7- Mutual Combat (Badir Battle Book) - Mahmud Sami Ramazanoglu

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 17 чер 2024
  • Afra Hatun from Beni Neccar had seven sons and all seven of them were present in Badr. Two of his sons, Avf and Muâz aka Nevcivan, and Abdullah ibn Rawaha, may Allah be pleased with them, opposed Utbe, Shayba and Walid. Utbe asked them, "Who are you?" They replied, "We are so and so."
    Utbe rejected them, saying: "We have no business or quarrel with you, we want our cousins!" Because they were making a living by farming. The Quraysh tribe, on the other hand, viewed farmers as an insult because they were engaged in big business. That's why Utbe and Shayba called out to Prophet Muhammad Mustafa (sallallahu alaihi wa sallam), "Send us our uncles who are our cousins ​​and peers, that is, they are not people of our level." Our Prophet Muhammad Mustafa sallallahu alayhi wa sallam also said:
    - ''Get up, Ubeyde! Get up, Hamza! "Get up, Ali!" they said.
    All three of them got up and went against Hazrat Ubeyde radiyallahu anh Utbe, Hazrat Hamza radiyallahu anh against 'Şeybe', and Hazrat Ali radıyallahu anh against Walid. (According to another record, Hazrat Hamza (may Allah be pleased with him) fought with Utba.)
    At that time, Hazrat Ubeyde was sixty-three years old, Hazrat Hamza was fifty-eight years old, and Hazrat Ali was twenty-one years old, each of them was the same age as his opponent, and all of them were among the most prominent Arabs.
    In particular, Hazrat Hamza radiyallahu anh was a loving Lion of Hazrat Allahu Zülcelal. Although Hazrat Ali (may Allah be pleased with him) had not yet been involved in such major cases. But it was obvious from his face that he was a proud lion cub.
    Hazrat Hamza, Ubeyde, Ali ridvanullahu Teala aleyhim ajmaiyn, all three of them went out to the square. Since their faces were covered, Utbe asked their names as is customary. Then they told their names and fame.
    Even Utbe, Shayba and Walid said: "Okay... you are heretics and our peers! "Come on!" they said, omitting the sentence.
    The appearance of these six great people from the Quraysh notables, who were famous for their bravery, on the battlefield was an event worth watching with astonishment at that time.
    The other side, prepared for battle, some with their hands on the hilt of their swords and some with their bows and arrows in their hands, stood to watch and watch the battle of these brave men.
    Hazrat Beyda and Utba made a few moves towards each other and although the two elders injured each other, neither of them could finish off the other. Hazrat Hamza radiyallahu anh and Hazrat Ali radiyallahu anh killed their opponents with one move. And they returned and helped Hazrat Ubeyde and finished even Utbe's job. And they took Ubeyde and brought peace to Nabe'vi.

