kitap önerileri: www.trendyol.com/koleksiyonlar/kitap-onerileri-k-02c4a666-de9f-4268-89c6-92b304352e5b bok gibi books: www.trendyol.com/koleksiyonlar/bgbr-k-a2bea986-eb64-4155-9fa8-b519b216b9e8 türk edebiyatı wishlist: www.trendyol.com/koleksiyonlar/turk-edebiyati-wishlist-k-8ab0bebc-1cad-4e91-a096-046d7f0de485 dünya edebiyatı wishlist: www.trendyol.com/koleksiyonlar/dunya-edebiyati-wishlist-k-1cb11045-4a57-4c9a-ad46-07b478babb15
"Klasik kitap eleştiremezsin" bakışı edebiyata hakarettir. Her şeyi eleştirebilirsin. Dante'yi de eleştirirsin Cervantes'i de -şayet eleştirebilecek edebi bir bilgiye sahipsen. Bence bir kitabı sıkıcı diye eleştirmek biraz acımasızca sadece, kitaba olan beklentini de çok fazla anlayamadım ama yine de güzel bir video olmuş.
Ben edebiyat öğrencisiyim. Ama gerçekten üzülerek söylemem gerekiyor ki kitap çok ama çok sıkıcıydı. Bitiremedim. ;( acımasızca yorum yapmak istemezdim ama öyle ne yazık ki
Zaten edebiyat teorilerinden bir sorudur bu? Bir şey nasıl klasikleşir onu klasik yapan şey nedir? Aynı şekilde edebiyat nasıl olmalıdır ya da nasıl eleştirilmelidir soruları da epey fazla. Misal sineklerin tanrısı epey sembolik bir kitap. Edebiyat kültürüne hakim olmayan biri anlamayabilir ama anlayıp yine beğenmeyebilir. Ya da anlamak zorunda mıyız edebiyatı? Edebiyat neden var ki :)
Çocuklar üzerinden anlatılıyor ama aslında mesaj farklı, iki kez okudum. İnsanları kontrol eden otorite olmaz ise ne kadar vahşileşebileceklerini, içindeki bastırılmış kötünün ortaya çıkacağını, korkularımızın aslında dıştan değil içten olduğunu zihnimizden geldiğini çok akıcı şekilde anlatmış william golding.
@@vagabond847 gercekten bir kitaba karsi hic hos bi yaklasim degil, asiri betimleme sevmememe ragmen bu arkadasin boyle acik anlatimli bi eser hakkinda dakikalarca kitap bok gibiymis gibi konusmasina sasirdim sahsen. insanlar okumus olmak icin kendilerini zorlamamalilar sevmedikleri kitaplari okumaya
Biz bu kitabı İngiliz Edebiyatı dersinde bölüm bölüm inceleyerek okumuştuk. Anlamı çok derin bir kitap. Bir de İngilizce olarak okumuştuk. Filmlerin, dizilerin, kitapların orjinal dilinde daha güzel olduğunu düşünüyorum.
Şuan biz derste işliyoruz üzerine tartışmak çok eğlenceli bu kitabı defişre etmesi çok eğlenceli çünkü derin bir kitap lisede okumuştum yaşım itibari ile bazı bölümler sıkmıştı beni ama genel olarak sevmiştim hala da seviyorum iyi ki de okumuşum çeviri de Mina Urgan'ın çevirisidir boru değil.
Beğenmemek klasik kitabı bence çok doğal mesela Balzac genelde tarzım değildir ya da Genç Wertherin anılarından nefret etmiştim.Ama bok gibi book reviews gibi huzur sokağı,İpek Ongun tarzı kitapların eleştirildiği bir konsepti bu kitap için acımasız buldum sadece.
Moony bir yıl önce klavye hatası olmuş 😯 you got me sherlock🤠 mal bulmuş mağribi gibi atlamayın hemen,beğenmediğimi yazdığıma göre okumuşum kitabı adını biliyorumdur herhalde
@@bengisuylmaz6346 werther'in aşırı derecede dramatik ve takıntılı olduğunu düşünmüştüm sürekli aşırı drama ve hemen hemen aynı şeyler olduğundan çok bunaltmıştı beni, belki tekrar okumayı denerim bilmiyorum
@@jagi-seda9979 Tek üzüldüğüm kısım Jack'in ada içinde Ralph'e karşı ezici bir üstünlük sağlaması. Kaya Kale'nin önünde Jack ile Ralph'in 1 vs 1 atarken nasıl Ralph pataklayamıyor aklım almıyor.
Ne kadar beğenmesen de bu seriye koyulmayı hak etmeyen bir kitap. Lise 1 aklımla bile ilk okuduğumda hangi amaçla yazıldığını ve karakterlere toplumun hangi özelliklerini koyduğunu anlamıştım yazarın, üslubu hakkında fazla bir şey hatırlamıyorum ama hızlı bitirdiğime eminim. Üstelik olayları üstünden seneler geçmesine rağmen hatırlıyorum, başarılı bir kitap olduğunu düşünüyorum özellikle felsefi açıdan
İnsan gerçekten " lekeli ", kusurlu bi varlık mıdır ? Herkesin içinde iyilik olduğu kadar kötülük de var mıdır? Bu iyilik ve kötülük yaratılıştan mı gelir ? En temiz en saf saydığımız varlıklar olan çocukların doğasında bile vahşilikten kötülükten söz edilebilir mi? ... Sorularını sormanızı sağlayan muazzam bi kitap, hakkının verilmesi gerekiyor. " Belki..bir canavar vardır...Belki, o sadece biziz. "
Ben bu kitabı okuduğum sıralarda çocuk suçlularla alâkalı belgesellere merak salmıştım, o yüzden kitabın etkisi katlanmıştı bende. Cidden kitabın fikri çok etkileyiciydi bence 😇
Bu kitap alegorik tarzda yazılmıştır. Orda adada çocukların mücadelesi anlatılmıyor aslında. Orda çok daha derin bir fikir işleniyor. Bu kitabı herkes sevmek zorunda değil herkes sevemez de zaten. Kitapta iyilik ve kötülüğün doğuştan geldiği ve doğuştan gelen bu özelliklerin çevre şartlarına göre ortaya çıkması işleniyor. Kitap aynı zamanda mercan adasının anti tezi gibi zaten. Yani bu kitabı okurken ne beklediniz anlamadım. Bence kitap muhteşem. İşlediği fikir çok derin ve Golding bence bu fikri çok güzel anlatmış.
@@KazıklıMaria videoyu izledim. Bence her insan her kitaptan aynı şeyi almaz. Bu yüzden şu kitabı okudum böyleydi şöyleydi diye video çekmek pek doğru değil. Adı sanı pek duyulmamış bir kitabın benim ruhum üzerinde bam başka bir etkisi olabilir sonuçta. Kitap çok yavaş ilerliyor ve çevirinin de vasat olmasıyla yer yer sıkabiliyor. Ama burda esas olan bunlar değil işlenen konu bence. Edebi ve felsefi değeri çok yüksek bir kitap bence.
Aslında senin ve birçok kişinin rahatsız olduğu bu yavaş ilerleme, ağır betimlemeler ve konuya bir süre gelemememe olayı o dönemlerde yazarların gerçek okuyucuyu bulma tekniğiydi. Kitaptan sıkılan kitabı okumayı bırakınca gerçek okuyucu kitaba devam ediyordu ve gerçekten sürükleyici bölüme geliyordu. Bilmem hiç Sefillerin orijinal versiyonunu okudunuz mu ama orada da öyledir hatta iki ciltten oluşur ve asla konuya gelemez, hep başrolün evini falan anlatır ama siz gayret edip konuya gelirseniz kitabı hemen bitirirsiniz. Yani diyeceğim o ki evet, kitap sıkıcı bir kısma kadar ama o dönemim klasik yazarlarının yaptığı bir taktikti bu
Chill Shobe Gerçek okuyucu sıkılmaz demek istiyorum ve yorumu yazarken fark etmemişim Sineklerin Tanrısı kitabında bahsettiğim okuyucu eleme tekniği yok, eklemek istedim sadece
Sefiller'in orijinal versiyonunu okudum. Kitapta tasvirler fazla olsa da kesinlikle sıkıcı değildi. Hatta okuduğum en sürükleyici kitaplardan birisidir. Hele ki Sineklerin Tanrısı'yla sıkıcılık konusunda kapışamaz :D
bence kitap aşırı gerçekçiydi aksine. yani çocukların birbirlerini yemesi değil de bundan çekinmesi, liderliği almak için savaşırken kurtulmayı dahi unutmaları, piggy'nin ralph ile olan ilişkisi, simon'ın ağırbaşlılığı, jack'in lider olmak için yapamayacağı şeyin olmaması çok iyi anlatılmış ve anlatımı gerçekten eski dönem kitaplarına göre fazla bile basitti bence ben de başlarken çok zor cümlelerle karşılaşacağımı sandım ama aktı gitti kitap. sanırım sade, abartı aksiyonlar içermeyen, durgun ve psikolojik kitapları sevdiğimdendir, ama böyle kitapların çoğunun anlatımı da ağır olur bilmiyorum ben çok sevdim ve hemen bitiriverdim 🤷🏻♀️ canavar olayı gerçekten saçma bitti ve abartıldı evet katılıyorum ama gerçekten bir canavar olsaydı bana ya git işine dedirtirdi muhtemelen
siyaset ve politikaya meraklı olan. meşruluk, iktidar, muhalefet ve devlet yönetimi konularına meraklı olanların okumasını tavsiye ettiğim kurgusal bir roman
Ben de okurken o kısmına odaklanmıştım o zamanlar ingilizce bilmediğüm için çeviri bozukluğuna çok takılmamıştım belki şu an okusam çevirisine takılabilirim.
Aslında Freudyen bakıldığında taşlar çok yerine oturuyor. Yazarın Mercan Adasına ve İki Yıl Okul Tatili ne bakın öyle olmaz böyle olur deme şeklidir. İd’in ortaya çıkışını anlatan güzel bir eserdir. Her kitap özdeşleştiği ve anlatmaya çalıştığı meseleyle güzelleşir . Ama tabii ki yazımına,diline lafım yok.
kız zaten bu kitabın bir mesajı yoktu saçma sapan bir kitaptı dememiş ki? verilen mesaj daha iyi, daha heyecanlı, daha sıkmadan anlatılabilirdi demiş ayrıca çevirisi de kötüydü bazı insanlar için anlatımı sıktıysa ve aylarca elinde gezdirdiyse, bir türlü okuyası gelmediyse kitaptan etkilenme oranı da değişiyor haliyle sırf sevdiniz diye kızın videosunu yanlış yerlere çekerek savunmaya çalışmayın
@@sefika9825 Dalga geçtiğini düşünüyorum ama anlatayım sjhsbsndmandndnsnskjkakksa: 6 yaşından beri düzenli olarak kitap okuyorum. Yavaş bile okuyorum denebilir. Fantastik, bilim-kurgu, aşk okumadan çok önce klasik okumaya başladığımdan rahat okuyorum sanırım.
@@schmidt188 İki saati görünce cidden inanamamıştım jsfbsjfbsj Sen yavaş olduğunu düşünüyorsun ama alakası yok. Şahsen ben kitabın son 60 sayfasını dün üç saatte bitirdim :(
Gayet akıcı bir kitaptı ve kitabı beğenmeniz onun içine nasıl girdiğinizle alakalı. Eğer savaştır yamyamlıktır türeviyle girerseniz sıkılırsınız ama gayet sembolik bir kitaptı. İlk yarısı çocukları tanımakla diğer yarısı içlerindeki fesatlık veyahut olgunlukla karşılaşıyorsunuz. Sürükleyici bir kitaptı ve son sayfalarını heyecanla okudum. Asla "bok gibi kitap" sıfatını haketmeyen bir eser. Özelikle kitabı bitirip de sonuna geldiğimizde -Mina Urgan olması gerekli- açıklama ya da özete benzeyen sayfalarla kitap tam olarak beyninizde oturuyor ve bitirdikten sonra 'ne okudum ben' oluyorsunuz. Ben çok eğlendim ve mesajları gayet iyi aldım. Eleştirmek edebiyat için en doğru eylemdir fakat bazı şeyleri aksatmamak gerekli.
Güzel mesajlar içerdiğini düşünüyorum ben de kitabın ve bence de "bok gibi kitap" sıfatını hak etmeyen bir eser ama yazım dili çok yorucuydu. Bir sonraki sayfayı hevesle çevirmiyordum.
