küçükken yabancı dil konuşan insanların bizdeki bir kelimenin her harfine başka harf getirerek konuştuklarını sanıyordum. Hatta bir gün yabancı birisine siz ''a''ya ne diyorsunuz demiştim. Tüm alfabeyi öğrenmeyi çalışıyordum
Diller konusunda, dünya uzerinde sadece üç dilin konusuldugunu düşünüyordum: İngilizce, Arapça ve Türkçe. İşin komik kısmı; bizim Arapça, Araplarınsa Türkçe konuştuğunu düşünüyordum. Diğer bir deyişle Türkçe'yi, Arapça zannediyordum.
küçükken annem mutfak robotu aldığını söylemişti bende çok sevinip aklımda hayaller kurmuştum benimle oyun oynayacak beraber dışarıda futbol oynucaz falan diyordum eve gelen shaker ile hayallerim yıkılmıştı
ilkokuldayken disney channel dizilerindeki oyuncuların yabancı olduklarını biliyodum ama diziyi kendi dillerinde çekip sonradan üzerine türkçesini okuduklarına ya da biz anlayalım diye türkçesini de çektiklerine inanıyodum. seslendirmesi güzel olanların da türkçesinin daha iyi olduğunu düşünüyodum (' :
Arkadaşlar, bu porçay gerçek Porçay değil. Bu Porçay, başka bir paralel evrenden gelip kutsal şeritle beraber kutsal boruyu alt etti ve gerçek Porçayın yerine geçti. Üstüne yetmezmiş gibi gerçek Porçayı videoları editlemesi için kölesi yaptı. Böyle düşünmemin sebebi bazı videolarda, editlerin 3. şahıstan konuşması. Mesela 1 milyon özel videosunda 'Bu videoyu editleyen kişi olarak konuşuyorum' sahnesi. Şimdi de kutsal şerit hakkında konuşalım. Togg videosunun sonunda 'Porçay' ın kutsal şerit hakkında konuşması. Bu konuşma bizi manipüle etmek için yapılmış olduğu bariz belli ve geçenki video da kutsal boru hakkında gelen yorumlar okunurken kutsal şeritin kızarması gösteriyor ki kutsal boru ve kutsal şerit bağlantılı ve kutsal şerit, kutsal borudan pek haz etmiyor. ve geldik en önemli kısımlara. Benim teorime göre kutsal şerit, kutsal borunun 3. seviyeye geçmiş halidir. boru 3. seviyeye geçtiğinde, çok güçlendi,yozlaştı ve eski güçsüz halinden nefret etmeye başladı.Ve bu video da görüyoruz kutsak şerit daha da güçlenmiş ve daha da güölenecek Fark ettiyseniz hapishane olaylarından sonra yaşanan tımeskıpten sonra kutsal boru ortadan kayboldu ve yine bu tımeskipten sonra tüm bu garip olaylar yaşanmaya başladı. Bu da gösteriyor ki bizim bilmediğimiz zamanda yaşanmış 'Porçay' ın bizim Poraçayı devirmesi. Peki neden bu 'Porçay' başka bizim paralel evrene gelme ihtiyacı duydu? Bunun cevabı ise kutsal şeritle 'Porçay' ın kendi evrenini bozmuş olması. Nasıl bozduğu hakkında hala araştırıyorum ama bazı düşüncelerim var. Porçay porçaylığını yitirimiş olup evrenini bozmuş olabilir ama bu sadace bir düşünce. Uyan ey şanlı burdur halkı. Karşımızdaki ultrolldan daha büyük bir tehdit. Bu evren de bozulmadan uyanmalıyız.
kardeşim çok mantılısın ama bence porçay hala aynı porçay kutsal led ışık kutsal boruyu yenip porçayın zihnine girdi ya da porçaya kendini dikte etti çünkü porçaya kutsal boru sorulduğunda porçay kutsal boruyu inkar etti fakat sanki söyledikleri ona ezberletilmiş gibiydi .(Ya da sadece odasını yeniledi etti.)
8:47 benim de buna benzer bir yanılgım vardı: Kuzeyde kış yaşanırken güneyde yaz yaşanıyor ya mesela, ben de ekvator çizgisinin olduğu yerde bir tarafın çöl gibi bir tarafın basbaya karla kaplı olduğunu sanardım. (Yani mevsim değişiminin ekvator çizgisinden geçer geçmez gerçekleştiğini sanardım) "Ulan öyle şey mi olur?" diyordum arada ama yine de uzun süre öyle olduğunu düşündüm.
küçükken uzun yolcuklarda gördüğüm üzerinde kar tanesi olan levhalara bir hikaye uydurmuştum ve bu hikaye şöyleydi: bu trafik levhalarını insanlar çizip tek tek dikiyorlardı ve çizdikleri şeyler patronlarının istedikleri şeylerdi. ama bi tane adam patronun istediğini değil de bir kar tanesi çizmişti ve bunlardan bir sürü hazırlamıştı ancak patronu bunları görünce ona kızıp çoğusunu atmıştı ama bu işçi kalan 20-30 tanesini de bir yerlere koymuştu işte bu yüzden her yerde bundan yoktu. bence gayet tatlı bir hikaye
Küçükken televizyon internete bağlanırken hep "oturum açılıyor" diye bir yazı çıkıyordu ben de aklımdan politikacılar TBMM de benim internete bağlanıp bağlanmamam konusunda oturum açıp tartışıyorlar gibi bir senaryo geçiriyordum ve bu kadar ciddi bir olaya sebep olmamak için televizyonu kapatırdım.
@@esmar7575 eskicilerin çocukları için kabus lan bu babanın mesleğini soruyorlar eskici diyorsun herkes babanı çocuk kaçırıcısı mafya biri sanıyor. Zamanında korkmayan yoktur ama.
Ailem bir dizi olsaydı kesinlikle ''Geniş Aile'' olurdu. Diziyi her izlediğimde ulan bunlar aynı biz derdim. Her işi batıran ama herkesin sevdiği abim, sürekli abimle gezen avare arkadaşı, eşini çok seven ayrıca sürekli abimle didişen ablam, ablama aşık dürüst devlet memuru bir enişte, bütün mahalleye abilik yapan esnaf babam, ne yaparsak yapalım arkamızda duran annem ve zeki ama sürekli salak salak işler yapan ben. Bütün karakterler ince ayrıntılara kadar birebir aynı.
