Öncelikle, annenize geçmiş olsun. Ve şunu da söylemeden geçemeyeceğim, sizin gibi bir arkadaşım olsun çok isterdim. İnsan okuduğu kitapları, anlatmak tavsiye almak istiyor. Çevremde maalesef kitap okuyan arkadaşlarım yok. 😔Neyse. Bende ekim ayında, uğultulu tepeler, 1984, bir gün tek başına, ve geçmişe mazi, kitaplarını okudum. 😊🌺
Merhaba Begüm. Ben “İki Şehrin Hikâyesi”ni çok sevenlerdenim. Kitabı okurken ezilenlerin psikolojisini yansıtma tarzının çok gerçekçi olması beni çok etkiledi. Kadın öfke ve intikam dolu bir hisle haklı olduğu davasında adım adım nasıl kontrolsüzce haksızlık yapıyor, şartlar uygun olduğunda nasıl acımasız olabiliyoru görmek çok vurucuydu. Özünde iyiysen ne olursa olsun yine de iyi kalıyorsun. Karakterler bence bu yüzden çok bizdendi. Şu anda mağdur olan bizken küçük bir gazla nasıl mağdur eden oluruz, sanırım bunun gerçekleşmesi hiç zor değil. İyi niyetle başlayan devrim bazen hiç de iyi niyetli devam etmiyor. Anlatım, dönemi yansıtması, dili her anlamda beni çok etkiledi. Sevgiler. 🌸
Рік тому+2
Çok güzel yorulmadınız, okumak isteyenlere fikir olması açısından da iyi oldu yorumunuz. Teşekkür ederim. ❤️
Sizin sayenizde Selçuk Baran ile tanıştım ve Tortu kitabını okudum, çok beğendim. Bir de Jack London' ın Kızıl Veba kitabını çok beğendim. Jack London'ın ileri goruslulugune, yaşamadığı bir salgını böylesine güzel anlatımına hayran kaldım. Anneniz umarım şimdi daha iyidir, çok geçmiş olsun ♥️
Her şeyden bağımsız olarak söylemeden edemiycem farkında mısın bilmiyorum Begüm ama gittikçe güzelleşiyorsun, işiltin artiyor gün geçtikçe hanı yıllardır takip etmiyor olsam asla iki çocuk annesi olduğuna inanmazdım. ❤
Sosyoloji bölümü mezunuyum. Fransız devrimi sonrasında çıkan akımlar, devrimler vs. Her şey bana her zaman çok ilgi çekici gelmiştir. İki Şehrin Hikayesi'nde de bana bu çok ilgi duyduğum olayı kurgu da olsa resmedildiği için zaten çok iştahla başladım ve okudum. Yazarın çok empati barınmayan yazımı bana biraz soğuk gelse de İngiliz romanları genelde böyle olduğu için yabancılık çekmedim. Bence güzel olan sadece sonu değildi yani. Adım adım bir halk devrime nasıl kalkışırı okumak zevkliydi. Bir sahne vardı (sanki izlemiştim gibi anlatıyorum kusura bakmayın) bu şarap fıçılarının devrildiği ve yaşlı, çocuk, kadın vs. Farketmeden hepsinin pis yerlerden aç oldukları için şarabı resmen yalamaları çarpıcı bir bölümdü. Zaten bu bölümden sonra ilgim artmaya başladı kitaba böyle de gitti. Belki bir gün seversiniz diyeceğim ama benimde uğraşıp, ikinci sefer şans verdiğim kitaplar var ve ilerlemiyor okuyamıyorum. Notre Dame'ın Kamburu bunlardan biri. Umarım bir gün okurum. Kitapla kalın🌸
Benim de Notre Dame ' ın kamburunu bitirmem aylar sürmüştü. Güzeldi neticede anlatmak istediği şey , bitirince de güzeldi diyebildim ama beni bir türlü tutkuyla içine çekememişti. Bazı kitapları uçarcasına hevesle okuyup tekrar okumak istiyorum ne yazık ki bu onlardan biri değildi. Bazen böyle değerli sayılabilecek , hemen herkes tarafından sevilen ve beğenilen bir eseri okurken ciddi anlamda zorlanabiliyorum.