Klasikleşmiş bi kitabı eleştiremezsin ne ya skakgks arkadaşlar kendinize gelin burda düşüncelerini belirtiyor ki bence de kitap acayip sıkıcıydı herkes klasikleşmiş diye bi kitabı beğenmek zorunda mı
Öncelikle cevirideki kelimeler günümüz türkçesine göre bi olmamış gibi durabilir fakat çeviren kadının doğum tarihinin 1915 olmasini göz önünde bulundurmak gerek diye düsünüyorum ki kendisi türk ingiliz edebiyati profesörü. Bu kitabi bok gibi book olarak değerlendirmeni hiç anlayamadim bence cok degerli bi kitap. Özellikle de cevirmenin yazmis oldugu o sonsöz baya etkileyiciydi. Tabiki begenmeyebilirsin ama seyma subasinin kitabiyle,watpadd hikayeleriyle ayni seride olmasi haksizlik gibi geliyor bana
Kitabı okumadım ama filmi küçükken en etkilendiğim filmlerden biriydi. Gecenin bir saatinde Trt'de izlemistim. O zamanlar Trt böyle acayip saatlerde acayip filmler yayınlardı. Ben de haftasonları gazetelerde verilen rehberleri takip eder, odamdaki küçük televizyonumda gizli gizli izlerdim filmleri. Küçük aklımla Ralph'in iyiliği, domuzcuğun aklı, Jack'in kötülüğü temsil ettiğini çıkarmıştım da Simon/ Isa bağlantısını kuramamışım. Ama Beelzebub / Beelzebul muhabbetini merak edip Kadıköy'deki kiliseden kırmızı kapaklı bir incil almıştım. Çocukların zaman içinde (ıkizler ve bazı küçükler de dahil) vahşilere dönüşmesi, ateş basında ettikleri canavar dansı, kazığa geçirilmiş domuz kafası, bazılarının üniforma gibi bir kıyafet giymesi, kabuğu eline alanın konuşması... filmin hayatımda unutamayacağım bir yeri var. Mina Urgan'ın çevirilerini de kendi yazım dilini de severim normalde. Eleştirini izleyince merak ettim. Bu kitabı mutlaka edinip okumalıyım ❤
Kesinlikle okumadıysanız okumalısınız. Kitabın sevmeyeni kadar seveni de var. Ben sevenler tarafındayım. Kitapta aslında masumiyet temsilcileri gibi olan çocukların içlerinde barındırdıkları faşizm, şiddet yanlılığı çok güzel işlenmişti. Alegorizmayı da gayet kuvvetli bulmuştum. Zaten okurken fark edemediğimiz detaylar, en sonda Mina Urgan'ın açıklama yazısında çok da güzel bahsediliyor. Bana hiç sıkıcı gelmemişti, gayet de akıcı bulmuştum ve 2 günde okumuştum kitabı. Sevmeyenleri de anlayabiliyorum ama ben çok beğenmiştim ve tavsiye de ediyorum çevreme.
sineklerin tanrısı sembolizm dilini baştan sona kullanmış bir kitaptır. sen bu dili anlayamamış olabilirsin. fakat çözemediğin birkitabı bu kategoriye alman da yanlış. kafka'nın dönüşümündeki sembolizmden çok daha yoğun bir sembolik dil kullanır kitapta yazar.
Bende öyle düşünüyorum ve ayrıca aşırı bir betimleme var falan demişler betimleme bana çok gelmedi belkide Tolstoy okuduğum içindir bilmiyorum. Karakterlerin neyi sembol ettigide çok belli ve bence çok sağlam bir kitap.
@@nurseda399 eserlere "bok gibi" adı altında eleştiri yapanları çok ciddiye almamak gerek. Betimlemelerin çoğundan ayrı bir detay çıkıyordu. Adak domuzun kafasının çift uçlu mızrağa takılması, sonda ikizlerin Ralph'e çift uçlu mızraktan bahsedip başına neyin geleceğini söylemesi gibi.
@@tiadalma_ Bir ara makalesini okuyacaktım ama firsatı olmadi gerçekten dili akici ve gayet anlaşilirdi dediğiniz gibi ayrica tutunamayanları herkes okuyup anliyordu ne hikmetse oysa tutunamayanlardan daha anlaşılır bir dili olmasına rağmen bu kitabi anlayamamişlar çok ilginç
Mercan adası gibi bir şey beklemen ne kadar isabetli :) eğer lütfedip bu oscar edebiyat ödülü almış ve gayet iyi bir çevirmen ile çevrilmiş kitabın sonsözünü düzgünce okusaydın yazarın Ralph ve Jack isimleri ile bizzat Mercan Adasına gönderme yaptığını fark etmesen bile öğrenirdin. Nasıl mükemmel bir konuyu bol bol " sembolizm" ve iyi okurların anlayacağı bir "fırtına öncesi sessizlik" ile daha mükemmel anlatılmış diye diye okudum. Sona yaklaştığımızı salağa anlatır gibi anlatma zorunluluğu yok, hatta yapmaması onu değerli kılan şey. Biri zaten yazmış, okuyucuyu elemek için böyle yapardı yazarlar diye. Olabilir. Ben bunu okuduğumda 13 yaşındaydım. Ve fırtınanın geleceğini hissetmiştim çünkü senin akıcılığı bozan dediğin konuşmalar, tartışmalar, bloklaşmalar tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi yavaş yavaş bir zehir gibi sindi çocukların üstüne ve ölümcül bir hal aldı. O bunu dövdü, şu şunu öldürdü gibi gerçekleşmiyor hiçbir vahşet. Bir satranç gibi sakin ve adım adım her şey. Tabii bu satranç maçının gittiği yeri görebilene, kelebek etkilerini ve minik değişimleri algılanabilene heyecan ve insan ruhunun analizinin tatminini veriyor. Diğerleri için bu sadece sıkıcı bir satranç maçı.
öncelikle şunu söylemek isterim ki, bir eleştiri yaparken bunu çok akıcı bir dille ve çok net bir şekilde dile getiriyorsun. Birçok book review kanalında kişiler eee, ııı demekten iki cümle dahi kuramıyor. Ancak bence bir eleştiri yaparken olaya çok dar bir pencereden bakıyorsun. Evet, elbette bu kanaldaki tüm yorumlar senin şahsi fikrin ancak bir eser hakkında konuşurken "beğenmedim" demek ayrı, "bok gibi" demek çok ayrı. Kitabın dilinin çok ağır olması veya kitapta olayların çok yavaş seyretmesi o kitabın değerinden değer kaybettirmez. Bu, Balzac bok gibi bir yazar demek gibi bir şey. Muhtemelen okumuşsundur diye düşünüyorum, örneğin kadının merdivenden inişini bile iki buçuk sayfa betimleyen biri. Kladı ki Sineklerin Tanrısı alegorik bir eser. Kaldı ki çevirisi berbat dediğin kişi de Mina Urgan! Kitabı kırk küsür sene önce çevirdiğini de unutmayalım. Klasiklerin eski çevirilerinde durum zaten hep böyle. Bunu güncellemedikleri için kabahat yayın evlerinde. Bir eseri beğenmek de beğenmemek de bize kalmış. Ben de mesela asla Dostoyevski okuyamam. Bana inanılmaz sıkıcı geliyor. Ama bu onun dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olduğu gerçeğini değiştirmez. Ben kalkıp da "çok sıkıcı bok gibi" diyemem çünkü bu donanımda değilim, benim haddime değil :) ben ingiliz edebiyatı mezunuyum bu arada, yani üniversitede bizzat eleştirinin dersini de aldım.
aslında orada kaba olmak için "bok gibi" demiyor, sadece meryem biraz ağır sözlerle konuşan bir insan. "bok gibi" onun için "sevemedim" anlamına geliyor. ben de çok sonralardan mizacının bu olduğunu anladım, yaklaşık bir yıldır izliyorum fakat son 5-6 aydır mizacını algılayabildim. bunun dışında yorumlarınızda haklısınız.
Herkes kendi okuma deneyiminden yola çıkarak beğenip beğenmeme hakkına hiç kuşkusuz ki sahip. Klasiklerde eleştirilebilir, her şiir de eleştirilebilir, gazetede bir köşe yazısında eleştirilebilir. Birçok noktada eleştirilerine katılmakla beraber ( özellikle çeviri konusunda )eleştirilerini çok çirkin ve acımasızca buldum. İğrenç, berbat gibi tavırları hak edecek kadar kötü bir kitap değil, Golding de öyle bir yazar değil. Kitapta anlatılan sadece ada meselesi değil, insanın içgüdüsel olarak hayatta kalabilme mücadelesi, iktidar mücadelesi, insan kalabilme çabası ayrı ayrı işlenmiştir.
Bu seriyi sevdiğim için baştan izleme kararı aldım ve bu videoya denk geldim. Maalesef eleştirilerinle aynı şeyleri düşünmüyorum. Evet sıkıcı ve fazla doğa betimlemeleri olan bir kitap ama varmak istediği nokta keskin ve herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış, dili ne kadar ağır olsa da. İlk başta bir çocuk kitabı gibi görünse de yetişkinler için yazıldığı çok belli. Ben ilk defa 11. sınıfta, okuma sınavı için okumuştum. Dilinin ağırlığı ve anlattığı şeylerin gençler için uygun olmaması gerekçesiyle yaşıtlarım tarafından çok eleştirilen ve sevilmeyen bir kitaptı. Okuduğumda ise beni geren bir canavarın varlığı, ondan korkmaları ve ortam yüzünden giderek daha da vahşileşmeleri gerçekten etkileyiciydi. Simon karakterinin adanın gerginliği yüzünden veya daha öncesinden kaynaklanan bir psikolojik hastalığı olması, halüsinasyonlar görmesi bile beni geren ve etkileyen şeylerden birisiydi. Evet olay hikayesi gibi akıcı ve sürükleyici değil ama insanın içindeki vahşeti çocuklar üzerinden çarpıcı bir şekilde vermesi de çok etkileyici. Dünya tozpembe bir yer değil ve çoğu çocuk da hiç masum değil. Ayrıca çocukların sonda ne kadar kurtulmuş gibi tasvir edilseler de savaşın içine tekrardan dönmeleri, yetişkinleri gördükleri anda tekrar birer çocuk olduklarını hatırlayıp ağlamaları da beni derinden etkileyen bir noktaydı. Yetişkin gibi davranmaları, ana karakterlerin zıtlığı ve onların iç dünyalarına bu kadar derinden dalmamız, kitapta her zaman kendisini iyi birisi olarak anlatan ana karakterin kötü ve çocukça tavırları... Aslında bakarsanız varmak istediği nokta biraz da insan gerçeği, bunu uzun bir anlatımla yapıyor evet ama bize bizi anlatıyor. Kimin hayatı mükemmel ki? Bence insanları sıkan asıl yer de bu, bir roman olmasına rağmen basit ve heyecanlı olmayan hayatlarımızı ve içimizdeki vahşetin varlığını bize göstermesi. Sana bu kitaba farklı bir yerden de baktığın için teşekkür ediyorum. Fikirlerimiz bu kitap için farklı olsa da kitapları bize uzun uzun anlattığın ve görmediğimiz yerleri de gösterdiğin için minnettarım. Ayrıca çevirmen açısından sana o kadar katılıyorum ki. Keşke bize ait olan ölçü birimleriyle ve daha sade bir Türkçe ile çevrilseymiş. Zaten zor bir kitabı daha da zorlaştırmaya hiç gerek yoktu ama bu yola gidilmemiş maalesef.
Ben bu kitabı okurken hiç bir beklentim yoktu.Çok abartıldığını falan da bilmiyordum.sınav için okumaya son iki derste falan başlamıştım ve baya hoşuma gitmişti.Senin aksine beni sarmıştı.Sınava kadar bitirememiştim sınavdan sonra bile okumaya devam ettim.Üzerinden bir yıl geçti,beğendiğimi hatırlıyorum sadece. Bir de Trendeki kızı okudun mu?
Sembolizm mesajını bence gayet güzel vermiş. Kitabı okurken olayın sonu ne olacak, ay bu nasıl devam edecek demekten ziyade olayın içine giriyorsun burada da betimlemeler gayet yerinde olmuş. Hiçbir karaktere tam olarak ısınamadım veya tam nefret etmedim ki zaten bence kitabın asıl olayı bu, öyle bir ortamda kimse "melek" veya "şeytan" olamaz.
Bu kitaba bir ada macerası olarak bakmak yanlış. Olaylar insanlığı anlatan bir alegori, sembolizm yani. Kitaptaki çocuklar gerçek hayattaki insanları ve insan topluluklarını anlatıyor.
Bu kitabı böyle bir bakış açısıyla okursan beğenmezsin tabi. Bu kitap bir macera romanı veya onun gibi bir şey değil. Hukuk, sosyoloji vb gibi fakültelerde önerilen, sembolik ve çok şey anlatan bir kitap.
Yorumunu görünce "işte bu" dedim. Ben kitabı okurken o kadar çok mesaj aldım ki bu kitabın bu şekilde bilinçsizce eleştirildiği bir video görünce o cringe olma duygusunu yaşadım. Ayrıca yorumuna tam bir ergen gibi cevap vermiş kanal sahibi.
Güzelim, kitabın dili bana nedense basit, anlaması kolay geldi. Kitap bok gibi falan demek biraz ağır değil mi? Beğenmeyebilirsin tabii ama keşke biraz kitabın dilinden ayrı değindiği noktalara da parmak bassaydın. Heyecanlı bir şeyler beklemişsin ama bir adada düşen çocuklar, iç dünyaları anlatılmış. Mercan adası ile karşılaşınca felâket demişsin ama dediğim gibi burada olanlar çok daha gerçek geliyor bana
kitabın ilk yarısını 1 ayda, ikinci yarısını 1 günde okudum ve senin de söylediğin gibi çeviri gerçekten evlere şenlik. ancak bu kitaba overrated demek biraz iddialı ve hatalı bence çünkü kitabın sembolizm üzerinden vardığı masumiyet timsali kabul edilen çocukların bile gerekli şartlar oluştuğunda içlerinden çıkan saf zalimlik ve ilkellik dürtüsünü bastıramayışları tüyler ürpertici ve sarsıcı bi sonuç. hatta freud'un id ile ne anlatmak istediğine dair çok açık bi örnek. yani edebi değerini tartışabiliriz ama felsefi derinliği kesinlikle inkar edilemez
1-Klasik seri olarak bahsedilen bir kitaptan fiziksel olarak bir aksiyon ve şiddet içerik bekliyorsun 2-Kitapta b*k olarak adlandırdığın şey ceviri.Iyi bir kitabın çevirisi kötü olabilir ama kitabin kötü olduğu anlamına gelmez. 3-Kitapta "domuzcuk" karakterinin ismi hiç bahsedilmiyor.Ama sen videoda isim koyuyorsun resmen. 4-Kitabın alt temasını anlamadığın o kadar belli ki zannediyorum önyargın bunu sağlamış. 5-Keske kitaptaki sonsözü okusaydın.Eğer okuyup bu videoyu çektiysen o zaman daha kötü açıkçası...
