anadoluda izmirden ardahana edirneden hataya halen devam ediyor.ilçe merkezlerine bile doğalgaz olmayan kalorifer bulunmayan çok yer var. izmirde doğup büyüdüm o yıllarda öyleydi memuriyetimin ilk yıllarında kütahyada idim öyleydi 30 yaşındayım şuan aydında yaşıyorum halen o tavana yansıyan ateşe bakarak uyuyorum..
arkadaki hanımefendi ne kadar güzelmiş ya..çok masum bakıyor..videoya odaklanamadım onu izlemekten..🥰
Рік тому+1
Bizim zamanımızda dışarı çıkmadan hemen önce yemek yerdik ki dışarda geç acıkalım. Bu formülle yemek her zaman evde yenirdi. Bu şekilde iki ev alan çok aile biliyorum. Saygılar.
Evet ama alt yorumlarda yazan bir arkadaş gibi bu vesile ile salon yada oturma odasında ailecek zaman geçirebiliyorduk. Şimdilerde herkes kendi odasında ve dünyasında
@@neslihan7240 birlikte olmak tabiki güzel ama herşeyin bir sınırı da olmalı. Büyükler tv seyrederken ders çalışırdık, veya geç olmuşsa uyumaya çalışırdık. Birlikte olmanın güzelliği kadar zorlukları da vardı.
Bizim evde misafir odasına girilmesi yasak değildi,zaten giremiyorduk ,kilitliydi. Birde babam koltuklara kılıf diktirmişti,misafir gelmeden kılıfları çıkarirdik. Misafir geldiğinde ise biz kardeşimle odayı daha çok incelerdik ..napalım az görüyoruz ya😂😂
Pazar gunu Soba uzerinde ibrikte isinan su ile buz gibi banyoda alınan duş ve yine soba uzerinde kurumasi icin serili olan ertesi sabah giyilecek okul önlükleri asla unutulamaz
Salonda içki barı olurdu. Amcamın evinde vardı. Envai çeşit içkiler ve bardakları vardı. Amcamın kardeşi, ağabeyleri ya da yakın arkadaşları geldiğinde misafir ederdi. O salondaki barlardan çok az evde vardı o zamanlar. Büyüyüp blu çağını geçtiğimde bizi de almaya başlamıştı. Güzel bir adetti..
Benim annem matematik ögretmeniydi. Misafir odasi yoktu, ev halkinin oturdugu salon vardi. Annem ozel ders verdigi icin salon veli ve ogrencilerle dolu olurdu hep. Öyle komünal takiliyorduk, özel hayat diye bisey yoktu. Genelde salonda 10 aile filan olurdu:))
Pazar sabahları babamın izlediği kovboy filmleri annemin yaptığı yumurtalı ekmeğin kokusu burnumda işte tüm bunlar mutluluğun fotoğrafı idi. Atariler vardı TV bağlattırılıp oynadığımız oyunlar komik şapkalı ve bıyıklı boyacı Mario adını hatırlayamadığım oyunlar Bunun dışında unutamadığımız hafta sonları gazetelerin verdiği maketler vardı. Kesip yapıştırdığımız şatoların çıktığı sokakta hala oynayacak yer bulan çocuklar vardı. Kimse korkmazdı çocuğumun başına bir şey gelecek mi diye mahalle bakkalı köşe başı simitçisi hepsi tanıdıktı ve biz daha güvendeydik. Heygidi günler hey
Eskiden evlerimizin içi huzur ve neşe dolu idi sosyal medya yoktu o zamanlar pazar günleri şahane pazar eşliğinde keyfimize bakardık kışın gürül gürül yanan sobanın yanında keyif yapmak paha biçilemezdi üzerinde çay fokur fokur kaynardi annem birde Mısır patlatirdi değmeyin keyfimize 😍☘️☺️
Çocukluğumda ,köyde doğup büyüyen ben köyümüz yüksek kesimde ve ağır geçen elektriksiz susuz kış şartları eşliğinde , en güzel anılarım , hava kararınca yanan gaz lambaları ve anneciğimin soba (maşınga&kuzine) üzerinde fokurdayarak kaynayan çay suyunu demler , ekmekliğinde üzümlü kek pişirir ve ardından mısır patlatır, bazen haşlanmış nohut patlatır ve her akşam komşular eşliğinde pil ile çalışan radyo TRTFM dinleyerek sohbet koyulaşır tabi bu arada dışarıda ev boyunca lapa lapa kar yağar , ancak o muhabbet dolu anlar şuan ne çok özleniyor 🥰
Fatih bey, ben Azerbaycan vatandaşıyım, 10 yıldır Türkiye’de Rusça konuşan ülkelerle ticaret yapan farklı firmalarda çalışıyorum. Türkiye’nin 2013-den beri yaşadığı değişimi şahsen yaşadım. Sizin fikirlerinize de %85 katılıyorum. Arada söylüyorsunuz ve çok haklısınız, siz iyi bir ideologsunuz. Türkiye’nin geleceği sizler gibi düşünen ve yaşayan insanların cesaretine bağlı diye düşünüyorum. 🇦🇿🤝🇹🇷
Ya cocukluguma gittim resmen sizin anlatiklarinizi hepsini annem bize yaşatirdi. Özellikle miasafir oturma odasindaki koltuk takimlari halen durmakta ne garip ki 47 yaşina girdim toplasaniz 6 ay bile oturmadim.
Misafire gitmeden önce, anneden alınan nasihatların ve eve döndüğünde yiyeceğin dayağı hesap ederek, misafirlikte sunulan o guzel yemek, abur cuburlari yiyemeden eve dönmek. Masadan bisey almaya yeltendiginde ise annenin goz hapsina maruz kalmak 😊
Evimiz sobalıydı soba yanardı sonra ateşini mangala çıkarırdı annem o mangalın etrafında oturur sohbet ederdik masal anlatılırdı ah ne güzel günlerdi o günler ❤
Anneannemin ve babanemin hayatları boyunca oturamadıkları odaları🤩 buz gibi, hafif naftalin kokusu var, kadife koltuklar, bir köşede turuncu altıntı işlemeli kahve takımı😂 ve muhakak halılın altında saklanmış paralar😍
Kırklarelinde evimiz iki katlı idi, kat bölmesi ahşap olan evin üst katında oturma odası, misafir odası ve yatak odası , alt katta ise mutfak vardı, mutfakta ise bizim Trakya'lıların peçka dediği, üstü dökme demir sahanlıklı, genelde sağ tarafta fırın sol tarafta ateş besleme ünitesi olan sabanın arkasında pösteki dediğimiz kuzu derisi serilir evin kedisinin yatağıdır orası. Bu sobanın işlevi şimdiki toplamda 4-5 ev aletinle eşitti şöyle ki; Sobanın üstüne konulan güğüm 24 saat evin sıcak suyu için emre hazır olurdu, 24 saat çay suyu da hep hazırdır. Ayrıca en az 2-3 çeşit yemek, yanında fırında börek vs. yapılabilir. Yine üst döküm bölümde mevsimine göre kestane çizilerek pişirilir, ya da patlıcan, biber vs. közlenirdi. Ayrıca bu bölümde kete denen hamur direk döküm kaplamaya atılır ve alt üst edilerek pişirilirdi, sobanın borusuna takılan aparatta kışın mis gibi ve çabucak çamaşırlar kurutulurdu. Sobanın ateş haznesi altında ise küllük bulunu küllüğün içindeki küle patates gömülerek kumpir yapılırdı, kurban bayramlarında bu küllüklere ateşleme haznesinden alınan korlar konularak kor üzerinde kurbanın ciğer, böbrek ve dalak gibi sakatatlar pişirilerek taze teze sıcacık yenirdi. Yine fırının üzerinde 24 saat döküm ütü olur, döküm ütüyede kor konulmak suretiyle ütü yapılırdı. Fırınında ise çelik veya bakır tepsilerde ekşi mayalı ev ekmeği yapılır, ekmek ekşi mayalı ve de büyük olduğundan bir hafta eve yeterdi. Yine aynı peçka sobanın fırınında kışın pancar fırınlanır, ilk baharda mart dokuzu hıdırıllez zamanı mutlaka kuzu kapama yapılır, kuzu kapama ailecek kırlarda piknikte yenirdi. Hıdırıllez in olmazsa olmazlarından biride asker kurabiyesidir ki bu da fırında gayet güzel pişer. Özetle eski evimiz hala duruyor ama 30 yıldır içinde oturan yok.
