Kaygılarımı paylaşan başka öğretmenlerin olduğunu bilmek çok iyi geldi. Ben doğunun bir ilçesinde yeni göreve başlamış bir sınıf öğretmeni olarak kendimi sürekli suçlu ve yetersiz hissediyorum. Programı yetiştirmek için koşturup duruyor, her gün ''Ben ne yapıyorum?'' diye sorguluyorum. Bazen boşver programı diyorum anlat istediğin gibi ama doğrusu ben de nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Üniversitede öğrenmişim 2 basamaklı çarpma işleminde bir basamak boşluk bırakma nedenimizin ne olduğunu. Geçtiğimiz haftalarda matematik dersi eldeli toplama konusunda bütün ikinci sınıflar; kaynak kitaplar, fotokopiler havada uçuşuyor herkesin dilinde ''Elde var 1.'' Ben de inat ettim modelleyerek öğreteceğim diye. Sonra bir bakmışım nasıl modelleneceğini ezberletiyorum. Heveslendim derslerde lego falan aldım sınıfa. Başlarda güzeldi ama baktım sonra diğer sınıflar her şeyi bir güzel deftere yazıyorlar onluk, birlik nedir, basamak değeri nedir? Üzerine piyasadaki bütün kaynaklardan çeşit çeşit soru çözüyorlar. Eyvah! Geri kalacağız. Türkçe desen çocuklarda sadece ses var anlam yok. 2. sınıf ders kitabında bir metin 'Nasrettin Hoca'nın Köyü'nde'.' Metin anlatıyor ki hocanın köyü nerede. Burada çocuklar hiç Nasrettin Hoca fıkrası öğrenmemiş. Bilenler sadece memur çocukları. Tabi oradan bir ödev Nasrettin Hoca fıkrası öğrenelim. Bir de canlandırsak ne güzel olur aslında fakat zaman... Dediğiniz gibi keşke bütün bir hafta o fıkrayı işleyebilsek keşke... Ben bilirim çocuklarım neyi sever, nelere güler. 2. sınıflar için kırtasiyeden aldığımız okuma setlerini sevmiyorlar mesela. Bazıları onları sevebilir tabi ama bazıları ejderhaları seviyor, bazıları robotları, bazıları da kuaför kızları seviyor. Tabi buraya ilk geldiğimde her şey daha zordu. Çocuklar çok öfkeli, okul bahçesinde her köşede kavga ediyorlar. Sınıfta kalem sokuyorlar birbirlerinin kulaklarına. Okula giren köpekleri hademe kovalıyor elindeki süpürge sapıyla. Bu çocukların başka türlü bir eğitime ihtiyaçları var biliyorum. Eğitim fakültesinden öğretmen olarak mezun oldum drama dersi falan da aldım ama... Bir yolunu bulmak istiyorum. Bir şeyler okuyorum, araştırıyorum falan. Yurt dışındaki öğretmenlerin sınıfları, çalışma kağıtları falan ne güzel. Özeniyor insan. Yeni atanan öğretmenler; biz çok yalnızız. Binbir zorlukla sınava hazırlanıp büyük umutlarla göreve başlayıp zor şartlar altında çalışıyoruz. Ve çözüm bulamadığımızda ortama uyum sağlamak elbette daha kolay. Bu yüzden sizlerin varlığı bizler için çok değerli. Bugün 2. sınıf öğrencilerime deneme sınavı uyguladığımız bir günün ardından karşıma çıktı bu video. İzlerken kendime kızdım, üzüldüm, yine de pes etme daha iyisini yapabilirsin dedim. İyi ki varsınız. ☺
Bir şeyler okuyorum, araştırıyorum demişsiniz. Bu isteğinizin bir gün mutlaka karşılığını alacağınızı, alacağımızı biliyorum. Kafanızda sistemin yanlışlığını sezip kendinizce çözümler üretmeye çalışmanız mükemmel bir şey bence hocam, ama eninde sonunda yine sistem çelme atıyor evet haklısınız, ama lütfen yılmayın çünkü bu ülkeyi düzeltecek olan hepimiziz. İnsanların biraz uğtaştıktan sonra '' ya bir ben mi düzelteceğim yanlışları, ben tek başıma mı kurtaracağım ? '' gibi düşündüklerine eminim bu ülkede, bu şekilde yine sistemin aptal rüzgarına kapılıyorlar. Potansiyelinin farkında değil Türk milleti. Küçücük gibi görünen birşeyi bile değiştirseniz kardır moralinizi yüksek tutun, Atatürk o zamanın harabe durumunda bile ne güzel demiş '' Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. ''
Her iki yorumun kendi içinde nekadar kıymetli ve değerli olduğunu bilin istedim .. Sizin gibi güzel gönüllü , güzel bakabilen insanlar. Var olun Kardelen Belfin / Mustafa Kip/ .
Çok duygulandım yazdıklarınızı okuyunca, umarım hep bu azminiz devam eder, bir kişiyi bile kurtarabilsek kar mantığıyla hareket edersiniz. Tebrik ediyorum ozveriniz icin
İyi ki varsınız öğretmenim, sizin bu yorumunuzu okuyunca lise öğretmenim aklıma geldi. O da tıpkı sizin gibiydi sınırlı zamana rağmen sınırsız azimle öğretti. Ben de şu an psikoloji öğrencisiyim, eğitimi düzeltmek adına ülkemizde siyasetin baş etken olduğunu düşünüyorum bu yüzden çeşitli düşüncelerim var. Yeni nesil size emanet, esenlikler dilerim.
kıymetli öğretmenlerim, o kadar değerli bir konuyu ele almışsınız ki her dakikasını yürekten dinledim. keşke, ülkemizden üniversite eğitimini "öğretmenlik" üzerine alan - buna okul öncesi öğretmenlerimizden üniversitedeki akademisyen hocalarımıza kadar ve tabii ki bunları denetleyen MEB ve Yükseköğretim kurulu dahil - sizler kadar hassas olsa. Yaşadığım birkaç olayı öğrenci gözünden yazarak değinmek istiyorum. 1. Öncelikle lise hayatım, benim için başlangıçta inanılmaz korkunçtu. İlkokul ve Ortaokulu aynı okulda okumuşum, çevremdeki insanlar beni 6-7 yaşımdan beri tanıyor, benim için okul bir konfor alanı, başarılı da bir öğrenciyim, öğretmenlerin gözdesi olmak da harika her şey yolunda. Ta ki liseye gelene kadar. Gittiğim yerde herkes başarılı, herkes "hırslı" ve öğretmenlerimiz bunun bilincinde, her gelen konusunu anlatıyor anlatıyor... Kaçırdıkları bir nokta var, hiçbirisi bizi tanımak için gelmiyor o sınıfa. İstediğim kadar çalışayım onların gözünde sadece sınav kağıdımdaki notum ben. Bu beni lise ilk yılımda inanılmaz zorlamıştı, müthiş bir anksiyete, kaygı ve kendimi ifade edememe haline bürünmüştüm ve sonrası psikiyatri, dert anlatmaya çalışma, bir yandan bunlarla boğuşurken biriken konular... 2. Kardeşim ilkokul 4. sınıfa gidiyor, başkent Ankara'nın merkezinde yaşıyoruz, kardeşimin şuan 6. öğretmeni ve bunların yarısı ücretli öğretmendi, kadrolu olmadıklarından istedikleri zaman çekip gidebiliyorlar. İlkokul öğrencisi, ilk defa bir ortama giriyor, insan tanımaya başlıyor 6 farklı öğretmenin her biri birbirinden farklıydı. Kimisi sinirli, kimisi anlayışlı, kimisi azarlayan. Kardeşim ve onun gibileri bu uyumu sağlamakta kendilerini ifade etmekte o kadar zorlanıyorlar ki. İnanılmaz üzücü. Felsefe bölümü okumuş birisi, ücretli öğretmenlik olarak sınıf öğretmenliği yapıyor? Allah aşkına öğretmenlerim bu ne kadar doğru? O sırada atama bekleyen binlerce öğretmen varken. 3. Şuan Hacettepe üniversitesinde öğrenim görmekteyim, okuduğum bölümün ülkede en iyisi Hacettepe. Bir dersimiz var, devamında da bir başka dersimiz var o dersin laboratuvarı. Derste öğrendiklerimizin devamında laboratuvarda deneylerini yapıp üzerine konuşuyoruz vs. Bazen o derste laboratuvar dersine dair konular gerçekten anlaşılır işlenirken bazı haftalar hiç konuşmadığımız konular üzerine deneyler yapıyoruz ve bu deneylere çok hakim olmamız, kendi kendimize öğrenmemiz gerekiyor(muş). Bugün bunun nedenini asistan hocamıza sordum: "Hocam geçen hafta ... dersinde lab dersimize dair deneyleri güzel konuştuk, üzerinden biz de çalışınca çok verimli oldu ancak bu hafta derslerde bu deneye değinmedik hiç, neden öyle oluyor?" Hocamızın verdiği yanıt "slaytlarımız için belli bir havuzumuz var yılların birikimi, o deneylerin açıklandığı derste deneylerle ilgili slaytlar vardı çünkü bu haftakinde yok." Yani ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde eğitim görürken birtakım şeylerin büsbütün bizden bekleniyor olması, bilim öğrenmek için gittiğimiz kurumlarda slaytların bile aynı kalması - üstüne ekleme yapılmadığının söylenmesi - beni inanılmaz hayal kırıklığına uğrattı. Kocaman bir ormanın içinde yolumu bulmaya çalışıyor ve soracağım kimse yokmuş gibi hissediyorum çoğu zaman. Buraya kadar okuyan varsa, yaşadığım sorunların bir kısmını konu olarak direkt yazmak yerine anlatarak dile getirmek istedim. Belki daha anlaşılır olur diye... Daha güzel günler görebilmemiz dileklerimle. Bu video serisi için ağzınıza yüreğinize emeğinize sağlık öğretmenlerim.