İki şehrin hikayesi pek de iki şehrin hikayesi değildir, sadece Paris'in denebilir. Dickens'ta imgelem müthiş, ben bu kitabı bu yüzden çok severim. Kitabın başında milletin sokaklardan şarap içmesi ilerde sokaklardan kan içmelerini çağrıştırır. Londra'da sokağa düşen yağmurun sesi, Paris'te sokaklarda koşturan işçi selinin sesine benzer ve korkusunu oraya kadar taşır. Bunlar gibi edebi şahanelikler doludur bu romanda. Devrim atmosferinin gerçekte nasıl olduğunu, at izinin it izine nasıl karıştığını, adaletin nasıl toptan rafa kalktığını bence muhteşem anlatır. Bunun dışında Ölü Ozanlar Derneği konusunda haklısınız. Kitabın kötü olmasının sebebi filmin resmen kitaba kopya edilmiş olmasındandır. Bu yüzden sinema diliyle anlatılan bazı duygular kitaba geçmemiştir. Yazar bunu romanlaştırmak için de hiçbir şey yapmamıştır. Bu yüzden kitap filmin yanından bile geçemez. Sadece filmi izlenmelidir diye düşünüyorum.
Begüm hanım annenize çok geçmiş olsun. Umarım sağlık durumu şuan iyidir. Bu ay en beğendiğim kitap yengeç konserveleme gemisi ve gülün adı oldu. Ellerinize sağlık
Merhaba Begüm burda anlattığın çok güzel kitaplar dışında sana DUL kitabını önerdiğin kitapla tanışmamı sağladığın için teşekkürler ederim o kadar beğendim ki o kısacık kitabı neresine işaretleyici koayacağımı bilemedim nasıl güzel nasıl yalın ve nasıl bu kadar hissettirilerek anlatılabilir sevdiğini kaybetmenin duygusu ve boşluğu diyecek birşey bulamıyor öyle güzel bir kitap sayende okuduğum için yazarı sayende tanıdığım için teşekkürler 🥰
İki Şehrin Hikayesi'ni lisede İngilizce dersinde okumuştuk. Quiz yapılmıştı. Sınav var mantığıyla okumadım. Severek okumuştum. Yıllar sonra müzikal filmini izledim. Beni o yıllara götürdünüz. Paylaşımınız için çok teşekkürler 💐
Çok güzel görünüyorsunuz Begüm🌸 Bilgilendirme ve öneriler için teşekkür ederim❤ inşAllah anneciğiniz şimdi afiyettedir🌹 İki Şehrin Hikayesi kitabını çok severek okumuştum ve hatta bence en iyi giriş cümlesine sahip kitap kendisi, sizin böyle düşünmenize çok şaşırdım belki de sizin için doğru bir zamanda okunmuş bir kitap değildi kim bilir. Kitabın benim üzerimdeki etkisini tarif edemeyeceğim ne yazık ki zira kelimelerimi cümlelerime öylesine vurucu dizemiyorum🙈
Merhaba. İki Şehrin Hikayesi adlı kitabı Can yayınlarından okudum ve çeviri noktasında çok sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Cümlelerle boğuşmaktan kitabın içine girememek nedir bu eserde yaşadım. Yine de bazı sahneler çeviriye rağmen çok çarpıcıydı. Fransız Devrimi öncesi aristokratların acımazsızlığı ile devrim sonrası halkın acımasızlığının benzerliği ürperticiydi. Şahsi kanaatim bu yönde. Selam ve sevgilerle.
Ekim ayında en sevdiğim kitap Jane Eyre oldu hiç bitmesin istedim kitabı bitirdikten sonra bi kaç gün canım hiç kitap okumak istemedi o süre zarfında hep kitabı düşündüm beni çok etkileyen bir kitap oldu
Gecen ay okuyup çok sevdiğim kitaplar:Fahim Bey ve Biz,Ağır Ölüm,Büyük Defter-Kanıt-Üçüncü Yalan,Taş ve Gölge,Annem Sarhoş Atlar ve Kovboylar ve Locarno Dilencisi kitapları oldu.Emeğinize sağlık.Ve geçmiş olsun.
İki şehrin hikayesiyle ilgili hissiyatımız çok benziyor Begüm Hanım. İlk defa yıllar önce lisede okumamız söylenmişti. İyi bir okur olma yolunda ilk adımlarımı kuşkusuz lisedeki şahane edebiyat öğretmenimizin önerdiği nadide eserlerle attım. Ancak bu kitabı lisede bitiremedim, üstelik sınav olacak olmamıza rağmen bir türlü içselleştiremedim ve daha sonra da okuma alışkanlığını yeni kazanmaya başladığımdan bırakma kararı aldım. Üniversitenin ilk senesinde şehir değiştirirken kitaplığımda bir anda elime gelince 'belki de çok toydum, bir daha okumayı deneyeyim' diyerek yanıma aldım. Ancak sonu yine hüsrandı. Bu denli beğenilen bir kitabı ayrıca benim de epey keyif alarak okuduğum bir yazarın klasik eserini neden okuyamadığımı bir türlü anlayamadım. Üniversitenin üçüncü senesinin yazında evime dönerken eşyalarımın derinliklerinde yine gördüm ve sonuç tüm yaz boyunca benimle seyehat etmesine rağmen yine bitiremedim. Üniversitenin altıncı senesindeyim birkaç ay önce nöbete gittiğim çantamda yerini aldı ancak hala bitirebilmiş değilim... Sanırım ömrüm boyunca tamamlayamayacağım bu eseri
Carlos Levi'nin 'İsa Bu Köye Uğramadı' kitabını okuyorum. Bir hekimin sürgün gittiği bir güney İtalyan köyünde gözlemlediği insan ilişkileri ve yaşayışını anlatıyor. Yaşar Kemal'in romanlarını anımsattı bana.Okunmalı derim.