anadoluda izmirden ardahana edirneden hataya halen devam ediyor soba.ilçe merkezlerinde bile doğalgaz olmayan kalorifer bulunmayan çok yer var.veya çok ev var izmirde doğup büyüdüm o yıllarda öyleydi memuriyetimin ilk yıllarında kütahyada idim öyleydi 30 yaşındayım şuan aydında yaşıyorum halen o tavana yansıyan ateşe bakarak uyuyorum..
Misafir odası ailede sadece dedemlerin evinde kaldı. Memlekete gittiğim de dahi babaannem bize salonda yatak yapar oraya almazdı. Evlendim ve eşimle 2020de ziyarete gittik. Daha biz yoldayken misafir odasını ayarlamış. Elinden geldiğince temizlemiş( yaşlılık işte ). O gün büyüdüğümü, oyun yaşını geçtiğimi anlamıştım.
90’larda,İzmir’de geçti çocukluğumuz. Her evde olduğu gbi bizim evde de büyük bir salonumuz vardı, sadece misafirlere özel. Kışları küçük bir oda da yanan soba etrafında geçerdi zamanımız. Elektrikler kesilince, annem mum yakıp odaya gelene kadar, camın önünde bulunan şilteye sırtımı yaslar, yanan sobaya yaklaşıp zarar görmesin diye kardeşimi kucağıma alır sıkı sıkıya tutardım. O küçücük odada, nefesimizi tutarak kâh sporcu kartlarından kuleler yapar, kâh kartları domino taşı gibi dizip en baştaki karta üfleyerek engellenemez düşüşü başlatırdık. Zaman acımasız, çocuklar saf ve temiz…
Eskiden salonun ortasındaki sobanın yanında LEĞENde banyo yaptırırdı annelerimiz sadece pazar günleri yapardık.Sıcak suyun sıcak olup olmadığını üstümüzde test ederlerdi ne güzel günlerdi...
Ahh misafir odamız Atatürk ün resmi duvarlarda.Simdi onu hatırladım.Yıllarca 10 Kasım da çok duygulandırdın ağlardım hala duygulanırım.Ne güzeldi saflık o yokluk yeşil çevirmeli tuşlu telefon hep misafir odasindaydiii..😇☎️
Anneamle, rahmetli dedemin evilerinde de bu soğuk misafir odası mevzusu vardı, orası soğuk ve pusludur her zaman, misafir olduğu zaman ısınırdı ama o misafirlikler çok hoşuma giderdi, sevgiyle ısınıyor gibi… neyse ortaya konan o süslü işlemeli mermer, bacakları işlemeli tahtadan (dedem eski marangozdu, kendi yapmıştı, anlattırından hatırladığım). O mermeri yanlışlıkla düşürüp tam ortasından kırmıştım, hala konuşulur, hatırası vardır. Güzel günlerdi. Sizleri de severek izliyoruz, emeğinize sağlık. Saygılar
Kışları sıcacık yanan soba,komşuların hoş sohbeti vardı ,evler daha kalabalık hoş sohbet muhabbet vardı,sobanın üzerinde kaynayan çay ,dikkatle izlenen diziler vardı
Haftasonu tatilinin bittiği Pazar gecesi tam da Parlement Sinema Kulubü filmi başlarken tv'nin olduğu odadaki çekyatta "yarın okul var, erken kalkacaksın, arkanı dön, uyu" telkiniyle uyumak zorunda kalmak ta güzeldi.
Çocukluğumda televizyonun ev telefonun üzerine dantel örtülürdü 😊 bir de kumanda olmadığı için biz küçükleri kumanda olarak kullanıp televizyonun yanındaki düğmelerden kanal değiştirirlerdi 😊
Bizim evde de misafir odası vardı pek girilmez ve soğuk olurdu genelde . Banyonun o küçük ortamında odunlu soba ve genelde pazar günleri alınan duşlar , misafir geldiğinde aldığımız nasihatler
Eski ev adetleriyle ilgili ben de sobadan giriş yapacağım fakat farklı bir noktaya değineceğim. Evet soba iyi ısıtırdı, üstünde kestane yapardık, çay demlenirdi, soba borularının arsına takılan fırın ile yemekler yapılırdı bunlar çok güzeldi fakat bir de çok büyük bir eziyeti vardı, sabahları yataktan kalkınca hatta çoğu zaman kaldırılırdık ve anne kömür almak için bodruma gönderirdi. Beşinci katta oturuyorduk, bodrumda her dairenin kendine ait bölümü olurdu, kilidini açar kovaya kömür doldurulur ve söylene söylene yukarı çıkarırdık. Dördüncü sınıfta şu an oturduğumuz binaya taşınmıştık ve merkezi ısıtma sistemiyle tanışınca resmen çağ atlamıştık.
Bizde maalesef misafir odası yoktu 2 odalı bir evde büyüdük yer yatağı ile mışıl mışıl uyurduk ve sobanın tavana vurduğu ateş 🔥 görüntüsü ile hayaller kurarak uyumak çok güzeldi
Eskiden geniş balkonlu yada verandası olan evlerde ailenin her yaştan tüm kadınları,musluğa bağlı hortumdan gelen suyla,elimizde fırçalar köpürte köpürte halı yıkardık,ayaklarımız soğuktan buruş buruş olurdu ama o sohbetler ve işin eğlenceye dönüşmesi unutulmazdı.