Oğlum Hollanda'da doğdu ve büyüyor. Burda bizce iyi olan bir montessori ilkokuluna gidiyor. Ben Boğaziçi mezunuyum, fena bir eğitim hayatım olmadığını düşünüyordum. Ama oğluma özeniyorum. 7 yaşında, haftasını kendi planlıyor, hangi konuyu ne zaman çalışacak kendi belirliyor. Cok çeşitli konulardan konusuyorlar okulda (evrim, deprem, farklı kültürler, vs.). Klasik türk eğitimi almış bir çift olarak, eşimle çok şüpheci yaklaşmıştık buradaki eğitim sistemine. Bu çocuk okulda bisiy ogrenmiyor diye endişemiz vardı. Ama yıllar geçtikçe görüyorumki sadece bilmek, bilgiye boğulmak değilmiş esas olan. Bağımsız olabilen, bilgiyi isterse nerde bulabilecegini bilen, yaratıcı, yapabileceğine dair özgüveni olan bir insan olarak yetişmekmis olay sanki.
gerçekten harikasınız Serkan bey bende şuan 16 yaşındayım ve bu bilgi bombardımanını sıcağı sıcağına deneyimliyorum duygularıma tercüman oldunuz ayrıca espirlerde çok zekice çok kafa adamsınız.
Benim anladığım şey müfredatta bahane tek olay sınav ve bu sınava göre eğitim vermek/vermek zorunda kalmak. Derdimiz öğrenme ve yenilik becerileri ,dijital okuryazarlık, kariyer ve hayat becerilerini olması gerekirken ... hatta bu becerileri eğitim içerisinde nasıl etkinleştirebiliriz olması gerekirken hala bunları konuşuyor olmak üzücü. Yeni nesilde de görülen o ki daha önceki nesillerde olduğu gibi çevresi bilinçli olan veya çok çabalayan ve birazda şansı yaver giden çocuklar bir şeyler yapabilecek. Yine de konuyu sürekli gündemde tutmak değişimi bir gün getirecektir diye düşünüyorum. Emeğinize sağlık...
1:17:10 Hocamın analizi üzerinde hiç durulmadı ama inanılmaz derecede önemli olan ve bu eğitim sistemi sorununun, çekirdekteki sebeplerinden birinden bahsetti. "Bir şeyin matematiksel değeri" olması. İnsanlar hâliyle bir olaya değer biçmek için verilere bakar. Ve gözlemleyebildiği en net veri matematiksel veriler. Bu sınavdan aldığı not, üniversite sıralaması, aldığı maaş gibi veriler. Bunlar basit matematik ve cevapları net. O yüzden insanlar bunlara odaklanıyor ve oraya yöneliyor. Örneğin Serkan hocanın başlarda bahsettiği tıptaki öğrencinin "bu sınavda çıkacak mı" sorusu. O konuya değer biçecek öğrenci ve bu değeri bir veri ile ölçecek. O veri de sınavda çıkacak mı çıkmayacak mı? Ve bu o konunun bir açıdan matematiksel yorumu. Ve çok basit bir yorumu, net bir yorumu. O yüzden öğrenci bu yoruma, bu veriye göre değerlendiriyor. Oysa belki de o konu üzerine çalışsa, gerçekten de çok keyif alabilecek, yeni bir keşif yapabilecek, ufkunu açabilecek. Ama bunların matematiksel karşılıklarını bilmiyor. Yani sınavda çıkacak mı evet mi hayır mı gibi basit bir matematiksel karşılıkları yok bunların. Matematiksel karşılıkları muhakkak vardır. Ama basit matematik değil, ileri matematik ve bu denklemleri bilmiyoruz. Bir yerde basit, kanıtlanmış güvenilir denklemler var, diğer yanda bilinmeyen, karmaşık, kaos denklemleri var belki de. Belki de bu kaos denklemlerini çözmeye çalışmalıyız.
Lisede kimya öğretmeniyim. Yıllardır kendi öğretmen arkadaşlarıma dahi anlatamadığım şeyler konuşuldu. Öğretmen arkadaşlarımızın eğitim felsefesine bakışında çok büyük problemler var. Soru çözmek öğrenme sonrası olur. O kolay iş dediğiniz zaman "ama hocam sınav var" deniyor çoğunluğu tarafından. Çok şey var konuşacak da...
Harika olmuş... Gerçekten 22 yaşında tıp için hazırlanan biri olarak işime elbet yarar inancıyla severek öğreniyorum ama bazen gerçekten bunu neden biliyorum ben diye sorgulamıyor değilim... Zihnimin en işlek zamanlarını ... Neyse . Başa gelen çekilir. İleride bir şeylere dokunabilmek adına çalışmaktan başka çare de yok ...
Serkan hocam sizin sayenizde dünyaya bakış açım değişti genel olarak hayatımı çok farklı etkilediniz . Bu videoda söylenenlerin bu kadar az kitleye ulaşmış olması beni çok derinden üzüyor . Dersinize giremiyor olabilirim ama ben de sizin bir öğrencinizim lütfen daha fazla video atın
Bilgilendirici ve aydinlatici bir program olmuş. Keske tartismanin ötesine geçilip aksiyona gecilebilse. Bir de ilgimi ceken bir nokta programda lise ve üniversite öğrencileri icin bile "cocuk" tabiri kullanılması oldu. Bu kisiler genc yetişkin insanlar olmasina ragmen onları "cocuk"diye tanımlayıp, cocuk yerine koyup, çocukmuşcasina muamele ettigimiz icin belki de onlar da yetişkin gibi davranmıyorlar. Neyi nasıl öğrenmeleri gerektiği konusunda sorumluluk almayıp, kendi çözümlerini bulmak yerine hazır verileni alıp kabul etmeye meyilli oluyorlar.
Harika bir yayın olmuş. 9 yıllık bir sınıf öğretmeni olarak dertli olduğum birçok konuya değinmeniz, yalnız olmadığımızı hissettirdi. Bu süreç ve zorluklar içerisinde kendimce sınıflarda uygulanabilir birçok yöntem geliştirdim. işimiz çok zor.
Ne kadar güzel bir sohbet olmuş. Matematiksel durumu anlamak yerine sadece problem çözmek üzerine kurulu bir eğitim sisteminde matematik öğrenilemez ki öğrenemedim.
Çocukların oyun dönemlerinden bile çalıyoruz. Oyun oynayarak keşif yapacakları dönemlerde sayfalarca yazılar yazıyorlar. Kitaptan soğuyorlar. Yetmiyor başarıyı (ki kime göre neye göre bilmiyoruz ) elde edemeyen otekilestiriliyor. İlkokulda müthiş rekabetçi bir ortam var.
