Çok kıymetli bir çalışma olmuş. Akademik yönden zengin bir arkeoloji sunuyor; anlatım dili ise, her izleyenin anlayacağı dilden. Tebrik ve teşekkürler...
Tamamen bir halk söylencesi üzerinden anlatmışsınız. Romanlar indo aryen bir halk olup, dilleride indo aryendir. Mısır ve Kartaca devletlerinde yerleşik yaşıyorlardı. Mısır ve Kartaca devletleri Roma imparatorluğu tarafından alınınca bu halk sürgün edildi ve dünyaya yayıldılar. İlk inançları Bel tapınağı inancıdır Hıdrellez bu inancın bayramıdır ve en coşkulu bu halk tarafından kutlanır. Tenleri karaya çaldığı için Karaçide denen bu halk hep Pakistan ın Karaçi kentinden geldiği sanılır oysa sadece benzerliktir. Kendileri indo aryendir fakat kavimler göçü esnasında Mısır ve Kartaca ya gelmişlerdir Roman insanlarının bir gün hak ettiği insancıl bakış açısına kavuşacağına inanıyorum. Halklar Kardeştir. Saygılarımla.
Arabalar ne kadar güzel öyle renkleri aklıma karavanlar geldi o zamanın karavanlari gezerek yaşamak bu arada acaba gezen çingeneler kaldıMi günümzde emeğinize sağlık sevgiler ❤️
Çingeneler deyince sanki hakaret ediyor gibi kulağa geliyor aslında ben romanım yanı şunu demek istiyorum hiç kimse birbirinden üstün değil hepimiz din müslümanın insanlarıyız sadece geleneksellerimiz farklı 😊
Aynen öyle kardesim ben Türküm romanlari asla Türk toplumundan ayirmam romanlari tam olarak taninmiyor Türkiyede ön yargi benim roman arkadaslarim var inan cok mutavazi devletine milletine bayragina cok bagli insanlar keske herkez romanlar gibi cingeneler gibi olsa
Benim dedem nalbant. Usta milleti derler bize. Annemin babası alaycık ,halamın da kocası ,eniştem kıpti. Baya karışık vallah. Ama bizden hiç kimse çingenece bilmez
Bir Kafkasya Tarihçisi olarak Kafkasyada Çingenelerin tarihi hakkındaki kaynak araştırmamı sizinle paylaşmak istiyorum. "Zinji ya da Çingeneler, Mısır'daki Kıptilerin soyundan gelen bir halk. I. 239. Dört grup halinde göç ettiler; dördüncü grubun lideri Serakus, takipçileriyle birlikte Kuban nehrine yerleşti ve daha sonra bugünkü Çerkeslerin ataları olarak kabul edilen halk haline geldi. I. 240 - 245. Trakya, Bulgaristan, Moldavya ve Eflak'taki Mısırlı Bedus'a benzer. I, 241.."
(Jacob Reineggs'in , Fedor Andreevich Shreder, J.D Gerstenberg - Allgemeine historisch-topographische Beschreibung bes Kaukasus. / 1796 с.430) Kaynakta Çerkeslerin Mısırdan sürülen ve Tatar kültürünü benimseyen Çingeneler olduğu yazıyor: “Kabardeyler olarak da adlandırılan modern Çerkeslerin kökeninin tarihi de daha az efsanevi değildir. Hicri 10. yüzyılda Molla-Ferrakhuddin tarafından yazılmıştır ve başka bir versiyonu olmadığı için tüm eğitimli Çerkesler tarafından doğru olarak kabul edilir: Tarihsel anlamda bu halkın ataları, sözlü geleneğe göre, Zinjlerden (Çingeneler) gelmiştir. Eskiden Mısır'ın Kıpti eyaletinde yaşayan, daha sonra buradan sınır dışı edilen Zinjleri Mısır'ı terk etmeye zorlayan sebep, bu bölgenin prensi olan Ser-akus'un bir sözlü rekabet esnasında bir Arap prensinin ön dişlerini kırmasıydı... Ancak şu anda Kabardeyler kökenlerini özelliklerine göre belirleyemeyecek kadar karışık bir durumdalar; gelenek ve görenekleri temelde Tatarlarınkiyle aynıdır.."
(Кавказ. Европейские дневники XIII-XVIII веков - s. 190-191 [Jacob Reineggs'in "Kafkasya'nın Genel Tarihsel ve Topografik Tanımı 1781-1783" adlı eserinin - Çerkes tarihçi V. Atalikov tarafından Rusçaya çevirisi.) "Çerkeslerin kökeni belirsizdir. Bazıları onların Kumuk'tan gelen Avarlardan, bazıları Deşt-i Kıpçak bölgesindeki Araplardan, diğerleri ise Cengiz Han'dan türediğini söyler. Genel olarak, kökenlerinin karışık olduğu anlaşılmaktadır. Sözlü aktarımlara göre günümüz Çerkesleri Mısır'dan Zinj veya Çingenelerin soyundan gelmektedir. Araplar tarafından Mısır'dan sürülen Zinjler, Büyük Konstantin onları alıp çeşitli ülkelere yerleştirene kadar Akdeniz adaları ve kıyılarında deniz hırsızlığı yaparak huzursuzluk çıkarmışlardır. Üç kolları Trakya ve Bulgaristan'a yerleşmiş; dördüncü kol, Zinj kabilesinden olanlar, Ser Akus adındaki liderleriyle birlikte Kuban'a yerleşmiş ve Azak Denizi'ne kadar yayılmıştır. Hicretin altıncı yüzyılında Don'a göç etmişler, burada huzur bulamayınca Taurid'e gitmişler ve burada Kabar Nehri boyunca yerleşmişlerdir. "Dah" (köy) kelimesi ile birleşerek "Kabardah" ve "Kabardin" adlarının buradan türediği söylenir." (Carl Wilhelm Ettinger-Gothaische gelehrte Zeitungen : Erstes Stück- Gotha und St. Petersburg./4 Januar 1797. s.210) "..ve şimdi Novorossiysk'in bulunduğu yerdeki müstahkem Sindika şehri (civitas sindica ve bazı varyantlarda civitas indica). Malthebren'in araştırması Sindlilere parlak bir ışık tutuyor ve onları, göçlerini, tarihten kaybolmuş ve sadece yol, nehir ve halk isimlerinde korunmuş olan Hint kabilesinin eski zamanlarda geride bıraktığı bir koloni olarak kesin bir şekilde değerlendirmeyi mümkün kılıyor. Farklı yerlerde Sandy, Tsingani, Tsigonas, Zingari, Chavgany, Achingal, Tsigaine, Jipsi ve Hitanos adlarını taşıyan Çingenelerden bahsediyorum.."