Küçükken yabancı insanların, bizim her söylediğimiz kelimeyi kendi içinden hızlıca Türkçeye çevirip sonra bize yine konuştuğu dilde cevap verdiğini sanardım. Hatta bu yüzden "acaba yabancılar neden bize Türkçe cevap vermiyor" diye çok düşünürdüm.
Ailem bir dizi olsa kesin "Aman duymasın" adında komedi türü olurdu herhalde. Ailede dürüst bir varlık daha yok, buna akrabalarım da dahil. Ayrıca her gün alt komşudan gülme sesleri yüzünden uyarı yiyoruz. Güzel dizi çıkardı.
Faturalar geldiğinde ailem "faturaları yatıralım" dedikleri için bi gün onlar dışardayken faturaları koltuğa yatırıp geldiklerinde "Faturalar mı Ben yatırdım onları " demiştim... (Ne dedimi tam olarak hatırlamıyorum ama bu anlama geliyodu:)
Küçükken uçakların arkaların da bıraktıkları bulutu tren rayı sanıyordum. Bulutlar kaybolunca da tren yere düşüyor sanıp üzülüyordum. Bunu böyle bilmemın nedeni de annem telefonla konuşurken sorduğum sorulara 'evet oğlum, öyle oğlum' demesiydi. Annenize telefonla konuşurken soru sormayın.
Hmm, küçükken "televizyonların" (o sıralar televizyonlar tüplüydü) içinde insanların ve çizgi film karakterlerinin olduğunu dusunurdum. Bir gün televizyonun içini açmamız gerekti ve o sıra hayatımın en mutlu aniydi, çünkü televizyonun içinde Doremon'u görebileceğimi düşünmüştüm ve televizyon açıldığında, içinde hiç bir şey yoktu.
Küçükken gelinleri prenses sanardim düğünleri ise onların prenses ilan edilis töreni olarak düşünürdüm. Her büyük kız prenses oluyor ve ben küçük olduğum için olamıyorum diye hüngür hüngür ağladigimi hatırlıyorum...
ben ilkokuldayken hava olmayan her ortamda o ortamdaki şeylerin uçuştuğunu sanıyordum. Bunu deneyimlemek için bir şişenin içine bir top atıp şişedeki bütün havayı çıkarmıştım. top uçmadığında yer çekimi kavramını öğrendim 👍
Bu söyliyeceğimi büyük ihtimalle herkes yaşamıştır ama neyse. Küçükken hayvan kısırlaştırmayı onları kısıra (yemek olan) dönüştürmek zannediyordum. Annem yavru kedimizi ben okuldayken kısırlaştırmaya veterinere götürmüştü. eve gelince kedime ne olduğunu anneme sordum. "Kısırlaştırmak için veterinere verdim akaşam getiricem" dedi. Akşama kadar ağladım.
Biraz düşündüm ve bizim aile bir dizi olsaydı kesinlikle " *Deli Evi* " olurdu adı. Çünkü bu eve girdiğiniz andan itibaren kavga gürültü başlıyor. Eve adımımı atıyorum, ortanca kardeşim bacağıma yapışıyor onu yanımdan uzaklaştırmaya çalışırken annem bana kızıyor ve bağırıyor bundan korkan küçük kardeşim ağlamaya başlıyor şayet babam da evdeyse o da bağırmaya başlıyor bu sefer odama kaçıyorum kapımı kilitliyorum bu yüzden annem ve ortanca kardeşim kapıma dayanıyor annem kilitlediğim için kızarken ortanca kardeşim çekmecemde gördüğü herhangi bir şeyin peşinde oluyor, kapımı açıyorum sonra da babam baskın yaparcasına odama çat kapı giriyor babama bir kız olduğumu hatırlatıyorum ancak bu yüzden de bana kızıyor sonrasında " Bu odanın hali ne kalk topla sonra git mutfağı topla! " diyor, ben de ödevim olduğunu söyleyince söylene söylene gidiyor...
Ailem bir dizi olsaydı kesinlikle adı "Kim demiş kötüyüz diye" olurdu çünkü ailemle herhangi bir konuda birşey söylemek için yanına gitsem kim dedi derler mesela silgiler şu ülkede yapılıyormuş dediğim zaman hemen birisi kim dedi?! Diyor..
bizim aile de genelde çoğu şey tatlıya bağlanır. Tartışmalar ne kadar soğuk başlasa da, sonu gülerek biter .Herkes birbirini eksiğini bir tık tamamladığı için dizinin ismi "BİR TIK "olurdu
ben İstiklal Marşı'nın 6. kıtasında ''Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı'' kısmını hep betonlarıın altına tahtalarla tutturulmuş yerlerde fakir insanlar diye hayal ederdim.
Ben küçükken reklamları yönetebildiğimi sanıyordum. Mesela bakkala gidiyorken bir sürpriz yumurta markası görmüştüm ve ertesi gün o marka sürpriz yumurtanın reklamını dilemiştim ve karşımada çıkmıştı. Gel zaman git zaman hep bugün bu ürünün reklamı karşıma çıkacak diye diye kendi süper güçlerimin olduğunu zannetmiştim ve şeçilmiş bir insan olduğumu düşünüyordum. Tuhaf olan şey ise reklamının çıkmasını istediğim ürünlerin reklamları dilediğim güne dek hiç karşıma çıkmamış olmamaları ve diledikten 1 veya 2 gün sonra ilk defa dilediğim reklamların karşıma çıkmalarıydı.
İlkokul zamanlarında bizim evin yakınında park vardı parkın çıkışının hemen yakınında dikkat ölüm tehlikesi yazan bir elektrik kutusu vardı bende küçükken buna dokunursak ölürüm felan sanıyodum ve yerden bi tane taş alıp elektrik kutusuna atıp hemen koşturdum biyerlere sonra baktım etrafa herkes bana bakıyo (50,60kişi felan)o 50 60 kişi okuldan çıkan liselilerdi hergün hatırlarım bu anıyı.
