3 buçuk yıl önce babamı, 14 ay önce de annemi kaybettim. Babam 59 yaşındaydı, kanser teşhisi kondu ve 5 ay içinde vefat etti. Annemin hiçbir şeyi yoktu 54 yaşındaydı bir sabah aniden akciğerine pıhtı attı ve gözlerimin önünde on dakika içinde vefat etti. Benim tesellim Yaradan'a sarılmak. İyi ki ahiret inancımız var...
Sizi dinlerken aynı seyleri yaşadıgımız onlarca kısı olusu bile insana yalnız olmadgımı hıssettırıyor gercekden delirmiyorum herkes aynı seylerı yasayabılır bu normal dıyebılıyorum iyiki varsınız ❤️❤️❤️❤️
O kadar iyi geliyorki sizi dinlemek.Esimi kaybedeli 2.5 yıl oldu ama içimdeki boşluk hiç dolmuyor.Cocuklarim,torunlarım,arkadaşlarım olmasına rağmen sanki bu dünyada tek başıma kalmışım gibi hissediyorum.😢
Zaman zaman hüznün yanına eşlik eden duygulardan "kaygı"nın nedeni ne olabilir diye düşünmeden edemedim. Çok değer verdiğim ve kişilik olarak da beğendiğim, yaşamları süresince çevrelerinde yakın ve samimi bağıntılar kurmuş tanıdığımız sevilen insanları kaybettiğimde hissettiğim bir kaygı duygusu var bende de. Kökeni sizinki ile aynı olmayabilir. "Acaba benim hayatım da onların ki kadar anlamlı ve kapsamlı olabilecek mi" türünden bir kaygı bu. Bir ağaç gibi yaşamış insanlar bunlar. Erken yaşlarımdan beri insan dışındaki canlıların kusursuzca kendileri olabildiğine inanırdım. Bir kedi mükemmelen bir kedidir. Bir kedi gibi düşünür, bir kedi gibi yaşar, Yaşaması için ne gerekiyorsa genlerindeki bilgiler doğrultusunda onları mükemmelen yapar. EN AZINDAN YAPMAYA ÇALIŞIR. Ama insanların bazıları yaşadıkları içsel tereddütler, asosyaliteler, iletişimsizlikler, aşırı mükemmeliyetçilikler gibi nedenlerle potansiyellerinin çok azıyla kalırlar hayatta. Hatta bazı günler zihninde dolaşan onca yapması gerekenler var ken kolunu bile kıpırdatmadan evden de çıkmadan hafta sonunu geçirebilir. Aç kalsa bile çalışmamadan devam edebilir. Aynı şekilde bir ağaç mükemmelen bir ağaçtır. Tohum olarak toprağa düştüğü andan itibaren dışsal koşulların tetiklemesiyle labuğunu çatlatır dışarı çıkar, toprağın içinde gelişir kök salmaya başlar ve yüzeye çıkarak büyümeye devam eder. Bugün canım istemiyor diyerek o gün fotosentez ve büyümemezlik yapmaz. Büyüyüp geliştiğinde dallarında kuşlar, gölgesinde canlılar rahat eder. Mutlaka bir işe yararlar. Oysa bir insan olarak toplumsal kültürel yapılara göre değişen oranlarda insanlarda eksiklik, pasiflik, endişeler, korkular, asosyallik vb nedenlerle insan kendisi olamayabiliyor. Japonya'da mesela aşırı toplumsal mükemmeliyetçilik nedeniyle, mezuniyetinden sonra 1-2 yıl iş bulamayan gençler, anne babasının evinden çıkmayıp bir odaya kapanarak bilgisayar oyunları oynayarak zamanlarını geçiriyormuş. Ben de bu derece olmasa bile bazen hayatımın dolu dolu ve anlamlı yaşayıp yaşamadığımı sorguluyorum. Çalıştığım yerlerde, mahallemde, akrabalarımla, çocuklarımla eşimle evliyken gerekli bağlantıları ve ilişkiler ağını kuramamış olabileceğimi düşünüyorum. Ve ölümle ilgili düşüncelerin zihnini yokladığı anlarda da hayatımı iyi yaşayıp yaşamadığım, geriye biz iz bırakıp bırakmadığım gibi konularda baştaki o "kaygı" duygusuna kapılıyorum. Zaman zaman bu kaygı ölüm korkusunu da beraberinde getirip, anksiyeteye doğru yöneldiği de oluyordu. Ama bu dönem artık yok gibi. Ölüm herkesin başında. O zaman insan için geriye ne kalıyor ? Geriye bir ses, biz iz bırakmak isteği. Ve bu isteğin olmadığı gibi bir düşüncenin getirdiği bir "kaygı" duygusu...