Gerçekten çok iyi söylemişsin, iki saattir bu yorumu arıyorum resmen. Maria'nın kitap eleştirilerini çok severim ama bunu hiç sevemedim, tabi ki kendi görüşü ama çoğu şeyi yanlış anlamak gibi geldi bana. Domuzcuk'un adı olayına bir de Simon olayı var. Yazar, ona İsa'yı temsil ettirmemiş, sadece çok saf bir çocukmuş bu yüzden de İsa'ya benzettiğini falan söylemiş. Ortada kaçan çok şey var. Klasik kitaptan aksiyon beklemek gerçekten çok saçma bir şey gibi geldi bana da. Bir de "onları düşünemeyecek yaşta mı?" diye bir cümle kurdu Maria ama en büyüğü tutsan 12 yaşındaydı. Çocukta olsa nasıl vahşileşebileceklerini gösteren bi' kitap. Kitabın %70'i yürümekle geçmiş dedi ama çocuğun orda bir şey bilmeden bir anda vahşi hayata atılınca ne yapmasını bekliyor ki? Yanlış hatırlamıyorsam aralarında 7-8 yaşlarında çocuklar da vardı ama emin değilim dediğim gibi. Çok kasmış gibi geldi bana.
Hukuk fakültesinde toplum sözleşmecileri ışığında okuyoruz bu kitabı. Oldukça ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum. Sınıfımızı Hobbes ve Locke olarak ikiye bölen, toplumsallaşmanın ne ifade ettiğini anlatan, imgelerin fazla olduğu enfes bir kitap. Özellikle sözleşmecileri araştırdıktan sonra kitabı okumak çok daha farklı bir kapı açacaktır bence. Minik bir öneri..
Kitaplara önyargı ile yaklaşılmaması gerektiğini çok iyi gösteren bir video olmuş. Bu kadar beklentiyle kitaba başlarsan sonunda kocaman bir bok elde edersin. Çünkü bu beklentin, olayları küçümsemene ve anladığın göndermelerin bile büyüsünü kaybetmesine yol açmış. En büyüğü 12 yaşında olan bu çocukların mükemmel bir planla adadan kaçmasını bekliyorsan bu senin ayıbın. Asıl anlatılmak istenen şey; ufak yaşlarda çocukların bile ne kadar kötü olabileceği, aslında kötülük denen şeylerin insanın içinden geldiğini, ilk önemli olan şeyin dış görünüş olduğunun, gözlüklü ve şişko isen zekanın çok önemli olmadığını, demokrasi dediğin Ralph 'ın aslında en güçlü çocuk olduğu ama gücünü kullanmak istemediği için Jack'ın yaptıklarına göz yumduğunu, kullanılmayan bir gücün aslında önemsiz olduğu ama Ralph'ın durmasının sebebi ise gücünü kullandığı zaman bir kaos ortamının oluşacağını düşünmesi, yani özgürlüğümüzü korumak için insanların özgürlüklerini elinden almak gerekir mi? sorunu düşünmeni istemesi, insanlar yüzlerine birer maske geçirdiklerinde, sırf yüzleri görünmüyor diye yapmayacakları şeyleri yapmaları, insanları öldürmeleri, insanların kan tutkusu ve öldürme istekleri, yöneticilerin zeki değil sadece güçlü olduğu vs. vs .vs. yıllar önce okuduğum bir kitap, belki üzerine saatlerce konuşabilirim ama anlayana bu kadar yeter sanırım. Her insanın okuması ve okuduktan sonra üzerine uzun uzun düşünmesi gereken bir kitap. Bu bir macera kitabı değil sana heyecanlı bir hikaye sunsun.
Okurken bazı yerleri sarmıştı bazen sıkılmıştım ama kitap bitince öylece kalmıştım çok sevmiştim genelde bende öyle oluyor okurken sıkılıyorum bitince çok güzel geliyo
william golding de kitabı yayımladıktan yıllar sonra okuduğunda yazısından nefret etmiş ve ""ortaokul çocuğu tarafından yazılmış" gibi olduğunu söylemişti üzerine kötü çeviri de eklenince anlaması ve okuması sıkıntılı oluyor ancak kitabın konusunu ve vermek istediği mesajı, kitaptaki sembolizmi analiz ettiğimizde o zamanın düzenine karşı çok güzel bir eleştiri var kitapta. Bu arada kitabın basılmak istenmemesinin sebebi bahsettiğimiz bu eleştiri yani yayın evleri kitabı basarken korkmuş. Sizin videoda söylediğiniz gibi 'sıkıcı olması' değil :).
Yazar bile yazdığı kitabı beğenmediyse burada bir şeyi savunmanın alemi yok. Yazım dilinden rahatsız olduysa basımını durdurup, kitabı düzenlemeli ve anlatmak istediklerini daha iyi anlatmalıydı
Vermek istediği mesajı çok güzel bir şekilde veriyor kitap. Ayrıca karakterlere, hikayeye bağlıyor bence. Cinsiyetçi, sığ, basit ve gerçekten iğrenç düşünceler aşılayan kitapların da yorumlandığı “bok gibi kitaplar” listesine sokmakla bu kitaba büyük haksızlık ettiğini düşünüyorum.
Pembe saçlı kızın dediklerinin bir kısmında haklılık payı var ama psikoloji, pdr , psikiyatri gibi alanlarda eğitim gören kişilerin hepsinin okuması gereken bir kitap. Çocukların psikolojik baskı altındayken ve güç mücadelesi verirken nasıl vahşileştiklerini anlatıyor
Kitabı okumayanlar için de hafif bir özet yapabilir misin lütfen? Bundan bi tık daha fazla yani. Huzur sokağını mesela okumuş kadar olduk ve eleştirileri de daha net anlayabildik. Aynı zamanda bu tarz videoları beğendiğin kitaplar üzerine de yapabilirsen çok şükela olur. Beğeniliyorsun. Sevgiler
O kitap düz roman olarak okunmamalı kitap distopik bir kitap insanın doğasını birey-birey, birey-toplum, birey-güç arasındaki ilişkiyi çocuklar üzerinden sembolik olarak anlatıyor.
Anlaşılan hiçbir şey anlamamışsın. En iyisi Türk yazarlardan şaşma. Belki de sadece kel oğlan ve Nasrettin Hoca kitapları okuman gerekir anca anlarsın. Ayrıca çok spoiler veriyorsun. Sen şimdi spoiler ne demek diye de düşüneceksin en iyisi düşünme. Spoiler kitap hakkında anlatılmaması gereken olaylar, açıklama veya ipucu demektir. Kitabı okudum diye okuma. İzlediğim en b?ktan kitap yorumuydu.
Sineklerin tanrısı bana göre muhteşem bir kitaptır. Beğenmemiş olabilirsin eleştirmek istemiş olabilirsin eyvallah. Ama bir klasiği Şeyma Subaşı nın kitabıyla aynı kategoriye koyup bok gibi diye nitelendirmen hoş olmamış.
Niye bir klasik diye eleştiremesin ki? Bir klasik de olsa bir kitap ve kendisi de hoşlanmamış olabilir, belki onun gözünde Şeyma Subaşı nın kitabıyla aynı değerdedir, neticede herkesin kendi düşüncesi.
Aybüke Y. Herkesin kendi düşüncesi kimse buna bir şey demiyor fakat böylesi önemli bir kitabı keşke başka okumuş kişilerin yorumlarını alarak biraz daha üstüne düşünerek eleştirseydi.
@@aybikyy Eleştiremezsin mi demiş nerede, ben niye göremedim? Şeyma Subaşı ile aynı yere girecek kadar değildi diyor heralde. Bu da bir düşünce. Kitabı hiç okumadım ama ben bile öyle bir izlenim aldım. Bakmak lazım.
ne alakasi var ya lisede bize de zorunlu okutulmustu gayet severek ve kısa sürede okumuştum ama bu videoyu izlerken de keyif aldım maria güzel bir şekilde elestirip çıkarım yapmış eğlenceli bi sekilde yorumlamış aşırı kasıyorsunuz her şeyi. klasik diye napalim öpüp basimiza mi koyalım mskfkdkdks klasik kitaba bok demek yasak mi olmadı kutsal kitap da ilan etseydik
@@klklklkl777 ben yıllar önce okuyup sevmiştim bok deme hakkını kazandım mı özgürce bok diyorum o zaman...... bok bok bok bok kiminin favorisi kiminin en nefrettigi olabilir kasmayın aşın böyle basit şeyleri
alegorik bir kitaba sıkıcı demek doğru olabilir ama bok gibi diye eleştirmek/başlık atmak çok enterasan bir kafa. kaldı ki kitabın verdiği mesaj toplumsal bilinci uyandıran konulardan birisi.
bana kalırsa kitap bence hiç sıkıcı değildi ve kitaba arka kapataki adayı cehenneme çeviriyorlar cümlesinden sonra başladım merak uyandırdığı için. kitabın beni sıkan bir tarafı olmadı 12 bölümdü ve felakete giden olayları gayet normal bir şekilde ne hızlı ne de yavaş bir yazıyla aktardı. beklediğim cehenneme kitabın sonlarına doğru görmeye başlayınca daha bir zevk aldım. yarı mutlu sonla bitmesi de gerçekçilik açısından iyiydi. son sözü okuyup kitabı tamamen anladıgımda daha da aydınlandım. tarihi o zamanları göz önüne alındığında bence kötü eleştirilerin birçoğunu haketmiyor.
Nasıl bir kitap zevkin var bilmiyorum ama bu kitap gerçekten müthiş bir kitap iyilik ve kötülük olayını gerçekten çok güzel anlatmış ama tabi astım kestim dövdüm istiyorsanız gidin whatpade bu edebi bir eser EDEBİ fantastik bilim kurgu polisiye falan değil
Fantastik polisiye veya bilim kurgu bir roman neden klasik olamasın? Klasiklere neye göre klasik denir bir öğren istersen betimlemenin az, olayın fazla olduğu bir kitap da klasikleşebilir ; bir eserin edebi olup olmadığını sadece anlatım tekniğine bakarak yorumlayamazsın. Bilgilen eleştirini de ona göre yap.
@@Mert_Weplas_Dumbek fantastik bilim kurgu türündeki kitapları bahsedilen kitap ile karşılaştırmışsın, bahsedilen kitap da klasik. Yaptığın yorumu oku bi istersen .d
Kitaba bayılmasam da beğendim. Elime aldığımda konusundan bile habersizdim yani bir beklentim yoktu bu nedenle konunun yeterince iyi işlenememesi kitabın sonuna kadar beni rahatsız edemedi. Betimleme kısmına katılıyorum çocuklar adayı keşfetmek için bir yere gitmeyedursun yoldaki ağaçlar, taşlar, havanın durumu falan derken kendinizi olayın içinde değil tam tersine sıkıcı bir muhabbetin ortasında hissediyorsunuz. Tüm bunlara rağmen kitabı beğenmemdeki temel etkenler Domuzcuk ve Jack idi. Bilge zorba çatışması vardı ve net hissediliyordu. Yer yer Jack'e kızdığım da oldu kitabın içine girdiğim anlar vardı yani. Kişsel görüş tabii ama bence fena değil ile iyi arasında bir kitaptı
Bence dili gayet güçlü bir kitaptı, ama "yavaş" denebilecek metinlere dayanıklı olduğum bir dönemimde okumuştum. Benim şahsi deneyimimde ya çok sevilen, ya da hiç sevilmeyen bir kitap Sineklerin Tanrısı. Bu bazen insanlığı iyi ya da kötü olarak görmeye dayansa da alegorik metin olarak okuyup okumamaya da bakar. Yazıldığı döneme de göndermeleri olduğunu unutmamak gerek. Ben çok sevmiştim ama herkese göre değil.
Ben de lisedeyken aşkı memnu'nun sadeleştirilmemişini okurken ağladım resmen. Eski Türkçe oluşu ağır ağdalı bir üslup, edebiyat öğretmenime yalvardım başka bir kitap okuyayım diye, neyse ki öğretmenim acıdı bana da ben de Tolstoy'un Savaş ve Barış kitabını okudum. 😂
Arkadaşlar her kitap eleştirilir. Eleştirmek ile yermek yada degersizlestirmek çok farklı şeyler... Edebi eleştiri için zaten alt yapı gerek . Sıkıcı buldum demek edebi eleştiri değildir:))) kitap bence çok iyi idi... konu itibari ile ve anlatım olarak ...
Abi kitap bölüm bölüm ve akıyordu bence her bölümde evet bir kaç sayfa anlamadığın akmayan yerler oluyor ama sonradan aşırı heyecanlanıyor ve ben bunu her bölümde yaşadım başında biraz sıkıldim gittikçe daha çok eğlendim mesela 8. Bölüm sonu simon'un sineklerin tanrısıyla konuşması sara nöbeti geçirmesi falan o son 2 sayfa falan mükemmel bir kitap bence ya akıyordu bence
Yaptığın yorumların bazılarının aşırı saçma olduğunu düşünüyorum. Öncelikle diğer yorumlarda kitabın mesajını zaten anladığını yazmışsın ama senin dediklerinden yola çıkarak vermek istediği mesajı sadece yüzeysel anladığını söyleyebilirim. Ayrıca sembolizmin çok kötü verildiğinden bahsetmişsin ama sana şöyle söyleyeyim. Karakterlerin temsil ettiği ideolojiler her ne kadar ana fikri desteklemek için kullanılan yöntemlerden biri olsa da kitapta kullanılan semboller ve ifade ettikleri bunlardan çok daha fazla. Örnek vermek gerekirse uçağın düşmesi ve adada bir yara açması: Modern toplum düzeninin İngiliz emperyalizminin henüz ulaşamadığı el değmemiş toprakları cehenneme çevirmesinde ilk adımı temsil ediyor. Adada hiçbir yetişkinin bulunmaması da bu emperyalizm isteğinin sadece şu anki nesilde değil topluluk halinde yaşayan ve doğal güdülere sahip her insanda görülebilecek bir şey olduğunu gösteriyor. Ayrıca kitabın dili konusunda söylediklerine hem katılıyorum hem katılmıyorum. Katıldığım nokta gerçekten de bir yere kadar kitap neredeyse okunamayacak kadar zor bir dil ve fazlasıyla betimlemeye sahip ama bu betimlemelerin çoğunun adayla ilgili olması adanın sembolize ettiği anlamı pekiştirmek için fazlasıyla yararlı olmuş. Bir de "Mercan Adası" ile ilgili söylediklerinde mercan adasında her şey çok güzeldi, bir şeyler oluyordu falan dedin ama şöyle bir gerçek var ki bu kitap neredeyse mercan adasının zıttı bir kitap. Ana karakterlerin isimleri bile Jack ve Ralph (mercan adasındakilerle aynı). Yani bir bakıma mercan adasına ironik bir gönderme olarak yazılmış diyebiliriz o yüzden pek çok robinsonade romandaki hayatta kalma amacının diğer ütopik romanlardaki kadar öne çıkarılmasını bekleyemezsin. Son olarak her ne kadar senin fikrine saygı duysam da kitapları bu tür sıfatlarla yargılamanı hoş bulmuyorum. Sonuçta ortada bir emek var ve empati yapacak olursak kimse kendi kitabına böyle bir puanlama yapılmasını istemez.
