Bu kitabı hayatımın en karanlık ve en zorlayıcı zamanında okudum. Altını çizdiğim yerler birebir okuduklarınızdı. Selimi içimde büyüttüm. Turgut, Selimden kalanları okuduğunda kendi dostumu, hatta daha da ötesi kendimi kaybetmişçesine hüngür hüngür ağladım. Daha dünyayı yeni yeni tanırken Selim gibi, belli yazarlara tapardım. Sadece onları okur, öyle olmak isterdim. O karakter olmak isterdim gün gelirdi başka bir karakter. Hepsi gibi olmak, bu tüm özel küçük anların içinde kalmak isterdim. Selim'in korktuğu benim de başıma geldi. Hayatın olağan akışında aslında böyle olmadığını gördüm. Bir rüyadan uyanır gibi büyük bir hayal kırıklığına uğradım. O umutsuzluğu, o çaresizliği. Selim gibi aklımda daha iyiye yönelik yapılacaklar hazırladım. Daha çok çalışkan, daha içten, daha derin, daha iyi. Zaman geçtikçe hissettim ki içimdeki Selim de yavaş yavaş ölmüştü. Ansızın kafasına bir silah dayayıp hayattan gitmemişti belki ama birer birer kendine ait olanları bırakmıştı. Ölümü kollarımda oldu canım selimin. Sonra fark ettim ki Selim gibi olan karakterim artık Turguta dönüşmüş. Farkında değil Turgut. Ta ki ölüm haberini alana kadar Selim'in. Ta ki içimdeki Selimin sesini artık duyamaz olana kadar, farkında değildim. Sonra Turgut gibi huzursuzlandım. Eksiklik fazlaydı. Tek fazla olan artık o eksiklikti. Şimdi ise hayatımın bu döneminde canım selimini yad eden, Olricle beraber bu işin artık bir sonunu getirmeye çalışan Turguttum. Başlangıcı görmek istiyordum. Değerli olan şeylere, sonucu boşa çıkacağını bilsem de sarılmak istiyordum. Oğuz Atay gibi son günlerime kadar çabalamak istiyordum.
En sevdiğim yazar, en sevdiğim seslendirmen.. Ruhunuz şad olsun..
Teşekkürler, çok iyi olmuş.
Allah rahmet etsin😢
Bu kitabı hayatımın en karanlık ve en zorlayıcı zamanında okudum. Altını çizdiğim yerler birebir okuduklarınızdı. Selimi içimde büyüttüm. Turgut, Selimden kalanları okuduğunda kendi dostumu, hatta daha da ötesi kendimi kaybetmişçesine hüngür hüngür ağladım. Daha dünyayı yeni yeni tanırken Selim gibi, belli yazarlara tapardım. Sadece onları okur, öyle olmak isterdim. O karakter olmak isterdim gün gelirdi başka bir karakter. Hepsi gibi olmak, bu tüm özel küçük anların içinde kalmak isterdim. Selim'in korktuğu benim de başıma geldi. Hayatın olağan akışında aslında böyle olmadığını gördüm. Bir rüyadan uyanır gibi büyük bir hayal kırıklığına uğradım. O umutsuzluğu, o çaresizliği. Selim gibi aklımda daha iyiye yönelik yapılacaklar hazırladım. Daha çok çalışkan, daha içten, daha derin, daha iyi. Zaman geçtikçe hissettim ki içimdeki Selim de yavaş yavaş ölmüştü. Ansızın kafasına bir silah dayayıp hayattan gitmemişti belki ama birer birer kendine ait olanları bırakmıştı. Ölümü kollarımda oldu canım selimin. Sonra fark ettim ki Selim gibi olan karakterim artık Turguta dönüşmüş. Farkında değil Turgut. Ta ki ölüm haberini alana kadar Selim'in. Ta ki içimdeki Selimin sesini artık duyamaz olana kadar, farkında değildim. Sonra Turgut gibi huzursuzlandım. Eksiklik fazlaydı. Tek fazla olan artık o eksiklikti. Şimdi ise hayatımın bu döneminde canım selimini yad eden, Olricle beraber bu işin artık bir sonunu getirmeye çalışan Turguttum. Başlangıcı görmek istiyordum. Değerli olan şeylere, sonucu boşa çıkacağını bilsem de sarılmak istiyordum. Oğuz Atay gibi son günlerime kadar çabalamak istiyordum.
Uğur üstad size bi sorum var kısa bir figüran veya 5 dakika gözüken birinşn ses kaydı kaç kere alınıyor ve kaç saat sürüyor cevaplarsanız sevinirim