("Черкесы, Казаки и Адехе" Русский вестник. Под изд. М. Каткова, 48-й том., М., 1863г., стр. 851) "Şindjir/ antik Sindika ile özdeşleşen bir şehrin adı ("Sindik" .... "Sindika... Kuzey Kafkasya'da bir ülke. Kuzeyden güneye Taman yarımadasını ve Karadeniz kıyısının Gelendzhik'e kadar olan kısmını ve batıdan doğuya Karadeniz'den Kuban'ın sol kıyısına kadar olan alanı kapsıyordu. Bu ülkede Sind kabilesi yaşıyordu" (Y. S. Krushkol. Ancient Sindica M., 1971, s. 3). "Sindler adıyla bilinen Adıgeler, Kafkasya Kıstağı'nın batı kısmını bizzat araştıran Yunan ve Romalı yazarlar tarafından biliniyordu". (Bkz: Lopatinsky. Adıge halkı üzerine not..., 1).} (Çerkes Filolog Nakoviç Kokov :Адыгская (Черкесская) Tопонимия. "Этимологический словарь адыгских топонимов" / Нальчик, 1974 c.52) "... dolayısıyla adı da buradan geliyordu. Bazı tarihçiler Çerkeslerin atalarının Hindistan'dan gelen göçmenler olduğunu düşünmektedir. Ve (Çerkes Filolog) D. Kokov'un önerdiği seçeneklerden birine göre, toponimin çevirisi şu şekilde geliyor: "indskaya", yani Hint dağı veya indyko olarak kısaltılmış.."
(Костарнова Нина Константиновна Костарнова - Тайны географических Названий. Майкоп, 2009 150.с) "Çerkes halklarının kökenleri belirsizliğin karanlığında örtülüdür. Bu halkların kabilelerinin Batı Kafkasya'ya nereden ve ne zaman geldikleri hala belirsizdir. Çerkeslerin Hindistan ve Arabistan'dan Kuban bölgesine çok eski zamanlarda yerleştiklerine dair ipuçları var, ancak tüm bunlar efsanelere, belirsiz hikayelere ve yazarların kendi spekülasyonlarına dayanıyor, ve sadece Çerkeslerin bir kısmının adının Hint kabileleriyle benzerliği ve din adamlarının Arap dilinde Kuran araştırmaları, çok eski zamanlarda Arabistan'dan Batı Kafkasya'ya gelen Hint kökenli Çerkesleri düşünmek için bazı gerekçeler sunmaktadır..
(P.P. Korolenko - Записки 0 ЧЕРКЕСАХЪ. "Матеріалы по исторіи Кубанской области." ЕКАТЕРИНОДАРЪ / 1908 s.5) "Etnogenetik efsanelere göre, Mısır'dan (Hindistan,Mısır) sürülen Adigeler (Kabardeyler, Çerkesler) önce Kırım'a yerleştiler, daha sonra Kuzey ve Batı Kafkasya'ya yayıldılar. O.B.Bubenko'ya göre, bu halk geleneği sadece "o zamana kadar Kırım'da o kadar çok Çerkes vardı ki, Kabardeylerin kendileri Kırım'ın orijinal yerleşim yerlerinden biri olduğuna inanmaya başladılar" gerçeğine tanıklık edebilir. Aynı zamanda, bu tür efsanelerin kendileri de elbette en ciddi ilgiyi ve dikkatli analizi hak etmektedir. Bu yönde bazı adımlar çoktan atılmıştır. Ancak bu adımların hala yetersiz olduğu açıktır."
(Б.Х. Бгажноков, В.А.Фоменко О. Б. Бубенок, А.М. Новичихин "ОЧЕРКИ ДРЕВНЕЙ И СРЕДНЕВЕКОВОЙ ИСТОРИИ АДЫГОВ" c.114 /Нальчик. 2016)
"Hindistan'ın Kabardeyler (Çerkesler) üzerindeki kültürel etkisi günümüze kadar hissedilmektedir. All-Union Yabancı Ülkelerle Kültürel İlişkiler Derneği aracılığıyla güneş tutulmasının nedenleriyle ilgili bir Çerkes efsanesini İngilizce olarak bastığımda, Sekundorobadlı (Gülistan) ünlü Hindu etnograf R.K. Nariman bana Hinduların da hemen hemen aynı efsaneye sahip olduğunu yazdı. Belli ki Çerkes efsanesi Hindu efsanesinin yeniden işlenmiş halidir."
(Проф. А. ЛАДЫЖЕНСКИЙ, Вестник Знания № 8 АВГУСТ / 1937) Tarih Bilimleri Doktoru Yuri Anchabadze, konferansın ardından izlenimlerini ve görüşlerini Sputnik muhabiriyle paylaştı: Anchabadze, "Kafkasya ve Hindistan arasında yakın sanatsal, kültürel, tarihsel ilişkiler olduğu fikri ve Vasilkov'un arkeolojik materyallerde Kafkasya, özellikle Abhaz-Adige toplumu ve Güney Hindistan arasında çizdiği paralellikler sağlam temellere dayanmaktadır." dedi. Anchabadze, Rus akademisyenin Nart destanıyla Mahabharata'nın (Bharata'nın Torunlarının Yüce Destanı- ed.) sanatsal okumasında Paralellikler bulması hususunda da haklı olduğuna inanmaktadır."
