Hocam ağzınıza sağlık, anlatımınız takibi kolay ve çabuk anlaşılır şekilde, bazı kavramları daha net anlayabiliyorum artık,ama sadece ülkemiz değil dünya müslümanlarının genel kabulleri var ve çoğu hemen itiraz ediyor ,insanlar gerçekten okumuyor araştırmıyorlar, inşallah bu kısa zamanda kırılır ve Kuranı gerçek manada okuyan bir ümmet oluruz,
S.a hocam , çok güzel izah ettiniz . Ayetleri anlayıp onu hayat geçirenler ruh sahibi diriler. Ayetleri inkar edip aksine hareket edenler Ruhdan uzak yaşayan ölü hayvandan aşşağı . Ruh bir elbise gibi nur gibi birşey . Insan o Ruhla şeref bulur o Nurla yolu aydınlanır.
Zümer 42. Ayet Allah, ölümleri anında ruhları bedenlerden çekip alır. Henüz ölüm vakti gelmemiş olanların ruhlarını ise uyudukları sırada alır; sonra ölümüne hükmettiği kimselerin ruhlarını berzah âleminde tutar; diğerlerini de belirlenmiş bir süreye kadar yaşamaları için serbest bırakır.
Hocam,sizden Allah razı olsun.Bu güne kadar ruhu müşrik inancı üzere algılamışım.Ruhun vahiy olduğunu yüzlerce kez okumama rağmen nasılda anlayamamışım.
“Ruh” Nedir? Bu kitabı yazdıktan sonra pek çok cahil kişi, kulaktan dolma ilkel bilgilere dayanarak bize sordu... “Kurân’da Allâh Rasûlü’ne dahi bu konuda bilgi verilmediği yazılı olduğu hâlde, siz nasıl olur da RUH hakkında açıklamalarda bulunursunuz..?” Evet, önce bu sualin cevabını vererek açıklamalarımıza başlayalım... Üç yahudi bilgini kendi aralarında, Hz. Muhammed’e üç sual sormak üzere karar alırlar ve derler ki; “Şayet gerçekten Allâh Rasûlü ise, bu üç soruya birden cevap vermeyecektir; zira daha evvel de hiçbir Rasûl bu konuda açıklama yapmamıştır. Ama cevap verirse, biliriz ki şarlatandır...” İşte böyle düşünüp, anlaşarak huzuru Rasûlullâh’a gelip birinci sorularını sorarlar: − RUH nedir?.. Hz. Rasûlullâh, ilâhî inayet ile onların niyetini bildiği için, suale cevap vermez ve cevabı erteleyerek, yahudi bilginlerine: − Yarın gelin, inşâAllâh cevap veririm, der... Ertesi gün geldiklerinde de onlara, şu âyeti okur; der ki: “Yes’eluneke anir RUH... Kul er RUH’u min emri Rabbiy ve ma utiytüm minel ilmi illâ kaliyla...” Burada vurgulanan gerçeği dilimize şöyle çevirebiliriz: “(Yahudiler) SANA RUH’TAN SORUYORLAR... DE Kİ: ‘RUH, RABBİMİN HÜKMÜNDENDİR. İLİMDEN SİZE PEK AZ VERİLMİŞTİR (bu soruyu soran Yahudilere cevaptır bu)!’” (17.İsra’: 85) Şayet biraz izan sahibi isek, görürüz ki, bu âyetin muhatabı, âlimler, ârifler, velîler, Nebiler değil; maddeyi ve maddeciliği esas alan görüşün sahibi YAHUDİLERDİR!.. Yani, Yahudilere denmektedir ki: “Her şeyi maddeden ibaret sanıp, göremediğini inkâr eden; üstelik doğrusunu açıkladığı takdirde Rasûllüğünü reddetmeye karar verdiğiniz; tefekkürü, beş DUYUSUNDAN ileri geçemeyen siz Yahudilerin RUH hakkında ilmi yoktur!.. Siz ancak elinizdeki kadarıyla kalmaya mahkûmsunuz... Çünkü madde ötesini değerlendirmekten âcizsiniz... Zaten bu yüzden, gerçek âlemin ölüm ötesi Ruhlar âlemi olduğunu açıklayan Hz. İSA’yı da inkâr ettiniz, kabullenemediniz... Öyle ise nasıl olur da RUH hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz ki!” Nitekim, aynı görüşü paylaştığımız değerli İslâm âlimi ve velîsi İmam Gazâli dahi “İhya-u Ulûmid’din” isimli kitabının 1’inci cilt “Rub’ul ibâdat” bölümünde şöyle demektedir: “Yoksa sanma ki, Hz. Rasûlullâh Efendimiz (sallâllâhu aleyhi vesellem) RUH’un hakikatini bilmiyordu!.. Zira, RUHUNU bilmeyen kendini bilmemiş olur!.. Kendini bilmeyen ise nasıl Rabbini bilebilir?.. RUHUN hakikatini Nebi ve Rasûller bildiği gibi; bazı velîler ve âlimlerin bilmesi dahi uzak değildir!..” Evet söz İmam Gazâli’den açılmışken O’nun RUH konusunda çok değerli açıklamalarının yer aldığı iki eserinden söz etmeden geçmeyelim... Önce birinci eserinin sadece adını verelim, arzu edenler bu kitabı temin edip okuyabilirler... “Mişkâtül Envâr” (Nurlar Feneri) isimli eseri Bedir yayınevi tarafından yayınlanmış küçük bir kitapçık olup; “RUH’un hakikati, Allâh’ın Tekliği ve varlıkta ALLÂH dışında bir şey olmadığı” yolundaki İmam Gazâli’nin görüşlerini ihtiva etmektedir... Konuyla ilgilenenlere bu eseri bulup okumalarını tavsiye ederim. İmam Gazâli’nin “Kitab-ı maznun-bih alâ gayrı ehlihi” isimli kitabından “ruh” ile ilgili bazı görüşlerinden bahsetmeden önce; Gavsı Â’zâm Abdulkâdir Geylânî’nin “Kaside-i Ayniyye”sindeki şu açıklamasına dikkatlerimizi yöneltelim: “O’na RUH üfledim” buyurulması kinayedir!.. Ey münakaşacı kişi, RUH O’nun aynı değil midir?.. Lâkin Hakk’ı hulûlden tenzih et!.. Zira, O’nun gayrısı yoktur!.. Ve her şey O’nun tekliğine dönüktür!.. Ey çoklukta olan mevlâ!.. Ey eşyanın hâliki!.. Zâtın, her şeyi meydana getiren orijindir!..” Gavsı Â’zâm Abdulkâdir Geylânî’nin gerek “Kaside-i Ayniyye”sindeki bu satırlarında; ve gerekse de “Risâle-i Gavsiye”sindeki açıklamalarında (daha geniş olarak incelemek isteyenler aynı isimli kitabımızdan konuyu araştırıp