Bir ilkokul öğrencisi atıyorum 6 yaşında okula başlıyorsa ilkokul müfredatı o 6 yaşındaki çocukların en iyi öğrenme şekline uygun olmalı. Bir ortaokul öğrencisi 10 yaşında okula başlıyorsa 10 yaşındaki çocukların öğrenme mekanizmaları incelenip o şekilde birsistem oluşturulmalı daha sonrasında 6-7-8. sınıf (ki burası biraz tehlikeli bölge çünkü burada beyin ekstradan stres yapıyor lise kaygısından) bu sınıflar için de öğrenciler için daha verimli bir sistem olmalı. Lise bilmiyorum ben liseyi açıktan okuduğumdan bununla ilgili konuşmayacağım ama şahsi görüşüm sistemi bölmek. Sistemi evrelere ve yaşlara bölmek. İlkokul(6-7-8-9 yaş) / Ortaokul(10-11-12-13 yaş) / Lise(14-15-16-17 yaş).
sıkıntı her bireyin farklı olması. çözüm müfredat denen şeyin olmaması. okul ve eğitim sorunu zaten kendi içinden kaynaklanan bir sorun. bugün üniversite eğitimi de aynı şekilde. istediğiniz kadar öğrenmeniz gereken şey bu deyin çocuklara öğrenmek istemiyor. eğitimci eksiği var. eğitimciye gerek yok. üniversiteye gerek yok. liseler ortaokullarda aynı şekilde. okul sadece 8 sene olmalı. ve okul cafe gibi olmalı. çocukların çocuklarla tanıştığı oynadığı sosyal bir ortam. kendilerini keşfedebilmeleri için aktiviteler olmalı. tüm dersler seçmeli olmalı. öğretmenler ise sadece yönlendirici olmalılar. bu kadar öğretmene ihtiyacımız yok. sınavada ihtiyacımız yok. sınavlarda kalmalı.
Ek: Matematik herkese gereklidir, mantık ve akıl yürütme olmadan diğerleri ve “özgür” bir yaşam mümkün olmaz, bir şeyleri değiştireceğiz derken tam tersi bir uca sürüklenme hatasına düşmeyelim derim:)
Bir oturuşta izledim, ülkecek böyle tartışma ortamlarına ihtiyacımız olduğunu farkettim. Gündemde sürekli akla mantığa uymayan aptal konular varken bu denli önemli tartışma konularına açız Serkan abi açç :)) birşeylerin çözülmesi için önce tartışılmalı çünkü
Hocam bu anlattıklarınızın çoğunu zaten biliyorum ama bunu bir başkasından dinleyince yarama merhem olacağına daha da derinleştiriyor ve beni varoluş sancısı çekmekten öteye götürmüyor, sancılar iyidir insanı düşünmeye iter de düşündükçe beter ediyor çünkü bu problemin çözümü yok sistemin içine döğduysak katlanmaktan başka çaremiz yok, varsa da ben göremiyorum
Bir öğretmen olarak en buyuk sorunun sınava hazırlık sürecinin uzamasindan kaynaklandığını düşünüyorum.Harcanan para, arkadaslarla geçirilecek zaman, hayati deneyimleyecek vakit heba ediliyor.Üstüne gergin, kaygılı, umutsuz bir gençlik yaratılıyor.Ülkenin gençlerine yeni ve nitelikli iş alanlari açilmadikça ayni mesleklerde mezun veren kisi sayisi (ki en yuksek puanli universiteler bile olsa) artiyor.Ustune insanca yasayacak paralar kazanilamiyor.Sonra bunun için mi bu kadar uğrastim demeler.Velhasil ben 25yil önce lisede okurken eğitim sistemimiz 100 yil geride deniyordu.Simdi ustune birkac yy. daha ekle.Sistem çoktu.Son 15 yıldır HER ÇOCUĞU bir liseye sinavla yerlestirmeye çalismak en buyuk zarardir.
51:20 Yurtdışındaki öğreniclerin özgüveni daha yüksek buradaki öğrencilere göre, buna bir bakış açısı olarak şöyle bakıllabilir. Buradaki çocuklar daha çok biliyorlar, buna rağmen daha az özgüvenliler. Oysa işte bu daha çok bilmek belki de bu düşük özgüvenin sebebi. Çünkü denklem şu şekilde, buradaki çocuğa 100 şey öğretilmiş, 10'unu biliyor, oradaki çocuğa 10 şey öğretilmiş 5'ini biliyor, buradaki 2 kat çok biliyor ama kendi içinde %10 bildiğini de biliyor ve özgüveni %10 seviyesinde. Oradaki çocuğun ise özgüveni %50.
Sohbet gerçekten güzeldi fakat 49 dakika 12 saniye dayanabildim. Uzun olan pek çok şey gibi bu video da baydığından ötürü belli zaman sonra bırakmak durumunda kaldım. Teşekkürler.
Müfredat yoğunluğundan ve yetiştirme kaygısından hem öğretmenlerimiz (özellikle sayısal branşlar)hem de öğrencilerimiz olumsuz etkileniyor. Konu kapsamı daraltılarak öğrenci-öğretmen etkileşimi/ motivasyonu artmış olup aynı zamanda öğrencilerin işlenen konularda daha fazla uygulamalı -tekrar pratik yapmasına imkan sağlanacaktır.Yetkililerimiz de bu duruma çare olabilse keşke... Önemli olan ÇOK KONU DEĞİL;YETERLİ VE VERİMLİ ÖĞRENMEDİR.
Bu video ile eğitim sorununun ne zaman çözüleceğini anladım. Farkındalık açısından farklı seviyeler olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar belki doğal olarak gelişiyor ve insanların çoğu belli görüşü desteklemeye başlıyor. Bu videodaki görüşler ise eğitimin hatalarının farkedildiği bir farkındalığı gösteriyor. Ki bu farkındalığı aslında binlerce, yüzbinlerce kişi çoktan edindi ve biz de bu tarz videoları onlarca, yüzlerce kez izledik. Ama belli ki bu farkındalığın ötesinde bir farkındalık daha var ve çözüm ancak onu edindiğimizde gelecek. O farkındalığı birilerinin edindiğini ise, yeni şeyler duymaya başladığımız zaman anlayacağız. Ve o kişiler köklü değişiklikler yapacak. Yani evet bu görüşler çok iyi ama bunları yüzlerce kez duyduk ve artık yeni şeylere ihtiyacımız var.
Ben diş hekimliği okumak istiyorum mesela bunun için gece gündüz yks sınavına hazırlanıyorum. Sonra durup düşünüyorum ve diyorum ki ‘Allah aşkına kim bana üniversite de kuvveti soracak’ diyip çalışmayı kısa süreliğine bırakıyorum. Sonra da diyorum ki ‘belki dişin çekme kuvvetini sorarlar işte böyle kuvvet uygularsan dişe zarar gelir’ diyip tekrar masa başına geçiyorum. Ama şaka bir yana gerçekten bir anlayışsızlık var.
Derdimiz problemi her türlü şekilde çözebilen çocuklar değil diye düşünüyorum..kendi başına çalışma disiplini olmayan çocuklar bence..nice zeki çocuklar var sanatta, el becerilerinde müthiş ama başladığı işi bitiremiyor konsantrasyonu zayıf yetenekli ama amaçsız..
Kahve içtikten sonra sizi dinlerken midem bulandı yerine beynim bulandı dedim refleks olarak o kadar ki beynim mahfolmuş eğitim bilgilerine baktığım zaman.
öğretmenlik bölümü öğrencisiyim. üniversiteye kadar olan ''eğitim'' hayatına katlanmış olmak yetmiyormuş gibi şimdi meslek hayatımda kullanmayacağım bütün bilgilere mesleki eğitimi adı altında maruz kalıyorum.
Eğitimle ilgili bir fikrim var. Eğitimin 2 amacından biri, MESLEK EDİNDİRME. Diğeri ise GELİŞİM SAĞLAMA Bu ikisini ayrı okullar haline getirsek nasıl olur? Çocuk iki okula gidecek, Biri meslek okulu; Çocuğun yetenekleri doğrultusunda sertifika kazandıran bir eğitim sistemi olacak. Çocuğun meslek edinmesi, çekirdekten yetişmesi, branş seçmesi u okullarda olacak ve çocuk, başarılı olduğu kadar çok sayıda sertifika toplayacak. böylece meslek edinecek. Tüm öğrenciler eşit olacak. Çocuk başarılı olduğu ve hevesinin oluğu her eğitimden sertifika alabilecek mesleği veya meslekleri öğrenebilecek. Diğer okul ise çocuğun beynini geliştirmeye yönelik olacak. Matematik, fen ve sosyal bilgiler gibi konularda kendini geliştirdikçe başarı hiyerarşisi oluşacak. Zeki ve çalışkan öğrenciler, daha üstün eğitim alacaklar. Farka göre bir başarı derecelendirmesi olacak. Başarısız olanlar alt sıralara düşecekler. Üniversite seçimi bu iki okulun bileşkesi olacak. Mesela 1. okulda sağlık sektöründen sertifika alanlar, 2. okuldaki puanlarına göre Doktor, hemşire, hastabakıcı vs. olacaklar. 2. okul, mesleki kariyeri belirleyecek. Mesela 1. okulda elektrik ve mekanik sertifikaları alanlar, 2. okul derecelerine göre teknisyen tekniker ve mühendis şeklinde başarısına göre yerleşecekler.