Ölü Ozanlar Derneği filmini üniversitedeysen seyretmiştim. Çok beğenmiştim. Kesinlikle çok güzeldi. Muhakkak seyretmelisiniz bence. Rahmetli Robin Williams harika oynuyor. Yine çok güzel bir video olmuş. Emeğinize sağlık ❤❤
İvan İlyiç'in Ölümü benim için de çok anlamlı bir kitap. Annemin hayatının son 6 yılı tedavi ile geçti ve bu süreçte hep yanındaydım. Hasta yatağında yatan bir insanın neler hissettiğini anlamak için onunla yaşamak bile yeterli olmuyormuş, bu kitabı okumak gerekiyormuş bunu öğrendim. Yine de öyle etkileyici benzerlikler buldum ki bu kitapta. Hasta kişinin uzun bir süre aynı şekilde yatamaması, ayağını yüksekte tutunca iyi hissetmesi, zaman zaman yalnız kalmak istemesi. Tolstoy gerçekten bunları okura tekrar yaşatıyor.
Magda Szabo yu yazar olarak çok severim ama Yavru Ceylan beni hayal kırıklığına uğrattı.Katalin Sokağı ilk okuduğum kitabıydı ve çok sevmiştim.Bazen böyle oluyor yazarlar şaşırtıyorlar Sevgiler🥰💐
Рік тому+2
Katalin Sokağı'nı bekletme dediniz bana! :) okuyacağım.
Anneniz için çok geçmiş olsun acil şifalar dilerim 🙏iki şehrin hikayesini henüz okumadım fakat büyük umutlar kitabını okumuştum o çok güzeldi , şuanda okuduğum en sıkıcı ve beni bezdiren okutmaktan soğutan ,ağdalı ağır dili olsun ,konusu olsun " Charles Dickens küçük dorrit " adlı eser bu kadar sıkıldığım bı kitap nadirdir üstelik 800'u geçkin sayfa sayısına sahip ,kısacası asla önermem dediğim bı kitap oldu kendisi .Sadece Turgut berkes çevirisiyle alfa kitaptan çıkan başka basimi olmayan bir kitap
Merhaba benim en son okuduğum kitap kıpırdamıyoruz yazarı İsmail Güzelsoy değişik bir kitaptı benim için.Sizin önerdiğiniz kitapları severek okudum mesela İzanin şarkısı
Geçtiğimiz Ay, Karanlığın Yüreği, Kopyalanmış Adam'ı okudum. İkisinden de orta karar bir keyif aldım. İki Şehrin Hikayesi bende de yıllardır duruyor 😊 arada bakışıyoruz o kadar 😁 Bu ay çok fazla sevdiğim Ayfer Tunç'un Dünya Ağrısı'na, John Steinbeck'in İnci'sine ve Ingeborg Bachmann'ın Malina'sına başladım. Üçü de şu an iyi gidiyor.