bilgilenebilirler) görülmektedir ki, “RUH” hakkında geçmişte çok önemli açıklamalar yapılmıştır. Şimdi burada sözü daha fazla uzatmadan önce Gazâli’nin bazı açıklamalarına geçelim, sonra da “RUH” hakkındaki kişisel düşüncelerimizi açıklayalım... Gazâli rahmetullâhu aleyh şöyle diyor... “Kavli ilâhîdeki tesviye (15-29) ve RUHUN ne olduğunu bana sordular... Cevap verdim ki, tesviye, RUH’u kabul eden mahalde fiilden ibarettir. Bu mahalde Âdem hakkında evlat ve ahfadı tasfiye ve tadil şartıyla meniden ibarettir. Nefh ise, nutfede ruhun nûrunu iştigaline bâ’s olan şeydir... İşte bunun gibi nutfede de bu özellik hâsıl olursa, hâlik RUH’ta hiçbir değişme meydana gelmeyerek, O’ndan nutfede RUH ihdas olunur...” Burada son derece hassas ve kesin bir şekilde dikkat etmemiz gereken konu şudur: Nutfede esas ve itidal vuku bulmazdan evvel, insan “RUH”unun henüz yaratılmamış olmasıdır. Gazâli, “RUH” hakkında şöyle devam etmektedir: “RUH cisim dahi değildir... Suyun kaba girmesi gibi bedene dışarıdan girmiş değildir! Cisim bölünebilir. RUH ise cisim olmadığı gibi bölünebilir bir şey de değildir. Eğer ruh bölünebilseydi, onun bir parçasının bir şeyi bilip diğerinin bilmemesi mümkündü... Tek yerde iki zıddın olması çelişik bir fikirdir. Cüz kelimesi ruh için uygun değildir. Çünkü, cüz küll’e izafet demek olup, bu hususta ise ne küll ne de cüz vardır. Ruh bölünmez bir yapıdır. Ve yer de tutmaz.” “Ve kadim değil hadistir anlamına olarak RUH mahlûktur, denilir. İnsan RUHLARI nutfede zuhuruyla hadis olmuştur...” Gazâli’nin bu ve daha başka, bu konudaki izahlarından sonra ortaya çıkardığı sonuçları ise şöyle sıralamak mümkündür: a) Ruh aslında gayrı mahlûk, bâkî, kendiliğinden kaîm ve TEK’tir!.. b) Cesetlere taalluk olmadığı zaman RUH tek cevherdir... Yani, O’nda çokluk, ayrılık yoktur!.. Diğer bir deyimle, falanın veya filanın ruhu değil, genel TEK RUH’tur!.. c) Cesetlere taalluku hâlinde birtakım çeşitli vasıflar kazanır ve bu vasıflarla cesetten ayrıldıktan sonra da bâkî kalır. Bu vasıfların aykırılığı sebebiyle ruhta da bir hususiyet, bir özellik peyda olarak, falan veya filanın ruhu böylece taalluktan önce TEK iken, çoğalmış olur... “RUH” hakkındaki İmam-ı Gazâli’nin bu görüşlerini daha detaylı olarak Çağrı yayınları arasında çıkmış olan Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi’nin yazmış olduğu “Allâh’ı inkâr etmek mümkün mü?” isimli kitabında bulabilirsiniz!.. “RUH” konusunda önemli açıklamalar yapmış olan bir diğer hakikat ehli, ehlullâh da AbdülKerîm Ciylî hazretleridir. “İNSAN-I KÂMİL” isimli kitabında, “Ruh adlı melek” bölümünde tasavvuftaki adıyla “Ruh-u Â’zâm” olan bu tek orijin ve asıl “Ruh”tan söz eden AbdülKerîm Ciylî, ayrıca “Ruhülkuds” bölümünde de çok detaylı bilgileri bize sunmaktadır. İsteyenler “Ruh” hakkında büyük çoğunluğu mecazî olan bu bilgileri adı geçen eserlerde tetkik edebilirler... Şimdi biz gelelim günümüz anlayışı ile “RUH”un ne olduğu hakkındaki bildiklerimizi sıralamaya... “RUH” ismiyle işaret edilen varlık, orijinal yapısı itibarıyla TEK’tir ve akla gelen her şeyin orijini ve aslıdır... Bildiğiniz ve düşündüğünüz ve düşünemediğiniz her şey “RUH”tan meydana gelmiştir. Her şeyin “RUH”tan meydana gelmesinin misalini sanırım şöyle verebiliriz: “Madde” adını verdiğimiz her şey atomlardan meydana gelmiştir... Ne isimle, hangi özelliğiyle işaret edersek edelim, o şey gerçekte, atomlardan oluşmuştur... Atomların özüne, derinliğine inersek, en alt boyutta karşımıza çıkan şey enerjidir... Enerji, bu boyuttaki yapısı itibarıyla bölünmez, parçalanmaz, sonsuz-sınırsız güçtür; çünkü varlığını Allâh’ın kudreti oluşturmaktadır!.. Allâh’ın Zât’ına göre sonradan yaratılmış olabileceğinden söz edilen enerjinin geçtiğimiz asırlardaki adı “RUH”tur!.. Ve bu “Ruh”, Allâh’ın “Kudret” sıfatının zuhuru oluşunun yanı sıra; “Akl-ı Evvel” ismiyle işaret edilen “Evrensel Şuur” ya da bir başka tanımlama ile “Kozmik Bilinç”tir!.. Her nesnenin yapısındaki “bilinç”, onun özünü oluşturan aslı ve orijini olan “Ruh”ta mevcut olan “bilinç”ten ileri gelmektedir... Ancak onda ortaya çıkan bilinç, ortaya çıktığı mahalin kabiliyet ve istidadı nispetinde olmaktadır. “Ruh”, boyut boyut yoğunlaşarak, kabul edilen bir biçimde, değişik varlıklar sûretinde algılayıcılarca değerlendirilmekte; ve böylece de çokluk görüntüsü vermektedir!.. Esasen, AbdülKerîm el Ciylî’nin de bahsettiği gibi, “Ruh” bir “melek”tir.. Öyle bir “melek” ki, varlık âleminde, hangi isimle anılan, hangi varlık olursa olsun, her şey, hep bu “melek”ten oluşmuştur!.. Her şeyin aslı, orijinidir!.. Ve dahi bütün meleklerin ve varlıkların aslı O’dur!.. Buzdan meydana gelmiş sayısız nesneleri düşünün... Buzdan yapılmış insan, hayvan, eşya ve her şey!.. Bunlar her ne kadar ayrı ayrı varlıklar ise de, gerçekte hepsinin aslı, aynı tek şeydir... “SU”dur!.. “GAZ”dır; (H2O)!.. Hepsinin orijini atomlardır gibi...