Gerçekten çok bilgilendirici ve farklı bakış açıları kazandıran bir sohbet olmuş, ilk kez izliyorum sizi diğer çalışmalarınıza da bakacağım mutlaka, yalnız eğer yapıcı bir eleştiri olacaksa belirtmek isterim, Serkan Bey biraz diğer arkadaşların sözünü kesiyor gibi, bunu içindeki tatlı enerjiye bağlıyorum:)) ama izlerken hissettim bunu ve belirtmek istedim Bu geliştirici videonuz için tekrar teşekkürler ♡
Serkan Hocam, Hacettepe Eczacılık mezunuyum. Beden eğitimi dersinden devamsızlıktan kalmışım diplomam geçerli değil 20 sene oldu bu kabus hiç geçmiyor :))
Videonun başındayım bahsedildiyse kusura bakmayın.Her öğrenciye bu kadar fazla gereksiz bilgi yüklemek yerine hayatta direk olarak isine yarayacak şeyler öğretilmeli diye düşünüyorum.Örneğin sağlık okuryazarlığı,eleştirel düşünme becerisi,ilerde ebeveyn olacaklarını düşünerek çocuk yetiştirme psikolojik açıdan ya da kendi akranlarına nasıl davranması gerektiğine yönelik derslerde eklenebilir
hocam okuduğum kitaplarınızdan dinlediğim konuşmalarınızdan yola çıkarak limbik sistemi, amigdalayı ve mikrobiyotayı ne kadar önemsediğinizi görebiliyorum. biyoloji okuyamayan ama biyolojiye, özellikle de beyine olan ilgimden dolayı sizden bu konularla ilgili daha detaylı anlatımlar yaptığınız videolar rica ediyorum. bilgiyle dolup taştığınızı ve her zaman öğrenecek bir şeylerin mevcut olduğunu biliyorum ve sizin anlattıklarınızı dinlemekten zevk alıyorum. daha detaylı anlatmanızı rica ediyorum. sevgi ve saygılarımla :))
Çok güzel bir sohbet olmuş ama bence bir şeyi kaçırıyorsunuz. Tamam sistemde büyük sıkıntılar var bunu herkes kabul ediyor. Ancak "Sınav sistemlerinde başarılı olmak önemsiz, sınavlardan başarılı olanlar üst bilişsel becerilere sahip değil, akademik başarısı yüksek ama asosyal ve kendini ifade dahi edemiyor, sınavlar kötü" söylemleri bence popülist yaklaşımlardır. Ben çünkü tam tersini görüyorum. Çünkü okulda akademik açıdan başarılı olan öğrenciler gerek davranışlarıyla gerek düşünce biçimleriyle gerek konuşmalarıyla, sohbetleriyle çok daha iyi seviyede oluyorlar (istisnalar kaideyi bozmaz). Bunun en büyük örneği sizler yani programda yer alan kişiler. Sizler de eminim ki okul yıllarında akademik başarı düzeyi iyi durumdaki kişilerdiniz. Bu ülke akademik başarısı en yüksek öğrencilerini yıllarca tıp fakültelerine gönderdi ve tıp alanında da çok başarılı kişiler yetişti. Kısacası söylemlere ve söylemlerin bıraktığı alt mesajları iyi düşünün bence. Sırf son yıllardaki bazı popülist söylemler yüzünden bilişsel ve akademik kapasitesi olan öğrenciler de artık çalışmayı gereksiz bir şey olarak algıladıkları için boşluğa düşüyorlar, farklı davranışlar geliştiriyorlar, bana göre yitip gidiyorlar. Hiç bir alanda kendinin geliştirmeyen, okulu sadece bir kafe olarak kullanan kısacası hiç bir şey yapmayan davranış problemlerine sahip öğrenciler de bu söylemlerin arkasına sığınarak doğru yolda olduklarını düşünüyorlar.
Merhaba çok faydalı bir program olmuş sosyal medyada daha fazla görünür olmanız gerektiğini düşünüyorum bunun yolu nedir bilmiyorum ama bulsamanız harika olucak bir çok insanın sizi keşfetmediğini düşünüyorum..ayrıca program aralığı ne kadar zaman olucak bence 3 hafta çok fazla diğer bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum şimdiden teşekkürler
Bu söyleşinin amacı ne, hedef kitlesi kimler, sonuçların özeti kağıda dökülüp ilgili yerlerdeki kişilerin masasına ulaştırılacak mı, o ilgili kişiler kaale alacak mı, toplantıya katılan salondaki her bireyin sadece 1 yıl sonraki düşüncelerinin ne derece değişmiş olduğunu bilecek miyiz, ülkenin sosyopolitik durumu hatta ekonomik durumu neden incelenmiyor, örnek olarak her yaştaki bir öğrencinin duygu ve düşünceleri neden sorulmamış?
programi daha izlemeden begendim malum bu 3 kisi ile kötü bir video imkansiz ..bir de burak karabey i uzun zamandir takip ederim bu video da hausercello ya ne kadar benzedigini farkettim ya siz?
Місяць тому
Kitap okumanın boş zaman doldurma aktivitesi olduğu kabul edilen bir ülkede konuşulan konulara bakar mısınız? Ne kadar gereksiz😂😂😂
Tanjant ya da avagadro sayisi bunlarin hepsi bizlere farkli sorun cözme yöntemlerini ögretir. bu konun halen tartisiliyor olmasi bana baya komik geliyor.
Bu videodan öğrendiğim en önemli şey Serkan hocanın da ayakları olduğu :)
😆
Hahshshshshsajsjd
Çok önemli bir şey öğrenmişsin, tebrik ederim.
Senin için büyük, insanlık için küçük bir adım.
Kaygılarımı paylaşan başka öğretmenlerin olduğunu bilmek çok iyi geldi. Ben doğunun bir ilçesinde yeni göreve başlamış bir sınıf öğretmeni olarak kendimi sürekli suçlu ve yetersiz hissediyorum. Programı yetiştirmek için koşturup duruyor, her gün ''Ben ne yapıyorum?'' diye sorguluyorum. Bazen boşver programı diyorum anlat istediğin gibi ama doğrusu ben de nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Üniversitede öğrenmişim 2 basamaklı çarpma işleminde bir basamak boşluk bırakma nedenimizin ne olduğunu. Geçtiğimiz haftalarda matematik dersi eldeli toplama konusunda bütün ikinci sınıflar; kaynak kitaplar, fotokopiler havada uçuşuyor herkesin dilinde ''Elde var 1.'' Ben de inat ettim modelleyerek öğreteceğim diye. Sonra bir bakmışım nasıl modelleneceğini ezberletiyorum. Heveslendim derslerde lego falan aldım sınıfa. Başlarda güzeldi ama baktım sonra diğer sınıflar her şeyi bir güzel deftere yazıyorlar onluk, birlik nedir, basamak değeri nedir? Üzerine piyasadaki bütün kaynaklardan çeşit çeşit soru çözüyorlar. Eyvah! Geri kalacağız. Türkçe desen çocuklarda sadece ses var anlam yok. 2. sınıf ders kitabında bir metin 'Nasrettin Hoca'nın Köyü'nde'.' Metin anlatıyor ki hocanın köyü nerede. Burada çocuklar hiç Nasrettin Hoca fıkrası öğrenmemiş. Bilenler sadece memur çocukları. Tabi oradan bir ödev Nasrettin Hoca fıkrası öğrenelim. Bir de canlandırsak ne güzel olur aslında fakat zaman... Dediğiniz gibi keşke bütün bir hafta o fıkrayı işleyebilsek keşke... Ben bilirim çocuklarım neyi sever, nelere güler. 2. sınıflar için kırtasiyeden aldığımız okuma setlerini sevmiyorlar mesela. Bazıları onları sevebilir tabi ama bazıları ejderhaları seviyor, bazıları robotları, bazıları da kuaför kızları seviyor. Tabi buraya ilk geldiğimde her şey daha zordu. Çocuklar çok öfkeli, okul bahçesinde her köşede kavga ediyorlar. Sınıfta kalem sokuyorlar birbirlerinin kulaklarına. Okula giren köpekleri hademe kovalıyor elindeki süpürge sapıyla. Bu çocukların başka türlü bir eğitime ihtiyaçları var biliyorum. Eğitim fakültesinden öğretmen olarak mezun oldum drama dersi falan da aldım ama... Bir yolunu bulmak istiyorum. Bir şeyler okuyorum, araştırıyorum falan. Yurt dışındaki öğretmenlerin sınıfları, çalışma kağıtları falan ne güzel. Özeniyor insan. Yeni atanan öğretmenler; biz çok yalnızız. Binbir zorlukla sınava hazırlanıp büyük umutlarla göreve başlayıp zor şartlar altında çalışıyoruz. Ve çözüm bulamadığımızda ortama uyum sağlamak elbette daha kolay. Bu yüzden sizlerin varlığı bizler için çok değerli. Bugün 2. sınıf öğrencilerime deneme sınavı uyguladığımız bir günün ardından karşıma çıktı bu video. İzlerken kendime kızdım, üzüldüm, yine de pes etme daha iyisini yapabilirsin dedim. İyi ki varsınız. ☺
Bir şeyler okuyorum, araştırıyorum demişsiniz. Bu isteğinizin bir gün mutlaka karşılığını alacağınızı, alacağımızı biliyorum. Kafanızda sistemin yanlışlığını sezip kendinizce çözümler üretmeye çalışmanız mükemmel bir şey bence hocam, ama eninde sonunda yine sistem çelme atıyor evet haklısınız, ama lütfen yılmayın çünkü bu ülkeyi düzeltecek olan hepimiziz. İnsanların biraz uğtaştıktan sonra '' ya bir ben mi düzelteceğim yanlışları, ben tek başıma mı kurtaracağım ? '' gibi düşündüklerine eminim bu ülkede, bu şekilde yine sistemin aptal rüzgarına kapılıyorlar. Potansiyelinin farkında değil Türk milleti. Küçücük gibi görünen birşeyi bile değiştirseniz kardır moralinizi yüksek tutun, Atatürk o zamanın harabe durumunda bile ne güzel demiş '' Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. ''
Her iki yorumun kendi içinde nekadar kıymetli ve değerli olduğunu bilin istedim .. Sizin gibi güzel gönüllü , güzel bakabilen insanlar. Var olun Kardelen Belfin / Mustafa Kip/ .