Ölüm, boşanma, göç... Yas gerektiren bunca sey yasaniyorken hayatimizda bir yığına dönüşen duygularla basetmeye çalışırken tek başıma olmadigim düşüncesi ,o ağırlığı paylaşma hissi doğuruyor. Dinledikçe minnet duyuyorum, en zor duygularinizi en açık haliyle paylaştığınız için. Nasil bilmiyorum ama şifalı bisey❤
13 yıl önce kızımı kaybettim Bu acıyı hiç bir şey teselli etmiyor.Eşyalarını kullandığı her şeyi saklıyorum bıraktığı gibi Ev değiştirdim ilk önce kızımın eşyalarını yerleştirdim.Onun sonsuzluğa gittiği gece yatağında yattım. Kabul etmek çok uzun zaman aldı.Gittiğim her yere onun gözüyle bakıyorum . Ağlayamadım bile ben de bi gariplik var diye düşündüm bazen. Benim üzülmemi kendimi bırakmamı istemezdi diyerek kendimi toparlıyorum Çünķü beni gördüğünü biliyorum. Benden beden olarak gitti ama her zaman yanımda olduğunu hissediyorum bu bana dayanma gücü veriyor.Söylediklerinize Kesinlikle katılıyorum. Herkesin kendince geliştirdiği sabır,dayanma gücü var.Hiç bir sey eskisi gibi olmuyor çok eksik bazen bomboş .Bir yerlerden yaşama tutunma çabası gelişiyor ve bi sekilde tekrar yeni bir hayat kurma gayretine giriyorsunuz. Hiç yaşamamış olduğunu asla kabul edemeden .En korktuğum şeydi kızımı kaybedersem yaşayamam derdim Beni ayakta tutan bi güç var sanki. Babamı,annemi eşimi de kaybettim fakat evlât acısı gibi hiç bir acı yaşamadım. Allah kimseye de göstermesin...
Rabbim yüreğinize inşirah versin.(biz de 24 gün önce annemizi kaybettik. 87 yaşındaydı ama o kadar acı ki anlatamam. Ama evlat çok daha zordur. Sizi anlıyorum )
ölen sevdiklerin sana taşınıyorlar bir şekilde… ne kadar ortak düşüncemiz var sizinle.. Daha dün araba kullanırken babamın direksiyona koyduğu elleri zihnimde hafızamda yer etmiş aynı şekilde direksiyonu tuttuğumu görünce aklımdan “aaa babam da böyle tutuyordu, ben de aynı onun gibi yaptım” diye geçirdim aklımdan. Sanki ellerim onun elleri oldu o anda, tekrar aynu hareketi yaptım ve bu bana iyi geldi güç verdi sanki, çünkü hala bende yaşıyor.. sizi seviyorum yas hakkında lütfen daha çok şeyler anlatın, ilaç gibi geliyor videolarınız💕
Henüz bu denli bir yakınımı kaybetmeme rağmen bu gerçek yaşandığında sizinle dediklerinizle tecrübelerinizle daha sağlıklı bir süreç yaşayacağımı hissediyorum. Sadece yaşayanlara değil herkese dokunuyor dedikleriniz 🌸
Sizinle ayni goruste olup olmama kismindan ote daha BUYUK RESIMDEN bakip bunu seffafca paylasmissiniz. Ben insani olanla ilgileniyorum. Bu yil 17 yillik dostumu 7 yillik kopwgimi kaybettim. Sonra sacma bir kelimanin altini actim... kaybettim benim miydi ki onlar kaybettim. Annemi babami dayim teyzemi kaybetmistim 20 li yaslarda yaslarla ogrendim. Ama bu yil ki dostumun elvadasi beni kendime getirdi. Hic bir bu kadar derinde bir ogretiye daha dogrusu tokat gibi carpan gerceklige yaklastirmamisti beni. Bu nedenel PAYLASTIKLARINIZ COK KIYMETLI VE RUHA VE OZE VE INSANA DOKUNAN... BEN BUNLA IKGILENIYORUM. INSAN OLMAK ILE :)
Babamı gittiği yerde iyi mi diye öylesine merak ediyorum ki. Ya iyi değilse kaygısından kurtulamıyorum sanki. Güzel cümlelerinizle iyi geldiğiniz için teşekkür ederim.
