Dr. Brown’ın tespitlerine katılmıyorum. İlk tespit şu olmalı: Sözcüğün, özellikle ismin bir cinsiyeti olması ile o sözcüğün bir cinsiyeti çağrıştırması başkadır. Hemşire, temizlikçi gibi sözcükler gramer olarak dişi değildir. Bunlar sadece algı ile ilgilidir. Tıpkı polis sözcüğünün erkeği gösterdiğine dair algı gibi. Mesela çalıştığım yerde birçok kadın müdür olmasına rağmen, iş için gelenler genellikle “müdür beyin odası nerede?” diye sorar. Bu dildeki cinsiyet kategorisi ile ilgili değildir. Meşhur bir soru vardır. Polis otomobili durdurur şoföre arkadaki çocuğun kim olduğunu sorar. Şoför de “o benim oğlum ama ben onun babası değilim” der. Cevap ne? Aslında şoför çocuğun annesidir. Soru şoförün erkek olacağı yolundaki algıyı kullanıyor. İş yerinde iki arkadaştık (diğeri Emel)… Dışarıda konuşan iki kişinin sesini duyuyorum: - Ben hakim beyi görmeye geldim. - Ben de hakim beyi görmeye geldim. Sen hangisini göreceksin? Kadın olan hakim beyi mi, erkek olan hakim beyi mi? Bunlar Türkçedeki cinsiyetle ilgili değildir, Türk insanındaki algı ile ilgilidir. Hemşire, müdire gibi sözcükler zaten Türkçe değil, cinsiyet ayrımını benimsemiş bir dil olan Arapça’dan alınmış ve dişilik (müennes) eki getirilmiş sözcükler. Türkçe olmayan sözcükleri örnek vererek Türk dili gramerinde gizli cinsiyet kategorisi içerdiğini söyleyemeyiz. Zira bu sözcükler Anadolu ve kısmen Azerbaycan’da kullanılıyor. Eğer Kazak, Sakha, Yakut Türkçelerinde de bu varsa -belki- kabul edilebilir. Koca bir dilin sadece iki şivesinde, o da başka bir dilden geçmiş sözcükler, bütün Türkçede cinsiyet kategorisi olduğu anlamına gelmez. Erzurum’u erkek, İzmir’i dişi kabul etmemiz de algı ile ilgilidir. Erzurum’da gür bıyıklı, çok çay içen Dadaşlar, İzmir’de deniz kokan kızlar ve kız kokan deniz; hem kız hem deniz kokan sokaklar fikri bizde birer algı oluşturmuştur, hepsi bu. Oysa cinsiyet içeren dillerde algının yeri çok geri plandadır. Köşeli, kalın ve hatta üzerinde erkeksi semboller olsa da Alman kapıyı dişi sayıyor; Erzurum’u erkek algılayan Türk bilinçaltı salt kapıyı nasıl algılar? Hatta Alman çok büyük kapıya “das Tor” diyor. Ya da yuvarlak, kıvrımlı bacakları da olsa bir masayı Alman erkek sayıyor ve bunu yaparken algıya dayanmıyor; peki Türk salt masayı nasıl algılar? Türk dilinde cinsiyet yoktur. Çünkü toplumsal yapı bozulmadan önce Türk kültüründe de kadın erkek ayrımı yoktu… Geçenlerde okuduğum bir makalede Oxford Üniversitesi çıkışlı bir eğilimden söz ediliyor: Artık üçüncü tekil şahıs için he ve she yerine “ze” denmesi gündemdeymiş. Hatta cinsiyetten arındırmak gerektiğinde Sheakspeare’in de “they” zamirini kullandığına değinilmiş. “Th” ikilisinin peltek bir s gibi okunduğu İngilizcede he/she/they => ze ortak noktasında buluşulabilir. Bazı hayvanların dişisine, erkeğine farklı isimler verilmesi (kısrak ve beygir; boğa ve inek) gibi cinsiyet kökenli değil, fonksiyoneldir. Toplum bir alanda ne kadar çok bulunuyorsa o alanda o kadar çok kelime üretir. Türklerin at ve tarım ağırlıklı yaşama biçiminde bu hayvanların (genel ad: at ve sığır) sadece dişisine ve erkeğine değil, yavrusuna (tay, buzağı), bir yaşındaki haline (dana, tosun, düve), kısırlaştırılmışına (öküz), hatta azıtılmışına (yılkı) ayrı isimler verilmesi cinsiyeti değil fonksiyonelliği gösterir.
Cehalet demissin guldum, ama bana daha cok, bakış açılarina gore türklerin konuştuğu dil in cinsiyetsiz olmasına kendilerine yediremiyorlar, üstün ırk olduklarını düşündükleri için , dilin cinsiyetsiz olmasıda kendi bakis acilarina gore bir ustunluk gostergesi.( bu kisimda tartisilir ayrica) ( not: bilinen bilinmeyen insanlik tarihinde son 200 yıl daki dünya uzerinde ki baskin guc olduklari icin galiba , )
Cinsiyet ayrımı olmaması dilin öğrenimini ve kullanımını kolaylaştırıyor bana göre bu anlamda Türkçenin cinsiyet çekimli dillere nazaran daha kolay öğrenileceğini düşünüyorum. Cinsiyet eğilimi konusunda ise Türkçenin İslamiyet sonrası Arapça etkisinde kalmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Sizin de dediğiniz gibi Arapça cinsiyet ayrımı olan bir dil. Tabii yaşam tarzı da dilin gelişimini etkiliyor. Çok güzel bilgiler paylaşmışsınız. Teşekkür ederiz. Türk dili alanında olduğum ve Caner Kerimoğlu'nun çalışmalarını da takip ettiğim için beni mutlu etti bu paylaşım.
Türkler birkaç bin yıl önce ana erkil bir toplumdu ancak Hunlar ve onlardan biraz önceki dönemde ata erkil olduk. Hatta ilk şaman kadın olduğu için ve genelde şamanlar kadın olduğu için erkek şamanlar da kadın kıyafeti giyerdi.
@@enginbozkaya2 Əsənlik. Gününüz aydın olsun. Məncə bunun nədəni, Hun xaqanlığı qurulduqdan sonra başqa etnik qrupları öz toplumuna qatmağa başladı və konfederal bir xaqanlığa çevrildi. Bura qoşulan indo-irani toplumların təsiri ilə ana xaqanlığından - ata xaqanlığa çevrilişə yol açdı.
Ben 'adam' kelimesini sık kullanan birisiyim ve cinsiyetsiz kullanıyorum. Kaçalın'a bu noktada katılıyorum ve beni cinsiyetçi algıladıkları zaman tepki gösteriyorum. Bence bu kelimeyi cinsiyetçi düşünmek cinsiyetçiliktir. Zaman içerisinde eril kullanımla özleştirilmiş olması bana yanlış geliyor ve ben adam kelimesini cinsiyet ayırmadan kullanmaya devam ediyorum.
@@meteaytacoglu9103 Adam,Adem'den türetildiği için insan anlamında.Zamane cahilleri bilmedikleri için bilim adamı yerine bilim insanı talep etmeye başladılar
Gramatik cinsiyet ayrımı olan dillerde bu artikeller çoğunlukla rastgeledir(arbitrary) zaten. Bazen dişil bir anlamı olan bir kelime eril artikel alabiliyor, ya da tam tersi. Mesela almancada madchen, kız çocuk demek olsa da das artikeli alır. Bunun gibi pek çok örnek var. Yani arkasında pek bir mantık yok tamamen gramatiktir. Türkçedeki mesleklerle ilgili bahsettiğiniz çağrışımlar daha çok sosyolojik. En sonda verdiğiniz kelimelerin zihnimizde oluşturduğu çağrışımlar ise tamamen algısal. Yani aslında birbirinden çok ayrı şeylerden bahsetmişsiniz bence. Biri gramatik/morfolojik bir olguyken, diğeri çağrışımlar ve dünyayı algılayış biçimimizle ilintili.
çok doğru katılıyorum size . bazı mesleklerin bize kadını veya erkeği çağrıştırması tamamen zamnında o meslekleri kadınların veya erkelerin yapmış olmasındandır. bu da o dilin cinsiyetçi bir dil olduğunu göstermez. cinsiyetçi olabilmesi için dil bilgisi açısından da bariz bir şekilde görmek gerekir.
Buna isimler de dahil edilebilir. Örneğin "alev" ismi bir kız çocuk için kullanılırken, "ateş" ise erkek çocuk için düşünülür. Halbuki ikisi de temelde aynı şeyi belirtir ve cinsiyeti yoktur. Tamamen toplumun bir zaman zarfı içinde bir kelimeyi belirli bir cinsiyete yoneltmesi ile aynıdır. Pembe ve mavi renklerin bebek kıyafetlerinde kullanılmasına benziyor.
Dil = Düşünce. Dil farklılıklarının toplumların düşünme biçimlerini nasıl etkilediklerine dair vidyolar da gelebilir sizden. Çünkü gerçekten çok güzel araştırmalar ve aktarımlar yapıyorsunuz. Örneğin Türkçe'de neredeyse hiç dilbilgisel istisna yok. Bu yüzden kuralları öğrendikten sonra dilediğimiz gibi kullanabiliyoruz. Ama hemen hemen tüm yabancı dillerde bir sürü istisna olduğundan "ezberlemek" zorunlu. Bu bakımdan bakılınca Türkçe düşünen insanların herhangi bir işin mantığını kavrayıp anında atılım yapması diğer tüm milletlere göre çok daha olası. Diğerleri ise her şeyi enine boyuna kavrayıp öyle atılım yapmayı beklerken biz daha pratik bir görünüm sergiliyoruz. Bunun dışında düşünceleri "ilişkilendirme" de bizde çok daha kolay. Çünkü bir kökü alıp "eklerle" onun etrafında dilediğimiz gibi sözcük türetebiliyoruz. Yabancı dillerde ise kökle alakasız yeni sözcükler bulunmak ve ezberlenmek zorunda. Örneğin; "Yay" kökü hem savaşta kullanılan yayı (bow), hem de yay-mak (spread) eyleminin kökünü tanımlıyor. (Aynı zamanda bu ikisi de ilişkili). Buradan yola çıkarak yayla (plateau), yayın (broadcast), yaygın (common), yaya (pedestrian), yay (erken Anadolu Türkçesinde "yaz" mevsimi), yaylım ve daha nicesi. "At" kökünü ele alırsak. Yine isim ile eylem ilişkili. At (horse) sizi alır başka bir yere "Atar" (throw). Atılım (leap), atılgan (agressive, bold), atik (agile), atak (attack), atmaca (sparrowhawk) ve yine bunların çeşitli eklerle farklı formlara bürünmüş hâlleri.
İngilizce'de de aynı kökten birçok kelime mevcuttur. ject kökünden "abject, adjective, conjecture, deject, eject, inject, interject, object, objection, objective, project, projectile, reject, subject, trajectory" vesaire sürüyle kelime türetilmiştir. Şimdi bu kelimelerin Türkçedeki karşılıklarına baksak köklerinin birbiriyle alakasız olduklarını görürüz ama bu demek değildir ki Türkçede bütün kelimeler böyle birbirlerinden bağımsızlardır.
Dil esittir dusunce olamaz. Birisi cogu zaman ezbere yapilan seydir, konusurken cokca dusunmenize bile gerek yok. Sacmalayan bircok insan gorursunuz. Ancak dusunmek baska seydir. Elma ile armudu karistirmayalim.
uzun zamandır video gelmemişti hocam, özlemişiz. ben bir dil öğretmeni olarak dilin kesinlikle kültürden bağımsız değerlendirilemeyeceğini savunuyorum. Türkçe'de bir mesleği ifade eden "hemşire" kelimesinin aynı zamanda kız kardeş anlamına gelmesi ya da İngilizce'deki "nurse" kelimesinin aynı zamanda "emzirmek, bebekle ilgilenmek" anlamına gelmesi tamamen kültürel bir yansımadır. Bu arada söylemler tabi ki önemli ama cinsiyetçilik sadece dilde ya da söylemde olan bir sorun olmadığı için daha faydacı yaklaşıp olaylara ve davranışlara müdahale etmenin bu sorunu çözmek için daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Bu kıymetli içerik için teşekkürler hocam. İlgili kelimelerin dişil eril kategorilere ait olarak atanması dilbilimsel olmaktan ziyade sosyolojik temelli gibi geliyor. Örneğin meslek gruplarında daha çok erkeklerin yaptığı meslekler eril olarak sınıflandırılmış.misafir in dişil olması özel alan kamusal alan ayrımının cinsiyeti ve misafirin özel alanda ağırlaşması ile alakalı olabilir.