Yer yatağında dört kardeş sırayla yatardık benim özlemim annemin ramazanda gece sahura erkenden kalkıp fırınlı sobada börek pişirmesi yada pilav yapması o güzel kokuları çok özledim😢
Can bey severek takip ediyoruz artık sizde Google da Can yılmaz diye arattığımızda 'Did you mean Cem Yılmaz' dan sıyrılıp kendi kitlenizi oluşturdunuz bence,güzel ekip güzel iş, başarularınızın devamını dilerim:)
Bir keresinde en sevdiğim kuzenimle çok da samimiyetimizin olmadığı diğer kuzenimizin evine yatılı misafirliğe gittik. Üçümüz aynı odada yattık uyuduk neyse, gecenin ortasında gözümü bi açtım yatağa işemişim! Telaş, korku , napsam da sabah kimse anlamasın diye düşünürken birkaç dakika sonra diğer samimi olduğum kuzenim de uyandı. O da korkuyla bana bakıp 'B.. altıma işemişim napıcam' diye haykırırkeeeen ev sahibi olan kuzenim de uyandı 'ben her gece işiyorum. Sabah annem banyo sobasını yakar yıkanırız boşverin yatın uyuyun '' demişti. Üçümüz de çişli çişli sabah kadar uyumuştuk :))
O travma fecidir ya...ama kimse kinamazdi ne guzeldi, ben de kucuk kardesim de bazen tutamazdik ama sefkatle gecenin yarisinda halledilirdi o zorluklarla, makine yok elde yikaniyor Hersey, haklari odenmez annelerimizin....
Abi ben 1997'liyim eski sayılmaz size göre ama benim için güzeldi. Gece holün sarı lambası vardı ayarlı annem onu yakardı bizim için. Odanın kapısından içeri o hol ışığı girerdi. Biz o ışık sayesinde gölge oyunu oynardık. Kışın kalorifere yaslanıp puding yemek yada pudingin soğumasını beklemeden sıcak çikolata niyetine içmek çok güzeldi. Heee bunlar hala var ama artık öyle aileler iç içe değil.
Bence en komik olay pazar günleri alttan yanmalı banyo şohbeninde çocukların sırayla yıkanmasıydı, her çıkan çocuk sobalı odada menemen testisi gibi yan yana dizilip, saç taranmasını bekler, ıhlamur içerdik. Soba üstünde kestane, mandalina kabuğunun kokusu..hemen herşeyin bir hikayesi vardı. Derinden kalbime dokunan❤️
O misafir odalarında "Gün" diye bi şey vardı abi. 80 li yıllarda teyzemlere vermişti annemler beni. Kendileri Isviçre'de, ben Bursa'da, tek sobalı evde, gün için yapılan, güne gelen tesla bobini saçlı teyzelerden artan pasta, börekleri, boş karnımın gurultusu ile baş başa, bekleyerek yaşadım. Üç sene arkadaş, dile kolay.
Eskiden sobamiz vardı kestane pişirirdik kocaman alimunyum legenimiz sobanın üstünde ısınan suyla annem bizi yikardi salonda usumeyelim diye divanlarimiz vardı bol bol yastık o yastıklarla abimlerle kendimize oda oda ev yapar oyunlar oynardık daha sıcak daha samimiydik 🥰
Eskiden televizyonların üzerinde dantel vardı kimi zaman hiç kalkmazdı ve televizyonu o dantel motiflerinin arasındaki boşluktan izlemek için ekstra bir çaba gerekirdi.
Büyüklerimizin televizyon, sehpa, masa, koltuk ve vitrin gibi eşyalara dantel örtü örtme gibi huyları vardı. Boş olan her alana koyulan danteller evin içini kaplardı. Çeyiz sandıklarının ve annelerimizin vazgeçilmez eşyasıydı. El emeği göz nuru olan danteller eskiden elektrik yokken mum veya gaz lambası eşliğinde yapılan sohbetler ile örülür ve kullanılırdı. Günümüzde modern tarzda ve hazır şekilde dantel örgüleri de bulunmakta. Ancak el emeği gibi o hissiyatı veremiyor.
Sobalı evlerde sobanın üzerine portakal kabukları bırakılırdı onun o kokusu çok başkaydı beee birde eskiden evler küçük aileler büyüktü bireysel odalar yerine beraber yatılan kardeşler yada evin yaşlıları vardı eskilerin güzel günleriydi ozmnlar ☺️
Merhaba! Yorumunuzu çok beğendik. Twigy terlik hediyeniz için ayak numaranız, iletişim numaranız, ad-soyad ve açık adres bilgilerinizi iletisim@kafa1500.com adresine mail atabilirsiniz.
Benim hatırladığım çok klasik hikayeler abi ama ölümüne beşiktaşın hastasıyız bir terlik hediye edersen teşekkür ederim etmezsende canın sağolsun,tv de hiç bsyin olmadığı bu dönemde iyiki varsınız 🙏🤗
Misafir odası bizde de soğuk olurdu. 3 lü sehpa vardı üzerine çay ve atıştırmalıklar konurdu. Ortada camdan bir gondol, içinde 3 - 5 paket farklı sigara yanında da 50 kiloluk bir küllük... Sobanın yanı Antalya gibi olurdu. Diğer odalar sibirya. Kahveler Kıbrıs desenli tepside servis edilirdi. 80 ler 90 lar güzeldi, daha samimiydi.
Eskiden okuldan eve gelince mis gibi kurabiye, kek, poğaça kokusu ile girer happur huppur yerdik. Derken yerini telefon siparişi aldı, yine happur huppur götürürdük. Şimdi yine götürmek istiyoruz ama ne para var ne de pul. Yani iştah yerinde de alım gücü sıfır. 🙋🏻🙋🏻🙏🏻🙏🏻🌺🌺
Рік тому
Gecekondu da yoktu böyle şeyler, herşey olduğu gibiydi hele o sobanın verdiği sıcaklık... şimdi nerdeee :))
kek tenceresi diye bir şey vardı benim çocukluğumda, ortası delik :) altına kül koyulur ocak ateşine atılırdı kek ve sadece misafir geldiğinde kek yapılırdı aşşırrı lükstü yani :)
bizde kışlık kömür alırdık.çuvalların içinde poşetli olmazdı .kömür çuvalını apartmanın önüne döker ailece poşetlerdik ve genelde bunu soğuklar başlayınca yapardık ve çalınmasın diye de balkona taşırdık.. her yerimiz kömür karası olurdu. doğal gaza şükürler olsun ne zorluklar yaşamışız
Evde kimse içemezsin rağmen misafir odasında bulunan çeşit çeşit sigara paketleri ve o sigaraların tek tek takıldığı sigara ağacı gibi biblo.12 yaşındayken misafir odasına gizlice sızıp tek dal uzun Samsun yakmistım,bir anda ortalığı iğrenç bir koku sardı ve 2 yaş büyük ablam hemen koşarak beni anneme ispiyonladı.O sigaranın ve akabindeki terliğin tadı anlatılmaz,yaşanır.;)
sobanın üstüne damlayan ıslak çamaşır sesi, sobanın hemen yanındaki değerli minder, banyo kazanının banyoyu görünmez hale getirmesi, pazarları leğende banyo, her esyanın üstüne dan teller, döndürmeli telefonlar, kuş sesli kapı zili, kumanda gibi kullanılan çocuklar.. 😀
90larda oturma odasında “kütüphane”adı verilen, büfeli, ahşaptan yapılmış kapaklı ama oturma hatta yatma yeri de olan kitaplıkla çekyatın birleşimi olan bir oluşum olurdu. Misafirler geldiklerinde bu dekoratif çekyata yatırılır ancak bu oluşumun sırta denk gelen kapakları her hareket ettiğinde üstüne düşerdi:) bir de 90 lar deyince heves edilip, vitrinin bir bölümünde viski şişelerine annelerimizin açık çay koyarak dekore etmeye çalıştığı “bar” gelir.
