Sohbetin yazıya aktarımı -sadeleştirilmiştir ve açıklamalıdır-: Medet (yardım et, imdat eyle, yetiş)! Medet ya sultanülenbiya [ey peygamberlerin sultanı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)]! Medet ya sultanülevliya [ey velilerin sultanı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)]! Medet ya ricalullah (ey hak erenler -kim oldukları yalnız Allahutaala tarafından bilinen manevi kuvvet ve kudret sahibi veliler)! Medet ya ş... -burayı anlamadım-... Şimdi oturun -buradan sonra euzü besmele çekip Arapça dua okuyor-. Senin sevdiklerinin bereketini bizim üzerimize de indir ya Rabbena -ey Allah’ım-! Huzurunda durduğumuz da sevdiklerinden, ahiret sultanı kıldıklarındandır. Onun maidesinden (sofrasından), ruhaniyetinden bize de ihsan eyle! Bakalım bu sultan bize ne ikram edecek? Onun ruhaniyeti -manen büyük bu zatın öldükten sonra da devam eden manevi gücü- üzerimize geldi. Edep üzerine (edebe uygun şekilde) dur. Onların ruhaniyeti olan makamda terküledepten (edebi terkten) sakın. Sonra feyizden (ruha huzur veren mübarek ve uğurlu tesirden) mahrum kalırsın. Aklını, fikrini bırak. Onlardan bize verilecek olanı dinlemeye bak, kabul et. Ya vâsi -ilmi, ihsan ve ikramı sonsuz genişlikte olan anlamında esmayıhüsnadandır- ve ya Allah, kalplerimize vüsat (genişlik) ver! İnanmak için kalbimizi genişlet ya Rabbi! Kalbi dar olanlar inanamaz. İman sahiplerinin kalbine dünyayı atarsan dünya kaybolur, küçülür, biter. Şimdi onun naklettiğini size tercüme edeceğiz. Söz onlarındır, büyüklerindir. Biz nâkiliz -tercüme edeniz-. Müminin kalbi geniştir. İman, kalbe girdiğinde kalbi genişletir. “Allah’a inandım.” diyen kimsenin kalbi, hudutsuz (sınırsızca) genişleyecek ki Allah’a imanı taşıyabilsin. Allah, hudut (sınır) içerisinde değildir. Hudutsuz büyüklük Cenabıhakk’ındır. İnsanoğlunu kendisine halife kıldı. “Bu dünyada halifemdir.” dedi. Şeref bahşetti -ihsan etti- sana. Bunun üzerinde (bundan başka) şeref arayan ahmaktır, cahildir ve edepsizdir. Onların tabirini değiştirmeden söyleyeceğim ki anlayasınız, anlayalım. Cenabıhak, melaikeikirama (şerefli, mübarek meleklere) hitap edip “Yeryüzünde halife kılacağım.” buyurdu. Halife sensin ey insan! Onun için insan, kâinatta hazretiinsan diye anılır. Hazretiinsan, insanıkâmildir -fenafillah ve bakabillah mertebelerini geçmiş olup Allah’ın bütün cemal ve celal isimlerine mazhar olmuş olan; Allah’ın yeryüzünde halifesi olan, nefsini ve Rabb’ini bilen, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış olgun insandır-. Nakıs (eksik, noksan) olan hayvandır, kâmil (noksansız, tam) olan insandır. Cenabıallah, insana kemal -tam ve noksansızlık, mükemmellik- vücut eyledi -halketti-. Ve seni insanıkâmil olmaya davet ediyor. “Noksan kalma, noksanda kalan hayvanat (hayvanlar) sınıfında kalır.” diyor. Bazılarının sureti insan olarak görünür ama sonra bulunduğu sınıf, dört ayaklıların yahut yerde sürünenlerin sınıfı olur. Yerde sürünenlerden olma, yere yapışıp kalma. Sen melekûta (melekler âlemine, zaman ve mekânla sınırlı olmayan, beş duyu ile idrak edilemeyen ruhlar, ilahi kuvvetler ve mücerret varlıklar âlemine) davet edilmişsin. Yerden işin yoktur. İşin, yerin melekûttadır, oraya davet olundun -davet edildin-. Ve burada kemale talip ol -kemali iste-, kemal makamında sabitkadem olup (kararında sebat edip) kâmillerin durağı olan melekûta teveccüh et -yönel-. Melekûttan geldik zaten, ruhlarımız gökyüzünden geliyor ten kafesinin içerisine. Tekrar dönüşünü istiyor ve melekûta dönmek için bekliyor. Lakin kemal kazanıp da dönmemiz için buraya gönderildik. Kâmillerden olasın... Nakıslardan olmayalım. Yarın kıyamette Cenabıhak sana soracak: “Niye kâmil olarak gelmedin?” “Niçin kâmillerden olmak için tedarik görmedin -araştırıp elde etmedin-?” “Ey kulum, dünyada ne işledin -yaptın-, ne kazandın?” Bütün dünya da getirilir oraya. Dünyaya hitap gelir: “Tüken, yok ol, bitiver!” Dünya, dünya ehlinin gözünün önünde tükenip hiç olacaktır. Onlara hitap gelir: “İşte sizin arkasına düştüğünüz, size verdiğim ömür sermayesini kendisi sebebiyle bitirdiğiniz dünya bitti, tükendi, hiç oldu! İşte sizin işlediğiniz, çalıştığınız, tahsiline uğraştığınız dünya hiç olup bitti ey dünya ehli!” “Niye bana talip olmadınız? Niye kâmillerden olmak için say etmediniz -çalışmadınız-?” hitabı da itabı (azarı) da gelir. Biz müminleriz. Mademki müminleriz, inanıyoruz, baki kalacak olan -kalıcı olan, ebediyen devam edecek olan- kemale talip olacağız. Daim olan, baki olan ne ise... Elbette ki baki olan Allah’ın indinde (katında, nezdinde) olan her şeydir. Allah’ın indinde olana talip olacaksın ki o, ilelebet senin olacak. Kâmil kişi, dünyanın ve ahiretin hakikatini bilen kimsedir. Yani hakla batılı ayırt edebilen kimsedir o kimse... (Devamını bu yoruma yorum yapıp paylaştım, sığmadı çünkü...)