Samanyolu'nda çıkan o dedeyi Allah sanıyordum cehennemde insanları yakıp yardım etmediği için ondan korkup bizede böyle yapacak diye sevmezdim annem ne zaman hata yapsam Allah seni cezalandıracak deyince aklıma o adam gelirdi ağlayarak özür dilerdim
Küçükken cansız mankenlerin gerçek insanlardan yapıldığını sanıyordum, hatta bazı awm lerde boş boş cansız mankenlerle konuşuyodum ve (anneme ben nezaman cansız manken olcam )diye sorduğumda büyük bir hayal kırıklığıyla gerçeği öğrendim.
küçükken bir aralar (7-8 yaşlarında) bana gözüm için merhem vermişlerdi ve akşam kullanacağımı söylemişlerdi ve ben bunu neye bağlayarak çıkartıysam akşam uyuyamayacağımı ve evdeki hayaletleri göreceğimi düşünmüştüm.. ve kullandıktan sonra anlamıştımki merhemler hayaletleri göstermez.
ben küçükken hayal gücüne sahip olunca çizgi filmlerdeki gibi kafamızdan baloncuk çıktığını ve hayal ettiğimiz şeylerin o baloncuk içinde canlandığını düşünüyordum. hatta o zamanlar aşırı kitap okumama rağmen yeteri kadar okumadığımdan hayal gücüm yok sanıyordum. o hırsla hayal gücüm gelecek diye yüzlerce kitap okudum ve hala ailem bundan zevk aldığım için okuduğumu sanıyor HAYIR SADECE HAYAL GÜCÜMÜ GETİRMEYE ÇALIŞIYORDUM KSLFJSŞFNSLFMSLFJ
aile değilde annemin hayatı net acıların çocuğu olur. Küçük yaşta ailesini kaybetme, zorla bulgaristandan göç, klişe kötü üvey anne, fakirlik açlık,evsiz kalma, aldatılma, depresyon falan neler neler gördü. Film yapılsa bundan yazar abartmış derler
Ailemiz bir dizi olsaydı bu kesinlikle the walking dead olurdu artık evde herkes zombileşip agresifleşti herkes çok yorgun işten okuldan gelince hiç kimse hiç bir şey yapamıyor
Küçükken bulutları katı sanardım. bunun nedeni ise, çizgi filmlerde hep karakterlerin bulutların üzerinde gezmesiydi. Hatta hep hayal kurardım bi gün bulutların üstünde uzanıp günlerce onun üstünde eğleneceğim zıplayıp oyunlar oynuyacağım diye güzel günlerdi...
Ölünce spectator moda geçildiğini ve kıyamet kopana kadar dünyayı izlediğimizi sanıyordum. Babaaannem ölünce cenazesini izlediğini, istediği zaman istediği yere gidip orayı izlediğini, bazen yakınlaşıp uzaklaştırdığını sanıyordum.
Yorumlara bakıyorum da, iki-üç sene öncesinden hiç bir eser kalmamış, sıradanlaşan ve sürekli birbirini tekrar eden yorumlara dönüşmüş. Gerçekten üzücü ve acı verici bir durum.
Küçükken bazı programlarda televizyonun sağ üstünde yazan canlı sözcüğünü çok yanlış anlamıştım. Sadece yukarıda canlı yazıyorsa orada gerçek insanların olduğunu, eğer canlı yazmıyorsa oradaki insanları bilgisayarla oluşturuyorlar sanıyordum.
Küçükken ilk taşınacağımız zamanlarda eşyaları arabamıza nasıl sığdıracağız diye merak ediyordum sonra kamyon ile eşyaların taşınacağını öğrenince aklımda "eşyaların olduğu kamyona biz de bineceğiz" algısı olmuştu.
küçükken ben herkesin farklı çizgi film izlediğini sanıyordum.kuzenime bir çizgi film söyledim (hatırlamıyorum)o da söylediğim çizgi filmdeki sahneleri anlatmaya başladı...hayellerim yıkkıldı lan.
Yaklaşık yedi yaşıma kadar televizyonu kırarsam dizilerdeki olayın içine girip müdahale edebilirim zannediyordum ve yedi yaşıma gireceğim gün yani doğum günümde en sevdiğim çizgi film vardı ve tam zamanında deyip televizyona yapıştım işin kötüsü televizyonumuz tüplü televizyondu, baya ağırdı ve üstüme düştü gerçeği o anda anladım bacağım ezilince, bacağımın ezilmesine değil de televizyonun içine giremedim diye ağladım.
ailemiz bir dizi veya film olsaydi psikoloji gerilim turunde olurdu ve adida 45 dakika olurdu cunku evin icindeki her hangi iki kisi en fazla 45 dakika yan yana kalabiliyor.
4:26 ben o acı gerçeği 8. sınıfta biyoloji sınavında öğrenmiştim. Soruda kalp şekli ve bunun hangi organ olduğunu soruyordu. Ben de yanımdaki kızdan kopya çekmek kağıtına baktığımda şeklin altına kalp yazdığını gördüm ve kıza “hayır kalp değil o. kalp böyle ❤️ (elimle göstermeye çalıştım) olur” dedim. sonra kız bana acı gerçeği söyledi. Şok olmuştum
ben küçükken köye gitmiştik o zamanlar bizim köyde hayvancılık (özellikle küçük baş) çok yaygındı ve her evin en az 3-4 koyunu vardı bu yüzden nereye baksanız etrafta keçi pisliği vardı ama ben bunların keçi pisliği olduğunu bilmiyordum yine dedemin evinden ailecek çıkmış amcamlara giderken babama sordum ''bu zeytinleri kim yere atıyor?'' diye. Babam cebinden ilk fotoğraf çekebilen nokialardan birini çıkardı ve beni parmağımla yeri işaret ederken çekti hala ne zaman zeytin almaya gitsek yada zeytinden konu açılsa bizimkiler bana güler.
moralim bozukken videolarını izlemek cidden cok güzel moralimi unutmamo sağlıyor saçma bi sekilde güzel hissettiriyor ama UA-cam kanalı nasıl kurulur serisini devam ettirsen sevinçten ölürüm
6:08 küçükken bir kaplumbağa bulmuştum. Ama çok küçüktü . İnternetten bakmıştım ve tuzlu su kaplumbağası gibi birşey geldi . Bende resme bakıp evet bu benim bulduğumdan demiştim. Gidip nasıl beslendiyine filan baktım. Tuzlu suya , mavi boya birazda ot taş filan atıp kaplumbağayı içine koydum. Ölmesin diye yapmıştım ama sabah geldiğimde gözünü bile açamıyordu. Daha sonra bahçeye saldım hayvanı , diger günse gözleri yenmiş , üstünde karıncalar geziyordu. Gömdüm bende, ama mezar taşı filan vardı, yaprağa sarmıştım + dua da okuduğumu hatırlarım. Travmam oldu uzun zaman
bende doğru sandığım şeyi anlatıcam ben annemle Kur-an kursuna gidiyoruz 3-4 yaşındayım 1 hafta önce dayım ölmüştü anneme sordumki ''anne benim dayım bulutlardan Allahla birlikte bizemi bakıyor'' (tövbe tövbe) dedim ve annem ve yanımdan geçen bir abi gülmemek için kendilerini zor tutuklarını fark ettim Kur-an kurusuna gittiğimizde annem beni yemek odasına çekti vede ''öyle birşe yok'' dedi ve çok üzüldüm hatta ağlamıştım anneme dedimki ''dayım bizi görmüyormu diye sordum ''annem ''bilmiyorum bende bn ölmedim ya''dedi ve konu orda kapandı 11 yaşında ne olup bittiğini anladım o gün ne zmn aklıma gelse kafa dağıtmaya çalışıyorum.
