DASEIN, DAS MAN'A KARŞI | HEIDEGGER : METAFİZİK NEDİR? | DR. GÖZDE MOCAN
Вставка
- Опубліковано 28 вер 2024
- Herkese merhaba,
Bu videomuzun konusu ünlü 20.yüzyıl düşünürü Martin Heidegger üzerine. Heidegger, felsefe camiasında yazım dilinin zorluğuyla da nam salmış bir düşünür. Onu kendi dili olan Almanca’dan okumak bile son derece zor. Bunun üstüne bir de çeviri ve çevirilerden kaynaklanan zorluk söz konusu oldu mu Heidegger’in okunması daha da zorlaşıyor. Bir de yine felsefe camiasında Heidegger üzerine yapılan başka bir tartışma ise onun Nazilerle olan ilişkisi. Heidegger’in ölümüne kadar hesaplaştığı, kendini anlatmaya çalıştığı bu konu kimi zaman onun metinlerinin önüne de geçebiliyor. Biz bu konuyu elbette kanalda ele alacağız :)
Heidegger’in temel kavramı varlık kavramı. Özellikle Sokrates öncesi düşünürlerin ‘varlık nedir?’ sorusunu titizlikle sorduğunu söylüyor Heidegger. Ama Sokrates’ten sonra ‘varlık nedir?’ sorusunu doğrudan sormak yerine varolan ile ilişkisinde varlık sorusu soruluyor. Varlığı, ‘önünde duran şu ağaç nedir?’ üzerinden anlamaya çalışıyoruz. Oysa bu durum varlığın kendini açmasını değil tam tersi daha da gizlemesine neden oluyor. Dolayısıyla Heidegger için varlığı kapatan örtünün aralanması şart. Bunun için de sığınacağımız tek soru tipi felsefenin olmazsa olmaz sorusu kalıbı ‘nedir?’ olmalı. Varlıkla ilişkilendirilecek ‘nedir?’ soru kalıbı varlığın hakikatini ve doğruluğunu bizlere verecek şey.
Yine felsefe tarihinde hakkı yenmiş bir kavram olan hiç kavramı da konu ediniyor Heidegger. Hiçi bir değilleme olarak dışlayan bilimin ya da hiçi varlığın karşısına koyan felsefenin aksini düşünüyor. Varlık, hiçten ortaya çıkar. Varlık hiçin bağrından koparak olagelir Heidegger’in değindiği en önemli noktalar.
Son olarak Heidegger’in felsefesi için olmazsa olmaz kavramlar olarak Dasein ve Das Man kavramı var. Dasein sorgulayan ve eleştiren insanları ve insan varoluşlarını temsil ederken, Das Man gündelikliğin içinde kaybolan anonim insanları temsil ediyor. Kimi eylemlerimizde eleştirdiğimizi ya da o konuya ihtimamla yaklaştığımızı düşünürken belki de sıradan insan eylemlerini gerçekleştiriyoruz. Kim bilir? Yine de sorgulamaya değer.
İyi seyirler dilerim.
Beklediğime değdi.Emeklerinize sağlık Gözde hocam👍👏👏👏❤️
Beğenmenize çok sevindim😊
Kadına yönelik şiddette aktif olmak Seni Dasein yapmaz çarpitmaya gerek yok.
Hocam "Varlık ve Zaman" ı daha biteremedim ancak "vicdan" kısmı beni biraz farklı etkiledi. Kafamda canlanan ise; Dasein dünyaya fırlatılır ve bir insan suretinde dünyada olabilir ancak bu suretin Dasein ile hiç bir iletişimi doğrudan yoktur. Bu iletişimi kurabilmek adına vicdan gibi temel unsurlar vardır. (Yüreğimizin sesini dinlemek tabiri belki de bu bağlamda değerlendirebilir.) Bu bağlarımız ne kadar güçlüyse Dasein ile o kadar bütünleşmişiz demektir ve "et, kemik" olmanın ötesinde Dasein ile bütünleşebilen kişiler gerçek var olabilen insanlardır. Biraz saçma olacak belki ama yine de dile getirmek istiyorum ki belki de dasein ile yeterince bağları kuvvetli olan kişiler ölümden sonra gerçekten var olabiliyorlardır. Bu var olmak ise bizler yani burada olanların bilmediği, cahilliği olan bir olgu.
