Ne güzel yayındı yine, sürekli teşekkür edesim geliyor. Sayende kitap okuma heyecanına yeniden kavuştum. Kulübe katılanlar da gerçekten harika yorumlar yapıyor. Spoiler vermek istemem ama tüm kitaplar birbirini tamamlıyor gibi geliyor bana, bu nasıl seçki 😅 edebiyattan ibaret bir dünyanın farklı ülkelerine uğrayıp bazı tanıdıkları ziyaret etmek gibi bir yolculuk olacak bu kitap kulübü benim için.
Astrid'in eşinin dönem dinamiklerinden beslenip beyazlarda artan güvenlik sorunlarını gidererek zenginleşmesi ile Astrid'in ölümünün yine aynı sebepten olması da ayrı bir ironiydi ⚰️ Hatta kitaptaki her karakterin ölüm biçiminde sanki yaşama biçimleri ve temsil ettikleri ile kurulabilecek paralellikler mevcuttu :) Kitap boyunca işlenen ölümler, cenazeler, din adamlari, araba diyaloglari, ve diğer tüm örüntüler sahne sahne bana bu kitabın filmi çekilse çok severmişim dedirtti, ama bir şekilde kitabi okuma deneyiminden, o izlerken alacağımı hayal ettiğim keyfi alamadim. Kurgusu zevk verdi ama anlatımı yavan geldi.
Harika bir yayın olmuş. Keşke canlı izleme fırsatım olsaydı. Kitabı okurken kafamda oluşan boşluklar yayını izlerken tık tık doluverdi. Sayende kitaptan aldığım verim %10000000 e ulaştı. Diğer ayı merakla bekliyorum :)))))))
Amor karakteri türlü haksızlıkların (ırkçılık, homofobi, hayvan haklarının tanınmaması) yaşandığı dönemlerde, bireysel olarak idealleri, değerleri doğrultusunda yaşamını biçimlendirmiş ama diğer insanlarla bu değerler doğrultusunda savaşmamış bir tür pasif direnişçiliği temsil ediyor gibi geldi bana. Bu bakışla Lucas'la olan diyalogu bu kesimle ezilenler arasında geçen ayrı bir vicdan muhasebesini yaratmış gibi sanki ❤
Çok geçmiş olsun. Bu profesyonel yayını kaçırdım maalesef. Kaydı ile avunacağım. Geçen sene okumuştum kitabı. Çok sevmiştim, daha çok kişinin okumasına sevindim. Sevgiler:)
ben yayını kaçırdım… zaten kitaba baslamayı da kaçırmıştım vize haftamdan ötürü… ve ben o kadar zorlandım ki bu tırnak işareti bulundurmayan kitabın baslarında… alıştım sonra👍🏽
Ben de kitapla bağ kuramayanlardanım ne yazık ki. Dün başka çarşamba sebebiyle yayına katılamamıştım yeni izleme fırsatım oldu, yayın tüm ilkelligiyle 🤪 muazzam ve çok değerli Melikşah, öncelikle teşekkürler yayın için 🫶 Kitaba dönecek olursam Swart soyadının siyah anlamına gelmesi ve Anton’un külleri mevzularını yayın sayesinde fark ettim, aydınlatıcı yorumlardi. Amor konusunda evet çok küçük bir yaşta annesini kaybedip travmatize oldu ama her dönüşünde Salome ve ev konusunu açıp “Okiii, ev bu defa da mi verilmiyor? Tmm peki ben kaçar 😅” tavrı.. Sevemeyenlerdenim ben de kendisini. Elbette o dönemde siyah bir aileye mülk ve toprak verme konusunda hem toplumsal baskı hem bürokratik engeller var uzun bir süre de yaşı küçüktü vs ama.. Bilemiyorum, yakınlaşamadım. Diğer bir konu da kendisiyle ilgili evet kabul tavrı var. Herkes rahatça sırlarını anlatabiliyor ona vs ama duvar gibi yani konuşmayabilir ama en azından mesela ablasının aldatması konusunda ne hissetti, ona söylemese de