(...) Ve hakkı takip eden, hakka talip olan kişi kâmil olur. Batıl ise serap gibidir, kaybolucudur, kaybolacaktır. Sahrada, kızgın çöllerde dolaşan kimseler ufuğa baktıklarında, uzaklarda su gibi bir şey görür, onu göl, ırmak vs. zannederler. Oraya koşup baktıkları vakit bir şey bulamazlar. İşte buna “serap” derler. Uzaktan var gibi görünüp de hakikatte olmayan şey... Batıl serap gibidir. Kim batıla hizmet ederse kendini boşuna tüketmiş demektir. Senin kadrükıymetin -itibar ve değerin-, Hakk’a hizmete ayırdığın zaman miktarıncadır. “Benim kıymetim nasıldır acaba?” diye merak edersen bak: Her gün zamanını Hakk’a hizmete ne kadar tahsis ediyorsun? İşte o kadardır senin kıymetin. Başka türlü bilen varsa söylesin. Hakk’a hizmetin ne kadar tutuyor yirmi dört saatte? Nefsimiz bizi bırakıyor mu ya? Kalbimizden Başka yere hizmeti geçirsek nefsimiz anında şeytana haber veriyor: “Aman, bana olan hizmetini bırakıyor! Gel bana yardım et de vazgeçirelim.” “Aman, Hakk’a hizmete kalkacak, yetiş! Bana hizmeti bırakıyor. Başkasına hizmet edecek, yetiş ey şeytan! İkimiz bir olalım, bu sahibimi başkasına hizmetten men edelim.” diyerek nefis ve şeytan insanın eline, ayağına dolanır ve onu Hakk’a hizmetten vazgeçirir. Hak katında kıymetini bilmek istersen yirmi dört saatte ona hizmet için ne kadar vakit ayırdığına bak, işte odur senin kıymetin. Bankadaki hesabına bakıp söyleme. O, Yahudiler için kıymettir. Bankada birikmiş parayla insanın kıymetini ölçenler Yahudilerdir. Ehlülhakikatin (hakikati görenler, doğru yolda yürüyenler) nezdinde senin kıymetin, Hakk’a tahsis ettiğin vakit miktarıncadır. “Keşke, keşke!” diyecek yevmülmahşerde (mahşer gününde). “Keşke! Bütün nefeslerimi Hakk’a tahsis etmiş olsaydım ne şerefler kazanırdım ben bugün! Ne hâle düşmüşüm, hay yazık!” Kârı yok ki -gayrı yapabilme imkânı yok ki-... Kaybetmiş. Adım atarsan kademisıdkla adım at -Allah’a gönülden bağlanıp yalan, gösteriş, maddi manevi çıkar hesabı vb. kötülüklerden uzaklaşıp ona göre davranarak adım at- diyor. Hakk’a doğru adımını at. Söz söylersen Hak için şöyle. İş yaparsan Hak için yap, “Senin içindir.” de. O zaman yirmi dört saatini Hakk’a tahsis etmiş (ayırmış) olursun. “Hak erleri” derler, hayhay! “Batıl erleri” değil, hak erleridir. Zaten dünyayı tutan da onlardır. Dünyanın çivileri onlardır. Ne yapalım, Kur’an-ı Azimüşşan ucu bucağı olmayan ummandır, ummanlardır. O ummanların içerisinden mana cevherlerini alıp onları Hak yolunda sarf edebileceklere (kullanabileceklere) ne mutlu! Bu zatların bize olan hitabı, en hafifindendir. “Onlar, bu sözleriyle neyi kastediyor?” diyorlar. Senin kalbinin Hakk’a tahsisini kastediyorlar. Senin kalbinde Hak dursun, senin kalbin Hak için olsun, senin kalbinde Hak bulunsun. Kalbini ona tahsis edesin. “Bütün ömrümüzü Hakk’a tahsis” kalbimizi Hakk’a tahsistir. Kalbini başka kimseye tahsis etmeyesin. Sırf o Allah’a bırakasın. Şu söz onlar hakkındadır: “Kalıpları (vücutları) öteberiyle (önemsiz, ufak tefek şeylerle) meşgul olur. Lakin kalpleri Hakk’a tahsis edilmiştir.” Sen de en azından onlar gibi olasın. Kalplerini Allah’a tahsis etmiş olanlar... Zahirde senin gibi görünür: Gider, gelir, alışveriş eder, seninle zahirî hizmetleri tamam eder... Lakin o kimselerin dünyası başkadır. O kimselerin, yani kalplerini Hakk’a tahsis edenlerin, dünyaları başkadır. Bu âlemde -bu âlem ki hayal âlemidir- onlar, hayal gibi dolaşırlar. Onlar, hakikat aleminde gezenlerdir. Kalplerini Hakk’a tahsis edenler, Hak’la beraber olanlar, Hak’la bayram edenlerdir. Onların her günleri idülekberdir -büyük bayramdır-. Geceleri Leyletülkadir’dir -Kadir Gecesi’dir-. Her gece Kadir Gecesi, her gün büyük bayramdır onlara. Nefis mâniasını (engelini) aştıktan sonra sen, kendini Hakk’a tahsis etmiş olursun. Nefis mâniası aradan kalktıktan sonra sen, Hakk’a kulsun. Değilse ortaklaşa iş yapıyorsun, nefsine hizmet ediyorsun. Cenabıhak ortak kabul etmez. “Benim için ol ey kul!” diyor. “Dünyaya sizi saldım. Zahir (görünürdeki) bedeniniz, dünyanın zaruretine mebnidir -dünya zorunluluklarından dolayıdır-. Çünkü beşeri sıfatlara sahipsiniz. Meşgul olacaksınız lakin sizin hakikatiniz benimdir. Onu bana tahsis edeceksiniz, onu dünyayla telvis etmeyeceksiniz -kirletmeyeceksiniz-.” İşte bu makam, kalbin taharetidir -temizliğidir-. Namaz için abdest almak zahir taharettir. Lakin Cenabıallah, kalbin taharetine de nazar buyuruyor -bakıyor-. “Kalbinin taharetiyle mi geldi kul benim karşıma yoksa sadece elini, kolunu, yüzünü yıkayıp mı geldi?” Kalbin tahareti... Kalbin pakliği (temizliği), onu Hakk’a tahsis iledir. Hakk’a kendini tahsis ettikten sonra ona teslim ol, böylece hakiki Müslüman olursun... (Devamı alttaki yorumda, sığmadı...)
(...) Hakk’ın iradesine karşı gelen, sendeki nefistir. İlahi iradeye karşı koyan, nefistir. Onu bertaraf ettiğinde (yok ettiğinde) sen, hakiki Müslüman olursun. Sen, ilahi iradeye karşı geldikçe hakikaten “teslim olmuş” olamazsın. Ve kalbini Hakk’a tahsis etmeyen adam, daima Allah ile cenkleşen (kavga eden) kimsedir. Allah ile kavga eder, ona der ki: “Benim dediğim olacak, senin dediğini istemem, beğenmem, benim dediğim olsun.” O kimselerin Allah’la muharebesi vardır. Nefis erbabının (nefis sahiplerinin) muharebesi Allah iledir. Cenabıresul (aleyhissalatü vesselam) buyurdu: “Bize ok atan bizden değildir.” Yani gerek zahirde gerek manevi yolda bize karşı gelen bizim yolumuzda değildir, bize karşı gelip muharebe eden bizden değildir. Teslim olunduğu vakit muharebe biter, rahat olunur. “Şüphesiz ebrar (hayır işleyen, takva sahibi, olgun ve fazietli kimseler- naim cennetlerindedirler.” (Mutaffifin, 22) Allahutaala, dünyadayken onlara o cennetin kokusunu hissettirir, zevkini tattırır. Dünyadayken onlara o kapıyı açar, hem seyrettirir hem koklatır hem de tattırır. O naim cennetlerini seyreden, koklayan ve tadan kimse, ilelebet ondam mahrum olmaz artık. O makamdakilere, Hakk’a kendini tahsis edenlere, o da var. O kimseler dünyada cennet tecellisini giymiştirler. Ümmetin içerisinde onu giyenler, ilayevmilkıyame (kıyamete kadar) eksilmez. Nitekim sahabeikiram efendilerimizin içinde on kimsenin cennet ehli olduğu, zahirî olarak bildirilmiştir. Yani onlar, bu ayetikerimedeki “ebrar” sınıfında olduklarına dair Cenabıallah şehadet etmiş, onlar müjdelenmiştir. Onlar aşereimübeşşeredir -Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sad b. Ebi Vakkas, Sait b. Zeyt, Ebu Ubeyde b. Cerrah (radıyallahu anhüm ecmain)-. Onların bereketine öteki sahabeikiram hakkında söz söylenmemiştir amma onlar da cennetle müjdelenmiştir. Lakin en ileride olan on büyük sahabeikiram isimleriyle bildirilmiştir. Onların isimlerin altında diğer sahabeikiram cemolmuştur -toplanmıştır-. İşte o on sahabinin sıfatını taşıyanların her biri -tüm ashabıkiram- onların sancağında durmuştur. Sen bu haberi kitapta, defterde arama. Bu haber, bu evliyaların ilmindedir. Onlar, en