14-15 yaşındayken keşfetmiştim Attila İlhanı. Bir tv programında şiiri okunmuştu ve duyar duymaz çok sevdim. Ertesi gün gidip kitaplarını aldım okumaya başladım. Bana şiiri sevdirmişti, şiir okumak alışkanlık olmuştu artık. Her gün sahafın yolunu tutup herhangi bir şiir kitabı alıp evin yolunu tutardım. Hayatımda verdiğim kararlara, aklıma ve vicdanıma şiirler eşlik etti hep. Bu şiirin yeri her zaman ayrıdır. Çoluk çocuğa karıştım, ne şiirler kaldı ezberimde ne de kitaplığım var artık. O günler çok çabuk geçti. Gece uyurken eşimi rahatsız etmemek için kısık sesle dinlediğim kaptan kaldı geriye ve marsilyada bir akşam soğuktan tir tir titreme hayali.
2 роки тому+24
Kaptan şiirleri harika gerçekten, üstad neler yaşamış yahu! 20 yıldır okuyor ve dinliyorum ve hâlâ müthiş bir keyif veriyor bana. "Yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterdim."
4 yıldır neredeyse her gece uykuya bununla dalıyorum. Her seferinde aynı his. Sırf şiirde geçiyor diye Paris'in adı geçen yerlerine gittim, adı geçiyor diye Genova limanında bu şiiri dinledim. Şiiri ararken kendimi de arıyorum. Umarım bulurum.
Yorumunuzu okuyunca imrendim açıkçası ne güzel şiiri kelimelerine kadar yaşamışsınız. İnsanın kendini arayıp bulması uzun bir yolculuk bulacağınıza inanıyorum..🎈bu arayışta en iyi dosttur insana şiirler belki yoruma denk gelip tekrar dinlersiniz.
İÇESİM GELİR... 100 SAAT DINLEDİYSEM 100 UNDE DE ICTIM SONU YOK BU ŞİİRİN DE ŞİŞENİN DE .. NE GÜZELSİN BAYLAN. AH YAŞAYABİLSEYDİM O KUŞAGI BİRAZ GEÇ KALDIM SANIRIM :) NE GURURLUDUR O GUNLER KİMBİLİR.
Keşke tanıyabilseydim seni, keşke biraz sohbet edebilseydik. Biliyorum ki kafalarımız bir, ukalalık etmek istemem bu cümlemde lakin aynı frekansı yakalardık be attila abi
Yok kimsecikler yazamadi AZ bir benzerini bile saygiyla ALLAH cc dan rahmet diliyor hürmetle elinden öpüyorum büyük insan büyük MÎLLÎYETCI çok degerli insan ❤❤❤❤❤ ATTILA ILHAN babamiz ❤
Artık yaşamaktan yoruldum bunu söylediğim herkes artık hayatımda kalacağını söylediler ama onlar da gitti ve ben hala yaşamaktan yorulmayı bırakmadım, bırakamıyorum. Sevmek istiyorum beceremiyorum belki de sevilmediğin içindir bu kalpteki soğukluk. Ey tanrının çocukları neden barışa giden yolda birbirlerinizi vuruyorsunuz?
Duvarlara yazdığım ismin sahibi, uyan dedim vakit geldi. Haydi toparlan gitmenin zamanı geldi. Hayasız düşlerimin artık sonu geldi. Haydi toparlan çabuk, uykusuz gözlerimi yummanın zamanı geldi. Serseri bir karanlık kesti yolumu. elinde bir bıçak, ucunda ben. Çatıldı kaşlar direndi korkusuzca, bütün korkularımı yakmanın zamanı geldi. Küstah bir çift göz üstümde, sabır doldu taştı durmaz attık kinim, elimin tersiyle vurup devirdim... artık özgürlüğe varmanın zamanı geldi. Şimdi yüreğimde ağır bir ceset ,Fatiha’sı okundu sarıldı kefen, göz yaşıyla yıkandı yakıldı ağıt... artık defnedilmenin zamanı geldi... ( Ramazan TEKDEMİR)
Ben Bahar.Alperen belki bu videoyu açarsın öyle aklına gelir ,benim yorumumu görürsün umarım görürsün çünkü gör diye yazıyorum.Görmesen bile kalsın burda. Alp ben senin sayende tanıdım Atilla İlhan'ı ,ve seni düşünerek dinliyorum. Dağlar var aramızda biliyorsun, ama ben yanımda olanlara rağmen yine de seni sevdim . Alp, oysa ki dokunmadan görmeden sevmek ne güzelmiş, bir gün yanına gelicem buraya yazıyorum bak çok mutlu olucaz biliyorum ben bunu. İnanıyorum. Bana bir şey demiştin hatırlıyor musun, beni unutsan bile hatırla .Seni unutmak ne mümkün Alp. Sen ki dağları aşıcak kadar sevilen, sen ki denizleri kurutucak kadar değen sevgilim....
Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış.... Madem ki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin onu inkar ediyorum... Kalbimi inkar ediyorum... ( seni yaşatan tek şey bu biliyorum bana armonyak içtiren)
Paris’e hiç gitmedim belki gitmek nasip olur ✅ ‼️ Kimler bizi harcadı acaba gidemedik şu Paris’e ‼️✅ Halbuki ben İstanbul’a ve İzmir’e ve bir çok görmediğimiz şehirlere uzun zamandır gidemediğimiz memleketimizin güzelliklerini görmek için hasretini silmek için gitmek istiyor Hayelde olsa avunuyordum ‼️✅
eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum geceyarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor ayazın avucunda unutmuştun ellerini karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın hâttâ ricardo bile hani vatansız ricardo burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı oysa au vieux châtelet’de akşam sabah beraberdik üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim montmartre metrosu civarında seni gözden kaybettim o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cıgara gibi sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren o saklasın varsın seni sevdiğini biliyorum ben yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü bir gazete aldım ama evde okuyacağım kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam seni öldürmek için çareler tasarlasam sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü ve ben unutulsam yazdığım şiirler senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım eski padişahlar gibi unutulsa birer birer ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam ellerim oldum olasıya seni unutsalar yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor rue lafayette’de dünden bugüne geçiyorum eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum
Bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış Luxembourg garı′nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin Yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız En dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris′in Pablo'ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor Pablo!. ah pablo!. onunla bir tanışsanız önüne gelene salamanca′da bir şeyler anlatıyor Babasını orada bir duvar dibinde bırakmış Halbuki konuştuğu zaman fransız sanırsınız Saint - michel'de bir talebe kahvesindeyim yalnız Gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar Bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var Ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam Dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam Avenue wagram′da bir akşam yeter bana ağustos'ta Yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar Bir mısra yeter geceleyin bir teren gibi pırıl pırıl Sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor Birini bitirmeden aklın öteki yolculukta Dün gece châtelet′de metro'nun yanıbaşında durdum Yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu Yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu Yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım şimdi bir nefeste cafe de I'ecluse′ü hatırladım Seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini Kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor Seine gemicileri her akşam burada toplanırlar Onlar için bir takım maceralar düşünürüm Seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor Dupont′daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar Utrillo'nun bir sokağından seni çektim çıkardım Elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde Sana mardi gras için bir Japon maskesi aldım Sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor Sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum
