Ailenize böyle şeyler itiraf etmeyin kardeşler abiler ablalar sayın Romalılar ne kendinizi anlatabilirsiniz ne de onlar sizleri dinler üzmeyin ailenizi inançsızlığınızı bile kendi içinizde yaşayın
Hocam, yakın zamanda ölen bir cemaat liderinin 17 milyar tl serveti miras bıraktığı açıklandı. küçücük bir köyden başlayıp nasıl bu kadar büyüyebiliyorlar ?
Merhaba. Öncelikle bir makale var kanalımda siz ve okumak isteyenler için. Bir çok konu yanlış anlaşılmış. Namazların üç vakitten beş vakte çıkartılması, kadınların göğüslerini örtmesini emreden ayetini, saçlarını örtmesinin gerektiği diye Kuran’a eklenmesi, çocukların sünnet edilmesi yoluyla en büyük zararın sünnet adı altında İslam’a sokulması, vb. Çözüm Kuran’nın sadece Kuran metni ile tefsir edilmesi, başka kaynak kullanılmamasıdır. Tahrif dolu İslam diye Kuran’a rağmen oluşturulmuş bir külliyat (tefsir, hadis, sünnet, siyer, menkibe, tasavvuf vb.) var ortada. Bu külliyatın bir faydası yoktur. İslam için sadece Kuran metni esastır. Saç kelimesi olmayan bir ayete, saçların örtülmesi eklenmiş. İkindi ve yatsı diye bir namazdan sözedilmez Kuran metninde. Sadece sabah-öğlen-akşam (fecr-vusta-işa) var metinde. Ramazan, faiz, zekat vb. bir çok konu var. Aslında çıkarmadan çok ekleme var bugün uygulamada. Kuran metninde bu ilaveleri bulamazsınız. Herkes için Kuran yeterlidir. Kuran sadece Kuran ile kendi içinde çözülür. Düz bir metin değildir. Giriş-gelişme-sonuç şeklinde olmadığı için anlama sorunlarıyla karşılaşabilir okuyanlar. Ancak okudukça tüm bilgi açılır. Bazen metin içinde bir konu sadece bir cümle (ayet) ile anlatılmış önceki ve sonraki cümleler başka konuları anlatmıştır. Kuran’ın anlatım tekniğinde bazen bir sure içinde birçok farklı konunun ayetlerde anlatıldığı görülmektedir. Örneğin üç vakit namaz iki ayette ve vaktin başlangıç ve sonunu da belirtecek şekilde ve net olarak belirtilmiş olmasına rağmen, bugün hadis, sünnet, mezhep külliyatının tamamına göre (Kuran'da olmayan) yatsı namazının ya da ikindi namazının ne zaman başladığının, kutuplarda bile sadece neden bu namaz vakitlerinin oluşmayıp, sabah-öğlen-akşam vakitlerinin oluşabildiğinin ya da sabah namazının ne zaman bittiğinin ve kılınabilme süresinin neden kendinden bir sonraki öğlen namazına kadar devam etmediğinin mantıklı bir izahını bulamazsınız. Oysa Kuran çok açık işlemiştir namaz konusunu. Allah’ın tanımladığı namaz kendi isimleriyle Kuran’da belirtilen Fecr- Vusta-İşa namazlarıdır ve birinin vaktinin girmesiyle diğerinin vakti sona erer. Allah’ın iki bağımsız ayette 3 vakit namazı tanımlaması da vakitlerin başlama ve sona erme zamanlarının belirtilmesi amacıyladır. Önce Sabah ve Akşam namazları bir ayette (11:114) tanımlanmış, sonra başka bir ayette (2:238) orta namaz tanımlanmak suretiyle vakitlerin giriş-çıkış zamanları vurgulanmıştır. Yani bir günlük süre 3 ayrı namazın vaktinin bulunduğu üç ayrı zaman dilimine ayrılmıştır. İmsak-Öğlen arasındaki zamana sabah, Öğlen-Akşam arasındaki zamana Öğlen, Akşam-İmsak arasındaki zamana Akşam tanımlaması yapılmış ve namazların bu geniş zaman dilimlerinde kılınması emredilmiştir. Gecenin gündüzün iki ucuna yakın bölümlerinde gözetilmesi gereken Sabah (Fecr: 24:58; 11:114) ve Akşam namazlarıyla (İşa: 24:58; 17:78; 11:114; 38:32) güneşin göğün ortasından sarkmaya başlamasından akşama kadar kılınması gereken Orta (Vusta: 2:238; 17:78) namazı olmak üzere üç vakit namaz mevcuttur. Kuran'da sadece üç namazın ismi geçer. Bir başka deyişle, "salat" (namaz) kelimesi, zaman