önde duran emîrler gibidir. O on sancağın altında sahabeikiram toplanmıştır. O on sahabeikiram, gerisine bakmadan cennete girecek değil. Onlara o keramet ikram edildikten sonra onlar, sahabeikiram efendilerimizi de yanlarına alıp on bölük olarak, evvela Ebu Bekir Sıddık (radıyallahu anh) efendimizin sancakışerifi (şerefli, mübarek sancağı), sonra Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali efendilerimizin sancakları, sonra diğer altı sahabinin sancakışerifleri olmak üzere cennete gireceklerdir. Eskiden camiişeriflerde (mübarek, şerefli camilerde) onların da isimleri vardı. Burada, dergâhlarda da bulunurdu. Lakin şimdi, camilerin çoğunda yalnız dört büyük sahabenin, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in isimleri bulunuyor. Allah, onların şefaatine bizleri mazhar eylesin (eriştirsin)! Hepsi cennetin kokusunu koklamıştır. Hepsi, Peygamberizişan’ın salahiyetiyle (yetkisiyle) ayetikerimelerde geçen cennetleri seyretmiştir. Efendimiz, geçmiş olan ümmetlerin hâllerinden bahseden ayetleri tilavet buyurduğu vakit, bu hâlleri seyrederlerdi. Efendimiz cennetten bahsettiğinde cennet manzaralarını görür, cehennemden bahsettiğinde cehennem hâllerini görür, kıyametten bahsettiğinde kıyametin kopmasını seyrederlerdi. Onlar, imanışühudi (bizzat görerek iman etme) makamına eriştirilmişlerdi. Ee, Peygamber eriştirmeyecek de sen, ben mi eriştireceğim? Şimdi, “Bu v... -tam anlamadım burayı- sahiplerinin kuvvetine, hazır olan cemaatin de istidadına (yeteneğine) göre...” diyor bu sultan. Onlar konuştuğunda hazır olan kimse sanki seyreder gibi olur. Ondan fazlasına cemaat tahammül etmez diye biz göstermeyiz. Lakin has kimselere onu da gösteririz. Ey mümin, kalbini yokla! Kalbindeki hicapları (perdeleri, engelleri) kaldır ki seyredesin... Taharet makamından konuştu bugün... “İnsanıkâmil ne zaman, nasıl olur? Neler görür, duyar, tadar?” Millet dünya çöplüğünde çöplenirken -ucundan kenarından kendine ufak tefek çıkar sağlarken, kazanç temin ederken- onlar, naim cennetlerinden toylanma -yedilirip içirilme- makamındadır. İşte bu, bu sultanın sofrasından bize bugün takdim edilen bir nimettir. İnanırsan hakikatinden de sana tattıracaklardır. Dünyadan geçmeden bu makamları, bu sözleri kabul eden kimselere o hakiki taharet makamı verilir. Böylece o kişiler, tertemiz olurlar. Tertemiz bir şekilde dünyadan çıkar, tertemiz bir şekilde kabirlerinde yatar, tertemiz bir şekilde mahşere çıkar ve tertemiz bir şekilde cennete girerler. Biz bir parça gayret etsek Cenabıhak’tan lütuf gelir. Sen niyetini bir parça düzeltsen Cenabımevla, hemen inayetiyle (lütfuyla) tedarikte bulunur sana. Ya Rabbi, senin aşkından bize aç! “Habibimin aşkı gelmeden benim aşkım gelmez size.” diyor. “İlahi aşka dayanamazsınız! Benim habibime olan aşk ve muhabbete talip olunuz.”... (Devamı alttaki yorumda, sığmadı...)
(...) Ya Resulallah, aşk-ı Muhammedî (Muhammed aşkı) ile bizi aşıla -o aşkı bize yerleştir-! “Dayanamazsınız, benim yolumda olan evliyalara, onların muhabbetlerine gönlünüzü açmadıktan sonra muhabbet denizlerimde yanarsınız siz!” Aşkıpeygamberî (peygamber aşkı)... Bir kimse Resulullah’a gidip şikayette bulunmuş. Demiş ki: “Senin ashabından Sıddık, her gün kebap yiyor, kebabın kokusu bize geliyor, kebabı bize tattırmıyor.” Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) biliyor amma yine de Hz. Ebu Bekir’e diyor ki: “Her gün kebap yediğin hâlde niçin bu komşuna kebaptan tattırmıyorsun?” Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir: -Ya Resulallah! Senin muhabbetinle tutuşan ciğerimin kokusudur ona giden, ben ne zamandır et lokması yememişim. Maşallah, biz et lokması yemeyince gözümüzü açamıyoruz. Sabah et, öğlen et, akşam et... Onun icin vahşet sıfatını aldık. Bu kadar çok et yemek iyi değildir. O hayvanat, ot yiyip de et yapmaya fırsat bulamıyor insanın arsızlığından. İnsanoğlu da şeytan gibi, çeşit çeşit ilaç icat etti. O ilaçları enjekte ediyor yahut yediği yemleri ilaçlarla doldurup yediriyor. Böylece suni olarak şişiyor hayvanlar. Onların ettiğini yedikten sonra insanoğlu şifayı buluyor -hastalanıyor-. Ondan sonra “Aman bu hastalık, şu hastalık, kalbim tıkandı!” diyerek şikâyet ediyor. O hormonlar yüzünden çalışacak taraf kalmıyor ki! Hep et yeme, perhiz yap, nefsini çok toylama ve rahat bul. İşte bu mübareklerin, bu sultanların bize bugünkü tahsisatı (tahsis ettiği şeyler) bunlardır. Allah onların derecatını (derecelerini) ali (yüce, yüksek) eylesin! Aşkıpeygamberîyle tutuştuğuna dair bir söz sarf etti Hz. Ebu Bekir. Onlar bu aşkla yanıyor. Bu aşk bizi ise kül eder, bitirir. Onun için sen, senin seviyende duran ehlullaha (evliyaya) küçük çocuğun ana babasına taaluku (onlarla ilişkisi), muhabbeti gibi muhabbet bağlarsan o ilahi muhabbet ve Habibullah’ın muhabbeti yavaş yavaş senin kalbine de akar. O muhabbet vücudun hücrelerine girdi mi hücreler dirilir. Vücudunun her zerresine muhabbet yerleşen ölmez. “Âşıklar ölmez, ölen hayvan imiş.” diye ilahi de çağırır Yunus. Şimdi çok meşhur, ilahi okuyan biri var: Ahmet Özhan. Ondan bu sözü işittim de şaştım kaldım. O zamandan aklımda kaldı. Gayret ediyorum hayvan olmamaya, hayvan gibi kalmamaya. Aşk ile yaşayalım, aşksız yaşayan odundur. Sevecek bir kimsesi olmayan mahrumdur. İnsan hayatı aşkuşevk (aşk ve şevk) ile kaimdir -var olur, devam eder-. Allah, dünyada ve ahirette bize o ilahi muhabbetinden, resulünun aşkuşevkinden, evliyalarının muhabbetinden ihsan eylesin! Cennetlerde de zannetme ki girdiğin gibi duracaksın, boyuna (sürekli) artacaktır. Boyuna aşkuşevkimiz, muhabbetimiz ziyade olacaktır. Ah o cennetlere girebilsek! Yahu, cennet dururken cehenneme talip olunur mu? Günde kaç defa yukarıya dilekçe gidiyor, beni cehenneme yolla diye. İnsanların işi bu, boyuna cehennem kapısını zorluyorlar: “Bize açılsın, aç bu kapıyı, buradan girelim!” Çoğunluğunun yüklendiği kapı cehennem kapısı. Ellerindeki direk, anahtar ve çeşitli aletlere illa zorluyorlar o kapıyı açmak için. “Yahu bırak o kapıyı, gel buraya.” desen sana darılıyor. “Sen ne biçim hocasın? Sen ne bilirsin. Sen hangi zamanda yaşadığını bilir misin?” diyor bana. Ya, nasıl bilmem? “Bu kapı açılacak!” diyor. “Bu kapıdan girince biz, birinci sınıf insan oluruz!” Bu şekilde çağ atlayacağını sanıyor. Allah bize ıslahıhâl (hâlini düzeltme) versin! Ya Rabbi, ya Allah! Lütfuna muhtaç bir sürü gedayız -dilenciyiz, yoksuluz, fakiriz-. Bize ilahi lütfunu esirgeme ya Rabbi! Evlatlarımıza, ihvana -tarikatımızdakilere-, ahbaplarımıza, milletimize, ümmet-i Muhammedî’den (Muhammed’in ümmetinden) kullarına ya Rabbi, ilahi lütfunu gönder ya Allah! Ey her şeyin hâlini dilediği gibi değiştiren Allah’ım, bizim hâlimizi en iyi hâle çevir! Elfatiha! Yazarın notu: Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Kanalımda Cübbeli Ahmet Hoca’nın sohbetlerinden kesitler paylaşıyorum. Dilerseniz bakabilirsiniz, Allah razı olsun!
