Ağgül köyün varsıllarından Mürsel ağanın kızıdır. Güzel mi güzel simsiyah saçlar, kestane rengi gözler, salına salına yürüyüşü yürekleri yakarmış. Köy gençlerinin gözü Ağgül’de ama kimse de yan gözle bakamazmış. Nedeni de Mustafa. Herkes sayar severmiş Mustafa 'yı. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Mustafa babası öldükten sonra evin bütün sorumluluğunu yüklenmiş, anasını ele muhtaç bırakmamış. Alnının teriyle geçimini sağlıyor. Bazen zorlansa da yakınmıyor Mustafa. Ağgül'üne de kavuşursa tasası kalmayacak. Gel gör ki, Ağgül'ün babası verimkâr değil. "Mustafa kim oluyor ki bizden kız isteyecek o ilkin karnını doyursun" diyormuş. İyi hoş ama Ağgül öyle demiyor. "Bir lokma bir hırka olsun yeter artığını istemem" diyor diyor ya dinleyen kim. Babası tam bir şehirli düşkünüymüş "Şehirli köylüden daha iyidir bizim Şefketgil şehire gitti de eli yüzü açıldı temiz yiyor temiz giyiniyorlar, benim kızım da şehirliye layık" diyor da başka birşey demiyormuş. Onlar böyle diye dursun Mustafa ile Ağgül sık sık buluşup akşam karanlığı çöküp el ayak çekildi mi soluğu Ağgül'lerin bahçesindeki ceviz ağacının altında alırlar ve "Yarın son olsun kaçıp gidelim burdan" diye kavilleşip ayrılırlarmış. Üç gün beş gün, üç ay beş ay hep kavilleşiyorlar, hep yarına bırakıyorlarmış. Sözün kısası altı ay geçiyor aradan. Günlerden bir gün Mustafa yine gelip cevizin altında beklemiş. Ay tepede, ay tepeyi aşıyor, ay kayboluyor Ağgül yok ortada. Cevizin altında uyuyup kalıyor. Mustafa, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor; gördüğü düşleri hayıra yormaya çalışıyor. Daha sonra kalkıp köyün kahvesine gitmiş. Dalgın dalgın çayını içerken çocukluk arkadaşı Zamir gelmiş kahveye. Varıp Mustafa'nın yanına yavaştan "Seninkini akşam vermişler lokumu dağıttılar elini çabuk tut kaçır yoksa havanı alırsın" demiş. Mustafa ayıkmış birden "Demek işin içinde iş varmış demek onun için gelmemiş Ağgül" diye konuşmaya başlamış kendi kendine. "Şehirden bir tanıdıklarının oğluna vermişler. Keleşzadeler'in oğluymuş. Zengin adamdırlar konakları dillere destan saray gibi. Elini tez tut yoksa gitti gider Ağgül" deyince yüreği bir ateş harmanına dönmüş Mustafa'nın. Yan babam yan. Akşamı zor etmiş Mustafa. Hemen koşmuş ceviz ağacının altına sabahı etmiş ertesi akşamı etimiş yok. "Daha kaçgün oldu kavilleşeli ne çabuk sözünden döndü" diye içi içini yemeye başlamış. Bir yandan da umudunu yitirmiyor "Ağgül bensiz olmaz döner gelir bir gün" deyip ceviz ağacına gidiyormuş sık sık. Derken düğün günü gelip çatıyor Keleşzadeler'in düğünü de şanına uygun davullar çifter çifter, kazanlar kaynıyor. Düğün üç gün üç gece sürmüş. Mustafa da daha fazla dayanamıyıp köyden kaçıp dağlara gitmiş. Ama uzaklaşamıyor gözü ceviz ağacındadır hep. Dönüp dolaşıp düğünün son günü köye geri gelmiş. Ağgül’ü arabaya bindirmişler araba ağır ağır yola düşmüş. Mustafa da köyün en yüksek tepesi olan Kırlangıçtepe'ye tırmanmış. Şehre inen yol ayaklar altında düğün alayını gözden kaybolana dek seyretmiş. Mustafa artık