("Sohum, 21 Eylül 2018 - Sputnik, Badri Esiava. Haber / Rusya'dan bir akademisyen Kafkasya ve Hindistan arasında eski bir bağlantı buldu") "Sindler, Karadeniz’in doğu kıyılarında Sindica adında bir liman kentine sahip olan Hint kökenli bir halktır (Hesychius). Vaillant (s. 78) şöyle der: “Hintliler, zaten Pontus Euxinus'taki Sindika'ya yerleşmiş, burada Sinda ve Sindicus şehirlerini kurmuşlar, şimdi ise Soudjouk-kali [veya Sukhum-kale]. Dağılarak bir kısmı Kırım’a, Trakya’ya, Lemnos’a ve hatta Sicilya’ya yerleşmiş ve Zak-indi adıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.” Böylece, (İl. i, 594) Σίντες άνδρες ifadesini buluyoruz, Lemnos Adası’nın en eski sakinleri, isimleri korsanlık yaşamlarından dolayı (Zingaro gibi) “haydut” veya “katil” (σίντης) anlamına gelmiştir. Pott, Strabon, Hesychius, Eustathius ve Perieg’in Σίντες ifadesine ek yapar. Apollon (IV. 312); καυγωοε (Ptol.) Ciagesen, Cingesen; Sinsor, Sinter. Diefenbach, Hanau’da Çingenelere Sinti veya Sindhi denildiğini tespit eder." (The Gypsies of Yetholm: Historical, Traditional, Philological, and Humorous. Collected, Arranged, and Edited by William Brockie. Bishopwearmouth. Kelso: J. & J. H. Rutherfurd, 20, Square. 1884. Chapter I. s.18 Genel Kitap s.255.) "Sanigi, Heniokların yerinde bulunanlar, Sindi veya Sindiga'dır; bu, ilk kelimenin kelimesi kelimesine çevirisidir. Çünkü Henioklar, aynı zamanda Tskhenig (Цхени гъ), Sint (Си'нтъ), Sind-Iha (Синд-Иха) olarak adlandırılır; Su (Сù), zaten bilindiği gibi, tsi, dzi, tskheni ile aynı anlamdadır; bu kelimeler "at" anlamına gelir. Ga ise "yer" veya "mesken" anlamındadır. Son araştırmalar, bu Sanigi'lerin ve Sind'lerin başka bir halk değil, Çingenelerin ataları olduğunu kanıtlamıştır. Bu halk, Moğol istilalarından sonra buradan yeryüzüne dağılmış ve Jingar, Zingar, Tsingan, Chingan, Khitan (Çsitan), Gins gibi adlarla anılmıştır." (Новыя заметки на древнія исторіи Кавказа и его обитателей. - Ивана Шопена. / С.-Петербургъ. 1866. s.284) İkinci kabile, Kimmer Boğazı'nın komşuları ve elyazmalarında adları Indica olarak yazılan Sindica'nın sakinleri olan Sindi ya da Sinti'lerdir. Sind, Hind ve Ind kelimeleri neredeyse eşanlamlı olduğundan ve Oryantalistler tarafından ayrım yapılmadan kullanıldığından, bu varyantları daha fazla tartışmayacağız. Hesychius eskilerin görüşlerini şöyle özetler: “Sindi, bir Hint halkı mı? - Bu halkın ticaretle ilgileri, olağanüstü korkaklıkları - eski efendileri İskitler tarafından kırbaçla dövülmelerine izin veriyordu- kadınlarını satma alışkanlıkları hatta adlarının kötü bir isim olarak aktarılması hakkında söylenenler, bugünkü Çingenelerin ya da Sindlerin onlardan türediği görüşüne mükemmel bir şekilde uymaktadır. (S. Dureau de Lamalle, Notes on Valerius Flaccus III, . 102.) (ANNALEN DER ERD-VOLKER-UND STAATENKUNDE (FORTSEUNG DER HERTHA) - Dr. Heinrich Berghaus, Professor an der Königl. Bau-Akademie zu Berlin, und mehrerer Gesellschaften Mitgliede. 2.Cilt s.745 / Berlin 1830 ) Çerkesler sık sık Kefe'ye giderler ve orada Çerkesya’da bolca bulunan çeşitli eşyaları takas ederler: at derileri, tilki kürkleri ve balmumu. Alman topraklarında kadın kıtlığı olursa, Kefe'de kadın satın almak oldukça uygundur, çünkü Çerkesler orada en güzel kızlarını pazarda satıyorlar." (Kafkasya. XIII-XVIII Yüzyılların Avrupa Günlükleri - s.143 Nikolaus Ernst Kleemann - "Viyana'dan Belgrad'a ve Kiliya'ya Yolculuk, Ayrıca Bucak ve Nogay Tatarlarının Topraklarına ve Bütün Kırım’a Seyahat" - Rusça) “Çerkesler maddi gelir amacıyla kızlarını ve oğullarını köle pazarında satıyorlardı. Çerkes gençler Türklere satılmayı ve zengin Türklerin kölesi olmaktan hoşlanıyorlardı. Ancak Zenciler ve Habeşliler, hem kendi özgürlükleri hem de çocuklarının özgürlüğü için zorlu bir mücadele veriyorlar. Mabrook, köyüne saldıran, kaç kişinin öldüğünü bilmediği ve kendisini ve diğerlerini kaçıran grubun içinde iki Avrupalının da bulunduğuna yemin eder.." (Lady Duff Gordon “Mısır'dan Mektuplar”; 7 Mart 1867.From a Traveller to Sir Alexander Gordon/Şubat 2006 Eng. Türkçe çevirisi) "Kuban bölgesinde eski Yunanlılar tarafından tanınan Hintliler ile Sindler arasındaki bağlantı XIX. yüzyılda ünlü Alman coğrafyacı Karl Ritter tarafından kurulmuştur. Sindlerin Hindistandan göç eden beş Hint-Aryan halkından birinin kalıntıları olduğunu öne süren de odur. Ülkeye adını veren ind, yani Sindhu, Hintçede "nehir" Sindliler, (İndus) ise "nehir kenarı" anlamına gelmektedir. Yıllar sonra Alman filolog Paul Kretschmer, "Kuban'daki Hintliler" adlı çalışmasında Sindlilerin Hint-Aryan kalıntıları olduğu gerçeğini yazdı. Daha sonra akademisyen Oleg Trubachev tarafından desteklendi ve "kuzey karadeniz kıyılarında indoarika" başlıklı bir makale koleksiyonu yayınladı. Trubaçev, Sindlilerin yanı sıra ilgili Meotianların ve Kırım Taurid dilinin Sanskritçeye yakın olduğunu savundu: "Sindo-Meotian dili, bağımsız bir lehçenin (veya lehçelerin) işaretlerini taşıyan Hint-Aryan dilidir". Bu görüş Stepan Nalivaiko gibi İndologlar tarafından da paylaşılmaktadır."