Küçükken cenneti yeşil kumaşlarla kaplı bir alan sanıyordum. Hatta yeşili hiç sevmediğim için keşke başka renk seçenekleri de olsa diye düşünüyordum. Ayrıca "Cennette her istediğin var." sözünden dolayı da istediğimiz her şeyin çekmecelerde durduğunu ve hayal ettiğimiz şeyin o çekmeceye geldiğini düşünüyordum. Kafamda hâlâ o çekmeceyi çekip istediğim şeyleri aldığım silik hayallerim var..
Rivayete göre Porçay'ın ışıkları her video biraz daha alanı kaplayacak ve sonunda porçay bize cennetten el sallayacak.
aynen kardeş
O sırada demon:hold my beer
Gaipten düşünceler...
bak sen şu işe allah allah
@Doctor Octa Octapus lan
2:50 porçay 1000 kez anlattığı anısını yine anlatıyor:
2 kere anlattı lan
yeni kısım var em azondan
Yoo biraz farklı anlatı bu sefer
Tuğkan abinin askerlik anıları gibi MZKASKKQ
Çünki o porçay deil... paralel evrenden gelmiş birisi .yüce boruyu yenerek porçayı yerine geçmiş..
küçükken yabancı dil konuşan insanların bizdeki bir kelimenin her harfine başka harf getirerek konuştuklarını sanıyordum. Hatta bir gün yabancı birisine siz ''a''ya ne diyorsunuz demiştim. Tüm alfabeyi öğrenmeyi çalışıyordum
Bende
Bende
Bazı dillerde doğru..
Doğru tespit
Diller konusunda, dünya uzerinde sadece üç dilin konusuldugunu düşünüyordum: İngilizce, Arapça ve Türkçe. İşin komik kısmı; bizim Arapça, Araplarınsa Türkçe konuştuğunu düşünüyordum. Diğer bir deyişle Türkçe'yi, Arapça zannediyordum.
O zaman random atmak aslında başka bir dilde bir cümle mi???? Hayat gerçekten çok şaşırtıcı
küçükken annem mutfak robotu aldığını söylemişti bende çok sevinip aklımda hayaller kurmuştum benimle oyun oynayacak beraber dışarıda futbol oynucaz falan diyordum eve gelen shaker ile hayallerim yıkılmıştı
hayal gücü işte
Evet ya
oha mekesu oha
@@Ekin_aep 😅
Aynisi aq
11:23 Hasss Çok İyidi Be
berenkemal
@@bosinsan4780 berenkemal Flemenkçe de ayı şablonu demekmiş
ilkokuldayken disney channel dizilerindeki oyuncuların yabancı olduklarını biliyodum ama diziyi kendi dillerinde çekip sonradan üzerine türkçesini okuduklarına ya da biz anlayalım diye türkçesini de çektiklerine inanıyodum. seslendirmesi güzel olanların da türkçesinin daha iyi olduğunu düşünüyodum (' :
benim selena gomezin turk olmadıgını anlamam sancılı bi donemdi
Arkadaşlar, bu porçay gerçek Porçay değil. Bu Porçay, başka bir paralel evrenden gelip kutsal şeritle beraber kutsal boruyu alt etti ve gerçek Porçayın yerine geçti. Üstüne yetmezmiş gibi gerçek Porçayı videoları editlemesi için kölesi yaptı. Böyle düşünmemin sebebi bazı videolarda, editlerin 3. şahıstan konuşması. Mesela 1 milyon özel videosunda 'Bu videoyu editleyen kişi olarak konuşuyorum' sahnesi. Şimdi de kutsal şerit hakkında konuşalım. Togg videosunun sonunda 'Porçay' ın kutsal şerit hakkında konuşması. Bu konuşma bizi manipüle etmek için yapılmış olduğu bariz belli ve geçenki video da kutsal boru hakkında gelen yorumlar okunurken kutsal şeritin kızarması gösteriyor ki kutsal boru ve kutsal şerit bağlantılı ve kutsal şerit, kutsal borudan pek haz etmiyor. ve geldik en önemli kısımlara. Benim teorime göre kutsal şerit, kutsal borunun 3. seviyeye geçmiş halidir. boru 3. seviyeye geçtiğinde, çok güçlendi,yozlaştı ve eski güçsüz halinden nefret etmeye başladı.Ve bu video da görüyoruz kutsak şerit daha da güçlenmiş ve daha da güölenecek Fark ettiyseniz hapishane olaylarından sonra yaşanan tımeskıpten sonra kutsal boru ortadan kayboldu ve yine bu tımeskipten sonra tüm bu garip olaylar yaşanmaya başladı. Bu da gösteriyor ki bizim bilmediğimiz zamanda yaşanmış 'Porçay' ın bizim Poraçayı devirmesi. Peki neden bu 'Porçay' başka bizim paralel evrene gelme ihtiyacı duydu? Bunun cevabı ise kutsal şeritle 'Porçay' ın kendi evrenini bozmuş olması. Nasıl bozduğu hakkında hala araştırıyorum ama bazı düşüncelerim var. Porçay porçaylığını yitirimiş olup evrenini bozmuş olabilir ama bu sadace bir düşünce. Uyan ey şanlı burdur halkı. Karşımızdaki ultrolldan daha büyük bir tehdit. Bu evren de bozulmadan uyanmalıyız.
