35 yldir Texas San Antonio da yasiyorum.Bu gun tesadufen internette TED x i gordum takibe karar verdim. Ulkem acisindan, yonetim seklinden dolayi cok uzgundum. TED x de izlediklerim ulkem adina umit verdi. Rahmetlinin, Ataturk ile, Cumhuriyet ile kalin hosca kalin demisdi bizlere veda etmeden. Bende buna inaniyorum, butun sunuculara tesekkur ederim.
Neşet Ertaş'ın dediği gibi anne insandır biz insanoğlu.Annelik ne güzel.Dünyamızı cennete çeviren annelerimize ne kadar saygı duysak azdır.Danyelin ve ailesinin her iki cihanda gülmesi dileğiyle...
ne kadar doğru bir tespit (16.38) "çocukluğunu hediye etmişti ona" 1992'de Türkiye Güzeli seçildiğinizde henüz 15'inde olan yaşıtlarım gibi hilal kaşlarınıza vurulmuştuk sevgili Özlem Kaymaz, bu konuşmanızdan sonra anladım ki yüreğinizin güzelliğiymiş kaşınıza gözünüze yansıyan :) Dünya tatlısı çocuklarınızla sağlıklı ve mutlu ömürler dilerim...
Izledigimde kulağıma takılan anahtar kelime; seçimler oldu. Doğurmayı, yasatmaýı, yaşamayı, bu sürecin fedakarlığını, sessizliği, kabulü, ekip olmayı, ayrı kalmayı, hayatta kalmayı, özgüveni, sosyal olmayı... Bir ailenin başına ne gelirse gelsin görüp, kabul edip, seçim yapmasının hiksyesiydi dinlediğim. Acı ya da tatlı demeden dolu dolu bir yaşam hikayesi... zor ama sonu mutlu süren... Kutluyorum 💕
Sizi gönülden tebrik ediyorum Özlem hanım..Anne olmanın anlamını yaşayarak gösteren örnek bir insanı tanımak çok değerli.. Bu konuşmayı dinlediğim için şanslı hissediyorum kendimi ve teşekkür ediyorum bunu bizlerle paylaştığınız için..
Siz harika bir annesiniz anne sıfatını taşıyan ve taşıyabilen diğer tüm kadınlar gibi. Yavrularınız için verdiğiniz muhteşem mücadeleyi tüylerim diken diken dinledim tüm güzellikler sizlerle olsun.
Güzelliği başarıları dünyevi zevkleri bir kenara itip,ayakta alkışlatacak anneliğin öyküsünü dinlerken gözyaşlarımı tutamadım ve kendisini bu kadar geliştirdiği için hayranlıkla izledim.Tebrikler,anneliğimi sorgulattı bana
Gerçek bir anne gibi sizin parçanız olan yavrunuza tam anlamıyla sahip çıkmışsınız.bunu herkes yapamaz fakat sizin gibi gerçek annelerinde sayısı az değil.doğurmak değil esas olan,esas olan bu dünyaya gelmesine vesile olduğumuzu koşulsuz sahiplenebilmektir ve sizde bunu yapmışsınız bedel ödeyerek.fakat bu yolda 3 önemli şans sizinle birlikte olmuş.sağlık imkanlarına sahip olmak , iyi bir eş ve minik yaşına rağmen kardeş sorumluluğunu duyan kızınız.3 yıl eşinizden ayrı kalmışsınız,klasik Türk ailelerinde bu gibi sorunlar boşanma veya aldatma ile sonuçlanırken sizin eşiniz size destek olmuş,siz ailece dayanışma içinde mutlu sona ulaşmışsınız hepinizi kutluyorum iyi insanlar.
Ben doğruyu buldum; hiç kimsenin bir başkasının canını almaya, hayatını sonlandırmaya hakkı yoktur!! Beni neyin rahatsız ettiğini de buldum; doktorların o soruyu sorması!! Muhteşem yürek, örnek anne, güzel insan teşekkürler..
Aynı hastalık değil ama farklı bir hastalıktan dolayı benzer şeyler yaşamışız.çok şükür mücadelemizin sonucunda çok mutluyum, Allah'ın lütfu da hoş,kahrı da hoş,sonunda yaşattığı mutluluğu hiç kimse yaşatamaz bana
Bebeğimin yoğun bakımda 128. gününde sizi ilk kez dinliyorum. Anne olmanın verdiği güç. Güçlü olmak bir zorunluluk haline geliyor belli bir süre sonra. Allah bütün hastalara şifa versin inşallah. Benim bebeğime de şifa versin.
Cennet ayakkarının altında ne mutlu.helal olsun gözümün yaşından izleyemedim.allah çocularını bağışlasın.mükemmel annelik budur işte.gerçek bi annesin.😘💕💖💞
Allah’ın bir insanı sınamasının en zor, en güzel ve en başarılı öyküsü. Saygı değer Özlem hanım Cennet’i fazlasıyla kazanmıştır benim gözümde. Bu değerli hayat hikayenizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler!
Son 4 yıldır ilk defa ağladım, ne kadar dayansamda tutamadım. Hüzün üzüntü vs değil gururla anlatımınız koşulsuz mücadeleniz ve sonuçlarınız, efsane ötesi...iyiki varsınız
Allah size sadece dış güzellik vermemiş mükemmel derecede güzel bi kalp vermiş. Umarım tüm aile fertleri olarak mutlu sağlıklı uzun bi ömür yaşar ve bu hayatın tadını çıkarmaya devam edersiniz😊🙏🧿💕 (Umarım sapasağlam evlatlarını doğurduktan sonra sokaklarda köşelere bırakan adı "anne" olan insan müsfettelerine bi ders olur ve akıllanırlar🙏)
Koşulsuz sevginin en güzel örneklerinden birisini yaşamışsınız, ablası ve annesini sizi yürekten kutlarım. Herkesin izlemesi ve öğrenmesi gereken çok şey var :(
Ne kadar muhteşem bir anne, kadın, insan.. Ve ne kadar şanlı bir birey Daniel.. Gözlerim dolu dolu izledim.. teşekkürler bu bilgi ışık dolu konuşma için
Göz yaşlarımı tutamadığım dokunmalar, akıcı ve etkili bir dil, cesaret ve özgüven modelliği için teşekkürler öncelikle.. yeni bir tartışma fitili ateşlemek değil niyetim ancak sormadan geçemeyeceğim "evet mi hayır mı sorusu anne ve babaya sorulurken, 'Tara'yı da bekleyen travmatik süreçler parantezinde gelişimsel sabrınız, cesaretiniz, isteğiniz var mı' mı demek isteniyor ki sonuç 'başarı'dır, 'çocuk büyüdüğünde böyle bir yaşamı ister mi, mutlu olabilir mi, kendisine sorulsa ne derdi' mi demek isteniyor?" Sonuç annenin başarısı mı çocuğun mutluluğu mu? Bilerek bir canlının üstelik kendi can verdiği bir evladın yaşamını noktalamak ile yaşam kalitesi arasında karar vermek!! Sağlıklı doğup ne olacağının garantisi olmaması gerçeği bilinci ile ne olacağını bilip sağlıklı olması çabası arasındaki süreci seçmek.. Bu hikâye bir anne başarısı hikayesi mi, kendisini bekleyen bol zorlu hayat yolculuğunda ısrarla yolcu koltuğuna oturtulan şanslı ama herkesten güçlü olmak zorunda olan bir çocuğun hikayesi mi? Ben olsam ben de yaşatmayı seçerdim ama hangisi doğru? Dünyanın seyrini değiştirecek kişi olma olasılığı da varsayılarak bir de çocuğa sormak lazım.. Ve sahip olduklarımıza şükretmenin mutluluğun anlamı olduğunu daima hatırlamak umuduyla saygılar..