(Константин Рахно, Доктор Исторических Наук - Газеты "Северная Осетия" Статья: Синды и Аланы. 3-й абзац /2021) Not: Tüm Çerkes Tarihçiler Çerkeslerin kökeninin Sind ve Meot halkından geldiğini ileri sürerler. Fakat kökenlerine dair tüm akademik araştırmalar Sindlerin ve Meotların Hint kökenli olduklarını yazmaktadır. "Gerçekten de Çerkes kabilelerinden bazıları kendilerine Adıge diyorlardı. Bu isim farklı varyantlarda bilinir: Adigi, Adihe, Adimi. Dubois de Monpere ve Dosiey'in belirttiği gibi, son isim Arap yazar Masudi'nin “Altın Bozkırlar” adlı eserinde geçer ve burada Kuban kıyılarında Adimi, Adinfi (Adihi) adlı bir halkın yaşadığından bahseder. Lulier, Adikhi kelimesinin iki heceden oluştuğunu açıklar: "Ade", Arapça'da ada veya yarımada anlamına gelir ve "He" onların dilinde deniz anlamına gelir, bu da bu halkın gerçekte olduğu gibi bir sahil ülkesinde yaşadığı anlamına gelir; ancak yarımadaları tüm Kafkasya olmasa bile Taman veya Kırım olabilirdi. Strabon, Asya'nın bu bölümünü tanımlarken, yanlış da olsa, denizi bu yarımadanın kuzeyden sınırı olarak kabul etmiştir. Çerkes kabilesinin veya kabilelerinin Arapça Adihe adını benimsediklerini, yazı dillerinin Arapça olduğunu ve Çerkeslerin Zakuban bölgesinde yaşadıklarını dikkate alarak, [Profesör Veselovsky bazı eşyaların üzerinde Arap yazıtları keşfetti] Adığei olarak adlandırılan Çerkeslerin bir kısmının gerçekten de Arabistan'ın yerlileri olduğu ve orada konuşma dilini değilse bile yazı dilini öğrendikleri konusunda bazı din adamlarıyla hemfikir olmalıyız. " (P.P. Korolenko - Записки 0 ЧЕРКЕСАХЪ. "Матеріалы по исторіи Кубанской области." ЕКАТЕРИНОДАРЪ / 1908 s.8)
Çocukluğumdan gençlik yıllarıma kadar ,20lere kadar işte İstanbul-Şişli-Kuştepe'de,Romanlarla(Çingene)büyüdüm yaşadım komşu olarak,bize göre yaşantıları birbaşkaydı,ama gerçektende sıcak kanlı insanlardı,ayak işlerini meslek edinmeleri belkide onların birazcık toplumdan dışlanma sebebi olabilir bence,birazda kendi başlarına boyunduruk yaşamalarıda olabir bence,biz Türklerden kültür olarak farklılar tabiiki,ama gayet normal çüünkü kendilerine has örf ve adetleri var her millet gibi,aralarında çok iyileride var,çok berbat iğrenç olabilenleride var bu her millette varki zaten bunlar,ama bence daha iyi mesleklerle uğraşığ kendilerini kültürel ve edebi olarak eğitebilirlerse toplumda daha farklı bir statüleri olabilir diye düşünüyorum kendi kanaatimce,velhasıl renkli bir millet,her zaman şen-şakrak bir millet Romanlar,vur patlasın çal oynasın bir hayat tarzları var,ayrı bir renk ve havaları var.Taşkınlık ve bozgunculuk yapmadıktan sonra,gayet iyi insanlar onu söyleyeyim,şu ayak işlerini bıraksınlar bence artık adam gibi işler yapsınlar,doktor,mühendis,iş adamı vs. olsunlar.
Bizde gurbet diye anlıyoruz dedelerimiz köy ķöy gezip kalbur yaparak geçimini sağlıyorlar hiçbir yerde durmamışlar yıllarca ğöç etmişler gurbet olacakta anlıyoruz ama hiç kimsenin bilmediği ve çözemediği bir dille konuşuyoruz bunu anlayan ve çözen olmadı yardımcı olurmusunuz biz kimiz ve nerden ğeldik şuan milyonlara ulaştık
@@TEKHECE-1 Karagöz’ü de yörük diye biliyordum, haklı olabilirsiniz. Romanlar ve yörükler göçebe hayat tarzından dolayı benzerlik gösteriyor belki kaynaklara yörük diye geçmiş olmasının sebebi göçer olmasındandır. Video için teşekkürler
Ağzınıza sağlık hocam çok açıklayıcı güzel bir video olmuş. Hakikaten çingenlere bakış açım değişti. Bilmediğimiz çok şey varmış haklarında
Teşekkür ederim. Bende araştırırken çok yeni şeyler öğrendim.
Çok kıymetli bir çalışma olmuş. Akademik yönden zengin bir arkeoloji sunuyor; anlatım dili ise, her izleyenin anlayacağı dilden. Tebrik ve teşekkürler...
Tamamen bir halk söylencesi üzerinden anlatmışsınız.
Romanlar indo aryen bir halk olup, dilleride indo aryendir. Mısır ve Kartaca devletlerinde yerleşik yaşıyorlardı. Mısır ve Kartaca devletleri Roma imparatorluğu tarafından alınınca bu halk sürgün edildi ve dünyaya yayıldılar.
İlk inançları Bel tapınağı inancıdır Hıdrellez bu inancın bayramıdır ve en coşkulu bu halk tarafından kutlanır.
Tenleri karaya çaldığı için Karaçide denen bu halk hep Pakistan ın Karaçi kentinden geldiği sanılır oysa sadece benzerliktir. Kendileri indo aryendir fakat kavimler göçü esnasında Mısır ve Kartaca ya gelmişlerdir
Roman insanlarının bir gün hak ettiği insancıl bakış açısına kavuşacağına inanıyorum. Halklar Kardeştir.
Saygılarımla.
Çok teşekkür ederim. Cok yararli bilgiler verdin. Kitap listelerimi tamamladiktan sonra okuyacagim
AĞZINA SAĞLIK ABİ DEVAM
Teşekkür ederim
Birde zavallı tavuklar,Romanları görünce kaçacak delik arıyorlar aman bugüün boğazlanmayayım diye,her Allah'ın günü tavuk eti yenince,tavuklarda kaçacak delik arıyorlar herhaliyle😄😄
Teşekkürler
Rica ederim 🙏
Arabalar ne kadar güzel öyle renkleri aklıma karavanlar geldi o zamanın karavanlari gezerek yaşamak bu arada acaba gezen çingeneler kaldıMi günümzde emeğinize sağlık sevgiler ❤️
Sanırım hala var şehirler arası uzun yolculuklarda yol kenarlarında denk gelmiştim. Kimisi bişeylerde satıyordu.
@@TEKHECE-1 Türkiye'deMi var ben hiç denk gelmedim en güzel yaşam mülkiyetsizlik tekrardan teşekkürler ❤️
Herzamanki gibi muhteşemdi müzik süper seslendirme harika ❤
Teşekkür ederim
👏🏻👏🏻çok iyi
Teşekkür ederim 😊🙏
Eneklerinize sağlık
Teşekkür ederim 🙏
Ardogan ❤diir ROMANLAR duz diir ❤❤❤ Romanlar 🇦🇩👍🥰
Güzel ve detaylı bilgiler verilmiş teşekkür ederiz.
