355) "HIZIR" DİYE BİRİ VAR MIDIR? HÂLÂ YAŞIYOR MU? | Abdurrahman Ateş
Вставка
- Опубліковано 8 вер 2024
- #TefsirDersleri #KuranıKerim #AbdurrahmanAteş
Dersin tamamı için: • 245. Ders | Kehf Sûres...
Kanalımıza abone olmak için:
/ abdurrahmanateş
Spotify'den bizi dinlemek için:
open.spotify.c...
İnstagramdan bizi takip etmek için:
/ arahmanates
Telegram kanalımıza abone olmak için:
t.me/Abdurrahm...
Hay Allah razı olsun.
Yaklaşık bir veya iki aydır bu hoca efendiyi yotupta görmeye ve dinlemeye başladım tam anlamıyla süper Rabbim böyle hoca efendilerin sayısını artırsın.
Amin...
Hangi, cemaatten, hangi hizipten merak ettim doğrusu
Kardeşler allahın cc emirlerini yapın yasaklarından sakının kurtuluşa erersiniz bilmediginiz konuların peşine düşmeyin .
BİRİNCİ SUAL:
Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ulema hayatını kabul etmiyorlar?
Elcevab:
Hayattadır, fakat meratib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebebden bazı ulema hayatında şübhe etmişler.
Birinci Tabaka-i Hayat:
Bizim hayatımızdır ki, çok kayıdlarla mukayyeddir.
İkinci Tabaka-i Hayat:
Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyed değillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir. Tevatür derecesinde ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Hattâ makamat-ı velayette bir makam vardır ki, "Makam-ı Hızır" tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazan o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telakki olunur.
Üçüncü Tabaka-i Hayat:
Hazret-i İdris ve İsa Aleyhimesselâm'ın tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüd ile, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letafet kesbeder. Âdeta beden-i misalî letafetinde ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan cism-i dünyevîleriyle semavatta bulunurlar. Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ile amel edecek mealindeki hadîsin sırrı şudur ki: Âhirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı uluhiyete karşı İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılab edeceği bir sırada, nasılki İsevîlik şahs-ı manevîsi, vahy-i semavî kılıncıyla o müdhiş dinsizliğin şahs-ı manevîsini öldürür; öyle de Hazret-i İsa Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı manevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı manevîsini temsil eden Deccal'ı öldürür.. yani inkâr-ı uluhiyet fikrini öldürecek.
Dördüncü Tabaka-i Hayat:
Şüheda hayatıdır. Nass-ı Kur'anla şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarîk-ı hakta feda ettikleri için, Cenab-ı Hak kemal-i kereminden onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı Âlem-i Berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar.. yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar.. kemal-i saadetle mütelezziz oluyorlar.. ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i kuburun çendan ruhları bâkidir, fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez. Nasılki iki adam bir rü'yada Cennet gibi bir güzel saraya girerler. Birisi rü'yada olduğunu bilir. Aldığı keyf ve lezzet pek noksandır. "Ben uyansam şu lezzet kaçacak" diye düşünür. Diğeri rü'yada olduğunu bilmiyor. Hakikî lezzet ile hakikî saadete mazhar olur.
İşte Âlem-i Berzahtaki emvat ve şühedanın hayat-ı berzahiyeden istifadeleri, öyle farklıdır. Hadsiz vakıatla ve rivayatla şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri ve kendilerini sağ bildikleri sabit ve kat'îdir. Hattâ Seyyidü'ş-şüheda olan Hazret-i Hamza Radıyallahu Anh, mükerrer vakıatla kendine iltica eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevî işlerini görmesi ve gördürmesi gibi çok vakıatla, bu tabaka-i hayat tenvir ve isbat edilmiş. Hattâ -ben kendim- Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rü'ya-yı sadıkada, tahte'l-Arz bir menzil suretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O, beni ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor; fakat Rus'un istilasından çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış. İşte bu cüz'î rü'ya, bazı şerait ve emaratla, geçen hakikata, bana şuhud derecesinde bir kanaat vermiştir.
Beşinci Tabaka-i Hayat:
Ehl-i kuburun hayat-ı ruhanîleridir. Evet mevt; tebdil-i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir. İ'dam ve adem ve fena değildir. Hadsiz vakıatla ervah-ı evliyanın temessülleri ve ehl-i keşfe tezahürleri ve sair ehl-i kuburun yakazaten ve menamen bizlerle münasebetleri ve vakıa mutabık olarak bizlere ihbaratları gibi çok delail, o tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Zâten beka-i ruha dair "Yirmidokuzuncu Söz" bu tabaka-i hayatı delail-i kat'iyye ile isbat etmiştir.