1 yıl önceymiş ama yinede paylaşmak istedim sobanın üzerine konan portakal ve mandalina kabukları alta konan patates şimdiki kumpir misali yada sadece pazar günü yağlı kağıtta sarılı maşa üstünde pastırma harikaydı ya...
En güzel animiz misafir odasında hos bı koku olurdu bakkal kokusu gibi o odaya has bı koku vardı şuan hiç bir odada olmayan ve bir daha gelmeyecek olan🥺🙏
Candaş Tolga'nın da dediği gibi buz gibi salonumuz vardı ne yapsan ısınmazdı kocaman bir büfe bulunurdu içinde kırılabilecek her şey olurdu.Nadiren de olsa girer satranç oynardık sanırım herhangi bir eşyaya zarar vermeyelim diye buna izin verilirdi.Saatte bir ev ahalisi kontrole gelirdi içeride koşulmasın salonun düzen bozulmasın diye.
Bizim de zengin bir akrabamız vardı. Hayatımda ilk klimayı, ilk küveti ve onun telefon sandığım duş başlığını orda görmüştüm. Biz 17 kardeş olduğumuz için maalesef misafir odası kavramı yoktu bizde. Ama yine onlarda misafir odası vardı tabi biz oraya giremiyorduk.
Malazgirtte bir dağ köyünde öğretmenlik yaptığım yıllardı. Lojmanda kalıyordum. Kış mevsiminde tuvalete giderken mont, atkı ve bere kullanırdım 😁 Soğuğu o derece hissederdim. Adet değildi ama benim zorunluluktu resmen 😁
eskiden yer sofrasi denen bir olay vardi. yere bohca serilir, tahtadan olan sini altligi acilir ve uzerine sini koyularak tum aile yemege otururdu. yemek bitiminde kalkinca kursun yemis gibi ayaklar uyusurdu. sonradan sonraya yemekler hep masalarda yenmege baslandi, ama o yer sofralarindaki muhabbetlerden cok uzakta..
Köydeki misafir odasında sürgülü kilitli televizyon dolabı olurdu. Odanın ve televizyon dolabının anahtarı büyükbabadaydı, o izin vermeden odaya giremez, girsek televizyon izleyemezdik. Bir süre sonunda sürgü açıkken anahtar sihirli bir şekilde kayboldu. Pencereden odaya girip izlemeye başlamıştık.
Salondaki el oyması koltuk takımına, üzerinde örtü bile olsa dışardan geldiğimiz pantolonla oturamazdık. 32 yıl sonra o takımın kumaşları yenilendi. Bu arada 60-70 yaşlarına geldik alışkanlık oldu hala oturamıyoruz 😃.
Bizim 1 goz odamiz vardi malesef misafir odamiz hic olmadi. Anlatilana gore iyikide olmamis 4 ksiilik ailemizle tek odali sobali odamizda gul gibi gecinip gittik.
Sen de eski / yeni ev adetlerini yorum olarak yaz, editörlerimizin seçeceği en iyi 10 yorum arasına girerek Twigy terlik kazanan 10 kişiden biri ol!
Tamamen orjinal sanki biz ordayımışız gibi hissettirdigin için Teşekkür Ederiz 🙏
Açıklandı mı
Açıklandı mı ne zaman açıklanacak
En güzel yorum
gece karanlığında soba ateşinin tavana yansıması ve çıkardığı ses. Resmen gözümde canlandı.
anadoluda izmirden ardahana edirneden hataya halen devam ediyor.ilçe merkezlerine bile doğalgaz olmayan kalorifer bulunmayan çok yer var. izmirde doğup büyüdüm o yıllarda öyleydi memuriyetimin ilk yıllarında kütahyada idim öyleydi 30 yaşındayım şuan aydında yaşıyorum halen o tavana yansıyan ateşe bakarak uyuyorum..
arkadaki hanımefendi ne kadar güzelmiş ya..çok masum bakıyor..videoya odaklanamadım onu izlemekten..🥰
Bizim zamanımızda dışarı çıkmadan hemen önce yemek yerdik ki dışarda geç acıkalım. Bu formülle yemek her zaman evde yenirdi. Bu şekilde iki ev alan çok aile biliyorum. Saygılar.
O misafir odaları yüzünden çocukluğumuz odamız olmadan geçti. Oturma odalarında çekyatlarda büyüdük 😔
Evet ama alt yorumlarda yazan bir arkadaş gibi bu vesile ile salon yada oturma odasında ailecek zaman geçirebiliyorduk. Şimdilerde herkes kendi odasında ve dünyasında
@@neslihan7240 birlikte olmak tabiki güzel ama herşeyin bir sınırı da olmalı. Büyükler tv seyrederken ders çalışırdık, veya geç olmuşsa uyumaya çalışırdık. Birlikte olmanın güzelliği kadar zorlukları da vardı.
@@muratkutlu4373 Yani! Özelikle kış zamanları en kötü zamanlardı. Herkes bir odada kapı pencere kapalı ve sigaradan duman altında kalırdık.
Benim hala odam yok 30 yaşındayımm😅😅😅
Hababam sınıfı gibiler ya. Hepsi nasıl genclik günlerine dönüyor
Bizim evde misafir odasına girilmesi yasak değildi,zaten giremiyorduk ,kilitliydi. Birde babam koltuklara kılıf diktirmişti,misafir gelmeden kılıfları çıkarirdik. Misafir geldiğinde ise biz kardeşimle odayı daha çok incelerdik ..napalım az görüyoruz ya😂😂
Bırakın terliği falan da bu Geri Vites serisi çok iyi oldu. Bu seriyi bitirmeyin. İlber Hoca ve sizin için bu kanalı takip ediyorum.
Tamamen orjinal sanki biz ordayımışız gibi hissettirdigin için Teşekkür Ederiz 🙏
Pazar gunu Soba uzerinde ibrikte isinan su ile buz gibi banyoda alınan duş ve yine soba uzerinde kurumasi icin serili olan ertesi sabah giyilecek okul önlükleri asla unutulamaz
Salonda içki barı olurdu. Amcamın evinde vardı. Envai çeşit içkiler ve bardakları vardı. Amcamın kardeşi, ağabeyleri ya da yakın arkadaşları geldiğinde misafir ederdi. O salondaki barlardan çok az evde vardı o zamanlar. Büyüyüp blu çağını geçtiğimde bizi de almaya başlamıştı. Güzel bir adetti..
