Allah'ın Resul dediği Buhari Tirmizi Ebu Davud gibi putlar mıdır acaba? güzel kardeşim Allah ve Resulü demek Kur'an bütünü demektir yani Kur'an'ın hükümleri demektir bunu ne zaman anlayacaksın? Resul'ün hayatı Kur'an'da zaten hiç dikkat etmiyor musunuz Müşrikler Yahudiler Müminler sürekli resule sorular soruyorlar Allah da de ki diyerek Resulün ağzıyla insanlara cevap veriyor Resul Allah'ın sözünü insanları iletiyor bu durumda Allah'a ve Resulüne itaat etmek vardır Siz hala buhari tirmizi gibi putların bilgilerini İslam diye İslam'a Entegre eden müşrik putlarımı Resul diye kabul edeceksiniz? şunu unutma Eskiden lat menat uzza hubel gibi isimler vardır ve onlarla gelen yığınla hadis mezhep tarikat gibi şeyler vardı Şimdi de Buhari Tirmizi Hureyre Ebu Davud gibi isimler ve onlarla gelen hadis mezhep tarikat gibi şeyler var anlayamıyorsunuz bir türlü Kur'an'ın bahsettiği müşriklerin sizin yaptıklarınızla bire bir eşleşmesi Size hiçbir şey ifade etmiyor mu? sana Kur'an'dan hiç görmediğin duymadığın ya da Farkına varmadığım birçok ayet ve delil gösterebilirim iman etmeye ve hakikati aramaya gönüllüysen tabii
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.” (3/Âl-i İmran 31)
(Allah’a (cc) imanın rükünlerinden biri de Allah (cc) sevgisidir. Sevgiyse kalbin amelidir. Her insan sevdiğini iddia edebilir. Allah (cc) bu ayette “sevgi kanununu” açıklamıştır. Allah (cc) sevgisi, Allah Resûlü’ne (sav) ittibaya bağlıdır. Kişi, Allah Resûlü’ne (sav) ittiba edip, onu örnek aldığı ve Sünnet’ini yaşadığı oranda Allah’ı (cc) seviyor demektir. (bk. 24/Nûr, 63)
Onların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler? Ya da Allah’ın ve Resûl’ünün onlara haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? (Hayır, öyle değil!) Bilakis, bunlar zalimlerin ta kendileridir. (24/Nûr 50) ► Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne davet edilen müminlerin sözü: “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (24/Nûr 51)
Allah’a (cc) ve Ahiret Günü'ne inanmamış münafıklarla kalpten inanan müminlerin farkı ortaya konmuştur. Müminler, lehlerine veya aleyhlerine olmasına bakmaksızın, aralarında hükmetsin diye Kur’ân ve Sünnet’e çağırıldıklarında icabet ederler. Münafıklar ise, çıkacak sonucun lehlerine olacağını düşündüklerinde çağrıya icabet eder; aleyhlerine olacağını düşündüklerinde veya emin olmadıklarında başka yollara başvurur, Allah’ın (cc) hükümlerinden yüz çevirirler. (bk. 4/Nisâ, 60)
@@BARAKULLAH Enfal 41 ayet Allah Orada diyor ki ganimetin Beşte biri Allah'a ve Resulüne aittir şimdi sana bununla ilgili bir soru sormak istiyorum Ermenistan savaşında Türkiye'ye binlerce askeri araç ve diğer ganimetler kaldı Şimdi bunun beşte birini Allah'a ve Resulüne vermemiz lazım siz Allah'a ve Resulüne nasıl veriyorsunuz? Resul nerede ? Allah'a nasıl veriyorsun? işte kardeşim önce Allah ve resulünün ne anlama geldiğini anlamaya çalışın Kur'an'da Resul ve nebi arasında çok büyük bir fark vardır bunu anlamaya çalışın sadece duyduğunuza inanarak Kur'an müslümanlarını taşlamayın
Anlamaz bunlar. Rasul din adına elbet konuştu. Hikmeti insanlara öğretti. Yani hüküm nasıl çıkarılır Kurandan bunu öğretti. Bunlara bunu anlatamazsın hepsi proje çünkü. Tevhidi bozmakla görevli.
Allah azevecele sizden razı olsun hocam rabbim ecrinizi versin sizi firdevsu allaya koysun sizin için hayırlı olanı acil ser olani sizden uzak kılsan Allahümme amin çağını azgınlari bunlar bide işine geldiği kur-an da n alıyorlar işine gelmiyeni bırakıyorlar
Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar. (4/Nisâ 65)
(Ayet, 59. ayette geçen hükmü pekiştirmektedir. Sorunlarını Resûl’e (sav) götürmeyenler, onun böyle bir yetkisi olmadığını söyleyenler ya da ağızlarıyla bu yetkiyi verdikleri hâlde pratikte farklı davrananlar ayetin kapsamındalardır.)
Selamun Aleyküm (Biraz uzun uygulamaya okuta bilirsiniz) Murat Gezenler çok güzel açıklamış benim düşüncem de öyle mesela bir hadis kur-an'ı aykırıysa madem aklını kullanıyorlar hani almasınlar onu yani illa farz değil ki illa o hadis illa alınacak değil ki hani Kur'an'a aykırı ise zaten alınmaz ve bir ikincisi ise onlar da zaten kur'an-ı Kerim hakkında kitaplar yazıyor nasıl git sahabeler ve alimler nasıl açıklama yapıyorsa nasıl anlıyorlar sa onlar açıklama yapıp kitabı yazmışlar bu hadisleri kabul etmeyen kişiler de kur'an'dan anladığını kitaba döküyorlar yani bunun arasında ne fark üçüncüsü olarak da mesela bir profesörler normal bir çiftçi nasıl aynı değilse sahabe ve abimle normal bir insan aynı değil bir insanın beyni daha gelişmiş olabilir Bir insan bir şey daha iyi kavrayabilir ama normal bir çiftçi böyle direkt okuduğunu anlayabilir başkası ayetin daha detaylı anlaya bilir ben biraz arada kalmıştım çok şükür Allah'a hamd olsun düşüne düşüne doğruyu buldum Allah'ın izniyle yani böyle şüphesi olan insanlar bu münazaralara böyle meal ve sünnet diye münazaralara bakın böyle zaten aradaki çok büyük farkı görüyorsunuz Allah'ın izniyle hani hadislerini yardımını görüyorsunuz
قَاتِلُوا الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَد۪ينُونَ د۪ينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ حَتّٰى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ۟ Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret Günü'ne inanmayan, Allah ve Resûl’ünün haram saydığını haram saymayan ve hak (din olan İslam’ı) din edinmeyenlerle alçaltılmış bir şekilde elden cizye verinceye kadar savaşın. (9/Tevbe, 29)
Casiye 6 İşte bunlar, Bizim sana hakk olarak anlattığımız Allah'ın ayetleridir. O halde Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise inanacaklar?.....sen hangi hadise inanıyorsun?
Hz.Muhammed 632 yılında vefat ettiğinde sadece Kuran vardı.Sonra ne oldu da Kuran varken HADİS lerle İslam dini anlatılmaya başlandı. Üstelik Hz.Muhammed Kuran tebiğlerinde örneğin ANKEBUT 51 de= Kuran size yetmedi mi? Diyordu. Demek ki Madem ki Kuran yetiyorsa ,Neden Hadisler olmasa Kuran anlaşılamaz diyen bazı insnalar vardı? Aslında HADİS ,Zümer 23.ayete göre EN GÜZEL SÖZ ALLAH’IN SÖZÜ ANLAMAINA gelmekle beraber Kuran’nın diğer ismidir. Durum böyle iken,Hz.Muhammed den sonra gelen bazı insanlar Hz.Muhammed’in Kuran dışında halk arasında konuştuğu iddia edilen sözler olabileceğinden dolayı bu tür sözleri toplayanlar oldu.O insanlar 1-BUHARİ, 2-EBU DAVUT, 3-MÜSLÜM, 4-HİRMİZİ, 5-İBNİ MACE, 6-NESİHİ isimli insanlar olup, Topladıkları sözleri KUTUBUL SİDDE isimli kitabda birleştirdiler ve aynı zamanda Kuran’nı diğer isimi olan HADİS ismi ile de Kutubul Sidde anılmaya başlandı. Oysa Hz.Muhammed ZUHRUF 44 de=:hepiniz Kurandan sorumlunuz. Diyordu.Taha 100 de ise= her kim Kuran dan uzaklaşırsa hesap gününe kadar bu ağır günah yükü ile yaşayacaktır.” Diyordu.Kutubul Sidde ile her ne kadar İslam anlatılmaya çalışılsada lakin Kutubul Sidde Hadisler kitabı Çelişkilerle dolu kitabdır. Geleneklerden söz etmişler ve adında hadis diye yazmışlar,Kuran’a uymayan yanlış aykırı sözlere de HADİS demişler Ve böylece de KURAN VARKEN, Kutubul siddeden bir takım sözler/rivayetler/söylentiler üzerinden üzerinden İSLAM dinini anlatmaya çalışmışlardır.Mezhepler tarikatlar doğmuş olup,Oysa Enam 159 da Kuran Tüm Mezhepleri ve tarikatları red ediyordu.Oysa Hz.Muhammed Araf =3 de= Kuran'ın bildirdiklerine uyun.O'nu bırakıp da evliyanın/velilerin/kutsallık payesi verdiklerinizin Kuran'a uymayan sözlerinin peşinden gitmeyin. Diyorlar Kuranda Abdest yok da onun için,Oysa Maide 6 de Abdestin nasıl alacağı anlatılır. Eeee o zaman Namazın kılınma şekli /huşu /duygu Kuran’da yok dediler.Oysa bakınız;“ARAF 55 ;İşte böylesine güçlü olan Rabbinize içtenlikle/samimi bir inançla ve TEDARRUAN/ gitikçe eğilerek/ritüelli olan namaz şeklinde ve gösterişsiz/gizli ve kısık sesle dua edin.