Mektubat - 5( Bediüzzaman Said Nursi)
Hz. Hızır'ın asıl ismi Ebul Abbas Belya bin Melkan ( imam Sabi;El-Esraru Rabbaniye)
Hocam Allah razı olsun işin rast gitsin, ne güzel değerli ders veriyorsunuz,
Allah razı olsun değerli hocam
Hep aklımda soru işareti olarak bulunan bir konuydu, ALLAH razı olsun hocam ❤❤
Allah sizlerden razı olsun kıymetli hocam ne olur hakkı konusmaya devam edin kimse itibar etmezse bile bir inananin hayatını değiştirdiğini düşünün ve ona giore anlatıma devam. Siz giörmesenizde mutlaka sesiz sedasiz size kulak veren birileri var selam ve dua ile
Selamun aleyküm, Hocam.
Hızır ve İlyas'ın yaşadığına dair ile ilgili inancın Yahudilerin (elleriyle yazdıkları ) Talmutdan islam düşüncesine geçtiğini ifade ettiniz.
İslam toplumunda yerleşmiş inançlardan biri de İsa as ın göklerde olduğu ve Kıyamete yakın yeryüzüne ineceği inancıdır..
Bu hususta Kuranda açık bir ayet olmamasına ve AKSİNE Kıyametten bir sahneyi bize haber veren Maide 117 de İsa'nın as, ''' Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına tanık idim. Fakat sen beni vefat ettirdikten sonra onların halini bilip gören sadece sensin. Sen her şeye şahitsin.'' diyerek, VEFATINDAN SONRA KAVMİ İLE BİR DAHA İRTİBATININ/ HABERİNİN OLMADIĞINI söylemesine rağmen böyle bir inanca sahip olunmasındaki ESAS FAKTÖR nedir?
İslam alimleri bu düşüncenin Kurana ve İslam inancına TERS DÜŞTÜĞÜNÜ, HAKKINDA KESİN BİLİ OLMADIĞI HALDE İSAYI YERYÜZÜNE İNDİRECEKTİR DÜŞÜNCESİ, ALLAHA BİR İFTİRA ANLAMINA GELMEZ Mİ?
Yemek vermiyorlar bir köyde hızır duvarı yapıyor.demek yemek yiyen biri melekler yemek yemez. O halde hızır melek değil
Dikkatini çekerim yemek isteme konusunu Hz Musa ortaya atıyor Hızır as değil Hz Musa diyorki niye bu duvarı bedava kurdun biz yemek karşılığı yapabilirdik yani yemek isteğini ortaya atan beşer olan Hz Musa as dur Hızır as degil
Yemek yediği nerden çıkardınız..
Çok mantikli
ALLAH sizden razi olsun hocam ALLAH ilminizi artirsin
Yunus emre bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meger hızır ilyas ola abı hayat içmiş gibi
Değerli hocam okadar kitap okumuşsunuz bide risaleyi nurdan okuyun hızır meselesini faydası olur bilginize bir bilgi daha katmış olursunuz saygılar
Hocam, videoda Rasullerin de Allahın DİNİNE UYMAKLA MÜKELLEF OLDUĞUNU ifade ediyorsunuz.
Ancak daha önceki bir videonuzda ;; Rasulün de Allahın dışında helal ve haram kılma yetkisi olduğunu söylemiştiniz.
Sorum şudur; Eğer Rasul de diğer müminler gibi Allahın DİNİNE, YANİ RASULE İNDİRİLEN VAHYE UYMAKLA MÜKELLEF İSE, nasıl olur da Rasul Allahın koyduğu hükümlerin dışında, DİNDE ALLAH ADINA HÜKÜM KOYAR?
Oysa tahrim 1, Enfal 7-8, Ahzap 37 ve bazı ayetlerde Rasul yanlış karar verdiği için eleştirilmektedir. Bazı Kararlarında /hükümlerinde Allah tarafından eleştirilen bir KUL /RASUL nasıl olur da DİNDE HÜKÜM KOYMA YETKİSİNE SAHİP OLUR.
Maide 48 ve 49. ayetlerde Rasul Allahın kendisine indirdikleri ile insanlara arasında HÜKÜM VERMESİ, başkalarının heva ve hevesine uymaması
GEREKTİĞİNİ buyuran Rabbimizin bu emrine rağmen HANGİ DELİLE DAYANARAK RASULÜN DE HELAL VE HARAM KILACAĞINA İNANABİLİRİZ?
Bu bir çelişki değil midir?
sizi tanıdığım güne şükürler olsun. hocam. iyiki varsınız hocam
Hızır aleyhisselami yakın zamanda öğrencisi ladikli Ahmet Ağa nin torunlarının anlatımlarını dinleyin...
s.a) Allâh Râzı Olsun hocam, Allâh'm ilminizi ziyâde Kılsın
Hocam maşaallah. Tespitleriniz çok güzel. Sizi çok geç tanıdık.
Allah cc razi olsun hocam
Bu kinuda çok aydinlandim.Rabbim razı olsun hocam
MasaAllah.Allah c.c razı olsun hocam...mükemmel...