Güler Ertuğrul Doğru ve yanlış dualitesi hayatın her anında.... her şey dualite... kime göre, neye göre doğru ya da yanlış? Olan biten her şey öyle olması gerektiği için oluyor.., akışın tek sebebi var bizlerin her bir ben in hayrına.. uyanışına... Sanmayın ki bu benim iradem, benim başarım... ya da ailede bir başkasının... koca evrendeki mükemmel akışta ben izleyenim... ben yaşatın dedim ya da bunun için elimden geleni yaptım diye yaşadığını düşünmek budalaca olur... Yaradan , yaratıyor yaşatıyor O na varman için her yolu açıyor.. hem izliyor hem de o yoldan yürüyoruz... teslimiyet olunca yaşamın kudreti anlam kazanıyor... Dağları devirsem yazılmasaydı yaşamazdı... ruhun tekamülü için ailedeki her birey kendi yolu , kendi tekamülünü yaşadı ve yaşıyor.. soruyu sorduran da Rabbim, cevabı verdiren de., yaşatan da.., insanoğlu bunu kabule geçip teslimiyeti öğrenirken böyle hikayeler ile perdeyi aralayacağız...
hislerimin tarifi yok şuan. kalbim titriyor gözyaşlarım akıyor. bu gözyaşları sevginin var olduğunu hissettiğim için akıyor. insansı görünen bir çok insanın içinde gerçek insanı görebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. tüm mucizeler sizinle olsun... mutluluğunuz artarak devam etsin...sevgiyle kalın
Arkanızda yayınlanan omuzlarınızda üç çocuğun birlikte ve fotbol çocuklarının yüzlerindeki kahkaha dolu bakışlı fotoğraflar bana şu cümleyi söyletti "Daniel aslında hayata ve hayattakilere bir armağan da😕"
Özlem hanım Allahın sevdiği kuluna verilir derler böyle sınavları,,, sizi dinlerken öyle bir duygulandım ki,,, her Insanın ayrı bir hayat öyküsü veya ayrı hikâyesi vardır elbet,,, kimisi ders alır bunun gibi öykülerden kimisi ise şükür eder,,,,umarım ders olmuştur (koşulsuz sevgi)
Iki kez dinledim ve çok duygulandım. Elleri opulesi bir anne.o süreç bir imtihan ve maaşallah bu imtihanı bu güzel anne tüm fedakarlığini ortaya koyarak kazanmış. Örnek bir anne. ❤
Yüreğim titredi,gözyaslarim içinde izleyemedim,dinledim sadece.Âidiyet duygusunu en guzel,en muhteşem sekilde yasamissiniz.Fevkalade sekilde,doruklarina kadar yasamişsiniz sabr'ı,anneliği... Şahanesiniz.Guzel yada basarilariniz oldugu icin degil.Bunca yasanmisliklariniza ragmen yorulmayi,düşmeyi,birakmayi,pes etmeyi dusunmediginiz icin...Rabbim ayaginiza da taş da degdirmesin.Hep mutlu kalın.
Önemli olan ne yaşadığımız değil,yaşadıklarımıza bizim ve bizimle birlikte aynı sorunun paydaşı olanların verdiği tepki biçimidir.Karakteri güçlü,vicdanından ve insanlığından ilham alan,bir annenin mücadele azmi...
Çok güzel bir program olmuş bazilarimizin yaşanılan hayat imtihanını paylaşması insanlık adına şükür etmeyi unuttugumuzu hatırlatıyor ve herkesin kendi yaşantısına şükür etmesi gerekiyor hayatimuza çeki düzen verilmesi gerekiyor bir birimizi el uzatmaliyiz.Zamanin yumuşak rüzgârına kaptirmaliyiz kendimizi Gaddarligina değil buda kalbindeki özü dinlemekle oluyor galiba.Hayat güzel kalpli insanlarla dolar insallah
Ne diyecegime bilmiyorum, nerden baslayayim? En iyi si sirayla tek tek : 1. Gördügüm en güzel kadinsiniz galiba. 2. Duydugum en güzel kadin sesine sahibsiniz. 3. Col şık giyiniyorsunuz. 4. Cok güzel bi aura niz var. Bütün olunsuzluklar sizi ezip bükmemis, resmen aydinlatmis. 5. Cok güzel konusuyorsunuz türkceyi, harfleri teker teker söylemeniz. 6. Cok güzel bi konusma yetenegine sahipsiniz. 7. Icindekiler: onca ana varken cocugunu saglikli bir sekilde dogurup sokaga atan, camii avlusuna koyan, parasizliktan evlatlik veren, siz cocugunuzdan vaz gecmemisiniz. 8. Cocugunuza kosulsuz sevgi vermissiniz. Siz ne güzel bir annesiniz. 9. Cocugunuza öz güven vermissiniz. 10. Cocuklariniza en saf anneligi göstermissiniz. 11. Aile yi bi arada tutmussunuz. 12. Kocaniza es olmussunuz. 13. Kendinizi güzel bi amaca adamisiniz. Umut olmak istemissiniz herkese. Yorulup insanliginizdan, anneliginizden, kadinliginizdan vazgecmemissiniz. Masallah.
Dinlerken çok duygu dolu İzledim çok güçlü bir anne gördüm tebrik ediyorum takdire şayan bir kadınsınız karşılıksız sevgi ancak bu kadar güzel anlatıla bilinirdi...
Evet maddi imkanları olduğu için bazı zorlukları kolay atlattiklarini düşünenler var yorumlardan anladigim, ama daha geniş düşünün okadar maddi imkana şöhrete sahip kaç genç ve güzel kadın yapardı bunu inancım o ki maddi imkanları olmasada bu yürek bu sevgiyle çarpar hayat olurdu gene evladına
daniel şanslı bir çocukmuş. çünkü ailesinin önce parası varmış. aynı durumda olan yada başaka sorunlarla doğup ta hayatta olmayı başaran kaç fakir vatandaş var. aidiyet önce devlette olacak. ve bu çocuklar ölmeyecek. doğduğu günden meslek sahibi olana kadar bir çocuk devlet koruması ve sorumluluğu altında olmalı. çok mu şey istiyorum. küba bunu yapıyor. bu konuşma bana sadece bana sosyal olmayan. yani geleceğini gör ardı etmiş bir devleti anlattı. özlem kaymaz bir yabancı ile evli olmasaydı. bu sahnede ne anlatırdı acaba. "koşulsuz sevgi, bu ülkede yetmiyor"
Almanyadada böyle iken durum bizim ülkemizdeki çocuklarin da buna benzer imkanlari olsaydi diye haykirmak geldi içimden çocuğu için hangi Anne bunlari yapmak istemez Ne mutlu başarmiş olmanin mutluluğunu yaşamak
Eger SECTIKLERIMIZ, sadece kendilerini ABDde tedavi kanunlari cikartmasalar (bizim kesemizden tabii) ve milletin cocuklari dahil ciddi hayati durumlarda nerede tedavisi varsa keske gonderilse, devlet odese. Oysa tum eski yeni siyasetci politikacilara bakin, tumu Sivil Ce ciksa ABD doktorlrina kosuyorlar ve biz Turkiye halki oduyoruz. ACI COK ACI.