Erkanı değil Ömeri istiyoruuz
@@erens481 ok
okumaya usendim
kardeşim çok mantılısın ama bence porçay hala aynı porçay kutsal led ışık kutsal boruyu yenip porçayın zihnine girdi ya da porçaya kendini dikte etti çünkü porçaya kutsal boru sorulduğunda porçay kutsal boruyu inkar etti fakat sanki söyledikleri ona ezberletilmiş gibiydi .(Ya da sadece odasını yeniledi etti.)
Adam haklı burdurland ordusunu geri toplamalıyız
8:47 benim de buna benzer bir yanılgım vardı:
Kuzeyde kış yaşanırken güneyde yaz yaşanıyor ya mesela, ben de ekvator çizgisinin olduğu yerde bir tarafın çöl gibi bir tarafın basbaya karla kaplı olduğunu sanardım. (Yani mevsim değişiminin ekvator çizgisinden geçer geçmez gerçekleştiğini sanardım) "Ulan öyle şey mi olur?" diyordum arada ama yine de uzun süre öyle olduğunu düşündüm.
Haha
Serinin ikinci videosunu iki sene sonra çeken koca yürekli Porçay.
5:53 ve kaplumbağa 11 -12 yıl sonra intikam için geri döner
Yine yeni yeniden en iyi serilerden
küçükken uzun yolcuklarda gördüğüm üzerinde kar tanesi olan levhalara bir hikaye uydurmuştum ve bu hikaye şöyleydi: bu trafik levhalarını insanlar çizip tek tek dikiyorlardı ve çizdikleri şeyler patronlarının istedikleri şeylerdi. ama bi tane adam patronun istediğini değil de bir kar tanesi çizmişti ve bunlardan bir sürü hazırlamıştı ancak patronu bunları görünce ona kızıp çoğusunu atmıştı ama bu işçi kalan 20-30 tanesini de bir yerlere koymuştu işte bu yüzden her yerde bundan yoktu. bence gayet tatlı bir hikaye
yani 80 yaşımda torunuma anlatırım sağol hikaye için
1. Videoyu 100 kes fln izlemiştim ikinci… mukemmel, ve porçay kendi hikayesini 2. Kez anlatıyor..
Öğretmen anısı dimi
@@tevfikaltaycicek7613 aynen
orda öğretmenin arka saçlarının arasından gözünü görmeye çalıştıklarını söylemişti
Büyüyünce herşey daha güzel olacak sanardım...
~her şeyin özeti~
Aktifliğiniz gözlerimizi kör ediyor erkan bey.
Erkan kim
@@Sefawtr erkan erkandır gerisi erkandır
2:34 lütfen hayata devam etmek için 200 mb yer açınız.
Küçükken televizyon internete bağlanırken hep "oturum açılıyor" diye bir yazı çıkıyordu ben de aklımdan politikacılar TBMM de benim internete bağlanıp bağlanmamam konusunda oturum açıp tartışıyorlar gibi bir senaryo geçiriyordum ve bu kadar ciddi bir olaya sebep olmamak için televizyonu kapatırdım.
eskicileri çoçuk kaçıran örgüt sanıyordum aşşağıda oynarken eskiciyi duyduğumuz zaman saklanarak birbirimize sarılıyorduk
küçükken bizde öyle yapiyorduk ablam bir kere heykel taklidi yapmisti , onu heykel sanıp kacirmasinlar diye
@@esmar7575 eskicilerin çocukları için kabus lan bu babanın mesleğini soruyorlar eskici diyorsun herkes babanı çocuk kaçırıcısı mafya biri sanıyor. Zamanında korkmayan yoktur ama.
Ailem bir dizi olsaydı kesinlikle ''Geniş Aile'' olurdu. Diziyi her izlediğimde ulan bunlar aynı biz derdim. Her işi batıran ama herkesin sevdiği abim, sürekli abimle gezen avare arkadaşı, eşini çok seven ayrıca sürekli abimle didişen ablam, ablama aşık dürüst devlet memuru bir enişte, bütün mahalleye abilik yapan esnaf babam, ne yaparsak yapalım arkamızda duran annem ve zeki ama sürekli salak salak işler yapan ben. Bütün karakterler ince ayrıntılara kadar birebir aynı.
Bu anlattıkların Türkiye'deki insanların yarısının aynısı sizin aileyle alakası yok yani
@@shhhhhhhhhh1045 Demek kendi ailesine benzetiyormuş
zekai agam
Yapıştırr!!!
ulvi
Küçükken yabancı insanların, bizim her söylediğimiz kelimeyi kendi içinden hızlıca Türkçeye çevirip sonra bize yine konuştuğu dilde cevap verdiğini sanardım. Hatta bu yüzden "acaba yabancılar neden bize Türkçe cevap vermiyor" diye çok düşünürdüm.
Ailem bir dizi olsa kesin "Aman duymasın" adında komedi türü olurdu herhalde. Ailede dürüst bir varlık daha yok, buna akrabalarım da dahil. Ayrıca her gün alt komşudan gülme sesleri yüzünden uyarı yiyoruz. Güzel dizi çıkardı.
bence türkçe katilleri olsun
Ay çok kıskandım 😗👿 o değilde harbi kıymetini bil 😌
En azından gülüyorsunuz :D
Öyle bi dizi var zaten
@@Kenx140 oha harbi mi? Dizilerden çok uzak bi hayatım var. Her gün yeni bir bilgi :D ŞALDŞS
Faturalar geldiğinde ailem "faturaları yatıralım" dedikleri için bi gün onlar dışardayken faturaları koltuğa yatırıp geldiklerinde "Faturalar mı Ben yatırdım onları " demiştim...
(Ne dedimi tam olarak hatırlamıyorum ama bu anlama geliyodu:)
Küçükken uçakların arkaların da bıraktıkları bulutu tren rayı sanıyordum. Bulutlar kaybolunca da tren yere düşüyor sanıp üzülüyordum. Bunu böyle bilmemın nedeni de annem telefonla konuşurken sorduğum sorulara 'evet oğlum, öyle oğlum' demesiydi. Annenize telefonla konuşurken soru sormayın.
Zehir olduğunu öğrenince gelen flashback hissi
güneşin milyar milyon yıl sonra patlayacağını öğrendikten sonra kriz geçirmiştim, ağlamıştım
Yanlışları dinlerken porcayin hafif gülmesi beni benden alıyor .d
Hocaların diye okudum...