Şehrin özelliğine göre eril ve dişil çağrışımlar yapıyor. Tutucu ve ataerkil bir şehir olduğu için. Ancak Erzurum'u da Afganistan veya Pakistan'da bir şehir ile kıyaslarsanız o zaman belki Erzurum dişil konumuna geçecektir :)
Hanımefendi bu cideo için teşekkür ederim. Ben de Fransa'da yaşadım. Fransızca'da ve Arapça'da da biliyorsunuz, bütün canlı ve cansızlar eril ve dişil diye ayırılır. Franszıca'da öyle bir yazı yazıyorsunuz ki ifadeleriniz net ve kimden veya neyden bahsettiğinizi gayet iyi biliyorsunuz, kaçacak tarafımız yok. Türkçe'de öyle bir yazı yazıyoruz ki maalesef sündürdükçe sündürülebiliyor.
Merhaba. Buna biraz tarihsel süreçten bakmak gerekiyor, en nihayetinde dillerin doğuşu da tarihsel dönemi içindeki zamana ve mekana bağlıdır elbette. Türkçe yaygın görüşe göre altay dil ailesi içerisinde sınıflandırılıyor. Bu dil ailesinin diğer üyeleri(akraba dillerimiz): moğolca, mançuca, japonca ve korecedir. Bütün bu dillerin ortak özellikleri sondan eklemeli olmaları ve gramatik cinsiyetin olmaması ya da nispeten çok çok az ve etkisiz olması. Bunu da şöyle açıklayabiliriz. Altay dil ailesi diye adlandırmamızın sebebi tüm bu bahsettiğim dillerin doğduğu mekanın (teorik olarak) altay dağlarının güney etekleri olması. Türki halklar da uzun zamandan beri orta asya gibi bozkır bölgelerinde yaşadılar. Atalarımızın yaşam şekline bakarsak avcı toplayıcı ve göçebe kültüre sahiptik. Göçebe kültüre sahip bozkırlı bir halkta cinsiyet ayrımı olmamak zorunda çünki sosyal hayatta bir iş bölümı var ve en önemlisi savaşçılıkta da birlikte savaşıyorlar. Nitekim cinsiyet dediğimiz sözcük bile arapça cins(türkçesi tür) ve arapça yapım eki -iyyet(-lık / -lik) ile oluşturulmhş ve dilimize geçmiştir. Islam öncesi dönemde atalarınız cinsiyet sözcüğüne benzer bir sözcük kullanmışlar mı o da belirsiz. Zaten böyle sosyal bir düzende yani ayrımın (zaruri olarak) olmadığı bir sosyokültürel ortamda bu dile de yansımış olmalı. Videoda saydığınız sözcüklerin çoğu ise türkçe kökenli değil ve bunlara bakarak türkçede gramatik cinsiyet aranmaması gerektiğine kaniyim
6:00 Hemşire, polis, memur, tezgahtar, işportacı, misafir sözcüklerinin hiç biri Türkçe değil. Sadece temizlikçi sözcüğü Türkçe. Bu sözcüklere göre Türkçe'nin cinsiyet yaklaşımı değerlendirilemez. Bu ancak bu sözcüklerin dilde kullanıldığı belirli bir dönemdeki Türkiye Türklerinin sosyal algısını belirler.
Aslında dilimizde meramımızı anlatmak için güzel ayrıntılar var. Mesela ilk aklıma gelen ''güzel ve yakışıklı''kişinin hangi cinsiyet kategorisine ait olduğunu çok naif bir şekilde işaret edebiliyoruz
Popüler kültürden bir örnek vermek istiyorum: Star Wars episode 6da kumandan Vader’a “I need more men” diyor. Yani “adam” kelimesini “insan” anlamında kullanmak sadece Türkçeye mahsus bir şey değil.
Teşekkürler. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Türkçe'nin cinsiyetsiz bir dil oluşuna bayılıyorum. Arapça öğrenirken zorlanmamıştım. Ancak, örneğin, bir grup içinde 1 erkek bile olsa o gruba hitap ederken erkeğe göre cümle kurulması benim kültürel bakış açıma göre çok tuhaf gelmişti. Burada hem somut hem de soyut iç.içe. Yani somut durum soyut grameri etkiliyor. Dil mantığı ve kültürel şablon meselesi devreye giriyor. Almanca öğrenirken artikellerden keyif almıştım. Ama o dilde de temel eril iken, kadın için ek geliyor. Artz : erkek doktor, artztin: kadın doktor. Muhtemelen toplumda eskiden mesleki olarak etkin olmayla ilgili. Neyseki bizde öyle bir durum yok. Ama medya ve günlük dilde cinsiyetçilik yerini zarafetten kabalığa bırakmış görünüyor. 60'larda çekilen bir Türk filmi izlediğimde farklı, 80'lerden sonra çekilenlerde farklı. Bugün ise kaba saba bir cinsiyetçilik var. En hafifinden, medyadan bir örnekle bitireyim: "Yapılan baskında ikisi kadın on kişi ele geçirildi." Bu tip cümleler beni hasta ediyor. Evet dilimiz güzel.
Biz samsun havzada "eme" kelimesini babanın kız kardeşi yerine kullanıyoruz., "eke" kelimesi karakter olarak olgun kadın anlamında kullanıyoruz, "eci" kelimesi de abla anlamında kullanıyıruz.
Türkçeyi irdelerken bile ana dilinizi katagorilere bolerken başlıkları yabancı kelimelerden tercih ediyorsun. Naçizane fikrim dilimizin anlatımında Türkçe kelimeleri karsilastiriken ana başlıkları kadın, erkek ve nesle olarak veya erki, dişi , gibi kullanmak daha doğru bir yaklaşım olur dilimiz açısından diye düşünüyorum. Yanı başında hayvanların cinsiyetini belirleyen ve insanlarla aynı zamirleri. Dışında cinsiyetini belirleyen kelimeler var olduğunu eminim sizde biliyorsunuz dur. Güzel bir video olmuş emeğinize sağlık.
Bu konu benim de aklımda dolanıp duruyordu. Bu Konu hakkında düşünen başkalarını da olduğunu görünce sevindim açıkçası. Şöyle ki ''Erzurum'' kelimesinin ,biraz saçma gelebilir ancak, bana ''erkek'' kelimesini çağrıştırmasının sebebi tamamen ilk iki harfinin aynı olmasından kaynaklı gibi geldi. ''İzmir'' kelimesi da bana aslında tarafsız olduğunu düşündürdü ama hemen sonra ''İzmir'in kızları güzel.'' cümlesi kafamda döndü ve birdenbire İzmir gözüme tamamen dişil demesem de dişil olmaya daha yatkın göründü . Ama bu iki kelimenin de, öyle çağrışım yapmasının sebebi olduğunu düşündüğüm şeyi söyleyebiliyorum ''sebebi kesinlikle budur'' diyemiyorum. Bir de bazı meslekler dilimize diğer dillerden geçtiği için dişi veya erkek için ayrımı olabiliyor dediğiniz gibi. Ancak mesela çoğu kişi ''Müdür Hanım'' der. Hatta bazı kişiler buna sinirlenir ''Öğrenemediniz 'Müdüre Hanım' demeyi.'' diye sitem eder. Genellikle ''Müdür Hanım'' diyen kişilerde ise hep halktan gibi ,yani mesleğinden veya yaptığı işten kaynaklı kendisinin bilgisiz olduğunu düşünen, bir insan duruşu olduğunu görmüştüm. (Umarım doğru anlatabilmişimdir ''halktan'' derken demek istediğimi. .) Yani demem o ki bazen de dilimize geçen mesleğin cinsiyeti olmasına rağmen insanlar bunu göz ardı ediyor veya farkına bile varmıyorlar. Dilbilgisinde olmayı geçtim konuşurken bile mesleğin cinsiyeti akla ilk gelen şey olmuyor. Hatta onu da geçtim akıllarının ucundan bile geçmiyor ''genel'' olarak ''halkın'' tutumuna bakılırsa. Mesela ''Polis'' deyince benim aklıma ilk gelen şeylerden biri ''cinsiyet'' değil ''trafik'' oluyor. Doktor deyince ''sağlık'' , ''Hemşire'' deyince de ''iğne'' sözcükleri kafamda dolanıyor. (Halktan olduğunu düşünen biri olarak fikrimi belirtmek istedim. ) Aslında çok alakalı değil bu konuyla fakat şöyle ki, bana deseler ortopediste gideceksin kadın olanı mı erkek olanı mı tercih edersin, ben hangisi mesleğini daha iyi yapıyorsa onu tercih edeceğimi söylerim ve cinsiyeti umurumda olmaz. Ancak bir jinekoloğa gitmem gerekiyorsa, yine önce hangisi daha iyi bir doktor onu öğrenirim ama sonra eğer ikisi de iyiyse ve benimle ilgilenecek durumdaysa kadın olanı tercih ederim. Bunu neden burada belirttim bilmiyorum. Sanırım ''cinsiyetçilik'' denince aklıma geldi.
Kelimelere cinsiyet ithaf eden çalışmalarda da sizin de kullandığınız bir cümle çok önemli "eğer bir cinsiyet seçmem gerekiyorsa..." dediniz. Çalışmanın bu şekilde yapılması taraflı bir sonuç doğurmuş olabilir.
Bu videoyu şimdi izleme şansım oldu. Gözden kaçan konulara da değinerek Türkçe bilgisini daha geniş açıya taşımışsınız. İyi olmuş. Emeğinize sağlık. Ayrıca teşekkürler. Emekli Türkçe Öğretmeni.
erzurum ve izmir dişil kategoride... şehirler bir çok dilde genel olarak dişil kabul edilir sokaklarında daha çok erkek geziyor, iklimi sert diye erzurum'a eril demek mantıksız. neye göre eril diyoruz objektif bir kriter göremiyorum. o zaman varşova, moskova (aldıkları eklere de bakılırsa dişil kabul ediliyor) gibi şehirleri eril kabul edelim.
hocam görmediğimiz bir yerimiz kanadığında, morardığında veya yaralandığında canımız acımıyorken neden gördükten sonra acı hissetmeye başlıyoruz? bunu çok merak ediyorum. birde kendimize canımızın acımadığını inandırdığımızda neden acımız hafifler ? psikolojik olarak bir cevabı varsa cevaplarsanız çok mutlu olurum.
çok güzel bir içerik bunu Türkçe dışındaki diğer diller hakkında videolar yapabilirseniz daha iyi olur ama daha çok yok olmuş diller hakkında örnek olarak Aztek dili, Maya dili bunlar gibi yok olmuş diller hakkında videolar çok güzel olur.
Altını güç olarak düşündüğü(m) üz zaman eril olarak tanımladım. Kadınların ziynet olarak kullandığı toplumlarda dişil sınıfına sokulması normal ancak bazı gruplarda erkeklerde tercih ediyor. Bu vb araştırmaların daha farklı çevrelerde yapılması daha iyi olurdu kanısınsayım. Anlatımınız için emeğinize sağlık.
00:07 soruda aslında bi eksik var. ona götürdüm deyince, erkek dişi anlaşılmadığı gibi, bi şirkete, pastaneye de götürmüş olabilir yani kişi olduğu da kesin değil. isimler yerine işaret zzamiri kullanılabilir. bu manada analiz eksik. :)
Bu kaliteli kanala bayıldım. Siz hemşire deyince benim de aklıma "hemşir" kelimesi geldi. Hemşir denilince istisnasız olarak "erkek sağlık görevlisi" çağrışıyor. Tabi dilimizde "hemşir" kelimesi resmi olarak mevcut mu bilmiyorum.