Çok duygulandım yazdıklarınızı okuyunca, umarım hep bu azminiz devam eder, bir kişiyi bile kurtarabilsek kar mantığıyla hareket edersiniz. Tebrik ediyorum ozveriniz icin
İyi ki varsınız öğretmenim, sizin bu yorumunuzu okuyunca lise öğretmenim aklıma geldi. O da tıpkı sizin gibiydi sınırlı zamana rağmen sınırsız azimle öğretti. Ben de şu an psikoloji öğrencisiyim, eğitimi düzeltmek adına ülkemizde siyasetin baş etken olduğunu düşünüyorum bu yüzden çeşitli düşüncelerim var. Yeni nesil size emanet, esenlikler dilerim.
Doğan cüceloğlunun ogretmenler hakkinda kitabi var belki size rehber olabilir.Araştırmanızda fayda var.
Matematik hocam çok doğru söyledi erken yaşta branşlaşma şart. Herkes herşeyi öğrenemez ilgi alanları farklıdır
tartışma konunuz, üsluplarınız, açıklamalarınız... paha biçilemez bir şey yapıyorsunuz, teşekkür ederiz 💙
Yemin ederim şu kanalı izlerken çıkan reklamlar bile kaliteli , hastasıyım böyle sorgulama ve bakış açısı geliştiren insanların konuşmalarına 🌼
kıymetli öğretmenlerim, o kadar değerli bir konuyu ele almışsınız ki her dakikasını yürekten dinledim. keşke, ülkemizden üniversite eğitimini "öğretmenlik" üzerine alan - buna okul öncesi öğretmenlerimizden üniversitedeki akademisyen hocalarımıza kadar ve tabii ki bunları denetleyen MEB ve Yükseköğretim kurulu dahil - sizler kadar hassas olsa.
Yaşadığım birkaç olayı öğrenci gözünden yazarak değinmek istiyorum.
1. Öncelikle lise hayatım, benim için başlangıçta inanılmaz korkunçtu. İlkokul ve Ortaokulu aynı okulda okumuşum, çevremdeki insanlar beni 6-7 yaşımdan beri tanıyor, benim için okul bir konfor alanı, başarılı da bir öğrenciyim, öğretmenlerin gözdesi olmak da harika her şey yolunda. Ta ki liseye gelene kadar. Gittiğim yerde herkes başarılı, herkes "hırslı" ve öğretmenlerimiz bunun bilincinde, her gelen konusunu anlatıyor anlatıyor... Kaçırdıkları bir nokta var, hiçbirisi bizi tanımak için gelmiyor o sınıfa. İstediğim kadar çalışayım onların gözünde sadece sınav kağıdımdaki notum ben. Bu beni lise ilk yılımda inanılmaz zorlamıştı, müthiş bir anksiyete, kaygı ve kendimi ifade edememe haline bürünmüştüm ve sonrası psikiyatri, dert anlatmaya çalışma, bir yandan bunlarla boğuşurken biriken konular...
2. Kardeşim ilkokul 4. sınıfa gidiyor, başkent Ankara'nın merkezinde yaşıyoruz, kardeşimin şuan 6. öğretmeni ve bunların yarısı ücretli öğretmendi, kadrolu olmadıklarından istedikleri zaman çekip gidebiliyorlar. İlkokul öğrencisi, ilk defa bir ortama giriyor, insan tanımaya başlıyor 6 farklı öğretmenin her biri birbirinden farklıydı. Kimisi sinirli, kimisi anlayışlı, kimisi azarlayan. Kardeşim ve onun gibileri bu uyumu sağlamakta kendilerini ifade etmekte o kadar zorlanıyorlar ki. İnanılmaz üzücü. Felsefe bölümü okumuş birisi, ücretli öğretmenlik olarak sınıf öğretmenliği yapıyor? Allah aşkına öğretmenlerim bu ne kadar doğru? O sırada atama bekleyen binlerce öğretmen varken.
3. Şuan Hacettepe üniversitesinde öğrenim görmekteyim, okuduğum bölümün ülkede en iyisi Hacettepe. Bir dersimiz var, devamında da bir başka dersimiz var o dersin laboratuvarı. Derste öğrendiklerimizin devamında laboratuvarda deneylerini yapıp üzerine konuşuyoruz vs. Bazen o derste laboratuvar dersine dair konular gerçekten anlaşılır işlenirken bazı haftalar hiç konuşmadığımız konular üzerine deneyler yapıyoruz ve bu deneylere çok hakim olmamız, kendi kendimize öğrenmemiz gerekiyor(muş). Bugün bunun nedenini asistan hocamıza sordum: "Hocam geçen hafta ... dersinde lab dersimize dair deneyleri güzel konuştuk, üzerinden biz de çalışınca çok verimli oldu ancak bu hafta derslerde bu deneye değinmedik hiç, neden öyle oluyor?" Hocamızın verdiği yanıt "slaytlarımız için belli bir havuzumuz var yılların birikimi, o deneylerin açıklandığı derste deneylerle ilgili slaytlar vardı çünkü bu haftakinde yok." Yani ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde eğitim görürken birtakım şeylerin büsbütün bizden bekleniyor olması, bilim öğrenmek için gittiğimiz kurumlarda slaytların bile aynı kalması - üstüne ekleme yapılmadığının söylenmesi - beni inanılmaz hayal kırıklığına uğrattı. Kocaman bir ormanın içinde yolumu bulmaya çalışıyor ve soracağım kimse yokmuş gibi hissediyorum çoğu zaman.
Buraya kadar okuyan varsa, yaşadığım sorunların bir kısmını konu olarak direkt yazmak yerine anlatarak dile getirmek istedim. Belki daha anlaşılır olur diye... Daha güzel günler görebilmemiz dileklerimle. Bu video serisi için ağzınıza yüreğinize emeğinize sağlık öğretmenlerim.
Oğlum Hollanda'da doğdu ve büyüyor. Burda bizce iyi olan bir montessori ilkokuluna gidiyor. Ben Boğaziçi mezunuyum, fena bir eğitim hayatım olmadığını düşünüyordum. Ama oğluma özeniyorum. 7 yaşında, haftasını kendi planlıyor, hangi konuyu ne zaman çalışacak kendi belirliyor. Cok çeşitli konulardan konusuyorlar okulda (evrim, deprem, farklı kültürler, vs.). Klasik türk eğitimi almış bir çift olarak, eşimle çok şüpheci yaklaşmıştık buradaki eğitim sistemine. Bu çocuk okulda bisiy ogrenmiyor diye endişemiz vardı. Ama yıllar geçtikçe görüyorumki sadece bilmek, bilgiye boğulmak değilmiş esas olan. Bağımsız olabilen, bilgiyi isterse nerde bulabilecegini bilen, yaratıcı, yapabileceğine dair özgüveni olan bir insan olarak yetişmekmis olay sanki.
gerçekten harikasınız Serkan bey bende şuan 16 yaşındayım ve bu bilgi bombardımanını sıcağı sıcağına deneyimliyorum duygularıma tercüman oldunuz ayrıca espirlerde çok zekice çok kafa adamsınız.