okurlar olarak ogrenebilirdik; aynı şekilde Desiree anlattı, peki tepki yok ama kafandan geçenleri biz bilelim bari be ablacım.. ( yazara sitem). Kitabın cenazeler etrafında şekillenmesi, ailenin bir araya gelmesi için bu occasion dahice düşünülmüş bir fikir, bu noktada yazara hakkını vermek lazım. Ben Ebru Hanım’ın dediği gibi kitabı hızlandırılmış buldum keşke 50 sayfa daha uzun olsaymış da yazar bize karakterler ile bir bağ kurma firsatı verseymiş 🥲. 7/10 benim için bu kitap. Sonraki ay Sınırsız Ülke ve Toplantı kitaplarında görüşmek üzere 🥸🥸
Ben kitabı çok beğendim yaa. 2 puan verenlerin de çok daha iyi kitaplar okumuş olmasını kıskandım . Okuması aşırı zor bir kitap okuyordum ama toplantıya yetişmek için onu bıraktım hemen Vaad'i okudum son kısmını okumamıştım o yüzden canlı yayinin yarısını izlemistim. Şimdi tamamını izledim yayının. Yorumlarda gördüğüm gibi ben de six feet under hissiyati aldım. Bir de yine Melikşah'ın önerisiyle okuduğum Miras-Vigdis Hjorth gibi hissettim çünkü orada da bı an istismar olayı gerçek miydi yaaa diye düşünmüştüm. Annenin evi Salome'ye gerçekten verip vermedigiyle ilgili de aynı şeyi düşündüm ki Amor bile Anton ile konuşurken bir an kendini sorguluyor ben nasıl emin olayım 😂Marina halanin (evil yani İngilizce olarak şeytan) "eve bakma toprağı düşün. Taşlı,çorak bir toprak hiçbir işe yaramaz. Ama bu toprak yalnızca bizim ailemize ait ve bu da insana belli bir güç veriyor." Demesi aslında neden inatla evi vermek istemedikleri ile ilgili çok açıklayıcı gelmişti bana (sf 13). Ayrıca Salome bu evin peşine pek de düşmüyor gibi gelmişti de notlarima bakarken gördüm aslında çok istiyormuş(sf 51). Bir de kitapta o kadar çok vaat var ki aslında. Önce annenin evi Salome'ye vermek istiyor baba tamam dediği halde vermiyor. Sonra Amor yatakhaneye gitmek istemediğini söylüyor babası tamam diyor bir daha hiç oraya dönmeyeceksin diyor ama ilk fırsatta postalıyor. Astrit'in pedere "yasak ilişkisini" sürdürmeme vaadi var. Anton'un kitabı bitirme vaadı var eşi Desirée de bu vaat ona da verilmiş gibi sonradan kitap bitmeyince üzülüyor yani ona da vaat verilmiş gibi. Ayrıca baba ölünce Anton Amor'a da Salome'nin evi konusunda bir şeyler ayarlayabiliriz diyor(sf 149), sonra Astrid ölünce de tekrar düşünüyor bunu. Yine de ev için hiçbir şey yapmıyor. Arada kaçırdığım vardır ama bunlar aklıma geldi paylaşmak istedim. En çok etkilendiğim kısım da Anton Desirée ile kavgasında çat diye "Ömrümü ziyan ettim." demesi oldu (sf 231). Ne bileyim film sahnesi gibiydi bence. Tuhaf bir hisle kitaba veda ediyorum. İyi ki varsın Melikşah 🩷
Emeginize saglik, sahane bir yayin. Amor'u suclamak bana biraz anokranik geliyor acikcasi. Bu kadar derin bir toplumsal soruna karsi (biraz da socially awkward) bir kisinin savasmasini beklemek haksizlik diye dusunuyorum. Okurken ben de yer yer Amor'a sinirlendim, ama sonradan 2024 yilinda ve belli bir yasta olmanin verdigi konfor alaninda ofkelenmek kolay diye de dusundum. Kafam karisik :) Oneri ve kulup icin cok tesekkurler.