bir erzurumlu olarak videoyu izlemeden önce cevaap veriyorum ve diyorum ki erzurum cinsiyet olarak erkektir. ( hilal bıyık , yumurta topuk ayakkabı, tesbih , kumaş pantolon, cağ kebap, lavaş ekmek, kadayıf, dadaş, güreş, cirit) şimdi videoyu izleyebilirim
Kanalınız çok kaliteli. Yeni keşfettim kusura bakmayın. Cinsiyetli dillere sahip toplumlar, belki de tarihsel olarak kadın-erkek eşitsizliğinin daha çok olduğu ve tarihin eski zamanlarında daha ataerkil yapıda olabilirler. Belkide dillerin ilk oluştuğu zamandaki toplum yapılarında kadın ve erkek rolleri daha belirgin bir ayrım içeriyordu. İklim ve bitki örtüsü etkisiyle de cinsiyet rollerinin daha keskin ayrıldığı bir geçmişleri de olabilir. Örneğin avcılık ve toplayıcılık rolleri düşünüldüğünde genelde avcılık erkek rolü, toplayıcılık ise kadın rolü olarak görülüyordu. Bu roller bol yemişli, meyveli ağaçların olduğu iklimlerdeki ormanlarda daha kolay ayrışabilir. Ancak Türklerin eski tarihini düşünürsek kadın yöneticiler, kadın savaşçılar var. Ayrıca tarım yoktu ve bozkırda toplayacak çok meyve ve yemiş veren ağaç türleri de olmadığından kadınlar da tarih boyunca erkeklerin yaptığı işleri yapmışlar. Örneğin Tarhin eski zamanlarında bozkırda kadın da erkek de avcılıkla ve çobanlıkla geçimini sağlıyordu. Bu durumda bozkır tipi iklim ve bitki örtüsü şartlarında cinsiyet rollerinin keskin olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca kışın çoğunlukla soğuk ve toprağın buzlu olduğu çok kuzey enlemlerde de yine aynı bozkır gibi zorlu şartlar gereği kadın cinsiyet rolleri erkeklerinkilerle ortaklaşmaya başlıyor. Bu durumu Moğolca, Tunguzca, Korece, Japonca gibi dillerde ve hatta daha kuzey enlemlerde oluşan Ural dillerinde ve buralardaki yerli dillerinde görebiliyoruz. Yani Dünya'nın geri kalanında eril roller olarak görülen şeyler Orta Asya ve Kuzey Asya bölgesi kadınlarınca şartlar gereği üstlenilmiş gibi duruyor. Orta Avrupa'nın ılıman ormanlarının ekosisteminde yaşamış toplumlarda kadınlar bölgedeki meyve ve yemiş ağaçlarından toplayıcılık rolünü üslenebilirken erkekler daha geniş bir bölgede bölgeyi vahşi hayvanlardan koruma ve avlanma gibi rolleri üsleniyor olabilirdi. Bu sebeple bu bölgede diller cinsiyetli gelişmiş olabilir. Doğu ve Güneydoğu Asya bölgesinde ise insanlara zarar verebilecek Ayı, Kurt gibi büyük hayvanlar daha az. Kaplanlar bile tarihsel olarak da şimdi de oldukça nadir görülüyor. Burada iklim tropikal olduğundan Erkek cinsiyet de toplayıcılık rolünü benimsemiş ve Bozkır'ın tersine her iki cinsiyet de toplayıcılık benzeri daha dişil rolleri benimsemiş gibi duruyor. Ayrıca tiicaret ve kervancılık faaliyetleri eşkiyaların bulunduğu eski çağlarda daha çok erkek işi olarak görülüyordu. Bu sebeple çöl bile olsa eski çağlardan beri ticaretle geçimini sağlayan Mezopotamya, Arap, İran, İpekyolu güzergahında ve de Akdeniz çevresinde tarihsel olarak genelde ataerkil bir toplum yapısı hakimdi. Mezopotamya bölgesinde yeşeren İslam dinin yayıldığı alanlarda da büyük oranda bu ataerkil yapı var diyebiliriz. Türkçe dil gelişimini tamamladıktan çok sonra Türkler güneye ve batıya gidip ticaret yollarına yakın bölgelere ve tarıma elverişli alanlara yerleşmeye başlamıştır. Böylece ticarette kullanmak için örneğin mesela dokuma yapılması gibi daha kadına özgü roller oluşmaya başlamışken sokaktaki sosyal hayat ve ticaret ise daha çok erkek rolü olarak algılanmaya başlamış gibi duruyor. Ben Türkçe'nin cinsiyetsiz yapısını seviyorum. Çünkü kelimelere cinsiyet yüklemek biraz da o iş veya o isim veya yeri belli bir cinsiyete aitmiş gibi algılatıyor ve karşı cinsiyeti ötekileştiriyor. Örneğin Türköede eğer 'eril' cinsiyet artikeli almış bir Erzurum ismi olsaydı "Erzurumluyum" diyen bir kadının psikolojisini düşünün bir de Türkçe'nin şimdiki haliyle "Erzurumluyum" diyen bir kadının psikolojisini düşünün. İlk durumda yani Erzurumu bir eril cinsiyet kategorisine koyan bir dilde o kadın biraz ötekileşmiş hissedecekti. Bir başka örnek 'mühendis' kelimesine 'eril' bir anlam atfaden bir dilde bir kadın, meslek olarak mühendisliği seçerse nasıl ötekileşmemiş hissedebilir. Kaldı ki İsviçre'de sanılanın aksine cinsiyet eşitsizliği oldukça fazladır. İsviçre de bir yakınımın başına gelen bir olay: Bir üniversite hocası yüksek lisans için o üniversitede bulunan bir kadın mühendise "Sen burda ne yapıyorsun? Neden hemşire falan olmadın ki?" diye sorabiliyor. Ayrıca bir ikinci durum şu ki çağlar değiştikçe belli mesleklerin veya şeylerin cinsiyeti değişecektir. Bu durumda o ismin artikeli kısa sürede değişmeyeceği için yine insanı rahatsız eden bir durum oluşturacaktır. Örneğin Tezgahtar kelimesi eskiden daha çok belki de eril kategoriye girebiliyordu, çünkü kadınlar iş hayatında bu kadar yaygın değildi. Ancak şuanda bu meslekte tam tersi bir durum var gibi. Üçüncü bir durum cinsiyet ayrımı olmaması dil öğrenimini kolaylaştırıyor.
Bazı mesleklerin bize cinsiyet kategorisine yönlendirmesi zannımca bu meslek gruplarını cinsiyetlerle özdeşleştirmemizden gelmekte toplumsal cinsiyetten ötürü.
Hocam bu konu biraz farklı aslında. Rusça'dan örnek vereyim: istisnalar vardır ama sonu sesli ile bitenler dişil, sessiz harfle bitenler erildir. (bir de nötrler var) Araba (maşina) kelimesi dişildir, ama zihinde uyandırdığı imaj eril olabilir. Yani eril-dişil meselesi imajla ilgili değil, tamamen kelime yapısıyla ilgilidir. Türkçe bu açıdan bakıldığında cinsiyeti hiçbir şekilde barındırmaz. Katip, katibe Türkçe gibi yapılar Türkçe olmadığından, başka dillerden gelen bu yapılar Türkçede hep emanet durur.
Bunun yanında dişi kedi koşka, erkek kedi kot gibi cinsiyete bağlı isimler de alır ama maşina kelimesi tamamen dişildir Rusça dilbilgisi kurallarına göre. Oysa arabanın cinsiyeti yoktur. Öyle değil mi?
Türkçeyi yabancılara anlatırken film kategorisi üzerinden dramasi kolay, dedegtiflik daha eğlenceli, bilimi köklü, aksiyonu hızlı ve komedisi de en hard to master. Özellikle hem küfür algısı hemde komedi algısı olarak yelpazesi çok geniş bir dil. Akıllı ve dile hakim birisinin eglenmesini de eğlendirnesine de izlemek keyifli. Bu arada ana dilim Moğolca ancak ilk okuldan beri Türkçe biliyorum. Üstünüze afiyet bir almamca be Farsça maceralari on yıllarını devirdiler. Korece de bir 5 yıldır devam ediyor. Bu altay dil ailesi teorisinin neden ortaya atıldığını ve yoldan geçerken Farsça dan kim ne almış I görmek çok zevkli
Hocam uzmanlık alanı olduğum bir durum söz konusu değil ama araştırdığım ve aklımda kalan şeyleri göz önünde bulundurursam Türkçede aslında cinsiyet eki yok ama zamanla ek haline gelmiş bazı kelimeler var. Ece kelimesini örnek verebilirim, Tanrı/Tanrı Ece: Tanrıça,Han/Han Ece ,Kral/Kral Ece: Kraliçe bu da öztürkçede aslında bir ek değil birleşik kelime olup zamanla ek haline gelmiştir."Aba,ebe,ana,hatun..." gibi kelimeler de olmuş olabilir.Bu örneği verirken müdür/müdire gibi alıntılanmış yabancı kökenli sözcükleri dahil etmedim.
Geçen gün trafikte hata yaptığını düşündüğüm, bu nedenle de kendisini kibarca uyardığım bir kadın şoförün kabalaşıp bana küfürle karşılık vermesi üzerine ona "önce adam ol adam..." diye bağırdım. Bence adam kelimesi sadece erkeği işaret etmiyor.
Bu "kategoriler" çağırışımlar mı oluyor? Bir kelime kime kadını kime erkeği çağıştırıyor düşüncesinin neresi bilimsel bunu anlayamadım. Çok tuhaf bir yaklaşım. Bilim nedense varsayımlara evrilir oldu. Ayrıca adam kelimesi insanı, insan içinde ise insani kalitesi yüksek olanları, insani kalitesi yüksek olmayı, insani kaliteyi belirtir. Bir mânâyı yanlış kullanmak insanın kendi sorunudur, mânânın değiştiğini göstermez.
5:27 hemşire örneği çok yerinde değil. zaten hemşire meslek olmadan önce de, Türkçe de kız kardeş manasında kullanılıyordu. daha sonra bu mesleğin ismi de, hep kadınlar yaptığı için böyle söylenegeldi. şimdi ASLINDA erkek hemşireler orrtaya çıkınca, onları niteleyecek kelimemiz yok. belki hemşir denilebilir. ancak bunun, dil grameri açısından uygun düşüp düşmeyeceği soru işareti.
altın daha çok varak, işleme, görsel zenginleştirme amaçlarına hitap eder. Altın ve altın rengi kullanımı daha çok borsa sitelerinde, gayrimenkul satan firmalarda vb karşımıza çıkar. Altın genel olarak "gösterme" kelimesiyle özdeşleşir şahsen kafamda. Gösterme derken kendini gösterme, orada olduğunun farkına vardırma anlamında, yani estetik, zarif işlemeler ve parlaklığıyla estetiğini gösterme özelliklerine sahip. Bu yüzden kadınla eşleşmiş olabilir
Hocam bence sonda verdiğiniz kelimeler dilimizden değil bizdeki çağrışımlarla ilgili Örneğin İzmir ; kızları meşhur dendiği için dişil, Erzurum ; dadaşları ve İbrahim Hakkı Hz ‘den dolayı eril, Diğer kelimelerin bu tarz çağrışımları olmadığı için zihnimizde yönlendirmesi yok …. Gibi. Saygılar 10:44
Erzurum, İzmir, altın, prizma ve lösemi bana nötr geldi. Özellikle bir cinsiyet seçecek olursam düşünerek seçebilirim ama zihnimde kendiliğinden belirmedi. Sadece demir eril geliyor. Demirci, zırh gibi şeyler aklıma geliyor bundan dolayı büyük ihtimalle. Bence dilimiz bu yönden oldukça güzel, Arapçada sadece öğrenirken bile beni bunaltan bir durumdu müzekker, müennes olayı.
Köke değil sosyal hayat içerisindeki algılara bakacak olursak yanılırız diye düşünüyorum. Popüler kelimelerin kullanımı değişir. Hemşire diyince bugün akla kadın geliyor olması bizim zihinlerimizle ilgili dilin yapısıyla ilgili değil. 20 yıl sonra yetişkin olacak çocuklar için mesleklerin cinsiyet tabuları bugün ile aynı olmayacak ancak umarım türkçe aynı olacak.
aslında kelimelerin kökünden giderek bir şey atfetmek çok yanlış . daha çok kültürel etkileşimler, duyular, yaşanmışlıklar ve ön yargılar sonucu kanaate varıyoruz. örnek erzurum kelime olarak evrilmeden önce "Arz-ı Rum" rum diyarı , rumların yaşadığı yer anlamına geliyormuş arzı rum ben de bir şey ifade etmedi aynı şekil de izmir kelime olarak symrn gibi bir kelime den evrilmiş .
Danimarka Isvec gibi anaerkil olan iskandinav toplumlarda dahi cinsiyetli dil olmasi garip aslinda. Cunku o ulkelerde kadin ve erkek toplumun hemen hemen yerinde ayni oranda gorev almalarina ragmen onlarda belirtme ihtiyaci duymuslar. Gercekten ilginc bir konu.
Kelimeler konusunda empati kurmak çok zor. Örneğin İngilizce'yi çok iyi bilen ve Türkiye'de yaşayan Türkler, "Nigger" kelimesinin tam olarak ne ifade ettiğini 'hissedemiyorlar.' Bunun siyahiler için kırıcı bir kelime, ağır bir küfür olduğunu öğrenseler bile yine de bir siyahinin ne hissettiğini anlamak, empati kurmak çok zor. Birçok erkeğin (ve kadının) 'bayan' kelimesinin neden artık kullanılmaması gerektiğini bir türlü anlayamıyor olmaları da bunun gibi bir şey. Adam insan demek olabilir. Arapça dünyanın en cinsiyetçi dili olabilir. Bir zamanlar başka anlamlara geliyor olabilir. Siz cinsiyetçi biri olmadığınız için 'adam' kelimesini kullanmayı doğru bulabilirsiniz. Ama pek çoğumuzun anlayamadığı şey şu; konuşurken karşıdaki kişiye veya topluma bir rahatsızlık veriyor olmak güzel bir şey değil. Adam kelimesini kendi odanızda tekrar tekrar kullanıp, duvarlarınıza 'bayan' falan yazıp kendinizi mutlu edebilirsiniz. Ama toplum içinde diğer insanların ne hissedeceklerini de hesaba katarak kelimelerinizi seçmeniz daha doğru olmaz mı? Empati kurmak buna benzer bir şey. Birlikte yaşamayı kolaylaştırır, mutluluk verir.