Çingeneler deyince sanki hakaret ediyor gibi kulağa geliyor aslında ben romanım yanı şunu demek istiyorum hiç kimse birbirinden üstün değil hepimiz din müslümanın insanlarıyız sadece geleneksellerimiz farklı 😊
Kesinlikle katılıyorum 👍
Rom Moldova ❤
Aynen öyle kardesim ben Türküm romanlari asla Türk toplumundan ayirmam romanlari tam olarak taninmiyor Türkiyede ön yargi benim roman arkadaslarim var inan cok mutavazi devletine milletine bayragina cok bagli insanlar keske herkez romanlar gibi cingeneler gibi olsa
Avrupa'daki çingenelere çingeneler değince, onlar gururlanıp teşekkür ediyorlar
roman demek romalı ?
teşekkür ederim ☺️
Rica ederim🙏
Rica ederim🙏
Benim dedem nalbant. Usta milleti derler bize. Annemin babası alaycık ,halamın da kocası ,eniştem kıpti. Baya karışık vallah. Ama bizden hiç kimse çingenece bilmez
Göçebe hayata devam etmeyenlerde genel anlamda unutulmuş çingenece
Rom
Emeğine sağlık
Teşekkür ederim
Bir Kafkasya Tarihçisi olarak Kafkasyada Çingenelerin tarihi hakkındaki kaynak araştırmamı sizinle paylaşmak istiyorum.
"Zinji ya da Çingeneler, Mısır'daki Kıptilerin soyundan gelen bir halk. I. 239. Dört grup halinde göç ettiler; dördüncü grubun lideri Serakus, takipçileriyle birlikte Kuban nehrine yerleşti ve daha sonra bugünkü Çerkeslerin ataları olarak kabul edilen halk haline geldi. I. 240 - 245. Trakya, Bulgaristan, Moldavya ve Eflak'taki Mısırlı Bedus'a benzer. I, 241.."
(Jacob Reineggs'in , Fedor Andreevich Shreder, J.D Gerstenberg - Allgemeine historisch-topographische Beschreibung bes Kaukasus. / 1796 с.430)
Kaynakta Çerkeslerin Mısırdan sürülen ve Tatar kültürünü benimseyen Çingeneler olduğu yazıyor:
“Kabardeyler olarak da adlandırılan modern Çerkeslerin kökeninin tarihi de daha az efsanevi değildir. Hicri 10. yüzyılda Molla-Ferrakhuddin tarafından yazılmıştır ve başka bir versiyonu olmadığı için tüm eğitimli Çerkesler tarafından doğru olarak kabul edilir: Tarihsel anlamda bu halkın ataları, sözlü geleneğe göre, Zinjlerden (Çingeneler) gelmiştir. Eskiden Mısır'ın Kıpti eyaletinde yaşayan, daha sonra buradan sınır dışı edilen Zinjleri Mısır'ı terk etmeye zorlayan sebep, bu bölgenin prensi olan Ser-akus'un bir sözlü rekabet esnasında bir Arap prensinin ön dişlerini kırmasıydı... Ancak şu anda Kabardeyler kökenlerini özelliklerine göre belirleyemeyecek kadar karışık bir durumdalar; gelenek ve görenekleri temelde Tatarlarınkiyle aynıdır.."
(Кавказ. Европейские дневники XIII-XVIII веков - s. 190-191 [Jacob Reineggs'in "Kafkasya'nın Genel Tarihsel ve Topografik Tanımı 1781-1783" adlı eserinin - Çerkes tarihçi V. Atalikov tarafından Rusçaya çevirisi.)
"Çerkeslerin kökeni belirsizdir. Bazıları onların Kumuk'tan gelen Avarlardan, bazıları Deşt-i Kıpçak bölgesindeki Araplardan, diğerleri ise Cengiz Han'dan türediğini söyler. Genel olarak, kökenlerinin karışık olduğu anlaşılmaktadır. Sözlü aktarımlara göre günümüz Çerkesleri Mısır'dan Zinj veya Çingenelerin soyundan gelmektedir. Araplar tarafından Mısır'dan sürülen Zinjler, Büyük Konstantin onları alıp çeşitli ülkelere yerleştirene kadar Akdeniz adaları ve kıyılarında deniz hırsızlığı yaparak huzursuzluk çıkarmışlardır. Üç kolları Trakya ve Bulgaristan'a yerleşmiş; dördüncü kol, Zinj kabilesinden olanlar, Ser Akus adındaki liderleriyle birlikte Kuban'a yerleşmiş ve Azak Denizi'ne kadar yayılmıştır. Hicretin altıncı yüzyılında Don'a göç etmişler, burada huzur bulamayınca Taurid'e gitmişler ve burada Kabar Nehri boyunca yerleşmişlerdir. "Dah" (köy) kelimesi ile birleşerek "Kabardah" ve "Kabardin" adlarının buradan türediği söylenir."
(Carl Wilhelm Ettinger-Gothaische gelehrte Zeitungen : Erstes Stück- Gotha und St. Petersburg./4 Januar 1797. s.210)
"..ve şimdi Novorossiysk'in bulunduğu yerdeki müstahkem Sindika şehri (civitas sindica ve bazı varyantlarda civitas indica). Malthebren'in araştırması Sindlilere parlak bir ışık tutuyor ve onları, göçlerini, tarihten kaybolmuş ve sadece yol, nehir ve halk isimlerinde korunmuş olan Hint kabilesinin eski zamanlarda geride bıraktığı bir koloni olarak kesin bir şekilde değerlendirmeyi mümkün kılıyor. Farklı yerlerde Sandy, Tsingani, Tsigonas, Zingari, Chavgany, Achingal, Tsigaine, Jipsi ve Hitanos adlarını taşıyan Çingenelerden bahsediyorum.."