kolu kanadı kırık deli gibidir ne yapacağını bilemez. "Ben Ağgül'süz nasıl yaşarım, ama döner bir gün mutlaka kaçar gelir bana" deyip umutlanır. Günler günleri eskitir, aylar ayları. Hiçbir haber yoktur. Tek haber, arada şehre inenlerden yolu düşüp konağın önünden geçenlerden gelirmiş. Ağgül'ü yüzünü cama dayamış dalgın dalgın düşünürken görürlermiş. Mustafa'yı da en son elinde bir ceviz fidanıyla Kırlangıçtepe'ye tırmanırken görmüşler. Tepenin en görünür yerine diker fidanı sonra da yanık sesiyle bir türkü tutturmuş. O günden sonra kimse bilmez Mustafa'ya ne olduğunu. Kimi Çukurova'ya yerleşti der kimi ‘canına kıydı’ der. Ama Mustafa'nın son gün söylediği türkü kimsenin dilinden düşmemiş. Köyün de sınırlarını aşıp yankılanmış.
Haluk Tolga İlhan ABİ seni ve senin gibi Türkülerimize sahip çıkıp söyleyenleri dinledikçe özümüze dönüyoruz..Daha cok dinlenmesi gerekir Türkülerin..Daha Çok dinlenmesi için illaki bir dizide mi yayınlanmalı bu türküler...Burdan Çukur Dizisine selam ozaman????
ahmet aslan ve sizden bu türküyü ve hikayesini öğrendim ne sizi ahmet aslanla nede onu sizinle kıyaslamam ama sırf video beğenmek için uyelik actım diyebilirm başarılarınız devamı dilerim bizim gibi genç müzisyenlerin önüne ıık tutuyorsunuz teşşkürler
8 років тому+13
eyvallah Murat kardesim, ok tesekkurler övgü dolu sözlerin için. siz yazdikca takip ettikçe ben de motive oluyorum.. çok sevgiler
Hocam Ağzına Sağlık Yüreğine Sağlık.. Hocam bu türkünün hikayesini sizden rica etsem paylaşır mısınız ? Hatta videoda da olsa çok harika olur.. Çok Teşekkürler Sizileri dinlemek bizlere Huzur ve Gurur veriyor...
Herşey başkada haluk tolga abimiz çok daha başka değilmi arkadaşlar ya ?
Ağgül köyün varsıllarından Mürsel ağanın kızıdır. Güzel mi güzel simsiyah saçlar, kestane rengi gözler, salına salına yürüyüşü yürekleri yakarmış. Köy gençlerinin gözü Ağgül’de ama kimse de yan gözle bakamazmış. Nedeni de Mustafa. Herkes sayar severmiş Mustafa 'yı. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Mustafa babası öldükten sonra evin bütün sorumluluğunu yüklenmiş, anasını ele muhtaç bırakmamış. Alnının teriyle geçimini sağlıyor. Bazen zorlansa da yakınmıyor Mustafa. Ağgül'üne de kavuşursa tasası kalmayacak. Gel gör ki, Ağgül'ün babası verimkâr değil. "Mustafa kim oluyor ki bizden kız isteyecek o ilkin karnını doyursun" diyormuş. İyi hoş ama Ağgül öyle demiyor. "Bir lokma bir hırka olsun yeter artığını istemem" diyor diyor ya dinleyen kim. Babası tam bir şehirli düşkünüymüş "Şehirli köylüden daha iyidir bizim Şefketgil şehire gitti de eli yüzü açıldı temiz yiyor temiz giyiniyorlar, benim kızım da şehirliye layık" diyor da başka birşey demiyormuş. Onlar böyle diye dursun Mustafa ile Ağgül sık sık buluşup akşam karanlığı çöküp el ayak çekildi mi soluğu Ağgül'lerin bahçesindeki ceviz ağacının altında alırlar ve "Yarın son olsun kaçıp gidelim burdan" diye kavilleşip ayrılırlarmış. Üç gün beş gün, üç ay beş ay hep kavilleşiyorlar, hep yarına bırakıyorlarmış. Sözün kısası altı ay geçiyor aradan.