Selam Aleyküm Kıymetli Hocam Mübarek Şeyh Efendimizi dinlerken kendimi karşında dinliyorum öyle hissediyorum, Allah gani gani rahmet eylesin inşallah mekanın cennet olsun güzel ve methametli şeyh Nazım Kıbrısı efendim ❤️ 🌹 ❤️ ı
Eyyyy nurlu sultan senin hizmetin senin sohbetin senin heybeti in ve şereffin inananlara illimdii dersti anlayana mekanın adn ceneti olsun canım sultan büyük allimm ruhuna elfattiha🤲🤲🤲🤲🤲🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Allah Teala Rabbim seni istiyorum Senden başkasını istemiyorum kamil imanla kalbi selimle insanı kamiller müminler olarak ruhumu Allah Ulastirmanı istiyorum Allahim içinde bulunduğumuz karanlıklardan ümitsizlik ten kötü hallerden kurtar koru amin Ecmain
Rabb'im tüm müslüman mümin kardeşlerimizi bizleri neslimizi nesillerimize iman güç kuvvet versin inşallah Rabbim bizleri neslimizi sana layık bir kul olmayı sevgililer sevgilisi sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed sav efendimiz'e layık bir ümmet olmayı nasip eylesin amin
Amin Amin ALLAH'IM CC LAILAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RASULULLAH ALLAHÜMME SALLİ ÂLÂ SEYYİDINA MUHAMMEDIN VE ALA ALI SEYYİDİNA MUHAMMET Sallallahü Aleyhi Vessellem Âmin Âmin Âmin 🤲♥️
İnşallah ❤❤❤ Allahümme salli ala Muhammedin ve Ala alihi Muhammed...Aşkına açıyoruz Ya Resulullah, Ya Rabbim kalbimizi sana teslim olanlardan eyle..seninle Bir olanlardan ki içimizde nefsimizin izi kalmasın.. Allahümme Amin *3
Rabbim peygamberimize komşu etsin Çok şey oğrettin Ey Allah dostu Zor gunlerimin sabrı öğrettin Rabbim ziyaret etmeyi nasip etsin Allah rahmet eylesin Zor gunlerimin tek arkadaşı dinlemeye doyamadim
Ey Yüce Allahım ben de ölmeden önce Senin buermiş evliya kulların gibi bende emanet olan ruhumu Sana ulaştırmayı diliyorum ben de Senin ermiş evliya kullarından olmak istiyorum. Ne olur Allahım bu dileğimi dilimden kalbime indir ve bu duamı kabul buyur. Amin. Dervişlik bir dilektir dileyene düğün dernektir buyuruyor Yunus Emre Hz leri. Acizim aciz olanı istemem faniyim fani olanı istemem ruhumu Rahmana teslim eyledim ondan gayrı istemem buyuruyor Bediuzzaman Hazretleri. Ölmeden önce ruhlarını Allahu Teala’ya teslim etmişler.🤲🌹
Bismillahirrahmanirrahim Allah hu Ekber Laillaheillallah Muhammedün Resulullah Allahümme salli ala seyyidine Muhammed in ve ala Ali seyyidine Muhammed sav Fatiha amin Allah rahmet eylesin mekanı cennet Ali bahçesi olsun yeşil dedem FATİHA AMİN AMİN AMİNNNNN Esselamünaleyküm 🤲🍀💚🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🌹🌹🌹🌹🌹
Şeyh Nazım hazretlerini geçen sene keşfettim. Önceden de biliyordum fakat Adnan Oktar'ın kanalında gördüğüm için kendisi hakkında yanlış fikirlere sahiptim. Bir senedir sohbetlerini dinleyip çok istifade ediyorum. Dünya gözüyle görmeyi çok isterdim. Nazım hazretlerinin dergahı halen açık mı? Gelip görme imkanı var mı? Cebap verirseniz çok memnun olurum.
Allah'ım Hocama Kıbrısi hazretlerinin ilminden Niyazi Rabia Salih mi aileme de nasip oluyor yarabbi Tuana da Yarabbi bizlere de elini İrfan ilahi nasip eyle yarabbim
Bismillahirrahmanirrahim Allah hu Ekber Laillaheillallah Muhammedün Resulullah Allahümme salli ala seyyidine Muhammed in ve ala Ali seyyidine Muhammed sav Fatiha amin amin amin Amin Esselamünaleyküm Allah rahmet eylesin mekanı cennet Ali bahçesi olsun yeşil dedem FATİHA AMİN AMİN AMİNNNNN Esselamünaleyküm hayırlı cumalar kardeşlerim amin 🤲☝️☘️💚☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️
Sohbetin yazıya aktarımı -sadeleştirilmiştir ve açıklamalıdır-:
Medet (yardım et, imdat eyle, yetiş)! Medet ya sultanülenbiya [ey peygamberlerin sultanı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)]! Medet ya sultanülevliya [ey velilerin sultanı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)]! Medet ya ricalullah (ey hak erenler -kim oldukları yalnız Allahutaala tarafından bilinen manevi kuvvet ve kudret sahibi veliler)! Medet ya ş... -burayı anlamadım-... Şimdi oturun -buradan sonra euzü besmele çekip Arapça dua okuyor-. Senin sevdiklerinin bereketini bizim üzerimize de indir ya Rabbena -ey Allah’ım-! Huzurunda durduğumuz da sevdiklerinden, ahiret sultanı kıldıklarındandır. Onun maidesinden (sofrasından), ruhaniyetinden bize de ihsan eyle! Bakalım bu sultan bize ne ikram edecek? Onun ruhaniyeti -manen büyük bu zatın öldükten sonra da devam eden manevi gücü- üzerimize geldi. Edep üzerine (edebe uygun şekilde) dur. Onların ruhaniyeti olan makamda terküledepten (edebi terkten) sakın. Sonra feyizden (ruha huzur veren mübarek ve uğurlu tesirden) mahrum kalırsın. Aklını, fikrini bırak. Onlardan bize verilecek olanı dinlemeye bak, kabul et. Ya vâsi -ilmi, ihsan ve ikramı sonsuz genişlikte olan anlamında esmayıhüsnadandır- ve ya Allah, kalplerimize vüsat (genişlik) ver! İnanmak için kalbimizi genişlet ya Rabbi! Kalbi dar olanlar inanamaz. İman sahiplerinin kalbine dünyayı atarsan dünya kaybolur, küçülür, biter. Şimdi onun naklettiğini size tercüme edeceğiz. Söz onlarındır, büyüklerindir. Biz nâkiliz -tercüme edeniz-. Müminin kalbi geniştir. İman, kalbe girdiğinde kalbi genişletir. “Allah’a inandım.” diyen kimsenin kalbi, hudutsuz (sınırsızca) genişleyecek ki Allah’a imanı taşıyabilsin. Allah, hudut (sınır) içerisinde değildir. Hudutsuz büyüklük Cenabıhakk’ındır. İnsanoğlunu kendisine halife kıldı. “Bu dünyada halifemdir.” dedi. Şeref bahşetti -ihsan etti- sana. Bunun üzerinde (bundan başka) şeref arayan ahmaktır, cahildir ve edepsizdir. Onların tabirini değiştirmeden söyleyeceğim ki anlayasınız, anlayalım. Cenabıhak, melaikeikirama (şerefli, mübarek meleklere) hitap edip “Yeryüzünde halife kılacağım.” buyurdu. Halife sensin ey insan! Onun için insan, kâinatta hazretiinsan diye anılır. Hazretiinsan, insanıkâmildir -fenafillah ve bakabillah mertebelerini geçmiş olup Allah’ın bütün cemal ve celal isimlerine mazhar olmuş olan; Allah’ın yeryüzünde halifesi olan, nefsini ve Rabb’ini bilen, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış olgun insandır-. Nakıs (eksik, noksan) olan hayvandır, kâmil (noksansız, tam) olan insandır. Cenabıallah, insana kemal -tam ve noksansızlık, mükemmellik- vücut eyledi -halketti-. Ve seni insanıkâmil olmaya davet ediyor. “Noksan kalma, noksanda kalan hayvanat (hayvanlar) sınıfında kalır.” diyor. Bazılarının sureti insan olarak görünür ama sonra bulunduğu sınıf, dört ayaklıların yahut yerde sürünenlerin sınıfı olur. Yerde sürünenlerden olma, yere yapışıp kalma. Sen melekûta (melekler âlemine, zaman ve