BENİM KÖYÜM Baharda şenlenir bağı, bahçesi Kokusu başkadır benim köyümün Unutturur adama gamı, kederi Havası başkadır benim köyümün Akşam olur herkes döner evine Can kurban inan ki benim köyüme Gülabi'nin torunları derler bizlere Özü başkadır benim köyümün Yeşil yeşil meşeleri var dağında Meyve ağaçları çiçek açar bağında Her çeşit otlar yeşerir toprağında Yeşili başkadır benim köyümün Köyümün kenarından akar çayı Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı Unuttum sanma orda olmayı Dostluğu başkadır benim köyümün Yaz gelince çıkarlar yaylaya Gurbetçiler hasretle döner sılaya Benden selam olsun Aziz Ağa'ya Sevgisi başkadır benim köyümün İBRAHİM SEVİNDİK
BU BAYRAMDA GELEMEDİM KÖYÜME Bu bayramda gelemedim bu bayramda yanına anaaaamm Bu bayramda gelemedim bu bayramda ocağına babaaaamm Bu bayram yüreğim yetim,bu bayram yüzüm mahsun içimde yaram Affet babam anam affet ,bu bayramda gelemedim köyüme ben Bu BAYRAM,da GÜLEMEDİM gülemedim ben Direndim yokluğa sefalete, memlekete yine gidemedim ben Dağladım yüreğimi dağladım,gözüm yaşın silemedim ben Affet babam anam affet ,bu bayramda gelemedim köyüme ben Hem acıyı hem kederi,yoksulluk desen tam bir peteri Ne yaparsın yazan yazmış kaderi,elden birşey gelmiyorki. Bu bayramda hüzün benim,hasret benim,acı benim kaderim Affet babam anam affet ,bu bayramda gelemedim köyüme ben KARA UŞAK
BABA ÖZLEDİM Odamın ışığı yanıyor bütün gece Ellerimi dizlerime koyup, ikibüklüm Bir olağandışılık arayarak Gördüğüm, duyduğum her şeyde Öylece oturuyorum; Güneş parmaklarını sürünceye dek Koyu bir karanlığa Bulanmış pencereme... Bir gece kelebeği Dolanıyor lambanın çevresinde Usuldan bir rüzgar esiyor Yaşlı incir ağacının dallarına yürüyen Sütün sesini duyabiliyorum Deniz az uzakta İç geçiriyor boyuna Seninle konuşurduk baba Böyle gecelerde, iki bilge gibi Karşılıklı bakışarak Bazı şeyleri kavrayamasam da, dinlerdim Belki sen de yeni bir şeyler bulurdun geçmişte O dupduru yüreğini, yılların Unutulmuş sularına bırakarak. İşte, bir minder daha koydum yanıma Henüz sıcak Sanki yeni kalkmışsın üstünden Terliklerin şuracıkta, getireyim Çayı da ocağa koyarım istersen. Annemse haber bekliyor ruhlardan Namaz kılarak, tesbih çekerek Sen olsan Gülerdin bıyık altından - Ben gülemiyorum baba! Ama bir insanı yüreğinde duymak için Araya bazı kurallar koymaya ne gerek var Anlayamıyorum, eğilip kalkmaya Dualar okumaya? II Ağır aksak adımlarla yürüyen gece Bana bir şeyleri anımsatıyor Boynu uykudan arasıra düşerek Pencerenin kanatlarına yaslanmış bir anne Kuytu karanlık bir yolda Kocasının ayak seslerini arıyor Bir çocuk, sedirin üstünde Yüzünü ders kitabına gömmüş Saate bakıp, geceyi dinleyip Kitabından bir yaprak çeviriyor. Sessizliğin sığınaklarına gömülmüş evlerde Yanan tek tük ışıklar var Bekçi düdükleri Birbirlerine selam yolluyor O daracık sokakların ardından Bir vukuat yok