Bunca zirvaya ne gerek var Necmettin Ozcn Bey? Rabbimiz kitabinda ne dediyse o degil midir? Rabbimizin dediginin disindaki goruslerin tamami zandir,zirvadir....
@ Hocam bir soru kafama takildi cevap verirsəz cok sevinirim.sorum bu: hocam İnsani idarə edən beyindir bence, mərkəzi sinir sistemləridir, oldukdən sonra beyin ölur , urək (kalp) atışı dayanır deyə insan olur bence. Ruh insanı idarə etmir,idarə etsəydi insan beyni oldukdede insan hərəkət edərdi ruhla.
@ biz beyinlə düşünüyoruz , sinir sistemləri ilə hiss ediyoruz hər şeyi bence ruhla deyil. Beyin oldu insanda gidiyor rəhmətə. Ruhun anlami nədir o zaman?
5 років тому+2
@@cavidmeherremov5616 Ruh hayata anlam ve amaç katan ilahi bilgidir. Örneğin Kuranın bir adının ruh olması gibi...
@ anladım hocam. İnsanı idarə edən o zaman ruh deyil beyindir oyləmi? Çünki bir insan koma halində olanda beyin ölür deyə insan hərəkət etmir. Ruh olsa beyin ölməsinə ramən hərəkət edərdik. Ruh bədəndən cikmamissa.oyləmi guzel abim
Hocam ben ruhu şöyle biliyordum örnegin rüyamizda beden uyuyor ruhsa her yeri dolanıyor canlı varlık yani ama beden uyanınca nasıl oluyor onu bilmiyorum bu düşüncem yanlişmı hocam hani ALLAHU TEALA bütün ruhları önceden yaratmışya dogdukcami veriliyor
selamın aleyküm hoca efendi şimdi sana bir soru sormak istiyorum cevaplarsan sevinirim üç gün önce büyük annem vefat etti öteki aleme göçtü gitti yalnız iki sene boyunca alzaymır hastasıydı bizleri tanımıyordu ve çok küfrediyordu . öldükten sonra akli dengesi eski haline döner ve bizleri tanır ve eski sağlına kavuşmuş oldumu ? yoksa ölmüş olduğu haliylemi gitti öteki aleme bizi tanımıyacak mı ? şimdiden teşekkürler kalın sağlıcakla
Dünyanın heryerine Peygamber geldi ise, bir yerlerde müteşabih olmayan, direk anlatım olmalı, bunu araştırdınız mı hiç? Çok değerli bir kaynak olabilir o :) Bulmaz lazım.
selamünaleyküm, ben şöyle anladım. Allah beşere insan olsun diye vahyi gönderdi. Sonra beşer ikiye ayrıldı. Vahye yüzünü dönen, vahiyden yüz çeviren. Vahiyden yüz çeviren ruhunu kaybetti. Yani vahiy külli iradeyle var olur cüzi iradeyle yok olur. öyle mi?
Hocam..hz ademe ruh üflendi ve hz adem halife oldu ve diğer beşerleri eğitti diyorsunuz..inanlar yaşadı inanmayanlar yok oldu dediniz...ama kuranda hz adem ve eşine cennete gir denilip imtihan ediliyor..şeytan onları aldatıp cennetten çıkarıyor..daha sonra Allah hz ademin tövbesini kabul ediyor ve burda yaşacak burda ölecek ve burda dirileceksin diyor..bu olaylar kuranda yazıyor..ama kuranda hz ademin beşerleri eğittiğni yada ona iman edenlerin olup olmadığını yazmıyor..açıklayabilirmisiniz bu olayı yani beşerlere ne oldu..yada o beşerlerin eğitimi hz ademin cennetten çıkarılmasından sonramı başlıyor..
5 років тому+1
Kur'anda yazmıyor demeyiniz. Ben göremedim demeniz daha uygun. Tüm resuller kavminin hem imamı hem öğretmenidir. Hz. Ademde ailesinin ve çevresindekilerin öğretmeni idi. Allah cennette değil yeryüzünde bir halife kılacağım der. Ademin cenneti dünyadaki has bahçe idi konu ile alakalı şu dersi izleyiniz. ua-cam.com/video/ZMXHvhnZCzI/v-deo.html
Şimdi bizim içimizde ruh var mı? Yok mu? Yani ölüm olunca,ne oluyor... hani ruhunu teslim etti.veya ölüm melegi,
6 років тому+3
Kuranın hiç bir ayetimde ölüm ile ruhu alma veya teslim etme diye bir ifade yer almaz. Can dediğimiz nefsin kendisi Yaradanına vefa göstererek vefat edet. Ruh ilahi bilgidir. Can ve beden olmayınca bilgi kendini gösteremez. Telfon örneğinden yola çıkarak Beden kasa can enerji/batarya ruh ise yazılımdır.