mekânla sınırlı olmayan, beş duyu ile idrak edilemeyen ruhlar, ilahi kuvvetler ve mücerret varlıklar âlemine) davet edilmişsin. Yerden işin yoktur. İşin, yerin melekûttadır, oraya davet olundun -davet edildin-. Ve burada kemale talip ol -kemali iste-, kemal makamında sabitkadem olup (kararında sebat edip) kâmillerin durağı olan melekûta teveccüh et -yönel-. Melekûttan geldik zaten, ruhlarımız gökyüzünden geliyor ten kafesinin içerisine. Tekrar dönüşünü istiyor ve melekûta dönmek için bekliyor. Lakin kemal kazanıp da dönmemiz için buraya gönderildik. Kâmillerden olasın... Nakıslardan olmayalım. Yarın kıyamette Cenabıhak sana soracak: “Niye kâmil olarak gelmedin?” “Niçin kâmillerden olmak için tedarik görmedin -araştırıp elde etmedin-?” “Ey kulum, dünyada ne işledin -yaptın-, ne kazandın?” Bütün dünya da getirilir oraya. Dünyaya hitap gelir: “Tüken, yok ol, bitiver!” Dünya, dünya ehlinin gözünün önünde tükenip hiç olacaktır. Onlara hitap gelir: “İşte sizin arkasına düştüğünüz, size verdiğim ömür sermayesini kendisi sebebiyle bitirdiğiniz dünya bitti, tükendi, hiç oldu! İşte sizin işlediğiniz, çalıştığınız, tahsiline uğraştığınız dünya hiç olup bitti ey dünya ehli!” “Niye bana talip olmadınız? Niye kâmillerden olmak için say etmediniz -çalışmadınız-?” hitabı da itabı (azarı) da gelir. Biz müminleriz. Mademki müminleriz, inanıyoruz, baki kalacak olan -kalıcı olan, ebediyen devam edecek olan- kemale talip olacağız. Daim olan, baki olan ne ise... Elbette ki baki olan Allah’ın indinde (katında, nezdinde) olan her şeydir. Allah’ın indinde olana talip olacaksın ki o, ilelebet senin olacak. Kâmil kişi, dünyanın ve ahiretin hakikatini bilen kimsedir. Yani hakla batılı ayırt edebilen kimsedir o kimse... (Devamını bu yoruma yorum yapıp paylaştım, sığmadı çünkü...)
(...) Ve hakkı takip eden, hakka talip olan kişi kâmil olur. Batıl ise serap gibidir, kaybolucudur, kaybolacaktır. Sahrada, kızgın çöllerde dolaşan kimseler ufuğa baktıklarında, uzaklarda su gibi bir şey görür, onu göl, ırmak vs. zannederler. Oraya koşup baktıkları vakit bir şey bulamazlar. İşte buna “serap” derler. Uzaktan var gibi görünüp de hakikatte olmayan şey... Batıl serap gibidir. Kim batıla hizmet ederse kendini boşuna tüketmiş demektir. Senin kadrükıymetin -itibar ve değerin-, Hakk’a hizmete ayırdığın zaman miktarıncadır. “Benim kıymetim nasıldır acaba?” diye merak edersen bak: Her gün zamanını Hakk’a hizmete ne kadar tahsis ediyorsun? İşte o kadardır senin kıymetin. Başka türlü bilen varsa söylesin. Hakk’a hizmetin ne kadar tutuyor yirmi dört saatte? Nefsimiz bizi bırakıyor mu ya? Kalbimizden Başka yere hizmeti geçirsek nefsimiz anında şeytana haber veriyor: “Aman, bana olan hizmetini bırakıyor! Gel bana yardım et de vazgeçirelim.” “Aman, Hakk’a hizmete kalkacak, yetiş! Bana hizmeti bırakıyor. Başkasına hizmet edecek, yetiş ey şeytan! İkimiz bir olalım, bu sahibimi başkasına hizmetten men edelim.” diyerek nefis ve şeytan insanın eline, ayağına dolanır ve onu Hakk’a hizmetten vazgeçirir. Hak katında kıymetini bilmek istersen yirmi dört saatte ona hizmet için ne kadar vakit ayırdığına bak, işte odur senin kıymetin. Bankadaki hesabına bakıp söyleme. O, Yahudiler için kıymettir. Bankada birikmiş parayla insanın kıymetini ölçenler Yahudilerdir. Ehlülhakikatin (hakikati görenler, doğru yolda yürüyenler) nezdinde senin kıymetin, Hakk’a tahsis ettiğin vakit miktarıncadır. “Keşke, keşke!” diyecek yevmülmahşerde (mahşer gününde). “Keşke! Bütün nefeslerimi Hakk’a tahsis etmiş olsaydım ne şerefler kazanırdım ben bugün! Ne hâle düşmüşüm, hay yazık!” Kârı yok ki -gayrı yapabilme imkânı yok ki-... Kaybetmiş. Adım atarsan kademisıdkla adım at -Allah’a gönülden bağlanıp yalan, gösteriş, maddi manevi çıkar hesabı vb. kötülüklerden uzaklaşıp ona göre davranarak adım at- diyor. Hakk’a doğru adımını at. Söz söylersen Hak için şöyle. İş yaparsan Hak için yap, “Senin içindir.” de. O zaman yirmi dört saatini Hakk’a tahsis etmiş (ayırmış) olursun. “Hak erleri” derler, hayhay! “Batıl erleri” değil, hak erleridir. Zaten dünyayı tutan da onlardır. Dünyanın çivileri onlardır. Ne yapalım, Kur’an-ı Azimüşşan ucu bucağı olmayan ummandır, ummanlardır. O ummanların içerisinden mana cevherlerini alıp onları Hak yolunda sarf edebileceklere (kullanabileceklere) ne mutlu! Bu zatların bize olan hitabı, en hafifindendir. “Onlar, bu sözleriyle neyi kastediyor?” diyorlar. Senin kalbinin Hakk’a tahsisini kastediyorlar. Senin kalbinde Hak dursun, senin kalbin Hak için olsun, senin kalbinde Hak bulunsun. Kalbini ona tahsis edesin. “Bütün ömrümüzü Hakk’a tahsis” kalbimizi Hakk’a tahsistir. Kalbini başka kimseye tahsis etmeyesin. Sırf o Allah’a bırakasın. Şu söz onlar hakkındadır: “Kalıpları (vücutları) öteberiyle (önemsiz, ufak tefek şeylerle) meşgul olur. Lakin kalpleri Hakk’a tahsis edilmiştir.” Sen de en azından onlar gibi olasın. Kalplerini Allah’a tahsis etmiş olanlar... Zahirde senin gibi görünür: Gider, gelir, alışveriş eder, seninle zahirî hizmetleri tamam eder... Lakin o kimselerin dünyası başkadır. O kimselerin, yani kalplerini Hakk’a tahsis edenlerin, dünyaları başkadır. Bu âlemde -bu âlem ki hayal âlemidir- onlar, hayal gibi dolaşırlar. Onlar, hakikat aleminde gezenlerdir. Kalplerini Hakk’a tahsis edenler, Hak’la beraber olanlar, Hak’la bayram edenlerdir. Onların her günleri idülekberdir -büyük bayramdır-. Geceleri Leyletülkadir’dir -Kadir Gecesi’dir-. Her gece Kadir Gecesi, her gün büyük bayramdır onlara. Nefis mâniasını (engelini) aştıktan sonra sen, kendini Hakk’a tahsis etmiş olursun. Nefis mâniası aradan kalktıktan sonra sen, Hakk’a kulsun. Değilse ortaklaşa iş yapıyorsun, nefsine hizmet ediyorsun. Cenabıhak ortak kabul etmez. “Benim için ol ey kul!” diyor. “Dünyaya sizi saldım. Zahir (görünürdeki) bedeniniz, dünyanın zaruretine mebnidir -dünya zorunluluklarından dolayıdır-. Çünkü beşeri sıfatlara sahipsiniz. Meşgul olacaksınız lakin sizin hakikatiniz benimdir. Onu bana tahsis edeceksiniz, onu dünyayla telvis etmeyeceksiniz -kirletmeyeceksiniz-.” İşte bu makam, kalbin taharetidir -temizliğidir-. Namaz için abdest almak zahir taharettir. Lakin Cenabıallah, kalbin taharetine de nazar buyuruyor -bakıyor-. “Kalbinin taharetiyle mi geldi kul benim karşıma yoksa sadece elini, kolunu, yüzünü yıkayıp mı geldi?” Kalbin tahareti... Kalbin pakliği (temizliği), onu Hakk’a tahsis iledir. Hakk’a kendini tahsis ettikten sonra ona teslim ol, böylece hakiki Müslüman olursun... (Devamı alttaki yorumda, sığmadı...)