Asayiş berkemal! Sokakta biri bağırsa Sanki tavan çökecek Kadınla çocuğun üstüne... Bu sokak ne zaman çınlar Belli belirsiz ayak sesleriyle? Bu kapı ne zaman çalınır? Anne, görevini yapmış biri gibi Usul usul kalkar yerinden Çocuk ne zaman sıçrar? Açılır kapı, girersin içeri Yüzünde sarhoşlara özgü Tuhaf bir gülümseme Kaldırıverirsin omzuna beni Sorarım:Baba niye geç kaldın böyle? Eski bir türküyle Kesersin sözümü... III Pijamalarını giydirdik Sigaralarını, çamaşırlarını, terliklerini Doldurduk bir çantaya Saate baktım: Sabah yedibuçuk Gözlerini tavana dikmiş öylece duruyordun Arasıra bakışların Usulca kayıyordu bana Ben henüz öğrenmemiştim Hasta babayı üzmemek için Gülümser görünmeyi.. Kardeşlerimin ağlayışlarını duyuyordum Yandaki odadan - Sen de duyuyordun Bir şeyler söylemek istedin, konuşamadın Bir yudum su içtin İskemlenin üstündeki bardaktan Sonra sessizce devirdin başını yastığına Göstermek istiyordun sanki Çok önceden öldüğünü.. Az sonra aniden patladı kapıda Bir cankurtaran düdüğü... IV Akşamdır. Güneş uyuklar evlerin çatılarında Tasını tarağını toplayıp Gitmeye hazırlanan Bir gezgindir sanki Hoşçakal demek için son bir kez uzanır Gözlerini uzaklara bağlayıp Pencereden dışarıya bakan çocuğa. Akşamdır. Babalar ellerinde ekmeklerle Yürürler kaldırımlarda. Genç bir oğlan Ağacın altında şiir okur sevgilisine Camları titreterek Bir kamyon geçer sokaktan. Akşamdır. Çocuklar elele tutuşup Dönerler artık okullarından... ...Çalar kapı Görünür annenin sapsarı yüzü Binlerce kanadı kırık kuş o sıra Uçmaya çalışırlar kentin üstünde Bağırırlar: - Baba öldü! V Baba bana yürüdüğün O yolları göster Baba bana dünyanın Yüreğine inen geçidi Baba durursam azarla Tökezlersem kaldır beni Toprağa süre süre Arıttım yüreğimi Ellerim kanıyor bak Isırganlar yolmaktan Sesim nasıl da kısık Nehirlerin kaynağında Durup da bağırmaktan Baba bana yaşamın Çekirdeğini göster Baba bana bu yolun Sonundaki çiçeği Güneş giriyor koluma Ömrüm çağırdı beni Bu yolda yürürüm ben Baba şarkılarıma küfret Bir gün eğer dönersem! VI Senin düşlerin baba, bende Bir ad buluyor kendine Birbiri ardına ekleniyor sözcükler Nemli duvarlarında kentin Deniz köpüğü ve tuzdan dilleriyle.. Senin bakışların baba, bende Sürüyor, filizleri gibi mutsuzluğun Uzaklara bakan binlerce göz Ufkun ardını kolluyor boyuna Güneşin vurulduğu yerde boynunun. Senin ölümün baba, bende Bir anafora kapılarak Yeniden doğuma dönüşüyor Köklerini toprak altında saklama Baba, oğlun daha yaşıyor... VII Bu şiirleri toprağa gömeceğim Sözcükleri tohum olacak Çiçekler fışkıracak topraktan Sevgilerin dal olacak baba Uzanacaksın uzaktaki bir ışığı yakalamak için Işık köklerine dolacak bir gün Yorgunluğun o çiçekleri sulayan Koca bir nehir olacak Baba, acıların sürgün... KARA UŞAK 26.01.2014
BENİM KÖYÜM
Baharda şenlenir bağı, bahçesi
Kokusu başkadır benim köyümün