Yalın kılıç bir kasım sabahını paris′te yaşadım Sokaklarda sonbahar şiirleri salkım salkım Faubourg saint - denis'de işte yine pazar kurulmuş Beş franga çorba çorba içtiğimiz julien′in kapısı önünde Kırmızı ve siyah ve sarı saçlı bir kadın durmuş Muzaffer patatesler satıyor üç renkli neşesi içinde Camların arkasında ekmekçi kızlar mavi beyaz Raflarda uzun uzun herifler gibi tâze ekmekler üstünde bir yağmur yağdırmak hevesi uyanır içinde Ben bu mısraları yazarım tout-va-bien kahvesinde Concorde'da bütün fiskiyeler birden ayaklanacak Eğri bir demir gibi ensende hissedeceksin ebem kuşağını Paris′in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım Kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarına taktım On beş dakika sonra bordeaux'ya bir tren kalkacak Garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın Ellerim yağmura açılmış sakallarım ıslak Ben ki cehennemde bir Allah gibi yalnızım St. vincent de paul kilisesi benim otelin arkasına düşer Saat kulesi her gece uyur uykumdan uyandırıyor Her seferinde seni tekrar bordeaux'ya yolcu ediyorum Saadetin ıstırap çekmek olduğunu ben keşfettim çarmıhta bir isa gibi ben ıstırap çektim Bir sulfat acılığı sinerse parmaklarına şiirlerimden Gözyaşları sinerse eğer küstahça kafiyeli Anla ki ölümle hayat arasında zaman gibi mesudum Kendimi öldürecek haldeyim seni öldürecek saadetimden Dona-maria! bir kahvede isyan halinde bulduğum çekik gözleriyle ermenice küfürler yazıp çizen çocuk Sen! bordeaux′ya yorgun bir flâmingo gibi yolladığım Geceleri benim için dua etmelisiniz Renault′daki grevciler toptan sokağa atıldılar Paris'in duvarlarını boydan boya afişler kapladı Seni hatırladıkça bir kadeh armagnac içerim Armagnac demek yirmi beş damla gözyaşı demekmiş Demek her akşam yirmi beş damla gözyaşı içerim Senin dağlardan ve sarhoşlardan korktuğunu bilirim Ben sarhoş olduğum zaman korkmuyorsun hiç korkmuyorsun Gözlüklerim kırılmasın diye sakladığını bilirim Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış Ondan kurtulmak için sürgünlere gitmeye razıyım Nehir gemilerinde muçoluk etmeye ölmeye Seni terk etmeye razıyım parasız pulsuz çekip gitmeye Kur′andaki bütün belâlara tevrattaki bütün belâlara Ibranice öğrenmeye razıyım hapis yatmaya Kalbim yüzünden mademki ellerimi parçaladım Kalemimi kırdım, hayatımı çiğnedim ağladım Mademki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin Onu inkâr ediyorum kalbimi inkâr ediyorum Geceleri benim için dua etmelisiniz üçüncü paralelde eski bir dünya gibi batacağım Malgaş halkı birkaç yüzyıl hikâyemi anlatacak
Cenova'ya indiğim sabah seni katiyen göremezdim Aklım başımda değildi küfür gibi huzursuzdum Herkes beni unutmuştu ben kimseyi unutmamıştım Zehra'yı unutmamıştım Allahsız gözlerini unutmamıştım Sol böğrüme sanki çıplak bir hançer saplamışlardı Şimdi benim gözlerim Paris'te Marivaux sinemasında Bir çift kara maça gibi yorgun ve uykusuz Ellerim derseniz Marsilya'da garsonla hesaplaşıyor Martini-cin seksen frank on frank da servis Kalbim derseniz onun nerede olduğunu bilmiyorum Ağlıyorum onun nerede olduğunu bilmiyorum Hiç kimse kalbimin nerede olduğunu bilmiyor Nihayet seni terk edip gitti diyebilirsiniz Benim acılarım ilahlar gibi şiirlerimi doğuruyorlar Onları karanlıkta bembeyaz izleriyle görüyorum Karanlıkta seni görüyorum dudaklarına