Çok güzel bir soru. Öncelikle görmeye neden ihtiyacımız var diye düşünmek lazım. Görerek çevremizde olan biteni daha ayrıntılı anlayabiliriz, bunun için de doğada bulunan en bol spektrumu kullanmak son derece akıllıca. Sevgili atmosferimiz UV ve üzeri frekansları filtreliyor, iyi ki de böyle yoksa DNA larımızı bozabilirdi. Tabi ki X ve özellikle Gama ışınları iyi ki filtreleniyor. Benzer şekilde IR de doğada gayet az ve sadece ortamdan daha sıcak cisimlerden ayırt edilebilecek şekilde yayılıyor, gözlerimiz bu frekans bölgesini de algılayabilse aslında hiç fena olmazdı, gece görüşüne sahip olabilirdik, ama bu sefer de gündüz ışığının genliği, gece IR sine göre çok çok çok büyük olduğu için çok daha büyük göz merceğine sahip olmamız gerekirdi ki bu da şimdikinin onlarca katı mercek alanı gerektirirdi, bu da gündüz ciddi sorun yaratırdı. Daha alt frekanslar ise doğada zaten yok gibiler. Daha da altındakiler için zaten kafamızın iki yanında gayet hassas sensörlerimiz var. Bu durumda özetle doğada en bol bulunan, bizim görünür ışık diye adlandırdığımız frekans bölgesini kullanmamız son derece akıllıca ve kullanışlı, bu yüzden o aralığı görüyoruz. Biraz uzun oldu sanki ama siz sabırlısınızdır.
Selamlar hocam, gözdeki reseptörlerin uzunluklarıyla kıyaslanabilir olmasindan 350-800 nm'ye duyarlıyız diye cevap vermek istiyorum, fakat aksi durumu, yani güneşin yaydığı/dünyaya ulaşan radyasyona göre hassasiyet kazanmış olma ihtimalini de gözardı etmiyorum
Bunun bir kaç sebebi var: 1. Atmosferin saydam olduğu frekans aralığı bu... 2. UV ve daha yüksek frekanslar molekülleri iyonlaştırıyor (parçalıyor) o yüzden onları algılayacak organik moleküller yok. 3. Kızılaltı ve daha düşük frekansların dalga boyları çok büyük olduğu için onları algılayacak moleküllerin çok büyük olması gerekir.
Ses neden Ses ?sorusunun cevabıyla paralel. Lakin spektrumun tümü ışık.. sadece gösterdiğiniz aralık bize göre görünür. Diğer aralıklar insanın biyolojik yapısıyla alakalı olabilir. Yada şöyle olabilir mi: dalgaların kırınımı ile alakalı olabilir mi? Belli dalga boylarında gözden giren dalgaların tam kırınıma uğraması gibi.!
Görmenin kendisi biyolojide "vizyon" olarak adlandırılır. Merkezi sinir sisteminin bir işlevi olduğu düşünülür. Bizim için zifiri karanlık olan bir ortamda yılanlar rahatlıkla fareleri "görürler", arılar tozlaşmakta olan çiçekleri "görürler", bir serçe binlerce minicik kum tanesinin arasındaki tohum kırıntısını "görür" vs. vs. Vizyonun "ne" olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Kırmızının "ne" olduğunu sadece biz biliyoruz. Bir başkasının kırmızı "vizyonu" hakkında hiç bir şey bilmiyoruz. Bu bilinmezlik içinde elektro manyetik tayfın belirli bir dalga boyu aralığını deneysel olarak kullanabiliyoruz. Bu dalga boyu uzadıkça ışık içimizden geçmeye başlıyor, kısaldıkça da içimizi parçalıyor. Varsak(?!) bu aralığa mahkumuz.
Hocam cisim üzerine gelen fotonların yaptığı farklı ışımalar sonucu farklı enerji seviyeleri yayması ile bir ilgisi olabilir mi her enerji seviyesi farklı renklerle ışık yayıyordur sonuçta spekturumda da belli frekans aralığını görüyoruz bu frekanstan kasıt aslında enerji seviyesi olabilir diye düşündüm bu fizik kısmı biyoloji de zaten reseptörler falan orayı çok katmayayım, saygılar. Sizin cevabınızı çok merak ediyorum.