(...) Hakk’ın iradesine karşı gelen, sendeki nefistir. İlahi iradeye karşı koyan, nefistir. Onu bertaraf ettiğinde (yok ettiğinde) sen, hakiki Müslüman olursun. Sen, ilahi iradeye karşı geldikçe hakikaten “teslim olmuş” olamazsın. Ve kalbini Hakk’a tahsis etmeyen adam, daima Allah ile cenkleşen (kavga eden) kimsedir. Allah ile kavga eder, ona der ki: “Benim dediğim olacak, senin dediğini istemem, beğenmem, benim dediğim olsun.” O kimselerin Allah’la muharebesi vardır. Nefis erbabının (nefis sahiplerinin) muharebesi Allah iledir. Cenabıresul (aleyhissalatü vesselam) buyurdu: “Bize ok atan bizden değildir.” Yani gerek zahirde gerek manevi yolda bize karşı gelen bizim yolumuzda değildir, bize karşı gelip muharebe eden bizden değildir. Teslim olunduğu vakit muharebe biter, rahat olunur. “Şüphesiz ebrar (hayır işleyen, takva sahibi, olgun ve fazietli kimseler- naim cennetlerindedirler.” (Mutaffifin, 22) Allahutaala, dünyadayken onlara o cennetin kokusunu hissettirir, zevkini tattırır. Dünyadayken onlara o kapıyı açar, hem seyrettirir hem koklatır hem de tattırır. O naim cennetlerini seyreden, koklayan ve tadan kimse, ilelebet ondam mahrum olmaz artık. O makamdakilere, Hakk’a kendini tahsis edenlere, o da var. O kimseler dünyada cennet tecellisini giymiştirler. Ümmetin içerisinde onu giyenler, ilayevmilkıyame (kıyamete kadar) eksilmez. Nitekim sahabeikiram efendilerimizin içinde on kimsenin cennet ehli olduğu, zahirî olarak bildirilmiştir. Yani onlar, bu ayetikerimedeki “ebrar” sınıfında olduklarına dair Cenabıallah şehadet etmiş, onlar müjdelenmiştir. Onlar aşereimübeşşeredir -Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sad b. Ebi Vakkas, Sait b. Zeyt, Ebu Ubeyde b. Cerrah (radıyallahu anhüm ecmain)-. Onların bereketine öteki sahabeikiram hakkında söz söylenmemiştir amma onlar da cennetle müjdelenmiştir. Lakin en ileride olan on büyük sahabeikiram isimleriyle bildirilmiştir. Onların isimlerin altında diğer sahabeikiram cemolmuştur -toplanmıştır-. İşte o on sahabinin sıfatını taşıyanların her biri -tüm ashabıkiram- onların sancağında durmuştur. Sen bu haberi kitapta, defterde arama. Bu haber, bu evliyaların ilmindedir. Onlar, en önde duran emîrler gibidir. O on sancağın altında sahabeikiram toplanmıştır. O on sahabeikiram, gerisine bakmadan cennete girecek değil. Onlara o keramet ikram edildikten sonra onlar, sahabeikiram efendilerimizi de yanlarına alıp on bölük olarak, evvela Ebu Bekir Sıddık (radıyallahu anh) efendimizin sancakışerifi (şerefli, mübarek sancağı), sonra Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali efendilerimizin sancakları, sonra diğer altı sahabinin sancakışerifleri olmak üzere cennete gireceklerdir. Eskiden camiişeriflerde (mübarek, şerefli camilerde) onların da isimleri vardı. Burada, dergâhlarda da bulunurdu. Lakin şimdi, camilerin çoğunda yalnız dört büyük sahabenin, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in isimleri bulunuyor. Allah, onların şefaatine bizleri mazhar eylesin (eriştirsin)! Hepsi cennetin kokusunu koklamıştır. Hepsi, Peygamberizişan’ın salahiyetiyle (yetkisiyle) ayetikerimelerde geçen cennetleri seyretmiştir. Efendimiz, geçmiş olan ümmetlerin hâllerinden bahseden ayetleri tilavet buyurduğu vakit, bu hâlleri seyrederlerdi. Efendimiz cennetten bahsettiğinde cennet manzaralarını görür, cehennemden bahsettiğinde cehennem hâllerini görür, kıyametten bahsettiğinde kıyametin kopmasını seyrederlerdi. Onlar, imanışühudi (bizzat görerek iman etme) makamına eriştirilmişlerdi. Ee, Peygamber eriştirmeyecek de sen, ben mi eriştireceğim? Şimdi, “Bu v... -tam anlamadım burayı- sahiplerinin kuvvetine, hazır olan cemaatin de istidadına (yeteneğine) göre...” diyor bu sultan. Onlar konuştuğunda hazır olan kimse sanki seyreder gibi olur. Ondan fazlasına cemaat tahammül etmez diye biz göstermeyiz. Lakin has kimselere onu da gösteririz. Ey mümin, kalbini yokla! Kalbindeki hicapları (perdeleri, engelleri) kaldır ki seyredesin... Taharet makamından konuştu bugün... “İnsanıkâmil ne zaman, nasıl olur? Neler görür, duyar, tadar?” Millet dünya çöplüğünde çöplenirken -ucundan kenarından kendine ufak tefek çıkar sağlarken, kazanç temin ederken- onlar, naim cennetlerinden toylanma -yedilirip içirilme- makamındadır. İşte bu, bu sultanın sofrasından bize bugün takdim edilen bir nimettir. İnanırsan hakikatinden de sana tattıracaklardır. Dünyadan geçmeden bu makamları, bu sözleri kabul eden kimselere o hakiki taharet makamı verilir. Böylece o kişiler, tertemiz olurlar. Tertemiz bir şekilde dünyadan çıkar, tertemiz bir şekilde kabirlerinde yatar, tertemiz bir şekilde mahşere çıkar ve tertemiz bir şekilde cennete girerler. Biz bir parça gayret etsek Cenabıhak’tan lütuf gelir. Sen niyetini bir parça düzeltsen Cenabımevla, hemen inayetiyle (lütfuyla) tedarikte bulunur sana. Ya Rabbi, senin aşkından bize aç! “Habibimin aşkı gelmeden benim aşkım gelmez size.” diyor. “İlahi aşka dayanamazsınız! Benim habibime olan aşk ve muhabbete talip olunuz.”... (Devamı alttaki yorumda, sığmadı...)
(...) Ya Resulallah, aşk-ı Muhammedî (Muhammed aşkı) ile bizi aşıla -o aşkı bize yerleştir-! “Dayanamazsınız, benim yolumda olan evliyalara, onların muhabbetlerine gönlünüzü açmadıktan sonra muhabbet denizlerimde yanarsınız siz!” Aşkıpeygamberî (peygamber aşkı)... Bir kimse Resulullah’a gidip şikayette bulunmuş. Demiş ki: “Senin ashabından Sıddık, her gün kebap yiyor, kebabın kokusu bize geliyor, kebabı bize tattırmıyor.” Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) biliyor amma yine de Hz. Ebu Bekir’e diyor ki: “Her gün kebap yediğin hâlde niçin bu komşuna kebaptan tattırmıyorsun?” Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir:
-Ya Resulallah! Senin muhabbetinle tutuşan ciğerimin kokusudur ona giden, ben ne zamandır et lokması yememişim.