@@pambulelaa nereyi hocaların diye okudun ln .d
Porcayin
@@pambulelaa sinav haftasindan sonra eline telefon alinca alinca oyle oluyo merak etme
@@trix._77 aynn
5:48 ekmek parası kardeşim
Hmm, küçükken "televizyonların" (o sıralar televizyonlar tüplüydü) içinde insanların ve çizgi film karakterlerinin olduğunu dusunurdum. Bir gün televizyonun içini açmamız gerekti ve o sıra hayatımın en mutlu aniydi, çünkü televizyonun içinde Doremon'u görebileceğimi düşünmüştüm ve televizyon açıldığında, içinde hiç bir şey yoktu.
6-7 yaslarindayken sesimin normal biz kizin sesine gore kalin oldugunu dusunmustum bu yuzden kendimi bi sure boyunca erkek sandim..
7:07 ben dükkanın içinden eve giriliyo sanıyodum
Öyle değilmi zaten...
Küçükken gelinleri prenses sanardim düğünleri ise onların prenses ilan edilis töreni olarak düşünürdüm. Her büyük kız prenses oluyor ve ben küçük olduğum için olamıyorum diye hüngür hüngür ağladigimi hatırlıyorum...
3:16 sanırım kardeşime bahşedilmedi içinden barbie oynayamıyor bağırıp duruyor..
Sınavda zorluk çeker
Büyük ihtimalle "sadakatsiz" olurdu... Aciklamaya gerek yok bence
Sonunda. Asırlık bekleyiş bitti.
ben ilkokuldayken hava olmayan her ortamda o ortamdaki şeylerin uçuştuğunu sanıyordum. Bunu deneyimlemek için bir şişenin içine bir top atıp şişedeki bütün havayı çıkarmıştım. top uçmadığında yer çekimi kavramını öğrendim 👍
Şişedeki tüm havayı nasıl çocuk halinle vakumladın ya..
Bu söyliyeceğimi büyük ihtimalle herkes yaşamıştır ama neyse. Küçükken hayvan kısırlaştırmayı onları kısıra (yemek olan) dönüştürmek zannediyordum. Annem yavru kedimizi ben okuldayken kısırlaştırmaya veterinere götürmüştü. eve gelince kedime ne olduğunu anneme sordum. "Kısırlaştırmak için veterinere verdim akaşam getiricem" dedi. Akşama kadar ağladım.
Biraz düşündüm ve bizim aile bir dizi olsaydı kesinlikle " *Deli Evi* " olurdu adı. Çünkü bu eve girdiğiniz andan itibaren kavga gürültü başlıyor. Eve adımımı atıyorum, ortanca kardeşim bacağıma yapışıyor onu yanımdan uzaklaştırmaya çalışırken annem bana kızıyor ve bağırıyor bundan korkan küçük kardeşim ağlamaya başlıyor şayet babam da evdeyse o da bağırmaya başlıyor bu sefer odama kaçıyorum kapımı kilitliyorum bu yüzden annem ve ortanca kardeşim kapıma dayanıyor annem kilitlediğim için kızarken ortanca kardeşim çekmecemde gördüğü herhangi bir şeyin peşinde oluyor, kapımı açıyorum sonra da babam baskın yaparcasına odama çat kapı giriyor babama bir kız olduğumu hatırlatıyorum ancak bu yüzden de bana kızıyor sonrasında " Bu odanın hali ne kalk topla sonra git mutfağı topla! " diyor, ben de ödevim olduğunu söyleyince söylene söylene gidiyor...
Ailem bir dizi olsaydı kesinlikle adı "Kim demiş kötüyüz diye" olurdu çünkü ailemle herhangi bir konuda birşey söylemek için yanına gitsem kim dedi derler mesela silgiler şu ülkede yapılıyormuş dediğim zaman hemen birisi kim dedi?! Diyor..
bizim aile de genelde çoğu şey tatlıya bağlanır. Tartışmalar ne kadar soğuk başlasa da, sonu gülerek biter .Herkes birbirini eksiğini bir tık tamamladığı için dizinin ismi "BİR TIK "olurdu
Bizde millet birbirini triggerliyor
ben İstiklal Marşı'nın 6. kıtasında ''Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı'' kısmını hep betonlarıın altına tahtalarla tutturulmuş yerlerde fakir insanlar diye hayal ederdim.
Ben küçükken reklamları yönetebildiğimi sanıyordum. Mesela bakkala gidiyorken bir sürpriz yumurta markası görmüştüm ve ertesi gün o marka sürpriz yumurtanın reklamını dilemiştim ve karşımada çıkmıştı. Gel zaman git zaman hep bugün bu ürünün reklamı karşıma çıkacak diye diye kendi süper güçlerimin olduğunu zannetmiştim ve şeçilmiş bir insan olduğumu düşünüyordum. Tuhaf olan şey ise reklamının çıkmasını istediğim ürünlerin reklamları dilediğim güne dek hiç karşıma çıkmamış olmamaları ve diledikten 1 veya 2 gün sonra ilk defa dilediğim reklamların karşıma çıkmalarıydı.
12:16 ben de Yozgat Sorgun'luyum
İlkokul zamanlarında bizim evin yakınında park vardı parkın çıkışının hemen yakınında dikkat ölüm tehlikesi yazan bir elektrik kutusu vardı bende küçükken buna dokunursak ölürüm felan sanıyodum ve yerden bi tane taş alıp elektrik kutusuna atıp hemen koşturdum biyerlere sonra baktım etrafa herkes bana bakıyo (50,60kişi felan)o 50 60 kişi okuldan çıkan liselilerdi hergün hatırlarım bu anıyı.
Samanyolu'nda çıkan o dedeyi Allah sanıyordum cehennemde insanları yakıp yardım etmediği için ondan korkup bizede böyle yapacak diye sevmezdim annem ne zaman hata yapsam Allah seni cezalandıracak deyince aklıma o adam gelirdi ağlayarak özür dilerdim
Ailem dizi olsaydı akasya durağı forever ama sadece usman aganın ev sahneleri balta falan
Bizim aile dizi olsa 4K olurdu dört kişi ve onların soyadının baş harfi, tüm ekranlarda 4k desteği olan bir belgesel olurdu cidden
12:03 Türk değilmiymiş nası ya
çocukken uyuduğumda 2 evrenin olduğunu birinin sadece gece diğerinin sadece gündüz olduğunu ve uyuduğumda o evrenlere gidip geldiğimi sanıyordum☠️
13:25 de ki itirafı bende şimdi öğrendim
Bitti diye üzülmeyin, yaşandı diye sevinin!
