bu aşamaları geçtim, doktora yeterliliği de verdim ama yine de izledim :) ağzınıza sağlık hocam. iyi ki bahsettiniz şu soruların arka planda nasıl hazırlandığından :) tüm büyüyü bozdunuz, biz akademiyi ilim irfan yuvası, hocaları bilim neferleri, bu sınavları da kutsal bir geçiş töreni bildik yıllarca :D hakikaten bir öğrencinin, bir adayın akademiyle doksik ilişkisi, onun uzunca bir zaman bu akademi konseptini gündelik bürokratik işlerin tekdüzeliğiyle değil de daha romantik daha büyülü kavramlarla karakterize etmesine yol açıyor. zamanında ben de bu sınavlarda "yeterli" olabilmek için teorisyenleri kendi eserlerinden okumam gerektiğini, tasnif kitaplarının ötesine geçmem gerektiğini düşünerek çok stres yapıyordum. evet bunları yapmak gerek ama bu sınavlar için değil. bu sınavlarda bir zaman kısıtı var en basitinden, mümkün değil o donanımla girebilmek. üstelik sorunun nereden geleceği de belli değil ki, konunun sınırları belli değil, kafayı yiyor aday çağdaş-klasik-türk sosyolojisi-metodoloji alanları içinde :) bir de ben bu tavsiyelerin kadro sınavları için de geçerli olduğunu düşünüyorum. çok defa araştırma görevliliği sınavlarına girdim, malumattan başka bir şey değil istenen. "pozitivist, yorumlamacı, eleştirel yöntemler arasındaki farkları açıklayınız" kadar klişe sorular gördüm. garip hocam. insan işte en nihayetinde bu bütün soruların "göstermelik" olduğunu, "mış gibi yapma" araçları olduğunu, aslında hocaların (veya arka planda söz sahibi kimse, onların) keyfi ve pragmatist bir şekilde kim "işe yarar"sa onu aldığını düşünüyor. bunlar da illa ki umut kırıcı şeyler. akademiye girmek için uğraşırken mutlaka bir B planı da olmalı sanırım insanın.
bu aşamaları geçtim, doktora yeterliliği de verdim ama yine de izledim :) ağzınıza sağlık hocam. iyi ki bahsettiniz şu soruların arka planda nasıl hazırlandığından :) tüm büyüyü bozdunuz, biz akademiyi ilim irfan yuvası, hocaları bilim neferleri, bu sınavları da kutsal bir geçiş töreni bildik yıllarca :D hakikaten bir öğrencinin, bir adayın akademiyle doksik ilişkisi, onun uzunca bir zaman bu akademi konseptini gündelik bürokratik işlerin tekdüzeliğiyle değil de daha romantik daha büyülü kavramlarla karakterize etmesine yol açıyor. zamanında ben de bu sınavlarda "yeterli" olabilmek için teorisyenleri kendi eserlerinden okumam gerektiğini, tasnif kitaplarının ötesine geçmem gerektiğini düşünerek çok stres yapıyordum. evet bunları yapmak gerek ama bu sınavlar için değil. bu sınavlarda bir zaman kısıtı var en basitinden, mümkün değil o donanımla girebilmek. üstelik sorunun nereden geleceği de belli değil ki, konunun sınırları belli değil, kafayı yiyor aday çağdaş-klasik-türk sosyolojisi-metodoloji alanları içinde :) bir de ben bu tavsiyelerin kadro sınavları için de geçerli olduğunu düşünüyorum. çok defa araştırma görevliliği sınavlarına girdim, malumattan başka bir şey değil istenen. "pozitivist, yorumlamacı, eleştirel yöntemler arasındaki farkları açıklayınız" kadar klişe sorular gördüm. garip hocam. insan işte en nihayetinde bu bütün soruların "göstermelik" olduğunu, "mış gibi yapma" araçları olduğunu, aslında hocaların (veya arka planda söz sahibi kimse, onların) keyfi ve pragmatist bir şekilde kim "işe yarar"sa onu aldığını düşünüyor. bunlar da illa ki umut kırıcı şeyler. akademiye girmek için uğraşırken mutlaka bir B planı da olmalı sanırım insanın.
Büyüÿü bozun! Teşekkür ederim bu uzun ve yerinde yorum için.
@@Leventunsaldi ben teşekkür ederim hocam, biz çıraklar için çok kıymetli bir iş yapıyorsunuz, daim olsun. ha bu arada, iyi tatiller 😅
bu videoyu gören bölüm hocaları bu sene inadına malumat sormazlarsa Levent hocanın önermesi boşa düşer. Vebaldir hocam :)
@@canaslan9911 akademik dünyada yok sayma dinamikleri cok daha güçlüdür. Yani hiçbir şeycik olmaz. Ki olursa da ne mutlu bana.
Yaw bir rahatladım bir rahatladım, yüzümde pis bir sırıtışla 2.80lik kanepeye pelte gibi yayıldım 😬
çok güzel video elinize sağlık
Sevgili hocam merak ettim mülakatlardaki durum yurtdışında da aynı mı acaba? Çok teşekkürler
@@yaseminersoy5846 alım prosedürleri biraz farklı. Bir gün başka bir videoda açayım bunu.
para, çokomel, para, çokomel =paraçokomell 😅 (Cem Yılmaz'ın para çokomel eğrisi )