ellerimi sürüyorum Seni kollarımın arasında tutuyorum ağzından öpüyorum İkimiz birden bire Austerlitz Garı'na gidiyoruz Austerlitz Garı önüne bakıyor bizden utanıyor Bir trene binmek rastgele defolup gitmek istiyorum Trenin barında alnımı yağmurlu camlara dayamak Küstah bir duble birayla karşılıklı oturup ağlamak Kalemimde mürekkep kalmıyor insanlar beni görmüyorlar İnsanlar kendilerini kaybetmişler onlara acıyorum Ümitsiz bir akrep gibi ben aynı zamanda mağrurum Samaritain'in ışıkları ocağıma düşmüş yalvarıyor Bir roman için fevkalade oldukları düşünülebilir Sen bir paket Gauloise aldın bir paket mavi Gauloise Bense on frangımı amerikan bilardosuna kaptırdım Seine kıyısında mırç büyük bir hayal kuruyordu Seine kıyısında üçümüz sarhoş bir hayal kuruyorduk Mavi bir ışık vardı ben işte onu kaybettim Ben gölgemi kaybettim Max Jacob'un şiirlerini Sen avucunda bir lokma rüzgar tutuyordun Bu rüzgar için şairliğimi hınzırlığımı kaybettim Aklımdan sen geçiyorsun bir bulut gibi geçiyorsun Dün gece ezberimden çehreni defterime çizdim Sen belki hakikaten bir bulut gibi yolcusun Marsilya'da bir akşam soğuktan tir tir t**redim Peter Cheyney'in bir kitabını bir kahvede soluksuz bitirdim Vapur ertesi gün saat beşte kalkacaktı Ölümüm herkesinkinden başka türlü olacak Bunu Allahım gibi aşikar biliyorum Kim ne derse desin biliyorum içime gün gibi doğuyor On bir gün aç ve susuz gözlerinin içine bakacağım On ikinci gün jiletle damarlarımı keseceğim
Bir insana 17 dakikalık şiiri ezberletecek kadar büyüksün be kaptan.
14-15 yaşındayken keşfetmiştim Attila İlhanı. Bir tv programında şiiri okunmuştu ve duyar duymaz çok sevdim. Ertesi gün gidip kitaplarını aldım okumaya başladım. Bana şiiri sevdirmişti, şiir okumak alışkanlık olmuştu artık. Her gün sahafın yolunu tutup herhangi bir şiir kitabı alıp evin yolunu tutardım. Hayatımda verdiğim kararlara, aklıma ve vicdanıma şiirler eşlik etti hep. Bu şiirin yeri her zaman ayrıdır. Çoluk çocuğa karıştım, ne şiirler kaldı ezberimde ne de kitaplığım var artık. O günler çok çabuk geçti. Gece uyurken eşimi rahatsız etmemek için kısık sesle dinlediğim kaptan kaldı geriye ve marsilyada bir akşam soğuktan tir tir titreme hayali.
Kaptan şiirleri harika gerçekten, üstad neler yaşamış yahu! 20 yıldır okuyor ve dinliyorum ve hâlâ müthiş bir keyif veriyor bana.
"Yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterdim."
Tam 8 yıldır her gece yatmadan dinlenen bir şiir. Sen bize bir lütufsun Attila İlhan.
Bu gece de dinle diye beğendim kardeşim, iyi mi geceler?
@@burakylmaz9902 Kesinlikle dinlenecek. Teşekkür ederim.
Bu gece de ben dinleyeyim, teşekkürler...
@@enisepuder teşekkür ederim 🙏🏻
Kendimi gördüm. Her gün olmasada 8-9 yıldır iki üç günde bir dinliyorum bu her zaman devam edecek gibidir görünüyor
4 yıldır neredeyse her gece uykuya bununla dalıyorum. Her seferinde aynı his. Sırf şiirde geçiyor diye Paris'in adı geçen yerlerine gittim, adı geçiyor diye Genova limanında bu şiiri dinledim. Şiiri ararken kendimi de arıyorum. Umarım bulurum.
Yorumunuzu okuyunca imrendim açıkçası ne güzel şiiri kelimelerine kadar yaşamışsınız. İnsanın kendini arayıp bulması uzun bir yolculuk bulacağınıza inanıyorum..🎈bu arayışta en iyi dosttur insana şiirler belki yoruma denk gelip tekrar dinlersiniz.
seni dinlemeden geçen bir tek gün yok ..
Tam 8 yıldır her gece.
:(
“Bir çocuk var benim acılarımı anlıyor”… benim o çocuk…
İlk gençliğimin şiiriydin,
Gençliğim bitti, sen bitmedin.
İlahiler dinler gibi ağladım. Eski bene ağladım...