("Черкесы, Казаки и Адехе" Русский вестник. Под изд. М. Каткова, 48-й том., М., 1863г., стр. 851)
"Şindjir/ antik Sindika ile özdeşleşen bir şehrin adı ("Sindik" .... "Sindika... Kuzey Kafkasya'da bir ülke. Kuzeyden güneye Taman yarımadasını ve Karadeniz kıyısının Gelendzhik'e kadar olan kısmını ve batıdan doğuya Karadeniz'den Kuban'ın sol kıyısına kadar olan alanı kapsıyordu. Bu ülkede Sind kabilesi yaşıyordu" (Y. S. Krushkol. Ancient Sindica M., 1971, s. 3). "Sindler adıyla bilinen Adıgeler, Kafkasya Kıstağı'nın batı kısmını bizzat araştıran Yunan ve Romalı yazarlar tarafından biliniyordu". (Bkz: Lopatinsky. Adıge halkı üzerine not..., 1).}
(Çerkes Filolog Nakoviç Kokov :Адыгская (Черкесская) Tопонимия. "Этимологический словарь адыгских топонимов" / Нальчик, 1974 c.52)
"... dolayısıyla adı da buradan geliyordu. Bazı tarihçiler Çerkeslerin atalarının Hindistan'dan gelen göçmenler olduğunu düşünmektedir. Ve (Çerkes Filolog) D. Kokov'un önerdiği seçeneklerden birine göre, toponimin çevirisi şu şekilde geliyor: "indskaya", yani Hint dağı veya indyko olarak kısaltılmış.."
(Костарнова Нина Константиновна Костарнова - Тайны географических Названий. Майкоп, 2009 150.с)
"Çerkes halklarının kökenleri belirsizliğin karanlığında örtülüdür. Bu halkların kabilelerinin Batı Kafkasya'ya nereden ve ne zaman geldikleri hala belirsizdir. Çerkeslerin Hindistan ve Arabistan'dan Kuban bölgesine çok eski zamanlarda yerleştiklerine dair ipuçları var, ancak tüm bunlar efsanelere, belirsiz hikayelere ve yazarların kendi spekülasyonlarına dayanıyor, ve sadece Çerkeslerin bir kısmının adının Hint kabileleriyle benzerliği ve din adamlarının Arap dilinde Kuran araştırmaları, çok eski zamanlarda Arabistan'dan Batı Kafkasya'ya gelen Hint kökenli Çerkesleri düşünmek için bazı gerekçeler sunmaktadır..
(P.P. Korolenko - Записки 0 ЧЕРКЕСАХЪ. "Матеріалы по исторіи Кубанской области." ЕКАТЕРИНОДАРЪ / 1908 s.5)
"Etnogenetik efsanelere göre, Mısır'dan (Hindistan,Mısır) sürülen Adigeler (Kabardeyler, Çerkesler) önce Kırım'a yerleştiler, daha sonra Kuzey ve Batı Kafkasya'ya yayıldılar. O.B.Bubenko'ya göre, bu halk geleneği sadece "o zamana kadar Kırım'da o kadar çok Çerkes vardı ki, Kabardeylerin kendileri Kırım'ın orijinal yerleşim yerlerinden biri olduğuna inanmaya başladılar" gerçeğine tanıklık edebilir. Aynı zamanda, bu tür efsanelerin kendileri de elbette en ciddi ilgiyi ve dikkatli analizi hak etmektedir. Bu yönde bazı adımlar çoktan atılmıştır. Ancak bu adımların hala yetersiz olduğu açıktır."
(Б.Х. Бгажноков, В.А.Фоменко О. Б. Бубенок, А.М. Новичихин "ОЧЕРКИ ДРЕВНЕЙ И СРЕДНЕВЕКОВОЙ ИСТОРИИ АДЫГОВ" c.114 /Нальчик. 2016)
"Hindistan'ın Kabardeyler (Çerkesler) üzerindeki kültürel etkisi günümüze kadar hissedilmektedir. All-Union Yabancı Ülkelerle Kültürel İlişkiler Derneği aracılığıyla güneş tutulmasının nedenleriyle ilgili bir Çerkes efsanesini İngilizce olarak bastığımda, Sekundorobadlı (Gülistan) ünlü Hindu etnograf R.K. Nariman bana Hinduların da hemen hemen aynı efsaneye sahip olduğunu yazdı. Belli ki Çerkes efsanesi Hindu efsanesinin yeniden işlenmiş halidir."
(Проф. А. ЛАДЫЖЕНСКИЙ, Вестник Знания № 8 АВГУСТ / 1937)
Tarih Bilimleri Doktoru Yuri Anchabadze, konferansın ardından izlenimlerini ve görüşlerini Sputnik muhabiriyle paylaştı: Anchabadze, "Kafkasya ve Hindistan arasında yakın sanatsal, kültürel, tarihsel ilişkiler olduğu fikri ve Vasilkov'un arkeolojik materyallerde Kafkasya, özellikle Abhaz-Adige toplumu ve Güney Hindistan arasında çizdiği paralellikler sağlam temellere dayanmaktadır." dedi.
Anchabadze, Rus akademisyenin Nart destanıyla Mahabharata'nın (Bharata'nın Torunlarının Yüce Destanı- ed.) sanatsal okumasında Paralellikler bulması hususunda da haklı olduğuna inanmaktadır."
("Sohum, 21 Eylül 2018 - Sputnik, Badri Esiava. Haber / Rusya'dan bir akademisyen Kafkasya ve Hindistan arasında eski bir bağlantı buldu")
"Sindler, Karadeniz’in doğu kıyılarında Sindica adında bir liman kentine sahip olan Hint kökenli bir halktır (Hesychius). Vaillant (s. 78) şöyle der: “Hintliler, zaten Pontus Euxinus'taki Sindika'ya yerleşmiş, burada Sinda ve Sindicus şehirlerini kurmuşlar, şimdi ise Soudjouk-kali [veya Sukhum-kale]. Dağılarak bir kısmı Kırım’a, Trakya’ya, Lemnos’a ve hatta Sicilya’ya yerleşmiş ve Zak-indi adıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.” Böylece, (İl. i, 594) Σίντες άνδρες ifadesini buluyoruz, Lemnos Adası’nın en eski sakinleri, isimleri korsanlık yaşamlarından dolayı (Zingaro gibi) “haydut” veya “katil” (σίντης) anlamına gelmiştir. Pott, Strabon, Hesychius, Eustathius ve Perieg’in Σίντες ifadesine ek yapar. Apollon (IV. 312); καυγωοε (Ptol.) Ciagesen, Cingesen; Sinsor, Sinter. Diefenbach, Hanau’da Çingenelere Sinti veya Sindhi denildiğini tespit eder."
(The Gypsies of Yetholm: Historical, Traditional, Philological, and Humorous. Collected, Arranged, and Edited by William Brockie. Bishopwearmouth. Kelso: J. & J. H. Rutherfurd, 20, Square. 1884. Chapter I. s.18 Genel Kitap s.255.)