Biran kendi kendime saçmalamayı denemek istiyorum yorumlar üzerinde. Işık görebildiğim renkler ışık gördüğüm cisimler . Duyu organlarına ineyim neden duyu organları neden 5 tane neyi duyuyorlar? Göz kulak burun dil ve ten. Göz görmeyi kulak duymayı burun ise koku almayı sağlıyor. Burnumla neden duymuyorum? Ya da herşeyin bir görüntüsü var mıdır? Gözüm gördüğü için mi görüyorum . Yoksa görülebilen bir şey olduğu için mi? Ya da yeterlilik meselesi mi ? Dalgalar radyo dalgaları mikrodalga kızılötesi görünür ışık mor ötesi x ışını gama ışını . Binalar insanlar kelebekler iğne ucu tek hücreliler moleküller atomlar atom çekirdeği .Görüş mesafemiz belirli bir uzaklık belki gözümüzde problemliyse görümüzün önünü bile göremiyoruz. Ya da karanlıkta neden görmüyoruz? Dalga boyunun özelliğiyle ilgili mi ? Ama bu durumda dalga boyu büyük olan şeyleri de görebilirdik. Köpeklerin duyusu bizden daha hassas? Neden bizden daha iyi duyuyorlar? Diğer hayvanlar bizden neden daha farklı görüyor?
Hocam selamlar bu soruya birçok farklı düşünce getirilebilir sanırım ben aklıma gelen bir iki yorumu yazmak isterim ilk aklıma gelen şu oldu - Doğada sürekli bir emisyon var desek hatalı bir şey demiş olmayız herhalde hele ki bir de bizim gibi güzel bir yıldızınız varsa ve yıldız harici ışınımlarla birlikte evrimsel süreç bizi hem düşük enerjili hem de yüksek enerjili aralıktan korudu denilebilir bununla birlikte düşük ve yüksek enerjili ışınımların beyne iletiminde de şu ankinden farklı yapıların gerekliliği söz konusu olabilirdi ki bu da masraflı olurdu doğa şartlarında 2. ihtimal de yine masraf konusuyla alakalı olarak bir de ışığın doğası , şu anki görüşümüzü 2 farklı hücre türünün verileri işlemesine borçluyuz koni ve çubuk hücreleri işte bu hücrelerin işleyişini ve ışığın yapısını detaylı bilseydim açıklayabilirdim sanırım. benden bu kadar selamlar..
@@DoganErbahar sağ olun hocam siz de bizlere üzerinde düşünülmüş çok güzel sorular soruyorsunuz inşallah 25 gün sonra meslektaş adayınız olabilmek için sınava gireceğim umarım biz de sizin gibi sorular sorabilir tartışırız
@@DoganErbahar Bu arada hocam aslında sorunuzun bir türevini son iki ay hariç 1 yıldır düşünüyorum hatta bilim insanları az sonra size yazacağım şeylerle alakalı bir model geliştirdiler ve çok farklı koşullarda dahi çalışıyor bu model ancak gerçekten bana mantıklı gelmiyor en azından eksik geliyor soru(n) şu hocam bitkiler neden yeşil soru şu haliyle çoook çıplak ancak biraz araştırınca muazzam ilginç şeylerle karşılaşacaksınız tabii ki olay sadece bitkilerle değil bakterilerin oluşturduğu renklerle vesaire de alakalı belki biliyorsunuzdur paylaşmak istedim
@@DoganErbahar science.sciencemag.org/content/368/6498/1490/tab-pdf hocam çalışma bu şu link de biraz daha basit açıklayıcı hali phys.org/news/2020-06-green-team-photosynthesis.html?TrendMD&Phys.org_TrendMD_1 iyi okumalar hocam
Gözümüzdeki görme reseptörleri ışığı yalnızca yaklaşık 400 ile 700 nm dalgaboyundaki kısmını algılıyor. Beyindeki görme merkezi-frontal lob- ise bu ışığı sinirsel yapılar içerisinde anlamlı bir hâle getiriyor ve zihnimizde bir görüntü meydana geliyor. Bu ışığın rengi, şiddeti gibi nicelikler olabilir. aslında cevabın büyük bir kısmı göz anatomisi ve sinir bilimine giriyor.
Hocam ben direkt biyolojik olarak yaklaştım ışık beyne iletildiğinde koni reseptörleri ışık enerjisinin belli dalga boylarına duyarlıdırlar belli dalga boylarını algılayabilir yani beyin anlamlandıramadığı için göremiyoruz bence
Çok güzel bir soru. Öncelikle görmeye neden ihtiyacımız var diye düşünmek lazım. Görerek çevremizde olan biteni daha ayrıntılı anlayabiliriz, bunun için de doğada bulunan en bol spektrumu kullanmak son derece akıllıca.
Sevgili atmosferimiz UV ve üzeri frekansları filtreliyor, iyi ki de böyle yoksa DNA larımızı bozabilirdi. Tabi ki X ve özellikle Gama ışınları iyi ki filtreleniyor.