Sanatçı büyük bir acıyla durur durur ve icindekini bir sanata bir dokunuşa çevirir. Sizi dinlerken bunu hissettim acınız birçok insana iyi gelecek bir dokunusa dönüşüyor, bu bile babanızla aranızda bir bağ olarak sizi güçlendiriyor. Video çekmeye dokunmaya devam edin lütfen ✨
Depremde ailemi kaybettim ah nasıl acı anlatamam anlatamam 4 kişiyi birden aniden veda etmeden hem de.. çok iyi geliyorsun bana Zeynep. Hayat çok zor Zeynep. Evet deprem oldu ölen öldü ya biz geride kalanlar ne iş var ne ev var. Üstüne cahil milletle uğraşıyoruz miras kavgalarıyla uğraşıyoruz. Ben bu kadar yükü hakketmiyordum be hakketmiyordum. Annem babam abim canlarım düğünüm olacak ve sizi çok özlüyorum duyun beni hissedin beni olur mu?
Az önce okudugum "İyi hissetmek zorunda degilsin" isminde yas sureciyle ilgili kitabın önsözünü siz yazmışsınız.Kitap vefat edenlerin yakinlarina yardımcı olacak bir klavuz niteliğinde.Babamın vefatı sebebiyle güzel bir yol gösterici olarak okuyorum.Faydalandım.
Canım babamı, varlığında yaşadığımızdan çok daha fazlasını şimdi yokluğunda yaşıyorum. Onu kaybettiğimde 8 yaşındaydım. O hüzünle çok küçük bir yaşta tanışmıştım. Ve çok uzunca bir süre herkesten hatta kendimden bile saklamıştım bu kaybı. Anlaşılmam sanmıştım galiba. Babasını kaybeden üniversite hocamla tanışana dek anlamamıştım bastırdıklarımı. Şimdi 22 yaşındayım. O hep benimleymiş, yaşıyormuş içimde. Gözümden gönlüme akmış sadece ❤️🩹 Onu anmak, onu yaşamak, ondan bahsetmek, onu konuşabilmek sanırım benim de tesellim. Ve saklamamak, saklanmamak kendimden ve anlaşılmak öyle kıymetliymiş ki 🕊️ Tıpkı her bir kelimenizle kalbimdeki o hüznü okşamanız gibi ✨ Hiç yan yana gelmedik belki sizinle ama siz konuştukça size sarıldığımı hissediyorum, iyi ki varsınız 💖
Çok sevdiğim kardeşimi 1 yıl önce kaybettim. İçim o kadar yanıyor ki. Bütün yas teorilerini okudum. En çok sizin söyledikleriniz yarama merhem oldu. Beni teselli ettiğiniz için size sanki yürekten sarıldım..