Sen kendine yetmiyorsun..hiç kimse sana yetmiyor...birini bitirmeden aklın öteki yolculukta..Ahh kalbim, Ahhh Atilla İlhan 🥺🥺
Ya sana biri yetebilmiş ya da yetmeye cesareti yokmuş hepsi geride kaldı şimdi
sen kendine yetmiyorsun, hiç kimse sana yetmiyor, birini bitirmeden aklın öteki yolculukta.
Şu an Paris'te seni dinliyorum Attila abi
Ellerim kırılsa dinlemek için buraya gelmesem ...
Mavi bir ışık vardı
İşte ben onu kaybettim
"Dinamit tasirmışım gibi gözlerini taşımasam"
Kendimi her gece burda buluyorum
Sana 17 dakikamı değil bir ömrümü ayırırım
Yıllar önce bu şiirleri okudum ve o gün bugündür huzursuzum..
Biraz cemal süreya ya benzedi gibi 😊
@@edebiyatkonag2074 evet o Dostoyevski'nin Suç ve Ceza kitabı için demişti. 😊
Ah Attilâ Ilhan...ah senin o muhteşem şiirlerin ❤
Lise yıllarımda dinliyordum, dizeler zihnimde belirirken kaçmak istediklerimi hatırladım
Bize bahşedilmiş en büyük hediyelerden birisin üstat
Yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü...
Hala bir çok satırı ezberimde. Marsilya treninde ki kırmızı puantiyeli kızı hatırladım .
Bu şiirde geçen yerleri Paris’te yaşayıp güzel bir sürpriz yapalım kendimize.
Çok güzel bir video olmuş, teşekkürler 🙏🤍
İÇESİM GELİR... 100 SAAT DINLEDİYSEM 100 UNDE DE ICTIM SONU YOK BU ŞİİRİN DE ŞİŞENİN DE .. NE GÜZELSİN BAYLAN. AH YAŞAYABİLSEYDİM O KUŞAGI
BİRAZ GEÇ KALDIM SANIRIM :)
NE GURURLUDUR O GUNLER KİMBİLİR.
Tam o gün ölmeyi diledim , cevapsız bırakkıp gittiğin gün .... ama ölmedim yaşayan bir ölüyüm
Hayattan daha anlamlı bi şiir
Işıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın...🚦📌
Onu kasdetmiyor ama ;)
Keşke tanıyabilseydim seni, keşke biraz sohbet edebilseydik. Biliyorum ki kafalarımız bir, ukalalık etmek istemem bu cümlemde lakin aynı frekansı yakalardık be attila abi
“Ben ki cehennemde Allah gibi yalnızım”
Yok kimsecikler yazamadi AZ bir benzerini bile saygiyla ALLAH cc dan rahmet diliyor hürmetle elinden öpüyorum büyük insan büyük MÎLLÎYETCI çok degerli insan ❤❤❤❤❤ ATTILA ILHAN babamiz ❤
Artık yaşamaktan yoruldum bunu söylediğim herkes artık hayatımda kalacağını söylediler ama onlar da gitti ve ben hala yaşamaktan yorulmayı bırakmadım, bırakamıyorum. Sevmek istiyorum beceremiyorum belki de sevilmediğin içindir bu kalpteki soğukluk. Ey tanrının çocukları neden barışa giden yolda birbirlerinizi vuruyorsunuz?
Yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim...