Günlerden bir gün Mustafa yine gelip cevizin altında beklemiş. Ay tepede, ay tepeyi aşıyor, ay kayboluyor Ağgül yok ortada. Cevizin altında uyuyup kalıyor. Mustafa, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor; gördüğü düşleri hayıra yormaya çalışıyor. Daha sonra kalkıp köyün kahvesine gitmiş. Dalgın dalgın çayını içerken çocukluk arkadaşı Zamir gelmiş kahveye. Varıp Mustafa'nın yanına yavaştan "Seninkini akşam vermişler lokumu dağıttılar elini çabuk tut kaçır yoksa havanı alırsın" demiş. Mustafa ayıkmış birden "Demek işin içinde iş varmış demek onun için gelmemiş Ağgül" diye konuşmaya başlamış kendi kendine. "Şehirden bir tanıdıklarının oğluna vermişler. Keleşzadeler'in oğluymuş. Zengin adamdırlar konakları dillere destan saray gibi. Elini tez tut yoksa gitti gider Ağgül" deyince yüreği bir ateş harmanına dönmüş Mustafa'nın. Yan babam yan. Akşamı zor etmiş Mustafa. Hemen koşmuş ceviz ağacının altına sabahı etmiş ertesi akşamı etimiş yok. "Daha kaçgün oldu kavilleşeli ne çabuk sözünden döndü" diye içi içini yemeye başlamış. Bir yandan da umudunu yitirmiyor "Ağgül bensiz olmaz döner gelir bir gün" deyip ceviz ağacına gidiyormuş sık sık. Derken düğün günü gelip çatıyor Keleşzadeler'in düğünü de şanına uygun davullar çifter çifter, kazanlar kaynıyor. Düğün üç gün üç gece sürmüş. Mustafa da daha fazla dayanamıyıp köyden kaçıp dağlara gitmiş. Ama uzaklaşamıyor gözü ceviz ağacındadır hep. Dönüp dolaşıp düğünün son günü köye geri gelmiş. Ağgül’ü arabaya bindirmişler araba ağır ağır yola düşmüş. Mustafa da köyün en yüksek tepesi olan Kırlangıçtepe'ye tırmanmış. Şehre inen yol ayaklar altında düğün alayını gözden kaybolana dek seyretmiş. Mustafa artık kolu kanadı kırık deli gibidir ne yapacağını bilemez. "Ben Ağgül'süz nasıl yaşarım, ama döner bir gün mutlaka kaçar gelir bana" deyip umutlanır. Günler günleri eskitir, aylar ayları. Hiçbir haber yoktur. Tek haber, arada şehre inenlerden yolu düşüp konağın önünden geçenlerden gelirmiş. Ağgül'ü yüzünü cama dayamış dalgın dalgın düşünürken görürlermiş. Mustafa'yı da en son elinde bir ceviz fidanıyla Kırlangıçtepe'ye tırmanırken görmüşler. Tepenin en görünür yerine diker fidanı sonra da yanık sesiyle bir türkü tutturmuş. O günden sonra kimse bilmez Mustafa'ya ne olduğunu. Kimi Çukurova'ya yerleşti der kimi ‘canına kıydı’ der. Ama Mustafa'nın son gün söylediği türkü kimsenin dilinden düşmemiş. Köyün de sınırlarını aşıp yankılanmış.
vayy musatafa vayy ne biçim adam cıktn la bu aşk boylemi bitcekti
Türkülerimiz var olduğu sürece varız.. Onları söyleyenlere, dinleyenlere, anlayanlara, yaşayan ve yaşatanlara, yeni türküler yakanlara selam olsun..
dedemin hikayesidir. Ağzına sağlık tolga abi. Allah rahmet eylesin .
