Yazarken ne hissederiz? Karakter nasıl yaratılır? Yazar karakterleriyle nasıl ilişkiler kurar?
Вставка
- Опубліковано 21 сер 2024
- Biz çayları koyduk, siz de hazırsanız buyursunlar!
Cem Mumcu ve oyun arkadaşlarına bu bölümde “Zöbört Üniversitesi” Edebiyat Bölümü öğrencisi Fyodor Dostoyevski ve Van Gogh eşlik ediyor.
Yazmak nasıl bir süreç? Yazar, bir roman kaleme alırken neler hisseder? Cem Mumcu romanlarını nasıl yazıyor? Yaratılan bir karakterin yazarla ilişkisi nasıldır?
“Endüstriyel yazmak” ne demektir? Yazarken okuru düşünmek ne kadar doğru?
Sanatta “alaylı” olmak bir kayıp mıdır? İlla her şeyin okulunu mu okumalıyız?
İnsanlık olarak aklı, duygunun önüne mi geçirdik? Duygularımızı neden önemsizleştirdik? Duygunun sınırı olur mu?
Sosyal medyanın güncel klişeleri bize ne hissettiriyor? Yüz filtrelerinden “trend” söz kalıplarına dek paylaşım dünyamız, hakkımızda neler söylüyor?
La Casa De Papel 3. Sezon 1. Bölümde neler olacak? Merak etmeyin, spoiler vermedik :) Oradan bir konuya girip, bambaşka bir yerden çıktık.
Dialogger 8. Bölüm… Tam da şu an duymayı merakla beklediğiniz her şey o masada…
Ne kadar kaliteli, nezih sohbet. Konu muazzam, samimiyet harika, kitaplarla dolu bir ortamda kitap, kültür, sanat kokan bir sohbet. Özelikle ülkemizde şahsen sohbet etmek istediğim konular (kalitesi tartışılsa da 😁) sizlerin sayesinde yanınızda gibi hissediyorum. Teşekkür ederim 🙂❤️🙏
Roman yazmaya başlarken sonunu bilmeden yola çıkmak, piyangodan karakterler yaratmak ne kadar heyecan verici, ne kadar sanatsal...
Yine hepiniz cok guzelsiniz. O masada olmak ne buyuk bir haz hisettir insana. İnanilmaz keyif alarak izledim videoyuyu. Sohbetinize bizi de ortak ettiginiz icin tesekkur ederim.
Gerçek sanat, dahilik ve delilik arasında çok ince bir çizgi olduğunu düşünüyorum.
Cem bey, içimde onulmaz bir yazma arzusu var, bu sanki bir taşkının önünü alıyormuşumcasına beni sıkıştırıyor, biraz bilgi edinmek için baktığım sosyal medyaya, doğrusu sizin bu anlatım tarzınızın içtenliği, gerçekçiliği, doğruluğu ve yol göstericiliği için teşekkür etmek istiyorum. Tam olarak bir nasihat gibi tekrar tekrar dinleyeceğim söylediklerinizi, diğer insanların anlattıkları öğrenmem gereken bir şeymiş gibi gelir iken, sizin söyledikleriniz içimde üstü örtük bir şeyin eşelenip açığa çıktığı duygusunu uyandırıyor. Çok doğal ve bize ait, içimize, doğamıza ait bir şekilde anlatıyorsunuz. Teşekkür ederim, tüm anlattıklarınız kulağıma küpe olacak...
İçerik olarak ilgimi çektiği içi izlemek istedim. Kedimi zorlayarak sonuna kadar izledim. Eğer içinde bulunduğumuz çağın eksiklerini, hoşa gitmeyen taraflarını eleştirmekse niyet, neden öyle bir başlıkla paylaşmadınız videoyu. (Bu çağ böyle bir çağ ben sizi UA-cam'dan izliyorum mesela.) Kaldı ki o şekilde anlamlı ya da şaşırtıcı bir eleştiri de yok. Başkalarının dedikodusunu yapmışsınız gibi daha çok. "Kim neyi, nasıl hatalı ve kötü yapıyor hadi eleştirelim" ve "biz en iyisini biliyoruz çok şükür" gibi bir his verdi konuşmalar. Herkes çok kaygılı ve gergin gözüküyor.