@@nohutyiyenadam6074 Bayan denmesinden hoşlanmayan bir insanın yanında bayan dememeliyiz, diyorum. Ne doğrudur ne yanlıştır ben bilmiyorum. Sadece bir insanı kırmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyorum.
@Sema Maraşlı kadın yerine kız demekten çekineleceğini düşünmüşüyorum bence anlattığınız gibi cinsel bir sebep yoktur. Zira Türkçe japonca kadar olmasa da kişilere göre hitaplar barındıran bir dil. Kadın, kız durumunun erkek versiyonu da var; erkek, oğlan. Kimse günlük hayatta cinsiyetler hakkında konuşmadığı veya cinsiyetini belirtmeye çalışmadığı sürece erkek ya kadın kelimesi kullanmıyor. kız oğlan bey eleman hanım ve bazen de bayan gibi hitaplar daha tercih edilesi. Ama şu konuda haklısınız ki cinsiyet belirtirken erkek için erkek ibaresi kullanılırken kadın için bayan bir cinsiyet belirten kelime olarak kullanılıyor.Bu kullanım şeklinin bu kadar kötü sebeplere ya da niyetlere dayandığını düşünmüyorum. Ayrıca bayana çok takılıyorlar ama bir çok kadın yaşıtı erkekten bahsederken 'çocuk' kelimesini kullanıyor :/
Sizi ve videoda adı geçen akademisyen ve profesyonelleri tenzih etmekle birlikte, sosyoloji alanında da kendini kanıtlamamış dilbilimcilerin argümanlarına "dilde cinsiyet ayrımı" gibi toplumsal algı odaklı bir konuda çok daha şüpheci yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum.
Dili hic bir zaman kültürden ayri tutmamak lazim, ki bunlarin ikisi her daim birbirini etkiliyor. Türkce gramer acisindan cinsiyetsiz olsa da, türk toplumunun maalesef ataerkil ve kadinlari genelde düsük gören bir toplum olmasi, dili önemli sekilde etkiliyor. Cok enteresan ve güzel bir calisma olmus, sag olun:)
Erzurum deyince eril, İzmir deyince de dişil olarak sınıflandırdım ben de. Zihnimde oluşan fotoğraf kamusal alanla ilgiliydi daha çok. Erzurum' da kadinların giyimi, seçtiği siyahi renkler ve mekân olarak da ev içinde çok vakit geçirmek durumunda olmaları. İzmir için bunları sòyleyemeyiz. Kadın kamusal alanda görünür haldedir, giyim ve renk konusunda çok yönlülük vardır. İzmir' deki kadınların hepsi deģilse de oransal olarak çoğu tercih kullanabilir. Bu malesef Erzurum' da böyle değil, kadınların seçimleri erkeklerin onayına tâbidir çoğunlukla. Kanaatimce.
Erzurum ve İzmir 🤔🤔 Erzurum'un eril kategoriye girmesinin sebebi bence dadaş kelimesinden geliyor olabilir. Dadaş ağabey, yiğit, er, kardeş vb anlamlara geliyor. Mesela dedem abisine dadaşım der. Ama ilk başta kelimelerin hepsi bende nötrdü. Erzurum'dan selamlar.
bence türkce cok spontane bir dil ve konusmasi cok rahat. almanca konusurken sürekli arka planda düsünmek gerekiyor. son derece sistematik bir dil. tarihsel olarak dillerin halkin kafa yapisiyla iliskili oldugunu düsünüyorum. selamlar.
5:55 den sonrasi sanirim iskandinav ulkeleri icin gecerli degil. Burda ise alinacak bir kisi varsa ,kadin-erkek -guclu-gucsuz-asiri kilolu-asiri zayif øzelleklerine bakilmiyor,Sasirdim alman profosorun aciklamalarina.Yarin sabah ayni konuyu tekrar izleyecegim. Kacirdigim konu olabilir,. Basarilar size.
Çok güzel bir video olmuş. Bu arada Türkçe 'de evet cinsiyet yoktur ama onun yerine ses uyumu vardır . Artikeller durum aynıdır örneğin ismin i hali örnek vermek gerekirse Kitabı ver derken o belirli bir kitaptır bilenen bir kitaptır ve sonuna ı harfini alır ama kalemi ver dersen i harfini alır bu ses uyumudur. ne kadar cinsiyet içermese de aynıdır sesin gidişatı ile ilgilidir. mesala İzmir'e denilince e alıyor Ankara'ya denince a aldı Türkçede de ses uyumuna göre ekler devamlı değişir. gördüğünüz gibi bizde de ekler ses uyumuna göre değişiyor Türkçe öğrenen yabancı arkadaşlarda bu konuda zorlanıyor mesala ne zaman git iyorum ne zaman konuş uyorum ne zaman gül üyorum olacak zorlanıyorlar. Artikeller Türkçede de vardır "bir kalem ver" dediğimiz zaman herhangi bir kalemdir "kalemi ver" dediğimiz zaman tanımlı olan belirli olan bilinen bir kalemdir o.
Ama buradaki "bir" sayı sıfatı da olabilir. "İki kalem ver." dediğimiz zaman da herhangi iki kalemi kastediyoruz ama "İki kalemi ver." dediğimiz zaman tanımlı oluyor.
@@aabcdefg5522 aslında benim bahsettiğim şey basit olarak ses uyumu idi Niğde'ye yani tiz (dişi) Ankara'ya (erkek) bizde de değişiyor tiz ve bas olarak biz sadece ses uyumu demişiz onlar dişi erkek Niğde'ya demek çok komik olurdu tıpkı İtalyancada olduğu gibi la mia amico...... il mio amico olması lazım doğrusu (la mia amica ) a ile başladı a ile biter Anlkarada olduğu gibi kalın ses ile başladı kalın ses ile biter Ankara'ye olmaz yani Ankara'ya olacak yani... demek istediğim bu tip şeyler bizim dilimizde de var bazen bizde karşılığ yok diyorlar ama bir çok şeyin karşılığı var.... cinsiyet anlamında yazmadım ben bazı şeyler dillerde adlandırmak için kullanılır onu demek istedim .. Yanlış anlamak istemem
@@osmanozudogru37 Ama sonra artikeller var deyip ilave yapmışsınız, "Bir kalem ver." örneğini "bir" kelimesini artikel olarak göstermek için yazmadınız mı? Ben anlamadım sanırım. Ses uyumuyla neyi karşılaştırdınız tam olarak? Ve sadece ses uyumundan yola çıkarak Türkçede de birçok şeyin olduğunu ileri sürmüşe benziyorsunuz.
Cinsiyetçi olduğunu düşünüyorum. Sonuçta erkek olmak iltifat meselesi haline getiriliyor. Aynı kadın gibi konuşmak, kız gibi koşmak yerme anlamı verdiği gibi. Bunların hepsi cinsiyetçi.
Müdür, müdire gibi kelimeler arapça kökenlidir. Arapçada kelimeler müzekker (eril) ve müennes (dişil) olarak ayrılırlar. Meslek (çoğunlukla) ve renklerin ise hem müzekker hem müennes hali vardır. Müdür ve müdire gibi. Talebe gibi bazı kelimelerin ise sadece eril hâlini almışız.
Begüm kelimesi örneği daha çok birleşik kelime gibi görünüyor. Beyin emesi.. Birleşerek begüme dönüşmüş. Bunun gibi örnek çok. İki kelimenin birleşiminde ikinci kelimeyi "ek" olarak değerlendirmek ne kadar doğru bilmiyorum. Alanım olmadan naçizane fikrimi söyledim.
Sözcüklerimizin cinsiyet çağrıştırmalarının ya yabancı kökenli olmasına ya da önyargılarımıza bağlı olduğuna sıcak bakıyorum. Aksi taktirde cinsiyetsiz bir dil. Eme-uma gibi cinsiyet ekleri doğru olabilir fakat bunlar da sözcükten türemiş diyoruz, yani hanımdan, anadan v.s. geliyor. Direkt cinsiyet nitelemek amacıyla üretilmemişler gibi
Dr. Brown’ın tespitlerine katılmıyorum.
İlk tespit şu olmalı: Sözcüğün, özellikle ismin bir cinsiyeti olması ile o sözcüğün bir cinsiyeti çağrıştırması başkadır.
Hemşire, temizlikçi gibi sözcükler gramer olarak dişi değildir. Bunlar sadece algı ile ilgilidir. Tıpkı polis sözcüğünün erkeği gösterdiğine dair algı gibi.
Mesela çalıştığım yerde birçok kadın müdür olmasına rağmen, iş için gelenler genellikle “müdür beyin odası nerede?” diye sorar. Bu dildeki cinsiyet kategorisi ile ilgili değildir.
Meşhur bir soru vardır. Polis otomobili durdurur şoföre arkadaki çocuğun kim olduğunu sorar. Şoför de “o benim oğlum ama ben onun babası değilim” der.
Cevap ne?
Aslında şoför çocuğun annesidir. Soru şoförün erkek olacağı yolundaki algıyı kullanıyor.
İş yerinde iki arkadaştık (diğeri Emel)… Dışarıda konuşan iki kişinin sesini duyuyorum:
- Ben hakim beyi görmeye geldim.
- Ben de hakim beyi görmeye geldim. Sen hangisini göreceksin? Kadın olan hakim beyi mi, erkek olan hakim beyi mi?
Bunlar Türkçedeki cinsiyetle ilgili değildir, Türk insanındaki algı ile ilgilidir.
Hemşire, müdire gibi sözcükler zaten Türkçe değil, cinsiyet ayrımını benimsemiş bir dil olan Arapça’dan alınmış ve dişilik (müennes) eki getirilmiş sözcükler.
Türkçe olmayan sözcükleri örnek vererek Türk dili gramerinde gizli cinsiyet kategorisi içerdiğini söyleyemeyiz. Zira bu sözcükler Anadolu ve kısmen Azerbaycan’da kullanılıyor. Eğer Kazak, Sakha, Yakut Türkçelerinde de bu varsa -belki- kabul edilebilir. Koca bir dilin sadece iki şivesinde, o da başka bir dilden geçmiş sözcükler, bütün Türkçede cinsiyet kategorisi olduğu anlamına gelmez.
Erzurum’u erkek, İzmir’i dişi kabul etmemiz de algı ile ilgilidir. Erzurum’da gür bıyıklı, çok çay içen Dadaşlar, İzmir’de deniz kokan kızlar ve kız kokan deniz; hem kız hem deniz kokan sokaklar fikri bizde birer algı oluşturmuştur, hepsi bu.
Oysa cinsiyet içeren dillerde algının yeri çok geri plandadır.
Köşeli, kalın ve hatta üzerinde erkeksi semboller olsa da Alman kapıyı dişi sayıyor; Erzurum’u erkek algılayan Türk bilinçaltı salt kapıyı nasıl algılar? Hatta Alman çok büyük kapıya “das Tor” diyor.
Ya da yuvarlak, kıvrımlı bacakları da olsa bir masayı Alman erkek sayıyor ve bunu yaparken algıya dayanmıyor; peki Türk salt masayı nasıl algılar?
Türk dilinde cinsiyet yoktur. Çünkü toplumsal yapı bozulmadan önce Türk kültüründe de kadın erkek ayrımı yoktu…
Geçenlerde okuduğum bir makalede Oxford Üniversitesi çıkışlı bir eğilimden söz ediliyor:
Artık üçüncü tekil şahıs için he ve she yerine “ze” denmesi gündemdeymiş. Hatta cinsiyetten arındırmak gerektiğinde Sheakspeare’in de “they” zamirini kullandığına değinilmiş.
“Th” ikilisinin peltek bir s gibi okunduğu İngilizcede he/she/they => ze ortak noktasında buluşulabilir.
Bazı hayvanların dişisine, erkeğine farklı isimler verilmesi (kısrak ve beygir; boğa ve inek) gibi cinsiyet kökenli değil, fonksiyoneldir. Toplum bir alanda ne kadar çok bulunuyorsa o alanda o kadar çok kelime üretir. Türklerin at ve tarım ağırlıklı yaşama biçiminde bu hayvanların (genel ad: at ve sığır) sadece dişisine ve erkeğine değil, yavrusuna (tay, buzağı), bir yaşındaki haline (dana, tosun, düve), kısırlaştırılmışına (öküz), hatta azıtılmışına (yılkı) ayrı isimler verilmesi cinsiyeti değil fonksiyonelliği gösterir.
İşte bu!👏
Cehalet demişsin, katılıyorum.