"Sanigi, Heniokların yerinde bulunanlar, Sindi veya Sindiga'dır; bu, ilk kelimenin kelimesi kelimesine çevirisidir. Çünkü Henioklar, aynı zamanda Tskhenig (Цхени гъ), Sint (Си'нтъ), Sind-Iha (Синд-Иха) olarak adlandırılır; Su (Сù), zaten bilindiği gibi, tsi, dzi, tskheni ile aynı anlamdadır; bu kelimeler "at" anlamına gelir. Ga ise "yer" veya "mesken" anlamındadır. Son araştırmalar, bu Sanigi'lerin ve Sind'lerin başka bir halk değil, Çingenelerin ataları olduğunu kanıtlamıştır. Bu halk, Moğol istilalarından sonra buradan yeryüzüne dağılmış ve Jingar, Zingar, Tsingan, Chingan, Khitan (Çsitan), Gins gibi adlarla anılmıştır."
(Новыя заметки на древнія исторіи Кавказа и его обитателей. - Ивана Шопена. / С.-Петербургъ. 1866. s.284)
İkinci kabile, Kimmer Boğazı'nın komşuları ve elyazmalarında adları Indica olarak yazılan Sindica'nın sakinleri olan Sindi ya da Sinti'lerdir. Sind, Hind ve Ind kelimeleri neredeyse eşanlamlı olduğundan ve Oryantalistler tarafından ayrım yapılmadan kullanıldığından, bu varyantları daha fazla tartışmayacağız. Hesychius eskilerin görüşlerini şöyle özetler: “Sindi, bir Hint halkı mı? - Bu halkın ticaretle ilgileri, olağanüstü korkaklıkları - eski efendileri İskitler tarafından kırbaçla dövülmelerine izin veriyordu- kadınlarını satma alışkanlıkları hatta adlarının kötü bir isim olarak aktarılması hakkında söylenenler, bugünkü Çingenelerin ya da Sindlerin onlardan türediği görüşüne mükemmel bir şekilde uymaktadır. (S. Dureau de Lamalle, Notes on Valerius Flaccus III, . 102.)
(ANNALEN DER ERD-VOLKER-UND STAATENKUNDE (FORTSEUNG DER HERTHA) - Dr. Heinrich Berghaus, Professor an der Königl. Bau-Akademie zu Berlin, und mehrerer Gesellschaften Mitgliede. 2.Cilt s.745 / Berlin 1830 )
Çerkesler sık sık Kefe'ye giderler ve orada Çerkesya’da bolca bulunan çeşitli eşyaları takas ederler: at derileri, tilki kürkleri ve balmumu. Alman topraklarında kadın kıtlığı olursa, Kefe'de kadın satın almak oldukça uygundur, çünkü Çerkesler orada en güzel kızlarını pazarda satıyorlar."
(Kafkasya. XIII-XVIII Yüzyılların Avrupa Günlükleri - s.143 Nikolaus Ernst Kleemann - "Viyana'dan Belgrad'a ve Kiliya'ya Yolculuk, Ayrıca Bucak ve Nogay Tatarlarının Topraklarına ve Bütün Kırım’a Seyahat" - Rusça)
“Çerkesler maddi gelir amacıyla kızlarını ve oğullarını köle pazarında satıyorlardı. Çerkes gençler Türklere satılmayı ve zengin Türklerin kölesi olmaktan hoşlanıyorlardı. Ancak Zenciler ve Habeşliler, hem kendi özgürlükleri hem de çocuklarının özgürlüğü için zorlu bir mücadele veriyorlar. Mabrook, köyüne saldıran, kaç kişinin öldüğünü bilmediği ve kendisini ve diğerlerini kaçıran grubun içinde iki Avrupalının da bulunduğuna yemin eder.."
(Lady Duff Gordon “Mısır'dan Mektuplar”; 7 Mart 1867.From a Traveller to Sir Alexander Gordon/Şubat 2006 Eng. Türkçe çevirisi)
"Kuban bölgesinde eski Yunanlılar tarafından tanınan Hintliler ile Sindler arasındaki bağlantı XIX. yüzyılda ünlü Alman coğrafyacı Karl Ritter tarafından kurulmuştur. Sindlerin Hindistandan göç eden beş Hint-Aryan halkından birinin kalıntıları olduğunu öne süren de odur. Ülkeye adını veren ind, yani Sindhu, Hintçede "nehir" Sindliler, (İndus) ise "nehir kenarı" anlamına gelmektedir. Yıllar sonra Alman filolog Paul Kretschmer, "Kuban'daki Hintliler" adlı çalışmasında Sindlilerin Hint-Aryan kalıntıları olduğu gerçeğini yazdı. Daha sonra akademisyen Oleg Trubachev tarafından desteklendi ve "kuzey karadeniz kıyılarında indoarika" başlıklı bir makale koleksiyonu yayınladı. Trubaçev, Sindlilerin yanı sıra ilgili Meotianların ve Kırım Taurid dilinin Sanskritçeye yakın olduğunu savundu: "Sindo-Meotian dili, bağımsız bir lehçenin (veya lehçelerin) işaretlerini taşıyan Hint-Aryan dilidir". Bu görüş Stepan Nalivaiko gibi İndologlar tarafından da paylaşılmaktadır."
(Константин Рахно, Доктор Исторических Наук - Газеты "Северная Осетия" Статья: Синды и Аланы. 3-й абзац /2021)
Not: Tüm Çerkes Tarihçiler Çerkeslerin kökeninin Sind ve Meot halkından geldiğini ileri sürerler. Fakat kökenlerine dair tüm akademik araştırmalar Sindlerin ve Meotların Hint kökenli olduklarını yazmaktadır.