bildiren üç tanımlayıcı kelime ile birlikte anılır. İkindiyi anlattığı zannedilen ayetler öğleni, yatsıyı anlattığı zannedilen ayetler akşamı anlatır. Kuran’dan ve bütün peygamberlerin uygulamalarından bu üç vaktin dışında bir namaz vakti çıkmaz. Kuran diyalektikdir. Sadece akla değil bilince de hitap eder. Bu üslüpla yazılmış olması da şüphesiz Allah'ın takdirine uygundur. Yani başlangıçta yanlış başlayan bir anlayış ya da uygulama sonrakiler tarafından sorgulanmadan tekrarlanmaya ve uygulanmaya devam edilmiş birçok yanlışlık var bugün devam edegelen. Yanlışlığın yanlışlık olduğunu nereden anlıyoruz derseniz de yine ana kaynağa, Kuran metnine dönmemiz gerekir. Yani bugün tüm kabullerimizi bırakarak Kuran metnini yeniden okuduğumuzda yanlışlıkları da kolayca tespit etmek mümkündür. Doğrusu ben Allah'ı ve Kuran'ı ne dediğine değil, ne demediğine bakarak tanıdım. Nerde bir yanlışlık var, Kuran'ı orada bulamazsınız. Kuran metni içinde insana gereken tüm bilgi mevcuttur. Gördüm ki böyle diyalektik matrix bir metni Allah'tan başkası yazamaz. Bizzat Allah'ın dokunuşları vardır Kuran metninde.
Kuran sirlari diye bir yt kanali vardi maalesef vefat etti arkadas. namazi orucu zekati bambaska anlatiyordu aklima da yatiyordu, oldum olali ritüelcilik bana ters geliyordu.
Kuran metni mutlak bilgidir. Kuran metni dışında başka hiçbir mutlak bilgi yoktur. Tarih ve Bilim dahil mevcut tüm bilgi külliyatı göreceli ve yanlışlanabilir bilgidir, mutlak bilgi değildir. Kuran metninin kaynağı ise Allah’ın bizatihi kendisidir. Bütün kitaplar sadece tek bir Kitab’ın (Kuran) daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. Kuran metni hariç diğer kaynaklardan gelen tüm bilgiler (Zebur, Tevrat, İncil metinleri dahil, hadis metinleri dahil, sünnet, icma, kıyas, örf, adet, gelenek, siyer/tarih, bilim, felsefe vb. tüm bilgiler) tarihsel ve görecelidir. Çünkü Kuran metni dışındaki tüm bu bilgiler her zaman farklı bakış açılarıyla yanlışlanabilir durumdadır. Bilgi adına tek kaynak ise sadece Kuran metnidir. Kuran metni dışında din de kaynak yoktur. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak son peygamberin vefatından sonra; bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilimsel ve tarihi bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde tek kaynak sadece Kuran metnidir. Bilinen tüm ihtilaflar ve itirazlar, İslam adı altında dine yamanan örfler ve hurafe uygulamalardır. (recm, nasih-mensuh, sol elle yemek yasağı, sağdan başlama kuralı, sakal, saç örtüsü, üç vakit namazın 5 vakte çıkarılması, 4 aylık hac süresinin 10 güne sıkıştırılması, güneş takvimine uymayıp Ramazan Oruç ayının sürekli değişmesi, mirasta eşitsizlik algısı, cariyecilik, kadınların kötülenmesi, çocuk sünneti vb.) Kuran metni, ahlaki üstünlük vasfına sahiptir ve hiçbir rezilliği onaylamaz. “Hiç kimse bilgiyi ve aklını kullanmadan gerçeği bulamaz ve akıllarını kullanarak düşünmeyenler rezilliğe mahkum olurlar." (Kuran : 10:100) İslam, Muhammed Aleyhisselam ile başlamadı tüm Peygamberler İslam Peygamberiydi. İlk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile yinelendi. İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. Tahrif edilmiş olan bugünkü İncil, Tevrat vb kitapların orjinal hali Kuran’dır. Orjinal İncil, Tevrat vb kitap arayanlar Kuran’a bakabilirler. Kuran önceki kitapları kapsayan yeni bir kitap değildir. Önceki kitapların (emir ve yasaklar olarak) bizatihi kendisidir. Kutsal metin (Kuran) insanlık tarihi boyunca hiç değişmemiştir. Allah tarihsel süreçte tek bir kitap tek bir din göndermiştir. Bugünkü haliyle Kuran metni hariç tüm diğer kutsal zannedilen metinler de (Zebur, Tevrat, İncil, hadis, sünnet kitapları vb) geçersizdir. Kuran metninde bulunmayan hiç bir bilginin, iyi adet olarak bilinse de hiç farketmez, din açısından bir geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur. Kuran metni açık yeterlidir. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Peygamber ile başlamadı, ilk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile yinelendi. Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Aleyhisselam ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. Önce gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da tahrif edilmeden önceki ilk hali itibariyle emir ve yasaklar kapsamında Kuran’dır. Bugün Tevrat ya da İncile uymak isteyenler de Kuran’a uymalıdır. Kuran metni dışında din adına kaynak yoktur. Kurandaki tüm bilginin kaynağı da Allah’ın bizatihi kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine kutsal kitaplar yoluyla Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır. Tüm yasaklar (haramlar) ve emirler (ibadetler) Kuran metninde bildirilmiştir. Kuran yeni bir kitap değil soy bir kitaptır tüm kitaplarla gelen mutlak bilginin yinelenmiş halidir. “Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77) “Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111) “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5)
Ailenize böyle şeyler itiraf etmeyin kardeşler abiler ablalar sayın Romalılar ne kendinizi anlatabilirsiniz ne de onlar sizleri dinler üzmeyin ailenizi inançsızlığınızı bile kendi içinizde yaşayın
Ben orucu ilaç sayesinde bırakabildim.
Hocam, yakın zamanda ölen bir cemaat liderinin 17 milyar tl serveti miras bıraktığı açıklandı. küçücük bir köyden başlayıp nasıl bu kadar büyüyebiliyorlar ?
ailenizin kalbini kırmanın ve onları üzmenin hiçbir şeye faydası yok, ölüm var.
Bana mı dedin kitapsız diye
😅üç cumadan birine gitmek durumunda..hatta ömründe bir kez hutbe de okuması gerekir.😅
Merhaba. Öncelikle bir makale var kanalımda siz ve okumak isteyenler için.
Bir çok konu yanlış anlaşılmış. Namazların üç vakitten beş vakte çıkartılması, kadınların göğüslerini örtmesini emreden ayetini, saçlarını örtmesinin gerektiği diye Kuran’a eklenmesi, çocukların sünnet edilmesi yoluyla en büyük zararın sünnet adı altında İslam’a sokulması, vb. Çözüm Kuran’nın sadece Kuran metni ile tefsir edilmesi, başka kaynak kullanılmamasıdır. Tahrif dolu İslam diye Kuran’a rağmen oluşturulmuş bir külliyat (tefsir, hadis, sünnet, siyer, menkibe, tasavvuf vb.) var ortada. Bu külliyatın bir faydası yoktur. İslam için sadece Kuran metni esastır.
Saç kelimesi olmayan bir ayete, saçların örtülmesi eklenmiş. İkindi ve yatsı diye bir namazdan sözedilmez Kuran metninde. Sadece sabah-öğlen-akşam (fecr-vusta-işa) var metinde. Ramazan, faiz, zekat vb. bir çok konu var. Aslında çıkarmadan çok ekleme var bugün uygulamada. Kuran metninde bu ilaveleri bulamazsınız. Herkes için Kuran yeterlidir. Kuran sadece Kuran ile kendi içinde çözülür. Düz bir metin değildir. Giriş-gelişme-sonuç şeklinde olmadığı için anlama sorunlarıyla karşılaşabilir okuyanlar. Ancak okudukça tüm bilgi açılır. Bazen metin içinde bir konu sadece bir cümle (ayet) ile anlatılmış önceki ve sonraki cümleler başka konuları anlatmıştır. Kuran’ın anlatım tekniğinde bazen bir sure içinde birçok farklı konunun ayetlerde anlatıldığı görülmektedir.
