Sırf "ÇİLE " yi anlatan bir kitap olsa ilk alıcısı ben olmak isterim. Her kelime ayrı bir mana , her kelimeyi anlatmak anlamak büyük bir birikim ister. Her dinleyişimde yeni bir şey farkediyorum. Silkelenip kendine geliyor her kelimede insan.. Daha önce de çok okudum fakat sizin yorumunuz, kelimelerdeki vurgu bunu farkettiren. Çoookkk teşekkürler sevgili BEDİRHAN GÖKÇE. İyi ki varsınız . Ömrünüz , nefesiniz daim olsun 🤲
Güzel insan iyi ki varsın.Allah Senin gibi şair ve sanatkarların bir başka deyişle insanlık rehberlerinin sayısını artırsın ve bize de istifade etmeyi nasip etsin.amin..
Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı! Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı. Ateşten zehrini tattım bu okun. Bir anda kül etti can elmasımı. Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un, Kustum, öz ağzımdan kafatasımı. Bir bardak su gibi çalkandı dünya; Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. Al sana hakikat, al sana rüya! İşte akıllılık, işte sarhoşluk! Ensemin örsünde bir demir balyoz, Kapandım yatağa son çare diye. Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, Yepyeni bir dünya etti hediye. Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim. Nesin sen, hakikat olsan da çekil! Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam! Otursun yerine bende her şekil; Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam! . . . . Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe. Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe. Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu öğrensem asıl? Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap, Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Selâm, selâm sana haşmetli azap; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük. Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol! Ey yedinci kat gök, esrarını aç! Annemin duası, düş de perde ol! Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç! Uyku, kaatillerin bile çeşmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak. Teselli pınarı, sabır memesi; Size şerbet, bana kum dolu çanak. Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet, Sırrını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş, şehvet; Karınca sarayı, kupkuru kelle... Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş, Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş, Fikir çilesinden büyük işkence. . . . . Evet, her şey bende bir gizli düğüm; Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesafelerden! Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz; Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık. Her gece rüyamı yazan sihirbaz, Tutuyor önümde bir mavi ışık. Büyücü, büyücü ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman, nedir inimde? Camdan keskin, kıldan ince kılıcın, Bir zehirli kıymık gibi, beynimde. Lûgat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvaplarım, tutun elimden; Aynalar, söyleyin bana, ben kimim? Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa, Arzı boynuzunda taşıyan öküz? Belâ mimarının seçtiği arsa; Hayattan muhacir, eşyadan öksüz? Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı! Ne yalanlarda var, ne hakikatta, Gözümü yumdukça gördüğüm nakış. Boşuna gezmişim, yok tabiatta, İçimdeki kadar iniş ve çıkış. . . . . Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin. Açıl susam açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mâverâ dede. Yandı sırça saray, ilâhî yapı, Binbir âvizeyle uçsuz maddede. Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. İçiçe mimarî, içiçe benlik; Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur! Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Nizam köpürüyor, ta çenemde su. Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu. Kaçır beni âhenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta. Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim. Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak...
Öyle güzel anlatmışsınız ki Allah razı ve memnun olsun Sizden.Hani fayda vermeyen ilimden,insandan, her şeyden uzak durun.O kadar çok boş paylaşımlar yapıyorlar ki gereksiz insanlar ve günümüz gençlikte milyonlarca tıklıyor..Yazık yazık gerçekten.Lakin Sizi ne zaman dinlesem hep bir bilgi,ilim,fayda var Emeğinize,o Kocaman Yüreğinize sağlık..Sevgiler Adana dan @BedirhanGökçe💌💐💐💐