Benim anladığım şey müfredatta bahane tek olay sınav ve bu sınava göre eğitim vermek/vermek zorunda kalmak. Derdimiz öğrenme ve yenilik becerileri ,dijital okuryazarlık, kariyer ve hayat becerilerini olması gerekirken ... hatta bu becerileri eğitim içerisinde nasıl etkinleştirebiliriz olması gerekirken hala bunları konuşuyor olmak üzücü. Yeni nesilde de görülen o ki daha önceki nesillerde olduğu gibi çevresi bilinçli olan veya çok çabalayan ve birazda şansı yaver giden çocuklar bir şeyler yapabilecek. Yine de konuyu sürekli gündemde tutmak değişimi bir gün getirecektir diye düşünüyorum. Emeğinize sağlık...
1:17:10 Hocamın analizi üzerinde hiç durulmadı ama inanılmaz derecede önemli olan ve bu eğitim sistemi sorununun, çekirdekteki sebeplerinden birinden bahsetti. "Bir şeyin matematiksel değeri" olması. İnsanlar hâliyle bir olaya değer biçmek için verilere bakar. Ve gözlemleyebildiği en net veri matematiksel veriler. Bu sınavdan aldığı not, üniversite sıralaması, aldığı maaş gibi veriler. Bunlar basit matematik ve cevapları net. O yüzden insanlar bunlara odaklanıyor ve oraya yöneliyor. Örneğin Serkan hocanın başlarda bahsettiği tıptaki öğrencinin "bu sınavda çıkacak mı" sorusu. O konuya değer biçecek öğrenci ve bu değeri bir veri ile ölçecek. O veri de sınavda çıkacak mı çıkmayacak mı? Ve bu o konunun bir açıdan matematiksel yorumu. Ve çok basit bir yorumu, net bir yorumu. O yüzden öğrenci bu yoruma, bu veriye göre değerlendiriyor. Oysa belki de o konu üzerine çalışsa, gerçekten de çok keyif alabilecek, yeni bir keşif yapabilecek, ufkunu açabilecek. Ama bunların matematiksel karşılıklarını bilmiyor. Yani sınavda çıkacak mı evet mi hayır mı gibi basit bir matematiksel karşılıkları yok bunların. Matematiksel karşılıkları muhakkak vardır. Ama basit matematik değil, ileri matematik ve bu denklemleri bilmiyoruz. Bir yerde basit, kanıtlanmış güvenilir denklemler var, diğer yanda bilinmeyen, karmaşık, kaos denklemleri var belki de. Belki de bu kaos denklemlerini çözmeye çalışmalıyız.
09:43 Kemal Sayar'ın bu konuda güzel bir kitabı var; ''Yavaşla''. Çok isabetli konular hakkında güzel sorular sorup tartışmışsınız. İyi ki varsınız.
Lisede kimya öğretmeniyim. Yıllardır kendi öğretmen arkadaşlarıma dahi anlatamadığım şeyler konuşuldu. Öğretmen arkadaşlarımızın eğitim felsefesine bakışında çok büyük problemler var. Soru çözmek öğrenme sonrası olur. O kolay iş dediğiniz zaman "ama hocam sınav var" deniyor çoğunluğu tarafından. Çok şey var konuşacak da...
1 kişi de izlese lütfen devamı gelsin.Cok çok önemli bir meselenin konuşulması gereken en mühim problemli yeri burası
Keşke eğitimle ilgili kritik kararları alanlar bu konuşmayı izlese...
Çok güzeldi bir öğretmen olarak ortak sorunlarımızın olduğunu görmek ,üstüne tartışmak .. Devamını bekliyoruz 😊
Harika olmuş... Gerçekten 22 yaşında tıp için hazırlanan biri olarak işime elbet yarar inancıyla severek öğreniyorum ama bazen gerçekten bunu neden biliyorum ben diye sorgulamıyor değilim... Zihnimin en işlek zamanlarını ... Neyse . Başa gelen çekilir. İleride bir şeylere dokunabilmek adına çalışmaktan başka çare de yok ...
Serkan hocam sizin sayenizde dünyaya bakış açım değişti genel olarak hayatımı çok farklı etkilediniz . Bu videoda söylenenlerin bu kadar az kitleye ulaşmış olması beni çok derinden üzüyor . Dersinize giremiyor olabilirim ama ben de sizin bir öğrencinizim lütfen daha fazla video atın
Bilgilendirici ve aydinlatici bir program olmuş. Keske tartismanin ötesine geçilip aksiyona gecilebilse. Bir de ilgimi ceken bir nokta programda lise ve üniversite öğrencileri icin bile "cocuk" tabiri kullanılması oldu. Bu kisiler genc yetişkin insanlar olmasina ragmen onları "cocuk"diye tanımlayıp, cocuk yerine koyup, çocukmuşcasina muamele ettigimiz icin belki de onlar da yetişkin gibi davranmıyorlar. Neyi nasıl öğrenmeleri gerektiği konusunda sorumluluk almayıp, kendi çözümlerini bulmak yerine hazır verileni alıp kabul etmeye meyilli oluyorlar.
2. Bölümü merakla bekliyorum harikasınız
Harika bir yayın olmuş. 9 yıllık bir sınıf öğretmeni olarak dertli olduğum birçok konuya değinmeniz, yalnız olmadığımızı hissettirdi. Bu süreç ve zorluklar içerisinde kendimce sınıflarda uygulanabilir birçok yöntem geliştirdim. işimiz çok zor.
Umarım devamı gelir bu programın. Teşekkürler.
Bunca zamandır izlediğim gördüğüm en kaliteli ortam , en kaliteli video ve en kaliteli insanlar 👏🏻👏🏻👏🏻
Ne kadar güzel bir sohbet olmuş. Matematiksel durumu anlamak yerine sadece problem çözmek üzerine kurulu bir eğitim sisteminde matematik öğrenilemez ki öğrenemedim.
Çocukların oyun dönemlerinden bile çalıyoruz. Oyun oynayarak keşif yapacakları dönemlerde sayfalarca yazılar yazıyorlar. Kitaptan soğuyorlar. Yetmiyor başarıyı (ki kime göre neye göre bilmiyoruz ) elde edemeyen otekilestiriliyor. İlkokulda müthiş rekabetçi bir ortam var.
Bence UA-cam olması harika olmuş
Bir ilkokul öğrencisi atıyorum 6 yaşında okula başlıyorsa ilkokul müfredatı o 6 yaşındaki çocukların en iyi öğrenme şekline uygun olmalı. Bir ortaokul öğrencisi 10 yaşında okula başlıyorsa 10 yaşındaki çocukların öğrenme mekanizmaları incelenip o şekilde birsistem oluşturulmalı daha sonrasında 6-7-8. sınıf (ki burası biraz tehlikeli bölge çünkü burada beyin ekstradan stres yapıyor lise kaygısından) bu sınıflar için de öğrenciler için daha verimli bir sistem olmalı. Lise bilmiyorum ben liseyi açıktan okuduğumdan bununla ilgili konuşmayacağım ama şahsi görüşüm sistemi bölmek. Sistemi evrelere ve yaşlara bölmek. İlkokul(6-7-8-9 yaş) / Ortaokul(10-11-12-13 yaş) / Lise(14-15-16-17 yaş).
sıkıntı her bireyin farklı olması.
çözüm müfredat denen şeyin olmaması.
okul ve eğitim sorunu zaten kendi içinden kaynaklanan bir sorun.
bugün üniversite eğitimi de aynı şekilde. istediğiniz kadar öğrenmeniz gereken şey bu deyin çocuklara öğrenmek istemiyor. eğitimci eksiği var. eğitimciye gerek yok. üniversiteye gerek yok. liseler ortaokullarda aynı şekilde.
okul sadece 8 sene olmalı. ve okul cafe gibi olmalı. çocukların çocuklarla tanıştığı oynadığı sosyal bir ortam. kendilerini keşfedebilmeleri için aktiviteler olmalı. tüm dersler seçmeli olmalı.
öğretmenler ise sadece yönlendirici olmalılar. bu kadar öğretmene ihtiyacımız yok. sınavada ihtiyacımız yok. sınavlarda kalmalı.