Zamanının 1984 ve hayvan çiftliği kitapları gibi. Okuduğunuz da anlamak mümkün değil. Biraz daha derin düşünmeniz. Lazımdır hayvan çiftliği kitabı için saçma bi fabl nası diyemiyorsan buna da diyemezsin. Asıl anlatmak istediğini anlamazsan
Bu kitap, insanların içinde var olan iyilik ve kötülüğün , bilgelik ve cehaletin ,korku ve cesaretin savaşını anlatır .Bu kitapta korku insanı vahşete itmiştir bu şimdi de böyle .Kitap geçen bir olay şöyle bir akşam ateşin başında duran ikiz kardeşler ölü bir adamın paraşütle düştüğünü görüp kaçmaya başlamışlar ve buna canavar adını vermişler çocuklar korkmaya başlamışlar ve geceleri sürekli sayıklanıp dururlar .Jack(kötülü ve cehaleti temsil eden) kendi yüzünü adadaki bitkiyle boyamış ve bunu yaprak Ralph(cesareti ve iyiliği temsilmeden karekter) karşında utandığında veya korktuğunda yüzü belli olmayacaktı diğer çocukların da hoşuna gitmiş bu durum ve kendilerini boyayıp ellerine mızrak aldılar.Bu hal onlara özgüven vermiştir ve yüzleri boyalı olduğundan kendilerini yaptıkları hiçbir şeyden sorumlu tutmazlar yüzündeki boya onlara böyle hissettirmiştir.Bu olaylar uzayınca Simon tek başına tepeye çıkıp orda canavar olmadığını kanıtlamak istemiştir.Bu arada Jack ve kabilesi bir şölen düzenlemeye başlamışlardı.Kendilerine bir marş bile bulmuşlardı canavarı bul boğazını kes bunu söylerken de bir çesit saçma düzeni olan ve ortada canavarı canlandıran çocuğun etrafında dönen bir dans.Simon gittiği yerde ölü bir insan görmüştür ve insanı canavar sanan çocukların yanın doğru gece karanlığında koşmaya başlamıştır.Simon üstü başı çamur ve kanlı bir şekilde çocukların yanına yetişmiş ama yetiştiği yer dans eden kabilenin tam ortası ve Simonu canavar sanıp mızraklarla öldürülmüştür.Yani çocuklar aslında kendilerinin vahşi olduğunu unutup bir insanı katletmiştir Simon adlı karekter (iyiliği ve saflığı temsil eden)
İnsan psikolojisine hayran kaldığım için karakterlerin analizleri çok hoşuma gitmişti ama haklısın, okumak için baya sabretmek gerekiyor. Gereksiz derecede betimleme vardı, adayı çiz deseler çizerim yani :D
Maria❤️ elbette klasikleri eleştirebilirsin ama berbat ve iğrenç kavramları biraz edebi eleştiri retoriğinden uzak gibi adada kalan bir grup çocuğun kendi içinde kuralları olan küçük bir toplum oluşturmaya çalışırken aksine kaos ve vahşet oluşturması fikrinin neresi kötü ki çokça sembolizm kullanılmış olması da ayrıca güzel değil mi? Bu seride Şeyma subaşı kitabı var bir de oldu mu şimdi Mariamuu William Golding mezarında ters döndü😔
Bu yorumu yazıp yazmama arasında o kadar çok gidip geldim ki, sonra şunu düşündüm; böylesine eleştirel bir videonun altına yine aynı bakış açısıyla özgürce fikirlerimi dile getirmeliyim ki tırnaklarından dudaklarına, saçlarından abajuruna kadar rengarenk bu arkadaşın çektiği videonun altındaki yorumların yankılanan armonik yapısına katkı sağlasın, onun gibi özgürlük koksun. Öncelikle amacım herhangi bir tartışma yaratmak değil o yüzden ''zevkler ve renkler tartışılmaz'' sözünün önünde saygıyla eğilerek bir kez daha bu sözü herkese hatırlatmak istiyorum. Baştan sona bu kadar abartıldığı gibi kötü bir kitap olduğunu kesinlikler düşünmüyorum. Kitabın akıcılığı konusunda gerçekten 10/8 'lik bir puan verebilir, hatta sonlara doğru uçuyor diyebilirim. Betimlemeler konusunda da yine 10/7'lik bir puan verebilirim, çevirilerde bazı aksaklıklar var fakat onları anlamlandırmama vurulan ketler gibi değilde zihnimdeki kelime dağarcığıma eklediğim yeni kazanımlar olarak gördüm ki çevirileriyle Türk edebiyatına bir çok eser kazandırmış olan İngiliz Edebiyatı Profesörü Mina Urgan yorumu hakkında yorum yapmak istemiyorum! Bir kere karakter analizleri inanılmaz güzel. Canavarın peşine düşmeyip, olaylara pek fazla takılmayıp daha geniş perspektiften bakarsanız hemen hemen her karakterin bambaşka şeyleri simgelediğini anlayacaksınız. Ralph ve Jack iyi ve kötü lider rollerini üstleniyorlar. Ralph'in ilk başta herkesi bir araya toplamak için kullandığı deniz kabuğu dini simgeliyor. Domuzcuk akıl ve sağ duyuyu temsil ediyor. Saf iyiliği temsil eden hatta Hz. İsa'yla özdeşleştirilen ise Simon'dur. Saf kötülüğü temsil eden ise kin ve nefretle dolu Roger karakteridir. Harika bir etkinlik kitabı olabilir. Okuyan üç beş kişi ile beraber saatlerce konuşulacak, kafa açacak, vizyonunuzu genişletecek bir sohbete yelken açabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
kitabı sıkıcı olduğu için sevmemek de ne biliyim :Dd, kaldı ki yarısına kadar hiçbir şey almaması çocukların diğer dünyalarından ne kadar zor kopup adadaki vahşi kimlikleri edindiğini anlatıyor zaten alegorinin dışında da, yani orada bir grup çocuğun medeniyetten uzak medeniyet kurallarını anımsayıp yaşatmaya çalıştığını görüyoruz tabiki ilk günden birbirilerini pişirip yemeyecekler tabiki bir şeyler yavaş akacak
Kitap çok güzeldi insanların eline güç geçince nasıl canavarlaştığı iktidar kurduğunu anlatıyor, yamyamlık ille fiziksel olmamalı duygusal yamyamlık söz konusu
Daha videonun başındayım ama şaşırdım böyle bir video bulduğuma. Ben birkaç yıl önce tamamen kendi isteğimle alıp baya severek okumuştum. Gerçi ben orjinal dilinde okumuştum. Tuhaf. Neyse bakayım Maria ne demiş.
Arkadaşlar herkes istediği kitabı eleştirebilir. İstersen Suç ve Cezayı da eleştirebilirsin ve farklı yorumlayabilir, beğenmeyebilirsin. Ben mesela bu kitabı bir günde bitirmiştim. Benim için oldukça akıcı ve akran zorbalığını yaşadığım ve bildiğim için bana oldukça anlamlı gelen bir kitaptı. Ama herkes herkesin okuduğu ve beğendiği kitabı beğenmek ve okumak zorunda değil. Hiç değilse farklı zevklere ve yorumlara saygı duymayı öğrenin.
kitap önerileri: www.trendyol.com/koleksiyonlar/kitap-onerileri-k-02c4a666-de9f-4268-89c6-92b304352e5b
bok gibi books: www.trendyol.com/koleksiyonlar/bgbr-k-a2bea986-eb64-4155-9fa8-b519b216b9e8
türk edebiyatı wishlist: www.trendyol.com/koleksiyonlar/turk-edebiyati-wishlist-k-8ab0bebc-1cad-4e91-a096-046d7f0de485
dünya edebiyatı wishlist: www.trendyol.com/koleksiyonlar/dunya-edebiyati-wishlist-k-1cb11045-4a57-4c9a-ad46-07b478babb15
Aziz Nesin'in Zübük adlı eserini de yorumlamalısın bence
Sende kitap okuyan tipi yok nasil okumussun sasiyiyorum
Giriş müziğine bayılıyorum ya :) Yutubırlara hep söyleniyor diye ciddiye almayacaksın belki ama lütfen daha çok video at. Sevgiler!
❤️ çok teşekkür ederim yorum için!
_99'du istemsizce like atıp 100 like yaptım :)_
İkinize de bayılıyorum 💓
@@KazıklıMaria intro şarkısının fullunu yapsan olmaz mı sieuskdoe
Ceren abla.
"Klasik kitap eleştiremezsin" bakışı edebiyata hakarettir. Her şeyi eleştirebilirsin. Dante'yi de eleştirirsin Cervantes'i de -şayet eleştirebilecek edebi bir bilgiye sahipsen. Bence bir kitabı sıkıcı diye eleştirmek biraz acımasızca sadece, kitaba olan beklentini de çok fazla anlayamadım ama yine de güzel bir video olmuş.
3 kitap okuyup, "nasıl Jane Austen beğenmezsin?" diye biri beni azarlıyordu. En garip yanıysa o kişinin hiç Jane Austen okumaması...
Birde benden dinleyin? Yorumunuzu merak ettim
Katılıyorum tamamen
Ben edebiyat öğrencisiyim. Ama gerçekten üzülerek söylemem gerekiyor ki kitap çok ama çok sıkıcıydı. Bitiremedim. ;( acımasızca yorum yapmak istemezdim ama öyle ne yazık ki
Zaten edebiyat teorilerinden bir sorudur bu? Bir şey nasıl klasikleşir onu klasik yapan şey nedir? Aynı şekilde edebiyat nasıl olmalıdır ya da nasıl eleştirilmelidir soruları da epey fazla. Misal sineklerin tanrısı epey sembolik bir kitap. Edebiyat kültürüne hakim olmayan biri anlamayabilir ama anlayıp yine beğenmeyebilir. Ya da anlamak zorunda mıyız edebiyatı? Edebiyat neden var ki :)
Sinekleri çok sevdiğim için bu kitabı almaya gidicem diye düşünüyorum yani :d
😂😂😂😂
Tuğçe Akboğa ondan dolayısıyla ZATİN
😁😁😁
best comment ever falan
Şaşslskskdkkdkdkdkdjjsjs
Çocuklar üzerinden anlatılıyor ama aslında mesaj farklı, iki kez okudum. İnsanları kontrol eden otorite olmaz ise ne kadar vahşileşebileceklerini, içindeki bastırılmış kötünün ortaya çıkacağını, korkularımızın aslında dıştan değil içten olduğunu zihnimizden geldiğini çok akıcı şekilde anlatmış william golding.
İnsan insanın kurdudur felsefesini anlatıyor aslında. Ben de b*k gibi book reviews da olmasına şaşırdım biraz 😅
@@vagabond847 gercekten bir kitaba karsi hic hos bi yaklasim degil, asiri betimleme sevmememe ragmen bu arkadasin boyle acik anlatimli bi eser hakkinda dakikalarca kitap bok gibiymis gibi konusmasina sasirdim sahsen. insanlar okumus olmak icin kendilerini zorlamamalilar sevmedikleri kitaplari okumaya
Berbat bir felsefe ve berbat bir kitap, sıfır akıcılıkta yazılmış dümdüz bir propaganda kitabı.
Biz bu kitabı İngiliz Edebiyatı dersinde bölüm bölüm inceleyerek okumuştuk. Anlamı çok derin bir kitap. Bir de İngilizce olarak okumuştuk. Filmlerin, dizilerin, kitapların orjinal dilinde daha güzel olduğunu düşünüyorum.
Şuan biz derste işliyoruz üzerine tartışmak çok eğlenceli bu kitabı defişre etmesi çok eğlenceli çünkü derin bir kitap lisede okumuştum yaşım itibari ile bazı bölümler sıkmıştı beni ama genel olarak sevmiştim hala da seviyorum iyi ki de okumuşum çeviri de Mina Urgan'ın çevirisidir boru değil.
Beğenmemek klasik kitabı bence çok doğal mesela Balzac genelde tarzım değildir ya da Genç Wertherin anılarından nefret etmiştim.Ama bok gibi book reviews gibi huzur sokağı,İpek Ongun tarzı kitapların eleştirildiği bir konsepti bu kitap için acımasız buldum sadece.
Genç Werther'in Acıları olmasın o 😂
Moony bir yıl önce klavye hatası olmuş 😯 you got me sherlock🤠 mal bulmuş mağribi gibi atlamayın hemen,beğenmediğimi yazdığıma göre okumuşum kitabı adını biliyorumdur herhalde
@@bengisuylmaz6346 genç wertherin acılarını sevmeyen biri buldum sonunda, tek ben sevmiyorum sanmıştım sonuna kadar okuyamamıştım bile :(
ipek ben faust’a bayılmıştım mesela aynı yazar olduğu halde ama cidden hiç beğenmedim werther’i :(
@@bengisuylmaz6346 werther'in aşırı derecede dramatik ve takıntılı olduğunu düşünmüştüm sürekli aşırı drama ve hemen hemen aynı şeyler olduğundan çok bunaltmıştı beni, belki tekrar okumayı denerim bilmiyorum
Kimse beğenmediğine göre alayım da okuyayım
İnsanların ne düşündüğü kimin umrunda, kitabın konusu, yazarı veya işleyiş tarzı hoşuna giderse al oku. Bence gayet de güzeldi.
meryem beğenmedi o kadar gömdü falan ama benim öyle bir hoşuma gitti ki aldım 1 haftada bitirdim
Bence çok güzel.