14 Ekim 2020
Duvarlara yazdığım ismin sahibi, uyan dedim vakit geldi. Haydi toparlan gitmenin zamanı geldi. Hayasız düşlerimin artık sonu geldi. Haydi toparlan çabuk, uykusuz gözlerimi yummanın zamanı geldi. Serseri bir karanlık kesti yolumu. elinde bir bıçak, ucunda ben. Çatıldı kaşlar direndi korkusuzca, bütün korkularımı yakmanın zamanı geldi. Küstah bir çift göz üstümde, sabır doldu taştı durmaz attık kinim, elimin tersiyle vurup devirdim... artık özgürlüğe varmanın zamanı geldi. Şimdi yüreğimde ağır bir ceset ,Fatiha’sı okundu sarıldı kefen, göz yaşıyla yıkandı yakıldı ağıt... artık defnedilmenin zamanı geldi... ( Ramazan TEKDEMİR)
Ben Bahar.Alperen belki bu videoyu açarsın öyle aklına gelir ,benim yorumumu görürsün umarım görürsün çünkü gör diye yazıyorum.Görmesen bile kalsın burda. Alp ben senin sayende tanıdım Atilla İlhan'ı ,ve seni düşünerek dinliyorum. Dağlar var aramızda biliyorsun, ama ben yanımda olanlara rağmen yine de seni sevdim . Alp, oysa ki dokunmadan görmeden sevmek ne güzelmiş, bir gün yanına gelicem buraya yazıyorum bak çok mutlu olucaz biliyorum ben bunu. İnanıyorum. Bana bir şey demiştin hatırlıyor musun, beni unutsan bile hatırla .Seni unutmak ne mümkün Alp. Sen ki dağları aşıcak kadar sevilen, sen ki denizleri kurutucak kadar değen sevgilim....
Naptınız..
Beraber şiir dinleyecek kızda kalmadı piyasada
Seni hiç görmeseydim,ismini hiç duymasaydım belki kendime göre rezilce saadetlerim olurdu..
Ben ki cehennemde bir allah kadar yalnızım..
Bir adamın ses tonuna aşık olacagım aklıma gelmezdi ...
on bir gün aç ve susuz gözlerinin içine bakacağım
on ikinci gün jiletle damarlarımı keseceğim
Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış.... Madem ki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin onu inkar ediyorum... Kalbimi inkar ediyorum... ( seni yaşatan tek şey bu biliyorum bana armonyak içtiren)
Çok guzel 👍👍
“Seni öldürmek için çareler tasarlasam.”
Garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın...
Şiirle de sarhoş olunur
Iste böyle siirleri dinleyerek sende cekeceksin ayni aciyi
Paris’e hiç gitmedim belki gitmek nasip olur ✅ ‼️
Kimler bizi harcadı acaba gidemedik şu Paris’e ‼️✅
Halbuki ben İstanbul’a ve İzmir’e ve bir çok görmediğimiz şehirlere uzun zamandır gidemediğimiz memleketimizin güzelliklerini görmek için hasretini silmek için gitmek istiyor Hayelde olsa avunuyordum ‼️✅
şaka gibi 488 like var sadece :) biz her şeye müstahakız
3 yıl olmuş yine burdayım
Güzel insa🌼
Fon müziği çok yüksek, şiiri anlamakta zorlanıyorum.
❤❤
Ezberimden çehrini defterime çizdim…
Çok başkasın, çok.
:)
eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
geceyarısını yaşamaktan yorgunum
ayazın avucunda unutmuştun ellerini
önünden geçtiğim halde beni tanımadın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok
hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor
bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor
ayazın avucunda unutmuştun ellerini
karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular
gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar
ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın
hâttâ ricardo bile hani vatansız ricardo
burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı
oysa au vieux châtelet’de akşam sabah beraberdik
üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik
üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet
neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti
yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim
montmartre metrosu civarında seni gözden kaybettim
o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim
ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cıgara gibi
sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren
o saklasın varsın seni sevdiğini biliyorum ben
yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü
bir gazete aldım ama evde okuyacağım
kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam
seni öldürmek için çareler tasarlasam
sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda
mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam
ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü
ve ben unutulsam yazdığım şiirler
senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım
eski padişahlar gibi unutulsa birer birer
ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç
ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam
ellerim oldum olasıya seni unutsalar
yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor
rue lafayette’de dünden bugüne geçiyorum
eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum
Bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış
Luxembourg garı′nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin
Yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız
En dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris′in
Pablo'ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor
Pablo!. ah pablo!. onunla bir tanışsanız
önüne gelene salamanca′da bir şeyler anlatıyor
Babasını orada bir duvar dibinde bırakmış
Halbuki konuştuğu zaman fransız sanırsınız
Saint - michel'de bir talebe kahvesindeyim yalnız
Gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar
Bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var
Ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam
Dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam
Avenue wagram′da bir akşam yeter bana ağustos'ta
Yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar
Bir mısra yeter geceleyin bir teren gibi pırıl pırıl
Sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor
Birini bitirmeden aklın öteki yolculukta
Dün gece châtelet′de metro'nun yanıbaşında durdum
Yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu
Yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu
Yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım
şimdi bir nefeste cafe de I'ecluse′ü hatırladım
Seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini
Kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor
Seine gemicileri her akşam burada toplanırlar
Onlar için bir takım maceralar düşünürüm
Seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor
Dupont′daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar
Utrillo'nun bir sokağından seni çektim çıkardım
Elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde
Sana mardi gras için bir Japon maskesi aldım
Sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor
Sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum
Yalın kılıç bir kasım sabahını paris′te yaşadım
Sokaklarda sonbahar şiirleri salkım salkım
Faubourg saint - denis'de işte yine pazar kurulmuş
Beş franga çorba çorba içtiğimiz julien′in kapısı önünde
Kırmızı ve siyah ve sarı saçlı bir kadın durmuş
Muzaffer patatesler satıyor üç renkli neşesi içinde
Camların arkasında ekmekçi kızlar mavi beyaz
Raflarda uzun uzun herifler gibi tâze ekmekler
üstünde bir yağmur yağdırmak hevesi uyanır içinde
Ben bu mısraları yazarım tout-va-bien kahvesinde
Concorde'da bütün fiskiyeler birden ayaklanacak
Eğri bir demir gibi ensende hissedeceksin ebem kuşağını
Paris′in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım
Kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarına taktım
On beş dakika sonra bordeaux'ya bir tren kalkacak
Garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın
Ellerim yağmura açılmış sakallarım ıslak
Ben ki cehennemde bir Allah gibi yalnızım
St. vincent de paul kilisesi benim otelin arkasına düşer
Saat kulesi her gece uyur uykumdan uyandırıyor
Her seferinde seni tekrar bordeaux'ya yolcu ediyorum
Saadetin ıstırap çekmek olduğunu ben keşfettim
çarmıhta bir isa gibi ben ıstırap çektim
Bir sulfat acılığı sinerse parmaklarına şiirlerimden
Gözyaşları sinerse eğer küstahça kafiyeli
Anla ki ölümle hayat arasında zaman gibi mesudum
Kendimi öldürecek haldeyim seni öldürecek saadetimden
Dona-maria! bir kahvede isyan halinde bulduğum
çekik gözleriyle ermenice küfürler yazıp çizen çocuk
Sen! bordeaux′ya yorgun bir flâmingo gibi yolladığım
