(Hilye-i Şerîf) Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın Adıyla… Hz. Ali (Radıyallâhu anh) Peygamber Efendimiz (Sallallâhu aleyhi ve sellem)’i şöyle anlatıyor: “Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi ve sellem), ne son derece uzun ne de kısaydı; O, orta boyluydu. Saçları ne kıvırcık, ne de dümdüzdü; hafif dalgalı idi. Şişman olmadığı gibi, yüzü de yusyuvarlak değildi. Yüzünün rengi kırmızıya çalan beyazdı. Gözleri kara, kirpikleri uzundu. Kemiklerinin eklem yerleri iri ve omuzlarının arası genişti. Avuçları ve ayakları dolgundu. Yürüdüğünde yokuştan iner gibi sert adımlar atardı. Bir tarafa döndüğünde bütün vücuduyla dönerdi. İki omzu arasında Peygamberlik mührü vardı; zira O, Peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömerdi, gönlü en geniş olanı, en güzel ve düzgün konuşanıydı. Gayet yumuşak tabiatlı ve insanî ilişkilerde arkadaş canlısı idi. Ansızın O’nu gören kimse heybetinden ilk anda çekinir; fakat tanıdıkça O’nu çok severdi. O'ndan bahseden bir kimse, ‘Ne O’ndan önce, ne de O’ndan sonra asla bir benzerini görmedim.’ demekten kendini alamazdı.”[i] [i] Tirmizî, Menâkıb 8.
Allah razı olsun bu hizmetlere vesile olanlardan
ALLAH RAZI OLSUN BUHİZMETLERİ VERENLERDEN MEVLAM HERKESEBU SOHBETLERİ DİNLEMEYİ ANLAMAYI NASİP ETSİN İNŞALLAH
Keşke Mahmut efendi hazretleri gibi çok Evliya olsa keşke
HİCRİ 15.ASRIN MÜCEDDİDİNE SELAM OLSUN
(Hilye-i Şerîf)
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın Adıyla…
Hz. Ali (Radıyallâhu anh) Peygamber Efendimiz (Sallallâhu aleyhi ve sellem)’i şöyle anlatıyor: “Rasûlullah (Sallallâhu aleyhi ve sellem), ne son derece uzun ne de kısaydı; O, orta boyluydu. Saçları ne kıvırcık, ne de dümdüzdü; hafif dalgalı idi. Şişman olmadığı gibi, yüzü de yusyuvarlak değildi. Yüzünün rengi kırmızıya çalan beyazdı. Gözleri kara, kirpikleri uzundu. Kemiklerinin eklem yerleri iri ve omuzlarının arası genişti. Avuçları ve ayakları dolgundu. Yürüdüğünde yokuştan iner gibi sert adımlar atardı. Bir tarafa döndüğünde bütün vücuduyla dönerdi.
İki omzu arasında Peygamberlik mührü vardı; zira O, Peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömerdi, gönlü en geniş olanı, en güzel ve düzgün konuşanıydı. Gayet yumuşak tabiatlı ve insanî ilişkilerde arkadaş canlısı idi. Ansızın O’nu gören kimse heybetinden ilk anda çekinir; fakat tanıdıkça O’nu çok severdi. O'ndan bahseden bir kimse, ‘Ne O’ndan önce, ne de O’ndan sonra asla bir benzerini görmedim.’ demekten kendini alamazdı.”[i]
[i] Tirmizî, Menâkıb 8.
Dislike atanların amacı neydi