КОМЕНТАРІ • 1

  • @AbdullahCANCAN
    @AbdullahCANCAN  10 днів тому

    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) SOHBETLER ► bit.ly/38VxUjs
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) Dualar ve Zikirler ► bit.ly/3hqN9FB
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 1 ► bit.ly/2ZJRtdn
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 2 ► bit.ly/3jNBlyw
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 3 ► bit.ly/2XZuJW4
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 4 ► bit.ly/3mnGvmv
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 5 ► bit.ly/3pM2kOz
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) MUSÂHABE 6 ► bit.ly/3Ep4VSP
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. YÛSUF ► bit.ly/3P4Bv2Y
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) BEDİR GAZVESİ► bit.ly/3FuRi86
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. EBÛBEKİR ► bit.ly/3FJ9CKE
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. ALİ'YYÜL-MURTEZÂ► bit.ly/3UQkWJ4
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HÂLİD BİN VELİD KİTABI ► bit.ly/3BsiH82
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) OSMAN ZİNNÜREYN KİTABI ► bit.ly/3Hr4Kej
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) HZ. ÖMER'UL-FÂRUK KİTABI► bit.ly/3uIlYwh
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) ASHÂB-I KİRAM 1 KİTABI ► bit.ly/3YjktlG
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) ASHÂB-I KİRAM 2 KİTABI ► bit.ly/3Bv9Xhr
    Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.) UHUD GAZVESİ KİTABI ► bit.ly/3iYMONV
    7- MEYDAN-I MUBÂREZE (Bedir Gazvesi Savaşı Kitabı) - Mahmud Sami Ramazanoğlu (K.s.)
    Beni Neccar'dan Afrâ Hatun'un yedi oğlu olup yedisi de Bedir'de hazır idiler. Oğullarından Avf ile Muâz nâm nevcivan iki oğlu ile Abdullah ibn-i Revaha radıyallahu anhüm hazarâtı Utbe, Şeybe ve Velid'e karşı çıktılar. Utbe onlara ''kimlersiniz?'' diye sordu; onlar da ''fülanız'' diye cevap verdiler.
    Utbe: ''Bizim sizinle bir işimiz, kavgamız yok, biz amcazadelerimizi isteriz!'' diye onları reddetti. Çünkü onlar çiftçilik ile geçiniyorlardı. Kureyş taifesi ise büyük ticaretle meşgul olduklarından çiftçilere hakaret gözüyle bakarlardı. Onun için Utbe ile Şeybe, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize küfüv ve akranımız olan amcazâdelerimizi gönder yani bunlar bizim derecemizde kimseler değillerdir, diye nidâ ettiler. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri de:
    - ''Kalk ya Ubeyde! Kalk ya Hamza! Kalk ya Ali!'' diye buyurdular.
    Üçü de kalkıp Hazret-i Ubeyde radiyallahu anh Utbe'ye, Hazret-i Hamza radiyallahu anh ''Şeybe''ye, Hazret-i Ali radıyallahu anh de Velid'e karşı gittiler. (Diğer bir kayda nazaran Hazret-i Hamza radıyallahu anh Utbe ile mübareze etti.)
    O vakit Hazret-i Ubeyde altmış Üç yaşında, Hazret-i Hamza elli sekiz yaşsında ve Hazret-i Ali de yirmi bir yaşlarında olup, her biri yaşça karşısındaki hasmının akranı idi, Ve bunların cümlesi de Arap'ın en ileri gelen şecilerinden idi.
    Hususiyle Hazret-i Hamza radiyallahu anh Hazret-i Allahu Zülcelâl'in bir mehabetli Arslan'ı idi. Hazret-i Ali radıyallahu anh de gerçi henüz böyle büyük vakalarda bulunmamıştı. Lâkin onur dahi bir Arslan yavrusu olduğu simasından belli idi.
    Hazret-i Hamza, Ubeyde, Ali ridvanullahu Teâlâ aleyhim ecmaiyn, Üçü de meydan-ı mübarezeye çıktı. Yüzleri kapalı olduğundan Utbe âdet üzere bunların isimlerini sordu, Sonra onlar da isim ve şöhretlerini söylediler.
    Utbe, Şeybe, Velid dahi: ''Tamam... küfüv ve akrân-ı kirâmımızsınız! Buyurunuz!'' dediler, cümlesi sell-i seyf ettiler.
    Eşrâf-ı Kureyş 'den bahadırlıklarıyla meşhur olan bu altı büyük zatın mübareze meydanına çıkmaları o vaktin hükmünce fevkalade hayretle temaşaya şayan bir vaka idi.
    İşte tarafeyn ise cenge hazırlanmış, kiminin eli kılıcının kabzasında, kiminin ok ve yayı elinde olduğu halde bu bahadırların mukâtelesine göz dikip temaşaya durdular.
    Hazret-i beyde ile Utbe yekdiğerine bir iki hamle eyledi ve iki ihtiyar birbirini yaraladı ise de birisi diğerinin işini bitiremedi. Hazret-i Hamza radıyallahu anh ve Hazret-i Ali radiyallahu anh, hasımlarını bir hamle ile öldürdüler. Ve dönüp Hazret-i Ubeyde'ye yardım ile Utbe'nin dahi işini bitirdiler. Ve Ubeyde'yi alıp huzuru Nebe'vi ye getirdiler.
    Ubeyde radıyallahu anh'ın ayağında kılıç yarası olmakla kanları akarak huzûr-ı Nebevi'ye geldik de:
    - ''Ya Resûlallah, ben şehit miyim?'' diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ''Evet'' buyurarak makamının Cennetül-Firdevs olduğunu tebşir buyurdu.
    Hazret-i Ubeyde mesrur olarak din uğrunda ayağının kesilmesinden asla kasavet çekmeyeceğine dair müessir güzel beyitler söyledi. Fakat yarası ağır olduğundan üç gün sonra Medine'ye götürürlerken âzim-i Cennet'il-Firdevs oldu radiyallahu anh.
    Ve diğer tarafta Utbe, Şeybe gibi Kureyş ordusunun ileri gelen iki reisi ile bir de Utbe'nin oğlu genç Velid'in üçü birden meydan-ı mübarezede katledilmeleri Kureyş'e dehşet verdi.
    Ebu Cehil ise asla fütur getirmeyip:
    - ''Siz Utbe ve Şeybe'ye bakmayınız, onlar mağrurane hareket ederek kendilerini mehlekeye düşürdüler'' diyerek kavmine cesaret verir ve ''hemen yürüyünüz'' diye emreyler idi.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri de: Cenâb-ı Hakk'ın vadine mazhar olmuş, melekleri de Resûl'ünün kuvvetine zahir etmiş idiyse de bu âlem-i esbabın icâbâtina ittibâan askerlerini saf saf dizmiş, mücahitleri hazırlamış, na'ra atmakdan ve fazla söz söylemekten men etmiş idi.
    Düşmanlar adeden farklı oldukları halde Müslümanların sayıca bir kişinin bile artması ihtiyaca göre pek de arzu edilirdi. Fakat böyle tehlikeli zamanda bile Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri verdiği söze ihlâs ile riayet ediyordu. Nitekim Ashâb'dan Ebû Huzeyfe bin el-Yemân ile Ebû Huseyl Mekke'den geliyorken müşrikler tarafından yakalanmışlar, bunlara ''Hazret-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i takviyeye mi gittikleri'' sorulmuştu. Bu iki zat menfi cevap vermişler ve harbe iştirak etmeyeceklerini temin etmişlerdi. Huzûr-i risâlete muvasalatında vak'ayı anlatmışlar, Resûl-i Ekrem efendimiz de:
    - ''Biz verdiğimiz söze mutlaka riayet etmeliyiz. Allah'ın nusratı bize kâfidir'' buyurmuştu. Kureyş ordusu çok yaklaşmıştı. Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz arkadaşlarını harekete başlamaktan men ediyor, ancak düşman pek fazla yaklaştığı zaman oklarını kullanmalarını emir buyuruyordu.