Örneğin üç vakit namaz iki ayette ve vaktin başlangıç ve sonunu da belirtecek şekilde ve net olarak belirtilmiş olmasına rağmen, bugün hadis, sünnet, mezhep külliyatının tamamına göre (Kuran'da olmayan) yatsı namazının ya da ikindi namazının ne zaman başladığının, kutuplarda bile sadece neden bu namaz vakitlerinin oluşmayıp, sabah-öğlen-akşam vakitlerinin oluşabildiğinin ya da sabah namazının ne zaman bittiğinin ve kılınabilme süresinin neden kendinden bir sonraki öğlen namazına kadar devam etmediğinin mantıklı bir izahını bulamazsınız. Oysa Kuran çok açık işlemiştir namaz konusunu.
Allah’ın tanımladığı namaz kendi isimleriyle Kuran’da belirtilen Fecr- Vusta-İşa namazlarıdır ve birinin vaktinin girmesiyle diğerinin vakti sona erer. Allah’ın iki bağımsız ayette 3 vakit namazı tanımlaması da vakitlerin başlama ve sona erme zamanlarının belirtilmesi amacıyladır. Önce Sabah ve Akşam namazları bir ayette (11:114) tanımlanmış, sonra başka bir ayette (2:238) orta namaz tanımlanmak suretiyle vakitlerin giriş-çıkış zamanları vurgulanmıştır. Yani bir günlük süre 3 ayrı namazın vaktinin bulunduğu üç ayrı zaman dilimine ayrılmıştır. İmsak-Öğlen arasındaki zamana sabah, Öğlen-Akşam arasındaki zamana Öğlen, Akşam-İmsak arasındaki zamana Akşam tanımlaması yapılmış ve namazların bu geniş zaman dilimlerinde kılınması emredilmiştir.
Gecenin gündüzün iki ucuna yakın bölümlerinde gözetilmesi gereken Sabah (Fecr: 24:58; 11:114) ve Akşam namazlarıyla (İşa: 24:58; 17:78; 11:114; 38:32) güneşin göğün ortasından sarkmaya başlamasından akşama kadar kılınması gereken Orta (Vusta: 2:238; 17:78) namazı olmak üzere üç vakit namaz mevcuttur. Kuran'da sadece üç namazın ismi geçer. Bir başka deyişle, "salat" (namaz) kelimesi, zaman bildiren üç tanımlayıcı kelime ile birlikte anılır. İkindiyi anlattığı zannedilen ayetler öğleni, yatsıyı anlattığı zannedilen ayetler akşamı anlatır. Kuran’dan ve bütün peygamberlerin uygulamalarından bu üç vaktin dışında bir namaz vakti çıkmaz.
Kuran diyalektikdir. Sadece akla değil bilince de hitap eder. Bu üslüpla yazılmış olması da şüphesiz Allah'ın takdirine uygundur.
Yani başlangıçta yanlış başlayan bir anlayış ya da uygulama sonrakiler tarafından sorgulanmadan tekrarlanmaya ve uygulanmaya devam edilmiş birçok yanlışlık var bugün devam edegelen. Yanlışlığın yanlışlık olduğunu nereden anlıyoruz derseniz de yine ana kaynağa, Kuran metnine dönmemiz gerekir. Yani bugün tüm kabullerimizi bırakarak Kuran metnini yeniden okuduğumuzda yanlışlıkları da kolayca tespit etmek mümkündür. Doğrusu ben Allah'ı ve Kuran'ı ne dediğine değil, ne demediğine bakarak tanıdım. Nerde bir yanlışlık var, Kuran'ı orada bulamazsınız. Kuran metni içinde insana gereken tüm bilgi mevcuttur. Gördüm ki böyle diyalektik matrix bir metni Allah'tan başkası yazamaz. Bizzat Allah'ın dokunuşları vardır Kuran metninde.
Kuran sirlari diye bir yt kanali vardi maalesef vefat etti arkadas. namazi orucu zekati bambaska anlatiyordu aklima da yatiyordu, oldum olali ritüelcilik bana ters geliyordu.