Benzer şekilde IR de doğada gayet az ve sadece ortamdan daha sıcak cisimlerden ayırt edilebilecek şekilde yayılıyor, gözlerimiz bu frekans bölgesini de algılayabilse aslında hiç fena olmazdı, gece görüşüne sahip olabilirdik, ama bu sefer de gündüz ışığının genliği, gece IR sine göre çok çok çok büyük olduğu için çok daha büyük göz merceğine sahip olmamız gerekirdi ki bu da şimdikinin onlarca katı mercek alanı gerektirirdi, bu da gündüz ciddi sorun yaratırdı.
Daha alt frekanslar ise doğada zaten yok gibiler. Daha da altındakiler için zaten kafamızın iki yanında gayet hassas sensörlerimiz var.
Bu durumda özetle doğada en bol bulunan, bizim görünür ışık diye adlandırdığımız frekans bölgesini kullanmamız son derece akıllıca ve kullanışlı, bu yüzden o aralığı görüyoruz. Biraz uzun oldu sanki ama siz sabırlısınızdır.
Oldukça tatmin edici.
Çünkü kıymetli Hocam, “Işık.. daha çok ışık...”.
Harika! 🌹
Hocam atom ve atom altı parçacıkların boyutu düşünüldüğünde, yansıma ve absorbe edilme arasındaki en optimum dengeyi sagladigi icin olabilir mi?
Selamlar hocam, gözdeki reseptörlerin uzunluklarıyla kıyaslanabilir olmasindan 350-800 nm'ye duyarlıyız diye cevap vermek istiyorum, fakat aksi durumu, yani güneşin yaydığı/dünyaya ulaşan radyasyona göre hassasiyet kazanmış olma ihtimalini de gözardı etmiyorum
Bunun bir kaç sebebi var:
1. Atmosferin saydam olduğu frekans aralığı bu...
2. UV ve daha yüksek frekanslar molekülleri iyonlaştırıyor (parçalıyor) o yüzden onları algılayacak organik moleküller yok.
3. Kızılaltı ve daha düşük frekansların dalga boyları çok büyük olduğu için onları algılayacak moleküllerin çok büyük olması gerekir.
Ses neden Ses ?sorusunun cevabıyla paralel. Lakin spektrumun tümü ışık.. sadece gösterdiğiniz aralık bize göre görünür. Diğer aralıklar insanın biyolojik yapısıyla alakalı olabilir. Yada şöyle olabilir mi: dalgaların kırınımı ile alakalı olabilir mi? Belli dalga boylarında gözden giren dalgaların tam kırınıma uğraması gibi.!
Görmenin kendisi biyolojide "vizyon" olarak adlandırılır. Merkezi sinir sisteminin bir işlevi olduğu düşünülür. Bizim için zifiri karanlık olan bir ortamda yılanlar rahatlıkla fareleri "görürler", arılar tozlaşmakta olan çiçekleri "görürler", bir serçe binlerce minicik kum tanesinin arasındaki tohum kırıntısını "görür" vs. vs. Vizyonun "ne" olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Kırmızının "ne" olduğunu sadece biz biliyoruz. Bir başkasının kırmızı "vizyonu" hakkında hiç bir şey bilmiyoruz. Bu bilinmezlik içinde elektro manyetik tayfın belirli bir dalga boyu aralığını deneysel olarak kullanabiliyoruz. Bu dalga boyu uzadıkça ışık içimizden geçmeye başlıyor, kısaldıkça da içimizi parçalıyor. Varsak(?!) bu aralığa mahkumuz.
Hocam cisim üzerine gelen fotonların yaptığı farklı ışımalar sonucu farklı enerji seviyeleri yayması ile bir ilgisi olabilir mi her enerji seviyesi farklı renklerle ışık yayıyordur sonuçta spekturumda da belli frekans aralığını görüyoruz bu frekanstan kasıt aslında enerji seviyesi olabilir diye düşündüm bu fizik kısmı biyoloji de zaten reseptörler falan orayı çok katmayayım, saygılar. Sizin cevabınızı çok merak ediyorum.
