Murat Akkayanın sesi çocukluğumun hatıralarımın bam teli gibi . Köyde 11 yaşına kadar kalmış olsamda sanki ömrüm orada geçmiş gibi hissederim Murat akkayanın sesinde. Yaylalar harmanlar harmanda patozlar , yığınlar, bağlar bağcılar, çam ağaçları , birleştirilmiş sınıfta eğitim gören 20 öğrenci, doğan Şam hoca, onun bağlaması, 23 Nisa’n yerli malı haftaları, Servet hoca ve onun Şehriban’ı ha birde Mehmet keltek hoca Allah rahmet eylesin. 19 mayıs gösterileri için ilçeye inmek ilçe ki benim Paris’im. Yayladan gelen davar sürüsü Çan’ları bir orkestranın ahenginde. Ağıllarda meleyen buzağılar. Taş yayla evleri , gaz lambası , çiğ sütten yayık ayranı. Kara ocakta kaynayan kazanda çökeleğin hası . Yayladaki havuzun parmak kopartan taşı. İplik gibi akan yaylanın Pınarı. Yayla kırındaki Geveni geven içinde pişen içi kızıl mantarı . Çalı güğümleri . İçinde saklanan yaramaz veletleri. Yayla akşamlarında köyden gelecek adımları , yere kulağını koyarak titreyen topraktan haber almayı. Hele pazartesi günü beklenen bir çift kara lastik ayakkabıyı . Çeşme başında helkilere su dolduran büyük ablaları ama bir türlü dolmayan kapları. Çeşmenin başında dolanan köyün aslanları.. Çocukluğumun en derinlerinde bayram günlerinde harmanlarda kurulan bayram sofralarını. Ramazan’da Mevlüt akşamlarını , birer ikişer alınan akide şekerini şeher ekmeğini, öküz önünde yürümeyi. Yazın köye tatile gelen İstanbullu taifesini. Misketleri, kışın çay tarladan aşağı kızakla kaymayı, kaya dibinde cığladan aşağı kayarken kafayı gözü kırmayı, Karamehmet dedemi nenemi, anamın köyüne bir solukta inmeyi. Evin duvarını döven yağmur seli.. çatır gölünden ibrahim çayırını, teyin deresinde buzağıları kaybetmeyi, yaz tatilinde İmamın karşısında ezber vermeyi. Öyle ya ilk okulda kitaplık kolu başkanı olduğum için okuduğum bütün hikayeleri o hikayelerde kaybolan yaramaz yavru ayıyı . Polyona yı . Her sabah okulun sobasını yakmayı , hergün iki parça odun ile okula gitmeyi. Okul bahçesinin yanındaki mahlepleri , çayırını çimenini. Velhasıl çocukluğuma giden görünmez bir zaman yolunun şifreleri var sanki ...,,
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah. Peyganber efendimize komşu eylesin ruhun şat olsun.Seni çok özleyeceğiz çok erken ayrıldın aramızdan.Seni hiç unutmayacağız MURAT AKKAYA.
Murat Akkayanın sesi çocukluğumun hatıralarımın bam teli gibi . Köyde 11 yaşına kadar kalmış olsamda sanki ömrüm orada geçmiş gibi hissederim Murat akkayanın sesinde. Yaylalar harmanlar harmanda patozlar , yığınlar, bağlar bağcılar, çam ağaçları , birleştirilmiş sınıfta eğitim gören 20 öğrenci, doğan Şam hoca, onun bağlaması, 23 Nisa’n yerli malı haftaları, Servet hoca ve onun Şehriban’ı ha birde Mehmet keltek hoca Allah rahmet eylesin. 19 mayıs gösterileri için ilçeye inmek ilçe ki benim Paris’im. Yayladan gelen davar sürüsü Çan’ları bir orkestranın ahenginde. Ağıllarda meleyen buzağılar. Taş yayla evleri , gaz lambası , çiğ sütten yayık ayranı. Kara ocakta kaynayan kazanda çökeleğin hası . Yayladaki havuzun parmak kopartan taşı. İplik gibi akan yaylanın Pınarı. Yayla kırındaki Geveni geven içinde pişen içi kızıl mantarı . Çalı güğümleri . İçinde saklanan yaramaz veletleri. Yayla akşamlarında köyden gelecek adımları , yere kulağını koyarak titreyen topraktan haber almayı. Hele pazartesi günü beklenen bir çift kara lastik ayakkabıyı . Çeşme başında helkilere su dolduran büyük ablaları ama bir türlü dolmayan kapları. Çeşmenin başında dolanan köyün aslanları.. Çocukluğumun en derinlerinde bayram günlerinde harmanlarda kurulan bayram sofralarını. Ramazan’da Mevlüt akşamlarını , birer ikişer alınan akide şekerini şeher ekmeğini, öküz önünde yürümeyi. Yazın köye tatile gelen İstanbullu taifesini. Misketleri, kışın çay tarladan aşağı kızakla kaymayı, kaya dibinde cığladan aşağı kayarken kafayı gözü kırmayı, Karamehmet dedemi nenemi, anamın köyüne bir solukta inmeyi. Evin duvarını döven yağmur seli.. çatır gölünden ibrahim çayırını, teyin deresinde buzağıları kaybetmeyi, yaz tatilinde İmamın karşısında ezber vermeyi. Öyle ya ilk okulda kitaplık kolu başkanı olduğum için okuduğum bütün hikayeleri o hikayelerde kaybolan yaramaz yavru ayıyı . Polyona yı . Her sabah okulun sobasını yakmayı , hergün iki parça odun ile okula gitmeyi. Okul bahçesinin yanındaki mahlepleri , çayırını çimenini. Velhasıl çocukluğuma giden görünmez bir zaman yolunun şifreleri var sanki ...,,
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah. Peyganber efendimize komşu eylesin ruhun şat olsun.Seni çok özleyeceğiz çok erken ayrıldın aramızdan.Seni hiç unutmayacağız MURAT AKKAYA.
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah güzel insan
Rabbim gani gani rahmet etsin
Mekanı cennet olsun
GÖRÜNTÜLER HANGİ KÖY ACABA
gündoğdu köyü