Sayın Özlem KAYMAZ'a bu etkileyici konuşması için çok teşekkür ederim. Bu örnek konuşmanın içeriğini elimden geldiğince işitme engelliler ve konuşmanın içeriğini okuma gereksinimi duyabilecek diğer kişiler için yazıya dönüştürmeye çalıştım. Bu metni aşağıda bulabilirsiniz.
Küçük bir kız çocuğunun başarılı bir genç kıza, azimli bir kadına güçlü ve fedakar bir anneye dönüşme yolculuğunda bana bir gün bir soru soruldu. Hatta hayatımın en zor sorusu. Ve ben bir cevap verdim. İşte benim hikayem. 1974 yılında İstanbul’da başladı bu hikaye. İlkokul beşte kendimden bir yaş büyüklerle okurken pek okula gitmezdim. Kolej sınavlarına da hazırlanmadım. Ben ya yarışta, ya antremandaydım. Baleyi bırakmış, saçlarını kısacık kestirmiş yüzücü olmuştum. On yaşında ilk Türkiye şampiyonluğumu kazanmışım. Derken milli takım, kutu kutu madalyalar, Türkiye rekorları, şampiyonluklar. Ve yüzmeyi bırakmışım. Yelken sporunu seçim rüzgar sörfüne. Dünya şampiyonasına daha 1990’da, daha 16 yaşındayken giden ilk Türk kız sporcu olmuşum. Tabii ki Türkiye şampiyonlukları da. Rahmetli Özal'ın elinden Cumhurbaşkanlığı kupasını aldıktan sonra kulüpte düşüp bayılıp maalesef bağışıklık sistemimi sıfıra indiren bir hastalığa yakalanmışım.
Olimpiyat takımına seçilmiş olduğum için tabii çok üzgünüm. Eve çakıldım, yapacak hiçbir şey yok ancak benimkiler bizi boş bırakmamışlar. On beş yaşında Türkiye’de ilk defa yayınlanan yabancı bir derginin kapağına çıkan ilk Türk kızı olmuşum. İşte bu serüven beni Maçka’daki o olimpik havuzun yıkılıp yerine lüks bir otel inşaat edilmiş haline, yeni bir yarışmaya kadar taşıdı. Üzerinde Türkiye yazan yarışmada ödül bu sefer bir kupa ya da madalya değil, aksine bir taçtı. 1992‘de o gece ben Türkiye’nin en güzel kızı ünvanına sahip oldum. O yıllarda Türkiye güzeli seçilmek bambaşka bir anlam ifade ediyordu. Çankaya'da davetlere gider, dönemin bürokratlarıyla elçilik, sefaret gezer dururdum. Adeta bavulda yaşıyordum. Evet, o yıllarda Türkiye’nin modern kadınını temsil eden iki yabancı lisana, sporculuğun vermiş olduğu azime özgüvene sahiptim. Ülkede, dergilerde, gazetelerde, defilelerde, her yerdeydim. Ben bile beni görmekten sıkılmıştım adeta. Derken aşk kapıyı çalıverdi. Uzak bir ülkeden beyaz atlı prens çıka geldi, aklımı başından, beni annemlerden aldı götürdü. İlk görüşte aşık olmuştum. Amsterdam 'a yerleştik. Çok kısa bir süre içinde evlendik. Yirmi dört yaşında anne oldum. Güzeller güzeli kızım, Tara’yı kucağıma aldım. Hayat sizce daha güzel olabilir miydi? O yıllarda benim için mutluluğun kavramı işte tam anlamıyla buydu. Şan, şöhret, para, pul kazanılmış tüm o başarılar, iyi bir evlilik, annelik duygusunu tatmış olmak, kız çocuğu. Üstelik bir de erkek çocuğuna hamileydim. Gerçekten mutluluk buydu. Öyle olduğunu zannediyordum. Yedi ay boyunca hamileliğim sorunsuz geçti. Derken yedinci ayda bir sancı saplandı. Ağrı o kadar şiddetlendi ki soluğu hastanede aldık. Tam on gün boyunca hastanede yattım. Sonradan öğrendik ki meğerse karnında gelişmekte olan bebeğin gelişmeyen alt çenesi nedeniyle rahmin ürettiği suyu içemiyormuş. O su gittikçe içinde pompalanıyor, beni şişiriyor müthiş bir acı vermekteydi. On günün sonunda bildiğim tek bir şey vardı ki bebeğin sağlık durumu kesinlikle iyiydi. Peki o zaman bu kadar sancı nerden geliyordu? Ben kendim için endişelendim.
Eve çıktığımızın ikinci gece yarısı bir anda beni patlatma noktasına gelen o su boşalıverdi. Evet, tam sekizinci aydaydk. Doğum başlamıştı. Ben panikten titremeye başladım. Kızım henüz dört yaşındaydı. Gece onu evde bırakarak biz hastaneye geçtik. Sabaha kadar doğum sancısı çektim. Doktorlar geldiklerinde epıdural sezeryan için bin ameliyathaneye aldılar. Ameliyathane çok soğuktu. Yarım yamalak Hollandacamla olan biteni anlamaya çalışıyordum. Ve vücudun zangır zangır titriyordu. 10 Ağustos 2002 sabahı Daniel Amsterdam’da bir devlet hastanesinde dünyaya geldi. Oh kulakları sağır eden sessizliğin içinde ben bebeğin sesini duymaya çalışıyordum, ancak hiçbir şey yoktu. Doktorlar konuşmuyordu, eşimin suratı korkudan bembeyazdı. Anladığım kadarıyla bir parmak eksikliği vardı, çenesi yoktu, o yoktu, bu yoktu. Onu hayatta tutmaya çalışıyorlardı. Aradan iki saat geçtiğinde bir odadaydık. Hemşire geldi içeriye “Bebeğinizi hayatta tutmaya çalışıyoruz. Ancak bunu burada yapmamız mümkün değil. Başka bir hastaneye transfer etmemiz gerekiyor. Çocuğunuzla tanışıp vedalaşmamız gerek. Çünkü yolda onu kaybetme riskimiz çok büyük.” dedi.
Korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım. Zaten sürekli ağlıyordum. Danıel’i daha görmediğimi fark ettim. Evet, yanına gitmem gerekiyor, ama aynı zamanda onu görmeye onunla karşılaşmaya korkuyordum da. Çünkü ne göreceğimin farkında değilim. Çünkü olmayan şeyleri sayıyorlar. Ve yavaşça bir Danıel’in yanına götürdüler. Başka bir odaya girdik. Bir hemşire elindeki oksijen pompasıyla oğlumu hayatta tutmaya çalışıyordu. “Üç saniyen var, pompayı çekeceğim. Oğlunla tanış ve vedalaş.” dedi. O bunları anlatırken gözüm kuvezin zerindeki resme takıldı. Daniel’i yolda kaybete riski çok büyük olduğu için polaroid bir fotoğrafını çekmişlerdi Daniel’in. Önce o fotoğrafı gördüm. Elimizde kalsın sonrasında diye. Derken pompayı suratından çektiler. Gözyaşları fışkırıyordu benden. Ama yine de bakabildim ve korkulacak hiçbir şey yokmuş meğersem. O böyle küçücük, bembeyaz suratlı bir melekti. Anlattıkları kadar korkunç bir şey değildi. Küçük bir öpücük verdim, “Meleğim, yolun açık olsun” diyebildim. Ve O yola çıktı. Aradan tam dört saat geçtiğinde biz başka bir hastanedeydik. Doktorlar içeriye geldiler ve açıklama yaptılar. “Ağzından ve burnundan nefes, yol açıp akciğerlere ulaşamıyor. Oğlunuzu hayatta tutmamız için bir tek şansımız var; bu tüp.” diye bir şey gösterdiler. Trakeostomiymiş adı. “Nefes borusuna gırtlağına yerleştirdiğimizde. Onu hayatta tutma şansınız var.” denildi, izin verdik. Ve Daniel yaşamındaki ilk ameliyatını altıncı saatinde oldu. Yoğun bakıma yerleştirildi. İşte o gece bizi yoğun bakım şefi yanına çağırdı ve hayatımın o en zor sorusu soruldu bana. Sabahleyin tüm bu serüven içinde iki kez kalbi durmuştu Daniel’in ve o akşam yeniden kalbinin durmasından şüpheleniyorlardı.
“Bırakalım mı, yaşatalım mı?” sorusu geldi. Ben “Evet” dedim, baba “Hayır” demişti. O gece Daniel’in kalbi durmadı. Ertesi sabah odamıza gelen ilk ziyaretçi babaanneydi. Ailedeki herkese olayı haberdar etmiş ancak baş parmakların eksik olduğunu utandığı için söylememişti. Benim kulağına bunu fısıldadı. İçim buruldu. Derken İstanbul’dan anneciğim geldi. Onun derdi kendi yavrusuydu. Daha Daniel’i görmemişti bile. Ellerime sımsıkı sarılıp “Her ne olursa olsun benim evimde bir odası var. Sen bir çocuğun daha annesisin. Ayakta durmak zorundasın. Hem de dimdik. Tara mahvolmuş durumda evde.“ dedi. Bu cesaret veren bir konuşmaydı. Ama o anda ben kızımın aklıma bile gelmediğini fark ettim. Geceden beri öyle korkunç şeyler yaşamıştık ki. Kendimi çok kötü hissettim. Akşam üzeri Tara geldi hastaneye. İşte ili kardeşin ilk karşılaştıkları an. O dört yaşında bir kız çocuğuydu. Hayatımızın en mutlu günü olması gerekiyordu. Herkes bize söz vermişti; Hani bebeğin sağlığında hiçbir problem yoktu? Tara nereden bilebilirdi, daha kaç gün boyunca erkek kardeşini o yoğun bakımda ziyaret edeceğini? Bunu biz de bilemezdik. Meğersem bu yoğun bakım tam 365 gün sürecekmii.
Hepimizin hayatinda negatif durumlar vardir. Evlatla sinanmak cogumuzun kabul ettigi gibi en zor sey olsa gerek bu hayatta. Dizinizi kirip yikilmadiginiz icin, hayatinizdaki karanliklara ragmen isiga dogru kostugunuz icin yurekten tebrik ediyorum. Allah yolunuzu acik etsin 🤗
Herkesin çocuk yapmadan önce defalarca izlemesi gereken bir video. Her şeyi ile çok kaliteli bir video.
Anneligin nasil guclu, cesaretli ve hayattaki her seyden daha degerli oldugunu hissettirdiniz bana, siz nasil bir kadinsiniz ♥️
Karşılıksız sevgi ancak böyle güzel anlatılabilirdi. Dinlerken tüylerim diken diken oldu. Ağzınıza sağlık.
Çok büyük birşey başarmışsınız eli öpülesi birisiniz sizi yürekten kutluyorum
On dokuz dakikalık bir TEDx konuşmasına sığdırılmış uzun, öyle böyle olmayan yorucu bir annelik. Kutluyorum sizi, sarılıyorum size.❤
35 yldir Texas San Antonio da yasiyorum.Bu gun tesadufen internette TED x i gordum takibe karar verdim. Ulkem acisindan, yonetim seklinden dolayi cok uzgundum. TED x de izlediklerim ulkem adina umit verdi. Rahmetlinin, Ataturk ile, Cumhuriyet ile kalin hosca kalin demisdi bizlere veda etmeden. Bende buna inaniyorum, butun sunuculara tesekkur ederim.
Özlem Kaymaz hanım sizin gibi YÜREKLİ ANNEYE GÖNÜLDEN TEBRİKLER DİLERİM
Bu dinlediklerimden sonra artık fedakarlığın ve anneliğin anlamı benim için başka bir boyuta çıktı
Her aldığımız verdiğimiz nefes için Allah'a şükürler olsun
Neşet Ertaş'ın dediği gibi anne insandır biz insanoğlu.Annelik ne güzel.Dünyamızı cennete çeviren annelerimize ne kadar saygı duysak azdır.Danyelin ve ailesinin her iki cihanda gülmesi dileğiyle...
kadın insandır.
“ANNELİK” duygusunun gücü, nükleer bombadan bile güçlüdür... Helal olsun size güzel insanlar..
ne kadar doğru bir tespit (16.38) "çocukluğunu hediye etmişti ona"
1992'de Türkiye Güzeli seçildiğinizde henüz 15'inde olan yaşıtlarım gibi hilal kaşlarınıza vurulmuştuk sevgili Özlem Kaymaz, bu konuşmanızdan sonra anladım ki yüreğinizin güzelliğiymiş kaşınıza gözünüze yansıyan :) Dünya tatlısı çocuklarınızla sağlıklı ve mutlu ömürler dilerim...
Koşulsuz sevgi ile alakasız bir konu başlığı atanın kapasitesine hayran kaldım.
Izledigimde kulağıma takılan anahtar kelime; seçimler oldu. Doğurmayı, yasatmaýı, yaşamayı, bu sürecin fedakarlığını, sessizliği, kabulü, ekip olmayı, ayrı kalmayı, hayatta kalmayı, özgüveni, sosyal olmayı... Bir ailenin başına ne gelirse gelsin görüp, kabul edip, seçim yapmasının hiksyesiydi dinlediğim. Acı ya da tatlı demeden dolu dolu bir yaşam hikayesi... zor ama sonu mutlu süren... Kutluyorum 💕
Ne kadar güçlü bir kadın yaşadıkları hiç kolay değil hayretle izledim tebrikler gerçekten harikasın
Özlem Kaymaz gerçekten güzelsiniz. Her şeyinizle. Anneliğinizle tam bir kraliçesiniz.
Sizi gönülden tebrik ediyorum Özlem hanım..Anne olmanın anlamını yaşayarak gösteren örnek bir insanı tanımak çok değerli.. Bu konuşmayı dinlediğim için şanslı hissediyorum kendimi ve teşekkür ediyorum bunu bizlerle paylaştığınız için..
