibi hissettim :)
Dakika 10.14 "hahaha üzücü" kısmı aklıma daha önce yayınlamış olduğun bir video da birebir aynı şekilde ki sahneyi hatırlattı. (Shitty video details)
Kişisel veriler belli bir bedel karşılığı satılıp telefon veya bilgisayarla hiç değiştirilemeyecek şekilde oy verme işlemi yapılabilir güç odakları tarafından.
Bu yüzden dediğiniz sistemin çalışması daha başlamadan bitmiş olur.
Dediğiniz sistem finlandiyada çalışabilir ama ortadoğuda güneş doğudan doğmaz her zaman…
keşke erken seçim olmasaydı.
Söylediklerini sıklıkla tekrar ve izah ediyorsun. Konudan dolayı mı? :)
:)
ülkemiz seferber olup mükemmel bi başkan egitsin bu görev için tasarlanmıs bebeklikten başkan olucak en iyi aday filan işte
Haftaya görüşürüz dedi, iki hafta oldu. Nebuch'u aldılar galiba.
Bir sonucy
Eğitim, adalet, ekonomi, "mülteciler", özgürlüklerin kısıtlanması, tarikatlar, tek adam rejimi, nepotizm, yolsuzluk, dış politika, ergenekon-balyoz, anti laiklik, çözüm süreci.
13, Hepsi majör problem.
Ama ortalama insan 7-8e yaklaşamaz . Ailesinin etkisi olur. Adayın tipi, görünüşü, boyu önemlidir. 1-2 olayda biter
Videodaki değişiklikler ancak felaket getirir. siyasiler 3 ila 5 yıl arasındaki geniş aralıkta çok daha fazla seçim harcaması yaparlar. Sürece yayılmış olur sadece. Ve hayır 3-5 yılda bir seçim oluyorken bu seçmen kitlesiyle uzun vadeli plan yapılıp ülkeler kalkınamaz. Tek çare seçmen kitlesinin daralmasıdır.
Yani oyun çobanla bir değil?
sizin seçim sisteminiz elektronik olduğundan onun dezavantajlarına sahip ancak iyi bi teori olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
3. yıl ile 5. yıl arasında attığımız tüm oyların hesaba katılarak sonucun elde edilmesi de olabilir. 2 yıl boyunca A partisini 220 kez seçmişim, B partisini 150 kez, C partisini bilmem ne... Tabii her gün oynatılmasından bahsetmiyorum, bir partiyi kaç gün boyunca seçili bırakmışım gibi düşünelim. Sanki böylece rastgeleliğin rahatsızlığından da kurtulabiliriz.
Ama en son seçili bıraktığın C partisinde gerçekten kararlısın fakat seçtikten 1 gün sonra senin zarfın 100 gün A seçili kaldı 35 gün B seçili kaldı 1 gün C seçili kaldı gibi olur. Ancak bunlara yüzdesel olarak bakılıp en sonunda A partisine şu derece yakınsın B partisine şu kadar bu kadar C ye bu kadar denilipte toplanırsa, sonuç senin istediğin gibi olmaz. Zaten sende seçim yaparken partinin aldığı kararlara adımlara göre değişiklik yapıyorsun ondan dolayı sık sık değişebilirsin. Üstelik senin seçim günün geldiği ve bittiği günden sonra kararın partinin değişmesi ile değişirse sen yine memnun kalmazsın değil mi?
Ben de aynısını düşündüm. Partilerin ne kadar uzun süre seçili kaldığına göre yüzdeler oluşturup o yüzdelik dilimlerden partilere oy gitse daha iyi gibi geldi. Ama yine de seçim zamanı diye bir şey hala oluyor. Seçim zamanı = propaganda zamanı. O yüzden de her zaman seçim değiştirebilsek ve ne zaman bir parti en çok seçilen parti olduysa o zaman iktidara geçse daha iyi gibi duruyor. 3 günde bir iktidar değişemeyeceği için belli bir süre boyunca en yüksek oyu alan parti iktidara geçsin de diyebiliriz. Bir yandan da biz hala güvenli olsun diye seçimlerde kağıt kullanıyoruz. O yüzden bu fikirlerin eğlenceli olmanın ötesine gideceğini sanmıyorum.
bir şekilde kararı etkileyen bütün olayların ve o 2-3 senelik yaşamın akümülüsyonu konumunda olmalı bence oyumuz. belki tek oy yerine matematiksel açıdan daha pürüzsüz bir uygulama olabilir, ama önerdiğin biraz oyun ciddiyetini bozuyor.
Zaten bir ölçüde rastgele olması gerektiği inancıyla bu sistemi düşünmüş. Senin kurduğun mantıkta propaganda oldukça manipüle edebilir gibi duruyor. Bir partiyi bolca seçmenin de toplumsal olarak ödüllendireleceğini de düşünebiliriz.
Yok hayır, sınav senesi Nebuch izlemeyeceğim. Videolar düşündürmeye itiyor, olmaz.
ucube
dmcnlsçxöxödmmcx