Cehalet demissin guldum, ama bana daha cok, bakış açılarina gore türklerin konuştuğu dil in cinsiyetsiz olmasına kendilerine yediremiyorlar, üstün ırk olduklarını düşündükleri için , dilin cinsiyetsiz olmasıda kendi bakis acilarina gore bir ustunluk gostergesi.( bu kisimda tartisilir ayrica) ( not: bilinen bilinmeyen insanlik tarihinde son 200 yıl daki dünya uzerinde ki baskin guc olduklari icin galiba , )
Çok farklı konular seçiyorsunuz.Umarım kanalınız büyür. Başarılar.
Tesekkürler izlediğniz için. İyi dileklerimle.
@@PsikologDrCeylanOzdem❤😊❤🎉❤😊❤
Cinsiyet ayrımı olmaması dilin öğrenimini ve kullanımını kolaylaştırıyor bana göre bu anlamda Türkçenin cinsiyet çekimli dillere nazaran daha kolay öğrenileceğini düşünüyorum. Cinsiyet eğilimi konusunda ise Türkçenin İslamiyet sonrası Arapça etkisinde kalmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Sizin de dediğiniz gibi Arapça cinsiyet ayrımı olan bir dil. Tabii yaşam tarzı da dilin gelişimini etkiliyor. Çok güzel bilgiler paylaşmışsınız. Teşekkür ederiz. Türk dili alanında olduğum ve Caner Kerimoğlu'nun çalışmalarını da takip ettiğim için beni mutlu etti bu paylaşım.
Sadece Arapça değil Fransızcanın da etkisi var. Fransızcadan da çok fazla kelime almışız.
Türkler birkaç bin yıl önce ana erkil bir toplumdu ancak Hunlar ve onlardan biraz önceki dönemde ata erkil olduk. Hatta ilk şaman kadın olduğu için ve genelde şamanlar kadın olduğu için erkek şamanlar da kadın kıyafeti giyerdi.
@@enginbozkaya2 Əsənlik. Gününüz aydın olsun. Məncə bunun nədəni, Hun xaqanlığı qurulduqdan sonra başqa etnik qrupları öz toplumuna qatmağa başladı və konfederal bir xaqanlığa çevrildi. Bura qoşulan indo-irani toplumların təsiri ilə ana xaqanlığından - ata xaqanlığa çevrilişə yol açdı.
Ben 'adam' kelimesini sık kullanan birisiyim ve cinsiyetsiz kullanıyorum. Kaçalın'a bu noktada katılıyorum ve beni cinsiyetçi algıladıkları zaman tepki gösteriyorum. Bence bu kelimeyi cinsiyetçi düşünmek cinsiyetçiliktir. Zaman içerisinde eril kullanımla özleştirilmiş olması bana yanlış geliyor ve ben adam kelimesini cinsiyet ayırmadan kullanmaya devam ediyorum.
Azerbaycan Türkçesinde də adam cinsiyetsiz bir şekilde kullanılıyor.
@@ArazQizilbash Tam bir adam {erkek} düsüncesi.
Kocaniz veya sevgiliniz size {adamim} diye hitap ediyor galiba.
Türkiye türkçesi hariç bütün lehçelerde adam kelimesi cinsiyetsiz olarak kullanılıyor
@@meteaytacoglu9103 Adam,Adem'den türetildiği için insan anlamında.Zamane cahilleri bilmedikleri için bilim adamı yerine bilim insanı talep etmeye başladılar
Gramatik cinsiyet ayrımı olan dillerde bu artikeller çoğunlukla rastgeledir(arbitrary) zaten. Bazen dişil bir anlamı olan bir kelime eril artikel alabiliyor, ya da tam tersi. Mesela almancada madchen, kız çocuk demek olsa da das artikeli alır. Bunun gibi pek çok örnek var. Yani arkasında pek bir mantık yok tamamen gramatiktir. Türkçedeki mesleklerle ilgili bahsettiğiniz çağrışımlar daha çok sosyolojik. En sonda verdiğiniz kelimelerin zihnimizde oluşturduğu çağrışımlar ise tamamen algısal. Yani aslında birbirinden çok ayrı şeylerden bahsetmişsiniz bence. Biri gramatik/morfolojik bir olguyken, diğeri çağrışımlar ve dünyayı algılayış biçimimizle ilintili.
çok doğru katılıyorum size . bazı mesleklerin bize kadını veya erkeği çağrıştırması tamamen zamnında o meslekleri kadınların veya erkelerin yapmış olmasındandır. bu da o dilin cinsiyetçi bir dil olduğunu göstermez. cinsiyetçi olabilmesi için dil bilgisi açısından da bariz bir şekilde görmek gerekir.
Buna isimler de dahil edilebilir. Örneğin "alev" ismi bir kız çocuk için kullanılırken, "ateş" ise erkek çocuk için düşünülür. Halbuki ikisi de temelde aynı şeyi belirtir ve cinsiyeti yoktur. Tamamen toplumun bir zaman zarfı içinde bir kelimeyi belirli bir cinsiyete yoneltmesi ile aynıdır. Pembe ve mavi renklerin bebek kıyafetlerinde kullanılmasına benziyor.
Dil = Düşünce.
Dil farklılıklarının toplumların düşünme biçimlerini nasıl etkilediklerine dair vidyolar da gelebilir sizden. Çünkü gerçekten çok güzel araştırmalar ve aktarımlar yapıyorsunuz.
Örneğin Türkçe'de neredeyse hiç dilbilgisel istisna yok. Bu yüzden kuralları öğrendikten sonra dilediğimiz gibi kullanabiliyoruz.
Ama hemen hemen tüm yabancı dillerde bir sürü istisna olduğundan "ezberlemek" zorunlu.
Bu bakımdan bakılınca Türkçe düşünen insanların herhangi bir işin mantığını kavrayıp anında atılım yapması diğer tüm milletlere göre çok daha olası. Diğerleri ise her şeyi enine boyuna kavrayıp öyle atılım yapmayı beklerken biz daha pratik bir görünüm sergiliyoruz.
Bunun dışında düşünceleri "ilişkilendirme" de bizde çok daha kolay. Çünkü bir kökü alıp "eklerle" onun etrafında dilediğimiz gibi sözcük türetebiliyoruz. Yabancı dillerde ise kökle alakasız yeni sözcükler bulunmak ve ezberlenmek zorunda.
Örneğin; "Yay" kökü hem savaşta kullanılan yayı (bow), hem de yay-mak (spread) eyleminin kökünü tanımlıyor. (Aynı zamanda bu ikisi de ilişkili).
Buradan yola çıkarak yayla (plateau), yayın (broadcast), yaygın (common), yaya (pedestrian), yay (erken Anadolu Türkçesinde "yaz" mevsimi), yaylım ve daha nicesi.
"At" kökünü ele alırsak. Yine isim ile eylem ilişkili. At (horse) sizi alır başka bir yere "Atar" (throw).
Atılım (leap), atılgan (agressive, bold), atik (agile), atak (attack), atmaca (sparrowhawk) ve yine bunların çeşitli eklerle farklı formlara bürünmüş hâlleri.
Senin anlattığın durum renkler için de geçerli. Çok şey anlatıyor. Şu an aklıma gelen kara kuzey, ak güney anlamına geliyor.
İngilizce'de de aynı kökten birçok kelime mevcuttur. ject kökünden "abject, adjective, conjecture, deject, eject, inject, interject, object, objection, objective, project, projectile, reject, subject, trajectory" vesaire sürüyle kelime türetilmiştir. Şimdi bu kelimelerin Türkçedeki karşılıklarına baksak köklerinin birbiriyle alakasız olduklarını görürüz ama bu demek değildir ki Türkçede bütün kelimeler böyle birbirlerinden bağımsızlardır.
Dil esittir dusunce olamaz. Birisi cogu zaman ezbere yapilan seydir, konusurken cokca dusunmenize bile gerek yok. Sacmalayan bircok insan gorursunuz. Ancak dusunmek baska seydir. Elma ile armudu karistirmayalim.
Sonunda kaliteli içerik üreten bir kanal buldumm.❤️
Hoş geldiniz. Umarım diğer videolarımı da severseniz. Sevgiler.
Güzel bi çalışma olmuş teşekkür ederim
uzun zamandır video gelmemişti hocam, özlemişiz. ben bir dil öğretmeni olarak dilin kesinlikle kültürden bağımsız değerlendirilemeyeceğini savunuyorum. Türkçe'de bir mesleği ifade eden "hemşire" kelimesinin aynı zamanda kız kardeş anlamına gelmesi ya da İngilizce'deki "nurse" kelimesinin aynı zamanda "emzirmek, bebekle ilgilenmek" anlamına gelmesi tamamen kültürel bir yansımadır. Bu arada söylemler tabi ki önemli ama cinsiyetçilik sadece dilde ya da söylemde olan bir sorun olmadığı için daha faydacı yaklaşıp olaylara ve davranışlara müdahale etmenin bu sorunu çözmek için daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Çok önemli detayları yazmışsınız. Teşekkürler katkınız için. Kesinlikle sosyokültürel faktörleri de göz önünde bulundurmalı. İyi dileklerimle.
@@PsikologDrCeylanOzdem❤❤😊😊❤❤🎉🎉❤❤😊😊❤❤
Bu kıymetli içerik için teşekkürler hocam. İlgili kelimelerin dişil eril kategorilere ait olarak atanması dilbilimsel olmaktan ziyade sosyolojik temelli gibi geliyor. Örneğin meslek gruplarında daha çok erkeklerin yaptığı meslekler eril olarak sınıflandırılmış.misafir in dişil olması özel alan kamusal alan ayrımının cinsiyeti ve misafirin özel alanda ağırlaşması ile alakalı olabilir.
Son günlerde izlediğim en iyi videolardan. Teşekkürler Ceylan Hanım.
Almanca en zoru üç cinsiyetli hele bir de geçmiş zaman zamirleri araya girdiyse Goetheye selâm olsun..
Türkçemiz böyle iyi..
Deutsche Sprache, schwere Sprache.
😄
Sen Almancayı boş ver.
Çok güzel bir içerik olmuş. Dil okumuş biri olarak beni çalıştığım dili ayrıntılı incelemeye teşvik etti. Ellerinize sağlık :)
Ah, sevindim! Özellikle dil mezunlarının düşüncelerini merak ediyordum. Teşekkürler yorumunuz için.
Şehrin özelliğine göre eril ve dişil çağrışımlar yapıyor. Tutucu ve ataerkil bir şehir olduğu için. Ancak Erzurum'u da Afganistan veya Pakistan'da bir şehir ile kıyaslarsanız o zaman belki Erzurum dişil konumuna geçecektir :)
Hanımefendi bu cideo için teşekkür ederim.
Ben de Fransa'da yaşadım.
Fransızca'da ve Arapça'da da biliyorsunuz, bütün canlı ve cansızlar eril ve dişil diye ayırılır. Franszıca'da öyle bir yazı yazıyorsunuz ki ifadeleriniz net ve kimden veya neyden bahsettiğinizi gayet iyi biliyorsunuz, kaçacak tarafımız yok. Türkçe'de öyle bir yazı yazıyoruz ki maalesef sündürdükçe sündürülebiliyor.
Merhaba. Buna biraz tarihsel süreçten bakmak gerekiyor, en nihayetinde dillerin doğuşu da tarihsel dönemi içindeki zamana ve mekana bağlıdır elbette. Türkçe yaygın görüşe göre altay dil ailesi içerisinde sınıflandırılıyor. Bu dil ailesinin diğer üyeleri(akraba dillerimiz): moğolca, mançuca, japonca ve korecedir. Bütün bu dillerin ortak özellikleri sondan eklemeli olmaları ve gramatik cinsiyetin olmaması ya da nispeten çok çok az ve etkisiz olması. Bunu da şöyle açıklayabiliriz. Altay dil ailesi diye adlandırmamızın sebebi tüm bu bahsettiğim dillerin doğduğu mekanın (teorik olarak) altay dağlarının güney etekleri olması. Türki halklar da uzun zamandan beri orta asya gibi bozkır bölgelerinde yaşadılar. Atalarımızın yaşam şekline bakarsak avcı toplayıcı ve göçebe kültüre sahiptik. Göçebe kültüre sahip bozkırlı bir halkta cinsiyet ayrımı olmamak zorunda çünki sosyal hayatta bir iş bölümı var ve en önemlisi savaşçılıkta da birlikte savaşıyorlar. Nitekim cinsiyet dediğimiz sözcük bile arapça cins(türkçesi tür) ve arapça yapım eki -iyyet(-lık / -lik) ile oluşturulmhş ve dilimize geçmiştir. Islam öncesi dönemde atalarınız cinsiyet sözcüğüne benzer bir sözcük kullanmışlar mı o da belirsiz. Zaten böyle sosyal bir düzende yani ayrımın (zaruri olarak) olmadığı bir sosyokültürel ortamda bu dile de yansımış olmalı. Videoda saydığınız sözcüklerin çoğu ise türkçe kökenli değil ve bunlara bakarak türkçede gramatik cinsiyet aranmaması gerektiğine kaniyim
Tesekkurler yorumunuz ve katkiniz icin.