Siz harika bir annesiniz anne sıfatını taşıyan ve taşıyabilen diğer tüm kadınlar gibi. Yavrularınız için verdiğiniz muhteşem mücadeleyi tüylerim diken diken dinledim tüm güzellikler sizlerle olsun.
gözlerim doldu , bir kadın hikayesini bu derece güzel anlatabilirdi, ne güçlü bir kadınsın çocukların çok şanslı oğlun çok şanslı
Güzelliği başarıları dünyevi zevkleri bir kenara itip,ayakta alkışlatacak anneliğin öyküsünü dinlerken gözyaşlarımı tutamadım ve kendisini bu kadar geliştirdiği için hayranlıkla izledim.Tebrikler,anneliğimi sorgulattı bana
Gerçek bir anne gibi sizin parçanız olan yavrunuza tam anlamıyla sahip çıkmışsınız.bunu herkes yapamaz fakat sizin gibi gerçek annelerinde sayısı az değil.doğurmak değil esas olan,esas olan bu dünyaya gelmesine vesile olduğumuzu koşulsuz sahiplenebilmektir ve sizde bunu yapmışsınız bedel ödeyerek.fakat bu yolda 3 önemli şans sizinle birlikte olmuş.sağlık imkanlarına sahip olmak , iyi bir eş ve minik yaşına rağmen kardeş sorumluluğunu duyan kızınız.3 yıl eşinizden ayrı kalmışsınız,klasik Türk ailelerinde bu gibi sorunlar boşanma veya aldatma ile sonuçlanırken sizin eşiniz size destek olmuş,siz ailece dayanışma içinde mutlu sona ulaşmışsınız hepinizi kutluyorum iyi insanlar.
Ben doğruyu buldum; hiç kimsenin bir başkasının canını almaya, hayatını sonlandırmaya hakkı yoktur!! Beni neyin rahatsız ettiğini de buldum; doktorların o soruyu sorması!!
Muhteşem yürek, örnek anne, güzel insan teşekkürler..
Aynı hastalık değil ama farklı bir hastalıktan dolayı benzer şeyler yaşamışız.çok şükür mücadelemizin sonucunda çok mutluyum, Allah'ın lütfu da hoş,kahrı da hoş,sonunda yaşattığı mutluluğu hiç kimse yaşatamaz bana
Bebeğimin yoğun bakımda 128. gününde sizi ilk kez dinliyorum. Anne olmanın verdiği güç. Güçlü olmak bir zorunluluk haline geliyor belli bir süre sonra. Allah bütün hastalara şifa versin inşallah. Benim bebeğime de şifa versin.
Adler'in kuramına örnek oluşturacak bir hayat...
Sen ne guzel bir annesin iste cennetlik anne cennet annelerin ayaklarinin altinda
Bu, rabbimin annelerin yüreğine koyduğu en güzel duygulardan bir tanesi:sevgi ...inanın burnumun direği sızlayarak ve göz yaşıyla izliyorum 🤲♾🌸
Cennet ayakkarının altında ne mutlu.helal olsun gözümün yaşından izleyemedim.allah çocularını bağışlasın.mükemmel annelik budur işte.gerçek bi annesin.😘💕💖💞
Ne güzel kadınsın ne güzel annesin yolun açık olsun güzellikler senin olsun 😢❤❤❤🙏
Diyecek bir tane söz bulamiyorum. Harika ANNESİNİZ.
Maşallah sübhanallah barekallah. Helal olsun size. Allah sizi çok seviyordur bence.
İnsanı kendinin bile bilmediği derinliğinde etkileyen bir hikaye bütünüyle. Sunum mükemmel. ❤️
En güzel dileklerimle bu aileye.
Çok harika bir insansınız harika bir annesiniz, karşılıksız sevgi ve fedakarlık ancak bu kadar güzel anlatışabilirdi.
İmkanınız varmış uğraşabilmişsiniz.Ya yurt dışına cikamayanlar.Allah herkesin yanında olsun.😭
Çok etkilendim yaşam hikayesinden...
Önemli, etkili, zor ve ibret alınarak fayda sağlanabilecek bir insan ve İNSANLIK HİKAYESİ...
Allah’ın bir insanı sınamasının en zor, en güzel ve en başarılı öyküsü. Saygı değer Özlem hanım Cennet’i fazlasıyla kazanmıştır benim gözümde. Bu değerli hayat hikayenizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler!
Son 4 yıldır ilk defa ağladım, ne kadar dayansamda tutamadım. Hüzün üzüntü vs değil gururla anlatımınız koşulsuz mücadeleniz ve sonuçlarınız, efsane ötesi...iyiki varsınız
Ne büyük yürekli insansın.sevgi ancak bu kadar güzel anlatılır
Kadın kelimesi en çok size yakışıyor o kadar iyisiniz ve güzelsiniz ki. Allah her zaman yardımcınız olsun
Allah size sadece dış güzellik vermemiş mükemmel derecede güzel bi kalp vermiş. Umarım tüm aile fertleri olarak mutlu sağlıklı uzun bi ömür yaşar ve bu hayatın tadını çıkarmaya devam edersiniz😊🙏🧿💕 (Umarım sapasağlam evlatlarını doğurduktan sonra sokaklarda köşelere bırakan adı "anne" olan insan müsfettelerine bi ders olur ve akıllanırlar🙏)
Koşulsuz sevginin en güzel örneklerinden birisini yaşamışsınız, ablası ve annesini sizi yürekten kutlarım. Herkesin izlemesi ve öğrenmesi gereken çok şey var :(
Bir fizyoterapist olarak sizi hayranlıkla dinledim işte özel çocuklarımızın aileleri de böyle özel olmalı 👍
Allah razı olsun Senden
Ne kadar muhteşem bir anne, kadın, insan.. Ve ne kadar şanlı bir birey Daniel.. Gözlerim dolu dolu izledim.. teşekkürler bu bilgi ışık dolu konuşma için
Göz yaşlarımı tutamadığım dokunmalar, akıcı ve etkili bir dil, cesaret ve özgüven modelliği için teşekkürler öncelikle.. yeni bir tartışma fitili ateşlemek değil niyetim ancak sormadan geçemeyeceğim "evet mi hayır mı sorusu anne ve babaya sorulurken, 'Tara'yı da bekleyen travmatik süreçler parantezinde gelişimsel sabrınız, cesaretiniz, isteğiniz var mı' mı demek isteniyor ki sonuç 'başarı'dır, 'çocuk büyüdüğünde böyle bir yaşamı ister mi, mutlu olabilir mi, kendisine sorulsa ne derdi' mi demek isteniyor?" Sonuç annenin başarısı mı çocuğun mutluluğu mu? Bilerek bir canlının üstelik kendi can verdiği bir evladın yaşamını noktalamak ile yaşam kalitesi arasında karar vermek!! Sağlıklı doğup ne olacağının garantisi olmaması gerçeği bilinci ile ne olacağını bilip sağlıklı olması çabası arasındaki süreci seçmek.. Bu hikâye bir anne başarısı hikayesi mi, kendisini bekleyen bol zorlu hayat yolculuğunda ısrarla yolcu koltuğuna oturtulan şanslı ama herkesten güçlü olmak zorunda olan bir çocuğun hikayesi mi? Ben olsam ben de yaşatmayı seçerdim ama hangisi doğru? Dünyanın seyrini değiştirecek kişi olma olasılığı da varsayılarak bir de çocuğa sormak lazım..
Ve sahip olduklarımıza şükretmenin mutluluğun anlamı olduğunu daima hatırlamak umuduyla saygılar..