Birileri sizinle aynı duyguyu yaşaması çok farklı yalnız olmadığınız acının nasıl olduğu ve kaybımızın her geçen gün zorlaşıp özlemin artması dediğiniz gibi gözümüzden gönlümüze akar ve sürekli orda onunla konuşuruz.Ruhlar kalpte konuşmaya başlar.❤️
Sevgili Zeynep kardeşimi kaybedeli 75 gün oldu, karşıma sen çıktın tesadüfen iyi ki çıktın bende umarım zamanla aşabilirim, çok içim acıyor ve çok özlüyorum onu🙏emeğine, sesine, kalemine sağlık👌
Bizi seven insanlar dahil, bu kalıpsal teselli sözlerine başvurmalarındaki en etkili neden belki de tam olarak nasıl teselli edeceğimizi bilememek olabilir. Yani teselli konusunun her gün yaşanmayan kayıplar sonucu başvurulması nedeniyle deneyimli bir tesellici olunamaması yer alıyor olabilir. Ayrıca bahsettiğiniz türden empati içeren bir anlama içeren tesellicilik toplumsal düzeyde, nesilden nesile aktarılabilen bir beceri değil gibi. Belki de toplumsal düzeyde oturulup hüzün yaşayan ve yas tutan kişinin ihtiyacının ne olduğunu anlamamızı sağlayacak farkındalıklar ve düşünme sistemleri konusunda TV lerde radyolarda ve sizin ki gibi UA-cam kanallarında eğitilmemiz gerekebilir. Bazen hüznün bitmesi değil, tam anlamıyla yaşanması gerekiyor olabilir. Üzülen kişinin kendini sıkması tutması vb nedenlerle katıla katıla ağlayamaması ya da kaybedilen kişinin kendisi için anlamını aktaramaması bunu paylaşamaması nedeniyle bir kasılma, içinde bir kütle olarak kalması söz konusu olabilir. Sadece ölüm gibi kayıplar için değil, insanın kendi içinde aşamadığı başka duygularda da insanın bunu isyanlarıyla, anlamsızlandırmalarıyla, kabul edememişlikleriyle bir başkasına anlatmasına ihtiyaç vardır. O paylaşımı yapıp, göz yaşlarını döküp, içinde kalan kütlenin akıp gitmesine ihtiyaç vardır belki de. "Bu duyguları aşamıyorsan psikoloğa git" deyip kestirip atmak, duygusal sıkışmışlık yaşayan kişide bir endişe oluşturabilir. Hissettiklerinn psokologluk düzeyde olduğunu düşünmüyorken birden bir rahatsızlık gibi önüne konması o kişiyi korkutabilir. Ve sinirlendirebilir de. O nedenle önce samimice dinleyip, onun kendini daha iyi ifade etmesini sağlayacak ufak dokunuşlarla konuşmasını derleyip roparlamasına yardımcı olmak gerek. Sonrasında da bulunduğu aşamada bunları hissetmesinin normal bir şey olduğunu, ne zaman ihtiyacı olursa onu dinlemeye hazır olduğumuzu belirtmekte yarar görüyorum. Kişinin kaybettiği kişi ile olan eski zaman iletişimsizliklerinden kaynaklı aktaramadığı duygu ve düşünceleri varsa onları da açılmasını sağlayarak bir nevi bizim üzerimizden ölen kişiye anlatıyor gibi hissettirip rahatlamasını sağlamaya çalışmalıyız. Bazen sadece dinlenilmeye ihtiyaç duyarız. O dışavurumları yaşamaya...
İnsanları, ölümden dönme deneyimleri hakkında yazılmış kitapları okumaya teşvik edin ki ölümün korkulacak bir şey olduğu inancının üstesinden gelebilsinler. "Ölüm , soluk alıp vermekten daha fazla korkulacak bir şey değildir." Dolores Cannon
3 buçuk yıl önce babamı, 14 ay önce de annemi kaybettim. Babam 59 yaşındaydı, kanser teşhisi kondu ve 5 ay içinde vefat etti. Annemin hiçbir şeyi yoktu 54 yaşındaydı bir sabah aniden akciğerine pıhtı attı ve gözlerimin önünde on dakika içinde vefat etti. Benim tesellim Yaradan'a sarılmak. İyi ki ahiret inancımız var...
Sizi dinlerken aynı seyleri yaşadıgımız onlarca kısı olusu bile insana yalnız olmadgımı hıssettırıyor gercekden delirmiyorum herkes aynı seylerı yasayabılır bu normal dıyebılıyorum iyiki varsınız ❤️❤️❤️❤️
Siz de öyle. Eksik olmayasınız.
Bir konuşmanın her saniyesi nasıl bu kadar kıymetli olabilir?. Nasıl bu kadar kalbe dokunabilir...❤
İyi ki varsın Zeynep Selvili.
Ne mutlu bana. Çok teşekkür ederim size.
Ses tonunuzun şifali bir tarafi var. Gözümden gönlüme aktı öyle güzel ki. Teşekkürler❤
O kadar iyi geliyorki sizi dinlemek.Esimi kaybedeli 2.5 yıl oldu ama içimdeki boşluk hiç dolmuyor.Cocuklarim,torunlarım,arkadaşlarım olmasına rağmen sanki bu dünyada tek başıma kalmışım gibi hissediyorum.😢
Sizi duyuyorum. Sımsıkı sarıldım.