@ Gördüm, çok zorlama yorumları var. Zaten ayetleri bağlamından kopararak yorumlamak da mevcut hurafe külliyatı kadar yanlış sonuçlara götürür.
Kuran metni mutlak bilgidir. Kuran metni dışında başka hiçbir mutlak bilgi yoktur. Tarih ve Bilim dahil mevcut tüm bilgi külliyatı göreceli ve yanlışlanabilir bilgidir, mutlak bilgi değildir. Kuran metninin kaynağı ise Allah’ın bizatihi kendisidir. Bütün kitaplar sadece tek bir Kitab’ın (Kuran) daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. Kuran metni hariç diğer kaynaklardan gelen tüm bilgiler (Zebur, Tevrat, İncil metinleri dahil, hadis metinleri dahil, sünnet, icma, kıyas, örf, adet, gelenek, siyer/tarih, bilim, felsefe vb. tüm bilgiler) tarihsel ve görecelidir. Çünkü Kuran metni dışındaki tüm bu bilgiler her zaman farklı bakış açılarıyla yanlışlanabilir durumdadır. Bilgi adına tek kaynak ise sadece Kuran metnidir. Kuran metni dışında din de kaynak yoktur. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak son peygamberin vefatından sonra; bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilimsel ve tarihi bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde tek kaynak sadece Kuran metnidir. Bilinen tüm ihtilaflar ve itirazlar, İslam adı altında dine yamanan örfler ve hurafe uygulamalardır. (recm, nasih-mensuh, sol elle yemek yasağı, sağdan başlama kuralı, sakal, saç örtüsü, üç vakit namazın 5 vakte çıkarılması, 4 aylık hac süresinin 10 güne sıkıştırılması, güneş takvimine uymayıp Ramazan Oruç ayının sürekli değişmesi, mirasta eşitsizlik algısı, cariyecilik, kadınların kötülenmesi, çocuk sünneti vb.) Kuran metni, ahlaki üstünlük vasfına sahiptir ve hiçbir rezilliği onaylamaz.
“Hiç kimse bilgiyi ve aklını kullanmadan gerçeği bulamaz ve akıllarını kullanarak düşünmeyenler rezilliğe mahkum olurlar." (Kuran : 10:100)
İslam, Muhammed Aleyhisselam ile başlamadı tüm Peygamberler İslam Peygamberiydi. İlk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile yinelendi. İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. Tahrif edilmiş olan bugünkü İncil, Tevrat vb kitapların orjinal hali Kuran’dır. Orjinal İncil, Tevrat vb kitap arayanlar Kuran’a bakabilirler. Kuran önceki kitapları kapsayan yeni bir kitap değildir. Önceki kitapların (emir ve yasaklar olarak) bizatihi kendisidir. Kutsal metin (Kuran) insanlık tarihi boyunca hiç değişmemiştir. Allah tarihsel süreçte tek bir kitap tek bir din göndermiştir. Bugünkü haliyle Kuran metni hariç tüm diğer kutsal zannedilen metinler de (Zebur, Tevrat, İncil, hadis, sünnet kitapları vb) geçersizdir. Kuran metninde bulunmayan hiç bir bilginin, iyi adet olarak bilinse de hiç farketmez, din açısından bir geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur. Kuran metni açık yeterlidir. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Peygamber ile başlamadı, ilk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile yinelendi.
Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Aleyhisselam ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. Önce gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da tahrif edilmeden önceki ilk hali itibariyle emir ve yasaklar kapsamında Kuran’dır. Bugün Tevrat ya da İncile uymak isteyenler de Kuran’a uymalıdır. Kuran metni dışında din adına kaynak yoktur. Kurandaki tüm bilginin kaynağı da Allah’ın bizatihi kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine kutsal kitaplar yoluyla Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır. Tüm yasaklar (haramlar) ve emirler (ibadetler) Kuran metninde bildirilmiştir. Kuran yeni bir kitap değil soy bir kitaptır tüm kitaplarla gelen mutlak bilginin yinelenmiş halidir.
“Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77)
“Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111) “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5)
okudum ✅ inkarcilarin hosuna gitmeyecek 👍