Kitap içerisinde çok güzel örnekler var. Sizinle daha fazlasını paylaşmak istiyordum ama video çok uzun oluyor yine de bu kitaptan buraya yazdığımı okuyun :) Öğretmen masasına kocaman bir kavanoz yerleştirir. Sınıfa getirdiği torbalardan birinden aldığı iri kaya parçalarını kavanozun içine koymaya başlar. kavanozda başka taş koyacak yer kalmayınca öğrencilerine sorar: “kavanoz doldu mu?” Öğrencileri hep bir ağızdan “evet doldu” diye yanıt verir. bunun üzerine öğretmen Çakıl dolu kovayı alır ve kavanoza döker, ara ara kavanozu sallayarak daha fazla taş parçasının boşlukları doldurmasına izin verir. tekrardan sorar: “peki şimdi doldu mu?” Öğrenciler temkinli davranır “tam dolmuş sayılmaz” derler. Öğretmen bu sefer kavanoza kum döker tekrardan sorar: “kavanoz doldu mu?” Öğrenciler bu kez “hayır dolmadı” derler. Öğretmen “aferin” diyerek eline aldığı bir sürahi suyu kavanoza döker. Öğretmen sınıfa döner ve şöyle der: “Çıkarmanız gereken ders şu: eğer büyük taş parçalarını baştan kavanozun içine koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.” Sizin hayatınızdaki büyük taş parçaları neler? Onları öncelikli olarak kendi hayat kavanozunuza yerleştirdiniz mi? Yoksa kum ve suyla kavanozunuzu çoktan doldurdunuz ve büyük parçaları dışarıda mı bıraktınız? :)
Sana kitap tavsiyem olsun Jean Baudrillard'ın Simülakrlar ve Simülasyon kitabını okumanı tavsiye ederim. Bir de üstüne Cioran doğmuş olmanın sakıncası üzerine kitabını okursan kendini farklı bi felsefi ve sosyolojik bi türe geçerken bulacaksın.
Kitap içerisinde çok güzel örnekler var. Sizinle daha fazlasını paylaşmak istiyordum ama video çok uzun oluyor yine de bu kitaptan buraya yazdığımı okuyun :)
Öğretmen masasına kocaman bir kavanoz yerleştirir. Sınıfa getirdiği torbalardan birinden aldığı iri kaya parçalarını kavanozun içine koymaya başlar. kavanozda başka taş koyacak yer kalmayınca öğrencilerine sorar: “kavanoz doldu mu?”
Öğrencileri hep bir ağızdan “evet doldu” diye yanıt verir.
bunun üzerine öğretmen Çakıl dolu kovayı alır ve kavanoza döker, ara ara kavanozu sallayarak daha fazla taş parçasının boşlukları doldurmasına izin verir. tekrardan sorar:
“peki şimdi doldu mu?”
Öğrenciler temkinli davranır “tam dolmuş sayılmaz” derler.
Öğretmen bu sefer kavanoza kum döker tekrardan sorar:
“kavanoz doldu mu?”
Öğrenciler bu kez “hayır dolmadı” derler.
Öğretmen “aferin” diyerek eline aldığı bir sürahi suyu kavanoza döker.
Öğretmen sınıfa döner ve şöyle der:
“Çıkarmanız gereken ders şu: eğer büyük taş parçalarını baştan kavanozun içine koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.”
Sizin hayatınızdaki büyük taş parçaları neler? Onları öncelikli olarak kendi hayat kavanozunuza yerleştirdiniz mi? Yoksa kum ve suyla kavanozunuzu çoktan doldurdunuz ve büyük parçaları dışarıda mı bıraktınız? :)
🥰🥰🥰
🎉
Sana kitap tavsiyem olsun Jean Baudrillard'ın Simülakrlar ve Simülasyon kitabını okumanı tavsiye ederim. Bir de üstüne Cioran doğmuş olmanın sakıncası üzerine kitabını okursan kendini farklı bi felsefi ve sosyolojik bi türe geçerken bulacaksın.
tavsiyeniz için teşekkür ederim, bakacağım