“Dünya artık daha az tamam bir yer” ,bu sözleriniz gelip sarılıveriyor özenle sakladığım duygularıma 🫶🏻
“Hiç bir yere gitmiyorlar aslında, sana taşınıyorlar.” tüm kalbimle hak verdim bu ifadeye ❤️🩹🕊️
Zaman zaman hüznün yanına eşlik eden duygulardan "kaygı"nın nedeni ne olabilir diye düşünmeden edemedim. Çok değer verdiğim ve kişilik olarak da beğendiğim, yaşamları süresince çevrelerinde yakın ve samimi bağıntılar kurmuş tanıdığımız sevilen insanları kaybettiğimde hissettiğim bir kaygı duygusu var bende de. Kökeni sizinki ile aynı olmayabilir. "Acaba benim hayatım da onların ki kadar anlamlı ve kapsamlı olabilecek mi" türünden bir kaygı bu. Bir ağaç gibi yaşamış insanlar bunlar. Erken yaşlarımdan beri insan dışındaki canlıların kusursuzca kendileri olabildiğine inanırdım. Bir kedi mükemmelen bir kedidir. Bir kedi gibi düşünür, bir kedi gibi yaşar, Yaşaması için ne gerekiyorsa genlerindeki bilgiler doğrultusunda onları mükemmelen yapar. EN AZINDAN YAPMAYA ÇALIŞIR. Ama insanların bazıları yaşadıkları içsel tereddütler, asosyaliteler, iletişimsizlikler, aşırı mükemmeliyetçilikler gibi nedenlerle potansiyellerinin çok azıyla kalırlar hayatta. Hatta bazı günler zihninde dolaşan onca yapması gerekenler var ken kolunu bile kıpırdatmadan evden de çıkmadan hafta sonunu geçirebilir. Aç kalsa bile çalışmamadan devam edebilir. Aynı şekilde bir ağaç mükemmelen bir ağaçtır. Tohum olarak toprağa düştüğü andan itibaren dışsal koşulların tetiklemesiyle labuğunu çatlatır dışarı çıkar, toprağın içinde gelişir kök salmaya başlar ve yüzeye çıkarak büyümeye devam eder. Bugün canım istemiyor diyerek o gün fotosentez ve büyümemezlik yapmaz. Büyüyüp geliştiğinde dallarında kuşlar, gölgesinde canlılar rahat eder. Mutlaka bir işe yararlar. Oysa bir insan olarak toplumsal kültürel yapılara göre değişen oranlarda insanlarda eksiklik, pasiflik, endişeler, korkular, asosyallik vb nedenlerle insan kendisi olamayabiliyor. Japonya'da mesela aşırı toplumsal mükemmeliyetçilik nedeniyle, mezuniyetinden sonra 1-2 yıl iş bulamayan gençler, anne babasının evinden çıkmayıp bir odaya kapanarak bilgisayar oyunları oynayarak zamanlarını geçiriyormuş. Ben de bu derece olmasa bile bazen hayatımın dolu dolu ve anlamlı yaşayıp yaşamadığımı sorguluyorum. Çalıştığım yerlerde, mahallemde, akrabalarımla, çocuklarımla eşimle evliyken gerekli bağlantıları ve ilişkiler ağını kuramamış olabileceğimi düşünüyorum. Ve ölümle ilgili düşüncelerin zihnini yokladığı anlarda da hayatımı iyi yaşayıp yaşamadığım, geriye biz iz bırakıp bırakmadığım gibi konularda baştaki o "kaygı" duygusuna kapılıyorum. Zaman zaman bu kaygı ölüm korkusunu da beraberinde getirip, anksiyeteye doğru yöneldiği de oluyordu. Ama bu dönem artık yok gibi. Ölüm herkesin başında. O zaman insan için geriye ne kalıyor ? Geriye bir ses, biz iz bırakmak isteği. Ve bu isteğin olmadığı gibi bir düşüncenin getirdiği bir "kaygı" duygusu...