muhteşem,akıcı,doyurucu,düşündürüp çıkarım kazandıran bir sohbet olmuş :) Metehan ın da okçuluk kursuna gittiğini hayal ettim birden :)
Bir duygu uyanır da insanı eyleme geçirmez mi hiç? İnsanın gözlerinde uyanacak bir anlam, telefonda konuşuyor olsa bile karşı tarafa yansıyabiliyor. Eylem illa gidip saldırmak mıdır? Sürekli üzülen, sık sık duygu geçişleri yaşayan bir eş insanı intihara bile sürükleyebilir. Sesimizde ufak bir ton değişikliği yapacak duygular, örneğin yasak bir aşk başlatabilir, her şeyi yapabilir. Duygular da eylemler gibi iradenin kıskacında seyreder. Biraz havada sözler işittim.
Son yapılan çalışmalar gösteriyor ki duygular da zihnin bir parçası... Rasyonel aklın öyle zannedildiği gibi karşısında değil. Bir de oyuncu arkadaş kendini fazlaca önemsiyor. Evet duyguyu eyleme döküyor yaptığı iş gereği ancak, söylemin kendisi edimdir dolayısıyla sadece oynanması ile değil var olması yeterlidir.
Bayılıyorum sizleri dinlemeye. Kitap paylaşımlarında isimleri paylaşır mısınız? kolaylıklar dilerim.
tutarlı yaşamaya takıntılı yazar veya insanların bu tutarlılık takıntısının, yaşamın kendisinde ne gibi çıkmazlara sıkıştığını , tutarlı yaşamanın gereğinden fazla düşünülmesi halinde hata yapma korkusunu artırmasıyla yeni öğrenmelerin önüne geçmesini(en azından bende öyle oluyor) nasıl değerlendiriyorsun abi. mesela insan tutarlılıktan ne anlıyor ,sen ne anlıyorsun...?
Ali Şenkal merhaba Cem Bey’ e sorunuzu iletiyoruz.
Başlıkla izlediğimiz şeyin alakası yok. Numaralandırın yeter bence. Başlığa gerek yok. Artık içeriğin ordan taa öbür tarafa kolaylıkla ve zevkle gidebileceğini biliyoruz. Sorun yok yani. Çekici gibi gözükecek küçük bir konuyu başlıkta bahsetmenin anlamı yok. Bir de içerik detayında "Tam da şu an duymayı merakla beklediğiniz her şey o masada…" ve "Merak etmeyin, spoiler vermedik :)" deyip bütün bahsi geçen ve birbiriyle alakasız şeyleri yarı edebi bir tonla sıralamak da samimi gelmiyor. Bunları dedin de ne yazalım peki detaya sen söyle diyeceksiniz. Ne bileyim ben. Ben samimi gelmediğini hissediyorum o kadar. Çözümü bende değil.
endustriyel yazan yazarları bozulmuş ete benzetiyorum ..
13:37 de noluyo elma geliyo
Benda bir hikaye yapiyorum çok zor
Ya hanım kardeşim şartmi bardaklarla cartla curt la uğraşması.. ne dediğinize odaklamadik.
Cem hoca'nın okuduğu kitabın adı ne?
maldoror'un şarkıları..
cem mumcunun konuşmaları dışında çok kasıntı bir sohbet olmuş..
Her sey iyi hos da Yalcin niye bu kadar yakisikli ki?
öyle yaratılmış
Of sıkıldım ne dediğinizi anlamadim. Derdiniz ne..plastiklesmek ne ya
gerizekalı olduğun için anlamamış olabilirsin bu arada hakaret olarak söylemedim bunu
@@Mhmtalust yazık geçici aç hesabı sonra lafı koyunca içinde patlasin. Mal sin işte.
Plastik genelde mecazi olarak olarak basit, bayağı, ucuz gibi anlamlarda kullanılır. (Hoca fabrikasyona bağlı bayağılaşmadan bahsediyor)