Haklı ve yerinde bir tespit olmuş
çok önemli bir konu seçmişiniz tebrik ederim👍🙏❤️
Dil konusunu ben de çok seviyorum. Teşekkürler izlediğiniz için.
×2 ye alarak izlemediğim tek kanal . Teşekkürler
Çok sevindim bu yorumunuzu okuyunca. Teşekkürler.
kesinlikle öyle..
6:00 Hemşire, polis, memur, tezgahtar, işportacı, misafir sözcüklerinin hiç biri Türkçe değil.
Sadece temizlikçi sözcüğü Türkçe. Bu sözcüklere göre Türkçe'nin cinsiyet yaklaşımı değerlendirilemez.
Bu ancak bu sözcüklerin dilde kullanıldığı belirli bir dönemdeki Türkiye Türklerinin sosyal algısını belirler.
Ceylan hanım teşekkürler :)
İzlediğiniz için ben de teşekkür ederim.
Aslında dilimizde meramımızı anlatmak için güzel ayrıntılar var. Mesela ilk aklıma gelen ''güzel ve yakışıklı''kişinin hangi cinsiyet kategorisine ait olduğunu çok naif bir şekilde işaret edebiliyoruz
Çok doğru! Teşekkürler katkınız için.
Popüler kültürden bir örnek vermek istiyorum: Star Wars episode 6da kumandan Vader’a “I need more men” diyor. Yani “adam” kelimesini “insan” anlamında kullanmak sadece Türkçeye mahsus bir şey değil.
Bay Bayan sözcükleri de aynı biçimde oluşturulmuştur, Anadolu Türkçesi Derleme sözlüğünde +an ekinin bir sözcüğü dişi yaptığını görmüştüm.
İçerikleriniz çok kaliteli ve güzel.
Teşekkürler. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Türkçe'nin cinsiyetsiz bir dil oluşuna bayılıyorum. Arapça öğrenirken zorlanmamıştım. Ancak, örneğin, bir grup içinde 1 erkek bile olsa o gruba hitap ederken erkeğe göre cümle kurulması benim kültürel bakış açıma göre çok tuhaf gelmişti. Burada hem somut hem de soyut iç.içe. Yani somut durum soyut grameri etkiliyor. Dil mantığı ve kültürel şablon meselesi devreye giriyor.
Almanca öğrenirken artikellerden keyif almıştım. Ama o dilde de temel eril iken, kadın için ek geliyor. Artz : erkek doktor, artztin: kadın doktor. Muhtemelen toplumda eskiden mesleki olarak etkin olmayla ilgili.
Neyseki bizde öyle bir durum yok. Ama medya ve günlük dilde cinsiyetçilik yerini zarafetten kabalığa bırakmış görünüyor. 60'larda çekilen bir Türk filmi izlediğimde farklı, 80'lerden sonra çekilenlerde farklı. Bugün ise kaba saba bir cinsiyetçilik var.
En hafifinden, medyadan bir örnekle bitireyim:
"Yapılan baskında ikisi kadın on kişi ele geçirildi."
Bu tip cümleler beni hasta ediyor.
Evet dilimiz güzel.
“Anayasa” kelimemizin cinsiyetini öğrenmiş olduk. Teşekkür ederiz. 😊
"ANADİL"!!! 😄
Ceylan hocam gerçekten kaliteli bir konuya değinmişsiniz. İçeriğin farklı perspektifleri de barındırması çok iyi olmuş bana kalırsa.
Çok sevindim bunu gözlemlediğinize. Teşekkürler izlediğiniz için.
Biz samsun havzada "eme" kelimesini babanın kız kardeşi yerine kullanıyoruz., "eke" kelimesi karakter olarak olgun kadın anlamında kullanıyoruz, "eci" kelimesi de abla anlamında kullanıyıruz.
Türkçeyi irdelerken bile ana dilinizi katagorilere bolerken başlıkları yabancı kelimelerden tercih ediyorsun.
Naçizane fikrim dilimizin anlatımında Türkçe kelimeleri karsilastiriken ana başlıkları kadın, erkek ve nesle olarak veya erki, dişi , gibi kullanmak daha doğru bir yaklaşım olur dilimiz açısından diye düşünüyorum.
Yanı başında hayvanların cinsiyetini belirleyen ve insanlarla aynı zamirleri. Dışında cinsiyetini belirleyen kelimeler var olduğunu eminim sizde biliyorsunuz dur.
Güzel bir video olmuş emeğinize sağlık.
Ceylan hocam, gayet başarılı bir video 😊
Teşekkürler :)
Yine enteresan ve yerinde bir içerik
Canlı varlıkları tanımlarken bu ekleri anlarız da nesnelerde neden cinsiyet ekleri gereklidir?
Özlettiniz kendinizi hocam hoş geldiniz yeniden :)
Bu konu benim de aklımda dolanıp duruyordu. Bu Konu hakkında düşünen başkalarını da olduğunu görünce sevindim açıkçası.
Şöyle ki ''Erzurum'' kelimesinin ,biraz saçma gelebilir ancak, bana ''erkek'' kelimesini çağrıştırmasının sebebi tamamen ilk iki harfinin aynı olmasından kaynaklı gibi geldi. ''İzmir'' kelimesi da bana aslında tarafsız olduğunu düşündürdü ama hemen sonra ''İzmir'in kızları güzel.'' cümlesi kafamda döndü ve birdenbire İzmir gözüme tamamen dişil demesem de dişil olmaya daha yatkın göründü . Ama bu iki kelimenin de, öyle çağrışım yapmasının sebebi olduğunu düşündüğüm şeyi söyleyebiliyorum ''sebebi kesinlikle budur'' diyemiyorum.
Bir de bazı meslekler dilimize diğer dillerden geçtiği için dişi veya erkek için ayrımı olabiliyor dediğiniz gibi. Ancak mesela çoğu kişi ''Müdür Hanım'' der. Hatta bazı kişiler buna sinirlenir ''Öğrenemediniz 'Müdüre Hanım' demeyi.'' diye sitem eder. Genellikle ''Müdür Hanım'' diyen kişilerde ise hep halktan gibi ,yani mesleğinden veya yaptığı işten kaynaklı kendisinin bilgisiz olduğunu düşünen, bir insan duruşu olduğunu görmüştüm. (Umarım doğru anlatabilmişimdir ''halktan'' derken demek istediğimi. .) Yani demem o ki bazen de dilimize geçen mesleğin cinsiyeti olmasına rağmen insanlar bunu göz ardı ediyor veya farkına bile varmıyorlar. Dilbilgisinde olmayı geçtim konuşurken bile mesleğin cinsiyeti akla ilk gelen şey olmuyor. Hatta onu da geçtim akıllarının ucundan bile geçmiyor ''genel'' olarak ''halkın'' tutumuna bakılırsa.
Mesela ''Polis'' deyince benim aklıma ilk gelen şeylerden biri ''cinsiyet'' değil ''trafik'' oluyor. Doktor deyince ''sağlık'' , ''Hemşire'' deyince de ''iğne'' sözcükleri kafamda dolanıyor. (Halktan olduğunu düşünen biri olarak fikrimi belirtmek istedim. )
Aslında çok alakalı değil bu konuyla fakat şöyle ki, bana deseler ortopediste gideceksin kadın olanı mı erkek olanı mı tercih edersin, ben hangisi mesleğini daha iyi yapıyorsa onu tercih edeceğimi söylerim ve cinsiyeti umurumda olmaz. Ancak bir jinekoloğa gitmem gerekiyorsa, yine önce hangisi daha iyi bir doktor onu öğrenirim ama sonra eğer ikisi de iyiyse ve benimle ilgilenecek durumdaysa kadın olanı tercih ederim. Bunu neden burada belirttim bilmiyorum. Sanırım ''cinsiyetçilik'' denince aklıma geldi.
Kelimelere cinsiyet ithaf eden çalışmalarda da sizin de kullandığınız bir cümle çok önemli "eğer bir cinsiyet seçmem gerekiyorsa..." dediniz. Çalışmanın bu şekilde yapılması taraflı bir sonuç doğurmuş olabilir.
Bu videoyu şimdi izleme şansım oldu. Gözden kaçan konulara da değinerek Türkçe bilgisini daha geniş açıya taşımışsınız. İyi olmuş. Emeğinize sağlık. Ayrıca teşekkürler. Emekli Türkçe Öğretmeni.
Teşekkürler, elinize sağlık.
Bu tarz daha fazla bilgilendirici video istiyoruz araştırma konulari vs. çekerseniz cok mutlu olurum
erzurumda yaşayan bir kadın olarak evet erzurum eril geliyor 🤓
erzurum ve izmir dişil kategoride... şehirler bir çok dilde genel olarak dişil kabul edilir sokaklarında daha çok erkek geziyor, iklimi sert diye erzurum'a eril demek mantıksız. neye göre eril diyoruz objektif bir kriter göremiyorum. o zaman varşova, moskova (aldıkları eklere de bakılırsa dişil kabul ediliyor) gibi şehirleri eril kabul edelim.
hocam görmediğimiz bir yerimiz kanadığında, morardığında veya yaralandığında canımız acımıyorken neden gördükten sonra acı hissetmeye başlıyoruz? bunu çok merak ediyorum. birde kendimize canımızın acımadığını inandırdığımızda neden acımız hafifler ? psikolojik olarak bir cevabı varsa cevaplarsanız çok mutlu olurum.
+
çok güzel bir içerik bunu Türkçe dışındaki diğer diller hakkında videolar yapabilirseniz daha iyi olur ama daha çok yok olmuş diller hakkında örnek olarak Aztek dili, Maya dili bunlar gibi yok olmuş diller hakkında videolar çok güzel olur.
Altını güç olarak düşündüğü(m) üz zaman eril olarak tanımladım. Kadınların ziynet olarak kullandığı toplumlarda dişil sınıfına sokulması normal ancak bazı gruplarda erkeklerde tercih ediyor. Bu vb araştırmaların daha farklı çevrelerde yapılması daha iyi olurdu kanısınsayım. Anlatımınız için emeğinize sağlık.
00:07 soruda aslında bi eksik var.
ona götürdüm deyince, erkek dişi anlaşılmadığı gibi,
bi şirkete, pastaneye de götürmüş olabilir
yani kişi olduğu da kesin değil.
isimler yerine işaret zzamiri kullanılabilir.
bu manada analiz eksik. :)
bu da Türkçe de çok kolay bir şekilde İMA ETMEYE imkan veriyor...:)
Dil hakkinda video yaptiginiz icin tesekkurler.
Bu kaliteli kanala bayıldım.
Siz hemşire deyince benim de aklıma "hemşir" kelimesi geldi. Hemşir denilince istisnasız olarak "erkek sağlık görevlisi" çağrışıyor. Tabi dilimizde "hemşir" kelimesi resmi olarak mevcut mu bilmiyorum.
bir erzurumlu olarak videoyu izlemeden önce cevaap veriyorum ve diyorum ki erzurum cinsiyet olarak erkektir. ( hilal bıyık , yumurta topuk ayakkabı, tesbih , kumaş pantolon, cağ kebap, lavaş ekmek, kadayıf, dadaş, güreş, cirit) şimdi videoyu izleyebilirim
Yine muhteşemdi...
Teşekkürler izlediğiniz için. Beğenmenize sevindim.
x2'ye alınca rahatsız etmeyen ilk kanal. Diksiyon çok iyi. x2'de dahî sözcükler tane tane seçiliyor.
Seni seviyoruz❤ :)
Bilim insanlarina hayranım sagolun var olun❤
Çok sevindim bilim insanlarını sevmenize. Sevgiler.
Çok güzel video olmuş.
Farklı bir video olmuş abone oldum güzel içerik
Bilimsel makaleler ile yaptığınız bu anlatımlar çok güzel.Umarım sizi diğer sosyal ağlarda yayın yalanlar örnek alır .
Kanalınız çok kaliteli. Yeni keşfettim kusura bakmayın.