Çok geçmiş olsun, annene acil şifalar diliyorum. İvan İlyic’in ölümünü okurken, epey dunyevi oldugumu fark etmistim. Dedim “Ciddi misin Tuba ya? Bunlara mi takiliyorsun? 😒” İnsanda hayatina ceki duzen verme katkisi olusturan bir kitap; olgunlastiran. İki Sehrin Hikayesi konusunda sana katiliyorum; “eksik birseyler var, ama ne?” hissiyatiyla bitirdim. Bu sirada bir Balzac gibi akmıyor Dickens’ın tarzı. O bakimdan, tarihi belge kafasiyla okuyunca (hani akmiyor ya 😅) o zaman bir yerlere oturtabildim. Ama Viktorya donemini de belki de elde olmayan sebeplerle (epey otoriter ve baskici oldugunu dunya alem biliyor) fazla cici gostermis 😏. Evet Fransa’da o donem vahset yasanmis. Ama İngiltere’de de cok aman aman demokrasi yoktu yani..Kusura bakmasin Dickens 😏 Epey yanlı yazmis 😒 Donemdaş romancilar diye Balzac ile karsilastirdim 🤓 Dickensin sorunu sanki ipeksi bir akiciliktan yoksunluk gibi...Zor bir okuma da degil dedigin gibi. Hakkini teslim etmem gereken konu ise tarihi detayları epey akilda kalici aktarabilmis oluşu. Gene de Dickens in en iyi romanlarinin cocuklarla ilgili olanlar oldugunu duymustum; Oliver Twist gibi. Otobiyografik olmasi kaynaklı, duygu gecisi, ortam tasviri vs detaylarini en iyi o kitaplarda aktarabildiginden bahsederler. Okumak lazim, belki o zaman o “eksik birseyler” hissiyati ortadan kalkar…Ekimde ben ne okudum? Bir Katilin Güncesi; klasiklere guzel bir ara olmus oldu. Bu ay da Operadaki Hayalet e basladım; simdilik gayet iyi gidiyor. Dün de senin editorlugunde yeniden basilan Monsieur Proust geldi kargodan; değmeyin keyfime 🤓😌☕️ Eline saglik tekrardan ve yeniden basildigi icin Opera ya da, emegi icin cevirmene de tesekkurlerimi sunuyorum 🌹🌻🌷
Gelişim çevre ile etkileşimden geçiyor yani 35 demek benden 3 yaş küçüksünüz Felsefe kitabında en çok hoşunuza giden zaten bildiklerinizi size anlatması olmuş bence
İki şehrin hikayesini bende Ekim ayı sonunda okudum ve sevemedim pek fazla. Okurken çok zorlandım kesinlikle. Sadece sonu güzel tamamlandı sonu tatmin etti sanki beni. Ama geçen hafta Algernon'a Çiçekler i okudum ve bayıldım bence sizde en yakın zamanda okumalısınız benim içime işledi hikayesi.
İki şehrin hikayesinde yazar kapitalizmin geçiş sürecini çok iyi betimlemis İngiltere'de kapitalist düzenin daha ileri boyutu ve liberallesmenin getirdiği bir refah diğer taraftan Fransa'da ise kapitalizme geçiş sürecinin henüz başlangıcında çektiği sosyo-ekonomik sorunlar, özellikle de ekonomi ve yine sosyal bilimlerle uğraşan pek çok kişi için sanayi devrimi ve Fransız devrimi ile ilgili dönemi kapsayan genel bir çerçeve yani sadece edebi açıdan değil disiplinlerarası değerlendirilecek bir roman
İki Şehrin Hikayesi kitabı için ; Giriş cümlesi gerçekten çok muhteşem, çok anlamlı. Ancak kitap çok daha güzel yazılabilir, konusu çok daha farklı detaylarla örülebilirdi, benim için de yavan kalmış,methedildiği övgü kadar olamamış bir kitaptır.Çok daha iyi yazılabilirdi.Daha önce "okuyacağım, benimle okumak isterseniz" dediğinde okumuştum bu kitabı, sanırım ta 2019 yılıydı.
Öncelikle, annenize geçmiş olsun. Ve şunu da söylemeden geçemeyeceğim, sizin gibi bir arkadaşım olsun çok isterdim. İnsan okuduğu kitapları, anlatmak tavsiye almak istiyor. Çevremde maalesef kitap okuyan arkadaşlarım yok. 😔Neyse. Bende ekim ayında, uğultulu tepeler, 1984, bir gün tek başına, ve geçmişe mazi, kitaplarını okudum. 😊🌺
Merhaba Begüm. Ben “İki Şehrin Hikâyesi”ni çok sevenlerdenim. Kitabı okurken ezilenlerin psikolojisini yansıtma tarzının çok gerçekçi olması beni çok etkiledi. Kadın öfke ve intikam dolu bir hisle haklı olduğu davasında adım adım nasıl kontrolsüzce haksızlık yapıyor, şartlar uygun olduğunda nasıl acımasız olabiliyoru görmek çok vurucuydu. Özünde iyiysen ne olursa olsun yine de iyi kalıyorsun. Karakterler bence bu yüzden çok bizdendi. Şu anda mağdur olan bizken küçük bir gazla nasıl mağdur eden oluruz, sanırım bunun gerçekleşmesi hiç zor değil. İyi niyetle başlayan devrim bazen hiç de iyi niyetli devam etmiyor. Anlatım, dönemi yansıtması, dili her anlamda beni çok etkiledi. Sevgiler. 🌸
Çok güzel yorulmadınız, okumak isteyenlere fikir olması açısından da iyi oldu yorumunuz. Teşekkür ederim. ❤️
Sizin sayenizde Selçuk Baran ile tanıştım ve Tortu kitabını okudum, çok beğendim.
