Tarihçiler olarak Yahya Kemal Beyatlı'nın “Pilav yiyerek ve Mesnevi okuyarak giden bir ordu” sözünü delil göstermeniz çok yanlış. Siz bilim insanlarısınız, dolayısıyla gerçeklerin peşinde koşmanız lazım. Öyle hamasetle, hayalperestlikle, saçma sapan güzellemelerle geçmişi anlayamazsınız. Ben Almancayı ana dili gibi bilen biri olarak şu kadarını söyleyebilirim. Elime geçen Almanca metinler, Osmanlı ordusunun son derece keyfine düşkün bir ordu olduğu imajını uyandırdı bende. Özellikle bölgedeki metinler, arşivler, bölgesel literatür. Dağılan askerlerin evlerin bacalarına saklandıkları, ambarlara, kilerle saklanıp orada buldukları şarap fıçılarındaki şarapları içerek sızdıkları, daha neler neler. Casusların anlatımları var. Durmadan tütün içen, kahve içen, ehli keyfe dönüşmüş, külhanbeyli tavırlar, birbiriyle kavga eden bir profil var. Bu hantal ve eosantrik askerlerin pilav yediğine, Mesnevi okuduğuna kimse inandıramaz beni. Osmanlı ordusu bolluk içinde boğuldu. Türk medeniyeti yozlaşmaya başlamıştı. Elindeki imkanları moderniteye dönüştürmeyi başaramadı çünkü bilim yapmadı, toplumu, insanı, dünyayı anlamaya çalışmadı. Yedi, içti, yerine koymadı. Böyledir bu işler. Doğa affetmez. Hayal dünyasında yaşayanları, kendi kendini aldatanları, daha doğrusu mağaraya kapananları affetmez doğa. Affetmedi de! İngiliz geldi, Türkün yıldızı söndü, ki bu gün bile hâlâ ibret almıyoruz, uyumaya, mağaralara kapanmaya, güneşten kaçmaya devam ediyoruz. Aldatıyoruz hem kendimizi hem insanlarımızı. Mustafa Kemal Atatürk bir ulus yaratmaya çalıştı. Olmadı. Yapamadı. Siz buna ulus mu diyorsunuz? Herifin fikirlerini devam yürütmek yerine bu topluluk, dikkat buyrun, millet demiyorum topluluk diyorum, toplum bile değil çünkü, aldılar Mustafa Kemal Atatürk'ü putlaştırdılar. Bu topluluk işte budur. Enver Paşa'nın Türkistan'da hayal kırıklığına uğrayıp şunu dediği gibi: “Ben Araplardan bir halt olmaz diye Türkistan'a yöneldim, buradakiler Araplardan da beter çıktı.” ki bu doğrudur. 2024 yılındayız dimi, bakın, hâlâ hamaset, hâlâ masallarla, hikayelerle aldatıyoruz topluluğumuzu. Benim Türkiye'den ve Türk topluluğundan hiç umudum yok. Devlet diye tapındığı şey bile bir çete gibi hareket ediyor, vatandaşının menfaatini gözetmiyor, tam tersine sömürüyor, ayrıca utanmadan sömürtüyor. Bu yüzden dışarda kimse Türkiye'ye saygı duymuyor, çünkü ağır bir karaktersizliktir bu. Siyasetçisi karaktersiz, tüccarı karaktersiz, kısacası istenmeyen, çör çöp bir topluluk. Kendi çalar kendi oynar ancak. Hâlâ yozlaşmışlığının farkında değil. Dekadansın ne olduğunu bilmez, anlamaz ki kendi dekadansını anlasın, tarif edip işi nereden düzelteceğine dair bir fikir sahibi olsun. Türk dekadansına dair tek bir satır yazı bulamazsınız. Yok. Düşük zeka, düşük profil. Özür dilerim ama böyle.