Hızır aş kesinlikle veli değildir, melek olabilir de peygamber de olabilir. Bir peygamber de melek gibi Allah ın dediğini yapar vazifeden kaçınmaz tıpkı İbrahim as ın çocuğunu kesmek için fiil yapması da buna örnektir.
Değerli hocam Hıdır a.s Bir melek ise şuan yaşama durumu söz konusu olabilir..
Doğrudur melekler ölmez. Fakat yıllardır bize peygamber diye yutturulmuş
Mevdudi demesi kendisini acikliyor. Cok guzel yorum yapan arkadaslar var.
Mevdudi deyince ne oluyor afedersiniz...
Rabbim sizden razı olsun.
Allah razı olsun inşallah hocam
Allah razı olsun ❤❤❤❤❤
Çok güzel bir açıklama.Kesinlikle veli değil.bir nebi
Mantıklı ama Kuranda geçen olay ve kişilerde umum husus kaideleri gündeme alınması gerek. Hic bir kişiyi ebedi ölümsüz kılmadik ayeti umum ifade olduğu için sahih kaynakla tahsis edilebilir.
Ama yinede ben de hocaefendi gibi düşünmeden kendimi alamıyorum 😊
Bir kimse inkar ettiği her husustan mahrum kalır. Men lem yerzug bilmez yazuk
Veli veya Peygamber olduğu kesindir... Melek olma ihtimali yoktur.. Şayet melek olsaydı Musa aleyhisselam yaptıklarına şaşırmazdı...
Be akıllı Kâmil ALLAH melek olduğunu bildirmediki Musa bilsin. Be Kâmil sen musa hızır kıssasını anlaman için, sûrenin tamamını bu hocadan dinlemelisin. Diyânet sözde hocalardan dinlersen havanı alırsın.
Benim için güvenilir kaynak elmalı tefsiiri Muhammed Hamdi yazır tefsirini on iki senede yazmış bu hocanın tefsiri el malı vahabi selefi izahlar
Ah hocam aaahh?!
Nasıl da ümitlenmiş, sevinmiştim?!
Hızır'ın insan mı, melek mi yoksa başka bir mahluk (!?) mu olduğuna niye bu kadar takıldın !?
Bu kıssada Musa aleyhisselam aklın temsilcisi; Hızır aleyhisselam ise akıl ötesinin temsilcisidir.
Yüce Rabbimiz burada bize bir ders veriyor:
"EY İNSANLAR, SAKIN AKLINIZI PUTLAŞTIRMAYIN ÇÜNKÜ AKIL SINIRLIDIR VE HER ŞEYİ ANLAYAMAZ. NE DİYOR HIZIR (VEYA O KUL..İSMİ BİLE ANILMIYOR.):
"KARŞIAŞACAĞIN OLAYLAR İLE İLGİLİ SORU SORMAYACAKSIN."
Ve sonunda olayların perde arkasını bir bir açıklıyor.
Musa aleyhisselam ile Hızır aleyhisselamı karşılaştırmaya ne gerek var!?
Hızır aleyhisselama verilen "LEDÜNNÎ İLİM" herkesi bağlayıcı değildir; kişiye özeldir.
Kişi kendisi bu bilgi ile amel edebilir ama başkalarının bununla amel etmesini işteyemez.
Vesselâm.
Şu yorumunla İslama o kadar zarar veriyorsun ki. Kime verilmiş bu ledunni ilim o zaman herkes çıkar ben ledun ilmine sahibim der ve kafasına göre işler yapar.Allahın şeriatı ap açık bellidir
Hızır as. hayatta mıdır ? Said Nursi 1.Mektub .. karıştırmışssınız.. çözmeniz de mümkün olsaydı şu an ahirzaman olmazdı.. hoca doluydu ümmet neden yetersiz kalındı.. Çünkü ajhirzaman geldi.. SAİD NURSİ VE ESERLERİNE HAVALE
Hızır yiyip içiyordu???
Hızır aleyhisselam ve Musa neden ikisi birlikte köy halkından yiyecek istiyorlar öyleyse. Melekler yemek yemezler. Bu yorumunun batıl olduğu anlaşılıyor ve açıkça çöküyor bu durumda. Sorular güzel ama cevap cevap değil.
Be akıllım yemek isteyen Musa, hıdır değil
Melek kendisi için ismemiştir Musa a.s. için istemiştir biraz esbiri olsun
İstedi diyorsun. Yemek yedi demiyorsun. İstedi diye yiyecek anlamına da gelmez. Kaldı ki yerse insan suretini almıştır o suret ile yemesi de absürt olmasa gerek. Doğrusunu Allah bilir.
Vehhabidir bunlar tevhitcidirler kuran bize yeter derler uzak durun bunlardan millet birde Ali küçük var ayni bunun gibi vehhabi
Allah razı olsun değerli insan