~Erkang
S-sanırım artık üçüncü gözüm açıldı...
@@animasyoncubase WĞSKWPSLEĞSLEPSĞEKDPEĞE
@@animasyoncubase riquell çalmaya başlıyor*
Küçükken cansız mankenlerin gerçek insanlardan yapıldığını sanıyordum, hatta bazı awm lerde boş boş cansız mankenlerle konuşuyodum ve (anneme ben nezaman cansız manken olcam )diye sorduğumda büyük bir hayal kırıklığıyla gerçeği öğrendim.
küçükken bir aralar (7-8 yaşlarında) bana gözüm için merhem vermişlerdi ve akşam kullanacağımı söylemişlerdi
ve ben bunu neye bağlayarak çıkartıysam akşam uyuyamayacağımı ve evdeki hayaletleri göreceğimi düşünmüştüm..
ve kullandıktan sonra anlamıştımki merhemler hayaletleri göstermez.
ben küçükken hayal gücüne sahip olunca çizgi filmlerdeki gibi kafamızdan baloncuk çıktığını ve hayal ettiğimiz şeylerin o baloncuk içinde canlandığını düşünüyordum. hatta o zamanlar aşırı kitap okumama rağmen yeteri kadar okumadığımdan hayal gücüm yok sanıyordum. o hırsla hayal gücüm gelecek diye yüzlerce kitap okudum ve hala ailem bundan zevk aldığım için okuduğumu sanıyor HAYIR SADECE HAYAL GÜCÜMÜ GETİRMEYE ÇALIŞIYORDUM KSLFJSŞFNSLFMSLFJ
Djdjdjjdjf doğrusu ben de düşündüm bunu djdjdjdkdj
Saçma da olsa okumak için güzel motivasyon aslında. Keşke bende de olsaydı. Çabuk sıkıldığımdan çizgi roman bile okuyamazdım...
ailemiz bir dizi yada film olsaydı bence "direnmek" olurdu zor zamanlar geçirdik bence kimse pes etmemeli
Küçükken bizi bir insanın oynattığını ve kendimizi kukla sanardım uyuyunca da bizi oynatanlar gitti sanardım
aile değilde annemin hayatı net acıların çocuğu olur. Küçük yaşta ailesini kaybetme, zorla bulgaristandan göç, klişe kötü üvey anne, fakirlik açlık,evsiz kalma, aldatılma, depresyon falan neler neler gördü. Film yapılsa bundan yazar abartmış derler
Ne zaman bildirim gelse günüm güzelleşiyor hocam devam
Ailemiz bir dizi olsaydı bu kesinlikle the walking dead olurdu artık evde herkes zombileşip agresifleşti herkes çok yorgun işten okuldan gelince hiç kimse hiç bir şey yapamıyor
Küçükken bulutları katı sanardım. bunun nedeni ise, çizgi filmlerde hep karakterlerin bulutların üzerinde gezmesiydi. Hatta hep hayal kurardım bi gün bulutların üstünde uzanıp günlerce onun üstünde eğleneceğim zıplayıp oyunlar oynuyacağım diye
güzel günlerdi...
Bende bulutları katı sanardim ama ben daha çok ya bulutlar bir anda ustumuze düşerse ve bizde ölürsek diye oturup ağlıyordum
9:17 tam aynısını düşünüyordum
6:50 porcayin videosuna da ciktim...gorev tamamlandi asker artik olebilirim O7
O7
Ben ekmeğin kutsal olduğu için yiyenleri ateist sanardım
6:10 ummm porcay, deniz kaplumbaglari 45 dakika su altinda durabiliyo, normal kaplumbaglar ise 1-2 dakika....
Shhh
Ölünce spectator moda geçildiğini ve kıyamet kopana kadar dünyayı izlediğimizi sanıyordum. Babaaannem ölünce cenazesini izlediğini, istediği zaman istediği yere gidip orayı izlediğini, bazen yakınlaşıp uzaklaştırdığını sanıyordum.
Belki gerçekten öyledir abi bilmiyoruz ki.
eskiden sağ veya sol tarafa gidilmez tabelasını simit yemek yasaktır tabelası olarak düşünüyordum
Küçükken büyüdüğümde herşeyin daha iyi olacağını düşünürdüm...Şu an küçüklüğümü özlüyorum.
30 fps son videolarda göze çok batmaya başladı ya
Yorumlara bakıyorum da, iki-üç sene öncesinden hiç bir eser kalmamış, sıradanlaşan ve sürekli birbirini tekrar eden yorumlara dönüşmüş. Gerçekten üzücü ve acı verici bir durum.
Aci cekiyorum agahgauagausga
Küçükken bazı programlarda televizyonun sağ üstünde yazan canlı sözcüğünü çok yanlış anlamıştım. Sadece yukarıda canlı yazıyorsa orada gerçek insanların olduğunu, eğer canlı yazmıyorsa oradaki insanları bilgisayarla oluşturuyorlar sanıyordum.
ailem bir dizi olsaydi adi kesinlikle "american horror story" olurdu. evde herkesin bir ofke kontrol sorunu ve dayak fantezileri var.
dayak fantezileri... kulağa o kadar da kötü gelmiyo-
isim yorum uyumu...
Senin adına üzüldüm, umarım sana bunu yapanlar cezalarını çeker
Küçükken ilk taşınacağımız zamanlarda eşyaları arabamıza nasıl sığdıracağız diye merak ediyordum sonra kamyon ile eşyaların taşınacağını öğrenince aklımda "eşyaların olduğu kamyona biz de bineceğiz" algısı olmuştu.
küçükken ben herkesin farklı çizgi film izlediğini sanıyordum.kuzenime bir çizgi film söyledim (hatırlamıyorum)o da söylediğim çizgi filmdeki sahneleri anlatmaya başladı...hayellerim yıkkıldı lan.
Yaklaşık yedi yaşıma kadar televizyonu kırarsam dizilerdeki olayın içine girip müdahale edebilirim zannediyordum ve yedi yaşıma gireceğim gün yani doğum günümde en sevdiğim çizgi film vardı ve tam zamanında deyip televizyona yapıştım işin kötüsü televizyonumuz tüplü televizyondu, baya ağırdı ve üstüme düştü gerçeği o anda anladım bacağım ezilince, bacağımın ezilmesine değil de televizyonun içine giremedim diye ağladım.
ailemiz bir dizi veya film olsaydi psikoloji gerilim turunde olurdu ve adida 45 dakika olurdu cunku evin icindeki her hangi iki kisi en fazla 45 dakika yan yana kalabiliyor.