Yıllarca çeşitli şiir dinletilerinde Üstadın hayat hikayesini anlattım. Necip Fazıl'ı anma programları sundum. Anlattıkça etkilendim, etkilendikçe yazdım. Herkes SAKARYA TÜRKÜSÜ'nü ön plana çıkarır ama bana göre en önemli şiiridir ÇİLE... Üstadın kendisini anlattığı, iç dünyasının muhasebesini yaptığı bir şiirdir. Ve bu şiirden etkilenerek yazmıştım KÖRDÜĞÜM isimli şiirimi. Bedirhan Gökçe'nin sunduğu bir programda 2010 yılında şiir yazma dalında birincilik ödülü almış biri olarak, Necip Fazıl KISAKÜREK etkisi ile yazdığım KÖRDÜĞÜM isimli şiirimi paylaşmak istiyorum burada. Ve ses olursa Bedirhan Bey'e müteşekkir olurum. KÖRDÜĞÜM Yaşamın aynasında ne kalmışsa gördüğüm Sanki hepsi bir hayal, sanki hiç yaşanmamış Düşünceler bilmece, duygularsa kördüğüm Dün geride kalanlar bugünü hiç anmamış Bir an ki hüküm süren, meydan okur zamana Peşimdeki gölgeler varlığıma izdüşüm Islak bir martı gibi sığınmışım limana Bir yangın ortasında, ısrarla üşümüşüm Zifir karanlık gece esir almış beyazı Boyandıkça soluyor, çırpındıkça batıyor İşte hüzün tuvali, işte isyankâr yazı Fırça palete mahkûm, kalem efkâr satıyor. Yokluğun dünyasında varlık zerrede kalmış Eğriye boyun eğmiş, gizli kalan doğrular Hepsi başka biçimde ümitsizliğe salmış Zihinlere set çeken, cevapsız tüm sorular. Tenha bir gece vakti gökyüzüne uzanıp Sessiz bir çığlık gibi yıldızlarla konuştum Arza sirayet eden yalanlardan usanıp Yalın düşler içinde, hakikatle buluştum. Âlem benim, yol benim, heybeme ömür sığar Bu çile dergâhında yandım ama pişmedim Artık eserse essin, ruhu savuran rüzgâr Ben dalımdan kopsam da, henüz yere düşmedim. Sabır ve sükûnetle, menzil olsa da ırak Düzlüğe çıkar yolum, ne yokuş, ne de eğim Sahtekâr bir dünyanın perdesini yırtarak Aç kapıyı ey hayat, ben geldim diyeceğim. EMİN ZEYBEK 25 Aralık 2008
Sevgili Bedirhan abi sizi ilgiyle dinliyorum ama tabi 3.sayfa programinin yerini tutmuyor hiçbir şey. Yatağa geçer geçmez kulaklığı takar dinlerdim ve öyle uyurdum. Ama ne yazıkki şimdi Almanyadayim ve sizde artık program yapmıyorsunuz. Ne çok şey değişti... saygıyla...
bedirhan abim öncelikle ellerinden öperim. benim ufak bir maruzatım olacaktı videoyu çekerken sabit dursa çok iyi olur sürekli hareket etmesi güzel olmuyor. inşallah kırmamışımdır sizleri saygılarımla
Biricik meselem sonsuza varmak...Cok guzeldi teşekkürler
Sırf "ÇİLE " yi anlatan bir kitap olsa ilk alıcısı ben olmak isterim. Her kelime ayrı bir mana , her kelimeyi anlatmak anlamak büyük bir birikim ister. Her dinleyişimde yeni bir şey farkediyorum. Silkelenip kendine geliyor her kelimede insan..
Daha önce de çok okudum fakat sizin yorumunuz, kelimelerdeki vurgu bunu farkettiren. Çoookkk teşekkürler sevgili BEDİRHAN GÖKÇE. İyi ki varsınız . Ömrünüz , nefesiniz daim olsun 🤲
Yıllar önce radyo yayınında canlı dinlemiştim bunu, yine böyle etkileyiciydi.
Butun bir insanlık yalana teslim..
Iyiki varsınız..💜💜
Üstadım dilinize yüreğinize sağlık...Soluksuz dinledim...
Kardeşim diline sağlık ,ufkumuzu açtınız.
Güzel insan iyi ki varsın.Allah Senin gibi şair ve sanatkarların bir başka deyişle insanlık rehberlerinin sayısını artırsın ve bize de istifade etmeyi nasip etsin.amin..
Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye.
Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
.
.
.
.
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.
Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?
Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.
Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...
Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.
.
.
.
.
Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.
Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehirli kıymık gibi, beynimde.
Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir, eşyadan öksüz?
Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
.
.
.
.
Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.
Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede.
Yandı sırça saray, ilâhî yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede.
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimarî, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!
Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.
Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.
Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...
Bu ne güzel bir okuyuş efsane.. şiiri sevdiren adam
Müthiş 👏👏👏🌺🌺🌺
Allah razı olsun
Çok güzel olmuş emeğinize sağlık
Bu, ne veciz bir ifadedir:
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim...
sorgusuz sualsiz bodoslama dalıyoruz ve beğeniyoruz bedirhan abimiz ne yaparsa iyi yapar 👍
Karanlığa bir ışık yakmanız ne güzel 👍
Bedirhan Gökçe ve Mehmet yıldırım şiir dinletisi nede efsane olurya umarım ileride düşünürsünüz bunu çünkü gerçekten muhteşem olucagina eminim...
Esmer sesli güzel yüzlü can abimmm yüreğin sesin var olsun. ...
Necip fazil ,abdurrahim karakoc vs vs topragimin insani olmak bana her zaman gurur vermistir Allah razi olsun ufkumuzu acan insanlardan.
Sen hep var ol güzel abim saygıyla
"Boşuna gezmişim yok tabiatta
İçimdeki kadar iniş ve çıkış..."