Bir yıl geçti
Okudunmu?
@@jagi-seda9979 Tek üzüldüğüm kısım Jack'in ada içinde Ralph'e karşı ezici bir üstünlük sağlaması. Kaya Kale'nin önünde Jack ile Ralph'in 1 vs 1 atarken nasıl Ralph pataklayamıyor aklım almıyor.
"Kitabın ortasına kadar hiçbir şey olmadı."
Yallah Netflix'e
Ksndksksk aradığım yorum
Beğenmediğin bir kitabı yorumladığın videoya kitaba kafa atarak baslamak qpeiidhfoahdosjdodfjdskishfksdh
M.S. queen yorumunu 100 beğeni yapmak çok satisfying
Aaaa 140 like hemen boziyim PUHAHAHAHA
O kısmı yüz kere izledim jshhsjaksk
Ne kadar beğenmesen de bu seriye koyulmayı hak etmeyen bir kitap. Lise 1 aklımla bile ilk okuduğumda hangi amaçla yazıldığını ve karakterlere toplumun hangi özelliklerini koyduğunu anlamıştım yazarın, üslubu hakkında fazla bir şey hatırlamıyorum ama hızlı bitirdiğime eminim. Üstelik olayları üstünden seneler geçmesine rağmen hatırlıyorum, başarılı bir kitap olduğunu düşünüyorum özellikle felsefi açıdan
İnsan gerçekten " lekeli ", kusurlu bi varlık mıdır ? Herkesin içinde iyilik olduğu kadar kötülük de var mıdır? Bu iyilik ve kötülük yaratılıştan mı gelir ? En temiz en saf saydığımız varlıklar olan çocukların doğasında bile vahşilikten kötülükten söz edilebilir mi? ... Sorularını sormanızı sağlayan muazzam bi kitap, hakkının verilmesi gerekiyor.
" Belki..bir canavar vardır...Belki, o sadece biziz. "
Ben bu kitabı okuduğum sıralarda çocuk suçlularla alâkalı belgesellere merak salmıştım, o yüzden kitabın etkisi katlanmıştı bende. Cidden kitabın fikri çok etkileyiciydi bence 😇
Bok gibi book reviews muazzam seri adı. İzliyorum laykı bastımm
Bu kitap alegorik tarzda yazılmıştır. Orda adada çocukların mücadelesi anlatılmıyor aslında. Orda çok daha derin bir fikir işleniyor. Bu kitabı herkes sevmek zorunda değil herkes sevemez de zaten. Kitapta iyilik ve kötülüğün doğuştan geldiği ve doğuştan gelen bu özelliklerin çevre şartlarına göre ortaya çıkması işleniyor. Kitap aynı zamanda mercan adasının anti tezi gibi zaten. Yani bu kitabı okurken ne beklediniz anlamadım. Bence kitap muhteşem. İşlediği fikir çok derin ve Golding bence bu fikri çok güzel anlatmış.
videoyu izledin mi? bütün bunları biliyorum zaten.
@@KazıklıMaria videoyu izledim. Bence her insan her kitaptan aynı şeyi almaz. Bu yüzden şu kitabı okudum böyleydi şöyleydi diye video çekmek pek doğru değil. Adı sanı pek duyulmamış bir kitabın benim ruhum üzerinde bam başka bir etkisi olabilir sonuçta. Kitap çok yavaş ilerliyor ve çevirinin de vasat olmasıyla yer yer sıkabiliyor. Ama burda esas olan bunlar değil işlenen konu bence. Edebi ve felsefi değeri çok yüksek bir kitap bence.
@@sadecemunzevi6833 iyi de bu benim yorumum :D siz de böyle düşünmek zorundasınız demiyorum ki videoda. ben böyle düşündüm diyorum.
@@KazıklıMaria yorumlarınız insanları yanlış yönlendiriyor bence bu da benim yorumum
Kitabın üslubu çok basitti içine çekmiyordu bence çeviriden de kaynaklı olabilir tabi
Aslında senin ve birçok kişinin rahatsız olduğu bu yavaş ilerleme, ağır betimlemeler ve konuya bir süre gelemememe olayı o dönemlerde yazarların gerçek okuyucuyu bulma tekniğiydi. Kitaptan sıkılan kitabı okumayı bırakınca gerçek okuyucu kitaba devam ediyordu ve gerçekten sürükleyici bölüme geliyordu. Bilmem hiç Sefillerin orijinal versiyonunu okudunuz mu ama orada da öyledir hatta iki ciltten oluşur ve asla konuya gelemez, hep başrolün evini falan anlatır ama siz gayret edip konuya gelirseniz kitabı hemen bitirirsiniz. Yani diyeceğim o ki evet, kitap sıkıcı bir kısma kadar ama o dönemim klasik yazarlarının yaptığı bir taktikti bu
Yani diyorsun ki zayıfları eleme yöntemi mi? Neden? "Gerçek okuyucu" dediğin, ölümüne sıkılsa da okumayı bırakmayan mıdır?
Chill Shobe Gerçek okuyucu sıkılmaz demek istiyorum ve yorumu yazarken fark etmemişim Sineklerin Tanrısı kitabında bahsettiğim okuyucu eleme tekniği yok, eklemek istedim sadece
Yorumunuz çok değerli bana da beklerim. Bende anlattım bu kitabı
@@chillshobe8147 jack london, Tolstoy, dostoyevski bu dönemden belirteyim
Sefiller'in orijinal versiyonunu okudum. Kitapta tasvirler fazla olsa da kesinlikle sıkıcı değildi. Hatta okuduğum en sürükleyici kitaplardan birisidir. Hele ki Sineklerin Tanrısı'yla sıkıcılık konusunda kapışamaz :D
bence kitap aşırı gerçekçiydi aksine. yani çocukların birbirlerini yemesi değil de bundan çekinmesi, liderliği almak için savaşırken kurtulmayı dahi unutmaları, piggy'nin ralph ile olan ilişkisi, simon'ın ağırbaşlılığı, jack'in lider olmak için yapamayacağı şeyin olmaması çok iyi anlatılmış ve anlatımı gerçekten eski dönem kitaplarına göre fazla bile basitti bence ben de başlarken çok zor cümlelerle karşılaşacağımı sandım ama aktı gitti kitap. sanırım sade, abartı aksiyonlar içermeyen, durgun ve psikolojik kitapları sevdiğimdendir, ama böyle kitapların çoğunun anlatımı da ağır olur bilmiyorum ben çok sevdim ve hemen bitiriverdim 🤷🏻♀️ canavar olayı gerçekten saçma bitti ve abartıldı evet katılıyorum ama gerçekten bir canavar olsaydı bana ya git işine dedirtirdi muhtemelen
Çocukların o büyük adada tek başına olduklarında böyle şeyleri düşünüp bunu abartmaları bana normal gelmişti açıkçası..
siyaset ve politikaya meraklı olan. meşruluk, iktidar, muhalefet ve devlet yönetimi konularına meraklı olanların okumasını tavsiye ettiğim kurgusal bir roman
Kesinlikle
İşte aradığım yorum ,teşekkür ediyorum
Ben de okurken o kısmına odaklanmıştım o zamanlar ingilizce bilmediğüm için çeviri bozukluğuna çok takılmamıştım belki şu an okusam çevirisine takılabilirim.
Böyle rezil bir kitap yorumunu ilk defa duyuyorum. Dinlerken utandım.
Klasik kitaplar eleştirilemez düşüncesi yanlıştır ama onların klasik olmasının bir sebebi var arkadaşlar.
Aslında Freudyen bakıldığında taşlar çok yerine oturuyor. Yazarın Mercan Adasına ve İki Yıl Okul Tatili ne bakın öyle olmaz böyle olur deme şeklidir. İd’in ortaya çıkışını anlatan güzel bir eserdir. Her kitap özdeşleştiği ve anlatmaya çalıştığı meseleyle güzelleşir . Ama tabii ki yazımına,diline lafım yok.
Kitaptaki o mükemmel mesajı alamamışsın . Oysa Mine Urgan son sözde açıklamış ama yine anlamamışsın . Kitapta mükemmel mesajlar var ama işte anlayana
kız zaten bu kitabın bir mesajı yoktu saçma sapan bir kitaptı dememiş ki? verilen mesaj daha iyi, daha heyecanlı, daha sıkmadan anlatılabilirdi demiş ayrıca çevirisi de kötüydü bazı insanlar için anlatımı sıktıysa ve aylarca elinde gezdirdiyse, bir türlü okuyası gelmediyse kitaptan etkilenme oranı da değişiyor haliyle sırf sevdiniz diye kızın videosunu yanlış yerlere çekerek savunmaya çalışmayın
Sen de videoyu izlememişsin dayı kadın kitapta verilen mesajlara bir şey demiyor bunun anlatım tarzını elestiriyor
Ya bu kitap tek bana mı her yanıyla akıcı geldi??
ben de iki saatte bitirmiştim aşösösmsöamskdşkfslkdls
@@schmidt188 Böyle hızlı okumayı nasıl başardığını biraz anlatabilir misin? İki saat cidden inanılmaz bir süre vay bee
@@sefika9825 Dalga geçtiğini düşünüyorum ama anlatayım sjhsbsndmandndnsnskjkakksa: 6 yaşından beri düzenli olarak kitap okuyorum. Yavaş bile okuyorum denebilir. Fantastik, bilim-kurgu, aşk okumadan çok önce klasik okumaya başladığımdan rahat okuyorum sanırım.
@@schmidt188 İki saati görünce cidden inanamamıştım jsfbsjfbsj Sen yavaş olduğunu düşünüyorsun ama alakası yok. Şahsen ben kitabın son 60 sayfasını dün üç saatte bitirdim :(
Sen ayransın
Gayet akıcı bir kitaptı ve kitabı beğenmeniz onun içine nasıl girdiğinizle alakalı. Eğer savaştır yamyamlıktır türeviyle girerseniz sıkılırsınız ama gayet sembolik bir kitaptı. İlk yarısı çocukları tanımakla diğer yarısı içlerindeki fesatlık veyahut olgunlukla karşılaşıyorsunuz. Sürükleyici bir kitaptı ve son sayfalarını heyecanla okudum. Asla "bok gibi kitap" sıfatını haketmeyen bir eser. Özelikle kitabı bitirip de sonuna geldiğimizde -Mina Urgan olması gerekli- açıklama ya da özete benzeyen sayfalarla kitap tam olarak beyninizde oturuyor ve bitirdikten sonra 'ne okudum ben' oluyorsunuz. Ben çok eğlendim ve mesajları gayet iyi aldım. Eleştirmek edebiyat için en doğru eylemdir fakat bazı şeyleri aksatmamak gerekli.
Güzel mesajlar içerdiğini düşünüyorum ben de kitabın ve bence de "bok gibi kitap" sıfatını hak etmeyen bir eser ama yazım dili çok yorucuydu. Bir sonraki sayfayı hevesle çevirmiyordum.
Kesinlikle katılıyorum
Klasikleşmiş bi kitabı eleştiremezsin ne ya skakgks arkadaşlar kendinize gelin burda düşüncelerini belirtiyor ki bence de kitap acayip sıkıcıydı herkes klasikleşmiş diye bi kitabı beğenmek zorunda mı
Öncelikle cevirideki kelimeler günümüz türkçesine göre bi olmamış gibi durabilir fakat çeviren kadının doğum tarihinin 1915 olmasini göz önünde bulundurmak gerek diye düsünüyorum ki kendisi türk ingiliz edebiyati profesörü. Bu kitabi bok gibi book olarak değerlendirmeni hiç anlayamadim bence cok degerli bi kitap. Özellikle de cevirmenin yazmis oldugu o sonsöz baya etkileyiciydi. Tabiki begenmeyebilirsin ama seyma subasinin kitabiyle,watpadd hikayeleriyle ayni seride olmasi haksizlik gibi geliyor bana
Kitabı okumadım ama filmi küçükken en etkilendiğim filmlerden biriydi. Gecenin bir saatinde Trt'de izlemistim. O zamanlar Trt böyle acayip saatlerde acayip filmler yayınlardı. Ben de haftasonları gazetelerde verilen rehberleri takip eder, odamdaki küçük televizyonumda gizli gizli izlerdim filmleri. Küçük aklımla Ralph'in iyiliği, domuzcuğun aklı, Jack'in kötülüğü temsil ettiğini çıkarmıştım da Simon/ Isa bağlantısını kuramamışım. Ama Beelzebub / Beelzebul muhabbetini merak edip Kadıköy'deki kiliseden kırmızı kapaklı bir incil almıştım. Çocukların zaman içinde (ıkizler ve bazı küçükler de dahil) vahşilere dönüşmesi, ateş basında ettikleri canavar dansı, kazığa geçirilmiş domuz kafası, bazılarının üniforma gibi bir kıyafet giymesi, kabuğu eline alanın konuşması... filmin hayatımda unutamayacağım bir yeri var. Mina Urgan'ın çevirilerini de kendi yazım dilini de severim normalde. Eleştirini izleyince merak ettim. Bu kitabı mutlaka edinip okumalıyım ❤
Kesinlikle okumadıysanız okumalısınız. Kitabın sevmeyeni kadar seveni de var. Ben sevenler tarafındayım. Kitapta aslında masumiyet temsilcileri gibi olan çocukların içlerinde barındırdıkları faşizm, şiddet yanlılığı çok güzel işlenmişti. Alegorizmayı da gayet kuvvetli bulmuştum. Zaten okurken fark edemediğimiz detaylar, en sonda Mina Urgan'ın açıklama yazısında çok da güzel bahsediliyor. Bana hiç sıkıcı gelmemişti, gayet de akıcı bulmuştum ve 2 günde okumuştum kitabı. Sevmeyenleri de anlayabiliyorum ama ben çok beğenmiştim ve tavsiye de ediyorum çevreme.
sineklerin tanrısı sembolizm dilini baştan sona kullanmış bir kitaptır. sen bu dili anlayamamış olabilirsin. fakat çözemediğin birkitabı bu kategoriye alman da yanlış. kafka'nın dönüşümündeki sembolizmden çok daha yoğun bir sembolik dil kullanır kitapta yazar.