Çok güzeldi,tamamını seyrettik devamı gelsin hocam
İnstagram yayınlarına da devam lütfen ordaki ortam da ayrı güzel👏
Üç eğlenceli insan😍sabaha kadar sohbet edilesi üç güzel beyin, beyninize sağlık
Çok güzel bi program olmuş!!
Ek: Matematik herkese gereklidir, mantık ve akıl yürütme olmadan diğerleri ve “özgür” bir yaşam mümkün olmaz, bir şeyleri değiştireceğiz derken tam tersi bir uca sürüklenme hatasına düşmeyelim derim:)
Bir oturuşta izledim, ülkecek böyle tartışma ortamlarına ihtiyacımız olduğunu farkettim. Gündemde sürekli akla mantığa uymayan aptal konular varken bu denli önemli tartışma konularına açız Serkan abi açç :)) birşeylerin çözülmesi için önce tartışılmalı çünkü
Hocam bu anlattıklarınızın çoğunu zaten biliyorum ama bunu bir başkasından dinleyince yarama merhem olacağına daha da derinleştiriyor ve beni varoluş sancısı çekmekten öteye götürmüyor, sancılar iyidir insanı düşünmeye iter de düşündükçe beter ediyor çünkü bu problemin çözümü yok sistemin içine döğduysak katlanmaktan başka çaremiz yok, varsa da ben göremiyorum
çok güzel video ya, böyle sohbetleri kolay kolay bulamıyoruz. devamını bekliyoruz
Bir öğretmen olarak en buyuk sorunun sınava hazırlık sürecinin uzamasindan kaynaklandığını düşünüyorum.Harcanan para, arkadaslarla geçirilecek zaman, hayati deneyimleyecek vakit heba ediliyor.Üstüne gergin, kaygılı, umutsuz bir gençlik yaratılıyor.Ülkenin gençlerine yeni ve nitelikli iş alanlari açilmadikça ayni mesleklerde mezun veren kisi sayisi (ki en yuksek puanli universiteler bile olsa) artiyor.Ustune insanca yasayacak paralar kazanilamiyor.Sonra bunun için mi bu kadar uğrastim demeler.Velhasil ben 25yil önce lisede okurken eğitim sistemimiz 100 yil geride deniyordu.Simdi ustune birkac yy. daha ekle.Sistem çoktu.Son 15 yıldır HER ÇOCUĞU bir liseye sinavla yerlestirmeye çalismak en buyuk zarardir.
Uzun zamandır sıkılmadan atlamadan izlediğim tek video emeğinize sağlık.
51:20 Yurtdışındaki öğreniclerin özgüveni daha yüksek buradaki öğrencilere göre, buna bir bakış açısı olarak şöyle bakıllabilir. Buradaki çocuklar daha çok biliyorlar, buna rağmen daha az özgüvenliler. Oysa işte bu daha çok bilmek belki de bu düşük özgüvenin sebebi. Çünkü denklem şu şekilde, buradaki çocuğa 100 şey öğretilmiş, 10'unu biliyor, oradaki çocuğa 10 şey öğretilmiş 5'ini biliyor, buradaki 2 kat çok biliyor ama kendi içinde %10 bildiğini de biliyor ve özgüveni %10 seviyesinde. Oradaki çocuğun ise özgüveni %50.
Sohbet gerçekten güzeldi fakat 49 dakika 12 saniye dayanabildim. Uzun olan pek çok şey gibi bu video da baydığından ötürü belli zaman sonra bırakmak durumunda kaldım. Teşekkürler.
Müfredat yoğunluğundan ve yetiştirme kaygısından hem öğretmenlerimiz (özellikle sayısal branşlar)hem de öğrencilerimiz olumsuz etkileniyor. Konu kapsamı daraltılarak öğrenci-öğretmen etkileşimi/ motivasyonu artmış olup aynı zamanda öğrencilerin işlenen konularda daha fazla uygulamalı -tekrar pratik yapmasına imkan sağlanacaktır.Yetkililerimiz de bu duruma çare olabilse keşke... Önemli olan ÇOK KONU DEĞİL;YETERLİ VE VERİMLİ ÖĞRENMEDİR.
Bu video ile eğitim sorununun ne zaman çözüleceğini anladım. Farkındalık açısından farklı seviyeler olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar belki doğal olarak gelişiyor ve insanların çoğu belli görüşü desteklemeye başlıyor. Bu videodaki görüşler ise eğitimin hatalarının farkedildiği bir farkındalığı gösteriyor. Ki bu farkındalığı aslında binlerce, yüzbinlerce kişi çoktan edindi ve biz de bu tarz videoları onlarca, yüzlerce kez izledik. Ama belli ki bu farkındalığın ötesinde bir farkındalık daha var ve çözüm ancak onu edindiğimizde gelecek. O farkındalığı birilerinin edindiğini ise, yeni şeyler duymaya başladığımız zaman anlayacağız. Ve o kişiler köklü değişiklikler yapacak. Yani evet bu görüşler çok iyi ama bunları yüzlerce kez duyduk ve artık yeni şeylere ihtiyacımız var.
Çok teşekkürler..çok güzel bir program olmuş..
Ben diş hekimliği okumak istiyorum mesela bunun için gece gündüz yks sınavına hazırlanıyorum. Sonra durup düşünüyorum ve diyorum ki ‘Allah aşkına kim bana üniversite de kuvveti soracak’ diyip çalışmayı kısa süreliğine bırakıyorum. Sonra da diyorum ki ‘belki dişin çekme kuvvetini sorarlar işte böyle kuvvet uygularsan dişe zarar gelir’ diyip tekrar masa başına geçiyorum. Ama şaka bir yana gerçekten bir anlayışsızlık var.
güzel bir içerik fikri, teşekkürler hocam
Devamını merakla bekliyorum 🥰
ders çalışmaktan vakit bulur bulmaz izleyeceğim gelip onları neden çalıştığımı sorgulayıp geri gideceğim
Derdimiz problemi her türlü şekilde çözebilen çocuklar değil diye düşünüyorum..kendi başına çalışma disiplini olmayan çocuklar bence..nice zeki çocuklar var sanatta, el becerilerinde müthiş ama başladığı işi bitiremiyor konsantrasyonu zayıf yetenekli ama amaçsız..
Güzel olmuş İnstagram daha eğlenceli sanki 😁
Serkan hocam çok güzel olmuş be valla izlerken nasıl geçtiğini bilemedim vaktin devamını 4 gözle bekliyorum :)
Kahve içtikten sonra sizi dinlerken midem bulandı yerine beynim bulandı dedim refleks olarak o kadar ki beynim mahfolmuş eğitim bilgilerine baktığım zaman.
Çox gözəl mövzudur. Mənə də həmişə maraqlı olub, məsələn sin,cos niyə öyrədilib. Nə işimizə yarayır. Bu arada söhbətlərinizə doyum olmur,var olun🌺
Harikaydınız. Tek kelime ile tebrikler👏👏👏
Mükemmel üç adam🙏🏻😍Çok seviyorum🌸
öğretmenlik bölümü öğrencisiyim. üniversiteye kadar olan ''eğitim'' hayatına katlanmış olmak yetmiyormuş gibi şimdi meslek hayatımda kullanmayacağım bütün bilgilere mesleki eğitimi adı altında maruz kalıyorum.
Eğitimle ilgili bir fikrim var. Eğitimin 2 amacından biri, MESLEK EDİNDİRME. Diğeri ise GELİŞİM SAĞLAMA
Bu ikisini ayrı okullar haline getirsek nasıl olur?
Çocuk iki okula gidecek, Biri meslek okulu; Çocuğun yetenekleri doğrultusunda sertifika kazandıran bir eğitim sistemi olacak. Çocuğun meslek edinmesi, çekirdekten yetişmesi, branş seçmesi u okullarda olacak ve çocuk, başarılı olduğu kadar çok sayıda sertifika toplayacak. böylece meslek edinecek. Tüm öğrenciler eşit olacak. Çocuk başarılı olduğu ve hevesinin oluğu her eğitimden sertifika alabilecek mesleği veya meslekleri öğrenebilecek.
Diğer okul ise çocuğun beynini geliştirmeye yönelik olacak. Matematik, fen ve sosyal bilgiler gibi konularda kendini geliştirdikçe başarı hiyerarşisi oluşacak. Zeki ve çalışkan öğrenciler, daha üstün eğitim alacaklar. Farka göre bir başarı derecelendirmesi olacak. Başarısız olanlar alt sıralara düşecekler.