Haluk Tolga İlhan ABİ seni ve senin gibi Türkülerimize sahip çıkıp söyleyenleri dinledikçe özümüze dönüyoruz..Daha cok dinlenmesi gerekir Türkülerin..Daha Çok dinlenmesi için illaki bir dizide mi yayınlanmalı bu türküler...Burdan Çukur Dizisine selam ozaman????
Olağan üstü bir yorum ve ses yureginize sesinize sağlık türküyü sizden dinlemek beni daha duygulandiriyor allah yolunuzu açık eylesin
Ikimize ne fazla ne eksik geldide paylasamadik mutluluğu.
HELAL OLSUN ÇOK İÇTEN VE YALIN SÖYLÜYORSUNUZ.
mest oldum resmen Haluk abi sesin muhteşem Rabbim zeval vermesin sesine çok duygulandim
Abdal - Ağ Gül Seni Camekanda Görmüşler
Ağzına yüreğine o akıp giden sesine sağlık.. Mükemmel yorum oğuz aksaç ile ses tonunuz azçok tutuyor.
ahmet aslan ve sizden bu türküyü ve hikayesini öğrendim ne sizi ahmet aslanla nede onu sizinle kıyaslamam ama sırf video beğenmek için uyelik actım diyebilirm başarılarınız devamı dilerim bizim gibi genç müzisyenlerin önüne ıık tutuyorsunuz teşşkürler
eyvallah Murat kardesim, ok tesekkurler övgü dolu sözlerin için. siz yazdikca takip ettikçe ben de motive oluyorum.. çok sevgiler
Hikayesini dinledikten sonra yorum harika çok etkilendim sesiniz yorumunuz çok duygulu İyiki sizin gibi insanlar var başarılar diliyorum
Türkülerimiz her zaman güzeldir..
“Kaderime küstüm., sana küsmedim”
Türküdür benim özüm anlatır sözümü.
Haluk abi cigdem derki ben alayim türküsünüde senin sesinden duymayi cok ama cok isterim saygilarimla murat :)
Mükemmel her şarkisi helal olsun
senın sesıne nefesıne ölürüm
:( :(
süper müptelası oldum haluk abi ilaç gibi..
yorum harıka....ses super.....yolunuz açık olsun....
harika bir yorum
helal toprağım yüregine sağlık
Hocam Ağzına Sağlık Yüreğine Sağlık.. Hocam bu türkünün hikayesini sizden rica etsem paylaşır mısınız ? Hatta videoda da olsa çok harika olur..
Çok Teşekkürler Sizileri dinlemek bizlere Huzur ve Gurur veriyor...
hocam beni hor görme gardaşım türküsünü birde sizin yorumunuzla dinlemk istiyorum
Basarilarinizin devamını dinlerim
cok güzel
abi sağlam bir sarki yazsan patlar gidersin sesin sahNe mest oldum abi inanılmaz sesin var
👏👏👏
Deldin be kardeşim
Türkü müthiş. "Şu dağlarda kar olsaydım" türküsünü de ahmet kaya için albümünde söyler misin?
olagan ustu..
aşık veysel in türküsü yaşanmış bir hikaye
Ne beste be
Bir bayburt türküsüdür
Kaptan fargonun yazdığı bilgi yanlıştır. Gerçegi sivasda geçer . Dedemin sevdiğine hapiste yazdığı türküdür. Lütfen yalan yanlış bilgi edinmeyelim.
:::::::::::::::ABDAL**************..............
sese bakarmisin
Abi Abdal ediyorsunuz insani .
abi sağlam bir sarki yazsan patlar gidersin sesin sahNe mest oldum abi inanılmaz sesin var