Çünkü Allah,gösteriş içinde abartılı söz söyleyenleri/dua ederken bu riyakar davranışları nedeniyle sevmez.” Ve hemde Huşu içinde anlatım var ARAF 205;Ya Muhammed! Rabbine içtenlikle yalvararak,ürpererek,sesizce gittikçe eğilerek/nefsini alçaltarak/tedarruan/namaz şeklinde sabah ve akşam/her zaman an ve vefasızlardan gaflete düşenlerden olma. Enam 42; Enam 43; Enam 63;Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere TEDARRUN demek gittikçe eğilerek denilerek namaz tarif edilmiştir.Kıyam- Ruku-Secde = Namaz. Açıkca belli değilmi? “İbrahim :52 Ey insanlar!Şunu iyice bilin ki,bu Kur'an,onunla uyarılsınlar,Allah'ın tek bir ilah olduğunu bilsinler,aklını kullananlar iyice düşünüp öğüt alsınlar diye,TÜM İNSANLIĞA SON BİR DAVETTİR.”. şeklinde ayet olması KURAN DIŞINA ÇIKILMAMASINI GÖSTERMEKTEDİR. Ve böylece=Sadece Kuran ile uyarılma olmasına rağmen,Bazı insanlar neden HADİS VE SÜNNETLERDEN SÖZ EDER DURUR? Oysa SÜNNET Kuran ayetlerindeki yasalar Allah’ın Sünnetidir.Der. Fetih 23 de Sen, Allah’ın sünnetinde/yasasında bir değişiklik bulamazsın”. Der. Kuran da Hz.Muhammed’in Sünneti diye bir cümle geçmez.Kuran,Allah’ın yasalarına SÜNNETÜLLAH der.Dikkat edersek,Kuranda “Muhammed’in sünnetine uyun” şeklinde bir cümle geçmez.ENFAL :38:de Allah'ın sünneti/değişmez ezeli ve ebedi kuralları yasası ,önceki gibi tekrar uygulanır. Allah’ın ayetlerine uyulması şeklinde ayetler vardır. Fatır-43. De Allah’ın sünnetini uygulamada /sünnetillah’ta bir farklılık göremezsiniz ve kesinlikle bir değiştirme de olmaz. Örnek Nahl 90 da ADALETLİ OL ADEMEK Allah’ın yasasıdır./Yani Sünnetdir.ANAYA BABAYA SAYGILI OL ALLAH’IN YASASI OLUP YANİ SÜNNETİDİR.Sadece Kuran’a göre hareket etmeliyiz.Bakınız; MAİDE 49 Ey Peygamber Sana gelip hakem olmanı isteyen kitap sahipleri için de,Allah'ın Sana indirdiği Kuran daki muhkem/değişmez amaç hükümler doğrultusunda karar vermelisin. Kuran dışına çıkma diyen bu saydığım ayetler varken,bu ayetleri görmezden gelipHadisler olmasa Kuran anlaşılamz diyenler olsada lakin, Nahl 64 de Biz sana Kuranı indirdik ki anlaşmazlığpa düştükleri dini konuları Kuran'a göre kendilerine bildiresin.diyor. dini konuda bir soru soruldu mu söylentilerden/rivayetlerden/hadislerden/Kuran dışı sözlerden cevap verenlerin olmasının nedeni Kuran dersinin iyi çalışılmadığı içindir.Çünkü=Kuran ders çalışma kitabıdır.Bakınız= Ali İmran 103:Birlik halinde Allah'ın ipine/tek ilahlı İslam dinine ve son kılvuz ders kitabı /davet kitabı olan Kur'an'a,dolayısıyla da din denilen muhkem/değişmez ana kurallara sımsıkı sarılın ve bu konuda anlaşmazlıklara saplanıp gruplara bölünmeyin.Dediğinden dolayı dikkat fark ettiniz mi= Meğerse KURAN DERS ÇALIŞMA kitabıymış.Kuranı ders çalışır gibi çalışmadığımız için Kuran dışına çıkma şeklinde bunca saydğım ispat ettiğim ayetler varken yani Kuran size yetmedimi gibi ayetler varken bu ayetler görmezden gelinip bir takım insnalarca yine rivayet ve söyletilerle islamı anlatmaya çalışmaktadırlar. Kuran’ı Kerim dışında rivayet ve sözler uydurulmasının yanlışlığı Araf 3-Bakara 79-Lokman 6-7 Enam 159 E anlatılır. Ayrıca, Allah’ın buyrukları dışında dini bir yol izlemekte olanlarının güya kendileri ile övünmelerinİN YANLIŞIĞI Ali İmran 188 de anlatılır. Kuran’a göre karar vermek gerek.:”Ali İmran 23 de anlatılır.” Demek ki Kuran Bize yetermiş. Soru:Madem ki Kuran bize yeter ise,İnanç konusu Tarikat ,Mezhep gibi inanışlarla Neden böyle karmakarşık hale geldi? Cevap:Allah sadece Kurandan sorumlu olduğumuzu ve hesaba çekilirken de Kurandan hesaba çekileceğimizi yukarıda ispatladığım ayetlerle birlikte Ankebut 51-Zuhruf 44 de yazdığını göremedik. Muhkemin tanımını Ali İmranm 7 de yapıyor AÇIK ve net anlaşılan ayet demek olan Muhkem ayetleri de diğer ayetlerden bulmamzızı istiyor örnek Nahl 90 a gittiğimizde Adaletli ol gibi. iŞte böyle böyle daha başka ayetlere gittiğimızde Hak gasbı yapma -Evlenemsi yasak olanla evlenme namaz kıl oruç tutu gibi yüzelrce ayet ve kurallar İslamın şartlarıdır. Fark ettinizmi ayrıntıyı: Uymamız gereken açık ve net anlaşılan kurallara Kuran Muhkem diyor. Hz. Muhammed, Kuran dışında başka bir kitap yazmamış ve Kuranın etkinliği olumsuz etkilenmesin diye de yazılmasına izin vermemiş olup, Bu ikazlar Bakara 79-Hakka 44 İsra 73 ayetlerde de yapılmıştır.Peygambere danışmak demek,Kurana danışmak olduğu Mücadele 13-Nisa 64 Maide 48-50 ayetlerde de yazmaktadır. “Nisa 59: Ey İman edenler! Allah'ın tek ilah oluşuna,buyruklarını bildiren elçisine,ehil ve adil olan idarecilerinize itaat edin.Olur da herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz,çözümü için Allah'ın tek ilah oluşu temelinden ayrılmadan,elçisi aracılığıyla bildirdiği/Kuran'ın Muhkem değişmez ana hükümlerine başvurarak çözmeye çalışın.GerçektenAllah'a ve ahret gününde hesap vermek üzere O'nun huzurunda toplanacağınıza içtenlikle iman ediyor ve çekiniyorsanız,bu yöntem sizin için daha hayırlı ve engüzel çözüm şeklidir. “Dikkat: Bu ayette anlaşmazlığa düşerseniz,Kuranın Muhkem emirlerine müracaat ederek çözmeye çalışın demektedir.” Bu ayete bakmayanlar;Sanki güya Muhammed Resul söyledi diye Hadis ve sünnet diye rivayetleri Hz.Muhammed den sonra toplayaralk kitap oluşturmuşlar ve o kitap yani Kutubul sidde de çelişkiler oluşturmuşlar ve bu çelişikileri değişik şekilde yorumlayan insanlar öne çıkmış ve onlara uyan guruplar da olunca MEZHEPLER tarikatlar doğmuş,Tarikatlar liderleri de Makam TATLI geldiği için Kuran dışına çıkma ayetleirni onlara okuyunca da Hadis olmadan Kuran anlaşılmaz diyerek kendilerini, savunmaya çalışmaktadırlar. Dikkat Hz.Muhammed ile DİNİ LİDERLİK bitmiştir. Herkes herkesden bir şeyler öğrenir.Zorundamıyız Tarikat liderleirnin peşinden gitmeye? ,Oysa Hz.Muhammed’in Kuran’a göre hükümler vermiş olduğu Ahzap 36 da açıkça bildiriliyor.Çözüm Kuran’a göre olacaktır .Bakınız;“Nisa 105:de Kuran'ı insanlar arasındaki proplemlerin çözümünde Allah'ın bildirdikleri hüküm veresin diye indirdik. Hz..Muahmmed'in Kuran dışında başka bir dini kayıtlama yapması ve kural koyması yasaklanmıştır.Hz.Muhammed in örnekliği Kuranın Muhkem emirlerine göredir. Bakınız,”Ahzap:39 Bu nedenlede Allah'ın peygamberleri,sadece Allah'ın buyruklarını bildirmekle yetinirler.Allah'ın bildirdiği hükümlerinin dışına çıkmaktan korkarlar ve kim söylerse söylesin,Allah'ın buyruklarına ters olan geleneksel kararlara uymamaktan korkmazlar.Çünkü esas önemli olanın Allah'ın hesap sorması olduğunun bilincindedirler.” Dikkat edersek;Ali İmran 7 de Muhkem ayetlerden sorumlu olduğumuz yazmasına rağmen, ve ayrıca zuhruh 44 de sadece Kurandan sorumlu olduğumuz bildirilmesine rağmen İnsanlar Mezhepler oluşmuş Oysa Mezhep demek dini konuda görüş bidiren bir insan ve o insana uyan insnalar toplulupudur. Enam 159 ise Kuran Tüm Mezhep ve tarikatları red etmektedir. Hz.Muhammed Yunus 15 de Kuran dışına çıkma diyor ve Ankubut 51 de ise Kuran size yetmedi mi? diyor. YARIN COĞRAFYA DERSİNDEN SINAVA GİRECEKSEK BU GÜN COĞRAFYA KİTABI ÇALIŞIRSAK. AHRETTE DE SINAVA KURANDAN GİRECEĞİZ.İŞTE BU NEDENLE SADECE KURANDAN SORUMLUYUZ.
Hocam güzel örnek verdiniz lakn Erkek içn İpek ve Altının Haramlılığıda Kuranı kerimde bulmak mümkün olduğu içn Bunu Rasulullah sav Keyfinden yada Kendi kafasına göre haram kılmış değildir Zinet konumuna girdiği içn ilgili Ayet var ve zine Kadınlara has olduğundan Haram olmuş olamazmı.. zuhruf 16-17-18 Ayetlerde altın takı işleri ilaahir kadınlarla ilgisi nedeniyle Rasululah Sav buraya Atıf yapmış olamazmı?..