Çok geçmiş olsun. Keşke erteleseydiniz yayını, sağlık her şeyden değerli. Canınız değerli, toplantı 3 gün sonra da yapılır. Dün tüm gün kitabı okudum. Ancak gece 1 civarında bitirebildim. Çok sevdim mi? Hayır. Bence Maali Almedia'nın yanına bile yaklaşamaz bu kitap. Maali bana göre 5 ise bu kitap 2. Bende bıraktığı his, Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabı gibi. Onu da fazla beklenti ile okuyup, bu muymuş demiştim. Bu kitaba dönecek olursam, diyalogların tırnak işareti ile belirtilmemiş olması zorladı biraz. Kitabın en sağlam bölümü en son bölüm, yani Anton. Söz vermek ve tutmak arasında yaşananları okuduk. Söz vermenin ve tutmamanın, mala yapışmanın. Miras çevresinde dönen bir roman. Anne ve Amor dışındaki herkes mala, mülke yapışmış asla bırakmıyor. Amor'un, Anton'un küllerini evin çatısına dökmesi de manidar. Mal da yalan misali, yapıştın kaldın eve al ev senin oldu da ne oldu misali savurmak istedi külleri ama rüzgar yoktu o küller yine eve yapıştı ne tuhaf ne trajikomik öyle değil mi? Adeta bırakmak istemiyor Anton🤣 Kilisenin bahçesinde yaşayan evsiz adam hayaletler görmeye başlayınca hoşgeldin Maali Almedia dedim🙃😆 Bu adam da sanki daha iyi işlenebilirdi. Anton'un yazdığı kitabı okuduğumuzu düşündüm ben. Vaat'in o kitap olduğunu. Amor, kitabı düzenleyip bastırdı gibi... Keşke öyle olsaydı dedim sürekli. Bu kitabın çok daha iyi olabileceğini, ıskalandığını düşünüyorum. Mesela yıldırım çarpması olayının Amor'da bıraktığı hisler, izler. Sanki paranormal şeyler görüyordu ama bir daha bunlar yer almadı kitapta. Amor'un yıldırım çarpması sonucu bir kafa karışıklığı yaşadığına inanılıyor ve bu evin verilmesi meselesi görmezden geliniyor adeta. Yok öyle bir şeye getiriliyor, Amor yok sayılıyor adeta. Yalnız bırakılıyor. Sadece Amor'a kalsa o evi hemen Salome'ye verecek aslında. Yaşamlar, verilen sözleri tutabilenlerle tutamayanlar arasında yaşanıyor bi nevi. Kitabın bütününü, vermek istediği mesajları düşününce evet güzeldi ama yine de içimde aç kalan, doymayan yerler kaldı. 5 üzerinden 2 veriyorum ben de. Bu arada Toplantı isimli kitabı ben de çok aradım bulamamıştım. Yerine Booker ödülü almış başka bir yazar araştırıyordum okumak için. Sınırsız Ülke'drn bahsetmeniz şahane oldu. Hemen alalım. UA-cam'da olması çok güzel, umarım bu şekilde herkese açık devam eder kitap kulübünüz. Benim de hayatımda takip ettiğimilk kitap kulübüm. 13 kitabın 8'ini bulup aldım. Diğerlerini bekliyorum. Sevgiler.
Ne güzel yayındı yine, sürekli teşekkür edesim geliyor. Sayende kitap okuma heyecanına yeniden kavuştum. Kulübe katılanlar da gerçekten harika yorumlar yapıyor. Spoiler vermek istemem ama tüm kitaplar birbirini tamamlıyor gibi geliyor bana, bu nasıl seçki 😅 edebiyattan ibaret bir dünyanın farklı ülkelerine uğrayıp bazı tanıdıkları ziyaret etmek gibi bir yolculuk olacak bu kitap kulübü benim için.