Unutturur adama gamı, kederi
Havası başkadır benim köyümün
Akşam olur herkes döner evine
Can kurban inan ki benim köyüme
Gülabi'nin torunları derler bizlere
Özü başkadır benim köyümün
Yeşil yeşil meşeleri var dağında
Meyve ağaçları çiçek açar bağında
Her çeşit otlar yeşerir toprağında
Yeşili başkadır benim köyümün
Köyümün kenarından akar çayı
Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı
Unuttum sanma orda olmayı
Dostluğu başkadır benim köyümün
Yaz gelince çıkarlar yaylaya
Gurbetçiler hasretle döner sılaya
Benden selam olsun Aziz Ağa'ya
Sevgisi başkadır benim köyümün
İBRAHİM SEVİNDİK
BU BAYRAMDA GELEMEDİM KÖYÜME Bu bayramda gelemedim bu bayramda yanına anaaaamm
Bu bayramda gelemedim bu bayramda ocağına babaaaamm
Bu bayram yüreğim yetim,bu bayram yüzüm mahsun içimde yaram
Affet babam anam affet ,bu bayramda gelemedim köyüme ben
Bu BAYRAM,da GÜLEMEDİM gülemedim ben
Direndim yokluğa sefalete, memlekete yine gidemedim ben
Dağladım yüreğimi dağladım,gözüm yaşın silemedim ben
Affet babam anam affet ,bu bayramda gelemedim köyüme ben
Hem acıyı hem kederi,yoksulluk desen tam bir peteri
Ne yaparsın yazan yazmış kaderi,elden birşey gelmiyorki.
Bu bayramda hüzün benim,hasret benim,acı benim kaderim
Affet babam anam affet ,bu bayramda gelemedim köyüme ben KARA UŞAK
BABA ÖZLEDİM
Odamın ışığı yanıyor bütün gece
Ellerimi dizlerime koyup, ikibüklüm
Bir olağandışılık arayarak
Gördüğüm, duyduğum her şeyde
Öylece oturuyorum;
Güneş parmaklarını sürünceye dek
Koyu bir karanlığa
Bulanmış pencereme...
Bir gece kelebeği
Dolanıyor lambanın çevresinde
Usuldan bir rüzgar esiyor
Yaşlı incir ağacının dallarına yürüyen
Sütün sesini duyabiliyorum
Deniz az uzakta
İç geçiriyor boyuna
Seninle konuşurduk baba
Böyle gecelerde, iki bilge gibi
Karşılıklı bakışarak
Bazı şeyleri kavrayamasam da, dinlerdim
Belki sen de yeni bir şeyler bulurdun geçmişte
O dupduru yüreğini, yılların
Unutulmuş sularına bırakarak.
İşte, bir minder daha koydum yanıma
Henüz sıcak
Sanki yeni kalkmışsın üstünden
Terliklerin şuracıkta, getireyim
Çayı da ocağa koyarım istersen.
Annemse haber bekliyor ruhlardan
Namaz kılarak, tesbih çekerek
Sen olsan
Gülerdin bıyık altından
- Ben gülemiyorum baba!
Ama bir insanı yüreğinde duymak için
Araya bazı kurallar koymaya ne gerek var
Anlayamıyorum, eğilip kalkmaya
Dualar okumaya?
II
Ağır aksak adımlarla yürüyen gece
Bana bir şeyleri anımsatıyor
Boynu uykudan arasıra düşerek
Pencerenin kanatlarına yaslanmış bir anne
Kuytu karanlık bir yolda
Kocasının ayak seslerini arıyor
Bir çocuk, sedirin üstünde
Yüzünü ders kitabına gömmüş
Saate bakıp, geceyi dinleyip
Kitabından bir yaprak çeviriyor.
Sessizliğin sığınaklarına gömülmüş evlerde
Yanan tek tük ışıklar var
Bekçi düdükleri
Birbirlerine selam yolluyor
O daracık sokakların ardından
Bir vukuat yok
Asayiş berkemal!
Sokakta biri bağırsa
Sanki tavan çökecek
Kadınla çocuğun üstüne...