Güler Ertuğrul Doğru ve yanlış dualitesi hayatın her anında.... her şey dualite... kime göre, neye göre doğru ya da yanlış? Olan biten her şey öyle olması gerektiği için oluyor.., akışın tek sebebi var bizlerin her bir ben in hayrına.. uyanışına... Sanmayın ki bu benim iradem, benim başarım... ya da ailede bir başkasının... koca evrendeki mükemmel akışta ben izleyenim... ben yaşatın dedim ya da bunun için elimden geleni yaptım diye yaşadığını düşünmek budalaca olur... Yaradan , yaratıyor yaşatıyor O na varman için her yolu açıyor.. hem izliyor hem de o yoldan yürüyoruz... teslimiyet olunca yaşamın kudreti anlam kazanıyor... Dağları devirsem yazılmasaydı yaşamazdı... ruhun tekamülü için ailedeki her birey kendi yolu , kendi tekamülünü yaşadı ve yaşıyor.. soruyu sorduran da Rabbim, cevabı verdiren de., yaşatan da.., insanoğlu bunu kabule geçip teslimiyeti öğrenirken böyle hikayeler ile perdeyi aralayacağız...
hislerimin tarifi yok şuan. kalbim titriyor gözyaşlarım akıyor. bu gözyaşları sevginin var olduğunu hissettiğim için akıyor. insansı görünen bir çok insanın içinde gerçek insanı görebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. tüm mucizeler sizinle olsun... mutluluğunuz artarak devam etsin...sevgiyle kalın
Allah size çok güzel bir kuvvet mücadele aşkı vermiş çok geçmiş olsun.
Hayırlı gelecekler versin ailece daha ğüzel mutlu sağlıklı gelecekler dilerim.
Şükür etmek için ne kadar çok sebep var bakan göz için.
Arkanızda yayınlanan omuzlarınızda üç çocuğun birlikte ve fotbol çocuklarının yüzlerindeki kahkaha dolu bakışlı fotoğraflar bana şu cümleyi söyletti "Daniel aslında hayata ve hayattakilere bir armağan da😕"
Özlem hanım Allahın sevdiği kuluna verilir derler böyle sınavları,,, sizi dinlerken öyle bir duygulandım ki,,, her Insanın ayrı bir hayat öyküsü veya ayrı hikâyesi vardır elbet,,, kimisi ders alır bunun gibi öykülerden kimisi ise şükür eder,,,,umarım ders olmuştur (koşulsuz sevgi)
😢😢😢😢 annelik duygusu çok güzel ve zor 😢
Iki kez dinledim ve çok duygulandım. Elleri opulesi bir anne.o süreç bir imtihan ve maaşallah bu imtihanı bu güzel anne tüm fedakarlığini ortaya koyarak kazanmış. Örnek bir anne. ❤
Hep mutlu olun! Guzel kadin, guzel aile! Allah yar ve yardimciniz olsun!!
Yüreğim titredi,gözyaslarim içinde izleyemedim,dinledim sadece.Âidiyet duygusunu en guzel,en muhteşem sekilde yasamissiniz.Fevkalade sekilde,doruklarina kadar yasamişsiniz sabr'ı,anneliği... Şahanesiniz.Guzel yada basarilariniz oldugu icin degil.Bunca yasanmisliklariniza ragmen yorulmayi,düşmeyi,birakmayi,pes etmeyi dusunmediginiz icin...Rabbim ayaginiza da taş da degdirmesin.Hep mutlu kalın.
İnanılmazdı.Harikasınız
Helal olsun çok güçlü bir kadınsın
gerçekten çok güçlü bir anne herkese örnek olması lazım annelik çok yüce inanılmaz bir hikâye koşulsuz sevgi herşeyi mümkün kılar 🙏♥️🥰
Danielin şansı belkide hiç pes etmeyen anne ve babasıdır
Allah yolunu açık etsin
Helal olsun.Dinlerken bile içim parçalandı.Yolunuz açık olsun.
Teşekkürler
Önemli olan ne yaşadığımız değil,yaşadıklarımıza bizim ve bizimle birlikte aynı sorunun paydaşı olanların verdiği tepki biçimidir.Karakteri güçlü,vicdanından ve insanlığından ilham alan,bir annenin mücadele azmi...
Dinlediyim en güzel en anlamlı hayatıma bir şeyler katıcak hayat öyküsüydü iyi ki dinlemişim
Tek nefeste izledim resmen mükemmeldi 🤍
Çok güzel bir program olmuş bazilarimizin yaşanılan hayat imtihanını paylaşması insanlık adına şükür etmeyi unuttugumuzu hatırlatıyor ve herkesin kendi yaşantısına şükür etmesi gerekiyor hayatimuza çeki düzen verilmesi gerekiyor bir birimizi el uzatmaliyiz.Zamanin yumuşak rüzgârına kaptirmaliyiz kendimizi Gaddarligina değil buda kalbindeki özü dinlemekle oluyor galiba.Hayat güzel kalpli insanlarla dolar insallah
Anne yüreği, dünyanın sekizinci harikası olsa gerek.
Ne diyecegime bilmiyorum, nerden baslayayim? En iyi si sirayla tek tek : 1. Gördügüm en güzel kadinsiniz galiba. 2. Duydugum en güzel kadin sesine sahibsiniz. 3. Col şık giyiniyorsunuz. 4. Cok güzel bi aura niz var. Bütün olunsuzluklar sizi ezip bükmemis, resmen aydinlatmis. 5. Cok güzel konusuyorsunuz türkceyi, harfleri teker teker söylemeniz. 6. Cok güzel bi konusma yetenegine sahipsiniz. 7. Icindekiler: onca ana varken cocugunu saglikli bir sekilde dogurup sokaga atan, camii avlusuna koyan, parasizliktan evlatlik veren, siz cocugunuzdan vaz gecmemisiniz. 8. Cocugunuza kosulsuz sevgi vermissiniz. Siz ne güzel bir annesiniz. 9. Cocugunuza öz güven vermissiniz. 10. Cocuklariniza en saf anneligi göstermissiniz. 11. Aile yi bi arada tutmussunuz. 12. Kocaniza es olmussunuz. 13. Kendinizi güzel bi amaca adamisiniz. Umut olmak istemissiniz herkese. Yorulup insanliginizdan, anneliginizden, kadinliginizdan vazgecmemissiniz. Masallah.
Keşke biraz örnek alıp düzgün yazsaydınız. Türkçeyi öldürmeyelim. ö, ş, ç, ğ, ı bu harfler bize ait. Bunları biz korumalıyız.
Kadın at gibi... 🤣🤣🤣
Mehtap hanım mrh bu kadar güzel detaylı ve doğru tespiti yapmak maharet ister. Sizde de bu saydığınız iyi nitelikler var kolayca sıralamışsınız. Tşk
Anneliğin gücünü, mükemmel kadını gösterdin bize. Harikasın, hep böyle güzel kalmanız dileğiyle💜
sevgi ancak boyle anlatila bilir. Erken buyumenin zorlugu.
Çeken bilir,yanlız çok güçlü bir kadın olduğunuzu unutmayın.takdir ediyorum
Çok güzel bir konuşmaydı,sabır ,fedakarlık,sevgi.
Duygulanmamak elde değil💜
Dinlerken çok duygu dolu İzledim çok güçlü bir anne gördüm tebrik ediyorum takdire şayan bir kadınsınız karşılıksız sevgi ancak bu kadar güzel anlatıla bilinirdi...
Canım benim ağlayarak izledim ne kadar güçlü bir kadınsın
Böyle güçlü bir kadın olmak istiyorum
gözlerim doldu. bu kadın herşeyi hakediyor. ❤
...hayat neyle karsilacagimiz belirsiz😭😭😭
Gözlerim dolu dolu izledim nasil güzel yürekli bir annesiniz saygilar sevgiler...