Olamayanlar ise zamanı tükendiğinde yok olup hiçliğe ve belki de tekrardan hiçlikten bunu yeniden denemek adına ete kemiğe bürünüyorlardır. Reenkarnasyon olarak görmüyorum bunu çünkü okuduklarımdan algıladığım Dasein için şayet önceki yaşamlarımız varsa hiçbirinin anlamı/değeri yok. Bu yüzden Hiçlik olmayan bir şey bile değilse (Hiçliğe hiçlik demek bile bazen manasız geliyor, çünkü yok ve varlık da bu yüzden olmak zorunda) bu kişiler sürekli var olmaya çalışan ancak bir türlü bunu beceremeyen ve daseinleri ile bağ kuramamış et ve kemikten öteye geçemeyen canlılar oluyor.
Bu dünyaya fırlatılmışlık bizlere Dasein ile iletişim kurma şansı veriyor, ki bunun yolu da anladığım kadarıyla "iyi" bir insan olmaktan geçiyor. İyi olan insanlar gerçek varlıklarına kavuşabiliyor ancak bunu beceremeyenler gerçek varlıklarına kavuşmayı becerebilene kadar hiçlikten dünyaya fırlatılmaya devam ediyor. Bu durum sadece kötü insanlar için geçerli değil; hiçbir şeye karışmayan sadece izleyenler de buna dahil. Sizin de bahsettiğiniz gibi.
Yorumlarımda illa ki beni yanlış yönlendiren okurken yanlış anladığım konular olmuş olabilir ancak yine de paylaşmak istedim. Düzeltmeleriz olursa okumak isterim. Ayrıca paylaşım için de teşekkür ederim.
Çok iyi deldi özet teşekkür ederim netleşti.
Fizikte artık hiçlik diye bir şeyin olmadığını biliyoruz.Vakum ortamında bile sanal parçacıklar denilen enerji alanları çok kısa sürede ortaya çıkıp gene yok oluyorlar.Buna göre felsefedeki hiçlik üzerine kurulan düşünceler hala işlevsel midir?
Emeğinize sağlık
bu kadar mı güzel anlatılır...
Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.
Video 6.dakikadan sonra başlıyor
"Nedir Bu Felsefe" ile ,"Felsefe (tıpkı Metafizik Ne-"dir"! de olduğu gibi) "Ne"-"dir"! arasında çok büyük bir fark var. Heidegger'in kullandığı "Felsefe "Ne"-"dir"! olmalı.
Sanırım yunanca ti estine değiniyorsunuz. Tam da heideggerin söylediği şey
lütfen o Heidegger Nazi mi videosunu da çekiniz
En kısa zamanda😉
Nazinin önde gideni 😀
Makyavelli = haideger
Lütfen kitapların pdf versiyonu diyerek yasa dışı paylaşımına referans vermeyin.
Felsefe yolda olmaktır sözü Haydeger'e ait demişsiniz ama Yaspers'e ait olmalı
Yolda olmak meselesi heidegger’in metinlerinde de geçiyor. Dikkatli okumanızı tavsiye ederim. Kendisi elbette çok sevdiği ama sonradan ona çok kızan hocası jasper’den esinlenmiş olabilir.
Tebrikler :)
Çok teşekkürler
Heyecanla bekliyorum
İki felsefeci bir araya gelip birlikte bir video çekse güzel olmaz mı😉
Bu konsepti daha once duymustum. Cok ilginc bi konu hakkaten. Tesekkur ederim sunumunuz icin Gozde Hanim.
İlginiz için çok teşekkür ederim.
Anlatıma bayıldım. Çok teşekkür ederim hocam, yeni videoların gelmesi dileklerimle...
Geç keşfettim sizi, teşekkür ederim güzel bir paylaşım🙏
Tesekkrler tesekkurler
Heidegger hakkinda dogru ve yanliş şeylerle dolu bir video.