@ Slm aleykum. Hüseyin Kemal bey kolay gelsin. Özellikle Peygamber kıssaları hakkındaki yorumlarınız; bakış açısının, sorgulamanın nasıl olacağı konusunda gayet mantıklı ve dayanaklı yeni izahlar getiriyor. En güzel kefşettiğiniz özellik; Kur'an'dan bir kelimeyi başka ayetlerde geçen aynı kelime ile nasıl anlaşılabiliri Kur'an'a dayanarak bulmak. (Örneğin Hz. Adem'in işlediği zelle sonucu cennet yaprakları ile örtünmesini; başka bir ayette cennet yapraklarının kökü yerde dalları semada bir ağaca benzetilmesinin geçtiğinin açıklanması gibi...) Bu yorumu yapana kadar sadece kıssalar üzerine işlediğiniz konuları dinledim. Sorgulama dediğiniz için bende Ruh ile olan kısmı sorgulama ihtiyacı hissettim. Kıssalar konusunda Ruh meselesini anlatmanızı tam bir yere oturtamadım ve mutmain olamadım. Mesela Hz. Adem'den önce beşer vardı diyorsunuz, bende olabilir diyorum. Ruh Hz. Adem'e üflendiyse o yaratılan beşerler Hz Adem'den sonra nereye gittiler. Günümüzde veya insanlık tarihi boyunca yaşamış ve iman etmemiş insan veya beşer mevcut. Yani şu an yaşayan zalim ruhlu (bakın ağzımıza yerleşmiş) kişilerde ruh yok mu veya bu kişiler iman ederlerse ruh mu üflenmiş olacak? Bir de sadece Hz. Adem ve Hz. İsa'ya ruh üfleme var dediniz. O zaman beşer olarak doğan ve sonradan iman edenlerde ruh üflemesi nasıl olacak? Nacizane fikrimi beyan edersem! (başka bi yerde söylediğinize dayandırarak...) Kur'an-ı Kerim de ruha dört beş değişik manalar verilmiş. (Cebraile ruh denmesi gibi). Bence ruh üflemekten maksat kişiye nur'u iman verilmesi, kulun Allah tarafından hidayete erdirilmesi ve kulluk-halifelik vazifesine layık görülmesi ve de nur'u imanla Muhammedi'leşmesi (asm) olarak görüyorum. Peygamber efendimiz (sav) gelmiş-geçmiş-gelecek tüm insü-cinnin ve alemlerin efendisi ve yaratılış gayesidir. Nur'u imandan maksat Peygamber efendimizin (sav) nurunun o kişiye sirayet etmesi olabilir. (Kullanılan bir ifadede ''kişinin imanının nuru yüzüne vurmuş'' denmesi gibi). Ayrıca belki suda canlı olarak ilk yaratılan nutfe de canlılık gayesi Peygamber efendimizin (sav) nurundan yaratılmış olabilir. Son olarak benim düşünceme göre bilindiği manada sırlı ruh mevcut ve sırrını korumaya devam ediyor. Ruh üflemeden kasıt iman nuru olarak görüyorum. Bu konuda görüşünüzü bekliyor, hayırlı hizmetler diliyorum. Sadullah Mermer
5 років тому+1
@@sado16 iman kavramı ile alakalı bir eser kaleme aldım baharda çıkar sanırım. Konu uzun burası uygun olmaz
Tespitler hatalı ve teşhisler eksik kardeşim...❤️ Haddim olmayarak 30 yıllık bir Kuran talebesi olarak iznin olursa şunları yazmak isterim ; -- Yaratıcımız Kendi Ruhundan tüm isim ve sıfatlarına camii Ruh yaratmış Bakara suresi 30. Ayette -- Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. 31. Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. *** Bilişsel bilim Nöro bilim ve Autopoiesis ilkesi diyor ki ; -- Bilgi işleyen her sistem er-geç zeka üretiyor... Bilgisayar tabanlı yapay zeka uygulamalarını zeka kazanması gibi organik bir yapay zeka olan et beynimiz ve bedenimiz kendi zekasını üretiyor... Bu zeka da zihni inşa ediyor. Bu zihin de Egosal Benliği oluşturuyor. Doğası böyle olan beşerin fizyolojik bedeni deneyimler ile öğreniyor , hafızasında saklıyor , bir sonraki yeni deneyimler için bu hafıza kayıtlarını kullanarak kararlar alıyor ve hayatına yön veriyor. Ama ayette Adem atamız yaratılır yaratılmaz imtihan edilip meleklerin dahi bilemediği Esmaların tezahürünü ve çalışma sistemini anlatması Deneyimlerle öğrenen bir beşer olmadığını İlahi bilice sahip Ruhani formda bir varlık olduğunu gösteriyor. Nasıl ki Ruhumuz beden elbisesini çıkardığında şuur ve bilince sahip olup yerde yatan et bedeni gözlemliyor ise Ruhun kendine özel müstakil bir bilinci var. Ve Ruh'a inanmayan materyalist bilim insanları Bilinci maddenin yarattığını iddia ediyorlar ama hala bilimsel bir kanıt bulamadılar. Bulamayacaklar da..! Çünkü Bilinci madde yaratamaz ve yaratmadı. Yaratıcımız kendi ruhundan üfleyerek yarattı Adem olan insanın Ruhunu..! Ve Mümin şunu da düşünmesi gerekiyor ; -- Organik bir yapay zeka olan et beyin kendi zekasını üretiyor ise -- Yaratılışının doğasında ilahi bir bilinci olan Ruh bu et bedenin içinde imtihan ediliyorsa Beşerin bu fizyolojik et bedeni içinde iki ayrı zeka sahibi varlığın olduğunu Vahşi doğası gereği Egosal zihin yani Nefs için yönetimi elden kaybetmemek ölümle eş değer ise Böyle bir ortamda imtihan edilen Ruh , imtihanı nasıl kazanacak..! Hepimiz Egosal zihnin hayali varlığı sebebiyle Zihnimiz ile özdeşleşmiş bir halde olduğumuzun farkında bile değiliz..! Ruhun müstakil varlığını kabul etmeyen Et bedenin çalışma sistemini bilmeyen bir insan Kuran'ı Kerim'i nasıl doğru anlayacak..? İlk vahiy olan İKRA nın Gerçek mesajını nasıl kavrayacak...?
Slm. Yakın gelecekte melek, cibril ve ádem konusunda fikirlerinizin değişeceğini düşünüyorum. Niyazım şu ; Zor bir işi üstlenmişsiniz ,üstelik başta ben herkesin buna çok ihtiyacı var , ben artık oldum demezsiniz ,bilgiye doymadan fakat eleştirilere kulak tıkamadan yolunuza devam edesiniz.
![Ruhun Arayışları [Kur'an'ın Söyledikleri 27. Bölüm] Konuk: Caner Taslaman - Prof.Dr. Mehmet OKUYAN](http://i.ytimg.com/vi/BWZxzoljEo0/mqdefault.jpg)
Allah razı olsun. ALLAH ILMINIZI ilmimizi artirsin.
ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH İlmini Artirsin muhterem selametle
Allah razı olsun, güzelce faydalanıyoruz
Hocam ağzınıza sağlık, anlatımınız takibi kolay ve çabuk anlaşılır şekilde, bazı kavramları daha net anlayabiliyorum artık,ama sadece ülkemiz değil dünya müslümanlarının genel kabulleri var ve çoğu hemen itiraz ediyor ,insanlar gerçekten okumuyor araştırmıyorlar, inşallah bu kısa zamanda kırılır ve Kuranı gerçek manada okuyan bir ümmet oluruz,
S.a hocam , çok güzel izah ettiniz . Ayetleri anlayıp onu hayat geçirenler ruh sahibi diriler.
Ayetleri inkar edip aksine hareket edenler Ruhdan uzak yaşayan ölü hayvandan aşşağı .
Ruh bir elbise gibi nur gibi birşey .
Insan o Ruhla şeref bulur o Nurla yolu aydınlanır.