Cinsiyetli dillere sahip toplumlar, belki de tarihsel olarak kadın-erkek eşitsizliğinin daha çok olduğu ve tarihin eski zamanlarında daha ataerkil yapıda olabilirler. Belkide dillerin ilk oluştuğu zamandaki toplum yapılarında kadın ve erkek rolleri daha belirgin bir ayrım içeriyordu. İklim ve bitki örtüsü etkisiyle de cinsiyet rollerinin daha keskin ayrıldığı bir geçmişleri de olabilir. Örneğin avcılık ve toplayıcılık rolleri düşünüldüğünde genelde avcılık erkek rolü, toplayıcılık ise kadın rolü olarak görülüyordu. Bu roller bol yemişli, meyveli ağaçların olduğu iklimlerdeki ormanlarda daha kolay ayrışabilir. Ancak Türklerin eski tarihini düşünürsek kadın yöneticiler, kadın savaşçılar var. Ayrıca tarım yoktu ve bozkırda toplayacak çok meyve ve yemiş veren ağaç türleri de olmadığından kadınlar da tarih boyunca erkeklerin yaptığı işleri yapmışlar. Örneğin Tarhin eski zamanlarında bozkırda kadın da erkek de avcılıkla ve çobanlıkla geçimini sağlıyordu. Bu durumda bozkır tipi iklim ve bitki örtüsü şartlarında cinsiyet rollerinin keskin olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca kışın çoğunlukla soğuk ve toprağın buzlu olduğu çok kuzey enlemlerde de yine aynı bozkır gibi zorlu şartlar gereği kadın cinsiyet rolleri erkeklerinkilerle ortaklaşmaya başlıyor. Bu durumu Moğolca, Tunguzca, Korece, Japonca gibi dillerde ve hatta daha kuzey enlemlerde oluşan Ural dillerinde ve buralardaki yerli dillerinde görebiliyoruz. Yani Dünya'nın geri kalanında eril roller olarak görülen şeyler Orta Asya ve Kuzey Asya bölgesi kadınlarınca şartlar gereği üstlenilmiş gibi duruyor.
Orta Avrupa'nın ılıman ormanlarının ekosisteminde yaşamış toplumlarda kadınlar bölgedeki meyve ve yemiş ağaçlarından toplayıcılık rolünü üslenebilirken erkekler daha geniş bir bölgede bölgeyi vahşi hayvanlardan koruma ve avlanma gibi rolleri üsleniyor olabilirdi. Bu sebeple bu bölgede diller cinsiyetli gelişmiş olabilir.
Doğu ve Güneydoğu Asya bölgesinde ise insanlara zarar verebilecek Ayı, Kurt gibi büyük hayvanlar daha az. Kaplanlar bile tarihsel olarak da şimdi de oldukça nadir görülüyor. Burada iklim tropikal olduğundan Erkek cinsiyet de toplayıcılık rolünü benimsemiş ve Bozkır'ın tersine her iki cinsiyet de toplayıcılık benzeri daha dişil rolleri benimsemiş gibi duruyor.
Ayrıca tiicaret ve kervancılık faaliyetleri eşkiyaların bulunduğu eski çağlarda daha çok erkek işi olarak görülüyordu. Bu sebeple çöl bile olsa eski çağlardan beri ticaretle geçimini sağlayan Mezopotamya, Arap, İran, İpekyolu güzergahında ve de Akdeniz çevresinde tarihsel olarak genelde ataerkil bir toplum yapısı hakimdi. Mezopotamya
bölgesinde yeşeren İslam dinin yayıldığı alanlarda da büyük oranda bu ataerkil yapı var diyebiliriz.
Türkçe dil gelişimini tamamladıktan çok sonra Türkler güneye ve batıya gidip ticaret yollarına yakın bölgelere ve tarıma elverişli alanlara yerleşmeye başlamıştır. Böylece ticarette kullanmak için örneğin mesela dokuma yapılması gibi daha kadına özgü roller oluşmaya başlamışken sokaktaki sosyal hayat ve ticaret ise daha çok erkek rolü olarak algılanmaya başlamış gibi duruyor.
Ben Türkçe'nin cinsiyetsiz yapısını seviyorum. Çünkü kelimelere cinsiyet yüklemek biraz da o iş veya o isim veya yeri belli bir cinsiyete aitmiş gibi algılatıyor ve karşı cinsiyeti ötekileştiriyor. Örneğin Türköede eğer 'eril' cinsiyet artikeli almış bir Erzurum ismi olsaydı "Erzurumluyum" diyen bir kadının psikolojisini düşünün bir de Türkçe'nin şimdiki haliyle "Erzurumluyum" diyen bir kadının psikolojisini düşünün. İlk durumda yani Erzurumu bir eril cinsiyet kategorisine koyan bir dilde o kadın biraz ötekileşmiş hissedecekti. Bir başka örnek 'mühendis' kelimesine 'eril' bir anlam atfaden bir dilde bir kadın, meslek olarak mühendisliği seçerse nasıl ötekileşmemiş hissedebilir. Kaldı ki İsviçre'de sanılanın aksine cinsiyet eşitsizliği oldukça fazladır. İsviçre de bir yakınımın başına gelen bir olay: Bir üniversite hocası yüksek lisans için o üniversitede bulunan bir kadın mühendise "Sen burda ne yapıyorsun? Neden hemşire falan olmadın ki?" diye sorabiliyor.
Ayrıca bir ikinci durum şu ki çağlar değiştikçe belli mesleklerin veya şeylerin cinsiyeti değişecektir. Bu durumda o ismin artikeli kısa sürede değişmeyeceği için yine insanı rahatsız eden bir durum oluşturacaktır. Örneğin Tezgahtar kelimesi eskiden daha çok belki de eril kategoriye girebiliyordu, çünkü kadınlar iş hayatında bu kadar yaygın değildi. Ancak şuanda bu meslekte tam tersi bir durum var gibi.
Üçüncü bir durum cinsiyet ayrımı olmaması dil öğrenimini kolaylaştırıyor.
Sizin ablanız bizim Türkçe öğretmenimiz 5 D miraç
Evet :) Başarılar dilerim Miraç.
Bazı mesleklerin bize cinsiyet kategorisine yönlendirmesi zannımca bu meslek gruplarını cinsiyetlerle özdeşleştirmemizden gelmekte toplumsal cinsiyetten ötürü.
Hocam bu konu biraz farklı aslında. Rusça'dan örnek vereyim: istisnalar vardır ama sonu sesli ile bitenler dişil, sessiz harfle bitenler erildir. (bir de nötrler var) Araba (maşina) kelimesi dişildir, ama zihinde uyandırdığı imaj eril olabilir. Yani eril-dişil meselesi imajla ilgili değil, tamamen kelime yapısıyla ilgilidir. Türkçe bu açıdan bakıldığında cinsiyeti hiçbir şekilde barındırmaz. Katip, katibe Türkçe gibi yapılar Türkçe olmadığından, başka dillerden gelen bu yapılar Türkçede hep emanet durur.
Bunun yanında dişi kedi koşka, erkek kedi kot gibi cinsiyete bağlı isimler de alır ama maşina kelimesi tamamen dişildir Rusça dilbilgisi kurallarına göre. Oysa arabanın cinsiyeti yoktur. Öyle değil mi?
Türkçeyi yabancılara anlatırken film kategorisi üzerinden dramasi kolay, dedegtiflik daha eğlenceli, bilimi köklü, aksiyonu hızlı ve komedisi de en hard to master. Özellikle hem küfür algısı hemde komedi algısı olarak yelpazesi çok geniş bir dil. Akıllı ve dile hakim birisinin eglenmesini de eğlendirnesine de izlemek keyifli.
Bu arada ana dilim Moğolca ancak ilk okuldan beri Türkçe biliyorum. Üstünüze afiyet bir almamca be Farsça maceralari on yıllarını devirdiler. Korece de bir 5 yıldır devam ediyor. Bu altay dil ailesi teorisinin neden ortaya atıldığını ve yoldan geçerken Farsça dan kim ne almış I görmek çok zevkli
Hocam uzmanlık alanı olduğum bir durum söz konusu değil ama araştırdığım ve aklımda kalan şeyleri göz önünde bulundurursam Türkçede aslında cinsiyet eki yok ama zamanla ek haline gelmiş bazı kelimeler var. Ece kelimesini örnek verebilirim, Tanrı/Tanrı Ece: Tanrıça,Han/Han Ece ,Kral/Kral Ece: Kraliçe bu da öztürkçede aslında bir ek değil birleşik kelime olup zamanla ek haline gelmiştir."Aba,ebe,ana,hatun..." gibi kelimeler de olmuş olabilir.Bu örneği verirken müdür/müdire gibi alıntılanmış yabancı kökenli sözcükleri dahil etmedim.
DİL Bilim ile uğraşan herkesin mutlaka "ARRIVAL" (Geliş) adlı yabancı filmi seyretmesini öneriyorum.
Geçen gün trafikte hata yaptığını düşündüğüm, bu nedenle de kendisini kibarca uyardığım bir kadın şoförün kabalaşıp bana küfürle karşılık vermesi üzerine ona "önce adam ol adam..." diye bağırdım. Bence adam kelimesi sadece erkeği işaret etmiyor.
Güzel bir kanal bu arada 👍
Teşekkürler :)
Bu "kategoriler" çağırışımlar mı oluyor? Bir kelime kime kadını kime erkeği çağıştırıyor düşüncesinin neresi bilimsel bunu anlayamadım. Çok tuhaf bir yaklaşım. Bilim nedense varsayımlara evrilir oldu.
Ayrıca adam kelimesi insanı, insan içinde ise insani kalitesi yüksek olanları, insani kalitesi yüksek olmayı, insani kaliteyi belirtir. Bir mânâyı yanlış kullanmak insanın kendi sorunudur, mânânın değiştiğini göstermez.
5:27 hemşire örneği çok yerinde değil. zaten hemşire meslek olmadan önce de, Türkçe de kız kardeş manasında kullanılıyordu. daha sonra bu mesleğin ismi de, hep kadınlar yaptığı için böyle söylenegeldi. şimdi ASLINDA erkek hemşireler orrtaya çıkınca, onları niteleyecek kelimemiz yok. belki hemşir denilebilir. ancak bunun, dil grameri açısından uygun düşüp düşmeyeceği soru işareti.
altın daha çok varak, işleme, görsel zenginleştirme amaçlarına hitap eder. Altın ve altın rengi kullanımı daha çok borsa sitelerinde, gayrimenkul satan firmalarda vb karşımıza çıkar. Altın genel olarak "gösterme" kelimesiyle özdeşleşir şahsen kafamda. Gösterme derken kendini gösterme, orada olduğunun farkına vardırma anlamında, yani estetik, zarif işlemeler ve parlaklığıyla estetiğini gösterme özelliklerine sahip. Bu yüzden kadınla eşleşmiş olabilir
Hocam İzmir isminin kökenine baktığımızda Amazon prensesinden geliyor zaten kadın olarak düşünülmesi doğal bence de bundan dolayı 😁
Kalrmi ona götürdüm derken ingilizcede hangi cinsiyete götürdüğümüz belli biraz yanlış örnek olmuş gibi
O kelimesi o kadar guzel ki bu hem insanlar icin hemde kozmik varlik icin de kullanilabilmesi
Hocam bence sonda verdiğiniz kelimeler dilimizden değil bizdeki çağrışımlarla ilgili
Örneğin İzmir ; kızları meşhur dendiği için dişil,
Erzurum ; dadaşları ve İbrahim Hakkı Hz ‘den dolayı eril,
Diğer kelimelerin bu tarz çağrışımları olmadığı için zihnimizde yönlendirmesi yok ….
Gibi.
Saygılar 10:44
Hocam sizi çok özlemişiz. Keşke psikoloji okuyabilsem. Sizinle psikoloji araştırmaları yapmak eminim çok keyifli olurdu. 😊
Çok teşekkürler. Ben de video çekebildim diye mutluyum. Belki ileride yüksek lisans yaparsınız orada denk geliriz :)
@@PsikologDrCeylanOzdem Hocam çok teşekkür ederim geribildiriminiz için. 😊
Ögretmeniniz erkek mi¿ neden HOCA'¿
döndüğünüze sevindim hocam, "onaya muhtaçlık" üzerine bir video gelebilir mi?
izmir maskülen (savaş)
erzurum dişil (nene hatun)
altın, prizma, demir, lösemi nötr
Erzurum, İzmir, altın, prizma ve lösemi bana nötr geldi. Özellikle bir cinsiyet seçecek olursam düşünerek seçebilirim ama zihnimde kendiliğinden belirmedi. Sadece demir eril geliyor. Demirci, zırh gibi şeyler aklıma geliyor bundan dolayı büyük ihtimalle. Bence dilimiz bu yönden oldukça güzel, Arapçada sadece öğrenirken bile beni bunaltan bir durumdu müzekker, müennes olayı.
Çok teşekkürler açıklamalarınız için.
Köke değil sosyal hayat içerisindeki algılara bakacak olursak yanılırız diye düşünüyorum. Popüler kelimelerin kullanımı değişir. Hemşire diyince bugün akla kadın geliyor olması bizim zihinlerimizle ilgili dilin yapısıyla ilgili değil. 20 yıl sonra yetişkin olacak çocuklar için mesleklerin cinsiyet tabuları bugün ile aynı olmayacak ancak umarım türkçe aynı olacak.
aslında kelimelerin kökünden giderek bir şey atfetmek çok yanlış . daha çok kültürel etkileşimler, duyular, yaşanmışlıklar ve ön yargılar sonucu kanaate varıyoruz. örnek erzurum kelime olarak evrilmeden önce "Arz-ı Rum" rum diyarı , rumların yaşadığı yer anlamına geliyormuş arzı rum ben de bir şey ifade etmedi aynı şekil de izmir kelime olarak symrn gibi bir kelime den evrilmiş .