Maşallah, biz et lokması yemeyince gözümüzü açamıyoruz. Sabah et, öğlen et, akşam et... Onun icin vahşet sıfatını aldık. Bu kadar çok et yemek iyi değildir. O hayvanat, ot yiyip de et yapmaya fırsat bulamıyor insanın arsızlığından. İnsanoğlu da şeytan gibi, çeşit çeşit ilaç icat etti. O ilaçları enjekte ediyor yahut yediği yemleri ilaçlarla doldurup yediriyor. Böylece suni olarak şişiyor hayvanlar. Onların ettiğini yedikten sonra insanoğlu şifayı buluyor -hastalanıyor-. Ondan sonra “Aman bu hastalık, şu hastalık, kalbim tıkandı!” diyerek şikâyet ediyor. O hormonlar yüzünden çalışacak taraf kalmıyor ki! Hep et yeme, perhiz yap, nefsini çok toylama ve rahat bul. İşte bu mübareklerin, bu sultanların bize bugünkü tahsisatı (tahsis ettiği şeyler) bunlardır. Allah onların derecatını (derecelerini) ali (yüce, yüksek) eylesin! Aşkıpeygamberîyle tutuştuğuna dair bir söz sarf etti Hz. Ebu Bekir. Onlar bu aşkla yanıyor. Bu aşk bizi ise kül eder, bitirir. Onun için sen, senin seviyende duran ehlullaha (evliyaya) küçük çocuğun ana babasına taaluku (onlarla ilişkisi), muhabbeti gibi muhabbet bağlarsan o ilahi muhabbet ve Habibullah’ın muhabbeti yavaş yavaş senin kalbine de akar. O muhabbet vücudun hücrelerine girdi mi hücreler dirilir. Vücudunun her zerresine muhabbet yerleşen ölmez. “Âşıklar ölmez, ölen hayvan imiş.” diye ilahi de çağırır Yunus. Şimdi çok meşhur, ilahi okuyan biri var: Ahmet Özhan. Ondan bu sözü işittim de şaştım kaldım. O zamandan aklımda kaldı. Gayret ediyorum hayvan olmamaya, hayvan gibi kalmamaya. Aşk ile yaşayalım, aşksız yaşayan odundur. Sevecek bir kimsesi olmayan mahrumdur. İnsan hayatı aşkuşevk (aşk ve şevk) ile kaimdir -var olur, devam eder-. Allah, dünyada ve ahirette bize o ilahi muhabbetinden, resulünun aşkuşevkinden, evliyalarının muhabbetinden ihsan eylesin! Cennetlerde de zannetme ki girdiğin gibi duracaksın, boyuna (sürekli) artacaktır. Boyuna aşkuşevkimiz, muhabbetimiz ziyade olacaktır. Ah o cennetlere girebilsek! Yahu, cennet dururken cehenneme talip olunur mu? Günde kaç defa yukarıya dilekçe gidiyor, beni cehenneme yolla diye. İnsanların işi bu, boyuna cehennem kapısını zorluyorlar: “Bize açılsın, aç bu kapıyı, buradan girelim!” Çoğunluğunun yüklendiği kapı cehennem kapısı. Ellerindeki direk, anahtar ve çeşitli aletlere illa zorluyorlar o kapıyı açmak için. “Yahu bırak o kapıyı, gel buraya.” desen sana darılıyor. “Sen ne biçim hocasın? Sen ne bilirsin. Sen hangi zamanda yaşadığını bilir misin?” diyor bana. Ya, nasıl bilmem? “Bu kapı açılacak!” diyor. “Bu kapıdan girince biz, birinci sınıf insan oluruz!” Bu şekilde çağ atlayacağını sanıyor. Allah bize ıslahıhâl (hâlini düzeltme) versin! Ya Rabbi, ya Allah! Lütfuna muhtaç bir sürü gedayız -dilenciyiz, yoksuluz, fakiriz-. Bize ilahi lütfunu esirgeme ya Rabbi! Evlatlarımıza, ihvana -tarikatımızdakilere-, ahbaplarımıza, milletimize, ümmet-i Muhammedî’den (Muhammed’in ümmetinden) kullarına ya Rabbi, ilahi lütfunu gönder ya Allah! Ey her şeyin hâlini dilediği gibi değiştiren Allah’ım, bizim hâlimizi en iyi hâle çevir! Elfatiha!
Yazarın notu: Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Kanalımda Cübbeli Ahmet Hoca’nın sohbetlerinden kesitler paylaşıyorum. Dilerseniz bakabilirsiniz, Allah razı olsun!
Mailesi değil maidesi olacak . Maide sofra demek yani bu sultanın sofrasından demek istiyor mübarek
Allah razı olsun. Emek harcayıp sohbetleri yazıyorsun Cenabı Allah niyetini hizmetini kabul buyursun
Selam Aleyküm Kıymetli Hocam Mübarek Şeyh Efendimizi dinlerken kendimi karşında dinliyorum öyle hissediyorum, Allah gani gani rahmet eylesin inşallah mekanın cennet olsun güzel ve methametli şeyh Nazım Kıbrısı efendim ❤️ 🌹 ❤️ ı
Şeyh Nazım ki riskinin ruhuna fatiha ve yasini Şerif okudum hediye eyledim kabul eyle rabbim🤲🤲🤲
Allah razı olsun bu video ya emeği geçen lere
Nur yüzlü nur sesli hocam mekânın cennet olsun sayende kalbim ısındı ne kadar güzel doğru anlatıyorsun🙏❤️
ALLAH C.C. Seyh Nazim Kibrisi Hocanin himmetlerini butun muslumanlara ulastirsin .Amin...
Ne güzel bi sohbet Rabbim makamını ali etsin şefaatine bizleri nail etsin amin
Amin
Naim cennetini koklamışsın taşmışsın seyretmişsin ki bizlere anlatıyorsun. ALLAH CC Sizden razı olsun efendim. Sizlere komşu olalım inşaAllah
Şeyh Nazım Efendi ne söylediyse doğrudur, ağzından çıkan her kelamı kabul ettik iman ettik teslim olduk Elhamdülillah
Dinlerken bulduğum huzur anlatılmaz 🤲🍃🌸
Eyyyy nurlu sultan senin hizmetin senin sohbetin senin heybeti in ve şereffin inananlara illimdii dersti anlayana mekanın adn ceneti olsun canım sultan büyük allimm ruhuna elfattiha🤲🤲🤲🤲🤲🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Mekanin cennet olsun
ALLAH Rahmet eylesin mekani cennet ölsün
AMİİN AMİİN AMİİN
Amin Amin Amin Ecmain 🤲🌹🕋🤲
😭👍😧😰😨☝✍🕋☠💀🌳🌲💚🌹
Rabbim Celle Celaluhu sizden razı olsun inşallah hocam
Kim gönülden ( Allah im ruhumu sana ulaştırmayı diliyorum )diye dua ederse Allah a teslim olan bir kul olur kalbine iman yazılır
Allah Teala Rabbim seni istiyorum Senden başkasını istemiyorum kamil imanla kalbi selimle insanı kamiller müminler olarak ruhumu Allah Ulastirmanı istiyorum Allahim içinde bulunduğumuz karanlıklardan ümitsizlik ten kötü hallerden kurtar koru amin Ecmain
ÂLLAH C.C razı olsun sizden kardeşimiz kıymetli ehlisünnet alimlerimiz
Kurban olduğum hitaba bak ruhumuza nur veriyorAllah rahmet eylesin mekânı cennet olsun rabbim şefaatına nail eylesin amin ❤
RABBİM RAHTMET EYLESİN HOCAM YERİNİZ NURLA DOLSUN İNŞALLAH
“Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin. Çünkü O haddi aşanları sevmez.” (A‘râf sûresi, 55)
Peygambeimize komşu ol Himmet ya sultanım
bugün şeyh efendi hazretlerinin yahya efendi dergahında yaptığı sohbeti dinledim tevafuk oldu
Bende bugün yahya efendiyi ziyaret ettimki netevafukturki orada şeyh nazım kıbrısinin Rahmetullahi aleyh sözleri Aklıma geldi
Yahya efendi dergahı nerede?