Bu sokak ne zaman çınlar
Belli belirsiz ayak sesleriyle?
Bu kapı ne zaman çalınır?
Anne, görevini yapmış biri gibi
Usul usul kalkar yerinden
Çocuk ne zaman sıçrar?
Açılır kapı, girersin içeri
Yüzünde sarhoşlara özgü
Tuhaf bir gülümseme
Kaldırıverirsin omzuna beni
Sorarım:Baba niye geç kaldın böyle?
Eski bir türküyle
Kesersin sözümü...
III
Pijamalarını giydirdik
Sigaralarını, çamaşırlarını, terliklerini
Doldurduk bir çantaya
Saate baktım: Sabah yedibuçuk
Gözlerini tavana dikmiş öylece duruyordun
Arasıra bakışların
Usulca kayıyordu bana
Ben henüz öğrenmemiştim
Hasta babayı üzmemek için
Gülümser görünmeyi..
Kardeşlerimin ağlayışlarını duyuyordum
Yandaki odadan
- Sen de duyuyordun
Bir şeyler söylemek istedin, konuşamadın
Bir yudum su içtin
İskemlenin üstündeki bardaktan
Sonra sessizce devirdin başını yastığına
Göstermek istiyordun sanki
Çok önceden öldüğünü..
Az sonra aniden patladı kapıda
Bir cankurtaran düdüğü...
IV
Akşamdır. Güneş uyuklar evlerin çatılarında
Tasını tarağını toplayıp
Gitmeye hazırlanan
Bir gezgindir sanki
Hoşçakal demek için son bir kez uzanır
Gözlerini uzaklara bağlayıp
Pencereden dışarıya bakan çocuğa.
Akşamdır. Babalar ellerinde ekmeklerle
Yürürler kaldırımlarda.
Genç bir oğlan
Ağacın altında şiir okur sevgilisine
Camları titreterek
Bir kamyon geçer sokaktan.
Akşamdır. Çocuklar elele tutuşup
Dönerler artık okullarından...
...Çalar kapı
Görünür annenin sapsarı yüzü
Binlerce kanadı kırık kuş o sıra
Uçmaya çalışırlar kentin üstünde
Bağırırlar:
- Baba öldü!
V
Baba bana yürüdüğün
O yolları göster
Baba bana dünyanın
Yüreğine inen geçidi
Baba durursam azarla
Tökezlersem kaldır beni
Toprağa süre süre
Arıttım yüreğimi
Ellerim kanıyor bak
Isırganlar yolmaktan
Sesim nasıl da kısık
Nehirlerin kaynağında
Durup da bağırmaktan
Baba bana yaşamın
Çekirdeğini göster
Baba bana bu yolun
Sonundaki çiçeği
Güneş giriyor koluma
Ömrüm çağırdı beni
Bu yolda yürürüm ben
Baba şarkılarıma küfret
Bir gün eğer dönersem!
VI
Senin düşlerin baba, bende
Bir ad buluyor kendine
Birbiri ardına ekleniyor sözcükler
Nemli duvarlarında kentin
Deniz köpüğü ve tuzdan dilleriyle..
Senin bakışların baba, bende
Sürüyor, filizleri gibi mutsuzluğun
Uzaklara bakan binlerce göz
Ufkun ardını kolluyor boyuna
Güneşin vurulduğu yerde boynunun.
Senin ölümün baba, bende
Bir anafora kapılarak
Yeniden doğuma dönüşüyor
Köklerini toprak altında saklama
Baba, oğlun daha yaşıyor...
VII
Bu şiirleri toprağa gömeceğim
Sözcükleri tohum olacak
Çiçekler fışkıracak topraktan
Sevgilerin dal olacak baba
Uzanacaksın uzaktaki bir ışığı yakalamak için
Işık köklerine dolacak bir gün
Yorgunluğun o çiçekleri sulayan
Koca bir nehir olacak
Baba, acıların sürgün...
KARA UŞAK 26.01.2014