Üniversite seçimi bu iki okulun bileşkesi olacak. Mesela 1. okulda sağlık sektöründen sertifika alanlar, 2. okuldaki puanlarına göre Doktor, hemşire, hastabakıcı vs. olacaklar. 2. okul, mesleki kariyeri belirleyecek. Mesela 1. okulda elektrik ve mekanik sertifikaları alanlar, 2. okul derecelerine göre teknisyen tekniker ve mühendis şeklinde başarısına göre yerleşecekler.
guzel bır konusma olmus
Ah kardeşim ah aklı basmaz gözü görmez kulağı duymaz nasıl olabilirsiniz ki bu kadar çok şey varken
Aradigim sohbet 🎯 tesekkurler Serkan Hoca 🙏
Devamı ne zaman sabirsizliklq bekliyoruz
Gerçekten çok bilgilendirici ve farklı bakış açıları kazandıran bir sohbet olmuş, ilk kez izliyorum sizi diğer çalışmalarınıza da bakacağım mutlaka, yalnız eğer yapıcı bir eleştiri olacaksa belirtmek isterim, Serkan Bey biraz diğer arkadaşların sözünü kesiyor gibi, bunu içindeki tatlı enerjiye bağlıyorum:)) ama izlerken hissettim bunu ve belirtmek istedim
Bu geliştirici videonuz için tekrar teşekkürler ♡
Süpersiniz beyler. Helal olsun.
Serkan Hocam, Hacettepe Eczacılık mezunuyum. Beden eğitimi dersinden devamsızlıktan kalmışım diplomam geçerli değil 20 sene oldu bu kabus hiç geçmiyor :))
daha fazla 'seyirci' olursa çok daha keyifli olur. belki sadece öğretmen değil de öğrenciler de gelebilir.
İzlemeden beğendim👏👏👏
Videonun başındayım bahsedildiyse kusura bakmayın.Her öğrenciye bu kadar fazla gereksiz bilgi yüklemek yerine hayatta direk olarak isine yarayacak şeyler öğretilmeli diye düşünüyorum.Örneğin sağlık okuryazarlığı,eleştirel düşünme becerisi,ilerde ebeveyn olacaklarını düşünerek çocuk yetiştirme psikolojik açıdan ya da kendi akranlarına nasıl davranması gerektiğine yönelik derslerde eklenebilir
hocam okuduğum kitaplarınızdan dinlediğim konuşmalarınızdan yola çıkarak limbik sistemi, amigdalayı ve mikrobiyotayı ne kadar önemsediğinizi görebiliyorum. biyoloji okuyamayan ama biyolojiye, özellikle de beyine olan ilgimden dolayı sizden bu konularla ilgili daha detaylı anlatımlar yaptığınız videolar rica ediyorum. bilgiyle dolup taştığınızı ve her zaman öğrenecek bir şeylerin mevcut olduğunu biliyorum ve sizin anlattıklarınızı dinlemekten zevk alıyorum. daha detaylı anlatmanızı rica ediyorum. sevgi ve saygılarımla :))
Kanuni, Zigetvar savaşında ölmüş artık unutmayacağım bunu
Çok güzel bir sohbet olmuş ama bence bir şeyi kaçırıyorsunuz. Tamam sistemde büyük sıkıntılar var bunu herkes kabul ediyor. Ancak "Sınav sistemlerinde başarılı olmak önemsiz, sınavlardan başarılı olanlar üst bilişsel becerilere sahip değil, akademik başarısı yüksek ama asosyal ve kendini ifade dahi edemiyor, sınavlar kötü" söylemleri bence popülist yaklaşımlardır. Ben çünkü tam tersini görüyorum. Çünkü okulda akademik açıdan başarılı olan öğrenciler gerek davranışlarıyla gerek düşünce biçimleriyle gerek konuşmalarıyla, sohbetleriyle çok daha iyi seviyede oluyorlar (istisnalar kaideyi bozmaz). Bunun en büyük örneği sizler yani programda yer alan kişiler. Sizler de eminim ki okul yıllarında akademik başarı düzeyi iyi durumdaki kişilerdiniz. Bu ülke akademik başarısı en yüksek öğrencilerini yıllarca tıp fakültelerine gönderdi ve tıp alanında da çok başarılı kişiler yetişti. Kısacası söylemlere ve söylemlerin bıraktığı alt mesajları iyi düşünün bence. Sırf son yıllardaki bazı popülist söylemler yüzünden bilişsel ve akademik kapasitesi olan öğrenciler de artık çalışmayı gereksiz bir şey olarak algıladıkları için boşluğa düşüyorlar, farklı davranışlar geliştiriyorlar, bana göre yitip gidiyorlar. Hiç bir alanda kendinin geliştirmeyen, okulu sadece bir kafe olarak kullanan kısacası hiç bir şey yapmayan davranış problemlerine sahip öğrenciler de bu söylemlerin arkasına sığınarak doğru yolda olduklarını düşünüyorlar.
sağlık liselerine üniversiteleri düzeyinde anatomi ve temel ilaç öğrendik
Cok guzel bir programdi devami gelsin lutfen😊😀
Hocam verimli ders çalışma hakkında video çekebilirmisiniz lütfen
Evet kesinlikle gelmeli.
Bütün program boyunca eleştirdikleri sayısal bir sonuç beklentisine güzel örnek oldu bu talebiniz.
Devami gelsin 🙏👍
Yeni bölüm ne zaman
Merhaba çok faydalı bir program olmuş sosyal medyada daha fazla görünür olmanız gerektiğini düşünüyorum bunun yolu nedir bilmiyorum ama bulsamanız harika olucak bir çok insanın sizi keşfetmediğini düşünüyorum..ayrıca program aralığı ne kadar zaman olucak bence 3 hafta çok fazla diğer bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum şimdiden teşekkürler
Konuşma bitince herkesin ayaklanması... Üstelik yetişkin insanlar çocuklardan günde 6 8 saat okulda durmasını bi seyler öğrenmesini bekliyorlar
2.bolum gelsin artikkkkk
Teşekkür ederiz 😍❤💓
Bu söyleşinin amacı ne, hedef kitlesi kimler, sonuçların özeti kağıda dökülüp ilgili yerlerdeki kişilerin masasına ulaştırılacak mı, o ilgili kişiler kaale alacak mı, toplantıya katılan salondaki her bireyin sadece 1 yıl sonraki düşüncelerinin ne derece değişmiş olduğunu bilecek miyiz, ülkenin sosyopolitik durumu hatta ekonomik durumu neden incelenmiyor, örnek olarak her yaştaki bir öğrencinin duygu ve düşünceleri neden sorulmamış?
~30:52 Dahası var. Üniversitelerde bütün bölümlerde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersinin zorunlu olması nedir ya?
Yerimizi alalım
Test sorusunda secenek degil alfabe yada sayılar olmalı seecenek olmamalı teste kodlanmalı
👍🏻
HAhahahahaha acaip keyifli. Burak drive'da hala duruyor NFT projesi. Seni bekliyor. Buradan da dürteyim seni :D
Bahsettiğiniz kabusu ben de görüyorum 🙃
Ben de aynı kabusları görüyorum. 27 yaşındayım. 🙇
1:04:50 Programdaki tek cringe insan. Sanat da konuşalım demek yerine sanat konuşmuyorsunuz diye suçluyor…
Kesinlikle
5:44 beyliğime dokunma 🤣 uzun zamandır böyle gülmemiştim çok keyifli ve bilgilendirici bir program olmuş elinize sağlık :D
Es-espas-espas-esdümpas-esdümpas-esefdümpas-esefdümpas 😅😅😅
Orbital dizilimi hala aklımda 🤦🏻♀️🤦🏻♀️🤦🏻♀️
tanjant kesinlikle lazım
haydarpaşa lisesinin nankör kimyacısı rabianın cesedini fırlattı diye ezberledim hala tüm tabloyu böyle sayıyorum yaş oldu 23 :D
54:26 😅
31:32 - 33:13 açar açar gülerim ben buna
1:21:30 😅
💓
👏👏👏
👏👏💐
programi daha izlemeden begendim malum bu 3 kisi ile kötü bir video imkansiz ..bir de burak karabey i uzun zamandir takip ederim bu video da hausercello ya ne kadar benzedigini farkettim ya siz?
Kitap okumanın boş zaman doldurma aktivitesi olduğu kabul edilen bir ülkede konuşulan konulara bakar mısınız? Ne kadar gereksiz😂😂😂
Of doktor mu trol mu belli değil ya allah seni nası biliyosa öyle yapsın bi konuşturmadın adamları öf
Tanjant ya da avagadro sayisi bunlarin hepsi bizlere farkli sorun cözme yöntemlerini ögretir. bu konun halen tartisiliyor olmasi bana baya komik geliyor.
kusura kalmayin ama duphe duz sacmalamisiniz.