"Gerçekten de Çerkes kabilelerinden bazıları kendilerine Adıge diyorlardı. Bu isim farklı varyantlarda bilinir: Adigi, Adihe, Adimi. Dubois de Monpere ve Dosiey'in belirttiği gibi, son isim Arap yazar Masudi'nin “Altın Bozkırlar” adlı eserinde geçer ve burada Kuban kıyılarında Adimi, Adinfi (Adihi) adlı bir halkın yaşadığından bahseder. Lulier, Adikhi kelimesinin iki heceden oluştuğunu açıklar: "Ade", Arapça'da ada veya yarımada anlamına gelir ve "He" onların dilinde deniz anlamına gelir, bu da bu halkın gerçekte olduğu gibi bir sahil ülkesinde yaşadığı anlamına gelir; ancak yarımadaları tüm Kafkasya olmasa bile Taman veya Kırım olabilirdi. Strabon, Asya'nın bu bölümünü tanımlarken, yanlış da olsa, denizi bu yarımadanın kuzeyden sınırı olarak kabul etmiştir. Çerkes kabilesinin veya kabilelerinin Arapça Adihe adını benimsediklerini, yazı dillerinin Arapça olduğunu ve Çerkeslerin Zakuban bölgesinde yaşadıklarını dikkate alarak, [Profesör Veselovsky bazı eşyaların üzerinde Arap yazıtları keşfetti] Adığei olarak adlandırılan Çerkeslerin bir kısmının gerçekten de Arabistan'ın yerlileri olduğu ve orada konuşma dilini değilse bile yazı dilini öğrendikleri konusunda bazı din adamlarıyla hemfikir olmalıyız. "
(P.P. Korolenko - Записки 0 ЧЕРКЕСАХЪ. "Матеріалы по исторіи Кубанской области." ЕКАТЕРИНОДАРЪ / 1908 s.8)
Çocukluğumdan gençlik yıllarıma kadar ,20lere kadar işte
İstanbul-Şişli-Kuştepe'de,Romanlarla(Çingene)büyüdüm yaşadım komşu olarak,bize göre yaşantıları birbaşkaydı,ama gerçektende sıcak kanlı insanlardı,ayak işlerini meslek edinmeleri belkide onların birazcık toplumdan dışlanma sebebi olabilir bence,birazda kendi başlarına boyunduruk yaşamalarıda olabir bence,biz Türklerden kültür olarak farklılar tabiiki,ama gayet normal çüünkü kendilerine has örf ve adetleri var her millet gibi,aralarında çok iyileride var,çok berbat iğrenç olabilenleride var bu her millette varki zaten bunlar,ama bence daha iyi mesleklerle uğraşığ kendilerini kültürel ve edebi olarak eğitebilirlerse toplumda daha farklı bir statüleri olabilir diye düşünüyorum kendi kanaatimce,velhasıl renkli bir millet,her zaman şen-şakrak bir millet Romanlar,vur patlasın çal oynasın bir hayat tarzları var,ayrı bir renk ve havaları var.Taşkınlık ve bozgunculuk yapmadıktan sonra,gayet iyi insanlar onu söyleyeyim,şu ayak işlerini bıraksınlar bence artık adam gibi işler yapsınlar,doktor,mühendis,iş adamı vs. olsunlar.
O kadar güzel özetledinki teşekkür ederim. Bende kasımpaşa da yaşıyorum ve bir çok komuşumuz oldu yada arkadaşım oldu. Tamamiyle senle aynı fikirdeyim
👏👏👏👏
🙏
Bizde gurbet diye anlıyoruz dedelerimiz köy ķöy gezip kalbur yaparak geçimini sağlıyorlar hiçbir yerde durmamışlar yıllarca ğöç etmişler gurbet olacakta anlıyoruz ama hiç kimsenin bilmediği ve çözemediği bir dille konuşuyoruz bunu anlayan ve çözen olmadı yardımcı olurmusunuz biz kimiz ve nerden ğeldik şuan milyonlara ulaştık
Erbi hrkl yaratn alahm alahn janl yce olsun
Hindostan diirci BANJARA ❤
😢😢😢😢😢 hepsi insan irkcilcilk kotu
Babür imparatorluğu döneminde Hindistan’dan sürülmüştür
Hindistan'dan göç etmeye başlamaları 5.yüzyıla dayanıyor. Babür döneminde yine fazla göç verme durumu olabilir tabi
Biz erzincanda poşa deriz. Demekki ermenilerden gelme bir kelime. Yeni öğrendim.
Evet çok kelime vardır onlardan kullandığımız özellikle o bölgelerde daha fazla olabilir
Biz Türkler çingene diyoruz
Iter Karo iter jparo iter puro iter koko ❤ umuruda deyil
Girişteki Keman çalan kadın videosunu nerden bulabilirim ?
Buyrun efendim.
ua-cam.com/video/sHPBCLnLAWY/v-deo.html
@@TEKHECE-1 çok teşekkür ederim sağ olun 🙏
@@MehmetYlmaz-pm6bj rica ederim
Çok güzel ve saygılı bir şekilde anlatılmış, elinize dilinize sağlık.
@@mustafayolartiran3948 teşekkür ederim 🙏
Manuş ROM Moldova ❤️🇦🇩
Russlar diirci Цыгани😢😢😢😮😮
Tsigan..balkan slav devletlerinde
👍
Indistandan dalmams Alahn emri
SİND SİNDGENE
ROMAN LOMAN DOMAN
KALE MANUŞ LAMBADA...
İyi olsunlar ama uzak dursunlar onları görünce çok huzursuz oluyorum çokca nedenim var tabiki soylemiycem
Ayriyetten şopar da denir ördek yalağı da derler
Cocuk yamayln romalar 1 cocuk ❤ eter aklll olun kafayl calljtlrln az laftan cok anayln ❤
Ayrıcadom ve gevende de denir
Doğru Diyarbakırda domlar vardır
Çiçekçi demedi
Onu atlamışız
Artvin'de poşa denir
👍
Biz Türkçede çingene diyoruz@@TEKHECE-1
zigeuner öyle okunmaz. sigoyner diye okunur almancada
Teşekkür ederim
@@TEKHECE-1bu ukala a1 seni yanıltmasın dostum, Zigeuner kelimesinin almancada ses telaffuzu “tsıgoyna”dır
Til Karo jaro olsun zizemi kaldl saro baro Panganiban
Ne kavim ne boy nede soy tek gördüğüm rom.
Hacivat ve Karagöz yörüktür, roman değil.
Hacivat yörük olabilir ama Karagöz Çingenedir
Кочевники и есть наши РОМА.Ром🇦🇩❤️
@@TEKHECE-1 Karagöz’ü de yörük diye biliyordum, haklı olabilirsiniz. Romanlar ve yörükler göçebe hayat tarzından dolayı benzerlik gösteriyor belki kaynaklara yörük diye geçmiş olmasının sebebi göçer olmasındandır. Video için teşekkürler
@@fisiltilar_yankilar rica ederim 🙏
Indistandan daldlar alah emribir
Bizler mlzlrll deyiliz onlar arap biz arap deyiliz begirciyiz
42 yaşındayım. Türkiye de pipiri dendiğini hiç duymadım. Çingene çingene dir. Pirpiri ne be. Kapattım videonu zaman kaybi.
Bölgeden bölgeye değişiyor yorumlara bakarsan anlarsın. Yazanlar var bizim burda böyle denir şöyle denir diye. Gerçi bakma zaman kaybı olur şimdi
Biz Türkler çingene diyoruz
Kürtçe mırtıf deniliyor
👍