Ölüm, boşanma, göç... Yas gerektiren bunca sey yasaniyorken hayatimizda bir yığına dönüşen duygularla basetmeye çalışırken tek başıma olmadigim düşüncesi ,o ağırlığı paylaşma hissi doğuruyor. Dinledikçe minnet duyuyorum, en zor duygularinizi en açık haliyle paylaştığınız için. Nasil bilmiyorum ama şifalı bisey❤
13 yıl önce kızımı kaybettim
Bu acıyı hiç bir şey teselli etmiyor.Eşyalarını kullandığı her şeyi saklıyorum bıraktığı gibi
Ev değiştirdim ilk önce kızımın eşyalarını yerleştirdim.Onun sonsuzluğa gittiği gece yatağında yattım.
Kabul etmek çok uzun zaman aldı.Gittiğim her yere onun gözüyle bakıyorum .
Ağlayamadım bile ben de bi gariplik var diye düşündüm bazen.
Benim üzülmemi kendimi bırakmamı istemezdi diyerek kendimi toparlıyorum
Çünķü beni gördüğünü biliyorum.
Benden beden olarak gitti ama her zaman yanımda olduğunu hissediyorum bu bana dayanma gücü veriyor.Söylediklerinize
Kesinlikle katılıyorum.
Herkesin kendince geliştirdiği sabır,dayanma gücü var.Hiç bir sey eskisi gibi olmuyor çok eksik bazen bomboş .Bir yerlerden yaşama tutunma çabası gelişiyor ve bi sekilde tekrar yeni bir hayat kurma gayretine giriyorsunuz.
Hiç yaşamamış olduğunu asla kabul edemeden .En korktuğum şeydi kızımı kaybedersem yaşayamam derdim
Beni ayakta tutan bi güç var sanki.
Babamı,annemi eşimi de kaybettim fakat evlât acısı gibi hiç bir acı yaşamadım.
Allah kimseye de göstermesin...
Kaybınız, kayıplarınız için çok üzgünüm. Her günle artan bir dayanma gücü diliyorum. Sımsıkı sarıldım.
@@nevinkaraman2420 ben de oğlumun eşyalarına dokunmuyorum. Her şey yerinde duruyor. Dolabını acamiyorum. Eşyalarını dağıt diyorlar ama yapamıyorum.
Rabbim yüreğinize inşirah versin.(biz de 24 gün önce annemizi kaybettik. 87 yaşındaydı ama o kadar acı ki anlatamam. Ama evlat çok daha zordur. Sizi anlıyorum )
ölen sevdiklerin sana taşınıyorlar bir şekilde… ne kadar ortak düşüncemiz var sizinle.. Daha dün araba kullanırken babamın direksiyona koyduğu elleri zihnimde hafızamda yer etmiş aynı şekilde direksiyonu tuttuğumu görünce aklımdan “aaa babam da böyle tutuyordu, ben de aynı onun gibi yaptım” diye geçirdim aklımdan. Sanki ellerim onun elleri oldu o anda, tekrar aynu hareketi yaptım ve bu bana iyi geldi güç verdi sanki, çünkü hala bende yaşıyor.. sizi seviyorum yas hakkında lütfen daha çok şeyler anlatın, ilaç gibi geliyor videolarınız💕
Henüz bu denli bir yakınımı kaybetmeme rağmen bu gerçek yaşandığında sizinle dediklerinizle tecrübelerinizle daha sağlıklı bir süreç yaşayacağımı hissediyorum. Sadece yaşayanlara değil herkese dokunuyor dedikleriniz 🌸
Sizinle ayni goruste olup olmama kismindan ote daha BUYUK RESIMDEN bakip bunu seffafca paylasmissiniz. Ben insani olanla ilgileniyorum. Bu yil 17 yillik dostumu 7 yillik kopwgimi kaybettim. Sonra sacma bir kelimanin altini actim... kaybettim benim miydi ki onlar kaybettim. Annemi babami dayim teyzemi kaybetmistim 20 li yaslarda yaslarla ogrendim. Ama bu yil ki dostumun elvadasi beni kendime getirdi. Hic bir bu kadar derinde bir ogretiye daha dogrusu tokat gibi carpan gerceklige yaklastirmamisti beni. Bu nedenel PAYLASTIKLARINIZ COK KIYMETLI VE RUHA VE OZE VE INSANA DOKUNAN... BEN BUNLA IKGILENIYORUM. INSAN OLMAK ILE :)
Tek gerçek teselli ahiret inancım sanıyorum yazıyordum ki iman dediniz kesinlikle katılıyorum... o kadar içime işlediki mimikleriniz ses tonunuz
Ben sevdiklerimi ne aklımla ne kalbimle severim çünkü kalp durur akıl unutur. Ben sevdiklerimi ruhumla severim çünkü ruh ne durur ne de unutur.