✅İmam Şâfi’î’nin, el- Ümm adlı eserinde, arzı kabul eden görüşleri de vardır. Önemine binâen o görüşlerini özetleyerek buraya alıyoruz. “Hadis, Kur’ân’a muhâlif olur ise Rasûlullah’a âit değildir. İsterse o hadisi pek çok râvî rivayet etmiş olsun.” Devamında şöyle tenbihte bulunuyor: “Sana çoğunluğun bildiği hadisi tavsiye ederim, şaz olandan sakın. Çünkü bize, İbn Ebî Kerîme, Ebû Ca’fer’den; o da, Rasûlullah’tan şunu rivâyet etti: Rasûlullah (a.s.) Yahudileri çağırdı onlara sordu ve nihayet onlar da Hz. İsâ‘yı (a.s.) inkâr ettiler, Bunun üzerine Rasûlullah (a.s.) minbere çıktı ve şöyle buyurdu: “Benden sonra sözlerim yayılacak, size Kur’ân’a uygun olarak gelen sözlerim bendendir, Kur’ân’a muhâlif olarak gelen benden değildir.” İmam Şâ- fi‘î, daha başka bu me’alde rivâyetleri verdikten sonra, sika râvîlerin naklettiğini söyleyerek şu rivâyeti verir; Rasûlullah hasta yatıyordu, Şöyle buyurdu: “Ben Kur’ân’ın haram kıldığını haram kıldım. Allah’a yemin ederim ki benim adıma (beni bahane ederek) herhangi bir şeye yapışmasınlar." 📚 Kaynak:Şâfiî, Ûmm, VII, 307-308. Yukarıda yapmış olduğumuz alıntının sonunda ki, Rasûlullah’ın ölüm döşeğindeki hadisini İmam Ebû Yûsuf da rivâyet et mektedir. Bkz; Ebû Yûsuf Red, 31. --------------------------------------------------------------- İmam Şafii "Cimau'l İlim" adlı eserinde şöyle demektedir: "Allah Teâlâ, Peygamberinin Kur'an'daki ve dindeki konumunu, Kur'an'da belirtmiştir. Bu nedenle kullarına farz olan; Allah'ın kendisine vahyettiği konularda Peygamberin sadece vahyolunanı söyleyeceğini; Allah'ın kitabına asla muhalefet etmeyeceğini ve O'nun; Allah'ın indirdiklerindeki maksadının ne olduğunu beyan ettiğini bilmeleridir. Hiçbir sünnet ebediyyen Kur'an'a muhalif değildir." Kaynak:Sünnet Müdafaası, 2.cilt sayfa,299 Yazar;Prof.Dr.Muhammed Ebu Şehbe
Tahrim suresi birinci ayeti nasıl anlıyorsunuz... Ey Nebi! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek, Allah'ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir... Eğer nebinin teşri yetkisi var diyorsa bu ayete ne diyor Murat gezenler kardeşim
Sahabe-i Kiram, Halifelerin başa getirilmelerinde üç yol takib etmişlerdir. Her Halifenin başa getiriliş şekli, diğerlerinden değişik olmuştur. Birinci yol: Seçim usuludur. Ebubekir Es Sıddık (r.anh) bu yolla Halife olmuştur. Seçim, müslümanlar arasında doğrudan yapılmış ve Benî Saide Sakifesinde derhal uygulanmıştır. İkinci yol: Veliahd tayin etme yoludur. Ömer (r.anh) bu yolla Halife olmuştur. Ebubekir (r.anh), Ömer (r.anh)'i seçmiş kendisinden sonra onu Halife tayin etmiş ve müslümanlardan biad almıştır. Üçüncü yol: Başta bulunan Halifenin bir heyet seçip seçilen heyetin, aralarından birini tayin edip müslümânların biadına arzetmeleri yoludur. Bu yol, yaralanıp ölüm haline geldiğinde Ömer (r.anh)'ın baş vurduğu yoldur. Ömer, Hilafet meselesini altı kişiden oluşan bir heyete bıraktı. Bunlar, ittifak ettikten sonra aralarından birini Halife seçip, biad etmeleri için müslümanlara arzedeceklerdi. Seçilen bu altı kişi, aralarından Osman (r.anh)'ı Halife seçtiler ve biad için müslümaniara aday gösterdiler. Müslümanlar da biat ettiler. Biat edenlerin arasında Mikdad bin Elesved gibi ihtilafları önlemek için, istemeyerek biad edenler de bulunuyordu. Böylece Osman (r.anh) Hilafete getirildi. (İslam'da Siyasî Ve İtikadî Mezhebler Tarihî Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hisar Yayınevi: 1/31 - 32) Bazıları da dördüncü bir yol olarak, Ali (r.anh)ın, Osman (r.anh) şehid edilmesinden sonra olaya halife olmasına -başa gelme şekline- (getirilmesi) "el koymak" da demişlerdir.
ne dediğini anlatabilsen yetişkinleri emzirme hadisine ne diyorsun. konuştun konuştun birtane ayet soylemedin siz buhari dininden siniz biz moslümanlardanız.........
Yanlış konuşuyorsun kardeşim... En'âm 145 De ki: “Bana vahyolunanda; leş, akıtılmış kan, pis olan domuz eti veya bir sapkınlık olarak Allah'tan başkası adına kesilmiş olanlar hariç, yiyecek kimse için haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Kim mecbur kalırsa haddi aşmadan, zaruri ihtiyacı kadar bunlardan yiyebilir. Kuşkusuz Rabb'in Çok Bağışlayıcı'dır,... Bu âyet-i dikkatlice okursan başka bir yiyecek haram kılınmamış... Sen ise bu âyetten başka o kadar çok haram var ki diyorsun...peki şu ayete bak.. Nahl sûresi 116. Ayet Artık bundan böyle gelişi güzel, yalan yanlış konuşarak “Şu helaldir, şu haramdır” demeyin; aksi halde uydurduğunuz yalanı Allah’a iftira etmiş olursunuz. Hiç şüphe yok ki, Allah’a iftira edenler asla iflah olmazlar......,rivayetleri savunacağız derken ayetleri inkar etmeyin
ŞER'İ İLİMLER: SÜNNET VE VAHİY İLİŞKİSİ ! Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak şey değildir; ancak bir vahiy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi başka. Şüphesiz O, Aliyy’dir, Hakîm’dir. ( 42 - ŞÛRÂ 53/51. Ayet ) Andolsun Allah, rasulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescidi Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih kıldı. ( 48 - FETİH 29/27. Ayet ) De ki: "Kim Cibril'e düşman ise, gerçekten onu Allah'ın izniyle kendisinden öncekileri doğrulayıcı, mü’minler için hidâyet ve müjde olmak üzere senin kalbine indiren odur." ( 2 - BAKARA 286/97. Ayet ) Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin? ( 9 - TEVBE 129/43. Ayet ) Cessas’a göre de Resûlullah’ın sünnetinin bir kısmı vahiy; bir kısmı kalbe ilka (ilham); bir kısmı da nazar ve istidlaldir. Onun bu görüşünü sistemleştiren İmam Serahsî,Peygamber’in şer‘î hükümleri beyan ederken vahye dayandığını belirttikten sonra vahyi zâhir vahiy ve bâtın vahiy diye ikiye ayırmış, Resûl-i Ekrem’in re’y ve ictihad yoluyla hüküm istinbatında bulunmasını “şibh vahy” (vahiy benzeri) kavramıyla ifade ederek o yolla ulaşılan hükümleri de vahiy kapsamına dâhil etmiştir. Ona göre Peygamber hata üzerinde bırakılmayacağı için ictihadının isabetli olacağı kesindir ve ictihadla ulaştığı hüküm vahiyle sabit olan hüküm gibi kesin hüccettir. Ümmetin ictihad ve re’y ile istinbat ettiği hüküm ise hata ihtimali bulunduğundan vahiy menzilesinde değerlendirilemez. Sünnetin kısmen vahiy ürünü olduğunu kabul edenlerden birisi de Şah Veliyyullah ed-Dehlevi’dir. Şah Veliyyullah, sünneti, risaleti tebliği kabilinden olan söz, fiil ve takrirler ile risaleti tebliği kabilinden olmayan, yani vahyin tebliği ile ilgisi bulunmayan şahsi görüş ve içtihadlar olmak üzere ikiye ayırarak bu konudaki görüşlerini açıklamış olmaktadır. Görüldüğü gibi adlandırma farklılıkları olsa da ulema Kur’ân dışında vahiy olduğunda müttefiktir. Yirmi üç yıllık bir zaman diliminde Allah’ın sadece Kur’ân vahyiyle Peygamber’le iletişim kurduğunu söylemek pek makul değildir. Adına ne dersek diyelim (kalbe ilka, rüya, içtihadı rasûl, ) Allah şüphesiz Peygamber’le çeşitli şekillerde iletişim kurmuş, ona öğretmiş ve yol göstermiştir. Bu durum Peygamber’le iletişimin sadece Kur’ân vahyiyle sınırlı tutulamayacağını ortaya koymaktadır. Hadislerde de Hz. Peygamber’e vahiy geldiği bildirilmektedir. Hadisler çoktur. Yüze yakın hadiste Allah’ın peygamberine vahyettiği ifade edilmektedir. Bir kaçını zikredelim: Peygamber bizzat “Bana kitapla birlikte onun bir benzeri daha verildi”buyurarak kendisine Kur’ân dışı bilgiler geldiğini beyan etmiştir. Nasıl namaz kılınacağını da o göstermiştir. Cebrâil’in zaman zaman insan şeklinde Peygamber’in yanına gelerek bazı ibadetlerin mahiyeti ve uygulama şekilleri konusunda açıklamalarda bulunması, ayrıca Yahudi âlimlerinin Resûl-i Ekrem’i denemek amacıyla sordukları veya soracakları soruların, yahut bazı Müslümanların bilmedikleri hususlarda ona yönelttikleri soruların cevaplarını öğretmesi hadis ve sünnetin vahiyle yakın ilgisini göstermektedir. Allah Cebrail vasıtasıyla Peygamber’i bazı tuzaklara karşı uyarmıştır. Peygamber’le bir tür iletişim kurmadan bunun gerçekleşmesi imkânsızdır. Resulullah (a.s.)’ın sünnetinin kaynağının vahiy olup ,olmaması veya kıyas, örf vs. olması bizler açısından çok farklı bir sonuç oluşturmamaktadır. Çünkü rabbimiz, resulüne itaati, kendisine itaat olarak kabul etmiş ve şöyle buyurmuştur;” Kim peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” (4/80), “Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.”(33/36) Bu nedenle, Resulullah'ın kıyas, örf, maslahat veya Kur’an dışı iletişime/vahye dayanması açısından fark yoktur. Her halükarda müminler resule itaat etmek zorundadırlar. Bu nedenle, müminler resulün sünnetinin neye dayandığına değil, öncelikle bu sünnettin, Resulullah'tan kesin olarak gelip gelmediğiyle ve bu sünnettin içerdiği mesajla ilgilenmelidirler. Kur’an dışı iletişimin vahyin özellikle kendilerine kitabın verildiği peygamberlerde, çok daha az olduğunu söyleyebiliriz. Zira zaten kitap vasıtasıyla temel hususların tümü açıklığa kavuşturulmuş hatta bazı konularda lütuf olarak, detaylara da yer verilmiştir. Kur’an dışı vahyin ,ihtimali olan her hangi bir bilginin, Kur’an’a aykırı olma ihtimali kesinlikle yoktur. Bu nedenle, Kur’an’ın sağlam ilkelerinden kurtulmak isteyenlerin, Kur’an dışı vahiylere atıfta bulunmaları ve Kur’an’a aykırılıkları savunmalarını hiçbir ilmi değeri asla yoktur. Zira Kur’an’a aykırı bir rivayetin, pratiğin veya sünnet iddiasının kabulü kesinlikle söz konusu bile edilemez. Kur’an dışı vahyi tespit etmek ve bunların kesin olduğunu söylemek (Kur’an’ın daha sonra konuyu bildirmesi hariç olmak şartıyla) birkaç istisna hariç mümkün değildir. Zira Kur’an’ın ve ümmetin yüz binler olarak bize varlığını bildirdiği sınırlı sayıdaki haberin (namazın beş vakit oluşu vs gibi.) dışında, subutu kat’i (varlığı kesin) olan bir bilgi kaynağımız yoktur. Kur’an dışı vahiy genellikle peygamberlerin şahsi terbiyesi ve peygamberlere dönük pratik desteklerle ilgilidir: İsra (17/1), Necm suresindeki şahsi tecrübeler (53/1---18), Kabe’nin ziyaret edileceğine dönük rüya (48/ 27), bal şerbeti olayı (66/3), Bedir savaşı için Medine’den çıkarılma olayı (8/5---8), Meleklerin Hz. İbrahim’e oğul müjdelemeleri ve Hz. Lut (a.s.) kavminin helak edileceğine dair haber, Hz. Musa’ya asanı at sihirleri yutsun, asayla denize vur, asanı taşa vur gibi haberler, Hz. İbrahim’e kuşların diriltilmesinin gösterilmesi, Hz. Musa’nın Salih kul’la(melekle) eğitilmesi ve benzeri konuları peygamberlerin terbiye edilişlerinin ve desteklenmelerinin örnekleri olarak verebiliriz. Kur’an dışı vahiyle iletilen bilgilerin çoğu detay konulara dönüktür. Namaz, hac, zekât, oruç vb ibadetler Kur’an’da açıkça emredilmiş ama bunların detayına çokça değinilmemiştir. Kur’an dışı iletişimlerin, bu ibadetlerin detaylarına dönük olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin namazların rekât sayısının bildirilmediği açıktır. Burada Resulullah'ın kendi başına bunun sayılarını belirlediğini söylemek çok da doğru olmayacaktır. Diğer şeriatlardan alındığı varsayıldığında bile bunların onaylanmasını gerektiren bir vahyin olduğunu kabul etmekten başka bir çare yoktur. Sünnetin Rasullah'a Allah'tan kendisine vahyedilmesi durumunda burdaki Şârinin yegâne tek Allah subhane teâlâ olduğu unutulmamalıdır . Sünnetin bağlayıcılığı ve itaatin vacip olması teşride tek olan Şâri Allah subhane teâlâ nın Rasullah'a uymamızı emretmiş olmasındandır. Burayı da ayrıca iyice düşünmek gerekir!!!