Bir de Jack London' ın Kızıl Veba kitabını çok beğendim. Jack London'ın ileri goruslulugune, yaşamadığı bir salgını böylesine güzel anlatımına hayran kaldım.
Anneniz umarım şimdi daha iyidir, çok geçmiş olsun ♥️
Bluz, makyaj, her şeyinize bayıldım, kırmızı delisi biri olarak.😊
Kitaplar zaten şahane.📚 Teşekkürler ❤️
Ben teşekkür ederim. ❤️
Her şeyden bağımsız olarak söylemeden edemiycem farkında mısın bilmiyorum Begüm ama gittikçe güzelleşiyorsun, işiltin artiyor gün geçtikçe hanı yıllardır takip etmiyor olsam asla iki çocuk annesi olduğuna inanmazdım. ❤
Begüm hanım kırmızı size çok yakışmış açmış sizi ;)
Sosyoloji bölümü mezunuyum. Fransız devrimi sonrasında çıkan akımlar, devrimler vs. Her şey bana her zaman çok ilgi çekici gelmiştir. İki Şehrin Hikayesi'nde de bana bu çok ilgi duyduğum olayı kurgu da olsa resmedildiği için zaten çok iştahla başladım ve okudum. Yazarın çok empati barınmayan yazımı bana biraz soğuk gelse de İngiliz romanları genelde böyle olduğu için yabancılık çekmedim. Bence güzel olan sadece sonu değildi yani. Adım adım bir halk devrime nasıl kalkışırı okumak zevkliydi. Bir sahne vardı (sanki izlemiştim gibi anlatıyorum kusura bakmayın) bu şarap fıçılarının devrildiği ve yaşlı, çocuk, kadın vs. Farketmeden hepsinin pis yerlerden aç oldukları için şarabı resmen yalamaları çarpıcı bir bölümdü. Zaten bu bölümden sonra ilgim artmaya başladı kitaba böyle de gitti. Belki bir gün seversiniz diyeceğim ama benimde uğraşıp, ikinci sefer şans verdiğim kitaplar var ve ilerlemiyor okuyamıyorum. Notre Dame'ın Kamburu bunlardan biri. Umarım bir gün okurum. Kitapla kalın🌸
Benim de Notre Dame ' ın kamburunu bitirmem aylar sürmüştü. Güzeldi neticede anlatmak istediği şey , bitirince de güzeldi diyebildim ama beni bir türlü tutkuyla içine çekememişti. Bazı kitapları uçarcasına hevesle okuyup tekrar okumak istiyorum ne yazık ki bu onlardan biri değildi. Bazen böyle değerli sayılabilecek , hemen herkes tarafından sevilen ve beğenilen bir eseri okurken ciddi anlamda zorlanabiliyorum.
İki şehrin hikayesi pek de iki şehrin hikayesi değildir, sadece Paris'in denebilir. Dickens'ta imgelem müthiş, ben bu kitabı bu yüzden çok severim. Kitabın başında milletin sokaklardan şarap içmesi ilerde sokaklardan kan içmelerini çağrıştırır. Londra'da sokağa düşen yağmurun sesi, Paris'te sokaklarda koşturan işçi selinin sesine benzer ve korkusunu oraya kadar taşır. Bunlar gibi edebi şahanelikler doludur bu romanda. Devrim atmosferinin gerçekte nasıl olduğunu, at izinin it izine nasıl karıştığını, adaletin nasıl toptan rafa kalktığını bence muhteşem anlatır.
Bunun dışında Ölü Ozanlar Derneği konusunda haklısınız. Kitabın kötü olmasının sebebi filmin resmen kitaba kopya edilmiş olmasındandır. Bu yüzden sinema diliyle anlatılan bazı duygular kitaba geçmemiştir. Yazar bunu romanlaştırmak için de hiçbir şey yapmamıştır. Bu yüzden kitap filmin yanından bile geçemez. Sadece filmi izlenmelidir diye düşünüyorum.
İrem Doğrunun Arse kitabını listeme aldım
Annenize geçmiş olsun begum hanım..inşallah iyileşmiştir. Her zamanki gibi çok faydalı bir video. Dilinize sağlık
Teşekkür ederiz Cemile, şu an iyi şükür. Adınız ananemin adı. :)
@ 😀
Selamun aleykum. Hayırlı akşamlar. Kitapların her biri muhteşem. Teşekkür ederiz Begüm Hanım.