Büyük geçmiş olsun özlem hanım daniel bebeğe allah uzun ömür versin inşallah
Ağlayarak izledim, bu hayat mücadelenizde bunca derdiniz arasında bana şükretmek için bi neden verdiğiniz için teşekkürler
Sen nasıl bir annesin nasıl güzel yürekli bi annesin izlerken bile bizleri ağlattın yüreğine sağlık 🙏
Allahım sana şükürler olsun. ..siz müthiş bir annesiniz👏💖
Annelik cok kutsal süper bır anne seni yurek den cokkk tebrik ediyorum
Çokk güzel bi mücadele. MAŞAALLAH gözü kara aile ve ANNE 👏👏👏
Ağlamadan anlatabildiğiniz için 👏🏻👏🏻👏🏻
bütün olmak ve vazgeçmemek... apayrı bir boyut kattınız ..helal olsun..
dinledigim en guzel TEDx konusmasiydi
Daha once hic isminizi duymamistim ama sizi unutmayacagim.Anne ve babaniz sizi ne kadar guzel egitmis.
Evet maddi imkanları olduğu için bazı zorlukları kolay atlattiklarini düşünenler var yorumlardan anladigim, ama daha geniş düşünün okadar maddi imkana şöhrete sahip kaç genç ve güzel kadın yapardı bunu inancım o ki maddi imkanları olmasada bu yürek bu sevgiyle çarpar hayat olurdu gene evladına
daniel şanslı bir çocukmuş. çünkü ailesinin önce parası varmış. aynı durumda olan yada başaka sorunlarla doğup ta hayatta olmayı başaran kaç fakir vatandaş var. aidiyet önce devlette olacak. ve bu çocuklar ölmeyecek. doğduğu günden meslek sahibi olana kadar bir çocuk devlet koruması ve sorumluluğu altında olmalı. çok mu şey istiyorum. küba bunu yapıyor. bu konuşma bana sadece bana sosyal olmayan. yani geleceğini gör ardı etmiş bir devleti anlattı. özlem kaymaz bir yabancı ile evli olmasaydı. bu sahnede ne anlatırdı acaba. "koşulsuz sevgi, bu ülkede yetmiyor"
Dikkatli dinlersek eger, bu ameliyat ve tibbi bakimi tumu Hollanda Devlet Saglik sistemi tarafindan saglanmaktadir
Çok doğru bir yorum devlet elini bekleyen okadar çağresiz aileler çocuklarımız varki.. Ama yok o koca devlet
Almanyadada böyle iken durum bizim ülkemizdeki çocuklarin da buna benzer imkanlari olsaydi diye haykirmak geldi içimden çocuğu için hangi Anne bunlari yapmak istemez Ne mutlu başarmiş olmanin mutluluğunu yaşamak
Eger SECTIKLERIMIZ, sadece kendilerini ABDde tedavi kanunlari cikartmasalar (bizim kesemizden tabii) ve milletin cocuklari dahil ciddi hayati durumlarda nerede tedavisi varsa keske gonderilse, devlet odese. Oysa tum eski yeni siyasetci politikacilara bakin, tumu Sivil Ce ciksa ABD doktorlrina kosuyorlar ve biz Turkiye halki oduyoruz. ACI COK ACI.
Ne güzel ifade etmissiniz.katiliyorum
Aferin kadına kadının azimliğine pes etmeyişine hasta oldum tüylerim diken diken oldu vee qurur duydum
Harika bir sunum olmuş tebrik ederim sizi.Allah size ve sizin gibi güçlü insanlara daha çok güç versin 3 çocuğunuzla mutluluğunuz daim olsun.
Siz inanılmaz bir ailesiniz
Sayın Özlem KAYMAZ'a bu etkileyici konuşması için çok teşekkür ederim. Bu örnek konuşmanın içeriğini elimden geldiğince işitme engelliler ve konuşmanın içeriğini okuma gereksinimi duyabilecek diğer kişiler için yazıya dönüştürmeye çalıştım. Bu metni aşağıda bulabilirsiniz.
Küçük bir kız çocuğunun başarılı bir genç kıza, azimli bir kadına güçlü ve fedakar bir anneye dönüşme yolculuğunda bana bir gün bir soru soruldu. Hatta hayatımın en zor sorusu. Ve ben bir cevap verdim. İşte benim hikayem.
1974 yılında İstanbul’da başladı bu hikaye. İlkokul beşte kendimden bir yaş büyüklerle okurken pek okula gitmezdim. Kolej sınavlarına da hazırlanmadım. Ben ya yarışta, ya antremandaydım. Baleyi bırakmış, saçlarını kısacık kestirmiş yüzücü olmuştum.
On yaşında ilk Türkiye şampiyonluğumu kazanmışım. Derken milli takım, kutu kutu madalyalar, Türkiye rekorları, şampiyonluklar. Ve yüzmeyi bırakmışım. Yelken sporunu seçim rüzgar sörfüne.
Dünya şampiyonasına daha 1990’da, daha 16 yaşındayken giden ilk Türk kız sporcu olmuşum. Tabii ki Türkiye şampiyonlukları da. Rahmetli Özal'ın elinden Cumhurbaşkanlığı kupasını aldıktan sonra kulüpte düşüp bayılıp maalesef bağışıklık sistemimi sıfıra indiren bir hastalığa yakalanmışım.
Olimpiyat takımına seçilmiş olduğum için tabii çok üzgünüm. Eve çakıldım, yapacak hiçbir şey yok ancak benimkiler bizi boş bırakmamışlar. On beş yaşında Türkiye’de ilk defa yayınlanan yabancı bir derginin kapağına çıkan ilk Türk kızı olmuşum. İşte bu serüven beni Maçka’daki o olimpik havuzun yıkılıp yerine lüks bir otel inşaat edilmiş haline, yeni bir yarışmaya kadar taşıdı.
Üzerinde Türkiye yazan yarışmada ödül bu sefer bir kupa ya da madalya değil, aksine bir taçtı. 1992‘de o gece ben Türkiye’nin en güzel kızı ünvanına sahip oldum. O yıllarda Türkiye güzeli seçilmek bambaşka bir anlam ifade ediyordu. Çankaya'da davetlere gider, dönemin bürokratlarıyla elçilik, sefaret gezer dururdum. Adeta bavulda yaşıyordum.
Evet, o yıllarda Türkiye’nin modern kadınını temsil eden iki yabancı lisana, sporculuğun vermiş olduğu azime özgüvene sahiptim. Ülkede, dergilerde, gazetelerde, defilelerde, her yerdeydim. Ben bile beni görmekten sıkılmıştım adeta.
Derken aşk kapıyı çalıverdi. Uzak bir ülkeden beyaz atlı prens çıka geldi, aklımı başından, beni annemlerden aldı götürdü. İlk görüşte aşık olmuştum. Amsterdam 'a yerleştik. Çok kısa bir süre içinde evlendik. Yirmi dört yaşında anne oldum. Güzeller güzeli kızım, Tara’yı kucağıma aldım.
Hayat sizce daha güzel olabilir miydi? O yıllarda benim için mutluluğun kavramı işte tam anlamıyla buydu. Şan, şöhret, para, pul kazanılmış tüm o başarılar, iyi bir evlilik, annelik duygusunu tatmış olmak, kız çocuğu. Üstelik bir de erkek çocuğuna hamileydim.