Evet videodaki arkadaş en azından aradaki farkın usul farkı olduğunu anlamış ama onun dışındaki şeylerin hepsini çarpıtılmış lanse ediyor birşeylerin inkarın konusu olması için önce iman söz konusu olmalı arkadaşta kabul etmediği hadis(doğrusu bütün kaynaklarda geçen rivayet kelimesi bunu bile çarpıtarak anlatıyor)olduğunu söylüyor birşey imanın konusu ise seçme hakkı yoktur.İnşa ettiği bütün usulu yerle yeksan eden bir örnek verdim.Hem imanın konusu deyip hemde seçme yapmak veya bizden önceki rivayetleri derleyen kişilerin içtihaden dogru dediği bir rivayeti kabul etmeyen kişinin nasıl kafir olduğunu kendi hocasının ravilerini kabul etmeyen müslim mi kafir ? yoksa bu ravileri kabul eden buhari mi ? işte arkadaş bu konuları bile bile görmezden gelip çarpıtıyor veya bilmiyor kendisi ile aynı şehirde yaşıyorum cesareti varsa istediği zaman geleyim bu konuları konuşalım gerçekten anlattığı gibi mi.
Kardeşim videonun başlangiç resminde sünnet inkarcılari yazmişsin, içeriğinde hadis inkarını anlatiyosun. Acaba sünnetle, hadis farkını, ikisinin aynı sey olmadigini bilmiyomusun? yoksa insanlari aldatmak icin resme başka başlik videoya başka başlikmi yaziyosun? Eger böyleyse siz başkalarını tekfir edeceĝinize önce kendizi bir gözden gecirin.
Şunu demek istiyorum Rasulullah Sav Dinde allahtan başka Teşrii Koyucu Kabul edilip edilmeme konusu Sonderece Hassas İkitarafın delilleride Tutarlı gözüküyor Lakn tamda budurmda Mantıl Akıl işletilip Peygamberimizin Haram kılma yetkisinin Olmadığı Tarafında olanları tekfir Bence İsabetli değil diye düşünüyorum...
Uydurma rivayetler hadis kapsamında değildir. Mesela Ibnul Cevzi sahih rivayetler listesinde ebubekir sıddıktir rivayetini bulamadığını itiraf etmiştir.Fakat hz Alı en büyük sıddıktir rivayetinin ravileri güvenilir olduğu için sahihtir Yani hadistir.
Hocam sizde bir gün yanlışlıkla ciddi bir ateistle tartişirsaniz kaybedeceğinizi şimdiden garanti veriyorum. Bir ateiste hz. Muhammedin. Varlığını, yaşadığını ispatlamak yanlışın en yanlişıdir. Ateistler Allahin varlığına inanmiyor, onu ispat etmek gerek. Peygamberini ispat etmek, kuranı ispat etmeye götürecek. Allaha inanmayan biri ne peygamberini tasdik eder nede kitabını.
Kur'an'a bakınız, hiç bir yerde varlığını ispat etmeye çalışan bir Allah göremezsiniz. Ben varım diye bir ayet okudunuz mu hiç? Hayır.. çünkü Kur'an'ın temel konusu şirk'tir, Allah ile birlikte başka ilahlar edinmesi.. ateist dediğimiz kesim Kur'an'ın muhatap alacak kadar bile değer verdiği bir güruh değil.. onlar psikolojik ve ruhsal bunalımlar bozukluklar yaşayan kendi içinde kaybolmuş boğulmuş çareyi herşeyi inkar etmekte bulmuş saçma insanlar..
Ayrıca bu dinin inananlarının kaybetmesi söz konusu değil.. çünkü hak olarak bu dini seçen ve destekleyen kendisinde hiç bir şüphe barındırmayan kitabı indiren Allah subhanehu ve teâlâ'dir... Kaybetmek diye birşey yok çünkü Kuran'da çoğunluğun kâfir olduğunu Allah subhanehu ve teâlâ zaten söylüyor. Bu yüzden kazanmak kaybetmek gibi şeyler sayıya bakılarak çoğunlukla belirlenecek şeyler değil. Mevzu inananların safında olup olmadığınız. O küçük kâr' içinde yer alabilmektir..
Ben bir Kur'an müslümanıyım ben Eskiden Ehli sünnet iken ateistlerle tartışmaktan Ödüm kopardı ve pek verebileceğim cevaplarım yoktu ama şimdi Kur'an benim hayatımı çok olumlu yönden değiştirdi yaşadığım her şeyin birer ayet olduğunu anladım ve hamdolsun ki ne bir ateist benimle tartışabiliyor ne de Ehli sünnet Ehlibeyt ehli falan Çünkü Kur'an hepsine yeteri kadar sağlam cevaplar veriyor ve benim gönlümü de tatmin ediyor
Allah azze ve celle sizden Razı olsun Hocam ve sizi hakta sabit kılsın
Rabbim bizide ilimle amel edenlerden eylesin
"De ki: “Allah’a ve Resûl’e itaat edin.” Şayet yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah, kâfirleri sevmez." (3/Âl-i İmran 32)
Allah'ın Resul dediği Buhari Tirmizi Ebu Davud gibi putlar mıdır acaba?
güzel kardeşim Allah ve Resulü demek Kur'an bütünü demektir yani Kur'an'ın hükümleri demektir bunu ne zaman anlayacaksın?
Resul'ün hayatı Kur'an'da zaten hiç dikkat etmiyor musunuz Müşrikler Yahudiler Müminler sürekli resule sorular soruyorlar Allah da de ki diyerek Resulün ağzıyla insanlara cevap veriyor Resul Allah'ın sözünü insanları iletiyor bu durumda Allah'a ve Resulüne itaat etmek vardır Siz hala buhari tirmizi gibi putların bilgilerini İslam diye İslam'a Entegre eden müşrik putlarımı Resul diye kabul edeceksiniz?
şunu unutma Eskiden lat menat uzza hubel gibi isimler vardır ve onlarla gelen yığınla hadis mezhep tarikat gibi şeyler vardı
Şimdi de Buhari Tirmizi Hureyre Ebu Davud gibi isimler ve onlarla gelen hadis mezhep tarikat gibi şeyler var anlayamıyorsunuz bir türlü
Kur'an'ın bahsettiği müşriklerin sizin yaptıklarınızla bire bir eşleşmesi Size hiçbir şey ifade etmiyor mu?
sana Kur'an'dan hiç görmediğin duymadığın ya da Farkına varmadığım birçok ayet ve delil gösterebilirim iman etmeye ve hakikati aramaya gönüllüysen tabii
Şu ayetlerin hadislere işaret etmediğini tam aksine efendimizin tebliğ ettiği Kur'an'a çağırdığını idrak edemiyor musunuz gerçekten
Allah'a ve Resulü'ne itaat Kuran'ın hükümlerine itaatdir..
Akledemezler@@antarctica-daily
Haram helal yetkisi Allah'a aittir.Hesap günü yanlız ve yalnız Kuran'da hesaba çekileceğiz
Bravo kardeşim
Onlara: “(Sorunlarınızı çözmek için) Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin.” denildiği zaman, münafıkların alabildiğince senden kaçtıklarını görürsün. (4/Nisâ 61)
De ki: “Küfrünle az bir şey daha keyif sür. Çünkü sen ateşin ehlindensin.” (39/Zümer, 8)
Hocam süper cevap verdin.Allah razi olsun
Rabbim razı olsun hocam
Allah razı olsun gücünü kuvvetini artırsın Allahümme amin çok güzel anlatım ders oldu .