Begüm hanım annenize çok geçmiş olsun. Umarım sağlık durumu şuan iyidir. Bu ay en beğendiğim kitap yengeç konserveleme gemisi ve gülün adı oldu. Ellerinize sağlık
Merhaba Begüm burda anlattığın çok güzel kitaplar dışında sana DUL kitabını önerdiğin kitapla tanışmamı sağladığın için teşekkürler ederim o kadar beğendim ki o kısacık kitabı neresine işaretleyici koayacağımı bilemedim nasıl güzel nasıl yalın ve nasıl bu kadar hissettirilerek anlatılabilir sevdiğini kaybetmenin duygusu ve boşluğu diyecek birşey bulamıyor öyle güzel bir kitap sayende okuduğum için yazarı sayende tanıdığım için teşekkürler 🥰
İki Şehrin Hikayesi'ni lisede İngilizce dersinde okumuştuk. Quiz yapılmıştı. Sınav var mantığıyla okumadım. Severek okumuştum. Yıllar sonra müzikal filmini izledim. Beni o yıllara götürdünüz. Paylaşımınız için çok teşekkürler 💐
Çok güzel görünüyorsunuz Begüm🌸 Bilgilendirme ve öneriler için teşekkür ederim❤ inşAllah anneciğiniz şimdi afiyettedir🌹 İki Şehrin Hikayesi kitabını çok severek okumuştum ve hatta bence en iyi giriş cümlesine sahip kitap kendisi, sizin böyle düşünmenize çok şaşırdım belki de sizin için doğru bir zamanda okunmuş bir kitap değildi kim bilir. Kitabın benim üzerimdeki etkisini tarif edemeyeceğim ne yazık ki zira kelimelerimi cümlelerime öylesine vurucu dizemiyorum🙈
Merhaba. İki Şehrin Hikayesi adlı kitabı Can yayınlarından okudum ve çeviri noktasında çok sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Cümlelerle boğuşmaktan kitabın içine girememek nedir bu eserde yaşadım. Yine de bazı sahneler çeviriye rağmen çok çarpıcıydı. Fransız Devrimi öncesi aristokratların acımazsızlığı ile devrim sonrası halkın acımasızlığının benzerliği ürperticiydi. Şahsi kanaatim bu yönde. Selam ve sevgilerle.
Ekim ayında en sevdiğim kitap Jane Eyre oldu hiç bitmesin istedim kitabı bitirdikten sonra bi kaç gün canım hiç kitap okumak istemedi o süre zarfında hep kitabı düşündüm beni çok etkileyen bir kitap oldu
Ekim ayında okuduğum ve en sevdiğim kitap Mina Urgan'dan Bir Dinozorun Anıları oldu.
Teşekkürler, keyifli okumalar 💐
Gecen ay okuyup çok sevdiğim kitaplar:Fahim Bey ve Biz,Ağır Ölüm,Büyük Defter-Kanıt-Üçüncü Yalan,Taş ve Gölge,Annem Sarhoş Atlar ve Kovboylar ve Locarno Dilencisi kitapları oldu.Emeğinize sağlık.Ve geçmiş olsun.
Teşekkür ederiz. 🙏 Taş ve Gölge nasıldı?
@ Okuduğum en iyi metinlerden biriydi.Oldukça zengin ve değişik karakterleri barındıran bir metin.Anadolu'nun zengin etnik yapısıyla bezenmiş.
Yoksulluk, gençlik, eğitim ve hayat mücadelesi denince Fatma Aliye'nin Refet'i gelir aklıma.
Yeni birkitaplik turu yapmayı düşünüyor musunuz? Listenizde varsa öne alır mısınız lütfen?
İki şehrin hikayesiyle ilgili hissiyatımız çok benziyor Begüm Hanım. İlk defa yıllar önce lisede okumamız söylenmişti. İyi bir okur olma yolunda ilk adımlarımı kuşkusuz lisedeki şahane edebiyat öğretmenimizin önerdiği nadide eserlerle attım. Ancak bu kitabı lisede bitiremedim, üstelik sınav olacak olmamıza rağmen bir türlü içselleştiremedim ve daha sonra da okuma alışkanlığını yeni kazanmaya başladığımdan bırakma kararı aldım. Üniversitenin ilk senesinde şehir değiştirirken kitaplığımda bir anda elime gelince 'belki de çok toydum, bir daha okumayı deneyeyim' diyerek yanıma aldım. Ancak sonu yine hüsrandı. Bu denli beğenilen bir kitabı ayrıca benim de epey keyif alarak okuduğum bir yazarın klasik eserini neden okuyamadığımı bir türlü anlayamadım. Üniversitenin üçüncü senesinin yazında evime dönerken eşyalarımın derinliklerinde yine gördüm ve sonuç tüm yaz boyunca benimle seyehat etmesine rağmen yine bitiremedim. Üniversitenin altıncı senesindeyim birkaç ay önce nöbete gittiğim çantamda yerini aldı ancak hala bitirebilmiş değilim... Sanırım ömrüm boyunca tamamlayamayacağım bu eseri
Carlos Levi'nin 'İsa Bu Köye Uğramadı' kitabını okuyorum. Bir hekimin sürgün gittiği bir güney İtalyan köyünde gözlemlediği insan ilişkileri ve yaşayışını anlatıyor. Yaşar Kemal'in romanlarını anımsattı bana.Okunmalı derim.