Gerçekten mutluluk buydu. Öyle olduğunu zannediyordum.
Yedi ay boyunca hamileliğim sorunsuz geçti. Derken yedinci ayda bir sancı saplandı. Ağrı o kadar şiddetlendi ki soluğu hastanede aldık. Tam on gün boyunca hastanede yattım. Sonradan öğrendik ki meğerse karnında gelişmekte olan bebeğin gelişmeyen alt çenesi nedeniyle rahmin ürettiği suyu içemiyormuş. O su gittikçe içinde pompalanıyor, beni şişiriyor müthiş bir acı vermekteydi. On günün sonunda bildiğim tek bir şey vardı ki bebeğin sağlık durumu kesinlikle iyiydi. Peki o zaman bu kadar sancı nerden geliyordu? Ben kendim için endişelendim.
Eve çıktığımızın ikinci gece yarısı bir anda beni patlatma noktasına gelen o su boşalıverdi. Evet, tam sekizinci aydaydk. Doğum başlamıştı. Ben panikten titremeye başladım. Kızım henüz dört yaşındaydı. Gece onu evde bırakarak biz hastaneye geçtik. Sabaha kadar doğum sancısı çektim.
Doktorlar geldiklerinde epıdural sezeryan için bin ameliyathaneye aldılar. Ameliyathane çok soğuktu. Yarım yamalak Hollandacamla olan biteni anlamaya çalışıyordum. Ve vücudun zangır zangır titriyordu.
10 Ağustos 2002 sabahı Daniel Amsterdam’da bir devlet hastanesinde dünyaya geldi. Oh kulakları sağır eden sessizliğin içinde ben bebeğin sesini duymaya çalışıyordum, ancak hiçbir şey yoktu.
Doktorlar konuşmuyordu, eşimin suratı korkudan bembeyazdı. Anladığım kadarıyla bir parmak eksikliği vardı, çenesi yoktu, o yoktu, bu yoktu. Onu hayatta tutmaya çalışıyorlardı.
Aradan iki saat geçtiğinde bir odadaydık. Hemşire geldi içeriye “Bebeğinizi hayatta tutmaya çalışıyoruz. Ancak bunu burada yapmamız mümkün değil. Başka bir hastaneye transfer etmemiz gerekiyor. Çocuğunuzla tanışıp vedalaşmamız gerek. Çünkü yolda onu kaybetme riskimiz çok büyük.” dedi.
Korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım. Zaten sürekli ağlıyordum. Danıel’i daha görmediğimi fark ettim. Evet, yanına gitmem gerekiyor, ama aynı zamanda onu görmeye onunla karşılaşmaya korkuyordum da. Çünkü ne göreceğimin farkında değilim. Çünkü olmayan şeyleri sayıyorlar.
Ve yavaşça bir Danıel’in yanına götürdüler. Başka bir odaya girdik. Bir hemşire elindeki oksijen pompasıyla oğlumu hayatta tutmaya çalışıyordu. “Üç saniyen var, pompayı çekeceğim. Oğlunla tanış ve vedalaş.” dedi.
O bunları anlatırken gözüm kuvezin zerindeki resme takıldı. Daniel’i yolda kaybete riski çok büyük olduğu için polaroid bir fotoğrafını çekmişlerdi Daniel’in. Önce o fotoğrafı gördüm. Elimizde kalsın sonrasında diye.
Derken pompayı suratından çektiler. Gözyaşları fışkırıyordu benden. Ama yine de bakabildim ve korkulacak hiçbir şey yokmuş meğersem. O böyle küçücük, bembeyaz suratlı bir melekti. Anlattıkları kadar korkunç bir şey değildi. Küçük bir öpücük verdim, “Meleğim, yolun açık olsun” diyebildim. Ve O yola çıktı.
Aradan tam dört saat geçtiğinde biz başka bir hastanedeydik. Doktorlar içeriye geldiler ve açıklama yaptılar. “Ağzından ve burnundan nefes, yol açıp akciğerlere ulaşamıyor. Oğlunuzu hayatta tutmamız için bir tek şansımız var; bu tüp.” diye bir şey gösterdiler. Trakeostomiymiş adı. “Nefes borusuna gırtlağına yerleştirdiğimizde. Onu hayatta tutma şansınız var.” denildi, izin verdik. Ve Daniel yaşamındaki ilk ameliyatını altıncı saatinde oldu.
Yoğun bakıma yerleştirildi. İşte o gece bizi yoğun bakım şefi yanına çağırdı ve hayatımın o en zor sorusu soruldu bana. Sabahleyin tüm bu serüven içinde iki kez kalbi durmuştu Daniel’in ve o akşam yeniden kalbinin durmasından şüpheleniyorlardı.
“Bırakalım mı, yaşatalım mı?” sorusu geldi.
Ben “Evet” dedim, baba “Hayır” demişti.
O gece Daniel’in kalbi durmadı. Ertesi sabah odamıza gelen ilk ziyaretçi babaanneydi. Ailedeki herkese olayı haberdar etmiş ancak baş parmakların eksik olduğunu utandığı için söylememişti. Benim kulağına bunu fısıldadı. İçim buruldu.
Derken İstanbul’dan anneciğim geldi. Onun derdi kendi yavrusuydu. Daha Daniel’i görmemişti bile. Ellerime sımsıkı sarılıp “Her ne olursa olsun benim evimde bir odası var. Sen bir çocuğun daha annesisin. Ayakta durmak zorundasın. Hem de dimdik. Tara mahvolmuş durumda evde.“ dedi. Bu cesaret veren bir konuşmaydı. Ama o anda ben kızımın aklıma bile gelmediğini fark ettim. Geceden beri öyle korkunç şeyler yaşamıştık ki. Kendimi çok kötü hissettim.
Akşam üzeri Tara geldi hastaneye. İşte ili kardeşin ilk karşılaştıkları an. O dört yaşında bir kız çocuğuydu. Hayatımızın en mutlu günü olması gerekiyordu. Herkes bize söz vermişti; Hani bebeğin sağlığında hiçbir problem yoktu?
Tara nereden bilebilirdi, daha kaç gün boyunca erkek kardeşini o yoğun bakımda ziyaret edeceğini? Bunu biz de bilemezdik. Meğersem bu yoğun bakım tam 365 gün sürecekmii.
Hepimizin hayatinda negatif durumlar vardir. Evlatla sinanmak cogumuzun kabul ettigi gibi en zor sey olsa gerek bu hayatta. Dizinizi kirip yikilmadiginiz icin, hayatinizdaki karanliklara ragmen isiga dogru kostugunuz icin yurekten tebrik ediyorum. Allah yolunuzu acik etsin 🤗
Agladim cok.üzücü. Rabbim herşey sizin elinizde. Saglik ver Rabbim
Ne güzel ne fedakar bir anne, yüreği yorgunluk görmesin ❤️❤️
iyiki hollanda vatandaşı olarak doğmuş...
Siz gerçekten güzelsiniz, güzelliği hak ediyorsunuz😢😢😢😢 çok ağladım dinlerken
çocuklarınız sizler için bir sınavdır demiş yaradan, bu sınavı tam puanla geçtiğini düşünüyorum tabi allah bilir ama çok duygulandım
Sen cennete gitmeyeceksen benim hiç yerim yok, emeğine sağlık
Güzü güzel.
Bravo sevgi dolu annelere