Danimarka Isvec gibi anaerkil olan iskandinav toplumlarda dahi cinsiyetli dil olmasi garip aslinda. Cunku o ulkelerde kadin ve erkek toplumun hemen hemen yerinde ayni oranda gorev almalarina ragmen onlarda belirtme ihtiyaci duymuslar. Gercekten ilginc bir konu.
İzmir için deniz, Erzurum için kar geldi aklıma. Dedim acaba nasıl bir video 😄
Kelimeler konusunda empati kurmak çok zor.
Örneğin İngilizce'yi çok iyi bilen ve Türkiye'de yaşayan Türkler, "Nigger" kelimesinin tam olarak ne ifade ettiğini 'hissedemiyorlar.' Bunun siyahiler için kırıcı bir kelime, ağır bir küfür olduğunu öğrenseler bile yine de bir siyahinin ne hissettiğini anlamak, empati kurmak çok zor.
Birçok erkeğin (ve kadının) 'bayan' kelimesinin neden artık kullanılmaması gerektiğini bir türlü anlayamıyor olmaları da bunun gibi bir şey.
Adam insan demek olabilir. Arapça dünyanın en cinsiyetçi dili olabilir. Bir zamanlar başka anlamlara geliyor olabilir. Siz cinsiyetçi biri olmadığınız için 'adam' kelimesini kullanmayı doğru bulabilirsiniz. Ama pek çoğumuzun anlayamadığı şey şu; konuşurken karşıdaki kişiye veya topluma bir rahatsızlık veriyor olmak güzel bir şey değil. Adam kelimesini kendi odanızda tekrar tekrar kullanıp, duvarlarınıza 'bayan' falan yazıp kendinizi mutlu edebilirsiniz. Ama toplum içinde diğer insanların ne hissedeceklerini de hesaba katarak kelimelerinizi seçmeniz daha doğru olmaz mı?
Empati kurmak buna benzer bir şey. Birlikte yaşamayı kolaylaştırır, mutluluk verir.
Çok güzel bir yorum. 👍🏻
Bayan demek neden yalnış?
@@nohutyiyenadam6074 Bayan denmesinden hoşlanmayan bir insanın yanında bayan dememeliyiz, diyorum. Ne doğrudur ne yanlıştır ben bilmiyorum. Sadece bir insanı kırmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyorum.
Boş yapmışsın.
Şu "bayan" takıntısı ne aw?
Mustafa Kemal Atatürk "bayan" denmesini tavsiye ediyor.
@Sema Maraşlı kadın yerine kız demekten çekineleceğini düşünmüşüyorum bence anlattığınız gibi cinsel bir sebep yoktur. Zira Türkçe japonca kadar olmasa da kişilere göre hitaplar barındıran bir dil. Kadın, kız durumunun erkek versiyonu da var; erkek, oğlan. Kimse günlük hayatta cinsiyetler hakkında konuşmadığı veya cinsiyetini belirtmeye çalışmadığı sürece erkek ya kadın kelimesi kullanmıyor. kız oğlan bey eleman hanım ve bazen de bayan gibi hitaplar daha tercih edilesi. Ama şu konuda haklısınız ki cinsiyet belirtirken erkek için erkek ibaresi kullanılırken kadın için bayan bir cinsiyet belirten kelime olarak kullanılıyor.Bu kullanım şeklinin bu kadar kötü sebeplere ya da niyetlere dayandığını düşünmüyorum. Ayrıca bayana çok takılıyorlar ama bir çok kadın yaşıtı erkekten bahsederken 'çocuk' kelimesini kullanıyor :/
Sizi ve videoda adı geçen akademisyen ve profesyonelleri tenzih etmekle birlikte, sosyoloji alanında da kendini kanıtlamamış dilbilimcilerin argümanlarına "dilde cinsiyet ayrımı" gibi toplumsal algı odaklı bir konuda çok daha şüpheci yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum.
Kelimelerin cinsiyete ayrılması ne ya hiçbi şey çağrıştırmadı tabiki hiçbiri
Yani almancada ütünün bile cinsiyeti var abi çıldırıcam apdöşdöfğcç
aslında cinsiyet olmaması çok güzel bir şey tamamen cinsiyet kaldırılmalı iş adamı iş insanı olmalı gibi eşitlik dilden başlamalı
Dili hic bir zaman kültürden ayri tutmamak lazim, ki bunlarin ikisi her daim birbirini etkiliyor. Türkce gramer acisindan cinsiyetsiz olsa da, türk toplumunun maalesef ataerkil ve kadinlari genelde düsük gören bir toplum olmasi, dili önemli sekilde etkiliyor. Cok enteresan ve güzel bir calisma olmus, sag olun:)
bazı kelimelere -iye ekleyince kadınları ifade ettiğini farkedebilirsiniz
-iye eki arapcadan gelme
adam kelimesi hz adem gelen bir tabir olarak biliyorum. ondan dolayı adam diyince adem oğlu gelme erkek olarak görülüyor.
Erzurum deyince eril, İzmir deyince de dişil olarak sınıflandırdım ben de. Zihnimde oluşan fotoğraf kamusal alanla ilgiliydi daha çok.
Erzurum' da kadinların giyimi, seçtiği siyahi renkler ve mekân olarak da ev içinde çok vakit geçirmek durumunda olmaları. İzmir için bunları sòyleyemeyiz. Kadın kamusal alanda görünür haldedir, giyim ve renk konusunda çok yönlülük vardır. İzmir' deki kadınların hepsi deģilse de oransal olarak çoğu tercih kullanabilir. Bu malesef Erzurum' da böyle değil, kadınların seçimleri erkeklerin onayına tâbidir çoğunlukla. Kanaatimce.
Erzurum ve İzmir 🤔🤔
Erzurum'un eril kategoriye girmesinin sebebi bence dadaş kelimesinden geliyor olabilir. Dadaş ağabey, yiğit, er, kardeş vb anlamlara geliyor.
Mesela dedem abisine dadaşım der.
Ama ilk başta kelimelerin hepsi bende nötrdü.
Erzurum'dan selamlar.
Erzurumda kadının adı yok
bence türkce cok spontane bir dil ve konusmasi cok rahat. almanca konusurken sürekli arka planda düsünmek gerekiyor. son derece sistematik bir dil. tarihsel olarak dillerin halkin kafa yapisiyla iliskili oldugunu düsünüyorum. selamlar.
5:55 den sonrasi sanirim iskandinav ulkeleri icin gecerli degil. Burda ise alinacak bir kisi varsa ,kadin-erkek -guclu-gucsuz-asiri kilolu-asiri zayif øzelleklerine bakilmiyor,Sasirdim alman profosorun aciklamalarina.Yarin sabah ayni konuyu tekrar izleyecegim. Kacirdigim konu olabilir,. Basarilar size.
Çok güzel bir video olmuş. Bu arada Türkçe 'de evet cinsiyet yoktur ama onun yerine ses uyumu vardır . Artikeller durum aynıdır örneğin ismin i hali örnek vermek gerekirse Kitabı ver derken o belirli bir kitaptır bilenen bir kitaptır ve sonuna ı harfini alır ama kalemi ver dersen i harfini alır bu ses uyumudur. ne kadar cinsiyet içermese de aynıdır sesin gidişatı ile ilgilidir. mesala İzmir'e denilince e alıyor Ankara'ya denince a aldı Türkçede de ses uyumuna göre ekler devamlı değişir. gördüğünüz gibi bizde de ekler ses uyumuna göre değişiyor Türkçe öğrenen yabancı arkadaşlarda bu konuda zorlanıyor mesala ne zaman git iyorum ne zaman konuş uyorum ne zaman gül üyorum olacak zorlanıyorlar. Artikeller Türkçede de vardır "bir kalem ver" dediğimiz zaman herhangi bir kalemdir "kalemi ver" dediğimiz zaman tanımlı olan belirli olan bilinen bir kalemdir o.
Ama buradaki "bir" sayı sıfatı da olabilir. "İki kalem ver." dediğimiz zaman da herhangi iki kalemi kastediyoruz ama "İki kalemi ver." dediğimiz zaman tanımlı oluyor.
@@aabcdefg5522 aslında benim bahsettiğim şey basit olarak ses uyumu idi Niğde'ye yani tiz (dişi) Ankara'ya (erkek) bizde de değişiyor tiz ve bas olarak biz sadece ses uyumu demişiz onlar dişi erkek Niğde'ya demek çok komik olurdu tıpkı İtalyancada olduğu gibi la mia amico...... il mio amico olması lazım doğrusu (la mia amica ) a ile başladı a ile biter Anlkarada olduğu gibi kalın ses ile başladı kalın ses ile biter Ankara'ye olmaz yani Ankara'ya olacak yani... demek istediğim bu tip şeyler bizim dilimizde de var bazen bizde karşılığ yok diyorlar ama bir çok şeyin karşılığı var.... cinsiyet anlamında yazmadım ben bazı şeyler dillerde adlandırmak için kullanılır onu demek istedim .. Yanlış anlamak istemem
@@osmanozudogru37 Ama sonra artikeller var deyip ilave yapmışsınız, "Bir kalem ver." örneğini "bir" kelimesini artikel olarak göstermek için yazmadınız mı? Ben anlamadım sanırım. Ses uyumuyla neyi karşılaştırdınız tam olarak? Ve sadece ses uyumundan yola çıkarak Türkçede de birçok şeyin olduğunu ileri sürmüşe benziyorsunuz.
Pandemi döneminde "gizlice kumar oynarken yakalananların" ın psikolojisi ve bağımlılıkları da güzel bir video konusu olabilir
Almanca dil bilgisi Artikel'ler üzerine kurulmuştur.
Erzurum eril
İzmir dişil
Altın dişil
Demir eril
Lösemi nötr
Prizma disil
Gibi çağrıştırıyor
Çok hoş bir konuya deginmissiniz yine başarılar 🌸
Adamsın desem iltifat etmiş oluyormuyum yoksa cinsiyetcimi davranıyorum
cinsiyetçi davranırsınız. onun yerine başka kalıplar kullanabilirsiniz
Dediğin kişiye göre değişir benve. Eğer çok samimi bir ortam da dersen iltifat, samimiyetin olmadığı bir ortamda dersen cinsiyetçi olur bence
bence adamsın demeye devam et
Cinsiyetçi olduğunu düşünüyorum. Sonuçta erkek olmak iltifat meselesi haline getiriliyor. Aynı kadın gibi konuşmak, kız gibi koşmak yerme anlamı verdiği gibi. Bunların hepsi cinsiyetçi.
@@pantarhei8128 cinsiyetci değilim Türküm elhamdulillah tarihimde kadının yeri ayrı gerektiğinde hükümdarlık yapmıştır( tomris hatun)
Erzurum'un eril ve İzmir'in dişi olduğu sonucunun çıkarıldığına emindim. Çok ilginç ama böyle hissettiriyor.
Yani biz almancada oldugu gibi der die das yerine sonradan eklemelisini kullaniyoruz, hepsinin sonradan eklemesi yaniliyor muyum? Mudur, mudure
Müdür, müdire gibi kelimeler arapça kökenlidir. Arapçada kelimeler müzekker (eril) ve müennes (dişil) olarak ayrılırlar. Meslek (çoğunlukla) ve renklerin ise hem müzekker hem müennes hali vardır. Müdür ve müdire gibi. Talebe gibi bazı kelimelerin ise sadece eril hâlini almışız.
@@inumaki7395 cok tesekkur ederim benimle bu bilgiyi paylastiginiz icin :) 🙏
Begüm kelimesi örneği daha çok birleşik kelime gibi görünüyor. Beyin emesi.. Birleşerek begüme dönüşmüş. Bunun gibi örnek çok. İki kelimenin birleşiminde ikinci kelimeyi "ek" olarak değerlendirmek ne kadar doğru bilmiyorum. Alanım olmadan naçizane fikrimi söyledim.
Bence asil soru shu olmali.
Bir dilde cinsiyet ayrimi olmalimi , mamamlimi? Hangisi dili daha zengin eder?
Sözcüklerimizin cinsiyet çağrıştırmalarının ya yabancı kökenli olmasına ya da önyargılarımıza bağlı olduğuna sıcak bakıyorum. Aksi taktirde cinsiyetsiz bir dil. Eme-uma gibi cinsiyet ekleri doğru olabilir fakat bunlar da sözcükten türemiş diyoruz, yani hanımdan, anadan v.s. geliyor. Direkt cinsiyet nitelemek amacıyla üretilmemişler gibi
Süper bir kanal