Ben bu kitabı çok merak ettim, okuyayım.Teşekkürler .
Çok iyi kitap
Ölü Ozanlar Derneği filmini üniversitedeysen seyretmiştim. Çok beğenmiştim. Kesinlikle çok güzeldi. Muhakkak seyretmelisiniz bence. Rahmetli Robin Williams harika oynuyor. Yine çok güzel bir video olmuş. Emeğinize sağlık ❤❤
Begüm Hanım merhaba. Dostoyevski 'den Ezilenler 'i çok severek okumuştum,eğer okumadıysanız mutlaka okuyun.Sevgiler😊
İvan İlyiç'in Ölümü benim için de çok anlamlı bir kitap. Annemin hayatının son 6 yılı tedavi ile geçti ve bu süreçte hep yanındaydım. Hasta yatağında yatan bir insanın neler hissettiğini anlamak için onunla yaşamak bile yeterli olmuyormuş, bu kitabı okumak gerekiyormuş bunu öğrendim. Yine de öyle etkileyici benzerlikler buldum ki bu kitapta. Hasta kişinin uzun bir süre aynı şekilde yatamaması, ayağını yüksekte tutunca iyi hissetmesi, zaman zaman yalnız kalmak istemesi. Tolstoy gerçekten bunları okura tekrar yaşatıyor.
Teşekkürler. Annenize geçmiş olsun.💐
Magda Szabo yu yazar olarak çok severim ama Yavru Ceylan beni hayal kırıklığına uğrattı.Katalin Sokağı ilk okuduğum kitabıydı ve çok sevmiştim.Bazen böyle oluyor yazarlar şaşırtıyorlar Sevgiler🥰💐
Katalin Sokağı'nı bekletme dediniz bana! :) okuyacağım.
Anneniz için çok geçmiş olsun acil şifalar dilerim 🙏iki şehrin hikayesini henüz okumadım fakat büyük umutlar kitabını okumuştum o çok güzeldi , şuanda okuduğum en sıkıcı ve beni bezdiren okutmaktan soğutan ,ağdalı ağır dili olsun ,konusu olsun " Charles Dickens küçük dorrit " adlı eser bu kadar sıkıldığım bı kitap nadirdir üstelik 800'u geçkin sayfa sayısına sahip ,kısacası asla önermem dediğim bı kitap oldu kendisi .Sadece Turgut berkes çevirisiyle alfa kitaptan çıkan başka basimi olmayan bir kitap
Merhaba benim en son okuduğum kitap kıpırdamıyoruz yazarı İsmail Güzelsoy değişik bir kitaptı benim için.Sizin önerdiğiniz kitapları severek okudum mesela İzanin şarkısı
Geçtiğimiz Ay, Karanlığın Yüreği, Kopyalanmış Adam'ı okudum. İkisinden de orta karar bir keyif aldım. İki Şehrin Hikayesi bende de yıllardır duruyor 😊 arada bakışıyoruz o kadar 😁 Bu ay çok fazla sevdiğim Ayfer Tunç'un Dünya Ağrısı'na, John Steinbeck'in İnci'sine ve Ingeborg Bachmann'ın Malina'sına başladım. Üçü de şu an iyi gidiyor.