Bende öyle düşünüyorum ve ayrıca aşırı bir betimleme var falan demişler betimleme bana çok gelmedi belkide Tolstoy okuduğum içindir bilmiyorum. Karakterlerin neyi sembol ettigide çok belli ve bence çok sağlam bir kitap.
@@nurseda399 eserlere "bok gibi" adı altında eleştiri yapanları çok ciddiye almamak gerek. Betimlemelerin çoğundan ayrı bir detay çıkıyordu. Adak domuzun kafasının çift uçlu mızrağa takılması, sonda ikizlerin Ralph'e çift uçlu mızraktan bahsedip başına neyin geleceğini söylemesi gibi.
@@tiadalma_ Bir ara makalesini okuyacaktım ama firsatı olmadi gerçekten dili akici ve gayet anlaşilirdi dediğiniz gibi ayrica tutunamayanları herkes okuyup anliyordu ne hikmetse oysa tutunamayanlardan daha anlaşılır bir dili olmasına rağmen bu kitabi anlayamamişlar çok ilginç
@@nurseda399 çok doğru
Mercan adası gibi bir şey beklemen ne kadar isabetli :) eğer lütfedip bu oscar edebiyat ödülü almış ve gayet iyi bir çevirmen ile çevrilmiş kitabın sonsözünü düzgünce okusaydın yazarın Ralph ve Jack isimleri ile bizzat Mercan Adasına gönderme yaptığını fark etmesen bile öğrenirdin.
Nasıl mükemmel bir konuyu bol bol " sembolizm" ve iyi okurların anlayacağı bir "fırtına öncesi sessizlik" ile daha mükemmel anlatılmış diye diye okudum. Sona yaklaştığımızı salağa anlatır gibi anlatma zorunluluğu yok, hatta yapmaması onu değerli kılan şey. Biri zaten yazmış, okuyucuyu elemek için böyle yapardı yazarlar diye. Olabilir.
Ben bunu okuduğumda 13 yaşındaydım. Ve fırtınanın geleceğini hissetmiştim çünkü senin akıcılığı bozan dediğin konuşmalar, tartışmalar, bloklaşmalar tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi yavaş yavaş bir zehir gibi sindi çocukların üstüne ve ölümcül bir hal aldı.
O bunu dövdü, şu şunu öldürdü gibi gerçekleşmiyor hiçbir vahşet. Bir satranç gibi sakin ve adım adım her şey. Tabii bu satranç maçının gittiği yeri görebilene, kelebek etkilerini ve minik değişimleri algılanabilene heyecan ve insan ruhunun analizinin tatminini veriyor.
Diğerleri için bu sadece sıkıcı bir satranç maçı.
Katılıyorum bir kitabı okurken düşünmek,merak etmek, detayları anlamak isterim. yazarın bir olayı mala anlatır gibi yazması beni rahatsız eder.
öncelikle şunu söylemek isterim ki, bir eleştiri yaparken bunu çok akıcı bir dille ve çok net bir şekilde dile getiriyorsun. Birçok book review kanalında kişiler eee, ııı demekten iki cümle dahi kuramıyor. Ancak bence bir eleştiri yaparken olaya çok dar bir pencereden bakıyorsun. Evet, elbette bu kanaldaki tüm yorumlar senin şahsi fikrin ancak bir eser hakkında konuşurken "beğenmedim" demek ayrı, "bok gibi" demek çok ayrı. Kitabın dilinin çok ağır olması veya kitapta olayların çok yavaş seyretmesi o kitabın değerinden değer kaybettirmez. Bu, Balzac bok gibi bir yazar demek gibi bir şey. Muhtemelen okumuşsundur diye düşünüyorum, örneğin kadının merdivenden inişini bile iki buçuk sayfa betimleyen biri. Kladı ki Sineklerin Tanrısı alegorik bir eser. Kaldı ki çevirisi berbat dediğin kişi de Mina Urgan! Kitabı kırk küsür sene önce çevirdiğini de unutmayalım. Klasiklerin eski çevirilerinde durum zaten hep böyle. Bunu güncellemedikleri için kabahat yayın evlerinde. Bir eseri beğenmek de beğenmemek de bize kalmış. Ben de mesela asla Dostoyevski okuyamam. Bana inanılmaz sıkıcı geliyor. Ama bu onun dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olduğu gerçeğini değiştirmez. Ben kalkıp da "çok sıkıcı bok gibi" diyemem çünkü bu donanımda değilim, benim haddime değil :) ben ingiliz edebiyatı mezunuyum bu arada, yani üniversitede bizzat eleştirinin dersini de aldım.
aslında orada kaba olmak için "bok gibi" demiyor, sadece meryem biraz ağır sözlerle konuşan bir insan. "bok gibi" onun için "sevemedim" anlamına geliyor. ben de çok sonralardan mizacının bu olduğunu anladım, yaklaşık bir yıldır izliyorum fakat son 5-6 aydır mizacını algılayabildim. bunun dışında yorumlarınızda haklısınız.
Bir İngiliz dili edebiyatı öğrencisi olarak tam da bu yorumu arıyordum ellerine sağlık!
Yüzde on bin katılıyorum
Herkes kendi okuma deneyiminden yola çıkarak beğenip beğenmeme hakkına hiç kuşkusuz ki sahip. Klasiklerde eleştirilebilir, her şiir de eleştirilebilir, gazetede bir köşe yazısında eleştirilebilir. Birçok noktada eleştirilerine katılmakla beraber ( özellikle çeviri konusunda )eleştirilerini çok çirkin ve acımasızca buldum. İğrenç, berbat gibi tavırları hak edecek kadar kötü bir kitap değil, Golding de öyle bir yazar değil. Kitapta anlatılan sadece ada meselesi değil, insanın içgüdüsel olarak hayatta kalabilme mücadelesi, iktidar mücadelesi, insan kalabilme çabası ayrı ayrı işlenmiştir.
Bu seriyi sevdiğim için baştan izleme kararı aldım ve bu videoya denk geldim. Maalesef eleştirilerinle aynı şeyleri düşünmüyorum. Evet sıkıcı ve fazla doğa betimlemeleri olan bir kitap ama varmak istediği nokta keskin ve herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış, dili ne kadar ağır olsa da. İlk başta bir çocuk kitabı gibi görünse de yetişkinler için yazıldığı çok belli. Ben ilk defa 11. sınıfta, okuma sınavı için okumuştum. Dilinin ağırlığı ve anlattığı şeylerin gençler için uygun olmaması gerekçesiyle yaşıtlarım tarafından çok eleştirilen ve sevilmeyen bir kitaptı. Okuduğumda ise beni geren bir canavarın varlığı, ondan korkmaları ve ortam yüzünden giderek daha da vahşileşmeleri gerçekten etkileyiciydi. Simon karakterinin adanın gerginliği yüzünden veya daha öncesinden kaynaklanan bir psikolojik hastalığı olması, halüsinasyonlar görmesi bile beni geren ve etkileyen şeylerden birisiydi. Evet olay hikayesi gibi akıcı ve sürükleyici değil ama insanın içindeki vahşeti çocuklar üzerinden çarpıcı bir şekilde vermesi de çok etkileyici. Dünya tozpembe bir yer değil ve çoğu çocuk da hiç masum değil. Ayrıca çocukların sonda ne kadar kurtulmuş gibi tasvir edilseler de savaşın içine tekrardan dönmeleri, yetişkinleri gördükleri anda tekrar birer çocuk olduklarını hatırlayıp ağlamaları da beni derinden etkileyen bir noktaydı. Yetişkin gibi davranmaları, ana karakterlerin zıtlığı ve onların iç dünyalarına bu kadar derinden dalmamız, kitapta her zaman kendisini iyi birisi olarak anlatan ana karakterin kötü ve çocukça tavırları... Aslında bakarsanız varmak istediği nokta biraz da insan gerçeği, bunu uzun bir anlatımla yapıyor evet ama bize bizi anlatıyor. Kimin hayatı mükemmel ki? Bence insanları sıkan asıl yer de bu, bir roman olmasına rağmen basit ve heyecanlı olmayan hayatlarımızı ve içimizdeki vahşetin varlığını bize göstermesi. Sana bu kitaba farklı bir yerden de baktığın için teşekkür ediyorum. Fikirlerimiz bu kitap için farklı olsa da kitapları bize uzun uzun anlattığın ve görmediğimiz yerleri de gösterdiğin için minnettarım. Ayrıca çevirmen açısından sana o kadar katılıyorum ki. Keşke bize ait olan ölçü birimleriyle ve daha sade bir Türkçe ile çevrilseymiş. Zaten zor bir kitabı daha da zorlaştırmaya hiç gerek yoktu ama bu yola gidilmemiş maalesef.
3:20 birçok yayınevi kabul etmemiş ama Nobel kabul etmiş, bu daha önemli sanırım
Ben bu kitabı okurken hiç bir beklentim yoktu.Çok abartıldığını falan da bilmiyordum.sınav için okumaya son iki derste falan başlamıştım ve baya hoşuma gitmişti.Senin aksine beni sarmıştı.Sınava kadar bitirememiştim sınavdan sonra bile okumaya devam ettim.Üzerinden bir yıl geçti,beğendiğimi hatırlıyorum sadece.
Bir de Trendeki kızı okudun mu?
Satır sonu beni şaşırttı şu an Trendeki kızı okuyorum :)
Trendeki kız kadar boş bir kitap yoktur
@@yagmurkara6865 Kötü bir kitaptı. Abartıldığını düşünüyorum. O kitabı okuyacağına başka bir kitap okumanı tavsiye ederim(okuyorsan).
@@ahsen9076 Ben okumadım ama hiç bir kitaba boş demenin doğru olduğunu düşünmüyorum.
@@nazlklc8567 ok
Babama bana huzur sokağı al dedim boyle sacma sapan kitaplari okuyup kadina para kazandirma diyor skjxjskajzj.Yine haklisin dad💙👌
@@munzevibosluk ne vae acabab
Sembolizm mesajını bence gayet güzel vermiş. Kitabı okurken olayın sonu ne olacak, ay bu nasıl devam edecek demekten ziyade olayın içine giriyorsun burada da betimlemeler gayet yerinde olmuş. Hiçbir karaktere tam olarak ısınamadım veya tam nefret etmedim ki zaten bence kitabın asıl olayı bu, öyle bir ortamda kimse "melek" veya "şeytan" olamaz.
Bu kitaba bir ada macerası olarak bakmak yanlış. Olaylar insanlığı anlatan bir alegori, sembolizm yani. Kitaptaki çocuklar gerçek hayattaki insanları ve insan topluluklarını anlatıyor.
Bu kitabı böyle bir bakış açısıyla okursan beğenmezsin tabi. Bu kitap bir macera romanı veya onun gibi bir şey değil. Hukuk, sosyoloji vb gibi fakültelerde önerilen, sembolik ve çok şey anlatan bir kitap.
bu videoyu tek bir kelime ile açıklayacak olursam
en doğru kelimenin "cringe" olduğunu düşünüyorum
vAy aQ rAeLLy mAkEs u tHiNk 🤔
Yorumunu görünce "işte bu" dedim. Ben kitabı okurken o kadar çok mesaj aldım ki bu kitabın bu şekilde bilinçsizce eleştirildiği bir video görünce o cringe olma duygusunu yaşadım. Ayrıca yorumuna tam bir ergen gibi cevap vermiş kanal sahibi.
@@amysantiagoperalta5023 cidden o kadar haklı ve güzel yazmışsın ki, ağzına sağlık
Güzelim, kitabın dili bana nedense basit, anlaması kolay geldi. Kitap bok gibi falan demek biraz ağır değil mi? Beğenmeyebilirsin tabii ama keşke biraz kitabın dilinden ayrı değindiği noktalara da parmak bassaydın. Heyecanlı bir şeyler beklemişsin ama bir adada düşen çocuklar, iç dünyaları anlatılmış. Mercan adası ile karşılaşınca felâket demişsin ama dediğim gibi burada olanlar çok daha gerçek geliyor bana
Abi çıldırıcam kitabın arkasında kitabın Mercan Adasıyla uzaktan yakından alakası olmadığını söylüyorlar neyse ya
Delirdimm ben de kafayı yicem
Kitap size göre değilse buna bok gibi demeyin çünkü bunca seven kişiye ve kitaba kitabın filmine hakaret etmiş olursunuz!
kitabın ilk yarısını 1 ayda, ikinci yarısını 1 günde okudum ve senin de söylediğin gibi çeviri gerçekten evlere şenlik. ancak bu kitaba overrated demek biraz iddialı ve hatalı bence çünkü kitabın sembolizm üzerinden vardığı masumiyet timsali kabul edilen çocukların bile gerekli şartlar oluştuğunda içlerinden çıkan saf zalimlik ve ilkellik dürtüsünü bastıramayışları tüyler ürpertici ve sarsıcı bi sonuç. hatta freud'un id ile ne anlatmak istediğine dair çok açık bi örnek. yani edebi değerini tartışabiliriz ama felsefi derinliği kesinlikle inkar edilemez
1-Klasik seri olarak bahsedilen bir kitaptan fiziksel olarak bir aksiyon ve şiddet içerik bekliyorsun
2-Kitapta b*k olarak adlandırdığın şey ceviri.Iyi bir kitabın çevirisi kötü olabilir ama kitabin kötü olduğu anlamına gelmez.
3-Kitapta "domuzcuk" karakterinin ismi hiç bahsedilmiyor.Ama sen videoda isim koyuyorsun resmen.
4-Kitabın alt temasını anlamadığın o kadar belli ki zannediyorum önyargın bunu sağlamış.
5-Keske kitaptaki sonsözü okusaydın.Eğer okuyup bu videoyu çektiysen o zaman daha kötü açıkçası...