Zümer 42. Ayet
Allah, ölümleri anında ruhları bedenlerden çekip alır. Henüz ölüm vakti gelmemiş olanların ruhlarını ise uyudukları sırada alır; sonra ölümüne hükmettiği kimselerin ruhlarını berzah âleminde tutar; diğerlerini de belirlenmiş bir süreye kadar yaşamaları için serbest bırakır.
Hocam,sizden Allah razı olsun.Bu güne kadar ruhu müşrik inancı üzere algılamışım.Ruhun vahiy olduğunu yüzlerce kez okumama rağmen nasılda anlayamamışım.
“Ruh” Nedir?
Bu kitabı yazdıktan sonra pek çok cahil kişi, kulaktan dolma ilkel bilgilere dayanarak bize sordu...
“Kurân’da Allâh Rasûlü’ne dahi bu konuda bilgi verilmediği yazılı olduğu hâlde, siz nasıl olur da RUH hakkında açıklamalarda bulunursunuz..?”
Evet, önce bu sualin cevabını vererek açıklamalarımıza başlayalım...
Üç yahudi bilgini kendi aralarında, Hz. Muhammed’e üç sual sormak üzere karar alırlar ve derler ki;
“Şayet gerçekten Allâh Rasûlü ise, bu üç soruya birden cevap vermeyecektir; zira daha evvel de hiçbir Rasûl bu konuda açıklama yapmamıştır. Ama cevap verirse, biliriz ki şarlatandır...”
İşte böyle düşünüp, anlaşarak huzuru Rasûlullâh’a gelip birinci sorularını sorarlar:
− RUH nedir?..
Hz. Rasûlullâh, ilâhî inayet ile onların niyetini bildiği için, suale cevap vermez ve cevabı erteleyerek, yahudi bilginlerine:
− Yarın gelin, inşâAllâh cevap veririm, der...
Ertesi gün geldiklerinde de onlara, şu âyeti okur; der ki:
“Yes’eluneke anir RUH... Kul er RUH’u min emri Rabbiy ve ma utiytüm minel ilmi illâ kaliyla...”
Burada vurgulanan gerçeği dilimize şöyle çevirebiliriz:
“(Yahudiler) SANA RUH’TAN SORUYORLAR... DE Kİ: ‘RUH, RABBİMİN HÜKMÜNDENDİR. İLİMDEN SİZE PEK AZ VERİLMİŞTİR (bu soruyu soran Yahudilere cevaptır bu)!’” (17.İsra’: 85)
Şayet biraz izan sahibi isek, görürüz ki, bu âyetin muhatabı, âlimler, ârifler, velîler, Nebiler değil; maddeyi ve maddeciliği esas alan görüşün sahibi YAHUDİLERDİR!..
Yani, Yahudilere denmektedir ki:
“Her şeyi maddeden ibaret sanıp, göremediğini inkâr eden; üstelik doğrusunu açıkladığı takdirde Rasûllüğünü reddetmeye karar verdiğiniz; tefekkürü, beş DUYUSUNDAN ileri geçemeyen siz Yahudilerin RUH hakkında ilmi yoktur!..
Siz ancak elinizdeki kadarıyla kalmaya mahkûmsunuz... Çünkü madde ötesini değerlendirmekten âcizsiniz...
Zaten bu yüzden, gerçek âlemin ölüm ötesi Ruhlar âlemi olduğunu açıklayan Hz. İSA’yı da inkâr ettiniz, kabullenemediniz... Öyle ise nasıl olur da RUH hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz ki!”
Nitekim, aynı görüşü paylaştığımız değerli İslâm âlimi ve velîsi İmam Gazâli dahi “İhya-u Ulûmid’din” isimli kitabının 1’inci cilt “Rub’ul ibâdat” bölümünde şöyle demektedir:
“Yoksa sanma ki, Hz. Rasûlullâh Efendimiz (sallâllâhu aleyhi vesellem) RUH’un hakikatini bilmiyordu!.. Zira, RUHUNU bilmeyen kendini bilmemiş olur!.. Kendini bilmeyen ise nasıl Rabbini bilebilir?.. RUHUN hakikatini Nebi ve Rasûller bildiği gibi; bazı velîler ve âlimlerin bilmesi dahi uzak değildir!..”
Evet söz İmam Gazâli’den açılmışken O’nun RUH konusunda çok değerli açıklamalarının yer aldığı iki eserinden söz etmeden geçmeyelim...
Önce birinci eserinin sadece adını verelim, arzu edenler bu kitabı temin edip okuyabilirler...
“Mişkâtül Envâr” (Nurlar Feneri) isimli eseri Bedir yayınevi tarafından yayınlanmış küçük bir kitapçık olup; “RUH’un hakikati, Allâh’ın Tekliği ve varlıkta ALLÂH dışında bir şey olmadığı” yolundaki İmam Gazâli’nin görüşlerini ihtiva etmektedir... Konuyla ilgilenenlere bu eseri bulup okumalarını tavsiye ederim.
İmam Gazâli’nin “Kitab-ı maznun-bih alâ gayrı ehlihi” isimli kitabından “ruh” ile ilgili bazı görüşlerinden bahsetmeden önce; Gavsı Â’zâm Abdulkâdir Geylânî’nin “Kaside-i Ayniyye”sindeki şu açıklamasına dikkatlerimizi yöneltelim:
“O’na RUH üfledim” buyurulması kinayedir!.. Ey münakaşacı kişi, RUH O’nun aynı değil midir?..
Lâkin Hakk’ı hulûlden tenzih et!..
Zira, O’nun gayrısı yoktur!.. Ve her şey O’nun tekliğine dönüktür!.. Ey çoklukta olan mevlâ!.. Ey eşyanın hâliki!.. Zâtın, her şeyi meydana getiren orijindir!..”
Gavsı Â’zâm Abdulkâdir Geylânî’nin gerek “Kaside-i Ayniyye”sindeki bu satırlarında; ve gerekse de “Risâle-i Gavsiye”sindeki açıklamalarında (daha geniş olarak incelemek isteyenler aynı isimli kitabımızdan konuyu araştırıp bilgilenebilirler) görülmektedir ki, “RUH” hakkında geçmişte çok önemli açıklamalar yapılmıştır.
Şimdi burada sözü daha fazla uzatmadan önce Gazâli’nin bazı açıklamalarına geçelim, sonra da “RUH” hakkındaki kişisel düşüncelerimizi açıklayalım...
Gazâli rahmetullâhu aleyh şöyle diyor...
“Kavli ilâhîdeki tesviye (15-29) ve RUHUN ne olduğunu bana sordular...