Çok geçmiş olsun, annene acil şifalar diliyorum. İvan İlyic’in ölümünü okurken, epey dunyevi oldugumu fark etmistim. Dedim “Ciddi misin Tuba ya? Bunlara mi takiliyorsun? 😒” İnsanda hayatina ceki duzen verme katkisi olusturan bir kitap; olgunlastiran. İki Sehrin Hikayesi konusunda sana katiliyorum; “eksik birseyler var, ama ne?” hissiyatiyla bitirdim. Bu sirada bir Balzac gibi akmıyor Dickens’ın tarzı. O bakimdan, tarihi belge kafasiyla okuyunca (hani akmiyor ya 😅) o zaman bir yerlere oturtabildim. Ama Viktorya donemini de belki de elde olmayan sebeplerle (epey otoriter ve baskici oldugunu dunya alem biliyor) fazla cici gostermis 😏. Evet Fransa’da o donem vahset yasanmis. Ama İngiltere’de de cok aman aman demokrasi yoktu yani..Kusura bakmasin Dickens 😏 Epey yanlı yazmis 😒 Donemdaş romancilar diye Balzac ile karsilastirdim 🤓 Dickensin sorunu sanki ipeksi bir akiciliktan yoksunluk gibi...Zor bir okuma da degil dedigin gibi. Hakkini teslim etmem gereken konu ise tarihi detayları epey akilda kalici aktarabilmis oluşu. Gene de Dickens in en iyi romanlarinin cocuklarla ilgili olanlar oldugunu duymustum; Oliver Twist gibi. Otobiyografik olmasi kaynaklı, duygu gecisi, ortam tasviri vs detaylarini en iyi o kitaplarda aktarabildiginden bahsederler. Okumak lazim, belki o zaman o “eksik birseyler” hissiyati ortadan kalkar…Ekimde ben ne okudum? Bir Katilin Güncesi; klasiklere guzel bir ara olmus oldu. Bu ay da Operadaki Hayalet e basladım; simdilik gayet iyi gidiyor. Dün de senin editorlugunde yeniden basilan Monsieur Proust geldi kargodan; değmeyin keyfime 🤓😌☕️ Eline saglik tekrardan ve yeniden basildigi icin Opera ya da, emegi icin cevirmene de tesekkurlerimi sunuyorum 🌹🌻🌷
Gelişim çevre ile etkileşimden geçiyor yani
35 demek benden 3 yaş küçüksünüz
Felsefe kitabında en çok hoşunuza giden zaten bildiklerinizi size anlatması olmuş bence
Yavru ceylanı okudum çok beğendim ardından ayfer tunç ' suzan defter' kitabını okudum ve çok yaralı kitaplardi üstüste okumak beni epey etkiledi
İki şehrin hikayesini bende Ekim ayı sonunda okudum ve sevemedim pek fazla. Okurken çok zorlandım kesinlikle. Sadece sonu güzel tamamlandı sonu tatmin etti sanki beni. Ama geçen hafta Algernon'a Çiçekler i okudum ve bayıldım bence sizde en yakın zamanda okumalısınız benim içime işledi hikayesi.
Ablam da bekliyor hala. :) okuyacağım.
@ merakla bekliyor olucam düşüncelerinizi severek takip ediyorum paylaşımlarınızı 🌼
İki şehrin hikayesinde yazar kapitalizmin geçiş sürecini çok iyi betimlemis İngiltere'de kapitalist düzenin daha ileri boyutu ve liberallesmenin getirdiği bir refah diğer taraftan Fransa'da ise kapitalizme geçiş sürecinin henüz başlangıcında çektiği sosyo-ekonomik sorunlar, özellikle de ekonomi ve yine sosyal bilimlerle uğraşan pek çok kişi için sanayi devrimi ve Fransız devrimi ile ilgili dönemi kapsayan genel bir çerçeve yani sadece edebi açıdan değil disiplinlerarası değerlendirilecek bir roman
Teşekkürler Begüm hanım
Jose saramago-körlük 😍
Teşekkürler..
İki şehrin hikayesini Türkçe okumuştum, şimdi ingilizce edisyonunu aldım onu okuyacağım:)
"Genç bir ruhsanız" Harika bir hitaptı.
Nobel ödülü alan yazar Annie Ernaux un kitaplarını okudunuz mu?,okuduysaniz ilerki bölümlerde, yorumlarsanız iyi olur.
Ben ölü ozanlar derneğinin önce kitabını okuyup sonra filmini izlemiştim. Üniversite yıllarında beni etkilemişti.
Neden açık açık watt pad demediniz
İki Şehrin Hikayesi kitabı için ;
Giriş cümlesi gerçekten çok muhteşem, çok anlamlı.
Ancak kitap çok daha güzel yazılabilir, konusu çok daha farklı detaylarla örülebilirdi, benim için de yavan kalmış,methedildiği övgü kadar olamamış bir kitaptır.Çok daha iyi yazılabilirdi.Daha önce "okuyacağım, benimle okumak isterseniz" dediğinde okumuştum bu kitabı, sanırım ta 2019 yılıydı.
İki şehrin hikayesi kitabı hakkındaki yorumlarınıza sonuna kadar katılıyorum. Bir tek benim beğenmediğimi zannederdim. Yalnız değilmişim.
🌹
Begüm Hanım ben İki Şehrin Hikayesi’ne 3 kere başladım ama asla bitiremiyorum.🤦🏼♀️
♥️♥️