Allah subhanahu va teala yardımçınız olsun.Amin
Allahu Teala razı olsun
Allah CC senden razı olsun hocam Rabbim yolunu açık etsin
Allah Azze ve celle razı olsun Hocam çok faydalı olmuş, Elhamdulillah
ALLAH azze ve celle razı olsun
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.” (3/Âl-i İmran 31)
(Allah’a (cc) imanın rükünlerinden biri de Allah (cc) sevgisidir. Sevgiyse kalbin amelidir. Her insan sevdiğini iddia edebilir. Allah (cc) bu ayette “sevgi kanununu” açıklamıştır. Allah (cc) sevgisi, Allah Resûlü’ne (sav) ittibaya bağlıdır. Kişi, Allah Resûlü’ne (sav) ittiba edip, onu örnek aldığı ve Sünnet’ini yaşadığı oranda Allah’ı (cc) seviyor demektir. (bk. 24/Nûr, 63)
Zeyd r a hükmü nedir sana göre??
Allah subhanehu ve teåla, ecrinizi versin cezakallahu hayran. Amellerinizi bereketlendirsin hocam, sizlerden de bizden de razı olsun. Allahumme amîn 🤲
LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMEDUN RASULLULLAH . LA GALİBE ILLALLAH
Doğrudur hocam ALLAH razı olsun
Maşallah tebarekallah rabbim sayımızı artırsın
Dediklerinizin çoğunu anlamıyorum ama sizi çok seviyorum hocam
Elhamdülillahirabbilalemin
Allah cc razı olsun hocam
Es Selamü Aleyküm ve Rahmetullah
Allah'a ve Resulüne itaat Kur'an hükümlerine itaattir..
Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne çağrıldıklarında (bir de bakarsın ki) bunlardan bir grup yüz çevirmiş. (24/Nûr 48)
Şayet hak onların lehineyse koşarak gelir, (hükme) boyun eğerler. (24/Nûr 49)
Onların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler? Ya da Allah’ın ve Resûl’ünün onlara haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? (Hayır, öyle değil!) Bilakis, bunlar zalimlerin ta kendileridir. (24/Nûr 50)
► Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne davet edilen müminlerin sözü: “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (24/Nûr 51)
Allah’a (cc) ve Ahiret Günü'ne inanmamış münafıklarla kalpten inanan müminlerin farkı ortaya konmuştur. Müminler, lehlerine veya aleyhlerine olmasına bakmaksızın, aralarında hükmetsin diye Kur’ân ve Sünnet’e çağırıldıklarında icabet ederler. Münafıklar ise, çıkacak sonucun lehlerine olacağını düşündüklerinde çağrıya icabet eder; aleyhlerine olacağını düşündüklerinde veya emin olmadıklarında başka yollara başvurur, Allah’ın (cc) hükümlerinden yüz çevirirler. (bk. 4/Nisâ, 60)
@@BARAKULLAH Enfal 41 ayet Allah Orada diyor ki ganimetin Beşte biri Allah'a ve Resulüne aittir şimdi sana bununla ilgili bir soru sormak istiyorum Ermenistan savaşında Türkiye'ye binlerce askeri araç ve diğer ganimetler kaldı Şimdi bunun beşte birini Allah'a ve Resulüne vermemiz lazım siz Allah'a ve Resulüne nasıl veriyorsunuz? Resul nerede ? Allah'a nasıl veriyorsun? işte kardeşim önce Allah ve resulünün ne anlama geldiğini anlamaya çalışın Kur'an'da Resul ve nebi arasında çok büyük bir fark vardır bunu anlamaya çalışın sadece duyduğunuza inanarak Kur'an müslümanlarını taşlamayın
Anlamaz bunlar. Rasul din adına elbet konuştu. Hikmeti insanlara öğretti. Yani hüküm nasıl çıkarılır Kurandan bunu öğretti. Bunlara bunu anlatamazsın hepsi proje çünkü. Tevhidi bozmakla görevli.
Allah azevecele sizden razı olsun hocam rabbim ecrinizi versin sizi firdevsu allaya koysun sizin için hayırlı olanı acil ser olani sizden uzak kılsan Allahümme amin çağını azgınlari bunlar bide işine geldiği kur-an da n alıyorlar işine gelmiyeni bırakıyorlar
Allah razı olsun ,çok istifade ettk
☝️☝️☝️☝️☝️☝️
👍☝️
☝️☝️☝️
Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar. (4/Nisâ 65)
(Ayet, 59. ayette geçen hükmü pekiştirmektedir. Sorunlarını Resûl’e (sav) götürmeyenler, onun böyle bir yetkisi olmadığını söyleyenler ya da ağızlarıyla bu yetkiyi verdikleri hâlde pratikte farklı davrananlar ayetin kapsamındalardır.)
@@BARAKULLAH Ayette geçen hakemliğin ne olduğu biliyor muydunuz? Bununla ilgili olarak size Maide 42. ayet yardımcı olacaktır. Hayırlı ramazanlar.
@@pnarbas6606 şeriattır
❤❤❤❤❤
Sizin tanrınız kim ben anlamadım hesap günü kim büyük görürsünüz hesap gününün iki sahibi yok
☝️
Bu adam yıllarca hadis çalışmış şimdi gelde buna kuran yeter de))
Elhamdülillah ALLAHUEKBER
Bu konuyla alakalı tevhidi duruş kanalında meal istismarcıları videosuna
جزاک الله خیرا
Kuran'da hiç hadis inkarcısı diye bir şey var mı? Ya da hadislere iman etmek diye bir şey var mı?
Selamun Aleyküm (Biraz uzun uygulamaya okuta bilirsiniz) Murat Gezenler çok güzel açıklamış benim düşüncem de öyle mesela bir hadis kur-an'ı aykırıysa madem aklını kullanıyorlar hani almasınlar onu yani illa farz değil ki illa o hadis illa alınacak değil ki hani Kur'an'a aykırı ise zaten alınmaz ve bir ikincisi ise onlar da zaten kur'an-ı Kerim hakkında kitaplar yazıyor nasıl git sahabeler ve alimler nasıl açıklama yapıyorsa nasıl anlıyorlar sa onlar açıklama yapıp kitabı yazmışlar bu hadisleri kabul etmeyen kişiler de kur'an'dan anladığını kitaba döküyorlar yani bunun arasında ne fark üçüncüsü olarak da mesela bir profesörler normal bir çiftçi nasıl aynı değilse sahabe ve abimle normal bir insan aynı değil bir insanın beyni daha gelişmiş olabilir Bir insan bir şey daha iyi kavrayabilir ama normal bir çiftçi böyle direkt okuduğunu anlayabilir başkası ayetin daha detaylı anlaya bilir ben biraz arada kalmıştım çok şükür Allah'a hamd olsun düşüne düşüne doğruyu buldum Allah'ın izniyle yani böyle şüphesi olan insanlar bu münazaralara böyle meal ve sünnet diye münazaralara bakın böyle zaten aradaki çok büyük farkı görüyorsunuz Allah'ın izniyle hani hadislerini yardımını görüyorsunuz
قَاتِلُوا الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَد۪ينُونَ د۪ينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ حَتّٰى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ۟
Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret Günü'ne inanmayan, Allah ve Resûl’ünün haram saydığını haram saymayan ve hak (din olan İslam’ı) din edinmeyenlerle alçaltılmış bir şekilde elden cizye verinceye kadar savaşın.
(9/Tevbe, 29)
Casiye 6 İşte bunlar, Bizim sana hakk olarak anlattığımız Allah'ın ayetleridir. O halde Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise inanacaklar?.....sen hangi hadise inanıyorsun?
Hz.Muhammed 632 yılında vefat ettiğinde sadece Kuran vardı.Sonra ne oldu da Kuran varken HADİS lerle İslam dini anlatılmaya başlandı.
Üstelik Hz.Muhammed Kuran tebiğlerinde örneğin ANKEBUT 51 de= Kuran size yetmedi mi? Diyordu. Demek ki Madem ki Kuran yetiyorsa ,Neden Hadisler olmasa Kuran anlaşılamaz diyen bazı insnalar vardı?
Aslında HADİS ,Zümer 23.ayete göre EN GÜZEL SÖZ ALLAH’IN SÖZÜ ANLAMAINA gelmekle beraber Kuran’nın diğer ismidir.
Durum böyle iken,Hz.Muhammed den sonra gelen bazı insanlar Hz.Muhammed’in Kuran dışında halk arasında konuştuğu iddia edilen sözler olabileceğinden dolayı bu tür sözleri toplayanlar oldu.O insanlar
1-BUHARİ,
2-EBU DAVUT,
3-MÜSLÜM,
4-HİRMİZİ,
5-İBNİ MACE,
6-NESİHİ isimli insanlar olup, Topladıkları sözleri KUTUBUL SİDDE isimli kitabda birleştirdiler ve aynı zamanda Kuran’nı diğer isimi olan HADİS ismi ile de Kutubul Sidde anılmaya başlandı.
Oysa Hz.Muhammed ZUHRUF 44 de=:hepiniz Kurandan sorumlunuz. Diyordu.Taha 100 de ise= her kim Kuran dan uzaklaşırsa hesap gününe kadar bu ağır günah yükü ile yaşayacaktır.” Diyordu.Kutubul Sidde ile her ne kadar İslam anlatılmaya çalışılsada lakin Kutubul Sidde Hadisler kitabı Çelişkilerle dolu kitabdır. Geleneklerden söz etmişler ve adında hadis diye yazmışlar,Kuran’a uymayan yanlış aykırı sözlere de HADİS demişler Ve böylece de KURAN VARKEN, Kutubul siddeden bir takım sözler/rivayetler/söylentiler üzerinden üzerinden İSLAM dinini anlatmaya çalışmışlardır.Mezhepler tarikatlar doğmuş olup,Oysa Enam 159 da Kuran Tüm Mezhepleri ve tarikatları red ediyordu.Oysa Hz.Muhammed Araf =3 de= Kuran'ın bildirdiklerine uyun.O'nu bırakıp da evliyanın/velilerin/kutsallık payesi verdiklerinizin Kuran'a uymayan sözlerinin peşinden gitmeyin.
Diyorlar Kuranda Abdest yok da onun için,Oysa Maide 6 de Abdestin nasıl alacağı anlatılır.
Eeee o zaman Namazın kılınma şekli /huşu /duygu Kuran’da yok dediler.Oysa bakınız;“ARAF 55 ;İşte böylesine güçlü olan Rabbinize içtenlikle/samimi bir inançla ve TEDARRUAN/ gitikçe eğilerek/ritüelli olan namaz şeklinde ve gösterişsiz/gizli ve kısık sesle dua edin.Çünkü Allah,gösteriş içinde abartılı söz söyleyenleri/dua ederken bu riyakar davranışları nedeniyle sevmez.”
Ve hemde Huşu içinde anlatım var ARAF 205;Ya Muhammed! Rabbine içtenlikle yalvararak,ürpererek,sesizce gittikçe eğilerek/nefsini alçaltarak/tedarruan/namaz şeklinde sabah ve akşam/her zaman an ve vefasızlardan gaflete düşenlerden olma.