Cevap verdim ki, tesviye, RUH’u kabul eden mahalde fiilden ibarettir. Bu mahalde Âdem hakkında evlat ve ahfadı tasfiye ve tadil şartıyla meniden ibarettir.
Nefh ise, nutfede ruhun nûrunu iştigaline bâ’s olan şeydir...
İşte bunun gibi nutfede de bu özellik hâsıl olursa, hâlik RUH’ta hiçbir değişme meydana gelmeyerek, O’ndan nutfede RUH ihdas olunur...”
Burada son derece hassas ve kesin bir şekilde dikkat etmemiz gereken konu şudur:
Nutfede esas ve itidal vuku bulmazdan evvel, insan “RUH”unun henüz yaratılmamış olmasıdır.
Gazâli, “RUH” hakkında şöyle devam etmektedir:
“RUH cisim dahi değildir... Suyun kaba girmesi gibi bedene dışarıdan girmiş değildir! Cisim bölünebilir. RUH ise cisim olmadığı gibi bölünebilir bir şey de değildir. Eğer ruh bölünebilseydi, onun bir parçasının bir şeyi bilip diğerinin bilmemesi mümkündü... Tek yerde iki zıddın olması çelişik bir fikirdir.
Cüz kelimesi ruh için uygun değildir. Çünkü, cüz küll’e izafet demek olup, bu hususta ise ne küll ne de cüz vardır. Ruh bölünmez bir yapıdır. Ve yer de tutmaz.”
“Ve kadim değil hadistir anlamına olarak RUH mahlûktur, denilir. İnsan RUHLARI nutfede zuhuruyla hadis olmuştur...”
Gazâli’nin bu ve daha başka, bu konudaki izahlarından sonra ortaya çıkardığı sonuçları ise şöyle sıralamak mümkündür:
a) Ruh aslında gayrı mahlûk, bâkî, kendiliğinden kaîm ve TEK’tir!..
b) Cesetlere taalluk olmadığı zaman RUH tek cevherdir... Yani, O’nda çokluk, ayrılık yoktur!..
Diğer bir deyimle, falanın veya filanın ruhu değil, genel TEK RUH’tur!..
c) Cesetlere taalluku hâlinde birtakım çeşitli vasıflar kazanır ve bu vasıflarla cesetten ayrıldıktan sonra da bâkî kalır.
Bu vasıfların aykırılığı sebebiyle ruhta da bir hususiyet, bir özellik peyda olarak, falan veya filanın ruhu böylece taalluktan önce TEK iken, çoğalmış olur...
“RUH” hakkındaki İmam-ı Gazâli’nin bu görüşlerini daha detaylı olarak Çağrı yayınları arasında çıkmış olan Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi’nin yazmış olduğu “Allâh’ı inkâr etmek mümkün mü?” isimli kitabında bulabilirsiniz!..
“RUH” konusunda önemli açıklamalar yapmış olan bir diğer hakikat ehli, ehlullâh da AbdülKerîm Ciylî hazretleridir.
“İNSAN-I KÂMİL” isimli kitabında, “Ruh adlı melek” bölümünde tasavvuftaki adıyla “Ruh-u Â’zâm” olan bu tek orijin ve asıl “Ruh”tan söz eden AbdülKerîm Ciylî, ayrıca “Ruhülkuds” bölümünde de çok detaylı bilgileri bize sunmaktadır. İsteyenler “Ruh” hakkında büyük çoğunluğu mecazî olan bu bilgileri adı geçen eserlerde tetkik edebilirler...
Şimdi biz gelelim günümüz anlayışı ile “RUH”un ne olduğu hakkındaki bildiklerimizi sıralamaya...
“RUH” ismiyle işaret edilen varlık, orijinal yapısı itibarıyla TEK’tir ve akla gelen her şeyin orijini ve aslıdır...
Bildiğiniz ve düşündüğünüz ve düşünemediğiniz her şey “RUH”tan meydana gelmiştir.
Her şeyin “RUH”tan meydana gelmesinin misalini sanırım şöyle verebiliriz:
“Madde” adını verdiğimiz her şey atomlardan meydana gelmiştir... Ne isimle, hangi özelliğiyle işaret edersek edelim, o şey gerçekte, atomlardan oluşmuştur... Atomların özüne, derinliğine inersek, en alt boyutta karşımıza çıkan şey enerjidir...
Enerji, bu boyuttaki yapısı itibarıyla bölünmez, parçalanmaz, sonsuz-sınırsız güçtür; çünkü varlığını Allâh’ın kudreti oluşturmaktadır!..
Allâh’ın Zât’ına göre sonradan yaratılmış olabileceğinden söz edilen enerjinin geçtiğimiz asırlardaki adı “RUH”tur!..
Ve bu “Ruh”, Allâh’ın “Kudret” sıfatının zuhuru oluşunun yanı sıra; “Akl-ı Evvel” ismiyle işaret edilen “Evrensel Şuur” ya da bir başka tanımlama ile “Kozmik Bilinç”tir!..
Her nesnenin yapısındaki “bilinç”, onun özünü oluşturan aslı ve orijini olan “Ruh”ta mevcut olan “bilinç”ten ileri gelmektedir... Ancak onda ortaya çıkan bilinç, ortaya çıktığı mahalin kabiliyet ve istidadı nispetinde olmaktadır.
“Ruh”, boyut boyut yoğunlaşarak, kabul edilen bir biçimde, değişik varlıklar sûretinde algılayıcılarca değerlendirilmekte; ve böylece de çokluk görüntüsü vermektedir!..
Esasen, AbdülKerîm el Ciylî’nin de bahsettiği gibi, “Ruh” bir “melek”tir.. Öyle bir “melek” ki, varlık âleminde, hangi isimle anılan, hangi varlık olursa olsun, her şey, hep bu “melek”ten oluşmuştur!.. Her şeyin aslı, orijinidir!.. Ve dahi bütün meleklerin ve varlıkların aslı O’dur!..
Buzdan meydana gelmiş sayısız nesneleri düşünün... Buzdan yapılmış insan, hayvan, eşya ve her şey!.. Bunlar her ne kadar ayrı ayrı varlıklar ise de, gerçekte hepsinin aslı, aynı tek şeydir... “SU”dur!.. “GAZ”dır; (H2O)!.. Hepsinin orijini atomlardır gibi...
Bunca zirvaya ne gerek var Necmettin Ozcn Bey? Rabbimiz kitabinda ne dediyse o degil midir? Rabbimizin dediginin disindaki goruslerin tamami zandir,zirvadir....
Hocam ağzınıza saglik, anlamadigim bir sey var. Ruh sadece ademe mi ufleniyor, eger oyleyse diger beşerlerin durumu ne oluyor onlari adem mi egitiyor.