Benim annem matematik ögretmeniydi. Misafir odasi yoktu, ev halkinin oturdugu salon vardi. Annem ozel ders verdigi icin salon veli ve ogrencilerle dolu olurdu hep. Öyle komünal takiliyorduk, özel hayat diye bisey yoktu. Genelde salonda 10 aile filan olurdu:))
Pazar sabahları babamın izlediği kovboy filmleri annemin yaptığı yumurtalı ekmeğin kokusu burnumda işte tüm bunlar mutluluğun fotoğrafı idi. Atariler vardı TV bağlattırılıp oynadığımız oyunlar komik şapkalı ve bıyıklı boyacı Mario adını hatırlayamadığım oyunlar Bunun dışında unutamadığımız hafta sonları gazetelerin verdiği maketler vardı. Kesip yapıştırdığımız şatoların çıktığı sokakta hala oynayacak yer bulan çocuklar vardı. Kimse korkmazdı çocuğumun başına bir şey gelecek mi diye mahalle bakkalı köşe başı simitçisi hepsi tanıdıktı ve biz daha güvendeydik. Heygidi günler hey
Eskiden evlerimizin içi huzur ve neşe dolu idi sosyal medya yoktu o zamanlar pazar günleri şahane pazar eşliğinde keyfimize bakardık kışın gürül gürül yanan sobanın yanında keyif yapmak paha biçilemezdi üzerinde çay fokur fokur kaynardi annem birde Mısır patlatirdi değmeyin keyfimize 😍☘️☺️
Gece gece güzel anılara döndüm. Hoş sohbet için teşekkürler. ❤️ 💐
Çocukluğumda ,köyde doğup büyüyen ben köyümüz yüksek kesimde ve ağır geçen elektriksiz susuz kış şartları eşliğinde , en güzel anılarım , hava kararınca yanan gaz lambaları ve anneciğimin soba (maşınga&kuzine) üzerinde fokurdayarak kaynayan çay suyunu demler , ekmekliğinde üzümlü kek pişirir ve ardından mısır patlatır, bazen haşlanmış nohut patlatır ve her akşam komşular eşliğinde pil ile çalışan radyo TRTFM dinleyerek sohbet koyulaşır tabi bu arada dışarıda ev boyunca lapa lapa kar yağar , ancak o muhabbet dolu anlar şuan ne çok özleniyor 🥰
Bütün ülkenin perdelerinin aynı desende olması. :) Herkesin gözünün önüne gelmiştir o hardal rengi çiçekli perdeler. :)
Fatih bey, ben Azerbaycan vatandaşıyım, 10 yıldır Türkiye’de Rusça konuşan ülkelerle ticaret yapan farklı firmalarda çalışıyorum. Türkiye’nin 2013-den beri yaşadığı değişimi şahsen yaşadım. Sizin fikirlerinize de %85 katılıyorum. Arada söylüyorsunuz ve çok haklısınız, siz iyi bir ideologsunuz. Türkiye’nin geleceği sizler gibi düşünen ve yaşayan insanların cesaretine bağlı diye düşünüyorum. 🇦🇿🤝🇹🇷
Ya cocukluguma gittim resmen sizin anlatiklarinizi hepsini annem bize yaşatirdi.
Özellikle miasafir oturma odasindaki koltuk takimlari halen durmakta ne garip ki 47 yaşina girdim toplasaniz 6 ay bile oturmadim.
Misafire gitmeden önce, anneden alınan nasihatların ve eve döndüğünde yiyeceğin dayağı hesap ederek, misafirlikte sunulan o guzel yemek, abur cuburlari yiyemeden eve dönmek. Masadan bisey almaya yeltendiginde ise annenin goz hapsina maruz kalmak 😊
Çocukluğumdan kalan nadir olaylardandır, kocaman bir vitrin ve içinde hiç kullanmadığımz dokunulması yasak olan bardaklar :) şimdi yok öyle bir şey :)
sadece misafire çıkarılan mis gibi sabun kokan nevresim takımları, eski adetler ne kadar güzel ve kendine hasmış 😔😔
Candaşın arkasındaki kız çok tatlıymış aşık olduk yine😍
Ne kadar positiv bir muhabbet. Tesekkurler her kese!
muhteşem insan muteşem ekip
Hiç kaçirmadan izlemeye takip etmeye devam
Harikasınız
Evimiz sobalıydı soba yanardı sonra ateşini mangala çıkarırdı annem o mangalın etrafında oturur sohbet ederdik masal anlatılırdı ah ne güzel günlerdi o günler ❤
Eskiden mahalledeki bütün meyve ağaçlarına dalmak müthiş bir maceraydı, şimdi ... ağaç mı kaldı ki meyvelisi olsun...
Anneannemin ve babanemin hayatları boyunca oturamadıkları odaları🤩 buz gibi, hafif naftalin kokusu var, kadife koltuklar, bir köşede turuncu altıntı işlemeli kahve takımı😂 ve muhakak halılın altında saklanmış paralar😍
Böyle konuklarında aktif olduğu program çok daha etkili oldu 👍
Kırklarelinde evimiz iki katlı idi, kat bölmesi ahşap olan evin üst katında oturma odası, misafir odası ve yatak odası , alt katta ise mutfak vardı, mutfakta ise bizim Trakya'lıların peçka dediği, üstü dökme demir sahanlıklı, genelde sağ tarafta fırın sol tarafta ateş besleme ünitesi olan sabanın arkasında pösteki dediğimiz kuzu derisi serilir evin kedisinin yatağıdır orası. Bu sobanın işlevi şimdiki toplamda 4-5 ev aletinle eşitti şöyle ki; Sobanın üstüne konulan güğüm 24 saat evin sıcak suyu için emre hazır olurdu, 24 saat çay suyu da hep hazırdır. Ayrıca en az 2-3 çeşit yemek, yanında fırında börek vs. yapılabilir. Yine üst döküm bölümde mevsimine göre kestane çizilerek pişirilir, ya da patlıcan, biber vs. közlenirdi. Ayrıca bu bölümde kete denen hamur direk döküm kaplamaya atılır ve alt üst edilerek pişirilirdi, sobanın borusuna takılan aparatta kışın mis gibi ve çabucak çamaşırlar kurutulurdu. Sobanın ateş haznesi altında ise küllük bulunu küllüğün içindeki küle patates gömülerek kumpir yapılırdı, kurban bayramlarında bu küllüklere ateşleme haznesinden alınan korlar konularak kor üzerinde kurbanın ciğer, böbrek ve dalak gibi sakatatlar pişirilerek taze teze sıcacık yenirdi. Yine fırının üzerinde 24 saat döküm ütü olur, döküm ütüyede kor konulmak suretiyle ütü yapılırdı. Fırınında ise çelik veya bakır tepsilerde ekşi mayalı ev ekmeği yapılır, ekmek ekşi mayalı ve de büyük olduğundan bir hafta eve yeterdi. Yine aynı peçka sobanın fırınında kışın pancar fırınlanır, ilk baharda mart dokuzu hıdırıllez zamanı mutlaka kuzu kapama yapılır, kuzu kapama ailecek kırlarda piknikte yenirdi. Hıdırıllez in olmazsa olmazlarından biride asker kurabiyesidir ki bu da fırında gayet güzel pişer. Özetle eski evimiz hala duruyor ama 30 yıldır içinde oturan yok.