Astrid'in eşinin dönem dinamiklerinden beslenip beyazlarda artan güvenlik sorunlarını gidererek zenginleşmesi ile Astrid'in ölümünün yine aynı sebepten olması da ayrı bir ironiydi ⚰️ Hatta kitaptaki her karakterin ölüm biçiminde sanki yaşama biçimleri ve temsil ettikleri ile kurulabilecek paralellikler mevcuttu :)
Kitap boyunca işlenen ölümler, cenazeler, din adamlari, araba diyaloglari, ve diğer tüm örüntüler sahne sahne bana bu kitabın filmi çekilse çok severmişim dedirtti, ama bir şekilde kitabi okuma deneyiminden, o izlerken alacağımı hayal ettiğim keyfi alamadim. Kurgusu zevk verdi ama anlatımı yavan geldi.
Çok geçmiş olsun meliksah. Yayına malesef yetişemedim. Çok güzel bir yayın olmuş. 😇
Harika bir yayın olmuş. Keşke canlı izleme fırsatım olsaydı. Kitabı okurken kafamda oluşan boşluklar yayını izlerken tık tık doluverdi. Sayende kitaptan aldığım verim %10000000 e ulaştı. Diğer ayı merakla bekliyorum :)))))))
Ne kadar güzel yayındı.Bizleri de çok mutlu ettiniz.Çok geçmiş olsun.
okuyup sınavım yüzünden yayına katılamamıştım şimdi izleyebildim :( yarınki yayını heyecanla bekliyore
Amor karakteri türlü haksızlıkların (ırkçılık, homofobi, hayvan haklarının tanınmaması) yaşandığı dönemlerde, bireysel olarak idealleri, değerleri doğrultusunda yaşamını biçimlendirmiş ama diğer insanlarla bu değerler doğrultusunda savaşmamış bir tür pasif direnişçiliği temsil ediyor gibi geldi bana. Bu bakışla Lucas'la olan diyalogu bu kesimle ezilenler arasında geçen ayrı bir vicdan muhasebesini yaratmış gibi sanki ❤
Çok geçmiş olsun.
Bu profesyonel yayını kaçırdım maalesef. Kaydı ile avunacağım.
Geçen sene okumuştum kitabı. Çok sevmiştim, daha çok kişinin okumasına sevindim.
Sevgiler:)
ben yayını kaçırdım… zaten kitaba baslamayı da kaçırmıştım vize haftamdan ötürü… ve ben o kadar zorlandım ki bu tırnak işareti bulundurmayan kitabın baslarında… alıştım sonra👍🏽
Harikasınız. Teşekkürler:)))
Ben de kitapla bağ kuramayanlardanım ne yazık ki. Dün başka çarşamba sebebiyle yayına katılamamıştım yeni izleme fırsatım oldu, yayın tüm ilkelligiyle 🤪 muazzam ve çok değerli Melikşah, öncelikle teşekkürler yayın için 🫶 Kitaba dönecek olursam Swart soyadının siyah anlamına gelmesi ve Anton’un külleri mevzularını yayın sayesinde fark ettim, aydınlatıcı yorumlardi. Amor konusunda evet çok küçük bir yaşta annesini kaybedip travmatize oldu ama her dönüşünde Salome ve ev konusunu açıp “Okiii, ev bu defa da mi verilmiyor? Tmm peki ben kaçar 😅” tavrı.. Sevemeyenlerdenim ben de kendisini. Elbette o dönemde siyah bir aileye mülk ve toprak verme konusunda hem toplumsal baskı hem bürokratik engeller var uzun bir süre de yaşı küçüktü vs ama.. Bilemiyorum, yakınlaşamadım. Diğer bir konu da kendisiyle ilgili evet kabul tavrı var. Herkes rahatça sırlarını anlatabiliyor ona vs ama duvar gibi yani konuşmayabilir ama en azından mesela ablasının aldatması konusunda ne hissetti, ona söylemese de okurlar olarak ogrenebilirdik; aynı şekilde Desiree anlattı, peki tepki yok ama kafandan geçenleri biz bilelim bari be ablacım.. ( yazara sitem). Kitabın cenazeler etrafında şekillenmesi, ailenin bir araya gelmesi için bu occasion dahice düşünülmüş bir fikir, bu noktada yazara hakkını vermek lazım. Ben Ebru Hanım’ın dediği gibi kitabı hızlandırılmış buldum keşke 50 sayfa daha uzun olsaymış da yazar bize karakterler ile bir bağ kurma firsatı verseymiş 🥲. 