Babamı gittiği yerde iyi mi diye öylesine merak ediyorum ki. Ya iyi değilse kaygısından kurtulamıyorum sanki. Güzel cümlelerinizle iyi geldiğiniz için teşekkür ederim.
Anlaşılmak ne güzel bir duygu. Teşekkürler 🤍
Di mi... Bence de. Ben de teşekkür ederim.
Sanatçı büyük bir acıyla durur durur ve icindekini bir sanata bir dokunuşa çevirir. Sizi dinlerken bunu hissettim acınız birçok insana iyi gelecek bir dokunusa dönüşüyor, bu bile babanızla aranızda bir bağ olarak sizi güçlendiriyor. Video çekmeye dokunmaya devam edin lütfen ✨
Bitmeyen bir hüzün ve asla bitmeyecek😢
Öyle...
Depremde ailemi kaybettim ah nasıl acı anlatamam anlatamam 4 kişiyi birden aniden veda etmeden hem de.. çok iyi geliyorsun bana Zeynep.
Hayat çok zor Zeynep. Evet deprem oldu ölen öldü ya biz geride kalanlar ne iş var ne ev var. Üstüne cahil milletle uğraşıyoruz miras kavgalarıyla uğraşıyoruz. Ben bu kadar yükü hakketmiyordum be hakketmiyordum.
Annem babam abim canlarım düğünüm olacak ve sizi çok özlüyorum duyun beni hissedin beni olur mu?
Sizi dinlemek beni çok rahatlatiyor❤
Bunu okumak beni çok mutlu etti.
Çünkü sevgi ölümsüzdür, çünkü insan ruhu ölümsüzdür. ❤
❤
Az önce okudugum "İyi hissetmek zorunda degilsin" isminde yas sureciyle ilgili kitabın önsözünü siz yazmışsınız.Kitap vefat edenlerin yakinlarina yardımcı olacak bir klavuz niteliğinde.Babamın vefatı sebebiyle güzel bir yol gösterici olarak okuyorum.Faydalandım.
İman tek teselli gercek bu cok sükür...Sevdigini tamamen hissetmek benzemek ayni seyleri yasamak ...
Canım babamı, varlığında yaşadığımızdan çok daha fazlasını şimdi yokluğunda yaşıyorum. Onu kaybettiğimde 8 yaşındaydım. O hüzünle çok küçük bir yaşta tanışmıştım. Ve çok uzunca bir süre herkesten hatta kendimden bile saklamıştım bu kaybı. Anlaşılmam sanmıştım galiba. Babasını kaybeden üniversite hocamla tanışana dek anlamamıştım bastırdıklarımı. Şimdi 22 yaşındayım. O hep benimleymiş, yaşıyormuş içimde. Gözümden gönlüme akmış sadece ❤️🩹 Onu anmak, onu yaşamak, ondan bahsetmek, onu konuşabilmek sanırım benim de tesellim. Ve saklamamak, saklanmamak kendimden ve anlaşılmak öyle kıymetliymiş ki 🕊️ Tıpkı her bir kelimenizle kalbimdeki o hüznü okşamanız gibi ✨ Hiç yan yana gelmedik belki sizinle ama siz konuştukça size sarıldığımı hissediyorum, iyi ki varsınız 💖
Çok sevdiğim kardeşimi 1 yıl önce kaybettim. İçim o kadar yanıyor ki. Bütün yas teorilerini okudum. En çok sizin söyledikleriniz yarama merhem oldu. Beni teselli ettiğiniz için size sanki yürekten sarıldım..
Biricik kardesim yedi ay önce aniden vefat etti kabul etmek çok zor 😢
Birileri sizinle aynı duyguyu yaşaması çok farklı yalnız olmadığınız acının nasıl olduğu ve kaybımızın her geçen gün zorlaşıp özlemin artması dediğiniz gibi gözümüzden gönlümüze akar ve sürekli orda onunla konuşuruz.Ruhlar kalpte konuşmaya başlar.❤️
Dayanma gücü diliyorum. 💌
İyi ki açdız bu kanalı lütfen çok konusun❤
Çooook teşekkürler 🤍
Rica ederim. Ben de size teşekkür ederim zamanınızı ayırdığınız için.