Çocukken radyolu ışıldak vardı, elektrik kesilince onu açardık sonra radyoyu kapatıp sohbet ederdik .Hayatımda en çok güldüğüm zamanlardi
4:26 Kırılma misafirlik adeti diye bir şey kalmadı, odaya da gerek kalmadı.
anadoluda izmirden ardahana edirneden hataya halen devam ediyor soba.ilçe merkezlerinde bile doğalgaz olmayan kalorifer bulunmayan çok yer var.veya çok ev var izmirde doğup büyüdüm o yıllarda öyleydi memuriyetimin ilk yıllarında kütahyada idim öyleydi 30 yaşındayım şuan aydında yaşıyorum halen o tavana yansıyan ateşe bakarak uyuyorum..
Misafir odası ailede sadece dedemlerin evinde kaldı. Memlekete gittiğim de dahi babaannem bize salonda yatak yapar oraya almazdı. Evlendim ve eşimle 2020de ziyarete gittik. Daha biz yoldayken misafir odasını ayarlamış. Elinden geldiğince temizlemiş( yaşlılık işte ). O gün büyüdüğümü, oyun yaşını geçtiğimi anlamıştım.
90’larda,İzmir’de geçti çocukluğumuz. Her evde olduğu gbi bizim evde de büyük bir salonumuz vardı, sadece misafirlere özel. Kışları küçük bir oda da yanan soba etrafında geçerdi zamanımız. Elektrikler kesilince, annem mum yakıp odaya gelene kadar, camın önünde bulunan şilteye sırtımı yaslar, yanan sobaya yaklaşıp zarar görmesin diye kardeşimi kucağıma alır sıkı sıkıya tutardım. O küçücük odada, nefesimizi tutarak kâh sporcu kartlarından kuleler yapar, kâh kartları domino taşı gibi dizip en baştaki karta üfleyerek engellenemez düşüşü başlatırdık. Zaman acımasız, çocuklar saf ve temiz…
Eskiden salonun ortasındaki sobanın yanında LEĞENde banyo yaptırırdı annelerimiz sadece pazar günleri yapardık.Sıcak suyun sıcak olup olmadığını üstümüzde test ederlerdi ne güzel günlerdi...
@Yakup Gök eskiden öyleydi, zaten sular zırt pırt kesilirdi
pazardan pazara aynen .kanal d de şahane pazar bakardik
Eskiden duş almak denmezdi.
@Yakup Gök duş değil banyo yapılırdı...duş almak diye bir kavram 2000 li yılların başında icad edildi
Suyun üstümüzde test edildiği doğru 😅 sıcak olup ağlayınca şaplağı da yersin shshhsd
vay be annenin bir bakisiyla hizaya gelip,salon salomanje yasayamadigimiz gunlerden simdilerde herkesin herkesin yayilarak oturdugu,kendi odasinda yatagin ustunde yasadigi gunlere geldik.
Ahh misafir odamız Atatürk ün resmi duvarlarda.Simdi onu hatırladım.Yıllarca 10 Kasım da çok duygulandırdın ağlardım hala duygulanırım.Ne güzeldi saflık o yokluk yeşil çevirmeli tuşlu telefon hep misafir odasindaydiii..😇☎️
Cok eğleniyorum teşekkürler 👍
Anneamle, rahmetli dedemin evilerinde de bu soğuk misafir odası mevzusu vardı, orası soğuk ve pusludur her zaman, misafir olduğu zaman ısınırdı ama o misafirlikler çok hoşuma giderdi, sevgiyle ısınıyor gibi… neyse ortaya konan o süslü işlemeli mermer, bacakları işlemeli tahtadan (dedem eski marangozdu, kendi yapmıştı, anlattırından hatırladığım). O mermeri yanlışlıkla düşürüp tam ortasından kırmıştım, hala konuşulur, hatırası vardır. Güzel günlerdi. Sizleri de severek izliyoruz, emeğinize sağlık. Saygılar
Kışları sıcacık yanan soba,komşuların hoş sohbeti vardı ,evler daha kalabalık hoş sohbet muhabbet vardı,sobanın üzerinde kaynayan çay ,dikkatle izlenen diziler vardı
Çocuklugumuzda kendimize ait gardrobumuz yoktu ama gündüz oturup gece uyudugumuz somyalarin altında çamaşır selelerimiz vardı.
Haftasonu tatilinin bittiği Pazar gecesi tam da Parlement Sinema Kulubü filmi başlarken tv'nin olduğu odadaki çekyatta "yarın okul var, erken kalkacaksın, arkanı dön, uyu" telkiniyle uyumak zorunda kalmak ta güzeldi.
Can bey 40 yıl önce dedi yaaa soba için boru temizlemek için...ya biz halen soba yakıyoruz can bey
Çocukluğumda televizyonun ev telefonun üzerine dantel örtülürdü 😊 bir de kumanda olmadığı için biz küçükleri kumanda olarak kullanıp televizyonun yanındaki düğmelerden kanal değiştirirlerdi 😊
Bizim evde de misafir odası vardı pek girilmez ve soğuk olurdu genelde . Banyonun o küçük ortamında odunlu soba ve genelde pazar günleri alınan duşlar , misafir geldiğinde aldığımız nasihatler
Eski ev adetleriyle ilgili ben de sobadan giriş yapacağım fakat farklı bir noktaya değineceğim. Evet soba iyi ısıtırdı, üstünde kestane yapardık, çay demlenirdi, soba borularının arsına takılan fırın ile yemekler yapılırdı bunlar çok güzeldi fakat bir de çok büyük bir eziyeti vardı, sabahları yataktan kalkınca hatta çoğu zaman kaldırılırdık ve anne kömür almak için bodruma gönderirdi. Beşinci katta oturuyorduk, bodrumda her dairenin kendine ait bölümü olurdu, kilidini açar kovaya kömür doldurulur ve söylene söylene yukarı çıkarırdık. Dördüncü sınıfta şu an oturduğumuz binaya taşınmıştık ve merkezi ısıtma sistemiyle tanışınca resmen çağ atlamıştık.
Bizde maalesef misafir odası yoktu 2 odalı bir evde büyüdük yer yatağı ile mışıl mışıl uyurduk ve sobanın tavana vurduğu ateş 🔥 görüntüsü ile hayaller kurarak uyumak çok güzeldi
Yine fevkalade bir Can hoca videosu
Programın müdavimi olarak yerimizi erkenden aldık bu bölümde de :D
bizde her pazar banyo günüydü sobanın başında kurumaya çalışırdık be :)
Eskiden geniş balkonlu yada verandası olan evlerde ailenin her yaştan tüm kadınları,musluğa bağlı hortumdan gelen suyla,elimizde fırçalar köpürte köpürte halı yıkardık,ayaklarımız soğuktan buruş buruş olurdu ama o sohbetler ve işin eğlenceye dönüşmesi unutulmazdı.