7/10 benim için bu kitap. Sonraki ay Sınırsız Ülke ve Toplantı kitaplarında görüşmek üzere 🥸🥸
Ben kitabı çok beğendim yaa. 2 puan verenlerin de çok daha iyi kitaplar okumuş olmasını kıskandım . Okuması aşırı zor bir kitap okuyordum ama toplantıya yetişmek için onu bıraktım hemen Vaad'i okudum son kısmını okumamıştım o yüzden canlı yayinin yarısını izlemistim. Şimdi tamamını izledim yayının. Yorumlarda gördüğüm gibi ben de six feet under hissiyati aldım. Bir de yine Melikşah'ın önerisiyle okuduğum Miras-Vigdis Hjorth gibi hissettim çünkü orada da bı an istismar olayı gerçek miydi yaaa diye düşünmüştüm. Annenin evi Salome'ye gerçekten verip vermedigiyle ilgili de aynı şeyi düşündüm ki Amor bile Anton ile konuşurken bir an kendini sorguluyor ben nasıl emin olayım 😂Marina halanin (evil yani İngilizce olarak şeytan) "eve bakma toprağı düşün. Taşlı,çorak bir toprak hiçbir işe yaramaz. Ama bu toprak yalnızca bizim ailemize ait ve bu da insana belli bir güç veriyor." Demesi aslında neden inatla evi vermek istemedikleri ile ilgili çok açıklayıcı gelmişti bana (sf 13). Ayrıca Salome bu evin peşine pek de düşmüyor gibi gelmişti de notlarima bakarken gördüm aslında çok istiyormuş(sf 51).
Bir de kitapta o kadar çok vaat var ki aslında. Önce annenin evi Salome'ye vermek istiyor baba tamam dediği halde vermiyor. Sonra Amor yatakhaneye gitmek istemediğini söylüyor babası tamam diyor bir daha hiç oraya dönmeyeceksin diyor ama ilk fırsatta postalıyor.
Astrit'in pedere "yasak ilişkisini" sürdürmeme vaadi var. Anton'un kitabı bitirme vaadı var eşi Desirée de bu vaat ona da verilmiş gibi sonradan kitap bitmeyince üzülüyor yani ona da vaat verilmiş gibi. Ayrıca baba ölünce Anton Amor'a da Salome'nin evi konusunda bir şeyler ayarlayabiliriz diyor(sf 149), sonra Astrid ölünce de tekrar düşünüyor bunu. Yine de ev için hiçbir şey yapmıyor. Arada kaçırdığım vardır ama bunlar aklıma geldi paylaşmak istedim.
En çok etkilendiğim kısım da Anton Desirée ile kavgasında çat diye "Ömrümü ziyan ettim." demesi oldu (sf 231). Ne bileyim film sahnesi gibiydi bence. Tuhaf bir hisle kitaba veda ediyorum.
İyi ki varsın Melikşah 🩷
Emeginize saglik, sahane bir yayin.
Amor'u suclamak bana biraz anokranik geliyor acikcasi. Bu kadar derin bir toplumsal soruna karsi (biraz da socially awkward) bir kisinin savasmasini beklemek haksizlik diye dusunuyorum. Okurken ben de yer yer Amor'a sinirlendim, ama sonradan 2024 yilinda ve belli bir yasta olmanin verdigi konfor alaninda ofkelenmek kolay diye de dusundum. Kafam karisik :) Oneri ve kulup icin cok tesekkurler.