Ruhuma çok iyi geliyorsunuz iyi ki buluştuk ve alanımı hep genişleten can oldunuz bana.
Ne mutlu benim için. Eksik olmayın.
Sevgili Zeynep kardeşimi kaybedeli 75 gün oldu, karşıma sen çıktın tesadüfen iyi ki çıktın bende umarım zamanla aşabilirim, çok içim acıyor ve çok özlüyorum onu🙏emeğine, sesine, kalemine sağlık👌
Bende yedi ay önce kaybettim kardeşimi 😢
Ne güzelsinn 🌿
3 kezz kpssye girdim üçünde de atanamadım teselli veremiyorum istediğim şeyler asla olmuyor
Bu arada arkadaki Psycholgy yazısı da bir subliminal mesaj 😉.
Bizi seven insanlar dahil, bu kalıpsal teselli sözlerine başvurmalarındaki en etkili neden belki de tam olarak nasıl teselli edeceğimizi bilememek olabilir. Yani teselli konusunun her gün yaşanmayan kayıplar sonucu başvurulması nedeniyle deneyimli bir tesellici olunamaması yer alıyor olabilir. Ayrıca bahsettiğiniz türden empati içeren bir anlama içeren tesellicilik toplumsal düzeyde, nesilden nesile aktarılabilen bir beceri değil gibi. Belki de toplumsal düzeyde oturulup hüzün yaşayan ve yas tutan kişinin ihtiyacının ne olduğunu anlamamızı sağlayacak farkındalıklar ve düşünme sistemleri konusunda TV lerde radyolarda ve sizin ki gibi UA-cam kanallarında eğitilmemiz gerekebilir. Bazen hüznün bitmesi değil, tam anlamıyla yaşanması gerekiyor olabilir. Üzülen kişinin kendini sıkması tutması vb nedenlerle katıla katıla ağlayamaması ya da kaybedilen kişinin kendisi için anlamını aktaramaması bunu paylaşamaması nedeniyle bir kasılma, içinde bir kütle olarak kalması söz konusu olabilir. Sadece ölüm gibi kayıplar için değil, insanın kendi içinde aşamadığı başka duygularda da insanın bunu isyanlarıyla, anlamsızlandırmalarıyla, kabul edememişlikleriyle bir başkasına anlatmasına ihtiyaç vardır. O paylaşımı yapıp, göz yaşlarını döküp, içinde kalan kütlenin akıp gitmesine ihtiyaç vardır belki de. "Bu duyguları aşamıyorsan psikoloğa git" deyip kestirip atmak, duygusal sıkışmışlık yaşayan kişide bir endişe oluşturabilir. Hissettiklerinn psokologluk düzeyde olduğunu düşünmüyorken birden bir rahatsızlık gibi önüne konması o kişiyi korkutabilir. Ve sinirlendirebilir de. O nedenle önce samimice dinleyip, onun kendini daha iyi ifade etmesini sağlayacak ufak dokunuşlarla konuşmasını derleyip roparlamasına yardımcı olmak gerek. Sonrasında da bulunduğu aşamada bunları hissetmesinin normal bir şey olduğunu, ne zaman ihtiyacı olursa onu dinlemeye hazır olduğumuzu belirtmekte yarar görüyorum. Kişinin kaybettiği kişi ile olan eski zaman iletişimsizliklerinden kaynaklı aktaramadığı duygu ve düşünceleri varsa onları da açılmasını sağlayarak bir nevi bizim üzerimizden ölen kişiye anlatıyor gibi hissettirip rahatlamasını sağlamaya çalışmalıyız. Bazen sadece dinlenilmeye ihtiyaç duyarız. O dışavurumları yaşamaya...
🖤🖤🙏
İnsanları, ölümden dönme deneyimleri hakkında yazılmış kitapları
okumaya teşvik edin ki ölümün korkulacak bir şey olduğu inancının üstesinden gelebilsinler.
"Ölüm , soluk alıp vermekten daha fazla korkulacak bir şey değildir."
Dolores Cannon
🤗
❤️❤️❤️❤️❤️🧿🧿🧿