Gerçekten çok iyi söylemişsin, iki saattir bu yorumu arıyorum resmen. Maria'nın kitap eleştirilerini çok severim ama bunu hiç sevemedim, tabi ki kendi görüşü ama çoğu şeyi yanlış anlamak gibi geldi bana. Domuzcuk'un adı olayına bir de Simon olayı var. Yazar, ona İsa'yı temsil ettirmemiş, sadece çok saf bir çocukmuş bu yüzden de İsa'ya benzettiğini falan söylemiş. Ortada kaçan çok şey var. Klasik kitaptan aksiyon beklemek gerçekten çok saçma bir şey gibi geldi bana da. Bir de "onları düşünemeyecek yaşta mı?" diye bir cümle kurdu Maria ama en büyüğü tutsan 12 yaşındaydı. Çocukta olsa nasıl vahşileşebileceklerini gösteren bi' kitap. Kitabın %70'i yürümekle geçmiş dedi ama çocuğun orda bir şey bilmeden bir anda vahşi hayata atılınca ne yapmasını bekliyor ki? Yanlış hatırlamıyorsam aralarında 7-8 yaşlarında çocuklar da vardı ama emin değilim dediğim gibi. Çok kasmış gibi geldi bana.
Sırf elestri yerli mi diye merakımdan okuyasım geldi
Ayy kesinlikle. Bu kadın bayağı sinirlerimi bozdu. Sembolleri kesinlikle anlayamamış
Hukuk fakültesinde toplum sözleşmecileri ışığında okuyoruz bu kitabı. Oldukça ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum. Sınıfımızı Hobbes ve Locke olarak ikiye bölen, toplumsallaşmanın ne ifade ettiğini anlatan, imgelerin fazla olduğu enfes bir kitap. Özellikle sözleşmecileri araştırdıktan sonra kitabı okumak çok daha farklı bir kapı açacaktır bence. Minik bir öneri..
Kitaplara önyargı ile yaklaşılmaması gerektiğini çok iyi gösteren bir video olmuş. Bu kadar beklentiyle kitaba başlarsan sonunda kocaman bir bok elde edersin. Çünkü bu beklentin, olayları küçümsemene ve anladığın göndermelerin bile büyüsünü kaybetmesine yol açmış. En büyüğü 12 yaşında olan bu çocukların mükemmel bir planla adadan kaçmasını bekliyorsan bu senin ayıbın.
Asıl anlatılmak istenen şey; ufak yaşlarda çocukların bile ne kadar kötü olabileceği, aslında kötülük denen şeylerin insanın içinden geldiğini, ilk önemli olan şeyin dış görünüş olduğunun, gözlüklü ve şişko isen zekanın çok önemli olmadığını, demokrasi dediğin Ralph 'ın aslında en güçlü çocuk olduğu ama gücünü kullanmak istemediği için Jack'ın yaptıklarına göz yumduğunu, kullanılmayan bir gücün aslında önemsiz olduğu ama Ralph'ın durmasının sebebi ise gücünü kullandığı zaman bir kaos ortamının oluşacağını düşünmesi, yani özgürlüğümüzü korumak için insanların özgürlüklerini elinden almak gerekir mi? sorunu düşünmeni istemesi, insanlar yüzlerine birer maske geçirdiklerinde, sırf yüzleri görünmüyor diye yapmayacakları şeyleri yapmaları, insanları öldürmeleri, insanların kan tutkusu ve öldürme istekleri, yöneticilerin zeki değil sadece güçlü olduğu vs. vs .vs. yıllar önce okuduğum bir kitap, belki üzerine saatlerce konuşabilirim ama anlayana bu kadar yeter sanırım. Her insanın okuması ve okuduktan sonra üzerine uzun uzun düşünmesi gereken bir kitap. Bu bir macera kitabı değil sana heyecanlı bir hikaye sunsun.
Haklısın 👍
Aynen öyle haklısın 👌
Tam da duygularıma tercüman oldunuz. harikasınız.
Sonunda kadının salak düşüncelerine mantıklı bir cevap
Okurken bazı yerleri sarmıştı bazen sıkılmıştım ama kitap bitince öylece kalmıştım çok sevmiştim genelde bende öyle oluyor okurken sıkılıyorum bitince çok güzel geliyo
Bitti diye sevindin belki de 😄 beni de çok sıkmıştı da
Videonun sonuna kadar dayananları tebrik ediyorum, kitaptaki Ruger karakteri bile daha sempatik geldi gözüme.
Sineklerin tanrısı gibi bir kitabi da sırf sıkıcı bulduğu için bok gibi book demis allahım ya
william golding de kitabı yayımladıktan yıllar sonra okuduğunda yazısından nefret etmiş ve ""ortaokul çocuğu tarafından yazılmış" gibi olduğunu söylemişti üzerine kötü çeviri de eklenince anlaması ve okuması sıkıntılı oluyor ancak kitabın konusunu ve vermek istediği mesajı, kitaptaki sembolizmi analiz ettiğimizde o zamanın düzenine karşı çok güzel bir eleştiri var kitapta. Bu arada kitabın basılmak istenmemesinin sebebi bahsettiğimiz bu eleştiri yani yayın evleri kitabı basarken korkmuş. Sizin videoda söylediğiniz gibi 'sıkıcı olması' değil :).
Yazar bile yazdığı kitabı beğenmediyse burada bir şeyi savunmanın alemi yok. Yazım dilinden rahatsız olduysa basımını durdurup, kitabı düzenlemeli ve anlatmak istediklerini daha iyi anlatmalıydı
Hiç huyum değil, ama, sıkılıp yarıda bıraktığım kitaptır kendileri....
Vermek istediği mesajı çok güzel bir şekilde veriyor kitap. Ayrıca karakterlere, hikayeye bağlıyor bence. Cinsiyetçi, sığ, basit ve gerçekten iğrenç düşünceler aşılayan kitapların da yorumlandığı “bok gibi kitaplar” listesine sokmakla bu kitaba büyük haksızlık ettiğini düşünüyorum.
Pembe saçlı kızın dediklerinin bir kısmında haklılık payı var ama psikoloji, pdr , psikiyatri gibi alanlarda eğitim gören kişilerin hepsinin okuması gereken bir kitap. Çocukların psikolojik baskı altındayken ve güç mücadelesi verirken nasıl vahşileştiklerini anlatıyor
Bence gayet güzel bir kitap. Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardandı.
Kitabı okumayanlar için de hafif bir özet yapabilir misin lütfen? Bundan bi tık daha fazla yani. Huzur sokağını mesela okumuş kadar olduk ve eleştirileri de daha net anlayabildik. Aynı zamanda bu tarz videoları beğendiğin kitaplar üzerine de yapabilirsen çok şükela olur. Beğeniliyorsun. Sevgiler
O kitap düz roman olarak okunmamalı kitap distopik bir kitap insanın doğasını birey-birey, birey-toplum, birey-güç arasındaki ilişkiyi çocuklar üzerinden sembolik olarak anlatıyor.
Renkler ve zevkler tartışılmaz sözü bu kitapta geçerli değildir. Güzelliğin o kadar da göreceli olduğunu zannetmiyorum.
İstediğin kadar inkar et sıkıcı bir kitap betimlemeler göz yormamalı.
@@hyunin8805 betimlemeler banada sıkıcı geldi bir noktadan sonra. Ama genel olarak kitap güzel.
Anlaşılan hiçbir şey anlamamışsın. En iyisi Türk yazarlardan şaşma. Belki de sadece kel oğlan ve Nasrettin Hoca kitapları okuman gerekir anca anlarsın.
Ayrıca çok spoiler veriyorsun. Sen şimdi spoiler ne demek diye de düşüneceksin en iyisi düşünme. Spoiler kitap hakkında anlatılmaması gereken olaylar, açıklama veya ipucu demektir. Kitabı okudum diye okuma.
İzlediğim en b?ktan kitap yorumuydu.
Sineklerin tanrısı bana göre muhteşem bir kitaptır. Beğenmemiş olabilirsin eleştirmek istemiş olabilirsin eyvallah. Ama bir klasiği Şeyma Subaşı nın kitabıyla aynı kategoriye koyup bok gibi diye nitelendirmen hoş olmamış.
Niye bir klasik diye eleştiremesin ki? Bir klasik de olsa bir kitap ve kendisi de hoşlanmamış olabilir, belki onun gözünde Şeyma Subaşı nın kitabıyla aynı değerdedir, neticede herkesin kendi düşüncesi.
Aybüke Y. Herkesin kendi düşüncesi kimse buna bir şey demiyor fakat böylesi önemli bir kitabı keşke başka okumuş kişilerin yorumlarını alarak biraz daha üstüne düşünerek eleştirseydi.
@@aybikyy Eleştiremezsin mi demiş nerede, ben niye göremedim? Şeyma Subaşı ile aynı yere girecek kadar değildi diyor heralde. Bu da bir düşünce. Kitabı hiç okumadım ama ben bile öyle bir izlenim aldım. Bakmak lazım.
ne alakasi var ya lisede bize de zorunlu okutulmustu gayet severek ve kısa sürede okumuştum ama bu videoyu izlerken de keyif aldım maria güzel bir şekilde elestirip çıkarım yapmış eğlenceli bi sekilde yorumlamış aşırı kasıyorsunuz her şeyi. klasik diye napalim öpüp basimiza mi koyalım mskfkdkdks klasik kitaba bok demek yasak mi olmadı kutsal kitap da ilan etseydik
@@klklklkl777 ben yıllar önce okuyup sevmiştim bok deme hakkını kazandım mı özgürce bok diyorum o zaman...... bok bok bok bok
kiminin favorisi kiminin en nefrettigi olabilir kasmayın aşın böyle basit şeyleri
alegorik bir kitaba sıkıcı demek doğru olabilir ama bok gibi diye eleştirmek/başlık atmak çok enterasan bir kafa. kaldı ki kitabın verdiği mesaj toplumsal bilinci uyandıran konulardan birisi.
bana kalırsa kitap bence hiç sıkıcı değildi ve kitaba arka kapataki adayı cehenneme çeviriyorlar cümlesinden sonra başladım merak uyandırdığı için. kitabın beni sıkan bir tarafı olmadı 12 bölümdü ve felakete giden olayları gayet normal bir şekilde ne hızlı ne de yavaş bir yazıyla aktardı. beklediğim cehenneme kitabın sonlarına doğru görmeye başlayınca daha bir zevk aldım. yarı mutlu sonla bitmesi de gerçekçilik açısından iyiydi. son sözü okuyup kitabı tamamen anladıgımda daha da aydınlandım. tarihi o zamanları göz önüne alındığında bence kötü eleştirilerin birçoğunu haketmiyor.
@@okanyetimov Banada sıkıcı gelmedi akıcı gidiyor şuan hala okuyorum kitaba yeni başladım yarısına geldim bile.
Nasıl bir kitap zevkin var bilmiyorum ama bu kitap gerçekten müthiş bir kitap iyilik ve kötülük olayını gerçekten çok güzel anlatmış ama tabi astım kestim dövdüm istiyorsanız gidin whatpade bu edebi bir eser EDEBİ fantastik bilim kurgu polisiye falan değil
Boş bi eleştiri işte.
Fantastik polisiye veya bilim kurgu bir roman neden klasik olamasın? Klasiklere neye göre klasik denir bir öğren istersen betimlemenin az, olayın fazla olduğu bir kitap da klasikleşebilir ; bir eserin edebi olup olmadığını sadece anlatım tekniğine bakarak yorumlayamazsın. Bilgilen eleştirini de ona göre yap.
@@sk-ql3ep klasiklerden bahsetmedim bile ne alaka?
@@Mert_Weplas_Dumbek fantastik bilim kurgu türündeki kitapları bahsedilen kitap ile karşılaştırmışsın, bahsedilen kitap da klasik. Yaptığın yorumu oku bi istersen .d
şu an çok şaşkınım ilk kez sana katılmıyorum....................................
dimi ya bence soyledigi kadar kotu bi kitap degil, hatta kotu bile degil. fazla sarmiyor sadece
Kitaba bayılmasam da beğendim. Elime aldığımda konusundan bile habersizdim yani bir beklentim yoktu bu nedenle konunun yeterince iyi işlenememesi kitabın sonuna kadar beni rahatsız edemedi. Betimleme kısmına katılıyorum çocuklar adayı keşfetmek için bir yere gitmeyedursun yoldaki ağaçlar, taşlar, havanın durumu falan derken kendinizi olayın içinde değil tam tersine sıkıcı bir muhabbetin ortasında hissediyorsunuz. Tüm bunlara rağmen kitabı beğenmemdeki temel etkenler Domuzcuk ve Jack idi. Bilge zorba çatışması vardı ve net hissediliyordu. Yer yer Jack'e kızdığım da oldu kitabın içine girdiğim anlar vardı yani. Kişsel görüş tabii ama bence fena değil ile iyi arasında bir kitaptı
Okadar nefret ettim ki bu leş kitaptan gelip bide senden dinleyim dedim demek ki kimse sevmiyo. 6 yıl önceye döndüm.
Mina Urgan'ın çevirisine mi kötü diyorsunuz? Yok artık bu kadar cüret olmaz di mi? :(
SEN İYİ OKUR DEĞİLSİN KUSURA BAKMA IYI BIR OKUR BU KITABA ASLA BOK GİBİ DEMEZ
Evet,ilk başları biraz sıkıcıydı ama bittikten sonra vay be dedirten nadir kitaplardandı. Ben çok beğendim.
Bence dili gayet güçlü bir kitaptı, ama "yavaş" denebilecek metinlere dayanıklı olduğum bir dönemimde okumuştum. Benim şahsi deneyimimde ya çok sevilen, ya da hiç sevilmeyen bir kitap Sineklerin Tanrısı. Bu bazen insanlığı iyi ya da kötü olarak görmeye dayansa da alegorik metin olarak okuyup okumamaya da bakar. Yazıldığı döneme de göndermeleri olduğunu unutmamak gerek. Ben çok sevmiştim ama herkese göre değil.