Şu anda sanki canlı yayına çıkmışım gibi kalbim ağzımda 🤭😸🥰🖖
Kitabı yeni bitirip izledim çok güzeldi her ne kadar geriden gelmek biraz gerse de 😊 büyük defterle ilgili de spoiler yedim gibi ama olsun 🤷♀️
klübe nasıl katılabiliyoruz?
Çok geçmiş olsun. Keşke erteleseydiniz yayını, sağlık her şeyden değerli. Canınız değerli, toplantı 3 gün sonra da yapılır. Dün tüm gün kitabı okudum. Ancak gece 1 civarında bitirebildim. Çok sevdim mi? Hayır. Bence Maali Almedia'nın yanına bile yaklaşamaz bu kitap. Maali bana göre 5 ise bu kitap 2. Bende bıraktığı his, Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabı gibi. Onu da fazla beklenti ile okuyup, bu muymuş demiştim. Bu kitaba dönecek olursam, diyalogların tırnak işareti ile belirtilmemiş olması zorladı biraz. Kitabın en sağlam bölümü en son bölüm, yani Anton. Söz vermek ve tutmak arasında yaşananları okuduk. Söz vermenin ve tutmamanın, mala yapışmanın. Miras çevresinde dönen bir roman. Anne ve Amor dışındaki herkes mala, mülke yapışmış asla bırakmıyor. Amor'un, Anton'un küllerini evin çatısına dökmesi de manidar. Mal da yalan misali, yapıştın kaldın eve al ev senin oldu da ne oldu misali savurmak istedi külleri ama rüzgar yoktu o küller yine eve yapıştı ne tuhaf ne trajikomik öyle değil mi? Adeta bırakmak istemiyor Anton🤣 Kilisenin bahçesinde yaşayan evsiz adam hayaletler görmeye başlayınca hoşgeldin Maali Almedia dedim🙃😆 Bu adam da sanki daha iyi işlenebilirdi. Anton'un yazdığı kitabı okuduğumuzu düşündüm ben. Vaat'in o kitap olduğunu. Amor, kitabı düzenleyip bastırdı gibi... Keşke öyle olsaydı dedim sürekli. Bu kitabın çok daha iyi olabileceğini, ıskalandığını düşünüyorum. Mesela yıldırım çarpması olayının Amor'da bıraktığı hisler, izler. Sanki paranormal şeyler görüyordu ama bir daha bunlar yer almadı kitapta. Amor'un yıldırım çarpması sonucu bir kafa karışıklığı yaşadığına inanılıyor ve bu evin verilmesi meselesi görmezden geliniyor adeta. Yok öyle bir şeye getiriliyor, Amor yok sayılıyor adeta. Yalnız bırakılıyor. Sadece Amor'a kalsa o evi hemen Salome'ye verecek aslında. Yaşamlar, verilen sözleri tutabilenlerle tutamayanlar arasında yaşanıyor bi nevi. Kitabın bütününü, vermek istediği mesajları düşününce evet güzeldi ama yine de içimde aç kalan, doymayan yerler kaldı. 5 üzerinden 2 veriyorum ben de.
Bu arada Toplantı isimli kitabı ben de çok aradım bulamamıştım. Yerine Booker ödülü almış başka bir yazar araştırıyordum okumak için. Sınırsız Ülke'drn bahsetmeniz şahane oldu. Hemen alalım. UA-cam'da olması çok güzel, umarım bu şekilde herkese açık devam eder kitap kulübünüz. Benim de hayatımda takip ettiğimilk kitap kulübüm. 13 kitabın 8'ini bulup aldım. Diğerlerini bekliyorum. Sevgiler.
geçmiş olsun aşk adam❤❤
ama ben anlamadim hani instadan yayin olacakti hangi ara youtube'a dondu ve ben kacirdim bu ayi da...
Henüz maali'ti bitirmeye çalışan zavallı ben, yetişeceğim umarım
❤️🧿
Yoldayım yetisemedim
öksür moruk nolacak ya
safe zone