Enam 42; Enam 43; Enam 63;Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere TEDARRUN demek gittikçe eğilerek denilerek namaz tarif edilmiştir.Kıyam- Ruku-Secde = Namaz. Açıkca belli değilmi?
“İbrahim :52 Ey insanlar!Şunu iyice bilin ki,bu Kur'an,onunla uyarılsınlar,Allah'ın tek bir ilah olduğunu bilsinler,aklını kullananlar iyice düşünüp öğüt alsınlar diye,TÜM İNSANLIĞA SON BİR DAVETTİR.”. şeklinde ayet olması KURAN DIŞINA ÇIKILMAMASINI GÖSTERMEKTEDİR.
Ve böylece=Sadece Kuran ile uyarılma olmasına rağmen,Bazı insanlar neden HADİS VE SÜNNETLERDEN SÖZ EDER DURUR?
Oysa SÜNNET Kuran ayetlerindeki yasalar Allah’ın Sünnetidir.Der. Fetih 23 de Sen, Allah’ın sünnetinde/yasasında bir değişiklik bulamazsın”. Der.
Kuran da Hz.Muhammed’in Sünneti diye bir cümle geçmez.Kuran,Allah’ın yasalarına SÜNNETÜLLAH der.Dikkat edersek,Kuranda “Muhammed’in sünnetine uyun” şeklinde bir cümle geçmez.ENFAL :38:de Allah'ın sünneti/değişmez ezeli ve ebedi kuralları yasası ,önceki gibi tekrar uygulanır. Allah’ın ayetlerine uyulması şeklinde ayetler vardır.
Fatır-43. De Allah’ın sünnetini uygulamada /sünnetillah’ta bir farklılık göremezsiniz ve kesinlikle bir değiştirme de olmaz. Örnek Nahl 90 da ADALETLİ OL ADEMEK Allah’ın yasasıdır./Yani Sünnetdir.ANAYA BABAYA SAYGILI OL ALLAH’IN YASASI OLUP YANİ SÜNNETİDİR.Sadece Kuran’a göre hareket etmeliyiz.Bakınız;
MAİDE 49 Ey Peygamber Sana gelip hakem olmanı isteyen kitap sahipleri için de,Allah'ın Sana indirdiği Kuran daki muhkem/değişmez amaç hükümler doğrultusunda karar vermelisin.
Kuran dışına çıkma diyen bu saydığım ayetler varken,bu ayetleri görmezden gelipHadisler olmasa Kuran anlaşılamz diyenler olsada lakin,
Nahl 64 de Biz sana Kuranı indirdik ki anlaşmazlığpa düştükleri dini konuları Kuran'a göre kendilerine bildiresin.diyor.
dini konuda bir soru soruldu mu söylentilerden/rivayetlerden/hadislerden/Kuran dışı sözlerden cevap verenlerin olmasının nedeni Kuran dersinin iyi çalışılmadığı içindir.Çünkü=Kuran ders çalışma kitabıdır.Bakınız=
Ali İmran 103:Birlik halinde Allah'ın ipine/tek ilahlı İslam dinine ve son kılvuz ders kitabı /davet kitabı olan Kur'an'a,dolayısıyla da din denilen muhkem/değişmez ana kurallara sımsıkı sarılın ve bu konuda anlaşmazlıklara saplanıp gruplara bölünmeyin.Dediğinden dolayı dikkat fark ettiniz mi= Meğerse KURAN DERS ÇALIŞMA kitabıymış.Kuranı ders çalışır gibi çalışmadığımız için Kuran dışına çıkma şeklinde bunca saydğım ispat ettiğim ayetler varken yani Kuran size yetmedimi gibi ayetler varken bu ayetler görmezden gelinip bir takım insnalarca yine rivayet ve söyletilerle islamı anlatmaya çalışmaktadırlar.
Kuran’ı Kerim dışında rivayet ve sözler uydurulmasının yanlışlığı Araf 3-Bakara 79-Lokman 6-7 Enam 159 E anlatılır.
Ayrıca, Allah’ın buyrukları dışında dini bir yol izlemekte olanlarının güya kendileri ile övünmelerinİN YANLIŞIĞI Ali İmran 188 de anlatılır.
Kuran’a göre karar vermek gerek.:”Ali İmran 23 de anlatılır.” Demek ki Kuran Bize yetermiş.
Soru:Madem ki Kuran bize yeter ise,İnanç konusu Tarikat ,Mezhep gibi inanışlarla Neden böyle karmakarşık hale geldi?
Cevap:Allah sadece Kurandan sorumlu olduğumuzu ve hesaba çekilirken de Kurandan hesaba çekileceğimizi yukarıda ispatladığım ayetlerle birlikte Ankebut 51-Zuhruf 44 de yazdığını göremedik.
Muhkemin tanımını Ali İmranm 7 de yapıyor AÇIK ve net anlaşılan ayet demek olan Muhkem ayetleri de diğer ayetlerden bulmamzızı istiyor örnek Nahl 90 a gittiğimizde Adaletli ol gibi. iŞte böyle böyle daha başka ayetlere gittiğimızde Hak gasbı yapma -Evlenemsi yasak olanla evlenme namaz kıl oruç tutu gibi yüzelrce ayet ve kurallar İslamın şartlarıdır.
Fark ettinizmi ayrıntıyı: Uymamız gereken açık ve net anlaşılan kurallara Kuran Muhkem diyor. Hz. Muhammed, Kuran dışında başka bir kitap yazmamış ve Kuranın etkinliği olumsuz etkilenmesin diye de yazılmasına izin vermemiş olup, Bu ikazlar Bakara 79-Hakka 44 İsra 73 ayetlerde de yapılmıştır.Peygambere danışmak demek,Kurana danışmak olduğu Mücadele 13-Nisa 64 Maide 48-50 ayetlerde de yazmaktadır.
“Nisa 59: Ey İman edenler! Allah'ın tek ilah oluşuna,buyruklarını bildiren elçisine,ehil ve adil olan idarecilerinize itaat edin.Olur da herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz,çözümü için Allah'ın tek ilah oluşu temelinden ayrılmadan,elçisi aracılığıyla bildirdiği/Kuran'ın Muhkem değişmez ana hükümlerine başvurarak çözmeye çalışın.GerçektenAllah'a ve ahret gününde hesap vermek üzere O'nun huzurunda toplanacağınıza içtenlikle iman ediyor ve çekiniyorsanız,bu yöntem sizin için daha hayırlı ve engüzel çözüm şeklidir.
“Dikkat: Bu ayette anlaşmazlığa düşerseniz,Kuranın Muhkem emirlerine müracaat ederek çözmeye çalışın demektedir.”
Bu ayete bakmayanlar;Sanki güya Muhammed Resul söyledi diye Hadis ve sünnet diye rivayetleri Hz.Muhammed den sonra toplayaralk kitap oluşturmuşlar ve o kitap yani Kutubul sidde de çelişkiler oluşturmuşlar ve bu çelişikileri değişik şekilde yorumlayan insanlar öne çıkmış ve onlara uyan guruplar da olunca MEZHEPLER tarikatlar doğmuş,Tarikatlar liderleri de Makam TATLI geldiği için Kuran dışına çıkma ayetleirni onlara okuyunca da Hadis olmadan Kuran anlaşılmaz diyerek kendilerini, savunmaya çalışmaktadırlar. Dikkat Hz.Muhammed ile DİNİ LİDERLİK bitmiştir. Herkes herkesden bir şeyler öğrenir.Zorundamıyız Tarikat liderleirnin peşinden gitmeye?
,Oysa Hz.Muhammed’in Kuran’a göre hükümler vermiş olduğu Ahzap 36 da açıkça bildiriliyor.Çözüm Kuran’a göre olacaktır .Bakınız;“Nisa 105:de Kuran'ı insanlar arasındaki proplemlerin çözümünde Allah'ın bildirdikleri hüküm veresin diye indirdik.
Hz..Muahmmed'in Kuran dışında başka bir dini kayıtlama yapması ve kural koyması yasaklanmıştır.Hz.Muhammed in örnekliği Kuranın Muhkem emirlerine göredir. Bakınız,”Ahzap:39 Bu nedenlede Allah'ın peygamberleri,sadece Allah'ın buyruklarını bildirmekle yetinirler.Allah'ın bildirdiği hükümlerinin dışına çıkmaktan korkarlar ve kim söylerse söylesin,Allah'ın buyruklarına ters olan geleneksel kararlara uymamaktan korkmazlar.Çünkü esas önemli olanın Allah'ın hesap sorması olduğunun bilincindedirler.”
Dikkat edersek;Ali İmran 7 de Muhkem ayetlerden sorumlu olduğumuz yazmasına rağmen, ve ayrıca zuhruh 44 de sadece Kurandan sorumlu olduğumuz bildirilmesine rağmen İnsanlar Mezhepler oluşmuş Oysa Mezhep demek dini konuda görüş bidiren bir insan ve o insana uyan insnalar toplulupudur. Enam 159 ise Kuran Tüm Mezhep ve tarikatları red etmektedir. Hz.Muhammed Yunus 15 de Kuran dışına çıkma diyor ve Ankubut 51 de ise Kuran size yetmedi mi? diyor. YARIN COĞRAFYA DERSİNDEN SINAVA GİRECEKSEK BU GÜN COĞRAFYA KİTABI ÇALIŞIRSAK. AHRETTE DE SINAVA KURANDAN GİRECEĞİZ.İŞTE BU NEDENLE SADECE KURANDAN SORUMLUYUZ.
Hadis dinde teşri kaynağı değildir... Teşri ne demek hüküm kaynağı demek.. Nerede yazıyor hadisin teşri kaynağı olduğu...
Anca kendini kandirirsin bu ilmin ile
Hocam güzel örnek verdiniz lakn Erkek içn İpek ve Altının Haramlılığıda Kuranı kerimde bulmak mümkün olduğu içn Bunu Rasulullah sav Keyfinden yada Kendi kafasına göre haram kılmış değildir Zinet konumuna girdiği içn ilgili Ayet var ve zine Kadınlara has olduğundan Haram olmuş olamazmı.. zuhruf 16-17-18 Ayetlerde altın takı işleri ilaahir kadınlarla ilgisi nedeniyle Rasululah Sav buraya Atıf yapmış olamazmı?..