4:26 ben o acı gerçeği 8. sınıfta biyoloji sınavında öğrenmiştim. Soruda kalp şekli ve bunun hangi organ olduğunu soruyordu. Ben de yanımdaki kızdan kopya çekmek kağıtına baktığımda şeklin altına kalp yazdığını gördüm ve kıza “hayır kalp değil o. kalp böyle ❤️ (elimle göstermeye çalıştım) olur” dedim. sonra kız bana acı gerçeği söyledi. Şok olmuştum
Hayat logosundaki insan figürünü Allah sanıyordum
ben küçükken köye gitmiştik o zamanlar bizim köyde hayvancılık (özellikle küçük baş) çok yaygındı ve her evin en az 3-4 koyunu vardı bu yüzden nereye baksanız etrafta keçi pisliği vardı ama ben bunların keçi pisliği olduğunu bilmiyordum yine dedemin evinden ailecek çıkmış amcamlara giderken babama sordum ''bu zeytinleri kim yere atıyor?'' diye. Babam cebinden ilk fotoğraf çekebilen nokialardan birini çıkardı ve beni parmağımla yeri işaret ederken çekti hala ne zaman zeytin almaya gitsek yada zeytinden konu açılsa bizimkiler bana güler.
moralim bozukken videolarını izlemek cidden cok güzel moralimi unutmamo sağlıyor saçma bi sekilde güzel hissettiriyor ama UA-cam kanalı nasıl kurulur serisini devam ettirsen sevinçten ölürüm
bizim hayat o kadar sıkıcı ki dizi yapmaya kimse tenezzül bile etmezdi
Çerçeveli fotoraflardakileri hareketsiz insan sanıyordum, bir tanesi kırılınca gerçeği öğrendim...
6:08 küçükken bir kaplumbağa bulmuştum. Ama çok küçüktü . İnternetten bakmıştım ve tuzlu su kaplumbağası gibi birşey geldi . Bende resme bakıp evet bu benim bulduğumdan demiştim. Gidip nasıl beslendiyine filan baktım. Tuzlu suya , mavi boya birazda ot taş filan atıp kaplumbağayı içine koydum. Ölmesin diye yapmıştım ama sabah geldiğimde gözünü bile açamıyordu. Daha sonra bahçeye saldım hayvanı , diger günse gözleri yenmiş , üstünde karıncalar geziyordu. Gömdüm bende, ama mezar taşı filan vardı, yaprağa sarmıştım + dua da okuduğumu hatırlarım. Travmam oldu uzun zaman
0:50 Ölmeden Bilemeyiz xd
2:26 aslında doğru,ortalama insan beyni 2.5 pb lık bir hafızaya sahip buda facebook daki tüm fotoğraflarla eşdeğer.
2.5 pb = 2 500 000 gb
Doğduğun ev kaderindir
6:13 adamın hayatını kurtardın artık daha mutlu teşekkürler porçay 👍
küçükken eşyaları ölü insanlardan yaptıklarına inanıyordum ve bu gerçekten ürkütücüydü
günümü güzelleştiren tek şeysin
Ailem bir dizi olsaydı adı kesinlikle "geçinemeyenler" olurdu evdeki kimse kimseyle anlaşamıyor amk
@@nordesamk sen sormadın ama porçay sordu
@@nordesamk sence senin sorup sormaman ne kadar umurumda
🚬
geçinemeyenler evet ama oyle değil maddi anlamda geçinemeyenler knk
@@kidlaroii o da var xksknxpsjxoshxksjxj
12:11 GÜLMEKTEN NEFES ALAMIYORUM
Ailem bir dizi olsaydı bence "Papağanlar Sohbeti" adında belgesel olurdu sanırım çünkü hep birbirimizi tekrar ediyoruz
Bizimki net “arka bacilar”
Porcay video da stopmotion gibi hareket ettiğini düşünen tek kişi ben miyim?
9:17 ...öyle değil mi zaten? Lütfen bu yaşıma kadar kandırılmış olmiyim
Annem kürt ve 10 yaşına kadar Kazakistan'dan geldiğini ben büyüdüğümde oraya taşınacağamızı sanıyodum
6:43 agam videoya cikmis
bende biz ingilizce öğreniyorsak diğerleride türkçe öğreniyor sanıyordum
bende doğru sandığım şeyi anlatıcam ben annemle Kur-an kursuna gidiyoruz 3-4 yaşındayım 1 hafta önce dayım ölmüştü anneme sordumki ''anne benim dayım bulutlardan Allahla birlikte bizemi bakıyor'' (tövbe tövbe) dedim ve annem ve yanımdan geçen bir abi gülmemek için kendilerini zor tutuklarını fark ettim Kur-an kurusuna gittiğimizde annem beni yemek odasına çekti vede ''öyle birşe yok'' dedi ve çok üzüldüm hatta ağlamıştım anneme dedimki ''dayım bizi görmüyormu diye sordum ''annem ''bilmiyorum bende bn ölmedim ya''dedi ve konu orda kapandı 11 yaşında ne olup bittiğini anladım o gün ne zmn aklıma gelse kafa dağıtmaya çalışıyorum.
14:10 bu doğru! 🇬🇷🏊♀️
Küçükken cenneti yeşil kumaşlarla kaplı bir alan sanıyordum. Hatta yeşili hiç sevmediğim için keşke başka renk seçenekleri de olsa diye düşünüyordum. Ayrıca "Cennette her istediğin var." sözünden dolayı da istediğimiz her şeyin çekmecelerde durduğunu ve hayal ettiğimiz şeyin o çekmeceye geldiğini düşünüyordum. Kafamda hâlâ o çekmeceyi çekip istediğim şeyleri aldığım silik hayallerim var..
Cennete her isstediğin oluyorsa her istediğini sana veren bir çekmecede olabilir
Bu seriyi hepimiz özlemiştik
seri değildi ki :D
@@xidd Artık öyl-
gerçekten
Başkaları adına konuşmayın aetk
Küçükken terörist ve turist kelimelerini karıştırıyodum biri turistlere iyi davranın, misafirperver olun dediklerinde sinirleniyodum.
Çocuğunun psikolojisini nasıl bozabilirsin adlı belgesel olurdu