En azından bana 14 yaşında okumama rağmen hiç ağır gelmemişti. Bazı aydınlanmalar yaşamadım desem yalan olur, tavsiye ederim herkese
En sevdiğim kitabı böyle bir videoda görmek biraz kirici föwöfmeösö
Kitap hayatımda okuduğum ve etkilendiğim en nadir kitaplardan, tabi anlayana:)
Ben de lisedeyken aşkı memnu'nun sadeleştirilmemişini okurken ağladım resmen. Eski Türkçe oluşu ağır ağdalı bir üslup, edebiyat öğretmenime yalvardım başka bir kitap okuyayım diye, neyse ki öğretmenim acıdı bana da ben de Tolstoy'un Savaş ve Barış kitabını okudum. 😂
Arkadaşlar her kitap eleştirilir. Eleştirmek ile yermek yada degersizlestirmek çok farklı şeyler... Edebi eleştiri için zaten alt yapı gerek . Sıkıcı buldum demek edebi eleştiri değildir:))) kitap bence çok iyi idi... konu itibari ile ve anlatım olarak ...
kitap çok anlam dolu ve sembolikti ancak cidden akmıyordu akıcıydı diyenlere şaşırıyorum
Abi kitap bölüm bölüm ve akıyordu bence her bölümde evet bir kaç sayfa anlamadığın akmayan yerler oluyor ama sonradan aşırı heyecanlanıyor ve ben bunu her bölümde yaşadım başında biraz sıkıldim gittikçe daha çok eğlendim mesela 8. Bölüm sonu simon'un sineklerin tanrısıyla konuşması sara nöbeti geçirmesi falan o son 2 sayfa falan mükemmel bir kitap bence ya akıyordu bence
Şeker portakali kitabini okudunmu okuduysan yorumunu merak ediyorum
kardesim git lutfen oku yorumunu kendin yap. sacma insanlardan yorum isteme
@@muratozer5243 trigged xd
Murat Özer ığığIIIĞĞ
@@emrekazan6078 triggered dkdhdjdb
Kadın doğru söylüyor bitirene kadar yaşlandım resmen
KİTABI BEN DE OKUYORUM BİTMİYOR HALA BİTMİYOR O KADAR DOĞRU Kİ HER CÜMLEN
Mecnun hasta çocuk. Yavuz agaç gölgesi. Erdal bakkal tuzluk. Ismail abi balık.
Maria Merhaba! Adolf Hitler'in Kavgam Kitabı incelemesini de yapabilir misin? Fikir vermek istedim, seni seviyoruum ❤️❤️
BU Bİ ŞAKAYSA COK BAŞARILI SNCKSKCKSKVKSKCKSKKCS
onu okuyacan da anlayacan da videosunu çekecen de
Ahahs süper olur
Yaptığın yorumların bazılarının aşırı saçma olduğunu düşünüyorum. Öncelikle diğer yorumlarda kitabın mesajını zaten anladığını yazmışsın ama senin dediklerinden yola çıkarak vermek istediği mesajı sadece yüzeysel anladığını söyleyebilirim. Ayrıca sembolizmin çok kötü verildiğinden bahsetmişsin ama sana şöyle söyleyeyim. Karakterlerin temsil ettiği ideolojiler her ne kadar ana fikri desteklemek için kullanılan yöntemlerden biri olsa da kitapta kullanılan semboller ve ifade ettikleri bunlardan çok daha fazla. Örnek vermek gerekirse uçağın düşmesi ve adada bir yara açması: Modern toplum düzeninin İngiliz emperyalizminin henüz ulaşamadığı el değmemiş toprakları cehenneme çevirmesinde ilk adımı temsil ediyor. Adada hiçbir yetişkinin bulunmaması da bu emperyalizm isteğinin sadece şu anki nesilde değil topluluk halinde yaşayan ve doğal güdülere sahip her insanda görülebilecek bir şey olduğunu gösteriyor. Ayrıca kitabın dili konusunda söylediklerine hem katılıyorum hem katılmıyorum. Katıldığım nokta gerçekten de bir yere kadar kitap neredeyse okunamayacak kadar zor bir dil ve fazlasıyla betimlemeye sahip ama bu betimlemelerin çoğunun adayla ilgili olması adanın sembolize ettiği anlamı pekiştirmek için fazlasıyla yararlı olmuş. Bir de "Mercan Adası" ile ilgili söylediklerinde mercan adasında her şey çok güzeldi, bir şeyler oluyordu falan dedin ama şöyle bir gerçek var ki bu kitap neredeyse mercan adasının zıttı bir kitap. Ana karakterlerin isimleri bile Jack ve Ralph (mercan adasındakilerle aynı). Yani bir bakıma mercan adasına ironik bir gönderme olarak yazılmış diyebiliriz o yüzden pek çok robinsonade romandaki hayatta kalma amacının diğer ütopik romanlardaki kadar öne çıkarılmasını bekleyemezsin. Son olarak her ne kadar senin fikrine saygı duysam da kitapları bu tür sıfatlarla yargılamanı hoş bulmuyorum. Sonuçta ortada bir emek var ve empati yapacak olursak kimse kendi kitabına böyle bir puanlama yapılmasını istemez.
Ayrıca unutmadan ekleyeyim kitabın adı bile başlı başına bir sembol.
Yani sembolizm haddinden fazla ve iyi bile kullanılmış diyebiliriz.
Çok güzel yazmışsınız. Katılıyorum size.
Zamanının 1984 ve hayvan çiftliği kitapları gibi. Okuduğunuz da anlamak mümkün değil. Biraz daha derin düşünmeniz. Lazımdır hayvan çiftliği kitabı için saçma bi fabl nası diyemiyorsan buna da diyemezsin. Asıl anlatmak istediğini anlamazsan
Bu kitap, insanların içinde var olan iyilik ve kötülüğün , bilgelik ve cehaletin ,korku ve cesaretin savaşını anlatır .Bu kitapta korku insanı vahşete itmiştir bu şimdi de böyle .Kitap geçen bir olay şöyle bir akşam ateşin başında duran ikiz kardeşler ölü bir adamın paraşütle düştüğünü görüp kaçmaya başlamışlar ve buna canavar adını vermişler çocuklar korkmaya başlamışlar ve geceleri sürekli sayıklanıp dururlar .Jack(kötülü ve cehaleti temsil eden) kendi yüzünü adadaki bitkiyle boyamış ve bunu yaprak Ralph(cesareti ve iyiliği temsilmeden karekter) karşında utandığında veya korktuğunda yüzü belli olmayacaktı diğer çocukların da hoşuna gitmiş bu durum ve kendilerini boyayıp ellerine mızrak aldılar.Bu hal onlara özgüven vermiştir ve yüzleri boyalı olduğundan kendilerini yaptıkları hiçbir şeyden sorumlu tutmazlar yüzündeki boya onlara böyle hissettirmiştir.Bu olaylar uzayınca Simon tek başına tepeye çıkıp orda canavar olmadığını kanıtlamak istemiştir.Bu arada Jack ve kabilesi bir şölen düzenlemeye başlamışlardı.Kendilerine bir marş bile bulmuşlardı canavarı bul boğazını kes bunu söylerken de bir çesit saçma düzeni olan ve ortada canavarı canlandıran çocuğun etrafında dönen bir dans.Simon gittiği yerde ölü bir insan görmüştür ve insanı canavar sanan çocukların yanın doğru gece karanlığında koşmaya başlamıştır.Simon üstü başı çamur ve kanlı bir şekilde çocukların yanına yetişmiş ama yetiştiği yer dans eden kabilenin tam ortası ve Simonu canavar sanıp mızraklarla öldürülmüştür.Yani çocuklar aslında kendilerinin vahşi olduğunu unutup bir insanı katletmiştir Simon adlı karekter (iyiliği ve saflığı temsil eden)
Ben kitabı okudum çokda beğendim o bahseddiği ada dünya bence ve insanlar dünyaya nasıl zarar verdiğini anlatıyo
Videoyu izlerken gözlerine bakıyordum ve bir anda osurdum . garip bir şekilde utandım
Reis bu nasil bi yorum
LAN NE ALAKA UTEQİHİWFJŞDABŞADŞVAŞSVŞADBŞADBŞAŞDNŞWNŞFAŞNFQ
Ama ben yemek yiyodum ya üff
Jaiwbx8ebuebx
Ya güldürdün ahahahahha
İnsan psikolojisine hayran kaldığım için karakterlerin analizleri çok hoşuma gitmişti ama haklısın, okumak için baya sabretmek gerekiyor. Gereksiz derecede betimleme vardı, adayı çiz deseler çizerim yani :D
Bu kitap klasik olmasa kimse yüzüne bakmazdı
Kitabı beğenmesende bok gibi bok demek ne Allah aşkına ya?
Bu kitabın derinlemesine psikoloji içerdiğini düşünüyorum . Her okuduğunda daha değişik anlamlar yükleyebiliyor bence.
Maria❤️ elbette klasikleri eleştirebilirsin ama berbat ve iğrenç kavramları biraz edebi eleştiri retoriğinden uzak gibi adada kalan bir grup çocuğun kendi içinde kuralları olan küçük bir toplum oluşturmaya çalışırken aksine kaos ve vahşet oluşturması fikrinin neresi kötü ki çokça sembolizm kullanılmış olması da ayrıca güzel değil mi? Bu seride Şeyma subaşı kitabı var bir de oldu mu şimdi Mariamuu William Golding mezarında ters döndü😔
Bence kitabı eleştirecek bilgiye sahip değilsiniz
Beğendiğin kitapları daa anlatsanaa
Sherlock holmes falandır dasdasdas
@@mda990
U don't have brain?!
@@mxkpnc.6394 fuck off kezban
@@mda990 yaş kaç ablacığım
@@mxkpnc.6394 annenin yaşındadır tatlım
Bu yorumu yazıp yazmama arasında o kadar çok gidip geldim ki, sonra şunu düşündüm; böylesine eleştirel bir videonun altına yine aynı bakış açısıyla özgürce fikirlerimi dile getirmeliyim ki tırnaklarından dudaklarına, saçlarından abajuruna kadar rengarenk bu arkadaşın çektiği videonun altındaki yorumların yankılanan armonik yapısına katkı sağlasın, onun gibi özgürlük koksun.
Öncelikle amacım herhangi bir tartışma yaratmak değil o yüzden ''zevkler ve renkler tartışılmaz'' sözünün önünde saygıyla eğilerek bir kez daha bu sözü herkese hatırlatmak istiyorum. Baştan sona bu kadar abartıldığı gibi kötü bir kitap olduğunu kesinlikler düşünmüyorum. Kitabın akıcılığı konusunda gerçekten 10/8 'lik bir puan verebilir, hatta sonlara doğru uçuyor diyebilirim. Betimlemeler konusunda da yine 10/7'lik bir puan verebilirim, çevirilerde bazı aksaklıklar var fakat onları anlamlandırmama vurulan ketler gibi değilde zihnimdeki kelime dağarcığıma eklediğim yeni kazanımlar olarak gördüm ki çevirileriyle Türk edebiyatına bir çok eser kazandırmış olan İngiliz Edebiyatı Profesörü Mina Urgan yorumu hakkında yorum yapmak istemiyorum! Bir kere karakter analizleri inanılmaz güzel. Canavarın peşine düşmeyip, olaylara pek fazla takılmayıp daha geniş perspektiften bakarsanız hemen hemen her karakterin bambaşka şeyleri simgelediğini anlayacaksınız. Ralph ve Jack iyi ve kötü lider rollerini üstleniyorlar. Ralph'in ilk başta herkesi bir araya toplamak için kullandığı deniz kabuğu dini simgeliyor. Domuzcuk akıl ve sağ duyuyu temsil ediyor. Saf iyiliği temsil eden hatta Hz. İsa'yla özdeşleştirilen ise Simon'dur. Saf kötülüğü temsil eden ise kin ve nefretle dolu Roger karakteridir. Harika bir etkinlik kitabı olabilir. Okuyan üç beş kişi ile beraber saatlerce konuşulacak, kafa açacak, vizyonunuzu genişletecek bir sohbete yelken açabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Gözlerinin güzelliğinden videoya odaklanamıyorum ya
İçindeki derin aşk hikayesini anlayamadınız sanıyorum..
kitabı sıkıcı olduğu için sevmemek de ne biliyim :Dd, kaldı ki yarısına kadar hiçbir şey almaması çocukların diğer dünyalarından ne kadar zor kopup adadaki vahşi kimlikleri edindiğini anlatıyor zaten alegorinin dışında da, yani orada bir grup çocuğun medeniyetten uzak medeniyet kurallarını anımsayıp yaşatmaya çalıştığını görüyoruz tabiki ilk günden birbirilerini pişirip yemeyecekler tabiki bir şeyler yavaş akacak
Kitap çok güzeldi insanların eline güç geçince nasıl canavarlaştığı iktidar kurduğunu anlatıyor, yamyamlık ille fiziksel olmamalı duygusal yamyamlık söz konusu
Daha videonun başındayım ama şaşırdım böyle bir video bulduğuma. Ben birkaç yıl önce tamamen kendi isteğimle alıp baya severek okumuştum. Gerçi ben orjinal dilinde okumuştum. Tuhaf. Neyse bakayım Maria ne demiş.
Kitabın ödül almasının ya da klasikler arasına eklenmesinin verdiği mesaj. 3 günde bitirdim, eğer aylarca 1 cümle 1 cümle okursan anlayamazsın.
Adam mısın sen Emir?
Bence mükemmel bir kitap ve yine bence çoğunlugun sadece yazarın kafasına giremedikleri anlayamadıklari için beğenmediğini düşünüyorum
Edebiyat projemizde okuyup incelemesini yapıp özetini çıkaracağımız 3 kitaptan biri bu. Okumadan önce buraya geldim :,)
Arkadaşlar herkes istediği kitabı eleştirebilir. İstersen Suç ve Cezayı da eleştirebilirsin ve farklı yorumlayabilir, beğenmeyebilirsin. Ben mesela bu kitabı bir günde bitirmiştim. Benim için oldukça akıcı ve akran zorbalığını yaşadığım ve bildiğim için bana oldukça anlamlı gelen bir kitaptı. Ama herkes herkesin okuduğu ve beğendiği kitabı beğenmek ve okumak zorunda değil. Hiç değilse farklı zevklere ve yorumlara saygı duymayı öğrenin.