✅İmam Şâfi’î’nin, el- Ümm adlı eserinde, arzı kabul eden görüşleri de vardır. Önemine binâen o görüşlerini özetleyerek buraya alıyoruz. “Hadis, Kur’ân’a muhâlif olur ise Rasûlullah’a âit değildir. İsterse o hadisi pek çok râvî rivayet etmiş olsun.” Devamında şöyle tenbihte bulunuyor: “Sana çoğunluğun bildiği hadisi tavsiye ederim, şaz olandan sakın. Çünkü bize, İbn Ebî Kerîme, Ebû Ca’fer’den; o da, Rasûlullah’tan şunu rivâyet etti: Rasûlullah (a.s.) Yahudileri çağırdı onlara sordu ve nihayet onlar da Hz. İsâ‘yı (a.s.) inkâr ettiler, Bunun üzerine Rasûlullah (a.s.) minbere çıktı ve şöyle buyurdu: “Benden sonra sözlerim yayılacak, size Kur’ân’a uygun olarak gelen sözlerim bendendir, Kur’ân’a muhâlif olarak gelen benden değildir.” İmam Şâ- fi‘î, daha başka bu me’alde rivâyetleri verdikten sonra, sika râvîlerin naklettiğini söyleyerek şu rivâyeti verir; Rasûlullah hasta yatıyordu, Şöyle buyurdu: “Ben Kur’ân’ın haram kıldığını haram kıldım. Allah’a yemin ederim ki benim adıma (beni bahane ederek) herhangi bir şeye yapışmasınlar."
📚 Kaynak:Şâfiî, Ûmm, VII, 307-308. Yukarıda yapmış olduğumuz alıntının sonunda ki, Rasûlullah’ın ölüm döşeğindeki hadisini İmam Ebû Yûsuf da rivâyet et mektedir. Bkz; Ebû Yûsuf Red, 31.
---------------------------------------------------------------
İmam Şafii "Cimau'l İlim" adlı eserinde şöyle demektedir: "Allah Teâlâ, Peygamberinin Kur'an'daki ve dindeki konumunu, Kur'an'da belirtmiştir. Bu nedenle kullarına farz olan; Allah'ın kendisine vahyettiği konularda Peygamberin sadece vahyolunanı söyleyeceğini; Allah'ın kitabına asla muhalefet etmeyeceğini ve O'nun; Allah'ın indirdiklerindeki maksadının ne olduğunu beyan ettiğini bilmeleridir. Hiçbir sünnet ebediyyen Kur'an'a muhalif değildir."
Kaynak:Sünnet Müdafaası, 2.cilt sayfa,299
Yazar;Prof.Dr.Muhammed Ebu Şehbe
❤
☝️
Tahrim suresi birinci ayeti nasıl anlıyorsunuz... Ey Nebi! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek, Allah'ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir... Eğer nebinin teşri yetkisi var diyorsa bu ayete ne diyor Murat gezenler kardeşim
Kitapla gelmemiş Peygamberleri de "Kitap dışında vahiy tanımıyoruz" diyerek inkâr eder ve helak olurdu bunlar.
Kimse efendimize muhalefet etmiyorki hadislerin sahih olup olmadığını Kur'an'a sormiycakta napicak hocam
Başka bir videoda Şeriatda yönetici nasıl tayın edilir diye sormuştum?
Sahabe-i Kiram, Halifelerin başa getirilmelerinde üç yol takib etmişlerdir.
Her Halifenin başa getiriliş şekli, diğerlerinden değişik olmuştur.
Birinci yol:
Seçim usuludur. Ebubekir Es Sıddık (r.anh) bu yolla Halife olmuştur. Seçim, müslümanlar arasında doğrudan yapılmış ve Benî Saide Sakifesinde derhal uygulanmıştır.
İkinci yol:
Veliahd tayin etme yoludur. Ömer (r.anh) bu yolla Halife olmuştur. Ebubekir (r.anh), Ömer (r.anh)'i seçmiş kendisinden sonra onu Halife tayin etmiş ve müslümanlardan biad almıştır.
Üçüncü yol:
Başta bulunan Halifenin bir heyet seçip seçilen heyetin, aralarından birini tayin edip müslümânların biadına arzetmeleri yoludur. Bu yol, yaralanıp ölüm haline geldiğinde Ömer (r.anh)'ın baş vurduğu yoldur. Ömer, Hilafet meselesini altı kişiden oluşan bir heyete bıraktı. Bunlar, ittifak ettikten sonra aralarından birini Halife seçip, biad etmeleri için müslümanlara arzedeceklerdi. Seçilen bu altı kişi, aralarından Osman (r.anh)'ı Halife seçtiler ve biad için müslümaniara aday gösterdiler. Müslümanlar da biat ettiler. Biat edenlerin arasında Mikdad bin Elesved gibi ihtilafları önlemek için, istemeyerek biad edenler de bulunuyordu. Böylece Osman (r.anh) Hilafete getirildi. (İslam'da Siyasî Ve İtikadî Mezhebler Tarihî Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hisar Yayınevi: 1/31 - 32)
Bazıları da dördüncü bir yol olarak, Ali (r.anh)ın, Osman (r.anh) şehid edilmesinden sonra olaya halife olmasına -başa gelme şekline- (getirilmesi) "el koymak" da demişlerdir.
neredeyse bütün ilahiyatçıların senden ders almaları lazım inanmayan o kadar çok ilahiyatçı var ki
☝️
Kim diyo efendimizin yetkisi yok diyor hocam merak ettim söyler misiniz
İşte sen hadis inkarcısısın.. Çünkü bazı hadisleri kabul bazı hadisleri reddediyorsun
Hocam kanalda saçma sapan reklamlar çıkıyor. Kapatsanız olmaz mı?
ne dediğini anlatabilsen yetişkinleri emzirme hadisine ne diyorsun. konuştun konuştun birtane ayet soylemedin siz buhari dininden siniz biz moslümanlardanız.........
Yanlış konuşuyorsun kardeşim... En'âm 145 De ki: “Bana vahyolunanda; leş, akıtılmış kan, pis olan domuz eti veya bir sapkınlık olarak Allah'tan başkası adına kesilmiş olanlar hariç, yiyecek kimse için haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Kim mecbur kalırsa haddi aşmadan, zaruri ihtiyacı kadar bunlardan yiyebilir. Kuşkusuz Rabb'in Çok Bağışlayıcı'dır,... Bu âyet-i dikkatlice okursan başka bir yiyecek haram kılınmamış... Sen ise bu âyetten başka o kadar çok haram var ki diyorsun...peki şu ayete bak.. Nahl sûresi 116. Ayet Artık bundan böyle gelişi güzel, yalan yanlış konuşarak “Şu helaldir, şu haramdır” demeyin; aksi halde uydurduğunuz yalanı Allah’a iftira etmiş olursunuz. Hiç şüphe yok ki, Allah’a iftira edenler asla iflah olmazlar......,rivayetleri savunacağız derken ayetleri inkar etmeyin
bunlar zavallıdır
ŞER'İ İLİMLER:
SÜNNET VE VAHİY İLİŞKİSİ !
Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak şey değildir; ancak bir vahiy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi başka. Şüphesiz O, Aliyy’dir, Hakîm’dir.
( 42 - ŞÛRÂ 53/51. Ayet )
Andolsun Allah, rasulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescidi Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih kıldı.
( 48 - FETİH 29/27. Ayet )
De ki: "Kim Cibril'e düşman ise, gerçekten onu Allah'ın izniyle kendisinden öncekileri doğrulayıcı, mü’minler için hidâyet ve müjde olmak üzere senin kalbine indiren odur."
( 2 - BAKARA 286/97. Ayet )
Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?
( 9 - TEVBE 129/43. Ayet )
Cessas’a göre de Resûlullah’ın sünnetinin bir kısmı vahiy; bir kısmı kalbe ilka (ilham);
bir kısmı da nazar ve istidlaldir. Onun bu görüşünü sistemleştiren İmam Serahsî,Peygamber’in şer‘î hükümleri beyan ederken vahye dayandığını belirttikten sonra vahyi zâhir vahiy ve bâtın vahiy diye ikiye ayırmış, Resûl-i Ekrem’in re’y ve ictihad yoluyla hüküm istinbatında bulunmasını “şibh vahy” (vahiy benzeri) kavramıyla ifade ederek o yolla ulaşılan hükümleri de vahiy kapsamına dâhil etmiştir. Ona göre Peygamber hata üzerinde bırakılmayacağı için ictihadının isabetli olacağı kesindir ve ictihadla ulaştığı hüküm vahiyle sabit olan hüküm gibi kesin hüccettir. Ümmetin ictihad ve re’y ile istinbat ettiği hüküm ise hata ihtimali bulunduğundan vahiy menzilesinde değerlendirilemez.
Sünnetin kısmen vahiy ürünü olduğunu kabul edenlerden birisi de Şah Veliyyullah ed-Dehlevi’dir. Şah Veliyyullah, sünneti, risaleti tebliği kabilinden olan söz, fiil ve takrirler ile risaleti tebliği kabilinden olmayan, yani vahyin tebliği ile ilgisi bulunmayan şahsi görüş ve içtihadlar olmak üzere ikiye ayırarak bu konudaki görüşlerini açıklamış olmaktadır.
Görüldüğü gibi adlandırma farklılıkları olsa da ulema Kur’ân dışında vahiy olduğunda müttefiktir.
Yirmi üç yıllık bir zaman diliminde Allah’ın sadece Kur’ân vahyiyle
Peygamber’le iletişim kurduğunu söylemek pek makul değildir.
Adına ne dersek diyelim (kalbe ilka, rüya, içtihadı rasûl, ) Allah şüphesiz Peygamber’le çeşitli şekillerde iletişim kurmuş, ona öğretmiş ve yol göstermiştir. Bu durum Peygamber’le iletişimin sadece Kur’ân vahyiyle sınırlı tutulamayacağını ortaya koymaktadır.
Hadislerde de Hz. Peygamber’e vahiy geldiği bildirilmektedir. Hadisler çoktur. Yüze yakın hadiste Allah’ın peygamberine vahyettiği ifade edilmektedir. Bir kaçını zikredelim:
Peygamber bizzat “Bana kitapla birlikte onun bir benzeri daha
verildi”buyurarak kendisine Kur’ân dışı bilgiler geldiğini beyan etmiştir.
Nasıl namaz kılınacağını da o göstermiştir.
Cebrâil’in zaman zaman insan şeklinde Peygamber’in yanına gelerek bazı ibadetlerin mahiyeti ve uygulama şekilleri konusunda açıklamalarda bulunması, ayrıca Yahudi âlimlerinin Resûl-i Ekrem’i denemek amacıyla sordukları veya soracakları soruların, yahut bazı
Müslümanların bilmedikleri hususlarda ona yönelttikleri soruların cevaplarını öğretmesi hadis ve sünnetin vahiyle yakın ilgisini göstermektedir.