Tarihçiler olarak Yahya Kemal Beyatlı'nın “Pilav yiyerek ve Mesnevi okuyarak giden bir ordu” sözünü delil göstermeniz çok yanlış. Siz bilim insanlarısınız, dolayısıyla gerçeklerin peşinde koşmanız lazım. Öyle hamasetle, hayalperestlikle, saçma sapan güzellemelerle geçmişi anlayamazsınız. Ben Almancayı ana dili gibi bilen biri olarak şu kadarını söyleyebilirim. Elime geçen Almanca metinler, Osmanlı ordusunun son derece keyfine düşkün bir ordu olduğu imajını uyandırdı bende. Özellikle bölgedeki metinler, arşivler, bölgesel literatür. Dağılan askerlerin evlerin bacalarına saklandıkları, ambarlara, kilerle saklanıp orada buldukları şarap fıçılarındaki şarapları içerek sızdıkları, daha neler neler. Casusların anlatımları var. Durmadan tütün içen, kahve içen, ehli keyfe dönüşmüş, külhanbeyli tavırlar, birbiriyle kavga eden bir profil var. Bu hantal ve eosantrik askerlerin pilav yediğine, Mesnevi okuduğuna kimse inandıramaz beni. Osmanlı ordusu bolluk içinde boğuldu. Türk medeniyeti yozlaşmaya başlamıştı. Elindeki imkanları moderniteye dönüştürmeyi başaramadı çünkü bilim yapmadı, toplumu, insanı, dünyayı anlamaya çalışmadı. Yedi, içti, yerine koymadı. Böyledir bu işler. Doğa affetmez. Hayal dünyasında yaşayanları, kendi kendini aldatanları, daha doğrusu mağaraya kapananları affetmez doğa. Affetmedi de! İngiliz geldi, Türkün yıldızı söndü, ki bu gün bile hâlâ ibret almıyoruz, uyumaya, mağaralara kapanmaya, güneşten kaçmaya devam ediyoruz. Aldatıyoruz hem kendimizi hem insanlarımızı. Mustafa Kemal Atatürk bir ulus yaratmaya çalıştı. Olmadı. Yapamadı. Siz buna ulus mu diyorsunuz? Herifin fikirlerini devam yürütmek yerine bu topluluk, dikkat buyrun, millet demiyorum topluluk diyorum, toplum bile değil çünkü, aldılar Mustafa Kemal Atatürk'ü putlaştırdılar. Bu topluluk işte budur. Enver Paşa'nın Türkistan'da hayal kırıklığına uğrayıp şunu dediği gibi: “Ben Araplardan bir halt olmaz diye Türkistan'a yöneldim, buradakiler Araplardan da beter çıktı.” ki bu doğrudur. 2024 yılındayız dimi, bakın, hâlâ hamaset, hâlâ masallarla, hikayelerle aldatıyoruz topluluğumuzu. Benim Türkiye'den ve Türk topluluğundan hiç umudum yok. Devlet diye tapındığı şey bile bir çete gibi hareket ediyor, vatandaşının menfaatini gözetmiyor, tam tersine sömürüyor, ayrıca utanmadan sömürtüyor. Bu yüzden dışarda kimse Türkiye'ye saygı duymuyor, çünkü ağır bir karaktersizliktir bu. Siyasetçisi karaktersiz, tüccarı karaktersiz, kısacası istenmeyen, çör çöp bir topluluk. Kendi çalar kendi oynar ancak. Hâlâ yozlaşmışlığının farkında değil. Dekadansın ne olduğunu bilmez, anlamaz ki kendi dekadansını anlasın, tarif edip işi nereden düzelteceğine dair bir fikir sahibi olsun. Türk dekadansına dair tek bir satır yazı bulamazsınız. Yok. Düşük zeka, düşük profil. Özür dilerim ama böyle.
ya papaning geldigi yer Khalenber oluyor, orada Polnylailar toplanmiscti, Osmalilar degil ... Idam edildi deken iple bogulmus
Bunlari biliyok zate bilmedigimiz bisey anlatin
videonu kimse izlememiş adamım.demek ki önemsiz birisin.ne iş yapan tarihçimisin