Biran kendi kendime saçmalamayı denemek istiyorum yorumlar üzerinde. Işık görebildiğim renkler ışık gördüğüm cisimler . Duyu organlarına ineyim neden duyu organları neden 5 tane neyi duyuyorlar? Göz kulak burun dil ve ten. Göz görmeyi kulak duymayı burun ise koku almayı sağlıyor. Burnumla neden duymuyorum? Ya da herşeyin bir görüntüsü var mıdır? Gözüm gördüğü için mi görüyorum . Yoksa görülebilen bir şey olduğu için mi? Ya da yeterlilik meselesi mi ? Dalgalar radyo dalgaları mikrodalga kızılötesi görünür ışık mor ötesi x ışını gama ışını . Binalar insanlar kelebekler iğne ucu tek hücreliler moleküller atomlar atom çekirdeği .Görüş mesafemiz belirli bir uzaklık belki gözümüzde problemliyse görümüzün önünü bile göremiyoruz. Ya da karanlıkta neden görmüyoruz? Dalga boyunun özelliğiyle ilgili mi ? Ama bu durumda dalga boyu büyük olan şeyleri de görebilirdik. Köpeklerin duyusu bizden daha hassas? Neden bizden daha iyi duyuyorlar? Diğer hayvanlar bizden neden daha farklı görüyor?
Hocam selamlar bu soruya birçok farklı düşünce getirilebilir sanırım ben aklıma gelen bir iki yorumu yazmak isterim ilk aklıma gelen şu oldu - Doğada sürekli bir emisyon var desek hatalı bir şey demiş olmayız herhalde hele ki bir de bizim gibi güzel bir yıldızınız varsa ve yıldız harici ışınımlarla birlikte evrimsel süreç bizi hem düşük enerjili hem de yüksek enerjili aralıktan korudu denilebilir bununla birlikte düşük ve yüksek enerjili ışınımların beyne iletiminde de şu ankinden farklı yapıların gerekliliği söz konusu olabilirdi ki bu da masraflı olurdu doğa şartlarında 2. ihtimal de yine masraf konusuyla alakalı olarak bir de ışığın doğası , şu anki görüşümüzü 2 farklı hücre türünün verileri işlemesine borçluyuz koni ve çubuk hücreleri işte bu hücrelerin işleyişini ve ışığın yapısını detaylı bilseydim açıklayabilirdim sanırım. benden bu kadar selamlar..
Bu soru üzerinde kendim ne zaman düşünsem farklı ufuklara taşıyor beni, güzel yorumunuz da böyle bir izlenim uyandırdı, teşekkürler...
@@DoganErbahar sağ olun hocam siz de bizlere üzerinde düşünülmüş çok güzel sorular soruyorsunuz inşallah 25 gün sonra meslektaş adayınız olabilmek için sınava gireceğim umarım biz de sizin gibi sorular sorabilir tartışırız
@@DoganErbahar Bu arada hocam aslında sorunuzun bir türevini son iki ay hariç 1 yıldır düşünüyorum hatta bilim insanları az sonra size yazacağım şeylerle alakalı bir model geliştirdiler ve çok farklı koşullarda dahi çalışıyor bu model ancak gerçekten bana mantıklı gelmiyor en azından eksik geliyor soru(n) şu hocam bitkiler neden yeşil soru şu haliyle çoook çıplak ancak biraz araştırınca muazzam ilginç şeylerle karşılaşacaksınız tabii ki olay sadece bitkilerle değil bakterilerin oluşturduğu renklerle vesaire de alakalı belki biliyorsunuzdur paylaşmak istedim
@@murtazakucukk detay bilmiyorum fazla o konuda, link ve yorum paylaşabilirseniz sevinirim
@@DoganErbahar science.sciencemag.org/content/368/6498/1490/tab-pdf hocam çalışma bu şu link de biraz daha basit açıklayıcı hali phys.org/news/2020-06-green-team-photosynthesis.html?TrendMD&Phys.org_TrendMD_1 iyi okumalar hocam
Çünkü neden olmasın:)
Gözümüzdeki görme reseptörleri ışığı yalnızca yaklaşık 400 ile 700 nm dalgaboyundaki kısmını algılıyor. Beyindeki görme merkezi-frontal lob- ise bu ışığı sinirsel yapılar içerisinde anlamlı bir hâle getiriyor ve zihnimizde bir görüntü meydana geliyor. Bu ışığın rengi, şiddeti gibi nicelikler olabilir. aslında cevabın büyük bir kısmı göz anatomisi ve sinir bilimine giriyor.
Hocam ben direkt biyolojik olarak yaklaştım ışık beyne iletildiğinde koni reseptörleri ışık enerjisinin belli dalga boylarına duyarlıdırlar belli dalga boylarını algılayabilir yani beyin anlamlandıramadığı için göremiyoruz bence
Hocam yorumunuzu çok merak ediyorum sizin gözünüzden düşünecm bi hafta çok mümkün olmasa da ..