Allah Cebrail vasıtasıyla Peygamber’i bazı tuzaklara karşı uyarmıştır.
Peygamber’le bir tür iletişim kurmadan bunun gerçekleşmesi
imkânsızdır.
Resulullah (a.s.)’ın sünnetinin kaynağının vahiy olup ,olmaması veya kıyas, örf vs. olması bizler açısından çok farklı bir sonuç oluşturmamaktadır. Çünkü rabbimiz, resulüne itaati, kendisine itaat olarak kabul etmiş ve şöyle buyurmuştur;” Kim peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” (4/80), “Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur.
Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.”(33/36) Bu nedenle, Resulullah'ın kıyas, örf, maslahat veya Kur’an dışı iletişime/vahye dayanması açısından fark yoktur. Her halükarda müminler resule itaat etmek zorundadırlar. Bu nedenle, müminler resulün sünnetinin neye dayandığına değil, öncelikle bu sünnettin, Resulullah'tan kesin olarak gelip gelmediğiyle ve bu sünnettin içerdiği mesajla ilgilenmelidirler.
Kur’an dışı iletişimin vahyin özellikle kendilerine kitabın verildiği peygamberlerde, çok daha az olduğunu söyleyebiliriz. Zira zaten kitap vasıtasıyla temel hususların tümü açıklığa kavuşturulmuş hatta bazı konularda lütuf olarak, detaylara da yer verilmiştir.
Kur’an dışı vahyin ,ihtimali olan her hangi bir bilginin, Kur’an’a aykırı olma ihtimali kesinlikle yoktur. Bu nedenle, Kur’an’ın sağlam ilkelerinden kurtulmak isteyenlerin, Kur’an dışı vahiylere atıfta bulunmaları ve Kur’an’a aykırılıkları savunmalarını hiçbir ilmi değeri asla yoktur. Zira Kur’an’a aykırı bir rivayetin, pratiğin veya sünnet iddiasının kabulü kesinlikle söz konusu bile edilemez.
Kur’an dışı vahyi tespit etmek ve bunların kesin olduğunu söylemek (Kur’an’ın daha sonra konuyu bildirmesi hariç olmak şartıyla) birkaç istisna hariç mümkün değildir. Zira Kur’an’ın ve ümmetin yüz binler olarak bize varlığını bildirdiği sınırlı sayıdaki haberin (namazın beş vakit oluşu vs gibi.) dışında, subutu kat’i (varlığı kesin) olan bir bilgi kaynağımız yoktur.
Kur’an dışı vahiy genellikle peygamberlerin şahsi terbiyesi ve peygamberlere dönük pratik desteklerle ilgilidir: İsra (17/1), Necm suresindeki şahsi tecrübeler (53/1---18), Kabe’nin ziyaret edileceğine dönük rüya (48/ 27), bal şerbeti olayı (66/3), Bedir savaşı için Medine’den çıkarılma olayı (8/5---8), Meleklerin Hz. İbrahim’e oğul müjdelemeleri ve Hz. Lut (a.s.) kavminin helak edileceğine dair haber, Hz. Musa’ya asanı at sihirleri yutsun, asayla denize vur, asanı taşa vur gibi haberler, Hz. İbrahim’e kuşların diriltilmesinin gösterilmesi, Hz. Musa’nın Salih kul’la(melekle) eğitilmesi ve benzeri konuları peygamberlerin terbiye edilişlerinin ve desteklenmelerinin örnekleri olarak verebiliriz.
Kur’an dışı vahiyle iletilen bilgilerin çoğu detay konulara dönüktür. Namaz, hac, zekât, oruç vb ibadetler Kur’an’da açıkça emredilmiş ama bunların detayına çokça değinilmemiştir. Kur’an dışı iletişimlerin, bu ibadetlerin detaylarına dönük olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin namazların rekât sayısının bildirilmediği açıktır. Burada Resulullah'ın kendi başına bunun sayılarını belirlediğini söylemek çok da doğru olmayacaktır. Diğer şeriatlardan alındığı varsayıldığında bile bunların onaylanmasını gerektiren bir vahyin olduğunu kabul etmekten başka bir çare yoktur.
Sünnetin Rasullah'a Allah'tan kendisine vahyedilmesi durumunda burdaki Şârinin yegâne tek Allah subhane teâlâ olduğu unutulmamalıdır .
Sünnetin bağlayıcılığı ve itaatin vacip olması teşride tek olan Şâri Allah subhane teâlâ nın Rasullah'a uymamızı emretmiş olmasındandır.
Burayı da ayrıca iyice düşünmek gerekir!!!
Evet videodaki arkadaş en azından aradaki farkın usul farkı olduğunu anlamış ama onun dışındaki şeylerin hepsini çarpıtılmış lanse ediyor birşeylerin inkarın konusu olması için önce iman söz konusu olmalı arkadaşta kabul etmediği hadis(doğrusu bütün kaynaklarda geçen rivayet kelimesi bunu bile çarpıtarak anlatıyor)olduğunu söylüyor birşey imanın konusu ise seçme hakkı yoktur.İnşa ettiği bütün usulu yerle yeksan eden bir örnek verdim.Hem imanın konusu deyip hemde seçme yapmak veya bizden önceki rivayetleri derleyen kişilerin içtihaden dogru dediği bir rivayeti kabul etmeyen kişinin nasıl kafir olduğunu kendi hocasının ravilerini kabul etmeyen müslim mi kafir ? yoksa bu ravileri kabul eden buhari mi ? işte arkadaş bu konuları bile bile görmezden gelip çarpıtıyor veya bilmiyor kendisi ile aynı şehirde yaşıyorum cesareti varsa istediği zaman geleyim bu konuları konuşalım gerçekten anlattığı gibi mi.
Tevbe suresi 29 hocam yanlış olmuş sanırım
Fotoğrafta Mehmet okuyan da var onu da hadis inkarcısı yapmışsın o zaman hadis inkarcısı olmayan kimse kalmıyor
Peygambere adam diye hitap etmen cirkin bir dil arkadaş.peygamberimiz diye hitap etmek gerek.yoksa bu dil seni yok sayar.
Kardeşim videonun başlangiç resminde sünnet inkarcılari yazmişsin, içeriğinde hadis inkarını anlatiyosun. Acaba sünnetle, hadis farkını, ikisinin aynı sey olmadigini bilmiyomusun? yoksa insanlari aldatmak icin resme başka başlik videoya başka başlikmi yaziyosun? Eger böyleyse siz başkalarını tekfir edeceĝinize önce kendizi bir gözden gecirin.
kendilerini gözden geçirmezler her grup yanındakiyle övünür
Şunu demek istiyorum Rasulullah Sav Dinde allahtan başka Teşrii Koyucu Kabul edilip edilmeme konusu Sonderece Hassas İkitarafın delilleride Tutarlı gözüküyor Lakn tamda budurmda Mantıl Akıl işletilip Peygamberimizin Haram kılma yetkisinin Olmadığı Tarafında olanları tekfir Bence İsabetli değil diye düşünüyorum...
doğru diyorsun yusuf süresi 40 . ayet çok nettir hüküm ancak allah.ındır nokta
Uydurma rivayetler hadis kapsamında değildir. Mesela Ibnul Cevzi sahih rivayetler listesinde ebubekir sıddıktir rivayetini bulamadığını itiraf etmiştir.Fakat hz Alı en büyük sıddıktir rivayetinin ravileri güvenilir olduğu için sahihtir Yani hadistir.
HOCAM ALLAH CC RIZASI İÇİN YAKUP DENIZ KAFIRIYLE TARTISIN . GENÇLERIN AKLINI ÇELIYOR
Masallah tebarekellah Tam unukundan yakalamissin
!
Allah size akıl fikir versin . Ya kardeşim Müslümanları kafir yapmakla elize ne geçiyor . Bu şekilde insanlara din anlatamazsınız .
Hocam sizde bir gün yanlışlıkla ciddi bir ateistle tartişirsaniz kaybedeceğinizi şimdiden garanti veriyorum.
Bir ateiste hz. Muhammedin. Varlığını, yaşadığını ispatlamak yanlışın en yanlişıdir.
Ateistler Allahin varlığına inanmiyor, onu ispat etmek gerek.
Peygamberini ispat etmek, kuranı ispat etmeye götürecek.
Allaha inanmayan biri ne peygamberini tasdik eder nede kitabını.
Hadis inkarcılarından kasıt ateist değil ki. Hocamız ateistlerlede münazara yaptı zaten. Hocamız Abdulaziz bayandır gibi hadis inkarcılarına söylüyor
Kur'an'a bakınız, hiç bir yerde varlığını ispat etmeye çalışan bir Allah göremezsiniz. Ben varım diye bir ayet okudunuz mu hiç? Hayır.. çünkü Kur'an'ın temel konusu şirk'tir, Allah ile birlikte başka ilahlar edinmesi.. ateist dediğimiz kesim Kur'an'ın muhatap alacak kadar bile değer verdiği bir güruh değil.. onlar psikolojik ve ruhsal bunalımlar bozukluklar yaşayan kendi içinde kaybolmuş boğulmuş çareyi herşeyi inkar etmekte bulmuş saçma insanlar..
Ayrıca bu dinin inananlarının kaybetmesi söz konusu değil.. çünkü hak olarak bu dini seçen ve destekleyen kendisinde hiç bir şüphe barındırmayan kitabı indiren Allah subhanehu ve teâlâ'dir...
Kaybetmek diye birşey yok çünkü Kuran'da çoğunluğun kâfir olduğunu Allah subhanehu ve teâlâ zaten söylüyor. Bu yüzden kazanmak kaybetmek gibi şeyler sayıya bakılarak çoğunlukla belirlenecek şeyler değil. Mevzu inananların safında olup olmadığınız. O küçük kâr' içinde yer alabilmektir..
Ben bir Kur'an müslümanıyım ben Eskiden Ehli sünnet iken ateistlerle tartışmaktan Ödüm kopardı ve pek verebileceğim cevaplarım yoktu ama şimdi Kur'an benim hayatımı çok olumlu yönden değiştirdi yaşadığım her şeyin birer ayet olduğunu anladım ve hamdolsun ki ne bir ateist benimle tartışabiliyor ne de Ehli sünnet Ehlibeyt ehli falan Çünkü Kur'an hepsine yeteri kadar sağlam cevaplar veriyor ve benim gönlümü de tatmin ediyor
@@rasti_zorenasıl namaz kılıyorsun
ALLAH azze ve celle razı olsun
Allah razı olsun sizden
Onlara: “(Sorunlarınızı çözmek için) Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin.” denildiği zaman, münafıkların alabildiğince senden kaçtıklarını görürsün. (4/Nisâ 61)