Geceleri benim için dua etmelisiniz
Renault′daki grevciler toptan sokağa atıldılar
Paris'in duvarlarını boydan boya afişler kapladı
Seni hatırladıkça bir kadeh armagnac içerim
Armagnac demek yirmi beş damla gözyaşı demekmiş
Demek her akşam yirmi beş damla gözyaşı içerim
Senin dağlardan ve sarhoşlardan korktuğunu bilirim
Ben sarhoş olduğum zaman korkmuyorsun hiç korkmuyorsun
Gözlüklerim kırılmasın diye sakladığını bilirim
Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış
Ondan kurtulmak için sürgünlere gitmeye razıyım
Nehir gemilerinde muçoluk etmeye ölmeye
Seni terk etmeye razıyım parasız pulsuz çekip gitmeye
Kur′andaki bütün belâlara tevrattaki bütün belâlara
Ibranice öğrenmeye razıyım hapis yatmaya
Kalbim yüzünden mademki ellerimi parçaladım
Kalemimi kırdım, hayatımı çiğnedim ağladım
Mademki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin
Onu inkâr ediyorum kalbimi inkâr ediyorum
Geceleri benim için dua etmelisiniz
üçüncü paralelde eski bir dünya gibi batacağım
Malgaş halkı birkaç yüzyıl hikâyemi anlatacak
Cenova'ya indiğim sabah seni katiyen göremezdim
Aklım başımda değildi küfür gibi huzursuzdum
Herkes beni unutmuştu ben kimseyi unutmamıştım
Zehra'yı unutmamıştım Allahsız gözlerini unutmamıştım
Sol böğrüme sanki çıplak bir hançer saplamışlardı
Şimdi benim gözlerim Paris'te Marivaux sinemasında
Bir çift kara maça gibi yorgun ve uykusuz
Ellerim derseniz Marsilya'da garsonla hesaplaşıyor
Martini-cin seksen frank on frank da servis
Kalbim derseniz onun nerede olduğunu bilmiyorum
Ağlıyorum onun nerede olduğunu bilmiyorum
Hiç kimse kalbimin nerede olduğunu bilmiyor
Nihayet seni terk edip gitti diyebilirsiniz
Benim acılarım ilahlar gibi şiirlerimi doğuruyorlar
Onları karanlıkta bembeyaz izleriyle görüyorum
Karanlıkta seni görüyorum dudaklarına ellerimi sürüyorum
Seni kollarımın arasında tutuyorum ağzından öpüyorum
İkimiz birden bire Austerlitz Garı'na gidiyoruz
Austerlitz Garı önüne bakıyor bizden utanıyor
Bir trene binmek rastgele defolup gitmek istiyorum
Trenin barında alnımı yağmurlu camlara dayamak
Küstah bir duble birayla karşılıklı oturup ağlamak
Kalemimde mürekkep kalmıyor insanlar beni görmüyorlar
İnsanlar kendilerini kaybetmişler onlara acıyorum
Ümitsiz bir akrep gibi ben aynı zamanda mağrurum
Samaritain'in ışıkları ocağıma düşmüş yalvarıyor
Bir roman için fevkalade oldukları düşünülebilir
Sen bir paket Gauloise aldın bir paket mavi Gauloise
Bense on frangımı amerikan bilardosuna kaptırdım
Seine kıyısında mırç büyük bir hayal kuruyordu
Seine kıyısında üçümüz sarhoş bir hayal kuruyorduk
Mavi bir ışık vardı ben işte onu kaybettim
Ben gölgemi kaybettim Max Jacob'un şiirlerini
Sen avucunda bir lokma rüzgar tutuyordun
Bu rüzgar için şairliğimi hınzırlığımı kaybettim
Aklımdan sen geçiyorsun bir bulut gibi geçiyorsun
Dün gece ezberimden çehreni defterime çizdim
Sen belki hakikaten bir bulut gibi yolcusun
Marsilya'da bir akşam soğuktan tir tir t**redim
Peter Cheyney'in bir kitabını bir kahvede soluksuz bitirdim
Vapur ertesi gün saat beşte kalkacaktı
Ölümüm herkesinkinden başka türlü olacak
Bunu Allahım gibi aşikar biliyorum
Kim ne derse desin biliyorum içime gün gibi doğuyor
On bir gün aç ve susuz gözlerinin içine bakacağım
On ikinci gün jiletle damarlarımı keseceğim
10 ekim
eee
ne eesi 10 ekim işte
Ekim 10 işte önemli insanlar burada
27 ekim 05.30
10 Ekim 2021
sen değiştin ben biliyorum artık ölsen tanımazsın beni.
✔️
bu geminin yelkenlerine herifin biri Paris yazmış
🦋🌎🦅🌊A✅Ş✅K✅🦅🌊🌍🦋
9:19
5 dakika bekle ve git
09:21
Güzel şiir bebe
#ATİLLAİLHAN
"Katiller de" de ayrı
#ATTİLÂİLHAN *
Fon müziğini bilen
Yücel Arzen- Kaptan.
Arka plan müzikleri şairin sesini bastırmış. Enstrümantal sesi kısmanız lazım. Birçok yerde sözler anlaşılmıyor.
Tttt
Bu berbat müzik ile
şiir katlediliyor.
Şiir çok güzel ama şarkı hiç olmamış sözlerle uyumlu depil ve şiiri bastırıyor bence
Müzikten anlaşılmıyor 😢
İlk bir kaç sene çok normal :) zamanla müzik çok kısık gelecek.
Ben ki cehennemde bir allah gibi yanlızım.