Bir anlatım hakkında doğru ve yanlış olarak katı ifadeler kullanmayı tercih etmiyorum. Aldığım lisans, yüksek lisans ve doktora heidegger derslerinden yararlanarak hazırladığım bir video. Doğru ve yanlış kısmınını akademik konferanslarda ve sempozyumlarda tartışmak güzel olur
"felsefe yolda olmaktır" sözü heidegger'e değil jaspers'e ait, way to wisdom kitabında yer alıyor bu söz, belki kafanızda bahsettiğiniz o ormanın içerisinde yürürken arkadan çekilen fotoğraf imgesiyle ilişkilendirdiğiniz için karıştırmışsınızdır.
heidegger o ışıklı oda analojisini kullanırken ışığın umarım pwm sinyali gibi aniden "ışık yoktu artık var" şeklinde olmamak suretiyle bir geçişle ortaya çıkabileceğini de düşünerek kurmuştur analojiyi, öyle değilse bu metaforu kullanırken "o zaman ışık şiddeti -gözümün algıladığı foton fazlalığı- hangi seviyenin altındayken bu 'hiç' diye addedilebiliyordu da hangi seviyenin üstüne çıkınca ben buna 'bu vardır' diyebildim?" gibi bir soru sorulabilir, kaldı ki zaten göz algılamasa bile sıfır noktası enerjisinden dolayı ortamda daima bir enerji var fizikaliteye göre, demek ki bu "hiçlik" problemi o kadar geniş ontolojik bir problem değil, en son kertede oksipital lobumun algılayacağı şekilde kromoforlarımın izomerleşerek aynı moleküllerle başka bir geometriye sahip olup uyarılmış haldeki elektronların birbirlerine olan etkileri sonucu nöronlarımda gerçekleşen bu impuls atımının arka arkaya gerçekleşerek bir süre sonra beynimin arkasında son bulması ve gözümdeki kromoforların tekrardan normal hallerine dönmesiyle ilgili, hatta sadece benim bunu algılama seviyemle ilişkili bir durum, gözlemciyi belirlerken de kıstaslarını aleni belirtmesi gerekiyor ki problemin bir tikelden ibaret olmadığını, tümel olarak bütün düzeylerdeki bütün gözlemciler nispetinde oluşturulabilmiş bir kavram olduğunu anlayayım "hiçlik" yahut "varlık"ın, bu haliyle sadece benim algılarıma yönelikmiş gibi duruyor
bu örneği doğru kabul etsem bile felsefi olarak hiçlik, ışığın "varlığında" hiçiyor ve varlık var oluyor, ama varlıktan ve hiçlikten önce "ışık" denilen başka bir şeyin olması gerekiyor, ışık hiçlikten ortaya çıkacaksa kendi kendisini var edebilmesi gerekiyor burada da esas mesele "gözlemci" değil apriori olarak ışığın kendi kendine nasıl var olduğu oluyor, burada gözlemle uyuşmayan bir çelişki yok -aslında yukarıdaki mantık yürütmeye göre var- ama ışığın nasıl oluştuğunu söylemesi gerekiyor o zaman bu örneğinde, ne ki ışığı görecek olan da gözlemci, ortada bir gözlemci olmadığı sürece ışık açık olsa bile varlığın olması yahut olmaması arasında işlenebilir bir fark yok çünkü bir algı yok, burada ayrıca algımın da nasıl ortaya çıktığını söylemesi gerekiyor, algım apriori bir durumsa kendi kendini var ettiğini kabul etmem mümkün, ontolojik hiyerarşiye olarak aklım her şeyden üstün, o halde yine burada gerçek dünyadaki gözlemlerimizle çeliştiğini söylememiz mümkün çünkü zihin denilen şey kendi kendini apriori olarak var etmiş bir durumdan gelmiyor, birtakım fiziksel durumlar sonucu fiziksel evrende fiziksel olarak ortaya çıkıyor
Yolda olmak meselesi heidegger’in metinlerinde de geçiyor. Dikkatli okumanızı tavsiye ederim. Kendisi elbette çok sevdiği ama sonradan ona çok kızan hocası jasper’den esinlenmiş olabilir. Felsefeyi de güzel yapan bu değil mi? Metinlerin birbirine referans vermesi