Biraz daha uzun olsa rica etsek seyrederken çabucak geçti zaman ⏱️ hemen bitmese 🙏
Yer yatağında dört kardeş sırayla yatardık benim özlemim annemin ramazanda gece sahura erkenden kalkıp fırınlı sobada börek pişirmesi yada pilav yapması o güzel kokuları çok özledim😢
Can bey severek takip ediyoruz artık sizde Google da Can yılmaz diye arattığımızda 'Did you mean Cem Yılmaz' dan sıyrılıp kendi kitlenizi oluşturdunuz bence,güzel ekip güzel iş, başarularınızın devamını dilerim:)
Bir keresinde en sevdiğim kuzenimle çok da samimiyetimizin olmadığı diğer kuzenimizin evine yatılı misafirliğe gittik. Üçümüz aynı odada yattık uyuduk neyse, gecenin ortasında gözümü bi açtım yatağa işemişim! Telaş, korku , napsam da sabah kimse anlamasın diye düşünürken birkaç dakika sonra diğer samimi olduğum kuzenim de uyandı. O da korkuyla bana bakıp 'B.. altıma işemişim napıcam' diye haykırırkeeeen ev sahibi olan kuzenim de uyandı 'ben her gece işiyorum. Sabah annem banyo sobasını yakar yıkanırız boşverin yatın uyuyun '' demişti. Üçümüz de çişli çişli sabah kadar uyumuştuk :))
Çişli çişli uyumanın tadını çok iyi bilirim bir müddet sonra su ısınır sıcak suda uyursun ahahahahhaksslöd
O travma fecidir ya...ama kimse kinamazdi ne guzeldi, ben de kucuk kardesim de bazen tutamazdik ama sefkatle gecenin yarisinda halledilirdi o zorluklarla, makine yok elde yikaniyor Hersey, haklari odenmez annelerimizin....
adsaadadad
Eskiden misafir sofra takımları vardı ancak misafir gelince kullanılırdı anneme çok kızardım şimdi bende yapıyorum aynısını
Sevgiler editör🙏🏻🙏🏻
El dokuma kilimlerin saçaklarını örgü yapmak ya da taramak hala nostalji sevdamıza dahil 🤩
Abi ben 1997'liyim eski sayılmaz size göre ama benim için güzeldi. Gece holün sarı lambası vardı ayarlı annem onu yakardı bizim için. Odanın kapısından içeri o hol ışığı girerdi. Biz o ışık sayesinde gölge oyunu oynardık. Kışın kalorifere yaslanıp puding yemek yada pudingin soğumasını beklemeden sıcak çikolata niyetine içmek çok güzeldi. Heee bunlar hala var ama artık öyle aileler iç içe değil.
Bence en komik olay pazar günleri alttan yanmalı banyo şohbeninde çocukların sırayla yıkanmasıydı, her çıkan çocuk sobalı odada menemen testisi gibi yan yana dizilip, saç taranmasını bekler, ıhlamur içerdik. Soba üstünde kestane, mandalina kabuğunun kokusu..hemen herşeyin bir hikayesi vardı. Derinden kalbime dokunan❤️
Bu Yilmaz ailesinin nasil bir ortami var da abi kardes efsane mizahci oluyor yaa :)) Abi beni de alsaniza araniza…
Hayat eskiden imiş bu Avrupa Birliği ne ayak uyduracagiz diye bütün guzelliklerimiz değerini kaybetti.
O misafir odalarında "Gün" diye bi şey vardı abi. 80 li yıllarda teyzemlere vermişti annemler beni. Kendileri Isviçre'de, ben Bursa'da, tek sobalı evde, gün için yapılan, güne gelen tesla bobini saçlı teyzelerden artan pasta, börekleri, boş karnımın gurultusu ile baş başa, bekleyerek yaşadım. Üç sene arkadaş, dile kolay.
PAZAR GÜNLERİ BANYO YAPILIR ÇAMAŞIR YIKANIR AKŞAMLARI BİZİMKİLER İZLENİRDİ :)
2000 doğumluyum ve anı olarak annatılan çoğu şeyi biliyor ve yaşıyorum hayat işte lxkslsmx
Eskiden sobamiz vardı kestane pişirirdik kocaman alimunyum legenimiz sobanın üstünde ısınan suyla annem bizi yikardi salonda usumeyelim diye divanlarimiz vardı bol bol yastık o yastıklarla abimlerle kendimize oda oda ev yapar oyunlar oynardık daha sıcak daha samimiydik 🥰
Eskiden televizyonların üzerinde dantel vardı kimi zaman hiç kalkmazdı ve televizyonu o dantel motiflerinin arasındaki boşluktan izlemek için ekstra bir çaba gerekirdi.
Büyüklerimizin televizyon, sehpa, masa, koltuk ve vitrin gibi eşyalara dantel örtü örtme gibi huyları vardı. Boş olan her alana koyulan danteller evin içini kaplardı. Çeyiz sandıklarının ve annelerimizin vazgeçilmez eşyasıydı. El emeği göz nuru olan danteller eskiden elektrik yokken mum veya gaz lambası eşliğinde yapılan sohbetler ile örülür ve kullanılırdı. Günümüzde modern tarzda ve hazır şekilde dantel örgüleri de bulunmakta. Ancak el emeği gibi o hissiyatı veremiyor.
Sobalı evlerde sobanın üzerine portakal kabukları bırakılırdı onun o kokusu çok başkaydı beee birde eskiden evler küçük aileler büyüktü bireysel odalar yerine beraber yatılan kardeşler yada evin yaşlıları vardı eskilerin güzel günleriydi ozmnlar ☺️
Merhaba!
Yorumunuzu çok beğendik. Twigy terlik hediyeniz için ayak numaranız, iletişim numaranız, ad-soyad ve açık adres bilgilerinizi iletisim@kafa1500.com adresine mail atabilirsiniz.
Benim hatırladığım çok klasik hikayeler abi ama ölümüne beşiktaşın hastasıyız bir terlik hediye edersen teşekkür ederim etmezsende canın sağolsun,tv de hiç bsyin olmadığı bu dönemde iyiki varsınız 🙏🤗
Misafir odası bizde de soğuk olurdu. 3 lü sehpa vardı üzerine çay ve atıştırmalıklar konurdu. Ortada camdan bir gondol, içinde 3 - 5 paket farklı sigara yanında da 50 kiloluk bir küllük... Sobanın yanı Antalya gibi olurdu. Diğer odalar sibirya. Kahveler Kıbrıs desenli tepside servis edilirdi. 80 ler 90 lar güzeldi, daha samimiydi.