Aykut Carık aynen
@ Hocam bir soru kafama takildi cevap verirsəz cok sevinirim.sorum bu: hocam İnsani idarə edən beyindir bence, mərkəzi sinir sistemləridir, oldukdən sonra beyin ölur , urək (kalp) atışı dayanır deyə insan olur bence. Ruh insanı idarə etmir,idarə etsəydi insan beyni oldukdede insan hərəkət edərdi ruhla.
@ biz beyinlə düşünüyoruz , sinir sistemləri ilə hiss ediyoruz hər şeyi bence ruhla deyil. Beyin oldu insanda gidiyor rəhmətə. Ruhun anlami nədir o zaman?
@@cavidmeherremov5616 Ruh hayata anlam ve amaç katan ilahi bilgidir. Örneğin Kuranın bir adının ruh olması gibi...
@ anladım hocam. İnsanı idarə edən o zaman ruh deyil beyindir oyləmi? Çünki bir insan koma halində olanda beyin ölür deyə insan hərəkət etmir. Ruh olsa beyin ölməsinə ramən hərəkət edərdik. Ruh bədəndən cikmamissa.oyləmi guzel abim
S.a hocam. İnsan cennette ebedi olazak değil mi? İnsanı ebedi eden şey nedir? Can mı? Siz ruhu sonsuz değil dediniz ya, ondan dolayı soruyorum
Adem için Ruh şöyle bence tabi ki benim iç.in de uygun olandır...*AKIL İrade Vicdan.* insanı insan yapan üçlü cevher..ve secde / 9...
Hoca agziniza saglik
Hocam ben ruhu şöyle biliyordum örnegin rüyamizda beden uyuyor ruhsa her yeri dolanıyor canlı varlık yani ama beden uyanınca nasıl oluyor onu bilmiyorum bu düşüncem yanlişmı hocam hani ALLAHU TEALA bütün ruhları önceden yaratmışya dogdukcami veriliyor
selamın aleyküm hoca efendi şimdi sana bir soru sormak istiyorum cevaplarsan sevinirim üç gün önce büyük annem vefat etti öteki aleme göçtü gitti yalnız iki sene boyunca alzaymır hastasıydı bizleri tanımıyordu ve çok küfrediyordu . öldükten sonra akli dengesi eski haline döner ve bizleri tanır ve eski sağlına kavuşmuş oldumu ? yoksa ölmüş olduğu haliylemi gitti öteki aleme bizi tanımıyacak mı ? şimdiden teşekkürler kalın sağlıcakla
Kurana nur dedi işık🤔Tövratda da der Tanrı işıgın iyi oldugunu gördü işıgı karanlıkdan ayırdı.Uyum var
Öz elmindən üflədi.İnsan öldükdə bu elim Allaha dönər.Bes sabah akşam Firavunu ateşe sokan şey nəyin nesi?Bu Allah geleceyi gördüyü için deyir o zaman
Soruyu soranlara az bilgi verildi
Dünyanın heryerine Peygamber geldi ise, bir yerlerde müteşabih olmayan, direk anlatım olmalı, bunu araştırdınız mı hiç? Çok değerli bir kaynak olabilir o :) Bulmaz lazım.
Yanlış bilmiyorsam Kimya hatun Şems in degil Rumi nin karısı
Dislike nasıl atarlar ona sașıyorum
selamünaleyküm, ben şöyle anladım. Allah beşere insan olsun diye vahyi gönderdi. Sonra beşer ikiye ayrıldı. Vahye yüzünü dönen, vahiyden yüz çeviren. Vahiyden yüz çeviren ruhunu kaybetti.
Yani vahiy külli iradeyle var olur cüzi iradeyle yok olur. öyle mi?
Hocam..hz ademe ruh üflendi ve hz adem halife oldu ve diğer beşerleri eğitti diyorsunuz..inanlar yaşadı inanmayanlar yok oldu dediniz...ama kuranda hz adem ve eşine cennete gir denilip imtihan ediliyor..şeytan onları aldatıp cennetten çıkarıyor..daha sonra Allah hz ademin tövbesini kabul ediyor ve burda yaşacak burda ölecek ve burda dirileceksin diyor..bu olaylar kuranda yazıyor..ama kuranda hz ademin beşerleri eğittiğni yada ona iman edenlerin olup olmadığını yazmıyor..açıklayabilirmisiniz bu olayı yani beşerlere ne oldu..yada o beşerlerin eğitimi hz ademin cennetten çıkarılmasından sonramı başlıyor..
Kur'anda yazmıyor demeyiniz. Ben göremedim demeniz daha uygun. Tüm resuller kavminin hem imamı hem öğretmenidir. Hz. Ademde ailesinin ve çevresindekilerin öğretmeni idi. Allah cennette değil yeryüzünde bir halife kılacağım der. Ademin cenneti dünyadaki has bahçe idi konu ile alakalı şu dersi izleyiniz.
ua-cam.com/video/ZMXHvhnZCzI/v-deo.html
Ruh olumsuz olmasi lazım yoksa zira cehennemde acilardan olmemesi lazim
Şimdi bizim içimizde ruh var mı? Yok mu? Yani ölüm olunca,ne oluyor... hani ruhunu teslim etti.veya ölüm melegi,
Kuranın hiç bir ayetimde ölüm ile ruhu alma veya teslim etme diye bir ifade yer almaz. Can dediğimiz nefsin kendisi Yaradanına vefa göstererek vefat edet. Ruh ilahi bilgidir. Can ve beden olmayınca bilgi kendini gösteremez. Telfon örneğinden yola çıkarak Beden kasa can enerji/batarya ruh ise yazılımdır.
Hüseyin Kemal Gürger mantıklı saolun...ozman kabir azabı safsata olmalı bu NERDEN türedi.
@
Slm aleykum. Hüseyin Kemal bey kolay gelsin. Özellikle Peygamber kıssaları hakkındaki yorumlarınız; bakış açısının, sorgulamanın nasıl olacağı konusunda gayet mantıklı ve dayanaklı yeni izahlar getiriyor. En güzel kefşettiğiniz özellik; Kur'an'dan bir kelimeyi başka ayetlerde geçen aynı kelime ile nasıl anlaşılabiliri Kur'an'a dayanarak bulmak. (Örneğin Hz. Adem'in işlediği zelle sonucu cennet yaprakları ile örtünmesini; başka bir ayette cennet yapraklarının kökü yerde dalları semada bir ağaca benzetilmesinin geçtiğinin açıklanması gibi...)