👏👏👏
İ
Ilk duydugunda hayran oldum bu söze
Öyle güzel anlatmışsınız ki Allah razı ve memnun olsun Sizden.Hani fayda vermeyen ilimden,insandan, her şeyden uzak durun.O kadar çok boş paylaşımlar yapıyorlar ki gereksiz insanlar ve günümüz gençlikte milyonlarca tıklıyor..Yazık yazık gerçekten.Lakin Sizi ne zaman dinlesem hep bir bilgi,ilim,fayda var Emeğinize,o Kocaman Yüreğinize sağlık..Sevgiler Adana dan @BedirhanGökçe💌💐💐💐
Yıllarca çeşitli şiir dinletilerinde Üstadın hayat hikayesini anlattım. Necip Fazıl'ı anma programları sundum. Anlattıkça etkilendim, etkilendikçe yazdım. Herkes SAKARYA TÜRKÜSÜ'nü ön plana çıkarır ama bana göre en önemli şiiridir ÇİLE... Üstadın kendisini anlattığı, iç dünyasının muhasebesini yaptığı bir şiirdir.
Ve bu şiirden etkilenerek yazmıştım KÖRDÜĞÜM isimli şiirimi.
Bedirhan Gökçe'nin sunduğu bir programda 2010 yılında şiir yazma dalında birincilik ödülü almış biri olarak, Necip Fazıl KISAKÜREK etkisi ile yazdığım KÖRDÜĞÜM isimli şiirimi paylaşmak istiyorum burada. Ve ses olursa Bedirhan Bey'e müteşekkir olurum.
KÖRDÜĞÜM
Yaşamın aynasında ne kalmışsa gördüğüm
Sanki hepsi bir hayal, sanki hiç yaşanmamış
Düşünceler bilmece, duygularsa kördüğüm
Dün geride kalanlar bugünü hiç anmamış
Bir an ki hüküm süren, meydan okur zamana
Peşimdeki gölgeler varlığıma izdüşüm
Islak bir martı gibi sığınmışım limana
Bir yangın ortasında, ısrarla üşümüşüm
Zifir karanlık gece esir almış beyazı
Boyandıkça soluyor, çırpındıkça batıyor
İşte hüzün tuvali, işte isyankâr yazı
Fırça palete mahkûm, kalem efkâr satıyor.
Yokluğun dünyasında varlık zerrede kalmış
Eğriye boyun eğmiş, gizli kalan doğrular
Hepsi başka biçimde ümitsizliğe salmış
Zihinlere set çeken, cevapsız tüm sorular.
Tenha bir gece vakti gökyüzüne uzanıp
Sessiz bir çığlık gibi yıldızlarla konuştum
Arza sirayet eden yalanlardan usanıp
Yalın düşler içinde, hakikatle buluştum.
Âlem benim, yol benim, heybeme ömür sığar
Bu çile dergâhında yandım ama pişmedim
Artık eserse essin, ruhu savuran rüzgâr
Ben dalımdan kopsam da, henüz yere düşmedim.
Sabır ve sükûnetle, menzil olsa da ırak
Düzlüğe çıkar yolum, ne yokuş, ne de eğim
Sahtekâr bir dünyanın perdesini yırtarak
Aç kapıyı ey hayat, ben geldim diyeceğim.
EMİN ZEYBEK
25 Aralık 2008
Muhteşem. Allah razı olsun
Kaç kere dinlemişimdir acaba? Bu videoların sayısı artması dileğiyle
"Söyleyin aynalar ben kimim"
Sevgili Bedirhan abi sizi ilgiyle dinliyorum ama tabi 3.sayfa programinin yerini tutmuyor hiçbir şey. Yatağa geçer geçmez kulaklığı takar dinlerdim ve öyle uyurdum. Ama ne yazıkki şimdi Almanyadayim ve sizde artık program yapmıyorsunuz. Ne çok şey değişti... saygıyla...
Ateşte, cımbızda yokmuş, fikir çilesinden būyūk işkence..
Mekanı cennet olsun InşAllah Ūstadın..
şimdi babam şiirini dinledim abi. Tam 6 yıl oldu şuan o kadar kötü oldum ki anlatamam....
Harika şiire Harika yorum 🌹👍🏻👌🏻
bedirhan abim öncelikle ellerinden öperim. benim ufak bir maruzatım olacaktı videoyu çekerken sabit dursa çok iyi olur sürekli hareket etmesi güzel olmuyor. inşallah kırmamışımdır sizleri saygılarımla
Maşallah sūper👍 allah razi olsun yazandan da .dile getirenden de
Ağzına sağlık kardeşim
Diline sağlık abi
Yüreğine sağlık abim cansın @bedirhangökçe
Canımsın abimmm canimmm
İlaç gibi geldi...
Emeğine sağlık
selam abi,sanki karşılıklı sohbet ediyor gibiyiz.. sevgilerle...
👏👏👏👏👍
Allah rahmet eylesin ölüm seney-i devriyesi....
👏👏👏
Abi saygılar her zaman yanındayız... Yakın zamanda program konser varmı bilgi verirsen seviniriz.
yok yok sendeki ses normal değil abi.
Abi canlı yayın yapsan da güzel olmazmi
👍
Bedirhan abi fon müziği çok kısık ya. Biraz yüksekte tutun fonları
I
👏👏
👏👏