Severek takip ediyoruz Can abi
Soba üstünde yenilen mandalina ve portakal kabuklarının kurutulması en unutulmayan eski ev adetlerinden biriydi :)
Eskiden okuldan eve gelince mis gibi kurabiye, kek, poğaça kokusu ile girer happur huppur yerdik. Derken yerini telefon siparişi aldı, yine happur huppur götürürdük. Şimdi yine götürmek istiyoruz ama ne para var ne de pul. Yani iştah yerinde de alım gücü sıfır. 🙋🏻🙋🏻🙏🏻🙏🏻🌺🌺
Gecekondu da yoktu böyle şeyler, herşey olduğu gibiydi hele o sobanın verdiği sıcaklık... şimdi nerdeee :))
Yaaaa can hocammm yaa gülmekten ölüyorum özelllıke ellerını açıp alın teri el emeklerı işaretınde😂😂😂😂😂😂
Ben muzu sadece yılbaşında görürdüm
Annem banyodan önca banyodaki sobayı yakardı okulda elvan gazoz simit yerdik ilk tenefuste siyah onlüklerimiz vardı
Misketlerimiz gazoz kapaklarımız vardı 12 lik civiyle saplamaca oynardık 30 35 yıl geriye gittim tebessumle andım çocukluğumu teşekkür ederim sizlere
kek tenceresi diye bir şey vardı benim çocukluğumda, ortası delik :) altına kül koyulur ocak ateşine atılırdı kek ve sadece misafir geldiğinde kek yapılırdı aşşırrı lükstü yani :)
bizde kışlık kömür alırdık.çuvalların içinde poşetli olmazdı .kömür çuvalını apartmanın önüne döker ailece poşetlerdik ve genelde bunu soğuklar başlayınca yapardık ve çalınmasın diye de balkona taşırdık.. her yerimiz kömür karası olurdu. doğal gaza şükürler olsun ne zorluklar yaşamışız
Evde kimse içemezsin rağmen misafir odasında bulunan çeşit çeşit sigara paketleri ve o sigaraların tek tek takıldığı sigara ağacı gibi biblo.12 yaşındayken misafir odasına gizlice sızıp tek dal uzun Samsun yakmistım,bir anda ortalığı iğrenç bir koku sardı ve 2 yaş büyük ablam hemen koşarak beni anneme ispiyonladı.O sigaranın ve akabindeki terliğin tadı anlatılmaz,yaşanır.;)
Candaş Tolga tüm tespitleri bire bir doğru hepsini aynen yaşadık..
sobanın üstüne damlayan ıslak çamaşır sesi, sobanın hemen yanındaki değerli minder, banyo kazanının banyoyu görünmez hale getirmesi, pazarları leğende banyo, her esyanın üstüne dan teller, döndürmeli telefonlar, kuş sesli kapı zili, kumanda gibi kullanılan çocuklar.. 😀
90larda oturma odasında “kütüphane”adı verilen, büfeli, ahşaptan yapılmış kapaklı ama oturma hatta yatma yeri de olan kitaplıkla çekyatın birleşimi olan bir oluşum olurdu. Misafirler geldiklerinde bu dekoratif çekyata yatırılır ancak bu oluşumun sırta denk gelen kapakları her hareket ettiğinde üstüne düşerdi:) bir de 90 lar deyince heves edilip, vitrinin bir bölümünde viski şişelerine annelerimizin açık çay koyarak dekore etmeye çalıştığı “bar” gelir.
😂😂😂aynennn
1 yıl önceymiş ama yinede paylaşmak istedim sobanın üzerine konan portakal ve mandalina kabukları alta konan patates şimdiki kumpir misali yada sadece pazar günü yağlı kağıtta sarılı maşa üstünde pastırma harikaydı ya...
En güzel animiz misafir odasında hos bı koku olurdu bakkal kokusu gibi o odaya has bı koku vardı şuan hiç bir odada olmayan ve bir daha gelmeyecek olan🥺🙏
Candaş Tolga'nın da dediği gibi buz gibi salonumuz vardı ne yapsan ısınmazdı kocaman bir büfe bulunurdu içinde kırılabilecek her şey olurdu.Nadiren de olsa girer satranç oynardık sanırım herhangi bir eşyaya zarar vermeyelim diye buna izin verilirdi.Saatte bir ev ahalisi kontrole gelirdi içeride koşulmasın salonun düzen bozulmasın diye.
En çok zevk aldığım olay yanan sobanın üstüne su dökmek tükürmekti çıkan ses kulaklarım da çınlıyor suan
Bizim de zengin bir akrabamız vardı. Hayatımda ilk klimayı, ilk küveti ve onun telefon sandığım duş başlığını orda görmüştüm.
Biz 17 kardeş olduğumuz için maalesef misafir odası kavramı yoktu bizde. Ama yine onlarda misafir odası vardı tabi biz oraya giremiyorduk.
Baba: oldumuuuuuu
Çocuk: karincaliiiii
Baba: simdiii
Çocuk: yooooook.aynii
😁😁Ne günlerdi yavv
Supersin Can Agbimizzz 😎
yıllarca saklanan o güzelim salon masasında sünnet olanlar var bide up uzun yatıp eskilerin gözü yaşlı
Can Bey doğru söylüyor, yıllar önce anne ayağım dondu diye bağırmışlığım var 😄😄
Malazgirtte bir dağ köyünde öğretmenlik yaptığım yıllardı. Lojmanda kalıyordum. Kış mevsiminde tuvalete giderken mont, atkı ve bere kullanırdım 😁 Soğuğu o derece hissederdim. Adet değildi ama benim zorunluluktu resmen 😁
Su an böyle yaşayan insanların var olduğunu da unutmayalım lütfen. Çok aşırı kötü gibi bahsetmek insanların canını sıkıyor...
eskiden yer sofrasi denen bir olay vardi. yere bohca serilir, tahtadan olan sini altligi acilir ve uzerine sini koyularak tum aile yemege otururdu. yemek bitiminde kalkinca kursun yemis gibi ayaklar uyusurdu. sonradan sonraya yemekler hep masalarda yenmege baslandi, ama o yer sofralarindaki muhabbetlerden cok uzakta..
Perdelerin arkasina saklanan çocuklardik misafir gelince🙏
Can hoca adamdır kıymetini bilin
Can abimiz efsane niye milyon izlenmiyor bu program?
Köydeki misafir odasında sürgülü kilitli televizyon dolabı olurdu. Odanın ve televizyon dolabının anahtarı büyükbabadaydı, o izin vermeden odaya giremez, girsek televizyon izleyemezdik. Bir süre sonunda sürgü açıkken anahtar sihirli bir şekilde kayboldu. Pencereden odaya girip izlemeye başlamıştık.
Salondaki el oyması koltuk takımına, üzerinde örtü bile olsa dışardan geldiğimiz pantolonla oturamazdık. 32 yıl sonra o takımın kumaşları yenilendi. Bu arada 60-70 yaşlarına geldik alışkanlık oldu hala oturamıyoruz 😃.
Bizim 1 goz odamiz vardi malesef misafir odamiz hic olmadi. Anlatilana gore iyikide olmamis 4 ksiilik ailemizle tek odali sobali odamizda gul gibi gecinip gittik.