Bu yorumu yapana kadar sadece kıssalar üzerine işlediğiniz konuları dinledim. Sorgulama dediğiniz için bende Ruh ile olan kısmı sorgulama ihtiyacı hissettim. Kıssalar konusunda Ruh meselesini anlatmanızı tam bir yere oturtamadım ve mutmain olamadım. Mesela Hz. Adem'den önce beşer vardı diyorsunuz, bende olabilir diyorum. Ruh Hz. Adem'e üflendiyse o yaratılan beşerler Hz Adem'den sonra nereye gittiler. Günümüzde veya insanlık tarihi boyunca yaşamış ve iman etmemiş insan veya beşer mevcut. Yani şu an yaşayan zalim ruhlu (bakın ağzımıza yerleşmiş) kişilerde ruh yok mu veya bu kişiler iman ederlerse ruh mu üflenmiş olacak? Bir de sadece Hz. Adem ve Hz. İsa'ya ruh üfleme var dediniz. O zaman beşer olarak doğan ve sonradan iman edenlerde ruh üflemesi nasıl olacak?
Nacizane fikrimi beyan edersem! (başka bi yerde söylediğinize dayandırarak...)
Kur'an-ı Kerim de ruha dört beş değişik manalar verilmiş. (Cebraile ruh denmesi gibi). Bence ruh üflemekten maksat kişiye nur'u iman verilmesi, kulun Allah tarafından hidayete erdirilmesi ve kulluk-halifelik vazifesine layık görülmesi ve de nur'u imanla Muhammedi'leşmesi (asm) olarak görüyorum. Peygamber efendimiz (sav) gelmiş-geçmiş-gelecek tüm insü-cinnin ve alemlerin efendisi ve yaratılış gayesidir. Nur'u imandan maksat Peygamber efendimizin (sav) nurunun o kişiye sirayet etmesi olabilir. (Kullanılan bir ifadede ''kişinin imanının nuru yüzüne vurmuş'' denmesi gibi). Ayrıca belki suda canlı olarak ilk yaratılan nutfe de canlılık gayesi Peygamber efendimizin (sav) nurundan yaratılmış olabilir.
Son olarak benim düşünceme göre bilindiği manada sırlı ruh mevcut ve sırrını korumaya devam ediyor. Ruh üflemeden kasıt iman nuru olarak görüyorum. Bu konuda görüşünüzü bekliyor, hayırlı hizmetler diliyorum. Sadullah Mermer
@@sado16 iman kavramı ile alakalı bir eser kaleme aldım baharda çıkar sanırım. Konu uzun burası uygun olmaz
@
Ben iman meselesine değinmedim. Ruhun nuru iman olabileceğine değindim. Bu meseleye cevap bekliyorum
Kuran da, Adem in peygamber olduğu hangi ayette geçer, ben bulamadım
Ali İmran 33
Çok eksikler var kardeşim
Ayetler arasındaki bağlantıları kuramamışsın...
Güncel olan derslere bakınız.
Tespitler hatalı ve teşhisler eksik kardeşim...❤️
Haddim olmayarak 30 yıllık bir Kuran talebesi olarak iznin olursa şunları yazmak isterim ;
-- Yaratıcımız Kendi Ruhundan tüm isim ve sıfatlarına camii Ruh yaratmış
Bakara suresi 30. Ayette
-- Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi.
Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.
31. Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.
***
Bilişsel bilim
Nöro bilim ve
Autopoiesis ilkesi diyor ki ;
-- Bilgi işleyen her sistem er-geç zeka üretiyor...
Bilgisayar tabanlı yapay zeka uygulamalarını zeka kazanması gibi organik bir yapay zeka olan et beynimiz ve bedenimiz kendi zekasını üretiyor...
Bu zeka da zihni inşa ediyor.
Bu zihin de Egosal Benliği oluşturuyor.
Doğası böyle olan beşerin fizyolojik bedeni deneyimler ile öğreniyor , hafızasında saklıyor , bir sonraki yeni deneyimler için bu hafıza kayıtlarını kullanarak kararlar alıyor ve hayatına yön veriyor.
Ama ayette
Adem atamız yaratılır yaratılmaz imtihan edilip meleklerin dahi bilemediği Esmaların tezahürünü ve çalışma sistemini anlatması
Deneyimlerle öğrenen bir beşer olmadığını
İlahi bilice sahip Ruhani formda bir varlık olduğunu gösteriyor.
Nasıl ki Ruhumuz beden elbisesini çıkardığında şuur ve bilince sahip olup yerde yatan et bedeni gözlemliyor ise
Ruhun kendine özel müstakil bir bilinci var.
Ve Ruh'a inanmayan materyalist bilim insanları Bilinci maddenin yarattığını iddia ediyorlar ama hala bilimsel bir kanıt bulamadılar.
Bulamayacaklar da..!
Çünkü Bilinci madde yaratamaz ve yaratmadı.
Yaratıcımız kendi ruhundan üfleyerek yarattı Adem olan insanın Ruhunu..!
Ve Mümin şunu da düşünmesi gerekiyor ;
-- Organik bir yapay zeka olan et beyin kendi zekasını üretiyor ise
-- Yaratılışının doğasında ilahi bir bilinci olan Ruh bu et bedenin içinde imtihan ediliyorsa
Beşerin bu fizyolojik et bedeni içinde iki ayrı zeka sahibi varlığın olduğunu
Vahşi doğası gereği Egosal zihin yani Nefs için yönetimi elden kaybetmemek ölümle eş değer ise
Böyle bir ortamda imtihan edilen Ruh , imtihanı nasıl kazanacak..!
Hepimiz Egosal zihnin hayali varlığı sebebiyle
Zihnimiz ile özdeşleşmiş bir halde olduğumuzun farkında bile değiliz..!
Ruhun müstakil varlığını kabul etmeyen
Et bedenin çalışma sistemini bilmeyen bir insan
Kuran'ı Kerim'i nasıl doğru anlayacak..?
İlk vahiy olan İKRA nın
Gerçek mesajını nasıl kavrayacak...?
Slm. Yakın gelecekte melek, cibril ve ádem konusunda fikirlerinizin değişeceğini düşünüyorum.
Niyazım şu ; Zor bir işi üstlenmişsiniz ,üstelik başta ben herkesin buna çok ihtiyacı var , ben artık oldum demezsiniz ,bilgiye doymadan fakat eleştirilere kulak tıkamadan yolunuza devam edesiniz.
Hocam 20. Dk da anlamadım ateistlerin ekmeğine yağ çalıyorsun maymundan geldik gibi anlattın
maymun demiyor orda,mağara adamları gibi insan suretinde olan beserden bahsediyor.yani fesat çıkaran,yıkıp döken.