Allah Celle celalühu sizden razı olsun
İlahi aşka siz dayanamazsınız, yanarsınız, aşığım sözlerine, mübarek efendim
Rabb'im tüm müslüman mümin kardeşlerimizi bizleri neslimizi nesillerimize iman güç kuvvet versin inşallah Rabbim bizleri neslimizi sana layık bir kul olmayı sevgililer sevgilisi sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed sav efendimiz'e layık bir ümmet olmayı nasip eylesin amin
Canım Sultanımm❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤LailaheillAllahMuhammedurResulAllah☝️💪💪💪💪🌹🌹🌹❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Allah razı olsun
Senin sevdiklerinin bereketini bizim üzerimizde indir ya rabbim
Allah razı olsun çok istifade ddiyoruz.
Allahim bu sevdigin ruhlar hurmeyine dualarini uzerimize ulaştir
Allah razı olsun sizden efendim, umulur ki bizlere de şefaat edersiniz inşaAllah..
ALLAH cc razı olsun hocam sizden
Allahim razi olsun hocam
ALLAH-U EKBER VE LİLLAHİL HAMD
Amin Amin ALLAH'IM CC LAILAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RASULULLAH ALLAHÜMME SALLİ ÂLÂ SEYYİDINA MUHAMMEDIN VE ALA ALI SEYYİDİNA MUHAMMET Sallallahü Aleyhi Vessellem Âmin Âmin Âmin 🤲♥️
Mübarek çok geç tanıdım.yaşıyor olsaydı kendisini görmeye gelirdim .ama dualarımda 🙏kendisini izleyeli çok şeyim değişti.Allahım sen bize acı 🙏
Şuan halifesi ve vekilleri var onları ziyaret edebilirsiniz
özlem işgoren Şeyh Mehmet adil hakkani seyhimizi görün şeyh Nazım kibrisi Hz görmüş gibi olursunuz
@@omerozkaya6327 kimler onlar?
@@kenanozdemir9157
Şeyh Mehmet adil hakkani hz
İstanbul Beykoz akbaba da dergahımız var mübarek orada ikamet ediyor
@@omerozkaya6327 yurt dışındayım, nasıl iletişime geçebilirim
Çok derin bilgiler. Bunları anlamak için ilim gerekli. Öyle her türkçe bilende anlayamaz. Tamamen maneviyat ehli sözleri.
Allahtan rahmet eylesin hocamıza ve onun ilminden bizi mahrum etmesin inşallah
Hayattayken tanımak nasip olmadı can hocam 😔
Allahümme salli ala seyyidina MUHAMMEDIN ve ala ali seyyidina MUHAMMED salllallahu aleyhi ve Sellem teslimen kesiran kesira 🌹💝💞💐🤲
❤❤❤❤❤❤❤❤
Amin amin ecmain
Allah razı olsun 🌹
ALLAH razı olsun mekanı cenneti ala olsun AMIN
💯
Amin Amin Amin inşallah Esselamünaleyküm🤲☘️Fatiha amin ☘️🤲
Hesapsız cennete girenlerden eylesin hocam
Allahumme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed 🌹
Lailahe illallah MUHAMMEDIN RESULULLAH
Allah Rahmet etsin hocamiza
Kalbe iman girdi mi hudutsuz genişler.,dünya kaybolup gider,
Amin.
Sen ne mübareksin kurban oldugum efendim sultanım
İnşallah ❤❤❤ Allahümme salli ala Muhammedin ve Ala alihi Muhammed...Aşkına açıyoruz Ya Resulullah, Ya Rabbim kalbimizi sana teslim olanlardan eyle..seninle Bir olanlardan ki içimizde nefsimizin izi kalmasın.. Allahümme Amin *3
Allahım mübarek kullarından mahrum etme bu garib kalmış ümmeti
Lailaheillallah Muhammedurrasullah
Allah razı olsun.
Süper Allah razi olsun
🌺
Maşaallah
Allah'ım bizi de hakkat Taksim edenlerden eyle Yarabbi
Amin Amin Amin Amin Amin Amin Fatiha amin amin amin Amin Esselamünaleyküm ☝️🤲☝️☝️☝️☝️☝️☝️☝️☝️🤲🤲🤲☘️
💚
10:Agstz:2021🌧️
Ya ALLAH
Allah. Rahmet. Eylesin. Nur. Yuzlu. Mubarek. Seytanin. Saltanati. Yikilacak. Derdin. Insallah
💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚💚
AMİN amin
Amin
Rabbim peygamberimize komşu etsin Çok şey oğrettin Ey Allah dostu Zor gunlerimin sabrı öğrettin Rabbim ziyaret etmeyi nasip etsin Allah rahmet eylesin Zor gunlerimin tek arkadaşı dinlemeye doyamadim
🤲💐
😢😢😢
Nur icinde yaat sadadim🕋
İnşallah🌹
Beautiful soul
Allah razı olsun inşallah güzel evliyam
💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖
❤❤❤🌹🌹🌹
Ey Yüce Allahım ben de ölmeden önce Senin buermiş evliya kulların gibi bende emanet olan ruhumu Sana ulaştırmayı diliyorum ben de Senin ermiş evliya kullarından olmak istiyorum.
Ne olur Allahım bu dileğimi dilimden kalbime indir ve bu duamı kabul buyur.
Amin.
Dervişlik bir dilektir dileyene düğün dernektir buyuruyor Yunus Emre Hz leri.
Acizim aciz olanı istemem faniyim fani olanı istemem ruhumu Rahmana teslim eyledim ondan gayrı istemem buyuruyor
Bediuzzaman Hazretleri.
Ölmeden önce ruhlarını Allahu Teala’ya teslim etmişler.🤲🌹
🧡
🌹
ALT YAZI EKLEYİNİZ LÜTFEN....
💚💚💚
💚🌹
🌹💝💞💐🤲
Allah ım şefeatlerini nasip etsin.
🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥲😍🥰🥰🥰😍😍😍😍😍😍
Nazim baba nerdeydin destur ya sultan yetişin yarical alllah
Aminnnnnñ
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Bismillahirrahmanirrahim Allah hu Ekber Laillaheillallah Muhammedün Resulullah Allahümme salli ala seyyidine Muhammed in ve ala Ali seyyidine Muhammed sav Fatiha amin Allah rahmet eylesin mekanı cennet Ali bahçesi olsun yeşil dedem FATİHA AMİN AMİN AMİNNNNN Esselamünaleyküm 🤲🍀💚🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🌹🌹🌹🌹🌹
Şeyh Nazım hazretlerini geçen sene keşfettim. Önceden de biliyordum fakat Adnan Oktar'ın kanalında gördüğüm için kendisi hakkında yanlış fikirlere sahiptim. Bir senedir sohbetlerini dinleyip çok istifade ediyorum. Dünya gözüyle görmeyi çok isterdim. Nazım hazretlerinin dergahı halen açık mı? Gelip görme imkanı var mı? Cebap verirseniz çok memnun olurum.
😊😊😊💚💚💚Mücahit im
Sondaki duayi yazaisiz huu
Allah'ım Hocama Kıbrısi hazretlerinin ilminden Niyazi Rabia Salih mi aileme de nasip oluyor yarabbi Tuana da Yarabbi bizlere de elini İrfan ilahi nasip eyle yarabbim
Bismillahirrahmanirrahim Allah hu Ekber Laillaheillallah Muhammedün Resulullah Allahümme salli ala seyyidine Muhammed in ve ala Ali seyyidine Muhammed sav Fatiha amin amin amin Amin Esselamünaleyküm Allah rahmet eylesin mekanı cennet Ali bahçesi olsun yeşil dedem FATİHA AMİN AMİN AMİNNNNN Esselamünaleyküm hayırlı cumalar kardeşlerim amin 🤲☝️☘️💚☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️
Ahhh Sultanım biz yandık desenize
Ümitsizleşme. Ne olursa olsun !
..
Kalbi Hakk'ka tahsis etmekten bahsederken sanki Şeyh Mehmed Adil Hazretleri'nin "hâl"inden basediyor..
Bu aohbeti canlı dinlemeyi cok isterdim 😂 Rahmet olsun canına Sultanım ❤
Ruhuna el Fatiha salavat
Allah razı olsun
❤❤❤
Amin
Aminnn 🤲
Amin amin amin
💙💙💙